Kasım-1985 İYİ BİR KUL OLMAK Mehmet DEMİRCİ َو ِا َذا َساَلَ َك ِعب َ۪ادي ع َ۪ني َف ِا ۪ني َق ۪ريب Muhterem Müslümanlar, Elde mevcud hemen bütün hadis kitaplarında yer alan bir hadisi şerifin konumuzla ilgili bölümü özetle şöyledir: Sevgili Peygamberimiz bir gün bazı ashabıyla birlikte iken, bir yabancı gelir. Hz. Peygamber'e bir takım sorular sorar ve cevaplarını alır. Sorular ve cevaplar şöyledir: - İman nedir? İman, Allah’a, meleklerine, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine ve öldükten sonra dirilmeye inanmandır. - İslam nedir? - İslam, Allah'a ibadet edip hiçbir şeyi ona ortak koşmaman, namazı kılman, farz edilmiş zekatı vermen, Ramazan'da oruç tutmandır. - İhsan nedir? - İhsan, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da, O seni şüphesiz görmektedir. (1) Adam, başka sorular da sorup cevaplarını aldıktan sonra ayrılır; kimdi o, diye merak edip ararlarsa da bulamazlar. Peygamber efendimiz "O, Cebrail'di, halka dinini öğretmek için gelmişti" buyurur. Evet aziz kardeşlerim, Cibril Hadisi diye bilinen bu ifadede, Buhari'deki şekliyle iman, İslam ve ihsan diye bir sıralama dikkati çekmektedir. Bilindiği gibi iman, Amentü esaslarına tereddütsüz olarak inanmak demektir. İslam'da ibadet ise inandığı şeyin icaplarını yerine getirmek yani, fiil ve hareket söz konusudur. İnsan nev'i, canlı varlıklar arasında Cenabı Hakk'ın en mükemmel eseridir. İlahi emaneti yüklenmeyi o kabul etmiştir. O'nun meleklerden üstün bir seviyeye çıkması da, esfeli safiline yuvarlanması da imkan dahilindedir. Bütünüyle İslam dini, insanı, layık olduğu en yüksek seviyeye çıkartıcı prensipleri ihtiva etmektedir. Bunun da yolu, başıboş bir varlık olmadığını idrak etmek ve Yaradanı ile irtibatını sağlam tutmaktır. İman ve ibadet konuları hep bu asli gayeyi sağlamak içindir. Hadisimizde geçen ihsan'a gelince Allah'la kul arasındaki irtibatı, daha belirgin bir şekilde sağlayıcı önemli bir unsurdur. Evet, neydi ihsan? İhsan, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da, şüphesiz O seni görüyor. Geniş manası ile ibadet, kulluk demektir. Yani sadece özel anlamdaki şekliyle namaz, oruç, hac ve zekattan ibaret değildir. İnsanın kul oluşu yalnızca bu ibadetlerin yapılışına inhisar etmez, insan doğumundan ölümüne kadar her an kuldur. O halde her an, Allah'la karşı karşıya olmanın şuuru ve dikkati içinde bulunmak gerekir. Bu türlü yaşayış imkansız bir şey değildir. Belki zordur, fakat insanı erdirici, kemale eriştirici bir tavırdır. Aynı zamanda, başka zevklerle kıyaslanamayacak bir mutluluğu da içinde taşır. Çünkü Yaradan'dan gafil olmamak, O'nunla baş başa bulunmak söz konusudur. Sadece namaz kılarken değil, sokakta, evde, işyerinde, tarlada, alış veriş sırasında, dershanede, velhasıl her an ve her durumda, Allah'ın huzurunda bulunmanın dikkat ve idraki içinde olmak, işte ihsan derecesi budur. Ve yukarıdaki sıralamaya göre, en üst derecedir. Maddi konularda olduğu gibi, manevi konularda da neden daha yükseğinin, daha fazlasının peşinde olmayalım? Sevilen, sayılan ve korkulan varlık olarak, kendini her an Allah'ın huzurunda hisseden kimse, toplum nizamı için de ideal insandır. Bu anlayış ve uygulamanın taraftarları çoğaldıkça, bazı içtimai sıkıntılar hayli azalacaktır. Çünkü o takdirde insan, kendini Allah'a beğendirebilmek için, her konuda O'nun istediği gibi davranmak durumunda kalacaktır. Büyük adamların, böyle bir anlayışı benimsemekle bir kat daha büyüdüğüne tarih şahittir. Yüce Rabbimiz buyurur: "Ey Muhammed, kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki ben şüphesiz onlara çok yakınım". (2) Ve O'nun sevgili Resulü ilave eder "Nerede olursan ol, Allah'a karşı korkulu ve saygılı davran". (3) *** 1) Buharı, k. İman, b. 37 (c.1, s. 118) Müslim, k. İman, b. 1 (c.1, s. 30) 2- Bakara, 186 3- T irmizl, k. Birr, b. 55 (c.lV, s. 355)