enflasyon - eJManager

advertisement
Ekonomik Yaklaşım
Cilt : 4,
Sayı
: 8, 1993
MARK-UP FİYAT POLİTİKALARI VE TÜRKİYE'DE
ENFLASYON
Prof. Dr. İlker PARASIZ*
Arş. Gör. Erkan IŞIGIÇOK**
I. GİRİŞ
Ülkemizde çeşitli piyasalarda üretimde bulunan firmaların yapılan­
na bakıldığında bunların oligopolcu bir yapıya sahip oldukları söylenebilir. Kaldı ki, bazı sektörlerde örneğin tekstil sektöründe faaliyet gösteren
firmaları sentetik, pamuklu ve yünlü iplik ve kumaş üretenler olarak alt
kümelere ayırdığıınııda oligopolcu yapı daha da belirgin hale gelmektedir.
Oligopolcu yapıya sahip olan _firmalar, günümüzde maliyetlerinin
üzerinde belli bir kar marjını koruyabilmek ya da "mark-up" koymak
avantajına sahiptir. Bu makale, söz konusu yapıdaki firmaların uyguladıkları fıyat politikalarının önce yarattıkları enflasyoncu, stagflasyoncu
vb. etkileri irdelemeyi daha sonra da ülkemizde böyle bir durumun geçerliliğini test etmeyi amaçlamaktadır. Konuyu önce kuramsal olarak irdelemekte yarar vardır.
II. KURAMSAL
YAKLAŞlM
Varsayım
olarak hareket noktamız, oligopolcu yapıdaki firmaların
oluşturduğu bir endüstriyel yapı olacaktır. Bu yapıdaki firmalar, maliyetlerinin üzerine belirli bir marj ya da mark-up koyma yeteneğine sahiptir.
Böyle bir endüstriyel yapıda, az sayıda üretici fırma ve bu fırmaların
maliarına bağlı olarak üretim yapan, üretilen malları pazarlayan, çok sayıda firma mevcuttur. Oligopolcu piyasa yapısında hakim ya da lider rolü
oynayan büyük firmaların önemli bazı özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikleri şu şekilde ifade etmek mümkündür:
1. Büyük fırmalar mümkün olan en büyük
ve bunun için de;
(*)
hızla genişlernek
Uludağ Üniversitesi I.I.D.F. Iktisat Dülümü Öğretim Üyesi
(**) Uludağ Üniversitesi I.I.B.F. Ekonometri Bölümü Araştırma Görevlisi
83
isterler
İlker
PARASIZ
Erkan IŞIGIÇOK
i) Kendisine ait olan
halihazır
piyasa
payını
çalı-
muhafaza etmeye
şırlar.
ii)
Satışlarının azalması
tında kalması
durumunda,
sektörlere yönelirler.
ya da kar marjlannm hedeflenen oranın alyeni ve hızlı genişleme potansiyeline sahip
2. Endüstride birkaç fabrikaya sahip olabilirler.
3. Üretimlerini, ortalama değişen maliyetlerinde ve dolayısıyla marjinal maliyetlerinde anlamlı bir artışa maruz kalmadan değiştirilebilir.
Çünkü;
rıne
i)
ve
Fabrikalarında
belli bir miktar
kullanılmamış
üretim kapasitele-
ii) Cari artışlada cari üretimleri arasmda bir fark
nu dolduracak bir stok düzeyine, sahiptirler.
oluştuğunda
Bu rezerv kapasitesiyle oligopolcu büyük firma, aynı zamanda
firmaların piyasaya girişlerini de engelleme kabiliyetine sahiptir.
bu-
diğer
4. Oligopolcu büyük firmalar malın fiyatını belirlerler. Hakim firma ya da lider firma tarafından fiyatlar listesi önceden ilan edilir ve diğer firmalar bu fiyatlara uyarlar. Fiyatlar cari fiyatlama döneminin sonuna kadar değişmeden kalır ve daha sonra arada geçen süre içinde birim
maliyetlerde hasıl olan değişmelere göre ayarlanır. Kısa dönemde fiyat
listeleri mark-up'lara göre ayarlanır. Uzun dönemde firmalar markup'larını aşağıdaki nedenlerle arttırmak eğilimine girebilirler :
i) Endüstri içinde kapasitesini genişletmek için gereksinim
yatırım fonlarını, mark-up'larını yükselterek sağlayabilirler.
duyduğu
ii) Maliyetler yüksek değilse, mark-up fiyat yükseltmeleri karlılık
oranını yükseltir. Böylece yüksek mark-up uygulamaları, endüstriye yeni
firmalarm katılımlarını davet ederek, ileride satışların düşmesine neden
olabilir. Öte yandan yüksek mark-up'lara karşı hükümetin de tepkisi olabilir. Ayrıca yüksek mark-up'lı mallarm satışlarmda ikame etkisi nedeniyle düşüş kaydedilebilir.
Bu faktörleri gözönünde tutarak, firmaların içsel olarak sağlayacak­
ları fonların maliyeti, aynı miktar fonu dışsal olarak sağlaması durumunda karşılayacağı maliyetlerden daha düşük olabilir. Böylece firmalar, finansal aracılardan kredi almak ya da sermaye piyasasına tahvil satarak
yönelmek yerine, mark-up'larını yükselterek içerden fon sağlayabilirler.
84
Ekonomik
Yaklaşım
5. Ohgopolcu büyük firmalar, diğer firma1ar1a, fiyat bazından çok
girişecekleri çeşitli yatırım tipleriyle de rekabet edebilirler. Bunun için de
oligopolcu firmalar, reklam araştırma ve bütçelerini yapmak zorundadır­
lar. Bu olgu, sermaye bütçelerinin uzun dönemde oligopolcu firmaların gerek endüstri bazında gerekse ülke bazında konumlarının iyileşmesinene­
den olmaktadır. Ayrıca oligopolcu firmalar, çeşitli teşvikler ve vergi
indirimlerinden de yararlanarak büyümelerini sürdürme avantajına da
sahiptirler.
Büyük
oligopolcu firmaların yatırım, fiyatlama ve finansman
kararları, aynı konumdaki diğer firmalardan tamamen izole şekilde alın­
6.
mamaktadır.
Şimdi
rak
gelişen
de genel olarak piyasalarda oligopo11erin
yoğunlaşma olgusunu irdeleyelim.
varlığına bağlı
ola-
III. TÜRK ENDÜSTRi SEKTÖRÜNDE MARK-UP FİYAT
UYGULAMALARI VE SONUÇLARI ÜZERİNE SENARYOLAR
Ülkemizde endüstrilerin yapısını incelediğimizde, her sektörde birkaç büyük firmanın ve birçok küçük firmanın varlığını görüyoruz. Nitekim Devlet İstatistik Enstitüsü de 1992 yılı sonlarında yaptığı bir açıkla­
mayla bu olguyu doğrulamıştır. Sektörlerde sık rastlanan şikayetlerden
birisi de, zaman zaman büyük firmaların yaptığı zamlar ve bunun küçük
işletmelere yansımasıdır.
Şimdi
daha önce vermiş olduğumuz teorik bilgilerin de yardımıyla,
ülkemizde mark-up fiyatlama yönteminin sonuçlarını irdelemeye çalışa­
lım. Bunun için de bazı varsayımlardan ve senaryolardan hareket edelim.
Ülkemizde 1970'li yılların ikinci yarısından beri enflasyon oranı, oldukça yüksek düzeylerde seyretmektedir. Nitekim bazı yıllarda bu oran,
yüzde yüzlere ulaşmıştır. Kuşkusuz bunun gerisinde pek çok neden vardır. Ancak bu nedenlerin birisi de, para arzından ki (hangi para tanımını
yaparsak yapalım) sürekli artışlardır.
Ekonomide para
arzındaki artışların,
reel mal ve hizmet üretimi
karşılığında olmadığı durumlarda er ya da geç (ülkesine göre değişir) fiyatlar genel düzeyini yükselteceği bilinen bir gerçektir. İşte Merkez Bankası'nın yapmış olduğu emisyonu ve ekonomideki para arzı stokunu gözleyerek bunun eninde sonunda tüm fiyatları etkileyeceğini bilen büyük
firmalar, piyasaya sürülen paranın ya da artan para arzının büyük bir
85
İlker
PARASIZ
Erkan IŞIGIÇOK
kısmını
önceden kapmak, böylece hem olası fiyat artışlarından korunmak
hem de ilginç bir şekilde fınansman sorununu rahatlatmak için mallannın fıyatlarını yükseltebilirler. Nitekim sık sık ipliğe, saca, demire zam
geldi haberleri, ülkemizin normal görüntüsüdür. Bu durum ister istemez
akla mark-up enflasyon olgusunu getirmektedir. Eğer böyle bir enflasyon
süreci söz konusuysa bunun olası sonuçlan şöyle gelişecektir :
1°. Piyasalarda bu şekilde yapılan zamların, birisi açıkça görülen,
ikincisi görülmeyen olmak üzere, iki etkisi bulunmaktadır. Birincisinin
tüm mal kalemlerinde ani fiyat sıçramaları olmasına karşılık, ikincisi biraz daha karmaşık bir durum arzetmektedir. Örneğin varsayalım ki, piyasalarda iş gören ve gereksinme duyulan para hacmi 1000 olsun. Çeşitli
ürünlerinin ortalama fiyatları da 10 olsun. Bu durumda piyasaların normal olarak işleyişini sağlayan reel (gerçek) para miktarı lOO'dür. Bir baş­
ka deyimle,
Reel para
olması
miktarı
nedeniyle reel para
N ominal para miktarı
= ----------Fiyat düzeyi
miktarı,
1000/10=100 olarak bulunur.
Şimdi
normal olarak Merkez Bankası'nın emisyon hacmini genişle­
teceğini tahmin eden, ya da örneğin hasat zamanı mevsimsel olarak yükseldiğini tecrübeleriyle bilen ya da, iktisat danışmanlarınca uyarılan oligopolcu büyük firmaların, mailarına yüzde yüz zam yaptıklarını
düşünelim. Bir başka deyimle, örneğimizdeki fiyat düzeyini lO'dan 20'ye
çıkardıklarını varsayalım. Hal böyle olunca, piyasanın normal olarak işle­
yişini sağlayan reel para miktarı, 1000/20=50 olacaktır. Yani reel para
miktarı, lOO'den aniden 50'ye düşecektir. Böylece piyasada ya da bir sektörde aniden bir finansman şoku yaşanınaya başlayacaktır. Bu durumda,
büyükleri izleyen firmalar da maliarına zam yapacak ve böylece sektörde
ya da piyasada zincirleme zam harekatı başlayacaktır. Kuşkusuz yapılan
her zam, piyasanın işleyisini sağlayan paranın reel değerini düşüreceğin­
den, sektör ya da piyasa giderek ağırlaşan finansman sorunuyla karşıla­
şacaktır.
2°. Bu sırada ayrıca her sektörün kendi kendine yarattığı bir ikinci
finansman sorunu ortaya çıkacaktır. Bilindiği gibi ülkemizde özel sektörde yaygın olarak vadeli senet ve vadeli çek (aslında çek vadeli olmaz ancak centilmen anlaşmaları çerçevesinde ülkemizde böyle yürütülüyor) kul-
86
Ekonomik
Yaklaşım
lamlmaktadır. Aslında
para arzı tammım genişletirsek, kullamlan bu senet ve çekler de, tıpkı Merkez Bankası banknotları gibi görev yapmaktadır. Böylece sektör ihtiyaç duyduğu parayı kendi kendine de çek ve senet
aracılığıyla sağlamaktadır. Şimdi işlerin normal yürüdüğü bir dönemde, 3
aydan 6 aya kadar vadeli çek ve senet verildiğini ve alışverişlerin büyük
bir kısmının da bu çek ve senetler sayesinde gerçekleştirildiğini varsayalım. Normal koşullarda süreç oldukça iyi bir şekilde işleyecektir ve işle­
mektedir de.
Ancak yukarıda açıkladığımız üzere, çeşitli ürünlere kamu ve büyük özel sektör firmalarınca yapılan zamları, sektörlerin normal olarak
işleyişini sağlayan Merkez Bankası'nın ve bankaların yaratmış olduklan
paranın reel değerini düşürünce, sektörlerde bir finansman darboğazı ortaya çıkacaktır. Bu durumu açıkça çeklerin, provizyonsuz çıkması ve artan senet protestoları izlemeye başlayacaktır. Kanımızca ülkemizde çeşitli
sektörlerde yaşanılan asıl finansman sorunu, sektörlerde ortaya çıkan bu
olgulara bağlı olarak gelişen bu güven bunalımıdır.
Şöyle
ki; daha önceleri 3 aydan 6 aya kadar senet ve çek karşılığın­
da birbirlerine mal veren firmalar, birdenbire bu vadeleri 15 gün ya da 1
aya indirmekte ya da tamamen peşin ödemek istemektedir. İşte bu son
durum, sektörde finansman sorununun doruğa çıkmasına neden olmaktadır. Çünkü sektör kendi kendine yaratmış olduğu finansman kaynağını
kurutmaktadır. Böylece bazı firmalar iflas etmekte, çalışan tezgahlar durmakta ve işten işçi çıkarmalar artmaktadır. Bunun sonucunda mark-up
fiyat artışları, endüstri sektörünün büyük bir kesimi üzerinde stagflasyonist baskıların oluşmasına neden olmaktadır.
3°. Bu durumda sektörlerde ne gibi durumlar ortaya çıkacaktır?
Bunu sektörlerde lider durumundaki oligopolcu büyük firmalar, finansal
sorunu olmayan güçlü küçük firmalar ve sermaye yetersizliği içinde olan
küçük firmalar açısından, ayrı ayrı irdelemek gerekir.
i) Oligopolcu Büyük Firmalar Açısından Durum
Büyük firmalar, mark-up fiyat politikası izleyerek, para arzındaki
artışların fiyatları etkilemesini beklemeden, bağımsız bir fiyat artışı politikasıyla para arzmın genişletİcİ etkisinin büyük bir kısmından yararlanmak olanağı bulmaktadır. Ayrıca finansman sorunlarına da çözüm sağla­
maktadır. Öte yandan, büyük firmaların müşterileri olan küçük
firmaların yapacakları yanhşhklar, küçüklerden büyüklere doğru sermaye
87
r
ı
İlker
PARASIZ
Erkan IŞIGIÇOK
transferine neden
olmaktadır.
ii) Finansal Sorunu Olmayan Küçük Firmalar
Açısından
Durum
Finansal sorunu olmayan ve yeterli stok seviyesi olan küçük firmalar, büyük firmaların mark-up fiyat uygulamalan karşısında iki yönlü etkileşim içinde kalmaktadır. Birinci olarak, büyük firmaların tekstil ürünlerine yaptıklan zamlardan olumsuz yönde etkilenmektedir. Ancak iyi bir
stok politikası izliyorlarsa, bu sırada stoklannda hasıl olan de~er artışla­
rıyla kendilerini dengeleyebilmektedir.
iii) Finansal Sorunu Olan Küçük Firmalar
Açısından
Durum
Yeterli sermayeye sahip olmayan, ya da yeterli sermayeye sahip olsalar da, stok düzeyine sahip olmayan küçük firmalar, büyük firmaların
mark-up fiyat uygulamaları karşısında çok güç durumlara düşmektedir.
Şöyle ki; bir kez yeterli stoklara sahip olmadıkları için, e~er ellerindeki
malları sattıkları
fiyatın
üzerinde bir fiyatla satın almak durumuyla
karşılaşırlarsa, sermaye kaybına uğramaktadır. Öte yandan zamlarla sıkı­
şan piyasada orta ve uzun vadeli senetli alışverişlerin azalıp, kısa vadeli
senetli alışverişlere yerini bırakması, bu işletmelerin ellerindeki mallan
satmalarını güçleştirmektedir. Yani senetle mal alıp satan firmalar, kendilerini vade ayarlamalarmda ortaya çıkan değişikliklere ayarlayamadık­
ları için, riskli durumlara düşmeleri kaçınılmaz olmaktadır. Kaldı ki, peşin alışverişlerin ya da alışverişlerde nakit kullanımının artması, bu
firmaları çok güç durumlara sokarak iflas etmelerine neden olmaktadır.
Tüm sektör, tekstil ürünlerinin pahalılaşması nedeniyle önemli talep kaybıyla karşılaşmaktadır. Ancak bundan en fazla etkilenenler finansal sorunu olan işletmelerdir.
4°. Ülkede birçok sektörün benzer uygulamalar içine girmesi, genelde mark-up enflasyonuna ve stagflasyona neden olmaktadır.
Bu durumda tekstil, beyaz eşya, otomotiv, inşaat vb. sektörlerden,
ekonomik durgunluğun giderilmesi, piyasının canlandınlmasına ilişkin
hükümete yönelik şikayetler yükselmektedir. Kuşkusuz bu şikayetlerin
anlamı, mark-up fiyat artışlarıyla yapay olarak daraltılan piyasanın canlandırılması demektir. Hükümet bu şikayetler karşısında Merkez Bankası
musluklarını gevşettiğinde ise, piyasada bir miktar ferahlama olmakla
birlikte, yeni bir mark-up fiyat artışlarının olgunlaşmasına olanak veril-
88
Ekonomik
mektedir. Böylece yeniden
başa
Yaklaşım
dönülmektedir.
5°. Mark-up'lar savaşı: Öte yandan son yıllarda sendikalar üyelerine W/P gibi bir mark-up sağlamaya çalışıdarken (W nominal ücret), firmalar da P/W gibi bir mark-up'ı sürdürmek eğilimindedir. Böylece fiyatlara yansıyan bir diğer mark-up olgusu da gündeme gelmiştir. Bu olgu, bir
bakıma mark-up'lar savaşı olarak da yorumlanabilir. Özellikle firmaların,
bu mark-up savaşında sendikaların etkinliğini azaltmak için, "taşeronla
üretim" modeline yöneldiklerine tanık oluyoruz.
Şimdi
yukarıda
kuramsal olarak
dan sezgisel olarak ortaya koyduğumuz
olarak araştırmaya geçebiliriz.
açıkladığımız
durumların
ve ülkemiz açısın­
geçirliliğini ampirik
IV. PARA ARZI ARTlŞ BEKLEYİŞLERİ, ÖZEL SEKTÖRÜN
FİYAT AYARLAMALARI VE ENFLASYON
İktisatta değişkenler arasındaki ilişkilerin nedensellik testleri yardı­
mıyla araştırılması,
iktisat teorisinin açıklanması ve gelişimi açısından
büyük öneme sahiptir. Değişkenler arasındaki ilişkiler, tek yönlü veya iki
yönlü olabileceği gibi aynı zamanda anlık da olabilir.
Sözkonusu ilişkileri, para arzı ve enflasyon değişkenleri üzerinde irdeleyelim. Para arzı Yt ve enflasyon oranı Xt olmak üzere, Xt'den Yt'ye
doğru tek yönlü nedenselliğin bulunması durumunda, xt ve yt değişken­
lerinin bulunduğu bir iktisadi modelde, xt değişkenini dışsal, y t değişke­
ninin ise içsel değişken olarak yer alması gerekir. Aynı mantıkla, Yt'den
Xt'ye doğru tek yönlü nedenselliğin varlığı durumunda, Yt değişkeni dış­
sal, Xt değişkeni ise içsel değişken olarak nitelendirilir. Söz konusu iki
değişken arasında iki yönlü nedenselliğin veya aynı anlama gelmek üzere
geribildirimin (feedback) sözkonusu olması durumunda, her iki değişkenin
de içsel değişken olarak nitelendirileceği de açıktır. Son olarak, Xt'den
Yt'ye (veya Yt'den Xt'ye) doğru, anlık nedenselliğin varlığı durumunda,
Xt'nin Yt'yi (veya Yt'nin Xt'yi) eşanlı olarak etkilediği söylenir.
Adına
ne denirse densin (ister mark-up enflasyon ister fiyat enflasyonu) fıyat artışlarının para arzını öneelediğini ya da eşanlı (gecikmesiz )
olarak ortaya çıktığını belirlemek çalışmamız açısından son derece önemlidir. Bu nedenle, 1980-1992 döneminde Xt'den Yt'ye, diğer bir deyişle,
enflasyondan para arzına doğru anlık nedenselliğin bulunup bulunmadığı,
büyük önem arzetmektedir. Bu olguyu belirlemek için, para arzını temsil
89
İlker
PARASIZ
Erkan IŞIGIÇOK
etmek üzere Ml, M2 ve M3 para tanımları, enflasyonu temsil etmek üzere ise toptan eşya fıyatları endeksi kullanılacak ve 1980. I - 1992. III dönemi verilerinden yararlanılacaktır. Burada yeniden vurgulanması gerekirse, sadece enflasyondan para arzına doğru anlık nedenselliği
araştırmamızın nedeni, Türkiye'de mark-up fıyatlandırmasının geçerli
olup olmadığını test etmektir. Bu amaçla hipotez takımlanmızı şu şekilde
ifade edebiliriz:
H
H
o
ı
: Fiyatlar genel düzeyindeki
: Fiyatlar genel düzeyindeki
veya
H
H
o
1
aynı
anlık deği~mcler
para arzmda
anlık deı,';rişmelcr
para
anlık dt>ğişmelcre nedım
arzında anlık değişmelere
olmaz
neden olur.
anlama gelmek üzere;
: Türkiye'de mark-up
: Türkiye'de mark-up
fiyatiandırması
fiyatıandırması
gm;crli
değildir
geçerlidir.
Sözkonusu hipotezleri test etmek amacıyla, Gran~er (1969) tarafın­
dan geliştirilen nedensellik testinden yararlanılacaktır l). Granger'in anlık nedensellik testinin uygulanabilmesi için, hem enflasyon hem de para
arzı değişkeninin durağan ve stokastik değişkenler olması gereki/ 2 ). Bu
işlem nedensellik (ve anlık nedensellik) testinin ön koşulunu oluşturmak­
tadır.
i)
Degişkenlerde Duraganlıgın Saglanması
Genellikle birçok makro ekonomik değişken durağan değildir ve zaman serilerini etkileyen faktörleri içerirler. Bu faktörler, trend, mevsimlik
dalgalanmalar, konjonktürel dalgalanmalar ve düzensiz hareketlerdir( 3 )
Ancak uygulamada daha çok trend ve mevsimlik dalgalanmalar üzerinde
durulmakta ve değişkenierin (4 ) logaritmik değerlerinin birinci veya ikinci
farklarının seride geniş anlamda durağanlığı sağladığı belirtilmektedi/ 5 )
Serilerin durağan olup olmadığının kontrolü için, otokorelasyon testinden veya Dickey-Fuller birim kök testinden yararlanılabilir(G)_ Ancak
bu çalışmada sadece otokorelasyon testi kullanılacaktır. Bu amaçla, orijinal Ml, M2, M3 ve P serilerinin TSP (Time Series Package), paket programı yardımıyla otokorelasyon katsayıları hesaplanmış ve otokorelasyon
fonksiyonu (korelogramı) incelenmiş ve dört seri için de hesaplanan otokorelasyon katsayılarının ilk birkaç gecikmeden sonra bile anlamlı olması
90
Ekonomik
Yaklaşım
sonucunda serilerin durağan olmadığına karar verilmiştir. Sözkonusu serilerde durağanhğı sağlamak amacıyla, önce serilerin logaritmaları daha
sonra da birinci dereceden farkları alınmış ve tekrar otokorelasyon katsayıları hesaplanmıştır.
Otokorelasyon fonksiyonu incelendiğinde, logantmik birinci dereceden farkı alının serilerin 4. 8. 12. vb. gecikmelerdeki otokorelasyon katsayılarının anlamlı oldukları görülmüştür. Bu durum, serilerde mevsimlik
dalgalanmaların olduğu göstergesidir. Serileri mevsimlik dalgalanmaların
etkisinden arındırmak amacıyla, iki ayrı yaklaşım izlenmiştir. Bunlardan
ilkinde, serilerin tekrar dördüncü dereceden (üç aylık veriler olduğundan)
farkı alınmış ve mevsimlik farkı alınan serilerin otokorelasyon katsayıları
incelenmiştir. İkinci yaklaşım olarak, serilere aylık ortalamalar yöntemi
uygulanarak dönüşüm yapılmış ve elde edilen serilerin otokorelasyon katsayılan incelenmiştir. İkinci yaklaşım kullanılarak elde edilen serilerin
otokorelesyon katsayılarının, birincisinden daha iyi sonuç vermesi nedeniyle söz konusu yaklaşım izlenmiştir.
Logaritmik birici dereceden farkı alınan ve daha sonra da mevsimlik ayarlamaya tabi tutulan M lt, M2t, M3t ve Pt serilerinin, otokorelasyon ve kısmi otokorelasyon katsayıları aşağıdaki gıbidir.
OTOKORELASYON ve KISMl OTOKORELASYON
KATSAYILARI
(1980.2 - 1992.3)
Ml
Otokor.
ı
2
3
4
5
6
7
8
9
10
ll
12
13
14
15
16
-0.1024
-0.3509
0.0555
0.2064
0.<>116
0.0085
0.0638
0.1900
-0.1546
-0.1073
0.2208
-0.0592
-0.1795
0.0658
0.0639
-0.0742
M2
Otokor.
Kısmi
otokor.
-0.1024
-0.3652
-0.0361
0.0950
0.0745
0.1467
0.1324
0.2!)35
-0.0491
-0.0470
0.0786
-0.2103
ı
2
3
4
5
6
7
8
9
10
ll
12
13
14
15
16
-O.HI68
-0.1372
-0.1333
-0.1092
ll.0824
-0.0535
-0.0516
0.1598
0.0415
-0.1156
-0.1569
-0.2139
-0.0268
-0.0194
0.0109
-0.1530
-0.0260
o. 16()5
0.0572
-0.2228
Kısmi
otokor.
0.0824
-0.0607
-0.0423
0.1666
. 0.0079
• 0.1109
-0.1231
-0.2375
-0.0327
-0.0150
0.0456
-0.0999
-0.0243
0.1132
-0.0488
0.2509
Gözlem Sayısı : 50
Korelasyon standaıt hatası: 1414214
Q- stat. (15 gecikme) 11.45936
Güzlem Sayısı : 50
Korelasyon standaıt hatası: 1414214
Q - s tat. (15 gecikme) 17.67576
91
İlker
PARASIZ
Erkan IŞIGIÇOK
p
M3
ı
2
3
4
5
6
7
8
9
10
ll
12
13
14
15
16
otokor.
0.0776
0.0816
0.0209
0.0541
0.0147
-0.1038
-0.1209
-0.3725
-0.0338
-0.0672
-0.0068
-0.0625
0.0136
0.1547
0.0764
-0.1021
Kısmi
otokor.
0.077()
0.0761
0.0092
0.0463
0.0054
-0.1146
-0.1114
-0.3575
0.0171
-0.0080
0.0336
-0.0197
0.0163
0.1015
-0.0078
-0.0546
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
ll
12
13
14
15
16
otokor.
0.1424
0.4097
0.2271
0.1234
0.1546
0.0212
0.0505
0.0115
-0.0391
-0.1044
-0.0628
0.0623
-0.0194
0.2217
0.1!-}24
0.0641
Kısmi
otokor,
0.1424
0.3975
0.1640
-0.0769
-0.0002
-0.0513
-0.0196
0.0029
-0.0471
-0.1335
-0.0193
-0.2164
0.0681
0.2049
0.2027
-0.1605
Gözlem Sayısı : 50
Korelasyon standart hatası: 1414214
Q- stat. (Hi gecikme) 19.64441
Gözlem Sayısı : 50
Korelasyon standart hatası: 1414214
Q- stat. (Hi gecikme) 11.5211:!5
Dört serinin de korelogramı ve Box - Pierce Q istatistikleri incelendiğinde, serilerde durağanlığın sağlandığını söylemek mümkündü/ 7). Hemen ekleyelim ki, fark alma nedeniyle serilerde birer veri kaybı sözkonusu olmuştur.
ii) Enflasyondan Para Arzına Dogru Granger Anlık
Nedenselliginin Testi
Yukarıda
durağan
hale getirilen ve mevsimlik dalgalanmalardan
arındırılan serilerin, duragan ve stokastik olduklarını göstermek üzere,
M~ (Ml, M2 ve M3 için) ve P; sembolleri kullanılacaktır. Sözkonusu seriler yardımıyla, anlık nedenselliği test etmek için, aşağıdaki denklemlerden yararlanıiı/ 8 )
(4.1)
(4.2)
92
Ekonomik Yaklaşım
Burada, a. ve b. gecikme katsayılarını, m bütün seriler için ortak
ı
ı
gecikme genişliğini (sayısını) ve ut ile v t ise korelasyonsuz süreçleri gösterir ve bu süreçler beyaz gürültü süreçleri olarak adlandırılır.
(4. 1) no .lu modele dahil edilen enflasyon değişkeninin geçmiş dönemdeki değerleri, tek yönlü nedensel1iğin testi için kullanılır. Enflasyonun geçmiş dönemdeki değerlerinin yanında şimdiki dönemdeki değeri
(i=O) de modele dahil edilerek, b. değerlerinin genel olarak anlamlı buı
lunması durumunda enflasyondan para arzma doğru anlık nedenselliğin
var olduğu sonucuna varılacaktır.
Para arzı ile enflasyon oranındaki değişme arasındaki toplam gecikme (gecikme genişliği), yaklaşık
olarak 12 ile 18 ay arasındadır(9).
Bu nedenle çalışmada gecikme genişliği (m) değeri 8 (üç aylık) olarak dikkate alınmış ve her iki model de M 1, M2 ve M3 para arz ı tanımları için
tahmin edilmiş ve sonuçlar Tablo : l'de gösterilmiştir.
Tablo :
Anlık
ı
Nedensellik Testi Için Tahmin
Edilen Regresyon Sonuçlannın Özeti
(4.ı)
No. lu Denklem
( 4.2) N o. 1u Denklem
Bağlı
değişken
Mı*
t
M2*
t
M3*
t
Ie
2
s
2
LEt
s
t
0.047506
0.037380
0.0392ı6
0.039606
0.463998
0.116820
0.245297
0.099055
0.304550
0.094643
o.ı59278
0.0798ı9
Modellerde yer alan ut ve vt'nin tahminleri olarak et ve et sembolleri
M2 ve M3 para arzı tanımlarının bağlı değişken olduğu modellerdeki talıminin standart hatalarının ve hataların
kareleri toplamlarının, modele dahil edilen şimdiki ve geçmiş dönemdeki
enflasyon değerleri sonucunda öneml\ ölçüde düştüğü görülür. Bu durum
kabaca da olsa P;'den M2~'ye ve M3~'ye doğru anlık nedenselliğin olduğu­
nu ifade eder. Bu iddianın geçerli olup olmadığını test etmek için modele
dahil edilen değişkenlerin, modelin uyumunu etkileyip etkilemediğini belirlemek amacıyla F testini uygulamak gerekir. Bu amaçla, hipotezlerimizi şu şekilde ifade edebiliriz:
Tablo : 1
incelendiğinde,
kullanılmıştır
93
İlker
PARASIZ
Erkan IŞIGIÇOK
H 0 :bo= b 1 = b 2 = ... =bm= O
Hı : bo t:- b t:- b t:- . . . t:- bm t:- O
2
1
v 1 =m, v 2 = n-2m
0: = 0,05
Red bölgesi : F * > Fk
*
Burada yer alan F test
2
F*
_(LCt
(vı,v2)-
2
- LE t ) 1m
2
LE t /
formülü
istatistiği
(4.3)
(n-2ın)
yardımıyla hesaplanır(lO).
Böylece sözkonusu hipotez takımlarından Ho'ın reddedilmesi durumunda Pt* 'nin , Mt"' 'nin anlık nedeni
olduğuna karar verilecektir. Ho'ın reddedilmesi aynı zamanda, b. katsayı­
ı
larının tümünün genel olarak anlamlı olduklarını ifade eder.
Tablo : l'deki sonuçlan, F * test
Tablo : 2'deki sonuçlara ulaşılmıştır
Tablo 2 : Nedensellik için F
istatistiğinde
(8,26)
0,69
M2*
(8,26)
2,90
M3
(8,26)
2,96
ı
(Fa
ve
F"'
Mı*
t
koyulmuş
istatistikleri
Serbestlik
Derecesi
Değişken
yerine
= 0.05 = 2,32)
Pt"' 'den M2* 'ye ve M3* 'ye doğru* anlık nedenselliğin olduğunun görülmesine karşılık, aynı durumun Pt 'den Ml~
'ye dog-ru da geçerli olduğunu söylemek mümkün değildir.
Tablo : 2
incelendiğinde,
94
Ekonomik
Yaklaşım
V. SONUÇ
Türkiye'de 1980-1992 döneminde fiyat artışlarından, para arzına
doğru (özellikle M2 ve M3 para tanımları için) anlık nedenselliğin olduğu
söylenebilir. Kuşkusuz bunun nedenleri tartışılabilir ve bu konuda çok
şey söylenebilir. Bizim makalemiz açısından olayı yorumladığımızda, ülkemizde özel sektörün bekleyişlerinin daha rasyonel olduğu ve Merkez Bankası'nın para politikalarını önceden öngörüp fiyatlarını rahatlıkla arttıra­
bildikleri yönündedir. Bu durumda, ülkemizde yaşanan enflasyonun bir
nedeninin de mark-up enflasyonu olduğu şeklindedir. Eğer bu teşhisimiz
doğruysa izlenecek para politikalarının yeniden gözden geçirilmesi bir zorunluk olarak ortaya çıkmaktadır.
95
İlker
PARASIZ
Erkan IŞIGIÇOK
DtPNOTLAR
1.
Bu çalışmada sadece enflasyondan para arzına doğru anlık nedenselliğin
test edilmesi sebebiyle, tek yönlü veya iki yönlü Granger nedensellik
testleri ile ilgilenilmeyecektir. Bu testler konusunda bilgi için bkz. CWJ.
GRANGER, "Investigation Causal Relations By Econometric Models
and Gross-Spectral Methods", Econometrica, Vol. 37, No.3, July 1969, s. 428- 429; R. ASHLEY, C.W.J. GRANGER ve R. SCHMALENSEE, "Advertising and Aggregate Consumption: An Analysis of Causality", Econometrica, Vol. 48, No.5, July-1980 ve ayrıca bkz. "Some Recent Developments in a Concept of Causality", Journal of
Econometrics, (39), 1988 s. 199-211.
2.
GRANGER, (1969, s. 428-429).
3.
Sözkonusu faktörler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. SERPER, Uygulamalı İstatistik 2. Filiz kitabevi, İstanbul, 1993.
4.
Bundan sonra değişken kavramı yerine seri kavramı kullanılacaktır.
Bunun sebebi, zaman değişkeni ile zaman serisi kavramlan arasındaki
fark olmasından kaynaklanmaktadır.
5.
G.E.P. BOX ve G.M. JENKINS, Time Series Analysis: Forecasting
and Control, Halden Day, San Fransisco, 1970, s. 85.
6.
Para arzı ve enflasyon değişkenleri kullanılarak otokorelasyon testi ile
Dickey-Fuller testinin yaklaşık olarak aynı sonuç verdiği, yapılan bir çalışmada kanıtlanmıştır. Bu konuda bkz. Erkan IŞIGIÇOK, Değişkenler
Arasındaki İlişkilerin Araştırılmasında Nedensellik Testleri ve
Bir Uygulama Denemesi, (Yayınlanmamış doktora tezi), U.Ü. S.B.E.,
1993. Bu nedenle otokorelasyon testi bu çalışmada durağanlığın belirlenmesi için yeterli görülmüştür. Biıim kök testi hakkında ayrıntılı bilgi
için bkz. D.A.DICKEY ve W.A. FULLER," Likelihood Ratio Statistics
For Autoregressive Time Series With a Unit Root", Econometrica, Vol.
49, No. 4, July - 1981,s. 1057-1072 Dickey-Fuller birim kök testine alternatif bir test de Dickey-Fuller prosedürü ele alınarak geliştirilen
Phillips-Pen·on testidir. Bu konuda bkz. Mustafa ÖZER, "Türkiye'de Reel Döviz Kurunun Zaman Serisi Analizi", (Yayımlanmamış doktora tezi),
Eskişehir, 1992, s. 63., dipnot 140.
7.
Q
lstatistiğ·i otokorelasyon katsayılannın karelerinin toplamının, örnek-
lem hacmi ile
çarpılmasından
elde edilir.
8.
GRANGER, (1969, s. 431).
9.
Bkz. Milton FRIEDMAN ve Nicolas KALDOR, Para Teorisinde Devrim ve Karşıdevrim, (Çev.: Suat ÖKSÜZ), Eskişehir, 1982, s.33
10.
John GEWEKE, "A Comparison of Test of the Independence of Two Covariance-Stationary Time Series", Journal of the American Statistical Association, 76, (347), June-1981, s. 368.
96
Download