Pars Plana Vitrektomide Triamsinolon Kullanýmýnýn Etkinlik ve Güvenilirliði Effetiveness and Safety of Triamcinolone use in Pars Plana Vitrectomy Yavuz BARDAK1, Arzu ÜZÜM2, Þahin TÝÐ3 ÖZET SUMMARY Amaç: Triamsinolon'un PPV'de intraoperatif kulanýmýnýn etkinlik ve güvenilirliðini araþtýrmak. Purpose: To investigate effectiveness triamcinolone during PPV. Gereç ve Yöntem: Proliferatif Diabetik Retinopati (PDR) tanýsý olan 24 göz çalýþma kapsamýna alýndý. Grup 1: 8 göze konvansiyonel PPV sonrasýnda 10 mg intravitreal triamsinolon verildi. Grup 2: 8 göze ise PPV esnasýnda korvitrektomi sonrasýnda intravitreal triamsinolon verilerek PPV'ye devam edilip, iþlem sonunda izlenebilen triamsinolon temizlendi. Grup 3 (Kontrol): 8 göze konvansiyonel PPV uygulandý. Olgularýn düzeltilmiþ görme keskinliði, GÝB, biomikroskopik ve fundus bulgularý postoperatif 1.hafta, 1-3. aylarda kaydedilerek incelendi. Materials and Methods: Twenty-four eyes with proliferative diabetic retinopathy included in this study. Group 1: 8 eyes had 10 mg intravitreal triamcinolone at the end of conventional PPV. Group 2: 8 eyes had intravitreal triamcinolone following the corevitrectomy and freefloating triamcinolone was removed by aspiration. Group 3 (Control): 8 eyes had conventional PPV. The best corrected visual acuity (BCVA); intra ocular pressure (IOP), biomicroscopic and fundus examinations were performed at postoperative 1th week, 1th and 3rd months. Sonuç: GÝB ve düzeltilmiþ görme keskinliði açýsýndan gruplar arasýnda anlamlý fark bulunmadý.Grup 1'de inflamatuar reaksiyonlar daha az izlendi. Grup 2'de posterior kortikal vitreus daha etkin ve kolay biçimde soyuldu. Results: There was not a significant difference between the groups for IOP and BCVA. Inflammatory reaction was less in Group 1 and removal of posterior cortical vitreous was easier in Group 2. Tartýþma: PDR'li olgularda triamsinolonun korvitrektomi sonrasýnda veya PPV iþleminin en sonunda kullanýlabilir. Conclusion: Triamcinolone can be used following corevitrectomy or at the end of the PPV in proliferative diabetic retinopathy cases. Anahtar Kelimeler: Triamsinolon, pars plana vitrektomi. and safety of Key Words: Triamcinolone, pars plana vitrectomy. Ret - Vit 2004; 12 : 184-1 188 1- Süleyman Demirel Üniversitesi Týp Fakültesi Göz Hastalýklarý A.D., Isparta, Doç. Dr. 2- Süleyman Demirel Üniversitesi Týp Fakültesi Göz Hastalýklarý A.D., Isparta, Uz. Dr. 4- Süleyman Demirel Üniversitesi Týp Fakültesi Göz Hastalýklarý A.D., Isparta, Araþ. Gör. Dr. Geliþ Tarih : 31/10/2003 Kabul Tarihi : 22/09/2004 Ret - Vit 2004; 12 : 184 - 188 185 GÝRÝÞ Proliferatif vitreoretinopati (PVR)'lerde olduðu gibi proliferatif diabetik retinpoati (PDR)'nin tedavisinde de pars plana vitrektomi (PPV) önemli bir tedavi seçeneðidir1. PDR için yapýlan PPV'de ana amaç vitreusun mümkün olduðunca tamamýný çýkartmak ve retina ile iliþkili fibrovasküler proliferasyonlarý mümkün olduðunca temizlemektir1. Þeffaf olmasý nedeni ile vitreusun tamamýný çýkartmak güç ve her zaman mümkün olmamaktadýr. Triamsinolon suda çözünmeyen etkin bir steroid olup PVR2,3, retinal neovaskülerizasyon4,5, koroidial yaþa baðlý makula neovaskülerizasyon6,7, dejenerasansýnda6,7, intraokuler inflamasyonlarda8,9 ve PDR'de3,10 kullanýlmaktadýr. Ayrýca Peyman'ýn da bildirdiði gibi vitreusun triamsinolon ile boyanmasý ile posterior vitreusun retina yüzeyinden tamamen soyulmasý mümkün olabilmektedir11. Kullanýmý ve etkileri daha önceden bilinmesine raðmen son dönemde triamsinolon daha yaygýn olarak kullanýlmaktadýr bununla birlikte deðiþik koþullarda en ideal kullaným formunun saptanmasý için çalýþmalara ihtiyaç vardýr. Triamsinolon kullanýmýný sýnýrlayan baþlýca yan etkiler göziçi basýncý (GÝB) artýþý, lens kesafetinde artýþ olarak bildirilmektedir7,12. Bu çalýþmada PDR'li olgularda triamsinolonun PPV esnasýnda vitreusu boyayarak ayrýca PPV sonrasýnda kullanýmlarýnýn güvenilirlik ve etkinliði araþtýrýldý. GEREÇ VE YÖNTEM Bu prospektif çalýþmaya S. Demirel Üniversitesi Týp Fakültesi Göz Hastalýklarý Anabilim Dalý Retina biriminde PDR tanýsý ile takip ve tedavisi yapýlan 24 olgu Olgu (Göz)sayýsý Kadýn/Erkek Ortalama yaþ Diabet süresi (yýl) Ortalama GÝB (mmHg) Diffüz makula ödemi Makulada traksiyon Vitreus hemorojisi Epipapiller membran Traksiyonel ret.dekol. Görme keskinliði (Göz sayýsý) P PP EH MPS >0.1 Tablo 1: Preoperatif olgu özellikleri. dahil edildi. Olgularýn tümünde; diffüz makula ödemi, makulayý tutan veya tehdit eden traksiyonlar mevcuttu ve primer cerrahi endikasyon olarak deðerlendirildi. Ayrýca; vitreus hemorajisi, epipapiller membran, traksiyonel retina dekolmaný gibi PDR bulgularý deðiþen derecelerde mevcuttu. Tablo-1'de preoperatif olgu özellikleri bildirilmiþtir. Olgular 3 gruba ayrýldý. Grup 1: (8 göz) Konvansiyonel PPV sonrasýnda, 10 mg intravitreal triamsinolon verildi. Grup 2: (8 göz) PPV esnasýnda korvitrektomi sonrasýnda intravitreal triamsinolon verilerek PPV'ye devam edilip, iþlem sonunda izlenebilen triamsinolon temizlendi. Grup 3: (Kontrol) (8 göz) Konvansiyonel PPV uygulandý. Cerrahi teknik Triamsinolon (Kenakort ampul 40 mg) enjektöre çekilip, iðne ucu yukarý gelecek þekilde bekletilip, kristalize kýsmý elde edildi, BSS ile seyreltildi. Grup 1'de konvansiyonel PPV sonrasýnda, 10 mg intravitreal triamsinolon verildi. Grup 2'de kristalize triamsinolon 5 ml BSS ile seyreltildi. Korvitrektomiyi takiben yaklaþýk1 ml trimsinolon vitreus boþluðuna enjekte edildi. Triamsinolon kristalleri vitreus fibrillerine yapýþarak vitreusun daha kolay izlenmesini saðladý. Posterior hyaloid aktif aspirasyonla kaldýrýldý. Ýþlem sýrasýnda makula bölgesinde retinaya yapýþýk kalan vitreus adacýklarý, vitreus fibrillerine yapýþan beyaz renkli triamsinolon kristalleri sayesinde kolayca saptanarak temizlendi. Triamsinolonun vitreusu görünür hale getirme etkisinden vitreus bazýnýn tam olarak temizlenmesinde de faydalanýldý. Grup 2'de ameliyat sonunda gözlenebilen triamsinolon silikon uçlu kanülle aspire edilerek temizlendi. Grup 1 8 4/4 64,3±6,9 13,4±6,2 18,2±2,3 8 8 5 2 3 Grup 2 8 5/3 62,2±7,0 15,8±5,3 17,8±3,1 8 8 4 1 5 Grup 3 8 5/3 63,3±7,4 14,7±4,9 17,2±4,1 8 8 3 0 4 1 3 3 1 0 1 2 2 3 0 2 1 2 3 0 186 Ýatrogenic retina yýrtýðý PVD sonrasý kortikal adacýklarýn izlenmesi Pars Plana Vitrektomide Triamsinolon Kullanýmýnýn Etkinlik ve Güvenirliliði Grup 1 1 Grup 2 3 Grup 3 2 0 3 0 Tablo 2: Ýntraoperatif bulgular. Olgularýn tümünde PPV esnasýnda fundus izlenebildiði için iþlem lensektomi ile kombine edilmedi. Silikon yaðý ve C3F8 gibi internal tamponat kullanýlan olgular bu çalýþmaya alýnmadý. Tüm olgulara endolazer uygulandý. Tüm olgularda makulayý tehdit eden traksiyonlar ortadan kaldýrýldý. Traksiyonel retina dekolmanlý olgularda retina yatýþtýrýldý. Olgularýn düzeltilmiþ görme keskinliði, GÝB, biomikroskopik ve fundus bulgularý preoperatif, postoperatif 1.hafta, 1-3. aylarda kaydedilerek incelendi. Postoperatif lens kesafeti nedeni ile fundusun indirekt oftalmoskopi ile belirgin olarak izlenemediði olgular 'lens kesafetinde artýþ' olarak deðerlendirildi. SONUÇ Çalýþmada elde edilen bulgulardan preoperatif olgu özellikleri Tablo-1'de, intraoperatif bulgular Tablo2'de, postoperatif bulgular Tablo-3'de bildirilmiþtir. Gruplar arasýnda yaþ, diabet süresi, ortalama GÝB, görme keskinliði açýlarýndan anlamlý fark saptanmadý. PVD sonrasý kortikal adacýklarýn izlenmesi istatistiksel olarak (Kruskal Wallis) anlamlý þekilde (p:0,001) sadece Grup 2'de mümkündü. Grup2'de iatrogenic retina yýrtýðý relatif olarak daha yüksek izlendi. Aktif vitrektomi süresinin Grup2 'de daha kýsa olmasý ve Grup 2'de posterior kortikal vitreusun daha etkin ve kolay biçimde soyulmasý çalýþmada dikkati çeken gözlemlerdi. Her 3 grup ortalama takip süresi, son kontrol GÝB, son kontrol görme keskinliði, lens kesafetinde artýþ açýlarýndan karþýlaþtýrýldýðýnda (Kruskal Wallis) anlamlý bir fark saptanmadý (p>0,05). Ýnflamatuar reaksiyon ise Grup 1'de anlamlý olarak daha azdý(p:0,01). Grup1'de GÝB ve lens kesafetinde artýþ relatif olarak daha yüksek izlendi. Preoperatif ve postoeratif son kontroldeki görme keskinlikleri karþýlaþtýrýldý. Her 3 grupta da anlamlý bir artýþ vardý (Wilcoxon paired test). Postoperatif görme keskinlikleri daha yüksekti. TARTIÞMA Konvansiyonel PPV'de vitreusun görüntülenmesi endoiliminatör ile saðlanýr fakat etkin bir biçimde vitreusun görüntülenmesi her zaman mümkün olmamaktadýr. Litaratürde bildirildiði gibi11,13; bu çalýþmada da triamsinolon kristallerinin vitreus fibrillerine yapýþarak vitreusu daha kolay görülür hale getirdiði izlendi. PPV esnasýnda vitreus bazýný tamamen temizlenmesi ön PVR geliþimini önlemede, dekolmanlý olgularda retinanýn rahatca, tamamen yatýþtýrýlmasýnda önemlidir. Bu çalýþmada Grup-2'de kullanýlan triamsinolon vitreusun görünebilirliðini artýrarak daha etkin ve daha güvenli bir PPV'nin daha kýsa bir sürede olmasýný saðladýðý kanatindeyiz. Genellikle cerrahi olarak posterior vitreusun ayrýlmasý papilla nazalinde yüksek vakumla arka hyalioidin ayrýlýp yakalanmasý ve daha sonra makula üzerinde devam ettirilmesi ile olur. Cerrahi olarak arka hyaloidin ayrýlmasý esnasýnda; bazen gözlenemeyen sýký baðlantýlar iatrogenik retina yýrtýðýna neden olabilmektedir. Triamsinolon kullanýldýðýnda vitreus daha net olarak gözlendiði için varsa sýký baðlantý noktalarý izlenebilmekte ve iatrogenik retina yýrtýðý geliþme riski azaldýðý ileri sürülmektedir13 fakat bu çalýþmada grup 2'de iatrojenik retina yýrtýðý diðer gruplardan daha çok izlendi. Kanatimize göre intravitreal verilen triamsinolon retinayý ve membranlarý kýrýlgan hale getirmiþ olabilir. Grup 2'deki bir gözlemimiz de membranlarýn soyulmasýnýn daha güç olduðudur; genellikle bir ucundan tutulduðunda soyulabilen membranlar Grup 2'de kolayca parçalandýðý için tüm olgularda blok olarak çýkartýlamamýþtýr. Grup 2'de arka vitreusun soyulmasýndan sonra makulada vitreus adacýklarýn kaldýðý triamsinolon sayesinde izlenebilmiþtir. Ganderfor14 bu adacýklarýn indosiyanin yeþili ile gözlenebileceðini bildirmiþtir, fakat Sakamoto13 bunun çok etkin olmayacaðýný bildirmekte ve triamsinolon ile vitreusun daha etkin olarak izlenebildiðini bildirilmektedir. Arka hyaloidin ayrýlmasýndan sonra makulada kalan 'vitreus adacýklarýnýn' prostoglandin, sitokin ve vasküler endotelyal büyüme faktör gibi Diabetik Makula Ödemi (DMÖ) patogenezinde rol alabileceði bildirilmektedir13. Eðer arka hyaloid tamamen ayrýlabilirse Ýnternal Limitan Membran (ÝLM) soyulmasýna gerek kalmayabilecektir. Ayrýca ÝLM soyulmasýnýn DMÖ üzerindeki olumlu etkisi patofizyolojik açýdan retinanýn integral kompakt yapýsý düþünüldüðünde tam olarak açýklanamamaktadýr ancak ÝLM soyulmasý vitreus adacýklarýnýn tamamen ortadan kaldýrýlmasýný saðlayarak etkili olduðu tezi ileri sürülebilir. Triamsinolon ile ÝLM soyulmadan sadece arka hyaloidin tamamen temizlenmesi ile DMÖ tedavisi daha baþarýlý olma ihtimali vardýr. Ret - Vit 2004; 12 : 184 - 188 Ortalama takip (ay) GÝB (mmHg) (son kontrol) Lens kesafetinde artýþ Ýnflamatuar reaksiyon Görme keskinliði (son kontrol) P PP EH MPS >0.1 187 Grup 1 3,5±1,1 19,3±3,5 2 0 Grup 2 3,6±1,4 17,8±4,2 1 1 Grup 3 3,8±2,4 19,4±4,5 1 2 0 1 2 4 1 0 2 2 3 1 0 1 2 4 1 Tablo 3: Postoperatif bulgular Ýnflamasyon yara iyileþmesinde yer alan bir basamaktýr. Fakat PPV sonrasý aþýrý inflamatuar reaksiyon retinal gliosis, retina pigment epiteli aktivasyonu gibi istenmeyen patolojik deðiþikliklere neden olabilir13. Triamsinolon inflamatuar reaksiyonlarý baskýlayýcý özelliði ile göziçi inflamasyon ve neovaskulerizasyonlarda kullanýlmaktadýr2-9. PPV sonrasý kullanýlan triamsinolon PVR geliþme riskini önemli ölçüde azaltmaktadýr3,6,10. PDR3,10 ve DMÖ15 tedavisinde de intravitreal triamsinolon tedavisinin olumlu etkileri bildirilmektedir. PPV sonrasý izlenebilen fibrin reaksiyonu kontrol grubunda 2 gözde Grup 2'de 1 gözde izlenirken Grup 1'de izlenmemiþtir. Bu da kullanýlan trimsinolonun antinflamatuar etkisi ile açýklanabilir. 'Lazer flare' metre ile yapýlan çalýþmalar objektif bir þekilde PPV sonrasýnda inflamatuar reaksiyonlarýn daha az olduðunu kanoküler bariyerlerin bozulmadan daha çok korunduðu gösterilmiþtir13. Çalýþmamýzda olgularýn tümünde cerrahi sonrasý görme keskinliklerinde artýþ olmuþtur. Olgularýmýzdaki postoperatif relatif olarak düþük görme keskinliði seviyeleri preoperatif olgu özellikleri ile açýklanabileceðini düþünüyoruz. Olgularýmýzýn tümü uzun süredir devam eden ve etkin bir tedavi yapýlmamýþ, diffüz makula ödemi, makular traksiyon v.b. gibi Tablo1'de açýklanan ciddi patolojilere sahipti. Bu föktörlerin intraoperatif komplikasyonlarýn da relatif olarak daha çok olmasýný açýklayacaðýný düþünüyoruz. Ýntravitreal triamsinolon tedavisinin katarakt oluþumu ve GÝB yükselmesi7,12 gibi komplikasyonlarý bildirilmiþtir. Bizim çalýþmamýzda postoperatif takip süresinin relatif olarak kýsa olmasý, olgu sayýsýnýn az olmasý gibi nedenler, gruplar arasýnda katarakt oluþumu ve GÝB yükselmesi ile ilgili anlamlý fark oluþmasýný engellemiþ olabilir. Ayrýca teknik olarak lens ýþýk geçirgenliðini ölçme olanaðýmýzýn olmamasý da bu sonucu doðurmuþ olabilir. Ayrýca preoperatif, intraoperatif faktörlerin ayný olduðu daha geniþ seri ve daha uzun takip süreleri olan çalýþmalar bu konuyu daha iyi aydýnlatacaktýr. Bizim çalýþmamýzda gruplar arasýnda GÝB açýsýndan fark olmamasý kontrol grubunda neovaskuler glokom (NVG) geliþen olgunun varlýðý ve olgu sayýlarýnýn azlýðý ile açýklanabilir. Triamsinolon kullanýlan olgularda tramsinolonun antiangiogenik5,16,17 etkisi ile NVG riskini azaltmasýna karþýn farklý mekanizmalar ile GÝB'ný artýrýcý etkilerinin net etkileþimi daha geniþ serilerde daha net ortaya çýkacaktýr. Triamsinolonun retinaya toksik olmadýðý ortaya konmuþtur18. Bununla birlikte paraoküler triamsinolonun santral seröz retinopatiye yol açtýðý19 bildirilmiþtir. Trimsinolonun retina üstündeki etkileri son dönemdeki geniþ kullanýmý ile önümüzdeki dönemde daha net olarak ortaya çýkacaktýr. Triamsinolon, PDR'li olgularda, intraoperatif olarak korvitrektomi sonrasýnda veya PPV iþleminin en sonunda kullanýlabilir. Triamsinolonun en ideal olarak hangi þartlarda hangi þekilde kullanýlacaðý daha geniþ seriler ile daha objektif olarak ortaya çýkacaktýr. KAYNAKLAR 1. Glaser BM.: Surgery of proliferative vitreoretinopathy, in Ryan SJ (ed) Retina, 2nd edn. Mosby, St Louis, 1994; 2265-2280. 2. Tano Y, Chandler D., Machemer R.: Treatment of intraocular proliferation with intravitreal injection of triamcinolone acetonide. Am J Ophthalmol 1980, 90:810-816. 3. Jonas JB, Hayler JK, Panda-Jonas S.. Intravitreal injection of crystalline cortisone as adjunctive treatment of proliferative vitreoretinopathy. Br J Ophthalmol 2000, 84:1064-106. 4. Antoszyk AN, Gottlieb JL, Machemer R, et al.: The effects of intravitreal triamcinolone acetonide on experimental pre-retinal neovascularization. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol 1993, 231:34-40. 5. Danis RP, Yang Y, et al.: Inhibition of preretinal and optic nerve head neovascularization in pigs by intravitreal triamcinolone acetonide. Ophthalmology 1996; 103: 2099-2104. 6. Challa JK, Gillies MC, Penfold PL, et al. Exudative macular degeneration and intravitreal triamcinolone: 18 month follow up. Aust N Z J Ophthalmol 1998, 26:277-281. 7. Danis R.P. , Ciulla T.A., Pratt L.M. et al.: Intravitreal triamcinolone acetonide in exudative age-related macular degeneration. Retina 2000; 20: 244-250. 8. Stern A.L., Taylor D.M., Dalburg L.A. et al.: Cosentino, Pseudophakic cystoid maculopathy: a study of 50 cases. Ophthalmology 1981; 88: 942-946. 188 Pars Plana Vitrektomide Triamsinolon Kullanýmýnýn Etkinlik ve Güvenirliliði 9. Suckling R.D., Maslin K.F.: Pseudophakic cystoid macular oedema and its treatment with local steroids. Aust N Z J Ophthalmol 1988; 16: 353-359. 15. Martidis A, Duker JS, Greenberg PB, et al.: Ýntravitreal triamcinolone for refractory diabetic macular edema. Ophthalmology 2002; 5:920-927. 10. Jonas JB, Hayler JK, Sofker A, et al.: Intravitreal injection of crystalline cortisone as adjunctive treatment of proliferative diabetic retinopathy. Am J Ophthalmol 2001; 131:468-471. 16. Hatchell DL, McAdoo T, Sheta S, et al.: Quantification of cellular proliferation in experimental proliferative vitreoretinopathy. Arch Ophthalmol 1988; 106:669-672. 11. Peyman GA, Cheema R, Conway MD, et al.: Triamcinolone acetonide as an aid to visualization of the vitreous and the posterior hyaloid during pars plana vitrectomy. Retina 2000; 20:554-555. 17. Hui YN, Hu D.: Prevention of experimental proliferative vitreoretinopathy with daunomycin and triamcinolone based on the time course of the disease. Graefe's Arch Clin Exp Ophthalmol 1999; 237:601-605. 12. Wingate RJ, Beaumont PE.: Intravitreal triamcinolone and elevated intraocular pressure. Aust New Zeal J Ophthalmol 1999; 27:431-432. 18. McCuen BW II, Bessler M, Tano Y, et al.: The lack of toxicity of intravitreally administered triamcinolone acetonide. Am J Ophthalmol 1981; 91:785-788. 13. Sokomoto T, Miyazaki M, Hisatomi T, et at.: Triamcinoloneassisted pars plana vitrectomy improves the surgical procedures and decreases the postoperative blood-ocular barrier breakdown. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol. 2002; 240:423-429. 19. Haimovici R, Gragoudas ES, Duker JS, et al.: Central serous chorioretinopathy associated with inhaled or intranasal corticosteroids. Ophthalmology 1997; 104:1653-1660. 14. Gandorfer A, Messmer EM, Ulbig MW, et al.: Indocyanine green selectively stains the internal limiting membrane. Am J Ophthalmol 2001; 131:387-388.