Fatih Atalı 21101912 TURK102-8 09.12.2014 Kitap 6 Laplace Şeytanı 1970 yılında Amerika’da doğan Adam Fawer, 2005 yılında ilk romanı Olasılıksız ve 2008 yılında da ikinci kitabı olan Empati yayımlanmıştır. Olasılıksız isimli romanı büyük beğeni almış ve 2006 yılında en iyi ilk roman dalında ödül kazanmıştır. Kitap okumayı hobi olarak edinmemiş insanların bile tek solukta okuyabileceği sürükleyicilikte bir kitap olan Olasılıksız, her iyi kitabın yaptığı gibi okuru kurgunun içine hapsedip olasılıklar dünyasına sürüklemektedir. Herkesin bildiği gibi hiçbir insan geleceği göremez ve bilemez. Ancak insanlar olası durumları belirleyerek hangi olasılığın daha yüksek olduğunu, sonucu etkileyecek tüm etkenleri göz önünde bulundurularak belirleyebilirler. Fransız Matematikçi Laplace‘e göre Olasılık Kuramı asla yanılmaz. Yani atılan bir paranın yazı ya da tura gelme olasılığını ortamın değişkenleri belirlemektedir. Bir paranın atılıp yazı veya tura geleceğini ortamın şartlarını göz önünde bulundurarak yere düşmeden hangisinin olasılığının daha fazla olacağını hesaplayabilecek kadar gelişmiş yapıda bir beyne sahip olan romandaki karakter David Caine, bir Laplace şeytanıdır. David Caine, bütün değişkenleri en hızlı şekilde değerlendirip en yüksek olasılıklı durumu belirleyebilmektedir. Ayrıca vermiş olacağı kararlarla geleceği bir açıdan tahmin bile etmiş hatta bir kelebek etkisi bile oluşturabileceğini fark etmiştir. Her ne kadar gerçek hayatta imkânlı gibi gözükmese de, olaylardaki bütün değişkenleri belirleyip kısa bir zaman diliminde hesaplayabilecek bir kişi, ya dünyadaki en şanslı insan olarak nitelendirilecektir ya da belli bir zaman sonra bu kişinin özel güçleri olduğuna inanılacaktır. Kuşkusuz romanın dönüm noktası David Caine’in epilepsi hastalığının etkisini göstermeye başlamasıdır. Bir başka deyişle, David Caine’in Laplace şeytanı özelliğini kazanmasıdır. Bu nokta onun hayatını tepe taklak yaptığı gibi kitabın fikir örgüsünü de baştanbaşa değiştirmektedir. Birbirinin zıttı gibi gözüken kavramların nasıl birbiriyle harmoni içinde kaynaşabildiğini yansıtmaktadır. Önceden akıl, mantık, olasılık yöntemleriyle hareket eden kitap kahramanı ruhla, inançla ya da başka bir deyişle olasılıksızlıkla tanışmaktadır ve hayatına giren bu yeni kavramlar eskilerinin yerine almaya çalışmamış, onlarla bütünleşerek David Caine’e yardımcı olmuştur. Aslında birbirine zıt gibi gözüken bu olgular bir bütün olmuştur. Bu bütünleşmeyi de Schrödinger'in kedisi isimli ünlü bir fikirsel deneyle desteklemeye çalışmıştır. Kısaca bu deneyi özetlemek gerekirse, kapalı bir kutuya kedi ve yüzde elli ihtimalle etkinleşecek öldürücü bir madde koyulur. İçeriden gözlemlendiğinde kedi ya ölüdür ya da canlıdır. Ama dışarıdaki bir gözlemci için kedi hem ölü hem de canlıdır. Yaşam ve ölüm aynı anda bir yerde bulunmaktadır. Aynı beyin ve kalbin; akıl ve inancın aynı anda bulunabilmesi gibi. Bu açıdan bakıldığında kitap çok ünlü bir uzak doğu felsefesinin günümüze yansımış şeklidir. Yin ve Yang felsefesi her şeyin iki kutuplu olduğunu ve bu karşıt kutupların birbirlerini barındırdıkları savunur. Her şey iki kutuplu olduğu için bir parça, karşıtı olmadan var olamaz. Ölüm olmadan hayat olmaz, ışık olmadan gölge olmaz. Aynı şekilde kitap doğrultusunda düşünürsek ruh olmadan akıl olmaz. Kökeni çok eskilere dayanan bu felsefi düşünce, Olasılıksız kitabında, belki de insanların en çok ihtiyacı olduğu anda, 21. yüzyılda karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak, bu roman yalnızca iyi alternatif bir bakış açısı da sunmasıyla gösterilebilir. Ayrıca, birbirinin zıttı gibi yokluğunda hiçbir anlam taşımamaktadır. tamamlamaktadır. kurgusu ile değil, okuyucuya hayata karşı da türünün en iyilerinden birisi olarak gözüken kavramlar, herhangi birisinin Kısacası bu kavramlar birbirlerini adeta