K. Sarıöz Goeben’den Yavuz’a GÜNAH KEÇİSİ ARANIYOR Goeben ve Breslau’ın 4-10 Ağustos 1914 tarihleri arasında başarılı bir harekat ile İngiliz filosunun elinden kaçarak Çanakkale boğazından içeri girmesi ve nihayet 16 Ağustos 1914 günü Yavuz Sultan Selim ve Midilli olarak Osmanlı donanmasına katılması Almanya tarafında bir zafer olarak değerlendirilirken İngiliz donanması için bir utanç vesilesi oldu ve bu olayın sorumluları aranmaya başladı. Bu olaydan sorumlu tutulması olası insanlar arasında 1. Deniz Lordu Churchill, Akdeniz Filosu komutanı Amiral Milne ve 1. Kruvazör Filosu komutanı Amiral Troubridge bulunuyordu. Churchill 30 Temmuz 1914 günü gönderdiği ve Akdeniz filosunun kendisinden üstün kuvvetlerle savaşa girmemesini emrettiği mesaj nedeniyle sorumlu tutulabilirdi. Amiral Milne Akdeniz filosu komutanı olarak Goeben ve Breslau Messina’da kömür ikmali yaparken boğazın iki ucunu güçlü filosu ile abluka altına alarak Alman gemilerinin kaçmasına engel olmamakla suçlanıyordu. Amiral Troubridge ise 7 Ağustos gecesi Goeben ve Breslau’a saldırma şansı olduğu halde bunu kullanmamakla suçlanıyordu. Amiral Troubridge bu konuda kendi komutası altında olacağı söylendiği halde verilmeyen iki muharebe kruvazörü nedeniyle Amiral Milne’i suçluyordu. Amiral Troubridge ayrıca kendisini Goeben’e saldırmanın intihar olacağı yönünde şartlandırdığı gerekçesiyle Defence kruvazörünün komutanı Kaptan Fawcet Wray’i de suçluyordu. 12 Ağustos günü Ege’de bulunan Amiral Milne’e Inflexible muharebe kruvazörü ile Malta’ya gitmesi ve burada komutayı Fransız Amiral Lapeyrere’e bırakarak İngiltere’ye dönmesi bildirildi. Amiral Milne 14 Ağustos günü vardığı Malta’dan hareket etmeden önce Ege’de bulunan Amiral Troubridge’e bir mektup yazdı. Bu mektupta Amiral Milne Troubridge’e Alman gemilerine saldırmamasının nedenlerini anladığını belirttikten sonra Alman gemilerinin 3-4 knot hız kaybetmelerine sebep olacak bir saldırı yapılmış olması durumunda kendisinin muharebe kruvazörleri ile yetişerek Goeben ve Breslau’u batırmış olabileceğini anlatıyordu. Böylece Milne üstü kapalı olarak Alman gemilerinin kaçmasından Amiral Troubridge’i sorumlu tutuyordu. Amiral Troubridge 17 Ağustos günü Amiral Milne’e yazdığı cevapta kendisinden Goeben’e saldırmasını nasıl beklediğini anlamadığını belirtiyordu. Çünkü Troubridge’e göre 1. zırhlı kruvazör filosu Goeben’e saldırmış olsaydı Goeben İngiliz gemilerinin birkaçını batırdıktan sonra yine rahatlıkla Çanakkale’ye kaçacaktı. Amiral Troubridge mektubunda Alman gemilerinin kaçışında asıl sorumlunun kendisine iki muharebe kruvazörünü vermeyen Amiral Milne olduğunu ima ediyordu. Aynı gün Amiral Milne İngiltere’ye dönmek üzere Inflexible muharebe kruvazörü ile Malta’dan ayrıldı. Aynı gün yapılan İngiliz kabine toplantısında Goeben ve Breslau’ın Osmanlı donanmasına katılması ile Osmanlı hükümetine artık güvenilemeyeceği ve Osmanlı ordusunun Mısır ve Süveyş kanalı üzerinde tehdit oluşturabileceği konusu gündeme geldi. Aynı toplantıda İstanbul’da bulunan Goeben ve Breslau’ın Karadeniz’e çıkıp Rus filo ve limanlarına saldırması olasılığı da tartışıldı. Kabinenin şahin üyesi Churchill kabine toplantısında çok radikal öneriler getirdi ve hatta İstanbul’a bir 121 K. Sarıöz Goeben’den Yavuz’a torpidobot filotillası gönderilerek Goeben’in İstanbul’da batırılmasını dahi önerdi. Ancak kabine Osmanlı hükümetinin tavrının ne olacağının beklenmesi kararı aldı. Churchill, Goeben ve Breslau’ın Osmanlı hükümeti tarafından satın alınması olayını bir oyun olarak değerlendiriyor ve Alman mürettebatın gemiyi terk etmeyerek bir şekilde tekrar savaş sahnesine çıkacağına inanıyordu. Bu düşünceyle Amiral Souchon’un tekrar Akdeniz’e çıkarak kendisini bir kez daha küçük düşürmesini önlemek üzere Çanakkale ağzında Indomitable ve Indefatigable muharebe kruvazörlerini görevlendirmişti. Bu güçlü gemiler başka cephelerde çok yararlı olabilecekleri halde Çanakkale açıklarında hiç bir işe yaramadan beklemekteydi. 18 Ağustos günü Çanakkale boğazı ağzında bekleyen gemilerin kıdemli komutanı Kaptan Kennedy Boğaz Müstahkem Mevki Komutanlığı’na bir mektup gönderdi ve Goeben ve Breslau’ın Osmanlı donanması envanterinde kayıtlı olup olmadığını ve Alman zabit ve mürettebatın nerede ve hangi sıfatla bulunduğunu sordu. Osmanlı hükümeti Kaptan Kennedy’nin bu girişimini içişlerine müdahale olarak değerlendirdi ve Bahriye Nazırı Cemal Paşa bu konuda İngiliz Büyükelçisi Mallet’e protestolarını iletti. Kaptan Kennedy’nin politik bir kriz yaratmasından korkan İngiliz hükümeti 19 Ağustos günü Kaptan Kennedy komutasındaki Indomitable muharebe kruvazörünü Cebelitarık’a çekme kararı aldı. Çanakkale boğazı çıkışındaki filonun komutanlığına bir amiralin atanmasının politik açıdan daha uygun olacağı düşünüldü ve bu göreve getirilen Amiral Troubridge Indefatigable muharebe kruvazörüne geçerek görevine başladı. Bu günlerde Alman ordularının Fransa ve Belçika üzerine yaptığı saldırıların şiddeti giderek artıyordu ve nihayet 20 Ağustos günü Alman birlikleri Brüksel’e girdi. Alman ordularının başarısı Osmanlı kabinesinde tarafsızlık yanlılarını zor durumda bırakırken Enver Paşa’nın elini güçlendiriyordu. Sadrazam Said Halim Paşa ve Maliye Nazırı Cavid Bey savaşa girmenin delilik olacağını ve mutlaka tarafsızlığın korunması gerektiğini düşünüyordu. Fransa’ya karşı eğilimi olan Bahriye Nazırı Cemal Paşa hala İtilaf grubuyla bir savunma anlaşması imzalanabileceğini düşünürken, Dahiliye Nazırı Talat Paşa açıktan görüş beyan etmiyordu. Kilit konumda olan Harbiye Nazırı Enver Paşa ve dolayısıyla ordu tamamen Almanların avucunun içindeydi. Alman ordusuna hayran olan Enver Paşa Almanya’nın savaşı mutlaka kazanacağını düşünüyordu. Bir an önce Osmanlı ordusunu Rusya’ya karşı harekete geçirmek niyetinde olan Alman elçisi Wangenheim ve Islah Heyeti Başkanı Liman von Sanders Enver Paşa’yı kışkırtıyorlardı. Almanya ile 2 Ağustos günü imzalanan ittifak anlaşmasında oyuna getirildiğine inanan Sadrazam Said Halim Paşa ise Balkan ülkeleri ile anlaşarak tarafsızlığı korumanın yollarını aramaktadır. Said Halim Paşa Balkan ülkeleri ile ilgili dört senaryonun gündeme gelebileceğini düşünüyordu: Bulgaristan ile anlaşarak Almanya tarafında savaşa girmek, Romanya ve Bulgaristan ile bir savunma anlaşması imzalayarak tarafsız kalmak, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya ile dörtlü savunma bloğu oluşturmak, Yunanistan ile savunma ittifakı yaparak tarafsız kalmak. 122 K. Sarıöz Goeben’den Yavuz’a Bu kritik günlerde Balkan ülkeleri arasında çok ciddi bir güven problemi yaşanmaktaydı. Sırbistan Bulgaristan’dan, Bulgaristan Romanya’dan, Yunanistan ise Bulgaristan ve Osmanlı devletinden endişe ediyordu. Bütün bu gelişmeler sırasında kazanlarında arızalar olan Yavuz Sultan Selim’in tamiri sürüyordu ve Eylül’den önce bitmesi beklenmiyordu. İngilizlerde hakim olan görüş Osmanlı kabinesinin Yavuz Sultan Selim’in onarımı bitene kadar kendilerini oyalayacakları daha sonra Alman gemilerinin Karadeniz’e çıkarak Rus liman ve gemilerine saldıracağı şeklindeydi. Bu arada İngilizler Osmanlı ordularının Mısır’a saldırmasından endişe etmekteydi ve bu nedenle takviye birlikleri yoldaydı. Bu birlikler 28 Ağustos’ta Mısır’a varacaktı. 24 Ağustos’ta Amiral Milne Inflexible muharebe kruvazörü ile Devonport’a vardı ancak İngiliz Donanma Karargahı tarafından çok soğuk karşılandı. Savaştan önce parlak bir geleceğe sahip olduğu düşünülen Amiral Milne gözden düşmüştü. 25 Ağustos günü Donanma Karargahı Goeben ve Breslau’ın kaçışından sorumlu tutulanlar arasında bulunan Amiral Milne’den iki konu hakkında yazılı savunma istedi. Bizerta’da kömür ikmali yapmış olan Indomitable muharebe kruvazörü neden Amiral Troubridge’in filosunu desteklemek yerine tekrar ikmal için Malta’ya gönderildi. Alman gemilerini izleyen tek İngiliz savaş gemisi olan Gloucester neden geri çağrıldı ve neden yerine Dublin görevlendirilmedi. Aynı gün İngiliz Donanma Karargahı’ndan Çanakkale açıklarındaki İngiliz filosunun komutanlığı görevini sürdüren Amiral Troubridge’e 7 Ağustos gecesi kaçmakta olan düşman gemilerine (Goeben ve Breslau) neden saldırmadığı konusunda savunmasını isteyen bir mesaj gönderildi. Amiral Milne ve Amiral Troubridge savunmalarında birbirlerini suçluyorlardı. Amiral Troubridge 7 Ağustos gecesi kumanda ettiği dört ağır kruvazörün hızının 17 knot ve top menzillerinin 8000 yarda ile sınırlı olduğunu belirttikten sonra bu filo ile Goeben’e saldırmasının filodaki gemilerin imhasından başka bir netice ile sonuçlanamayacağını düşündüğünü belirtiyordu. Troubridge Amiral Milne’in iki muharebe kruvazörünü komutası altına verme sözü verdiğini ancak daha sonra bu gemileri elinden aldığını belirterek Alman gemilerinin kaçışından dolayı Amiral Milne’i suçladı. Amiral Milne ise kendisine verilen savaş emirlerinde birinci önceliğin Goeben’in Fransız nakliye gemilerine saldırmasının önlenmesi olduğunu, kendisinin de bu planlara uygun olarak güçlü gemilerini sürekli olarak batı yönünde bir kaçışı önlemek üzere konuşlandırdığını belirtti. Goeben ve Breslau’ın Osmanlı donanmasına katılmış olmasına ve Amiral Souchon Donanma komutanlığına getirilmiş olmasına rağmen hala teknik danışman sıfatıyla İstanbul’da bulunan Amiral Limpus 26 Ağustos’ta Churchill’e gönderdiği mesajda Osmanlı hükümetinin tarafsızlığını koruması için uğraştığını belirttikten sonra 123 K. Sarıöz Goeben’den Yavuz’a Osmanlı hükümetinin Almanya tarafında savaş girmesi durumunda Çanakkale boğazının geçilebilmesi için Ege’ye çıkarılacak Yunan askerlerinin Anadolu yakasındaki tabyaları ele geçirmesi ve hızlı bir torpidobot filosunun boğazı geçerek Gelibolu’daki Osmanlı tümenlerinin ikmal yollarını kesmesi şeklinde bir plan önerdi. 27 Ağustos günü Amiral Milne ve Amiral Troubridge’in savunmalarını inceleyen Birinci Deniz Lordu Battenberg Alman gemilerinin kaçışından Amiral Milne’in kusurlu olmadığı, Amiral Troubridge’in ise kusurlu olduğu kanaatine vardı. Bu kanaate göre Amiral Troubridge’in askeri mahkemeye çıkarılıp çıkarılmayacağı konusunda karar vermek üzere bir askeri sorgulama yapılması kararı alındı. Bu sırada Ege’deki İngiliz filosunun komutanlığı görevini yürüten Amiral Troubridge’e aynı gün gönderilen mesajda Goeben ve Breslau’ın hangi isim ve bayrakla olursa olsun boğazdan çıkmaları durumunda batırılmaları emri verildi. Bu arada Almanya bir tarafta Fransa, Belçika ve İngiltere diğer tarafta Rusya olmak üzere iki cephede savaşmak zorunda kalmıştı. Alman orduları bir taraftan Paris üzerine yürürken Doğu cephesinde Rus ordularının büyük saldırısı 28 Ağustos’ta Tannenberg’de Hindenburg ve Ludendorf’un büyük taktik başarısı ile durdurulmuş ve inisiyatif Alman tarafına geçmişti. Goeben’i elinden kaçırmanın şokunu henüz atlamamış olan Birinci Donanma Lordu Churchill 31 Ağustos günü Savaş Bakanı Kitchener ile görüştü ve Alman gemilerini batırmak üzere bir İngiliz torpidobot filotillasının Marmara’ya sokulmasını önerdi. Ancak böyle bir harekat öncesi tabyaların susturulması ve mayınların temizlenmesi gerekiyordu. Bu harekat için birkaç Yunan tümeninin Gelibolu’ya çıkarılması fikri önerildi ve konuyu incelemek üzere Donanma ve Savaş Bakanlığı’ndan uzmanların toplanmasına karar verildi. Bu karar üzerine ertesi gün Savaş Bakanlığı’nda General Caldwell ve Albay Talbot, Donanma Komutanlığı’ndan Dördüncü Deniz Lordu Kaptan Lambert ve İkmal Başkanı Thomson toplandı. Bu toplantıda Churchill’in talimatıyla Donanma tarafı 40-50 bin kişilik bir Yunan ordusunu Gelibolu’ya taşıyabileceğini bildirdi ancak Savaş Bakanlığı tarafı harekatın sadece Yunan birlikleri ile gerçekleştirilemeyeceği gerekçesi ile olumsuz tavır takındı. Eylül başında Yavuz Sultan Selim’in onarım işleri büyük ölçüde tamamlanmıştı. Bu arada Osmanlı donanmasının işe yarar diğer gemileri de elden geçirildi. 5 Eylül günü Amiral Souchon Berlin’e gönderdiği mesajda Osmanlı donanmasının sekiz gün içinde savaşa hazır hale geleceğini bildirdi. Aynı gün Alman ordusu 2 milyon asker ile Fransa içinde ilerlemeye başladı. 13 Eylül’e kadar süren ve Marne savaşı olarak bilinen bu saldırıda Alman orduları Paris’e giremeden durduruldular ve her iki tarafta siperlere çekildi. Birinci Dünya Savaşı’nda Batı cephesindeki savaş bundan sonra bir siper savaşı olarak devam etti. 6 Eylül günü Amiral Souchon Enver Paşa’ya tarafsız durumda bulunan Bulgaristan ve Romanya’yı ikna etmek üzere bu ülke limanlarını ziyaret ederek güç gösterisi yapma önerisi getirdi. Ancak Enver Paşa bu güç gösterisinin Bulgaristan ve Romanya tarafından tehdit olarak algılanacağı ve ters tepki vereceği korkusuyla Amiral Souchon’a Karadeniz’e çıkma izni vermedi. 124 K. Sarıöz Goeben’den Yavuz’a Eylül başında Alman ordularının Batı cephesindeki başarıları İstanbul’da Almanya’nın bu savaştan galip çıkacağı inancını pekiştirmişti. Bu inançla Osmanlı hükümeti Almanya tarafına daha da yaklaştı. 7 Eylül günü Osmanlı hükümeti kapitülasyonları kaldırdığını açıkladı. Bu hareket İngiltere ve Fransa tarafından Osmanlı hükümetinin Almanya tarafında savaşa gireceğinin bir işareti olarak algılandı. 8 Eylül günü Churchill’den Amiral Troubridge’e gelen mesaj Çanakkale açıklarındaki İngiliz filosunun asli görevinin Goeben ve Breslau’ı batırmak olduğunu hatırlatıyordu. Ancak Amiral Troubridge’in filo komutanlığı uzun sürmedi ve 8 Eylül’de Goeben ve Breslau’ın kaçışı olayındaki ihmali nedeniyle askeri mahkeme tarafından İngiltere’ye geri çağrıldı. Savaş Bakanı Kitchener’in karşı çıkmasına rağmen Churchill Çanakkale’ye saldırarak Marmara’ya girmeye ve Alman gemilerini imha etmeye kararlıydı. Bu amaçla Churchill Yunan Donanmasının başında bulunan İngiliz Amiral Kerr’den bir plan hazırlamasını istemişti. Amiral Kerr hazırladığı planı 9 Eylül sabahı Atina’daki İngiliz elçisi Eliot aracılığı ile gönderdi. Bu plana göre 2 muharebe kruvazörü, bir zırhlı kruvazör, üç hafif kruvazör, bir destroyer filotillası ve mayın gemilerinde oluşan bir İngiliz filosu denizden Gelibolu’ya çıkarma yapacak Yunan ordusuna destek olacaktı. Ancak Yunan Başbakanı Venizelos bu plana katılmak için Bulgaristan’ın da Trakya’dan savaşa katılmasını istiyordu. Bu koşulun sağlanması mümkün görülmediğinden plan uygulanamadı. İngiltere’ye geri çağrılan Amiral Troubridge’in yerine Churchill İstanbul’daki Islah Heyeti Başkanı Amiral Limpus’u düşünüyordu. Amiral Limpus aynı zamanda Osmanlı donanma komutanı da olduğundan tüm Osmanlı savunma sistemini biliyordu. 9 Eylül günü Churchill Amiral Limpus’a iki mesaj gönderdi. Bahriye Nazırı Cemal Paşa’ya sunulacak birinci mesajda Amiral Limpus’un başında olduğu Islah heyetinin görevinin sona erdiği bildiriliyordu. Churchill buna gerekçe olarak Osmanlı donanmasının Almanların eline geçmiş olmasını gösteriyordu. İkinci mesajda Amiral Limpus’a Amiral Troubridge’in yerine Çanakkale açıklarındaki Doğu Akdeniz Filosunun komutanlığına atandığı ve sancak gemisi olan Indefatigable muharebe kruvazörüne geçerek filo komutanlığını devralması bildirildi. Ancak Amiral Limpus böyle bir kararın Osmanlı hükümeti nezdinde çok kötü bir iz bırakacağını biliyordu ve durumu İngiliz büyükelçi Mallet ile görüştü. Aynı fikirde olan Mallet 11 Eylül günü İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na çektiği telgrafta Osmanlı Donanma Komutanlığı yapmış olan Amiral Limpus’un niyeti boğaza saldırmak olan bir filonun komutanlığına getirilmesinin büyük bir hata olacağını ve Osmanlı hükümetini provake edeceğini bildirdi. Mallet mesajında Sultan Osman ve Reşadiye gemilerine el konması ile başlayan ve İngiliz Akdeniz filosunun Goeben’in İstanbul’a kaçmasına engel olamaması ile devam eden gerginlik sonucu ortaya çıkan durumda Osmanlı hükümetinin İngiltere’yi suçlamasının doğal olduğunu bildirdi. Mallet İngiliz Dışişlerine bir ara çözüm olarak Amiral Limpus ve tüm ıslah heyetinin Malta’ya çekilmesini ve Amiral Limpus’un ancak Osmanlı devleti ile savaş çıkması durumunda Doğu Akdeniz Filosu komutanlığına getirilmesini önerdi. 125 K. Sarıöz Goeben’den Yavuz’a İngiltere Dışişleri Bakanı Grey Büyükelçi Mallet’in kaygılarına hak verdi ve hükümet Amiral Limpus’un Doğu Akdeniz Filosu komutanlığına atanmasını onaylamadı. Amiral Limpus ve İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Mallet’in yaklaşımı Churchill’i çok kızdırmıştı. Churchill’e göre Osmanlı hükümeti ile güç gösterisine dayalı dayatmalar dışında mantıklı ve makul bir görüşme imkanı bulunamazdı. Amiral Limpus başkanlığındaki İngiliz Islah heyetinin geri çekileceği belli olunca Büyükelçi Mallet Limpus’un ve heyet üyelerinin bir tatsız olay olmadan hemen İstanbul’dan ayrılmalarını istedi. 13 Eylül Pazar günü Mallet Osmanlı hükümetine Islah heyetinin görevinin sona erdiğini resmen bildirdi. 14 Eylül Pazartesi günü Limpus Cemal Paşa’ya veda ziyaretini yaptı. Amiral Limpus’un Cemal Paşa’ya veda ziyaretinde bulunduğu saatlerde Enver Paşa Amiral Souchon’a filoyu manevra amacıyla Karadeniz’e çıkarma izni verdi. Bu izin ayrıca Rus gemilerinin düşmanca tavır takınmaları durumunda Souchon’a ateş açma yetkisini de kapsıyordu. 1 Ekim günü İngiliz Donanma Komutanlığı tarafından Goeben ve Breslau’ın İstanbul’a kaçışı olayı ile ilgili olarak oluşturulan askeri mahkeme Amiral Troubridge’e 5 Kasım’da sanık olarak Portland’da kurulacak askeri mahkemede hazır bulunmasını bildirdi. Aynı mahkemeye Amiral Milne tanık sıfatıyla çağrıldı. Goeben ve Breslau kruvazörlerinin İstanbul’a kaçışından sorumlu tutulan Amiral Troubridge ile ilgili askeri mahkeme 5 Kasım günü Plymouth’ta Filo komutanı Amiral Egerton’un sancak gemisi HMS Bulwark zırhlısında kuruldu. Amiral Troubridge 7 Ağustos gecesi kaçmakta olan bir düşmana müdahele etmemekle suçlanıyordu. Mahkeme başkanlığını Amiral Egerton ve Manş filosu komutanı Amiral Burney, savcılığı ise Amiral Fremantle üstlenmişti. Amiral Troubridge’in avukatlığını ünlü hukukçu ve milletvekili Leslie Scott yapıyordu. İlk gün duruşmada davacı durumdaki Donanma karargahı tanık olarak Defence zırhlı kruvazörü komutanı Fawcet Wray, Donanma karargahı seyir subayı G.M. Merston ve Troubridge’in amiri Amiral Milne’i çağırdı. Kaptan Fawcet Wray mahkemeye Defence kruvazörünün jurnalini sundu. Merston ise sunduğu seyir haritaları ile Troubridge’in 7 Ağustos sabahı Saat 05 sularında Goeben’in önünü kesebileceğini gösterdi. Dört gün süren mahkemenin son günü Amiral Troubridge savunmasını yaptı ve olayla ilgili Amiral Milne ve Kaptan Fawcet Wray’i suçladı. Mahkeme 8 Kasım’da Amiral Troubridge’i suçsuz bulduğunu açıkladı. Goeben ve Breslau’ın İstanbul’a kaçışı olayında ceza almamalarına rağmen bu olay İngiliz amiralleri Milne ve Troubridge için kariyerlerinin sonu oldu. Milne savaş süresince aktif görev alamadı. Troubridge aklandıktan sonra ancak karada önemsiz görevler alabildi. Sadece Gloucester’in komutanı Kaptan Kelly Goeben ve Breslau’a karşı başarısız saldırıdaki cesaretinden ötürü takdirname aldı. 126 K. Sarıöz Goeben’den Yavuz’a Breslau veya yeni adıyla Midilli kruvazörü Haliç’te Amiral Milne’in sancak gemisi Inflexible muharebe kruvazörü 127 K. Sarıöz Goeben’den Yavuz’a Indefatigable muharebe kruvazörünün kıç direği ve hafif topları Goeben ve Breslau’ın İstanbul’a kaçışının baş mimarlarından Almanya’nın İstanbul Büyükelçisi Baron von Wangenhiem ve İstanbul’da Tarabya’daki Alman Elçilik binası içindeki mezarı. 128