ŞİMDİ OKULLU OLDUK

advertisement
2016 – 2017 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI
VELİ BÜLTENİ
Eylül 2016
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÖLÜMÜ
ANAOKULUM BAŞLARKEN
Değerli Velilerimiz,
Anaokulu Rehberlik birimi olarak bir yaz tatilini daha geride bırakıp yeni eğitim ve öğretim
yılına başlamanın mutluluk ve heyecanı içinde sizlere ve öğrencilerimize hoş geldiniz demek
istiyoruz.
Bizler nasıl yeni öğrencilerimizle tanışmanın ve kendi öğrencilerimizi bir sınıf büyütmüş
olmanın heyecanıyla birlikte yeni eğitim yılında yaşayacaklarımızla ilgili merak içindeysek
sizlerin de bu yeni başlangıçta karşınıza çıkabilecek farklı durumlarla ilgili sorularınız
olduğunun farkındayız. Bu nedenle sizlere “Merhaba” dediğimiz yılın bu ilk bülteninde
sizlerin soru ve kaygılarına bir nebze ışık tutmaya çalıştık.
3-6 yaşı kapsayan okul öncesi dönem; çocukların bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimleri için
gerekli olan birçok kilometre taşını da içinde barındırır. Bir yandan yetişkine bağlılık, onlar
tarafından kabul ve onay görme ihtiyacı devam ederken bir yandan da bireyselleşme,
özerkleşme ve sosyalleşme ihtiyacı yoğun şekilde yaşanır. Anaokuluna başlama ve alışma
dönemi de çocuklar için kısıtlı süreyle de olsa aileden ve evden ayrılma, ayrı bir birey olarak,
daha özerk ve farklı bir sosyal ortama uyum sağlama ve o ortamda kabul görmeleri açısından
o kilometre taşlarından biridir.
Çocuğun penceresinden bakıldığında okulun başlaması ile birlikte evde alışkın oldukları
düzen dışında bir günlük rutin ve kuralların içine girmeye, anneden ayrı kalmaya, farklı
akademik beklentilere uyum sağlamaya çalışmak zaman zaman zorlayıcı, hatta kaygı
uyandırıcı olabilir. Anne babalar ve öğretmenler olarak bu süreçte çocuğunuzu en çok
rahatlatacak şeyin sabır, anlayış, sevgi ve güven olduğunu unutmamak onlara okul hayatına
alışmak için ihtiyaçları olan zamanı tanımamıza da yardımcı olacaktır.
OKULDA İLK GÜNLER
Okula başlamak hem aile hem de çocuk için önemli bir olaydır ancak bu konu üzerinde
gereğinden fazla durmak çocuğunuzun kaygısını arttırarak uyumunun zorlaşmasına yol
açabilir. Okula yeni başlayan her beş çocuktan dördünün okulun ilk günü sınıfta kaygı
yaşadığını ortaya koyan araştırmalar da göz önüne alındığında, her ne kadar çocuklar önceden
bu yeni başlangıca hazırlanmış olsalar da ilk günler öğrenciler arasında ağlayan birkaç
çocuğun olması normal olarak beklenen geçici bir durumdur.
Okula uyum süreci, farklı yaş grupları için farklı zorluklar içerebilir:


Yetişkinlere aşırı bağımlı olma ya da
yetişkinden korkma,
Kendini ve duygularını ifade edebilme
konusunda zorluk yaşama,
2







Arkadaş ilişkilerinde gerekli olan sosyal beceriyi kullanamama,
Okul ve sınıf kurallarına uymada zorluk,
Dikkatini yeteri kadar uzun süre odaklayamama,
Yönergeleri anlama ve uygulamada güçlük yaşama,
Okul ile ilgili sorumluluklarını yerine getirememe,
Yaş grubunun gerektirdiği bilişsel ve motor becerilerde zorlanma,
Kendisini tehlikeli durumlardan koruyamama konuları okula uyum sürecinde
öne çıkabilecek sorunlardır.
Çocukların, okula başladıkları ilk günlerde hayatlarındaki bu değişime gösterdikleri tepkiler
çeşitlidir. Bazı çocuklar uyumlu davranıp dikkat çekici olumsuz bir tepki göstermezlerken
bazıları ise çok açık şekilde ağlama, bağımlı ya da kontrolsüz davranışlar gibi uyumsuzluk
tepkileri gösterebilirler.
Bu tepkiler çevreden gözlenebildiği için çocuğa yardım edilmesi daha kolaydır. Ancak
çocukların gecikmiş tepkiler vermesi de sıklıkla karşılaştığımız, üstünde durulması gereken
bir durumdur. Çocuğunuzda fark ettiğiniz değişimleri sınıf öğretmenleri ve rehberlik bölümü
ile paylaşmanız, hem açık bir iletişimle karşılıklı güven duygusunu pekiştirecek hem de
sorunun işbirliği içinde çocuğunuzun yararına olacak şekilde çözülmesine olanak
sağlayacaktır.
Okula uyum sürecinde “ilk gün sendromu” dışında bazen “okul fobisi” olarak
adlandırılabilecek durumlarla karşılaşılır. Okul fobisinin asıl kaynağının ayrılma kaygısı
olduğu söylenebilir. Özellikle aşırı korumacı, özerkliğin gelişmesine müdahaleci tutumlara
eğilimli ebeveynlerle büyümüş çocuklar, anneleri olmadan kendilerini güvensiz ve tehlike
içinde hissettiklerinden genellikle korunaklı hissettikleri ortama dönmeyi isteyerek okulda
kalmayı reddederler. Tam aksi şekilde reddedici, katı ve cezalandırıcı türde ebeveyn tutumları
da çocuklarda kendilerine ve çevrelerine karşı öfke ve güvensizlik duyguları oluşturarak
kaygıyı tetikler. Ev ortamındaki bir huzursuzluk, yeni bir kardeşin doğumu, boşanma, ciddi
bir hastalık durumu da çocuğun zayıf gördüğü ebeveyni yalnız bırakmak istememesi
sebebiyle benzer tepkilere yol açabilir.
Bu tür durumlarda çocuğunuzdan sıklıkla karnının ağrıdığı, okulda sıkıldığı, okulu sevmediği,
arkadaşları tarafından dışlandığı, öğretmeninin ona iyi davranmadığı ile ilgili şikâyetler ve
evde kalan aile bireyleri ile ilgili soruları duyabilirsiniz. Özellikle okul ile ilgili yakınmaların
uzun süre devam etmesi halinde okul ile iletişime geçerek, sorunun çözümü yönünde birlikte
adım atmak yararlı olacaktır.
AİLE BÜYÜKLERİNİN TUTUMU NE OLMALIDIR?
Genel olarak aile bağlarına önem veren bir toplumun parçası olarak
büyükanne, büyükbaba ve akrabaların da çocuklar üzerinde rol model
olarak önemli etkileri olduğunu görüyoruz. Bu nedenle bültenimizde yer
verdiğimiz görüş ve önerileri, çocuğunuzla iletişimde olan aile
büyükleriyle de paylaşmanın destekleyici olacağına inanıyoruz.
Okulun ilk günlerinde, anne-baba ya da aile büyükleri olarak kendi
3
sakinliğinizi korumak, kaygılarınızı çocuklarınıza sözlü ya da sözsüz mesajlarla
hissettirmemeniz önemlidir. Çünkü kaygı bulaşıcıdır ve çocuklar biz büyükleri model
aldıkları için bu duygularımızdan kolayca etkilenebilirler.
Ayrıca büyüklerin çocuğa aşırı bağımlı olması, çocuk eve geldiğinde okulla ilgili çok detaylı
ve fazla soru sorulması, yaşadığı problemleri dinlemekten çok üstlenmek ve çözmeye
çalışmak gibi koruyucu tutumların da çocuktaki korku ve kaygıları beslediği bilinmektedir.
İşte okulun ilk günlerinde sizlere yardımcı olabileceğini düşündüğümüz birkaç ipucu:

Okulla ilgili çocuğunuzu önceden bilgilendirin. Yemeklerini nerede yiyecekleri,
tuvalet ve diğer ihtiyaçlarını nasıl giderecekleri gibi günlük rutinler hakkında bilgi
almak çocuğunuzu büyük ölçüde rahatlatacaktır.

Bir sonraki gün için giysi ve çantasını birlikte, çocuğunuzun da seçimlerini göz
önüne alarak hazırlamanız ertesi sabahın telaşını azaltabilir. Çocuğunuz birkaç
hafta içinde bu düzene uyum sağlamaya ve giderek daha az zamanda hazırlanmaya
başlayacaktır.

Tatil döneminde esneyen uyku saatlerini, okula başlamadan en azından bir hafta
önce düzene sokmak hem çocuğunuzun sabah hazırlıklarını gerginlikten uzak
tutacak hem de okulda daha keyifli bir gün geçirmesini sağlayacaktır.

Çocuğunuz onu bıraktığınız anda tedirgin görünmeye başlarsa, sınıfa girince
kendini daha iyi hissedeceğini, her şeyin yolunda gideceğini ona anımsatın.
Sınıftaki diğer arkadaşlarının da onunla benzer duygular yaşayabileceklerini,
öğretmenin onu sabırsızlıkla beklediğini söyleyebilirsiniz.

Ayrılırken ağlarsa, net bir tavırla gitmeniz gerektiğini ve onun da zamanla kendini
daha iyi hissedeceğini söyleyip kısa bir kucaklaşmadan sonra kararlı adımlarla
çocuğunuzu öğretmenine bırakarak ayrılmanızı öneririz.

Vedalaşma süresini uzun tutmayın. Sınıf önünde beklemeniz çocuğunuzu daha
fazla kaygılandırıp uyum süresini uzatacaktır. Çocuğunuz üzgün görünse bile
ayrılma konusunda tereddüt hissetmeyin.

Çocuğunuzun ayrılmakta özellikle zorlandığı bir kişi yerine, daha rahat
ayrılabildiği kişilerce okula bırakılmasını planlayabilirsiniz.

Çocuğunuz kaygı duyduğu, canı sıkıldığı her durumda ne kadar endişelendiğinizi
anlamak için size bakacak ve endişeli olduğunuzu gördüğünde korkmakta haklı
olduğunu düşünecektir. Bu nedenle ne kadar tedirgin ve gergin olursanız olun,
dışarıdan bakıldığında sakin ve rahat görünmeye çalışın.

Okul bittiğinde eve nasıl döneceği ve evde onu kimin karşılayacağı ile ilgili net
bilgiler verin. Özellikle kaygılı çocuklar akşam okulda kalacakları, sizin onu
okulda unutacağınız, servis şoförünün evin yolunu bulamayacağı ya da eve gidince
onu kimsenin karşılamayacağı gibi düşüncelerle okula gitmek istemeyebilir.
4

Çocuğunuza okulun her zaman çok eğlenceli ve çok mutlu bir ortam olacağının
garantisini vermeyin. Bazen zorlandığı, sıkıldığı, yorulduğu zamanları da
olacaktır. Daha sonra hayal kırıklığına uğramaması için sorduğu sorulara gerçekçi
cevaplar vermeye çalışın.

Çocuğunuza asla tutamayacağınız sözler vermeyin. Örneğin, sınıf dışında onu
bekleyeceğinizi söyleyip daha sonra gitmek durumunda kalmanız çocuğunuzun
durumunu daha da zorlaştırır ve endişesini artırır.

Okul idaresi, sınıf öğretmeni ve rehberlik birimi ile iletişim halinde olun. Çocuğa,
öğretmenine güven duyduğunuzu hissettirin ve kendisinin de güvenebileceği
mesajını verin. Eğer varsa, ilk günlere dair kaygınızı çocuğunuzun yanında dile
getirmemeye özen gösterin ve okulla ilgili yaşadığınız sorunlar varsa onun yanında
konuşmayın.

Öğretmenin rolünü çocuğa doğru tanımlayın. (Abla, teyze vb. ifadelerden kaçının.)

Alışma döneminde çocuğunuzu motive edici ödüller kullanmak (birlikte sinemaya
gitmek, özel bir program yapmak vb.) bu süreci kolaylaştırabilir. Ancak, çocuğa
vaat edeceğiniz, normalde almayacağınız büyük ve pahalı hediyeler onda okulun
ancak bu büyük ödüller uğruna katlanılması gereken bir yer olduğu fikrini
uyandıracaktır.

Çocuğunuza bu yeni başlangıçta güvendiğinizi, başarılı olacağına dair inancınızı
mutlaka belirtin. Çünkü çok az şey, bir insana sorumluluk vermek ve ona
güvendiğinizi belli etmek kadar onun gelişmesine hizmet eder.
Çocuğunuzla konuşurken ya da ondan söz ederken aşağıdakilere benzer ifadeleri
kullanmanız iletişiminizi olumsuz yönde etkileyecektir:











Eğer ağlarsan giderim.
Kimseye kendini sevdirmez, çok çekingendir.
Şımarıklık yapma.
Şimdi sınıfına git, akşama senin için ne almamı istersin?
Ağlarsan akşama gelip seni almam.
Böyle davranırsan bu okulda kimse seni sevmez.
Bugün okulda kalırsan, yarın okula gitmeyebilirsin.
Galiba sen okula alışamayacaksın.
Acaba bugün başlamasan mı?
Arkadaşların seni sevdi mi?
Öğretmenin sana iyi davrandı mı?
Çocuğunuz eve geldiğinde:

Okulda yaşadıklarıyla ilgili onunla konuşmanız onu rahatlatır. Her okul dönüşü,
eğer isterse o günden aklında kalanları size anlatmasına izin verin. Bu, onun okul
yaşamına ilgi duyduğunuzu yansıtır ve onun da okula karşı ilgisini
5


pekiştirebilirsiniz. Ancak bununla birlikte okul çıkışı hem fiziksel hem de
duygusal olarak çok yorgun olabileceğini ve her şeyi anlatmak istemeyebileceğini
aklınızdan çıkarmayın. Sabırlı olun ve dinlenmesine izin verin.
Okul çocukların aileden bağımsız, özerk alanıdır. Bu sebeple yaşadıklarını; o gün
okulda neler yaptıklarını sizinle çok fazla paylaşmak istemeyebilir, sorularınıza
“evet- hayır, hiçbir şey, sadece oyun oynadık” gibi kısa cevaplar verebilirler. Bu
son derece normal bir durumdur.
Okulla ilgili sohbetlerinizde “Sıkıldın mı?, “Okuldan korkma.” gibi olumsuz
ifadelerden kaçınmaya çalışın. Bunun yerine çocuğunuzu daha iyi anlamanızı
sağlayacak sorular tercih edebilirsiniz. Örneğin:
-Sence bugün okulda olan en iyi-en kötü şey neydi?
-Eğer seçme şansın olsaydı, sınıfta kiminle otururdun, oynardın?
-Okuldaki en sevdiğin yer neresi?
-Bugün herhangi birine nasıl bir yardımın dokunmuştur acaba?
-Bugün en çok ne zaman mutlu/mutsuz hissettin?
-Sence okulda neyi daha çok öğrenmelisin?
-Öğretmeniniz size en çok neyi öğretmek istiyor sence?
-Sınıfınızdaki en komik kişi kim, neden?
-Eğer yarın sınıf öğretmeni sen olsaydın, neler yapardın?
-Bugün okulda kalemlerini kullandığın 3 farklı zamanı anlatır mısın? Neler
yapıyordun?



Evde çocuğu, öğretmeni ile tehdit etmeyin. (Yemeğini yemezsen öğretmenine
söyleyeceğim.)
Çocuğunuzun okulda olacağı zaman dilimi için, onun yanında, özel planlar
yapmayın.
Çocuğunuzun okula düzenli olarak gitmesini sağlayın.
Okula alışma ve uyum gösterme, her çocuğun yapısına göre farklı zaman alabilir. Bu süreci
sabırla karşılamak ve çocuğun uyum gücüne inanmak gerekir. Yine de gösterilen tüm çabalara
rağmen çocuğunuz en az bir ay geçmiş olmasına rağmen şiddetli tepkiler gösteriyorsa farklı
sorunlar yaşıyor olabilir. Böyle bir durumda zaman kaybetmeden sınıf öğretmeni, Psikolojik
Danışmanlık ve Rehberlik Birimi ile iletişime geçerek gerekli adımları atmak; süreci
hızlandırmaya yarayacaktır.
Tüm öğrenci ve velilerimize sağlık, mutluluk ve başarılarla dolu bir eğitim-öğretim yılı
dileriz.
Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü
6
KAYNAKÇA:
-
Okul Çağı Çocuğu, Haluk YAVUZER, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2000.
Çağdaş Okulda Eğitim ve Öğretim, İzzettin ALICIGÜZEL, Sistem Yayıncılık,
İstanbul, 1998.
Çoluk Çocuk Dergisi, Eylül 2001.
Popüler Psikiyatri, Eylül-Ekim 2011.
Eyvah! Çocuğum Okula Başlıyor, Hatice ŞENEL G., Özgür Yayınları, 2007.
7
Download