10 Ekim 2014 Haftanın Gündemi-Beklentiler Jeopolitik gelişmeler ve yurtiçi makroekonomik veriler önem taşırken; küresel piyasalar izlenecek... Bu hafta küresel piyasalardaki risk iştahı önce Fed tutanaklarının bankanın faiz artırımı sürecinin daha geç olabileceği yönünde algılanması nedeniyle artış gösterdi. Dolar, yen ve euroya karşı değer kaybetti. Fed tutanaklarda dolardaki güçlenmeden rahatsız olduğunu ve dünyanın diğer bölgelerindeki yavaş büyüme sürecinin ABD ekonomisini de negatif etkileyebileceğinden söz etti. Ancak daha sonra Fed üyelerinden gelen demeçler faiz artırımı ve zamanlama konusundaki görüşlerde fazla değişiklik olmadığını gösterdi. Bu konuda 28 Ekim’de düzenlenecek olan Fed toplantısı önem taşımakta. ECB Başkanı Draghi’de AB hükümetlerine reform çağrısında bulundu. Sonuçta, euro/dolar paritesi 1.2635 civarında seyrederken; dolar/yen paritesi 107.90 dolaylarında. IMF’in son dünya ekonomik görünüm raporu dünyada büyümenin beklentilerden daha yavaş seyrettiğine işaret etti. IMF özellikle Euro Bölgesi ülkeleri, Japonya ve Brezilya’daki zayıf büyümeye dikkat çekti. Suriye’de Kobani’de İslam Devleti (ID) örgütü militanları ile Kürt güçleri arasındaki çatışmalar sürmekte. ABD ve koalisyon güçlerinin bombalama faaliyetlerine rağmen ID Kobani’deki ilerleyişini sürdürdü. Türkiye’nin duruma müdahale etmesi konusunda ABD ve Batılı devletlerden gelen baskı artarken, Türk hükümeti güvenli bölge ilanı olmadan tek taraflı olarak Suriye topraklarına girmeyeceğini açıkladı. Petrol fiyatı gerilerken, altın fiyatları yükseldi. Küresel ekonomik beklentilerdeki zayıflama petrolü geriletirken, altın fiyatının artmasını sağladı. Brent ham petrolünün varili 89.25 dolar; ABD hafif ham petrolünün varili ise 84.50 dolar civarında. Altının onsu ise 1222 dolar düzeyine yükseldi. Türkiye’de para piyasaları bayramdan önce açıklanan ABD tarım dışı istihdam verilerinden olumsuz etkilenirken; Fitch’in kredi notunu ve görünümü aynı bırakması piyasalarda rahatlamaya yol açtı. Bayramın başında 2.30’ları gören dolar/TL paritesi daha sonra geriledi. Bayramdan sonra ise Fed tutanaklarından olumlu etkilenen Türkiye piyasaları, daha sonra ülke içindeki Kobani eylemleri, Kobani konusundaki jeopolitik gelişmeler ve dolardaki güçlenmeyle birlikte tekrar dalgalı bir sürece girdi. Dolar/TL paritesi artarken, faizlerde de çıkış oldu. Açıklanan 2015-2017 Orta Vadeli Programı (OVP) ekonomideki olumsuz gidişatın hükümet tarafından da rakamlara dökülmesi olarak ifade edilebilir. Programda büyüme hedefleri düşerken, enflasyon hedefleri de yukarıya çekildi. Program resmi hedeflerle piyasa tahminleri arasındaki uyumsuzluğu biraz gidermiş oldu. Sanayi üretimi dalgalı eğilimini sürdürmekte. Temmuz ayında yavaşlayan üretim, Ağustos ayında %5.2 ile tekrar artış eğilimine girdi. Ancak bu dalgalı seyir daha çok bayram tatillerinin yarattığı baz etkisinden kaynaklanmakta. 1 Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler ise üretimde fazla bir canlanma olmadığı yönünde. Önümüzdeki hafta cari işlemler dengesi, bütçe ve işsizlik verileri açıklanacak. Küresel piyasalar ise Fed ve ECB tarafından gelebilecek açıklamaları izlemeye devam edecek. Ayrıca ABD ve Euro Bölgesi ekonomilerine ilişkin veriler de izlenecek. Türkiye’deki olaylar ve Kobani’deki durum Türkiye piyasalarını olumsuz etkilemeye ve Türk Lirası’nın negatif ayrışmasına neden olmaya devam edebilir. Bu çerçevede, dolar/TL paritesinin 2.25-2.30 aralığında hareket etmeye devam edeceğini tahmin ediyoruz. Gösterge tahvilin bileşik faizinin ise %9.60-9.95 aralığındaki salınımının süreceğini öngörmekteyiz. TÜRKİYE’DE BU HAFTA Son ekonomik gelişmeler... Arındırılmamış sanayi üretim endeksinde Ağustos ayında çalışma günü sayısının geçen yılın aynı ayına göre iki gün daha fazla olmasının etkisiyle beklentilerin oldukça üzerinde, son 21 ayın en yükseği olan yüzde 12.55 artış kaydedildi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi Ağustos'ta bir önceki aya göre yüzde 1.4 azalırken, takvim etkisinden arındırılmış endeks bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.2 artış gösterdi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi alt sektörlerinde Ağustos'ta bir önceki aya göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 3.5 artarken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2 azaldı, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise yüzde 0.3 arttı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ana sanayi gruplarında en yüksek düşüş yüzde 4.7 ile dayanıklı tüketim malı imalatında gerçekleşti. Türkiye'nin fiyat düzeyinin dış ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine göre değişimini gösteren TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi (REK) Eylül ayında 109.41'e yükseldi. TCMB tarafından endeksin Ağustos ayı için revize değeri 109.34 olarak açıklandı. REK Ocak ayında 101.74 ile Haziran 2006'dan bu yana en düşük değerini aldıktan sonra Mayıs'ta ise 110.15 ile Kasım 2013'ten bu yana en yüksek değeri aldı. 2015-2017 dönemine Hükümet, makroekonomik öngörülerini içeren Orta Vadeli Program'da (OVP), ilişkin Orta Vadeli küresel piyasalardaki koşulların yanı sıra gıda fiyatları ve TL kurundaki değer Program açıklandı... kaybı nedeniyle enflasyon beklentilerini yukarı çekerken, büyüme beklentilerini aşağı yönde revize etti ve bundan sonraki önceliğinin enflasyonla mücadele olduğunu açıkladı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yanı sıra, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Sanayi Bakanı Fikri Işık ve Gümrük Bakanı Nurettin Canikli'nin ortak açıkladığı 2015-2017 dönemi makroekonomik öngörülerini içeren OVP'de, geçen yılki OVP'de 2014 sonu için yüzde 5.3 olan enflasyon öngörüsü yüzde 9.4'e revize edildi; 2015 için yüzde 5 olan tahmin ise yüzde 6.3 oldu. Geçen yıldan farklı olarak, 2 OVP'de temel öncelik sırasında ilk sırayı cari açık yerine enflasyonun aldığını vurgulayan Babacan, "Enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam etmenin ardından, cari açık ikinci, ama önemli bir önceliğimiz; üçüncüsü ise belki zaman alacak olan ama olmazsa olmaz yapısal reformlara hız vererek Türkiye'nin potansiyel büyümesini arttırmak" dedi. OVP'de 2014 ve 2015 için büyüme rakamları da sırasıyla yüzde 4'ten yüzde 3.3'e ve yüzde 5'ten yüzde 4'e revize edildi. Cari açığın GSYH'ye oranında ise aşağı yönlü revizyona gidildi; bu yıl sonu için yüzde 6.4 olan tahmin yüzde 5.7'ye, 2015 sonu için yüzde 5.9 olan tahmin ise yüzde 5.4'e çekildi. Enflasyon ve cari açıkla mücadele ederken temel politikanın sıkı maliye politikasını sürdürmek olacağını kaydeden Babacan, "Türkiye 2014'te elde ettiği rakamları, büyümeyi, Gezi, 17 Aralık, Rusya-Ukrayna, Irak-Suriye gibi zor bir konjonktürde gerçekleştirdi" diye konuştu. OVP'ye göre, merkezi yönetim bütçesi 2015 yılı için 472.9 milyar lira olacak, bütçe açığı bu yıl sonu için 24.4 milyar lira, 2015 yılı içinse 21 milyar lira seviyesinde gerçekleşecek. Önümüzdeki günlerde TBMM'ye sevk edilmesi beklenen bütçenin ana hatları ile ilgili bilgi veren Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2015 bütçesinde vergi gelirlerinde yüzde 10.7 artış öngördüklerini, faiz dışı harcamalardaki artışın ise yüzde 5.1 ile sınırlanacağını söyledi. Bütçenin TBMM'ye sevk edilmesi için 17 Ekim'e kadar süre bulunuyor. OVP'de yer almamakla birlikte özelleştirme hedefleri hakkında bilgi veren Şimşek, 2014 yılı için özelleştirme gelir öngörüsünün 6.8 milyar lira olduğunu hatırlatarak, 2015 yılında özelleştirmeden 8.7 milyar lira, 2016 yılında ise 6.8 milyar lira gelir beklediklerini kaydetti. Gelecek dönemde, özelleştirme uygulamaları kapsamında, devam eden taşınmaz, liman ve termik santral özelleştirmelerinin yanı sıra, Haydarpaşa projesi, at yarışları, İGDAŞ, Vakıfbank gibi varlıklarla ilgili çalışmaların gündeme gelmesi bekleniyor. Fitch, Türkiye'nin kredi notunu "BBB-" olarak teyit etti, görünüm "durağan"... Türkiye'ye yatırım yapılabilir kredi notu veren iki kredi derecelendirme kuruluşundan biri olan Fitch, yüksek cari açık ve kredi büyümesi gibi dengesizliklerin sermaye girişlerinde ani bir durma olmadan azaldığına dikkat çekerek, kredi notunu "BBB-" olarak teyit etti ve notun görünümünü "durağan" olarak bıraktı. Bu olumlu gelişmelere karşılık küresel risk iştahının zayıflaması halinde Türkiye'yi koruyacak unsurların zayıf olduğuna dikkat çeken Fitch, 3 Ekim akşamı yayımladığı değerlendirmede, izlenen politikaların tutarlılığı ve güvenilirliğinin sağlanması gerektiğine vurgu yaparak, "Türkiye'de izlenen politikaların tutarlılığı ve kredibilitesi benzer kredi notundaki ülkelerden daha zayıf" dedi. Enflasyonda Mayıs ayından bu yana görülen yükseliş eğilimine karşılık TCMB'nin politika faizini 175 baz puan indirdiğine dikkat çeken Fitch, hükümetin güçlü büyüme yanlısı olduğuna ve TCMB'nin "ilk fırsatta daha gevşek bir para politikası benimsemesi için" baskı altında kalmaya devam edeceğine dikkat çekti. Raporda hükümetin yüzde 4 büyüme hedefleyen orta vadeli programına (OVP) atıfta bulunularak, "Türkiye OVP hedeflerine paralel yüksek ekonomik büyüme tercihine yatkın. Bu durum izlenen politikaların tutarlılığı ve kredibilitesini şüphe altında bırakabilir" denildi. Kredi büyüme hızının azaldığı ve cari açığın daraldığı bir dönemde ekonominin yeniden dengelenme sürecinde mesafe katettiğine dikkat çeken Fitch, buna karşılık Türkiye'nin kredi notundaki başlıca zayıf unsur olan cari açığın ilk yedi aydaki yüzde 40 daralmaya rağmen GSYH'ye oranına bakınca Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri arasında en yüksek oranlardan biri 3 olduğunu belirtti. Yeniden dengelenme sürecinin önündeki başlıca engelleri "artan jeopolitik riskler ve Türkiye'nin başlıca ihracat pazarlarından euro bölgesindeki güçsüz ekonomik toparlanma" olarak niteleyen Fitch, Türkiye'nin diğer büyük ihraç pazarlarından Irak ve Rusya ile ticaretin dalgalı olduğunu belirterek, dış ticaret dengesindeki iyileşmenin yavaşlayabileceği tespitinde bulundu. Kuruluş, Türkiye'de makroekonomik dengesizliklerin ise büyük ölçüde özel sektörden kaynaklandığına dikkat çekerek, brüt kamu borç stokunun GSYH'ya oranının düşüş eğilimini koruduğunu ve geçen yıl yüzde 36 olan bu oranın 2016'da yüzde 33'e gerilemesinin beklendiğini ifade etti. Fitch kredi notunu aşağı yönlü etkileyebilecek unsurlar arasında temel kamu kurumlarında ve izlenen politikaların tutarlılığında oluşabilecek bozulmaları gösterdi. Türkiye'yi küresel risk iştahındaki oynaklığa karşı koruyan "tamponların zayıflamasına neden olan politika bütünlüğü ve kredibilitesindeki bozulmanın devam etmesi" halinde kredi notunun düşürülebileceği uyarısında bulunan kuruluş, ayrıca temel kamu kurumlarındaki "izlenen politikaların tutarsız değişimine yol açacak veya devletin etkinliğini azaltacak şekilde" zayıflamasının kredi notu üzerinde aşağı yönlü baskı yaratacağını belirtti. Fitch kredi notunun yükseltilmesine yol açabilecek unsurları sıralarken ise enflasyonu düşürecek politikalara ve Türkiye'ye güveni artıracak unsurlara dikkat çekti. Enflasyonun istikrarlı ve daha düşük olmasını sağlayacak daha tutarlı ve öngörülebilir bir para politikasının önemini vurgulayan Fitch, "Türkiye'nin yurtdışından sağladığı finansmanın sürdürülebilirliğine olan inancın artmasının" da kredi notunu yukarı yönlü etkileyeceğini belirtirken, sürdürülebilirliği artıracak faktörlere örnek olarak "cari açıkta belirgin ve uzun süreli bir düşüş ve/veya net sermaye girişlerinin daha uzun vadeli araçlara yoğunlaşmasını" gösterdi. Fitch daha önce olduğu gibi iç tasarruf oranlarının artmasının, istihdam piyasasının daha esnek hale gelmesinin ve doğrudan yabancı yatırımın artmasını sağlayacak yapısal reformların da kredi notunu artırabileceğini belirtti. IMF, tasarrufların Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ekonomisine yönelik temel tehlikenin artması gerektiğini gelişmekte olan ülkelere sermaye girişlerindeki keskin bir azalma olduğunu vurguladı... belirterek, buna karşı iç tasarrufların artırılması gerektiğine dikkat çekti. IMF tarafından 3 Ekim'de yayımlanan ancak 24 Eylül tarihini taşıyan raporda, "GSYH'nin yüzde 25'ini aşan brüt dış finansman ihtiyacının" ülkeyi uluslararası sermaye akımlarına bağlı risklere maruz bıraktığı ifade edilirken, dış finansman ihtiyacının azaltılması için birincil önceliğin iç tasarrufların artırılmasına olduğu kaydedildi. Üye ülkelerin ekonomik durumunun gözden geçirildiği madde 4 değerlendirmeleri çerçevesinde Türkiye'yi ziyaret eden IMF heyetinin hazırladığı raporda, iç tasarrufların bulunduğu düzeyin Türkiye'nin arzu ettiği büyüme oranlarını yakalamasını zorlaştırdığı da belirtildi. IMF, mevcut politikalar ve ulusal tasarruf oranıyla, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve orta vadede yüzde 3.5 seviyelerinde gerçekleşmesinin beklendiğini ifade etti. Düşük büyüme oranının muhtemelen enflasyonu ve cari açıktaki bozulmayı da frenleyeceği belirtilen raporda, ancak bunun aynı zamanda, Türkiye'deki gelir seviyesinin gelişmiş ekonomilerdeki seviyeleri yakalamasını yavaşlatacağı ve ülkenin orta gelir tuzağında kalmasına neden olacağı söylendi. Düşük iç tasarrufların yanı sıra 4 "yüksek enflasyon ve dış açığın" Türkiye'nin ekonomik büyüme potansiyelini aşağı çektiğini belirten IMF, söz konusu unsurlara "özenle kurgulanmış makroekonomik politikaların yanı sıra yapısal reformlarla cevap verilmesi" gerektiğini belirtti. Devletin faiz dışı cari harcamalarının ekonomik büyümeden daha hızlı arttığına ve mali olarak "son derece genişlemeci" olduğunu dikkat çekilen raporda, "Daha sıkı bir mali duruş dış dengesizliklerin azaltılmasına katkıda bulunacağı gibi para politikası üzerindeki baskıyı da hafifletecektir" denildi. IMF daha sıkı bir mali duruş için önden yüklemeli olarak faiz dışı fazlanın GSYH'ya oranının 2017'ye kadar yüzde 2'ye yükseltilmesi tavsiyesinde bulundu. Merkez Bankası'nın belirlediği para politikasının yüzde 5 olan enflasyon hedefi ile uyumlu olmadığını belirten IMF, "Para politikası hedefe odaklanmak ve beklentileri çıpalamak için pozitif reel faiz oranını sürdürmelidir" denildi. IMF bankacılık sektörünün gücünü muhafaza etmesi gerektiğini belirterek, sektöre yönelik gözetim standartlarının ve eşit rekabet şartlarının sürdürülmesinin altını çizerken, yetkililerin kur riskini kontrol altına alacak ek makroihtiyati araçları dikkate almasını tavsiye etti. Değerlendirmede ekonomi üzerindeki döviz kuru riskinin azaltılması için "bankaların yabancı para cinsinden borçlanmayı kısmalarını ve şirketlerin yabancı para cinsinden borçlanmayı azaltmalarını teşvik edecek" ek tedbirlerin göz önünde bulundurulabileceği ifade edildi. AB ilerleme Avrupa Birliği bu yıl yayımladığı ilerleme raporunda Türkiye'yi eleştirerek raporunu yayımladı... hükümetin geçen yılki yolsuzluk soruşturmasına verdiği karşılığın yargının bağımsızlığına zarar verdiğini ve medeni hakları zayıflattığını açıkladı. Avrupa Birliği'nin icra organı Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan raporda, "Hükümetin Aralık 2013'teki yolsuzluk iddialarına verdiği karşılık yargının bağımsızlığı ve güçler ayrılığı konusunda ciddi endişeler ortaya çıkarmıştır" denildi. Avrupa Komisyonu ayrıca daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ve hükümetin internet üzerindeki kontrolünü artırmayı amaçlayan düzenlemeler hakkında da eleştiride bulundu. Komisyon sosyal medyanın kapatılmasının "ifade özgürlüğüne kısıtlayıcı bir yaklaşımı yansıttığını" belirtti. Avrupa Komisyonu "reformlar için kapsamlı bir yol haritası" oluşturması için yargı ve temel haklar konulu faslın müzakerelere açılması tavsiyesinde de bulundu. Kobani eylemlerinde İslam Devleti'nin (İD) Suriye'nin Türkiye sınırındaki Kürt kenti Kobani'ye yönelik 38 kişi öldü... saldırılarından kaçarak Türkiye'ye sığınanları sayısı 180,000'e ulaşırken; İslam Devleti'nin Kobani'ye dönük saldırılarını ve Türkiye'nin Kobani politikasını protesto etmek amacıyla hafta başından beri düzenlenen gösterilerle ilgili açıklama yapan İçişleri Bakanı Efkan Ala, olaylarda ikisi emniyet görevlisi olmak üzere 38 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. HDP, İslam Devleti tehlikesinin en üst noktaya çıkması üzerine Kurban Bayramı'nın üçüncü günü toplanan parti üst organı MYK sonrasında Kobani için acil eylem çağrısı yapmış; bunun ardından İstanbul, Ankara, Diyarbakır gibi birçok şehirde protestolar düzenlenmeye başlamış, çeşitli şiddet olayları yaşanmıştı. Ala, Bingöl'de dün akşam emniyet güçlerine saldırı gerçekleştiren 5 kişinin de ölü olarak ele geçirildiğini söyledi. Bingöl'de dün meydana gelen silahlı saldırıda, Bingöl Emniyet Müdürü Atalay Ürker ağır yaralanırken, iki polis hayatını kaybetti. Olayların başladığı 6 Ekim'den 5 10 Ekim'e kadar gerçekleşen şiddet eylemlerinde toplam 351 kişinin yaralandığını belirten Ala; 1,024 kişinin gözaltına alındığını, 58 kişinin ise tutuklandığını söyledi. Batı ülkeleri tampon ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye'nin Türkiye sınırındaki Kürt kenti bölge konusunu Kobani'nin düşmesini engellemenin, kendileri için stratejik bir hedef olmadığını tartışıyor... belirtti ve tampon bölge fikrinin etraflıca düşünülmesi gerektiğini söyledi. Kerry İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond ile yaptığı ortak basın toplantısında, Türkiye'nin İslam Devleti örgütüne karşı nasıl bir rol oynayacağı konusunda kararını "önümüzdeki saatlerde, günlerde vermesi gerektiğini" söyledi. ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tuğamiral John Kirby de yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Suriye sınırında kurulmasını önerdiği tampon bölgenin şu anda bir askeri seçenek olmadığını belirtti. Fransa Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan bir açıklamada ise, tampon bölge fikrinin desteklendiği belirtildi. Açıklama Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinden sonra yapıldı. Kerry gibi, İngiltere Savunma Bakanı Hammond da tampon bölge fikrinin daha önce önerildiğini ve dikkatle incelemeye muhtaç olduğunu söyledi. Bu arada Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'de tek başına bir kara operasyonu yapmasını beklemenin gerçekçi olmadığını belirtirken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Türkiye'nin talep ettiği tampon bölgenin henüz NATO'nun gündeminde olmadığını açıkladı. DÜNYA EKONOMİSİ IMF küresel Uluslararası Para Fonu (IMF) küresel ekonomik büyüme tahminlerini bu yıl ekonomik büyüme üçüncü defa düşürürken, euro bölgesinin bazı önemli ülkeleri ve Japonya ile tahminlerini Brezilya gibi büyük gelişmekte olan ülkeler için zayıf büyüme uyarısında bulundu. düşürdü… IMF bu hafta açıklanan Dünya Ekonomik Görünümü raporunda, bu yıla ait küresel büyüme beklentisini yüzde 3.3'e, gelecek yıla ait tahminini ise yüzde 3.8'e düşürdü. IMF Temmuz'da 2014 büyüme tahminini yüzde 3.4, 2015 tahminini ise yüzde 4 olarak açıklamıştı. Euro bölgesinin üç büyük ekonomisi Almanya, Fransa ve İtalya için beklentilerini de aşağı çeken IMF gelişmiş ekonomilerin parasal destekleri sürdürmesinin önemine dikkat çekti. IMF ayrıca, ülkelerin ekonomik durgunluk riskinden kaçınabilmesi için istihdam piyasası politikalarının iyileştirilmesi, vergi yolsuzluğuyla mücadele ve altyapı harcamalarının artırılması gibi yapısal reformları devam ettirmeleri gerektiğini vurguladı. IMF, ABD ve İngiltere gibi güçlü ekonomiler için daha sağlam büyüme beklentisini ifade ederken, Japonya ve Brezilya'ya ilişkin büyüme beklentilerini de düşürdü. Bu arada, Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde Euro Bölgesi'nde durgunluk ihtimalinin yüzde 35 düzeyinde olduğunu belirtti. Washington'da IMF adına basın toplantısı düzenleyen Lagarde, küresel ekonomiyi 6 değerlendirdiği konuşmasında Avrupa Birliği'nde (AB) reformların hayata geçirilmesi gerektiğini ve yatırımların artırılmasının ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Yunanistan'ın performansından memnun olduklarını da ifade eden Lagarde, ülkeye yardıma hazır olduklarını söyledi. IMF Başkanı, ABD Merkez Bankası Fed Başkanı Janet Yellen'ın mesajlarının da çok açık olduğuna inandığını sözlerine ekledi. Lagarde gelişen ekonomileri ise " Brezilya ve Rusya'da büyümenin ciddi şekilde zayıfladığı gözleniyor" sözleri ile yorumladı. ABD ekonomisinde gelişmeler... ABD Merkez Bankası’nın (Fed) son toplantısının tutanakları, daha güçlü bir dolar ve küresel yavaşlama tehditlerinin ne şekilde üstesinden gelineceği konusunda yaşanan tartışmaları ortaya koydu. Fed'in 16-17 Eylül'de yapılan para politikası kurulu toplantısının bu hafta açıklanan tutanaklarında, yükselen doların enflasyonda istenen artışı yavaşlatabileceği konusunda duyulan endişeler dikkat çekti. Tutanaklarda ayrıca, Avrupa ve Asya ekonomilerindeki dalgalanmaların, bankanın politika desteklerini yakın gelecekte de korumasının arkasındaki bir diğer faktör olduğu ifade ediliyor. Tutanaklarda, finans piyasalarındaki beklentilerin Fed ile hafif bir uyumsuzluk göstermesi ve mevcut politika yönlendirmesinde yapılacak değişikliğin istenmeyen sinyaller gönderebileceği konusundaki endişeler de yer aldı. Fed'in Eylül'deki yeni tahminlerinin medyanına göre, Haziran'da 2015 sonu için yüzde 1.125 olarak açıklanan faiz beklentisi yüzde 1.375'e, 2016 sonu beklentisi ise yüzde 2.50'den yüzde 2.875'e yükselmişti. Medyan 2017 yılı için ise yüzde 3.75 seviyesinde tutulmuştu. ABD Merkez Bankası'nın (Fed) üç üyesi, ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda bankanın faiz oranlarını artırmaya muhtemelen gelecek yılın ortalarında başlayacağını söylediler. İki üye kesin zamanın ekonomideki duruma bağlı olduğunu belirtti. Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, "Sermaye piyasaları aşağı yukarı doğru biliyor ama biz kendimiz bunu ne zaman yapacağımızı bilmiyoruz.Bizim verilere dayalı yaptığımız tahminlere göre piyasalar belli ki hemen hemen doğru biliyorlar; gelecek yılın ortaları gibi" dedi. San Francisco Fed Başkanı John Williams da 2015 ortalarında yapılacak bir artırımı "mantıklı bir tahmin olarak gördüğünü" söyledi, ancak zaman belirtmekten kaçındı. Williams, "Ekonomi veya enflasyon benim beklediğimden daha fazla hızlanırsa, faizleri daha erken artırmamız gerekir" dedi. St. Louis Fed Başkanı James Bullard da, yatırımcıları uyardı ve borçlanma maliyetlerinin 2015'in sonlarına doğru yükseleceğini beklemekle "hata" yaptıklarını belirtti. İstihdam piyasası ve enflasyon göstergelerinin güçlendiğine dikkat çeken Bullard, Fed'in faizleri 2015'in ilk çeyreğinde yükseltmesinden yana. New York Fed Başkanı William C. Dudley, politika yapıcıların işsizliğin daha da gerileyeceği ve enflasyonun yükselişi sürdüreceği yönünde tahminde bulunmaları ile faiz artırımının 2015 ortasında gerçekleştirileceği beklentilerinin mantıklı olduğunu söyledi. Dudley yaptığı konuşmada, “Faiz oranlarını yükseltmeye başlamak için hala erken. İşgücü piyasasında hala durgunluk mevcut ve enflasyon oldukça düşük” dedi. Güçlenen dolar, zayıf yurtdışı talebi ve yurtiçinde enerji üretiminin yüksek olmasının yüzde 2’nin altına gelmesi hedeflenen enflasyonu aşağıda 7 AB ekonomilerinde AB: gelişmeler... tuttuğunu ifade eden Dudley, iş gücü piyasası kaynaklarının önemli ölçüde eksik kullanıldığını belirtti. İşverenlerin işletmelerini genişletmeye yönelik güvenlerinin artmasıyla ABD’de doldurulmayı bekleyen açık pozisyonlar Ağustos ayında 13 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Açık pozisyonlar Ağustos ayında 4.84 milyona ulaşarak Ocak 2001’den bu yana en güçlü seviyeye geldi. Önceki ay 4.61 milyon seviyesindeydi. Veri ayrıca işten çıkarmaların yavaşladığını ve daha az kişinin işten ayrıldığını gösterdi. İşverenlerin yeni pozisyonların açılmasına hız vermesi, geçtiğimiz ay tarım dışı istihdamdaki yükselişin açıklanmasına yardımcı olurken, işsizlik oranının 6 yılın en düşük seviyesine gerilemesini sağladı. ABD'de işsizlik Eylül ayında yüzde 5.9 ile 6 yılın en düşük seviyesine indi. Eylül ayında tarım dışı istihdam 248.000 artarak beklentileri aştı. Tahminler artışın 215.000 olacağı yönündeydi. İşsizlik Ağustos ayındaki yüzde 6.1'den 5.9'a inerek, Temmuz 2008'den bu yana en düşük seviyeyi görmüş oldu. ABD'de işsizlik maaşı başvuruları 4 Ekim'de sona eren haftada 287,000 ile beklentilerin altında açıklandı. İşsizlik maaşı başvurularının 294,000 olması bekleniyordu. Önceki hafta için 287,000 olarak açıklanan işsizlik maaşı başvuru sayısı 288,000'e revize edildi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi güven artmadıkça krizden çıkışın mümkün olmadığını söyledi. ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü'nin Washington'daki merkezinde konuşan EC Başkanı Draghi, Euro Bölgesi'nin acilen büyüme potansiyelini artırması gerektiğini ifade ederken, enflasyonu aşırı düşük seviyeden yükselteceklerini belirtti. Draghi AB ülkelerinin yapısal reformlara ihtiyacı olduğunu belirtirken "Hükümetler reformları uygulaması gerektiğini biliyor. Avrupa birkaç yıldır reform süreci içinde. Potansiyel olarak yapılması gereken reformlar var" şeklinde konuştu. Büyümenin gelecek yıldan itibaren ivmelenmesi gerektiğini de belirten ECB Başkanı, " Büyüme potansiyeli işsizliği azaltmak için çok zayıf" dedi Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yönetim Konseyi üyesi Jens Weidmann, ECB tarafından sahip olunan varlıklara hedef belirlemenin riskli bir girişim olduğunu söyledi. Almanya’daki Bundesbank yöneticisi Weidmann Washington’da yaptığı açıklamalarda, “İki satın alım programı ile beraber bilanço tablosu hedefinin açıklanmasına bağlı bir risk bulunuyor ve bu durum beni biraz endişelendiriyor. Tehlike şu ki bu varlıkları aşırı fiyatlanmış olarak satın alacağız” ifadelerini kullandı. Weidman, ECB’nin bu ay aldığı varlığa dayalı menkul kıymet (VDMK) alım programına 2014’ün sonuna kadar başlanması kararına karşı çıkan en az üç yöneticiden biri. Satın alım planı, merkez bankasının teşvik önlemlerini bir parçasını oluşturuyor. ECB Başkanı Mario Draghi banka bilanço tablosunun 1 trilyon euro (1.3 trilyon dolar) yükseleceği sinyali vermişti.Weidmann, “Varlıkların yüksek fiyattan satın alımı, bankaların bilanço tablolarından merkez bankasının bilanço tablosuna risk transferi olur” dedi 8 ECB üyelerinden Ewald Nowotny, nicel gevşeme politikasını, ya da devlet tahvili alınması için para basılmasını sonsuza kadar reddedemeyeceğini söyledi. Almanya: Almanya'da Ağustos ayı ihracatı yüzde 5.8 ile 2009'daki küresel finans krizinden bu yana en büyük düşüşü kaydetti. İhracattaki düşüş, ülkenin, euro bölgesindeki zayıflıklar ve dışardaki krizlere bağlı olarak yaşadığı sıkıntıları vurguluyor. Alman Federal İstatistik Bürosu, ihracat ve ithalattaki düşüşte bazı eyaletlerdeki tatillerin etkili olduğunu belirtti, ancak veriler sanayi siparişleri ve sanayi üretimindeki sert düşüşün ardından yine de karamsar bir tablo oluşturdu. Almanya'nın ekonomisi 2. çeyrekte yüzde 0.2 küçülürken, bu hafta açıklanan Ağustos ayı fabrika siparişleri ve sanayi üretimi verileri Ocak 2009'dan bu yana en düşük seviyeye işaret etmişti. Uluslararası Para Fonu (IMF) ise bu hafta Almanya'nın 2014 yılı büyüme tahmini yüzde 1.4'e düşürürken, Temmuz'daki tahmin yüzde 1.9 düzeyindeydi. IMF 2015 yılı için büyüme tahminini yüzde 1.7'den yüzde 1.5'e çekti. Almanya'nın DAX borsa endeksi açıklanan bir dizi zayıf makroekonomik verinin ardından, ülke ekonomisinin gücüne dair endişelerin artmasıyla bugün yaklaşık bir yılın en düşük seviyesine geriledi. DAX endeksi yüzde 1.1 kayıpla 8,904.29 puana düşerek 2013 Ekim sonundan bu yana görülen en düşük seviyede yer aldı. Avrupa'nın FTSEurofirst 300 endeksi de yüzde 1 düştü. Almanya piyasasında görülen satış, açıklanan zayıf ihracat verisi ile sanayi siparişleri ve sanayi üretimindeki sert düşüşleri izledi. İngiltere: İngiltere Merkez Bankası (BOE) politika faizini beklendiği gibi yüzde 0.5'te bırakarak, faizi rekor düşük seviyede tutma politikasını devam ettirdi. Merkez bankası, varlık alım programının büyüklüğünü de değiştirmeyerek 375 milyar sterlinde bıraktı. İngiltere'de politika faizi Mart 2009'dan bu yana yüzde 0.5'te bulunuyor. Portekiz: Banco Espirito Santo'nun (BES) tahvil ödemesini kaçırması ile gündeme gelen Portekizli ailenin sahip olduğu Espirito Santo Financial Group SA (ESFG) mahkemenin koruma isteminin reddetmesinin ardından iflas başvurusunda bulundu. ESFG, yönetim kurulu kararının bir Lüksemburg mahkemesinin 3 Ekim'de koruma başvurusunun reddetmesinin ardından geldiğini belirtti. Daha önce ESFG'nin bir kısmına sahip olduğu Banco Espirito Santo Portekiz Merkez Bankası'ndan kurtarma için 4.9 milyar euro (6.3 milyar dolar) almış olsa da, mahkeme ESFG'nin yeniden yapılandırılmasının mümkün olmadığını ifade etti. ESFG holding içindeki kredi kayıplarının açıklanması ile tahvil gereksinimlerini yerine getirememesinin ardından, ana şirketleri Espirito Santo International SA ve Rioforte Investments SA'yı takip ederek, kredi veren koruması için başvurdu. Bir dönem Portekiz'in piyasa değeri açısından en büyük bankası olan BES, 3 Ekim'de kurtarılmış, merkez bankası kredi alım işlemlerinin ve varlıkların birçoğunu Novo Banco SA adlı bir şirkete aktarmıştı. 9 Diğer ekonomilerde Japonya: gelişmeler... Japonya Merkez Bankası (BOJ) rekor düzeydeki teşvik planını devam ettireceğini açıkladı. Merkez Bankası para tabanını yıllık genişletme hedefini 60 trilyon yenden 70 trilyona (643 milyar dolar) çıkarma taahhüdünü sürdürme kararı aldığını açıkladı. Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) Guvernörü Haruhiko Kuroda, BOJ’un ek bir parasal genişlemeye gitmek için oldukça fazla seçeneğinin olduğunu söyleyerek bankanın yüzde 2’lik enflasyon hedefini yakalamak için politikasında gerekirse düzenlemeler yapacağını belirtti. Kuroda, “Japon hükümet tahvillerimizi önemli miktarda artırdık. Ancak hala toplam tahvillerin yüzde 20’si civarında” dedi. İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) hükümet borçlarının yüzde 40’ını elinde tuttuğunu ifade eden Kuroda, “ticari senet, kurumsal tahviller, borsa yatırım fonları ve gayrimenkul yatırım fonları satın alımlarımız piyasa ölçüsüne kıyasla oldukça düşük kalıyor” dedi. Rusya: Rusya Merkez Bankası, rublenin işlem bandını bu hafta 4 Mart’tan bu yana en büyük oranda değiştirdi. Bankanın bu ayki dördüncü müdahalesi ile para birimini korumak için harcanan miktar 1.85 milyar dolara ulaştı. Banka 7 Ekim’de 442 milyon dolar satış yaptı. Ruble dolar-euro sepeti karşısında yüzde 0.5 geriledi. Merkez bankası üst bandı 20 kopek (rublenin yüzde biri) hareket ettirerek 44.85’e getirdiğini açıkladı.. Ruble ilk kez dolar karşısında 40 seviyesinden kapanış yaptı. Brezilya: Aecio Neves Brezilya Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde beklenmedik şekilde ikinci sırayı alarak Dilma Roussseff ile ikinci tura kalmayı başardı. İkinci turda böylece yatırımcıların beğendiği aday olan Neves ile partisinin 12 yıllık iktidarının sona ermesi halinde 35 milyon insanı yoksulluktan kurtaran politikaların da tehlikeye gireceğini söyleyen hali hazırdaki Cumhurbaşkanı yarışacak. Seçim Kurulu’nun açıkladığına göre İşçi Partisi’nin adayı Rousseff Pazar günkü oylamada yüzde 42 oy alırken, Brezilya Sosyal Demokrasi Partisi’nin adayı Neves yüzde 34 oy almayı başardı. Marina Silva ise yüzde 21’de kalarak elenmiş oldu. Böylelikle ikinci turda piyasa dostu olarak nitelenen Neves’in seçilme şansı arttı. Seçimin ikinci turu 26 Ekim Pazar günü yapılacak. 10 BU HAFTA PİYASALAR Bayram tatilinden sonra İslam Devleti'nin (İD) Suriye'nin Türkiye % sınırındaki Kobani'ye saldırıları 25 ardından yurtiçinde düzenlenen 22 protesto eylemlerinin çatışmaya 19 dönüşmesi ve bazı illerde sokağa 16 çıkma yasağı uygulanması 13 piyasalarda tedirginlik yaratırken, 10 TL diğer gelişmekte olan ülke para 7 birimlerinden negatif ayrıştı. 4 Dolar/TL Çarşamba günü 2.29 seviyesini aşarken, iki ve 10 yıllık gösterge tahvil faizleri de yönünü yukarı çevirdi. Cuma günü 2.2768 seviyesinde olan dolar/TL, beklentilerin üzerinde açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisinin ardından en son 29 Ocak'ta gördüğü 2.3065'e kadar yükseldikten sonra Fitch’in Türkiye’nin rating ve görünümünü değiştirmemesiyle gerilemişti. Ancak parite Çarşamba günü tekrar yükselişe geçti. Sepet bazında TL de 2.59’u geçti. 13 Temmuz 2016 itfalı gösterge tahvilin bileşik faizi ise haftaya %9.86 düzeyinde başladı. Öte yandan, 20 Mart 2024 itfalı 10 yıllık gösterge tahvilin faizi de %9.76’ya yükseldi. Açıklanan Orta Vadeli Program piyasaları fazla etkilemedi. Salı günü ABD Merkez Bankası'nın (Fed) ekonomiyi tehdit eden unsurlara dikkat çekerek para politikasını öngörülenden daha geç sıkılaştırmaya başlayacağı algısı yaratan açıklamaları sonrasında küresel piyasalardaki iyimserliğe paralel dolar/TL ve gösterge tahvil faizleri geriledi. Dolar/TL paritesi 2.26’ya gerilerken; gösterge tahvilin bileşik faizi %9.60’a indi. Ancak haftanın son gününde dolar/TL, euro/dolar paritesindeki düşüş, yurtiçindeki olaylar ve jeopolitik riskler nedeniyle yükseldi. Faizlerde de hafif çıkış eğilimi görüldü. Tahvil/bono piyasası gösterge faiz oranları (13.07.16 tahvili, % bileşik) 04.01.2007 01.03.2007 27.04.2007 25.06.2007 20.08.2007 17.10.2007 13.12.2007 12.02.2008 08.04.2008 05.06.2008 31.07.2008 25.09.2008 26.11.2008 28.01.2009 25.03.2009 25.05.2009 20.07.2009 14.09.2009 12.11.2009 11.01.2010 08.03.2010 30.04.2010 28.06.2010 20.08.2010 20.10.2010 22.12.2010 16.02.2011 12.04.2011 07.06.2011 02.08.2011 30.09.2011 30.11.2011 25.01.2012 21.03.2012 18.05.2012 13.07.2012 12.09.2012 12.11.2012 08.01.2013 05.03.2013 02.05.2013 28.06.2013 28.08.2013 31.10.2013 26.12.2013 21.02.2014 17.04.2014 17.06.2014 15.08.2014 Dolar/TL yükselirken, faizler fazla değişmedi... Sonuçta 2 Ekim’de Merkez Bankası kurlarıyla 2.2771 olan dolar/TL paritesi, 10 Ekim’de 2.2830 TL’ye çıktı; 2.88 TL düzeyinde olan euro/TL paritesi ise 2.8903 TL’ye yükseldi. 2 Ekimde %9.69 olan gösterge tahvilin ortalama bileşik faizi ise bu haftanın son günü %9.67’ye indi. Döviz, petrol ve altın Döviz: fiyatları... Bayram tatili dolayısıyla kısalan haftanın başında Japon yeni Almanya'nın zayıf sanayi üretimi verisinin ve IMF'nin büyüme tahminlerinin düşürmesinin ardından risk iştahının azalmasıyla değer kazandı. Dolar 108.35 yen seviyesinde işlem gördü. Euro/dolar paritesi ise hafta başında fazla değişim göstermedi ve haftaya 11 1.2630 düzeyinde başladı. Dolar Fed tutanaklarının açıklanmasının ardından ise para birimleri sepeti karşısında iki haftanın en düşük seviyesini gördü. Dolar endeksi 85.174 seviyesine geriledi. Euro/dolar paritesi ise 1.2750’ye doğru yükseldi. Dolar/yen paritesi 108’in altına indi. Dolar daha sonra euro karşısında hafif yükseldi. Bunda Almanya’dan gelen zayıf ekonomik veriler ve Fed üyelerinin Fed’in faiz artırımıyla ilgili zamanlaması hakkındaki açıklamaları rol oynadı. Almanya'da açıklanan zayıf veriler, ECB'nin eninde sonunda daha fazla destek sağlamak zorunda kalabileceği beklentisini güçlendirdi. Cuma günü itibariyle Euro/dolar paritesi 1.2635; Dolar/yen paritesi 107.90 düzeyindedir. Petrol: Brent ham petrolünün varil fiyatı hafta başında 91 dolar seviyesinin altına gerileyerek Haziran 2012'den beri görülen en düşük seviyede işlem gördü. Düşürülen ekonomik büyüme tahminlerinin küresel petrol talebiyle ilgili endişelere neden olması petrol fiyatlarındaki düşüşte etkili oldu. ABD hafif petrolünün varili de hafta başında 87.8 dolar düzeyindeydi. Doların, Fed'in faiz oranlarını artırmayı erteleyebileceği olasılığıyla düşüş kaydetmesindan sonra ise Brent petrolünde hafif çıkış görüldü. Ancak haftanın son gününde Brent ham petrolünün varil fiyatı, petrol arzındaki artış ve küresel ekonomik görünümde zayıflamayla 90 doların altına indi; ABD petrolünün varili de 85 doların altına geriledi. Cuma günü itibariyle Brent ham petrolünün varili 89.25 dolar düzeyinde; ABD hafif ham petrolünün varili 84.50 dolar civarında seyretmektedir. Altın: Altın küresel ekonominin durumuna dair artan endişelerin güvenli liman alımlarına neden olmasıyla hafta başında itibaren yükselme eğilimine girdi. Çin'de bir hafta süren tatil sonrası piyasaların açılması da fiyatlardaki artışta etkili oldu. Spot altının ons fiyatı haftaya 1213 dolar düzeyinde başladı. Fed tutanaklarının ardından ABD'de faiz artırımının daha erken gelebileceğine yönelik beklentilerin azalmasıyla ve doların düşmesi sonrasında altın fiyatları ons başına 1225 doları aştı. Altının son dönemdeki kazanımlarında borsalardaki düşüş ve küresel ekonomiye dair endişelerin artması etkili oldu. Haftanın son gününde ise dolardaki değer kazancının etkisiyle altın fiyatları hafif değer kaybına uğradı. Cuma günü itibariyle altının spot fiyatı ons başına 1222 dolar civarındadır. DÖVİZ KURLARINDAKİ GELİŞMELER (1) (2) (3) (2)/(1) 31.12.13 30.09.14 10.10.14 % değişim 2,1343 2,2813 2,2830 6,9 2,9397 2,8798 2,8903 -2,0 2,5370 2,5806 2,5867 1,7 (2)/(1) reel % değişim 0,4 -8,0 -4,4 (3)/(2) % değişim 0,1 0,4 0,2 ABD doları/TL* Euro/TL* Döviz Sepeti ** Euro-dolar paritesi 1,3774 1,2624 1,2660 -8,4 0,3 * TCMB döviz satış kuru. ** 0,5 dolar + 0.5 euro. *** Reel % değişim için tüketici fiyat endeksi kullanılmıştır. 12 Daha fazla bilgi için: Dr. M.Veyis Fertekligil, Baş Ekonomist e-posta: [email protected] Tel: 0212 – 368 35 20 UYARI NOTU: Bu rapor Turkland Bank A.Ş. (T-Bank) tarafından güvenilir olduğuna inanılan kamuya açık kaynaklardan elde edilen bilgiler kullanılmak suretiyle, sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir şekilde finansal enstrümanların alım veya satımı konusunda tavsiye veya finansal danışmanlık hizmeti sağlanması olarak yorumlanmamalıdır. T-Bank bu raporda yer alan bilgilerin doğru ve tam olması konusunda herhangi bir şekilde garanti vermemektedir. T-Bank bu raporda yer alan bilgilerde herhangi bir bildirimde bulunmaksızın değişiklik yapma hakkına sahiptir. Bu rapor ve içindeki bilgilerin kullanılması nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak oluşacak zararlardan T-Bank hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. 13