economıc agenda - T-Bank

advertisement
10 Ekim 2014
Haftanın Gündemi-Beklentiler
Jeopolitik gelişmeler
ve
yurtiçi
makroekonomik
veriler önem taşırken;
küresel
piyasalar
izlenecek...

Bu hafta küresel piyasalardaki risk iştahı önce Fed tutanaklarının bankanın faiz
artırımı sürecinin daha geç olabileceği yönünde algılanması nedeniyle artış
gösterdi. Dolar, yen ve euroya karşı değer kaybetti. Fed tutanaklarda dolardaki
güçlenmeden rahatsız olduğunu ve dünyanın diğer bölgelerindeki yavaş büyüme
sürecinin ABD ekonomisini de negatif etkileyebileceğinden söz etti. Ancak daha
sonra Fed üyelerinden gelen demeçler faiz artırımı ve zamanlama konusundaki
görüşlerde fazla değişiklik olmadığını gösterdi. Bu konuda 28 Ekim’de
düzenlenecek olan Fed toplantısı önem taşımakta. ECB Başkanı Draghi’de AB
hükümetlerine reform çağrısında bulundu. Sonuçta, euro/dolar paritesi 1.2635
civarında seyrederken; dolar/yen paritesi 107.90 dolaylarında.

IMF’in son dünya ekonomik görünüm raporu dünyada büyümenin
beklentilerden daha yavaş seyrettiğine işaret etti. IMF özellikle Euro Bölgesi
ülkeleri, Japonya ve Brezilya’daki zayıf büyümeye dikkat çekti.

Suriye’de Kobani’de İslam Devleti (ID) örgütü militanları ile Kürt güçleri
arasındaki çatışmalar sürmekte. ABD ve koalisyon güçlerinin bombalama
faaliyetlerine rağmen ID Kobani’deki ilerleyişini sürdürdü. Türkiye’nin duruma
müdahale etmesi konusunda ABD ve Batılı devletlerden gelen baskı artarken,
Türk hükümeti güvenli bölge ilanı olmadan tek taraflı olarak Suriye
topraklarına girmeyeceğini açıkladı.

Petrol fiyatı gerilerken, altın fiyatları yükseldi. Küresel ekonomik
beklentilerdeki zayıflama petrolü geriletirken, altın fiyatının artmasını sağladı.
Brent ham petrolünün varili 89.25 dolar; ABD hafif ham petrolünün varili ise
84.50 dolar civarında. Altının onsu ise 1222 dolar düzeyine yükseldi.

Türkiye’de para piyasaları bayramdan önce açıklanan ABD tarım dışı istihdam
verilerinden olumsuz etkilenirken; Fitch’in kredi notunu ve görünümü aynı
bırakması piyasalarda rahatlamaya yol açtı. Bayramın başında 2.30’ları gören
dolar/TL paritesi daha sonra geriledi. Bayramdan sonra ise Fed
tutanaklarından olumlu etkilenen Türkiye piyasaları, daha sonra ülke içindeki
Kobani eylemleri, Kobani konusundaki jeopolitik gelişmeler ve dolardaki
güçlenmeyle birlikte tekrar dalgalı bir sürece girdi. Dolar/TL paritesi artarken,
faizlerde de çıkış oldu.

Açıklanan 2015-2017 Orta Vadeli Programı (OVP) ekonomideki olumsuz
gidişatın hükümet tarafından da rakamlara dökülmesi olarak ifade edilebilir.
Programda büyüme hedefleri düşerken, enflasyon hedefleri de yukarıya çekildi.
Program resmi hedeflerle piyasa tahminleri arasındaki uyumsuzluğu biraz
gidermiş oldu.

Sanayi üretimi dalgalı eğilimini sürdürmekte. Temmuz ayında yavaşlayan
üretim, Ağustos ayında %5.2 ile tekrar artış eğilimine girdi. Ancak bu dalgalı
seyir daha çok bayram tatillerinin yarattığı baz etkisinden kaynaklanmakta.
1
Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler ise üretimde fazla bir canlanma
olmadığı yönünde.

Önümüzdeki hafta cari işlemler dengesi, bütçe ve işsizlik verileri açıklanacak.
Küresel piyasalar ise Fed ve ECB tarafından gelebilecek açıklamaları izlemeye
devam edecek. Ayrıca ABD ve Euro Bölgesi ekonomilerine ilişkin veriler de
izlenecek. Türkiye’deki olaylar ve Kobani’deki durum Türkiye piyasalarını
olumsuz etkilemeye ve Türk Lirası’nın negatif ayrışmasına neden olmaya devam
edebilir. Bu çerçevede, dolar/TL paritesinin 2.25-2.30 aralığında hareket
etmeye devam edeceğini tahmin ediyoruz. Gösterge tahvilin bileşik faizinin ise
%9.60-9.95 aralığındaki salınımının süreceğini öngörmekteyiz.
TÜRKİYE’DE BU HAFTA
Son
ekonomik
gelişmeler...


Arındırılmamış sanayi üretim endeksinde Ağustos ayında çalışma günü
sayısının geçen yılın aynı ayına göre iki gün daha fazla olmasının etkisiyle
beklentilerin oldukça üzerinde, son 21 ayın en yükseği olan yüzde 12.55
artış kaydedildi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi
üretimi Ağustos'ta bir önceki aya göre yüzde 1.4 azalırken, takvim
etkisinden arındırılmış endeks bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.2
artış gösterdi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi alt
sektörlerinde Ağustos'ta bir önceki aya göre madencilik ve taşocakçılığı
sektörü endeksi yüzde 3.5 artarken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2
azaldı, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü
endeksi ise yüzde 0.3 arttı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ana
sanayi gruplarında en yüksek düşüş yüzde 4.7 ile dayanıklı tüketim malı
imalatında gerçekleşti.
Türkiye'nin fiyat düzeyinin dış ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine
göre değişimini gösteren TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi
(REK) Eylül ayında 109.41'e yükseldi. TCMB tarafından endeksin Ağustos
ayı için revize değeri 109.34 olarak açıklandı. REK Ocak ayında 101.74 ile
Haziran 2006'dan bu yana en düşük değerini aldıktan sonra Mayıs'ta ise
110.15 ile Kasım 2013'ten bu yana en yüksek değeri aldı.
2015-2017 dönemine Hükümet, makroekonomik öngörülerini içeren Orta Vadeli Program'da (OVP),
ilişkin Orta Vadeli küresel piyasalardaki koşulların yanı sıra gıda fiyatları ve TL kurundaki değer
Program açıklandı...
kaybı nedeniyle enflasyon beklentilerini yukarı çekerken, büyüme beklentilerini
aşağı yönde revize etti ve bundan sonraki önceliğinin enflasyonla mücadele
olduğunu açıkladı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yanı sıra, Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Çalışma Bakanı Faruk Çelik,
Sanayi Bakanı Fikri Işık ve Gümrük Bakanı Nurettin Canikli'nin ortak açıkladığı
2015-2017 dönemi makroekonomik öngörülerini içeren OVP'de, geçen yılki
OVP'de 2014 sonu için yüzde 5.3 olan enflasyon öngörüsü yüzde 9.4'e revize
edildi; 2015 için yüzde 5 olan tahmin ise yüzde 6.3 oldu. Geçen yıldan farklı olarak,
2
OVP'de temel öncelik sırasında ilk sırayı cari açık yerine enflasyonun aldığını
vurgulayan Babacan, "Enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam etmenin
ardından, cari açık ikinci, ama önemli bir önceliğimiz; üçüncüsü ise belki zaman
alacak olan ama olmazsa olmaz yapısal reformlara hız vererek Türkiye'nin
potansiyel büyümesini arttırmak" dedi. OVP'de 2014 ve 2015 için büyüme
rakamları da sırasıyla yüzde 4'ten yüzde 3.3'e ve yüzde 5'ten yüzde 4'e revize
edildi. Cari açığın GSYH'ye oranında ise aşağı yönlü revizyona gidildi; bu yıl sonu
için yüzde 6.4 olan tahmin yüzde 5.7'ye, 2015 sonu için yüzde 5.9 olan tahmin ise
yüzde 5.4'e çekildi. Enflasyon ve cari açıkla mücadele ederken temel politikanın
sıkı maliye politikasını sürdürmek olacağını kaydeden Babacan, "Türkiye 2014'te
elde ettiği rakamları, büyümeyi, Gezi, 17 Aralık, Rusya-Ukrayna, Irak-Suriye gibi
zor bir konjonktürde gerçekleştirdi" diye konuştu. OVP'ye göre, merkezi yönetim
bütçesi 2015 yılı için 472.9 milyar lira olacak, bütçe açığı bu yıl sonu için 24.4
milyar lira, 2015 yılı içinse 21 milyar lira seviyesinde gerçekleşecek. Önümüzdeki
günlerde TBMM'ye sevk edilmesi beklenen bütçenin ana hatları ile ilgili bilgi veren
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2015 bütçesinde vergi gelirlerinde yüzde 10.7 artış
öngördüklerini, faiz dışı harcamalardaki artışın ise yüzde 5.1 ile sınırlanacağını
söyledi. Bütçenin TBMM'ye sevk edilmesi için 17 Ekim'e kadar süre bulunuyor.
OVP'de yer almamakla birlikte özelleştirme hedefleri hakkında bilgi veren Şimşek,
2014 yılı için özelleştirme gelir öngörüsünün 6.8 milyar lira olduğunu hatırlatarak,
2015 yılında özelleştirmeden 8.7 milyar lira, 2016 yılında ise 6.8 milyar lira gelir
beklediklerini kaydetti. Gelecek dönemde, özelleştirme uygulamaları kapsamında,
devam eden taşınmaz, liman ve termik santral özelleştirmelerinin yanı sıra,
Haydarpaşa projesi, at yarışları, İGDAŞ, Vakıfbank gibi varlıklarla ilgili çalışmaların
gündeme gelmesi bekleniyor.
Fitch,
Türkiye'nin
kredi notunu "BBB-"
olarak
teyit etti,
görünüm
"durağan"...
Türkiye'ye yatırım yapılabilir kredi notu veren iki kredi derecelendirme
kuruluşundan biri olan Fitch, yüksek cari açık ve kredi büyümesi gibi
dengesizliklerin sermaye girişlerinde ani bir durma olmadan azaldığına dikkat
çekerek, kredi notunu "BBB-" olarak teyit etti ve notun görünümünü "durağan"
olarak bıraktı. Bu olumlu gelişmelere karşılık küresel risk iştahının zayıflaması
halinde Türkiye'yi koruyacak unsurların zayıf olduğuna dikkat çeken Fitch, 3 Ekim
akşamı yayımladığı değerlendirmede, izlenen politikaların tutarlılığı ve
güvenilirliğinin sağlanması gerektiğine vurgu yaparak, "Türkiye'de izlenen
politikaların tutarlılığı ve kredibilitesi benzer kredi notundaki ülkelerden daha
zayıf" dedi. Enflasyonda Mayıs ayından bu yana görülen yükseliş eğilimine karşılık
TCMB'nin politika faizini 175 baz puan indirdiğine dikkat çeken Fitch, hükümetin
güçlü büyüme yanlısı olduğuna ve TCMB'nin "ilk fırsatta daha gevşek bir para
politikası benimsemesi için" baskı altında kalmaya devam edeceğine dikkat çekti.
Raporda hükümetin yüzde 4 büyüme hedefleyen orta vadeli programına (OVP)
atıfta bulunularak, "Türkiye OVP hedeflerine paralel yüksek ekonomik büyüme
tercihine yatkın. Bu durum izlenen politikaların tutarlılığı ve kredibilitesini şüphe
altında bırakabilir" denildi. Kredi büyüme hızının azaldığı ve cari açığın daraldığı
bir dönemde ekonominin yeniden dengelenme sürecinde mesafe katettiğine
dikkat çeken Fitch, buna karşılık Türkiye'nin kredi notundaki başlıca zayıf unsur
olan cari açığın ilk yedi aydaki yüzde 40 daralmaya rağmen GSYH'ye oranına
bakınca Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri arasında en yüksek oranlardan biri
3
olduğunu belirtti.
Yeniden dengelenme sürecinin önündeki başlıca engelleri "artan jeopolitik riskler
ve Türkiye'nin başlıca ihracat pazarlarından euro bölgesindeki güçsüz ekonomik
toparlanma" olarak niteleyen Fitch, Türkiye'nin diğer büyük ihraç pazarlarından
Irak ve Rusya ile ticaretin dalgalı olduğunu belirterek, dış ticaret dengesindeki
iyileşmenin yavaşlayabileceği tespitinde bulundu. Kuruluş, Türkiye'de
makroekonomik dengesizliklerin ise büyük ölçüde özel sektörden
kaynaklandığına dikkat çekerek, brüt kamu borç stokunun GSYH'ya oranının
düşüş eğilimini koruduğunu ve geçen yıl yüzde 36 olan bu oranın 2016'da yüzde
33'e gerilemesinin beklendiğini ifade etti. Fitch kredi notunu aşağı yönlü
etkileyebilecek unsurlar arasında temel kamu kurumlarında ve izlenen
politikaların tutarlılığında oluşabilecek bozulmaları gösterdi. Türkiye'yi küresel
risk iştahındaki oynaklığa karşı koruyan "tamponların zayıflamasına neden olan
politika bütünlüğü ve kredibilitesindeki bozulmanın devam etmesi" halinde kredi
notunun düşürülebileceği uyarısında bulunan kuruluş, ayrıca temel kamu
kurumlarındaki "izlenen politikaların tutarsız değişimine yol açacak veya devletin
etkinliğini azaltacak şekilde" zayıflamasının kredi notu üzerinde aşağı yönlü baskı
yaratacağını belirtti. Fitch kredi notunun yükseltilmesine yol açabilecek unsurları
sıralarken ise enflasyonu düşürecek politikalara ve Türkiye'ye güveni artıracak
unsurlara dikkat çekti. Enflasyonun istikrarlı ve daha düşük olmasını sağlayacak
daha tutarlı ve öngörülebilir bir para politikasının önemini vurgulayan Fitch,
"Türkiye'nin yurtdışından sağladığı finansmanın sürdürülebilirliğine olan inancın
artmasının" da kredi notunu yukarı yönlü etkileyeceğini belirtirken,
sürdürülebilirliği artıracak faktörlere örnek olarak "cari açıkta belirgin ve uzun
süreli bir düşüş ve/veya net sermaye girişlerinin daha uzun vadeli araçlara
yoğunlaşmasını" gösterdi. Fitch daha önce olduğu gibi iç tasarruf oranlarının
artmasının, istihdam piyasasının daha esnek hale gelmesinin ve doğrudan yabancı
yatırımın artmasını sağlayacak yapısal reformların da kredi notunu
artırabileceğini belirtti.
IMF,
tasarrufların Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ekonomisine yönelik temel tehlikenin
artması gerektiğini gelişmekte olan ülkelere sermaye girişlerindeki keskin bir azalma olduğunu
vurguladı...
belirterek, buna karşı iç tasarrufların artırılması gerektiğine dikkat çekti. IMF
tarafından 3 Ekim'de yayımlanan ancak 24 Eylül tarihini taşıyan raporda,
"GSYH'nin yüzde 25'ini aşan brüt dış finansman ihtiyacının" ülkeyi uluslararası
sermaye akımlarına bağlı risklere maruz bıraktığı ifade edilirken, dış finansman
ihtiyacının azaltılması için birincil önceliğin iç tasarrufların artırılmasına olduğu
kaydedildi. Üye ülkelerin ekonomik durumunun gözden geçirildiği madde 4
değerlendirmeleri çerçevesinde Türkiye'yi ziyaret eden IMF heyetinin hazırladığı
raporda, iç tasarrufların bulunduğu düzeyin Türkiye'nin arzu ettiği büyüme
oranlarını yakalamasını zorlaştırdığı da belirtildi. IMF, mevcut politikalar ve
ulusal tasarruf oranıyla, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve orta vadede yüzde
3.5 seviyelerinde gerçekleşmesinin beklendiğini ifade etti. Düşük büyüme
oranının muhtemelen enflasyonu ve cari açıktaki bozulmayı da frenleyeceği
belirtilen raporda, ancak bunun aynı zamanda, Türkiye'deki gelir seviyesinin
gelişmiş ekonomilerdeki seviyeleri yakalamasını yavaşlatacağı ve ülkenin orta
gelir tuzağında kalmasına neden olacağı söylendi. Düşük iç tasarrufların yanı sıra
4
"yüksek enflasyon ve dış açığın" Türkiye'nin ekonomik büyüme potansiyelini aşağı
çektiğini belirten IMF, söz konusu unsurlara "özenle kurgulanmış makroekonomik
politikaların yanı sıra yapısal reformlarla cevap verilmesi" gerektiğini belirtti.
Devletin faiz dışı cari harcamalarının ekonomik büyümeden daha hızlı arttığına ve
mali olarak "son derece genişlemeci" olduğunu dikkat çekilen raporda, "Daha sıkı
bir mali duruş dış dengesizliklerin azaltılmasına katkıda bulunacağı gibi para
politikası üzerindeki baskıyı da hafifletecektir" denildi. IMF daha sıkı bir mali
duruş için önden yüklemeli olarak faiz dışı fazlanın GSYH'ya oranının 2017'ye
kadar yüzde 2'ye yükseltilmesi tavsiyesinde bulundu. Merkez Bankası'nın
belirlediği para politikasının yüzde 5 olan enflasyon hedefi ile uyumlu olmadığını
belirten IMF, "Para politikası hedefe odaklanmak ve beklentileri çıpalamak için
pozitif reel faiz oranını sürdürmelidir" denildi.
IMF bankacılık sektörünün gücünü muhafaza etmesi gerektiğini belirterek,
sektöre yönelik gözetim standartlarının ve eşit rekabet şartlarının
sürdürülmesinin altını çizerken, yetkililerin kur riskini kontrol altına alacak ek
makroihtiyati araçları dikkate almasını tavsiye etti. Değerlendirmede ekonomi
üzerindeki döviz kuru riskinin azaltılması için "bankaların yabancı para cinsinden
borçlanmayı kısmalarını ve şirketlerin yabancı para cinsinden borçlanmayı
azaltmalarını teşvik edecek" ek tedbirlerin göz önünde bulundurulabileceği ifade
edildi.
AB
ilerleme Avrupa Birliği bu yıl yayımladığı ilerleme raporunda Türkiye'yi eleştirerek
raporunu yayımladı... hükümetin geçen yılki yolsuzluk soruşturmasına verdiği karşılığın yargının
bağımsızlığına zarar verdiğini ve medeni hakları zayıflattığını açıkladı. Avrupa
Birliği'nin icra organı Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan raporda,
"Hükümetin Aralık 2013'teki yolsuzluk iddialarına verdiği karşılık yargının
bağımsızlığı ve güçler ayrılığı konusunda ciddi endişeler ortaya çıkarmıştır"
denildi. Avrupa Komisyonu ayrıca daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilen ve hükümetin internet üzerindeki kontrolünü artırmayı amaçlayan
düzenlemeler hakkında da eleştiride bulundu. Komisyon sosyal medyanın
kapatılmasının "ifade özgürlüğüne kısıtlayıcı bir yaklaşımı yansıttığını" belirtti.
Avrupa Komisyonu "reformlar için kapsamlı bir yol haritası" oluşturması için yargı
ve temel haklar konulu faslın müzakerelere açılması tavsiyesinde de bulundu.
Kobani eylemlerinde İslam Devleti'nin (İD) Suriye'nin Türkiye sınırındaki Kürt kenti Kobani'ye yönelik
38 kişi öldü...
saldırılarından kaçarak Türkiye'ye sığınanları sayısı 180,000'e ulaşırken; İslam
Devleti'nin Kobani'ye dönük saldırılarını ve Türkiye'nin Kobani politikasını
protesto etmek amacıyla hafta başından beri düzenlenen gösterilerle ilgili
açıklama yapan İçişleri Bakanı Efkan Ala, olaylarda ikisi emniyet görevlisi olmak
üzere 38 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. HDP, İslam Devleti tehlikesinin en
üst noktaya çıkması üzerine Kurban Bayramı'nın üçüncü günü toplanan parti üst
organı MYK sonrasında Kobani için acil eylem çağrısı yapmış; bunun ardından
İstanbul, Ankara, Diyarbakır gibi birçok şehirde protestolar düzenlenmeye
başlamış, çeşitli şiddet olayları yaşanmıştı. Ala, Bingöl'de dün akşam emniyet
güçlerine saldırı gerçekleştiren 5 kişinin de ölü olarak ele geçirildiğini söyledi.
Bingöl'de dün meydana gelen silahlı saldırıda, Bingöl Emniyet Müdürü Atalay
Ürker ağır yaralanırken, iki polis hayatını kaybetti. Olayların başladığı 6 Ekim'den
5
10 Ekim'e kadar gerçekleşen şiddet eylemlerinde toplam 351 kişinin yaralandığını
belirten Ala; 1,024 kişinin gözaltına alındığını, 58 kişinin ise tutuklandığını
söyledi.
Batı ülkeleri tampon ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye'nin Türkiye sınırındaki Kürt kenti
bölge
konusunu Kobani'nin düşmesini engellemenin, kendileri için stratejik bir hedef olmadığını
tartışıyor...
belirtti ve tampon bölge fikrinin etraflıca düşünülmesi gerektiğini söyledi. Kerry
İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond ile yaptığı ortak basın toplantısında,
Türkiye'nin İslam Devleti örgütüne karşı nasıl bir rol oynayacağı konusunda
kararını "önümüzdeki saatlerde, günlerde vermesi gerektiğini" söyledi. ABD
Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tuğamiral John Kirby de yaptığı açıklamada,
Türkiye'nin Suriye sınırında kurulmasını önerdiği tampon bölgenin şu anda bir
askeri seçenek olmadığını belirtti. Fransa Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan bir
açıklamada ise, tampon bölge fikrinin desteklendiği belirtildi. Açıklama Fransa
Cumhurbaşkanı François Hollande ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasındaki
telefon görüşmesinden sonra yapıldı. Kerry gibi, İngiltere Savunma Bakanı
Hammond da tampon bölge fikrinin daha önce önerildiğini ve dikkatle incelemeye
muhtaç olduğunu söyledi.
Bu arada Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,
Türkiye'nin Suriye'de tek başına bir kara operasyonu yapmasını beklemenin
gerçekçi olmadığını belirtirken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg
Türkiye'nin talep ettiği tampon bölgenin henüz NATO'nun gündeminde olmadığını
açıkladı.
DÜNYA EKONOMİSİ
IMF
küresel Uluslararası Para Fonu (IMF) küresel ekonomik büyüme tahminlerini bu yıl
ekonomik
büyüme üçüncü defa düşürürken, euro bölgesinin bazı önemli ülkeleri ve Japonya ile
tahminlerini
Brezilya gibi büyük gelişmekte olan ülkeler için zayıf büyüme uyarısında bulundu.
düşürdü…
IMF bu hafta açıklanan Dünya Ekonomik Görünümü raporunda, bu yıla ait küresel
büyüme beklentisini yüzde 3.3'e, gelecek yıla ait tahminini ise yüzde 3.8'e
düşürdü. IMF Temmuz'da 2014 büyüme tahminini yüzde 3.4, 2015 tahminini ise
yüzde 4 olarak açıklamıştı. Euro bölgesinin üç büyük ekonomisi Almanya, Fransa
ve İtalya için beklentilerini de aşağı çeken IMF gelişmiş ekonomilerin parasal
destekleri sürdürmesinin önemine dikkat çekti. IMF ayrıca, ülkelerin ekonomik
durgunluk riskinden kaçınabilmesi için istihdam piyasası politikalarının
iyileştirilmesi, vergi yolsuzluğuyla mücadele ve altyapı harcamalarının artırılması
gibi yapısal reformları devam ettirmeleri gerektiğini vurguladı. IMF, ABD ve
İngiltere gibi güçlü ekonomiler için daha sağlam büyüme beklentisini ifade
ederken, Japonya ve Brezilya'ya ilişkin büyüme beklentilerini de düşürdü.
Bu arada, Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde Euro
Bölgesi'nde durgunluk ihtimalinin yüzde 35 düzeyinde olduğunu belirtti.
Washington'da IMF adına basın toplantısı düzenleyen Lagarde, küresel ekonomiyi
6
değerlendirdiği konuşmasında Avrupa Birliği'nde (AB) reformların hayata
geçirilmesi gerektiğini ve yatırımların artırılmasının ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Yunanistan'ın performansından memnun olduklarını da ifade eden Lagarde,
ülkeye yardıma hazır olduklarını söyledi. IMF Başkanı, ABD Merkez Bankası Fed
Başkanı Janet Yellen'ın mesajlarının da çok açık olduğuna inandığını sözlerine
ekledi. Lagarde gelişen ekonomileri ise " Brezilya ve Rusya'da büyümenin ciddi
şekilde zayıfladığı gözleniyor" sözleri ile yorumladı.
ABD
ekonomisinde
gelişmeler...



ABD Merkez Bankası’nın (Fed) son toplantısının tutanakları, daha güçlü
bir dolar ve küresel yavaşlama tehditlerinin ne şekilde üstesinden
gelineceği konusunda yaşanan tartışmaları ortaya koydu. Fed'in 16-17
Eylül'de yapılan para politikası kurulu toplantısının bu hafta açıklanan
tutanaklarında, yükselen doların enflasyonda istenen artışı
yavaşlatabileceği konusunda duyulan endişeler dikkat çekti. Tutanaklarda
ayrıca, Avrupa ve Asya ekonomilerindeki dalgalanmaların, bankanın
politika desteklerini yakın gelecekte de korumasının arkasındaki bir
diğer faktör olduğu ifade ediliyor. Tutanaklarda, finans piyasalarındaki
beklentilerin Fed ile hafif bir uyumsuzluk göstermesi ve mevcut politika
yönlendirmesinde
yapılacak
değişikliğin
istenmeyen
sinyaller
gönderebileceği konusundaki endişeler de yer aldı. Fed'in Eylül'deki yeni
tahminlerinin medyanına göre, Haziran'da 2015 sonu için yüzde 1.125
olarak açıklanan faiz beklentisi yüzde 1.375'e, 2016 sonu beklentisi ise
yüzde 2.50'den yüzde 2.875'e yükselmişti. Medyan 2017 yılı için ise yüzde
3.75 seviyesinde tutulmuştu.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) üç üyesi, ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda
bankanın faiz oranlarını artırmaya muhtemelen gelecek yılın ortalarında
başlayacağını söylediler. İki üye kesin zamanın ekonomideki duruma bağlı
olduğunu belirtti. Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, "Sermaye
piyasaları aşağı yukarı doğru biliyor ama biz kendimiz bunu ne zaman
yapacağımızı bilmiyoruz.Bizim verilere dayalı yaptığımız tahminlere göre
piyasalar belli ki hemen hemen doğru biliyorlar; gelecek yılın ortaları gibi"
dedi. San Francisco Fed Başkanı John Williams da 2015 ortalarında
yapılacak bir artırımı "mantıklı bir tahmin olarak gördüğünü" söyledi,
ancak zaman belirtmekten kaçındı. Williams, "Ekonomi veya enflasyon
benim beklediğimden daha fazla hızlanırsa, faizleri daha erken artırmamız
gerekir" dedi. St. Louis Fed Başkanı James Bullard da, yatırımcıları
uyardı ve borçlanma maliyetlerinin 2015'in sonlarına doğru yükseleceğini
beklemekle "hata" yaptıklarını belirtti. İstihdam piyasası ve enflasyon
göstergelerinin güçlendiğine dikkat çeken Bullard, Fed'in faizleri 2015'in
ilk çeyreğinde yükseltmesinden yana.
New York Fed Başkanı William C. Dudley, politika yapıcıların işsizliğin
daha da gerileyeceği ve enflasyonun yükselişi sürdüreceği yönünde
tahminde bulunmaları ile faiz artırımının 2015 ortasında
gerçekleştirileceği beklentilerinin mantıklı olduğunu söyledi. Dudley
yaptığı konuşmada, “Faiz oranlarını yükseltmeye başlamak için hala erken.
İşgücü piyasasında hala durgunluk mevcut ve enflasyon oldukça düşük”
dedi. Güçlenen dolar, zayıf yurtdışı talebi ve yurtiçinde enerji üretiminin
yüksek olmasının yüzde 2’nin altına gelmesi hedeflenen enflasyonu aşağıda
7



AB ekonomilerinde AB:
gelişmeler...


tuttuğunu ifade eden Dudley, iş gücü piyasası kaynaklarının önemli ölçüde
eksik kullanıldığını belirtti.
İşverenlerin işletmelerini genişletmeye yönelik güvenlerinin artmasıyla
ABD’de doldurulmayı bekleyen açık pozisyonlar Ağustos ayında 13 yılın
en yüksek seviyesine ulaştı. Açık pozisyonlar Ağustos ayında 4.84 milyona
ulaşarak Ocak 2001’den bu yana en güçlü seviyeye geldi. Önceki ay 4.61
milyon seviyesindeydi. Veri ayrıca işten çıkarmaların yavaşladığını ve daha
az kişinin işten ayrıldığını gösterdi. İşverenlerin yeni pozisyonların
açılmasına hız vermesi, geçtiğimiz ay tarım dışı istihdamdaki yükselişin
açıklanmasına yardımcı olurken, işsizlik oranının 6 yılın en düşük
seviyesine gerilemesini sağladı.
ABD'de işsizlik Eylül ayında yüzde 5.9 ile 6 yılın en düşük seviyesine indi.
Eylül ayında tarım dışı istihdam 248.000 artarak beklentileri aştı.
Tahminler artışın 215.000 olacağı yönündeydi. İşsizlik Ağustos ayındaki
yüzde 6.1'den 5.9'a inerek, Temmuz 2008'den bu yana en düşük seviyeyi
görmüş oldu.
ABD'de işsizlik maaşı başvuruları 4 Ekim'de sona eren haftada 287,000
ile beklentilerin altında açıklandı. İşsizlik maaşı başvurularının 294,000
olması bekleniyordu. Önceki hafta için 287,000 olarak açıklanan işsizlik
maaşı başvuru sayısı 288,000'e revize edildi.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi güven artmadıkça
krizden çıkışın mümkün olmadığını söyledi. ABD'nin önde gelen düşünce
kuruluşlarından Brookings Enstitüsü'nin Washington'daki merkezinde
konuşan EC Başkanı Draghi, Euro Bölgesi'nin acilen büyüme potansiyelini
artırması gerektiğini ifade ederken, enflasyonu aşırı düşük seviyeden
yükselteceklerini belirtti. Draghi AB ülkelerinin yapısal reformlara ihtiyacı
olduğunu belirtirken "Hükümetler reformları uygulaması gerektiğini
biliyor. Avrupa birkaç yıldır reform süreci içinde. Potansiyel olarak
yapılması gereken reformlar var" şeklinde konuştu. Büyümenin gelecek
yıldan itibaren ivmelenmesi gerektiğini de belirten ECB Başkanı, " Büyüme
potansiyeli işsizliği azaltmak için çok zayıf" dedi
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yönetim Konseyi üyesi Jens Weidmann,
ECB tarafından sahip olunan varlıklara hedef belirlemenin riskli bir girişim
olduğunu söyledi. Almanya’daki Bundesbank yöneticisi Weidmann
Washington’da yaptığı açıklamalarda, “İki satın alım programı ile beraber
bilanço tablosu hedefinin açıklanmasına bağlı bir risk bulunuyor ve bu
durum beni biraz endişelendiriyor. Tehlike şu ki bu varlıkları aşırı
fiyatlanmış olarak satın alacağız” ifadelerini kullandı. Weidman, ECB’nin bu
ay aldığı varlığa dayalı menkul kıymet (VDMK) alım programına 2014’ün
sonuna kadar başlanması kararına karşı çıkan en az üç yöneticiden biri.
Satın alım planı, merkez bankasının teşvik önlemlerini bir parçasını
oluşturuyor. ECB Başkanı Mario Draghi banka bilanço tablosunun 1 trilyon
euro (1.3 trilyon dolar) yükseleceği sinyali vermişti.Weidmann, “Varlıkların
yüksek fiyattan satın alımı, bankaların bilanço tablolarından merkez
bankasının bilanço tablosuna risk transferi olur” dedi
8

ECB üyelerinden Ewald Nowotny, nicel gevşeme politikasını, ya da devlet
tahvili alınması için para basılmasını sonsuza kadar reddedemeyeceğini
söyledi.
Almanya:
 Almanya'da Ağustos ayı ihracatı yüzde 5.8 ile 2009'daki küresel finans
krizinden bu yana en büyük düşüşü kaydetti. İhracattaki düşüş, ülkenin,
euro bölgesindeki zayıflıklar ve dışardaki krizlere bağlı olarak yaşadığı
sıkıntıları vurguluyor. Alman Federal İstatistik Bürosu, ihracat ve
ithalattaki düşüşte bazı eyaletlerdeki tatillerin etkili olduğunu belirtti,
ancak veriler sanayi siparişleri ve sanayi üretimindeki sert düşüşün
ardından yine de karamsar bir tablo oluşturdu. Almanya'nın ekonomisi 2.
çeyrekte yüzde 0.2 küçülürken, bu hafta açıklanan Ağustos ayı fabrika
siparişleri ve sanayi üretimi verileri Ocak 2009'dan bu yana en düşük
seviyeye işaret etmişti. Uluslararası Para Fonu (IMF) ise bu hafta
Almanya'nın 2014 yılı büyüme tahmini yüzde 1.4'e düşürürken,
Temmuz'daki tahmin yüzde 1.9 düzeyindeydi. IMF 2015 yılı için büyüme
tahminini yüzde 1.7'den yüzde 1.5'e çekti.
 Almanya'nın DAX borsa endeksi açıklanan bir dizi zayıf makroekonomik
verinin ardından, ülke ekonomisinin gücüne dair endişelerin artmasıyla
bugün yaklaşık bir yılın en düşük seviyesine geriledi. DAX endeksi yüzde
1.1 kayıpla 8,904.29 puana düşerek 2013 Ekim sonundan bu yana görülen
en düşük seviyede yer aldı. Avrupa'nın FTSEurofirst 300 endeksi de yüzde
1 düştü. Almanya piyasasında görülen satış, açıklanan zayıf ihracat verisi
ile sanayi siparişleri ve sanayi üretimindeki sert düşüşleri izledi.
İngiltere:
İngiltere Merkez Bankası (BOE) politika faizini beklendiği gibi yüzde 0.5'te
bırakarak, faizi rekor düşük seviyede tutma politikasını devam ettirdi. Merkez
bankası, varlık alım programının büyüklüğünü de değiştirmeyerek 375 milyar
sterlinde bıraktı. İngiltere'de politika faizi Mart 2009'dan bu yana yüzde 0.5'te
bulunuyor.
Portekiz:
Banco Espirito Santo'nun (BES) tahvil ödemesini kaçırması ile gündeme gelen
Portekizli ailenin sahip olduğu Espirito Santo Financial Group SA (ESFG)
mahkemenin koruma isteminin reddetmesinin ardından iflas başvurusunda
bulundu. ESFG, yönetim kurulu kararının bir Lüksemburg mahkemesinin 3
Ekim'de koruma başvurusunun reddetmesinin ardından geldiğini belirtti. Daha
önce ESFG'nin bir kısmına sahip olduğu Banco Espirito Santo Portekiz Merkez
Bankası'ndan kurtarma için 4.9 milyar euro (6.3 milyar dolar) almış olsa da,
mahkeme ESFG'nin yeniden yapılandırılmasının mümkün olmadığını ifade etti.
ESFG holding içindeki kredi kayıplarının açıklanması ile tahvil gereksinimlerini
yerine getirememesinin ardından, ana şirketleri Espirito Santo International SA ve
Rioforte Investments SA'yı takip ederek, kredi veren koruması için başvurdu. Bir
dönem Portekiz'in piyasa değeri açısından en büyük bankası olan BES, 3 Ekim'de
kurtarılmış, merkez bankası kredi alım işlemlerinin ve varlıkların birçoğunu Novo
Banco SA adlı bir şirkete aktarmıştı.
9
Diğer ekonomilerde Japonya:
gelişmeler...
Japonya Merkez Bankası (BOJ) rekor düzeydeki teşvik planını devam ettireceğini
açıkladı. Merkez Bankası para tabanını yıllık genişletme hedefini 60 trilyon
yenden 70 trilyona (643 milyar dolar) çıkarma taahhüdünü sürdürme kararı
aldığını açıkladı. Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) Guvernörü Haruhiko Kuroda,
BOJ’un ek bir parasal genişlemeye gitmek için oldukça fazla seçeneğinin
olduğunu söyleyerek bankanın yüzde 2’lik enflasyon hedefini yakalamak için
politikasında gerekirse düzenlemeler yapacağını belirtti. Kuroda, “Japon hükümet
tahvillerimizi önemli miktarda artırdık. Ancak hala toplam tahvillerin yüzde 20’si
civarında” dedi. İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) hükümet borçlarının yüzde
40’ını elinde tuttuğunu ifade eden Kuroda, “ticari senet, kurumsal tahviller, borsa
yatırım fonları ve gayrimenkul yatırım fonları satın alımlarımız piyasa ölçüsüne
kıyasla oldukça düşük kalıyor” dedi.
Rusya:
Rusya Merkez Bankası, rublenin işlem bandını bu hafta 4 Mart’tan bu yana en
büyük oranda değiştirdi. Bankanın bu ayki dördüncü müdahalesi ile para birimini
korumak için harcanan miktar 1.85 milyar dolara ulaştı. Banka 7 Ekim’de 442
milyon dolar satış yaptı. Ruble dolar-euro sepeti karşısında yüzde 0.5 geriledi.
Merkez bankası üst bandı 20 kopek (rublenin yüzde biri) hareket ettirerek
44.85’e getirdiğini açıkladı.. Ruble ilk kez dolar karşısında 40 seviyesinden kapanış
yaptı.
Brezilya:
Aecio Neves Brezilya Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde beklenmedik şekilde
ikinci sırayı alarak Dilma Roussseff ile ikinci tura kalmayı başardı. İkinci turda
böylece yatırımcıların beğendiği aday olan Neves ile partisinin 12 yıllık iktidarının
sona ermesi halinde 35 milyon insanı yoksulluktan kurtaran politikaların da
tehlikeye gireceğini söyleyen hali hazırdaki Cumhurbaşkanı yarışacak. Seçim
Kurulu’nun açıkladığına göre İşçi Partisi’nin adayı Rousseff Pazar günkü oylamada
yüzde 42 oy alırken, Brezilya Sosyal Demokrasi Partisi’nin adayı Neves yüzde 34
oy almayı başardı. Marina Silva ise yüzde 21’de kalarak elenmiş oldu. Böylelikle
ikinci turda piyasa dostu olarak nitelenen Neves’in seçilme şansı arttı. Seçimin
ikinci turu 26 Ekim Pazar günü yapılacak.
10
BU HAFTA PİYASALAR
Bayram tatilinden sonra İslam
Devleti'nin (İD) Suriye'nin Türkiye
%
sınırındaki Kobani'ye saldırıları
25
ardından yurtiçinde düzenlenen
22
protesto eylemlerinin çatışmaya
19
dönüşmesi ve bazı illerde sokağa
16
çıkma
yasağı
uygulanması
13
piyasalarda
tedirginlik
yaratırken,
10
TL diğer gelişmekte olan ülke para
7
birimlerinden
negatif
ayrıştı.
4
Dolar/TL Çarşamba günü 2.29
seviyesini aşarken, iki ve 10 yıllık
gösterge tahvil faizleri de yönünü
yukarı çevirdi. Cuma günü 2.2768 seviyesinde olan dolar/TL, beklentilerin
üzerinde açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisinin ardından en son 29 Ocak'ta
gördüğü 2.3065'e kadar yükseldikten sonra Fitch’in Türkiye’nin rating ve
görünümünü değiştirmemesiyle gerilemişti. Ancak parite Çarşamba günü tekrar
yükselişe geçti. Sepet bazında TL de 2.59’u geçti. 13 Temmuz 2016 itfalı gösterge
tahvilin bileşik faizi ise haftaya %9.86 düzeyinde başladı. Öte yandan, 20 Mart
2024 itfalı 10 yıllık gösterge tahvilin faizi de %9.76’ya yükseldi. Açıklanan Orta
Vadeli Program piyasaları fazla etkilemedi. Salı günü ABD Merkez Bankası'nın
(Fed) ekonomiyi tehdit eden unsurlara dikkat çekerek para politikasını
öngörülenden daha geç sıkılaştırmaya başlayacağı algısı yaratan açıklamaları
sonrasında küresel piyasalardaki iyimserliğe paralel dolar/TL ve gösterge tahvil
faizleri geriledi. Dolar/TL paritesi 2.26’ya gerilerken; gösterge tahvilin bileşik faizi
%9.60’a indi. Ancak haftanın son gününde dolar/TL, euro/dolar paritesindeki
düşüş, yurtiçindeki olaylar ve jeopolitik riskler nedeniyle yükseldi. Faizlerde de
hafif çıkış eğilimi görüldü.
Tahvil/bono piyasası gösterge faiz oranları
(13.07.16 tahvili, % bileşik)
04.01.2007
01.03.2007
27.04.2007
25.06.2007
20.08.2007
17.10.2007
13.12.2007
12.02.2008
08.04.2008
05.06.2008
31.07.2008
25.09.2008
26.11.2008
28.01.2009
25.03.2009
25.05.2009
20.07.2009
14.09.2009
12.11.2009
11.01.2010
08.03.2010
30.04.2010
28.06.2010
20.08.2010
20.10.2010
22.12.2010
16.02.2011
12.04.2011
07.06.2011
02.08.2011
30.09.2011
30.11.2011
25.01.2012
21.03.2012
18.05.2012
13.07.2012
12.09.2012
12.11.2012
08.01.2013
05.03.2013
02.05.2013
28.06.2013
28.08.2013
31.10.2013
26.12.2013
21.02.2014
17.04.2014
17.06.2014
15.08.2014
Dolar/TL
yükselirken, faizler
fazla değişmedi...
Sonuçta 2 Ekim’de Merkez Bankası kurlarıyla 2.2771 olan dolar/TL paritesi, 10
Ekim’de 2.2830 TL’ye çıktı; 2.88 TL düzeyinde olan euro/TL paritesi ise 2.8903
TL’ye yükseldi. 2 Ekimde %9.69 olan gösterge tahvilin ortalama bileşik faizi ise bu
haftanın son günü %9.67’ye indi.
Döviz, petrol ve altın Döviz:
fiyatları...
Bayram tatili dolayısıyla kısalan haftanın başında Japon yeni Almanya'nın zayıf
sanayi üretimi verisinin ve IMF'nin büyüme tahminlerinin düşürmesinin ardından
risk iştahının azalmasıyla değer kazandı. Dolar 108.35 yen seviyesinde işlem
gördü. Euro/dolar paritesi ise hafta başında fazla değişim göstermedi ve haftaya
11
1.2630 düzeyinde başladı. Dolar Fed tutanaklarının açıklanmasının ardından ise
para birimleri sepeti karşısında iki haftanın en düşük seviyesini gördü. Dolar
endeksi 85.174 seviyesine geriledi. Euro/dolar paritesi ise 1.2750’ye doğru
yükseldi. Dolar/yen paritesi 108’in altına indi. Dolar daha sonra euro karşısında
hafif yükseldi. Bunda Almanya’dan gelen zayıf ekonomik veriler ve Fed üyelerinin
Fed’in faiz artırımıyla ilgili zamanlaması hakkındaki açıklamaları rol oynadı.
Almanya'da açıklanan zayıf veriler, ECB'nin eninde sonunda daha fazla destek
sağlamak zorunda kalabileceği beklentisini güçlendirdi. Cuma günü itibariyle
Euro/dolar paritesi 1.2635; Dolar/yen paritesi 107.90 düzeyindedir.
Petrol:
Brent ham petrolünün varil fiyatı hafta başında 91 dolar seviyesinin altına
gerileyerek Haziran 2012'den beri görülen en düşük seviyede işlem gördü.
Düşürülen ekonomik büyüme tahminlerinin küresel petrol talebiyle ilgili
endişelere neden olması petrol fiyatlarındaki düşüşte etkili oldu. ABD hafif
petrolünün varili de hafta başında 87.8 dolar düzeyindeydi. Doların, Fed'in faiz
oranlarını artırmayı erteleyebileceği olasılığıyla düşüş kaydetmesindan sonra ise
Brent petrolünde hafif çıkış görüldü. Ancak haftanın son gününde Brent ham
petrolünün varil fiyatı, petrol arzındaki artış ve küresel ekonomik görünümde
zayıflamayla 90 doların altına indi; ABD petrolünün varili de 85 doların altına
geriledi. Cuma günü itibariyle Brent ham petrolünün varili 89.25 dolar
düzeyinde; ABD hafif ham petrolünün varili 84.50 dolar civarında
seyretmektedir.
Altın:
Altın küresel ekonominin durumuna dair artan endişelerin güvenli liman
alımlarına neden olmasıyla hafta başında itibaren yükselme eğilimine girdi. Çin'de
bir hafta süren tatil sonrası piyasaların açılması da fiyatlardaki artışta etkili oldu.
Spot altının ons fiyatı haftaya 1213 dolar düzeyinde başladı. Fed tutanaklarının
ardından ABD'de faiz artırımının daha erken gelebileceğine yönelik beklentilerin
azalmasıyla ve doların düşmesi sonrasında altın fiyatları ons başına 1225 doları
aştı. Altının son dönemdeki kazanımlarında borsalardaki düşüş ve küresel
ekonomiye dair endişelerin artması etkili oldu. Haftanın son gününde ise
dolardaki değer kazancının etkisiyle altın fiyatları hafif değer kaybına uğradı.
Cuma günü itibariyle altının spot fiyatı ons başına 1222 dolar civarındadır.
DÖVİZ KURLARINDAKİ GELİŞMELER
(1)
(2)
(3)
(2)/(1)
31.12.13
30.09.14 10.10.14
%
değişim
2,1343
2,2813
2,2830
6,9
2,9397
2,8798
2,8903
-2,0
2,5370
2,5806
2,5867
1,7
(2)/(1)
reel %
değişim
0,4
-8,0
-4,4
(3)/(2)
%
değişim
0,1
0,4
0,2
ABD doları/TL*
Euro/TL*
Döviz Sepeti **
Euro-dolar
paritesi
1,3774
1,2624
1,2660
-8,4
0,3
* TCMB döviz satış kuru. ** 0,5 dolar + 0.5 euro. *** Reel % değişim için tüketici fiyat endeksi kullanılmıştır.
12
Daha fazla bilgi için:
Dr. M.Veyis Fertekligil,
Baş Ekonomist
e-posta: [email protected]
Tel: 0212 – 368 35 20
UYARI NOTU: Bu rapor Turkland Bank A.Ş. (T-Bank) tarafından güvenilir olduğuna inanılan kamuya açık kaynaklardan elde edilen
bilgiler kullanılmak suretiyle, sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir şekilde finansal enstrümanların alım veya satımı
konusunda tavsiye veya finansal danışmanlık hizmeti sağlanması olarak yorumlanmamalıdır. T-Bank bu raporda yer alan bilgilerin
doğru ve tam olması konusunda herhangi bir şekilde garanti vermemektedir. T-Bank bu raporda yer alan bilgilerde herhangi bir
bildirimde bulunmaksızın değişiklik yapma hakkına sahiptir. Bu rapor ve içindeki bilgilerin kullanılması nedeniyle doğrudan veya
dolaylı olarak oluşacak zararlardan T-Bank hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir.
13
Download