Dar sokakları, cumbalı evleri, Hezarfen'in kanat takıp uçtuğu kulesi ve ibadethaneleriyle bir eski zaman diyarı Galata, bu tarihi dokuda yaşamayı tercih edenler sayesinde canlandı. 40 bina restore edildi. Kuledibi İse İstiklal Caddesl'ne rakip oldu _____________ TİMUR SOYKAN_____________ İSTANBUL - Galata’da ‘yetkililer’in yapamadığı­ nı, yaşadıkları evlere tarihi ile birlikte sahip çıkan­ lar yapıyor. Dokusu yaralanan Galata’yı kurtarma misyonunu bireyler üstlendi, semtten ev satın alan öğretim üyesi, gazeteci, karikatürist, mimar, yönet­ men gibi meslek gruplarından insanlar, kendi evi­ nin ‘mimarı’ olarak tarihi bir hizmete soyundu. Tarihin kaderine terk edildiği Galata’ya sahip çıkanlardan biri, Mimar Mete Göktuğ. Göktuğ, 96 yıllık ‘İngiliz Karakolu’nu restore ederek ‘Galata Evi’ni kurmuş. Bir zamanların Incirlik’i Galata, dar sokaklarının üzerine eğilen cumbalı eski evleri, merdivenli sokakları, kanatlı ilk insanın havalandığı kulesi, azınlıkların sokak aralarına sı­ kışmış ibadethaneleri ile bir eski zaman diyarıdır. Semtin hikâyesi, Grek gemicilerin bir liman kur­ masıyla başlar. Limanın yamaçlarında çok fazla in­ cir bulunduğu için, Sykai (incirlik) adı verilir. Latin istilası sırasında Cenovalıların Bizans’tan Galata’da oturma izni almasından sonra, önemli bir gemi ti­ caret merkezine dönüşür. Osmanlı’nın İstanbul’u fethinden sonra ise Cenovalılara, kendi yöneticileri tarafından yönetilme hakkı verilir. Gemiciler semti olması nedeniyle meyhaneleriyle ünlenir, bir eğ­ lence merkezine dönüşür. Evliya Çelebi, “Galata de­ mek, meyhane demektir” der. 17. ve 19. yüzyıl ara­ sında Galata’nın yarısına sahip olan banker Kamondo ailesi, semti, banka merkezine dönüştürür. 19. yüzyılda, Batılı anlamda bir imar için, semtin tarihi yapıları gözden çıkarılır. Surlar yıkılır, hen­ dekler doldurulur. Galata, Kurtuluş Savaşı yılların­ da ise işgal kuvvetlerinin karargâhıdır. Kuvayı Milliye’ciler, buradaki cephaneleri soyarak silah sağlar. Her dönem İstanbul’un en hareketli semti olan Galata, kurucuları olan denizcilerden bankerlere kadar her kesimden, her dinden insanı ağırladı. Her gün bir yenisi açılan kafeler Kuledi­ bi gibi merkezi ama sakin bir yerde vakit geçirmek isteyenlere farklı seçenekler su­ nuyor. Son bir yılda beş kafe açılan Kuledi­ bi, İstiklal Caddesi kalabalığından kaçış noktası oluyor. Bir Türkle evlenerek Gala­ ta’ya yerleşen İspanyol Ana Gomez De Pablos da Faruk Gür’le (sağda) birlikte Kuledibi’nde İberico adında bir kafe işletiyor. Galata’yı seçmesinin gerekçesini ‘bozulmamış tarihe özlem’ diye açıklayan Gomez De Pablos, “İnsanların kahvesini içip, gazetesini okuyabileceği sakin bir mekân hedefledik. Çünkü Kuledibi, kültürel mirası ile hak et­ Yakalananlar, İngiliz karakolunda işkence görür. 6-7 Eylül olaylarından sonra bitişi başlar Galata’nm. Önce Galata’ya ruhunu veren farklı din, dil ve mezheplerden insanlar gitmek zorunda kalır. 1960’lardan sonra ise çok katlı binalara imar izni verilerek tarihi doku bir kez daha yaralanır. 1970’lerin başında ise banka ve ticaret merkezi özelliğini yitirir. İnsanların terk etmesiyle ölmüştür, Galata. Diriltme çabaları Artık İstiklal Caddesi’nin arka mahallesi görünü­ münde. Her sokakta çürümeye terk edilmiş bir tari­ hi bina göze çarpıyor. Yıkılan tarihin bıraktığı boş­ luklar ise otopark olarak ‘değerlendiriliyor’. Ancak son beş yıldır Galata, içinde yaşayan insan­ larla ruhunu geri kazanıyor. Yazarlar, sinemacılar, gazeteciler, bu tarihi dokuda yaşamayı tercih ediyor. Satın aldıklan evleri restore ederek, yerel yönetimin, devletin yapmadığım yapıyorlar. Son üç yılda birey­ sel çabalarla restore edilen tarihi ev sayısı 40. Galatalılar semtlerini korumak için de bir arada duruyor, Galata Demeği’nde kentin sorunlarına eğiliyor. Ingiliz karakolunu kurtardı Restorasyonun öncülerden biri, Mimar Mete Göktuğ. Göktuğ, işgal yıllarında binlerce kişinin fişlendiği, Kuvayı Milliye hareketine karşı istihba­ rat çalışmalarının yapıldığı İngiliz Karakolu’nu res­ tore etti. 1991’de yapıyı satın alan Göktuğ, 96 yıllık binada artık Galata Evi adıyla bir kafeterya işleti­ yor. Galata’da yaşayan insanlarda sahiplik bilinci olması gerektiğini ifade eden Göktuğ, herkesin kendi evinin mimarı olması gerektiğini söylüyor. ‘Nereyi kazsak tarih’ Fotoğraf sanatçısı Arif Aşçı ise Camekân Sokak’taki tarihi bir apartmandan daire alarak, resto­ re etti. Aşçı, 1891’de inşa edilen İtalyan mimarisi örneği apartmandaki dairesinde, işçilerle birlikte sekiz ay çalışarak her şeyi aslına uygun yaptıklarını anlatıyor, Aşçı, eskiden bir Yahudi ailenin yaşadığı evin tavanındaki boyaları kazdığında tarihi resim­ lerle karşılaşmış, “Nereyi kazsak altından tarihi re­ simler çıkıyor” diyor. Aşçı’nm komşuları ise gazete­ ci Neyyire Özkan ve karşı dairesinde bir stüdyo ku­ ran Teoman. Aşçı, baharda komşularıyla binanın dış cephesini de restore edeceklerini söylüyor. tiği yeri alamamış bir yer. İnsanların İstik­ lal Caddesi’nde biten yürüyüş alanını uzat­ mak istiyoruz. Bunun çekim alanı da kafe­ ler olacak. Eğlence ve kültür faaliyetleri İs­ tiklal Caddesi’ne sıkışmış. Kuledibi, kalaba­ lıktan uzak ama merkezi, tarihi bir doku içinde, tam anlamıyla alternatif bir mekân” diyor. İberya’da onlarca kahve ve çay çeşidi, tatlılar ve Ispanyol yemekleri ilgi çekiyor. Enginar Cafe Restaurant’ın sahibi Engin Özarukan ise, Kuledibi’nde dingin bir eğ­ lence kültürü olmasını istediklerini belirte­ rek, “İstiklal Caddesi’ndeki yozlaşmaya, bu­ rada izin vermeyeceğiz” diye konuşuyor. r Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği