ATİPİK HEMOLİTİK ÜREMİK SENDROM; GERÇEK OLGU SUNUMLARI Esra Baskın Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı, Ankara Hemolitik üremik sendrom (HUS) mikroanjiopatik hemolitik anemi, trombositepeni ve akut böbrek yetmezliği ile karakterize bir klinik tablodur. Çocukluk çağının en sık akut böbrek yetmezliği nedeni olarak kabul edilir. Verositotoksin ilişkili (Shiga-benzeri toksin) ve atipik form olmak üzere iki grupta incelenen hastalık önemli morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Ülkemizde son yıllarda sıklığının giderek arttığı görülmektedir. Çocuklarda HÜS’ün en sık görülen nedenleri verositotoksin (Shiga benzeri toksin) üreten ve ishale yol açan bakteriyel enfeksiyonlardır. Ayrıca ilaçlar, organ nakli, maligniteler, SLE gibi hastalıklarda da HUS tablosu ortaya çıkmaktadır. Atipik HUS ise sıklıkla kompleman sisteminin düzenlenmesi ile ilgili bozukluklarda görülür. Atipik HUS (aHUS) etiyolojisinde kompleman sisteminin kalıtsal veya edinsel bozuklukları önemli rol oynar. Ailede benzer öyküler bulunabilir veya sporadik olarak görülür. Kompleman faktör H (FH), I, C3 convertase proteinleri, C3 and factor B, trombomodulin ve membran kofaktör proteindeki (MCP) genetik mutasyonlar bu gruptaki kompleman iIlşkili HÜS’e yol açarlar. Ayrica von Willebrand faktor yıkan metalloproteaz (vwf-CP veya ADAMTS 13) aktivitesi yetmezliği, kompleman faktor I (FI) yetmezliği ve kompleman FH’ya karşı oto antikorlar da aHUS nedenidirler. Çocuklarda görülen HUS’lerin %10 kadarı aHUS şeklindedir. Bunların da %50 kadarını kompleman sisteminin düzenlenmesindeki bozukluklar oluşturur. Son yıllarda atipik HÜS sıklığında belirgin artış gözlenmiştir. 66 Ahus genellikle kötü prognozlu olup vakaların %25’i akut dönemde hayatını kaybeder’ %50 vaka ise son dönem böbrek yetmezliğine ilerler. Prognoz genellikle altta yatan genetik bozuklukla ilişkilidir. Örneğin MCP mutasyonu olan hastaların %8090’ında remisyon görülür, ancak rekürrens oranları yüksektir. Aksine CFH, CFI, ve C3 mutasyonu olanlarda bir yıl içinde %60-70 böbrek yetmezliği gelişir. Tedavide diyaliz, sıvı dengesinin sağlanması gibi semptomatik yöntemlerin yanında son 1-2 yıl öncesine kadar plazma değişimi ve plazma infüzyonları temel tedaviyi oluşturmaktaydı. Ancak her vakada etkin olmaması, invazif bir yöntem olması ve uzun sürelerle uygulamanın zorlukları ve komplikasyonları olması yanında bazı vakalarda plazma tedavilerine direnç ve yanıtsızlık görülebilmektedir. Son 1-2 yıl içinde monoklonal kompleman 5 inhibitörü olan eculizumab’ın etkin bir tedavi seçeneği olduğu ortaya konulmuştur. Son yıllarda yapılan çok merkezli çalışmalar eculizimab (Soliris) tedavisi ile hastaların çoğunda ilk dozdan sonra trombosit sayısının ve böbrek fonksiyonlarının hızla düzeldiği, diyaliz ve plazma tedavilerine ihtiyaç kalmadığını göstermiştir. Eculizumab aHUS’te hızlı, etkili ve hayat kurtarıcı bir tedavi seçeneği olarak bildirilmektedir. Burada son bir yıl içinde merkezimize başvuran yaşları 2 ile 12 arasında değişen 2’si erkek ve 4’ü kız 6 atipik HUS’lu olgu sunulmuştur. Hastaların sadece ikisinde ishal öyküsü vardı ve bu hastaların gaita kültüründe de patojen bakteri üretilememişti. Tüm hastalarda böbrek yetmezliği gelişmekle beraber sadece 4 hastada diyaliz uygulanması gerekti. Üç hastada tanı anında hipokomplemantemi saptandı. Genetik inceleme için kan örnek- XXXVIII. Ulusal Hematoloji Kongresi leri gönderilen hastalara öncelikle plazma tedavisi uygulandı. Üç hastaya plazma tedavisine bağımlı ve 3 hastaya da tedaviye dirençli olmaları nedeni ile eculizumab tedavisi verildi. Eculizumab tedavisi ile 6 hastada da plazma tedavisine ihtiyaç göstermeyen tam remisyon sağlandı. Sadece 2 hastada tüm renal işlevlerin düzelmesine rağmen orta düzeyde proteinürinin devam ettiği görüldü. 31 Ekim-03 Kasım 2012, Antalya Plazma infüzyonu ve plazmaferez tedavileri aHÜS’te ilk tedavi seçeneği olarak kabul edilmektedir Ancak bazi vakalarda etkinlikleri yeterli olamamaktadir. Özellikle plazma tedavisine yanıtsız veya bağımlı olgularda olmak üzere, eculizumab tedavisi aHÜS’te hızlı, etkili ve hayat kurtarıcı bir tedavi seçeneği olarak gorunmektedir. 67