SEMPOZYUMU

advertisement
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ
iLAHiYAT FAKÜLTESi
·
Yayın Noı3'5
YÜKSEKÖÖRETİMDE
DiN BiLiMLERİ ÖÖRETİMİ
SEMPOZYUMU
21-23
Ekirtı
1
~
SAMSUN .
1988
1987 .
İSLAM· :IUKUKU VE METODOLOJ ısı
öGRETİMİ MESELESi
Doç. Dr. Zahld AKSU
Atatürk Üniversitesi
İl8hiyat Fakültesi
Türkiye'de,. İslami ilimleri öğretim.programı, Osson zamanlarından beri, bir kaç defa hazır­
lanmıştır. Hemen hepsinde ortak amaç, hür düşünceli, ilmi
araştırma yapabilecek kapasitede talebe yetiştirebilmek.tir.
Bu amaca ulaşabilmek için, muhteva ve metodla ilgili problemler ise yeteri kadar tartışılıp ortak hedefler tesbit edilememiştir, kanaatindeyim.(!)
ınanlılar' ın
.islami ilimlerde ihtisaslaşma ihtiyacı, günümüzde,
herkes tarafından hissedilen bir ihtiyaÇtır. Akademik araştırmalarda kollektif ·çalışmaların önemi bugün daha iyi
anlaşılmaktadır. Günümüzdeki teknik imkanlar, haberleşme,
ulaşım, neşriyat gibi geçmişte hiçbir araştırmacının sahip olamadiğı kolaylıklar sağlanmıştır. Onbeş asırdan beri farklı ırk, dil ve kül tür ortamlarında yetişen İslam
bilginlerinin İslam ortak kültürüne ve Dünya Medeniyeti'ne katkılarını araştırmak ve öğretmek, kişileri aşan.ha­
timde geniş bir saha olduğuna göre, bu muhteva hangi kritere göre taksim edilerek araştırılmalıdır ?
Bunun için, . herşeyden önce, İslam ilim ve kül tür
mirasının günümüz ilim dünyasına sunulmasına ihtiyaç vardır; bu da, ancak, maddi-manevi imkanları iyi değerlendi­
rip ihtisas sahiplerinin gönül ve gaye bir l i ği içinde
yardırnlaşması ile gerçekleşebilir.
Bu çerçeve içinde, Türk-İslam hukuk mirasımızın
zengin muhtevasını ve Türk hukukçuların katkılarını tes-
271
bit etmek birinci derecede önem arzeden bir meseledir.
Çünkü bu görev, herkesten çok, müslüman Türk araştırıcı­
larına düşer. Bu kanaatimi, kendi hayatımdan vereceğim
bir örnekle daha müşahhas anlatabilirim.
Hacarn Prof. Dr. Robert Brunschwig ile doktora tezi
konusunda istişare ederken araştırmaını Osmanlı devri hu-._
· kuk tatbikatı üzerinde yapmamı tavsiye etti. Katıldığı
birçok Şarkiyat ve Türkiyat kongrelerinde İslam-Türk kültür tarihi ve hukuk sosyolojisi açısından Osmanlı Devri'nin kendi nev-i şahsına münhasır bir "İslam Hukuku Tatbikat Devri 11 olduğunda görüşler bulunduğunu, kendilerinin
de Prof. Dr. J. Schacht ile birlikte neşrettikleri Stvdia
İslamica adlı dergide, İ~HuklJk.S.osyoJoj.isJ.~_ayrı bir
ehemmiyet atfettiklerini belirttikten · sonra, bu sahada
yapılacak araştırmaların, özellikle, aynı tarih ve kültür
çevresinde yeti~en Türk araştırıcılar tarafından yapılma­
sının daha isabetli b~r tercih olabileceğini ileri sürdü.
Bu görüşlerine katilmakla beraber, İslam Hukuk
Felsefesi ve Metodolojisi sahasında Orta Asya ekolünün
öncülerinden ünlü Türk hukukçusu Serahsi ve usulü üzerinde yapacağım bir araştırmanın daha sonraki araştırmaları­
ma temel teşkil edeceğini düşünüyordum. Neticede benim
te~lifimi kabul etmek nezaketini gösterdiler. Serahsi üzerindeki araştırmalarım bir yılı aştığı bir sırada, Amerika'da katıldığı bir kongreden dönen hocam, bir defa daha, XVI. asir Osmanlı Hukuku ve Şeyhülislamlık müessesesi
ile ilgili bir konu seçmemi ısrarla istediler.
Beş
yılı
aşan
araştırmalarım
sonunda kanaatimi
şöyle özetleyebilirim: Günlük hayatın her çeşit meselelerini yansıtan şer 1 iyye sicille.ri, fetvaların sualleri ve
bir çeşit danıştay kararları· niteliğindeki cevapları,
tahrir· defterleri, mühimme dkfterleri ve d{ğer birçok arşivler, büyük bir idari sorumluluk içinde· tescil edilip
gelecek nesillere aktarmak gayesiyle korunmuş, Türk :tarihinin, kül türiliıti'n, sosyo-ekonomik hayatının en ot~ntik
belgelerini teşkil eden vesikalardır.
1972 yılından beri Atatürk Ün i versitesi İlahiyat
Fakültesi'qde İslam Hukuk Felsefesi ve Metodolojisi ders-
272
/t
!
lerini okuturken talebelerime yaptırdığım mezuniyet tezleri ile de, Anado~u'da metruk kalmış, Osmanlı devri arşivlerini tesbite çalışmaktayım.
Bugüne kadar yaptığım öğretim ve araştırma tecrübelerimin ışığında diy~bilirim ki, önce ihtiyaçlarımızı
tartışıp tesbit etmek durumundayız. Nitekim Batı'da huKuk
fakültelerinin bjrçoğunda İslam Hukuku dersi vardır;
Fransa, İtalya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri
gibi ülkelerin bazılarında ise, hem hukuk, hem de "beşeri
ilimler"in bazı dallarında okutulmaktadır. Örneğin_Paris
Hukuk Fakültesi'nde, zengin öğretim kadrosu ile, bir İs­
lam Hukuku kürsüsü öğretim ve araştırmalarını çok eski
tarihlerden beri sürdürmektedir. Ayrıca Sorbonne Üniversitesi'nin Facult~ des Lettres et Sciences Humaines adlı
fakültesinde İslam Hukuku alanında öğretim ve doktora seviyesinde araştırmalar çok eski tarihlerden beri yapıla­
gelmiştir. Oxford, Chicago ve daha bazı A.B.D. üniversitelerinde bu tür öğretim ve araştırmalar yıllardır sürdürülmektedir. Çünkü, günümüzün küçÜlmüş dünyasında, sosyoekonomik, kültürel ve politik çıkarlar, bu tür bilimsel
araştırmaların işiğinde daha bilinçli ve kolay sağlanmak­
tadır .
. Meseleye, ister hasbi bilimsellik, ister sosyoekonomik ilişkiler açısından yaklaşılsın, netice değiş­
mez; inanç-ahlak-hukuk alanlarının içiçe bulunduğu İslam
HukukH sahasını ve muhtevasını bütün boyutları ile birlikte öğrenmek bizim için kaçını~maz bir ihtiyaçtır.
Bu durumda, İslam Hukuku öğretiminde nasıl bir metod takip edilmelidir? İslam Hukuku öğretimine, öncelikle, onbeş asırlık kül tür muhtevasını, günün ihtiyaçları
da gözönünde tutularak yazılmış muhtasar bir fıkıh kitabından mı girmeli veyahutta "İslam Hukuku"nun manası ve
muhtevasındaki gelişmeleri öğreterek mi başlamalı ? Birinci metod, uzun yıllardan sonra, ansiklopedik bir hukuk
formasyonu kazanmak için seçilebilir ve bu yQlla bir çeşit hukuk mantığı, melekesi, kazanılabilir.
Günümüzün eğitim ve öğretim şartları içinde ve on-
273
beş yıllık öğretim tecrübeıerimin
ışığında edindiğim şah­
si görüşlerimi, Hz.. Peygt:!-mber' in öğretim metodundan bir
örnekle özetieyebilirim: Hz. Peygamber, hicretin dokuz
ve onuncu yıllarında , Veda Hpcc'ından önce, Muaz b. Cebel, Ebu Musa'l~Eş'ari~ Hz. Ali gibi seçkin hukukçuları
Yemen' e hakim ve idareci O'iarak göndermişti. Bunlard~n
Muaz b. Cebel'i, günlerce süren·öğretimden sonra, Medinelilerle birlikte yolcu etmek için yanına gitti; Mua~ de~
vesinin üzerinde kendisi yaya olarak onunla birlikte yürüyor ve bir taraftan da son tavsiyelerini tekrar ediyor. du. Bu durumdan teeddüp eden, utanan Muaz bir müddet sonra dayanarnayıp : -"Ya Resul·allah, müsaade ederseniz· ben
de ineyim, ayrilıncaya kadar birlikte yürüyelim" dediyse
de Hz. Peygamber bu teklifi kabul etmedi ve: "Sen Allah
yolunda bir göreve gidiyorsun; benim sana yaya refakat
etmem daha uygun olur" diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bak Muaz, seninle tekrar görüşebilece~imi umsay<;lım
bu kadar uzun tavsiyelere girmezdim. Fakat bu seneden
sonra beni göremeyeceksin; dönüşünde Mescidimi ve Mezarı. mı ziyaret edersin. Bu nedenle beni iyi dinle (2) : Şimdi
sen Ehl-i Kitap olan bir memlekete gidiyorsun; oraya varınca ilk önce onlara Allah'ın Birliği'ne ve· benim O'nun
Peygamberi olduğuma" inanmalarını teklif et. Eğer buna
inanırlarsa günde beş vakit namaz kılmalarının da farz
olduğunu bildir.
Eğer bu emre de uyarlarsa, zenginlerin
kendi mallarından belli bir miktarını, zekatını, fukar~ya
vermelerini, bunun da Allah' ın bir emri olduğunu söyle.
Bu emri de kabul ederlerse, sen de fazla ileri giderek
mallarının en iyilerini seçmeye kalkma. Ma~lumun, haksızlığa uğramışların, beddualarından kork; çünkü onların dualarıyla Allah arasında hiçbir engel yoktur. hemen kabul
edilir. Hiçbir işte sinirli ve kızgın olmq; herzaman merhametli ve yumuşak huylu olmayı tercih et." (3)
Hz. Peygamber (a.s.) bundan sonra elçisi Muaz' ı
kısa bir imtihandan geçirmek için sordu:
- Söyle bana Muaz ! Ne ile hükmedeceksin ?
- Allah'ın Kitabı ile (hükmederim).
- Allah Kitabı'nda (aradığın hükmü) bulamazsan, (o
274
,--v
'
takdirde ne ile hükmedersin ?)
AlHih' ın Elçisi' nin Sünneti' yle ( ; sözleri ve
davranışiarını örnek alarak hükmederim).
- Allah'ın Elçisi'nin Sünneti'nde de bulamazsan?
Kendi "re'y"imle "ictihad" ederek (hükmederim).
Muaz'ın verdiği bu cevaplardan hoşnut kalan Hz. Peygamber: "Şükürler o_lsun o Allah'a ki, Elçisi'nin gönderdiği
elçiyi, Elçisi'nin hoşnut olacağı bir şekilde hareket etmede başarılı kıldı." ( 4) diyerek maiyetiyle birlikte Medine'ye geri döndü; Muaz'ın böyle yetişmiş olmasından son
derece mutluydu.
Bu hadiste.geçen iki kelime, "İctihad" ve "Re'y",
asırlar boyunca İslam hukukçularının en çok kullandıkları
kelimelerdendirler. Zira Muaz'ın son ciimlesi, "Re'yimle
ictihad ederim" ( ectehidü b ira' yi) olmuş, Hz. Peygamber
de bu cevaptan, bu ifadeden memnun kalmıştı. Daha sonraki
-
asırlarda İslam hukukçuları arasında şiddetli münakaşala­
"Ehl-i hadis, Ehl-i re'y" gibi çeşitli ekallerin orçıkmasına sebep olan bu iki kelime,
birbirleriyle
çatışan iki
ayrı
goruşun,
hem birleşme hem de ayrılma
noktalarını teşkil eder ler. Başka bir ifadeyle, bu iki
kelimenin özelliği, "Nass"ın zahiri manasına, ibarenin
kelimelerine bağlı kal~~yı --asıl kabul eden görüşle,
----------~~---~~
---~- ~------"
"Nass"ın zahiri manası yanında, onu "illet" ve "gaye"sine
·-------,
göre değerlendiren görüş arasındaki hem ayrılığı hem de
köprüyü senibolize ~tm-eleridi~:-csr- .
.., - --rın,
taya
'---~-~--------
/
Sonuç : Muaz b. Cebel'in son cümlesinin ışığında,
öğrencilerimizin İslam hukuk mantığı,
metodolojisi ve
muhtevasını
kavrayabilecek seviyede bir temel öğretim
formasyonu kazanabilmeleri {çin, elimizde mevcut programda, dengeyi bozmadan bazı küçük değişiklikler yapılmasına
ihtiyaç vardır :
ı -İslam Dini Esasları dersi, İslam Hukuku dersine bağlanarak 3. ·ve_ 4. yarıyıllarda "ibadet" konuları iş­
lenmelidir.
2- Beşinci yarıyılda, Hukuk I., "İslam Hukuk Baş­
langıcı" planına uygun olarak haftada beş kredi saati,
275
ütıncı yarıyılda
Hukuk II.:, İslam Hukuku'nun muhtevası,
nuhtasar bir fıkıh eserinden, seçilecek konuların ibareLeri ile birlikte, okutulmalıdır.
3 - Yedi ve sekizinci yarıyıllarda İslam Hukuk Metodolojisi, haftada 3 kredi saat okutulmalıdır.
4 - İslam Hukuku MukaY:~seli Mezhepler Tarihi der- _
3i, sekizinci yarıyılda, haftada~Uç kredi saat olmalıdır.
'•,
Saygılarımla.
* *
*
DİPNOTLAR:
( 1) Bkz. Prof. Joseph Schacht, İslam Hukukuna Giri§ (An Introduction to Islamic law), Çeviren ler: Doç. Dr. Mehmet
Dağ,
Dr. Abdulka-
dir Şener. A.U. İl&hiyat FakDltesi Yayınları 136, Ankara 1977 s.97 vd.;
ve
aynı
müellifin: Esquisse d 1 une Histoire du Droit Musulman Traduit de
l'Anglais par Jeanne et Felix Arin, Paris 1953, s.18 vd.; Prof. Dr. 110seyin Atay, Osmanlılar'da Yüksek Din Eğitimi, Dergah Yayınları, 'İstan­
bul '1983; Dr. Cahit Baltacı, XV. ve XVI. Asırlarda Osmanlı Medeniyetleri,· İstanbul 1976; Osman Ergin, Türk· Maarif Tarihi, İstanbul 1977; MiJ11 Eğitim ve Din Eğitimi, İlmi ·seminer tebliğleri, 9-10 Mayıs 1981 Ankara, Aydınlar Ocağı tarafından tertip edilmi§tir, İstanbul 1981.
(2) Yusuf Su'ad, Miratü'ş-ŞuOn, Derseadet 1322 ~ •• c.III, s.310
-31 ı.
(3) Yusuf Su 1 ad, a.g.e., c.III. s.311-312.
(4) Aynı eser, c.III, s.312-313 ; . Serahst (Şemsü 1 l-Eimme Ebu
8ekr Muhammed b. Ahmed b. Ebı 1 s-Sehli 1 s-Serahsi) (li. 4.90 H.),:Kitabü'lMebsOt, Darü'l-Maarif, 8eyrut, tarihsiz, 2. tabı, tashth: Muhammed Radt
el-Haneft, c.XV, s.69-70.
,
(5) Bkz. J. Schacht, Esquisse d une Histoire du Droit Mus~lman
1
Traduit de l 1 Anglais par Jeanne et Felix Arin, Paris 1953, s.l9-42 ve
s.50-57.
276
Download