Küreselleşme devam ediyo mu? Küreselleşme-ulus devlet ilişkisine ilişkin görüşler 1.Küreselleşme modern ulus devleti zayıflatmış, yerine DÜZENLEYİCİ DEVLETi ikame etmiştir görüşü 2.Küreselleşmenin ulus devleti sona erdirdiği iddiası yanlıştır, aksine kapitalizm ile ulus devlet ilişkisi daha da pekişmiştir. Bu durum özellikle sermaye bakımından güçlü devletler için geçerlidir. Aslında refah/sosyal devletten vazgeçme (sosyal devlet yerine düzenleyici devlet ikamesi) İkinci görüş esas alındığında; kapitalizm ulus devlete bağımlıdır, (savaş sanayii, enerji şirketleri) Küreselleşme-ulus devlet ilişkisi (devam) Küreselleşme yeterli sermayeye sahip olmayan zayıf devletlerin ulusal egemenliği yıpratıcı olmuştur. Düzenleyici devletlerinin yapısı daha da güçlenmiştir (bir bilgisayar kaç kg. buğday, fındık ya da çay eder?) Zayıflayan devletlerin kamu hukuku alanları da daralmıştır. Mali sistem ve hukuk anlayışı sermaye sahibi anglo-sakson devletlerin etkisi altına girmiştir. Neo-liberalizmin dünya ideolojisine dönüşmesi (Fukuyama:kapitalizm ve liberal sistem galip gelmiştir, Huntington: yeni dünyada savaşlar uluslar değil medeniyetler arası) 2008 küresel finans krizi neyi değiştirdi? Görüşler: siyasetin teknokratik bir iş olduğu görüşü çöktüğü, düzenleyici devlet görüşünün düyanın her yerinde benimsenmeye başladığı, ekonomik krizler kapitalizmi sona erdirmez Kriz küreselleşme, sivil toplumculuk ve liberal akımlara olan inancı sarsmıştır. (ABD’de genel sağlık sigortasının uygulamaya konması) Kriz yeni bir müdahaleci devlet tipi ortaya çıkarmıştır Yeni Müdahaleci Devlet 2008 krizinin sebepleri Dolar’ın dünya değişim birimi olması küresel mali krizleri kendiliğinden ABD ile bağlantılı hale getirmektedir. Finansal emtianın (hisse senedi, spekülatif değerlenmeler, sanal para vs.) normalin 40 katına kadar çıkması kamu özel sektörün reel yatırımlarının düşmesine yol açtı bu durum hem 2000 hem de 2008 de balonun patlaması ve ekonominin yavaşlamasına yol açtı. 2008’in etkisinin derinliği devletleri harekete geçirdi 2008 krizinin sonucu: yeni tip müdahaleci devlet Finans piyasalarında şişen balonun patlaması devletlerin kurtarma paketlerini devreye sokması ile KISMİ DEVLETLEŞTİRME (ABD’de bankaların devletçe satın alınması, kredisi ödenemeyen konutların bankalar üzerinden devlete geçmesi neo-liberal ekonomi paradigmasına olan rağbeti azaltmıştır. Ne var ki yine de liberal ekonomi paradigması uygulanmaya devam edilmiştir. Bu durum POSTNEOLİBERAL DÖNEM olarak adlandırılmıştır. 2008 Sonrası Kamu Hukukunun Konumu Düzenleyici devlet (yeni kamu işletmeciliği) anlayışının dışa vurumu olan bürokrasiyi azaltma, ekonominin işleyişinin serbest bırakılması, yani devleti küçültme anlayışı yerini devletin ekonomide daha geniş yer aldığı, aktif olduğu bir anlayışa bıraktı, İngiltere’de bile birçok bankanın çoğunluk hissesi kamuya geçti. Kamuya geçen bu hisseler bir şirkete devredilerek yöneticisi parlamento ve maliye bakanına karşı sorumlu kılınmıştır. Böylece sermaye devlet tarafından kontrol edilir hale gelmiştir. Bu durum neoliberal sonrası ekonomi anlayışı olarak adlandırılmıştır. Kamu hukuku-özel hukuk ayrımı bulunmayan İngiltere’de kamu hukuku sayılacak alanda genişleme olmuştur. Yeni müdahaleci devlette «yeni kamu işletmeciliği» eskiden olduğu kadar geniş yer tutmayacaktır Postneoliberal dönemde «yeni kamu işletmeciliği»nin eskiden olduğu ölçüde popülerlik kazanması asla beklenmiyor. Hatta bazı görülere göre planlı merkezi kalkınma, kamu hizmeti gibi konular 1970’lerden önceki popülerliğine kavuşacaktır. Yeni müdahaleci devlet anlayışında ekonominin kamu hukuku karşısındaki baskısı azalacaktır. Avrupa Birliğinin durumu Avrupa Birliği, neoliberal ideologlarca modern ulus-devlete alternatif olarak sunulmaktaydı. Ortak para kullanımına geçilmesi, ortak bir Avrupa Anayasası denemeleri bunun göstergesidir. 2008 krizi birçok AB üyesi devleti iflas noktasına sürüklemiş ve AB’nin dağılma sürecine girdiği tezleri savunulmaya başlamıştır. Bu durum devlet yönetiminde yaşanan özel hukukun kamu hukukunu kuşatması ve dönüştürmesi sürecini tersine çevirmişe benzemektedir. Küreselleşme nereye doğru evrilecek? Küreselleşme daha çok neoliberal ekonomi ideolojisi olarak algılanmaktadır. Bu soru bir bakıma neoliberalizmin geleceğini de sorgulamaktadır. 2008 krizi neoliberalizme olumsuz bir anlam kazandırmıştır. 2008 krizi finansal şişkinlik krizi, yeniden üretimin mümkün olmaması, dünya ekonomisinin entegre olması nedeniyle bütün dünyaya yayılması, demokrasi eksikliği ve güvenliğin yeterince sağlanamaması gibi sebeplerin bir sonucudur. ABD ordusunun 1 günde sarf ettiği petrol Bangladeş’in yıllık petrol ihtiyacıdır! Neoliberalizmin sürdürülebilirliğinin zorluğu Güçlü devletler hammadde kaynağı ülkelerden özelleştirme, uzun süreli maden imtiyazları gibi yöntemlerle sürdürülmesi artık daha zor. Çünkü yeni küresel aktörler (Çin, Hindistan) var. Böyle olunca küresel ekonomi hegemonyası ulus devletlerle bir uzlaşma aramak zorundadır. Bu da ulusal hukuk düzenlerinin dikkate alınmasını zorunlu kılar. Artık küreselleşme karşı konulamaz bir doğal yasa gibi sunulamaz Yeni Sosyal Akımlar Küreselleşme karşıtı sosyal hareketler giderek yoğunlaşmıştır. Ancak bu akımlar geleneksel işçi sınıfına mensup değildir. Yeni sosyal hareketler EKONOMİ DIŞINDA da taleplerde bulunmaktadır. Yapısal olarak bürokratik özelliklerden uzak, sosyal medya araçlarından yararlanarak farklı ülkelerden gruplar ortak hareket edebilmektedirler. Meksika, Zapatista’lar akımı, G 8 ve DTÖ karşıtı eylemler (küreselleşme karşıtı), örn.2015 Antalya Yeni Müdahaleci devletle ortaya çıkan tablonun değerlendirilmesi 2008 krizi ulus devleti yeniden yükselen değere dönüştürdü, buna koşut olarak kamu hukuku özel hukuk karşısında alan kazandı Ulus devletin önem kazanması aynı zamanda dünya barışını bozmaya aday çok sayıda aktör demektir Ulus devletler kendi egemenliklerini daha çok önemsediklerinden teknolojik ilerlemeler de dikkate alındığında insan hak ve özgürlüklerinin küresel düzeyde korunmasına olan ilginin azalma olasılığı mevcuttur.