Küresel Isınmanın Etkileri

advertisement
KÜRESEL ISINMANIN
ÇEVRE VE ĐNSANLAR
ÜZERĐNE ETKĐLERĐ
Ders sorumlusu: Prof. Dr. Đnci MORGĐL
KÜRESEL ISINMA
ve
ETMENLERĐ
SANAYĐ ve ENDÜSTRĐYEL GELĐŞĐMLE
Dengenin Bozulması
19. Yüzyılın başında gerçekleşen ve bütün
dünya yaşamını kökten değiştiren sanayi devrimi
ve devamında oluşan kontrolsüz fabrikalaşma
sonucu atmosfere salınan ısı tutucu sera
gazlarının etkisiyle dünyamız geri dönülmez
düzeyde tahrip edilmektedir. Sanayileşmenin,
insanlığın refah düzeyini artırarak yaşamı
kolaylaştırırken, bir yandan da dünyanın ve
dünyadaki yaşamın sonunu hazırladığından
habersizdik.
Son yıllarda ozon tabakası incelmesi, asit yağmurları,
deniz ve akar su kirlenmeleri derken, günümüzde buna
küresel ısınma eklendi.
Fosil yakıtların yakılması sonucu atmosfere karışan
kükürt ve azot oksitleri asit yağmuru olarak yağıp, doğayı
ve çevredeki her şeyi tahrip etti.
Soğutucularda, tarım ilaçları püskürtmede ve köpük
yapıcı olarak kullanılan klorlu, florlu hidrokarbonlar
atmosferin üst katmanlarına ulaşarak ozon oluşumunu
engelledi. Böylece ozon tabası inceldi ve cilt kanserine
neden olan güneş ışınlarının mor ötesi dalga boylarının
yer yüzüne kadar ulaşmasına sebep oldu.
Bu gazların salınımı yasaklanarak bu olay geciktirilmeye
çalışırken, bu kez de başka bir küresel kirlenme “sera
gazı oluşumunda artış ve küresel ısınma” tehdidinden
söz edilir oldu.
Atmosfer katmanları güneşten ve
diğer uzay cisimlerinden gelen
tehlikeli ışınları tutarak sadece
yaşam ve aydınlatma için gerekli
ışınların bize ulaşmasını sağlarlar.
Termosfer en yüksek enerjili
radyoaktif ve kozmik ışınları
tutarken, stratosfer ozon oluşumu
ve bozunması ile yüksek enerjili
(UV) ışınlarını tutar.
Asıl atmosfer olaylarının oluştuğu
troposfer tabakasındaki atmosfer
gazları ise diğer ışınları adeta
süzgeçten geçirerek yer yüzüne
ulaştırır.
Yer yüzünde kirlenmemiş atmosfer yaklaşık
% 78 azot, % 21 oksijen, % 0,9 argon, %
0.03 kadar karbon dioksit ve çok az olarak
da neon, kripton, ksenon ve helyum gibi
diğer soy gazları içerir.
Havadaki karbon dioksit başta olmak üzere
azot ve kükürt oksitleri ile metan gibi bazı
gazlar, su buharı dünyaya düşen ışınları
emdiklerinden daha çok dünyanın çevresine
yaydığı sıcak ışınları, yani ısıyı aynen bir
seranın tuttuğu gibi tutarlar. Bu olaya “sera
etkisi”, bu etkiye neden olan gazlara da
“sera gazları” denir.
Sera etkisi yapan kükürt ve azot oksitleri
asit yağmurları şeklinde yer yüzüne
döndüklerinden zararları daha erken
anlaşılmış olup salınmaları uzun yıllar önce
yasaklanan gazlardır.
Havadaki karbon dioksit miktarı milyonlarca yıldır
sabit kalırken sanayileşme devrimi ile doğal çevrimi
dengesi de bozulmuştur. Yakıtların gittikçe artan
miktarlarda enerji amaçlı ( termik santrallarda,
araçlarda, ısıtma sistemlerinde vb) yakılması ile
artarken, bir yandan da orman varlığı ve yeşil
örtünün azalması ile havadan tekrar bağlanan
karbon dioksit miktarı azalmıştır. Bu dengesizlik
nedeniyle 1850 yılında havadaki karbon dioksit
miktarı milyonda 280 (yani 280 ppm) kadarken,
2000 yılında 380-400 ppm’e ulaşmıştır. Daha acı
gerçek ise havadaki artışının her geçen gün daha
hızlanmasıdır.
Bazı hesaplama ve tahminlere göre havadaki kadron dioksit miktarının 2
katına yükselmesi, dünyamızın ortalama sıcaklığını 2,5-4,5oC artıracaktır.
Bu sıcaklık artışının doğrudan etkisi buzulların erimesine, denizlerdeki su
seviyesinin yükselerek yoğun iskanlı ve verimli sahillerin ve deltaların
sular altında kalmasına neden olurken, dolaylı etkisi daha da ürkütücü
olacaktır.
Küresel
ısınmanın dolaylı etkileri henüz tam bilinmese de “golf stream”
benzeri sıcak hava akımlarını yok ederek önemli iklim değişimlerine,
mevsimlerde kaymalara, bir yandan kuraklık ve çölleşmenin artışına, öbür
yandan aşırı yağış ve sel baskınlarına yol açabilecek, su ve rüzgar erozyonu,
orman yangınları artacak, sulak alanların kuruması hızlanacak, su kaynakları
ve yer altı suları azalacak, çoğu canlı türü yok olacaktır. Şimdiden bazı felaket
sinyalleri görülmeye başlamıştır.
Başlıca Sera Gazları ve Tarihsel Değişimi
- Karbon dioksit (CO2)
- Metan (CH4)
- Nitrik oksit (N2O)
- Hidroflorokarbon (HFC)
Sera gazları
(atmosferik birikim)
- Hidrokarbur perflor (PFC)
- Kükürt heksaflorit (SF6)
- Su buharı (H2O)
CO2
(ppmv)
Hacimce milyonda kısım
CH4
(ppbv)
Hacimce milyarda kısım
N2O
(ppbv)
Hacimce milyarda kısım
Sanayi öncesi(1750-1800)
~280
~700
~275
Günümüzde (1998)
365
1745
314
Yıllık değişim (birikim)
1.5
10
0.8
Atmosferik ömrü (yıl)
5-200
12
120
Küresel Isınma Potansiyeli
1
21
310
Sera Gazı Emisyonunu Etkileyen Faktörler
Fosil yakıtlar :
- Karbon iç
içeriğ
eriği, kalori değ
değeri gibi
yakı
yakıt özellikleri
- Madenin tipi ve yeri
- Yakı
Yakıtın çıkarı
karılma yö
yöntemi
- Doğ
Doğal gaz iç
için boru hattı
hattı kayı
kayıpları
pları
- Dönüşüm verimliliğ
verimliliği
Yakı
Yakıt temini
Nükleer :
Hidrolik :
•
•
•
•
- Tipi (akarsu veya rezervuar)
- Tesis yeri (tropik , kuzey iklimi)
- Baraj inş
inşaatı
aatı için kullanı
kullanılan enerji
- Đnşaat malzemelerinin (beton,
çelik...) üretiminden kaynaklanan
emisyonlar
- Pil üretiminde kullanı
kullanılan silikonun
miktarı
miktarı ve niteliğ
niteliği
- Teknolojinin tipi (amorf, kristal )
- Üretim iç
için kullanı
kullanılan elektriğ
elektriğin
elde edildiğ
edildiği yakı
yakıt cinsi
- Yıllı
llık verim ya da tesis ömrü
mrü
(dü
(düşük kapasite faktö
faktöründen dolayı
dolayı
rüzgar ve gü
güneş
neş enerjisinin kW
başı
na emisyon miktarı
başına
miktarı düşüktü
ktür
ancak kWsaat başı
na emisyon
başına
miktarı
miktarı yüksektir)
Biyokütle :
Güneş :
- Yakıtın çıkarılması,
dönüştürülmesi,
zenginleştirilmesi sırasında
kullanılan enerji
- Yakıt zenginleştirme için
gerekli olan enerji santrifüj
işlemine göre 10 kat daha fazla
sera gazına sebep olur.
- Yakıt özelliği (nem içeriği,
kalori değeri)
- Yakıt hazırlamada kullanılan
enerji (büyütme, hasat, taşıma)
- Tesis teknolojisi
Rüzgar :
- Bileşenlerin üretimi ve inşaat
sırasında kullanılan enerji
- Tesisin yeri (iç bölge ya da kıyı
bölge)
- Verim ya da kapasite faktörü
(bölgedeki rüzgar durumu)
Sektörlere Göre Sera Gazı Emisyonları
KÜRESEL ISINMANIN ĐKLĐM
DEĞĐŞĐKLĐĞĐ ÜZERĐNE
ETKĐSĐ
Gezegenimizde yaşama olanak veren çevre koşullarını
güneşin ısı ve ışık sağlayan ışınlarıyla atmosferin
koruyuculuğuna borçluyuz. Atmosfer bizi uzayın
soğuğundan korur, güneş ise canlı ya da cansız
doğadaki her değişime enerji sağlayan bir güç kaynağı
durumundadır. Đklim, bir yerdeki hava koşullarının geniş
bir zaman ve bölge üzerinde ortalamasıdır.
Bir bölgedeki iklimi belirleyen unsurlar, sıcaklık, rüzgar,
havadaki nem , basınç,ve bunların gün ve yıl içinde nasıl
değiştiğidir. Đklimi etkileyen birçok faktör vardır. Bölgenin
denize yakınlığı, enlemi, deniz seviyesinden yüksekliği,
dağlar ve diğer fiziki faktörler iklimi etkiler.
Ekvator'dan kutuplara doğru düzenli bir biçimde iklim
kuşakları sıralanır, bunların hepsinin kendine özgü bitki
örtüleri vardır. Đklimin, yüzey şekillerinin, akarsularla
göllerin, bitki ve hayvanların hepsi birlikte yeryüzü
üstündeki çeşitli yaşam alanlarını oluşturur; buna doğal
yapı adı verilir.
Herkes tarafından benimsenmiş ideal bir iklim kuşakları ayrımı yoktur.
Kuşaklar genellikle yalnızca ısı ve yağışa göre belirlenmiş ve bunların
canlılar dünyası, yani bitki ve hayvanlar üstündeki etkilerine göre
düzenlenmiştir. Doğal olarak, belirli bir iklimin egemen olduğu yerde
de orman, step, çöl ya da tundra gibi belirli bir bitki örtüsü bulunur
MATEMATĐKĐ ĐKLĐM KUŞAKLARI
Matematiği iklim kuşakları ile sıcaklık kuşakları birbirinden farklıdır.
Çünkü matematiği iklim kuşaklarında eksen eğikliği, sıcaklık
kuşaklarında ise sıcaklıklar esas alınmıştır.
Ekvator’la ekliptik arasındaki açı
23˚27’ dan daha büyük olsaydı;
•
•
•
•
•
•
Dönenceler Ekvator’dan uzaklaşırdı.
Kutup daireleri de Kutup noktalarında
uzaklaşırdı.
Tropikal kuşak ve Kutup kuşağı
genişler, Orta kuşak daralırdı.
Güneş ışınlarının dik geldiği alanlar
genişlerdi.
Gece ve gündüz arasındaki zaman
farkı artardı (Ekvator hariç).
Mevsimlik sıcaklık farkları artardı.
Ekvator çevresinde ortalama sıcaklık
azalırdı.
Ekvator’la ekliptik arasındaki açı 23˚27’ dan küçük olsaydı yukarıdaki
sonuçların tam tersi olurdu.
Sıcaklık kuşaklarının sınırları deniz seviyesine indirgenmiş sıcaklık
esas alınarak belirlenir. Sıcaklık kuşaklarının oluşmasında Yer’in şekli,
kara ve denizlerin dağılışı, sıcak ve soğuk su akıntıları ile genel hava
dolaşımı etkili olmuştur.
Sıcak Kuşak: Yıllık ortalama deniz seviyesi sıcaklıklarının 20˚C ve üzerinde
olduğu alanları kapsar. Sıcak kuşakta yaz şartları egemendir.
Orta Kuşak: Yıllık ortalama deniz seviyesi sıcaklıklarının 10˚C ve 20˚C
arasında olduğu alanları kapsar. Yılda dört mevsimin belirgin şekilde yaşandığı
tek kuşaktır.
Soğuk Kuşak: Yıllık ortalama deniz seviyesi sıcaklıklarının 10˚C’nin altında
olduğu alanları kapsar. Soğuk kuşakta kış şartları egemendir.
Küresel ısınmanın önemli etkilerinden olan iklim
kuşaklarının kayması sonucu, yağmur kuşağı
kuzeye doğru genişleyecek. Ancak bu
genişleme sonunda yağışlar her bölgede
artmayıp, belli bölgelerde yoğunlaşacak.
• Güney
Avrupa'daki yaz
yağmurları azalırken,
Amerika, Avrupa ve
Asya'nın 55 Kuzey
enleminin yukarılarında
kar yağışı artacak.
Daha güneyde kar
yağışı azalırken,
yağmurlarda bir artış
olacak; karın toprakta
kalma süresi azalacak.
Şiddetli yağmurlar daha
sık yağacak ve daha
çok su bırakacak.
Sağanak yağışların
artışı, yüzey nemliliğini
ve bitki örtüsünü
etkileyecek. Bunun
sonucunda suyun
toprakta süzülmesi
azalacak, seller artacak.
Dünyada gerçekleşen bazı değişiklikleri örnek olarak verecek
olursak:
Grönland’daki buzulların erimesi deniz seviyesini 7
metre arttırabilir.
Kuzey
kutbundaki kalıcı buzulların erimesi bu hızla giderse
20 yıl sonra yazın kuzey kutbunda buz örtüsü kalmayacak (bu
deniz seviyesini fazla etkilemiyor)
Kuzey
Atlantik akıntısı
durursa kuzey
yarım kürede
deniz
seviyesine 1
metre daha
yükselme
olabilir.
Pek çok bölgede kuraklık,
seller, orman yangınları
artıyor. Akdeniz
bölgesinde Đtalya ve
Avusturya’da kuraklık
belirgin olarak başladı
Yeraltı su seviyeleri
kuraklık ve kalıcı kara
buzullarının erimesi
nedeniyle en az 10 cm
düşecek.
Tropikal bölgelerde
kasırga ve tayfunlar
artıyor. Deniz suyu
yüzeyindeki sıcaklığın
artması nedeniyle bu
kasırga ve tayfunların
taşıdığı enerji ve
yıkıcılık artıyor.
1970’den bu yana
kasırgaların şiddeti ve
sıklığı giderek artıyor,
2005 kasırga sezonu
tüm zamanların
rekorunu kırdı.
KÜRESEL ISINMANIN
CANLI YAŞAMI
ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ
KÜRESEL ISINMA BĐRÇOK
CANLI TÜRÜNÜN YOK
OLMASINA DA NEDEN
OLACAK!
Đngiltere
hükümeti tarafından
yaptırılan bir araştırmaya göre,
küresel ısınma göçmen kuşlar da
dahil bir çok hayvan türünün
soyunun tükenmesine yol açabileceği
belirtiliyor.
Raporda,
küresel ısınmanın, şimdiden
bazı kuşların ve diğer bazı
hayvanların göç yollarında değişikliğe
yol açtığı kaydediliyor.
Örneğin normal olarak daha sıcak
ülkelerde görülen bazı kuş,
kaplumbağa ve balık türleri artık
giderek artan bir şekilde Đngiltere'de
de görülmeye başlandı.
Küresel ısınma nedeniyle deniz
kaplumbağaları ve birçok kus türü göç
yollarını değiştirerek kuzeye kaydırıyor
Aslında
bir çok
tür göç yollarını
kuzeye
kaydırarak yeni
iklim koşullarına
uyum sağlamayı
başarıyor.
Fakat yapılan
araştırmada bazı
hayvanların
bunu
yapamayacağına
da dikkat
çekiliyor.
Örneğin kutup
ayıları ya da fok
balıklarının doğal
çevreleri, Kuzey
kutbundaki
buzulların
erimesiyle giderek
yok oluyor.
Küresel ısınmayla
buzsuz sezonun
uzaması kutup
ayılarını aç
bırakıyor. Yem
bulamayan kutup
ayıları birbirlerini
yemeye başlıyor.
Örneğin sinekkapan adı verilen göçmen
kuşlar, baharda üreyen tırtıllarla
besleniyor. Ancak, küresel ısınma
milyonlarca yıllık bu döngüyü bozdu.
Tırtıllar baharın daha erken gelmesiyle
önceki yıllara göre daha önce ürüyor. Ancak
göçmen kuşlar üreme döneminde tırtılların
ritmine ayak uyduramayınca yem
bulamıyor ve aç kalıyor
Bu
bulgu küresel ısınmayla doğadaki
değişimlere ayak uyduramayan bazı
hayvan türlerini ne gibi tehlikelerin
beklediğini göstermesi açısından
oldukça düşündürücü.
.
Aslında,
doğa milyonlarca yıldır iklim
değişikliklerine uyup evrilerek var
olmuş. Fakat , uzmanlar son
değişikliklerin çok hızlı olduğunu bu
nedenle bir çok türün kendilerini yeni
koşullara uydurmaya vakit
bulamadığına dikkat çekiyorlar.
K
ÜRESEL
KÜRESEL
ISINMANIN Ç
EVRE
ÇEVRE
Ü
ZERĐNE ETK
ĐSĐ
ÜZERĐNE
ETKĐSĐ
Çevre nedir?
Đnsanların ve diğer canlıların
yaşamları boyunca ilişkilerini
sürdürdükleri ve karşılıklı olarak
etkileşim içinde bulundukları,
fiziki, biyolojik, sosyal,
ekonomik ve kültürel ortam.
Yani kısaca canlı varlıkları
etkileyen dış tesirlerin tümüne
çevre denir.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi
biz insanlar çevrenin bir parçası
yani diğer canlılarla aynı ortamı
paylaşan varlıklarız. Ama sanayi
devriminden sonra parça olma
durumu ortadan kalktı ve
çevre-dünya sanki sadece bize
aitmiş gibi davranmaya
başladık.
Enerji
üretim
biçimlerimiz,
tüketim
alışkanlıklar
ımız ve
yaptığımız
savaşlar
çevremize
geri dönüşü
çok zor
hatta
imkansız
olan
zararlar
verdi.
CO2 döngüsünü sekteye uğratıyoruz, üretim ve tüketim şekillerimiz asit
yağmurlarına sebep oluyor ve ormanlara zarar veriyor, ekosistemlerin
işleyişini değiştiriyoruz, içme suyu rezervlerimizi bir bir azalıyor ve
kuraklık bizleri ve küresel ısınmada hiçbir suçu olmayan çevremizdeki
canlıları etkilemeye başladı bile.
CO2 döngüsü ve canlılar için
önemi
Sürekli tüketmemize
rağmen neden oksijen ve
karbondioksit bitmemiştir
ve günümüze gelmiştir?
Bu soruyu en iyi oksijen
ve karbondioksit döngüsü
açıklar çünkü bitkiler
karbondioksit tüketirken
oksijen üretirler insanlar
oksijen tüketirken
karbondioksit üretirler.
CO2 döngüsü ve canlılar için
önemi
Karbon atomlarının
fiziksel, jeolojik,
kimyasal ve diğer
süreçler sonucunda
atmosfer, okyanuslar,
yeryüzü ve canlı
sistemler arasında
dolanımına karbon
döngüsü diyoruz
Karbonun dünyamızda 4 büyük rezervi vardır.
Atmosferde karbondioksit hâlinde;
Deniz ve tatlı
sularda
bikarbonat ve
karbondioksit
hâlinde
Bütün canlılarda ise
ana yapı maddesi
olarak bulunur.
Oksijen-Karbondioksit döngüsünü
gerçekleştiren faktörler
1. Güneş
2. Havadaki karbondioksit
3. Okyanuslar
4. Fotosentez
5. Havadaki Oksijen
6. Hücresel solunum
7. Fosil yakıtlar
8. Volkanlar
9. Yeryüzü hareketleri
Güneş enerjisi ile birlikte, tüm canlıların yaşamlarını
sürdürebilmeleri için gerekli olan enerjinin bitkiler
tarafından üretilebilmesi için karbondioksit kullanılır.
Bir gaz olan karbondioksit okyanuslardan,
Yakılan fosil yakıtlardan
(Doğalgaz,Kömür,Petrol
ürünleri vb.)
Volkanların patlamasından ve
canlıların yaptıkları solunumla
elde edilir. Atmosferde
yaklaşık olarak 23 milyon ton
karbondioksit vardır.
Dünya üzerindeki karbondioksit kaynakları
Okyanuslar...............................: % 71
Fosil yakıtlar.............................: % 22
Yaşayan hayvanlar ve bitkiler..: % 3
Ölü ve çürümüş materyaller …: % 3
Atmosfer...................................: % 1
Okyanuslar en büyük karbon depolarıdır ve atmosferle karbon
alışverişi hızlıdır. Okyanuslar karbondioksiti, karbonat
bileşimleri halinde (Karbonatlar poliatomik iyonlardır. –CO3) ve
gaz olarak atmosferdekinden 50 kat daha fazla depo edebilirler.
Karbondioksit okyanus yüzeylerinin yakın bölümlerinde
eriyebilir. Okyanuslar soğuk oldukları zaman daha fazla
karbondioksiti absorbe ederler. Okyanuslar her yıl atmosferden
yaklaşık 104 milyar ton karbondioksit çeker ve 100 milyar ton
kadar da karbondioksit salar.
Ormanlar ve küresel ısınma
Bitkiler, fotosentez
yoluyla yılda 100 milyar
ton karbon emer ve buna
yakın bir miktarı da
solunumla bırakırlar. Yani
ormanlar bir tahliye deliği
işlevi görüyor.
Atmosferdeki CO2'yi
toplayarak bu gaza bağlı
ısınmayı azaltan küresel
bir çevre hizmeti yapıyor.
Ancak, bu durum kalıcı
olmayabilir.
Bitkiler fotosentez yoluyla
atmosferden aldıkları
karbondioksiti topraktan
aldıkları suyun da yardımıyla
glikoza dönüştürürler. Glikozu
hem besin olarak kullanır hem
de seliloza dünüştürerek yaprak
ve gövdelerini büyütürler. Kara
bitkileri fotosentez yoluyla her
yıl yaklaşık 100 milyar ton
karbon dioksiti atmosferden
çeker. Bitkiler, hayvanlar ve
toprak her yıl soluma yoluyla
100 milyar ton karbon dioksit
salar.
nCO2 + 2nH2O + Işık enerjisi → (CH2O)n + nO2 + nH2O
Atmosferdeki
Atmosferdeki karbon
karbon dioksit
dioksit oranım
oranım düşürecek
düşürecek
ormanlar da
da hızla
hızla yok
yok ediliyor.
ediliyor. Fosil
Fosil yakıtların
yakıtların
ormanlar
tüketimi ve
ve ormansızlaştırma
ormansızlaştırma yüzünden
yüzünden her
her yıl
yıl
tüketimi
atmosfere yaklaşık
yaklaşık 77 milyar
milyar ton
ton karbondioksit
karbondioksit
atmosfere
salınıyor.
salınıyor.
Atmosferde Karbondioksit
Fazlası Olursa Ne Olur?
Karbondioksit atmosferi
oluşturan su buharı ve
diğer birçok gazla
birlikte, dünyaya sera
etkisi yaparak
soğumasını önlemekte
ve yeryüzünü ortalama
14 derece sıcaklıkta
tutmaktadır.
Şayet CO2 veya diğer
sera gazların varlığı
olmasaydı, gezegenimiz
daha soğuk olacaktı.
Son 150 yıldan beri artan karbondioksit oranı
dünyanın %30 oranında ısınmasına neden
olmuştur.
Ormanların kesilmesi
karbonun en önemli
depo alanını ortadan
kaldırır. Bilimsel
araştırmalar Sanayi
devriminin gerçekleştiği
yaklaşık 150 yıldan beri
atmosferdeki
karbondioksit oranının
arttığını ve kullanım bu
hızla sürerse gelecek
100 yıl içinde
karbondioksit oranının
2-3 misli artacağını
gösteriyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu,
aldığı bir kararla küresel ısınmaya
neden olan karbondioksit salınımını
düşürmek için harekete geçti. Yani
egzozdan çıkan zehirli gazları
azaltma kararı aldı. Zorunlu emisyon sınırı getiren
kararla, otomobil üreticilerinin motor, klima ve lastik
teknolojilerini iyileştirilmesi isteniyor. Ayrıca, daha
.
.
fazla biyoyakıt kullanımı ile
.
karbondioksit salınımının . . .. .
.
düşürülmesi amaçlanıyor.
Tropikal Kesimdeki Ormanlar
Korunmalı
Yeryüzündeki tropikal ormanlardaki
ağaç kesiminin yarı yarıya azaltılması,
2100 yılına kadar sera gazları
emisyonunun yüzde 12 azalmasını
sağlayacak. Kurtarılacak alanlar yılda
500 milyon ton karbondioksit çekecek.
Asit yağmuru nedir?
Atmosfere yayılan kükürt
dioksit ve azot dioksit
gazlarının kimyasal
dönüşümlerden geçtikten sonra
bulutlarıdaki su damlacıkları
tarafından emilmesi ile oluşur.
Daha sonra bu damlacıklar
yeryüzüne yağmur, kar gibi
yollarla düşerler. Bu toprağın
asitlik miktarını arttır ve tatlı
su kaynaklarının kimyasal
dengesini bozar. Havadaki
tipik karbondioksit
konsantrasyonunda oluşan
yağmurun pH'ı 5.6
civarnındadır. Bu yüzden pH'ı
5.6'nın altındaki yağmur asit
yağmuru olarak nitelendirilir.
H2O+SO2==>H2SO3
Asit yağmuru bitkilere, nehir ve göllere ve bunların içinde
yaşayan canlılara son derece zararlıdır. Bazı yerlerde
ormanların ölümüne neden olmaktadır. Ve insanlarla
hayvanların içtikleri suları kirletmektedir. Toprağın asitlik
miktarını arttırır ve tatlı su kaynaklarının kimyasal
dengesini bozar. Havadaki tipik karbondioksit
konsantrasyonunda oluşan yağmurun pH'ı 5.6
civarnındadır. Bu yüzden pH'ı 5.6'nın altındaki yağmur
asit yağmuru olarak nitelendirilir.
Ama doğal asit kaynakları yüzünden yağmurun pH'ı
zaten 4.5 ile 5.6 arasında değiştiği için 5.0'ın altı daha
doğru bir ölçü olarak nitelendirilebilir.
Kutup buzlarının
katmanlarını
incelenmesi asit
yağmurlarının
seviyesinin arttığını
kanıtlıyor. Endüstri
devrimi'nin
başlangıcında 6 olark
ortalama pH 4.5 ila 4
seviyesine kadar
düşmüştür.
Asit yağmurlarına yol açan emisyonlar
Asit yağmurlarına yol
açan gazların en
önemlisi kükürt
dioksit'tir.
Doğal kaynaklar Asit
yağmurlarına sebep
olan gazların doğada
bulunan en önemli
kaynağı
yanardağlardır.
Đnsan faaliyetleri
Asit yağmuruna yol açan en
önemli faktör insan faaliyetidir.
Elektrik üretimi, fabrikalar ve
motorlu araçlar gibi pek çok
insan yapımı nesne zararlı
gazları atmosfere bırakır. Bu
gazlar asite dönüşüp yere geri
düşmeden önce yüzlerce
kilometre taşınabilirler.Ayrıca
asit yağmuruna neden olan
sebeblerden en önemlisi
parfüm ve deodarantlardır...
Asit yağmurunun çevreye etkisi
Daha çok ağaçların
yapraklarındaki gelişmeyi
önlemesiyle ormanlık
alanlarda etkili olduğu
bilinen asit yağmurlarının,
son yıllarda endüstriyel
faaliyetler, fosil yakıt
kullanımı,kara ve hava
yolu ulaşım araçlarındaki
yoğunluğun etkisiyle
deniz ve okyanusları
olumsuz etkilediği,
buradaki canlı yaşamı
tehdit ettiği bildirildi.
yağmurları
Asit ya
ğmurları denizleri tehdit ediyor
Artık,
hızla
arttığı
oranı,
Art
ık, h
ızla artt
ığı belirlenen asit oran
ı, deniz ve
canlıları
okyanuslardaki canl
ıları tehdit etmekte, toplu
balık
ölümlerine
açmaktadır.
bal
ık ö
lümlerine yol a
çmaktadır. Bu ssüreçte,
üreçte,
kirliliğe
kalıyor.
kirlili
ğe adapte olan ttürler
ürler ise hayatta kal
ıyor.
Hayatta kalan bu ttürler
ürler de beslenme zincirinin
son halkas
halkasını
oluşturan
sağlığını
ını olu
şturan insan sa
ğlığını tehdit
edebiliyor.””
edebiliyor.
Küresel ısınmanın ekosistemler
üzerine etkileri
Belirli bir alanda
bulunan canlılar ile
bunları saran cansız
çevrelerinin karşılıklı
ilişkileri ile meydana
gelen ve süreklilik arz
eden ekolojik
sistemlere ekosistem
denir.
Organizmalarla cansız
çevre elementleri
birbiriyle sıkı sıkıya
bağlıdır. Karşılıklı olarak
madde alışverişi yapacak
biçimde birbirlerine etki
yapan organizmalarla,
cansız maddelerin
bulunduğu herhangi bir
doğa parçası bir
ekosistemdir.
Su, Dünya'nın doğal kaynaklarından biridir. Bu kaynağın büyük bir
kısmı, okyanuslardaki tuzlu sudur. kullandığımız su genellikle tatlı
sudur. Dünya su kaynağının yalnızca %3'ü tatlı sudur. Bunun da üçte
ikisi donmuş halde bulunur. Kalan %1'lik kısım yüzey suları ya da
yeraltı sularıdır. Yeraltı suları, kullanılabilir su kaynağının üçte ikisini
kaplar. Yüzey suları, bildiğimiz ırmaklar, akarsular, göller ve dereleri
kapsar. Yeraltı suları, toprak içindeki boşlukları ya da kayaların
arasındaki boşlukları dolduran sulardır.
Küresel ısınmanın deniz
ekosistemi üzerine etkisi
Son 250 yılda insanoğlunun atmosfere
saldığı CO2’nin yarısını dünya denizleri
emdi. Bunun sonucunda dünya
denizlerinde pH seviyesi 0.1 birim
düştü. Küresel ısınma sürerse, 2100
yılında pH seviyesi 0.5 birim daha
düşecek. Bu süreç, denizlerdeki yaşam
koşullarının, yüz milyonlarca yıl
öncesine geri dönüşü demek.
Yükselen CO2
seviyesi balıklar ve
deniz kabuklularının
solunumunu ve
üremesini de
zorlaştıracak.
Yeryüzündeki tüm
canlı yaşamını
destekleyen dünya
denizlerinin
asitlenmesi, ilk etapta
mercanları
kemirmeye
başlayacak. Asit
oranının yükseldiği bir
ortamda, mercanların
kalsiyum karbonatlı
kabukları eskisi kadar
sertleşemeyecek ve
bu canlılar
beslenemeyecekler.
Bunları yiyerek
beslenen balıklar ise,
besinsiz kalacak.
Kıyıdaki şehirler tehdit altında!
Dünyadaki büyük şehirlerin üçte ikisinin, küresel
ısınmanın tehlikeli etkilerinin görüleceği kıyı
şeritlerinde bulunduğu bildirildi.
Dünyadaki her 10 insandan biri, küresel ısınma
yüzünden suların yükselmesi riskinin bulunduğu
kıyı şeritlerinde yaşıyor.
Araştırmaya göre, "deniz seviyesinden 10
metreden alçak yerler olarak
tanımlanan" kıyılarda, 634 milyon kişi yaşıyor.
Küresel ısınmanın göl ekosistemi
üzerine etkisi
MANYAS GÖLÜ’DE SU AZALINCA
KUŞLAR KARADA KALDI..
Yetersiz yağış nedeniyle Manyas
Gölü’nde su seviyesi bir buçuk
metreye yakın düştü. Bu da
kıyılarda su çekilmesi demek.
VAN GÖLÜ KURUYOR
Göl ve çevresinde yıllık
ortalama sıcaklık 1 derece arttı
ve Van Gölü kurumaya başladı.
Küresel ısınmanın akarsu
ekosistemi üzerine etkisi
Barajlar,
taşımacılık,
kirlenme ve iklim
değişiklikleri
nedeniyle
milyonlarca
kişiye
su
sağlayan
nehirler giderek
kuruyor.
Küresel Isınmanın Buzullara Etkisi
Đnsanların neden olduğu
küresel ısınmanın
sonucunda buzulların
eriyerek deniz seviyelerini
yükselteceği biliniyor.
Alman araştırmacıların
yaptığı bir simülasyon,
okyanus sularının şimdiye
dek tahmin edilenden
yüzde 59 daha yüksek bir
seviyeye çıkacağını
gösteriyor.
küresel ısınmanın
neden olduğu buzul
erimeleri ile
okyanuslardaki su
miktarının artacağını,
bunun sonucunda da
deniz seviyesine
yakın bölgelerin sular
altında kalacağını
belirtti.
KÜRESEL ISINMAYLA NASIL BAŞA
ÇIKARIZ?
NELER YAPABĐLĐRĐZ?
Küresel ısınmanın yaratacağı felaket
senaryolarından çok azının bile oluşmasını
istemiyorsak an basta sera gazlarının
artışını sınırlandırmak, hatta miktarlarını
azaltmak zorundayız
Peki bize düsen görevler??
-Enerji dostu ampuller kullanılmalı.
-Televizyonlar bekleme konumunda
bırakılmamalı.
-Doğru ışıklandırma kullanılmalı.
-Klima yerine vantilatör kullanılmalı.
-Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı.
-Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak
şekilde yerleştirilmeli.
-Bilgisayarlar bekleme
konumunda
bırakılmamalı.
-Toplu taşıma araçları tercih edilmeli.
-Kısa mesafelere arabayla gitmek
yerine, yürümeli.
-Kurşunsuz benzin tüketen araçlar
tercih edilmeli.
-Aracın taşıma kapasitesi aşılmamalı.
-Uzun duraklamalarda aracın kontağı
kapatılmalı.
-Tüketiciler, uzun
ömürlü ürünlere
yönelmeli.
-Geri
dönüştürülemeyen
ambalajlarda satılan
ürünler alınmamalı.
-Başta PVC olmak
üzere, plastik
ambalajlardan
kaçınmalı.
-Şişe ve kavanoz gibi
cam ürünler tercih
edilmeli.
-Plastik poşet ve
yiyecek kapları gibi
ürünler yeniden
kullanılmalı.
-Alışverişlerde plastik
poşet kullanılmamalı
- Çamaşır suyu
tüketimi en aza
indirilmeli.
-Akan tesisatlar
onarılmalı.
-Hortumla sulama
ve yıkama
yapılmamalı
-Diş fırçalama,
bulaşık
yıkama,
traş esnasında
musluk açık
bırakılmamalı.
ÇÖZÜM OLARAK ALTERNATĐF
ENERJĐ KAYNAKLARI
Rüzgar
enerjisi 2050 yılına kadar
dünya elektrik ihtiyacının yüzde 34
ünü karşılayabilecek potansiyele
sahip.Bu hedefe ulaşılabildiği takdirde
2050 yılına kadar toplam 113 milyar
ton karbondioksitin atmosfer
salınması engellenebilir.
Rüzgar enerjisi tercih sebepleri
sunlardır:
Atmosferi kirletici etkiye
sahip gazların
salınmaması,
Temiz bir enerji kaynağı
olması,
Kaynağının
tükenmemesi (güneş,
dünya ve atmosfer
olduğu sürece),
Rüzgâr tesislerinin
kurulumu ve
işletilmesinin diğer
tesislere göre daha kolay
olması,
Enerji üretim
maliyetlerinin düşük
olması,
Güvenilirliğinin artması
Güneş enerjisi tercih edilme sebepleri
Doğrudan güneş
enerjisini kullanır.
Doğal ısıtma ve
soğutma sistemleri
kullanarak binaların
gereksiz ve aşırı ticari
enerji tüketimlerini
önler,
Çevre değerlerini
korur,
Doğal ve sağlığa
zararsız
malzemeler kullanır
Ekonomiktir
Dışa bağımlı değildir.
Yaşanabilir bir dünya için
elimizden geleni yapmalıyız
HAZIRLAYANLAR
Derya ÇAKICI
Hale SÜMERKAN
Özlem ŞAHĐN
Download