global strateji enstitüsü

advertisement
HABER BÜLTENİ
10 Temmuz 2007
Haber Özetleri
Irak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Henüz gündemimize bir tezkere olayı şu
anda yok. Bu demek değildir ki olmaz, gerektiğinde bu konuda atılması
gereken adım ne ise hep söylüyorum, bunu hiç tereddüt etmeden atarız", dedi.
Kerkük'teki son gelişmelere değinen Erdoğan, "Kerkük'te Türkmen
kardeşlerimizin oturduğu bölgeye yapılan insanlık dışı saldırı, bizi ciddi
manada üzmüştür, bunu şiddetle ve nefretle kınadığımızı ifade ediyorum. Ve
'en sert tepkiyi vereceğimizi' söyledik. Bunun tedbirlerinin alınması lazım,
bunun birinci dereceden sorumlusu Irak Merkezi Hükümetidir", diye konuştu.
TRT 2'de canlı yayınlanan "Seçim 2007" programında soruları yanıtlayan
Erdoğan, ''Diplomasiye çok önem verdiniz, terörün ortadan kalkması için
diplomatik çabanın ortaya konması gerektiğini her zaman vurguladınız.
Meclis'e gelecek tezkere konusu vardı, Irak'ın kuzeyine yapılacak olası bir
operasyon. Tezkere Meclis'ten çıkacak mı?" sorusuna, "Şu anda değil, seçime
12 günümüz var, 12 günlük süre içerisinde henüz gündemimize bir tezkere
olayı şu anda yok. Bu demek değildir ki olmaz, gerektiğinde bu konuda
atılması gereken adım neyse, hep söylüyorum, bunu hiç tereddüt etmeden
atarız. Ama seçim sathi mahallinde, şu anda iktidarıyla muhalefetiyle
koşuyoruz. Ve bu işi gerek kılacak bir adımı ilgili birimlerimiz, kuruluşlarımız
bize henüz rapor etmiş de değiller", diye yanıt verdi. "Her an bu tür şeylere
hazır durumdayız" diyen Erdoğan sözlerini "Kendilerine de ilgili ülkelere de
bunları söylüyoruz, diyoruz ki 'bakın Irak Merkezi Hükümeti Amerika ve
Türkiye üçlü olarak burada atılması gereken adımları atalım.' Amerika terör
konusunda bazı sıkıntılar yaşadı. Türkiye'den yardım istediğinde Türkiye
elinden gelen her şeyi yaptı. Şimdi Türkiye terörle bu tür mücadele yürütürken
Amerika'nın sesiz kalmasını biz üzülerek bir defa şu anda takip ediyoruz;
çünkü bize verilmiş sözler vardı, bu sözlerin yerine gelmesi lazım. Gelmezse
biz başımızın çaresine bakarız. Türkiye bu kararı verecek güçtedir, bu yapıya
sahiptir”, diye konuştu. (AA)

Beyaz Saray sözcüleri, PKK'nın bir terör örgütü olduğunu; ancak bu örgütle
Türkiye, Irak ve ABD'nin birlikte mücadele etmesi gerektiğini dile getirdiler.
Beyaz Saray sözcüsü Tony Snow, ''PKK ve terör örgütleri kesinlikle bizim için
kaygı kaynağı'', dedi. ''Ancak, Irak'ın toprak bütünlüğünün tanınması da
önemlidir'' diyen Beyaz Saray’ın diğer bir sözcüsü Gordon Johndroe, ''ABD, bu
1
sorunun Türklerin PKK terörüyle karşılaşmak zorunda kalmadan
çözümlenmesini ve Türkiye, Irak ve ABD'nin sonuçta teröristlere karşı hep
birlikte çalışmasını diliyor'', diye konuştu. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı
sözcüsü Sean McCormack, Türk ordusunun Güneydoğu Anadolu'da teröre
örgütü PKK'ya karşı geniş çaplı operasyonlar düzenlemesinin olağan
olduğunu belirtti. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Türkiye'nin bölücü terör
örgütü PKK'nın faaliyetleri konusundaki haklı endişelerini anladıklarını ve bu
konunun müzakere edilebileceğini, "Irak ile ABD ve Türkiye arasındaki
güvenlik komitesine ev sahipliği yapmaya hazır olduklarını" söyledi. (AA)

Irak'ta, Tuzhurmatu kentindeki Emirli bölgesinde Cumartesi günü düzenlenen
ve 154 kişinin hayatına mal olan saldırının ardından bölge emniyet müdürü
gözaltına alındı. Selahaddin Valisi Hamad Hamud Şagti, Associated Press
ajansına yaptığı açıklamada, gözaltına alınan Emirli emniyet müdürünün
güvenlik alanındaki başarısızlığı nedeniyle sorgulandığını, ayrıca bölgeye 250
polisin gönderildiğini söyledi. Iraklı bir milletvekili, saldırıdan önce 26 bin
nüfuslu bölgede yalnızca 30 polis olduğunu belirtiyor. Bu arada, Şii Türkmen
milletvekili Abbas El Bayati, Bağdat'ta gazetecilere yaptığı açıklamada, yeterli
güvenlik gücü olmadığı için bölge sakinlerinin kendilerini korumaları için
silahlanmalarına yardım edilmesi gerektiğini söyledi. Bu arada, Türkiye'nin,
Irak'ın Tuzhurmatu kentinin Emirli bölgesinde geçen Cumartesi düzenlenen
bombalı saldırıda yaralananları almak üzere bölgeye yeniden ambulans uçak
göndereceği bildirildi. (AA)

Irak Türkmen Cephesi'nden Ali Haşim Muhtaroğlu, "Irak hükümetinden,
Türkmen bölgelerini ve etrafını korumak üzere Türkmen askeri birimler
oluşturulmasını istediklerini" söyledi. Bu arada, Irak'ta bilinen direniş
gruplarından "Cihat ve Reform Cephesi" bir açıklama yaparak Emirli saldırısını
kınadı. Açıklamada, tüm cihat gruplarına da bu eylemlere karışmadıklarını
açıklamaları, saldırıyı kınamaları ve saldırının arkasındakileri ortaya
çıkarmaları çağrısında bulunuldu. Mayıs ayında kurulan Cihat ve Reform
Cephesi grubu, idam edilen devrik lider Saddam Hüseyin rejimiyle bağlantılı iki
büyük Sünni direniş grubunun ittifakından oluşuyor. (AA)

Kürt Listesi üyesi Mahmut Osman dün yaptığı açıklamada Irak
Parlamentosunda bulunan Kürt Listesi’nin, Petrol Yasasının bu şekline onay
vermeyeceğini belirterek, Irak hükümeti ile Kürt Listesi arasında yapılan
anlaşmayla bu yasanın aynı olmadığını ve bu yasada kendilerinin haberi
olmadan bazı değişiklikler yapıldığını belirtti. (www.aswatalairaq.info)

Irak Ulusal Listesi Başkanı İyad Allavi dün yaptığı açıklamada, yeni bir siyasi
cephenin kurulacağını belirterek, yeni cepheye Irak Uzlaşma Cephesi, Fazilet
Partisi ve El-Sadr grubunun bazı üyeleri ile Irak hükümeti ve parlamentodaki
bazı grupların katılacağını ve bu konuda görüşmelerin devam ettiğini bildirdi.
(EL-ŞARK EL-AVSAT GAZETESİ)

Birleşik Irak İttifakı üyesi Hasan El-Süneyid dün yaptığı açıklamada, Irak İslami
Yüksek Konseyi, Dava Partisi, KDP ve KYB’den oluşacak yeni siyasi
oluşumun “Ilımlılar Cephesi” adı altında gelecek hafta ilan edileceğini
belirterek, Cepheye 140 milletvekilinin katılacağını bildirdi. (EL-ŞARK EL-AVSAT
GAZTESİ)
2

Irak güvenlik, savunma ve dışişleri yetkililerinden oluşan üst düzey bir heyetin
bugün Suudi Arabistan'a giderek, terörle mücadele alanında iki ülke arasındaki
ilişkileri geliştirme yollarını arayacakları belirtildi. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar
Zebari, Irak heyetinin bugünkü Suudi Arabistan ziyaretiyle ilgili olarak, "Bu,
hükümetin terörle mücadelesine yardım edecek çok olumlu bir adım", dedi ve
Irak ile Suudi Arabistan'ın karşılıklı olarak yararına olduğunu söyledi. Suudi
Arabistan'daki bazı Sünni din adamları, Şiilerin yönettiği Irak hükümetini
Irak'taki Sünnilerin korunmasını sağlayamadığı gerekçesiyle eleştirmişti.
Zebari, iki ülkenin de ortak çıkarının, aşırı hareketlere karşı korunmak amacını
taşıyan bir ilişki kurmak olduğunu belirterek, Iraklı ve Suudi Arap yetkililerin iki
ülkenin güvenliğini ilgilendiren bütün meseleleri ele alacaklarını söyledi ve
"Suudi Arabistan'ın da hepimiz gibi terörden zarar gördüğünü düşünüyorum",
dedi. Amerikalı uzmanlar, Irak'taki Şii-Sünni çatışmasının, Suudi
Arabistan'daki Sünniler ve İran'daki Şiilerin desteğiyle bu noktaya geldiğini dile
getiriyor. (AA)(AFP)

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, uluslararası toplumdan Iraklı
mültecilere yardım eden ülkelere destek sözlerini tutmasını istiyor. Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Irak'ta yaşanan şiddet olaylarından
kaçarak Ürdün ve Suriye'ye sığınan yüz binlerce mülteciye uluslararası
toplumun acil yardım elini uzatmasını istedi. Nisan ayında Cenevre'de yapılan
toplantıda, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer batılı ülkeler, Iraklı mültecilere
yardım konusunda taahhütlerde bulunmuştu. Ancak Iraklı mültecilere yalnızca
iki ülke; Suriye ve Ürdün büyük ölçüde destek veriyor. Birleşmiş Milletler
yetkilileri, Ürdün ve Suriye'ye 2 milyondan fazla mültecinin akın ettiğini ve bu
ülkelerin mülteci yükünü daha fazla kaldıramayacağını belirterek, gelişmiş
ülkelerin bir an önce yardım elini uzatmasını istedi. Suriye'ye her hafta sağlık
hizmetine muhtaç binlerce Iraklı akın ediyor. Suriye ve Ürdün’e sığınan Iraklı
mülteci çocukların çok az bir kısmı eğitim imkânı bulabiliyor. Yetkililere göre,
durumları giderek kötüye giden Iraklı mültecilere yardım için yüz milyonlarca
dolar gerekiyor. Birleşmiş Milletlerin Iraklı mülteciler için ayırdığı fona şu ana
kadar 70 milyon dolar aktarılmış durumda. Yetkililer, hem mültecileri kabul
etmeyen hem de insani yardımda bulunmayan Batılı ülkelerin bu uygulamaları
karşısında, Suriye ve Ürdün'ün sert önlemler almasından kaygı duyuyor. (TRT)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD Başkanı George W. Bush'un isteği
üzerine Irak'a ABD askerlerinin takviyesinin sonuçlarının değerlendirilmesi için
daha zamanın erken olduğunu açıkladı. George W. Bush'un, direnişçilerle
mücadele için Irak'a gönderilmesine karar verdiği takviye birliklerin bölgedeki
etkilerinin değerlendirilmesiyle ilgili 15 Temmuz'da bir raporun açıklanması
beklenirken, bakanlık sözcüsü Bryan Whitman, ''Takviye askerlerin
konuşlanmasının başlangıcında olduğu bir dönemde bu rapor, 'başlangıç
çabalarının tarifinden' ibarettir'', ifadesini kullandı. Sözcü, Irak hükümeti için
belirlenen tüm hedeflere, asker sayısının artırılmasına başlandığı dönemde
hemen ulaşılmasını kimsenin beklememesi gerektiğini de bildirdi. (AA)

Japonya hükümeti, ülkenin Irak'taki havayolu ulaşımı desteğini, bir yıl daha
uzatma kararı aldı. Kyodo haber ajansı, hükümetin, havayolu desteğini 2008'in
temmuz ayına kadar sürdürme kararını onayladığını duyurdu. Japonya, BM,
3
koalisyon güçleri ve mühimmatın, Kuveyt'ten Bağdat'a ya da diğer Irak
kentlerine havayoluyla taşınmasına geçen yıldan beri destek veriyor. (AA)(AP)

Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneydoğusundaki Semava kentinde, Şii milislerle
polis arasında çıkan çatışmada 5 kişinin öldüğü bildirildi. Güvenlik kaynakları,
ölenler arasında bir polisin bulunduğunu, yaralanan 26 kişiden 16'sının polis
olduğunu belirtti. Çatışmaların kentin El Cumhuriye ve El Tikriye
mahallelerinde çıktığını kaydeden güvenlik kaynakları, Şii lideri Mukteda
Sadr'a bağlı Mehdi Ordusu milislerinin Sadr'ın bürosu etrafındaki ana yollara
bomba yerleştirdiklerini ve polisin girişini engellemek amacıyla çok sayıda
patlayıcı kullandıklarını söyledi. Güvenlik güçlerine ait binaların dün geceden
bu yana havan topu saldırılarına hedef olduğu, saldırılarda çok sayıda kişinin
yaralandığı bildirildi. Öte yandan Bağdat'ın güneyindeki Hille kenti yakınlarında
Irak ordusuna ait bir aracı hedef alan bombalı saldırıda 4 Irak askeri öldü.
(AA)(AFP)

Irak'ın kuzeyindeki Balad kenti yakınlarında düzenlenen saldırıda 9 Iraklı asker
öldü. Polis kaynakları, saldırının yola yerleştirilen patlayıcıyla düzenlendiğini,
20 kişinin de yaralandığını söylediler. (AA)
Ortadoğu

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Gazze'yi kontrolüne geçiren Hamas'ın
El Kaide'yi koruduğunu ve terör örgütünün Gazze'de alan kazanmasına
yardımcı olduğunu söyledi. (AA)

Avrupa Birliği'nin Akdeniz'de kıyısı bulanan 10 ülkesi, Ortadoğu barış
konferansı düzenlenmesi için çağrı yaptı. Aralarında Fransa, İtalya ve
İspanya'nın da bulunduğu Bulgaristan, Portekiz, Malta, Kıbrıs Rum Kesimi,
Slovenya, Yunanistan ve Romanya'nın dışişleri bakanları, ortak kaleme
aldıkları mektupta, İsrail-Filistin sorunun çözülmesi için uluslararası konferans
düzenlenmesi çağrısında bulunurlarken, İsrail'den barış için daha fazla ödünde
bulunmasını istediler. Batılı ülkelerin Ortadoğu temciliğine atanan eski İngiltere
Başbakanı Tony Blair'e gönderilen mektubun bir kopyası Le Monde
Gazetesi'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Mektupta, ABD'nin girişiminde
barış için başlatılan ''yol haritası'' sürecinin başarısızlığa uğradığı hatırlatılarak,
2002 yılından bu yana süren mevcut durumun kabul edilemez olduğu ve yeni
hedefler belirlenerek bir inisiyatif geliştirilmesi gerektiği vurgulanıyor. (AA)

İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a
''doğrudan kendisiyle müzakere etme'' çağrısında bulundu. Ehud Olmert, El
Arabiya Televizyonu'na verdiği demeçte, Beşşar Esad'a ''nerede isterse''
kendisiyle doğrudan müzakere etme çağrısında bulunurken, ''Beşşar, sizinle
doğrudan görüşmede bulunmaya hazır olduğumu biliyorsunuz, yalnızca
Amerikalılar ile konuşmakta ısrar edenin kendiniz olduğunuzu da biliyorsunuz'',
dedi. Olmert'in makamında bir kamerası bulunan İsrail'in özel televizyon kanalı
10 tarafından kimi bölümleri yayımlanan demeçte İbranice konuşan Olmert
ayrıca, ''ABD Başkanı George W. Bush, 'Ben, Esad ile Olmert arasında
aracılık yapmak istemiyorum. Siz görüşmek istiyorsanız, oturun görüşün',
dedi'' diyerek Bush'un sözlerini de aktardı. Olmert, Suriye Devlet Başkanı ile
4
olası görüşmenin nerede yapılabileceğiyle ilgili bir soruya da, ''Esad'ın istediği
herhangi bir yerde'', yanıtını verdi. (AA)(AFP)

Batı Şeria'daki her 10 Yahudi yerleşim biriminden 9'unun, Filistin
topraklarından daha fazla toprak kapmak için resmi sınırlarının dışına taştığı
bildirildi. "Şimdi Barış" örgütünün yayımladığı yeni bir raporda, hükümetin
yerleşim birimleri için tahsis ettiği toprakların yüzde 91'inin hala boş olduğuna
dikkat çekildi. Raporda bu durumun, yerleşim dışındaki topraklara yayılmanın
"toprak kıtlığından" kaynaklanmadığını, "daha çok toprağa el koyma isteğini"
gösterdiği belirtildi. Batı Şeria'da resmi onaylı 122 yerleşim biriminin yanı sıra
100 kadar yasa dışı yerleşim birimi bulunuyor. (AA)(AP)
Kafkasya ve Orta Asya

Gürcistan'dan bağımsızlıklarını ilan eden Abhazya'nın lideri Sergey Bağapş ve
Güney Osetya'nın lideri Eduard Kokoeti'nin çeşitli temaslarda bulunmak üzere
Rusya'nın başkenti Moskova'ya gittikleri belirtildi. İki liderin Moskova'da
yapacağı görüşmelerde, Güney Osetya'daki gerginliğin ve yaşanan son
olayların değerlendirileceği, aynı zamanda Rusya'nın Abhazya'da yapmayı
planladığı ekonomik yatırımların ele alınacağı kaydedildi. Bağapş'ın, Rusya ile
bölgeye ekonomik yatırımlar yapılması konusunda anlaşmaya vardığı, buna
göre sağlık sektöründeki yatırımlara öncelik verileceği bildirildi.
Gürcistan Dışişleri Bakanı Gela Bejuaşvili, yaptığı açıklamada, Abhazya
bölgesinde yatırım yapan Rus şirketlerinin yasa dışı faaliyet gösterdiğini
belirterek, bölgede edindikleri mülklerin bir gün ellerinden alınarak sahiplerine
geri verileceğini kaydetti. Gürcistan hükümeti, Rusya'nın, bölgedeki sorunlar
çözüm bulmadan Abhazya'da ekonomik yatırımlar yapmasına şiddetle karşı
çıkıyor. Bu arada, Güney Osetya'da uzun süreden beri devam eden su sorunu
yüzünden taraflar arasındaki gerilim giderek tırmanıyor. Güney Osetya'daki
Gürcü yerleşim birimlerinden Nikozi köyünde toplanan halkın, Oset
yönetiminin faaliyet gösterdiği başkent Tshinvali'ye girmek istediği; ancak bu
girişimlerinin Rus barış güçleri tarafından engellendiği kaydedildi. Bölgede
yaşayan Gürcüler, günlerdir çok ciddi su sıkıntısı çektiklerini, ekili tarım
arazilerine gelen su kanallarının da Oset yönetimi tarafından kapatıldığını
belirttiler. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve diğer uluslararası
kuruluşlar, bölgedeki su sıkıntısının bir an önce giderilmesi konusunda çağrıda
bulunmasına karşın bu konuda bugüne kadar somut ilerleme kaydedilmedi.
Silahlı saldırıya uğrayan Abhazya'nın "Başbakanı" Aleksandır Ankvab'ın
hastanede tedavi gördüğü bildirildi. Abhaz Apsin-Press ajansı, Ankvab'ın
hayati tehlikesinin bulunmadığını duyurdu. Ankvab'ın şoförünün de saldırıda
hafif yaralandığı ve hastanede tedavi gördüğü belirtildi. Abhazya'nın 54
yaşındaki "Başbakanı" Ankvab, göreve geldiği 14 Şubat 2005 tarihinden bu
yana dördüncü kez saldırıya uğradı. (AA)

Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri İgor İvanov'un görevinden istifa ettiği
bildirildi. Rus İnterfaks ajansı, Güvenlik Konseyinden adını açıklamadığı bir
kişiye dayandırarak verdiği haberde, İvanov'un Güvenlik Konseyindeki
görevinden istifasını içeren dilekçeyi 2 hafta önce verdiğini kaydetti. Haberde,
Kremlin'in İvanov'un istifasını kabul edip etmeyeceği konusunda bu hafta
sonuna kadar karar vermesi gerektiği belirtilerek, İvanov'un hükümette yeni bir
5
görev almak istemediği, üniversitede ders verip araştırmalar yapmayı
planladığı kaydedildi. İvanov, 2004 yılında Dışişleri Bakanlığından alınarak
Güvenlik Konseyi Sekreterliği görevine getirilirken, Rus basını, geçen hafta
İvanov'un adının da gelecek yıl yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinde
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in halefi olarak geçtiğini yazmıştı. (AA)

Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)
zirvesinin 16 Ağustosta başkent Bişkek'te yapılacağını hatırlatarak, "Zirvenin
başarılı ve faydalı geçmesine büyük önem verdiklerini" söyledi. Şanghay
İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarını kabul eden Bakiyev,
görüşmede, ŞİÖ çerçevesinde, üye ülkelerle ortak iş birliğinin artırılmasına ve
ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacaklarını belirtti. ŞİÖ dışişleri bakanları
toplantısının zirve öncesi önemine değinen Bakiyev, örgütün mevcut gücüne
ve uluslararası alandaki etkisine olumlu katkıda bulunacaklarını söyledi.
Bakiyev ayrıca, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Çin Dışişleri Bakanı
Yang Cieçi ile ikili görüşmelerde bulundu. Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi
ülkelerin dışişleri bakanları, Bişkek'teki Hayat Otelinde toplandı. Toplantının
ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ednan
Karabayev, yaptığı açıklamada, ŞİÖ üyesi ülkelerin dışişleri bakanları ile iş
birliğinin geliştirilmesi meselelerinin yanı sıra 16 Ağustostaki zirvenin
detaylarıyla ilgili görüşmelerde bulunduklarını ve zirvenin ana gündem
maddelerini belirlediklerini kaydetti. Karabayev, ŞİÖ Bişkek zirvesine onur
konuğu olarak, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov,
Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ve BM Genel Sekreteri Ban Kimoon'un da davet edildiğini bildirdi. Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi Rusya, Çin,
Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan devlet başkanları, 16
Ağustosta ŞİÖ zirvesi için Bişkek'te bir araya gelecek. (AA)
Avrupa Birliği

İtalya Dışişleri Bakanı Massimo D'Alema, "Türkiye'nin AB üyeliğinin,
Avrupa'nın bir din ve kültür çatışmasına karşı verebileceği en yanıt olduğunu"
söyledi. D'Alema, Atina'da yayımlanan To Vima gazetesinin aylık "İdeon" adlı
dergisine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin AB perspektifine de değindi.
Türkiye'nin AB yolunun uzun olduğunu; ancak bu sürecin samimiyetle
yönetilmesi gerektiğini belirten D'Alema, "Bunu Kıbrıs ile de bağlantılı
olarak söylüyorum; çünkü Türklerin anlaşmalara saygı göstermeleri gerektiği
gibi, bizim de göstermemiz gerekiyor. Avrupa'nın Kıbrıs ile doğrudan ticaret
konusunda bir taahhüdü vardı, buna saygı göstermeliyiz. Kıbrıslı Türklerin
kişisel haklarına da saygı göstermeliyiz. Benim görüşüm, Türkiye'nin söz
gelimi 15 yıl sonra AB'ye üye olması, Avrupa'nın bir din ve kültür çatışmasına
karşı verebileceği en iyi yanıttır", diye konuştu. Gazetenin, Türkiye'nin AB
üyeliğine tüm üye ülkelerin sıcak bakmamalarının ne gibi sonuçlar
yaratabileceğine ilişkin sorusunu da yanıtlayan D'Alema, "Türkiye'nin AB
üyeliğini şimdiden imkânsız saymak felaket olur. Bu, (Fransa Cumhurbaşkanı
Nicolas) Sarkozy'in açıklamalarına yanıtımdır. Ancak gözlemlerime göre
kendisi
değişmiştir
ve
bu
da
normaldir.
Neticede,
seçim
propagandasıyla iktidar lisanı farklıdır", dedi. (AA)
6
Diğer Haberler

Pakistan'da, Taliban yanlılarının üslendiği Lal Mescit'e düzenlenen
operasyonda, 43 kişi öldü. Dün gece, militanlarla yapılan görüşmelerin
başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, komandoların üç yerden külliyeye
girdikleri, bu sırada dışarı kaçmaya çalışan 20 öğrencinin güvenli bir bölgeye
götürüldüğü belirtildi. Güvenlik kaynakları, operasyon sırasında, 40 militan ve
3 askerin öldüğünü, 15 kişinin de yaralandığını bildirdi. Ordu sözcüsü,
militanlar dışında ölen sivil bulunmadığını, operasyonun halen sürdüğünü
söyledi. Geçen hafta kuşatma altına alınan Lal Mescit ile medresenin
bulunduğu külliyedeki aşırı dinci öğrenci ve militanlar ile çıkan çatışmalarda,
bugüne kadar 20'den fazla kişi hayatını kaybetti. Militanlar daha önce
yaptıkları açıklamalarda, içerde onlarca kişinin öldüğünü öne sürmüştü. (AA)

Kâğıt üzerinde Sırbistan'ın bir parçası olan; ancak 1999'dan bu yana
uluslararası gücün korumasında bulunan Kosova'nın nihai statüsü Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nde ele alındı. Daimi üyelerden Rusya tutumundan
geri adım atmazken, Kosova'ya hızla bağımsızlık tanınmasından yana olan
Amerika Birleşik Devletleri yeni bir tasarı daha hazırlıyor. Güvenlik
Konseyi'nde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un konuya ilişkin
hazırladığı son rapor görüşüldü. Çin, Kosova'nın nihai statüsü hakkındaki
görüş ayrılıklarının sürdüğünü ve bunun giderilmesi için zamana ihtiyaç
bulunduğunu açıkladı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, toplantı
öncesinde Sırbistan'ın onaylamadığı bir durumun konseyden karar olarak
çıkamayacağını açıklamıştı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Birleşmiş Milletler
Daimi Temsilcisi Zalmay Halilzad ise Kosova konusunda artık karara varılması
gerektiğini belirterek ülkesinin yeni bir karar tasarısı üzerinde çalışmaya
başlayacağını duyurdu. (TRT)
Dünya Basını
İngiliz gazetelerinden çoğunun manşetlerinde, dün Londra'da bir mahkemede
suçlu bulunan dört kişiyle ilgili haber ve yorumlar var. Bu kişiler 21 Temmuz
2005'te metro trenleri ve otobüsleri hedef alan başarısız saldırı girişimleri
düzenlemekle itham edilmişlerdi. Mahkeme jürisi onları cinayet işlemek için
komplo kurmaktan suçlu buldu.
Times manşetinde dört kişiyi 'Londra'ya savaş açmaya çalışan mülteciler'
olarak tanımlamış. Gazete Afrika ülkelerinden İngiltere'ye mülteci olarak gelen
bu kişilerin, radikal din adamlarınca, intihar saldırıları düzenlemeye hazır
teröristlere dönüştürüldüğünü yazıyor.
Guardian ve Daily Telegraph ise manşetlerinde, İngiliz güvenlik güçleri ve
istihbarat servislerine yönelik eleştirileri öne çıkarmışlar.
Guardian, suçlu bulunanların lideri Muktar Said İbrahim'in, saldırı
girişimlerinden bir yıldan uzun bir süre önce çeşitli mekânlarda
görüntülendiğini söylüyor.
7
Daily Telegraph da, polisin, suçlu bulunan dört kişinin saldırı girişimlerini
engelleme fırsatını kaçırdığını belirtiyor.
Diğer gazetelerden Financial Times'ın manşetinde, Uluslararası Enerji
Ajansı'nın uyarısı var. Ajans, beş yıl içinde petrol stoklarının önemli oranda
azalacağı, bunun petrol fiyatlarını rekor düzeye çıkaracağını ve Batı'nın Petrol
İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC'e bağımlılığını artıracağını bildirmiş.
Independent ise manşetine İngiltere'nin Manchester kentinde havaalanının
genişletilmesi yönündeki önerinin hükümetin planlama teşkilatınca
reddedilmesini çekmiş. Daha önce Coventry'de de benzer bir karar alındığını
hatırlatan Gazete kararı, çevrecilerin zaferi olarak yorumlamış.
Pakistan güvenlik güçlerinin, bir süredir kuşattıkları başkent İslamabad'daki Lal
Camii'ne İngiltere saatiyle gece yarısı baskın düzenledi. Baskınla ilgili haber,
doğal olarak İngiliz gazetelerinin ilk baskılarına yetişmemiş. Ancak
Independent bugün baskından önce başyazılarından birini Pakistan'a ayırmış.
Gazeteye göre gelinen noktada Pakistan, merkezi hükümetin ülke topraklarını
çok az kontrol edebildiği zayıf bir devlet. Başyazıda bir de hatırlatma var:
"1984'te dönemin Hindistan Başbakanı İndira Gandhi'ye bağlı güçlerin,
Amritsar'daki Sihlere ait Altın Tapınak'a düzenledikleri baskın, kanlı bir örnekti.
Baskın bölgede hala hafızalarda taze. Baskının nihai sonucu ise İndra
Gandhi'nin bir suikast sonucu öldürülmesi olmuştu."
Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari dün Türkiye'nin iki ülke sınırındaki
bölgelere 140 bin asker yığdığını söylemişti. Financial Times muhabiri Steve
Negus bu rakamın, sınır bölgesine gönderildiği düşünülen asker sayısının çok
üstünde olduğunu belirtiyor. Negus Türkiye'nin bugüne kadar bölgeye ne
kadar asker gönderdiğini açıklamadığını, bu sayının çoğunlukla 'on binler'
olarak ifade edildiğini söylüyor.
Irak Dışişleri Bakanı dünkü açıklamasında ayrıca Amerikan askerlerinin
aceleyle ülkeden çekilmelerinin, Irak'ı tam bir iç savaşa ve çöküşe götüreceği
uyarısında da bulunmuştu. Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde Cumhuriyetçi
Parti içinde de başkan George Bush'un Irak politikasına karşı isyan büyüyor.
Times artık daha fazla sayıda Cumhuriyetçi senatörün Irak politikasında yön
değişikliği istediğini vurguluyor. Gazetenin verdiği rakamlar, Irak'a takviye
asker göndermenin şu ana kadar işe yaramadığını gösteriyor. Rakamlara göre
Irak'ta 2004 ve 2007 yıllarının Ocak ayları arasında her beş ay ortalama 356
Amerikan askeri öldü. Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'a takviye asker
göndermesi sonrası, beş ayda ise bu rakam azalmadı, tam tersine 480'e çıktı.
Beş aylık dönem üzerinden yapılan kıyaslamaya bakıldığında hem ölen Irak
güvenlik güçlerinin hem de Iraklı sivillerin sayısında artış var. Times yazarı
Bronwen Maddox'a göre bu noktada, Washington'da, Amerikan güçleri için
'yarı-çıkış' stratejisi tasarlanması sürpriz değil. "Başkan Bush bu hafta
Kongre'yi, Amerika Birleşik Devletleri'nin geçen yıl belirlediği 18 konuda
Bağdat'ta ne kadar ilerleme sağlandığı konusunda bilgilendirmek zorunda.
Uzun bir rapor olacak bu; ama esasında öyle olmasına gerek yok. Zira ortada
bir ilerleme de yok."
8
Guardian'ın diplomasi editörü Ian Black, Washington'da tartışılan
seçeneklerden birinin, Irak'taki Amerikan güçlerinin Bağdat ve Bakuba gibi
ateş hatlarından Irak çevresindeki sıkı korunan üslere çekilmesi olduğunu
belirtiyor. Böylece Amerikan askerleri sadece özel güçlerle baskın ya da Irak
hükümetine destek için özel bir hava saldırısı düzenlendiği sırada ortaya
çıkacak. Black'e göre, ölen Amerikan askerlerin sayısını Iraklıların aksine
azaltacak bu seçenek, Beyaz Saray için siyasi bir patlamanın sınırlandırılması
anlamına gelecek. Guardian'ın diplomasi editörü bu noktada bazı ülkelerdeki
Amerikan üslerinin gündeme gelebileceğini söylüyor: "Tartışılan seçenek,
Amerikan askerlerinin bölgede Katar, Bahreyn ve muhtemelen Türkiye'deki
üslere çekilmelerini de içerebilir. Bu seçeneğin tercih edilmesi işgali resmen
sona erdirecek. Irak'ın komşularından birinin işgal tehdidi ya da Anbar
vilayetinde bir tür El Kaide devletinin ortaya çıkması gibi durumlarda,
müdahaleye yönelik stratejik kapasite de muhafaza edilecek."
Haftanın Yorumu
Ufuk Turu
Bu haftaki Ufuk Turunda Irak hükümetine karşı azalan destek, petrol yasa
tasarısı ile ilgili son gelişmeler, Filistin’de yaşananlar, yeni dönem AB-Orta
Asya ilişkileri ve Müşerref’in Lal Mescidi Harekâtı değerlendirilmiştir.
Irak Hükümetine Azalan Destek
El-Maliki hükümetinin ulusal uzlaşıyı ve güvenliği sağlayamamış olması,
hükümete yönelik eleştirileri arttırırken, hükümetin başarısızlığı partiler
arasında etnik ve mezhebi ayrışmayı daha fazla gün ışığına çıkarmıştır. Sadr
Grubu ve Fazilet Partisinin El-Maliki hükümetine verdiği desteği geri
çekmesinden sonra, Irak Uzlaşma Cephesi de hükümeti boykot edeceğini
bildirmiştir. Meşhedani’nin Parlamento Başkanlığına geri getirilmesini ve Kültür
Bakanı El-Haşimi hakkında çıkarılan tutuklama kararının kaldırılmasını talep
eden Irak Uzlaşma Cephesi yetkilileri, talepleri karşılanana kadar hükümeti
boykot edeceklerini, taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda ise partinin,
silahlı muhalif bir gruba dönüşeceğini açıklamıştır. Bu gelişmeler, demokrasi
kültürü olmayan Irak’ta, sözde seçimler sonucunda kotalandırılarak oluşturulan
parlamentonun ve hükümetin nasıl bir çıkmaz sokağa girdiğini göstermektedir.
Irak Başbakanı El-Maliki de mevcut hükümetin istifa edebileceğini ve yerine
kendi başkanlığında teknokrat bir hükümetin kurulabileceğini ifade etmektedir.
Mevcut hükümete karşı birçok alternatif oluşumun tartışıldığı bir dönemde,
teknokratlardan oluşan bir hükümetin kurulma ihtimali yüksek görülmektedir.
Ancak oluşturulacak olan yeni hükümetin kimin başkanlığında olacağı, Birleşik
Irak İttifakı ve Kürt grupların anlaşmasına ve Irak’ta egemen güç olan ABD’nin
onayına bağlı olduğu düşünülmektedir.
Petrol Yasa Tasarısı
Kürt yönetiminin, petrol yasa tasarını incelemediği ve onaylamadığı iddia
edilerek
parlamentoda
görüşülmesini
ertelemesi,
metin
üzerinde
anlaşmazlıkların devam ettiğini göstermektedir. 21 Haziran 2007 tarihinde Kürt
yönetimi, petrol yasa tasarısı konusunda merkezi hükümetle anlaşmaya
vardığını açıklamış olsa da son gelişmeler, mevcut ve gelecekte bulunabilecek
kaynaklar üzerinde kimin hak sahibi olacağına dair anlaşmazlıkların devam
9
ettiği izlenimi vermektedir. Kürt yönetiminin yeni kaynaklar üzerinde hak sahibi
olmak istediği son dönemde yapmış olduğu uluslarası anlaşmalarla
bilinmektedir. Neçirvan Barzani’nin kanunun özünde yapılacak olan
değişikliklerin kabul edilemeyeceğini açıklamış olması da, Kürt yönetiminin
taleplerinde ısrarcı olduğunu göstermektedir. Parlamentonun yasayı bir an
evvel onaylayarak uygulaması konusunda ısrar eden ABD’nin ise, Kürtlerin
taleplerini ne derecede karşılayacağı henüz netleşmemiştir.
Filistin’de Tükenen Barış Ümidi
Gazze’de Hamas ve El-Fetih arasında şiddet devam ederken, Batı Şeria’da
kurulmuş olan Abbas hükümetine İsrail ve ABD desteği artmaktadır. İsrail,
Abbas hükümetine 118 milyon $ transfer etmiş, El-Fetihli olan kamu çalışanları
da 17 ay aradan sonra ilk kez tam olarak maaşlarını almıştır. Hamas
tarafından işe alınan 12 bin kişi ve atanan 19 bin çalışan ise maaşlarını
alamamıştır. Böylece Hamas’ı zayıflatmak uğruna aç bırakılan Hamas yanlısı
Filistinliler ile Batılı ülkeler tarafından desteklenen El-Fetihli Filistinlilerin
birbirine daha fazla yabancılaşması, ekonomik güç ile gerçekleştirilmeye
başlanmıştır. Filistinlilerin kendi arasında çatışması, İsrail-Filistin sorununun iki
devlet formülüyle çözümlenme ihtimalini zayıflatırken, barış ümidini de
tüketmektedir.
Yeni Dönem AB-Orta Asya İlişkileri
Geçtiğimiz hafta, Orta Asya bölgesinde Avrupa Birliği ile girilen yeni dönemin
etkileri hissedildi. Almanya’nın dönem başkanlığı biterken açıklanan yeni
strateji Orta Asya ile AB arasında daha geniş çaplı bir enerji diyalogunu
öngören bir metin olarak ortaya çıktı. Bir kez daha, Orta Asya yönetimlerini
demokrasi konusundaki bütün eksikliklerine rağmen AB’nin asla gözden
çıkaramayacağı anlaşıldı. Zira kabul edilen yeni strateji karşılığında AB bu 5
cumhuriyete toplam 750 milyon Euro yardım yapma kararı aldı. Ne var ki, AB,
bölgedeki otoriter yönetimlere kayıtsız şartsız destek verip onları iç siyasette
güçlendirmek ve yönetim tarzlarını meşrulaştırmak istememektedir. Yapılan bu
yardımlar karşılığında Kırgızistan ve Özbekistan idam cezasını kaldırdıklarını
açıkladılar. Yapılan bu reformlar hiç yoktan iyi olsa da bu ülkelerin
sistemlerinde bir gevşeme ve ya rahatlama sağlamamakta kısacası kozmetik
bir reform olmanın ötesine gidememektedir.
Diğer ülkelere göre daha iddialı bir dış politika geliştirmeye gayret gösteren
Kazakistan ise 2009 yılında AGİT başkanlığına üye oldu. Bu başkanlık,
Kazakistan’ın bölgesel ve küresel siyasetteki ağırlığını kuşkusuz arttıracaktır.
Bu noktada Kazakistan ile AB arasındaki pazarlıklar daha rasyonel bir
zeminde ilerlemektedir. AB, Kazakistan’dan 18 Ağustos seçimleri için adil ve
şeffaf bir süreç işletmesini talep etmekte ve AGİT başkanlığı sürecinde
Kazakistan’a bu isteklerin yerine gelmesi koşuluyla destek vereceğini
açıklamaktadır. Bu noktada çok yönlü bir dış politika izleyen ve küresel iddialar
ile ortaya çıkan Kazakistan için AB’nin istediği reformların daha hızlı ve çabuk
gerçekleşeceği iddia edilebilir.
Müşerref'in Lal Mescid Harekâtı
Uzun dönemdir muhalefetin ağır baskısına maruz kalan ve bu baskı
neticesinde özellikle dini gruplara yönelik politika üretemeyen Pervez Müşerref
10
iktidarı, Gazi Abdulaziz ve Gazi Abdülreşid kardeşler tarafından yönetilen ve
İslamabad'da bulunan Lal Mescid (Kızıl Cami) adlı medreseye karşı bir
kuşatma operasyonu başlattı. Söz konusu mescidin radikal İslami gruplarla
bağlantısı olduğu bilinirken, medrese yanlıları son dönemlerde İslamabad'da
bazı yağmalama ve rehin alma olaylarına karışmışlardı. Gazi Abdülaziz ve
Abdülreşid, sık sık hükümeti kendilerine karşı girişilecek hareketlere silahla
yanıt verecekleri konusunda uyarmıştı.
Pervez Müşerref'in iktidarına destek bulması, gerçekleştirilen operasyonun
önünü açmıştır. Belirtildiği üzere Müşerref'e karşı muhalefet, baş hakim
Chaudry'nin Müşerref tarafından görevden alınmasıyla doruk noktasına
ulaşmıştı. Ülke içinde destek kaybeden Müşerref'in son dönemleri dış destek
sağlamakla geçirdiği söylenebilir. Müşerref ve yüksek mevkili bakanlar,
içlerinde Türkiye'nin de bulunduğu batılı ülkeler ve bölge devletleriyle yoğun
bir görüşme trafiği yürütmüşlerdir. Söz konusu devletler dışında Çin, Müşerref
yönetiminin bir diğer önemli dayanağıdır. Pakistan'ın bir diğer büyük müttefiki
olan ABD'nin ise, son gelişmelerde dış destek konusunda başrol oynadığı
söylenebilir.
11 Eylül saldırılarından sonra ABD'nin yanında yer alacağını açıklayan
Pakistan yönetimi, son dönemlerde Taliban yanlısı gruplara karşı tavır
almaması ve Pakistan-Afganistan sınırını kontrol edememesi nedeniyle ABD
yönetimi tarafından güçlü bir şekilde eleştirilmekteydi. Ancak son dönemde
terör konusunda iki ülke arasındaki buzların erimeye başladığı söylenebilir.
ABD Dışişleri Sekreteri Richard Boucher'ın Pakistan ziyaretinde terörizme
karşı işbirliğinin teyit edilmesi ve arkasından gelen Lal Mescid kuşatması
ABD'nin Müşerref yönetimine desteğini yenilediği manasına gelebilir. Radikal
gruplara karşı elinden geleni yaptığını her fırsatta dile getiren Müşerref'e,
görüşmeler sonrası ABD'nin maddi ve askeri destek sağlamış olması da
olasıdır.
Muhalefete göre anti demokratik hareketlerde bulunan Müşerref, batılı
demokratik ülkelerden ve Çin'den destek almış görünmektedir. Diğer yandan
Müşerref iç siyasette de destek aramıştır. Yaşanabilecek kanlı çatışmaların
iktidarını iyiden iyiye sarsmasından korkan Müşerref yönetiminin, muhalefette
bulunan 6 dini partinin oluşturduğu Mütahi Meclis-i-Amal (MMA) grubunun bir
bölümüyle radikal dinciliğe karşı el sıkıştığı haber organlarında yer almıştır.
Medresenin başında bulunan Gazi Abdürreşid'in tutuklanmama karşılığında
teslim olma talebi geri çevrilmiştir. Medrese içinde halen çoğunun rehin halde
olduğu 850 kadar kişinin bulunduğu bildirilmektedir. Rehineleri hesaba katan
güvenlik güçleri medrese içine operasyon düzenlenmeyeceğini belirtmiştir.
Bunun sonucunda kuşatmanın bir süre daha devam edeceği söylenebilir.
Lal Mescid'e karşı girişilen operasyona karşılık Özellikle Veziristan ve
Keşmir'deki silahlı gruplar misillemede bulunabilir. Pakistan ordusunun
ABD'den destek aldığı takdirde radikal gruplara karşı avantaj sağlayabileceği
düşünülebilir. Son olarak yaşanabilecek çatışmaların şiddeti her ne kadar
zamanında yapılacağı dile getirilse de yıl sonuna doğru gerçekleşecek
başkanlık seçimlerini etkileyebilir.
11
Müttefikten de öte dost bir ülke olan Pakistan'daki Müşerref yönetimine
sağlanan destek sürdürülmelidir. İki taraf arasındaki sıcak bağların yanı sıra
Pakistan gibi stratejik bir bölgede Müşerref iktidarı dışında istikrarı
sağlayabilecek, batıyla ve Türkiye'yle düzeyli ilişki kurabilecek alternatif bir
yönetim görülmemektedir.
12
Download