TÜRKİYE`NİN ORTADOĞU POLİTİKASI ve FUARLARIN

advertisement
>
63
İnceleme
Fuarlar, Türkiye’nin Ortadoğu pazarındaki etkisinin yanısıra ülkeler arasındaki etkileşimi de artıyor.
İnceleme
>
Çağlayan ÇETİN
Atılım Fuarcılık
Ar-Ge Departmanı
Salim ŞAHİN
Atlım Fuarcılık
Genel Müdür
TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU POLİTİKASI ve
FUARLARIN ÖNEMİ
Turkey’s Middle East Policy and the Importance of Fairs
Abstract
Realizing the economic attraction of the Middle East, Turkey got into the market by integrating the
convenience of the region to the fairs with the economic contributions of the expositions to the region,
and reached to fruition. The contribution of the fair organization that can be called as “the commercial
method of the globalization era” in many aspects, to the social and economic developments has gained
an undeniable importance. Turkey’s awareness towards the importance of the fair organization has
brought to successful conclusions both for herself and for the Middle East; and this situation has added
another dimension to the picture that is formulated as zero problem policy with the neighbouring countries. The fair organization not only contributed to the economy but also it became a social medium
in which different fields such as; the communication, social networks, tourism, public opinion, information access come together. On the contributions of commerce to peace, the Middle East fairs stand by the
Turkish foreign policy in terms of the contributions to the economy and the social interactions.
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
>
64
İnceleme
“Türkiye’nin politikası kardeş Irak’ın tüm halklarının birbirleriyle bir arada barış ve huzur içinde kardeşçe yaşamasıdır. Siz Türk iş adamları,
bugün Irak’ta Türkiye’nin vitrinini, gücünü, teknolojik gelişme düzeyini ortaya koyuyorsunuz.
Bu bizim için gurur kaynağıdır. Ticari ilişkilerin
gelişmesi, Türkiye ile Irak ve bölge halklarını birbirlerine yakınlaştırıyor.”
Hüseyin Avni Botsalı
Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi
-Musul eski Başkonsolosu
-2009’da Irak’taki bir fuar açılışındanGiriş
Son yıllarda Türkiye’nin dış politikasının bir değişim ve yenileşme sürecinde olduğu gerek akademik alanda gerekse güncel haberlerde sıkça
dile getirilen bir konu haline gelmiştir. Doğuya
yönelme ile neo-Osmanlıcılık arasında gidip gelen tartışmalar, genellikle olayın siyasi boyutunu
incelerken, kültürel boyutu da devlet yetkililerin davranışları ile de birey düzeyinde analizler
yapılarak ortaya konmuştur. Altı çizilmesi gereken başka bir boyut ise ekonomi ve ticarettir.
Ortadoğu ile artan ticaret, iyiye giden ekonomik
ilişkiler, Türk devlet yetkililerin Ortadoğu’yu cazip pazar olarak gösterip Türk yatırımcıları ve
ihracatçıları yanı başımızda bulunan bölgeyi yeniden keşfetmeye teşvik etmesi Türkiye’nin yalnızca siyasi veya kültürel açıdan değil, ekonomi
politikaları açısından da komşularla ilişkilerin
geliştiğine dair sinyaller vermiştir. İşte tam bu
noktada, şimdiye kadar gereken önemin verilmesinde geç kalınmış bir konu olarak fuarcılık
karşımıza çıkmaktadır. Hantal ve ağır işleyen
ticaret, uzak mesafelerle görüşülmeden yapılan ticari anlaşmaların yerini, küreselleşme çağına tam da yakışır bir şekilde, fuarcılık alıyor.
Türkiye, Ortadoğu ile ticaretinin gelişmesinde,
çevikliği ve dinamikliği ile yüz yüze iletişimi
birleştiren fuarların öneminin farkına varan bir
aktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin
fuarcılığın öneminin farkına varması da hem
kendisi hem Ortadoğu için olumlu sonuçlar doğurmakta, “komşularla sıfır sorun” diye formüle
edilen resme bir boyut daha kazandırmaktadır.
Bu bağlamda, aşağıda ilk önce Türkiye’nin dış
politikasında Ortadoğu’nun artan öneminin sebepleri ve ana hatları gözden geçirilecek; daha
sonra durumun ekonomik boyutları liberal kurumsalcılık teorisi çerçevesinde fuarların etkisi
açısından incelenecektir. Fuarların Türkiye’nin
değişen dış politikasındaki etkileri hem ekonomik veriler ile hem de sosyal yakınlaşma açısından irdelenecektir.
Türkiye ve Ortadoğu Politikası
Gerek sistem düzeyindeki gelişmeler, gerekse
devletler düzeyindeki gelişmeler Türkiye’nin
dış politikasında Ortadoğu’yu farklı bir şekilde
konumlandırmasına yol açmıştır. Sistem düzeyinde bakılacak olursa, Türkiye’nin aktif bir
Ortadoğu politikasına yönelmesindeki gecikme,
1918-1950’lı yıllarda bölgedeki büyük güçlerin
varlığından kaynaklanmaktadır. 1918 sonrası
dönemde bilindiği üzere dönemin büyük güçleri
Ortadoğu’yu askeri, siyasi ve kültürel hegemonya altına almıştı. İran’ın yanı sıra Irak, Ürdün,
Filistin ve Basra Körfezi ülkeleri (BAE, Bahreyn,
Umman 1800’lerden beri, Kuveyt 1890lardan
itibaren, Katar ve Suudi Arabistan I. Dünya Savaşı yıllarında ve Irak 1918 sonrası dönemde)
İngiltere’nin askeri, siyasal ve ekonomik kontrolü altındaydı. Diğer yandan I. Dünya Savaşı
sonrası dönemde Fransa, Ortadoğu’da askeri ve
politik bir güç olarak ortaya çıkmıştı. Fransızlar
Suriye ve Lübnan toprakları üzerinde askeri bir
denetim kurmuş ve söz konusu ülkeleri kendi çıkarlarına göre II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar
yönetmeye çalışmıştı. Aynı yıllarda Türkiye’nin
kuzeyinde SSCB bir süper güç olarak ortaya çıkmış ve tüm Orta Asya ile Kafkasya ülkeleri SSCB
dışındaki diğer güçlere kapatılmıştı. II. Dünya
Savaşı sonrası dönemde ise bu kez iki kutuplu bir sistem oluşmuş, SSCB ve ABD çekişmesi
Türk dış politikasının belirlenmesinde birincil
derecede rol oynamıştır. Sovyet tehdidi, Nasır
liderliğindeki Mısır’ın Ortadoğu’da güç arayışı, Suriye ve Irak’ın SSCB’nin etki alanı içine
girerken ABD’nin İran üzerindeki yadsınamaz
nüfuzu, Türk dış politikasının belirlenmesinde
önemli bir rol oynamıştır. Soğuk Savaşın hemen
ardından Irak’ın Kuveyt’i işgali bir kez daha Batılı güçlerin (Amerikan, İngiliz ve Fransız asker-
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
>
65
İnceleme
Türkiye, Ortadoğu ile ticaretinin gelişmesinde, çevikliği ve dinamikliği
ile yüz yüze iletişimi birleştiren fuarların öneminin farkına varan bir aktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin fuarcılığın öneminin farkına
varması, “komşularla sıfır sorun” diye formüle edilen resme bir boyut
daha kazandırmaktadır.
lerinin) bölgeye yerleşmesine zemin hazırlamıştır. Irak’a yaptırımların uygulanması nedeniyle
bölgede söz sahibi olması bir kez daha Türkiye
gibi ülkelerin Ortadoğu’ya girişini engellemiştir.
2001 Afganistan ve hemen arından da 2003 Irak
işgali ile birlikte ABD, İngiltere’yi de yanına alarak Ortadoğu’da tek aktör olarak kontrolü elinde
tutmuştur. Bununla birlikte 2004 yılına gelindiğinde ABD’nin tek başına Irak’ta istediği askeri,
politik ve ekonomik yeniden yapılandırmadaki
başarısızlığı gündeme gelmiş, Ortadoğu’da bir
güç boşluğu ortaya çıkmaya başlamıştır. İzleyen
dönemde; Türkiye ile Suriye arasındaki su politikaları iyileşmiş, önceden gündemi işgal eden
Hatay Sorunu’nun yerini bireylerin ve malların
serbest hareket dolaşımı yönündeki anlaşmalar
almıştır. Irak’ta Saddam tehdidi ortadan kalkmış, boşluktan kaynaklanan sorunlarla boğuşan bir ülke ortaya çıkmıştır. Basra Körfezi’nin
baş aktörü sayılabilecek İran ise ciddi anlamda
uluslararası yaptırımlarla başa çıkma mücadelesi
vermektedir. Mısır, Nasır dönemindeki gücünü
Mübarek ile yakalayamamış, Afganistan istikrarı sağlayamamıştır. Bölgeye en yakın Avrupa
ülkesi Yunanistan ekonomik krizden ciddi hasar görürken, iki kutuplu dünyanın süper gücü
SSCB’nin mirascısı Rusya Federasyonu ise Batı
ile iyi ilişkiler geliştirme yönünde ciddi adımlar
atmıştır. Sistem konjonktürü böyle iken Türkiye Ortadoğu’ya yavaş yavaş yaklaşmış ve ortaya
çıkan boşluktan uygun bir şekilde yararlanmaya başlamıştır. Ecevit’in bölgede güç kullanan
İsrail’i eleştirerek başlayan ve dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Suriye’ye ziyareti ile devam eden Ortadoğu yakınlaşması, 2006
yılından sonraki dönemde proaktif bir hal almıştır.1 Bölgenin güç dağılımı bu şekilde değişirken,
Türkiye’nin içinde bulunduğu durum da aynı
kalmamıştır. 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali
ile Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan güven bunalımı; İsrail’in politikalarına karşı Türkiye’nin
eleştirel tutumu ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
(AB) üyelik sürecinin Türkiye’nin onaylamadığı
şekilde uzaması Türkiye için Ortadoğu politikasını belirleyen unsurlar olarak görülmektedir.
Ahmet Davutoğlu’nun başdanışman olduğu süreçten itibaren Türkiye’nin Ortadoğu politikası
sağlam temeller üzerine oturmaya başlamış, Dışişleri Bakanı görevine resmen geçmesi ile2 Stratejik Derinlik kitabında belirttiği prensipler pratiğe dökülme imkanı bulmuştur. Böylece, “komşularla sıfır sorun” politikası ekseninde, doğu
ülkelerine devlet düzeyinde ziyaretler artmış,
aktif bir Ortadoğu politikası vücut kazanmıştır.
Pek çok ülke ile karşılıklı vize muafiyetlerinden,
ikili ekonomik işbirliği forumlarına kadar pek
çok konuda olumlu adımlar atılmıştır.
Siyasi konjonktüre ek olarak, ticaret alanında
da Ortadoğu’ya gösterilen ilginin artmasındaki
önemli faktörlerin başında 2009 yılında yaşanan
ekonomik kriz gelmektedir. Ekonomik krizden
AB ülkeleri ciddi bir şekilde etkilenip ve batı
ekonomileri küçülmeye başlarken, eski SSCB
coğrafyasının eski ekonomik cazibesinin azaldığı bir gerçektir. Diğer yandan Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi krizden en az etkilenen bölgedir. 2009 krizi ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika
bölgesi’nin büyümesi yüzde 1 azalmışken ( 2008
yılında yüzde 4,2 büyüyen GSMH, 2009 yılında
yüzde 3,2 büyüme göstermiştir), Avrupa ve Orta
Asya’da yüzde 9,5 oranında düşüş yaşanmıştır.3
Bu durum, Türkiye’nin dış ticaret politikasında
Ortadoğu’nun öneminin artmasına neden olmuştur.
Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında
Ortadoğu’nun Türkiye’ye kapılarını açtığını görmekteyiz. Yukarıda bahsedilen ekonomik göstergelerin yanı sıra; elverişli siyasi ortam, ekonomik
alana da doğal olarak yansımıştır ve sonucunda
ticaretin Ortadoğu’ya kaymasında çift taraflı bir
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
>
66
İnceleme
Ortadoğu’da düzenlenen uluslararası fuar sayısında hızlı bir artış var. Türk fuarcılık şirketlerinin de bu süreçte daha etkin bir rol alması gerekiyor.
etki ortaya çıkmıştır. Bu koşullar altında Türkiye,
ortaya çıkan durumu değerlendirerek, dış ticaretinin yönünü Ortadoğu’ya çevirmiş, bölge için
önemi giderek artan bir ticaret partneri olmuştur. Yaşanan gelişmeler hem Türkiye ekonomisinde hem de bölge ekonomisinde de ciddi oranlarda iyileşmenin yaşanmasını sağlamıştır. Geleneksel ticari metotların yanında modern ticaret
yöntemlerini de kullanmaya başlayan Türkler,
siyasi alanda olduğu kadar ekonomide de etki
alanını bölgeye doğru genişletmeye ve artırmaya
karlı görülmektedir. Modern ticaret yöntemi ile
kastedilen, aşağıda detaylı bir şekilde incelenecek olan, son yıllarda hızla artış gösteren fuarlar
ve fuarcılık sektörüdür. Son dönemde bölgeye
düzenlenen fuarların artması ile ihracatımızda
meydana gelen artış, fuarların bölgeye olan ticaretimizde bir katalizör görevi gördüğünü açıkça
göstermektedir.
Fuarlar
Klasik liberalizme göre devletler arasındaki tica-
ret, söz konusu aktörleri birbirine yakınlaştırır
ve barışa götürür. Montesquieu, Adam Smith,
Richard Cobden gibi akademisyenlere göre birbiriyle ekonomik ilişkiler geliştiren iki ülke, doğal olarak çeşitli düzenlemeler, gümrük vergileri,
belirli standartlar ve yasalar üzerinde anlaşmak
durumundadır. Bu durum belirli bir ortak noktada anlaşmayı getirir. Bununla beraber, iki taraf
da fayda sağlayacağı bir ilişkiyi bitirmek istemeyecek, kalkınmada kendisi için en uygun seçeneği uygulayacaktır. Dolayısıyla ticaretin olduğu
yerde savaş istenmeyen bir durum haline gelir.
Küreselleşme sürecinde bu etki daha yoğun bir
şekilde hissedilmektedir. Ülkeler arasındaki ticaret sınırları ortadan kalkmaya başlamış, daha
serbest ve rekabetçi bir pazar ortaya çıkmıştır.
Bu noktada fuarları birkaç açıdan incelemek
gerekir. Uluslararası fuarlar ticari ve ekonomik
açıdan, klasik liberalizmin öngördüğü işleve doğal olarak sahiptir. Ticari ve ekonomik etkilerinin yanı sıra; yüz yüze yapılan iletişim, turizm,
kamuoyu ve bilgi erişimi gibi alanları kapsayan
fuarcılık, küresel dünyada klasik liberalizm teorisinin ötesine geçmiştir demek yanlış olmaz.
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
>
67
İnceleme
Türkiye’nin bölge ülkelerine toplam ihracatı 2000-2008 yılları arasında
tam 10 kat artmıştır ve ekonomik krizden alt seviyelerde etkilenen ticaret ilişkisinin önümüzdeki sene hızlı bir şekilde artmaya devam edeceği
beklenmektedir.
Son yıllarda uluslararası fuarlar önemli gelişmeler kaydetmiş, gelişimi sürdürülebilir hale gelmiştir. Her sene milyonlarca katılımcı ile ziyaretçiyi ağırlayan fuarlar, yoğun rekabet ortamında
dinamik, esnek ve pazarın ihtiyacına çevik bir
şekilde cevap veren ticaret olayları olarak karşımıza çıkmaktadır. Fuarların önemini kavrayan
Türkiye ve Ortadoğu, son yıllarda çeşitli atılımlar
gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin ekonomik açıdan
Ortadoğu’ya yönelmesini ve bölgede düzenlediği fuarların etkileri yakın bir inceleme gerektirir.
Dünya geneline bakıldığında Ortadoğu ekonomik krizden en az etkilenen bölge konumundadır. Ayrıca, krizden sonra en hızlı toparlanan
bölgedir. 2008’de yüzde 4.2 olan GSMH büyüme,
2009’da yalnızca yüzde 1 azalma göstererek yüzde 3.2 oranında gerçekleşmiştir. Dünya Bankası
rakamlarına göre hızla toparlanıp 2010’da yüzde
4.0, 2011’de yüzde 4.3, 2012’de ise yüzde 4.5 oranında büyüme gerçekleşmesi beklenmektedir.4
Ortadoğu’nun krizden etkilenme oranı, büyümesinde yalnızca bir yıl içinde yüzde 9 oranında
düşüş yaşayan Avrupa ve Orta Asya’ya kıyasla
gayet olumlu bir tablo sunmaktadır. Avrupa ve
Orta Asya 2008’de yüzde 4.2 büyüme oranına
sahipken, 2009’da yüzde -5.3’e düşmüştür.5 Başka bir deyişle, Avrupa ülkelerinin ekonomileri
küçülmeye başlamıştır. Türkiye, küçülen Avrupa
pazarı yerine coğrafi açıdan yakınlığı bulunan
Ortadoğu’nun potansiyelini yeniden keşfetmiş-
tir. Bugün itibariyle Ortadoğu’ya yapılan ihracat,
AB ülkelerine yapılan ihracatın neredeyse yarısına ulaşmıştır. Bölgeye olan ihracatımız 2000 yılında 2.573 milyar dolar iken, sekiz yıl içinde 10
kat artmış, 2008 yılında 25.430 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatımız, 2009 ekonomik
krizinden etkilenmiş olsa da 2011 yılında krizin
etkilerinin büyük oranda aşılmış olacağı tahmin
edilmektedir.
2009 krizi ile Ortadoğu’ya 6 milyon dolar düşüş gösteren ihracatımızın, Avrupa ile kıyaslandığında olumlu olduğu görülmektedir. Son
dönemdeki kriz ile Avrupa’ya ihracatımız yaklaşık 16 milyon dolar düşüş göstererek 46.977
milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.6 Bu veriler,
Avrupa’ya ihracatımızın gelişme göstermek yerine 2006 yılındaki ihracat rakamlarına gerilediğini göstermektedir. Sonuç olarak, 2006 yılından
itibaren Ortadoğu’ya ihracatımızda büyük bir
artış meydana gelmiştir. Öte yandan Türk kurumsal şirketlerinin gelişmesi ve büyümesi ile
deniz aşırı ticarete verilen önem artmış; devlet
yetkilileri ihracatımızda meydan gelen gelişmeleri ve bölgenin ekonomisinin gelişmesini,
büyük ve orta ölçekli firmaların yurt dışındaki
fuarlara katılımlarının sağladığı yararı göz ardı
etmemiştir. Bunun en net örneğini milli düzeyde
iştirak edilen fuar sayısındaki artış ile görebiliriz.
2003 yılında Türkiye’nin Ortadoğu’da ülkelerinde milli düzeyde iştirak ettiği fuar sayısı 22 iken,
Genel İhracat
Toplamı
(Milyon Dolar)
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
Yakın ve Ortadoğu
2.573
3.261
3.440
5.465
7.921
10.184
11.316
15.081
25.430
19.208
Kaynak:http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=ihrkayit&yayinID=2415&icerikID=2584&dil=TR
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
>
68
İnceleme
bu sayı 2006’da 37’ye çıkmıştır. Dört sene içerisinde Ortadoğu’da milli düzeyde iştirak edilen
fuarların sayısı daha çok ülkeyi, farklı şehirleri ve
pek çok sektörü içine alarak iki katına çıkmıştır.
2010 yılında milli düzeyde iştirak edilen ve edilecek Ortadoğu fuarlarının sayısı 73 olarak belirlenmiştir.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı, Mehmet
Büyükekşi, fuarların ve tanıtım faaliyetlerinin
ihracata katkısına değinirken fuarların net döviz
getirdiğini dile getirmiştir. İhracat rakamlarının
kriz öncesi döneme döndüğünü dile getiren Bü-
of Exhibition Industry) rakamlarına göre 2009
yılında bölgede UFI üyesi organizatörler tarafından 700’ü aşkın fuar organize edilmiştir. Bu
fuarlar 64.000 katılımcı ile 5,7 milyon ziyaretçiyi
ağırlamıştır.8 Öte yandan bölgede UFI üyesi olmayan pek çok fuar organizatörü şirket bulunmaktadır. Belirli katı standartlara sahip olmayı
şart koşan ve çeşitli prosedürler gerektiren UFI
üyeliği, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde yaygın
olmakla beraber; Ortadoğu bölgesinde geleneksel olarak çok revaçta değildir. Bunun yerine,
tek başına hareket eden ve hareket kabiliyetine
yükekşi “Fuarcılık bizim için önemli bir sektör.
Her türlü desteği veriyoruz, vereceğiz.” demiştir.7 Benzer şekilde, Ortadoğu’nun ithalatı 2006
yılında 375.800 milyar dolar iken, 2 yıl içinde 100
milyar dolara yakın artış göstererek 2008 yılında 467.200 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Aynı dönemde Ortadoğu’da düzenlenen fuarlarda ve fuar alanlarının kapasitelerinde meydana
gelen gelişmeler dikkat çekicidir.
Diğer bölgelere göre çok daha az bir yüz ölçümüne sahip olsa da, Ortadoğu fuarlar konusunda atağa geçmiştir. UFI (The Global Association
sahip fuar organizasyon şirketleri ön plana çıkmaktadır. Türkiye’nin Ortadoğu fuar pazarına
yönelmesinin ve hızlı bir şekilde atağa geçmesinin nedenleri arasında söz konusu durumun
da etkisi bulunmaktadır. Dolayısıyla, bölgede ve
bölge için faaliyet gösteren pek çok fuar şirketinin katkısı göz ardı edilemez.
Aşağıdaki tablo, Amerika ve Avrupa’da düzenlenen fuarların sayılarında düşüş görülürken,
Ortadoğu’da sürekli bir şekilde artış olduğunu
göstermektedir.9
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
>
69
İnceleme
Ortadoğu’nun ekonomik çekiciliğini fark eden Türkiye gibi ülkeler, bölgenin fuarlara elverişli yapısı ile fuarların bölgeye olan ekonomik katkılarını
birleştirerek pazara girmiş ve olumlu sonuçlar elde etmişlerdir.
Benzer bir şekilde, Ortadoğu’daki fuar alanları,
2006-2010 yılları arasında diğer bölgelere oranla büyük artış göstermiştir. 2012 yılına dair tahminler de bu artışın sürdürülebilir olduğunu belirtmektedir.
Fuarların bölge ekonomisine katkılarını gören
ülkeler, yurtdışında düzenlenen fuarlara katılan
şirketlere finansal teşvik vermeye devam ederken; yurt dışında yapılacak fuarların bir kısmı
o devletin desteğiyle gerçekleşmektedir. Devlet
yetkilileri çoğu zaman fuarlara heyet olarak katılıp, ülkesinin ihracatçılarını fuarlarda yer almaya
ve yatırım yapmaya çağırmaktadır. 1960 yılında,
Türkiye ihracatını geliştirmek amacı ile kurulan İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi (İGEME)
“Türk firmalara gerekli tüm bilgileri sağlamak,
Türk ihraç ürünleri ve firmalarının yurtdışında
tanıtılması amacı ile yayınlar hazırlamak, yerli
ihracatçı ile yabancı ithalatçı arasında doğrudan
temas imkanları yaratmak gibi faaliyetler sürdürmektedir.”10 Uluslararası fuarcılık alanında
gerek Türkiye’de ve gerekse dünyadaki önemli
gelişmeleri yakından izleyen İGEME, yıllık programları çerçevesinde Türk firmalarının uluslararası ticaret fuarlarına milli düzeyde katılımını
organize ediyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın Ortadoğu fuarlarına gösterdiği önem, bireysel teşvik verdiği fuarlar listesine yansımış durumda.
2005 yılında Ortadoğu’da düzenlenen fuarlardan
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
>
70
İnceleme
Türk firmaları son dönemde özellikle Irak’ta Basra bölgesine odaklandılar.
Fuarlar bu açıdan büyük önem arz ediyor.
225’ini teşvik kapsamına almışken, 2006 yılında
bu rakam ani bir şekilde 30 sayı artmış ve 257’yi
bulmuştur.11
Ortadoğu’ya düzenlenen fuarların yararı en
açık bir şekilde bölge ile ticaretimizde ve bölge
ekonomisine katkılarında görülmekteyse de diğer alanlardaki rolü de göz ardı edilmemelidir.
Fuarlar kompleks yapıları itibariyle, yalnızca
ekonomi ile ticaretin değil farklı farklı alanların
bir araya geldiği sosyal ortamlar haline gelmiştir. İletişim, sosyal ağlar, turizm, kamuoyu, bilgi
erişimi gibi konular bu sosyal karşılaşmaların
başında gelmektedir. Daha yakından incelemek
gerekirse, geleneksel ticaret yöntemlerinde kâğıt
üzerinde yapılan anlaşmalar ya da telefonla görüşülen konuların yerini, fuarlarda yüz yüze
iletişim almıştır. Ve herkes bilir ki yüz yüze iletişimin yerini diğer iletişim araçlarının tutması
mümkün değildir. Küreselleşen dünyada çeşitli pazarlama aletleri vardır; ancak fuarlar diğer
pazarlama yöntemlerinde olmayan bir imkânı,
tüm rakip ürünlerin karşılaştırılmasını mümkün kılarak, bir satıştan en fazla verimi almak
için gerekli yüz yüze ilişkiyi satıcıya sağlar. Fuara
gelen ziyaretçiler, ürün veya hizmetler görebilmekte, dokunabilmekte, deneyebilmekte, koklayıp tadılabilmektedir. Örneğin peynirin tadını,
motorun sessizliğini, kumaşın yumuşaklığını
basın ilanlarından ya da internetten algılamak
mümkün değildir. Başka bir açıdan bakıldığında,
pazarda ekonomik büyüklüğüne göre hiyerarşik
bir yapı oluşturan şirketler, fuar alanlarında bu
katmanlı yapıdan uzaktadırlar. Pazarda, büyük
şirketler ile iletişime geçmesi zor olan küçük ya
da orta ölçekli firmalar, fuar alanında aynı ortak
paydada birleşmekte, istediği firma ile istediği
kadar fikir alış verişinde bulunma imkânına sahip olabilmektedir. Şirketin ekonomik büyüklüğü ne olursa olsun, fuar alanında kapladığı yer
ancak bir kaç metre kare daha büyük olabilir.
Dolayısıyla fuar alanları şirketleri adil ve ortak
bir paydada buluşturmaktadır. Öte yandan, fuarlar pazara dair en doğru bilginin alındığı ticaret olaylarıdır. Küreselleşme çağında her yönden
bilgi bombardımanına maruz kalan iş adamları,
fuarlarda pazarın nabzını görerek, konuşarak,
tecrübe ederek anlamaktadır. İyi hazırlanmış bir
fuar, yeni partnerler bulma ve satış imkânı sunar.
Fuarlarda ziyaretçiler ile katılımcılar arasında
tarafsız bir bölge konumundadır. Ziyaretçi yani
potansiyel müşteri, satıcının çaba göstermesine
gerek kalmadan, kendi isteği ile zamanını fuar
ürünlerini görmek için harcar ve bilgilendirilmeye hazırdır. Böylece ürün sahibi, hangi ürüne
ne kadar ilgi gösterildiğini, hangi ürünün pazarda kabul göreceğini, hangi ürüne nasıl bir fiyat
biçebileceğini, hatta o ürün ile ilgili nelerin değiştirebileceğini anında öğrenir. Öte yandan, 4-5
gün boyunca devam eden bu ticaret olayları, Ortadoğu ülkelerinin sosyo-kültürel yapısı nedeniyle adeta panayır gibi algılanmaktadır. Fuarlar
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
>
71
İnceleme
bölgede yalnızca iş adamlarının değil halkın da
yoğun ilgi gösterdiği sosyal etkileşim mekânları
haline gelmektedir. Örneğin bir genel ticaret fuarında kadınların çocuklarını alıp hep beraber
fuarı gezmeye geldiğini görmek ilginç bir durum
değildir. Bu sayede, farklı milletlerden birçok
insan, beden dilini ve mimiklerini kullanarak,
yüz yüze konuşarak bir araya gelmektedir. Çok
kültürlü bir ortamda bireylerin birbiriyle anlaşması ve bir arada yaşaması için son dönemde
dünya çapında geliştirilen projelere bakıldığında
bu konunun ne kadar önem arz ettiği daha net
bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Türkiye, farklı
milletlerden insanların etkileşiminin dünya barışına olan katkısına inandığını, Medeniyetler
İttifakı’nın iki kurucu ülkesinden biri olarak göstermiştir. Dolayısıyla Ortadoğu’ya düzenlenen
fuarlar bu büyük projenin adeta alt başlığı niteliğindedir. Diğer taraftan, fuarcılık sektörünün
turizmle doğrudan bağlantısı vardır. Birçok ülkeden milyonlarca iş adamının ve beraberindeki
heyetlerin Ortadoğu’daki bir şehirde toplanması, bölgedeki turizmi artırması bakımından altı
çizilmesi gereken bir konudur. Uçak biletleri, konaklama, yeme-içme gibi pek çok aktivite şehre
ekonomik canlılık katmaktadır. Farklı bir ülkeye
ayak basan insanlar, o bölgeyi gezmeden, yöresel
yemeklerin tadına bakmadan ülkesine dönmeyeceğini de farz edersek, fuar turizminin bölgeye
olan katkısı azımsanamayacak niteliktedir.
Özetlemek gerekirse, ekonomik krizden en az et-
kilenen bölge olan Ortadoğu, büyümeye devam
etmekte ve ekonomik cazibesini diğer ülkelerin
gözünde artırmaktadır. Türkiye’nin bölge ülkelerine toplam ihracatı 2000-2008 yılları arasında
tam 10 kat artmıştır ve ekonomik krizden alt seviyelerde etkilenen ticaret ilişkisinin önümüzdeki sene hızlı bir şekilde artmaya devam edeceği
beklenmektedir. Hükümet politikaları ve yönlendirmeleri ile bu istikrarın sürdüreceği beklenmektedir. Diğer taraftan, bölgede düzenlenen
uluslararası fuarların sayısında hızlı bir yükseliş
görülmektedir. Ortadoğu’nun ekonomik çekiciliğini fark eden Türkiye gibi ülkeler, bölgenin
fuarlara elverişli yapısı ile fuarların bölgeye olan
ekonomik katkılarını birleştirerek pazara girmiş
ve olumlu sonuçlar elde etmişlerdir. Sonuç olarak, iki taraflı bir ilişki söz konusudur. Bölgenin
ekonomik durumu iyileştikçe fuarcılık sektörü
Ortadoğu ülkelerinde aktif bir rol oynamaya
başlamış; fuarların bölgeye teşrifi ile bölge ekonomisi ve ticareti iyileşme göstermiştir. Türkiye
yanı başındaki kültürel ve tarihsel bağlarının bulunduğu Ortadoğu’yu yeniden keşfetmiş; siyasetinin ve ekonomisinin yönünü bu bölgeye çevirmiştir. Ticaretin barışa yaptığı katkıları konusunda12 Ortadoğu fuarları, ekonomiye katkının
yanı sıra sosyal etkileşimler açısından da klasik
liberal kuramcıların beklentilerinin ötesine geçmiştir. Sayıları her yıl artan fuarlar, fuar katılımcıları ve ziyaretçileri ile Türkiye, Ortadoğu’nun
gözde aktörü olmaya devam edecektir.
1
2
3
Tr- ME. Sistemik
1 Mayıs 2009 tarihinde 60. T.C. Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı olarak atandı.
http://siteresources.worldbank.org/INTGEP2010/Resources/GEP2010Summer2010-MENAAnnex.
pdf p.4-5
4 Regional detailed forecasts, http://web.worldbank.org/external/default/main?contentMDK=2038164
0&menuPK=659183&theSitePK=659149&pagePK=2470434&piPK=2470429
5 http://web.worldbank.org/external/default/main?contentMDK=20381640&menuPK=659183&theSite
PK=659149&pagePK=2470434&piPK=2470429
6 Ülke Gruplarına Göre İhracat http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=ihrkayit&yayinID=241
5&icerikID=2584&dil=TR
7 http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1056893&title=tim-baskani-ihracat-rakamlari-krizoncesine-dondu
8 http://www.ufi.org/media/publicationspress/2010_exhibiton_industry_statistics.pdf p.9
9 Söz konusu data UFİ üyesi şirketlerin organize ettiği fuarları kapsamaktadır. http://www.ufi.org/media/
publicationspress/2010_exhibiton_industry_statistics.pdf p.11
10 Kuruluş ve Amaç http://www.igeme.gov.tr/igeme/section-igeme-index.cfm
11 2005-2006-2007-2008-2009-2010-2011 Yıllarında Desteklenecek Yurtdışı Bireysel Fuarlar Listesi
http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=1908&icerikID=2051&dil=TR
12 “Sıfır sorun sınırsız ticaret” parolasının en canlı örneği 5. Uluslararası Irak ve Komşu Ülkeler Fuarı
açıldı http://www.kobipostasi.net/2010/06/24/sifir-sorun-sinirsiz-ticaret-parolasinin-en-canli-ornegi5-uluslararasi-irak-ve-komsu-ulkeler-fuari-acildi/
Ortadoğu Analiz
Aralık’10 Cilt 2 - Sayı 24
DİPNOTLAR
Download