T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARI 0907 ·BY· 86 · 008 · 013 iLAHIYAT FAKÜLTESi .. . DERGISI III PEYGAMBERiN Dİ GER İNSANLARDAN F ARKI : VA H 1 Y ,Dr. iRabil ŞENTÜRK 1s1ama göre peygamber de bir insan olduğu için her insan gibi o da, yer, içer, dünya işleri ile meşgul olur, birtakım duygu, düşünce ve is· -teikleri vardır. Şu ayet konunun özünü olu§lturmaktadır: «De lti: Ben de sizin gibi bir inSiarum, ancak bana~ vahyolunuyor.>PJ Öyleyse önce noıımal insamn durumunu gözıden geçirelim: İnsanoğlu, doğuştan getirdiği (veraset) potansiyel güçle sonradan edindiği tecrübelerin (çevre) zamanla gelişmesi sonucu bir şahsiyet oluş· turur. Doğuştan getirdiği rstidatlar çevre tesirleırine açık durumdadır. O acıkmayı, susamayı, işiıtmeyi, görmeyi, düşünmeyi, d~ygulanmayı vs. öğrenmeız. Ancak acıldığında gıda almayı, susadığında su içmeyi, işitti· ğinin ne oLduğunu, nasıl düşündüğünü ve niçin duygulandığını hayatın çeşitli dönemlerinde öğrenir, şahiısyetin~ tamamlar. (2 l Sosyal bir ortamda ya§ayan insan, kendisiyle olduğ~ı kadar toplum· la~ da uyum içinde olmak durıımundadır. Çünkü bu psiıkıo1ojik ve sosyal yönden dengeli bir hayatın gereğhlir. (sı Gene hayata intibak mekanizması <U-0-T) (4 l içinde kişinin kendisinde ve çevreısinde olup bitenden haberdar olmasını sağlayan duyu organlan v:;ırdır. (oJ Fakat bu organların alma güoü sınırlıdır. Bu seibeble insan tabiattaki her olaydap haberdar olamaz. Sözgelişi bir kulağın veya gözün duyum eşiği var:dır; kulak belli frekansta:ki seısi işitir, g,öz de belli dalga uzunluğunda:ki ışığı görebilir.( 6 l Aslında bu sınırlı imikanıara sahip olma konusunda da insanlar birbirinden (1) (2) (3) (4) (5) (6) K: 18 (el-Kehf), 110; 41 (Fussılet), 6. Erdoğan Fırat, Şaihsiyet Gelişiminde Tevbenin Fonksiyonu, s. 54. Tuncel Altınköprü, Şahsiyet Analizi, s. 8. (U-0-T) : Uyarıcı- 0Dganizma- Tepki. Norınan L. Munn, Psikoloji, II, 157. Duyum eşiği, kulak için 20- 20.000 frekans arasındaıki seslerin işitilmesi; göz içinse 400- 700 mili=ilkron dalga uzunluğundaki ışığın görülmesi şeklindedir. Fazla bilgi için hk.: N. L. lll!unn, a.g.e., II, 204 vd., 241 vd. -181- Dr. Habil ŞENTÜRK farkhdırlar. Biri diğerinden daha güçlü, daha zeki, daha hassas olabilir. Mesela: «Birıkısım insanlar e§ya ve olaylar karşıstnda ~i~b~r şey idrilk etmedikleri halde, diğer bıirkısımı ses ·ayrılıklarını, birkısmı renklerin dalgalarını, birk~smı da lezzet ve koku ayrılıklarını idrak etmektedir.»< 71 Normal insandan peygambere geçince bu farkların daha da arttığı görülecektir. Gerçi lslama göre peygamberler de ins,andır, ancak Allah'ın, insanlar ara'sında onlara bazı imıtiyazlar verdiği hatı:rlanmalıdır. Peygamberleri diğer insanlardan ayıran en önemli fark, kendilerine Allah tarafından vahy;olunmas1dır. tslama gör'e Allah, peygamıberleri vahiy alaibilecek psiıkoLojik güçlerle dionatmı§ltır. Günlük tecrübeler de göstermektedir ki, bir insanın yapamadığını başkaları yapabilir. Bi<rinin göremediği uzaklıktatki bir cismi, diğeri göreibilmeiktedir. Peygarnıb~r:lerin vahiy alması, gözleri görmeyene göre, görenin durumuna benzetilebilir. Ayrıca bugün psiıkıo1ojide <~yaratıcı düşünce»< ! denilen keşif ve icatlar ile rüya· lar ve ilhamlar< 91 da vahiy hadisesini anlamaya yardımcı olacak niteliktedir. : 8 ' \ Yaratıcı düşünme olaymda, meseleye Rıonsantr,e olma ve konuyla ilgili bilgi ve malzemelerin iyi değerlendiriLmesi önemlidir. Fakat bunlar yeterli değildir. Meselenin çözüıme kavu§ması için bir ilham gerekmektedir. Mesela, Newton'a kadar pek çok kimse, ermanın dalından düşıtüğünü görmüş ve hatta sebeibini de dü§ünmüş olabilir; falkat yerçekinll.nden bah· . setmemiştir. Öyle rüyalar da varıdır !Qi, gerçek hayatta bütün ayrıntıla­ . rıyla yaşanır. Nitekim Hz. Peygamber: «Salih bir ki§i tarafından görülen güzel rüya' nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüıdür.»<ıo) buyurmu§tur. Y~arıd:aki nüJbüvvetin kırk· altıda. biri · olaraik belirtınesi §Öyle açıklanmalktadır: Hz. Peygamber'·e vah!iy, sadık rüya ile başlamış ve altı ay devam etmi§tir. Bütün peygamberlik hayatı yirmi üç yıl olduğuna göre altı aylı:k sadık rüya devresi, peygamberliğin kırk altı­ da bir bölümü olmaktadır. Hz. Peygamber'in bu rüyaları aynen veya mana olara:k tö:hakkuk ediyordu. Buna göre müslümanlarm göı~düğü salih rüya da Allah'ın o kişiye bir illiarnı durumundadır. (ı 1 ) hadisin salih rüyayı, (7) G. Kersahensteiner,. Karakter Kavramı ve Teııbiyesi, s. 68. (8) Bk. N. L. Munn, .Psikoloji, I, 316 vd. (9) ·Bk.: Erol GünJgıör, İslam Tasavvufunun Meseleleri, s. 133, 135. (10) Buihari, es-Saıhih, K. et-Ta'ibir, B. 2 (VIII, 68). (ll) Zebıdi, Tecrid, XII, 273. -182.- PEYGAMBERiN DiGER İNSANLARDAN FARKI: VAHİY , Burada yaratıcı düşünce, rüya ve ilham ile vahiy arasındaki ilgi, daha çok bunların herbirinin ilmi yönden izilıh edilmesinde çekilen güçlüıkitür. Demetk ki n;ormal insan, sadece tecrübelerinin üstünd~k.imi değil, kendi yaşadığı tecrübeleri de ıızaıı etmel\ite güçlük çekmektedir. Vahly vahiy olayının analizine girebilmek için Hz. Pe)-ıg~mber'in (S.A.) durumu detaylı olarak ele alınmalıdır. esnasındatki İnanclmıza göre, dini motivin tatmininde, sıradan insanların dav· ranışıarına şekil veren çe,vre faıktörüne karşı, peygamberlerin dini dav· ranışlarıı::ı,da çevrenin yerini ilahi vahiy aLmaktadır. Vahiy hakkındaki tecrübi bilgimizin sınırlılığı yanında Hz. Peyga:ınber'in çeşitli şekillerde aldığı vahyın psi~o1ojilk belir:tileri s1ı"'1hatli be1gelerle tesbit edilmiş bulunmaktadır. O'nun .dini yaşayışını düzenleyen bu tecrüıbe, Allah karşı­ sındaki ciddi tavrını, 1 vazife şuürunu ve bu mesüliyetin ağırlığı seiheb~yle duyduğu endişeleri ortaya koymaktadır. Nitekim, derü:Qi bir yaşayış olması sebebiyle maıhiyetini tam olarak kavrayama:dığımız bu olay için, içgözlem niteliğindeki şu hadiste Hz. Peyga,.'1llher, vahiy esnasında birtakım güçlükler çektiğini ve neticede valıyin kesin bir bilgi olarak hafızasında< 12 ) kaldığını ifade etmektedir: «Vahiy, bazan bana çmgirak sesine benız,er bir sesle gelir. Bana en şiddetli geleni de budur. Oeıbrail'in söylediğini belledi•kten sonra o, benden ayrılır. Bazan da melek bana bir adam suretinde gelir ve benimle konu.şur. Ben: de ne sıöylediğini iyice bellerim.»< 13 ) Yukarıdaıki hadiste de belirtildiği gibi, vahyin geliş şekli her zaman aynı değHdir. Vahyin geliş şekillerinil genel olarak üç k~sımda belirleyen ayette: <<Hiçbir insan yoktur ki Allah'ın onunla (doğnıdan doğruya) konuşması olsun, ancak vcuhiy ile, yrumt perde arkasmdan, yahut bir e1çi (melek) gönderip de kendi izniyle dilediğini vahyetmesi sureti ile olur. Çünkü O, çok yücedir, hikmet sahib~dir.»( 14 ) buyuıulmalkıtadır. Buradaki üç şekil: gileri 1- Doğrridian doğruya msamrı. 2- Allah'ın, duyurması, kalbine (ıilirı.ine) perde arkasimrlian (görünmeden) bildirmesj, · vaılıily, ~ns:ana birtakım (12) Krş. W. M. Watt, Modern Dünyada İslam VaJhyi, s. 148. (13) Buhari, es~Sahih, K. Bed'i'l-Va!hy, B. 2 (14) K: 42 (eş-Şura), sı. -183- ilka edilen bil· ··r .. L 1. i D:r. 1Habil ŞENTÜRK • 3 - Allalı'ın, me;iek vasıtasıyla !}eygambe:re idileiliğ:i.ni vahiy etme- siilir. (l 5 J Bunrar bütün peygamberlerin vahiy alış tarılıarını genel olarak ortaya koyan bir tasnifin ifadesidir. Hz. Muhammed'in (S.A.), bu umumi çerçeve içersind-e belirtilen çeşitli şekillerıdeki vahyi idrak ederken yaşa­ mış olduğu psikolojik hali sahahe müşahadelerine dayanarak özetlemek gerekirse, şunLarı söylemek mümıkündür: Vahiy :sırasında Hz. Pe.pgamber'in vücudu titremekte, ,UZei1ilne bir hüzün Çökmekteı, yüzi~nün r engi )kül gibi o'lmakta veı 1gö11leri lmpalı pılduğu haldeı sesli )l>esli nefes ralruğı görü:lmektediiirJ16 ) 1 Hz. Peygamber (S.A.), bu esnaıda fizik-üsıtü bir varlıkla,. (Cebrail'ie) ilgi kurmanın s·ebeb oLduğu zmluğu yaşamış olmalıdır. Aşağıdaki hadisler 1\!onuyu aydınlatıcı mahiyeıttedir: «Ben yürürken bird~nbire gökyüzünden bir ses işittim. Başımı ka1dmdım, bir de haktım ki Hıra'da bana gelen melek sema ile afiz arasında bir iküıı,si üzerine oüırmuş. Pek çok lmrık­ tum, hemen evime döndüm ve: <<Beni örıtün, beni örtün!» dedim. Bunun üzerine Allah şu ayetleri indirdi: <ısa ı <<Ey bürünen (Muhammed)! Kalk artık inzar et. Rwbbini yücelt (yüceliğini ilan et) ...»< 17 l Hz. Aişe (R.A.) diyor ki: <<Ra1sfilüllah'ı, soğuğu Qok ştdıdetli bir günde kendisine vahiy nazil olurken gö:Ddüğüım o1muştur. Kendisinden o hal geçtiği vakitte şaikaklarından şapır şapır ter akardı.»<ısı Z·eyd b. Sabit (R.A.) de: <<Resülüllah'a gelen vahyi yaJzardım. ·vıahiy nazıil olduğu zaman O'nu bir sıkıntı basar, inci taneleri gibi ter döker,ler, daha sonra açılırdı. Kendileri bana imla ettirir, ben ya:zardım. İşimi bitirinceye kadar va:hyin ağırlığından o kadar zahmet çekerdim ki, ayağ~m kınlıyor zanneder ve artık bir daha yürüyemem derdim.»< 19 l demiştir. E!bü H~reyre (R.A.) diyıor ki: <Nahiy nazil olduğunda vahyin son bulmasına kadar hiçbirimiz başımızı kaldırıp O'nun mübar-ek yüzüne bmkamazdrk. y ahiy n azil olurken en önce mübarek vücutıarına bir titreme gelirdi.»< 20 l (15) SUibhi es-Salih, Kur'an İlimleri, s. 22; S. Parladır, Din Psikolojisi Ders Notları, s. 12-13 (II. y. yıl). (16) S. Parladır, a.,g.e., s. 13-14; Ayrıca vecd psikolo·jisi ile krş. Erol Güngör, İ&Hl:m Tasavvuıfunun Meseleleri, s. 155. vd. (16a) Buhari, es-Sahih, K. Bed'il-Vahy, B. 4; Muslim, es,Sahth, K. el-İman B.73. (17) K: 74 (el-Müddessir), 1-5. (18) Buihari, es-Sahih, K. Bed'i'l-Vahy, B. 2. (19) Zebidi, Tecrid, I, 5. .(20) Zebidi a.g.e., a.y. -184- PEYGAMBERiN DİG·ER İNSANLARDAN FARKI: VAHİY Bütün bu tezahürler, vahiy olayının Hz. Peygamber'in (S.A.) dini yaşa:yışındaki önemli yerini ortaya koyma1ktadır. Gerek dini bilgiyi elde etmesi, gerekse dini hayatın gereklerini yerine getirebilmesi için rUhi olgunluk kazanmasına vesile olan vahiy, O'nun bütün peygamberlik hayatı boyunca, çeşi:tli yer ve zamanlarda, çeşitli şelkil ve şiddetlerde gel. meye devam etmişıtir. (~ı ı Nitekim, din ihtiyacının bir te~ahürü olan :i!badetler, vahyin belirlediği şekil ve normlara uygun olarak namaz, onıç, hacc ve zekat gtbi belli şekilleriyle Kur'an-ı Kerim'in nüzülünün tamamlandığı yirmi üç sene içersinde, tedricen ortaya konmuştur. Mesela «0 kendi nefsinden bir O'nun ı;,öylemesi ancak kendis.ine yapılan <<Benim namaz t_,;;T, iledir.>>(:ı:ıı bağlantısı kunılaraık ·.;:.L.:Jı ~\ _, söylemez. ayeti ile, kılışıını nasıl görüyo!'sanız, leee kılınız.»l 23 ı hadisi arasındaki m ana ayetler gö~den geçirilmelidir: ~lı.H ~ ,,.~S)_,~ lS")\ vahiy şey siz de öy- aşağıdaki «Namazı kılın, zekatı verin ve rükü edenlerle beraber rükü edin.»(24l «Hac (ayları) bilinen aylardır. Kim o aylarda haccı kend[ne farız kılarsa, arıtık hacda kadına yakla§nıak, günah· i§lemek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu' bilir.»(25) (21) Hz Pe~,gamiber'e vahiiY geldiği zaman, !bunun Allah'tan gelen bir vahiy olduğuna dair O'nun kalbinde Allah zarüri bir ilim yaratırdı. Vahyin çeşitli şe­ kil ve mertsibeleri hakkında daiha geniş bilgi için :bk. Zeb1bi, a ..g.e., I, 2-9 (dipnotlar) . (22) K: 53 (en-Necm), 3-4. (23) Buhari, es-SaMh, K. el-Ezan, B. 18; Darimi, es-Sünen, K. es-Salat, B. 42. (24) K: 2 (el-Bakara), 43 (25) K: 2 (el-Bakara), 197 -185- Dr. ,Habil ŞENTÜRK «Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz size de farz kılındı. Umulur kiı korunursunuz.»( 26 > kılındığı gibi, oruç Peki bu vahiy olayının fenomeno1ojisini, <<Hahi mesaj»ın peygambere nasıl ulaştığını iLmi yönden açıklamak mümükn müdür? Yukarıdaki bilgiler ışığın!da bu s:oruya nasıl bir cevapı verilebilir? Vahiy esnasında peygamber çoğu zaman arkadaşlarıyla beraber bulunduğuna göre, vahiy bir ses veya görüntü halinde arkadaşlan tarafından idrak edilmediği halde peygamber onu nasıl alıyor? M. Watt, bu konunun şuur-altı teorisiyle izilh edilebileceğini söylemekte ve bu görüşü, gelenekleşmiş lslami görüşle şu, Şekilde birleştir­ mektedir: «Melek bu sözleri önce Hz. Muhammed'in şuuruna yerleştirdi; daha sonra onlar buradan şuur"üstüne ç1ktı.»( 27 > Ancak Watt'ın kendiısİnin · de ]tiraf ettiği gibi şuur-altı ,~{;onusundaki bilgiler henüz birtakım psikologların görüşleri olm<:ı~ktan öteı tam olarak aydm~atıcı s~viyeye ulaşama­ mi<stır. (28 > «Alt-şuur aslında zihnimizin çalışma tarzını anlayabilmek için icat ettiğimiz bir hipotezderr !harettir. Bunun özelliği, duygularımızın ça· lıştığı hallerde şufira akısetrrıeyen unsmları ihtiva etmesidir. Böylece rüya, ateşli hastalık, ilaçla uyuşma vs. hallerinde zihnimizi işgal eden alı­ şılmadrk şeyleri bu alt-şuürun ortaya çıkma'sı olarak kabul ediyoruz. Fakat alt-şuurun hakiki muhtevasının ne olduğunu bilmiyoruz. »l~Hı H. Z. Ülkene göre de gelişerek değer şuuru haline gelmiş bir şuur, Allah'la irtibat kurabilir. Nitekim değer şuuru, sübjektif şuurun Aşkm Varlığa yönelmesi sonucu yaptığı hamle ile gerçekleşir. <30 > (26) K : 2 ( el-Bakara), 183 (27) W. M. Watt, Modern Dünyada İslam Vahyi, s. 149; Şu olay da bu açrldamayı destekler görünmektedir. <<Mesela, televizyon veya sinemada herhangi bir program sırasında, görünür bir idn1k o1madan, çok kısa bir süre için gösterilen bir takım sahneler veya verilen bazı mesajlar farkına varılınadan gayri şufırumuzda yerleşebilmektedir., A. Songar, Psikiyatri, s, 75-76. (28) W. M. Watt, Modern Dünyada İslam Vahyi, s. 149; Aynca bk. F.rol Güngör, İslam Tasarvvufunun Meseleleri, s. 160 vd. (29) E. Güngör, a.g.e., s. 164. (30) H. Ziya Ülken, Varlık ve Oluş, s. 332 vd . .,...._ 186- PEYGAMBERiN DİGER İNSANLARDAN FARKI: VAHİY . BİBLİYOGRAFYA ALTU\!KOPRÜ, Tuncel, Şahsiyet Analizi, istanbul 1980. el-BUHAR!, E1bü 'Aıbdillah Muhammed b. isma'il (256/869), el-Cami'u'sSahilı, I-VIII, İst. 1315/189'7. ed-DARİMİ, E!bü Muha:mmed 'Aıbdullah m. 'Aibdirrahıman (255/868}, esSünen, HI,Dımışıık 1349/1930. FIRAT, .Erooğan, Şahsiyet Gelişiminde Tevıbenin Bonksiyıonu, lıiyat (A. ü. İla­ Fa:k. Doçentlik Tezi) Ankara 1982. GÜNGÖR, Erol, İslam 'l'a:savvufunun Meseleleri, ötüken Yay., İst. 1982. KERSCHENST!EİNER, G., Karekıter Kav:ranü ve Teubiyesi, Çev. H.F. Ka- nad, M.E.B., Ankara 1977. MUNN, Norman L., Psikoloji (İnsan İnti:bakının ffisasları), Çev. N. Tendar, HI, M.E.B., Ankara 1976. PARLADIR, Selahattin, Din Plsi!ko]oji,si Derıs Notları, !zmir 1982, {Basıl­ madı). es-SALffi, Suibhi, Kur'an İhmleri, Çev. M.S. Şimşek, Kıonya ts. SONGAR, Ayhan, Psikiyatri İ. Ü. Cerrahpaşa T. Fak. Yay., İst 1976. ü'LKEN, H . Ziya, Varlık ve Oluş, A. ü. !lMıiyat Fak. Yay., Ank. 1969. WATT, VV. M., Modern Dünyada İslam Vahyi, Çev. M.S . .Aıy:dın, Ank. 1982. mz-ZEBİDİ, Zeynüddin Ahmed b. A!hmed, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Ş'eı:ıhi, Çev. Ahmet Nairn-Kamil Miras, I-XII, Diyanet İ.B. Yay., An:kara 1979. -187-