1-4 icindekiler onsoz Temmuz.FH10

advertisement
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
YAÞLILARDA ÝDRAR KAÇIRMAYA YAKLAÞIM:
BÝR GÖZDEN GEÇÝRME
Haluk Kulaksýzoðlu*, Iþýn Baral-Kulaksýzoðlu**
(*)Selçuk Üniversitesi Selçuklu Týp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalý, Konya
(**)Ýstanbul Üniversitesi Ýstanbul Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Geriatrik Psikiyatri Kliniði, Ýstanbul
Ý
drar kaçýrma ileri yaþta sýklýðý artan ve sýklýðý artýkça da hem bireyler hem de bakýmverenler için ciddi
bir yaþam kalitesi düþüþüne neden olan bir saðlýk sorunudur. Sosyal, kognitif ve fiziksel deðiþikliklerden dolayý,
idrar kaçýrmasý olan bireylere yönelik tedavi yaklaþýmý da farklý planlanmalýdýr ve pek çok kez multidisipliner iþbirliði
de gerektirmektedir. Bu yaklaþýmdaki tek amaç her zaman tam tedavi etmek deðil, bazen de mümkün olduðu kadar
bireyin ve bakýmverenlerin yaþam kalitesini artýrmak olabilir. Bu derlemede amaç, saðlýklý veya bakýma muhtaç ileri
yaþ bireylerdeki idrar kaçýrmaya yaklaþýmdaki özellikleri, Avrupa Üroloji Birliðinin (EAU) kýlavuz önerilerini de
göz önünde tutarak ele almaktadýr.
Incontinence is a serious health problem with increasing incidence with aging and causing decrease in
quality of life of both the patients and their caregivers. Various social, cognitive and physical changes due to aging,
incontinence requires patient oriented and usually a multi-disciplinary approach. The aim of medical approach
should not always be to treat but to improve quality of life of the patients and their caregivers. This paper aims to
highlight the important points in dealing with elderly patients with incontinence according to the European Urology
Guidelines on incontinence and several articles on the subject.
Bu makale, saðlýklý veya bakýma muhtaç ileri
yaþ bireylerdeki idrar kaçýrmaya yaklaþýmdaki özellikleri,
çeþitli derlemeler ve Avrupa Üroloji Birliðinin (EAU)
kýlavuz önerileri göz önünde tutarak ele almaktadýr.4
Ýdrar kaçýrma her yaþta görülebilmesine karþýn,
ilerleyen yaþla beraber görülme sýklýðý artmaktadýr.
Özellikle, týbbi bakýmdaki ilerlemelere paralel olarak
ortalama yaþam süresinin uzamasý ve “babyboom” adý
verilen jenerasyonun sayýca artmasý nedeni ile yaþlýlar
ile ilgili saðlýk sorunlarý tüm dünyada ciddi bir yer
tutmaya baþlamýþtýr. Beklentiler 60 yaþ üzeri toplumda
idrar kaçýrma sýklýðýnýn %35’in üzerinde olacaðýný
göstermektedir.1 Bu sýklýkla birlikte ülkemizdeki bakým
hizmetlerinin üst seviyede olmamasý nedeni ile idrar
kaçýrmasý olan bireylere verilmesi gereken saðlýk hizmeti
önem kazanmaktadýr. Mental ve fiziksel saðlýðý iyi olan
yaþlý bireylere yaklaþým normal eriþkinlerinki gibi olsa
da bakýma muhtaç, eþlik eden hastalýklarý olan ve biliþsel
özelliklerinde sorun olan bireylere daha farklý bir
yaklaþým gerekmektedir.2 Ýdrar kaçýrmaya yaklaþýrken
hastanýn genel durumunun, ek hastalýklarla verilecek
tedavilerin etkileþiminin, hasta el becerisinin, biliþsel
durumunun, aldýðý ilaçlarýn, bakým veren kiþinin
becerilerinin ve durumunun deðerlendirilmesi ve bir
bütün olarak tedavi þemasýnýn oluþturulmasý
gerekmektedir. Baral-Kulaksýzoðlu ve ark. yaptýklarý
bir çalýþmada, evlerinde aileleri tarafýndan bakýlan
Alzheimer demansý hastalarýnda idrar kaçýrmanýn hasta
yakýnlarda tükenmeye yol açan en önemli sorunlar
arasýnda olduðunu belirlemiþlerdir. Özellikle hastalýðýn
orta ve ileri evrelerinde hastalarda %70 sýklýkta
belirledikleri idrar kaçýrmanýn tüm demanslarda görülen
bir saðlýk sorunu olduðunu ileri sürmüþlerdir.
Araþtýrmacýlar evde devamlý idrar kaçýran ya da
bezlenmek durumunda kalýnan hastaya bakým vermenin,
“tükenme sendromu” ve bakým verenlerde depresyona
yol açarak bir aile sorunu haline geldiðini de
gözlemlemiþlerdir. Buna karþýn toplumumuzda idrar
kaçýrmanýn yaþlanmanýn olabilecek, doðal bir sonucu
olduðu þeklindeki yanlýþ inanýþ da bu konudaki týbbi
yaklaþýmýn yaný sýra halk eðitiminin de ne kadar önemli
olduðunu ortaya koymaktadýr.3
Yaþa Baðlý Üriner Sistem Deðiþiklikleri:
Vücut ana organ sistemlerinin çoðunda
yaþlanma ve buna baðlý sýklýðý artan hastalýklara baðlý
olarak fonksiyon kayýplarý yaþanabilmektedir. Bu yaþbaðýmlý kötüleþmeler genellikle ilerleyici, yavaþ ve
birbirlerinden baðýmsýz olarak ortaya çýkar. Yaþýn
ilerlemesi ile birlikte detrusor kontraktilitesi, mesane
kapasitesi ve iþemeyi durdurabilme yeteneði her iki
cinsiyette de bozulma gösterirken, kadýnlarda maksimal
üretra kapanma basýncý ve üretra uzunluðu da
azalmaktadýr. Ayrýca detrüsör aþýrý aktivitesi sýklýðý ve
iþeme sonrasý residüel idrar hacimi de artmaktadýr.5
Ayný zamanda yaþlýlardaki uyku-uyanýklýk
düzeninin de bozulmasý sývý alýnýmýný etkilemektedir.
Yaþlýlar gündüz yerine akþam saatlerinde daha fazla
sývý almaya baþlarlar. Buna ek olarak antidiüretik hormon
ve natriüretik hormon salgýlarýnda da deðiþiklikler
baþlayarak gece idrar yapýmý da artar. Eþlik eden venöz
yetmezlik, böbrek hastalýðý, renin-aldosteron
bozukluklarý, prostat büyümesi, kalp yetmezliði gibi
hastalýklar ve hipertansiyon ilaçlarý da tabloyu
aðýrlaþtýrýr.6
Tüm bahsedilen bu deðiþiklikler idrar kaçýrma
için aslýnda bir neden deðil sadece birer predispozan
faktördür. Bu nedenle idrar kaçýrmayý yaþa baðlý
beklenen bir deðiþiklik olarak kabul etmemek
gerekmektedir.
Yaþlýnýn nörodejeneratif hastalýklarý ve idrar
kaçýrma:
Alzheimer Hastalýðý (AH), vasküler hastalýklar,
inme, Parkinson Hastalýðý (PH) ve diðer nörodejeneratif
hastalýklarda yaþam kalitesini en çok etkileyen
sorunlardan bir tanesi idrar kaçýrmadýr.
~ 13 ~
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
Mesane ve spinal kord patolojisi olmadan
supraspinal patolojilerin görülmesi özellikle pontin
iþeme merkezinin kontrolünün ortadan kalkmasý veya
azalmasý ile olmaktadýr. 7
Tüm yaþlýlarda idrar kaçýrmaya neden olan
hastalýklara özel bilgi birikimi, yön gösterici tanýsal
testler ve baþarýlý tedavi yöntemlerine raðmen, hastalara
en iyi yaklaþýmýn ne olmasý gerektiði konusu iyi
tariflenmiþ yönergelerin olmamasý nedeni ile kesinleþmiþ
deðildir.
Aslýnda tedavi edilebilir veya geri çevrilebilir
birçok neden geçici idrar kaçýrmaya veya kronik idrar
kaçýrmanýn derecesinde artýþa neden olabilmektedir.
Özellikle idrar kaçýrma de novo ortaya çýktýðýnda veya
var olan idrar kaçýrma ani bir kötüleþme gösterdiðinde
hastalarýn irdelenerek altta düzeltilebilir bir durumun
olup olmadýðýnýn incelenmesi önemlidir. Durumun fark
edilmesi, gerekli tedavinin düzenlenmesi idrar
kaçýrmanýn ortadan kaldýrýlmasýnda faydalý olacaktýr.
Bu konuda Anglosakson literatüründe alt bezi þeklinde
kýsaltýlmýþ olan “DIAPPERS” ilk basmakta düzeltilebilir
durumlarýn ortaya konulmasý için bir þema
oluþturmaktadýr (Tablo-1).9
Baþta demanslar olmak üzere pek çok
nörodejeneratif hastalýk, ilerleyen yaþla sýklýk artýþý
göstermektedir. Genel olarak 65 yaþ üstü toplumun
%5’i AH tanýsý almaktadýr. Her beþ yaþ aralýðý için de
sýklýk ikiye katlanmaktadýr. Buna göre 85 yaþ üzeri
kiþilerin %30-50’si AH tanýsý alýr. Türkiye’de 400,000
civarýnda Alzheimer hastasý olduðu tahmin edilmektedir.
Burns ve arkadaþlarýnýn araþtýrmalarýnda AH olanlarda
idrar kaçýrma sýklýðýnýn %48 olduðunu bildirmiþlerdir.8
Ýdrar kaçýrma sýklýðýnýn Alzheimer hastalýðýnýn
aðýrlaþmasý ile arttýðý da belirtilmiþtir.
Normal basýnçlý hidrosefali, vasküler demans
gibi durumlarda da idrar kaçýrma hastalýklarýn erken
evrelerinde ortaya çýktýðýndan erken dönem Alzheimer
Hastalýðýnýn ayýrýcý tanýsýnda da önemli bir rol oynar.
Kognitif yýkým nedeni ile mekanda kaybolma özelliði
de geliþir ve bu hastalarýn ayný zamanda tuvaleti bulma
güçlüðü nedeni ile idrar kaçýrabileceðinin de akýlda
tutulmasý gerekir. Yaþam ortamlarýnda tuvaleti iþaret
eden yönlendirilmelerin kullanýlmasý ve bu konuda ek
tedbirlerin alýnmasý gerekebilir.
Delirium diðer bir adý ile akut konfüzyonel
durum, beyin metabolizma ve iþlevlerinin organik bir
nedene baðlý olarak geçici bir süre bozulmasý olarak
tanýmlanabilir. Bu durumda, akut geliþen ileri dikkat
eksikliði, bellek bozukluðu, konfüzyon, hezeyan ve
halüsinasyonlar, uyku bozukluklarý ve ajitasyon en sýk
ortaya çýkan taný koydurucu belirtilerdir ancak
deneyimsiz gözlerde psikiyatrik hastalýk sanýlabilir.
Yaþlýlarda atrofik beyin, çoðul ilaç kullanýmý ve çoklu
sistemik hastalýklar, karaciðer ve böbrek
metabolizmasýndaki deðiþiklikler nedeni ile deliryum
sýktýr. Post operatif dönem en riskli dönemdir. Bu
dönemdeki elektrolik-sývý dengesizlikleri, þeker ve üre
metabolizma sorunlarý, anestezik maddelerin etkisi, aðrý
ve ilaçlarý, dikkat edilmeden antikolinerjik ilaç kullanýmý
riski artýrýr. Ýdrar kaçýrma bozulmuþ beyin iþlevlerinin
bir sonucu olarak ortaya çýkar ve santral etkili
antikolinerjik kullanýmý maalesef tabloyu artýrýr. Tedavi
alta yatan nedenin bulunup giderilmesidir. Gerekirse
sedasyon ve belirti kontrolü için psikiyatrik konsültasyon
istenebilir.
Genel Yaklaþým
Yaþlý bireylerde multidisipliner bir yaklaþým
gerektirmektedir. Ýdrar kaçýrmanýn getirdiði stigma,
kognitif olarak düþkün bireylerde bile bu durumu
saklama ve kendi çözümlerini üretme içgüdüsünü
uyandýrmaktadýr. Islanan iç çamaþýrýný odada bir yerlere
saklamak, idrar kaçýrma korkusu ile sývý alýnýmýný en
aza indirmek, sosyal ortamlardan kendisini izole etmek
ve tüm insan iliþkilerinden kaçýnmak sýk görülen davranýþ
þekillerindendir. Bahsedilen baþa çýka metodlarý bazen
kiþilerin hem fiziksel hem de mental durumlarýnda daha
da kötüleþmeye yol açabilmektedir. Bu nedenle de ileri
yaþtaki bireylerde hem bakýmverenlerin hem de
doktorlarýn dikkatli olmasý ve gerekli tedavileri
uygulamasý büyük önem taþýmaktadýr.
Bu yaklaþýmlar üroloji, nöroloji, psikiyatri,
kadýn hastalýklarý ve doðum, fizik tedavi ve genel saðlýk
bakýmýný veren branþlar arasýndaki ciddi bir iletiþimi
gerektirmektedir.
Ýnfeksiyonlar, karþýmýza en sýk çýkan
nedenlerden birisidir. Mesane ve vajeni ilgilendiren
infeksiyöz durumlarda bireylerin algýlamalarý yaþlý
olmayan saðlýklý bireylere göre azaldýðýndan idrarda
yanma duyusu ve suprapubik aðrý duyusu daha azalmýþ
olabilir.
Tablo 1. Yaþlýlarda idrar kaçýrmanýn düzeltilebilir nedenleri
Delirium
Deliryum ya da konfüzyon
Infection
Üriner enfeksiyon
Atrophic genital tract changes
Atrofik vajinit ya da üretrit
Pharmaceuticals
Çeþitli ilaçlar
Psychological
Psikolojik nedenler
Excess urine production
Aþýrý sývý alýmý, sývý yüklemesi ya da hiperglisemi ve hiperkalsemi gibi
metabolik nedenlere baðlý aþýrý idrar üretimi
Restricted mobility
Kronik hastalýk, sakatlýk ya da kýsýtlýlýklara baðlý hareketsiz kalma
Stool impaction
Kabýzlýk
~ 14~
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
Bu nedenle sadece mesanenin c-liflerinin
uyarýlmasý detrüsör aþýrý aktivitesine ve idrar kaçýrmaya
neden olur. Burada yeni çýkan (de novo) idrar kaçýrma
olgularýnda idrar tahlili yapýlmasýnýn ve vajinal
infeksiyonlarýn da deðerlendirilmesinin önemi ortaya
çýkmaktadýr. Özellikle daha önce de hafif dereceli idrar
kaçýrmasý olanlarda ýslak iç çamaþýrý besiyeri görevini
yerine getirdiðinden tekrarlayan infeksiyonlar sýklýkla
ortaya çýkabilmektedir. Atrofik vajinit aslýnda kendi
baþýna bir idrar kaçýrma nedeni deðildir. Ancak idrar
kaçýrmanýn azaltýlmasý için tedavi edilmesi gerekir.4
Yine ilaç kullanýmýnýn iyi deðerlendirilmesi önemlidir.
Özellikle diüretik kullanýmý, kullanýlan saatler, ilaç
etkileþimleri, birlikte sývý alýmý bireyin gündelik yaþam
kalitesini büyük ölçüde etkileyebilmektedir. Bunlarýn
düzenlenebilmesi için günlük iþeme çizelgesi ile ilaç
alým saatlerinin koordine edilmesi baþtan birçok sorunu
halledebilir. Tedaviye uyum ve tedavinin etkinliði için
hastalarýn psikolojik durumunun incelenmesi önem
taþýrken, ileri yaþta sýklýðý çok artan depresyon
hastalarýnda yine bu yaþlara özgü olarak psikojen idrar
kaçýrma ortaya çýkabilir. Kiþisel hijyen ihmali de sýk
karþýlaþýlan durumlarýn arasýnda gelmektedir. Artmýþ
idrar atýlýmý, kalp yetmezliði ve hiperglisemi gibi
durumlara baðlý olabileceði gibi, geceleri olan noktüri
uyku kalite veya düzen bozukluðuna baðlý olarak ortaya
çýkabilir. Kahve ve çay gibi diüretik özellik taþýyan ama
masum kabul edilen maddelerin tüketimi yine idrar
yapým miktarýný arttýrýrken, elektrolit dengesizliðine
baðlý olarak da diürez deðiþiklikleri görülebilmektedir.10
Ýleri yaþlarda görülen sýk karþýlaþýlan durumlardan birisi
de hareketsizlik, sývý tüketiminde azalma, yemek
sistemindeki deðiþiklikler, barsak flora ve hareketlerinin
azalmasý gibi multifaktöryel nedenlerle oluþan kabýzlýk
ve makatta fekal impaksiyondur.11
Odaklanmýþ hikayede geçmiþ ve mevcut týbbi,
cerrahi, jinekolojik, ürolojik ve nörolojik durumlar
deðerlendirilmelidir. Ýdrar kaçýrmanýn tipi (aþýrý aktif
mesane, stres, taþma), sýklýðý, süresi ve günlük yaþamdaki
yeri hikayeden elde edilebilen önemli bilgilerdir. Burada
hastanýn biliþsel iþlevleri yeterli deðil ise o zaman bakým
verenlerden durum hakkýnda bilgi almak gerekir.
Hastanýn durumunu etkileyebilecek kabýzlýk, kullanýlan
ilaçlar, sývý alýmý gibi bilgilerin yaný sýra bireyin veya
bakýmverenin doktora baþvurana kadar kendi
uyguladýklarý baþa çýkma yöntemlerinin ne olduðu da
kaydedilmelidir. Hikayede iþeme alýþkanlýklarý tam
olarak deðerlendirilemeyebileceðinden iþeme günlüðü
ile desteklenmelidir. Hastanýn hareketlilik durumu, el
becerileri, yaþadýðý ortam ve sosyal çevresi de tedavinin
yönlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken diðer
özellikler olarak deðerlendirilmede kaydedilmelidir.
Fizik muayenede nörolojik bozukluklar
(demans, delirium, PH, spinal kord basýsý, periferik
nöropati) ve genel týbbi sorunlara (kalp yetmezliði,
ortostatik hipotansiyon, periferik ödem, abdominal kitle,
vs.) odaklanýlmalýdýr. Tüm hastalara mutlaka bir
pelvik/rektal muayene gerekir. Pelvik muayenede dikkat
edilmesi gerekenler atrofik vajinit, atrofik üretra, pelvik
kitle, ameliyat izleri, perineal his, pelvik kas gevþekliði
ve prolapsusdur. Rektal muayene gluteal asimetri, anal
sfinkter tonusu ve istemli kontrolü, kitleler, prostat
patolojileri ve rektal fekal týkanýklýk olup olmadýðý not
edilmelidir.
Fizik muayene sonrasýnda bir seri yapýlmasý
gereken testler vardýr. Bunlar mümkün olduðu kadar
non-invaziv olanlardan invaziv olanlara doðru
sýralanmalýdýr. Tüm idrar kaçýrma olgularýnda mutlaka
idrar tahlili (özellikle bakteriüri, piyüri, hematüri,
glikozüri ve idrar dansitesi) gereklidir. Ayrýca kanda
kreatinin deðerleri, açlýk kan þekeri ve özellikle hematüri
varsa idrar sitolojisi de eklenmelidir.
Ayný sinir kökünü kullandýklarýndan makattaki
bu gerilme mesanede de detrüsör motor aktivitelerinde
artýþa neden olabilmektedir. Kabýzlýðýn giderilmesi
birçok aþýrý aktif mesane semptomlarýnýn elimine
olmasýný saðlar.
Temel deðelendirmede non invaziv yöntemler
ilk tercihler olmalýdýr. Üroflovmetri paterni, iþeme
sonrasý rezidüel idrar ölçümü ilk basamak yaklaþýmlar
için deðerli bilgiler verir. Elimizdeki bu verilerle bir
sonuca varýlamadýðý durumlarda ürodinami,
videoürodinami, EMG ve sistoskopi kullanýlabilecek
yöntemler arasýndadýr.6-8
Deðerlendirme
Deðerlendirmenin amaçlarý: (1) idrar
kaçýrmanýn nedeninin bulunmasý, (2) iliþkili üriner
sistem anomalilerinin ortaya konulmasý, (3) hastanýn
mental ve fiziksel durumunun deðerlendirilmesi, komorbiditelerin incelenmesi ve (4) hastanýn bakým
durumunun ve çevresel faktörlerin incelenmesi olmalýdýr.
Bunlar kiþiye sunulacak tedavi seçeneklerinin “kiþiyeözel” ayarlanabilmesini saðlar. Yaþlý bireylerle uðraþýrken
ortaya çýkarýlan patolojilerinin hepsinin düzeltilebilir
olmadýðý, tedavi/yaþam kalitesi dengesinin iyi saðlanmasý
gerektiði ve bazen de herhangi bir neden ortaya
konulmadan basit yaklaþýmlarýn da etkili olabileceði
göz önünde tutulmalýdýr. Bu aþamada saðlýklý eriþkinlerde
doðal olarak uyguladýðýmýz bazý teþhis basamaklarýnýn
yaþlýlar için birer giriþim olduðunun da unutulmamasý
gerekir.12
Ýdrar kaçýrma tiplerine göre yaklaþým
DETRUSOR AÞIRI AKTÝVÝTESÝ
Ýleri yaþta en sýk görülen idrar kaçýrma tipidir.
Aþýrý aktif mesane idrar kaçýrmasý olan hastalarda ilk
yaklaþým þekli davranýþsal yaklaþým olmalýdýr. Aktif
olarak tedavisine katýlabilecek ve bakýcý ihtiyacý olmayan
bireylere mesane eðitimi verilmelidir. Bu þekilde %50’ye
yakýn iyileþme bildirilmektedir. 8 Eðitimde amaç
disfonksiyonel iþemeyi düzenli iþeme paternine çekerek
“aciliyet hissini” baskýlamasýný öðretmek ve mesane
kapasitesini bu þekilde arttýrma olmalýdýr. Baþlangýçtaki
iþeme aralýklarý yavaþ yavaþ arttýrýlýr. Bireyin aciliyet
hissini baskýlamasý ve tuvalete yavaþça gitmesi öðretilir.
~ 15 ~
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
Aciliyetin giderilmesinde pelvik kaslarý
kullanma ve kontrollü iþeme önemli hedeflerdir. Pelvik
taban kas egzersizleri bireyin kendi yapabileceði tedavi
yöntemi olmakla beraber imkanlar dahilinde biofeedback
ve elektrik stimülasyonu ile pelvik taban kaslarýnýn
güçlendirilmesi ve kontrol edilmesi saðlanabilir.13 Bakým
ihtiyacýndaki bireyler ise baþlangýçta 2 saatte bir olmak
üzere düzenli aralýklý iþeme programýna alýnýrken sözel
olarak da kontinansýn saðlanmasýnýn ve tuvalet
kullanýmýnýn pozitif olarak vurgulanmasý gerekmektedir.
Davranýþsal yaklaþýmlar yetersiz kaldýðýnda veya
nörolojik defisit nedeni ile etki alýnamadýðý durumlarda
antikolinerjik tedavi verilmelidir. Ancak bu ilaçlarýn
kullanýmýna baðlý hastadaki konfüzyonda artýþ, kabýzlýk,
idrar retansiyonu, aðýz kuruluðu gibi yan etkilerin çok
olumsuz ek sonuçlarý olabileceðinden dikkatli olunmalý
ve mutlaka santral etkili antikolinerjiklerden
kaçýnýlmalýdýr. Demanslý bireyler için mutlaka ilgili
nöroloji ya da psikiyatri uzmaný ile konsültasyon gerekir.
Ýlaç tedavisi verilmeden önce detrüsör kasýlma
bozukluðu olan bireylerde amaç rezidüel idrar miktarýný
azaltmak ve böbreklere yüksek basýnçlý reflü olmasýnýn
engellenmesi olmalýdýr. Tedaviye ek olarak ortadan
kaldýrýlabilir fekal impaksiyon, kabýzlýk, ilaç kullanýmý
gibi faktörlerin de deðerlendirilip elimine edilmesi
g e r e k m e k t e d i r. Yi n e d e i s t e m l i i þ e m e
gerçekleþtirilemiyor ancak detrüsör aþýrý aktivitesi söz
konusu ise ilaç tedavisine temiz aralýklý kateterizasyon
da eklenmelidir.
Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan bir
tanesi kullanýlan baþta antihipertansifler olmak üzere
diðer ilaçlarla etkileþime baðlý ortostatik hipotansiyondur.
Kýsa süreli kateterizasyon ile mesanenin kendini
toparlamasý ilaçlarýn etkilerini gösterebilecek seviyeye
gelmeleri açýsýndan faydalý olacaktýr.16
Günümüzde lazer veya plazma kinetik enerji
kaynaklarýnýn kullanýlmasý ile daha az yan etki profili
saðlanarak prostat ameliyatlarý gerçekleþtirilebilmektedir.
Ancak ameliyat öncesinde hastalarýn ek idrar kaçýrma
etkenleri açýsýndan basýnç-akým çalýþmalarý ile
deðerlendirilmesinde fayda vardýr. Ameliyat sonrasýnda
detrusor kontraktilite bozukluklarý veya de novo detrusor
hiperaktivitesi idrar kaçýrmanýn devam etmesine neden
olabilir. Ameliyat sonrasý erken dönemde yapýlan Kegel
egzersizleri bu þikayetlerin de azalmasýnda rol oynar.
Ayný þekilde sfinkter hasarý olan olgularda da ikincil
cerrahi yaklaþýmlar gerekebilmektedir. Periüretral ajan
enjeksiyonlarý, erkek tipi sling ameliyatlarý ve artifisyel
sfinkter uygulamalarý bu hasta grubu için tedavi
seçenekleridir.
FONKSÝYONEL ÝDRAR KAÇIRMA
Yaþlý hasta grubuna özgün bir tanýmdýr.
Bireylerde kognitif fonksiyonlarýn kaybýna veya tuvalet
ihtiyaçlarýný karþýlamasý için gerekli mobilitenin
kaybolmasý nedeni ile ortaya çýkan idrar kaçýrma
durumlarý için kullanýlmaktadýr. Ayýrýcý taný yapýlýrken
akýlda tutulmalýdýr. Yaklaþým tamamen konservatif
olarak hastada idrar kaçýrmanýn yaratabileceði
komplikasyonlardan korumak ve hijyenik amaçlýdýr.
Aralýklý kateterizasyon, vajinal pesserlerin kullanýmý,
kalýcý sonda uygulamasý, sistostomi açýlmasý gibi
hastanýn bakým þartlarýna uygun bir yaklaþým gerektirir.
STRES TÝPTE ÝDRAR KAÇIRMA
Yine yaþlýlardaki ilk seçenek non-invaziv
yaklaþým olmalýdýr. Pelvik taban kas rehabilitasyonu
etkili bir seçenektir. Kognitif olarak intakt olan ve
kooperasyon kurulabilen bireylerde pelvik taban
kaslarýnýn çalýþtýrýlmasý ile yüksek baþarý elde
edilebilmektedir.14 Östrojen replasman tedavisi ürogenital
atrofiyi azaltacaðýndan þikayetlerde azalmaya neden
olabilmektedir.
SONUÇ
Ýdrar kaçýrma ileri yaþta sýklýðý artan ve sýklýðý
arttýkça da hem bireyler hem de bakýmverenler için
ciddi bir yaþam kalitesi düþüþüne neden olan bir saðlýk
sorunudur. Birçok sosyal, kognitif ve fiziksel
farklýlýklardan dolayý bu bireylere yaklaþým çeþitli
özellikler ve pek çok kez de multidisipliner iþbirliði
gerektirmektedir. Bu yaklaþýmdaki amaç her zaman
tedavi etmek deðil mümkün olduðu kadar bireyin ve
bakýmverenlerin yaþam kalitesini arttýrmak olmalýdýr.
Oral veya lokal uygulanabilen östrojen yanýnda
histerektomi olmamýþ olan bayanlarda progesteronun
da eklenmesi gerekmektedir. Bireyin genel durumu ve
komorbiditeleri göz önüne alýnarak cerrahi
uygulanabilecek kadýnlarda çeþitli aský ameliyatlarýndan
bir tanesinin seçimi de %80-95 arasýnda baþarý
verebilmektedir. Mesane boynuna yer kaplayýcý
maddelerin enjeksiyonu da bir seçenek olmakla beraber
burada hasta seçiminin iyi yapýlmasý gerekmektedir. En
iyi endikasyon intrinsik sfinkter yetmezliði olan ve
operasyon için riskli olan hastalardýr.
TAÞMA TARZINDA ÝDRAR KAÇIRMA
Tedavi sebebe yönelik olarak yapýlýr. Eðer
anatomik bir týkanýklýk var ise cerrahi yaklaþým
gerekebilir. Ancak öncelikle alfa-bloker tedavi ilk
seçenektir.15 5-alfa-redüktaz inhibitörleri de cerrahi için
gerekli süreyi uzatmaktadýr. Ancak bu etkinin
g ö r ü l e b i l m e s i k r o n i k k u l l a n ý m a b a ð l ý d ý r.
~ 16 ~
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
REFERANSLAR
9. Resnick NM. Urinary incontinence in the elderly.
Medical Grand Rounds 3: 281-290, 1984
1. Password F, View I. How widespread are the
symptoms of an overactive bladder and how are
they managed? A population-based prevalence study.
BJU Int 87: 760-6, 2001
10. Weiss B. Diagnostic evaluation of urinary
incontinence in geriatric patients. Am Fam Physician
57: 2675-84, 1998
2. Baztan JJ, Arias E, Gonzalez N, de Prada MIR.
New-onset urinary incontinence and rehabilitation
outcomes in frail older patients. Age Ageing 34(2):
172-5, 2005
11. Pfisterer MH, Griffiths DJ, Schaefer W, Resnick
NM. The effect of age on lower urinary tract function:
a study in women. J Am Geriatr Soc 54(3): 405-12,
2006
3. Kulaksýzoðlu H, Yurdakul T, Çakmakçý E, Kýlýç
Ö. Yaþlý olmayan toplum örneklemesi olan bayan
popülasyonunda idrar kaçýrma ve aþýrý aktif mesane
sýklýðý. 1.Ulusal Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Kongresi,
Antalya, 2009
12. Ouslander J. Urinary incontinence in nursing
homes. J Am Geriatr Soc 38: 289-291, 1990
13. Soomro N, Khadra M, Robson W, et al. A
crossover randomized trial of transcutaneous
electrical nerve stimulation and oxybutynin in
patients with detrusor instability. J Urol 166: 146149, 2001
4. Thüroff JW, Abrams P, Andersson KE, Artibani
W, Chapple CR, et al. EAU guidelines in urinary
incontinence. Eur Urol 59: 387-400, 2011
5. Elbadawi A, Diokno A, Millard R. The aging
bladder: morphology and urodynamics. World J
Urol 16(suppl 1): 10-34, 2001
14. Fantl J, Wyman J, Harkins S, et al: Bladder
training in the management of lower urinary tract
dysfunction in women. J Am Geriatr Soc 1990;
38:329-332
6. Dubeau CE. Beyond the bladder: management of
urinary incontinence in older women. Clin Obstet
Gynecol 50(3): 720-34, 2007
15. Thuroff J, Chartier-Kastler E, Corcus J, et al:
Medical treatment and medical side effects in urinary
incontinence in the elderly. World J Urol 1998;
16(suppl 1):S48-S61
7. Madersbacher H, Awad S, Fall M, et al. Urge
incontinence in the elderly – supraspinal reflex
incontinence. World J Urol 16(suppl 1): 35-43, 1998
16. Johnson T II, Ouslander J: Urinary incontinence
in the older man. Med Clin North Am 1999; 83:12471266
8. Burns A, Jacobi R, Levy R. Psychiatric phenomena
in Alzheimers Disease. Br J Psych 157: 86-94, 1990
~ 17 ~
Download