Gauk da "soykırım" dedi

advertisement
On5yirmi5.com
Gauk da "soykırım" dedi
Almanya Cumhurbaşkanı Gauck: “Ermenilerin kaderi 20. yüzyıla dehşet veren bir
şekilde damgasını vuran toplu kıyım, etnik temizlik, tehcirler ve evet soykırım tarihi
için bir örnektir”
Yayın Tarihi : 23 Nisan 2015 Perşembe (oluşturma : 10/10/2017)
Cumhurbaşkanı Gauck, Berliner Dom katedralinde Almanya’daki kiliselerin ortak düzenlediği
“Ermenilere, Süryanilere ve Pontus-Rumlarına uygulanan soykırımı anma töreni”ne katılarak bir
konuşma yaptı.
Şu sırada yüz yıl önce planlı ve sistematik olarak katliam eylemlerine kurban giden Ermeni halkının
üyelerini andıklarını savunarak sözlerine başlayan Gauck, 1915 olaylarında Ermenilerin
yaşadıklarına ilişkin olarak, "Fark gözetmeksizin, kadınlar ve erkekler, çocuklar ve yaşlılar zorla
götürüldü, ölüm yürüyüşüne gönderildi, korumasız ve gıdasız bozkırlarda ve çöllerde bırakıldı, diri
diri yakıldı, ölünceye dek kovalandı, öldürüldü ve vuruldu" iddiasında bulundu.
“Bu planlı ve hesaplı caniyane eylem Ermenileri sadece bir sebepten dolayı vurdu: Ermeni oldukları
için. Benzeri şey de aynı kaderi paylaşan Pontus Rumlarını, Asurileri ve Süryanileri de vurdu” diyen
Gauck, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugünkü bilgilerimiz ve son on yıllardaki siyasi ve insani felaket olayları gözümüzün önüne açıkça
ortaya koyuyor ki, Ermenilerin kaderi 20. yüzyıla dehşet veren bir şekilde damgasını vuran toplu
kıyım, etnik temizlik, tehcirler ve evet soykırım tarihi için bir örnektir.”
Bu suçların savaşların gölgesinde işlendiğini ifade eden Gauck, savaşın bu cürümleri
meşrulaştırdığını savundu.
Gauck, bunun 1. Dünya Savaşı’nda Ermenilerde vuku bulduğunu, yüzyıl boyunca başka yerde ve
zaman zaman da bugün birçok başka azınlıklara uygulandığını kaydetti.
Bu kaderin unutulmaması için kurbanları andıklarını ifade eden Gauck, kurbanların sesi olunması ve
hikayelerinin anlatılması için onları hatırladıklarını belirtti.
Gauck, halk gruplarının ayrıştırılması, etnik temizliğin ve tehcirlerin 20. yüzyılın başında çoğu zaman
ulus devletlerin oluşmasının karanlık tarafını oluşturduğunu söyledi.
Ancak “tek tip” ve “saflık” ideolojisinin dışlanma, tehcir ve korkunç eylemlerle bitmediğini kaydeden
Gauck, “Bundan Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni halkının kurban haline geldiği ‘soykırımsal’ bir
dinamizm gelişti” ifadesini kullandı.
100 yıl önce yaşanan olayların nasıl tanımlanması konusundaki bir tartışmanın içinde olduklarını
ifade eden Gauck, bu tartışmanın bir kavrama indirgenmemesini istedi.
Bugün yaşayan hiç kimsenin sanık sandalyesine oturtulmadığını, vaktiyle bu fiilleri işleyenlerin
bugün yaşamadığını, onların çocuklarının ve torunlarının suçlanamayacağını belirten Gauck, ancak
kurbanların torunlarının tarihi gerçekleri ve böylelikle tarihi suçun kabul edilmesini haklı olarak
bekleyebileceklerini savundu.
"Almanya'da hatırlanmasının derin bir anlamı var"
Gauck, Ermeni halkının öldürülmesinin Almanya’da hatırlanmasının derin bir anlamı ve geçerliliği
olduğunu vurgulayarak, Ermenilerin ve Türklerin torunlarının bu ülkede kendi tarihleriyle
yaşadıklarını kaydetti.
“Ermenilere soykırımla ilgili biz Almanların da genel olarak ortak sorumluluğu, belki de suç ortaklığı
olup olmadığı konusundaki değerlendirmelerle yüzleşmemiz gerekiyor” diyen Gauck, sürgünün
planlanmasında ve kısmen de uygulanmasında Alman askerlerinin katkısının bulunduğunu belirtti.
İlk kez 1915 olaylarıyla ilgili "soykırım" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Gauck, Alman
İmparatorluğunun müttefiki olan Osmanlılarla olan ilişkileri tehlikeye atmamak için Alman tanıkların
ve diplomatların gönderdiği bilgileri görmezden geldiğini savunarak, bu konuda sözde bazı
örnekler verdi.
Dünyanın her yerinden bu konuda verilen hatırlama ve uzlaşma işaretlerinden dolayı bugün
müteşekkir olduğunu ifade eden Gauck, özellikle Türkler ve Ermeniler arasında cesaretli anlayış ve
yakınlaşma işaretlerinden memnuniyet duyduğunu kaydetti.
Kimsenin gerçeklerden korkmaması gerektiğini ifade eden Gauck, “Bizi geçmişte ve bugün ayıran
şeyleri birlikte aşabiliriz” ifadesini kullandı.
Kilise temsilcilerinin konuşmaları
Törende konuşan Almanya Protestan Kiliseleri Başkanı (EKD) Heinrich Bedford Strohm da,
“soykırımda Almanya’nın da sorumluluğu” bulunduğunu söyledi.
Protestan Kilisesi yönetiminin ve misyoner toplumların da yüz yıl önce konuyu bildiklerini, ancak
görmezden geldiğini ve bir şey yapmalarının gizlenmemesi gerektiğini ifade eden Strohm, “Biz de
kendi suç ortaklığımızı açık ve net bir şekilde söylersek ve kabul edersek, başkalarına da soykırım
suçuyla dürüst ve objektif bir şekilde tartışmaya cesaret verebiliriz” şeklinde konuştu.
Almanya Piskoposlar Konferansı Başkanı Kardinal Reinhard Marx da, dünyada daha fazla ülkelerin,
siyasi ve dini liderlerin 100 yıl önceki olayları “soykırım” olarak nitelendirdiğini iddia ederek, Papa
Franciscus’un da bu kavramı kullandığını hatırlattı.
Ermenice, Yunanca ve Süryanice dua edilen ve ilahiler söylenen törene Yeşiller Partili Federal
Meclis Başkanı Yardımcısı Claudia Roth, Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) Federal Meclis Grubu
Başkanı Volker Kauder, Sosyal Demokrat Parti Federal Meclis Grubu Başkanı Thomas Oppermann,
diğer siyasi partilerin temsilcileri ve davetliler katıldı.
1915'te ne oldu ?
Osmanlı Devleti'nin 1914'te başlayan 1. Dünya Savaşı'na Rusya ile farklı saflarda katılmasını fırsat
bilen Ermeni milliyetçileri, bağımsız Ermenistan devletini kurmak gayesiyle Rus güçleriyle işbirliği
yaptılar.
Rus ordusu, Doğu Anadolu'yu işgal ettiğinde gönüllü Osmanlı ve Rus Ermenilerinden büyük destek
gördü. Osmanlı ordusunda görev yapan bazı Ermeniler de Rus ordusuna katıldı. Ermenilerin
oluşturduğu birlikler ordunun lojistik kanallarını tahrip ederek Osmanlı ordularının ilerlemesini
yavaşlatırken, Ermeni çeteleri de işgal ettikleri yerlerde sivillere yönelik katliam ve zulümlere girişti.
Osmanlı Hükümeti, bu gelişmelerin önüne geçmek için Ermeni temsilcileri ve kanaat önderlerini ikna
etmeye çalıştı. Ancak başarılı olamadı. Ermeni komitalarının saldırılarının artması üzerine hükümet,
24 Nisan 1915'te Ermeni devrimci komitelerin kapatılmasına, bazı Ermeni ileri gelenlerin
tutuklanmalarına ve sürgün edilmelerine karar verdi. Daha sonra, her yıl “Ermeni soykırımını” anmak
amacıyla düzenlenen etkinlikler için bu tarih seçilecekti. Tedbirlere rağmen saldırıların sürmesi nedeniyle 27 Mayıs 1915'te Ermeni nüfusunun savaş
bölgesinde olanları ve Rus işgal ordusuyla işbirliği yapanlarının göç ettirilmesi kararı alındı.
Osmanlı Hükümeti, göç edenlerin insani ihtiyaçları için planlamalar yaptıysa da savaş koşulları, iç
çatışmalar, intikam peşindeki yerel gruplar, eşkıyalık, açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle göçler
sırasında çok sayıda Ermeni hayatını kaybetti.
Tarihi belgeler, hükümetin, söz konusu trajik olayların yaşanmasını amaçlamadığı gibi göç eden
Ermenilere karşı işlenen suçları cezalandırıldığını açıkça ortaya koymakta. Nitekim, henüz savaş son
bulmamışken yaşanan insani trajedi sırasında olaylara karışarak suçlu bulunanlar yargılanarak idam
edildi.
Adil hafıza ve empati ihtiyacı Ermenistan ve Ermeni diasporasının genel beklentisi, Türkiye'nin 1915 tehciri sırasında yaşananları
soykırım olarak tanıması ve tazminat ödemesi. "Soykırım" kavramı, 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nde ulusal,
ırksal, etnik veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen yok etme eylemi olarak tanımlanıyor. Söz konusu olayların soykırım olarak tanımlanamayacağına dikkati çeken Türkiye, 1915 olaylarını
her iki taraf açısından da bir "trajedi" olarak niteliyor. Türkiye, konunun siyasi çatışmalardan uzak,
tarihe tek taraflı bakmadan, tarafların birbirlerinin neler yaşadığını anlama ve birbirlerinin
hafızalarına saygı duyma şeklinde özetlenen "adil bir hafıza" perspektifinden çözülmesi gerektiğini
vurguluyor.
Türkiye, tarafların arşivlerinin yanı sıra üçüncü ülkelerdeki arşivlerde de 1915 olayları konusunda
araştırma yapılmasını, Türk ve Ermeni tarihçilerle diğer uluslararası uzmanlardan oluşan bir ortak
tarih komisyonu kurulmasını teklif ediyor.
Erivan ilişkileri normalleştirme fırsatını değerlendiremedi
İki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesi için en önemli gelişme Ekim 2009'da yaşandı. Taraftlar,
İsviçre'nin Zürih kentinde diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine
yönelik iki ayrı protokol imzaladı.
Protokollerde karşılıklı güven tesisi ve mevcut sorunların çözülebilmesi için tarihsel kaynak ve
arşivlerin tarafsız, bilimsel incelenmesi konusuna yer verilirken, sınırların da karşılıklı olarak
tanınması ve ortak sınırların açılması öngörülüyordu.
Türk hükümeti protokolü onaylanmak üzere doğrudan TBMM'ye gönderdi. Ermenistan hükümeti ise
metinleri Anayasa Mahkemesi'nin incelemesine sundu. Mahkeme, protokollerin Anayasa'nın lafzına
ve ruhuna uymadığına hükmetti.
Ermenistan Hükümeti protokollerin onay sürecini dondurduğunu Ocak 2010’da açıkladı. Bundan 5
yıl sonra da, Ermeni hükümeti tarafından geçen Şubat ayında geri çekildi.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Gauk da "soykırım" dedi
Download