Sayfa 10 daşları pratikleşmeye, böylesi tarihi bir çalışmayı daha ciddi yürütmeye çağırıyoruz. Sürecin savaş boyutu ön plana geçtiğinde Toplumsal Sözleşme çalışmasının tartışmalarını biraz geriye çektik, çünkü tüm dünyanın gündemi değişti, onu görmezlikten gelemezdik, bir de savaş olayı gündemde olduğu için yoğunluklar farklılaştı. Ancak buna rağmen çalışma tümden durmadı, planlandığı temelde devam ettirilmek istendi. Fakat bugüne kadar bu çalışmanın sahip olduğu tarihi önemi tam kavrama, bunun heyecanı ve coşkusu ile planlamalar, girişimler geliştirme yeterince gerçekleşmedi. Her alan kendi bünyesinde bu projeyi, özgürlüğe, özgürlükle sözleşmeye yaklaşım olarak ele alıp yeniden değerlendirmelidir. Ülkedeki ve ülke dışındaki tüm alanlar, dağdaki ve diğer çalışma sahalarındaki bütün arkadaşlar güncel gelişmelerle bağını kurarak Toplumsal Sözleşme temelindeki yoğunlaşmasını tazelemeli, yeniden ele almalı ve derinleştirmelidir. Ayrıca bizzat projeyi tanıtma, tartışma kavratma görevini yürüten alanların da hızla daha çok ve farklı kesimlerden kadınlara ulaşarak Toplumsal Sözleşme Konferans’ının hazırlıklarını hızlandırmaları, kapsamlılaştırıp, somutlaştırmaları gerekmektedir. Toplumsal Sözleşme, hareketimizin sadece ideolojisinin değil kadın özgürlük sorununa getirdiği çözümlerin de evrensel olduğunun güçlü bir ispatıdır. Ayrıca kadının, toplumun, halkların kendilerini ezen, sömüren, bastıran ve hiçe sayan tüm gerici bağlarından bağımsızlaşması, boşanmasıdır. Bu anlamda bu çalışma üçüncü doğuş sürecinin karakterine denk bir adımdır. Bu bilinçle yüklenmeli ve tarihi çalışmayı hakettiği iddia, emek, yoğunluk ve pratikleşmeyle yürütmeliyiz. Pratikleşme sağlandığında sürecin demokratik çizgi temelinde gelişmesinde önemli bir rol oynayacak diğer bir konu kadın meclisleridir. Bu çalışma mevcut aşamada kısa zamanda Güney alanında geliştirilmeli, yaygınlaştırılmalıdır. Kadın meclisleri toplumdaki birçok kadının rahatlıkla yer alacağı, kendisini ifade edebileceği ve yerel iktidarların gelişmesinde kadın olarak rengini, özünü, talep ve değerlendirmelerini katacağı son derece uygun bir örgütlenme zemini. Kadının bir alandaki tüm örgütlü yapısını çatısı altında topladığı için kadının siyaseten, ekonomiye, sosyal alanlara örgütlü güç olarak girmesini getiriyor. Tüm kadın örgütleri arasında ilişki ittifak ufkunu sürekli, canlı ve geniş kılıyor. Tam da kadınların, kadın hareketlerinin bu süreçte aktif rol alması gereken yeniden yapılanma, demokratikleşme, demokratikleştirme sürecine denk bir örgütlenme modeli. Özellikle Ortadoğu’da etnik kökenlerin, mezhepsel farklılıkların ve kültürel zenginliklerin milliyetçilik ve ayrımcılık unsuru olarak tahrik edilmek istendiği böyle bir süreçte; kadın meclisleri halkların kardeşliğinin çekim merkezi haline getirilebilir. Ortadoğulu kadınların yürekleri buna açık, duyguları milliyetçiliğin körüklediği savaşlarda yaşadığı acılardan bunu anlayacak kadar sınanmış . Her şeydn önemlisi de Ortadoğulu kadın ve çocuklar barışa herkesten daha fazla susamıştır. Kadın meclisleri bu sussuzluğu gidermenin, Ortadoğulu kadınlarının güçlü duygularını barışı yaratmada güçlü bir temel olarak değerlendirmenin örgütlü gücü olabilir. Şu anda zeminler buna her zamankinden daha fazla uygundur. Özellikle Güney Kürdistan buna her zamankinden uygun bir zemin arz edi- Nisan 2003 yor. Sorun akıllıca ve büyük bir emekle, sabırla ve her halktan kadınları çekecek zengin, kapsayıcı yaklaşımlarla çalışmasını bilmektir. Her yerde, her şehirde, ilçede, nahiyede ve köyde kadın meclisleri oluşturulmalıdır. Bir alanda kadınla ilgili yaşanan sorunlar başta olmak üzere toplumsal, siyasal, ekonomik birçok soruna ilişkin bu meclis kendisini demokratik bir otorite haline getirmeli ve kadın iradesinin bir üst temsil kurumu olarak çalışmalıdır. Kadının, çocukların ve halkın genel çıkarlarını esas almalı, kendi bakış açısıyla gündemine alıp tartışmalı ve birçok soruna ilişkin çözüm projeleri sunmalıdır. Kadınların buna gücü kesinlikle vardır. Kadınların yaşanan her toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunu kavrayacak, değerlendirecek ve çözecek düzeyde bilinçlendirilmesi için tüm sivil toplum örgütlerinin eğitim projeleri olmalıdır. Bu kadın meclisleri bünyesinde de eğitimlerle, seminerlerle, tartışma platformlarıyla gerçekleştirilebilir. Her alanda kadının ve halkın yaşadığı sorunlara duyarlı, ilgili kadınlardan bu meclisler hızla oluşturulmalıdır. Bu meclislerle kadınlar katılmadıkları, kendilerine zarar veren, birçok olguyu, toplumun, siyasetin, hukukun, kültürün, sanatın gündemi haline getirip işleyebilmeli, mücadele konusu haline getirmelidir. Çözümsüzlüğe itilen, milliyetçilikle, mezhepçilikle ele alınan sorunlara kadının çözümleyici, barışçıl ve adil mantığıyla hemen çözüm üretebilmelidir. Dialogların gelişmesinde, anlaşmazlıkların çözümünde ve hoşgörünün, anlayışın ve saygının farklı kültürler, etnik kökenler ve dini inançlar arasında gelişmesinde özellikle kadın meclisleri önemli rol üstlenebilir. Yine bu meclislerin Türkiye’de hızla örgütlendirilmesi ve yaygınlaştırılması durumunda başta Kürt sorunu olmak üzere, Türkiye’nin tüm demokratikleşmeyen yapılanma sorunlarını Türkiye devletinin, siyasetçilerinin güdük, kısır mantık sarmalından kurtaracak önemli bir sivil toplum örgütlenmesi yaşama geçirilmiş olacaktır. Türkiye’de yaşayan farklı halklardan kadınlar bütün metropollerde, Anadolu ve Kürdistan’nın tüm şehirlerinde ve köylere kadar tüm yerleşim birimlerinde, kadın meclislerinde bir araya gelip Türkiye’nin erkek egemenlikli zihniyetinin çözüm geliştiremediği birçok olguyu halk tabanından gelişecek demokratik bir çözüm gücüyle, halkın demokratik baskı gücünü yaratmakla çözüm üretebilir, çözümün gelişmesini zorlayarak, hızlandırabilir. Yine İran’da bir türlü demokratik değişim-dönüşüm gerçeğine girmeyen rejimi değiştirmekte kadın meclisleri önemli rol oynayabilir. İran’nın da muazzam bir kültür zenginliği, halklar mozaiği olma konumu var. Kadınlar bunu akıllıca değerlendirebilir. Suriye, Lübnan gibi alanlarda varolan benzer örgütlenmelerin işlevli kılınması kadar yenilerinin örgütlendirilmesi, açılım yapılması ve dönemin hassasiyetlerine göre yaklaşım zenginliğinin, yaratıcılığının yakalanması önemlidir. Özellikle milyonlarca Arap kadınına pratik öneri ve görüşlerle gitmek, tartışma zeminlerini geniş tutmak ve kadın meclisleri örgütlenmesinin yeni dönemde oynayacağı rolü kapsamlı tartışmak önemlidir. Yine Kürt kadınları birlikte yaşadıkları halkların kadınlarıyla ortak örgütlenmelere gidebilirler. Avrupa’da, Rusya’da, Ermenistan’da bunun zeminleri fazlasıyla vardır. Mevcut olanlar da değerlendirilip işlevli kılınabilir. Yenilenebilir ya da ihtiyaç temelinde yenileri oluşturulabilir. Ancak üzerinde ciddiyetle durmak Serxwebûn “Tam da kad›nlar›n, kad›n hareketlerinin bu süreçte aktif rol almas› gereken yeniden yap›lanma, demokratikleflme, demokratiklefltirme sürecine denk bir örgütlenme modelidir, özellikle Ortado¤u’da etnik kökenlerin, mezhepsel farkl›l›klar›n ve kültürel zenginliklerin milliyetçilik ve ayr›mc›l›k unsuru olarak tahrik edilmek istendi¤i böyle bir süreçte; Kad›n meclisleri halklar›n kardeflli¤inin çekim merkezi haline gelebilir.” gerekecek. Küçük adımlardan başlayıp büyütmeyi esas almak kadar imkanların uygun olduğu alanlarda büyük adımlarla başlama cesaretini göstermek de önemlidir. Bu konuda son derece yoğunluklu olmak ve özgünlükleri, güncel bazı ihtiyaçları, kadınların taleplerini ve elimizdeki imkanları dikkatlice incelikli değerlendirmek önemlidir. Bu temelde örgütlendirilecek kadın meclisleri, yine kadınların çok yönlü sorunlarına, ihtiyaçlarına cevap olabilecek dernekler, vakıflar (varolanlar ve ihtiyaç temelinde kurulacak olanlar), kadınların kurdukları veya yönetimlerinde, çalışmalarında ağırlıklı yer aldıkları ya da kadın eksenli, kadın bakış açısıyla çalışan tüm sivil toplum örgütlerinin yer aldığı ‘Ortadoğu Demokratik Kadın Federasyonu’nu geliştirmeyi hedeflemeliyiz. Her demokratik, sivil toplum örgütlenmemizi bu perspektif ve uyumla ele alabilmeliyiz. Bu Ortadoğu’da varolan tüm kadın hareketlerinin ortak örgütlülüğünü, eylemliliğini, her alandaki mücadeleciliğini, ittifak ve ilişki gücünü geliştirir. Dolayısıyla hem bütün kadın hareketlerini, hem kadınları hem de toplumu güçlendirir. Toplumun demokratik değişim-dönüşümünde etkin bir demokratik gücün-cephenin yaratılması olur. Ortadoğulu kadınların sayısız benzer özellikleri, ortak yönleri, acıları ve sorunları var. Ortak oldukları bir konu da güçlü, büyük tarihleridir. Yani neolitik kültüdür. Bunu güncelleştirmek açısından da bu federasyon çok gerekli ve önemli. Türkiye’de demokratik mimari geliştirilmelidir rtadoğu ve Avrupa mevcut aşamada diplomatik faaliyetimizin iki temel merkezidir. Ancak son gelişmeler Ortadoğu eksenli kadın diplomasisinin geliştirilmesini acil ve hayati kılmaktadır. Önderliğin “ABD emperyalizmi yapacağını yapıyor peki buna karşı halklar ne yapacak? Halkların çözümü nedir diye sorulduğunda şunu söylüyorum. Bunun yerine, dünya çapında halklar için geçerli çizgi sınıf, cinsiyet, etnik çevre vb sorunlar ancak küresel demokrasi anlayışıyla, küresel emperyalizme karşı, demokratik emperyalizme karşı, halkların küresel demokrasi anlayışıyla; yöntemi de meşru savunma çizgisi temelinde olacaktır... Meşru savunma çizgisi sadece askeri alanda değil, her alanda; siyasal, sivil toplum ve yerel demokrasi ile derinliğine geliştirilmeli. Küresel emperyalizme bu temelde karşı çıkılabilir... Ortadoğu’da milliyetçi rejimler ister islami, ister reel sosyalist, isterse ırkçı temelde olsunlar bunlar çözülecek. Bunun yerine demokrasi anlayışının kendisini hazırlaması gerekir,” perspektifini esas alarak kadın çalışmalarına uygulamak çok önemlidir. Bu tüm çalışmalarımız için geçerli bir perspektif olsa da özellikle diplomatik çalışma yürütülürken bu perspektif esas alınmalıdır. Halkların küresel demokrasisini geliştirmek oldukça kapsamlı bir perspektif, içine birçok kesimi alıyor. Bu Kadın kurtu- O “KADEK’in öncülük etti¤i, “demokratik ç›k›fl ve bütünlük yolu” nun güçlü pratikleflmesi aç›s›ndan da PJA’n›n bu perspektif temelinde baflta Ortado¤u olmak üzere, Avrupa’da kad›n diplomasisini gelifltirmesi önemlidir. Güney Kürdistan’daki çal›flmalar›m›z hem Kürtler aras› güçlü demokratik ulusal ba¤lar› gelifltirme hedefiyle hem de alandaki Arap, Türkmen, Asuri vb de¤iflik halklardan kad›nlarla birçok de¤iflik yol ve yöntem deneyerek iliflkilenmeli ve bunlar› kal›c› ittifaklara, ortak örgütlenmelere dönüfltürmeyi baflarmal›d›r” luş ideolojisinin evrensel kapsamı ve sosyal bir ideoloji olma gerçeğiyle de örtüşen bir perspektiftir. Bölgede KADEK’in öncülük ettiği, “demokratik çıkış ve bütünlük yolu” nun güçlü pratikleşmesi açısından da PJA’nın bu perspektif temelinde başta Ortadoğu olmak üzere, Avrupa’da kadın diplomasisini geliştirmesi önemlidir. Güney Kürdistan’daki çalışmalarımız hem Kürtler arası güçlü demokratik ulusal bağları geliştirme hedefiyle hem de alandaki Arap, Türkmen, Asuri vb değişik halklardan kadınlarla birçok değişik yol ve yöntem deneyerek ilişkilenmeli ve bunları kalıcı ittifaklara, ortak örgütlenmelere dönüştürmeyi başarmalıdır. Bu temelde TJAK’ın alandaki rolü son derece önemlidir. Gelişen süreç Irak sahasında böyle bir kadın hareketinin geliştirilmesinin son derece yerinde ve zamanında bir adım olduğunu göstermiştir. Şimdi TJAK’ın önünde muazzam çalışma imkanları, zeminleri açılmıştır. Yapılması gereken ideolojik kapsamı ve programı temelinde güçlü mücadele etmek, Irak’ta demokrasinin, halkların onurlu barışının geliştirilmesi mücadelesinde etkili pratik bir güç olmak ve kitleselleşmektir. Kürt kadınları başta olmak üzere tüm halklardan kadınların özgürlük hareketi olmayı başarmaktır. TJAK kadın tabanına oturmalıdır. Kadın kurtuluş ideolojisini, Demokratik Uygarlık Manifestosunu kadınlara ulaştırmalıdır. Güneyli Kürt kadınlarının, Irak’ta yaşayan tüm kadınların acılarını sarmalıdır. Duygularına anlam vermelidir. Kadınların bu coğrafyada yaşadıkları duygularını, öfkeleri, sevgileri, bağlılıkları ve özlemleri demokratik yapılanmayı oluşturmaya kanalize etmeyi başarmalıdır. Bunu başardığı oranda halkın, kadınların bir örgütü haline gelmeyi başaracaktır. Yurtdışında yaşayan tüm Güney Kürdistanlı, Iraklı kadınları bu coğrafyada çalışma yapmaya, yaşamaya ve bu coğrafyada yaşayan kadınların sorunlarını, ihtiyaçlarını çözmede her türlü desteği sunmaya çağırmalıdır. Güçlü örgütlenmeli, çalışmalı ve sağlam temellerde kitleselleşmelidir. Bu bölgede milliyetçiliğe, aşiretçiliği, particiliğe, mezhepçiliğe, tarikatçılığa düşülmeden sorunların çözüme kavuşmasında güçlü bir demokratik irade olarak kendisini büyütmelidir. Türkiye açısından bağımsız kadın hareketini oluşturma çalışmaları mevcut süreçle büyük bir ivme kazanmıştır. Hem ihtiyacı çok daha derinden hissedilir olmuştur hem de zeminleri genişlemiştir, maddi koşulları olgunlaşmıştır. Bu görev çok daha kapsamlı, örgütlü ve derinlikli ele alınarak yürütülmelidir. Süreç açısından örgütlenmede açılım, tüm çalışmalarda derinleşme ve bütün kadınları kucaklama espirisi esas alınmalıdır. Demokratik toplum koordinasyonu perspektifinin yaşamsallaşmasına kadın öncülük yapmalıdır. Bunun için son üç dört yıldır yürütülen çalışmaların oluşturduğu deneyim ve birikimler şimdi güçlü bir örgütlülüğe dönüştürülmeyi beklemektedir. Atılan oldukça önemli adımlar var, genişlemesi, süreklilik ve yaygınlık kazanması önemlidir. Türkiye’nin temel kaybetme noktası, Kürt sorununda yaşadığı, yaşattığı çözümsüzlüktür. Bu konu şimdi birçok çevrenin gündemine girmiştir, tartışılmaktadır. Bu tartışmaların tüm toplumu kapsaması ve çözüme doğru olgunlaştırılması için kadın hareketi yüklenmelidir. Bu çözümden çıkarı olan tüm kesimleri, sivil toplum örgütlerini ayaklandırmalı, seferber etmelidir. Kadın hareketi bu konuda gücünü ortaya koymalıdır. Kürt-Türk ittifakının geliştirilmesinin, Türk milliyetçiliğinin geliş- mesinin önlenmesini ve özgür birliğin yaratılarak halkların onurlu barışına yürümenin gençlikle birlikte öncü gücü olmalıdır. Türkiye’de “demokratik mimari” geliştirilmelidir. Kadın hareketi bu görevle büyümelidir. Örgütlenme olmadan pratikleşme gelişmez vrupa’da yeni sürecin farklı özgün ve öne çıkan boyutları dikkate alınarak çalışmalar planlanmalıdır. Sahip olunan imkanların örgütlenmelerin yeterince işlevli kılınamama durumu, yeni sürecin açtığı pratikleşme zeminleri doğru yetkin kullanılarak aşılmalıdır. O alanda yaşayana Güneyli ve Doğulu kadınların, kitlenin ilgisi bu alanlara yöneltilebilmelidir. Irak’da gelişecek yeniden yapılanma sürecinin halkın ve kadının iradesiyle gelişmesi temelinde çalışmaları bu kesimlerin önüne dönem görevi olarak koymak son derece önemlidir. Bu temelde Güney Kürdistan’a, Irak’ın birçok bölgesine demokratik sivil toplum örgütlenmelerinde, kadın hareketlerinde yer alan kadınlardan heyetler düzenlenmeli ve bölgeyi ziyaret etmeleri sağlanmalıdır. Bu alanda yeni bir süreç gelişirken kadının toplumsal, siyasal, hukuksal statüsünün nasıl belirlendiği, kimler tarafından belirlendiği ve bölgede yaşayan değişik halklardan kadınların geliştirilen çözümlerdeki rolü, ya da bunlar hakkındaki tepkilerini anlamak açısından, bunları dünya kamuoyuna ve bütün kadın hareketlerine ulaştırmak için girişimlerde bulunmalıdır. Bu coğrafyada kadın örgütlenmelerinin, geliştirilmesine katkı sunulması teşvik edilmelidir. Bu alanda yaşayan kadınlar örgütlenme, siyasete, yaşamın her sahasına katılım yapma konusunda cesaretlendirilmelidirler. Eğer uluslararası kadın örgütlerinin bu tür girişimleri, çalışmaları gelişirse Irak’da yaşayan kadınların demokratik sürece daha aktif katılım sağlama cesareti de geliştirilebilir. Bu temelde Avrupa alanı kendi içinde daha kapsamlı tartışmalar planlamalarla yapılması gerekenleri belirleyebilir. Daha özgün kapsamda Kürt kadınları açısından da benzer çalışmalar planlanabilir. Rusya, Kafkasya ve Ermenistan alanlarında da pratikleşme sorunları hala gündemdedir. Bunun ana kaynağı olan örgütlenmenin geliştirilememesidir. Örgütlenme olmadan pratikleşme gelişmez. Bu alanların kadın hareketini geliştirmek açısından güçlü imkanları mevcuttur. Dezavantaj sayılabilecek yönleri var, bu her alan açısından var. Ama avantajlar ve avantaja dönüştürülecek yönler ağırlıktadır. Küresel demokrasinin geliştirilmesinde reel sosyalizmi yaşamış bir alan olarak özgün ele alınması gereken yönleri vardır. O alanda yaşanan büyük kahramanlıklar, sosyalizm ütopyası için harcanan büyük emekler var. Bunlara 21. yüzyılda verilecek en anlamlı cevap küresel demokrasiyi geliştirmektir. Bu temel espiri somutlaştırılarak birçok kesimle ilişki ve ittifak geliştirilebilir. Ortak çalışma zeminleri, ortak örgütlenmeler geliştirilebilir. Savaş karşıtları, emperyalist küreselleşme karşıtları, çevre örgütleri, kadın hareketleri vb birçok sivil toplum örgütü küresel demokrasi perspektifiyle bir araya gelebilir. Demokratik Uygarlık Manifestosu bu alanda hızlı, yaygın dağıtılmalıdır. Sosyalizm inancını yüreğinde hala büyütenlere, demokratik güçleri, aydın, yazar, akademik çevre, sanatçı, farklı halkların temsil kurumları A