Dört dörtlük çağdaş bir tiyatro adamı

advertisement
CUMHURİYET 2
5AĞUST0S1993 PERŞEMBE
KÜLTÜR
Oyun yazan, dekoratör, oyuncu ve yönetmen Sermet Çağan'ı 23 yıl önce yitirmiştik
Dört dörtlük çağdaş bir tiyatro adamı
met'in. Türkiye 70 ve At Gözü adlı
yarım kalmış oyunların hazırlıklarını
hastalığa aldırmadan sürdürüyor.
Gene aynı dönemde, Sermet’in iste­
ği üzerine, Piscator’un Tolstoy’dan
uyarladığı Savaş ve Barış’ı çeviriyo­
rum. Sermet bu oyunu AST’a öneri­
yor. İyileşir iyileşmez, Ankara’ya gidip
Brecht’in Carrar Ana'nın Silahları’nı
Ankara Yenişehir Tiyatrosu’nda sah­
neye koyuyor. 'Savaş ve Banş'ın ilk
çalışmaları için AST’ta bir toplantı ya­
pıyoruz. Hemen bunun ardından AST
çalışanları greve girdikleri için bu gü­
zel tasarı da suya düşüyor. Ne gam!
Biz aynı gün Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi’nde Özdemir Nulku'nun ti­
yatro öğrencileriyle bir söyleşiye katı­
lıyoruz, onların çalışmalarını izliyo-
CEVAT ÇAPAN
Sermet'in belleğimdeki ilk görüntü­
sü bir futbol sahasından. İkimiz de
Robert Kolej’de öğrenciyiz. O mühen­
dislik bölümünde, ben lise birdeyim.
Güneşli bir güz günü sınıflar arası bir
maç olmalı. O. sahada, olağanüstü
hızlı bir santrfor, bense kenarda oyu­
nu heyecanla izleyen bir seyirci. Yıllar
sonra dostluğumuzu tazelediğimizde,
"Futbolu anlamayan nesle aşina deği­
liz” diye anıyoruz o günleri. Sözünü
ettiğim öğrencilik yıllarında hızlı bir ti­
yatro oyuncusu olarak da tanıyorum
Sermefi. Okuldaki en yakın arkadaşı
Ferda Sevin’le “Robert Kolej Oyuncularv’run çalışmalarına tiyatro bilgisi ve
tutkusuyla şaşırtıcı bir canlılık kazan­
dırmaya çalışıyor. Ferda. Ankara
Devlet Konservatuvarı'nın ünlü diksi­
yon öğretmeni Prof. Nurettin Sevin’in
oğlu. Aşiyan’daki evleri tiyatro kitap­
larıyla dolu. Sermet durmadan o ki­
taplar hatmediyor, sahneye konacak
oyunlar konusunda en ilginç öneriler
hep ondan geliyor. Birçok önemli
oyun yazarının adını ilk kez ondan du­
yuyoruz. Bir öğrenci tiyatro toplulu­
ğunun. o topluluktaki gençler için bir
tiyatro okulu gibi çalışmasını o sağlı­
yor.
Evi, tek kişilik bir üniversite
Yeni ufuklar açan tiyatrolar
! 953-1957 arası kaybediyoruz birbi­
Ben üniversite öğrenimi için
yurtdtşma gidiyorum. Sermet, An­
kara'da Devlet Tiyatrosu'nda. Muh­
sin ErtuğruFun genel müdür olduğu
dönemde birçok oy unlara dekor ha­
zırlıyor. Güner Sümer’le birlikte Sahne
Z adlı amatör tiyatro topluluğunda
çalışıyor. Ama onun 1957’de Alman
edebiyatı konusunda yaptığı araştır­
malar için federal Alman hükümetinin
SchiUer Ödülü'nü almasını, Dünya ve
Öncü gibi gazetelerle bazı dergilerdeki
yazılannı hep uzaktan izleyebiliyo­
rum. 1962 de İstanbul’da Arena Tivatrosu’nda, Gülriz Surun - Engin Cezzar
Tiyatrosu’nda dekorcu ve oyuncu ola­
rak çalıştığı dönemde de ben İstan­
bul’da olmadığım için görüşemiyoruz.
1964 te yazdığı Ayak Bacak Fabri­
kasını İstanbul Üniversitesi Gençlik
Tiyatrosu'nda sahneye koyduğu za­
man. bıraktığımız yerden sürdürüyo­
ruz dostluğumuzu. Arada geçen yıllar­
da neler yaptığımızı birbirimize anlat­
maya pek vakit bulamayacak kadar
hızlı yaşanan günler. 1961 A nayasası­
nın getirdiği özgürlük ortamı, Türkiye
, İşçi Partisi'nin kurulmasıyla bambaş_Jça bir canlılık kazanan siyasal hayatıTnız, bu uyanışa katılan yayın dünyası,
toplumdaki bu silkinişi yansıtan tiyat­
ro toplulukları bütün bu konularla il­
gilenenler yeni ufuklar açıyor, birço­
ğumuza yeni çalışma olanakları sağlı­
yor, heyecanımıza heyecan katıyordu.
rim iz i.
Çağan,‘Ayak Bacak Fabrikası’nın sahnelenmesiyle dönemin en önemli tiy atro yazarı olarak ortaya çıkar.
Eksilmeyen bir hızla yaşarken
‘Ayak Bacak Fabrikası’
"Ayak Bacak F abrikasının 1965’te
Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Güner
Sümer tarafından sahneye konmasıyla
• Sermet bence o dönemin en önemli
oyun yazan olarak ortaya çıkıyor. O
yıllarda sözü en çok edilen tiyatro us­
tası Bertolt Brecht’in diyalektik tiyatro
anlayışını gerçekten özümlemiş, bu
anlayışla geleneksel Türk tiyatrosu­
nun özelliklerini bağdaştırmış dört
dörtlük çağdaş bir tiyatro adamı. Bu
dönemde Sermet’le komşu oluyoruz.
Eşi Seçkin ve üç çocuklanyla Bebek’e
taşınıyorlar. Önce bir süre bizim de
oturduğumuz Ehram Yokuşu'nda
İnayet Hanım’ın evinde kalıyorlar,
sonra Dereboyu Sokak'taki Çamlık
Sermet’le Seçkin’in Bebek'te otur­
dukları yıllar Nazmi’nin bahçeli mey­
hanesinin de altın çağı, özellikle yaz
mevsiminde evlere sığmayan dost ka­
labalığıyla orada buluşuluyor. Sermet,
Selahattin Hilav, Atilla Tokatlı, Aziz
Çalışlar, Utku Varlık, Nazmi’nin ge­
dikli müşterileri. Ben ikinci memuriyet
kitabım Değişen Tiyatro’yu yazarken
iki paragraf arasında onlan yoklama­
dan edemiyorum. Ediple Mefharet’in
Bebek'e taşınmalarıyla kadro daha da
genişliyor. Seçkin’le Sermet’in evinin
bir uzantısı haline gelen Nazmi’de sık
sık Hayalet Oğuz. Ömer Uluç, Ali
Özoğuz, Edgar Kemal, Kuzgun Acar,
Özer Kabaş da görünüyorlar. Aslında
Sermet’in evi tek kişilik bir üniversite.
Değişik yaşlarda bir sürü öğrencinin,
büyük bir keyifle, hiçbir kurumun öğretemeyeceği bilgileri ve deneyimleri
onlara cömertçe aktaran bir kaynak.
Seçkin’le Sermet bu kaynağı kurut­
mamak için insanüstü bir çabayla çalı­
şıyorlar. Hem de bu çabayı'kimseye
hissettirmeden. Kitaplar çevriliyor,
ansiklopedilere danışmanlık ediliyor,
maddeler hazırlanıyor. Bu arada asıl
işleri olan tiyatrodan da uzak kalma­
maya çalışıyorlar. Tiyatro çevresinin
bütün maya tutmazlığına karşın.
Mehmet Ulusoy’un inanılmaz bir ba­
şarıyla gerçekleştirdiği 1967 Uluslara­
rası Gençlik Şenliği de Sermet'le Seçkin'in cömertliklerinden izler taşıyor.
Daha başka profesyonel ve am atör ti­
yatro çalışmaları da.
Oyuncu Sermet Çağan, Aziz Nesin’in “Ah Biz Eşekler” adlı oyununda.
Apartmanı'na taşmıyorlar. Burası
gerçekten Sermet'in başarısının sürek­
li olarak kutlandığı bir şenlik evi. Hem
uzatmalı çocukluklarını sürdüren sa­
natçı dostların uğradığı selatin meyha­
nelere taş çıkartan bir dost sofrası,
hem de gerçek çocukların mutlulukla­
rını büyükleriyle paylaştıkları bir ço­
cuk bahçesi. Bu cömertliğin baş so­
rumlusu da, bir yandan yayınevlerine
önemli çeviriler yetiştiren, bir yandan
da o zengin sofraları hazırlayan Seç­
kin.
Sermet. Savaş Oyunu adlı radyo
oyununu Özdemir Nutku’yla sahneye
uyarlayarak Erlangen ve Nancy’deki
uluslararası tiyatro şenliklerine katılı­
yor. Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi öğrencilerinin oy­
nadıkları bu oyun kazandığı birincilik
ödülüyle Sermet’in başarısını daha da
pekiştiriyor. Sermet o hızla 1966-67 ti­
yatro mevsiminde Türkiye'nin ilk sen­
dika tiyatrosunu kuruyor: TÖS. Tür­
kiye Öğretmenler Sendikası’nın deste­
ğiyle kurulan bu tiyatro topluluğu 67
ili kapsayan bir Türkiye turnesinde bir
yıl boyunca Ayak Bacak Fabrikası’nı
ve gene onun hazırladığı Sacco ile
Vanzetti’yi oynuyor. Binbir güçlüğe,
anlayışsızlığa ve sanat düşmanlığına
karşın. Bu aşın yorgunluğun sonunda
Sermet, Seçkin’in deyimiyle bir “EnfarkTÖS ” geçiriyor. Bir süre yatak­
tan çıkmaması gerekiyor. Ama hasta­
lık da çalışma hızını kesmiyor. Ser­
Ansiklopedilerde Sermet Çağan’ın
10 Nisan İ929'da Amasya’da doğdu­
ğu yazılı. Amasya’da bir baba evi ol­
duğunu hatırlar gibiyim. Ama asıl
unutamadığım ünlü tarihçi Arnold
Tovnbee Türkiye’ye geldiği zaman,
Sermet'in onu Amasya’da Ycşilırmak’ın kıyısındaki böyle bir evde nasıl
ağırladığıdır. Ne mutlu o tarihçiye ki
Anadolu’yu gezerken Sermet gibi bir
yol arkadaşı bulmuştur. Kim bilir.
Sermet'in anlatmadığı, anlatmaya va­
kit bulamadığı buna benzer daha nice
güzel anıları vardı Amasya’yla, Amas­
ra’yla, Antalya’yla ilgili. Sermet işte
böyle eksilmeyen bir hızla yaşarken,
’Ayak Bacak Fabrikası’nın İstanbul
Sanat Tiyatrosu'nda sahnelenme
hazırlıkları sırasında, beklenmedik bir
anda bu dünyadan ayrıldı. Bu ölümün
irkiltisini onu sevenlerden kimsenin
unutabildiğini sanmıyorum. O şimdi
sonsuzluğa göçen sevdiklerimizin ço­
ğu gibi nur içinde- yatıyordur demeye
dilim varmıyor-koşuyordur. Hem de
Hayalet Oğuz’un korur gibi yaptığı kale­
ye sayısız goller atarak. Balkanlar’ın en
durdurulmaz merkez muhacimi hızıyla.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği
Ta h a Toros Arşivi
Download