Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in Light of

advertisement
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
DERLEME
2015 ESC/HRS Pulmoner Hipertansiyon
Kılavuzu Işığında Pulmoner Hipertansiyon
Tanısına Yaklaşım
Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in
Light of 2015 ESC/HRS Pulmonary Hypertension Guidelines
Dr. Remzi SARIKAYA1, Dr. Cafer PANÇ1, Dr. Adem ATICI1, Doç. Dr. N. Gülfer OKUMUŞ2,
Prof. Dr. Tufan TÜKEK3
1
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, İstanbul
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul
3
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul
2
ÖZET
Pulmoner hipertansiyon (PH), farklı sistemleri ilgilendiren çok sayıda hastalığın ortak bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kötü
bir seyir izlemesi, erken tanı ve yönlendirmenin prognozu olumlu olarak etkilemesi nedeniyle konunun uzmanları kadar iç hastalıkları
uzmanlarının da yüksek farkındalığını gerektirir. Bu derleme, PH’ye tanı yaklaşımını son kılavuzda yapılan değişiklikleri de kapsayarak
anlatmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Pulmoner hipertansiyon, sınıflandırma, tanı yöntemleri, tanı algoritması
SUMMARY
Pulmonary hypertension (PH) emerges as a result of many common diseases involving different systems. Its worse prognosis, positive
effect of early diagnosis and referral on prognosis makes more important for Internal medicine physicians as specialists of this topic. This
review discusses the approach to diagnosis, including the changes made in the last guideline for pulmonary hypertension.
Key Words: Pulmonary hypertension, classification, diagnosis, diagnostic algorithm
PULMONER HİPERTANSİYONUN TANIMI
Pulmoner hipertansiyon (PH), sağ kalp kateterizasyonuyla dinlenme durumunda ölçülen ortalama pulmoner
arter basıncının (oPAB) > 25 mmHg olması şeklinde
tanımlanmaktadır (1). İstirahatte ölçülen ortalama pulmoner arter basıncı (PAB) normal değeri 14 ± 3 mmHg,
üst sınır 20 mmHg olarak kabul edilmektedir (1,2).
Ortalama PAB’ın 21 mmHg ve 24 mmHg arasında olduğu durumun klinik anlamlılığı belirsizdir. PAB değerleri
bu aralıkta olan hastalar pulmoner arteryel hipertansiyon (PAH) gelişme riski taşıyorlarsa (sistemik skleroz
hastaları ya da kalıtsal PAH hastalarının aile üyeleri gibi)
dikkatlice izlenmelidir (1). Daha önce kullanılmakta
Yazışma Adresi: Dr. Remzi SARIKAYA
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, İSTANBUL
E-posta: [email protected]
19
2015 ESC/HRS Pulmoner Hipertansiyon Kılavuzu Işığında Pulmoner Hipertansiyon Tanısına Yaklaşım
Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in Light of 2015 ESC/HRS Pulmonary Hypertension Guidelines
olan egzersizle tetiklenen PH kavramı son kılavuzda
terkedilmiştir.
Bu tanımlamada kullanılan değerler sağ kalp kateterizasyonu sonucu ölçülmüş değerlerdir. Ekokardiyografide
triküspit yetersizlik jeti üzerinden ölçülen tahmini sistolik PAB ölçümüne dayanan bir tanımlama yoktur.
Ekokardiyografik olarak ölçülen tahmini sistolik PAB
üzerinden ortalama PAB hesaplama ile ilgili formüller
olmakla beraber, bununla ilgili kılavuzda herhangi bir
öneri yoktur.
PAH ise, pulmoner hipertansiyonun nadir görülen bir
alt grubu olmasına rağmen spesifik tedavisinin olması
nedeniyle önem kazanmaktadır. PAH, pulmoner arter
uç basıncı (PAUB)’nın ≤ 15 mmHg ve pulmoner vasküler direnç (PVD)’in > 3 WU olması ile hemodinamik
olarak tanımlanan prekapiller PH’si olan bir grup PH
hastasını tanımlar (1).
PH sağ kalp kateterizasyonu sonucu ölçülen hemodinamik parametrelere göre temel olarak prekapiller
ve postkapiller PH olarak ayrılmaktadır. Prekapiller
PH, ortalama PAB değerinin 25 mmHg ve üzerinde,
pulmoner kapiller uç basıncının (PKUB) 15 mmHg ve
altında olduğu; postkapiller PH, ortalama PAB değerinin
25 mmHg ve üzerinde, PKUB değerinin 15 mmHg’nın
üzerinde olması durumudur. Bu kriterlere ek olarak
postkapiller PH; diyastolik basınç gradiyent (DBG)’inin
(DBG= diyastolik PAB–ortalama PKUB) 7 mmHg değerinin altında ve/veya PVD 3 WU veya daha altında olması;
izole postkapiller PH, DBG’nin 7 mmHg veya üstünde
olmakla beraber PVD’nin 3 WU’nin üzerinde olması
kombine (postkapiller ve prekapiller) PH olarak tanımlanmaktadır (Tablo 1) (1,3).
SINIFLAMALAR
1960’lı yıllarda anoreksik özelliği nedeniyle obezite
tedavisinde kullanılan aminorekse bağlı olarak çok sayıda PH tablosu görülmesi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün
dikkatini çekmiştir. 1973’te DSÖ tarafından desteklenen
ilk uluslararası PH konferansında benimsenen versiyondan bu yana klinik PH sınıflandırması bir dizi değişiklik
geçirmiştir. Bir önceki kılavuzda Kaliforniya’nın Dana
Point kentinde 2008 yılında gerçekleştirilen dördüncü
Dünya Pulmoner Hipertansıyon Sempozyumu’nda kabul
edilen sınıflandırma kullanılmaktayken, son kılavuzda
Simonneau ve arkadaşlarından modifiye edilen sınıflama kullanılmıştır (Tablo 2) (4).
PH klinik sınıflamasının amacı, çok sayıdaki hastalığı
klinik, patolojik bulgular, hemodinamik özellikler ve
tedavi stratejilerindeki benzerliklerine göre sınıflandırmaktır. Temel olarak beş grupta sınıflanmaktadır
(5). Bu sınıflamaya göre grup 1; PAH, grup 2; sol kalp
hastalığına bağlı PH, grup 3; akciğer hastalıklarına ve/
veya hipoksiye bağlı PH, grup 4; kronik tromboem-
Tablo 1. Pulmoner hipertansiyonun hemodinamik sınıflamasıa
Tanım
Özellikler
Klinik gruplar
PH
oPAB ≥ 25 mmHg
Hepsi
Prekapiller PH
oPAB ≥ 25 mmHg
Pulmoner arteriyel hipertansiyon
PAUB ≤ 15 mmHg
Akciğer hastalıklarına bağlı PH
Kronik tromboembolik PH
Mekanizmaları belirsiz ve/veya çok faktörlü PH
Postkapiller PH
oPAB ≥ 25 mmHg
Sol kalp hastalığına bağlı PH
PAUB > 15 mmHg
Mekanizmaları belirsiz ve/veya çok faktörlü PH
İzole postkapiller PH (İpk-PH) DBG < 7 mmHg ve/veya PVD ≤ 3 WUb
Kombine postkapiller ve
prekapiller PH (Kpk-PH)
DBG ≥ 7 mmHg ve/veya PVD > 3 WU
KD= Kalp debisi; DBG= Diyastolik basınç gradiyenti (diyastolik PAB-ortalama PAUB), oPAB= Ortalama pulmoner arter basıncı,
PAUB= Pulmoner arter uç basıncı, PH= Pulmoner hipertansiyon, PVD= Pulmoner vasküler direnç, WU= Wood ünitesi.
a Bütün değerler dinlenme konumunda ölçülmüştür.
b Wood Ünitesi dynes.s.cm-5’e tercih edilmektedir.
ESC/ERS Pulmoner Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Kılavuzu’ndan (European Heart Journal, 2015-doi: 10.1093/eurheart/ehv317) uyarlanmıştır.
20
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
Sarıkaya R, Panç C, Atıcı A, Okumuş NG, Tükek T.
Tablo 2. Pulmoner hipertansiyonun kapsamlı klinik sınıflaması
1. Pulmoner arteriyel hipertansiyon
1.1 İdiyopatik
1.2 Kalıtsal
1.2.1 BMPR2 mutasyonu
1.2.2 Diğer mutasyonlar
1.3 İlaçlara ve toksinlere bağlı
1.4 Diğer hastalıklarla ilişkili:
1.4.1 Bağ dokusu hastalığı
1.4.2 İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV) infeksiyonu
1.4.3 Portal hipertansiyon
1.4.4 Doğuştan kalp hastalığı
1.4.5 Şistozomiyaz
1’. Pulmoner venooklüzif hastalık ve/veya pulmoner kapiller hemanjiyomatozis*
1’.1 İdiyopatik
1’.2 Kalıtsal
1’.2.1 EIF2AK4 mutasyonu
1’.2.2 Diğer mutasyonlar
1’.3 İlaçlara, toksinlere ve radyasyona bağlı
1’.4 Diğer hastalıklarla ilişkili:
1’.4.1 Bağ dokusu hastalığı
1’.4.2 HIV infeksiyonu
1”. Yenidoğanın persistan pulmoner hipertansiyonu
2. Sol kalp hastalığına bağlı pulmoner hipertansiyon
2.1 Sol ventrikül sistolik işlev bozukluğu
2.2 Sol ventrikül diyastolik işlev bozukluğu
2.3 Kapak hastalığı
2.4 Doğuştan/edinsel sol kalp giriş/çıkış yolu obstrüksiyonu ve doğumsal kardiyomiyopatiler
2.5 Doğuştan/edinsel pulmoner ven darlığı
3. Akciğer hastalıklarına ve/veya hipoksiye bağlı pulmoner hipertansiyon
3.1 Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
3.2 İnterstisyel akciğer hastalığı
3.3 Karma restriktif ve obstrüktif yapıda diğer akciğer hastalıkları
3.4 Uykuda solunum bozuklukları
3.5 Alveoler hipoventilasyon bozuklukları
3.6 Kronik olarak yüksek irtifaya maruz kalmak
3.7 Gelişimsel akciğer hastalıkları
4. Kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon ve diğer pulmoner arter obstrüksiyonları
4.1 Kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon
4.2 Diğer pulmoner arter obstrüksiyonları
4.2.1 Anjiyosarkom
4.2.2 Diğer intravasküler tümörler
4.2.3 Arteritler
4.2.4 Doğuştan pulmoner arter darlıkları
4.2.5 Parazitler (hidatidoz)
5. Mekanizmaları belirsiz ve/veya çok faktörlü pulmoner hipertansiyon
5.1 Hematolojik bozukluklar: Kronik hemolitik anemi, miyeloproliferatif bozukluklar, splenektomi
5.2 Sistemik bozukluklar, sarkoidoz, pulmoner histiyositozis, lenfanjiyoleiomiyomatozis
5.3 Metabolik bozukluklar: Glikojen depo hastalığı, Gaucher hastalığı, tiroid bozuklukları
5.4 Diğerleri: Pulmoner tümöral trombotik mikroanjiyopati, fibröz mediyastinit, kronik böbrek yetersizliği
(diyalize bağımlı olan/olmayan), segmental pulmoner hipertansiyon
BMPR2= Kemik morfogenetik protein reseptörü tip 2, EIF2AK4= Ökaryotik translasyon başlatma faktörü 2 alfa kinaz 4.
ESC/ERS Pulmoner Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Kılavuzu’ndan (European Heart Journal, 2015-doi: 10.1093/eurheart/ ehv317)
uyarlanmıştır.
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
21
2015 ESC/HRS Pulmoner Hipertansiyon Kılavuzu Işığında Pulmoner Hipertansiyon Tanısına Yaklaşım
Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in Light of 2015 ESC/HRS Pulmonary Hypertension Guidelines
bolik PH, grup 5 ise mekanizmaları belirsiz ve/veya
çok faktörlü PH’yi temsil etmektedir. Yeni sınıflamada
bazı değişiklikler dikkati çekmektedir. Grup 2’de daha
önce bahsedilmeyen konjenital veya edinsel giriş
veya çıkış yolu darlığı ve konjenital kardiyomiyopatiler
gibi pediatrik kalp hastalıkları bu gruba eklenmiştir.
Grup 4’te daha önceki sınıflamada sadece kronik
tromboembolik pulmoner hipertansiyon (KTEPH) olarak geçmekteyken, son sınıflamada bu grup içinde
pulmoner arter obstrüksiyonu yapan diğer sebepler
(anjiyosarkom, arteritler...) sınıflamaya dahil edilmiştir. Grup 5’te ise daha önce bahsedilmeyen pulmoner
veya triküspit atrezili hastalarda aortopulmoner kollaterallere bağlı segmental akciğer alanlarında görülen
PH, segmental PH adı altında gruba eklenmiştir.
EPİDEMİYOLOJİ, RİSK FAKTÖRLERİ ve GENETİK
PH grupları arasında yaygın karşılaştırmalı epidemiyolojik veriler olmamasına rağmen sol kalp hastalığına
bağlı (grup 2) PH’nin en sık görülen tip olduğu düşünülmektedir. Bir ekokardiyografi laboratuvarında yapılan araştırmada, 4579 hastada, PH prevalansının (PA
sistolik basıncının > 40 mmHg olması şeklinde tanımlanmıştır) %10.5 olduğu belirlenmiştir. PH saptanan
483 olgunun %78.7’sinde sol kalp hastalığı (2. grup),
%9.7’sinde akciğer hastalıkları ve hipoksi (3. grup),
%4.2’sinde PAH (1. grup), %0.6’sında KTEPH (4. grup)
saptanmış, %6.8’inde ise tanı belirlenememiştir (6).
Grup 1, PAH: Çeşitli çalışmalarda PAH’ın epidemiyolojisi tanımlanmaktadır (7-9). Erişkin nüfusta hesaplanan en düşük PAH ve İPAH prevalansları, sırasıyla
milyonda 15 ve 5.9 olgudur. En düşük PAH insidansı
ise erişkin nüfusta yıl başına milyonda 2.4 olgudur.
Çalışmalarda idiyopatik, ailevi veya ilaç ile ilişkili PAH
hastaları, PAH hastalarının yaklaşık olarak yarısını
oluşturmaktadır.
Kemik morfogenetik protein reseptörü tip 2 (BMPR2)
geni, dönüştürücü büyüme faktörü-β (TGF-β) üst ailesinden kemik morfogenetik protein reseptörü tip
2’yi kodlayan gendir. Bu polipeptidlerin çeşitli biyolojik işlevleri arasında vasküler hücre proliferasyonunun kontrolü de bulunmaktadır. Heterozigot BMPR2
mutasyonu kalıtsal PAH hastalarında sık izlenmektedir. Kalıtsal PAH olanlarda Heterozigot BMPR2 mutasyonu yaklaşık olarak %75; sporadik olgularda yaklaşık
%25 oranında saptanmaktadır (10).
Diğer hastalıklarla ilişkili PAH (APAH) olarak adlandırılan grubun önde gelen sebebi, bağ dokusu hastalıkları (özellikle de sistemik skleroz) ile ilişkili PAH’tır (7).
İnsan immünyetmezlik virüsü (HIV) infeksiyonu, portal
hipertansiyon, şiştozomiyazis de diğer nadir görülen
sebeplerdir.
İlaç ve toksinler PH ile ilişkilerinin gücü ve olası
nedensel rolleri göz önünde tutularak, “kesin”, “olası”,
“mümkün” ya da “olasılık dışı” şeklinde sınıflandırılmıştır (4,8,11-13) (Tablo 3). Özellikle önceki kılavuzda
olası PH sebebi iken, son kılavuzda kesin PH sebebi
olarak bahsedilen SSRI grubu ilaçlar, yaygın kullanımı
nedeniyle dikkat çekmektedir. SSRI grubu ilaçlar ile
ilgili dikkat edilmesi gereken nokta direkt etkiyle değil,
hamilelik sırasında kullanımı sonucu bebekte PAH
gelişimi riskini artırmasıdır.
Grup 2, sol kalp hastalığına bağlı PH: Bu grupta
PH gelişmesinde bünyesel faktörlerin bir rolü olsa
bile, özgül genetik bağlantılar kurulamamıştır. Kronik
kalp yetersizliği olan hastalarda işlevsel bozukluk sınıfı
yükseldikçe PH prevalansı da artmaktadır. Şiddetli
sol ventrikül (LV) sistolik işlev bozukluğu bulunan
hastaların %60’a, izole LV diyastolik işlev bozukluğu
bulunan hastaların da %70’e varan bir kısmı PH ile
başvurabilir. Sol taraf valvüler hastalıklarda, defektin
Tablo 3. PAH’a neden olduğu bilinen ilaç ve toksinlerin güncelleştirilmiş risk düzeyleri
Kesin
•
•
•
•
•
•
Aminoreks
Fenfluramin
Deksfenfluramin
Toksik kolza yağı
Benfluoreks
Seçici serotonin gerialım
inhibitörleria
Mümkün
•
•
•
•
Amfetaminler
Dasatinib
L-triptofan
Metamfetaminler
a
Olası
•
•
•
•
•
•
Kokain
Fenilpropanolamin
Sarı kantaron (St John’s Wort)
Amfetamin benzeri ilaçlar
İnterferon α ve β
Bazı Kemoterapötik ilaçlar; alkilleyici ajanlar
(mitomisin C, siklofosfamid)b
Annelerin seçici serotonin geri alım inhibitörleri alımı ile yenidoğanlarda persistan pulmoner hipertansiyon riski artar.
ajanlar, pulmoner venooklüzif hastalığın olası nedenleridir.
ESC/ERS Pulmoner Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Kılavuzu’ndan (European Heart Journal, 2015-doi: 10.1093/eurheart/ ehv317)
uyarlanmıştır.
b Alkilleyici
22
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
Sarıkaya R, Panç C, Atıcı A, Okumuş NG, Tükek T.
ve semptomların şiddeti arttıkça PH prevalansı da artmaktadır. Şiddetli semptomatik mitral kapak hastalığı
bulunanların hemen hemen hepsinde, semptomatik
aort darlığı bulunan hastaların da %65’e yakın bir
bölümünde PH saptanabilmektedir (14-16).
Grup 3 (Akciğer hastalıklarına ve/veya hipoksiye
bağlı PH): Orta düzeyde PH, ciddi interstisyel akciğer
hastalığı ve ciddi kronik obstrüktif akciğer hastalığında
sık görülmesine rağmen; ciddi PH bu iki durumda sık
izlenmemektedir. Kombine amfizem/fibrozis sendromunda şiddetli PH görülebilir ve prevalansı da yüksektir (17-19).
Grup 4 [KTEPH ve diğer PA tıkayıcıları]: İspanyol PH
çalışmasında, yıllık yaklaşık KTEPH prevalansı milyonda 3.2, insidansı ise milyonda 0.9 olarak bildirilmiştir
(20). Akut pulmoner emboli sonrasında sağ kalan
hastalarda KTEPH prevalansının %3.8’e kadar çıkabildiğini gösteren sonuçlar olmakla birlikte; uzmanların
çoğu, akut pulmoner emboliden sonra gerçek KTEPH
insidansının %0.5-2 arasında değiştiğine inanmaktadır (21). Uluslararası KTEPH çalışmasında hastaların
%74.8’inde akut pulmoner emboli hikayesi saptanmıştır. İlişkili trombofilik hastalık (lupus antikoagülan/
antifosfolipid antikoru, protein S ve C eksikliği, aktivate protein C rezistansı, faktör V Leiden mutasyonu,
protrombin gen mutasyonu, antitrombin III eksikliği ve
faktör VIII yüksekliği) hastaların %31.9’unda, splenektomi ise hastaların %3.4’ünde mevcuttur.
Pulmoner Hipertansiyonun Biyopatolojisi
Pulmoner dolaşım geniş ve ince cidarlı damarlara, yüksek kan akımı (sağ ventrikülün tüm debisi)
düşük basınç ve düşük dirence sahiptir. Normal pulmoner damar yatağının direnci, sistemik dolaşımın
onda birinden daha azdır. Pulmoner damarlar yüksek
kompliyansa sahip olduğu için akım artması halinde
PVR’nin tedricen azaltılması ile durumun düzeltilmesi
sağlanabilir (ohm kanunu). Pulmoner damar yatağının
düşük basınçlı, düşük rezistanslı, yüksek kompliyanslı
karakteri vazodilatatör ve vazokonstrüktörler ile hücre
çoğalması ve apoptoz arasındaki denge aracılığıyla
düzenlenir. Genetik ve çevresel faktörler sonucunda
artmış vazokonstrüksiyon, vasküler yeniden şekillenme ve mikrotrombozların gelişimine yol açarak bu
dengenin bozulmasına ve pulmoner (arteriyel) hipertansiyon oluşumuna neden olabilirler. Bu durum PVR
ve sağ ventrikül artyük artışına neden olarak, zamanla
RV dilatasyon ve hipertrofisine yol açar. Dilatasyonun
ilerlemesi, duvarın incelmesi ve triküspit yetersizliğinin
artması ile sağ ventrikül yetmezliği gelişebilir.
PAH hastalarında distal damar yapısında (< 500 μm
çapındaki) görülen media hipertrofisi, intimal proliferatif ve fibrotik değişiklikler, perivasküler inflamatuvar
birikimlerin eşlik ettiği adventisyal kalınlaşma, pleksiform, dilate lezyonlar ve trombotik lezyonlar ile karakterize patolojik süreci başlatan mekanizma hala netlik
kazanmamıştır. Multifaktöriyel bir sürecin söz konusu
olduğu bilinmektedir. Bu gelişim sürecinde güçlü vazodilatatör, antiproliferatif ve platelet inhibisyonu yapan
prostosiklinden, tam tersi etkilere sahip tromboksan
A2 lehine bozulma mevcuttur. Yine vazokonstrüktör
ve mitojenik etkiye sahip endotelin salınımında artış;
güçlü bir vazodilatör ve platelet aktivasyonu ile vasküler düz kas hücre proliferasyonunu inhibe eden NO
miktarında azalma mevcuttur. Endotel disfonksiyonuna bağlı gelişen bu değişikler sonucu vazokonstriksiyon, inflamasyon ve fibrozis gelişmekte ve sonuçta
pulmoner vasküler direncte artış meydana gelmektedir. Bu proliferatif süreçte endotel, düz kas hücreleri,
fibroblastlar ve trombositler rol oynamaktadırlar. PAH
hastalarında hem küçük çaplı distal hem de proksimal pulmoner arterlerde trombüse rastlanmaktadır.
Pulmoner venler ise genellikle etkilenmemiştir (22).
Pulmoner venookluzif hastalığa bağlı PH durumunda,
septal venlerde ve preseptal venüllerde tıkayıcı fibrotik lezyonlar, kapiller proliferasyon, pulmoner ödem,
alveolar hemoraji, lenfatik dilatasyon ve inflamatuvar
infiltrasyon görülmektedir. Distal pulmoner arterlerde
mediyal hipertrofi ve intimal fibrozise rastlanmaktadır.
Sol kalp hastalığına bağlı PH durumunda sol atrial
basınç artmaktadır. Pulmoner venöz drenaja karşı
oluşan bu dirence cevap olarak, pulmoner venlerde
büyüme ve kalınlaşma, pulmoner kapiller dilatasyon,
interstisyel ödem, alveolar hemoraji, lenf damarlarında büyüme görülür. Distal pulmoner arterlerde mediyal hipertrofi ve intimal fibrozis vardır (23).
Akciğer hastalığına veya hipoksiye bağlı PH’de, distal
pulmoner arterlerde hipoksiye bağlı vazokonstriksiyon,
mediyal hipertrofi ve intimal obstrüktif proliferasyon
görülür. Amfizemli ya da fibrotik alanlarda damar yatağında farklı ölçülerde bir tahribat da gözlemlenebilir.
KTEPH’de pulmoner arterlerde organize trombüs görülür. Bunlar lümeni bütünüyle tıkayabileceği gibi, farklı
derecelerde darlık, ağ ve bantlar da oluşturabilir.
Akut embolik kitlenin pulmoner arterlerde yaptığı
mekanik obstrüksiyon ve uzun dönemde neden olduğu fibrozis, KTEPH patofizyolojisinde önemli bir rol
oynamaktadır (24). Bazı olgularda trombosit anomalileri ve prokoagülasyondaki artış lokal olarak trombozu
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
23
2015 ESC/HRS Pulmoner Hipertansiyon Kılavuzu Işığında Pulmoner Hipertansiyon Tanısına Yaklaşım
Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in Light of 2015 ESC/HRS Pulmonary Hypertension Guidelines
başlatmaktadır. Tam tıkanmaların distalinde kalan
alanların kısmen reperfüzyonunu sağlamak üzere
sistemik dolaşımdan (bronşiyal, kostal, diyafragmatik
ve koroner arterlerden) kollateral damarlar gelişebilir.
KTEPH hastalarında %10 civarında lupus antikoagülanı, %20 civarında antifosfolipid antikorları pozitif
olarak saptanmıştır.
5. grup (mekanizmaları belirsiz ve/veya çok faktörlü
PH), etyolojileri belirsiz ya da çok faktörlü patolojik
tabloları kapsayan heterojen durumlardan oluşur.
PULMONER HİPERTANSİYON TANISI
PH’den şüphelenilen hastadan alınan dikkatli ve ayrıntılı bir hikaye genellikle tanı için yol gösterici olur
PH’nin en erken belirtileri egzersiz ile ortaya çıkar.
Bu nedenle başvuru yakınmalarının eforla ilgili olması
beklenen bir durumdur. Semptom ve fizik muayeneye
dayanan bu şüpheden sonra hemodinamik kriterlerin
doğrulanmasını ve etyolojinin belirlenmesine yönelik
kapsamlı incelemelerin yapılması gerekir. Bu kapsamlı
incelemeler kardiyoloji, görüntüleme ve solunum hastalıkları alanında uzmanlık gerektiren çok disiplinli bir
ekip tarafından değerlendirilmelidir. Literatürde tanıya
yönlendirmede faydalı bir algoritma bulunmaktadır
(Şekil 1).
PH semptomları nonspesifik olup özellikle ilerleyici sağ
ventrikül (RV) disfonksiyonu ile ilişkili olup nefes darlığı, halsizlik, bitkinlik, angina, senkop ve kuru öksürük
görülebilir. Dinlenme halinde ise semptomlar yalnızca
çok ileri olgularda bildirilmektedir. Kendilerinde ve aile
bireylerinde BMPR2 mutasyonu saptananlar, iştah baskılayıcı ilaç kullanımı hikayesi olanlar, HIV infeksiyonu,
portal hipertansiyon, şantlı konjenital kalp hastalığı,
kısa süre önce geçirilmiş akut pulmoner emboli, sol
kalp hastalığı, KOAH, interstisyel akciğer hastalığı veya
uyku apne sendromu öyküsü olanlar PHT gelişimi açısından yüksek riskli olduklarından daha ayrıntılı olarak
değerlendirilmeleri gerekmektedir.
PH bulguları arasında ikinci kalp sesinin pulmoner
bileşeninde şiddetlenme, triküspit yetersizliğine bağlı
pansistolik üfürüm, pulmoner yetersizliğe bağlı diyastolik üfürüm ve RV’ye ait üçüncü bir kalp sesi bulunur.
Sağ ventrikül disfonsiyonuna bağlı jügüler venöz dolgunluk, hepatomegali, periferik ödem, assit ve soğuk
ekstremiteler ise daha ileri evrelerdeki hastalarda
görülmektedir. Fizik muayenede PH nedenine ışık tutan
ipuçları da saptanabilir. Telenjiyektazi, parmak uçlarında ülserler ve sklerodaktili sklerodermayı; inspiratuar
raller, interstisyel akciğer hastalığını; spider nevuslar,
24
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
testiküler atrofi ve palmar eritem karaciğer hastalığını
işaret edebilir. Çomak parmak varlığında PVOH, siyanotik KKH, interstisyel akciğer hastalığı veya karaciğer
hastalığı düşünülmelidir.
Elektrokardiyografi
Elektrokardiyogram (EKG), PH’de destekleyici kanıt
sağlayabilir. Ancak normal bir EKG tanıyı dışlamaz.
Anormal EKG bulgularının daha ileri olgularda izlenmesi daha olasıdır. EKG anormallikleri; sağ atrial
büyümeye işaret eden P pulmonale, sağ eksen sapması, RV hipertrofisi, RV strain, sağ dal bloğu ve QTc
uzamasını içerebilir (Resim 1). RV hipertrofisi, bir
tarama aracı olarak yetersiz duyarlılık (%55) ve özgüllüğü (%70) sahip iken; RV strain daha duyarlıdır (25).
Hastalık ciddiyeti arttıkça atriyal flutter, hatta atriyal
fibrilasyon gibi supraventriküler aritmiler bulunabilir.
Ventriküler aritmiler ise nadirdir (26).
Akciğer Grafisi
PH hastalarının çoğunda tanı sırasında anormaldir.
Ana pulmoner arterde genişleme ve periferik damarlarda “budanma” (silikleşme) gözlemlenebilir (Resim
2). Akciğer grafisi tabloyla ilişkili orta şiddette ya da
şiddetli akciğer hastalıklarının ya da sol kalp hastalığına bağlı pulmoner venöz hipertansiyonun dışlanmasını kolaylaştırır. Normal bir akciğer grafisi EKG’de
olduğu gibi PH tanısını dışlamaz (27).
Solunum Fonksiyon Testleri ve Arteriyel Kan Gazları
Solunum fonksiyon testleri ve arteriyel kan gazları,
altta yatan hava yolu ya da akciğer parankim hastalığının tabloya katkısını gösterir. Pulmoner arteryel hipertansiyon hastalarında, hastalık şiddeti ile ilişkili olarak
akciğer hacimlerinde genellikle hafif-orta düzeyde
azalma mevcuttur. Bu hastalarda genellikle akciğerde
karbon monoksit difüzyon kapasitesi (DLCO) düşüktür
(28,29). Dinlenme halinde arteriyel oksijen seviyesi
normaldir ya da normalin yalnızca biraz altındadır.
Arteriyel karbondioksit seviyesi alveoler hiperventilasyon nedeniyle azalmıştır. Kronik obstrüktif akciğer
hastalığı (KOAH) durumunda, SFT’de geri dönüşümsüz hava yolu obstrüksiyonu, rezidüel hacimde artış,
difüzyon kapasitesinde azalma görülebilir. AKG’sinde
ise karbondioksit parsiyel basıncının normal veya
hafif artmış olduğu görülür (30). İnterstisyel akciğer
hastalığında, istirahat ve egzersizde difüzyon kapasitesinde düşme, alveolo-arteriyel oksijen gradiyentinde
artış görülür. SFT’de restriktif ventilatuvar defekt
tipiktir. Vital kapasite ve total akciğer kapasitesi
düşer. Rezidüel hacim normal veya azalmıştır. Zorlu
Sarıkaya R, Panç C, Atıcı A, Okumuş NG, Tükek T.
Resim 1. Pulmoner arteriyel hipertansiyonlu bir hastada EKG’de sağ ventriküler hipertrofisine işaret eden V1-V3’te
yüksek R dalgaları ve strain paterni (İTF Kardiyoloji arşivinden alınmıştır).
ekspiratuvar hacim (FEV1)/zorlu vital kapasite (FVC)
oranı normal veya hafif artmıştır. Sklerodermada, %20
hastada karbonmonoksit için bakılan akciğer difüzyon
kapasitesinde azalma görülür. Pulmoner interstisyumda değişiklik olmadan karbonmonoksit için bakılan akciğer difüzyon kapasitesinde azalma, pulmoner venooklüzif hastalığı düşündürmelidir. Noktürnal
hipoksemi ve santral uyku apne PAH’da sık görülür
(%70-80) (31,32).
RV genişlemesi, interventriküler septumun düzleşerek
sol ventrikülün “D” şeklini alması, RV duvar kalınlığında
artma, pulmoner arter dilatasyonu ve perikardiyal effüzyondur (Resim 3).
Ekokardiyografi
Anamnez, risk faktörleri ve fizik muayene sonucu PH
düşünülüyorsa yapılması gereken ilk tetkik ekokardiyografi olmalıdır. PH’nin kalp üzerindeki etkilerinin
görüntülemesinden ve doppler ölçümlerinden tahmini
PAB’ın hesaplanmasından dolayı, tanı koyma sürecinde
merkezi role sahiptir. PAB’ın hesaplanmasında triküspit
doruk geri kaçış jet hızı temel alınır. Basitleştirilmiş
Bernoulli denkleminde triküspit geri kaçış hızı ile triküspit yetersizliğindeki doruk basınç gradyanı arasındaki
ilişki temel alınmaktadır. [PAB= 4 x (triküspit geri kaçış
hızı)2] Bu denklem, PA sistolik basınç hesaplanmasında
sağ atriyal basıncın göz önünde bulundurulmasına olanak vermektedir. (PA sistolik basınç= triküspit yetersizliği basınç gradyanı + hesaplanan sağ atriyal basınç) PH
şüphesi doğuran diğer ekokardiyografik bulgular: RA ve
Resim 2. Pulmoner arteriyel hipertansiyonlu bir hastada bilateral pulmoner arterlerde genişleme (İTF Göğüs
Hastalıkları arşivinden alınmıştır).
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
25
2015 ESC/HRS Pulmoner Hipertansiyon Kılavuzu Işığında Pulmoner Hipertansiyon Tanısına Yaklaşım
Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in Light of 2015 ESC/HRS Pulmonary Hypertension Guidelines
Sonuç olarak ekokardiyografik inceleme PH olasılık
düzeyini belirtmelidir. ESC kılavuzu PH kuşkusu taşıyan semptomatik hastalarda zirve triküspit yetersizlik
akım hızına dayalı PH olasılığının varlığını, ekokardiyografik değişkenlere göre sınıflandırmıştır (Tablo 4)
(33,34).
PH olasılığı düşük, orta ve yüksek olasılık düzeyi olarak değerlendirilir. Ekokardiyografik değerlendirme,
hastalarda kardiyak kateterizasyon ihtiyacı kararı için
gereklidir. Ekokardiyografik değerlendirme sonucu
semptomatik hastalarda PH olasılığına göre öneriler
tabloda sunulmuştur (Tablo 5).
Ekokardiyografi, PH’den kuşkulanılan ya da tanının
doğrulandığı olgularda PH’nin nedenlerini saptamada
yararlı olabilir. DKH’leri saptamada iki boyutlu, Doppler
ve kontrast incelemeler kullanılabilir. Bir şant saptanamamasına karşın pulse dalga Doppleri/nabızlı Doppler
incelemesinde hızlı pulmoner kan akışı ya da yalnızca
orta derecede PH olmasına karşın proksimal PA’da
önemli düzeyde genişleme belirlenmesi durumunda,
sinus venozus tipinde ASD ya da pulmoner venöz dönüş
anomalisini dışlamak için kontrastlı transözefageal
inceleme ya da kardiyak manyetik rezonans görüntüleme gerekli olabilir. LV diyastolik işlev bozukluğundan
kuşkulanılan olgularda, tipik Doppler-ekokardiyografik
bulgular değerlendirilmelidir. Ancak bu bulguların
güvenilirliği düşüktür ve bazı durumlarda sağ kalp
kateterizasyonu (SKK) gerekli olabilir.
Ventilasyon/Perfüzyon Sintigrafisi
Tedavi edilme potansiyeli taşıyan KTEPH hastalarını saptamak amacıyla, PH hastalarında ventilasyon/
perfüzyon akciğer sintigrafisi yapılmalıdır. Duyarlılığı
BT’den daha yüksek olduğu için, KTEPH’te ventilasyon/
perfüzyon sintigrafisi tercih edilen tarama yöntemi
olmaya devam etmektedir (35). Ventilasyon/perfüzyon
sintigrafisinde normal ya da düşük olasılık sonucu alınması durumunda, KTEPH tanısı %90-100 duyarlılıkla
ve %94-100 özgüllükle dışlanabilir. PAH’ta ventilasyon/
perfüzyon sintigrafisi normal çıkabilir; ancak perfüzyonda, periferde eşleştirilemeyen ve segmental olmayan
küçük defektler de saptanabilir. Tamamlayıcı inceleme
olarak kontrast maddeli BT kullanılabilir. Ancak bu
yöntem, ventilasyon/perfüzyon sintigrafisinin ya da
geleneksel pulmoner anjiyografinin yerine geçmez.
Öte yandan eşleştirilemeyen perfüzyon defektlerinin
KOAH’ta da görülebileceği unutulmamalıdır.
Yüksek Çözünürlüklü Bilgisayarlı Tomografi,
Kontrastlı Bilgisayarlı Tomografi ve Pulmoner
Anjiyografi
BT görüntüleme, kardiyak, vasküler, parankimal ve
mediastinel anormallikler hakkında önemli bilgiler sağlayabilir. PH tanısında (PA ve RV genişlemesi), KTEPH
veya akciğer hastalıkları gibi PH sebepleri, PAH sebeplerine yönlendirmede (sistemik sklerozda özefagusta
genişleme, pulmoner venöz dönüş anomalisi gibi konjenital kalp defektleri) yararlı bilgiler sağlayabilir (36).
Resim 3. Sağ kalp boşluklarında belirgin genişleme mevcut. Belirgin triküspit yetersizliği mevcut (ok).
(İTF Kardiyoloji Ekokardiyografi arşivinden alınmıştır).
26
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
Sarıkaya R, Panç C, Atıcı A, Okumuş NG, Tükek T.
Tablo 4. Pulmoner hipertansiyon kuşkusu taşıyan semptomatik hastalarda ekokardiyografik pulmoner hipertansiyon
olasılığı
Zirve triküspit yetersizlik
akımı hızı (m/s)
≤ 2.8 ya da ölçülemeyen
Diğer EKO
“PH bulgularının varlığı”
Ekokardiyografik olarak pulmoner
hipertansiyon olasılığı
Yok
Düşük
≤ 2.8 ya da ölçülemeyen
Var
2.9-3.4
Yok
2.9-3.4
> 3.4
Var
Gerekli değil
Orta
Yüksek
ESC/ERS Pulmoner Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Kılavuzu’ndan (European Heart Journal, 2015 doi: 10.1093/eurheart/ ehv317)
uyarlanmıştır
Tablo 5 . PH ile uyumlu semptomları olan, PAH ya da KTEPH risk faktörü taşıyan ya da taşımayan hastalarda
ekokardiyografik olarak PH olasılığına göre önerilen tanı yaklaşımı
Ekokardiyografik
olarak PH olasılığı
PAH ya da KTEPH’le ilişkili durum
ya da risk faktörleri olmaksızınc
Sınıfa
Düzeyb
Düşük
Alternatif tanı düşünülmelidir.
IIa
C
Orta
Alternatif tanı, EKO’yla izlem düşünülmelidir.
PH için ileri inceleme düşünülebilir.d
IIa
IIb
C
Yüksek
PH için ileri inceleme (SKK dahild) önerilir.
I
C
Ekokardiyografik
olarak PH olasılığı
Düşük
PAH ya da KTEPH’le ilişkili
durum ya da risk faktörleriylec
EKO’yla izlem düşünülmelidir.
Sınıfa
Düzeyb
IIa
C
IIa
C
I
C
Orta
Yüksek
SKK dahil PH’nin ileri incelemesi
düşünülmelidir.c
SKK dahil PH’nin ileri incelemesid önerilir.
EKTEPH: Kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon, EKO= Ekokardiyografi, PAH= Pulmoner arteriyel hipertansiyon,
PH: Pulmoner hipertansiyon, SKK= Sağ kalp kateterizasyonu.
a Öneri sınıfı. bKanıt düzeyi. cBu öneriler, difüz parenkim akciğer hastalığı ya da sol kalp hastalığı olan hastalar için geçerli değildir.
d 2., 3. ya da 5. PH grubu için risk faktörlerinin varlığına bağlı olarak.
ESC/ERS Pulmoner Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Kılavuzu’ndan (European Heart Journal, 2015 doi: 10.1093/eurheart/ ehv317)
uyarlanmıştır.
Semptomatik veya ilişkisiz sebeplerden incelenen hastalarda, BT‘de pulmoner arter çapı (≥ 29 mm) ve pulmoner arter: assendan aorta çapı oranı (≥ 1.0) olması PH
şüphesini artırır (Resim 4). Üç veya dört lobda segmental arter: bronş oranının 1 : 1 olmasının, PH için yüksek
özgüllükte olduğu rapor edilmiştir (37,38).
Yüksek çözünürlüklü BT, akciğer parankimini ayrıntılı
olarak görüntüler ve interstisyel akciğer hastalığı ve
amfizem tanısını kolaylaştırır. Yüksek çözünürlüklü
BT, klinik PVOH kuşkusu bulunan olgularda çok yararlı
olabilir. Yaygın santral buzlu cam görünümü ve interlobüler septumlarda kalınlaşmayla tipik interstisyel
ödem değişiklikleri, PVOH’u düşündürür. Ek olarak,
lenfadenopati ve plevral efüzyon bulguları gözlemlenebilir (39). İki taraflı yaygın interlobüler septum
kalınlaşması ve sınırları belirsiz, küçük, sentrilobüler,
nodüler opasiteler, pulmoner kapiller hemanjiyomatozu düşündürür.
Cerrahi yoldan ulaşılabilecek KTEPH kanıtları bulunup
bulunmadığını belirlemede, kontrastlı BT anjiyografi
yararlı olabilir. Bu yöntemle tam tıkanma, bantlar ve
ağlar gibi tipik anjiyografik KTEPH bulguları ve intimal
düzensizlikler, dijital subtraksiyon anjiyografisindeki
kadar doğru ve güvenilir biçimde saptanabilir (40,41).
Bu teknikle, bronşiyal arter kaynaklı kollateraller de
saptanabilir.
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
27
2015 ESC/HRS Pulmoner Hipertansiyon Kılavuzu Işığında Pulmoner Hipertansiyon Tanısına Yaklaşım
Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in Light of 2015 ESC/HRS Pulmonary Hypertension Guidelines
Resim 4. Pulmoner arterde genişleme (İTF Göğüs Hastalıkları arşivinden alınmıştır).
KTEPH değerlendirmesinde pulmoner endarterektomi ve pulmoner balon anjiyoplastiden yararlanabilecek hastaların saptanması amacıyla, geleneksel pulmoner anjiyografi kullanılmaya devam edilmektedir.
Anjiyografi, vaskülit ya da pulmoner arteriyovenöz
malformasyon olasılıklarının değerlendirmesinde de
yararlı olabilir (42,43).
Kardiyak Manyetik Rezonans Görüntülemesi
Kardiyak manyetik rezonans (KMR) görüntülemesi RV
boyutları, morfolojisi ve işlevinin doğrudan değerlendirilmesini sağlar. Kan akışıyla ilgili atım hacmi, kalp
debisi, PA distensibilitesi ve RV kitlesi gibi özelliklerin,
invaziv olmayan yoldan saptanmasına olanak verir.
Konjenital kalp hastalıkları şüphesinde ekokardiyografi kesin değilse KMR faydalı olabilir (44-46).
Kan Testleri ve İmmünolojik Testler
Tüm hastalarda rutin biyokimyasal parametreler, hematoloji testleri ve tiroid fonksiyon testlerine bakılmalıdır.
HIV ve hepatit olup olmadığını belirlemede serolojik
testler önemlidir. İPAH hastalarının %40’a yakın bir bölümünde, genellikle düşük titrelerde (1: 80) olmakla birlikte antinükleer antikorlar yükselmiştir. Sistemik sklerozda
PAH prevalansı yüksek olduğu için, bu hastalık dışlan-
28
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
ması gereken en önemli BDH’dir. Sınırlı sklerodermada,
genellikle antisentromer antikorlar ve dsDNA, anti-Ro,
U3-RNP, B23, Th/To ve U1-RNP gibi diğer antinükleer antikorlar pozitiftir. Yaygın skleroderma formunda
genellikle U3-RNP pozitiftir. Sistemik lupus eritematozus
bulunan kişilerde, antikardiolipin antikorlar bulunabilir.
KTEPH’de, antifosfolipid antikorlar da dahil olmak üzere
trombofili taraması yapılmalı; lupus antikoagülan ve
antikardiolipin antikor taramaları gerçekleştirilmelidir.
HIV testi zorunludur. Karaciğer hastalığı bulunan kişilerin %2 kadarında PAH bulgularına rastlanır. Dolayısıyla
klinik anormallikler saptanması durumunda karaciğer
işlev testleri ve hepatit serolojisi de araştırılmalıdır.
PAH’ta tiroid hastalığı yaygındır ve özellikle klinik seyirde
ani değişikliklerin görüldüğü kişilerde mutlaka dikkate alınmalıdır. N-terminal pro-brain natriüretik peptid
(NT-proBNP) PH hastalarında yüksek seyredebilir ve bu
hastalarda bağımsız bir risk belirleyicisidir.
Batın Ultrasonografisi
Batın ultrasonografisi (USG) ile karaciğer sirozu veya
portal hipertansiyon ekarte edilebilir. Kontrast madde
kullanımı ve renkli Doppler uygulaması ile tanıda daha
net değerlendirmeler yapılabilir (47).
Sarıkaya R, Panç C, Atıcı A, Okumuş NG, Tükek T.
Sağ Kalp Kateterizasyonu ve Vazoreaktivite
PAH ve KTEPH tanısını doğrulamak, hemodinamik
bozukluk derecesini değerlendirmek ve seçilmiş hastalarda pulmoner dolaşımın vazoreaktivitesini test etmek
için SKK yapılması gerekir. Deneyimli merkezlerde
yapıldığında, SKK girişimlerinde morbidite (%1.1) ve
mortalite (%0.055) düşüktür (48). SKK sırasında; PAB
(sistolik, diyastolik ve ortalama), sağ atriyal basınç,
PKUB ve RV basıncı ölçülmelidir. Kalp debisi üç kez
ölçülmeli ve oksijen tüketimi değerlendiriliyorsa, ölçümlerde tercihen termodilüsyon ya da Fick yöntemi kullanılmalıdır. Sistemik-pulmoner şant olması durumunda
Fick yönteminin kullanılması zorunludur. Superior vena
kava, inferior vena kava, PA ve sistemik arter kanlarında oksijen satürasyonu da belirlenmelidir. PVD’nin
hesaplanması için bu ölçümler gereklidir. Her hastada kademeli olarak O2 satürasyonu değerlendirmesi
yapılmalıdır. Pulmoner arter O2 satürasyonu > %75
saptandığında sol-sağ şanttan şüphelenilmelidir. Sol
kalp hastalığına bağlı PH ayırıcı tanısı için yeterli PKUB
ölçümleri yapılmalıdır. Koroner arter hastalığı veya kalp
yetersizliği risk faktörleri olan hastalarda ilave olarak
sol kalp kateterizasyonu yapılabilir. PKUB’de beklenmeyen derecede yükseklikler saptanması durumunda
olası yanlışlıkları ortadan kaldırmak için LV diyastol
sonu basıncının ölçülmesi önemlidir.
PAH’ta tanısal SKK yapılırken, uzun süreli kalsiyum
kanal blokeri (KKB) tedavisinden yarar görecek İPAH,
HPAH ve ilaç ile ilişkili PAH hastalarını saptamak için
vazoreaktivite testi de yapılmalıdır. Pozitif akut yanıt
(pozitif akut yanıt veren hasta) kalp debisinin arttığı ya
da değişmediği koşullarda ortalama PAB değerinde ≥
10 mmHg azalma ile mutlak ortalama PAB değerinin ≤
40 mmHg olması şeklinde tanımlanmaktadır. Sadece
İPAH hastalarının yaklaşık %10’u bu kriterlere uygun
olacaktır (49).
TANISAL ALGORİTMA
Tanı koyma sürecine görece daha yaygın klinik PH
gruplarıyla başlanmaktadır (2. grup-sol kalp hastalığı
ve 3. grup-akciğer hastalıkları). Daha sonra 4. grup
olan KTEPH ayırt edilmektedir. Son olarak da 1. grubu
oluşturan PAH’ın farklı tipleri ve 5. gruptaki daha seyrek görülen durumlar ayırt edilmektedir (Şekil 1’de
tanısal algoritma görülmektedir).
Efor dispnesi, senkop, angina ve/veya egzersiz kapasitesinde ilerleyici sınırlanma görülen hastalarda, özellikle kardiyovasküler ve respiratuar bozukluklara işaret
eden bulgular yoksa ayırıcı tanıda PAH üzerinde durul-
malıdır. Aile öyküsü, HIV infeksiyonu, portal hipertansiyon, hemolitik anemi, BDH, DKH ya da PAH’a neden
olabilen ilaç ve toksin kullanma öyküsü olan hastalara
özel bir dikkatle yaklaşılmalıdır. Günlük klinik uygulamalarda daha yaygın olarak da PH, bir başka endikasyon için talep edilen transtorasik ekokardiyografide
beklenmedik bir biçimde saptanmaktadır. Tanı süreci
ekokardiyografide PH olasılığı düzeylerinin belirlenmesi ile başlar. PH olasılığı orta ya da yüksek düzeyde ise
2. grup-SKH ya da 3. grup-akciğer hastalıkları varlığını
saptamak için klinik öykü, semptomlar, bulgular, EKG,
akciğer grafisi, SFT ve YÇBT gereklidir. Sol kalp hastalığı ya da akciğer hastalığı tanısı doğrulandıysa bu
durumlar için uygun tedavi düşünülmelidir. Ağır PH ve/
veya sağ ventrikül disfonksiyonu olması durumunda,
hasta PH nedenlerinin araştırılabileceği uzmanlaşmış
bir PH merkezine sevk edilmelidir. PH olasılığı düşük
ise, ek araştırma gerekmez. Semptomlar için diğer
nedenler göz önüne alınmalı ve bir yandan da izlem
düşünülmelidir. Sol kalp ya da akciğer hastalıkları
tanısının doğrulanmadığı durumda KTEPH ve PAH
ayırıcı tanısı için akciğer V/Q sintigrafisi yapılmalıdır.
Eş zamanlı olarak hasta uzmanlaşmış PH merkezine
sevk edilmelidir. V/Q sintigrafisinde çok sayıda segmental perfüzyon defektleri saptanırsa 4. grup-KTEPH
tanısından kuşkulanmalıdır (50). Kesin KTEPH tanısı
ve pulmoner endarterektomiye uygunluk değerlendirmesi için pulmoner BT anjiyografi, SKK ve seçilmiş
olgularda pulmoner anjiyografi gerekecektir. Özellikle
aile öyküsü, BDH, DKH, HIV infeksiyonu, portal hipertansiyon ya da PAH’a neden olabileceği bilinen ilaç
ve toksin alım öyküsü gibi PAH gelişmesiyle ilişkili
durumlar ve/veya risk faktörleri bulunan hastalarda
V/Q sintigrafisinde sonuç normalse ya da yalnızca
subsegmental “yama tarzında” perfüzyon defektleri
görülürse PAH düşünülmelidir.
SONUÇ
Pulmoner hipertansiyon sağ kalp yetersizliğine ilerleyen, prognozu kötü bir hastalıktır. PAH tanısı geç
konulmaktadır fakat yüksek riskli kişilerin belirlenmesi ve taranması ile erken tanı sağlanabilmektedir.
PAH tanısına yaklaşım, tanının konulmasından hemen
sonra sınıflandırmanın yapılması ve hastalığın ciddiyetinin belirlenmesi olmalıdır. Erken tanı sayesinde
bu hastaların yaşam sürelerinde belirgin uzama elde
edilmektedir. Tanıda güçlük yaşanıyorsa veya tedavi
başlanması düşünülüyor ise hastalar uzmanlaşmış bir
PH merkezine sevk edilmelidir.
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
29
2015 ESC/HRS Pulmoner Hipertansiyon Kılavuzu Işığında Pulmoner Hipertansiyon Tanısına Yaklaşım
Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in Light of 2015 ESC/HRS Pulmonary Hypertension Guidelines
PH’yi düşündüren semptomlar,
bulgular, öykü
Yüksek veya orta
düzeyde
Ekokardiyografik olarak PH
olasılığı (Tablo 4)
Düşük
Semptomlar, bulgular, risk faktörleri,
EKG, SFT + DLCO, akciğer grafisi ve
YÇBT, arter kan gazları ile sol kalp
hastalığı ve akciğer hastalıklarını
düşünün
Diğer nedenleri ve/veya
izlemi düşünün
Sol kalp hastalıkları ya da
akciğer hastalıklarının tanısı
doğrulandı mı?
Evet
Ağır PH/SğV işlev bozukluğu
bulguları yok
Evet
Ağır PH/SğV işlev bozukluğu
bulguları var
V/Q taraması, uyumsuz
perfüzyon defektleri?
Uzmanlaşmış PH
merkezine sevk edin
Altta yatan hastalığı tedavi edin
Evet
Uzmanlaşmış PH
merkezine sevk edin
Evet
KTEPH olası: pulmoner BT
anjiyografi, SKK ± pulmoner
BT anjiyografi a
Hayır
SKK (Tablo 9)
oPAB >25 mmHG, PAUB
< 15 mmHg, PVD > 3 Wood
ünitesi
PAH olası
Özel tanısal testler
Diğer nedenleri
düşünün
BDH
DKH
İlaçlar-Toksinler
Porto-Pulmoner
HIV
Şiştozomiyaz
Kalıtsal PVOH/
PKH
İdiyopatik PVOH/
PKH
Hayır
İdiyopatik
PAH
5. Grup
Kalıtsal
PAN
DKH= Doğuştan kalp hastalıkları, BT= Bilgisayarlı tomografi, BDH= Bağ dokusu hastalığı, KTEPH= Kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon,
DLCO= Karbon monoksit difüzyon kapasitesi, EKG= Elektrokardiyogram, HIV= İnsan immün yetmezlik virüsü, YÇBT= Yüksek çözünürlüklü BT,
oPAB= Ortalama pulmoner arteriyal basınç, PA= Pulmoner anjiyografi, PAH= Pulmoner arteriyel hipertansiyon, PAUB= Pulmoner arter uç basıncı,
PEA= Pulmoner endarteroktomi, SFT= Solunum fonksiyon testleri, PH= Pulmoner hipertansiyon, PVOH/PKH= Pulmoner venooklüzif hastalık veya
pulmoner kapiller hemanjiyomatozis, PVD= Pulmoner vaküler direnç, SSK= Sağ kalp kateterizasyonu, RV= Sağ ventrik, V.Q= Ventilasyon perfüzyon.
a
Tek başına BT pulmoner anjiyografiyle kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon tanısını gözden kaçırılabilir.
ESC/ERS Pulmoner Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Kılavuzu’ndan (European Journal, 2015 doi: 10.1093/eurheart/ehv317) uyarlanmıştır.
Şekil 1. Tanısal algoritma.
30
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
Sarıkaya R, Panç C, Atıcı A, Okumuş NG, Tükek T.
KAYNAKLAR
1.
Hoeper MM, Bogaard HJ, Condliffe R, Frantz R, Khanna D,
Kurzyna M, et al. Definitions and diagnosis of pulmonary
hypertension. J Am Coll Cardiol 2013; 62(Suppl): D42-D50.
2.
Kovacs G, Berghold A, Scheidl S, Olschewski H. Pulmonary
arterial pressure during rest and exercise in healthy subjects
A systematic review. Eur Respir J 2009; 34: 888-94.
3.
4.
5.
6.
Vachiery JL, Adir Y, Barbera JA, Champion HC, Coghlan
JG, Cottin V, et al. Pulmonary hypertension due to left
heart disease. J Am Coll Cardiol 2013; 62: D100-D108.
Simonneau G, Gatzoulis MA, Adatia I, Celermajer D,
Denton C, Ghofrani A, et al. Updated clinical classification
of pulmonary hypertension. J Am Coll Cardiol 2013; 62:
D34-D41.
Simonneau G, Galie` N, Rubin LJ, Langleben D, Seeger W,
Domenighetti G, et al. Clinical classification of pulmonary
hypertension. J Am Coll Cardiol 2004; 43(Suppl 1): S5S12.
Gabbay E, Yeow W, Playford D. Pulmonary arterial
hypertension (PAH) is an uncommon cause of pulmonary
Hhypertension (PH) in an unselected population: the
Armadale echocardiography study. Am J Resp Crit Care
Med 2007; 175: A713.
7.
Humbert M, Sitbon O, Chaouat A, Bertocchi M, Habib
G, Gressin V, et al. Pulmonary arterial hypertension in
France: results from a national registry. Am J Respir Crit
Care Med 2006; 173: 1023-30.
8.
Peacock AJ, Murphy NF, McMurray JJV, Caballero L,
Stewart S. An epidemiological study of pulmonary
arterial hypertension. Eur Respir J 2007; 30: 104-9.
9.
McGoon MD, Benza RL, Escribano-Subias P, Jiang
X, Miller DP, Peacock AJ, et al. Pulmonary arterial
hypertension: epidemiology and registries. J Am Coll
Cardiol 2013; 62(Suppl): D51-D59.
10. Soubrier F, Chung WK, Machado R, Grunig E, Aldred
M, Geraci M, Genetics and genomics of pulmonary
arterial hypertension. J Am Coll Cardiol 2013; 62(Suppl):
D13-D21.
11. Montani D, Bergot E, Gunther S, Savale L, Bergeron A,
Bourdin A, et al. Pulmonary arterial hypertension in patients
treated by dasatinib. Circulation 2012; 125: 2128-37.
12. Savale L, Chaumais MC, Cottin V, Bergot E, Frachon I,
Prevot G, et al. Pulmonary hypertension associated with
benfluorex exposure. Eur Respir J 2012; 40: 1164-72.
13. Savale L, Sattler C, Gunther S, Montani D, Chaumais MC,
Perrin S, et al. Pulmonary arterial hypertension in patients
treated with interferon. Eur Respir J 2014; 44: 1627-34.
14. Badesch BD, Champion HC, Gomez-Sanchez MA, Hoeper
M, Loyd J, Manes A, et al. Diagnosis and assessment of
pulmonary arterial hypertension. J Am Coll Cardiol 2009;
54 (Suppl): S55-S56.
15. Oudiz RJ. Pulmonary hypertension associated with leftsided heart disease. Clin Chest Med 2007; 28: 233-41.
16. Vahanian A, Alfieri O, Andreotti F, Antunes MJ, BaronEsquivias G, Baumgartner H, et al. Guidelines on the
management of valvular heart disease (version 2012).
Eur Heart J 2012; 33: 2451-96.
17. Seeger W, Adir Y, Barbera` JA, Champion H, Coghlan JG,
Cottin V, et al. Pulmonary hypertension in chronic lung
diseases. J Am Coll Cardiol 2013; 62(Suppl): D109-D116.
18. Hurdman J, Condliffe R, Elliot CA, Swift A, Rajaram S,
Davies C, et al. Pulmonary hypertension in COPD: results
from the ASPIRE registry. Eur Respir J 2013; 41: 1292-301.
19. Cottin V, Nunes H, Brillet PY, Delaval P, Devouassoux
G, Tillie-Leblond I, et al. Combined pulmonary fibrosis
and emphysema: a distinct underrecognised entity. Eur
Respir J 2005; 26: 586-93.
20. Escribano-Subias P, Blanco I, Lopez-Meseguer M,
Lopez-Guarch CJ, Roman A, Morales P, et al. Survival
in pulmonary hypertension in Spain: insights from the
Spanish registry. Eur Respir J 2012; 40: 596-603.
21. Pengo V, Lensing AW, Prins MH, Marchiori A, Davidson
BL, Tiozzo F, et al. Incidence of chronic thromboembolic
pulmonary hypertension after pulmonary embolism. N
Engl J Med 2004; 350: 2257-64.
22. Humbert M, Morrell NW, Archer SL, Stenmark KR,
MacLean MR, Lang IM, et al. Cellular and molecular
pathobiology of pulmonary arterial hypertension. J Am
Coll Cardiol 2004; 43: S13-S24.
23. Delgado JF, Conde E, Sanchez V, Lopez-Rios f, GomezSanchez MA, Escribano P, et al. Pulmonary vascular
remodeling in pulmonary hypertension due to chronic
heart failure. Eur J Heart Fail 2005; 7: 1011-6.
24. Lang IM. Chronic thromboembolic pulmonary hypertension
- not so rare after all. N Engl J Med 2004; 350: 2236-8.
25. Bonderman D, Wexberg P, Martischnig AM, Heinzl H,
Lang MB, Sadushi R, et al. A noninvasive algorithm to
exclude pre-capillary pulmonary hypertension. Eur Respir
J 2011; 37: 1096-103.
26. Olsson KM, Nickel NP, Tongers J, Hoeper MM. Atrial
flutter and fibrillation in patients with pulmonary
hypertension. Int J Cardiol 2013; 167: 2300-5.
27. Milne EN. Forgotten gold in diagnosing pulmonary
hypertension: the plain chestradiograph. Radiographics
2012; 32: 1085-7.
28. Trip P, Nossent EJ, de Man FS, van den Berk IA, Boonstra
A, Groepenhoff H, et al. Severely reduced diffusion
capacity in idiopathic pulmonary arterial hypertension:
patient characteristics and treatment responses. Eur
Respir J 2013; 42: 1575-85.
29. Sun XG, Hansen JE, Oudiz RJ, Wasserman K. Pulmonary
function in primary pulmonary hypertension. J Am Coll
Cardiol 2003; 41: 1028-35.
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
31
2015 ESC/HRS Pulmoner Hipertansiyon Kılavuzu Işığında Pulmoner Hipertansiyon Tanısına Yaklaşım
Approach to the Diagnosis of Pulmonary Hypertension in Light of 2015 ESC/HRS Pulmonary Hypertension Guidelines
30. Holverda S, Bogaard HJ, Groepenhoff H, Postmus PE,
Boonstra A, Vonk-Noordegraaf A. Cardiopulmonary
exercise test characteristics in patients with chronic
obstructive pulmonary disease and associated pulmonary
hypertension. Respiration 2008; 76: 160-7.
31. Jilwan FN, Escourrou P, Garcia G, Jais X, Humbert M,
Roisman G. High occurrence of hypoxemic sleep respiratory
disorders in precapillary pulmonary hypertension and
mechanisms. Chest 2013; 143: 47-55.
32. Rafanan AL, Golish JA, Dinner DS, Hague LK, Arroliga AC.
Nocturnal hypoxemia is common in primary pulmonary
hypertension. Chest 2001;120: 894-9.
33. Rudski LG, Lai WW, Afilalo J, Hua L, Handschumacher
MD, Chandrasekaran K, et al. Guidelines for the
echocardiographic assessment of the right heart in adults:
a report from the American Society of Echocardiography
endorsed by the European Association of Echocardiography,
a registered branch of the European Society of Cardiology,
and the Canadian Society of Echocardiography. J Am Soc
Echocardiogr 2010; 23: 685-713.
34. Lang RM, Badano LP, Mor-Avi V, Afilalo J, Armstrong A,
Ernande L, et al. Recommendations for cardiac chamber
quantification by echocardiography in adults: an update
from the American Society of Echocardiography and the
European Association of Cardiovascular Imaging. Eur
Heart J Cardiovasc Imaging 2015; 16: 233-71.
35. Tunariu N, Gibbs SJR, Win Z, Gin-Sing W, Graham A,
Gishen P, et al. Ventilation-perfusion scintigraphy Is more
sensitive than multidetector CTPA in detecting chronic
thromboembolic pulmonary disease as a treatable cause
of pulmonary hypertension. J Nucl Med 2007; 48: 680-4.
36. Rajaram S, Swift AJ, Condliffe R, Johns C, Elliot CA, Hill
C, et al. CT features of pulmonary arterial hypertension
and its major subtypes: a systematic CT evaluation of
292 patients from the ASPIRE Registry. Thorax 2015;
70: 382-7.
37. Shen Y, Wan C, Tian P, WuY, Li X, Yang T, et al. CTbase pulmonary artery measurement in the detection of
pulmonary hypertension: a meta-analysis and systematic
review. Medicine (Baltimore) 2014; 93: e256.
38. Tan RT, Kuzo R, Goodman LR, Siegel R, Haasler GB,
Presberg KW. Utility of CT scan evaluation for predicting
pulmonary hypertension in patients with parenchymal
lung disease. Chest 1998; 113: 1250-56.
39. Resten A, Maitre S, Humbert M, Rabiller A, Sitbon O,
Capron F, et al. Pulmonary hypertension: CT of the chest
in pulmonary venoocclusive disease. Am J Roentgenol
2004; 183: 65-70.
32
İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2016; 23: 19-32
40. Dartevelle P, Fadel E, Mussot S, Chapelier A, Herve P,
de Perrot M, et al. Chronic thromboembolic pulmonary
hypertension. Eur Respir J 2004; 23: 637-48.
41. Reichelt A, Hoeper MM, Galanski M, Keberle M. Chronic
thromboembolic pulmonary hypertension: evaluation
with 64-detector row CT versus digital substraction
angiography. Eur J Radiol 2008; 71: 49-54.
42. Fedullo PF, Auger WR, Kerr KM, Rubin LJ. Chronic
thromboembolic pulmonary hypertension. N Engl J Med
2001; 345: 1465-72.
43. Fukui S, Ogo T, Morita Y, Tsuji A, Tateishi E, Ozaki K, et
al. Right ventricular reverse remodelling after balloon
pulmonary angioplasty. Eur Respir J 2014; 43: 1394-402.
44. Peacock AJ, Vonk Noordegraaf A. Cardiac magnetic
resonance imaging in pulmonary arterial hypertension.
Eur Respir Rev 2013; 22: 526-34.
45. Swift AJ, Rajaram S, Condliffe R, Capener D, Hurdman
J, Elliot CA, et al. Diagnostic accuracy of cardiovascular
magnetic resonance imaging of right ventricular
morphology and function in the assessment of suspected
pulmonary hypertension results from the ASPIRE registry.
J Cardiovasc Magn Reson 2012; 14: 40-50.
46. Swift AJ, Rajaram S, Hurdman J, Hill C, Davies C, Sproson
TW, et al. Noninvasive estimation of PA pressure, flow,
and resistance with CMR imaging: derivation and
prospective validation study from the ASPIRE registry.
JACC Cardiovasc Imaging 2013;6:1036-47.
47. Albrecht T, Blomley MJ, Cosgrove DO, Taylor-Robinson
SD, Jayaram V, Eckersley R, et al. Non-invasive diagnosis
of hepatic cirrhosis by transit-time analysis of an
ultrasound contrast agent. Lancet 1999; 353: 1579-83.
48. Hoeper MM, Lee SH, Voswinckel R, Palazzini M, Jais
X, Marinelli A, et al. Complications of right heart
catheterization procedures in patients with pulmonary
hypertension in experienced centers. J Am Coll Cardiol
2006; 48: 2546-52.
49. Sitbon O, Humbert M, Jais X, Ioos V, Hamid AM,
Provencher S, et al. Long-term response to calcium
channel blockers in idiopathic pulmonary arterial
hypertension. Circulation 2005; 111: 3105-11.
50. Kim NH, Delcroix M, Jenkins DP, Channick R, Dartevelle
P, Jansa P, et al. Chronic thromboembolic pulmonary
hypertension. J Am Coll Cardiol 2013; 62: D92-D99.
Download