Name: Oğuzhan Surname: Elbaşıoğlu Instructor:Eser Güler Necip Fazıl ile İ badet Seyahatnamesi Bütün ibadetlerin içinde en sıra dışı olanı olarak nitelendirilebilecek ve kişinin hayatında neredeyse yalnızca bir kere yaşayabileceği bir deneyim olan Hac ibadeti, kişiyi dünyevi konulardan ve hırslardan arındırmayı hedefleyen, arındıran ve bir yandan maneviyatını geliştirirken diğer yandan nefsini terbiye etmeyi gösteren bir farzdır. Bu noktadan bakıldığında İslam’ın içinde belki de en ulvi ve maneviyata en yakın olarak nitelendirilebilecek olan söz konusu ibadetin bir kitaba konu edilmiş olması, sırf bu açıdan bile Kısakürek’in bu anılarını gezi yazıları içinde ileri sıraya taşıyan bir özellik sergilemektedir. Anlatımı akıcı, yazım ve dil konusunda ise betimlemelerin ve ağdalı bir uslübun okuyucunun alması gereken mesajın önüne geçmemesi gerektiğini düstur edinmiş bir yazar için alışılageldik bir tarz sergilediği “HAC” kitabı, içerik olarak ise her ne kadar İslam dini tam tersini işaret etse de, Müslümanlar’ın bu anlayışa oldukça ters bir biçimde ne kadar yozlaştığını gözler önüne seren niteliktedir. Belki de ilk olarak kitapta ele alınması gereken husus, aynı zamanda bir devlet adamı olan Necip Fazıl’ın ele aldığı Hac ibadetinin bürokratik engellere takılması sorunudur. Kişileri için maddiyattan uzaklaşma ve manevi dünyanın zenginleşmesi olarak nitelendirilen bu ibadet, maalesef maddi dünyanın sınıfsal ve siyasi bürokratik sistemleri arasında anlamından uzaklaşmış ve insanların birbirleri ile yarışır duruma gelerek amacından sapmasına neden olmuştur. Bu noktada okurun gözüne ilk çarpan husus bu bürokratik engellerdir. Öte yandan, ibadetini yerine getirebilmek için gerekli bürokratik engelleri aşmış olan Necip Fazıl’ı havaalanı ve Suudi Arabistan’da ise farklı olumsuzluklar beklemektedir. Havaalanında türlü küfürler eşliğinde karısını döven, araya girmek isteyen Hacı adaylarına da gözünü kırpmadan el kaldıran bir din kardeşi ile karşılaşan yazar, Hac gibi uhrevi bir ibadeti yerine getirmek için orada bulunan insanların İslam dininin tanıttığı bütün insani değerlerinden uzaklaştığını ve insana değer vermeyen kişilerin bu ibadeti yerine getirirken dahi kendilerine çeki düzen vermekle uzaktan yakından alakası olmadığını gözler önüne sermektedir. Bu insaniyetten uzaklaşmışlık ve nefis terbiyesi ile bağdaştırılamayacak şekilde sergilenen davranışlar ise ilerleyen sayfalarda yine havaalanındaki bir kişinin ihramdan görünen kadın dövmesini gösteriş içerisinde kasılarak yürüdüğü, kişilerin şeytan taşlayarak Allah’a bir adım daha yaklaşırken nefis terbiyesinin en nihai noktaya ulaşması gereken yerde ilk yahut en önde olmak için birbirleri ile kıyasıya ve ezmek/ezilmek pahasına yarıştığı olarak da tezahür etmektedir. Son olarak genel çerçevede değerlendirildiğinde, Hac ibadetinin kalabalık gruplar içinde gereği gibi yerine getirilemediği ve bu grupların Necip Fazıl tarafından çelik duvar olarak yorumlandığı kitap hakkında esasen, dinin halen yozlaştırılarak gerçek anlamda kullanılmadığı ve inançların gereği gibi yerine getirilmediğine dair olan günümüz dünyasının belki de ilk önemli yansıtılması olarak nitelemek mümkündür. Allah ile birey arasındaki bireysellik ve kişisellikten uzak, nefis terbiyesi ile dünyevi ve maddi olgulara bağlılık kavramlarının birbirlerinin yerine geçtiği ve hatta maneviyata geçiş olarak yorumlanması gereken aktivitelerde bile hırsların kişileri esir aldığı bir dünyanın dışavurumu olan söz konusu kitap, malesef günümüz dünyasında birtakım maddi arayışlara alet edilen dinin ve yozlaştrılan inançların ilk isyanı şeklinde okura kendini düzeltmesi için bir fırsat sunmakta gibidir. Diğer yandan, bu kitap okurun hayatına uyguladığı kadar gerçektir ve bu kitap okurun hayatına uyguladığı kadar başarılıdır şeklinde bir değerlendirme yapmak gerekirse, her ne kadar eksiklikleri ve üzüntüleri oldukça etkili bir şekilde yansıtmayı başarmış olsa da, günümüzdeki tutum insanlar için bu kitabın sayfalardan oluşan bir baskı olarak bir köşede tozlanmaya bırakıldığını da bir şekilde gözler önüne sermektedir.