HUKUK DEVLETİMİ, KANUN DEVLETİ Mİ? ................................................................. Atalarımız yerleşik yaşama Anadolu Coğrafyasında geçmiştir. Mensup oldukları dinin gereği İslam Hukuku günlük ve toplum yaşamı açısından belirleyici olmuştur. Osmanlının çöküş sürecinde kurtuluşu “ batılılaşma “ da görenler biraz İslam’dan, birazda batıdan iktibasla oluşturdukları hukuk düzeni ile Cumhuriyet dönemine kadar gelmişlerdir. Bu karmaşa Osmanlının çöküşünü hızlandırmıştır. Yeni düzen Laiklik esasına göre tüm yasal düzenlemeleri batıdan tercüme hataları hariç aynen alarak uygulamaya başlamıştır. Bu süreçte kendi hukuk sistemimizi oluşturma, kanun yapma yerine iktibas dediğimiz yabancıların sistemini aynen alma ve uygulamaya çalışma hakim düşünce olmuştur. 1 980 li yıllardan itibaren “ ithalata dayalı ihracatımız gibi “ çoğu yabancıdan, birazı bizden bir kanun yapma düzeneği oluşturduk. Adeta Nuhun Gemisi ‘ ni andıran bu yapı kanunlar çatışmasını ve Anayasaya aykırılıkları beraberinde getirdi. Bu karmaşa Temel Yasaların bir türlü değiştirilememe, değiştirmeye cesaret edememe gerçeği ile bizleri yüzleştirdi. Değişiklik önerenler sürekli kaygılar ile duvara toslatıldı. Tosladı. Haksızda değillerdi. Zira yabancıdan iktibas ettiğimiz ve alıştığımız içtihatlarını ezberlediğimiz iyi veya kötü bir sistemimiz vardı. Bunu bile doğru dürüst uygulayamazken, geciken yargılamalardan ve adaletsizlikten şikayet ederken yeni bir değişikliğe kim cesaret edebilir ki? Bu cesaret hangi altyapı ile gösterilecekti? Tüm bu karmaşa bizi 2000 li yıllara getirdi. Önce Medeni Kanun, Ardından Ceza Adalet Sistemi tümüyle, peşinden Hukuk Usulü, Borçlar ve Ticaret Kanunu ile daha pek çok kanunlar değişti. Değişikliklerde yeni yasaları hazırlayanların eğitim aldıkları ülkelerdeki sistemin rüzgarları ülkemizde esmeye başladı. Ülkemde pek çok ülkenin bazen sert, bazen de karışık rüzgarları hukuk camiamızda etkili griplere neden oldu. Değişen kanunlar henüz yürürlüğe girmeden veya yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra değişikliğe uğradı. Daha önemlisi “ Torba Kanunlar “ ile getirilen düzenlemeler ve “ Paket kanunlar “ ile " Yargı Paketleri "hukuk sistemimizin vazgeçilmezi oldu. Artık sıradan yurttaşın bile ezberlediği ve bildiği " bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun " tanımı ve vurgusu günlük yaşamımızın vazgeçilmezi oldu. Her gün yeni bir kanun değişikliği. Artık hukukçuların bile yetişemediği bir maraton.Nereye ne için ? Uygulayanların da akşamdan sabaha " belki de değişmiştir!. " düşüncesi ile sürekli arayışta ve sorguda oluşu. Bu şekliyle hukuk devleti olma şansı gittikçe azalıyor, kanun devletine gidişat hızlanıyor. Tehlike, kanun devletine doğru gidişatta. Tehlike kurumsal altyapısı olmayanların çaresizlik içinde yaptıkları devşirmede. Tehlike üretmeden hazıra konma ve üretmeme alışkanlığında. Tehlike kendimizi kendimizi ve milliyetimizi kaybetmede. Keşke üretmeden tüketmeyi öğrenmeseydik. Not:Bu yazı Zağnos Dergi aralık 201 2 sayısında yayınlanmıştır. Avu kat M eh m et Ş E N TÜ RK Trabzon B arosu B aşkan ı