Türk Devletinin “Sınır Ötesi” Operasyonlarına Karşı Mücadeleyi Yükseltelim! Türk Devleti 1983 Yılından bugüne kadar defalarca tekrar ettigi "Sınır Ötesi Harekata izin veren" tezkereyi bir yıl daha uzatmaya hazırlanıyor. En son 17 Ekim 2007 Tarihinde Meclisten çıkartılan tezkerenin süresinin dolmasına ramak kala, "Terör Zirvesi"nde Türk Genel Kurmayı tarafından gündeme getirilen bir yıl daha uzatma istemi, emre amade AKP hükümeti tarafından zaman kaybedilmeden Bakanlar Kurulu'nda gundeme alındı. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulunda konunun görüşüldügünü, meclisin açılmasında ilk gündemin "tezkerenin uzatılması”nın karara bağlanacağını açıkladı. "Yurt da Sulh, Cihan da Sulh" demogojisini ağzından düşürmeyen Türk Devleti, "tezkere" klasiğiyle, ülke içersinde işçiler, emekçiler ve ezilen Kürt ulusu başta olmak üzere, tüm muhalif kesimlere savaş ilan ederken, dışarı da işgalci ve ilhakçı saldırgan bir politikayla bu savaşı bölgesel düzeyde sürdürmek isteğiyle, aslında "Yurt da Savaş, Cihan da Savaş" demiş oluyor. Tezkerenin uzatılması gündeme geldiği günden bu yana inkar ve imha politikasında derinleşen devlet, MHP gibi faşist güçleri sokağa sürerek, Balıkesir'in Altınova Beldesi'nde ırkçı kışkırtmalarla Kürt emekçilerine karşı linç saldırıları örgütledi. Đki kişinin ölümü, bir çok insanın yaralanmasına neden olan linç saldırısı, Türkiye'nin bir çok batı illerinde tekrarlanmaya çalışıldı, DTP binalarına saldırı ve baskınlar örgütlendi. Faşist Ordu, Güney Kürdistan'a bir çok “sınır ötesi” saldırı düzenledi. Kürdü inkar ve imha savaşında askeri başarısızlıkla tam bir acizlik içinde olan devlet, bu savaşta ölen askerler üzerinden ırkçılığı ve milliyetçiliği kışkırtıyor, halkları birbirine kırdırtmaya çalışıyor. Kürtlerin inkarı ve imhası için emekçi halk çocuklarını gözünü kırpmadan ölüme göndererek, ölümlerine sebeb oldukları askerlerin kanı üzerinden cenaze törenlerinde acılarıyla yürekleri dağlanan, gözü yaşlı insanlara ırkçı, milliyetçi kışkırtmanın şerbetini veriyor. Tezkereye böylece yol açıyor, emekçi kitlelerin tezkereye yönelik tepkisinin önünü almak istiyor. Bilinmeli ki, tezkere, yeni ölüm demek, yeni asker tabutlarının ana ocaklarını yakması demektir. Tezkere, çözümsüzlükte ısrar, işçi ve emekçilerin iş, eğitim, sağlık gibi temel haklarının kısıtlanması, savaş bütçesinin arttırılması, mali krizin faturasının emekçilere kesilmesi demektir. Uluslararası alanda başta ABD emperyalizmi olmak üzere, tüm emperyalist güçler ve onların Orta doğu'da ki bölgesel gerici devletleri, bu saldırganlık ve gözü dönmüşlükte "stratejik ortakları"nı yanlız bırakmıyorlar. Zira, özünde, Türk Devleti şahsında içerde ve dışarda Kürt Ulusuna, işçi ve emekçilere karşı yürütülen bu savaş kendi savaşlarıdır. Her birini yaratan tarihsel süreç, ezilen yığınların kıyımına, ulusların asimilasyon, jenosidle "hizaya getirilmesine" dayalı bir süreçtir. Filistin halkını katliamlarla bitirmeye çalısan Đsrail Devleti neden "tezkereci" Türk Devletini desteklemesin? Bütün dünyanın gözü önünde Irak'ı işgalle kan gölüne çeviren ABD, Genel Kurmay Başkanı Michael Mullen ağzından neden, "PKK’yla mücadelede iki ülke arasındaki işbirliğinin süreceğini" açıklamasın? En demokratik kurumları kriminalize eden, bir çok Kürt siyasetciyi ve politik mülteciyi tutuklayan AB'nin iki büyük "patronu" Almanya ve Fransa, tezkereli ve tezkeresiz Türk savaş uçaklarının "Kandili vurma" bahanesiyle yoksul Kürt köylerini bombalamasına "Kopenhag kriterleri" engellerini neden çıkarsın? Đşçiler, Emekçiler! Türk Devleti'nin tezkere uzatmasına ve Kürt ulusu şahsında bütün Orta doğu halklarına savaş açma "kabadayılığında" yanlız olmadığını biliyoruz. Dünya efendileri, tüm gericiler halklara karşı açtıkları "kutsal savaşlar"ında birleşmiş durumdalar. Kendi çıkarları noktasında birbirlerini tırmalamaları bizi yanıltmamalıdır. Tarihin defalarca teyit ettiği üzere, onlar, ezilenlere karşı hep aynı safta yer aldılar. Dolayısıyla tezkereyi uzatan, ulusal baskının her türünü yaşayan Kürt ulusuna karşı bölge gerici devletleriyle işbirliğinde eş zamanlı tüm parçalarda saldırıya geçen, Türkiye, Kuzey Kürdistan'da işçi ve emekçilerin sağlık, barınma, iş ve aş haklarını çalarak, bu saldırgan savaşın ordusuna sunan sadece Türk Devleti degildir. Đrade başta emperyalist güçler ve bölge gericiliğidir. Amerika başta gelmek üzere tüm dünyayı saran emperyalist mali kriz, Türkiye'yi de etkilemektedir. Bankaların iflası gündemde olup, bir yandan batık bankaları kurtarma operasyonları düzenlenirken, diğer yandan da krizin faturası işçi ve emekçilere çıkartılmak istenmektedir. Türk devleti de Tezkere ile bu sermayenin çıkarları için krizin faturasını ödetmek istediği işçi ve emekçilerin olası toplumsal tepkilerinin önünü kesmek, gündemini değiştirmek, dikkatlerini tezkereye çekmek istemektedir. Bu nedenle Tezkere somutunda, hem içerde, hem dışarda, bölgesel olarak başta Türk devleti olmak üzere, tüm emperyalist, bölge gerici güçler bu "kutsal savaşta" birleşmiştir. Tezkere'nin anlamı, tüm ezilen halklar ve uluslara karşı açılan ve yıllardır sürdürülen bir savaşın teyit edilmesi ve sürdürülmesinde ısrardır. Bu tezkerenin uzatılmasını teşhir etmek, demokratik bir görevdir. Burada Türk Devleti'nin sahte "demokrasi" oyunları, "barış" nutukları, "insan hakları" çığırtkanlıkları, tüm "kriterleri" yoksul Kürt ulusunun akan kanı üzerinden politika yaptığını “suç üstü” yaparak ve tüm dünyaya teşhir edilmelidir. Türk devletinin ülkede kışkırttığı ırkçı, milliyetçi saldırganlığı, konsoloslukları ve çeşitli gerici, faşist dernekleri, örgütleri aracılığıyla Avrupa'ya da taşıyacağı bilinmelidir. 3 Kasım 2007 sürecinde olduğu gibi Avrupa'da da ilerici, devrimci güçlere, kürt yurtsever güçlerine yönelik saldırılar gündemlerinde olacaktır. Buna karşı da tüm ilerici, devrimci, demokratik güçler ve kurumlar hazırlıklı olmalı, provakasyonları boşa çıkartmalı, ırkçılığa ve şovenizme geçit vermemeli, halkların kardeşliğini bayraklaştırmalıdır. Unutmayalım, bu gerici kutsal ittifakın, bilerek görmezlikten geldigi "tezkerenin uzatılması" kararını, başta Orta doğu'nun tüm halkları olmak üzere, bulundugumuz siyasal cografyadaki tüm halklarla birleşerek teşhir etmek, ezilenlerin demokratik ittifakını fasist Türk devleti şahsında, tüm gerici güçlere karşı sokaklarda, meydanlarda örmek, günün en anlamlı görevidir. Bu göreve sahip çıkarak, Kürt Ulusunun direnişçi güçleriyle dayanışma içinde olalım. Tezkerenin bir kez daha uzatılmasını, işgalci ve saldırgan politikalarını Türk Devletinin konsolosluk ve büyük elçilikleri önünde pretesto edelim. Görevimize sahip çıktığımızda görecegiz ki, dünya ezilen halklarının dayanışmacı omuzları, omuzlarımızda ve biz birlikte, dünya gericiliginden daha güçlüyüz. Avrupa Demokratik Kitle Örgütleri Platformu (DEKÖP-A) Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK) [email protected] Avrupa Türkiyeli Đşçiler Konfederasyonu (ATĐK)[email protected] Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon) [email protected] Yaşanacak Dünya Gazetesi, [email protected] Đşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BĐR-KAR) [email protected] Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) [email protected]