kur`an-ı kerim ve emaneti

advertisement
KUR’AN-I KERİM VE EMANETİ
Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hazretlerinin 5 Nisan 2010 Sohbeti,
Destur Ya Seyyidi meded. Allah Allah Allah Allah Allah Allah Aziz Allah. Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Subhan Allah. Allah Allah Allah Allah Allah Allah Sultan Allah. Elfu elfu salat elfu elfu Selam ala Seyyidil
Evvelin vel Ahirin Seyyidina Muhammedin ve Alihi ve Sahbihi ecmain.
Es-Selamu aleykum ey hazır olanlar, ilahi birşeyler duymak isteyen kimseler. İlahi Hitab. İlahi Hitab
kulaklarımızı temizler, düşüncelerimizi temizler, kalplerimizi temizler. Cismaniyetimizi, bedenlerimizi
temizler. Onun için Ey hazır olanlar, ferahlı, rahat bir hayata ulaşmak için, zevk ve hoşnutlukla dolu bir
hayata ulaşmak için gayret edin. Gelin ve dinleyin. İsterseniz, isterseniz. Ve bizden mes'ul olan Zat'dan
meded taleb ediyoruz.
Bu gezegendeki herkesin hayatı; deniz ve okyanusların altındakilerin veya üstünde karada olanların,
veya uçanların hepsi bir zatın mesuliyeti altındadır. Onun için bizi temsil eden zata karşı edeb üzerine
olmalıyız. O zat ki İlahi derecelerde bizi temsil eden kimsedir ve o bizleri varoluşta tutan ilahi imdad, ilahi
kuvvetler yollar.
Bir şeye ilahi imdad yetişmese o biter ve yok olur. Onun için o zat bu gezegende var olan her şeyden
sorumludur; dünyada, okyanuslarda ve karada olan her şeyden. Onun için zayıf şahsımız için o zatın
desteğini istiyoruz. Eğer o bizim şahıslarımıza Sema'dan bir destek vermese o kimsenin şahsiyeti taklit
birinin şahsiyetine benzer.
Bizler bu dünyada dolaşan uydurma kimseleriz. Eğer hakiki hüviyetimizi besleyen Sema'nın ilahi desteği
gelmese biz hiçbir şeyiz. Merhaba herkese, birşeyler duymak isteyen herkese. Evet. Evet. İnsanın böyle
bilmek, öğrenmek isteyen bir şahsiyeti vardır. Ama şimdi şeytan, bu gezegendeki bütün insanlık birşeyler
öğrenmeye çalışmasın, veya anlamaya çalışmasın istiyor.
Ve şimdi, Kuran-ı Kerim'de zikrolunduğu üzere, bizler şimdi cahiliye zamanındayız. Şimdi Euzubillahi
mineşşeytanirracim diyoruz, anlayışımız yanlış yolda olmasın diye. Veya o tehlikeli düşman, İlahi
derecelere ait olan herkesin sözünü, şeytan ve onu takip edenler, yanlış anlaşılmasına sebep oluyorlar.
Şeytanın vazifesi budur.
Evet, Kuran-ı Kerim gönderildi. Eski Ahit, Yeni Ahit, hepsi insanlara ulaştı. Hepsi iyi biliniyor. Ve onlar her
hakikatı açıklıyorlar, veya O Kutsal Kitaplar Sema'dan yeryüzüne gönderilen Hakikati açıklıyor. Evet. Ama
şeytan geliyor ve diyor ki... Çok insanların anlayışına giriyor, onlara gelip diyor ki, "Bu Ayet-i Kerime
hakkında ne düşünüyorsun?"
www.saltanat.org
Page 1
O kimse diyebilir ki, "bu Ayet-i Kerime'dir, onun emri de açıktır". Çünkü Cenab-ı Allah asla birşey
anlaşılmasın diye göndermez. Yalnız Cenab-ı Hak buyuruyor: "Leallekum tezekkerûn" (16:90). Onun
üzerinde düşünmeniz lazım, çünkü her bir Ayet dev manâ ummanları getirir. Ama sizin "bu bir
ummandır" dememeniz lazım. Çünkü umman, okyanus dediğinizin içinde sayısız mahlukat vardır.
Bitmez tükenmez balıklar, bitmez tükenmez canlılar vardır onun içerisinde. Bu bir hakikattır ama şeytan
gelip der ki, ne söylendiyse o okyanus hakkında; sayısız, envai çeşit balıklar, ve ayrıca en küçük polipler...
Şeytan gelip der ki "Söylediklerine inanma, bu okyanus sayısız çeşitte mahlukat ihtiva eder demelerine
inanma". Bu okyanusu yaratan o okyanusun içindekilere de hayat veriyor orada yaşamaları için. Orada
yaşamaları için ki sayısız envai çeşit mahlukat yaşar. Tahayyül bile edemezsiniz.
Sizin tahayyülünüz bile o okyanusların yaratılanların son noktasına yetişemez. Ama şeytan gelir der ki
"Yok, inanmayın. Bakın, birşey görüyor musunuz? Evet, bu bir okyanustur. Ama bunlar bunlar var diye
inanmayın; bu kadar çeşit balık, canlı var orada diye inanmayın". Şeytan şimdi geliyor. Semavi vahiy
Peygamberlere ulaştığında, bilhassa de Efendimize ulaştığında, ki ona Kuran-ı Kerim bahşedildi.
Ve o çok şeyler söylüyor, ki sıradan bir kimse baksa der ki "biz böyle anlamlar görmüyoruz". E, sizin
teleskobunuz size yalnız belli bir uzaklığı gösteriyor. Başkaları var, onlar daha kuvvetli teleskop, daha
uzağa ulaşıp "şudur budur" der. Ama eğer çıplak gözle bakarsanız... Çocukluğumu hatırlıyorum, Selim
gibiyken, 7-8 yaşlarındayken bakıp diyordum ki "bu nokta gibi yıldızlar şeye benzer..." O zaman bizde
ocaklar vardı. İçinde ateş yakarlar da koyarlar, böyle küçük birşeydir.
Ben de yıldızlara bakıp düşünüyordum o zaman "belki onlar da bu bizim küçük ocaklar gibidir..." Bu
benim kendi tahayyülüme göre olan fikrimdi. Sonra insanlar gitti, gitti... Uzayın daha derinlerine bakmak
istediler ve teleskobu icat ettiler. Ve yine hatırlıyorum da ilk teleskop böyle birşeydi. Yani bir metre, bir
buçuk metre birşey.
Eski kitaplarda, bilhassa ansiklopediler geçmişten bugüne kadar olanları gösteriyor. Peki, o tamam. Ona
bakıp diyorlar ki "Ooo ne kadar büyük, kocaman, avalim (cihan) ne kadar büyük". Hatta bir defasında o
astronomlardan bir tanesi çalışıyordu, kıymetli bir kimse, meşhur biri. O teleskop merkezinde çalışıyordu.
Bir defasında merkeze geldi, etrafa bakındı ve dev teleskoplardan birisine bakıyordu ama onun üzerinde
"lütfen bunu çıplak gözle kullanmayın" yazıyordu. Bu bilir onu.
O kimse dedi ki "Şimdi burada kimse yok. Böyle bir uyarı var ama olsun, ben bir deneyeyim". Ve gözünü
oraya koyup bakar bakmaz düşüp bayıldı. İnsanlar koştu "Ne oldu" diye. Sonra anladılar ki gizlice o
teleskoptan bakmış ve teleskop da ona dersini vermiş. Böyle teleskoplarla da bakıp çok şeyler görüyorlar.
İnsanoğlunun böyle bir hususiyeti var, daha fazla, daha fazla ister. Daha fazlasını bilmek ister. Ondan
sonra uydular yaptılar.
www.saltanat.org
Page 2
O teleskobu içine koyup uzaya yolladılar ve taaccüb içinde kaldılar. Onun çektiği fotoğraflar gelince
dediler ki: "Bizi baktığımız, gördüğümüz ve öğrendiklerimiz hiçbir şeymiş". Ve o da bir adımlık mesafeye
attıkları uydudan gelen resimler için. Ve bu şekilde insanoğlu daha fazla öğrenmek ister. Kutsal Kitaplar
geldi. Ve herkes onlara bakıp birşeyler anlayabilir. Ama bu da Kutsal Kitapları anlamanın son hududu
değil.
Şeytan ne yapıyor? İnsanları teşvik ediyor, yalnız yazan harflere bakın diye teşvik ediyor. Yalnız Ayetlere
bakın diyor. Eh. Bismillahir Rahmanir Rahim. "Elhamdulillahi Rabbil Alemin". Ne anladınız? Bütün Hamd,
sonsuz Azamet Rabbül Alemin içindir. Evet bu. Sonra? Başka birşey yok mu onun içinde? Kelamullah
sonsuzdur. Cenab-ı Hakkın Kelamı sonsuzdur, ve o da en yüksek dereceden gelmiyor zaten: Estaizubillah
"Ve lekad yessernel Kur’âne liz zikri" (54:32).
Biz Kuran-ı Kerimi üzerinde düşünülmesi için gönderiyoruz, yalnız çıplak gözle bakmak için değil. Sizinle
tartışıp "biz insanların söylediği o şeye inanmıyoruz; bu okyanusun içinde envai çeşit mahlukat olduğuna
inanmıyoruz" diyen kimseler gibi olmayın. "İnanmıyoruz çünkü görmüyoruz" derler. Diyorlar ki
kendilerinin prensibi, şeytani prensibi, kimseyi görmedikçe, duymadıkça veya dokunmadıkça birşeye
inandırmasınlar.
Onun için diyorlar ki "bu sadece çok büyük, alamet bir su burada ama içinde çok çeşit mahlukat vardır
demenizi kabul etmiyoruz". Ve şeytan da Kutsal Kitapların önüne gelip diyor ki "Peygamberlerinizin
söylediklerine inanmayın, ki onlar der ki 'bunlar bu Kutsal Kitaptan alınmıştır', inanmayın buna. Siz yalnız
tek tek Ayetlerde ne varsa ona inanın. Ona tamam deyin ama ondan ötesine tamam demeyin". La havle
ve la kuvvete illa Billahil Aliyyil Azim.
Ey hazır olanlar, dinleyenler, bu çok büyük bir yanlıştır insanoğlu için. Ki bundan sual edilecekler.
Sorulacak kendilerine: "Ne öğrendin Kuran-ı Kerim'den? Hangi İlahi Emri tutuyordun? Ne anladın? Gel ve
söyle". Bu yüzden Cenab-ı Allah peygamberler gönderdi ve onlara Kutsal Kitaplar, İlahi mesajları indirdi.
Çünkü yalnız o Peygamberin yetkisi vardır o okyanusları açıp insanlara "bakın, bakın, bakın" diye
göstermek için. Ama bazen insanlar kördür, âmâdır da kabul etmezler.
"Biz birşey görmüyoruz" derler. Ey hazır olanlar, bu gece mübarekler beni bu şekilde konuşturuyorlar.
Bu gece Selefi alimlerini bıraktım. Çünkü Selefi alimlerinin asıl mesuliyeti krallığa, okullara bakmak;
kolejlere, liselere, üniversitelere, akademilere bakmak. Ki öğreten grup, hocalar öğrencilere neler
öğretiyor. Kuran-ı Kerim ile ilgili ne öğretiyorlar?
Neden Kuran-ı Kerimi gençlerin göremeyeceği, ulaşamayacağı, açamayacağı, okuyamayacağı,
anlayamayacağı bir yere koyuyorlar? Onun için Selefi alimleri İlahi Huzurda ilk mesuliyet sahibi olanlar.
Çünkü okullarda müfredatta neler olduğuyla, öğretilen derslerle ilgilenmiyorlar.
www.saltanat.org
Page 3
Öğretikleri şeyler Kuran-ı Kerim'in taliminden daha mı önemli? Neden buna bakmıyorlar? Bunun için
belki Kral, onun bakanları, ümerası hepsi birden sorumlular çünkü Kuran-ı Kerimi öğretmiyorlar. Halbuki
üniversitelerinde, liselerinde, kolejlerinde, bilim merkezlerinde öğrettikleri Kuran-ı Kerim'in
okyanuslarının yanında hiçbir şeydir.
Üzgünüm, üzgünüm bunu söylediğim için eğer elimde kuvvet olsa hepsini kapatıp yıkardım ve Kuran-ı
Kerim'i anlayacakları şekilde müfredat getirirdim. İslam budur. Bundan ötesini İslam olarak kabul
etmiyorum. O insan belki münafıktır, veya cahildir veya şeytandır. Ama üzülerek söylüyorum ki İslam
topraklarında Kuran-ı Kerim'in talimini ilk sıraya koymuyorlar. Onun için de üzerlerine bereket gelmiyor.
Bereket yok, asla.
Şeyhul Ezher'e bağırıyorum, Mısır'ın Şeyhul İslam'ına bağırıyorum. Şam'daki, İran'daki, Yemen'deki,
Pakistan, Afganistan, Türkiye, Libya bütün ülkelerdeki, Kuzey Afrikadaki Şeyhul İslamlara bağırıyorum.
Soruyorum hepsine: Neden Kuran-ı Kerim'i ilk sıraya koymuyorsunuz da seçmeli yapıyorsunuz? Olmaz,
onun zorunlu olması lazım. Halkın üzerinde yetki sahibi kimselere soruyorum: Neden halklarını Kuran-ı
Kerim'in yönlendirdiği üzere yönlendirmiyorlar?
Onun için İslam Alemine de lanet geliyor. Gayri Müslimlere bir bela gelirse, Müslümanlara iki bela gelir.
Ve her İslam devletinin başlarına ağır bela geliyor. İnsanlara bir gelirse, liderlerine on gelecek. Allah bizi
affeylesin. İnsanlara öğretmeye çalışalım. Kuran-ı Kerim derler. Yalnız Haremeyn-i Şerifeyn'de herkes
sürekli okuyor, okuyor, okuyor... Kimse açıp da onlara "bu onun içindeki okyanuslarıdır" demiyor, ve
göstermiyor "bakın, ne yazıyor, Bismillahir Rahmanir Rahim.
Nedir bunun anlamı? Elhamdulillahi Rabbil Alemin, nedir anlamı? Er-Rahmanir Rahim, nedir anlamı?
Maliki yevmiddin, nedir anlamı? İyyake na'budu ve iyyake nastain. Kimdir O?" Bu önemli, önemli bir sual,
sorayım Selefi alimlerine. O "Kaf" kimin için? İyya-ke? Neden "Iyyahu na'budu ve iyyahu nestain"
demiyor? Buradan çok anlamlar geliyor. Iyya-ke yerine Iyya-hu denmiş olsaydı, o "Hu" ya bir anlam
getirecektiniz: Kimdir o "Hu"? Eğer "kaf" diyorsanız, "Iyya-ke", kimdir onun muhatabı?
Kime hitab ediyor? Kime hitab ediyoruz? "İyyake", o kaf kimdir ona bakmanız lazım. Neden "Iyyahu
na'budu ve iyyahu nestain" dememiş? Bunun ilmi var mı sizde? Söyleyin! Selef-i Salih ne demiş bunun
için, söyleyin. Belki harpan diyeceksiniz benim için ama soruyorum. Neden "iyyahu na'budu" yerine
"Iyyake na'budu" diyoruz? Çünkü ilk Elhamdulillahi Rabbil Alemin. ErRahmanir Rahim. Maliki yevmiddin.
Kimin için bu? Ondan sonra "Iyyake na'budu ve iyyake nastain" geliyor. Buna bir tefsir getirin, böyle
yaşlı ve cahil bir kimsenin kalbini mutmain etsin. Soruyorum. Bana sövmeyin. Yok, anlaşılması mümkün
ve açıktır. Ama siz birşey söyleyemiyorsunuz. Eğer bana verileni söylesem bu İslam'ın dışına çıkıyor
dersiniz. Size İslam'ın içine getiren nedir, söyleyin bana. Allah bizi affeylesin.
www.saltanat.org
Page 4
Ey insanlar, herşeyi bırakın. Okullardaki bütün eğitimleri, talimleri bırakın, boştur. Biz saman
istemiyoruz. Biz tane istiyoruz, buğday istiyoruz. Biz o taneyi istiyoruz, saman istemiyoruz. Ama siz
insanlara saman veriyorsunuz. İnsanlar hayvan değildir.
Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=6557&name=2010-0405_en_TheTrustOfHolyQuran.mp4
www.saltanat.org
Page 5
Download