KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam’ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed’in 632’deki vefatından sonra Arap Yarımadasından başlayarak İslam batıda Afrika’ya (Libya’ya kadar) ve doğuda Afganistan’a kadar yayılmıştır. EMEVİ DÖNEMİ (661-750) Emevi Döneminde İslam Devleti Arap Monarşisi’ne dönüşmüştür. 661’de Hz Ali’nin öldürülmesiyle Muaviye (Suriye Valisi) ilk Emevi Dönemi halifesi olmuştur. Muaviye Arap İmparatorluğu’nun devamı ve yayılımının sürmesi için merkezileşme sağlamış, en geniş sınırlarıyla Emevi Döneminde İslam Devleti Atlantik kıyılarından Hindistan’a ve Yemen’e kadar genişlemiştir. Muaviye fethedilen coğrafyalarda yönetimi yerel kişilere bırakmış, böylece İslam’ın yayılması daha kolay olmuştur. Sosyal olarak ise Emevi yönetimi Arapların kontrolünde gelişmiştir. Emevi Dönemi’nin hemen tüm yapıları ona en çok destek veren Suriye ve Filistin’dedir. Arapların büyük bir devlet olma gelenekleri olmadığı için yapıları da gelişmemiş, Sasani ve Bizans İmparatorluklarından gördüklerini uygulamaya çalışmışlardır. Devletin merkezi Suriye’de olduğu için Bizans etkisi fazladır ancak Sasani etkisinin giderek arttığı da görülmektedir. Çoğunlukla Bizans hatta Roma yapılarının olduğu gibi veya çok az değiştirilerek kullanıldığı görülmektedir. Yine de fetihler yeni yapı türlerinin ve dekorasyon tekniklerinin geliştirilmesine yol açmıştır. Emevi Dönemindeki en önemli yapı türleri camiler, saraylar ve kentlerdir. Camiler İslam Devleti’nin yayılmasında kullanılan en önemli yapı olmakla birlikte, fetihlerin hızlı bir şekilde yapılması çoğunlukla cami yapılarının geçici malzemeyle üretilmesine ya da kiliselerin camiye dönüştürülmesine yol açmıştır. Camiler İslam Devletlerinde sadece ibadet için kullanılmamış, önemli duyuruların yapıldığı toplanma mekanı olma özelliği de göstermiştir. Erken dönemlerde iki cami türü görülür, Suriye’de kiliselerden dönüştürülen camiler varken Irak’ta daha çok çevrelenmiş meydanlar dua etmek ve namaz kılmak için kullanılmıştır. Irak’taki ilk cami Wasit Ulucami’dir, ancak yapı günümüze ulaşmamış sadece arkeolojik kalıntılar ulaşmıştır. Arap Yarımadasının batısındaki ilk cami 691’de Kudüs’te inşa edilen Kaya Kule (Dome of the Rock) yapısıdır. Mabet olarak Abdülmelik zamanında inşa edilmiş olan yapının İslam mimarisine pek katkısı olmamıştır. Emevi Döneminde camilerde kiliselerin transepti örnek alınarak mekanlar oluşturulmuştur. Mihrab ilk defa Emevi Döneminde camilere dahil edilmiştir (Medine’deki Halife El-Velid cami). Ayrıca minber de ilk defa bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır. transept ŞAM ULUCAMİ(706-715) Halife El-Velid 1 döneminde inşa edilmiştir (706715). Tasarımında Kudüs’teki El Aksa caminin örnek alındığı düşünülmektedir. Roma döneminden kalma yapının duvarları kullanılarak oluşturulmuş olan ve bir zamanlar kilise olarak da kullanılmış olan yapı camiye dönüştürülürken yeni duvarlar eklenmiş ve iç mekan dekorasyonu İslam mimarisine uygun olarak yapılmıştır. Kudüs’teki El Aksa Cami Şam Ulucami Planı Emevi Döneminde dini olmayan yapıların en önemlisi Suriye ve Filistin’de olmak üzere Çöl Sarayları’dır. Bu yapıların bazıları sıfırdan yapılmışken bazıları Roma veya Bizans kalelerinin dönüştürülmesiyle oluşmuştur. Emevi Dönemi’nin bitmesiyle bu yapıların çoğu terk edilmiş, dönemin ihtişamını gösteren anıtlar olarak kalmıştır. Suriye’deki El Hayr El Şarki Kalesi/Sarayı Ürdün’deki Amra Sarayı Ürdün’deki Karana Sarayı Emevi Döneminde en çok kullanılan malzemeler taş, ahşap ve tuğladır. Suriye’deki yapıların çoğu taş ve taş kaplamadır. Emevi Döneminin üstün taş işçiliği keskin köşelerde, sıkı birleşimlerde ve anıtsal etki bırakan büyük taş blokların oyulmasıyla oluşturulan süslemelerde kendisini gösterir. Özellikle taş oymacılığı Mşatta’nın giriş cephesinde görülmektedir. Emevi döneminin mimarisi özellikle dekorasyon teknikleriyle önceki dönemlerden ayrılır, yeni bir teknik geliştirilmemiş olmakla birlikte çeşitlilik ve ölçek açısından çok zengindir. En önemli dekorasyon teknikleri mozaik, duvar boyama, heykel ve taş oymacılığıdır. ABBASİ DÖNEMİ (750-1258) 750’de Emevilere karşı İran’ın doğusunda çıkan ayaklanmalar sonucunda, İspanya’ya kaçan ve orada Emevi Devleti’ni devam ettiren prens/şehzade dışında Emevi Devleti parçalara ayrılmıştır. Abbasiler Irak’ta güçlenen ve kuzey Afrika’ya doğru yayılan bir devlettir ve bu devletin mimarisi Sasani, Orta Asya ve 12-13. yüzyıllarda Selçuklu mimarisinden etkilenerek şekillenmiştir. Ukadir Sarayı gibi çoğu Abbasi yapısında Sasani etkisi görülür, çünkü aynı teknikleri (merkezi olmayan tonozlar) ve malzemeleri (kerpiç, pişmiş tuğla ve düzensiz taş duvar) kullanmış, benzer yapılar inşa etmişlerdir (kalın duvarlı kuleler/kaleler). Abbasilerin ilk dönemlerinde kendi mimari karakterini oluşturduğu söylenebilir. Abbasi kentlerinin en önemli özelliği (Bağdat ve Samarra’da olduğu gibi) büyük ölçekli kentler olması ve Dicle Nehri’nin kıyıları boyunca 40 km. alana yayılmış olmasıdır. Abbasilerin geliştirdiği ve daha sonra tüm dünyaya yayılan STUCCO (SÜSLÜ SIVA) adı verilen bir teknik bulunmaktadır (kum, kireç ve çimento karışımı). Islak olarak uygulanan ve iç mekan dekorasyonunda yaygın olarak kullanılan bu teknik üç farklı yöntemle Afganistan’daki Abbasi Dönemi Balk Camisinde kullanılmış ve yüzyıllar boyunca kullanılmaya devam edilmiştir. Stucco (süslü sıva) görünmesi istenmeyen metal, beton, tuğla ve düzensiz yüzeylerde ve tavanlarda süsleme amacıyla kullanılmıştır.