DÂNİŞMENDLİLER HAZIRLAYANLAR -Yaşar Kemal ÖZKAN -Yavuz Sabri ALTUNTAŞ KONYA-2013 DANİŞMENDLİLER İÇİNDEKİLER ●Giriş………………………………………………………………..3 ●Danişmendli Devleti’nin Kuruluşu ve Danişmend Gazi’nin Ortaya Çıkışı…………………………………4 a-Danişmend Gazi Dönemi Trabzon Rumları ve Haçlılar İle İlişkileri………………………………………………................4 b-Diğer Beyliklerle İlişkileri…………………………………………...5 ● Gümüştekin ● Danişmendli Gazi Dönemi………………………………………...5 Devleti’nin Yükselişi ve Emir (Melik) Gazi Dönemi……….5 a-Emir Gazi Dönemi Anadolu Selçukluları Devleti, Mengücekliler ve Artuklar İle İlişkileri……………………………………………………...5 b-Ermeniler,Bizans ve Haçlılar İle İlişkiler………………………........6 ● Melik Muhammed Dönemi..............................................................6 ● Danişmendli ● Melik Devleti’nin Yıkılışı………………………………….7 Muhammed’in Oğulları ve Kardeşleri………………..........7 ● Danişmendliler’de Mimari………………………………………...9 ● SONUÇ……………………………………………………………10 ● KAYNAKÇA……………………………………………………...11 2 DANİŞMENDLİLER 3 GİRİŞ Danişmendliler, 1071–1178 yılları arasında Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat, Amasya ve civârında hüküm süren bir Türkmen hanedanıdır.Hanedanın kurucusu olan Melik-i Muazzam Danişmend, Ahmed Gâzi (Taylu) b. Ali'nin menşei ve yaşadığı devir, tarihçiler arasında hâlâ tartışma konusudur. Kaynaklarda hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. 1063 yılından itibaren Sultan Alparslan’ın hizmetine giren Danişmend bilgeliği, cesareti ve yiğitliğiyle onun dikkatini çekmiş ve en güvenilir emirleri arasında yer almıştır. Malazgirt savaşına da katılan Danişmend Ahmed Gâzi, zaferin kazanılmasında önemli rol oynamıştır. Sultan Alparslan barış teklifinin Bizans İmparatoru Romanos Diogenes tarafından reddedilmesi üzerine Artuk, Saltuk, Mengücük, Danişmend, Çavlı ve Çavuldur adlı emirleriyle yüksek bir yerden Bizans ordugâhını gözetledikten sonra savaşla ilgili olarak onların görüşlerini sordu. Bunun üzerine Danişmend yer öpüp: "Müsaade ederseniz arz edeyim" dedi ve şunları söyledi: "Bugün çarşambadır, saadetle geri dönelim. Bugün ve yarını silâhlarımızı hazırlamakla geçirelim. Elbiselerimizi temizleyip zemzemle yıkanmış kefenlerimizi hazırlayalım. Cuma günü hatiplerin minberlerde "Ya Rabbi, İslâm ordularını mansur ve muzaffer eyle!" diye dua ettikleri zaman, ihlâsla tekbir getirip küffarın üzerine saldıralım; eğer şehitlik saadetine erişirsek: "(Bu) ne güzel mükâfat" ve eğer galip ve muzaffer olursak:"Bu ne büyük başarıdır".Bu veciz sözlerden sonra bütün beyler, Danişmend'in fikrini beğenip geri döndüler.Kararlaştırılan zaman gelince tekbir getirerek düşmanın üzerine saldırdılar ve galip geldiler. Bazı tarihçiler kalem erbabının komutan olamayacağını, Danişmend Gâzi'ye sadece okuma-yazma bildiği için Danişmend denildiğini söylerlerse de biz, onun zaman zaman başka örneklerini de gördüğümüz gibi hem âlim, hem de mücahit vasfını haiz müstesna şahsiyetlerden biri olduğu kanaatindeyiz. Yukarıda Malazgirt savasıyla ilgili olarak Residüddin'in Câmi'ü't-Tevârih adlı eserinden aldığımız satırlar da onun bu özelliğini açıkça ortaya koymaktadır. Sultan Alparslan savaşa katılan emirlerinden Anadolu'da fetihlerde bulunmalarını istemiş ve fethedecekleri yerlerin kendilerine ikta edileceğini bildirmişti. Zaferi müteakip fetihlere girişen beyler, Anadolu'nun muhtelif sehirlerini fethederek buralarda kendi adlarıyla anılan beylikler kurmuşlardı. Danişmend Ahmed Gâzi de zaferi müteakip Sivas'a geldiğinde şehri harap halde bulmuştu. Çünkü imparator Malazgirt seferi sırasında burayı tahrip etmişti. Danişmend Gâzi fazla bir mukavemetle karşılaşmadan Sivas'a girdi ve Danişmendli Hanedanını kurdu (1071). Devlet Emir (Melik) Gâzi döneminde yükselişe geçmiştir. Anadolu Selçuklu Devletiyle, Mengücekliler ve Artuklularla ilişki içine girmiştir. Ondan sonra yerine Melik Muhammed geçmiştir ve Kayseri’nin imar faaliyetlerine oldukça büyük katkıları olmuştur. 1178’de yıkılışıyla birlikte devlet üçe bölünmüştür. Bazı kaynaklar Danişmend Gâzi'nin Süleyman Şah’ın dayısı olduğunu kaydederler. Onun Selçuklu ailesiyle akraba olması, kurduğu devletin Anadolu'da halkın sempatisini kazanmasında etkili olmuştur. Hayatı cihad ve fetihlerle geçen Danişmend Gâzi'nin ölüm tarihi de kesin olarak belli değildir. Süryani Mihail onun 1085'te Kapadokya'ya hâkim olduğunu söylemektedir. Danişmend Gâzi'nin oğlu ve halefi Gümüştekin Gâzi'nin Anadolu Selçuklu hükümdarı Süleyman Şah’ın ölümünden (479/1086) sonra Anadolu'daki bazı yerleri ele geçirdiğine dair bilgiler ve ona ait sikkeler dikkate alınırsa Danişmend Gâzi'nin 477'de (1085) vefat ettiği söylenebilir. Anadolu'da kurulan beyliklerin en büyüklerinden biri olan Danişmendliler, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması açısından büyük hizmet ifâ etmişler ve zaman zaman Anadolu'nun en kuvvetli devleti olan Selçuklular’ı tahakküm altına almışlardır. Haçlılar ve Rumlarla yiğitçe savaşan Danişmend Gâzi, Emîr Gâzi ve Melik Muhammed Gâzi, Türk milleti tarafından asırlarca saygıyla anılmışlardır. Ancak Yağıbasan'dan sonra işbaşına gelen ve birbirleriyle mücadele eden Danişmendli beyleri, Bizans'ın ve Atabeg Nûreddin'in oyuncağı olmuş ve Türkiye Selçukluları'na karşı bir koz olarak kullanılmıştır. DANİŞMENDLİLER 4 Danişmendliler'in yıkılışından sonra bu hanedana bağlı muhtelif boylar, Anadolu'ya dağılmışlar, bazıları da Rumeli'de yerleştirilmişlerdir. Tokat müzesinde bulunan ve Karesi Hanedanı’ndan Kutlu Melek Hatun'a ait olan bir mezar taşında yer alan ibarede Kutlu Melek'in nesebi Melik Danişmend Gâzi'ye bağlanmaktadır. 1296–1360 yılları arasında Balıkesir ve Çanakkale yöresinde hüküm sürmüş olan Karasioğulları da muhtemelen Danişmend Gâzi'nin ahfâdı tarafından kurulmuştur. Danişmendliler'den kendi adına para bastıran ilk hükümdar Danişmend (Gümüştekin) Gâzi'dir. Gümüştekin Gâzi'nin ve daha sonraki bazı hükümdarların paralarında Grekçe yazılar vardır ve basıldıkları yerler belirtilmemiştir. Danişmendli paralarında en dikkati çeken husus bir takım sikkelerin tamamen Hıristiyan simgeleri ihtivâ etmeleridir. - Dânişmendli Devleti’nin Kuruluşu ve Dânişmend Gazi’nin Ortaya Çıkışı Dânişmendliler Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinden biridir Hanedanın kurucusu, Azerbaycan'da yaşamış bir Türkmen ailesine mensup olan ve 1064’te Sultan Alparslan'ın hizmetine girerek onun en gözde emirleri arasında yer alan Dânişmend Gazi'dir. Malazgirt Savaşı'na katılan Dânişmend Gazi, zaferden sonra kendisine iktâ edilen Sivas'ı fethederek Dânişmendli hanedanının ilk çekirdeğini teşkil etmiş (1071),daha sonra burayı bir merkez olarak kullanıp maiyetindeki emirlerle Amasya, Tokat, Niksar Kayseri, Zamantı, Elbistan, Develi ve Çorum'u zaptederek Anadolu'da kurulan ilk Türkmen beyliklerinden birinin temellerini atmıştır. Beyliğin kurucusu olan Dânişmend Gazi, Sultan Alp Arslan’ın önde gelen komutanlarındandı. Fetih menkıbelerinden oluşan ve tarihî kaynak olmaktan ziyade destanı bir roman mahiyeti arzeden Dânişmendname'ye göre Malatya Emîri Ömer'in kızıyla evlenen Ali b. Mızrab'ın oğlu olarak dünyaya geldiği ve asıl adının Ahmed olduğu, Battal Gazi'nin torunu Sultan Turasan ile arkadaşlık ettiği, ondan gündüz savaşçılık öğrendiği, geceleri de dinî ilimler tahsil ederek âlimlik mertebesine ulaştığı ve bundan dolayı da kendisine "Danişmend" denildiği ifade edilmektedir. Ortaçağ’ın güvenilir tarihçilerinden olan İbnü’l Esîr ise Dânişmend Gazi’nin asıl adının Taylû olduğunu, Türkmenlere öğretmenlik yaptığını, bundan dolayı kendisine Dânişmend denildiğini söyler. Yine İbnü’l Esîr’e göre 1063 yılında Sultan Alp Arslan’ın hizmetine girmiş, bilgeliği ve cesareti onun dikkatini çekmiştir. Malazgirt Savaşı’nda da yer almış ve zaferin kazanılmasında önemli rol oynamıştır. Malazgirt zaferini müteakip fetihlere girişen beyler Anadolu’nun muhtelif şehirlerini fethederek buralarda kendi adlarıyla anılan beylikler kurdular. Dânişmend Gazi de zaferden sonra 1071 yılında Sivas’a girmiş ve Danişmendli Devleti’ni kurmuştur.Danişmend Gazi’nin 1084 yılında vafat ettiği tahmin edilmektedir. a- Dânişmend Gazi Dönemi Trabzon Rumları ve Haçlılar ile İlişkileri Danişmend Gâzi daha çok Haçlılar ve Rumlarla yaptığı mücadelelerle uğraşmıştır. Danişmend Gâzi’nin Trabzon Rumlarıyla yaptığı mücadeleler destâni bir şekilde de olsa Danişmendnâme’ye aksetmiştir. Burada bahsedilen olay, Gavras’ın Sivas’a girmesi Abdülvehhab Gâzi’yi şehid etmesidir. Sonrada Artuhî, Süleyman ve Abdurrahman komutasındaki Bulgar (Parhar) Dağına gönderilen bir ordunun Trabzon, Gürcü ve Ermeni askerleri tarafından yenilgiye uğratıldığı anlatılmaktadır. Danişmendnâme’de Trabzon Rum Dukası Teodora Gabras’ın adı Gavras olarak geçmektedir. Gabras, Malazgirt Zaferinden hemen sonra Türkler tarafından ele geçirilen Trabzon ve sahil bölgelerini ve Danişmendlilerden de Bayburt ve ŞebinKarahisar’ı geri almıştır. Danişmend Gâzi bunun üzerine oğlu İsmail’i Trabzon Rumlarının üzerine yollamıştır.(1098) Bayburt’u işgal eden Trabzon Rumlarıyla mücadeleye başlayan İsmail, Gabras’ı yenilgiye uğratarak öldürmüştür ve Bayburt’u tekrar ele geçirir. Melik Ahmet Gâzi, düşmanını yüksek sesle İslâm’a davet eder. Karşısına çıkan Gabras da büyük bir yenilgiye uğrar. DANİŞMENDLİLER 5 b- Diğer Beyliklerle İlişkiler Danişmendli Beyliği’nin kurulması sırasında “Kutalmışoğulları” saltanat davası ile ortaya atılmışlardı. Anadolu’da bir devlet kurma çabasındaydılar. Bu durumdan endişe duyan Sultan Melikşah, 1078 yılında şöhretli kumandanlarından olan Emir Porsuk’u Anadolu’ya göndererek Süleyman ve diğer Kutalmışoğullarını bertaraf etmek istedi. Bu rivâyete göre de cihan hâkimiyeti davasıyla Anadolu’ya gelen Porsuk,Rumları sıkıştırarak, Bizans hükümdarlarını yıllık 300.000 altın haraca bağlamış ve Konya, Aksaray, Kayseri ve bütün Rum beldelerini alarak Kutalmışoğlu Süleyman’ı Rum’a Melik yapmıştır. Kutalmışoğlu Süleyman bu gücünden istifâde ederek Roma topraklarına yeniden girdi. Nicaeo, Nicomedia ve Konya’yı fethederek oğlu Kılıçarslan’ı buralara emir tâyin etti ve Antakya’ya döndü. Sebestia, Kayseri ve Pontus’ta ise Danişmendoğlu İsmâil nâmında bir emir hüküm sürüyordu. - Gümüştekin Gazi Dönemi (1085-1104) Dânişmend Gazi'nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu Gümüştekin döneminde hanedan giderek daha da güçlendi. Anadolu ve Suriye Selçukluları arasındaki mücadelelerden faydalanarak hâkimiyet sahasını genişleten Gümüştekin, Bizans ve özellikle Haçlılar ile yapılan savaşlarda Anadolu Selçuklu sultanının müttefiki olarak önemli rol oynadı. - Danişmendli Devleti’nin Yükselişi ve Emir (Melik) Gazi Dönemi (1104-1134) Danişmend Gâzi’nin ölümünden sonra devlet karışmıştır.Başlangıçta kudreti kırıldığından dolayı Emir Gâzi, Anadolu Selçuklularını metbû (kendisine bağlı) olarak tanımak zorunda kaldı. Ancak 1107 yılında I. Kılıçarslan’ın da ölümüyle O’nun da oğulları arasında otorite boşluğundan ötürü saltanat mücadelesi meydana gelmiştir. Bundan faydalanmak isteyen Emir Gâzi, hâkimiyetini güçlendirmek istedi. Bunun için de I. Kılıçarslan’ın oğulları arasındaki taht mücadelelerinde Mesud’u destekleyerek, onun Anadolu Selçuklu tahtına oturmasını sağladı. (1116) Böylece Dânişmendliler yeniden önemli bir siyasi güç haline geldi. Emir Gâzi, Sultan Mesud’u nüfuzu altına aldı ve ona karşı atabey gibi davrandı. Emir Gâzi, onun kendi “destek ve himâyesi sayesinde” iktidarını sürdürmek zorunda kaldı. Bu dönemde Anadolu Selçuklu – Danişmendli ilişkileri bu şekilde devam etti. a- Emir Gazi Dönemi Anadolu Selçuklu Devleti, Mengücekliler ve Artuklar ile İlişkiler Sultan I. Kılıçarslan’ın ölümünden sonra karısı Ayşe Hatun ile küçük oğlu Tuğrul Aslan’ın hâkimiyeti altında bulunan Malatya, kısa bir sürede Kılıçarslan’ın diğer oğlu Melikşah (Şahinşah)’ın idaresi altına girmişti. Bundan sonra şehre Ayşe Hatun ile evlenen Artuklu Belek Gâzi hâkim oldu. Onun hâkimiyeti devrinde de, Malatya üzerindeki emellerini sürdüren Danişmendliler, Belek Gâzi’den çekindikleri için onun vefâtına kadar şehir üzerinde herhangi bir girişimde bulunmadılar. Haçlılar ile yaptığı savaşlardaki başarısıyla ün kazanan bu Türk beyi 6 Mayıs 1124’te şehit olunca O’nun hâkimiyeti altındaki yerler bazı emirler tarafından paylaşıldı. Bunlardan Artuklu Hüsamettin Timurtaş Haleb’i, Onun kardeşi Süleyman Hısn-ı Ziyad’ı (Harput) Malatya Sultanı Tuğrul Arslan Masara (Minşar) ve Gerger’i (Gargor) aldı.Bu yerleri Tuğrul Arslan’ın alması üzerine Hısn-ı Ziyad ve Malatya Emirleri arasında bir mücadele oldu. Bu mücadeleden istifâde eden Danişmendli Emir Gâzi de Malatya’yı zapt etti. Ancak Malatya’nın zaptı o kadar da kolay olmamıştır. Emir Gâzi, beklediği fırsatı DANİŞMENDLİLER 6 Belek Gâzi’nin ölümü ile elde etti. Damadı Türkiye Selçuklu Sultanı 1 Haziran 1124 Cuma günü Malatya üzerine hücum etti. Malatya civarını yağmalayıp, buraya bağlı yerleri zapteddikten sonra şehri 1 ay süre ile kuşattı. 1 ay devam eden kuşatmada sonuç alamayınca, oğlu Muhammed’i orada bırakarak geri döndü. Muhammed şehre yakın bir yerde karargâh kurarak giriş – çıkışları kontrol altına aldı ve kuşatmaya altı ay daha devam etti. Muhasaranın uzaması şehirde kıtlığa sebep oldu. Halk aç – perişan bir halde kedi, köpek ve ağaç yaprakları yemeğe başladı. Tuğrul Aslan Franklardan yardım istemesine rağmen, onlar söz verdikleri halde Haleb’i muhasara etmekle meşgul oldukları için gelemediler ve kendi adlarına çok önemli olan bu fırsatı değerlendiremediler. Bunun üzerine Tuğrul Aslan ile annesi Ayşe Hatun, Minşar Kalesi’ne çekilerek şehri Emir Gâzi’ye teslim ettiler. (10 Aralık 1124) Halk, bu kıtlıklar nedeniyle perişan bir durumdaydı. Emir Gâzi onları teselli ederek çiftçilere tohumluk verdi, koyun ve sığır verdi. Anadolu'nun en güçlü devleti haline gelen Dânişmendliler 1129 yılında Ankara, Can-kın, Kastamonu ve Karadeniz sahillerini kontrol altına aldılar. b- Ermeniler, Bizans ve Haçlılar ile İlişkiler Karadeniz sahillerine akınlarda bulunan Emir Gâzi Kasianus (Casianus) adlı Bizans bir vali idaresinde bulunan yerleri de ele geçirdi. Bu vâli aslında idaresi altında bulunan yerleri kendi isteğiyle, Emir Gâzi’nin yanına giderek ona teslim etti. Emir Gâzi’de Kasianus’a kendi memleketinde bir yer vererek hizmetine aldı. 1130’da Ermeni Prensi I. Leon’un yardım isteği üzerine Emir Gâzi, Çukurova’ya gidip Anazarba’yı (Anazarvo-Dilekkaya kalesi) işgal eden Antakya Prinkepsi II. Bohemund’u mağlup etti. Bizans İmparatoru Ioannes Komnenos’da O’nun Çukurova bölgesinde bulunmasından istifade ederek Kastamonu’yu istilâ etti. Ioannes, Türkler üzerine tekrar sefere çıkarak sahilde başka bir kaleyi daha zapteddi. Ancak tam Türklerle savaşacağı sırada kardeşi İsaakios tahtı ele geçirme teşebbüsünde bulununca derhal İstanbul’a döndü İsaakios ise başarılı olamayarak, önce Sultan Mesud’a sonra Emir Gâzi’ye sığındı. Bu durumdan dolayı çok memnun olan ve ona gereken itibarı gösteren Danişmendli hükümdarı ise bu durumdan sonra İsaakios’u Trabzon Rum Dukası Konstantin Gabras’ın yanına gönderdi. Emir Gâzi’nin 1131’de çıktığı Çukurova seferi sonunda Ermeni hâkimi I. Leon yıllık haraç vermeyi kabul etti. Dânişmendli hâkimiyetini genişletip ülkenin her tarafında huzur ve asayişi sağlayan ve Selçuklu topraklarının bir bölümünü de kendi hâkimiyeti altına alarak Anadolu'nun en nüfuzlu hükümdarı olan Emîr Gazi'nin (Melik Gazi) ölümünden sonra (528/1134) Dânişmendli tahtına büyük oğlu Melik Muhammed geçti. - Melik Muhammed Dönemi (1134-1143) Emir Gâzi’nin Muhammed, Yağıbasan, Yağan ve Aynüddevlelerinde 4 oğlu vardı. O ölünce yerine Muhammed geçti. Abbasi halifesi Müsterşid ve Büyük Selçuklu Sultanı Sencer’in gönderdiği menşur, altın âsa ve diğer hediyeler Melik Muhammed’e verilerek Malatya’da hükümdar ilân edildi. Muhammed’in tahta geçmesiyle kardeşleri Aynüddevle ve Yağan isyan etti. Melik Muhammed, hükümdarlığının ilk yıllarında bir yandan kardeşleriyle, bir yandan da Bizans saldırılarıyla uğraşmak zorunda kaldı. Süryani Mihail, Melik Muhammed’in oldukça tedbirli, adil, uyanık, dindar ve hayırsever bir hükümdar olduğunu belirtmektedir. Danişmedliler O’nun döneminde yükselişini sürdürmüş ve devletin sınırları genişletilerek Anadolu hâkimiyeti devam ettirilmiştir. Siyasi ve askeri faaliyetlerinin yanında kültürel faaliyetleri de göze çarpmaktadır. Mesela; Kayseri şehrini imar etmiştir. Hatta şehri yeniden kurarak merkez edinmiştir. Ayrıca burada birtakım imar faaliyetlerine başlamış ve Ulu Cami, Melik Muhammed Medresesi ve türbesinden oluşan külliyeyi yaptırmıştır. Diğer ülkelerden birçok ilim adamını Anadolu’ya davet etmiştir. Böylece ilmi ve kültürel ortamın oluşmasını sağlamak istemiştir. İslamiyet’in yayılması için gayret sarf etmiştir. Melik Muhammed’in Zünnûn, Yunus ve İbrahim olmak DANİŞMENDLİLER 7 üzere üç tane oğlu vardı. Melik Muhammed, bu oğullarından Zünnûn’u yerine veliaht tâyin etmişti. Ancak kardeşleri Sivas Vâlisi Nizameddin Yağıbasan ve Aynüddevle bu durumu kabul etmediler. Melik Muhammed’in ölümünden sonra böylece taht mücadeleleri başladı. Bu durumlarda Danişmendliler’in bir fetret devri yasamasına ve devletin bölünmesine yol açtı. Böylece; Danişmendli ülkesi üç’e bölünmüştü Zünnûn Kayseri’de kardeşlerinden Yağıbasan, Sivas’ta, Aynüddevle’de Malatya’da müstakil olarak hüküm sürmeye başlamıştır. Danismendliler hüküm sürmüş oldukları Amasya, Tokat, Niksar, Sivas ve Kayseri’de birçok mimari eser meydana getirmişlerdir. Eserler gerek malzeme ve gerekse teknik, tasarım, süsleme açısından iddiasız yapılardır. Ancak bu eserler diğer beylikler tarafından inşa ettirilen aynı dönem yapılarla birlikte gelecek yüzyıllarda şaheserler yapacak olan Anadolu Türk mimarisinin doğuş devresinde kendi kimliğini belirmeye yönelik ilk örneklerini teşkil etmeleri bakımından önemlidir. Bazı Danişmendli eserleri de daha sonra Selçuklu ve Osmanlı mimarilerinde gelişecek birtakım tasarım semalarının öncüleri olarak değerlendirilmektedir. Şehir merkezinin batısında, Gülük Şemseddin Mahallesi’nde, Kale surlarının dışında, hamamı, medresesi ve camisi ile birlikte külliye olarak inşa edilmiştir. Cami Kebir’den sonra Kayseri’nin ikinci büyük camisi, orijinal binanın XIII. yy’dan önce muhtemelen Kayseri’nin Danişmendi baş şehri olduğu (1135 – 1142) yılları arasında inşa ettirildiği kabul olunabilir. Kayseri’de Danişmendli devrinin ilk önemli eserlerinden olan Cami-i Kebir, Danişmendliler’in üçüncü hükümdarı “Melik Mehmed Gâzi” tarafından yaptırılmış ve aynı zamanda Anadolu’nun en eski camilerinden olmak vasfına sahip olmuş bir eserdir. - Danişmendli Devleti’nin Yıkılışı Melik Muhammed’in Zünnûn, Yunus ve İbrahim olmak üzere üç tane oğlu vardı. Melik Muhammed, bu oğullarından Zünnûn’u yerine veliaht tâyin etmişti. Ancak kardeşleri Sivas Vâlisi Nizameddin Yağıbasan ve Aynüddevle bu durumu kabul etmediler. Melik Muhammed’in ölümünden sonra böylece taht mücadeleleri başladı. Bu durumlarda Danişmendliler’in bir fetret devri yasamasına ve devletin bölünmesine yol açtı. Kardeşi Melik Muhammed’in karısı ile evlenen Sivas Meliki Yağıbasan, kendini Sivas’ta hükümdar ilan etti. Bunun üzerine resmi veliaht Zünnûn onlara karşı tutunamayarak Zamantı’ya (Simnad) kaçmak zorunda kaldı. Ancak ilk fırsatta da geri döndü ve Kayseri’yi ele geçirerek buraya tekrar hâkim oldu. Aynüddevle’de Melik Muhammed ile mücadele edemeyeceğinden ötürü Haçlılara sığınmak zorunda kalmıştı. O’nun ölümü üzerine Elbistan ve Malatya’ya hâkim oldu. Böylece; Danişmendli ülkesi üç’e bölünmüştü Zünnûn Kayseri’de kardeşlerinden Yağıbasan, Sivas’ta, Aynüddevle’de Malatya’da müstakil olarak hüküm sürmeye başlamıştır. - Melik Muhammed’in Oğulları ve Kardeşleri Melik Muhammed'in Zünnûn, Yûnus ve İbrahim adında üç oğlu vardı. Bunlardan Zünnûn'u veliaht tayin etmişti, ancak Sivas meliki olan kardeşi Nizâmeddin Yağıbasan (bazı kaynaklarda Yâkub Arslan, Yağı Arslan), kardeşi Melik Muhammed'in karısıyla evlenerek Kayseri'de yönetime hâkim oldu (549/1154). Zünnûn Zamantı'ya kaçmak zorunda kaldı, fakat bir müddet sonra yeniden Kayseri'ye hâkim olmayı başardı. Daha önce Artuklular'a ve Haçlılar'a sığınmış olan Emîr Gazinin oğlu Aynüddevle, Melik Muhammed'in ölümünden sonra Elbistan ve Malatya'ya hâkim oldu. Zünnün Kayseri'de, Yağıbasan da Sivas'ta hâkimiyet kurmuştu. Böylece Dânişmendliler Sivas, Malatya ve Kayseri olmak üzere üç kısma DANİŞMENDLİLER 8 ayrılmış oldular. Bu ise sadece Selçuklular'a ve diğer rakiplerine karşı değil aynı zamanda kendi aralarında hanedanın çöküşüyle sonuçlanacak büyük bir mücadelenin başlangıcını oluşturdu. Nitekim bu durum Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Mesud'un hanedan mensupları arasında başlayan taht kavgalarına müdahale ederek hâkimiyet sahasını genişletmesine yol açtı. Sultan Mesud'un Zünnûn'u desteklemesi üzerine Melik Muhammed'in kardeşleri Malatya Meliki Aynüddevle ile Sivas Meliki Yağıbasan ona karşı ittifak yaptılar. Aynüddevle Yağıbasan'ın desteğiyle Elbistan ve Ceyhan yöresini istilâ edince Sultan Mesud derhal Sivas'a yürüyüp şehri ele geçirdi ve küçük oğlu Şahin Sah'ı Ankara, Çankırı ve Kastamonu valiliğine getirdi (1142). Bir yıl sonra Malatya üzerine yürüdüyse de üç aylık kuşatmaya rağmen bir sonuç elde edemedi. Bizans İmparatoru loannes'in 1143'te ölümünden sonra Dânişmendli topraklarına yeniden hücuma başladı. 1144'te Aynüddevle'nin hâkimiyeti altıdaki Elbistan ve Ceyhan'ı zaptederek oğlu Kılıç Arslanı bu yöreye melik tayin etti. Daha sonra tekrar Malatya'yı muhasara etti. fakat Bizans'ın yeni imparatoru Manuel Komnenos'un Anadolu'da ilerlemekte olduğunu duyunca kuşatmayı kaldırdı (1144). Sultan Mesud'un genişleme siyaseti Yağıbasan ile Aynüddevle'yi endişelendirdi ve Bizans imparatorundan yardım istemeye mecbur etti. Bunun üzerine Manuel Konya'yı kuşattıysa da sonuç alamadan ayrıldı (1146). Artuklu Kara Arslan ile beraber Haçlı topraklarına saldıran Aynüddevle 1150 yılında Gerger, Kâhta, Adıyaman ve Palu'yu ele geçirip çok sayıda esir aldı. Sivas-Amasya Meliki Yağıbasan aynı yıl Karadeniz bölgesinde fetihlerde bulunarak Ünye, Samsun ve Bafra'yı zaptetti. Yeğeni Zünnûn b. Melik Muhammed ise Kayseri'ye hâkimdi. Aynüddevle 547 (1152) yılında ölünce yerine oğlu Zülkarneyn geçti. Yağıbasan onu Sultan I. Mesud'a karşı birlikte hareket etmeye çağırdı. Bu gelişmelerden haberdar olan Sultan Mesud Yağıbasan'ı kendisine tâbi kıldıktan sonra üçüncü defa Malatya üzerine yürüdü ve şehrin surlarını tahrip etti. Zülkarneyn ise annesiyle birlikte sultanın huzuruna çıkıp af diledi. Sultan da kendine tâbi olmak şartıyla Malatya'da hâkimiyetini devam ettirmesine izin verdi. Sultan I. Mesud'un ölümü üzerine yerine oğlu II. Kılıcarslan geçti (1155). Mesud'un Dânişmendli hanedanına mensup iki damadından Yağıbasan'a Amasya, Ankara ve Kapadokya. Zünnûn'a ise büyük ve zengin Kayseri İle Sivas şehirleri verildi. Fakat kardeşleri tahtta hak iddia ederek ayaklandılar. Bunu fırsat bilen Sivas Dânişmendli Hükümdarı Yağıbasan, Şahin Şah, yeğenleri Zünnûn ve İbrahim ile Malatya Emîri Zülkarneyn'in desteğini sağlayarak büyük bir orduyla Kayseri'ye hareket etti. Kılıç Arslan da onun üzerine yürüdü. İki taraf tam savaşa girmek üzereyken âlimler araya girip müslüman kanı dökülmesine engel oldular ve her iki taraf da ülkesine döndü. Fakat Yağıbasan bir müddet sonra Zengîler'den Nûreddin Mahmud'un teşvikiyle Elbistan'a girince II. Kılıç Arslan süratle harekete geçti. Yağıbasan 70.000 kişiyi Ceyhan dışındaki bölgelere sürerek Kılıç Arslan'ın karşısına çıktı. Yine din adamları araya girip savaşa engel oldular ve iki taraf arasında bir antlaşma imzalandı. Ancak Yağıbasan, II. Kılıç Arslan'a karşı yeni bir ittifak kuran Bizans imparatoru Manuel'e 1157'de ele geçirdiği Bafra ve Ünye'yi iade edip Sultan I. Mesud'un damadı Dânişmendli Zünnün ve Zülkarneyn'in de yer aldığı ittifaka girdi. Bu arada ittifaka dahil Malatya Meliki Zülkarneyn. 555 (1160) veya başka bir rivayete göre 557 (1162) yılında ölmüş ve yerine oğlu Nâsırüddin Muhammed geçmişti. Yağıbasan ise Kılıç Arslan ile nikâhları kıyılan ve zengin çeyizleriyle birlikte Erzurum'dan Konya'ya gönderilen Erzurum Selçuklu Hükümdarı İzzeddin Saltuk Bey'in kızını ele geçirip Kayseri meliki olan yeğeni Zünnûn ile evlendirmişti. Bu ağır hakaret karsısında II. Kılıç Arslan Yağıbasan üzerine yürüdüyse de Bizans kuvvetleri tarafından desteklenen Dânişmendli ordusu Önünde mağlûp oldu (1162). Daha sonra Artuklular'dan Kara Arslan, Necmeddin Alpı, Erzen ve Bitlis Emîri Fahreddin Devletşah ile birlikte yeniden harekete geçip Sivas üzerine yürüdü ve şehri zaptetti (1163). Yağıbasan, yardım sağlamak için damadı Çankırı Selçuklu Meliki Şahin Şah'ın yanına gitti ve 4 Ağustos 1164 tarihinde orada öldü. Yağıbasan'ın ölümü üzerine hanedan mensupları arasında mücadele başladı. Bu sırada Elbistan emîri olan Mahmûd b. Mehdî bağımsızlığını ilân etti. Ayrıca Kayseri Meliki Zünnûn ile Yağıbasan'ın yeğeni İbrahim b. Melik Muhammed Gâzî de aynı maksatla harekete geçtiler. II. Kılıç Arslan bu DANİŞMENDLİLER 9 fırsattan istifade ederek Dânişmendli topraklarını ele geçirmek için seferber oldu ve Elbistan üzerine yürüyüp Dânişmendli topraklarını zaptetmeye başladı (1165) Zünnûn, Nûreddin'in yardımıyla Sivas'a ulaşıp Dânişmendli tahtına çıktı (567/ 1172) Fakat kısa bir müddet sonra Sultan Kılıç Arslan onun üzerine yürüyünce Niksar'a kaçtı ve Nûreddin Mahmud'dan yardım istedi. Nûreddin'in topraklarını istilâ ettiğini öğrenen II. Kılıç Arslan onun üzerine yürüdüyse de ağır kış şartları ve Haçlı saldırıları sebebiyle barış yaparak Nûreddin Mahmud'un işgal ettiği yerleri geri vermesine karşılık Zünnûn'un Sivas'ta hüküm sürmesine razı oldu. Ayrıca Nûreddin'in emîrlerinden Fahreddin Abdülmesih, emrindeki 3000 kişilik kuvvetle Sivas'ta kalıp Zünnûn'u himaye edecekti. Muhtemelen Ankara da Şahin Şah'a verilecekti. Nûreddin Mahmud Zengî'nin 569 (1174) yılında ölümü üzerine Sivas'ta bırakılan garnizon Suriye'ye dönünce Sultan 11. Kılıç Arslan antlaşma şartlarını hiçe sayarak Sivas, Niksar, Komana, Tokat ve diğer Dânişmendli topraklarını 1175 yazında zaptetti. Zünnûn ile Şahin Şah Bizans'a sığındılar; Dânişmendliler'in Sivas kolu da böylece ortadan kalkmış oldu. Sivas kolunun ortadan kalkmasından sonra Dânişmendliler'in Malatya kolu bir süre daha hâkimiyetini sürdürebildi. 1152'den beri Malatya kolunun başında bulunan ve önce Sultan I. Mesud'un, ardından amcası Yağıbasan'ın vassâli olarak hüküm süren Zülkarneyn'in 1162'-de ölümü üzerine yerine oğlu Nâsırüddin Muhammed geçti. Fakat içki ve eğlenceye düşkün olması halkın nefretine yol açtığı için baskılara dayanamayıp şehri terketti (565/1170). Yerine kardeşi Fahreddin Kasım geçti. 1171 "de Harput Artuklu Beyi Fahreddin Kara Arslan'ın kızıyla evlenen Kasım, düğün günü bir gösteri esnasında attan düşerek öldü. Bunun üzerine halk küçük kardeşi Efridün'u tahta çıkardı ve gelin onunla evlendirildi. Bu sırada II. Kılıç Arslan Malatya üzerine yürüyüp şehri muhasara etti, fakat ele geçiremedi ve civardaki halkı esir alıp Kayseri'ye götürdü. Bu olaylar sebebiyle Atabeg Nûreddin Zengî, Mardin ve Harput Artuklu beyleri, Ermeniler ve Dânişmendliler'in Sivas meliki Kılıç Arslan'a karşı bir ittifak teşkil ettiler. Ancak Kılıç Arslan esir aldığı Malatyalılar'ı iade edeceğini bildirince taraflar arasında savaş olmadan anlaşma sağlandı. Nihayet Sultan Kılıç Arlsan 1178’de Malatya’yı zaptederek Danişmendliler’in bu kolunu da ortadan kaldırdı. Nasirüddin Muhammed Malatya’nın elinden çıkması üzerine Harput’a çekildi. -Danişmendliler’de Mimari Dânişmendliler, hüküm sürdükleri Amasya. Tokat. Niksar, Sivas ve Kayseri dolaylarında birçok mimari eser meydana getirmişlerdir. Söz konusu eserler gerek malzeme ve teknik, gerekse tasarım ve süsleme açısından iddiasız yapılardır. Ancak bu eserler, Anadolu'da aynı dönemde diğer beylikler tarafından inşa ettirilen yapılarla beraber, gelecek yüzyıllarda şaheserler meydana getirecek olan Anadolu Türk mimarisinin doğuş devresinde kendi kimliğini belirlemeye yönelik İlk örneklerini teşkil etmeleri bakımından önemlidir. Ayrıca bazı Dânişmendli eserleri, daha sonra Selçuklu ve Osmanlı mimarilerinde gelişecek birtakım tasarım şemalarının öncüleri olarak değerlendirilebilmektedir. Büyük Selçuklular adına Anadolu'nun önemli bir kesiminde fetih faaliyetlerini yürütmüş olan Dânişmendliler 1086'dan sonra kendi adlarına hareket etmişlerdir. Hâkimiyet kurdukları bu topraklarda bıraktıkları eserler arasında Kayseri, Niksar ve Sivas gibi yeni fethedilen şehirlerin ulucamileri ilk sırayı alır. Bunların yanı sıra Tokat'taki Garipler Camii ve Niksar'daki Cin Camii gibi daha küçük ölçekte birtakım camiler de inşa ettirmişlerdir. Öte yandan Kayseri Kölük Cami - Medresesi ile Tokat ve Niksar'daki Yağıbasan medreseleri, Orta Anadolu'da Dânişmendliler'in tesis ettiği en erken tarihli eğitim yapıları arasında zikredilebilir. Ayrıca günümüzde ancak bir kısmı ayakta olan kümbetlerle hepsi ortadan kalkmış bulunan han, hankah, ribât, saray gibi yapılar da Dânişmendliler'in imar ve inşa faaliyetlerinin eserleridir. DANİŞMENDLİLER 10 - SONUÇ Anadolu'da kurulan beyliklerin en büyüklerinden biri olan Danişmendliler, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması açısından büyük hizmet ifâ etmişler ve zaman zaman Anadolu'nun en kuvvetli devleti olan Selçuklular’ı tahakküm altına almışlardır. Haçlılar ve Rumlarla yiğitçe savaşan Danişmend Gâzi, Emîr Gâzi ve Melik Muhammed Gâzi, Türk milleti tarafından asırlarca saygıyla anılmışlardır. Ancak Yağıbasan'dan sonra işbaşına gelen ve birbirleriyle mücadele eden Danişmendli beyleri, Bizans'ın ve Atabeg Nûreddin'in oyuncağı olmuş ve Türkiye Selçukluları'na karşı bir koz olarak kullanılmıştır. Danişmendliler'in yıkılısından sonra bu hanedana bağlı muhtelif boylar, Anadolu'ya dağılmışlar, bazıları da Rumeli'de yerleştirilmişlerdir. Tokat müzesinde bulunan ve Karesi Hanedanı’ndan Kutlu Melek Hatun'a ait olan bir mezar taşında yer alan ibarede Kutlu Melek'in nesebi Melik Danişmend Gâzi'ye bağlanmaktadır. Ayrıca Balıkesir ve civârında Danişmend adına ve Danişmendli ulularına bağlı oymakların izlerine rastlanmaktadır. Mesela Balıkesir’in Balya ilçesine bağlı Danisşmend adlı bir Bucak bulunmaktadır. Rivâyete göre Danişmendli Beyliği’nin dağılması üzerine Balıkesir civarına gelip yerleşen Kara Danişmend'in adına izafeten bir köye Danişmend adı verilmiştir. Yine Gönen ve Lapseki yakınlarında Danişmend adını taşıyan iki yerleşim merkezi daha vardır. Osmanlı Devleti'nin de 18 Nisan 1691 tarihli bir ferman ile Halep-Adana arasında yaşayan Danişmendli ulusuna tabi bir kısım halkı Balıkesir sancağında iskân etmesi de ilgi çekicidir. Bugün bile Anadolu'da Danişmend, Danişman, Tanışman ve Yağıbasan gibi köy adları vardır. XVII. yüzyılın başlarında Karaman eyaletinde Danişmentli adlı bir kaza vardı. DANİŞMENDLİLER KAYNAKÇA * İslam Ansiklopedisi, Cilt 8, Danişmendliler Maddesi * İslam Ansiklopedisi, Cilt 8, Dânişmend Gazi Maddesi * GÜNGÖR, Erol, Tarihte Türkler, Ötüken Yayınları,İstanbul 1999 * ÖNGÜL, Ali, Selçuklular Tarihi II, Anadolu Selçukluları ve Beylikler *ÇETİNKAYA, Hayriye, Danişmendliler ve Kayseri’deki Sosyo-Kültürel Mirasları, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi,2009 11