Cesaret Geninizi Biliyor musunuz?

advertisement
Cesaret Geninizi Biliyor musunuz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
"Herkesin içinde bir çılgın vardır" sözünü duymuşsunuzdur. Ama bunun bilimsel açıklamasını
belki de ilk kez okuyacaksınız.
Çeşitli ülkelerden bilimadamlarının yürüttüğü genetik çalışmalar sayesinde neden bazı
insanların diğerlerinden daha "cesur" olduğu, hayatı eviyle işi arasında mekik dokumakla geçen
birinin nasıl olup da ayağına lastik bir ip bağlayıp kendini bir uçurumdan aşağı atıverdiği, en
ciddi sportif etkinliği pazar günleri maç izlemek olan orta yaşlı sakin görünümlü adamın neden
bir anda kaya tırmanışçısı olmaya karar verdiği ve benzeri pek çok Dr. Jekyll - Mr. Hyde
öyküsünün esrarı da açıklığa kavuşmuş oluyor.
Walter 19 yaşında bir gençti. Aynı zamanda da çiçeği burnunda bir aşık. Ama işler beklediği gibi
gitmedi. 19 yaşının baharında, hayatındaki ilk büyük (ilki zaten en büyüğüdür) aşk acısını tattı.
Bir şeyler yapması gerekiyordu. Bir pazar sabahı yürüyüşünde Adda Nehri'nin iki kıyısını
birleştiren köprünün üzerinden aşağı atlayan biri dikkatini çekti. Ayaklarından uzun bir lastiğe
bağlıydı adam.
Walter hiç de öyle atletik biri değildi. Çekingen, heyecanı ve tehlikeyi sinemada ya da evindeki
rahat koltuğundayken yaşamayı tercih eden bir tip olduğu söylenebilirdi. Köprünün üzerine
çıkan demir basamaklara tırmanmaya başladı. Yerden neredeyse 100 metre yüksekliğindeki
köprünün üzerine çıktığında, heyecandan nefesi kesilecekti. Dizleri titriyor, kalbi yerinden
fırlayacakmış gibi çarpıyordu ama varmıştı işte. Şimdi gökyüzüne daha yakındı. Oradaki görevli,
elastik ipin ucundaki harnesi ayak bileklerine sardı. Walter ayağa kalktı, köprünün tam
1/7
Cesaret Geninizi Biliyor musunuz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
kenarında durdu. İleri doğru küçük bir hamle yaptı ve kendini boşlukta buluverdi. İçgüdüsel
olarak bir çığlık attı. Vahşi, daha önce hiç duymadığı bir sesti bu. En uç noktaya ulaştığında
lastik gerilmiş, başı ve elleri suya girer girmez bu defa yukarıya doğru fırlamıştı. Art arda dört
beş kez aynı şey oldu. Heyecandan, çığlık çığlığa bağırmaktan ter içinde kalmıştı. Sonradan
olayı anlatırken "Bu bir orgazm" diyordu, "Bunu yine yapmalıyım, yapmak zorundayım. Onun
beni görmemesi çok kötü ama kimin umurunda? Bu onun kaybı."
İlk bungee jumping deneyiminden sonra Walter, bu işi ilerletmeye karar vermiş ve yeni
arayışlara girmiş. Yamaç paraşütü, base - jump, kaya tırmanışı, extreme skiing, otomobil
yarışçılığı ve akrobatik paraşüt bunlardan bazıları. Walter duyduğu heyecanın dozunu sürekli
arttırmak için elinden geleni yapmış: "Artık bundan daha azına asla razı olamam" diyor, "Bu
galiba bir çeşit uyuşturucu, bağımlılık yapıyor. Her zaman daha zorunu ve tehlikelisini yapmaya
devam edeceğim."
Peki, insanlara yerçekimine meydan okutan, evinde sakin sakin oturup televizyon
seyrederken bir anda havalara sıçratıp uçurumlardan aşağı atlatan ne hiç düşündünüz
mü? Nasıl oluyor da bazıları bıçak sırtında yaşamayı seviyor?
"Faktör T"
Titreme ya da ürperme, Philadelphia Temple Üniversitesi Psikoloji bölümünden Prof. Frank
Farley'in araştırma konusu. Prof. Farley kişilik üzerine yaptığı araştırmalar sonucu, iki temel
2/7
Cesaret Geninizi Biliyor musunuz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
kişilik tipi üzerinde yoğunlaşmış. Bunlardan ilki "T," ikincisi ise "t" tipi insanlar. İngilizce
"heyecan, ürperme" anlamına gelen "thrill" kelimesinden esinlenilerek geliştirilen bu teoriye
göre, büyük T harfi sınıfına girenler sürekli yeni ve daha güçlü heyecanlar arayan kişilikler.
Küçük t harfi ise daha çok risksiz bir yaşamı tercih edip, tehlikelerden uzak duran insanların
kişiliğini tanımlıyor. "Faktör T" Profesör Farley'e göre kişinin kendi başına tehlikeyle yüzleşmeye
ne kadar eğilimi olduğu ve buna ne kadar gereksinim duyduğunu gösteriyor. Sözkonusu tehlike
ve riskler, bedensel olduğu kadar zihinsel de olabiliyor. Yani kişi kendini her iki anlamda ya da
bunların yalnızca birinde tehlikeye atarak heyecan arayışına girebiliyor. Farley'in üzerinde
önemle durduğu bir diğer nokta ise, insanların zaman zaman her iki T arasında gidip gelmeleri.
Profesör bu durumu açıklarken şöyle diyor: "Bana göre bir insanı çıplak ellerle bir kayaya
tırmanmaya yönlendirenle, Albert Einstein'ı tüm hayatını bir fizik kanununu bulmak için
harcamaya yönelten, aynı meydan okuma duygusu ve bilinmeyene yapılan yolculuk heyecanı."
Kritik kişilikler
Profesör Farley şöyle devam ediyor: "Bana göre insanlığın ilerlemesi daha çok büyük T tipindeki
kişiliğe sahip insanlara bağlı. Churchill, Picasso, Einstein dönemlerinin kritik kişilikleri ve ben
onların kesinlikle kendi köşelerine çekilip risklerden uzak yaşamayı sevebilecek insanlar
olduklarını sanmıyorum. Onlar her zaman bıçak sırtında yaşadı ve riske atılmaktan çekinmedi.
Böylece büyük işler başardılar." Peki ama cesaret, heyecana duyulan özlem ve tehlikeye
atılmaktan haz duymak DNA'mızda bulunan bir özellik olabilir mi? "Eğitim ve çevrenin etkileri
dışında kişiyi tehlikeye atılmaya yönlendiren bir cesaret geni olduğu doğru" diyor Profesör
Farley. Roma La Sapienza Üniversitesi'nden gelişim psikolojisi uzmanı Doktor Anna Oliviero
Ferraris ise bu genin kişilik gelişimi üzerinde çok önemli etkileri olduğunu söylüyor. Ferraris'e
göre kişiyi devamlı yeni deneyimlere itip daha heyecanlıyı, daha tehlikeliyi, daha zevkliyi
bulmaya yönelten bu gene sahip kişiler çok sık iş değiştirip sürekli yolculuk ediyor.
Kudüs'teki Memorial Hospital'da yapılan gen çalışmaları sırasında 11'inci kromozomda bulunan
3/7
Cesaret Geninizi Biliyor musunuz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
cesaret geninin bilimsel adı "D4DR." Bu gene sahip kişiler macera, heyecan ve tehlikeye karşı
dayanılmaz bir açlık ve yeniliklere karşı büyük bir ilgi duyuyor. Bu tip insanların genleri diğer
insanlardan daha uzun bir versiyona sahip. Bu da riskli bir davranış biçimine neden oluyor.
Peki gen kişiyi nasıl etkiliyor? Dopamin'in düzenleyici mekanizmasına etki eden ve
beyine mesaj gönderen bir sinirsel aktarıcı (neurotransmetteur) kişinin heyecan ve haz
duyumsamasını etkiliyor. Genin uzun versiyonunun bulunduğu kişilerde, bu aktarım
daha şiddetli ve yoğun oluyor. Bilimadamlarının tahminlerine göre tüm insanların yüzde
15'i genin uzun versiyonuna sahip.
Endorfinin rolü
Bazı insanların "ekstrem" davranışlar sergilemesinin altında yatan bir diğer neden de tehlikeyi
algılamadaki farklılık. Tehlike anının şiddeti ve belirsizliği, beyinde birtakım kimyasal
reaksiyonlara yolaçıyor. Stress ve acıya karşı salgılanan endorfin bu durumda da devreye
giriyor. Bir atlayış, tırmanış sırasındaki tehlikeli bir geçiş anı gibi riskli durumlarda gerçekleşen
tüm bu kimyasal reaksiyonlar, kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlıyor. Böyle ciddi durumlarda
kişiyi paniğe kapılmaktan da kurtaran bu tehlike hissini hafifletici durum, büyük bir haz
oluşturuyor.
Bazı durumlarda ise tehlikeye atılma ve riskli davranma patalojik bir hal alabiliyor. Hareket
halindeki trenlerin üzerinde akrobasi yapmak, ters yoldan otobana girip gaza basmak gibi
4/7
Cesaret Geninizi Biliyor musunuz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
davranışlar, başkalarının da yaşamını tehlikeye attığından son derece tehlikeli sonuçlar
doğurabiliyor. Oliviero Ferraris, ölüme meydan okumanın çeşitli biçimleri olarak adlandırdığı tüm
bu davranışların ardında kendine zarar verme içgüdüsünün de bulunduğunu söylüyor. Ferraris
şöyle devam ediyor: "Bence bir genç bu tür duyumsamaları kendini güçlü hissetmek için
arzuluyor. Bu anlamda da daha çok olumlu bir güdüyle hareket ediyor. Sağlık durumunun,
formun, reflekslerin, hızın ve kazanma duygusunun en üst düzeyde olduğu bu tür etkinliklerde
gençler, kendilerine olan güvenlerini kazanmak istiyorlar. Yani bir tür kimlik arayışı. Ama bu
özelliğini yitirip günlük hayatın bir parçası olduğunda herşey değişiyor. Kendinden emin olma
duygusu korkuyu en aza indirgiyor. Bunun sonucunda da kişi giderek daha tehlikeli ve daha
heyecanlı bir deneyim yaşamak istiyor. Kültürel birikim de bu sporlara olan yatkınlığı etkiliyor.
Küçük yaşlarda müzik, edebiyat gibi konularla ilgilenmeye başlayan çocuklar, cesaret ve
meydan okuma duygularını bu alanlarda yaşamaya çalışırken, sportif faaliyetlere yatkın
çocuklar aynı duyguları ekstrem sporlara olan düşkünlükleriyle tatmin ediyor.
Cesareti eğitmek
Ailede alınan eğitim ve çocuğun büyüdüğü çevre, onun ilerideki eğilimlerinin yönünü belirliyor.
Riskten ve tehlikeden hoşlanan bir kişiliğe sahip çocuklar, birer sporcu olabilecekleri gibi
rahatça başka yönlere de kayabiliyor. Bu durumda hem kendilerine hem de başkalarına zarar
vermeleri kaçınılmaz oluyor. Ferraris şöyle devam ediyor: "Çocuğun tehlikeye ve riske atılmaya
yönelik eğilimlerini doğru yerlere yansıtabilmek her zaman mümkün. Çocuğun bu özelliği
yeteneklerini geliştirmesi ve kimliğini oluşturması için önemli ve bu yöne aktarılabilir. Buradaki
belki de en önemli nokta ebeveynlerin bu yönlendirmeyi yaparken çocuğu kısıtlamamaları.
Onları bu tür deneyimlerden uzak tutmaya çalışmak, kendi korkularını onlara yansıtmak
anlamına geliyor ve bu da çok tehlikeli. Korku kişinin durumunun bilincinde olduğunu gösterir ve
iyi bir şeydir. Bu sayede kişi cesaret kazanır ve kendini kontrol etmeyi öğrenir. Korkunun çok
şiddetli ve yoğun bir biçimde yaşanması, tehlikeli durumlarda kişinin kendini kontrol etmesini
sağlayan en önemli deneyimlerden biridir."
5/7
Cesaret Geninizi Biliyor musunuz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
ABD'de suçlu çocukları topluma kazanmak için onlara vahşi atları ehlileştirmeyi öğreten bir
merkez bulunuyor. Buradaki düşünce de çocukların kendi kendilerini kontrol etmelerini ve başarı
hissini tatmalarını sağlamak. Böylece tehlike ve riske atılma duygularını bu şekilde tatmin
edebiliyor ve kendileriyle daha barışık oluyorlar. Ferraris'e göre bu yaklaşım yaygınlaştırılabilir:
"Çıplak ellerle yüzlerce metre yüksekliğindeki dik bir kayaya tırmanmak, her zaman için elinde
bir tabancayla süpermarkete dalıp ortalığı birbirine katmaktan daha zevkli ve heyecanlı. Herkes
bu farkı anlayıp değerlendirecek şansa sahip olmalı."
Tehlikeden alınan hazzın sırrı: Dopamin ve MAO
Ekstrem (aşırı) davranışların nedeni beyin tarafından üretilen "dopamin" adlı maddenin seviyesi.
Bu molekül keyif ve yatışma duygusuna bağlı olarak hareket geçiyor ve nöronlar arasında bir tür
dil oluşturarak zevk duygusu yaratıyor. Beyinde sinirsel haberleşmenin gerçekleştiği bölümler
olan sinapsislerde bulunan bir dopaminerjik aktarıcı nöron sayesinde dopamin salgılanmaya
başlıyor. Dopaminerjik nöronun alıcılarına yerleşen madde (beyin hücrelerinin yalnızca yüzde
3.3'ü bu dopamine duyarlı) bu sayede zevk mesajının yayılmasını sağlıyor. Elektrik tepkimeleri
aracılığıyla bir nörondan diğerine aktarılan mesaj, sinir sonlarında bulunan aktarıcılar tarafından
en yakındaki hücrelere aktarılıyor. Heyecan verici ve tehlikeli ya da riskli kabul edilen sporlarla
uğraşmayı sevenlerde ise başka bir madde daha devreye giriyor. MAO yani monoaminoasidaks
adı verilen madde ise alınan zevk ve heyecanı güçlendiriyor. Enzim faaliyetleri düşük seviyede
olan insanlar bu eksiklerini yaptıkları etkinliğin tehlike ve stres dozunu arttırarak gidermeye
çalışıyor.
*
Newton dergisinden derlenmiştir.
*
6/7
Cesaret Geninizi Biliyor musunuz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
Mustafa Sezgin /Yetenek.com
7/7
Download