Yıl:1 / Sayı:2 / Nisan 2016

advertisement
i
yen
m lenyumda
novasyon
yenimilenyumdainovasyontkd.com
Yıl:1 / Sayı:2 / Nisan 2016
Üç ayda bir yayınlanır.
TÜRKİYE
KİMYA DERNEĞİ
Kuruluşu: 1919
Derginin Künyesi
Dergi Sahibi
Türkiye Kimya Derneği
Adres: Halaskargazi Caddesi No.:15 (Eski no:53) D.:8 Uzay Apt. Harbiye / İstanbul
Tel : 0 212 240 73 31 / GSM: 0 544 422 19 88 / Faks: 0 212 231 70 37
E-posta: [email protected]
Editörler
Selçuk KARAATA & Banu ÖZKESER
Yayın Periyodu
Üç Ayda Bir
Web Tasarımı
Hasan KÜÇÜK (Bros Group)
Kapak Tasarımı
Banu ÖZKESER, Hasan KÜÇÜK (Bros Group)
Dergi İçerik Tasarımı
Hasan Küçük (Bros Group)
Dergi web sitesi
www.yenimilenyumdainovasyontkd.com
ISSN : 2458-844X
Bu dergide yer alan yazılardaki fikirlerden sahipleri sorumludur.
Türkiye Kimya Derneği hiçbir koşulda sorumlu tutulamaz.
Dergideki bilgilerin, haberlerin ve fotoğrafların telif hakları, haberin altında belirtilen web
sitesine ve/veya kaynağına aittir.
Teşekkür
İkinci sayımızın
yayınlanmasında emeği geçen
herkese, desteklerinden dolayı
özel teşekkürlerimizi iletmek
isteriz.
Saygılarımızla,
Banu Özkeser & Selçuk Karaata
İÇİNDEKİLER
Editörlerden3
Yeni Ufuklar, Yeni Bir Vizyon
5
• Liderlikte Rol Model, Melek Yatırımcı ve Stratejinin Sözlüğü’nü
yazan kişi: Mehmet Buldurgan
• Girişimciliğin alfabesini yazan bir eğitim holdingi:
Gündoğdu Holding
İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış
15
• Sağlık Bilimlerinde Ar-Ge Süreci
Hasan Basri Savaş
• Ar-Ge Nerede?
Banu Özkeser
• İleri Üretim Neden Verimliliği Artıracak Bir Güç Olarak Karşımıza
Çıkacaktır?
Selçuk Karaata
• Tedarik Zinciri Yönetiminde Süreç İnovasyonunun Rolü
Banu Özkeser
• Hizmet Sektörü ve İnovasyon
Selçuk Karaata
Kişisel Gelişim Köşemiz
26
• İnsanları Nasıl İkna Edebiliriz?
Fikri Haklar Dünyası
28
• Türkiye’de Tasarımların Tescille Korunmasında Neredeyiz?
Güncel30
Türkiye Kimya Derneği Faaliyetlerinden
31
10binlere 10binlerce teşekkür
İlk sayıyı okuyanlar hatırlayacaktır; inovasyon temalı bir dergimiz
olduğundan, bu manifestodaki inovasyonun da kaçınılmaz olduğundan
bahsetmiştik. Hatta bu konuda ısrarcı olduğumuzu ve sizlerle
şekillendirerek dinamik bir içerik sunacağımızı da eklemiştik.
Mutluyuz, çünkü planlarımıza uygun bir şekilde aksiyonlarımız da
gerçekleşmeye devam ediyor. Dergimizin ISSN numarasını almamızın
ardından, şimdi de ulusal ve uluslararası indekslerdeki yerimize
ulaşmanın eforunu göstermekteyiz.
Heyecanlıyız, çünkü sizlerden halâ olumlu geri bildirimler geliyor.
Hemen hemen dergimizin her sayfası ile ilgili alıntılama olması bu
heyecanımızın katlanarak artmasına vesile oluyor. Motivasyonumuz,
her geçen gün ivmeli bir şekilde artıyor.
Gururluyuz, çünkü okurlarımız 10.000’lere ulaştı. Türkiye Kimya
Derneğinin ve dergimizin sosyal medya hesapları üzerinden yapılan
paylaşımlarda, bu bilgi aktarımına katkıda bulunduğumuz için kıvanç
duyuyoruz.
Mutluluğumuzu, heyecanımızı ve gururumuzu bizimle paylaşan 10
binlere, 10 bin kere teşekkür ediyoruz.
Dediğimiz gibi burası sizin yeriniz, sizin derginiz…
Banu ÖZKESER – Selçuk KARAATA
Yeni Milenyumda İnovasyon |
Editörlerden
3
Yeni Ufuklar
Yeni Bir Vizyon
Liderlikte Rol Model,
Melek Yatırımcı Ve
Stratejinin Sözlüğü’nü yazan kişi
Mehmet Buldurgan
Bize kendinizden bahseder
misiniz? Kariyer haritanız,
üst düzey yönetici olarak yer
aldığınız çalışma hayatınızla
ilgili bilgi verebilir misiniz?
Öncelikle kariyer haritamı belirleyen ana faktörün
eğitim düzeyinde okuduğum Türkiye’nin en iyi
okullarının katkısının çok fazla olduğunu düşünmekteyim. Sırasıyla Tarsus Amerikan Koleji orta
bölümü, Ankara Fen Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi
İşletme Bölümünü bitirdiğim zaman kendimi hızla
önemli işlere hazırlayacağımı düşünerek iş hayatına girdim. Bana has yüksek sorumluluk duygusu
ile de çalışmaya başlayınca şimdiki moda tabir ile
kurumsal / şirketiçi girişimci (intrapreneur) olarak
çalıştığımı gördüm. Bir arkadaşımın belirttiği gibi
hissem olmadan hissedar gibi çalışıyordum. Bu
da bana kariyer yolculuğumda çok fayda sağladı.
Türkiye’de önemli bir ilk için
imza attınız. Melek yatırımcı
ağı olan Şirket Ortağım
portalini kurdunuz. Melek
yatırımcılık nedir ve bu
hikâye nasıl doğdu?
2013 yılında Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanan Melek Yatırımcılık ekosistemine mevcut
oyuncular dışında sonradan katılan ilk Akredite
Ağ olan Şirketortağım Melek Yatırımcı Ağını şu
anda 6 ortaklı ve güçlü bir kurumsal yapı ile yönetmekteyiz. Türkiye’nin geleceğinde yenilikçi,
yaratıcı, inovatif, parlak fikirlerle yapılan girişimciliğin alacakları “Akıllı Para” tabir ettiğimiz Melek
Yatırımlarla çok önemli gelişmeler sağlayacağını
düşündüğüm için bu konuda çalışmalarımı sürdürüyorum.
Yeni Milenyumda İnovasyon |
Mehmet Buldurgan
5
Yeni Milenyumda İnovasyon |
6
Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon...
Bize biraz da MBCO strateji
danışmanlık firmanızdan ve
faaliyetlerinizden bahseder
misiniz?
MBCO Strateji ve Danışmanlık A.Ş. de Melek Yatırımcılık dışındaki işlerim devam etmekte. İki
ana kulvarda çalışmalarım var. Birincisi KOBİ’ ler
için (SME) Şirket Evlilikleri (M&A) Danışmanlıkları yapmaktayım. İkincisi ise Yönetim Kurullarında
Bağımsız/Profesyonel (NED) Yönetim Kurulu Üyelikleri ve Yönetim Kurulu Danışmanlıkları yapmaktayım. Orta ölçek şirket evliliklerinin son derece
bakir olduğu ve daha çok gelişeceğine dair bir
öngörüm var. Ancak şirketlerimizin de evlilik için
düzgün çeyiz hazırlamaları şart. Bu konuda maalesef çok eksik var.
Genç girişimcilere önerileriniz
nelerdir?
Genç girişimcilere öncelikli önerim kendilerini
iş dünyasına iyi hazırlamalarıdır. Bu yüzden çok
çalışmalı, dünyayı yakın takip etmeleri, yenilikçi,
yaratıcı ve inovatif fikirlerini hayata geçirebilmek
için tutkuyla girişimlerine sahip çıkmalarıdır.
Sizce bir firmanın strateji yol
haritasını nasıl belirlemesi
gerekir?
Stratejik hatalarla maalesef çok karşılaşmaktayım. Öncelikle şirketlerimizin en çok yaptığı hata
şudur; işler iyi iken yani başarı eğrisinin en tepesinde iken yeni bir stratejik adım atmak hiç akıllarına gelmez. Ne zaman işler kötüye gitse aman
bir ortak bulsak telefonları gelir. Halbuki yeni bir
stratejiyi en tepe noktasında geliştirmek şarttır.
Türkiyede şirketlerin çoğunun yönetim kurullarında strateji tartışmadığını sadece günlük işlerle
yetindiğini gördüm.
Sayın Mehmet Buldurgan’a değerli zamanını ayırdığı için çok teşekkür ederiz.
Yeni Milenyumda İnovasyon |
7
Genç girişimcilere öncelikli
önerim kendilerini iş
dünyasına iyi hazırlamalarıdır.
Bu yüzden çok çalışmalı,
dünyayı yakın takip etmeleri,
yenilikçi, yaratıcı ve inovatif
fikirlerini hayata geçirebilmek
için tutkuyla girişimlerine
sahip çıkmalarıdır.
Yeni Milenyumda İnovasyon |
8
Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon
Gökhan Gündoğdu , Gündoğdu Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Girişimciliğin alfabesini yazan bir eğitim holdingi:
Gündoğdu Holding
9
Yeni Milenyumda İnovasyon |
Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon...
Gündoğdu’nun marka
yolculuğu nasıl başladı?
Bu yolculuğa Adana’da, 1988 yılında 86 kişilik bir
okul olarak başladık. İçinde bulunduğumuz 2016
yılı itibariyle de 28. yılını kutlayan Gündoğdu,
binlerce mezun vererek çok sayıda aile ile de bu
yolda yürüme şansı yakaladık. Kısaca, bugünkü
25.000 kişilik Büyük Gündoğdu Ailesinin temelleri
1988’de atıldı.
Sadece Adana değil,
Türkiyede büyük ilk’lere
imza attınız. Bunlardan biraz
bahseder misiniz?
Tüm Dünyada kültür ve ülke sınırlarından bağımsız
eğitim sistemleri yeniden yapılanmaktadır.
Bunun temelinde ise, sanayi toplumundan
bilgi toplumuna doğru değişim yatmaktadır.
Başka deyişle, 1950-1960’lı yılların ihtiyaçları
ile 2000’li yılların ihtiyaçları arasında çok temel
farklar bulunmaktadır. Bunun için, hep “Acaba
önümüzdeki 50 yıl ve bu süre içinde eğitim
kurumları nasıl şekillenecek?” sorusunu sorarak
ilerledik. Bu alanda, dünya çapında çok sayıda
örnekleri ziyaret etme fırsatımız oldu. Gördüğümüz
örnekler ile kullandıkları sistemlerde, bizim
inandığımız ve 50 yıl sonraya çözüm olabilecek
bir modele rastlamadık. Sonrasında, “böyle bir
model yoksa bu modeli biz oluşturabilir miyiz?”
sorgulamasını yapmaya başladık. Bu süreç içinde
aklımıza, “0-18 yaş arasına odaklanan ve bir
ailenin eğitim anlamında tüm ihtiyaçlarına cevap
verebilen, çeşitli gelir düzeylerine hitap edebilen,
bir eğitim hizmet holdingi yaratma” fikri geldi. Bu
hizmet holdingini yaratmak üzere de çalışmalara
başladık.
Yeni Milenyumda İnovasyon |
10
Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon...
“Okul” mantığı gördüğünüz üzere, 1950’den
2000’li yıllara uzanan büyük bir farklılık
göstermektedir.
Bunlar
da
beklentileri
karşılamamaktadır. Çocuğun okulda yediği
yemeğin kalitesi, güvenli bir şekilde servisle
okula geliş gidişinin sağlanması da günümüz okul
mantığında önemli yere sahiptir.
Aileler, hafta içi okul hayatı ile dolu olan çocukların
hafta sonu neler yapabileceği konusunda da
okullardan beklenti içindedirler. Müzik, sanat,
spor gibi çocuklarının kişisel gelişimlerine katkı
sağlayacak herhangi bir alanda eğitim almasını
talep etmektedirler.
Bundan yaklaşık 40-50 yıl öncesinde, aileler
çocuklarını ilkokula gönderir ve yapması gereken
tamamlanmış olarak kabul edilirdi. Bugün
itibariyle, çocukların annesi ve babası muhtemelen
çalışmakta olup, eğitim düzeyleri geçmişle
kıyaslandığı zaman çok daha ileridedir. İşin ilginç
tarafı ise, anne, annesinin geçmişteki anneliğini;
baba ise aynı şekilde kendi babasının babalığını
hatırlamaktadır. Yol yürürken ise, ebeveyn batılı
olmaya çalışırken, kendi değerlerinin de farkında
değildir.
Tüm bu olguları bir araya getirdiğimiz zaman,
birden çok yapılması gereken görev karşımıza
çıkmaktadır. Öncelikle, tam zamanlı iyi bir okul
eğitimi verilmesi gerekir. Bunu gerçekleştirmek
için de Milli Eğitim Bakanlığı ile High scope,
Montessori, Eaquals, Early years, Council of
International gibi vakıflarla hem akreditasyon
hem kalite sistemleri açısından evrensel
bütünlük sağlanması kaçınılmazdır. Çocuğun
başka çocuklardan önde olabilmesi için bunlara
ek olarak; entelektüel vatandaş programı,
yurdum benim kampüsüm gibi programlarla
zenginleştirilmesi gerekir. Ayrıca değerler eğitimi
verilmesi, özgüven aşılanması, vatandaşlık
bilincini kazanması ve çocuğun dünyayı doğudan
batıya, kuzeyden güneye yadırgamaması da bu
çerçevede yapılması beklenenlerdir.
Tüm bu beklentileri bir araya getirdiğimizde,
know-how transferini gerçekleştirmiş, lider
markalarla işbirliği yapmış bir eğitim hizmet
holdingi kurma düşüncesi doğmuştur. En güçlü
olduğumuz Çukurova bölgesinde, Çukurova
odaklı yolumuza devam planımız bulunmaktadır.
Çok sayıdaki projelerimiz içinde Uluslararası
Çocuk Üniversitesi, Türklerin yaptığı Dünyanın en
büyük 3-6 yaş arası ön okuludur. İkinci bir örneği
bulunmayan bu projemiz, memleketimizde her
anlamda övünebileceğimiz önemli bir modeldir.
British Swim School ile bebeklere yüzme
öğretme, Eaquals, Council of International ile
işbirlikleri önemli ilklerimizdir, ama en önemli
ilk “Eğitim alanında 0-18 yaş grubu ihtiyaçların
karşılanmasına yönelik organizasyon kurma”
fikrinin kendisidir.
İşin en güzel boyutu, bu fikrin dünyada çok olumlu
algılanması ve geri bildirim alınması olmuştur.
Çok sayıdaki girişimcilik
projelerinizden Uluslararası
Çocuk Üniversitesini (UÇÜ)
ele alalım. UÇÜ denilince
aklımıza girişimciliğin alfabesi
geliyor. Uluslararası Çocuk
Üniversitesi bir çocuğa neler
kazandırır, farklı kılan nedir?
Adana Genç İş Adamları
Derneği tarafından yakın
geçmişte “Yılın Genç
Girişimcisi” ödülünü aldınız.
Evet, bu spesifik ödül “Uluslararası Çocuk
Üniversitesi” ile alınmıştır. Aynı yıl, İtalyanın
Sanremo kentinde, Sanremo halkı tarafından
Uluslararası
Çocuk
Üniversitesi,
“Global
Education” ödülü de almıştır.
“Uluslararası Çocuk Üniversitesi” bugüne kadar
gerçekleştirmiş olduğumuz en zor projedir. Bu
alanda yurtdışında ziyaret ettiğimiz birçok yerdeki
standartlar bizim hayallerimizden, Uluslararası
Çocuk Üniversitesinden, çok uzaktaydı. Konunun
A’dan Z’ye tamamen farklı bir bakış açısıyla ele
alınması gerekiyordu. Çünkü çocuk standartları,
sanayi toplumu standartlarına göre geliştirilmişti.
Ancak, çocuğun işinin oyun olduğunu ve bunun
için doğru tasarlanmış alana ihtiyacı olduğu
gerçeği ön planda tutulmalıydı.
1990’lı yıllarda Nobel ödülü alan iktisatçı Mr.
Heckman’ın savunmasında, “toplumlar gelirlerinin
büyük bölümünü yükseköğretime harcamakta
olup, bunun tehlikeli olduğu; hâlbuki 0-6 yaş arası
harcanan her 1 dolar kaynağın topluma 14 dolar
olarak geri döndüğü” kanıtlanmıştır.
11
Yeni Milenyumda İnovasyon |
Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon...
Yeni Milenyumda İnovasyon |
12
Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon...
Halen günümüzde elli kişilik kapasiteli bir
anaokulu için yüz metrekarelik bir alan talebinin
olması, çocuğun bilinçaltında okula karşı korku
geliştirmesinin de başında gelir. Unutulmaması
gereken nokta, çocuk standartları gereğince
doğru oyun alanı tasarlamaktır. İlk aşamada, bu
yapılmamış standardı gerçekleştirme zorluğunu
ciddi boyutta yaşadık. Çünkü olmayan bir
standardı icat ederek bu girişimcilik projesine
başladık.
olarak düşündük. Uluslararası arenada Türklerin
kazandırdığı örnek bir proje olmasından dolayı,
“Uluslararası Çocuk Üniversitesi”nde karar verdik.
Bu okulun sahibi öğrenciler ve velilerdir.
Sabit kıymet yatırımı, öğretmenler, veliler ve
Adana için tamamen yeni olan bu proje için pek
çok sayıda risk faktörü vardı. Ancak gerçekten
başarılı olduk ve inanıyorum ki, tarihte bu alanda
yapılmış en büyük proje olarak yer alacaktır.
Adının neden Uluslararası Çocuk Üniversitesi
olması ile ilgili de bilgi vermek isterim. Bu
projeyi isimlendirme konusunda da detaylı
Gündoğdu Okulları, sosyal
sorumluluk alanında da
duyarlı olması ile bölgede
önemli bir aktör oldu.
Bize sosyal sorumluluk
projelerinizle ilgili bilgi
verebilir misiniz?
Çalışma arkadaşlarımızla birlikte yönetime
geçtiğimiz 12 yıldır sosyal sorumluluk alanında fark
yaratmaya çalışıyoruz. Türkmen köylerine yardım
kampanyaları, halk kütüphanesi kurulması, cami
ve aşevi inşaatı, kıyafet ve kitap destekleri, kadın
hakları destekçiliği, hayvan haklarını koruma,
sivil toplum örnekleri ile işbirlikleri konusunda
hep aktif olarak yer aldık. Çünkü biz okulun
topluma ait olduğunu en başından bugüne kadar
vurgulamaktayız.
Temel mantığımız, siz olduğunuz sürece biz varız.
Bu yüzden biz her zaman bunun adına “25.000
kişilik Büyük Gündoğdu Ailesi” diyoruz. En büyük
hayalimiz, değerlerine bağlı, evrensel ve aynı
zamanda milli bir eğitim kurumu inşa etmektir. Bu
konuda da ekibimiz, mezunlarımız ve velilerimize
verdikleri destekten dolayı çok teşekkür etmek
isterim.
13
Yeni Milenyumda İnovasyon |
Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon...
Unutmamalıyız ki, üç tane 1 rakamı bir araya
gelince 3 değil, 111 elde edilir.
Gündoğdu ailesinde çalışan
herkes çok mutlu. Bunu nasıl
başarıyorsunuz?
“Bir konuda nasıl başarılı olunabiliyor” sorusunu
çok düşündüm ve kapıma şunu yazdım, “İradeKuvvet-Cesaret 111”. Önce bir iradenin nasip
olması ve ardından da kuvvetin bunu takip etmesi
gerekiyor. Cesaret ile de şekillenerek nihai haline
geliyor.
Bu noktada liderleri bekleyen iki yol var.
Birincisi “ben” yolu ve kişinin her şeyi kendisinin
başardığına inanmasıdır. Diğeri de “biz” yoludur.
Benim bu konuda her daim söylediğim, ne
kadar az ben o kadar çok biz demek gerektiğidir.
İnsanları
ayırt
etmeden,
yadırgamadan,
eksik aramaksızın; insanları merkeze alan ve
samimiyetle gayret edilen bir organizasyon olmak
için varız. Bu süreçte de ekibimiz ve velilerimiz
arasında değerlere ihanet etmeden saygı
çerçevesinde ilerlemek durumundayız. Çünkü
velilerimizin hak ettiği saygıyı bizden görürken
aynı ölçüde Gündoğdu ekibi de bu saygıyı hak
eder. Her öğrencimiz bizim için tek başına
ayrı bir değer taşır. Adana Gündoğdu okulları,
öğrencilerimize, velilerimize kısaca toplumumuza
aittir.
Yeni Milenyumda İnovasyon |
14
Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon...
Gelecekteki yeni
projeleriniz nelerdir?
En büyük projemiz çok yakında
Gündoğdu okullarının halka arz
edilmesidir. Gündoğdu ailesi olarak;
çalışanlarının,
öğretmenlerinin,
velilerinin hissedar olarak söz sahibi
olduğu bu model ile bence yine bir
ilke adım atacağız. Böylece Türkiye’de
halka arz edilmiş ilk eğitim kurumu
olarak tarihe geçeceğiz. Adana’da
ayrıca 10.000 öğrenci seviyesine
gelmeyi hedefliyoruz. 40 anaokulu ve
Uluslararası Şehir Üniversitesi olarak da
yeni oluşum planlarımız bulunmaktadır.
Sayın Gökhan Gündoğdu’ya zaman
ayırdığı için çok teşekkür ederiz.
SAĞLIK BİLİMLERİNDE Ar-Ge SÜRECİ
Hasan Basri SAVAŞ, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim
Dalı. Isparta. Türkiye.
[email protected]
Özet
Abstract
Ar-Ge harcamaları ve yenilik için ayrılan bütçe ile
There is a significant association between technoprenurship
teknolojik gelişme ve ekonomik büyüme arasında anlamlı
and R & D finance and the budget designated for
bir ilişki bulunmaktadır. Akademik kariyer ve ekonomik
technological innovation and economic growth, It is
kazanç için teknogirişim önemlidir. Sağlık bilimlerinde Ar-
necessary for academic careers and financial gain. There
Ge’nin, toplumsal faydaları ve ülke ekonomisine katkıları
is no domestic production in many areas related to health
büyüktür. Sağlık bilimleri ile ilgili birçok alanda yerli üretim
sciences. R & D in health sciences, social benefits has made
yoktur. Pazarın büyüklüğü ve yerel üretici eksikliği, sağlık
an outstanding contribution to the country’s economy. The
bilimlerini Ar-Ge’de önemli bir fırsat olarak karşımıza
lack of local manufacturers and available huge market size,
çıkarmaktadır. Sağlık bilimleri alanı birçok kurum ve kuruluş
health sciences R & D will be an important opportunity for
için desteklemede öncelikli alanlar arasındadır. Bu sebeple
us. The health sciences are among the priority area which
somut ve parlak Ar-Ge iş fikirlerinize destekçi bulmak,
needs the support of many agencies and organizations. For
başka alanlara göre sağlık bilimlerinde çok daha kolaydır.
this reason, concrete, and brilliant R & D to find supporters
Keşfedilmeyi, transfer edilmeyi, geliştirilmeyi bekleyen
for the business idea, it is much easier compared to other
büyük bir pazarı oluşturan sağlık bilimleri alanında çok
areas in the health sciences. We hope to increase the
çalışarak insanlığın refahını arttırmayı ümit ediyoruz.
welfare of humanity efforts by hard-working, exploration,
Bu makalede sağlık bilimlerinde Ar-Ge’nin ilk adımları
transformation in health sciences constitutes a huge market
anlatılmıştır.
waiting to expand. This paper explains the first steps of R &
Anahtar Kelimeler: Sağlık bilimleri, Ar-Ge, inovasyon,
teknogirişim.
D in health sciences.
Key Words: Health Sciences, R & D, innovation,
technopreneurs.
Yeni Milenyumda İnovasyon |
İnovasyon Dünyasına
Bilimsel Pencereden Bakış
15
Yeni Milenyumda İnovasyon |
16
İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış
GİRİŞ
Yapılan çalışmalar göstermiştir ki; Ar-Ge harcamaları ve yenilik için ayrılan bütçe ile teknolojik gelişme ve ekonomik
büyüme arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Düşük
teknolojili ürünlere kıyasla yüksek teknolojili ürünlerin
üretimi ve ihracatı ekonomik büyümeyi anlamlı ölçüde arttırmaktadır (Özer ve Çiftçi. 2009).
Neden Ar-Ge ve Teknogirişimci olmalı?
Bu sorunun bireysel ve toplumsal cevabı olarak birçok haklı gerekçe sayılabilir:
Akademik kariyer basamaklarından yeni güncellenen doçentlik başvuru kriterleri ve akademik teşvik başvuru kriterleri Ar-Ge ve inovasyona, patent sahibi olmaya, bilimi
ve tecrübeyi pratiğe dökmeye ve ürün elde etmeye büyük
önem veriyor. Yeni nesil üniversite kavramı tüm Dünya için
Ar-Ge üreten kurumları ifade ediyor. Bu kavramla birlikte
biz de yeni nesil araştırmacı ve akademisyen ifadelerini
kullanırsak gelecekte bizi bekleyen hedefler daha iyi anlaşılır. Araştırmacı, bilgilerden sentez yapan, yenilik peşinde,
teknogirişimci, yeni ürün bulan, patentleyen, üreten ve bilgisi ile somut değerler oluşturan akademisyen, yeni nesil
bilim insanı yapısını oluşturacaktır.
Türkiye’de ve Dünya genelinde işsizlik en büyük sorunlardan biridir. Üniversite mezunları ya iş bulamamakta ya
da hedeflediği gelire uzun yıllar ulaşamamaktadır. Ar-Ge
ve teknogirişim sayesinde, iş arayan değil işveren olmak
mümkündür. Başarılı bir teknogirişimci, maaşının kat kat
üstünde bir gelire ulaşabilir. Ayrıca katma değeri yüksek,
teknoloji içerikli, patentli ürün üreticisi olmak ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağlayacaktır. İnsanların hayatını
kolaylaştıracak, onlara fayda sağlayacak, yeni ürünler elde
etmemiz toplum için çok değerlidir.
İnovasyon nedir?
İnovasyon hayatımıza ve literatürümüze yeni giren bir kavramdır. Küresel ekonomide büyük bir iş hacmine ulaşmak
için inovasyona önem vermek kaçınılmazdır. Mevcut ürünleri ve metotları geliştirip, faydalı yenilikler katıp insanlığın
kullanımına sunarken rakiplere üstünlük sağlamak ve rekabet gücünü arttırmak mümkün olabilir. İnovasyon kelimesi
sözlükte, “rakipler üzerinde avantaj sağlamak veya yenilikçi olmak için tasarımda, üretimde veya ürün pazarlamada
yeni yaklaşımlar geliştirmek” olarak tanımlanmaktadır (Dictionary of Business, 2002). Sonuçta özet olarak, inovasyon, kavramı ile “yenilenme” sürecini ve bu süreç sonunda
ortaya çıkan bir sonucu anlatmaktadır. (Atik, 2005; Örücü
ve ark. 2011).
Neden Sağlık Bilimleri Alanı?
Stratejik ve ekonomik önemi çok büyük olan sağlık bilimleri Ar-Ge alanı, dinamik, sürekli gelişen, yüksek teknolojiye
bağımlı, büyük bir global pazarı oluşturmaktadır. Türkiye,
sağlık bilimleri açısından, Dünya’nın diğer birçok gelişmekte olan ülkesi gibi büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Sağ-
lık bilimleri ile ilgili birçok alanda yerli üretim yoktur. Pazarın büyüklüğü ve yerel üretici eksikliği, sağlık bilimlerini
Ar-Ge’de önemli bir fırsat olarak karşımıza çıkarmaktadır.
İnsanların refahını arttırmak ve hayatını kolaylaştırmak ArGe için oldukça motive edici bir sebeptir.
SAĞLIK BİLİMLERİNDE Ar-Ge AŞAMALARI:
Zihninizdeki iş fikirlerini aşağıdaki 10 adım açısından kritik ediniz ve bu konulardaki soru işaretlerini en son birlikte tartışalım:
10 Adımda Sağlık Bilimleri Teknogirişimcisi Olmak
1. İyi bir formal eğitim: Lisans, Yüksek Lisans, Doktora,
Post Doc (doktora sonrası) eğitimleri yurt içi, yurt
dışı en iyi üniversitelerde almalı. Eğitim sürecindeki
amaç, iyi öğrenmek ve bilgilerden yeni bilgiler sentezlemek olmalı. Bu durumda ‘Sağlık Bilimlerinde ArGe Süreci’ için gerekli temel bilgi altyapısı sağlanmış
olur.
2. Kurs, fuar, yarışma ve kongreler: Ulusal ve uluslararası bilimsel, temel ve klinik bilim içerikli, Ar-Ge temalı kongre, sempozyum, çalıştay, fuar, yarışma ve
kurslar takip edilmeli. Hedefe odaklı bir şekilde, çalışma alanımıza uygun kurs, yarışma, fuar ve kongrelere
etkin katılım sağlanmalı. Cesaretli, sosyal ve iletişimi
açık katılımcı olarak birçok fırsat yakalanabilir. Fikirlerin ve çalışmaların havada uçuştuğu bu ortamlar iyi
değerlendirilmeli ve ortamdan, hem iş fikri hem de
ekip ve danışman kadrosu için istifade edilmeli.
3. Parlak fikir: Ar-Ge için önce çok parlak bir fikre ihtiyacınız var.
1-İhtiyaç mı?
2-Orijinal mi? Ar-Ge fikriniz için; bu iki soru çok iyi
irdelenerek hedef çalışma alanı belirlenmeli. Sağlık
bilimlerinde yapılabilecek çok fazla iş fikri var. Teknoloji transferi ve yenilik katarak, sağlık bilimlerinde
Ar-Ge zor değil. İnovasyon içerikli, orijinal, ihtiyaç
duyulan ve mevcut maliyeti düşürebilecek bir iş fikri
sağlık alanında çok değerli olacaktır. Yeter ki fikriniz
parlak olsun ve iş fikrinize inanın. İlk 2 adımdaki bilgi
ve bağlantılar 3. adımı mümkün kılabilir.
4. Multidisipliner çalışma: Proje oluştururken ve iş fikrini tasarlarken, tek boyutlu düşünme yerine, mümkün olduğu kadar çok alandan uzman bulunmalı ve
onların katkıları alınmalı. Her bilgiyi bilmek mümkün
olmayabilir ama bilen birini bulmak mümkündür.
5. Geniş ve uygun ekip: Belirli prensipler ve yazılı anlaşmalar dâhilinde her araştırmacı ile çalışmaya hazır olmalı. Önyargı ve sınırlamalardan uzak durarak
mümkün olan en iyi araştırmacı ve danışman kadrosunu oluşturmalı. İş fikrinizle ilgili olan her alanda
(yazılım, planlama, cihaz, teknik ve metot, işletme
vs) uygun bir ekip arkadaşı bulunmalı. Araştırmacı,
danışman, çalışan, hizmet alımı gibi yollarla ekibi genişletmek yapılacak işi kolaylaştıracaktır.
6. Sabır ve azim ile çok çalışarak PROJE oluşturma:
Sağlık bilimlerinde Ar-Ge sürecinde, kalite ve detaylar için en yüksek standartlar hedef alınarak, açığı ve
soru işareti bulunmayan, somut ve her adımı planlı
proje oluşturulmalı. Bu alandaki eğitimlerden istifade edilebilir. Uygulamalı proje yazım eğitimleri takip
edilerek katılmak ve katıldığınızı belgelendirmek,
proje yazımında ve başvuruda faydalı olacaktır.
7. Destek başvuruları: Sanayi Bakanlığı ve TÜBİTAK
Teknogirişim desteklerine başvurulabilir. Özel ve resmi başka destekler araştırılabilir. Melek yatırımcılar
gündeme alınabilir. KOSGEB desteği alınabilir. AB
hibe destekleri değerlendirilebilir. Ülkemizde Ar-Ge
yatırımı birçok yatırımcı için henüz yeni ve alışılmadık
bir alan. Kısa sürede kar beklentisi Ar-Ge mantığına
ters düşüyor. Ufku açık ve Ar-Ge’yi bilen yatırımcı
bulmak için büyük şirketlere ve büyükşehirlere yönelmeli. Bu desteklerle araştırma ve prototip oluşumu gerçekleştirilmeli. Başvurularda bütçe içinde
öz katkı sunulmalı ve risk alınmalı. Vazgeçmemeli,
elenme, reddedilme gibi durumlarda proje eleştiriler
doğrultusunda revize edilmeli ve yeniden uygun bir
kuruma sunulmalıdır.
8. Prototip ve patent: Destek ve öz katkılarımızı birleştirerek proje fikrimizi uygulayıp en kısa sürede netice
alınmalıdır. Ar-Ge teknogirişim sonucunda amaç, seri
üretimi ve pazarlaması mümkün olan, ihtiyaç duyulan, teknoloji ve yenilik içeren bir ürün prototipi elde
etmektir. Elde edilen prototip, son uygulayıcı ve kullanıcılarla değerlendirilmeli ve eksiklikleri giderilerek
kusursuz hale getirilmeye çalışılmalı ve prototip, patent ile koruma altına alınmalıdır.
9. Daha geniş bir ortaklık yapısı ile seri üretim: Mümkün olan en geniş ortaklık yapısı ve teknolojik, yönetimsel, finansal altyapı ile seri üretime geçilmeli. Yeni
ortaklıklara, özellikle sektörü iyi bilen veya uygulayıcı
olan ortaklara açık olmalı.
10. Pazarlama ve geri bildirimlerle ürün geliştirme: Bütün verilecek emeklerin işe yaraması için, seri üretimine geçilen ürünün, ihtiyaç duyanlara ulaştırılması ve pazarlamanın iyi işlemesi önemlidir. Ayrıca geri
bildirimlere önem verilerek, mevcut ürünün geliştirilmesi ve ilgili yeni ürünlerin tasarlanması mümkün
olabilir.
Sağlık Bilimlerinde Muhtemel Temel Teknogirişim Alanları:
1. Cihaz,
2. Biyomalzeme,
3. Sarf malzemesi üretilebilir.
İlaç üretimi çok büyük yatırım ve araştırma süreci isteyen
daha geniş bir alandır. Yukarıdaki üç alan için bilgi ve parlak fikir ön şartlarıyla; duruma göre, yazılım, üretim tekniği
ve malzemeleri, cihaz donanımı ve bunları bir araya getirip
kullanacak uygun ekibin bulunması gereklidir.
Sağlık Bilimlerinde Teknogirişimin Farklılıkları:
•
•
•
•
•
Sağlık bilimlerinde kalitenin tavizi olmaz.
Etik kurul (insan-hayvan) izinleri gerekli olabilir.
Hassaslık sebebiyle projeler detaylı ve geniş vakit ayrılarak yapılmalıdır.
Sabır, azim ve geniş bir ekip işinizi kolaylaştıracaktır.
Yurt içi ve yurtdışındaki büyük araştırma merkezleri
ve üniversitelerin altyapıları ve imkânları kullanılarak
proje tasarlanabilir. Bunun için, söz konusu merkezlerden uygun birileri ile temasa geçerek, araştırmacı,
danışman veya hizmet alımı yollarından biriyle projeye dâhil etmek gereklidir.
Ar-Ge fikriniz için tavsiyeler:
• Projeniz ülkemizde bir ilki hedeflemeli.
• Multidisipliner bir proje ve geniş bir ekip olmalı.
• Ülke ekonomisine ve hastaların refahına büyük katkısı
olacak bir proje tasarlanmalı.
• Tıbbi cihaz ve malzeme konusundaki dışa bağımlılık
aslında ‘teknolojinin gerisinde kalmak’ demektir. Bu
heyecanla ülkemize, milletimize, insanlığa katkı için
çalışmalı.
• Deneyimli hocalarımızın bilgeliği ve deneyimi, genç
araştırmacıların heyecanı ve gayreti ile birleşince büyük neticeler çıkacaktır.
• Araştırmacılar kendi imkânlarıyla da Teknokentlerde şirket kurup işe başlayabilir ve özel sektör, Ar-Ge
desteği konusunda daha cömert olursa ülkemiz ekonomisi ve sağlık bilimleri Ar-Ge çalışmaları için büyük
işler yapılabilir.
• Büyük üniversitelerden ve yurt dışındaki büyük
araştırma merkezlerinden altyapı olarak faydalanacak projeler tasarlanabilir.
• Dünyada az sayıda firmanın yapabildiği teknik ve üretimlerden pahalı olan ve bu sebeple hastaların büyük
çoğunluğu bu tedavi imkânlarına ulaşamadığı alanlar
öncelikli olabilir. Metot olarak konuyu araştırmalı ve
laboratuvarlarımızda, elimizdeki mevcut imkânlarda
uygulayabileceğimiz üretim prosedürleri varsa bu
alanlar düşünülmelidir.
Bu arada üretim protokollerini gözden geçirerek ve farklı
yöntemler deneyerek teknolojik yenilik ve farklılık oluşturmaya gayret etmeliyiz. Böylelikle aynı kalitede ve çok
daha ucuz ürün elde edilebilecek olması projeyi cazip hale
getirecektir.
SONUÇ
Bu makalede, araştırmacı ve girişimci adaylarını, sağlık bilimleri alanında Ar-Ge, inovasyon ve teknogirişime yönlendirmeyi gaye edindim. Sağlık bilimleri alanı birçok kurum
ve kuruluş için desteklemede öncelikli alanlar arasındadır.
Bu sebeple somut ve parlak Ar-Ge iş fikirlerinize destekçi
bulmak, başka alanlara göre sağlık bilimlerinde çok daha
17
Yeni Milenyumda İnovasyon |
İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış
Yeni Milenyumda İnovasyon |
18
İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış
kolaydır. Sağlık bilimleri Ar-Ge alanında alacağımız mesafe ve yapacağımız işler ülkemiz, milletimiz ve insanlık için
ümit ışığı olacaktır. Keşfedilmeyi, transfer edilmeyi, geliştirilmeyi, inovasyonu bekleyen büyük bir pazarı oluşturan
sağlık bilimleri alanında çok çalışarak insanlığın refahını
arttırmayı ümit ediyoruz.
Kaynaklar:
•
Özer, M. ve Çiftçi, N. (2009), “Ar-Ge Harcamaları ve İhracat İlişkisi: OECD Ülkeleri Panel Veri Analizi”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (23), 39-49.
•
Dictionary of Business (2002). 3.rd, New York: Oxford
University Pres. : 266
•
ATİK, H. (2005). Yenilik ve ulusal rekabet gücü, Ankara:
Detay Yayıncılık. : 5
•
Örücü, E. Kılıç, R. Savaş, A. (2011), Kobi’lerde İnovasyon Stratejileri Ve İnovasyon Yapmayı Etkileyen Faktörler: Bir Uygulama. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 12
(1), 58-73.
Açıklama: Bu makalenin bir kısmı; 10.02.2016 tarihinde,
Antalya’da, Akdeniz Üniversitesi TTO ‘Sağlık Bilimlerinde
Yenilikçilik Ve Girişimcilik Sertifikalı Eğitim Programı’nın
Panel Kısmında ‘Sağlık Bilimlerinde Ar-Ge Süreci’ Başlıklı
sunum ile anlatılmıştır.
Ar-Ge Nerede?
Yard Doç Dr Banu ÖZKESER
Araştırma ve Geliştirme, kısaca Ar-Ge…
Aslında uzun zamandır hayatımızın her alanında yer
alan bir kavram olsa da teknik bir terim olarak sanki
daha kısa vadede tanışmış gibiyiz. Sadece bilimsel etkinliklerde veya ileri teknoloji gibi temaları içeren faaliyetlerde Ar-Ge’nin varlığını düşünenler, bu yazı sonunda fikirlerinin sınırlarını kesinlikle genişletecektir.
Ar-Ge’ye ilişkin yazmaya başlamadan önce, çok fazla
karıştırılan ve birçoğumuzun yanlış bildiği bir ifadeden
de bahsetmek isterim. İnovasyon…
İnovasyonu, bir fikrin ticari ürüne dönüşmesi olarak
kısaca tanımlayabiliriz. Başka deyişle inovasyon projesi sonucu bir getiri söz konusudur ve tanım gereği
de bu kaçınılmazdır. Ancak Ar-Ge’de durum böyle değil. Ar-Ge, bir konuda yapılan araştırmaların deney ve
testler ile prototipe dönüştürülmesi ile limitler dâhilindeki belirsizliklerin yönetimidir. Ar-Ge doğası gereği
belirsizlik içerir, Ar-Ge çalışması sonucunda mutlaka
ticari bir ürün elde edilecek demek tamamen yanlış
olur. Bu çerçevede Ar-Ge ve inovasyon birbiri ile ilişkili
olabilse de, taşıdığı anlamlar farklıdır.
Şimdi Ar-Ge olarak nitelendirilebilen çalışmalardan
biraz bahsedelim. Mesela dünyada yeni, yepyeni bir
ürün üretmek, evet kesinlikle bir Ar-Ge projesidir.
Peki, bu ürünü dünya çapında değil de ülkemiz sınırları içinde üretebilirsek Ar-Ge yapmış olur muyuz? Cevabımız evet. Eğer sonuç, bizim rekabet gücümüze ve
ihracatımıza pozitif bir etki yaratacak ise biz bir Ar-Ge
projesinden bahsedebiliriz.
Daha dar bir çembere inelim şimdi. Bu ürün yalnızca
firma için bir ilk niteliği taşırsa yine Ar-Ge midir? Evet,
Ar-Ge’dir.
Ar-Ge demek için mutlaka fiziksel bir çıktı şart mıdır?
Süreç geliştirme şeklinde de bir Ar-Ge projesi olabilir
mi? Eğer yeni tasarlanan süreç ile somut olarak verimlilik parametrelerinde artış sağlandıysa, neden olmasın ki?
Görüldüğü üzere aslında Ar-Ge mantığının, bu vizyonun, öncelikle insan kaynağında sonrasında ise kurumlarda bir kültür olarak eğitim aracılığıyla yaygınlaştırılması gerekmektedir. Sürdürülebilir Ar-Ge için de,
bu felsefenin kalıcılığı önemlidir.
Peki, Ar-Ge’yi biz sadece iş hayatında mı uygulayabiliriz? Hayatın her alanında uygulayabiliriz. Örneğin, sınavlara çalışma sisteminiz sonrasında istediğiniz performansı gerçekleştiremediyseniz, hazırlık sürecinizi
yeniden ele alabilir ve kendiniz için yeni bir çalışma
modeli tasarlayabilirsiniz. Böylece süreç yeniliği gerçekleştirerek kendiniz için küçük bir Ar-Ge uygulaması
da yapabilirsiniz. Gördüğünüz üzere, Ar-Ge, yani yenilik faaliyetleri aslında sınırları hala belli olmayan bir
dizi faaliyetler kümesi olarak da belirtilebilir.
Şimdi, yazının başında yer alan soruya hep beraber
cevap veriyoruz.
Ar-Ge Nerede? Ar-Ge her yerde…
©Her hakkı saklıdır.
Yeni Milenyumda İnovasyon |
İnovasyon Dünyasına
Bilimsel Pencereden Bakış
19
Yeni Milenyumda İnovasyon |
20
İnovasyon Dünyasına
Bilimsel Pencereden Bakış
İleri Üretim Neden Verimliliği Artıracak Bir Güç
Olarak Karşımıza Çıkacaktır?
Selçuk Karaata
Bu sorunun yanıtını Boston Consulting Group adlı danışmanlık firmasının hazırladığı makaleden alıntılar
yaparak yanıtlamaya çalışacağız. Sirkin ve arkadaşları
(2015) tarafından kaleme alınan makaleye göre son
bir kaç 10 yıllık dönem içinde imalat sektörünün rekabetçi avantaj elde etme çabaları yeni ve geniş miktarda bulunabilecek olan düşük işgücü maliyetine sahip
coğrafyalarda arandı. Ancak gerek Çin’de, gerekse de
diğer gelişmekte olan piyasalardaki ücret artışlarının
yaşanması, üretim sisteminin yanında eski bir yöntem
olarak kullanılagelen verimlilik artışı sağlamaya dönük
tedbirler almalarına neden oldu.
Yazarlara göre imalat sanayinin gelecek dönemlerde
ihtiyaç duyacağı verimlilik artışlarına en büyük hızlandırıcı etkiyi teknolojik ilerleme sağlayabilecektir. Bazı
uzmanlar tarafıdan “Endüstri 4.0” olarak adlandırılan
bu döneme şekil verecek olan etmenler siber fiziksel
sistemler ve dinamik veri süreçleridir. Dinamik veri
süreci, akıllı makinaları kullanmak için çok büyük veri
setlerinden yararlanılmasıdır. Yakın gelecek için düşünüldüğünde ileri üretim akımı çok sayıda farklı işkolunda küresel üretimin ekonomisini dönüştürebilir.
İleri üretim adı verilen kavram son dönemlerde sıklıkla anılmaktadır. Kavram çok sayıda farklı bireye ve
kuruma farklı anlamlar taşıyabilir. Sirkin ve arkadaşları
(2015) bu kavrama ilişkin tanımı şöyle ortaya koymaktadır: “yüksek esneklikte, veri ile çalışan ve maliyet tasarrufu sağlayan üretim süreçlerinin bütündür”. Bu tip
teknikleri alanında lider bazı kurumların kullandıkları
belirtilmekte, örnek olarak da Ford ve GE verilmektedir. İleri üretim tekniklerinin verimlilik artışı amaçlı
farklı kullanımı müşteri ihtiyaçlarına dönük çözümlerin bulunması için uygun olanaklar sunmalıdır. Tasarım değişiklikleri için üretim hatlarının yeniden organize edilmesi daha rahat biçimde gerçekleştirilmektedir.
Yine gündemde çok sık anılan bir avantaj; firmaların
hızlı bir biçimde prototip üretimine olanak sağlayacak
ürünün piyasaya çıkış hızını artırabilmektedir.
Yazarlar ileri üretim akımının 5 adet teknoloji temelli
araçla üretim süreçlerinin üretkenliğini artırabileceğini düşünmektedir. Bunlar;
1. Kendi kendini yönetebilen robotlar. Bu araca ‘akıllı robotlar’ demek de yerinde olabilir. Yeni nesil
otomasyon sistemleri bilişim teknolojilerinin sunduğu fırsatlardan yararlanarak kontrol sistemleri
ile endüstriyel robotlar arasında bağlantı kurabilmektedir. Doğal olarak farklı tartışmaları gündeme getirse de yazarlar sensorlar ve standart
arayüzlerle donanmış yeni robotik ve otomasyon
sistemlerinin emek gücüne duyulan gereksinimi
düşürerek kaliteyi artırma ve küçük üretim miktarları için bile maliyetleri azaltabileceğini savunmaktadır.
2. Bütünleşik hesaplamalı malzeme mühendisliği.
Ürünlerin bilgisayar modellerinin yaratılması ve
özellikleri ile ilgili benzeşim-simülasyon programlarının uygulamaya geçirilmesi ile birlikte mühen-
dislerin ve tasarımcıların daha nitelikli, daha hızlı
ve daha ucuza üretim yapabilme yetenekleri artmaktadır.
3. İleri üretim akımı içinde önerilen 5 araçtan üçüncüsü dijital üretimdir. Sanallaştırma teknolojileri
tüm üretim sürecinin sümule edilmesine fırsat vererek dijital fabrikaların kurulmasına olanak tanımaktadır. Diğer yararlarının yanısıra, dijital sümülasyon mühendislere fabrikaların düenlenmesini
optimize etme olanağı sunarak zaman ve emek
tasarrufu sağlamakta, üretim sürecinde hataların
belirlenmesinde ve giderilmesinde yardımcı olmaktadır. Tüm montaj hatlarının göreli düşük maliyetle farklı mekanlarda kopyalanmasını olanaklı
hale getiren teknikler kullanılabilmektedir.
4. Endüstriyel internet ve esnek otomasyon. Üretime ilişkin donanımların birbirlerine bağlanarak
birbirleriyle konuşmaları veya iletişim kurabilmeleri ve sensörler tarafından üretilen verilere dayanarak üretimi otomatik olarak ayarlayabilmektedir.
5. Katmanlı üretim. Additive manufacturing olarak
İngilizce’de kullanılan bu ifadenin additional kelimesini katmanlı olarak Türkçe’ye çevirdik. Bu ileri
üretim aracına aynı zamanda üç boyutlu tasarım
teknolojisi denmektedir. Katmanlı üretim süreçleri dijial modellere dayanarak 3 boyutlu nesneler
üretebilmektedir. Bu tip süreçler bazı sanayi kollarında prototip üretebilmek için kullanılmaktadır.
Özellikle havacılık ve otomotiv parçaları ve tüketim maddeleri için uygulama alanlarının geliştiği
izlenmektedir.
Yazarlara göre söz edilen teknolojik çözüm yöntemleri
bugün için henüz çok yaygın değildir. Kısa vadede çok
büyük bir etki yaratmasını beklememek gerekir. Belki
önümüzdeki 5-10 yıllık dönem içinde işgücünün yerini alacak büyük tasarruflar elde edilmesine de olanak
sağlamayacaktır. Örneğin 3 boyutlu baskı teknolojisi
için malzeme biliminde gelişmeler devam etmektedir.
Ancak gelecekte üretim sistemi üzerinde etki yaratacağını beklemek doğru olacaktır.
21
Yeni Milenyumda İnovasyon |
İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış
Yeni Milenyumda İnovasyon |
22
İnovasyon Dünyasına
Bilimsel Pencereden Bakış
Tedarik Zinciri Yönetiminde Süreç
İnovasyonunun Rolü
Yard. Doç. Dr. Banu ÖZKESER
Tedarik zinciri, bütünleşik bir yapılanma şeklinde müşteri gereksinimlerini doğrudan ve dolaylı olarak karşılayan bütün kesimleri içerir. Başka deyişle, tedarik
zinciri yönetimi, bir ürünün arzında farklı görevleri
olan firmaların özgün kabiliyetleri ve kritik iş süreçlerinin tedarik zinciri boyunca bütünleşik yönetim yoluyla performansı arttırmayı, yapısal ve operasyonel
belirsizliği azaltmayı ve sonuç olarak şirketler arası
rekabetten tedarik zincirleri arası rekabete geçmeyi
hedefleyen bir stratejik çalışma modelidir. Dolayısıyla, bir tedarik zinciri imalatçı ve tedarikçilerin yanı sıra
taşıyıcıları, depoları, perakendecileri ve müşterileri de
kapsar. Bu kesimler müşteri ihtiyaçlarını karşılamak
üzere çeşitli fonksiyonları yerine getirir.
Tedarik zincirinde yer alan her firma, zincirin rekabet
gücünü arttırmak amacıyla gerekli çabayı göstermek
zorundadır. Bilimsel literatürde yapılan araştırmalar;
tedarik zinciri yönetimi (TZY) uygulamasının üç ana
hedefi olduğu üzerinde odaklanmıştır. Bunlar;
1. Zincirin stoklarının yatırımının azaltılması
2. Düşen sipariş döngü süresi ve artan stok ulaşılabilirliği yanında; müşteri hizmetlerinde artış sağlanması
3. Dağıtım kanalının müşteri değeri yaratması için
rekabet avantajı sağlanması
Bu üç ana hedefte de yer aldığı üzere, tedarik zincirinin her faaliyetinin alt yapısında müşteri kavramı ve
buna senkronize olarak da inovasyon yer almaktadır.
Rekabet koşullarında firmalar sahip olduğu tüm fonksiyonlarını geliştirmek zorunda oldukları için, inovasyon bu bağlamda tedarik zinciri yönetimini direk olarak etkilemektedir. Tedarik zinciri ortaklarının ulaşmak
istedikleri nokta aynı olup, “müşteri”dir.
Etkin yönetim ve modelleme ile de inovasyon dünyasında daha fazla paya sahip olmak mümkündür. Böylece inovatif faaliyetler ile olumlu geri dönüşümler rekabet avantajı sağlayacaktır. Zincir yönetiminde yenilikçi
süreçler de elbette değişim göstermektedir. Teknolojik koşullara uyarlanabilen esnek bir tedarik zinciri ile
sürekli değişim döngüsü içinde başarılı olmak mümkündür. Özellikle, zamanında teslimat hususunda dar
boğaz noktaların belirlenmesi, ürün hammaddesinde
kaynak planının etkinliği zincir performansını arttıran
parametrelerden olup, sonucunda müşteri memnuniyetini etkileyecek bir yapının temelini oluşturmaktadır.
İş stratejisi oluşturulurken buna uyumlu şekilde tedarik zinciri yönetiminin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Başarılı bir tedarik zinciri yönetimi ile maliyetler
azalarak rekabet gücü artacaktır. Strateji tamamen
müşteri odaklı olup, işletmeler müşterileriyle sürekli
ve dinamik olarak etkileşim içinde olmak zorundadır.
Önemli olan sadece şirketler arası rekabette değil, şirketlerin bulundukları tedarik zincirleri arasındaki reka-
bette de başarılı olmalarıdır. Kendi tedarik zincirlerini
en etkin, ekonomik ve verimli bir şekilde modelleyenler ve yönetenler hiç şüphesiz daha fazla oranda sektörde pay almaktadır. Etkin bir TZY, işletmenin süreç
inovasyonuna ilişkin faaliyetlerini olumlu bir yönde
etkileyecek; daha fazla müşteri memnuniyeti, daha
etkin ve verimli olmayı sağlayacak, istikrarlı büyümenin yolunu açacaktır.
Buna ek olarak pazar yönelimi de tedarik zinciri yönetiminin uygulanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Öncelikle bir firmanın pazar yönelimi içinde, tedarik zinciri ilişkilerini oluşturmak, korumak ve
geliştirmek için gereken tüm pazar verileri toplanır ve
saklanır. Örneğin bir firma müşteriler, tedarikçiler, rekabetçiler, sosyo-politik çevre ve teknolojik gelişmeler hakkında bilgi sahibi olacağından, “hangi tedarik
zinciri müşteri ihtiyaçlarına en iyi şekilde yanıt verir?”,
“Tedarik zinciri yönetimini takip eden amaçlar ne olmalı?” gibi sorulara rahatlıkla cevap verebilecektir.
Bununla birlikte, pazar yönelimi, TZY içindeki inovasyon uygulamasının dolaylı olarak ilişkisel pazarlama
çerçevesinde yapılmasına da zemin hazırlar. Kurumsal
iletişimler arasındaki yakın, uzun vadeli ilişkiler, te-
darik zinciri yönetiminin uygulanması için gerekli firmalar arası işbirliğini teşvik eder. İlişkisel pazarlama;
sistematik gelişim gösteren ortak bir amaç doğrultusunda çalışan bir iş ilişkisine dayalı firmalar arası bir
beraberliğe dayanır. Dolayısıyla tedarik zinciri üyeleri
arasındaki bu yakın ve uzun vadeli ilişkilere ek olarak
ilişkisel pazarlamanın uygulanması firmalar arası inovatif işbirliğini de destekler. Özetle; pazar yönelimi,
firmaları TZY uygulaması için olumlu yönde ve dolaylı
olarak etkiler.
İlişkisel pazarlama müşteri sadakatinin sağlanmasında vazgeçilmez bir pazarlama anlayışı olarak kabul
edilmektedir. Günümüz işletme yönetiminin temel
problemi işletmenin kârlı bir biçimde büyümesi aynı
zamanda da müşterilerin, girişimcilerin, ortakların,
aracıların, tedarikçilerin ve kamuoyunun beklentilerini karşılamasıdır. Müşteriler için beklentileri karşılayan ürün ve hizmetler; girişimci için kâr, aracılar için
kazanç, tedarikçiler için düzenli, sürekli ve kârlı bir işbirliği sağlanırsa sürdürülebilir bir iş modeli yaratmak
mümkün olabilir.
©Her hakkı saklıdır.
23
Yeni Milenyumda İnovasyon |
İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış
Yeni Milenyumda İnovasyon |
24
İnovasyon Dünyasına
Bilimsel Pencereden Bakış
Hizmet Sektörü ve İnovasyon
Selçuk KARAATA
Modern Ekonomi ve Hizmetler:
Hizmet sektörü ekonomik faaliyetler içinde büyüyen
bir paya sahiptir. Gelişmiş ülkelerde toplam üretimin
¾’üne yakın bir bölümü hizmetler sektörü tarafından
gerçekleştirilmekte. Gelişmekte olan ülkelerin pazar
ekonomisi koşullarına dönüşümü esnasında da hizmetler
sektörüne doğru bir kaymanın gerçekleştiği izlenmekte.
Hizmetler sektörünün içinde bulunduğu ortamın koşulları,
küreselleşme ve daha fazla dışa açılma akımlarıyla değişime
uğramakta. Deregülasyon, yani düzenlemelerdeki
liberalleşme bazı hizmet türlerinde rekabetçi bir baskının
oluşmasına neden olmakta. Teknolojideki ilerlemeler
ticaret yapılabilirliği artırırken, yerelden uzaklaşma
izlenmekte, bazı hizmet faaliyetlerinin göreli düşük
maliyetli ülkelere doğru kaydığı görülmekte.
Hizmetler sektöründeki gelişmeler büyük ölçüde verimlilik
artışına neden olmaktadır. Bu sonuca ulaşmanın ana
nedenleri arasında hizmetlerdeki gelişmelerin yeni faaliyet
türlerinin ve iş modellerinin gelişimi için kritik bir girdi
özelliği taşımasıdır. Özellikle bilişim teknolojileri, imalat
sektöründe örgütsel inovasyon yeteneklerinin gelişmesi
üzerinde doğrudan etki yaratmaktadır.
Hizmetler sektörünü ülkeler arasında karşılaştırdığımızda
verimlilik düzeylerinde önemli farklılıklar olduğu
gözlenir. Bu farklılığın bir bölümü ülke özelinde hizmetler
sektörünün hangi tür alt-sektörlerden oluştuğuna ilişkin
farklılıktan kaynaklanır. Düşük miktardaki inovasyon ve
bu paralelde düşük düzeydeki verimlilik artışı ekonomik
dinamizm üzerinde olumsuz etki yaratabilir.
Ana faaliyet konusu imalat olanlar da dahil olmak üzere
şirketler kesimine baktığımızda ise, hizmetlerin şirketlerin
rekabetçi konumlarının belirlenmesinde önemli bir etken
olduğu görülür. Hizmetler ile imalat arasındaki sınır çok da
net değildir. Örneğin, bir ürünün değerini, o ürün ile ilgili
satış sonrası hizmetler de bir etken olarak belirler.
İmalat işletmeleri çoğu zaman hizmetlerin de üretiminde
yer aldıkları için, hizmetler sektörü için belirlenecek
olan politikaların ve düzenlemelerin bu sektörün özgün
sınırlarının dışına çıktığının bilincinde olarak yapılanması
gerekir. Özgün sınır derken, burada iki sektörün birbirleriyle
olan etkileşiminin önemini özellikle vurgulamak,
sınırlandırmanın çok da kolay olmadığını hatırlatmak
yararlı olacaktır.
Çok sayıda örnek olay incelendiğinde şu gerçekle
karşılaşıldığı görülür: başarılı inovasyonlar teknoloji temelli
ürünlerle yeni tip hizmetlerin bütünleştirilmesinden
oluşmaktadır. Bazı imalat işletmelerinin kendilerini
yeniden pozisyonladıkları, değer zincirinde daha üst
basamaklara çıkabilmek için hizmet sağlayan kuruluşlara
dönüştükleri izlenmekte.
Yatay bütünleşme-horizontal integration imalat firmaları
ve hizmet firmaları özelinde gözlemlenen dinamikleri
çerçevesinde bir bütünleşmenin olduğu ortada. Hizmet
firmalarının dağıtım zincirleri ile daha yoğun bir biçimde
bütünleştikleri; aynı zamanda imalat sanayinin de
ürünlerine eklemledikleri ek hizmetlerle daha fazla
katma değer sağlamaya dönük çalışmalar içinde olduğu
anlaşılmakta. Bütünleşik çözümler-integrated solutions
ismi verilen kavramın, bu iki sektör arasındaki çizginin
biraz daha incelmesine neden olduğu algılanmakta.
Pratik olarak bu gelişmenin geldiği konumu şu şekilde
özetlemek mümkündür:hizmetler ve üretim faaliyetleri
bütünleşmekte ve karmaşık zincirler-complex chains
halini almakta, bu karmaşık zincir sistemi ise müşteriye
değer katacak olanı sunmayı aramakta; ve böylece
bu tip ağyapıların-network rekabetçi pozisyonunu
güçlendirmektedir.
Hizmetleri diğer üretim alanlarından kesin çizgilerle
ayırmanın mümkün olmadığı gerçeği altında, hizmetler
sektöründe inovasyon (örneğin hizmetler sektörünün
kendi içinde) ile hizmet inovasyonu (hizmet yapısı-karakteri
taşıyan faaliyetlerde inovasyon) arasında bir kavramsal
farklılaştırmanın sıklıkla yapıldığı kabul edilmektedir. Ancak
pratikte veri eksikliğinin olması, diğer sektörlerdeki hizmet
fonksiyonlarının doğru bir biçimde analiz edilmesinin
önünde engeller yaratmaktadır.
Hizmetler sektöründe faaliyet gösteren işletmeler
sadece teknolojiyi kullananan ögeler olarak değil, aynı
zamanda gerçekten yenilik üretebilen unsurlar olarak
kabul edilmektedir. Bu genel bakış açısı ile, hizmetlerde
inovasyon ekonomik büyüme için anahtar girdi olarak
kabul edilmektedir.
Kaynak: Policy Options for Promoting Innovation in the
Services Sector,
United Nations Economic and Social Council, ECE,/
CECI/2010/5, 2010
25
Yeni Milenyumda İnovasyon |
İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış
Yeni Milenyumda İnovasyon |
26
Kişisel Gelişim Köşemiz
İnsanları Nasıl İkna Edebiliriz?
Yard. Doç. Dr. Banu ÖZKESER
Bir kişiyi ikna edebilmenin ardında yatan altı temel kural
vardır. Bunlar:
-Karşılık Verme İlkesi
-Adanmışlık ve Tutarlılık kuralı
-Toplumsal Kanıt kuralı
-Sevgi (Dost Hırsız) / Hoşlanma kuralı
-Otorite kuralı
-Azlık kuralı
Karşılık Verme: Bu kural insanı, bilinçaltında başka bir kişi
vesilesi ile sağlanan faydanın bedelini ödemesine yöneltir.
Mesela, bir kişinin özel bir günümüzü hatırlayarak göndermiş olduğu bir mesaj veya anlamlı bir hediye, kendimizi
özel hissetmemizi sağlar. O kişi ile ilgili de direk olumlu
duygular beslemeye başlarız ve kendisinin de özel bir zamanını kutlamak isteriz. Bilinçaltımız bizi bu şekilde yükümlü hissetmeye yönlendirir. Bu ilkeyle eş zamanlı olarak
insanın kendisini borçlu hissetme duygusu doğar ve gelişir.
Bu kural her toplumda örneklerle belirtilebilir. Takas mantığının özünde yer alır. Karşılıkta bulunma kuralının çok
etkili olduğu kaçınılmazdır. Aynı zamanda baskıcı ve beklenmeyen iyilikler yapılmasını da sağlar. Ama önemli olan
kuralı uygulamaya çalışanın niyetini anlamaya çalışmaktır.
Kötü niyetle yapılan yaklaşımlar olduğu gibi, iyi niyetli ve
karşılıklı beklemeden yapılmış davranışlar olabileceğini de
göz önünde bulundurmak gerekir. Karşılıklı geri adım atma
da benzer şekilde bir yaklaşımdır. Öncelikle talep edilen
kavramın büyük olması ile yola başlanır. Talep olumlu kabul görmez ise, daha küçük bir isteğin kabul edilme şansı
artar. Özetle, bir talebi yaptırma konusunda ikna etmek isterseniz, başarı olasılığını yükseltmenin yolu o kişiye önce
reddetmesi kuvvetle muhtemel daha büyük bir istekte bulunmanızdır. Bu talep reddedildikten sonra, hedefiniz olan
asıl isteğinizi yaptırabilirsiniz.
Adanmışlık ve Tutarlılık kuralı: Tutarlılık, kararlılık ve dürüstlüğün özünü oluşturur. Bir alternatif seçildiğinde bu
seçime uyumlu olarak kişiliğimiz psikolojik bir baskı meydana getirir. Bu baskılar alınan kararların haklı olduğunu
Her hakkı saklıdır, 30.09.2015
gösteren davranışlarla devam eder. Bir kararsızlık süreci
sonunda karar verilen alternatif yolun başarılı olacağına
daha çok inanılır. Çünkü kişi o yola kendisini yönlendirmiştir ve seçtiği alternatifinin başarılı olacağına daha çok
inanır. İnsanlar verdikleri kararlar ve düşünce-inançları
arasında bir tutarlılık olmasını ister. Bu uyumu sağlamak
için de ya kararlarını ya da inançlarını diğerine göre uyum
sağlayacak şekilde değiştirir. Dolayısıyla kişinin bir söz söylemesine etki edecek kadar ikna ettikten sonra belirttiği
cümleler kadar davranışları da aynı çizgide ilerler.
Toplumsal Kanıt kuralı: İnsan kararsız kaldığı ortamlarda
vereceği kararı başkalarının verdiği kararlara bakarak
belirlerler. Çoğu insan pek çok kararı alırken fayda zarar
konusunda detaylıca düşünmeksizin, başkalarının yaptığı
hareketlere bakarak aynısını tercih eder. Örneğin yürürken
bir grup kişi bir yöne bakıyorsa, biz de meraklanır bakarız.
Bu kişilerin yönelimlerine doğru bizim eğilim göstermemiz
anlamına gelir. Çoğu kişinin aldığı ürün aynı ise, biz de farklı
bir ürün tercihi yapmayız. Çünkü bilinçaltında herkesin
yanılması imkânsız olarak düşünürüz.
Bu davranışlar genelde toplumsal kanıt ilkesi olarak belirtilen bir etki silahıyla gerçekleşir. Bu ilke doğruyu anlayabilmek için seçilecek yolun, çoğunluğun doğru olduklarına
inandıkları şeye inanmak olduğunu vurgular. İlke özellikle
doğru davranışın nasıl olması gerektiğini belirleme sürecinde uygulanır. Bir davranışın doğruluk derecesi, başkalarının da uyumlu davranma derecesine bağlıdır.
Sevgi (Dost Hırsız) / Hoşlanma kuralı:
“Duygusal Banka Hesabına Yatırım: Hoşlanma/Sevgi”
Bilinen bir yönelim olarak, hoşlandığımız insanların taleplerine evet deme eğilimi içindeyizdir. Bu durum son
derece doğaldır ve şaşırtmaz. Kişiyi diğerlerine göre daha
“hoşlanılabilir” yapan kavramlar şu şekilde ifade edilebilir:
Benzerlik: Fiziksel olarak bize benzerlerden hoşlanırız.
Benzerlik ister düşünsel anlamda, ister yaşam biçiminde,
isterse kişisel özelliklerinde, ya da aile geçmişinde olsun
bu gerçek geçerliliğini korur.
Övgüler: Hakkımızda olumlu konuşanları daha çok sever,
söylediklerini daha çok dinler, fikirlerine daha çok itimat
ederiz. Bir kişinin bize karşı bir beğenme duygusu beslediği bilgisi, karşılığında beğenme uyandırmada gizemli bir
etkiye sahiptir. Böylece basit bir beğenme iddiası taşıyan
ifadelerle, bizden bir şeyler isteyen kişilere karşı olumlu bir
düşünce potansiyeli içinde oluruz.
Temas ve İşbirliği: Tanıdık gelen kavramlardan genelde
hoşlanırız. Buna ek olarak, öncesinde işbirliği içinde olan
ve aynı hedef doğrultusunda çalışmış kişilerde de genel
olarak pozitif bir etkileşim gelişmeye başlar.
Şartlanma ve Çağrışım: Olumsuz bir bilgi veren kişi kötü
şeyler çağrıştıran insanları simgeler. Biz daha çok iyi şeyler
söyleyen insanların söylediklerine inanırız. Shakespeare’in
de dediği gibi: “Kötü haber, getireni mahveder”.
Fiziksel Çekicilik: Toplum biliminde “Halo” ya da “Hale”
etkisi olarak adlandırılan kuram bize, bir kişinin olumlu
bir karakteristiğinin başkalarının o kişiye karşı bakış açılarını etkileyebileceğini söyler. Araştırmalar, görsel estetik
açısından güzel görünenler için otomatik olarak olumlu
nitelikleri yakıştırdığımızı göstermektedir. Dahası biz bu
kararları görsel çekimin süreçte oynadığı rolün farkında
olmadan alırız.
Otorite İlkesi: Toplum, otorite olarak gördüğü kişilerden
gelen mesajları daha kolay kabul etme taraftarıdır.
Ünvanlar: Temel bir otorite simgesidir. Teknik bir kitap alırken yazarın adının başına “Profesör” olması kararınızı etkileyebilir. Yapılan araştırmalarda yüksek unvanlı kişilerin
boylarının da unvanlarıyla aynı oranda yüksek algılandığı
ortaya çıkmıştır.
Dış Görünüş: Yolun ortasında duran ve size nereye gitmeniz gerektiğini gösteren kişinin trafik polisi olduğunu
düşünürsünüz. Takım elbise giymiş birinin kot pantolonlu birisine göre daha başarılı olduğunu ya da pahalı koşu
ayakkabıları giyen birisinin iyi koştuğunu düşünebilirsiniz.
Kullanılan giysiler ve eşyalar da otoritenin bir simgesi olabilmektedir.
Simgeler: Giysilerinizde, evinizde, internet sitenizde kullandığınız her türlü simge ve eşya insanlara sizin hangi
konularda otorite olabileceğiniz konusunda ipuçları verir.
Görünürdeki otoritenin acaba gerçekten bir uzman olup
olmadığı sorgulanmalıdır.
Azlık Kuralı: Kaybedebilme fikri, insanın karar vermesinde
büyük bir rol oynamaktadır. Az bulunan veya kaybedebileceğiniz şeyler kıymetlidir. Eğer bir meyve yılın belli bir
döneminde bulunuyorsa o süre içinde o meyveyi tatmaya
çalışırsınız. Yaşadığınız bölgeye çok önemli bir sergi kısa
bir süreliğine gelirse görmek isteyebilirsiniz. Buradaki ana
tema, kıt olan bir olguya sahip olmak için faaliyete başlamadığınız durumda tamamen kaybedebileceğinizdir. Potansiyel bir kayıptan kaçınma düşüncesi potansiyel kazançtan daha etkili görünmektedir. İnsanlar bir şeyi kazanmak
düşüncesinden çok o şeyi kaybetme düşüncesiyle motive
olmaktadırlar.
27
Yeni Milenyumda İnovasyon |
Kişisel Gelişim Köşemiz
Yeni Milenyumda İnovasyon |
28
Fikri Haklar Dünyası
TÜRKİYE’DE TASARIMLARIN TESCİLLE
KORUNMASINDA NEREDEYİZ?
Pelin GEZERYEL
Marka ve Patent Vekili – Bilirkişi – Öğretim Görevlisi
GEZERYEL FİKRİ HAKLAR VE DANIŞMANLIK
Türkiye’de tasarımlar, 1995 yılında kendi yasası yürürlü-
ulaşmıştır.
ğe girene kadar, Türk Ticaret Kanunu’nun Haksız Rekabet
larda yer alan tasarım
Hükümlerince, Fikir Sanat Eserleri Kanununa göre “Eser”
sayıları ise, 1995 yılın-
olarak ve sınırlı görsel ölçülerde marka tescili ile koruna-
da 3000’lere yaklaşır-
bilmekteydi.
ken, 2015 yılına gel-
Dünyadaki gelişmeler ve tasarımların korunmaya ihtiyaç
duyulmasıyla birlikte, Türkiye’de de yasal düzenlemeye
gidilerek, Türk Patent Enstitüsü’nün kuruluşuyla aynı tarih
olan, 27 Haziran 1995 tarihinde Endüstriyel Tasarımların
Korunması Hakkında 554 sayılı KHK ile korunmaya başla-
Başvuru-
diğimizde ise, bu sayı
on katından da fazla
bir sayıya çıkarak yaklaşık 40.000’lere ulaşmıştır.
mıştır. Önce, sayıları binli hanelerin başında olan tasarım
TPE, sadece yerli baş-
tescil başvuruları, ülkemizde önemi bilinmeye başladık-
vurulara değil, çok sayıda, yabancı başvuruya da ev sahip-
ça, yıllar bazında ciddi artışlara sahne olmuştur. 554 sayılı
liği yapmaktadır. Özellikle, Lahey Anlaşması’nın Cenevre
KHK’nın yürürlüğe girdiği 1995 yılında TPE, yaklaşık 1500
Metnine dâhil olduktan sonra, Uluslararası Tasarım Tescil
başvuruyu kabul ederken, 2015 yılında bu sayı 9000’lere
Başvurularında Türkiye’ye giriş yapan yabancı başvuruların
Yeni Milenyumda İnovasyon |
29
sayısında da, ciddi artışlar olmuştur. Bu haberler, ülkemizde tasarımların
ciddi yasal düzenlemelerle korunabildiğini ve üretici firmaların özgün tasarımlarını gönül rahatlığıyla, Türkiye piyasasına sokabildiklerini göstermektedir.
Tasarımları tescil ile korumanın öneminin anlaşılması, onlara hayat veren
tasarımcıların da, kendini geliştirmesine ve daha özgün tasarımlar ortaya
çıkarmasına cesaret ve olanak vermiştir. Bugün, TPE’nin Resmi Endüstriyel
Tasarımlar Bülteni’ne göz attığımızda, aynı sektörde, yüzlerce birbirinden
farklı tasarımlara rastlamamız mümkündür.
Tescil ile korunan tasarımlar, yaratıcısının kişiliğini yansıtırken, sahip olduğu firmaların da, güvenilirliğini artırmaktadır. Ülkemizde, Fikri ve Sınai
Haklara önem veren firmaların sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Bu artış, beraberinde, kaliteli ve özgün tasarımları da getirmektedir. Firmaların
kendi bünyelerinde oluşturdukları Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirilen
çalışmalar, birbirinden farklı ve kullanışlı tasarımları hayata geçirmektedir.
Hem ülkemizde hem de yurt dışında tasarımları ile anılan firmalar, aldıkları
ödüller ile bu tasarımlarını taçlandırmaktadırlar.
Yeni Milenyumda İnovasyon |
30
GÜNCEL
Zirve Üniversitesi’nde
4. Kariyer Zirvesi ve Sektör Buluşması
Banu ÖZKESER
Öğrencileri iş dünyası ile buluşturan
4. Kariyer zirvesi 29-30-31 Mart 2016
tarihlerinde Zirve Üniversitesinde
gerçekleşmiştir. Dergi editörlerimizden Yard Doç Dr Banu Özkeser’in de
aralarında bulunduğu ve alanlarında
yetkinliklere sahip çok sayıda konuşmacının yer aldığı kariyer zirvesine
yoğun bir ilgi gözlemlenmiştir. Yurtiçinde ve yurtdışında hem staj hem
de iş imkânları sunan bir içeriğe sahip
olması etkinliğe olan talebi önemli ölçüde etkilemiştir.
31.03.2016 tarihinde “İnovasyon ve İletişim” temalı seminerini sunan patent ve marka vekili Dr. Özkeser ise; iletişimin
önemi, öğrenen bir takım olma yolunda ipuçları ve inovasyonla markaların nasıl başarı hikâyelerini yazdıklarına ilişkin
bilgiler aktarmıştır.
Faaliyetlerinden
46th IUPAC WORLD POLIMER CONGRESS
(MACRO 2016)
17-21 Temmuz 2016, Haliç Kongre Merkezi, İstanbul
Web: http://macro2016.org/
28. ULUSAL KİMYA KONGRESİ
15-21 Ağustos 2016, Mersin Üniversitesi, Mersin
Web: http://kimya2016.org/
6th EUCHEMS CHEMISTRY CONGRESS
11-15 Eylül 2016, Sevilya - İspanya
Web: http://euchems-seville2016.eu/
PAINTISTANBUL & TURKCOAT KONGRE VE FUARI
Kongre: 22-23 Mart 2016, Gorion Otel, İstanbul
Fuar: 24-26 Mart 2016
İstanbul Kongre Merkezi 9-10-11 Salon, İstanbul
Web : http://www.turkcoat-paintistanbul.com/2016/kongre-hakkinda/
1. SU VE SU TEKNOLOJİLERİ FUARI
22-24 Mart 2016, Altınpark Expo Center, Ankara
Web: http://www.infofair.com.tr/FuarDetay-112-ankara-sutek-2016-1-su-ve-su-teknolojileri-fuari.html
GREEN AND SUSTAINABLE CHEMISTRY CONGRES
3-6 Nisan 2016 Berlin, Almanya
Web: http://www.greensuschemconf.com/
12nd NANOSCIENCE AND NANOTECHNOLOGY CONFERENCE (NANOTR-12)
03-05 Haziran 2016, Elite Hotel Darıca, Kocaeli
Web: http://www.nanotr12.org/
Yeni Milenyumda İnovasyon |
Türkiye Kimya Derneği
31
Yeni Milenyumda İnovasyon |
32
27th COLLOQUIUM OM HETEROCYCLIC CHEMISTRY (ECCH 2016)
3-6 Temmuz 2016, Amsterdam, Hollanda
Web: www.ecch2016.org
24th IUPAC INTERNATIONAL CONFERENCE ON CHEMISTRY EDUCATION (ICCE 2016)
15-20 Ağustos 2016 Kuching, Sarawak, Malezya
Web: http://www.icce2016.org.my/
27th NATIONAL, 15th INTERNATIONAL CHEMISTRY CONFERENCE - INNOVATION AND
SUSTAINABILITY
22-25 Ağustos 2016, Department of Chemistry , Universty of Malakand Pakistan
Web: http://uom.edu.pk/chemcon2016/index.php
10th INTERNATIONAL CONFERENCEAEGEAN ANALYTICAL CHEMISTRY DAYS (AACD
2016)
29 Eylül - 02 Ekim 2016, Çanakkale
Web: http://aacd2016.comu.edu.tr/
3rd INTERNATIONAL CONGRESS ON BIOSENSORS
05-07 Ekim 2016, Hacettepe Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Salonu, Beştepe, Ankara
Web: http://www.biosensor2016.hacettepe.edu.tr/
III. ULUSLARARASI TEMİZLİK, KİŞİSEL BAKIM ÜRÜNLERİ VE ÜRETİM TEKNOLOJİLERİ
SEMPOZYUMU VE SERGİSİ
3-5 Kasım 2016, Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi, İZMİR
Web: www.kmoetkinlik.org
28. Ulusal
Kimya
Kongresi
15-21 Ağustos 2016
Mersin Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü
MERSİN
www.kimya2016.org
TURKISH
CHEMICAL SOCIETY
MACR 2016
World Polymer Congress Istanbul 17-21 July
46th IUPAC
WORLD POLYMER CONGRESS
July 17-21, 2016
VENUE / Halic Congress Center
Halic Congress Center
Istanbul / Turkey
Symposium topics for MACRO 2016
1.
Recent Developments in Polymer Synthesis
3.
Macromolecules & Nanotechnology
2.
4.
5.
6.
GALA DINNER / Galatasaray Island
An island between two continents.
7.
8.
9.
Polymer Characterization by New and
Combined Techniques
Macromolecules in Biotechnology &
Medicine
Energy, Optics, & Optoelectronics
Polymer and Polymer-Based Membranes
Smart and Functional Polymers
Renewable Resources and Biopolymers
Polymer Engineering, Processing, and
Characterization
10. Polymer Physics
11. Polymer Education
12. Industrial Polymers
13. Porous Polymer and Gels
14. Modeling and Simulation of Polymers
macro2016.org
TURKISH CHEMICAL SOCIETY
Halaskargazi Caddesi No.:53 D.:8
Uzay Apt. Harbiye / İstanbul / Turkey
Phn. : +90 212 240 73 31
Fax: +90 212 231 70 37
E-mail: [email protected]
CONGRESS SECRETARIAT
Halaskargazi Cad. Tavukçu Fethi Sok. Köşe Palas Apt.
No:28/3 Osmanbey - Şişli - İstanbul / TURKEY
Phn.: +90 (212) 296 66 70
Fax: +90 (212) 296 66 71
E-mail: [email protected]
www.brosgroup.net
TÜRKİYE
KİMYA DERNEĞİ
Kuruluşu: 1919
i
yen
m lenyumda
novasyon
ISSN : 2458-844X
www.yenimilenyumdainovasyontkd.com
Download