i yen m lenyumda novasyon yenimilenyumdainovasyontkd.com Yıl:1 / Sayı:2 / Nisan 2016 Üç ayda bir yayınlanır. TÜRKİYE KİMYA DERNEĞİ Kuruluşu: 1919 Derginin Künyesi Dergi Sahibi Türkiye Kimya Derneği Adres: Halaskargazi Caddesi No.:15 (Eski no:53) D.:8 Uzay Apt. Harbiye / İstanbul Tel : 0 212 240 73 31 / GSM: 0 544 422 19 88 / Faks: 0 212 231 70 37 E-posta: [email protected] Editörler Selçuk KARAATA & Banu ÖZKESER Yayın Periyodu Üç Ayda Bir Web Tasarımı Hasan KÜÇÜK (Bros Group) Kapak Tasarımı Banu ÖZKESER, Hasan KÜÇÜK (Bros Group) Dergi İçerik Tasarımı Hasan Küçük (Bros Group) Dergi web sitesi www.yenimilenyumdainovasyontkd.com ISSN : 2458-844X Bu dergide yer alan yazılardaki fikirlerden sahipleri sorumludur. Türkiye Kimya Derneği hiçbir koşulda sorumlu tutulamaz. Dergideki bilgilerin, haberlerin ve fotoğrafların telif hakları, haberin altında belirtilen web sitesine ve/veya kaynağına aittir. Teşekkür İkinci sayımızın yayınlanmasında emeği geçen herkese, desteklerinden dolayı özel teşekkürlerimizi iletmek isteriz. Saygılarımızla, Banu Özkeser & Selçuk Karaata İÇİNDEKİLER Editörlerden3 Yeni Ufuklar, Yeni Bir Vizyon 5 • Liderlikte Rol Model, Melek Yatırımcı ve Stratejinin Sözlüğü’nü yazan kişi: Mehmet Buldurgan • Girişimciliğin alfabesini yazan bir eğitim holdingi: Gündoğdu Holding İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış 15 • Sağlık Bilimlerinde Ar-Ge Süreci Hasan Basri Savaş • Ar-Ge Nerede? Banu Özkeser • İleri Üretim Neden Verimliliği Artıracak Bir Güç Olarak Karşımıza Çıkacaktır? Selçuk Karaata • Tedarik Zinciri Yönetiminde Süreç İnovasyonunun Rolü Banu Özkeser • Hizmet Sektörü ve İnovasyon Selçuk Karaata Kişisel Gelişim Köşemiz 26 • İnsanları Nasıl İkna Edebiliriz? Fikri Haklar Dünyası 28 • Türkiye’de Tasarımların Tescille Korunmasında Neredeyiz? Güncel30 Türkiye Kimya Derneği Faaliyetlerinden 31 10binlere 10binlerce teşekkür İlk sayıyı okuyanlar hatırlayacaktır; inovasyon temalı bir dergimiz olduğundan, bu manifestodaki inovasyonun da kaçınılmaz olduğundan bahsetmiştik. Hatta bu konuda ısrarcı olduğumuzu ve sizlerle şekillendirerek dinamik bir içerik sunacağımızı da eklemiştik. Mutluyuz, çünkü planlarımıza uygun bir şekilde aksiyonlarımız da gerçekleşmeye devam ediyor. Dergimizin ISSN numarasını almamızın ardından, şimdi de ulusal ve uluslararası indekslerdeki yerimize ulaşmanın eforunu göstermekteyiz. Heyecanlıyız, çünkü sizlerden halâ olumlu geri bildirimler geliyor. Hemen hemen dergimizin her sayfası ile ilgili alıntılama olması bu heyecanımızın katlanarak artmasına vesile oluyor. Motivasyonumuz, her geçen gün ivmeli bir şekilde artıyor. Gururluyuz, çünkü okurlarımız 10.000’lere ulaştı. Türkiye Kimya Derneğinin ve dergimizin sosyal medya hesapları üzerinden yapılan paylaşımlarda, bu bilgi aktarımına katkıda bulunduğumuz için kıvanç duyuyoruz. Mutluluğumuzu, heyecanımızı ve gururumuzu bizimle paylaşan 10 binlere, 10 bin kere teşekkür ediyoruz. Dediğimiz gibi burası sizin yeriniz, sizin derginiz… Banu ÖZKESER – Selçuk KARAATA Yeni Milenyumda İnovasyon | Editörlerden 3 Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon Liderlikte Rol Model, Melek Yatırımcı Ve Stratejinin Sözlüğü’nü yazan kişi Mehmet Buldurgan Bize kendinizden bahseder misiniz? Kariyer haritanız, üst düzey yönetici olarak yer aldığınız çalışma hayatınızla ilgili bilgi verebilir misiniz? Öncelikle kariyer haritamı belirleyen ana faktörün eğitim düzeyinde okuduğum Türkiye’nin en iyi okullarının katkısının çok fazla olduğunu düşünmekteyim. Sırasıyla Tarsus Amerikan Koleji orta bölümü, Ankara Fen Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdiğim zaman kendimi hızla önemli işlere hazırlayacağımı düşünerek iş hayatına girdim. Bana has yüksek sorumluluk duygusu ile de çalışmaya başlayınca şimdiki moda tabir ile kurumsal / şirketiçi girişimci (intrapreneur) olarak çalıştığımı gördüm. Bir arkadaşımın belirttiği gibi hissem olmadan hissedar gibi çalışıyordum. Bu da bana kariyer yolculuğumda çok fayda sağladı. Türkiye’de önemli bir ilk için imza attınız. Melek yatırımcı ağı olan Şirket Ortağım portalini kurdunuz. Melek yatırımcılık nedir ve bu hikâye nasıl doğdu? 2013 yılında Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanan Melek Yatırımcılık ekosistemine mevcut oyuncular dışında sonradan katılan ilk Akredite Ağ olan Şirketortağım Melek Yatırımcı Ağını şu anda 6 ortaklı ve güçlü bir kurumsal yapı ile yönetmekteyiz. Türkiye’nin geleceğinde yenilikçi, yaratıcı, inovatif, parlak fikirlerle yapılan girişimciliğin alacakları “Akıllı Para” tabir ettiğimiz Melek Yatırımlarla çok önemli gelişmeler sağlayacağını düşündüğüm için bu konuda çalışmalarımı sürdürüyorum. Yeni Milenyumda İnovasyon | Mehmet Buldurgan 5 Yeni Milenyumda İnovasyon | 6 Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon... Bize biraz da MBCO strateji danışmanlık firmanızdan ve faaliyetlerinizden bahseder misiniz? MBCO Strateji ve Danışmanlık A.Ş. de Melek Yatırımcılık dışındaki işlerim devam etmekte. İki ana kulvarda çalışmalarım var. Birincisi KOBİ’ ler için (SME) Şirket Evlilikleri (M&A) Danışmanlıkları yapmaktayım. İkincisi ise Yönetim Kurullarında Bağımsız/Profesyonel (NED) Yönetim Kurulu Üyelikleri ve Yönetim Kurulu Danışmanlıkları yapmaktayım. Orta ölçek şirket evliliklerinin son derece bakir olduğu ve daha çok gelişeceğine dair bir öngörüm var. Ancak şirketlerimizin de evlilik için düzgün çeyiz hazırlamaları şart. Bu konuda maalesef çok eksik var. Genç girişimcilere önerileriniz nelerdir? Genç girişimcilere öncelikli önerim kendilerini iş dünyasına iyi hazırlamalarıdır. Bu yüzden çok çalışmalı, dünyayı yakın takip etmeleri, yenilikçi, yaratıcı ve inovatif fikirlerini hayata geçirebilmek için tutkuyla girişimlerine sahip çıkmalarıdır. Sizce bir firmanın strateji yol haritasını nasıl belirlemesi gerekir? Stratejik hatalarla maalesef çok karşılaşmaktayım. Öncelikle şirketlerimizin en çok yaptığı hata şudur; işler iyi iken yani başarı eğrisinin en tepesinde iken yeni bir stratejik adım atmak hiç akıllarına gelmez. Ne zaman işler kötüye gitse aman bir ortak bulsak telefonları gelir. Halbuki yeni bir stratejiyi en tepe noktasında geliştirmek şarttır. Türkiyede şirketlerin çoğunun yönetim kurullarında strateji tartışmadığını sadece günlük işlerle yetindiğini gördüm. Sayın Mehmet Buldurgan’a değerli zamanını ayırdığı için çok teşekkür ederiz. Yeni Milenyumda İnovasyon | 7 Genç girişimcilere öncelikli önerim kendilerini iş dünyasına iyi hazırlamalarıdır. Bu yüzden çok çalışmalı, dünyayı yakın takip etmeleri, yenilikçi, yaratıcı ve inovatif fikirlerini hayata geçirebilmek için tutkuyla girişimlerine sahip çıkmalarıdır. Yeni Milenyumda İnovasyon | 8 Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon Gökhan Gündoğdu , Gündoğdu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Girişimciliğin alfabesini yazan bir eğitim holdingi: Gündoğdu Holding 9 Yeni Milenyumda İnovasyon | Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon... Gündoğdu’nun marka yolculuğu nasıl başladı? Bu yolculuğa Adana’da, 1988 yılında 86 kişilik bir okul olarak başladık. İçinde bulunduğumuz 2016 yılı itibariyle de 28. yılını kutlayan Gündoğdu, binlerce mezun vererek çok sayıda aile ile de bu yolda yürüme şansı yakaladık. Kısaca, bugünkü 25.000 kişilik Büyük Gündoğdu Ailesinin temelleri 1988’de atıldı. Sadece Adana değil, Türkiyede büyük ilk’lere imza attınız. Bunlardan biraz bahseder misiniz? Tüm Dünyada kültür ve ülke sınırlarından bağımsız eğitim sistemleri yeniden yapılanmaktadır. Bunun temelinde ise, sanayi toplumundan bilgi toplumuna doğru değişim yatmaktadır. Başka deyişle, 1950-1960’lı yılların ihtiyaçları ile 2000’li yılların ihtiyaçları arasında çok temel farklar bulunmaktadır. Bunun için, hep “Acaba önümüzdeki 50 yıl ve bu süre içinde eğitim kurumları nasıl şekillenecek?” sorusunu sorarak ilerledik. Bu alanda, dünya çapında çok sayıda örnekleri ziyaret etme fırsatımız oldu. Gördüğümüz örnekler ile kullandıkları sistemlerde, bizim inandığımız ve 50 yıl sonraya çözüm olabilecek bir modele rastlamadık. Sonrasında, “böyle bir model yoksa bu modeli biz oluşturabilir miyiz?” sorgulamasını yapmaya başladık. Bu süreç içinde aklımıza, “0-18 yaş arasına odaklanan ve bir ailenin eğitim anlamında tüm ihtiyaçlarına cevap verebilen, çeşitli gelir düzeylerine hitap edebilen, bir eğitim hizmet holdingi yaratma” fikri geldi. Bu hizmet holdingini yaratmak üzere de çalışmalara başladık. Yeni Milenyumda İnovasyon | 10 Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon... “Okul” mantığı gördüğünüz üzere, 1950’den 2000’li yıllara uzanan büyük bir farklılık göstermektedir. Bunlar da beklentileri karşılamamaktadır. Çocuğun okulda yediği yemeğin kalitesi, güvenli bir şekilde servisle okula geliş gidişinin sağlanması da günümüz okul mantığında önemli yere sahiptir. Aileler, hafta içi okul hayatı ile dolu olan çocukların hafta sonu neler yapabileceği konusunda da okullardan beklenti içindedirler. Müzik, sanat, spor gibi çocuklarının kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak herhangi bir alanda eğitim almasını talep etmektedirler. Bundan yaklaşık 40-50 yıl öncesinde, aileler çocuklarını ilkokula gönderir ve yapması gereken tamamlanmış olarak kabul edilirdi. Bugün itibariyle, çocukların annesi ve babası muhtemelen çalışmakta olup, eğitim düzeyleri geçmişle kıyaslandığı zaman çok daha ileridedir. İşin ilginç tarafı ise, anne, annesinin geçmişteki anneliğini; baba ise aynı şekilde kendi babasının babalığını hatırlamaktadır. Yol yürürken ise, ebeveyn batılı olmaya çalışırken, kendi değerlerinin de farkında değildir. Tüm bu olguları bir araya getirdiğimiz zaman, birden çok yapılması gereken görev karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle, tam zamanlı iyi bir okul eğitimi verilmesi gerekir. Bunu gerçekleştirmek için de Milli Eğitim Bakanlığı ile High scope, Montessori, Eaquals, Early years, Council of International gibi vakıflarla hem akreditasyon hem kalite sistemleri açısından evrensel bütünlük sağlanması kaçınılmazdır. Çocuğun başka çocuklardan önde olabilmesi için bunlara ek olarak; entelektüel vatandaş programı, yurdum benim kampüsüm gibi programlarla zenginleştirilmesi gerekir. Ayrıca değerler eğitimi verilmesi, özgüven aşılanması, vatandaşlık bilincini kazanması ve çocuğun dünyayı doğudan batıya, kuzeyden güneye yadırgamaması da bu çerçevede yapılması beklenenlerdir. Tüm bu beklentileri bir araya getirdiğimizde, know-how transferini gerçekleştirmiş, lider markalarla işbirliği yapmış bir eğitim hizmet holdingi kurma düşüncesi doğmuştur. En güçlü olduğumuz Çukurova bölgesinde, Çukurova odaklı yolumuza devam planımız bulunmaktadır. Çok sayıdaki projelerimiz içinde Uluslararası Çocuk Üniversitesi, Türklerin yaptığı Dünyanın en büyük 3-6 yaş arası ön okuludur. İkinci bir örneği bulunmayan bu projemiz, memleketimizde her anlamda övünebileceğimiz önemli bir modeldir. British Swim School ile bebeklere yüzme öğretme, Eaquals, Council of International ile işbirlikleri önemli ilklerimizdir, ama en önemli ilk “Eğitim alanında 0-18 yaş grubu ihtiyaçların karşılanmasına yönelik organizasyon kurma” fikrinin kendisidir. İşin en güzel boyutu, bu fikrin dünyada çok olumlu algılanması ve geri bildirim alınması olmuştur. Çok sayıdaki girişimcilik projelerinizden Uluslararası Çocuk Üniversitesini (UÇÜ) ele alalım. UÇÜ denilince aklımıza girişimciliğin alfabesi geliyor. Uluslararası Çocuk Üniversitesi bir çocuğa neler kazandırır, farklı kılan nedir? Adana Genç İş Adamları Derneği tarafından yakın geçmişte “Yılın Genç Girişimcisi” ödülünü aldınız. Evet, bu spesifik ödül “Uluslararası Çocuk Üniversitesi” ile alınmıştır. Aynı yıl, İtalyanın Sanremo kentinde, Sanremo halkı tarafından Uluslararası Çocuk Üniversitesi, “Global Education” ödülü de almıştır. “Uluslararası Çocuk Üniversitesi” bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğumuz en zor projedir. Bu alanda yurtdışında ziyaret ettiğimiz birçok yerdeki standartlar bizim hayallerimizden, Uluslararası Çocuk Üniversitesinden, çok uzaktaydı. Konunun A’dan Z’ye tamamen farklı bir bakış açısıyla ele alınması gerekiyordu. Çünkü çocuk standartları, sanayi toplumu standartlarına göre geliştirilmişti. Ancak, çocuğun işinin oyun olduğunu ve bunun için doğru tasarlanmış alana ihtiyacı olduğu gerçeği ön planda tutulmalıydı. 1990’lı yıllarda Nobel ödülü alan iktisatçı Mr. Heckman’ın savunmasında, “toplumlar gelirlerinin büyük bölümünü yükseköğretime harcamakta olup, bunun tehlikeli olduğu; hâlbuki 0-6 yaş arası harcanan her 1 dolar kaynağın topluma 14 dolar olarak geri döndüğü” kanıtlanmıştır. 11 Yeni Milenyumda İnovasyon | Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon... Yeni Milenyumda İnovasyon | 12 Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon... Halen günümüzde elli kişilik kapasiteli bir anaokulu için yüz metrekarelik bir alan talebinin olması, çocuğun bilinçaltında okula karşı korku geliştirmesinin de başında gelir. Unutulmaması gereken nokta, çocuk standartları gereğince doğru oyun alanı tasarlamaktır. İlk aşamada, bu yapılmamış standardı gerçekleştirme zorluğunu ciddi boyutta yaşadık. Çünkü olmayan bir standardı icat ederek bu girişimcilik projesine başladık. olarak düşündük. Uluslararası arenada Türklerin kazandırdığı örnek bir proje olmasından dolayı, “Uluslararası Çocuk Üniversitesi”nde karar verdik. Bu okulun sahibi öğrenciler ve velilerdir. Sabit kıymet yatırımı, öğretmenler, veliler ve Adana için tamamen yeni olan bu proje için pek çok sayıda risk faktörü vardı. Ancak gerçekten başarılı olduk ve inanıyorum ki, tarihte bu alanda yapılmış en büyük proje olarak yer alacaktır. Adının neden Uluslararası Çocuk Üniversitesi olması ile ilgili de bilgi vermek isterim. Bu projeyi isimlendirme konusunda da detaylı Gündoğdu Okulları, sosyal sorumluluk alanında da duyarlı olması ile bölgede önemli bir aktör oldu. Bize sosyal sorumluluk projelerinizle ilgili bilgi verebilir misiniz? Çalışma arkadaşlarımızla birlikte yönetime geçtiğimiz 12 yıldır sosyal sorumluluk alanında fark yaratmaya çalışıyoruz. Türkmen köylerine yardım kampanyaları, halk kütüphanesi kurulması, cami ve aşevi inşaatı, kıyafet ve kitap destekleri, kadın hakları destekçiliği, hayvan haklarını koruma, sivil toplum örnekleri ile işbirlikleri konusunda hep aktif olarak yer aldık. Çünkü biz okulun topluma ait olduğunu en başından bugüne kadar vurgulamaktayız. Temel mantığımız, siz olduğunuz sürece biz varız. Bu yüzden biz her zaman bunun adına “25.000 kişilik Büyük Gündoğdu Ailesi” diyoruz. En büyük hayalimiz, değerlerine bağlı, evrensel ve aynı zamanda milli bir eğitim kurumu inşa etmektir. Bu konuda da ekibimiz, mezunlarımız ve velilerimize verdikleri destekten dolayı çok teşekkür etmek isterim. 13 Yeni Milenyumda İnovasyon | Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon... Unutmamalıyız ki, üç tane 1 rakamı bir araya gelince 3 değil, 111 elde edilir. Gündoğdu ailesinde çalışan herkes çok mutlu. Bunu nasıl başarıyorsunuz? “Bir konuda nasıl başarılı olunabiliyor” sorusunu çok düşündüm ve kapıma şunu yazdım, “İradeKuvvet-Cesaret 111”. Önce bir iradenin nasip olması ve ardından da kuvvetin bunu takip etmesi gerekiyor. Cesaret ile de şekillenerek nihai haline geliyor. Bu noktada liderleri bekleyen iki yol var. Birincisi “ben” yolu ve kişinin her şeyi kendisinin başardığına inanmasıdır. Diğeri de “biz” yoludur. Benim bu konuda her daim söylediğim, ne kadar az ben o kadar çok biz demek gerektiğidir. İnsanları ayırt etmeden, yadırgamadan, eksik aramaksızın; insanları merkeze alan ve samimiyetle gayret edilen bir organizasyon olmak için varız. Bu süreçte de ekibimiz ve velilerimiz arasında değerlere ihanet etmeden saygı çerçevesinde ilerlemek durumundayız. Çünkü velilerimizin hak ettiği saygıyı bizden görürken aynı ölçüde Gündoğdu ekibi de bu saygıyı hak eder. Her öğrencimiz bizim için tek başına ayrı bir değer taşır. Adana Gündoğdu okulları, öğrencilerimize, velilerimize kısaca toplumumuza aittir. Yeni Milenyumda İnovasyon | 14 Yeni Ufuklar Yeni Bir Vizyon... Gelecekteki yeni projeleriniz nelerdir? En büyük projemiz çok yakında Gündoğdu okullarının halka arz edilmesidir. Gündoğdu ailesi olarak; çalışanlarının, öğretmenlerinin, velilerinin hissedar olarak söz sahibi olduğu bu model ile bence yine bir ilke adım atacağız. Böylece Türkiye’de halka arz edilmiş ilk eğitim kurumu olarak tarihe geçeceğiz. Adana’da ayrıca 10.000 öğrenci seviyesine gelmeyi hedefliyoruz. 40 anaokulu ve Uluslararası Şehir Üniversitesi olarak da yeni oluşum planlarımız bulunmaktadır. Sayın Gökhan Gündoğdu’ya zaman ayırdığı için çok teşekkür ederiz. SAĞLIK BİLİMLERİNDE Ar-Ge SÜRECİ Hasan Basri SAVAŞ, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı. Isparta. Türkiye. [email protected] Özet Abstract Ar-Ge harcamaları ve yenilik için ayrılan bütçe ile There is a significant association between technoprenurship teknolojik gelişme ve ekonomik büyüme arasında anlamlı and R & D finance and the budget designated for bir ilişki bulunmaktadır. Akademik kariyer ve ekonomik technological innovation and economic growth, It is kazanç için teknogirişim önemlidir. Sağlık bilimlerinde Ar- necessary for academic careers and financial gain. There Ge’nin, toplumsal faydaları ve ülke ekonomisine katkıları is no domestic production in many areas related to health büyüktür. Sağlık bilimleri ile ilgili birçok alanda yerli üretim sciences. R & D in health sciences, social benefits has made yoktur. Pazarın büyüklüğü ve yerel üretici eksikliği, sağlık an outstanding contribution to the country’s economy. The bilimlerini Ar-Ge’de önemli bir fırsat olarak karşımıza lack of local manufacturers and available huge market size, çıkarmaktadır. Sağlık bilimleri alanı birçok kurum ve kuruluş health sciences R & D will be an important opportunity for için desteklemede öncelikli alanlar arasındadır. Bu sebeple us. The health sciences are among the priority area which somut ve parlak Ar-Ge iş fikirlerinize destekçi bulmak, needs the support of many agencies and organizations. For başka alanlara göre sağlık bilimlerinde çok daha kolaydır. this reason, concrete, and brilliant R & D to find supporters Keşfedilmeyi, transfer edilmeyi, geliştirilmeyi bekleyen for the business idea, it is much easier compared to other büyük bir pazarı oluşturan sağlık bilimleri alanında çok areas in the health sciences. We hope to increase the çalışarak insanlığın refahını arttırmayı ümit ediyoruz. welfare of humanity efforts by hard-working, exploration, Bu makalede sağlık bilimlerinde Ar-Ge’nin ilk adımları transformation in health sciences constitutes a huge market anlatılmıştır. waiting to expand. This paper explains the first steps of R & Anahtar Kelimeler: Sağlık bilimleri, Ar-Ge, inovasyon, teknogirişim. D in health sciences. Key Words: Health Sciences, R & D, innovation, technopreneurs. Yeni Milenyumda İnovasyon | İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış 15 Yeni Milenyumda İnovasyon | 16 İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış GİRİŞ Yapılan çalışmalar göstermiştir ki; Ar-Ge harcamaları ve yenilik için ayrılan bütçe ile teknolojik gelişme ve ekonomik büyüme arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Düşük teknolojili ürünlere kıyasla yüksek teknolojili ürünlerin üretimi ve ihracatı ekonomik büyümeyi anlamlı ölçüde arttırmaktadır (Özer ve Çiftçi. 2009). Neden Ar-Ge ve Teknogirişimci olmalı? Bu sorunun bireysel ve toplumsal cevabı olarak birçok haklı gerekçe sayılabilir: Akademik kariyer basamaklarından yeni güncellenen doçentlik başvuru kriterleri ve akademik teşvik başvuru kriterleri Ar-Ge ve inovasyona, patent sahibi olmaya, bilimi ve tecrübeyi pratiğe dökmeye ve ürün elde etmeye büyük önem veriyor. Yeni nesil üniversite kavramı tüm Dünya için Ar-Ge üreten kurumları ifade ediyor. Bu kavramla birlikte biz de yeni nesil araştırmacı ve akademisyen ifadelerini kullanırsak gelecekte bizi bekleyen hedefler daha iyi anlaşılır. Araştırmacı, bilgilerden sentez yapan, yenilik peşinde, teknogirişimci, yeni ürün bulan, patentleyen, üreten ve bilgisi ile somut değerler oluşturan akademisyen, yeni nesil bilim insanı yapısını oluşturacaktır. Türkiye’de ve Dünya genelinde işsizlik en büyük sorunlardan biridir. Üniversite mezunları ya iş bulamamakta ya da hedeflediği gelire uzun yıllar ulaşamamaktadır. Ar-Ge ve teknogirişim sayesinde, iş arayan değil işveren olmak mümkündür. Başarılı bir teknogirişimci, maaşının kat kat üstünde bir gelire ulaşabilir. Ayrıca katma değeri yüksek, teknoloji içerikli, patentli ürün üreticisi olmak ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağlayacaktır. İnsanların hayatını kolaylaştıracak, onlara fayda sağlayacak, yeni ürünler elde etmemiz toplum için çok değerlidir. İnovasyon nedir? İnovasyon hayatımıza ve literatürümüze yeni giren bir kavramdır. Küresel ekonomide büyük bir iş hacmine ulaşmak için inovasyona önem vermek kaçınılmazdır. Mevcut ürünleri ve metotları geliştirip, faydalı yenilikler katıp insanlığın kullanımına sunarken rakiplere üstünlük sağlamak ve rekabet gücünü arttırmak mümkün olabilir. İnovasyon kelimesi sözlükte, “rakipler üzerinde avantaj sağlamak veya yenilikçi olmak için tasarımda, üretimde veya ürün pazarlamada yeni yaklaşımlar geliştirmek” olarak tanımlanmaktadır (Dictionary of Business, 2002). Sonuçta özet olarak, inovasyon, kavramı ile “yenilenme” sürecini ve bu süreç sonunda ortaya çıkan bir sonucu anlatmaktadır. (Atik, 2005; Örücü ve ark. 2011). Neden Sağlık Bilimleri Alanı? Stratejik ve ekonomik önemi çok büyük olan sağlık bilimleri Ar-Ge alanı, dinamik, sürekli gelişen, yüksek teknolojiye bağımlı, büyük bir global pazarı oluşturmaktadır. Türkiye, sağlık bilimleri açısından, Dünya’nın diğer birçok gelişmekte olan ülkesi gibi büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Sağ- lık bilimleri ile ilgili birçok alanda yerli üretim yoktur. Pazarın büyüklüğü ve yerel üretici eksikliği, sağlık bilimlerini Ar-Ge’de önemli bir fırsat olarak karşımıza çıkarmaktadır. İnsanların refahını arttırmak ve hayatını kolaylaştırmak ArGe için oldukça motive edici bir sebeptir. SAĞLIK BİLİMLERİNDE Ar-Ge AŞAMALARI: Zihninizdeki iş fikirlerini aşağıdaki 10 adım açısından kritik ediniz ve bu konulardaki soru işaretlerini en son birlikte tartışalım: 10 Adımda Sağlık Bilimleri Teknogirişimcisi Olmak 1. İyi bir formal eğitim: Lisans, Yüksek Lisans, Doktora, Post Doc (doktora sonrası) eğitimleri yurt içi, yurt dışı en iyi üniversitelerde almalı. Eğitim sürecindeki amaç, iyi öğrenmek ve bilgilerden yeni bilgiler sentezlemek olmalı. Bu durumda ‘Sağlık Bilimlerinde ArGe Süreci’ için gerekli temel bilgi altyapısı sağlanmış olur. 2. Kurs, fuar, yarışma ve kongreler: Ulusal ve uluslararası bilimsel, temel ve klinik bilim içerikli, Ar-Ge temalı kongre, sempozyum, çalıştay, fuar, yarışma ve kurslar takip edilmeli. Hedefe odaklı bir şekilde, çalışma alanımıza uygun kurs, yarışma, fuar ve kongrelere etkin katılım sağlanmalı. Cesaretli, sosyal ve iletişimi açık katılımcı olarak birçok fırsat yakalanabilir. Fikirlerin ve çalışmaların havada uçuştuğu bu ortamlar iyi değerlendirilmeli ve ortamdan, hem iş fikri hem de ekip ve danışman kadrosu için istifade edilmeli. 3. Parlak fikir: Ar-Ge için önce çok parlak bir fikre ihtiyacınız var. 1-İhtiyaç mı? 2-Orijinal mi? Ar-Ge fikriniz için; bu iki soru çok iyi irdelenerek hedef çalışma alanı belirlenmeli. Sağlık bilimlerinde yapılabilecek çok fazla iş fikri var. Teknoloji transferi ve yenilik katarak, sağlık bilimlerinde Ar-Ge zor değil. İnovasyon içerikli, orijinal, ihtiyaç duyulan ve mevcut maliyeti düşürebilecek bir iş fikri sağlık alanında çok değerli olacaktır. Yeter ki fikriniz parlak olsun ve iş fikrinize inanın. İlk 2 adımdaki bilgi ve bağlantılar 3. adımı mümkün kılabilir. 4. Multidisipliner çalışma: Proje oluştururken ve iş fikrini tasarlarken, tek boyutlu düşünme yerine, mümkün olduğu kadar çok alandan uzman bulunmalı ve onların katkıları alınmalı. Her bilgiyi bilmek mümkün olmayabilir ama bilen birini bulmak mümkündür. 5. Geniş ve uygun ekip: Belirli prensipler ve yazılı anlaşmalar dâhilinde her araştırmacı ile çalışmaya hazır olmalı. Önyargı ve sınırlamalardan uzak durarak mümkün olan en iyi araştırmacı ve danışman kadrosunu oluşturmalı. İş fikrinizle ilgili olan her alanda (yazılım, planlama, cihaz, teknik ve metot, işletme vs) uygun bir ekip arkadaşı bulunmalı. Araştırmacı, danışman, çalışan, hizmet alımı gibi yollarla ekibi genişletmek yapılacak işi kolaylaştıracaktır. 6. Sabır ve azim ile çok çalışarak PROJE oluşturma: Sağlık bilimlerinde Ar-Ge sürecinde, kalite ve detaylar için en yüksek standartlar hedef alınarak, açığı ve soru işareti bulunmayan, somut ve her adımı planlı proje oluşturulmalı. Bu alandaki eğitimlerden istifade edilebilir. Uygulamalı proje yazım eğitimleri takip edilerek katılmak ve katıldığınızı belgelendirmek, proje yazımında ve başvuruda faydalı olacaktır. 7. Destek başvuruları: Sanayi Bakanlığı ve TÜBİTAK Teknogirişim desteklerine başvurulabilir. Özel ve resmi başka destekler araştırılabilir. Melek yatırımcılar gündeme alınabilir. KOSGEB desteği alınabilir. AB hibe destekleri değerlendirilebilir. Ülkemizde Ar-Ge yatırımı birçok yatırımcı için henüz yeni ve alışılmadık bir alan. Kısa sürede kar beklentisi Ar-Ge mantığına ters düşüyor. Ufku açık ve Ar-Ge’yi bilen yatırımcı bulmak için büyük şirketlere ve büyükşehirlere yönelmeli. Bu desteklerle araştırma ve prototip oluşumu gerçekleştirilmeli. Başvurularda bütçe içinde öz katkı sunulmalı ve risk alınmalı. Vazgeçmemeli, elenme, reddedilme gibi durumlarda proje eleştiriler doğrultusunda revize edilmeli ve yeniden uygun bir kuruma sunulmalıdır. 8. Prototip ve patent: Destek ve öz katkılarımızı birleştirerek proje fikrimizi uygulayıp en kısa sürede netice alınmalıdır. Ar-Ge teknogirişim sonucunda amaç, seri üretimi ve pazarlaması mümkün olan, ihtiyaç duyulan, teknoloji ve yenilik içeren bir ürün prototipi elde etmektir. Elde edilen prototip, son uygulayıcı ve kullanıcılarla değerlendirilmeli ve eksiklikleri giderilerek kusursuz hale getirilmeye çalışılmalı ve prototip, patent ile koruma altına alınmalıdır. 9. Daha geniş bir ortaklık yapısı ile seri üretim: Mümkün olan en geniş ortaklık yapısı ve teknolojik, yönetimsel, finansal altyapı ile seri üretime geçilmeli. Yeni ortaklıklara, özellikle sektörü iyi bilen veya uygulayıcı olan ortaklara açık olmalı. 10. Pazarlama ve geri bildirimlerle ürün geliştirme: Bütün verilecek emeklerin işe yaraması için, seri üretimine geçilen ürünün, ihtiyaç duyanlara ulaştırılması ve pazarlamanın iyi işlemesi önemlidir. Ayrıca geri bildirimlere önem verilerek, mevcut ürünün geliştirilmesi ve ilgili yeni ürünlerin tasarlanması mümkün olabilir. Sağlık Bilimlerinde Muhtemel Temel Teknogirişim Alanları: 1. Cihaz, 2. Biyomalzeme, 3. Sarf malzemesi üretilebilir. İlaç üretimi çok büyük yatırım ve araştırma süreci isteyen daha geniş bir alandır. Yukarıdaki üç alan için bilgi ve parlak fikir ön şartlarıyla; duruma göre, yazılım, üretim tekniği ve malzemeleri, cihaz donanımı ve bunları bir araya getirip kullanacak uygun ekibin bulunması gereklidir. Sağlık Bilimlerinde Teknogirişimin Farklılıkları: • • • • • Sağlık bilimlerinde kalitenin tavizi olmaz. Etik kurul (insan-hayvan) izinleri gerekli olabilir. Hassaslık sebebiyle projeler detaylı ve geniş vakit ayrılarak yapılmalıdır. Sabır, azim ve geniş bir ekip işinizi kolaylaştıracaktır. Yurt içi ve yurtdışındaki büyük araştırma merkezleri ve üniversitelerin altyapıları ve imkânları kullanılarak proje tasarlanabilir. Bunun için, söz konusu merkezlerden uygun birileri ile temasa geçerek, araştırmacı, danışman veya hizmet alımı yollarından biriyle projeye dâhil etmek gereklidir. Ar-Ge fikriniz için tavsiyeler: • Projeniz ülkemizde bir ilki hedeflemeli. • Multidisipliner bir proje ve geniş bir ekip olmalı. • Ülke ekonomisine ve hastaların refahına büyük katkısı olacak bir proje tasarlanmalı. • Tıbbi cihaz ve malzeme konusundaki dışa bağımlılık aslında ‘teknolojinin gerisinde kalmak’ demektir. Bu heyecanla ülkemize, milletimize, insanlığa katkı için çalışmalı. • Deneyimli hocalarımızın bilgeliği ve deneyimi, genç araştırmacıların heyecanı ve gayreti ile birleşince büyük neticeler çıkacaktır. • Araştırmacılar kendi imkânlarıyla da Teknokentlerde şirket kurup işe başlayabilir ve özel sektör, Ar-Ge desteği konusunda daha cömert olursa ülkemiz ekonomisi ve sağlık bilimleri Ar-Ge çalışmaları için büyük işler yapılabilir. • Büyük üniversitelerden ve yurt dışındaki büyük araştırma merkezlerinden altyapı olarak faydalanacak projeler tasarlanabilir. • Dünyada az sayıda firmanın yapabildiği teknik ve üretimlerden pahalı olan ve bu sebeple hastaların büyük çoğunluğu bu tedavi imkânlarına ulaşamadığı alanlar öncelikli olabilir. Metot olarak konuyu araştırmalı ve laboratuvarlarımızda, elimizdeki mevcut imkânlarda uygulayabileceğimiz üretim prosedürleri varsa bu alanlar düşünülmelidir. Bu arada üretim protokollerini gözden geçirerek ve farklı yöntemler deneyerek teknolojik yenilik ve farklılık oluşturmaya gayret etmeliyiz. Böylelikle aynı kalitede ve çok daha ucuz ürün elde edilebilecek olması projeyi cazip hale getirecektir. SONUÇ Bu makalede, araştırmacı ve girişimci adaylarını, sağlık bilimleri alanında Ar-Ge, inovasyon ve teknogirişime yönlendirmeyi gaye edindim. Sağlık bilimleri alanı birçok kurum ve kuruluş için desteklemede öncelikli alanlar arasındadır. Bu sebeple somut ve parlak Ar-Ge iş fikirlerinize destekçi bulmak, başka alanlara göre sağlık bilimlerinde çok daha 17 Yeni Milenyumda İnovasyon | İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış Yeni Milenyumda İnovasyon | 18 İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış kolaydır. Sağlık bilimleri Ar-Ge alanında alacağımız mesafe ve yapacağımız işler ülkemiz, milletimiz ve insanlık için ümit ışığı olacaktır. Keşfedilmeyi, transfer edilmeyi, geliştirilmeyi, inovasyonu bekleyen büyük bir pazarı oluşturan sağlık bilimleri alanında çok çalışarak insanlığın refahını arttırmayı ümit ediyoruz. Kaynaklar: • Özer, M. ve Çiftçi, N. (2009), “Ar-Ge Harcamaları ve İhracat İlişkisi: OECD Ülkeleri Panel Veri Analizi”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (23), 39-49. • Dictionary of Business (2002). 3.rd, New York: Oxford University Pres. : 266 • ATİK, H. (2005). Yenilik ve ulusal rekabet gücü, Ankara: Detay Yayıncılık. : 5 • Örücü, E. Kılıç, R. Savaş, A. (2011), Kobi’lerde İnovasyon Stratejileri Ve İnovasyon Yapmayı Etkileyen Faktörler: Bir Uygulama. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 12 (1), 58-73. Açıklama: Bu makalenin bir kısmı; 10.02.2016 tarihinde, Antalya’da, Akdeniz Üniversitesi TTO ‘Sağlık Bilimlerinde Yenilikçilik Ve Girişimcilik Sertifikalı Eğitim Programı’nın Panel Kısmında ‘Sağlık Bilimlerinde Ar-Ge Süreci’ Başlıklı sunum ile anlatılmıştır. Ar-Ge Nerede? Yard Doç Dr Banu ÖZKESER Araştırma ve Geliştirme, kısaca Ar-Ge… Aslında uzun zamandır hayatımızın her alanında yer alan bir kavram olsa da teknik bir terim olarak sanki daha kısa vadede tanışmış gibiyiz. Sadece bilimsel etkinliklerde veya ileri teknoloji gibi temaları içeren faaliyetlerde Ar-Ge’nin varlığını düşünenler, bu yazı sonunda fikirlerinin sınırlarını kesinlikle genişletecektir. Ar-Ge’ye ilişkin yazmaya başlamadan önce, çok fazla karıştırılan ve birçoğumuzun yanlış bildiği bir ifadeden de bahsetmek isterim. İnovasyon… İnovasyonu, bir fikrin ticari ürüne dönüşmesi olarak kısaca tanımlayabiliriz. Başka deyişle inovasyon projesi sonucu bir getiri söz konusudur ve tanım gereği de bu kaçınılmazdır. Ancak Ar-Ge’de durum böyle değil. Ar-Ge, bir konuda yapılan araştırmaların deney ve testler ile prototipe dönüştürülmesi ile limitler dâhilindeki belirsizliklerin yönetimidir. Ar-Ge doğası gereği belirsizlik içerir, Ar-Ge çalışması sonucunda mutlaka ticari bir ürün elde edilecek demek tamamen yanlış olur. Bu çerçevede Ar-Ge ve inovasyon birbiri ile ilişkili olabilse de, taşıdığı anlamlar farklıdır. Şimdi Ar-Ge olarak nitelendirilebilen çalışmalardan biraz bahsedelim. Mesela dünyada yeni, yepyeni bir ürün üretmek, evet kesinlikle bir Ar-Ge projesidir. Peki, bu ürünü dünya çapında değil de ülkemiz sınırları içinde üretebilirsek Ar-Ge yapmış olur muyuz? Cevabımız evet. Eğer sonuç, bizim rekabet gücümüze ve ihracatımıza pozitif bir etki yaratacak ise biz bir Ar-Ge projesinden bahsedebiliriz. Daha dar bir çembere inelim şimdi. Bu ürün yalnızca firma için bir ilk niteliği taşırsa yine Ar-Ge midir? Evet, Ar-Ge’dir. Ar-Ge demek için mutlaka fiziksel bir çıktı şart mıdır? Süreç geliştirme şeklinde de bir Ar-Ge projesi olabilir mi? Eğer yeni tasarlanan süreç ile somut olarak verimlilik parametrelerinde artış sağlandıysa, neden olmasın ki? Görüldüğü üzere aslında Ar-Ge mantığının, bu vizyonun, öncelikle insan kaynağında sonrasında ise kurumlarda bir kültür olarak eğitim aracılığıyla yaygınlaştırılması gerekmektedir. Sürdürülebilir Ar-Ge için de, bu felsefenin kalıcılığı önemlidir. Peki, Ar-Ge’yi biz sadece iş hayatında mı uygulayabiliriz? Hayatın her alanında uygulayabiliriz. Örneğin, sınavlara çalışma sisteminiz sonrasında istediğiniz performansı gerçekleştiremediyseniz, hazırlık sürecinizi yeniden ele alabilir ve kendiniz için yeni bir çalışma modeli tasarlayabilirsiniz. Böylece süreç yeniliği gerçekleştirerek kendiniz için küçük bir Ar-Ge uygulaması da yapabilirsiniz. Gördüğünüz üzere, Ar-Ge, yani yenilik faaliyetleri aslında sınırları hala belli olmayan bir dizi faaliyetler kümesi olarak da belirtilebilir. Şimdi, yazının başında yer alan soruya hep beraber cevap veriyoruz. Ar-Ge Nerede? Ar-Ge her yerde… ©Her hakkı saklıdır. Yeni Milenyumda İnovasyon | İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış 19 Yeni Milenyumda İnovasyon | 20 İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış İleri Üretim Neden Verimliliği Artıracak Bir Güç Olarak Karşımıza Çıkacaktır? Selçuk Karaata Bu sorunun yanıtını Boston Consulting Group adlı danışmanlık firmasının hazırladığı makaleden alıntılar yaparak yanıtlamaya çalışacağız. Sirkin ve arkadaşları (2015) tarafından kaleme alınan makaleye göre son bir kaç 10 yıllık dönem içinde imalat sektörünün rekabetçi avantaj elde etme çabaları yeni ve geniş miktarda bulunabilecek olan düşük işgücü maliyetine sahip coğrafyalarda arandı. Ancak gerek Çin’de, gerekse de diğer gelişmekte olan piyasalardaki ücret artışlarının yaşanması, üretim sisteminin yanında eski bir yöntem olarak kullanılagelen verimlilik artışı sağlamaya dönük tedbirler almalarına neden oldu. Yazarlara göre imalat sanayinin gelecek dönemlerde ihtiyaç duyacağı verimlilik artışlarına en büyük hızlandırıcı etkiyi teknolojik ilerleme sağlayabilecektir. Bazı uzmanlar tarafıdan “Endüstri 4.0” olarak adlandırılan bu döneme şekil verecek olan etmenler siber fiziksel sistemler ve dinamik veri süreçleridir. Dinamik veri süreci, akıllı makinaları kullanmak için çok büyük veri setlerinden yararlanılmasıdır. Yakın gelecek için düşünüldüğünde ileri üretim akımı çok sayıda farklı işkolunda küresel üretimin ekonomisini dönüştürebilir. İleri üretim adı verilen kavram son dönemlerde sıklıkla anılmaktadır. Kavram çok sayıda farklı bireye ve kuruma farklı anlamlar taşıyabilir. Sirkin ve arkadaşları (2015) bu kavrama ilişkin tanımı şöyle ortaya koymaktadır: “yüksek esneklikte, veri ile çalışan ve maliyet tasarrufu sağlayan üretim süreçlerinin bütündür”. Bu tip teknikleri alanında lider bazı kurumların kullandıkları belirtilmekte, örnek olarak da Ford ve GE verilmektedir. İleri üretim tekniklerinin verimlilik artışı amaçlı farklı kullanımı müşteri ihtiyaçlarına dönük çözümlerin bulunması için uygun olanaklar sunmalıdır. Tasarım değişiklikleri için üretim hatlarının yeniden organize edilmesi daha rahat biçimde gerçekleştirilmektedir. Yine gündemde çok sık anılan bir avantaj; firmaların hızlı bir biçimde prototip üretimine olanak sağlayacak ürünün piyasaya çıkış hızını artırabilmektedir. Yazarlar ileri üretim akımının 5 adet teknoloji temelli araçla üretim süreçlerinin üretkenliğini artırabileceğini düşünmektedir. Bunlar; 1. Kendi kendini yönetebilen robotlar. Bu araca ‘akıllı robotlar’ demek de yerinde olabilir. Yeni nesil otomasyon sistemleri bilişim teknolojilerinin sunduğu fırsatlardan yararlanarak kontrol sistemleri ile endüstriyel robotlar arasında bağlantı kurabilmektedir. Doğal olarak farklı tartışmaları gündeme getirse de yazarlar sensorlar ve standart arayüzlerle donanmış yeni robotik ve otomasyon sistemlerinin emek gücüne duyulan gereksinimi düşürerek kaliteyi artırma ve küçük üretim miktarları için bile maliyetleri azaltabileceğini savunmaktadır. 2. Bütünleşik hesaplamalı malzeme mühendisliği. Ürünlerin bilgisayar modellerinin yaratılması ve özellikleri ile ilgili benzeşim-simülasyon programlarının uygulamaya geçirilmesi ile birlikte mühen- dislerin ve tasarımcıların daha nitelikli, daha hızlı ve daha ucuza üretim yapabilme yetenekleri artmaktadır. 3. İleri üretim akımı içinde önerilen 5 araçtan üçüncüsü dijital üretimdir. Sanallaştırma teknolojileri tüm üretim sürecinin sümule edilmesine fırsat vererek dijital fabrikaların kurulmasına olanak tanımaktadır. Diğer yararlarının yanısıra, dijital sümülasyon mühendislere fabrikaların düenlenmesini optimize etme olanağı sunarak zaman ve emek tasarrufu sağlamakta, üretim sürecinde hataların belirlenmesinde ve giderilmesinde yardımcı olmaktadır. Tüm montaj hatlarının göreli düşük maliyetle farklı mekanlarda kopyalanmasını olanaklı hale getiren teknikler kullanılabilmektedir. 4. Endüstriyel internet ve esnek otomasyon. Üretime ilişkin donanımların birbirlerine bağlanarak birbirleriyle konuşmaları veya iletişim kurabilmeleri ve sensörler tarafından üretilen verilere dayanarak üretimi otomatik olarak ayarlayabilmektedir. 5. Katmanlı üretim. Additive manufacturing olarak İngilizce’de kullanılan bu ifadenin additional kelimesini katmanlı olarak Türkçe’ye çevirdik. Bu ileri üretim aracına aynı zamanda üç boyutlu tasarım teknolojisi denmektedir. Katmanlı üretim süreçleri dijial modellere dayanarak 3 boyutlu nesneler üretebilmektedir. Bu tip süreçler bazı sanayi kollarında prototip üretebilmek için kullanılmaktadır. Özellikle havacılık ve otomotiv parçaları ve tüketim maddeleri için uygulama alanlarının geliştiği izlenmektedir. Yazarlara göre söz edilen teknolojik çözüm yöntemleri bugün için henüz çok yaygın değildir. Kısa vadede çok büyük bir etki yaratmasını beklememek gerekir. Belki önümüzdeki 5-10 yıllık dönem içinde işgücünün yerini alacak büyük tasarruflar elde edilmesine de olanak sağlamayacaktır. Örneğin 3 boyutlu baskı teknolojisi için malzeme biliminde gelişmeler devam etmektedir. Ancak gelecekte üretim sistemi üzerinde etki yaratacağını beklemek doğru olacaktır. 21 Yeni Milenyumda İnovasyon | İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış Yeni Milenyumda İnovasyon | 22 İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış Tedarik Zinciri Yönetiminde Süreç İnovasyonunun Rolü Yard. Doç. Dr. Banu ÖZKESER Tedarik zinciri, bütünleşik bir yapılanma şeklinde müşteri gereksinimlerini doğrudan ve dolaylı olarak karşılayan bütün kesimleri içerir. Başka deyişle, tedarik zinciri yönetimi, bir ürünün arzında farklı görevleri olan firmaların özgün kabiliyetleri ve kritik iş süreçlerinin tedarik zinciri boyunca bütünleşik yönetim yoluyla performansı arttırmayı, yapısal ve operasyonel belirsizliği azaltmayı ve sonuç olarak şirketler arası rekabetten tedarik zincirleri arası rekabete geçmeyi hedefleyen bir stratejik çalışma modelidir. Dolayısıyla, bir tedarik zinciri imalatçı ve tedarikçilerin yanı sıra taşıyıcıları, depoları, perakendecileri ve müşterileri de kapsar. Bu kesimler müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere çeşitli fonksiyonları yerine getirir. Tedarik zincirinde yer alan her firma, zincirin rekabet gücünü arttırmak amacıyla gerekli çabayı göstermek zorundadır. Bilimsel literatürde yapılan araştırmalar; tedarik zinciri yönetimi (TZY) uygulamasının üç ana hedefi olduğu üzerinde odaklanmıştır. Bunlar; 1. Zincirin stoklarının yatırımının azaltılması 2. Düşen sipariş döngü süresi ve artan stok ulaşılabilirliği yanında; müşteri hizmetlerinde artış sağlanması 3. Dağıtım kanalının müşteri değeri yaratması için rekabet avantajı sağlanması Bu üç ana hedefte de yer aldığı üzere, tedarik zincirinin her faaliyetinin alt yapısında müşteri kavramı ve buna senkronize olarak da inovasyon yer almaktadır. Rekabet koşullarında firmalar sahip olduğu tüm fonksiyonlarını geliştirmek zorunda oldukları için, inovasyon bu bağlamda tedarik zinciri yönetimini direk olarak etkilemektedir. Tedarik zinciri ortaklarının ulaşmak istedikleri nokta aynı olup, “müşteri”dir. Etkin yönetim ve modelleme ile de inovasyon dünyasında daha fazla paya sahip olmak mümkündür. Böylece inovatif faaliyetler ile olumlu geri dönüşümler rekabet avantajı sağlayacaktır. Zincir yönetiminde yenilikçi süreçler de elbette değişim göstermektedir. Teknolojik koşullara uyarlanabilen esnek bir tedarik zinciri ile sürekli değişim döngüsü içinde başarılı olmak mümkündür. Özellikle, zamanında teslimat hususunda dar boğaz noktaların belirlenmesi, ürün hammaddesinde kaynak planının etkinliği zincir performansını arttıran parametrelerden olup, sonucunda müşteri memnuniyetini etkileyecek bir yapının temelini oluşturmaktadır. İş stratejisi oluşturulurken buna uyumlu şekilde tedarik zinciri yönetiminin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Başarılı bir tedarik zinciri yönetimi ile maliyetler azalarak rekabet gücü artacaktır. Strateji tamamen müşteri odaklı olup, işletmeler müşterileriyle sürekli ve dinamik olarak etkileşim içinde olmak zorundadır. Önemli olan sadece şirketler arası rekabette değil, şirketlerin bulundukları tedarik zincirleri arasındaki reka- bette de başarılı olmalarıdır. Kendi tedarik zincirlerini en etkin, ekonomik ve verimli bir şekilde modelleyenler ve yönetenler hiç şüphesiz daha fazla oranda sektörde pay almaktadır. Etkin bir TZY, işletmenin süreç inovasyonuna ilişkin faaliyetlerini olumlu bir yönde etkileyecek; daha fazla müşteri memnuniyeti, daha etkin ve verimli olmayı sağlayacak, istikrarlı büyümenin yolunu açacaktır. Buna ek olarak pazar yönelimi de tedarik zinciri yönetiminin uygulanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Öncelikle bir firmanın pazar yönelimi içinde, tedarik zinciri ilişkilerini oluşturmak, korumak ve geliştirmek için gereken tüm pazar verileri toplanır ve saklanır. Örneğin bir firma müşteriler, tedarikçiler, rekabetçiler, sosyo-politik çevre ve teknolojik gelişmeler hakkında bilgi sahibi olacağından, “hangi tedarik zinciri müşteri ihtiyaçlarına en iyi şekilde yanıt verir?”, “Tedarik zinciri yönetimini takip eden amaçlar ne olmalı?” gibi sorulara rahatlıkla cevap verebilecektir. Bununla birlikte, pazar yönelimi, TZY içindeki inovasyon uygulamasının dolaylı olarak ilişkisel pazarlama çerçevesinde yapılmasına da zemin hazırlar. Kurumsal iletişimler arasındaki yakın, uzun vadeli ilişkiler, te- darik zinciri yönetiminin uygulanması için gerekli firmalar arası işbirliğini teşvik eder. İlişkisel pazarlama; sistematik gelişim gösteren ortak bir amaç doğrultusunda çalışan bir iş ilişkisine dayalı firmalar arası bir beraberliğe dayanır. Dolayısıyla tedarik zinciri üyeleri arasındaki bu yakın ve uzun vadeli ilişkilere ek olarak ilişkisel pazarlamanın uygulanması firmalar arası inovatif işbirliğini de destekler. Özetle; pazar yönelimi, firmaları TZY uygulaması için olumlu yönde ve dolaylı olarak etkiler. İlişkisel pazarlama müşteri sadakatinin sağlanmasında vazgeçilmez bir pazarlama anlayışı olarak kabul edilmektedir. Günümüz işletme yönetiminin temel problemi işletmenin kârlı bir biçimde büyümesi aynı zamanda da müşterilerin, girişimcilerin, ortakların, aracıların, tedarikçilerin ve kamuoyunun beklentilerini karşılamasıdır. Müşteriler için beklentileri karşılayan ürün ve hizmetler; girişimci için kâr, aracılar için kazanç, tedarikçiler için düzenli, sürekli ve kârlı bir işbirliği sağlanırsa sürdürülebilir bir iş modeli yaratmak mümkün olabilir. ©Her hakkı saklıdır. 23 Yeni Milenyumda İnovasyon | İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış Yeni Milenyumda İnovasyon | 24 İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış Hizmet Sektörü ve İnovasyon Selçuk KARAATA Modern Ekonomi ve Hizmetler: Hizmet sektörü ekonomik faaliyetler içinde büyüyen bir paya sahiptir. Gelişmiş ülkelerde toplam üretimin ¾’üne yakın bir bölümü hizmetler sektörü tarafından gerçekleştirilmekte. Gelişmekte olan ülkelerin pazar ekonomisi koşullarına dönüşümü esnasında da hizmetler sektörüne doğru bir kaymanın gerçekleştiği izlenmekte. Hizmetler sektörünün içinde bulunduğu ortamın koşulları, küreselleşme ve daha fazla dışa açılma akımlarıyla değişime uğramakta. Deregülasyon, yani düzenlemelerdeki liberalleşme bazı hizmet türlerinde rekabetçi bir baskının oluşmasına neden olmakta. Teknolojideki ilerlemeler ticaret yapılabilirliği artırırken, yerelden uzaklaşma izlenmekte, bazı hizmet faaliyetlerinin göreli düşük maliyetli ülkelere doğru kaydığı görülmekte. Hizmetler sektöründeki gelişmeler büyük ölçüde verimlilik artışına neden olmaktadır. Bu sonuca ulaşmanın ana nedenleri arasında hizmetlerdeki gelişmelerin yeni faaliyet türlerinin ve iş modellerinin gelişimi için kritik bir girdi özelliği taşımasıdır. Özellikle bilişim teknolojileri, imalat sektöründe örgütsel inovasyon yeteneklerinin gelişmesi üzerinde doğrudan etki yaratmaktadır. Hizmetler sektörünü ülkeler arasında karşılaştırdığımızda verimlilik düzeylerinde önemli farklılıklar olduğu gözlenir. Bu farklılığın bir bölümü ülke özelinde hizmetler sektörünün hangi tür alt-sektörlerden oluştuğuna ilişkin farklılıktan kaynaklanır. Düşük miktardaki inovasyon ve bu paralelde düşük düzeydeki verimlilik artışı ekonomik dinamizm üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Ana faaliyet konusu imalat olanlar da dahil olmak üzere şirketler kesimine baktığımızda ise, hizmetlerin şirketlerin rekabetçi konumlarının belirlenmesinde önemli bir etken olduğu görülür. Hizmetler ile imalat arasındaki sınır çok da net değildir. Örneğin, bir ürünün değerini, o ürün ile ilgili satış sonrası hizmetler de bir etken olarak belirler. İmalat işletmeleri çoğu zaman hizmetlerin de üretiminde yer aldıkları için, hizmetler sektörü için belirlenecek olan politikaların ve düzenlemelerin bu sektörün özgün sınırlarının dışına çıktığının bilincinde olarak yapılanması gerekir. Özgün sınır derken, burada iki sektörün birbirleriyle olan etkileşiminin önemini özellikle vurgulamak, sınırlandırmanın çok da kolay olmadığını hatırlatmak yararlı olacaktır. Çok sayıda örnek olay incelendiğinde şu gerçekle karşılaşıldığı görülür: başarılı inovasyonlar teknoloji temelli ürünlerle yeni tip hizmetlerin bütünleştirilmesinden oluşmaktadır. Bazı imalat işletmelerinin kendilerini yeniden pozisyonladıkları, değer zincirinde daha üst basamaklara çıkabilmek için hizmet sağlayan kuruluşlara dönüştükleri izlenmekte. Yatay bütünleşme-horizontal integration imalat firmaları ve hizmet firmaları özelinde gözlemlenen dinamikleri çerçevesinde bir bütünleşmenin olduğu ortada. Hizmet firmalarının dağıtım zincirleri ile daha yoğun bir biçimde bütünleştikleri; aynı zamanda imalat sanayinin de ürünlerine eklemledikleri ek hizmetlerle daha fazla katma değer sağlamaya dönük çalışmalar içinde olduğu anlaşılmakta. Bütünleşik çözümler-integrated solutions ismi verilen kavramın, bu iki sektör arasındaki çizginin biraz daha incelmesine neden olduğu algılanmakta. Pratik olarak bu gelişmenin geldiği konumu şu şekilde özetlemek mümkündür:hizmetler ve üretim faaliyetleri bütünleşmekte ve karmaşık zincirler-complex chains halini almakta, bu karmaşık zincir sistemi ise müşteriye değer katacak olanı sunmayı aramakta; ve böylece bu tip ağyapıların-network rekabetçi pozisyonunu güçlendirmektedir. Hizmetleri diğer üretim alanlarından kesin çizgilerle ayırmanın mümkün olmadığı gerçeği altında, hizmetler sektöründe inovasyon (örneğin hizmetler sektörünün kendi içinde) ile hizmet inovasyonu (hizmet yapısı-karakteri taşıyan faaliyetlerde inovasyon) arasında bir kavramsal farklılaştırmanın sıklıkla yapıldığı kabul edilmektedir. Ancak pratikte veri eksikliğinin olması, diğer sektörlerdeki hizmet fonksiyonlarının doğru bir biçimde analiz edilmesinin önünde engeller yaratmaktadır. Hizmetler sektöründe faaliyet gösteren işletmeler sadece teknolojiyi kullananan ögeler olarak değil, aynı zamanda gerçekten yenilik üretebilen unsurlar olarak kabul edilmektedir. Bu genel bakış açısı ile, hizmetlerde inovasyon ekonomik büyüme için anahtar girdi olarak kabul edilmektedir. Kaynak: Policy Options for Promoting Innovation in the Services Sector, United Nations Economic and Social Council, ECE,/ CECI/2010/5, 2010 25 Yeni Milenyumda İnovasyon | İnovasyon Dünyasına Bilimsel Pencereden Bakış Yeni Milenyumda İnovasyon | 26 Kişisel Gelişim Köşemiz İnsanları Nasıl İkna Edebiliriz? Yard. Doç. Dr. Banu ÖZKESER Bir kişiyi ikna edebilmenin ardında yatan altı temel kural vardır. Bunlar: -Karşılık Verme İlkesi -Adanmışlık ve Tutarlılık kuralı -Toplumsal Kanıt kuralı -Sevgi (Dost Hırsız) / Hoşlanma kuralı -Otorite kuralı -Azlık kuralı Karşılık Verme: Bu kural insanı, bilinçaltında başka bir kişi vesilesi ile sağlanan faydanın bedelini ödemesine yöneltir. Mesela, bir kişinin özel bir günümüzü hatırlayarak göndermiş olduğu bir mesaj veya anlamlı bir hediye, kendimizi özel hissetmemizi sağlar. O kişi ile ilgili de direk olumlu duygular beslemeye başlarız ve kendisinin de özel bir zamanını kutlamak isteriz. Bilinçaltımız bizi bu şekilde yükümlü hissetmeye yönlendirir. Bu ilkeyle eş zamanlı olarak insanın kendisini borçlu hissetme duygusu doğar ve gelişir. Bu kural her toplumda örneklerle belirtilebilir. Takas mantığının özünde yer alır. Karşılıkta bulunma kuralının çok etkili olduğu kaçınılmazdır. Aynı zamanda baskıcı ve beklenmeyen iyilikler yapılmasını da sağlar. Ama önemli olan kuralı uygulamaya çalışanın niyetini anlamaya çalışmaktır. Kötü niyetle yapılan yaklaşımlar olduğu gibi, iyi niyetli ve karşılıklı beklemeden yapılmış davranışlar olabileceğini de göz önünde bulundurmak gerekir. Karşılıklı geri adım atma da benzer şekilde bir yaklaşımdır. Öncelikle talep edilen kavramın büyük olması ile yola başlanır. Talep olumlu kabul görmez ise, daha küçük bir isteğin kabul edilme şansı artar. Özetle, bir talebi yaptırma konusunda ikna etmek isterseniz, başarı olasılığını yükseltmenin yolu o kişiye önce reddetmesi kuvvetle muhtemel daha büyük bir istekte bulunmanızdır. Bu talep reddedildikten sonra, hedefiniz olan asıl isteğinizi yaptırabilirsiniz. Adanmışlık ve Tutarlılık kuralı: Tutarlılık, kararlılık ve dürüstlüğün özünü oluşturur. Bir alternatif seçildiğinde bu seçime uyumlu olarak kişiliğimiz psikolojik bir baskı meydana getirir. Bu baskılar alınan kararların haklı olduğunu Her hakkı saklıdır, 30.09.2015 gösteren davranışlarla devam eder. Bir kararsızlık süreci sonunda karar verilen alternatif yolun başarılı olacağına daha çok inanılır. Çünkü kişi o yola kendisini yönlendirmiştir ve seçtiği alternatifinin başarılı olacağına daha çok inanır. İnsanlar verdikleri kararlar ve düşünce-inançları arasında bir tutarlılık olmasını ister. Bu uyumu sağlamak için de ya kararlarını ya da inançlarını diğerine göre uyum sağlayacak şekilde değiştirir. Dolayısıyla kişinin bir söz söylemesine etki edecek kadar ikna ettikten sonra belirttiği cümleler kadar davranışları da aynı çizgide ilerler. Toplumsal Kanıt kuralı: İnsan kararsız kaldığı ortamlarda vereceği kararı başkalarının verdiği kararlara bakarak belirlerler. Çoğu insan pek çok kararı alırken fayda zarar konusunda detaylıca düşünmeksizin, başkalarının yaptığı hareketlere bakarak aynısını tercih eder. Örneğin yürürken bir grup kişi bir yöne bakıyorsa, biz de meraklanır bakarız. Bu kişilerin yönelimlerine doğru bizim eğilim göstermemiz anlamına gelir. Çoğu kişinin aldığı ürün aynı ise, biz de farklı bir ürün tercihi yapmayız. Çünkü bilinçaltında herkesin yanılması imkânsız olarak düşünürüz. Bu davranışlar genelde toplumsal kanıt ilkesi olarak belirtilen bir etki silahıyla gerçekleşir. Bu ilke doğruyu anlayabilmek için seçilecek yolun, çoğunluğun doğru olduklarına inandıkları şeye inanmak olduğunu vurgular. İlke özellikle doğru davranışın nasıl olması gerektiğini belirleme sürecinde uygulanır. Bir davranışın doğruluk derecesi, başkalarının da uyumlu davranma derecesine bağlıdır. Sevgi (Dost Hırsız) / Hoşlanma kuralı: “Duygusal Banka Hesabına Yatırım: Hoşlanma/Sevgi” Bilinen bir yönelim olarak, hoşlandığımız insanların taleplerine evet deme eğilimi içindeyizdir. Bu durum son derece doğaldır ve şaşırtmaz. Kişiyi diğerlerine göre daha “hoşlanılabilir” yapan kavramlar şu şekilde ifade edilebilir: Benzerlik: Fiziksel olarak bize benzerlerden hoşlanırız. Benzerlik ister düşünsel anlamda, ister yaşam biçiminde, isterse kişisel özelliklerinde, ya da aile geçmişinde olsun bu gerçek geçerliliğini korur. Övgüler: Hakkımızda olumlu konuşanları daha çok sever, söylediklerini daha çok dinler, fikirlerine daha çok itimat ederiz. Bir kişinin bize karşı bir beğenme duygusu beslediği bilgisi, karşılığında beğenme uyandırmada gizemli bir etkiye sahiptir. Böylece basit bir beğenme iddiası taşıyan ifadelerle, bizden bir şeyler isteyen kişilere karşı olumlu bir düşünce potansiyeli içinde oluruz. Temas ve İşbirliği: Tanıdık gelen kavramlardan genelde hoşlanırız. Buna ek olarak, öncesinde işbirliği içinde olan ve aynı hedef doğrultusunda çalışmış kişilerde de genel olarak pozitif bir etkileşim gelişmeye başlar. Şartlanma ve Çağrışım: Olumsuz bir bilgi veren kişi kötü şeyler çağrıştıran insanları simgeler. Biz daha çok iyi şeyler söyleyen insanların söylediklerine inanırız. Shakespeare’in de dediği gibi: “Kötü haber, getireni mahveder”. Fiziksel Çekicilik: Toplum biliminde “Halo” ya da “Hale” etkisi olarak adlandırılan kuram bize, bir kişinin olumlu bir karakteristiğinin başkalarının o kişiye karşı bakış açılarını etkileyebileceğini söyler. Araştırmalar, görsel estetik açısından güzel görünenler için otomatik olarak olumlu nitelikleri yakıştırdığımızı göstermektedir. Dahası biz bu kararları görsel çekimin süreçte oynadığı rolün farkında olmadan alırız. Otorite İlkesi: Toplum, otorite olarak gördüğü kişilerden gelen mesajları daha kolay kabul etme taraftarıdır. Ünvanlar: Temel bir otorite simgesidir. Teknik bir kitap alırken yazarın adının başına “Profesör” olması kararınızı etkileyebilir. Yapılan araştırmalarda yüksek unvanlı kişilerin boylarının da unvanlarıyla aynı oranda yüksek algılandığı ortaya çıkmıştır. Dış Görünüş: Yolun ortasında duran ve size nereye gitmeniz gerektiğini gösteren kişinin trafik polisi olduğunu düşünürsünüz. Takım elbise giymiş birinin kot pantolonlu birisine göre daha başarılı olduğunu ya da pahalı koşu ayakkabıları giyen birisinin iyi koştuğunu düşünebilirsiniz. Kullanılan giysiler ve eşyalar da otoritenin bir simgesi olabilmektedir. Simgeler: Giysilerinizde, evinizde, internet sitenizde kullandığınız her türlü simge ve eşya insanlara sizin hangi konularda otorite olabileceğiniz konusunda ipuçları verir. Görünürdeki otoritenin acaba gerçekten bir uzman olup olmadığı sorgulanmalıdır. Azlık Kuralı: Kaybedebilme fikri, insanın karar vermesinde büyük bir rol oynamaktadır. Az bulunan veya kaybedebileceğiniz şeyler kıymetlidir. Eğer bir meyve yılın belli bir döneminde bulunuyorsa o süre içinde o meyveyi tatmaya çalışırsınız. Yaşadığınız bölgeye çok önemli bir sergi kısa bir süreliğine gelirse görmek isteyebilirsiniz. Buradaki ana tema, kıt olan bir olguya sahip olmak için faaliyete başlamadığınız durumda tamamen kaybedebileceğinizdir. Potansiyel bir kayıptan kaçınma düşüncesi potansiyel kazançtan daha etkili görünmektedir. İnsanlar bir şeyi kazanmak düşüncesinden çok o şeyi kaybetme düşüncesiyle motive olmaktadırlar. 27 Yeni Milenyumda İnovasyon | Kişisel Gelişim Köşemiz Yeni Milenyumda İnovasyon | 28 Fikri Haklar Dünyası TÜRKİYE’DE TASARIMLARIN TESCİLLE KORUNMASINDA NEREDEYİZ? Pelin GEZERYEL Marka ve Patent Vekili – Bilirkişi – Öğretim Görevlisi GEZERYEL FİKRİ HAKLAR VE DANIŞMANLIK Türkiye’de tasarımlar, 1995 yılında kendi yasası yürürlü- ulaşmıştır. ğe girene kadar, Türk Ticaret Kanunu’nun Haksız Rekabet larda yer alan tasarım Hükümlerince, Fikir Sanat Eserleri Kanununa göre “Eser” sayıları ise, 1995 yılın- olarak ve sınırlı görsel ölçülerde marka tescili ile koruna- da 3000’lere yaklaşır- bilmekteydi. ken, 2015 yılına gel- Dünyadaki gelişmeler ve tasarımların korunmaya ihtiyaç duyulmasıyla birlikte, Türkiye’de de yasal düzenlemeye gidilerek, Türk Patent Enstitüsü’nün kuruluşuyla aynı tarih olan, 27 Haziran 1995 tarihinde Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında 554 sayılı KHK ile korunmaya başla- Başvuru- diğimizde ise, bu sayı on katından da fazla bir sayıya çıkarak yaklaşık 40.000’lere ulaşmıştır. mıştır. Önce, sayıları binli hanelerin başında olan tasarım TPE, sadece yerli baş- tescil başvuruları, ülkemizde önemi bilinmeye başladık- vurulara değil, çok sayıda, yabancı başvuruya da ev sahip- ça, yıllar bazında ciddi artışlara sahne olmuştur. 554 sayılı liği yapmaktadır. Özellikle, Lahey Anlaşması’nın Cenevre KHK’nın yürürlüğe girdiği 1995 yılında TPE, yaklaşık 1500 Metnine dâhil olduktan sonra, Uluslararası Tasarım Tescil başvuruyu kabul ederken, 2015 yılında bu sayı 9000’lere Başvurularında Türkiye’ye giriş yapan yabancı başvuruların Yeni Milenyumda İnovasyon | 29 sayısında da, ciddi artışlar olmuştur. Bu haberler, ülkemizde tasarımların ciddi yasal düzenlemelerle korunabildiğini ve üretici firmaların özgün tasarımlarını gönül rahatlığıyla, Türkiye piyasasına sokabildiklerini göstermektedir. Tasarımları tescil ile korumanın öneminin anlaşılması, onlara hayat veren tasarımcıların da, kendini geliştirmesine ve daha özgün tasarımlar ortaya çıkarmasına cesaret ve olanak vermiştir. Bugün, TPE’nin Resmi Endüstriyel Tasarımlar Bülteni’ne göz attığımızda, aynı sektörde, yüzlerce birbirinden farklı tasarımlara rastlamamız mümkündür. Tescil ile korunan tasarımlar, yaratıcısının kişiliğini yansıtırken, sahip olduğu firmaların da, güvenilirliğini artırmaktadır. Ülkemizde, Fikri ve Sınai Haklara önem veren firmaların sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Bu artış, beraberinde, kaliteli ve özgün tasarımları da getirmektedir. Firmaların kendi bünyelerinde oluşturdukları Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirilen çalışmalar, birbirinden farklı ve kullanışlı tasarımları hayata geçirmektedir. Hem ülkemizde hem de yurt dışında tasarımları ile anılan firmalar, aldıkları ödüller ile bu tasarımlarını taçlandırmaktadırlar. Yeni Milenyumda İnovasyon | 30 GÜNCEL Zirve Üniversitesi’nde 4. Kariyer Zirvesi ve Sektör Buluşması Banu ÖZKESER Öğrencileri iş dünyası ile buluşturan 4. Kariyer zirvesi 29-30-31 Mart 2016 tarihlerinde Zirve Üniversitesinde gerçekleşmiştir. Dergi editörlerimizden Yard Doç Dr Banu Özkeser’in de aralarında bulunduğu ve alanlarında yetkinliklere sahip çok sayıda konuşmacının yer aldığı kariyer zirvesine yoğun bir ilgi gözlemlenmiştir. Yurtiçinde ve yurtdışında hem staj hem de iş imkânları sunan bir içeriğe sahip olması etkinliğe olan talebi önemli ölçüde etkilemiştir. 31.03.2016 tarihinde “İnovasyon ve İletişim” temalı seminerini sunan patent ve marka vekili Dr. Özkeser ise; iletişimin önemi, öğrenen bir takım olma yolunda ipuçları ve inovasyonla markaların nasıl başarı hikâyelerini yazdıklarına ilişkin bilgiler aktarmıştır. Faaliyetlerinden 46th IUPAC WORLD POLIMER CONGRESS (MACRO 2016) 17-21 Temmuz 2016, Haliç Kongre Merkezi, İstanbul Web: http://macro2016.org/ 28. ULUSAL KİMYA KONGRESİ 15-21 Ağustos 2016, Mersin Üniversitesi, Mersin Web: http://kimya2016.org/ 6th EUCHEMS CHEMISTRY CONGRESS 11-15 Eylül 2016, Sevilya - İspanya Web: http://euchems-seville2016.eu/ PAINTISTANBUL & TURKCOAT KONGRE VE FUARI Kongre: 22-23 Mart 2016, Gorion Otel, İstanbul Fuar: 24-26 Mart 2016 İstanbul Kongre Merkezi 9-10-11 Salon, İstanbul Web : http://www.turkcoat-paintistanbul.com/2016/kongre-hakkinda/ 1. SU VE SU TEKNOLOJİLERİ FUARI 22-24 Mart 2016, Altınpark Expo Center, Ankara Web: http://www.infofair.com.tr/FuarDetay-112-ankara-sutek-2016-1-su-ve-su-teknolojileri-fuari.html GREEN AND SUSTAINABLE CHEMISTRY CONGRES 3-6 Nisan 2016 Berlin, Almanya Web: http://www.greensuschemconf.com/ 12nd NANOSCIENCE AND NANOTECHNOLOGY CONFERENCE (NANOTR-12) 03-05 Haziran 2016, Elite Hotel Darıca, Kocaeli Web: http://www.nanotr12.org/ Yeni Milenyumda İnovasyon | Türkiye Kimya Derneği 31 Yeni Milenyumda İnovasyon | 32 27th COLLOQUIUM OM HETEROCYCLIC CHEMISTRY (ECCH 2016) 3-6 Temmuz 2016, Amsterdam, Hollanda Web: www.ecch2016.org 24th IUPAC INTERNATIONAL CONFERENCE ON CHEMISTRY EDUCATION (ICCE 2016) 15-20 Ağustos 2016 Kuching, Sarawak, Malezya Web: http://www.icce2016.org.my/ 27th NATIONAL, 15th INTERNATIONAL CHEMISTRY CONFERENCE - INNOVATION AND SUSTAINABILITY 22-25 Ağustos 2016, Department of Chemistry , Universty of Malakand Pakistan Web: http://uom.edu.pk/chemcon2016/index.php 10th INTERNATIONAL CONFERENCEAEGEAN ANALYTICAL CHEMISTRY DAYS (AACD 2016) 29 Eylül - 02 Ekim 2016, Çanakkale Web: http://aacd2016.comu.edu.tr/ 3rd INTERNATIONAL CONGRESS ON BIOSENSORS 05-07 Ekim 2016, Hacettepe Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Salonu, Beştepe, Ankara Web: http://www.biosensor2016.hacettepe.edu.tr/ III. ULUSLARARASI TEMİZLİK, KİŞİSEL BAKIM ÜRÜNLERİ VE ÜRETİM TEKNOLOJİLERİ SEMPOZYUMU VE SERGİSİ 3-5 Kasım 2016, Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi, İZMİR Web: www.kmoetkinlik.org 28. Ulusal Kimya Kongresi 15-21 Ağustos 2016 Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü MERSİN www.kimya2016.org TURKISH CHEMICAL SOCIETY MACR 2016 World Polymer Congress Istanbul 17-21 July 46th IUPAC WORLD POLYMER CONGRESS July 17-21, 2016 VENUE / Halic Congress Center Halic Congress Center Istanbul / Turkey Symposium topics for MACRO 2016 1. Recent Developments in Polymer Synthesis 3. Macromolecules & Nanotechnology 2. 4. 5. 6. GALA DINNER / Galatasaray Island An island between two continents. 7. 8. 9. Polymer Characterization by New and Combined Techniques Macromolecules in Biotechnology & Medicine Energy, Optics, & Optoelectronics Polymer and Polymer-Based Membranes Smart and Functional Polymers Renewable Resources and Biopolymers Polymer Engineering, Processing, and Characterization 10. Polymer Physics 11. Polymer Education 12. Industrial Polymers 13. Porous Polymer and Gels 14. Modeling and Simulation of Polymers macro2016.org TURKISH CHEMICAL SOCIETY Halaskargazi Caddesi No.:53 D.:8 Uzay Apt. Harbiye / İstanbul / Turkey Phn. : +90 212 240 73 31 Fax: +90 212 231 70 37 E-mail: [email protected] CONGRESS SECRETARIAT Halaskargazi Cad. Tavukçu Fethi Sok. Köşe Palas Apt. No:28/3 Osmanbey - Şişli - İstanbul / TURKEY Phn.: +90 (212) 296 66 70 Fax: +90 (212) 296 66 71 E-mail: [email protected] www.brosgroup.net TÜRKİYE KİMYA DERNEĞİ Kuruluşu: 1919 i yen m lenyumda novasyon ISSN : 2458-844X www.yenimilenyumdainovasyontkd.com