T.B.M.M. B:53 15.12.1994 0:1 Bu konuyu, Mekkeyj mükerreme'de, Dünya Mescitler Birliği Yüksek Konseyinde dile getir­ dim; "Hükümetimiz bunu kararlaştırmıştır, 15 Aralıkta temeli atılacak" diye arz ettim. O Mecliste, bizim Türkiyemize ve onun Hükümetine teşekkür edilmek üzere bir karar alınmıştır; ancak, bütçe münasebetleri sebebiyle bunun yapılamadığını görüyoruz, inşallah en kısa müddet zarfında, Tok­ yo Mescitinin temeli atılır. İleride, o konuyla ilgili, alacağım gündem dışı bir sözle, bunun niçin çok önemli olduğunu -sizler takdir buyuruyorsunuz ama- bendeniz de, bir daha arz edeceğim. Daha maruzatım çok; ama, şimdi, şu konuya geliyorum; Sayın İbrahim Gürsoy Beyefendi ar­ kadaşımız çok önemli konular belirttiler. Mesela, "İslam dini kaynağında saftır, berraktır, güzeldir" dediler; çok doğru, çok yerindedir, elhak öyledir. İslam dini birleştiricidir, iyileştiricidir, sevdiricidir, kardeş yapıcıdır. İslam dini barışı temin eden ilahî bir unsurdur, bir esastır; ama, ne yazık ki, Batılı bir muharrir ifadesinde "yeryüzünde, bilhassa, Batı dünyasında, İslamiyet kadar, olduğundan başka, yanlış, kötü tanıtılan bir din yoktur" diyor. Mesela, bunu "Islamiyetin Manevî ve Kültürel Değerleri Adlı" eserinde bulabilirsiniz. Burada, arz etmek istediğim husus şudur: Batı, öyle düşünebilir, doğru; ama, bu yüce dinin mensupları olarak biz, birbirimizi çok sevmeye, birbirimizi çok anlayışla karşılamaya ve birbirimi­ zi hakikaten, iyilik ve yardımlaşmaya yönlendirmeye mecburuz. Millet olarak, Büyük Türk Mille­ tinden, bu hizmet hakikaten beklenmektedir. Bunu, sadece, kardeş İslam ülkeleri değil; dünya mil­ letleri de beklemektedir. Niçin diye bir sual tevcih buyurabilirsiniz?... BAŞKAN — Son 2 dakikanız efendim. LÜTFİ DOĞAN (Devamla) — Arz etmek istediğim durum şudur: Batı, insan haklarından söz etti; yıllarca, saf sayılan kimseleri uyutmaya çalıştı. Esefle ifade edeyim, bir dereceye kadar da ba­ şarılı oldu; ama, Bosna-Hersek'te binlerce, yüzbinlerce masum insanın kanı aktığı halde, Papa'dan da bir ses çıkmadı. Halbuki, Hazreti İsa "birisi bir yanağına bir tokat vurursa, ikinci yanağını çe­ vir" diyordu. Anlaşılan şu; Batı, maddecidir ve Hazreti İsa'nın dininden çok uzaktır. Onları uyar­ mak görevi bize düşmektedir. Bize gelince, Muhterem İbrahim Beyefendi kardeşime arz etmek ve SHP sözcüsü arkadaşımı­ zın da hatırlamasını istiyorum; Peygamberimiz "Müslümanların içerisinde yaşayan bir gayri müslime -ki, İslam Hukukunda adı zimmîdir- kim eziyet yapacak olursa, kıyamet gününde, o eziyeti yapan şahsın hasmı ben olacağım" diye buyuruyor. Şimdi, bir gayri Müslime karşı bu kadar itinalı, bu kadar dikkatli, bu kadar üstün medeniyet seviyesini insanlığa öğreten Peygamberin ümmeti olarak, acaba, bizlerin, birbirimizi incitmemize Peygamberimiz razı olur mu; dinimiz müsaade eder mi? Şunu bilelim: Bizim en büyük düşmanı­ mız cehalet, tembellik; bir de dinimize yakışmayan insanları kendimize örnek almamızdır. Bundan sakınmamız gerekir. İslamiyet, Allah'ın buyruklarına kayıtsız şartsız tazim göstermek, Allah'ın yarattıklarına şef­ katli, merhametli davranmaktır. Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar) | BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Doğan. Sayın Bakan, söz istiyorsunuz; buyurun. - DEVLET BAKANI NECMETTİN CEVHERİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Diyanet İşleri Başkanlığının 1995 yılı bütçesi üzerinde gruplar adına dile getirilen . -436-