RİO SÖZLEŞMELERİ KAPSAMINDA TÜRKİYE’NİN ULUSAL KAPASİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ PROJESİ BİLGİLENDİRME KİTAPÇIĞI Ekim 2010 RİO SÖZLEŞMELERİ KAPSAMINDA TÜRKİYE’NİN ULUSAL KAPASİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ PROJESİ BİLGİLENDİRME KİTAPÇIĞI T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR. Bu kitapçığın bütün hakları T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı’na aittir. Kaynak göstermek kaydıyla yayın ve referans olarak kullanılabilir. Çevre ve Orman Bakanlığı Yayınları No: 416 ISBN: 978-605-393-082-2 Ekim, 2010 Grafik tasarım: Güngör Genç Baskı: Dönmez Ofset-ANKARA Tel: 0 312 229 79 61- Faks: 0 312 229 25 69 ÖNSÖZ 1990’lı yıllarda, uluslararası camiada küresel çevrenin korunmasının gerekliliği konusunda görüş birliğine varılmıştır. Bu görüş birliği içerisinde en önemli konu iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve arazi bozunumu/ çölleşme konularına atıf yapan üç küresel sözleşmedir. Bu sözleşmeler; 1- Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BMBÇS), 2- Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (BMÇMS), 3- Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesidir. (BMİDÇS). Sürdürülebilir kalkınmaya temel oluşturan en önemli unsurlardan birisi de sağlıklı bir çevre ve bunu sağlayan başarılı çevre yönetimidir. Çevre yönetiminde başarının temelini de Rio sözleşmeleri arasında gerçekleştirilecek işbirliği ve işbirliğinden ortaya çıkacak sinerjiler oluşturmaktadır. Birleşmiş Milletler, Üç Rio Sözleşmesi’nin konuları olan iklim değişikliği, arazi bozunumu ve biyolojik çeşitliliğin birbiriyle ilişkili ve sürdürülebilir kalkınma için önemli olduğunu ve bu Sözleşmeler arasında işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu kabul etmektedir. Her üç sözleşmenin en üst organı olan Taraflar Konferansları da “üç sözleşmenin amaçlarının birbiriyle ilişkili olduğunu resmi olarak kabul etmekte ve Sözleşmelerin amaçlarına ulaşılmasında ve kaynakların verimli kullanımında üç sözleşme arasında yapılacak işbirliğinden doğacak sinerjilerin önemli olduğunu vurgulamaktadır. Ülkelerin Sözleşmelere taraf olmaktan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek için yaptığı çalışmalar kapsamında yapılacak işbirliğinden doğacak güçlü sinerjiler vardır. Sözleşmelerin yapısı; sözleşmelerle ilgili yapılacak faaliyetlerin etkinliğinin artırılması ve bütüncül yaklaşım için işbirliğine duyulan ihtiyacın önemini kabul etmekte ve desteklemektedir. Üç Rio Sözleşmesi arasında işbirliğinin artırılması, bilgi değişimi ve sinerji oluşturabilecek faaliyetlerin araştırılması amacıyla Ağustos 2001’de, Birleşik Bağlantı Grubu (Joint Liaison Group; JLG) oluşturulmuştur. Birleşik Bağlantı Grubu’nun görevi ulusal ve uluslararası seviyede işbirliğine yardımcı olmak, işbirliği için olası alanları belirlemek ve koordinasyonu güçlendirmektir. Taraf ülkelerin çoğu sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmek ve Sözleşmeler arasında yeterli işbirliğini sağlamak için yeterli kapasiteye sahip değillerdir. Bu sorunun farkına varan Küresel Çevre Fonu (GEF), çevre yönetimi için kapasitelerini artırmak amacıyla ülkelerin kullanabileceği bir fon oluşturmuştur. Biyolojik çeşitlilik, iklim değişikliği, arazi bozunumu ve kalıcı organik kirleticiler konularıyla ilişkili çok sayıda uygulanabilir proje aracılığıyla GEF, kapasite oluşturma çalışmalarında ülkelere kaynak sağlamaktadır. Başarılı çevre yönetiminde üç Rio Sözleşmesi arasındaki işbirliğinin öneminin farkında olan Türkiye, mevcut kapasitesini daha iyi değerlendirmek amacıyla “Rio Sözleşmeleri Kapsamında Türkiye’nin Ulusal Kapasitenin Değerlendirilmesi Projesi”ni uygulamıştır. Üç sözleşmenin ulusal uygulamalarını değerlendirmek amacıyla, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Proje için Birleşmiş Milletler Çevre Kalkınma Programı kanalıyla Küresel Çevre Fonu’ndan (GEF) kaynak sağlamıştır. Rio Sözleşmeleri Kapsamında Türkiye’nin Ulusal Kapasitesinin Değerlendirilmesi Projesi ile BMBÇS, BMÇMS ve BMİDÇS’nin Türkiye’de daha etkin uygulanması için; tüm sektörlerin katılımını içeren katılımcı bir yaklaşım ile mevcut ulusal kapasite ortaya konmuş, kapasite ihtiyaçları belirlenmiş ve önceliklendirilmiş, üç sözleşme için kesişen konular ve sinerji alanları belirlenmiş ve Ulusal Kapasite Eylem Planı hazırlanmıştır. Bu Bilgilendirme Kitapçığı, Üç Rio Sözleşmesi olarak bilinen; BMBÇS, BMÇMS ve BMİDÇS ile ilgili kamu kurumları, özel kurumlar ve sivil toplum kuruluşları ile diğer tüm paydaşlara sözleşmelerle ilgili temel bilgiler sağlamak, biyolojik çeşitliliğin korunması, çölleşme ve iklim değişikliği ile mücadele alanlarında farkındalık oluşmasına katkı sağlamak ve üç Rio sözleşmesinin uygulanmasında Türkiye’nin kapasite durumu ve Sözleşmelerin birbirileriyle olan ilişkilerini içeren Ulusal Kapasite Eylem Planı hakkında bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Bilgilendirme Kitapçığının tüm paydaşlara faydalı olması dileğiyle. T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI KISALTMALAR BMBÇS: Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ÇOB : Çevre ve Orman Bakanlığı DKMP : Doğa Koruma ve Milli Parklar GEF : Küresel Çevre Fonu (Global Environment Facility) TK : Taraflar Konferansı TKB : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu UBSEP : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı UKD :Ulusal Kapasite Değerlendirme İÇİNDEKİLER 1. Biyolojik Çeşitlilik Tanımı ve Önemi 1 2. Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 4 3. BMBÇS ile İlgili Yasal Yapı 7 4. BMBÇS ile İlgili Kuruluşlar 9 5. BMBÇS Çerçevesinde Ulusal Yükümlülükler 10 6. BMBÇS ile İlgili Çalışmalar 12 7. BMBÇS ile İlgili Ulusal Kapasite Değerlendirmesi 14 8. Genel Değerlendirme ve Öneriler 15 KAYNAKÇA 18 Güngör Genç 1. BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK TANIMI VE ÖNEMİ Tanımı “Biyolojik çeşitlilik”, diğerlerinin yanı sıra kara, deniz ve diğer su ekosistemleri ile bu ekosistemlerin bir parçası olduğu ekolojik kompleksler de dahil olmak üzere tüm kaynaklardan canlı organizmalar arasındaki farklılaşma anlamındadır; türlerin kendi içindeki ve türler arasındaki çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliği de buna dahildir. Biyolojik çeşitlilik genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliği olmak üzere üç hiyerarşik kategoride ele alınır: •Genetik Çeşitlilik bir tür içindeki çeşitliliği ifade eder. Bu çeşitlilik belli bir tür, popülasyon, varyete, alt-tür ya da ırk içindeki genetik farklılıkla ölçülür. •Tür Çeşitliliği belli bir bölgedeki, alandaki ya da tüm dünyadaki türlerin farklılığını ifade eder. Bir bölgedeki türlerin sayısı (yani o bölgenin “tür zenginliği”) bu konuda en sık kullanılan ölçüttür. •Ekosistem Çeşitliliği ise bir ekolojik birim olarak karşılıklı etkileşim içinde olan organizmalar topluluğu ile fiziksel çevrelerinin oluşturduğu bütünle ilgilidir. Ekosistem; kendisini topluluk düzeyinden ayıran, kendileri cansız olan fakat canlı topluluklarının oluşumunu, yapısını ve karşılıklı etkileşimlerini etkileyen yangın, iklim ve besin döngüsü gibi faktörleri de içerir. Ekosistem düzeyindeki biyolojik çeşitliliğin korunması besin zincirinin ve enerji akışının korunmasını kapsar. Bu düzeyde, yalnızca türlerin veya türlerin oluşturduğu grupların değil, özelliklerin ve süreçlerin de korunması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 1 Küresel Önemi Biyolojik çeşitliliğin korunması sürdürülebilir kalkınmanın temelini oluşturması dolayısıyla günümüzün en önemli konularından biridir*. Biyolojik çeşitlilik insanoğlunun başta gıda olmak üzere tüm temel ihtiyaçlarını karşılamasında vazgeçilemez bir kaynaktır. Günümüzde insanoğlunun beslenmesini sağlayan tüm bitkisel ve hayvansal gıdaların kökeni, doğadaki yabani akrabalarıdır. Bu akrabalardan bir kısmı tamamen ortadan kalkmış olsa bile halen insanlığa çeşitli hizmetler sunan birçok yabani türler doğal yaşam içinde evrimleşmeye devam etmektedir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de yeni kültür çeşitleri elde etmek veya mevcut olanları insanların ihtiyaçlarına göre geliştirmek için yabani türlerden yararlanılmaktadır. Günümüzün değişmekte olan çevre koşullarında yabani akrabalar, çeşitli stres koşullarına dayanıklılıkları sayesinde, kültürü yapılan türlerin ihtiyacı olan dayanıklılık özelliklerinin aktarılması bakımından daha da büyük bir önem taşımaktadır. İnsanoğlunun gıda güvenliğinin günümüzde ve gelecekteki garantisi durumunda olan biyolojik çeşitlilik, çoğu insan kaynaklı olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı azalmaktadır. Tarım alanları gitgide daralmakta, toprak ve su kaynakları hızla kirletilmektedir. Artmakta olan dünya nüfusuyla insanlığın yakın bir gelecekte şimdikinden daha büyük bir beslenme sorunuyla karşılaşması kaçınılmazdır. *Anonim, 1996 2 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ Türkiye’nin Biyolojik Çeşitliliği Türkiye bitki çeşitliliği bakımından çok özel bir konumda bulunmaktadır. Avrupa ve Asya Anakaralarına yayılmış toplam 78 milyon ha alanda 4.080’i endemik olmak üzere toplam 12.476 takson barındırmaktadır*. Bitkisel genetik çeşitliliğin zenginliği temel olarak, topografya, iklim ve diğer çevre koşullarının kısa mesafeler içinde değişen büyük bir çeşitlilik göstermesinden kaynaklanmaktadır. Bu olağanüstü ekosistem ve habitat çeşitliliği beraberinde önemli bir tür çeşitliliğini getirmiştir. Ilıman kuşakta bulunan ülkelerin biyolojik çeşitliliği bakımından karşılaştırıldığında, fauna biyolojik çeşitliliğinin de ülkemizde oldukça yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Veri eksikliğine rağmen tanımlanan canlı türleri içinde en büyük rakamı omurgasızlar grubu oluşturmaktadır. Omurgasız hayvan taksonu sayısı yaklaşık 19.000 olup bunlardan yaklaşık 4.000’i endemiktir. Bugüne kadar belirlenen toplam omurgalı hayvan sayısı 1.500’e yakındır. Omurgalılardan, 70’i balık türü olmak üzere 100’ün üzerinde tür endemiktir. Ülkemizin dünyanın iki büyük kuş göç yolu üzerinde olması, kuşların beslenme ve üreme alanı olarak önemini artırmaktadır. Ümit N. Ülkütaşır * Davis, 1965–1985; Davis ve ark., 1988; Güner ve ark., 2000; Vural, 2003; Erik ve Tarıkahya, 2004; Özhatay ve Kültür, 2006; Özhatay ve ark., 2009, Karagöz ve ark., 2010 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 3 2. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ Biyolojik çeşitlilik üzerinde küresel boyutta baskıları artıran süreçlerin hızlanması ile birlikte doğan ihtiyaç üzerine, 1987 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından başlatılan ve dört yıl süren bir çalışma sonunda Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin metni oluşturulmuştur. Rio de Janerio’da 1992 yılında gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda biyolojik çeşitliliğin azalmasının koordine edilmiş uluslararası çabalarla önlenebilecek önemli bir sorun olduğu kabul edilmiştir. Konferans, Türkiye’nin de taraf olduğu ve Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BMBÇS)’nin de aralarında bulunduğu önemli küresel sözleşmelerin imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. Türkiye bu Sözleşmeyi 1992’de imzalamış, 26 Aralık 1996 tarihinde onaylamış ve Sözleşme 14 Mayıs 1997 yılında yürürlüğe girmiştir. BMBÇS’nin üç temel amacını; Biyolojik çeşitliliğin korunması, biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve genetik kaynakların kullanımından kaynaklanan faydaların adil ve hakkaniyete uygun paylaşımı oluşturmaktadır. 4 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ Sözleşme her ülkenin özel koruma tedbirlerine ihtiyaç duyan biyolojik kaynaklar ile sürdürülebilir kullanım için daha büyük potansiyele sahip olan biyolojik kaynaklarını belirlemesini; koruma ve sürdürülebilir kullanım üzerinde olumsuz etkiye sahip olabilecek eylemlerin kategorilerinin ve süreçlerinin belirlenmesini ve izlenmesini gerektirmektedir. Biyolojik çeşitlilik yanında genetik çeşitlilik kavramı, küresel boyutta ilk kez bu sözleşmeyle ele alınmıştır. Yine ilk kez biyolojik çeşitliliğin korunması “insanlığın ortak çabasını gerektiren bir konu” olarak dile getirilmiştir. Sözleşme biyolojik çeşitliliğin, “insanoğlunun ortak değeri” olduğunu belirtmektedir. Ortak değer kavramı da beraberinde ortak tasa, endişe ve ortak sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Bununla birlikte her ülkenin doğal kaynakları üzerinde egemenlik hakları olduğu ve bu kaynakları kendi çevre politikalarına uygun olarak milli yasaları çerçevesinde yönetmeleri ilkesi de esastır. Sözleşmenin Organları; Sözleşme ile iki adet temel kurum oluşturulmuştur. Bunlar Sözleşme’nin karar organı olan Taraflar Konferansı ve yan organı olan Bilimsel Teknik ve Teknolojik Danışma Organıdır. Ayrıca Taraflar Konferansı kararları ile ihtiyaca göre kurulan Çalışma Grupları yan organlar olarak işlev görmektedir. Bu kurumlara ve taraf ülkelere yardımcı olmak amacıyla üç mekanizma oluşturulmuştur. Bunlar; ülkeler arasında bilimsel ve teknik işbirliğinin sağlanabilmesi için Bilgi Değişim Mekanizması, taraf ülkelerin çalışmalarını desteklemek için Finansal Kaynaklar ve Finans Mekanizması ile ülkeler arasında işbirliğini geliştirmek için İşbirliği ve Ortaklık Mekanizması’dır. Bunlara ilave olarak Taraf Ülkeler Sözleşme Sekretaryası ile koordinasyonu sağlayacak Ulusal Odak Noktaları belirlemişlerdir. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 5 BMBÇS’nin tematik alanları ve kesişen konuları 1. Tematik Alanlar 1.1. İçsu Biyolojik Çeşitliliği 1.2. Deniz ve Kıyı Biyolojik Çeşitliliği 1.3. Tarım Biyolojik Çeşitliliği 1.4. Orman Biyolojik Çeşitliliği 1.5. Kurak Alan Biyolojik Çeşitliliği 1.6. Dağ Biyolojik Çeşitliliği 1.7. Ada Biyolojik Çeşitliliği 6 2. Kesişen Konular 2.1. Ekonomi, ticaret ve teşvik tedbirleri 2.2. Ekosistem Yaklaşımı 2.3. Erişim ve yararların paylaşımı 2.4. Etki değerlendirmesi 2.5. Geleneksel bilgi, yenilikler ve uygulamalar 2.6. Halkın eğitimi ve farkındalığı 2.7. İklim değişikliği ve biyoçeşitlilik 2.8. Kalkınma için biyoçeşitlilik 2.9. Korunan Alanlar 2.10.Küresel Bitki Koruma Stratejisi 2.11.Küresel Taksonomi Girişimi 2.12.Sorumluluk ve telafi 2.13.Sürdürülebilir kullanım 2.14.Tanımlama, izleme, göstergeler ve değerlendirme 2.15.Teknoloji transferi ve işbirliği 2.16.Turizm ve biyoçeşitlilik 2.17.Yabancı yayılımcı türler 2.18.2010 biyolojik çeşitlilik hedefleri BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 3. BMBÇS İLE İLGİLİ YASAL YAPI Biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımıyla ilgili en üst düzey yasal araç 1982 Anayasasıdır. Anayasa’nın 63. maddesinde; “devletin, tarih, kültür ve doğal varlıklarını ve değerlerini korumasını, bu amaçla destekleyici önlemler alması” öngörülmektedir. Bu ifade, türlerin doğal ortamlarında korunmasına da olanak sağlamaktadır. Ayrıca, doğrudan biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik olmasa da; Anayasa’nın 56. Maddesiyle çevre koruyucu hükümler, 35. Maddesiyle özel mülkiyet hakkının kullanılmasında getirilen kamu yararı sınırı, 44. Maddesiyle toprağın verimli olarak kullanılması, 45. Maddesiyle tarım arazilerinin, çayır ve mera’ların amaç dışı kullanımının önlenmesi, 169. Maddesiyle ormanların korunma ve geliştirilmesi ile ilgili hükümlere yer verilerek, dolaylı da olsa, biyolojik çeşitliliğin korunması, yaptırımlarla güvence altına alınmıştır. Bütün bu hükümler, ulusal bir çevre ve biyolojik çeşitlilik politikasının yasal zeminini oluşturmaktadır. Bu konuda hazırlanan en yeni doküman olan Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı (UBSEP) Türkiye’de biyolojik çeşitlilikle ilgili olarak uygulanmakta olan politikaları bütünlük içinde ele almaktadır (UBSEP, 2007). BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 7 Türkiye’de Biyoçeşitliliğin korunmasıyla ilişkili temel Kanunlar aşağıda verilmiştir: 8 Yılı Kanun 1956 1957 1971 1983 1983 1983 1989 1990 1995 1998 2003 2003 2004 2006 2006 Orman Kanunu Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu Su Ürünleri Kanunu Çevre Kanunu Milli Parklar Kanunu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının Kurulması Hakkında KHK Kıyı Kanunu Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu Mera Kanunu Kara Avcılığı Kanunu Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Organik Tarım Kanunu Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Tarım Kanunu BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 4. BMBÇS İLE İLGİLİ KURULUŞLAR Sözleşmenin kilit paydaşları; •Çevre ve Orman Bakanlığı (ÇOB) Sözleşmenin Ulusal Odak Noktası ve uygulamasından sorumlu kuruluştur. Bakanlığa bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, İl Çevre ve Orman Müdürlükleri, Orman Ağaçları ve Tohumları Islah Araştırma Müdürlüğü, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çevresel Etki Değerlendirme ve Planlama Genel Müdürlüğü kilit paydaş kuruluşlardır. •Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (TKB) Sözleşme ile ilgili sorumlulukları ve uygulamaları nedeniyle Sözleşme ile doğrudan ilgilidir. Bakanlığa bağlı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ve bağlı araştırma enstitüleri, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Tarımsal İşletmeler Genel Müdürlüğü, İl ve İlçe Müdürlükleri de kilit paydaş kuruluşlardır. •Bunlardan başka Dışişleri Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı da diğer kilit kuruluşlardır. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Denizcilik Müsteşarlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımına katılan belli başlı kurumlardır. Biyolojik çeşitliliğin araştırılmasında, ÇOB ve TKB’nin araştırma enstitülerinin yanı sıra, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve üniversiteler görev almaktadır. Türkiye’de başta halkın bilincinin arttırılması olmak üzere biyolojik çeşitliliğin korunmasına ve sürdürülebilir kullanımına gönüllü katkı yapan çok sayıda ulusal ve yerel sivil toplum örgütleri bulunmaktadır. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 9 5. BMBÇS ÇERÇEVESİNDE ULUSAL YÜKÜMLÜLÜKLER BMBÇS kapsamındaki yükümlülükler birbirlerinden bağımsız olmayıp, bazıları arasında doğrudan ya da dolaylı ilişkileri vardır. Bu yükümlülükler aşağıda sıralanmaktadır. 10 1. Biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı için ulusal strateji, plan ve programlar hazırlamak, 2. Bu strateji plan ve programları ilgili sektör planlarına entegre etmek, 3. Biyolojik çeşitlilik bakımından önem taşıyan unsurları belirlemek, önceliklerini tespit etmek ve izlemek, 4. Biyolojik çeşitliliği yerinde (in-situ) korumak ve yönetmek, 5. Yerinde korumayı desteklemek üzere ex situ koruma sistemi kurmak, 6. Biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımına yönelik tedbirleri uygulamak, 7. Sözleşme amaçlarına ulaşmak için ekonomik ve sosyal teşvikler uygulamak, 8. Bilimsel ve teknik araştırma ve eğitim çalışmalarını desteklemek, 9. Halkın bilgilendirilmesini ve eğitimini sağlamak, 10.Çevresel etkileri değerlendirmek ve minimize etmek, 11.Genetik kaynaklara erişimi ve yarar paylaşımını düzenlemek, 12.Teknolojiye erişimi düzenlemek, 13.Bilimsel ve teknik işbirliğini desteklemek, 14.Biyoteknolojinin kullanımını ve yararlarının dağıtımını düzenlemek. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ UBSEP’de Türkiye için stratejik öneme sahip olduğu belirlenen konular: •Biyolojik çeşitlilik için önemli gösterge türlerin belirlenmesi ile türlerin, populasyonların ve ekosistemlerin envanterlerinin çıkarılması, izleme ve sınıflandırma sisteminin etkin uygulanması, •Biyolojik çeşitlilik, tarım, gıda ve ekonomik değerler açısından önem taşıyan genetik çeşitlilik unsurlarının belirlenmesi, kayıt altına alınması, korunması ve yönetimi, •Araştırma sonuçlarının karar vericiler, kullanıcılar ve diğer paydaşların uygulayabileceği bir şekilde paylaşımını, biyolojik ve biyofiziksel verilerin daha hızlı analiz edilmesini ve dağıtımını sağlayacak merkezi bilgi yönetim sisteminin kurulması, •Hassas, tehdit ve tehlike altında olan türlere ve ekosistemlere, kritik habitatlara, üzerinde çok az çalışma yapılmış sınıflandırma gruplarına, ekonomik değere sahip sınıflandırma gruplarına, yüksek düzeyde çeşitliliği olan alanlara, kırsal ve kentsel kalkınma ile insan kaynaklı zararların en çok görüldüğü bölgelere öncelik verilerek, özel koruma tedbirleri geliştirilmesi, •İklim değişikliğinin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkilerinin belirlenmesi, izlenmesi ve en çok etkilenen ekosistemlerin ve türlerin bu etkilerden korunmasına yönelik tedbirler alınması, •Kendine özgü, hassas dağ ekosistemlerinin, diğer biyolojik çeşitlilik sıcak noktalarının ve bunlara eşlik eden türlerin belirlenmesi ve korunması, •Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi, tarımsal stratejiler ya da ulusal kalkınma planları gibi öteki ilgili ulusal girişimlerin uygulanma süreçleri arasındaki bağlantıların ve eşgüdümün sağlanması, •Biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımının desteklenmesi ve kaynak kullanımının biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması ya da en aza indirilmesi. BMBÇS UKD Raporunun hazırlanması sırasında ortaya çıkan öncelikler listesiyle önceki çalışmaların sonuçları paralellik göstermektedir. Sonuçta BMBÇS ile yüklenilen belirleme, izleme, koruma ve sürdürülebilir kullanım, planlama, veri toplama ve paylaşımı, sektörel işbirliği gibi hususlar öncelikli konuları oluşturmuştur. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 11 6. BMBÇS İLE İLGİLİ GEF DESTEĞİ İLE YÜRÜTÜLMÜŞ BÜYÜK ÖLÇEKLİ PROJELER Genetik Çeşitliliğin Yerinde (In Situ) Korunması Projesi: 1993-1998 yıllarında Küresel Çevre Fonu (GEF)’undan sağlanan hibe destek ile TKB, Çevre ve Orman Bakanlıkları tarafından birlikte yürütülmüştür. Kapsadığı alan ve tür sayısı itibarıyla emsalleri içinde dünyadaki in situ muhafaza konusunda en geniş kapsamlı projelerden biridir. Proje kapsamında bazı orman ağacı türleri, meyve ağacı türleri ile buğdayın yabani akraba türlerine ait Gen Koruma ve Yönetim Alanları oluşturulmuştur. Proje ile ayrıca genetik çeşitliliğin belirlenmesi için biyoteknoloji laboratuarları ile coğrafi bilgi sistemi ve uzaktan algılama laboratuarları kurulmuştur. Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi (GEF-2) Projesi: 2000-2006 yılları arasında Köprülü Kanyon, Camili, İğneada ve Sultan Sazlığı’nda uygulanmıştır. Proje sonunda aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir; • Biyolojik Çeşitlilik ve Doğa Koruma ile ilgili yasa tasarısı hazırlanmıştır, • Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı Sistemi (www.nuhungemisi.gov.tr) kurulmuştur, 12 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ •ÇOB’da Biyolojik Çeşitlilik İzleme Birimi kurulmuştur, •4 proje bölgesinde katılımcı yaklaşımla korunan alan yönetim planları yapılmıştır, •Biyolojik çeşitlilikle ilgili konular orman amenajman planlarına entegre edilmiş ve Amenajman Yönetmeliği de bu çerçevede revize edilmiştir, •Ulusal Biyolojik çeşitlilik Bilinlendirme Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanmıştır, •Sivil toplum kuruluşlarının kapasitelerinin geliştirilmesi için strateji ve eylem planı geliştirilmiştir, •Korunan alanlar için sürdürülebilir turizm geliştirme stratejisi belirlenmiştir. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ Ümit N. Ülkütaşır 13 7. BMBÇS İLE İLGİLİ ULUSAL KAPASİTE DEĞERLENDİRMESİ Rio Sözleşmeleri Kapsamında Türkiye’nin Ulusal Kapasitesinin Değerlendirilmesi Projesi kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda BMBÇS’nin uygulanmasına yönelik kapasite ihtiyaçları sistemsel, kurumsal ve bireysel seviyelerde belirlenmiştir. Sistemsel kapasite ihtiyaçları arasında biyolojik çeşitliliğin belirlenmesine, izlenmesine ve genetik kaynakların kayıt altına alınmasına yönelik sistemin kurulması, çevre suçlarına karşı yaptırımların güçlendirilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımına yönelik teşvik sisteminin geliştirilmesi, Merkezi Bilgi Sisteminin oluşturulması, bütüncül havza yönetim planlarının hazırlanması, biyolojik çeşitlilik göstergelerinin oluşturulması konuları yer almaktadır. Kurumsal kapasite ihtiyaçları arasında ise başta envanter, izleme ve denetim olmak üzere biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımından sorumlu kurum ve kuruluşlarda yeterli sayı ve nitelikte personel istihdamı ve eğitimi, bu kurumların izleme, koruma ve sürdürülebilir kullanımı ile genetik kaynakların kayıt altına alınmasına yönelik teknik donanımların güçlendirilmesi, ulusal veri standartlarının geliştirilmesi, veri girişinden sorumlu birimlerin etkinliğinin arttırılması, ilgili kurumlarla eşgüdümün sağlanması konuları yer almaktadır. Biyolojik çeşitlilikle bağlantılı işlerde görevli personelin motivasyonunu sağlayacak önlemler, görev yerlerinin değiştirilmemesi, iş yükü çok ağır olan saha çalışanlarına yardımcı olmak üzere yeterli sayıda uzman personelin istihdamı bireysel kapasite ihtiyaçlarımızın en önemlileridir. 14 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 8. GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER Biyoçeşitlilik bize ne verir? İnsanlık tüm yaşantısı boyunca kendisine gıda, ilaç ve ham madde sağlama yanında diğer birçok mal ve hizmetler sunarak yaşama destek veren biyolojik çeşitliliğe bağımlı durumdadır. Örneğin ormanlar odun sağlama havaya oksijen verme, suyu temizleme, erozyon ve selleri önleme, iklimi yumuşatma ve atıkları besin maddelerine veya yakıt ve gaz gibi maddelere çevirme gibi işlevlere sahiptir. Uzmanlara göre dünya üzerindeki tüm ekosistemlerin sağladığı mal ve hizmetlerin değeri yıllık 26 trilyon Euro kadardır. Bu miktarın dünyada üretim yoluyla üretilen değerin iki katı olduğu hesaplamaktadır. Dünyada toplam olarak 10.000 ile 20.000 arasında bitki türü tıbbi amaçlarla kullanılmaktadır. Biyoçeşitliliğe neler oluyor? Habitat parçalanması, bozulması; orman, sulak alanlar ve mercan resifleriyle diğer ekosistemlerin kaybı biyolojik çeşitlilik üzerindeki en büyük tehditlerdir. Habitatların ortadan kalkması veya bozulmasıyla bitki ve hayvan türleri ortadan kalkar. Örneğin ormanlar bilinen karasal türlerin çoğunu barındırmaktadır. Ne var ki dünya ormanlarının yaklaşık % 45’i geçen yüz yıl içinde ortadan kaldırılmıştır. Canlı türlerinin doğal seyrinden 5-10 kez daha fazla ve giderek artan bir hızla yok oldukları tahmin edilmektedir. Halen 34.000 bitki ve 5.200 hayvan türü (kuş türlerinin sekizde bir dâhil) yok olma tehlikesiyle BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 15 yüz yüzedir. Habitat kaybı ve bozulması yanında, yabancı istilacı türler de doğal türlerin yaşam ortamlarını istila etmek suretiyle büyük bir tehdit haline gelmiştir. Ozon tabakasının delinmesi ve iklim değişikliği gibi küresel atmosferik değişimler de tehdit altındaki türler üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Ozon tabakasının incelmesi sonucu dünya üzerine daha fazla ultraviyole-B ışınları gelmekte, bunun sonucunda da canlı organizmaların dokular daha fazla zarar görmektedir. Binlerce yıldır yapıla gelen bitki yetiştiriciliği ve hayvan üreticiliği sonucu gelişen tarımsal biyolojik çeşitlilik yok olmaktadır. Bu durum nispeten daha az sayıda bitki çeşitleri ve hayvan ırklarına yönelen modern ticari tarımsal üretim anlayışının sonucudur. Biyoçeşitliliği korumak için ne yapabiliriz? Doğanın doğal seyri içinde üretebileceğinden daha fazlasını tüketmemeliyiz. Aşırı ve zamansız avlanmamalı, aşırı otlatmadan kaçınmalı, doğadan aşırı miktarda ve tahrip ederek toplama yapmamalıyız. Ozon tabakasının incelmesi ve küresel ısınmanın önüne geçmek için hava kirliliğini en aza indirecek önlemler almalı, konutlarda yalıtıma önem vererek ısınma – serinleme amaçlı enerji kayıplarını azaltmalıyız. Sanayi, baraj, otoyol, yeni yerleşim yerlerinin inşası gibi kalkınma ve gelişmeyle ilişkili yatırımlarda, habitat parçalanması ve bozulmasını en aza indirecek planlamalara gidilmelidir. Tarımsal faaliyetlerde mümkün olduğu ölçüde sulama, gübreleme, zirai mücadele ilaçları gibi girdilerin kullanımında çiftçiler bilinçlendirilmelidir. 16 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ Biyolojik çeşitliliğin önemi ve korunması konusunda sürekli her yaşa özellikle çocuklara yönelik eğitim çalışmalarına gidilmelidir. Doğaya (bitki ve hayvan çeşitliliğine) izinsiz ve bilinçsizce zarar verdiğini düşündüğümüz olay ve kişileri illerde Çevre ve Orman Müdürlüklerine veya Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bildirelim. Unutmayalım geleceğimiz bizlerin ellerinde, GEREKSİZ YERE HARCANAN SU, ELEKTRİK, GIDA, GİYSİ…HERŞEY, DOĞADAN BİR CAN DAHA ALMAK, GELECEĞİMİZDEN BİR NESİL DAHA EKSİLTMEK DEMEKTİR. Muş İl Çevre ve Orman Müdürlüğü BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 17 KAYNAKÇA •Anonim, 1996. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. Resmi Gazete, 27 Aralık 1996, No: 22860. •Davis, P.H. 1965-1985. Flora of Turkey and East Aegean Islands. V 1-9. Edinburgh Univ. Press. Edinburgh U. K. •Davis, P.H., R.R. Mill and K. Tan. 1988. Flora of Turkey and East Aegean Islands. V 10. Edinburgh Univ. Press, Edinburgh, U. K. •Erik, S. ve B. Tarıkahya. 2004. Türkiye Florası Üzerine. Kebikeç insan kaynakları araştırmaları dergisi. 17:139-163. •Güner, A., Ekim, T., Özhatay, N. and H.C. Başer. 2000. Flora of Turkey and East Aegean Islands. V 11. (Supplement) Edingburgh University Press, Edinburgh, UK. •Vural, M. 2003. Türkiye’nin tehlike altındaki bitkileri. FAO/BM Tematik Grubu, Türkiye’de Biyolojik Çeşitlilik ve Organik Tarım Çalıştay Raporu, 15-16 nisan 2003. D168-183. •Özhatay, N. ve Ş. Kültür. 2006. Check-list of Additional Taxa to the Supplement Flora of Turkey III. Turk J Bot. 30:281-316. •ÇOB 2007, Ulusal Biyolojik çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı (UBSEP). 2007. Çevre ve Orman Bakanlığı. 18 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ •Özhatay, N., Kültür, Ş. ve S. Aslan. 2009. Check-list of Additional Taxa to the Supplement Flora of Turkey IV. Turk J Bot. 33:191-226. doi:10.3906/bot-0805-12. •Alkamade, R., M. van Oorschot, L. Miles, C. Nellemann, M. Bakkenes, B. Brink. 2009. GLOBIO3: A framework to investigate options for reducing global terrestrial biodiversity loss. Ecosystems. www.pbl. nl/en/publications/2009/GLOBO3-A-Framework-to-investigate-options-for-reducing-global-terrestrialbiodiversity-loss.html •Karagöz, A., N. Zencirci, A. Tan, T. Taşkın, H. Köksel, M. Sürek, C. Toker ve K. Özbek. 2010. Bitki Genetik Kaynaklarının Korunması ve Kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisliği VII. Teknik Kongresi. 11-15 Ocak 2010. Bildiriler Kitabı - I, 155-177. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ 19 KISALTMALAR BM : Birleşmiş Milletler BMÇMS : Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi BSASY : Bütünleşik Sürdürülebilir Arazi ve Su Yönetimi BSAY : Bütünleşik Sürdürülebilir Arazi Yönetimi BSHY : Bütünleşik Sürdürülebilir Havza Yönetimi ÇOB : Çevre ve Orman Bakanlığı FAO : Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization;) GEF : Küresel Çevre Fonu (Global Environment Facility) TK : Taraflar Konferansı TKB : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı UÇEP : Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı UÇMEP : Ulusal Çölleşme ile Mücadele Eylem Programı İÇİNDEKİLER 1.Çölleşme ve Önemi 1 2. Birleşmiş Milletler Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi ve Amaçları 3 3. BMÇMS On Yıllık Stratejisi 5 4. BMÇMS ile İlgili Yasal Yapı 6 5. BMÇMS ile İlgili Kurum ve Kuruluşlar 8 6. BMÇMS Çerçevesinde Ulusal Yükümlülükler 9 7. BMÇMS ile İlgili Çalışmalar 11 8. BMÇMS ile İlgili Ulusal Kapasite Değerlendirmesi 14 9. Çölleşme ile Mücadele Konusunda Birey Olarak Neler Yapılabilir? 16 KAYNAKÇA 18 Mustafa Demirbaş 1. ÇÖLLEŞME VE ÖNEMİ Çölleşme, kurak, yarı kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişiklikleri ve insan aktivitelerini de içeren çeşitli etmenlerin sonucunda oluşan ”arazi bozunumudur’’ ve günümüzde en yaygın olarak erozyon, toprak kirlenmesi ve betonlaşması olarak bilinmektedir. Arazi bozunumu ise, doğal olaylar ve/veya insan aktiviteleri nedeniyle, toprağın bozunuma uğrayan fiziksel, kimyasal ve biyolojik kalitelerine bağlı doğal ekolojik görevinin (ekosistem içindeki işlevinin) ve/veya uygun şekilde ekonomik işlevinin sürdürülebilirliğinin çok uzun olamayacak kadar zarar görmesidir (Anonim, 2005). Çölleşmeyle mücadele sürdürülebilir arazi yönetimin bir parçası olarak (i) Arazi bozulmasını önlemeye ve/veya azaltmaya, (ii) Kısmen bozulmuş arazinin rehabilitasyonuna ve (iii) Çölleşmiş arazinin geri kazanılmasına yönelik faaliyetleri içerir. Çölleşme, uluslar arası/küresel boyutuna bağlı olarak, yeryüzü doğal kaynaklarının kaybının başlıca nedenidir. Çölleşme, çoğu teknik ve yasal önlemlerinin bilinmesine karşın, çok yavaş ilerlemekte olduğundan neden olduğu bozunum görsel veya bilimsel çalışmalarla kolayca saptanamamaktadır. Bu nedenle, çölleşme önlemleri ve engelleyici yasal zorunlulukları, birçok ülkenin yönetim düzeyindeki politikalarının bir parçası olamamaktadır (Cangir ve Boyraz, 2008). Ülkesel ve her ülkenin sorumluluğunda gelişen, buna karşın küresel boyutta oluşan sorunların çözümüne en düşük maliyetteki yaklaşım ve doğal olarak ta toplumların gıda güvenliğinin /güvenirliğinin sigortası, biyoçeşitliliğin korunması, iklim değişikliği ve arazi bozunumu ile savaşım, arazilerimizin nitelik ve yeteneğine uygun olarak kullanımı, ancak “Bütünleşik Sürdürülebilir Havza Yönetimi” ile sağlanabilecektir. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 1 Çölleşme/arazi bozunumu ve neden olduğu iklim değişikliği kara/su ekosistemlerimizin varlığını olumsuz yönde değiştirmektedir. Bunun ilk yansımalarını ülkeler ani iklim değişikliği anormalileri; kuraklık veya afet boyutundaki yağışlar/taşkınlar ve gıda üretimindeki dar boğazlar ile yaşamaktadır. Ancak günümüzdeki sorunlar önlem alınmadan ve durdurulmadan sürerse, sorunların Afrika’dan sonra ikinci başlangıç coğrafyası ve tükenmeye başlayan ekolojik havzaları, Akdeniz iklim kuşağındaki ülkelerde oluşacaktır. Bu durum, Türkiye için önemli bir uyarıdır (Cangir ve ark., 2010). Birleşmiş Milletler raporlarına göre, çölleşme, başka bir deyişle, arazi bozunumu ve kuraklık dünyada yaklaşık 1.2 milyar insanın yaşamını doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Çölleşme ve kuraklık, iklim değişikliğinin etkileri ile birlikte, insanlığın geleceğini tehdit etmekte ve ortak mücadele edilmesi gereken bir sorunu oluşturmaktadır. Çölleşmeden etkilenen tüm ülkeler gibi, Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafi konum, iklim, topografya ve toprak şartları ile sosyo-ekonomik etkileşimler, ülkenin çölleşme ve kuraklığa karşı duyarlılığını arttırmaktadır. (Kapur ve ark.) Bu gerçeğin farkında olarak Türkiye’deki toprak ve su kaynaklarını muhafaza çalışmaları Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren başlatılmıştır. Taner Kıral 2 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 2.BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ VE AMAÇLARI Birleşmiş Milletler (BM) Çevre ve Kalkınma Konferansına (1992) temel oluşturan ve Çevre sorunlarının BM düzeyinde ilk kez tartışıldığı konferans 5 Haziran 1972 tarihinde Stockholm’de yapılmıştır. Bu konferans çevre olgusunu Dünya Çevre Günü olarak tüm dünyadaki ülkelere ilk kez taşımıştır. Erol Bektaş Rio de Janerio’da (1992) ise, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 179 ülkenin katılımıyla BM Çevre ve Kalkınma Konferansı düzenlenmiş ve Gündem 21 olarak anılan beş adet Rio Belgesi açıklanmıştır. Bu Dünya Zirvesinde, BM Genel Kurulu, çölleşme ve kuraklıkla yüz yüze olan ülkelerin konu ile ilgili sorunlarını yasal olarak ele almak üzere Çölleşme ile Mücadele Hükümetlerarası Müzakere Komitesini kurmuştur. Bu tarihten sonra beş kez toplanan Komite, Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesinin taslağını hazırlamıştır. 17 Haziran 1994 tarihinde Paris’te, Birleşmiş Milletler Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi (BMÇMS) taraflarca kabul edilmiştir. 14–15 Ekim’de imzaya açılan sözleşme 26 Aralık 1994 de yürürlüğe girmiştir. Böylece 17 Haziran, Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir. Sözleşme, niteliği gereği, (i) bölgesel önceliklere sahiptir, kuraklık ve çölleşme ekseninde belli bölgelere yoğunlaşmıştır, (ii) sürdürülebilir arazi yönetimi üzerinde yoğunlaşan tek uluslararası sözleşmedir, (iii) çölleşme ve arazi bozulmasını hem çevresel bir sorun hem de kalkınma sorunu olarak ele almaktadır. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 3 Bu çerçevede gerçekleştirilen önemli bir uluslararası faaliyet 13–14 Haziran 1996 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen “Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı Habitat II. Kent Zirvesi”dir. Bu toplantıda kentsel alanların bozunumları, ilk kez başlangıç düzeyinde de olsa, ana temasıyla (insan yerleşimleri) kentsel bozunum olgularının bütünleştirilmesi amacıyla ele alınmıştır. Sözleşmenin amacı, etkilenen ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunmak, uluslar arası işbirliği ve ortaklık düzenlemeleri ile desteklenen her düzeydeki etkin eylemler yoluyla, ciddi kuraklık ve/veya çölleşmeye maruz ülkelerde, çölleşmeyle mücadele etmek ve kuraklığın etkilerini hafifletmektir. Türkiye 14 Şubat 1998 tarih ve 23258 sayılı Resmi Gazete’de 4340 sayılı yasa ile BMÇMS’ ne taraf olarak, konu ile ilgili uluslararası platformda yaptığı katkıları resmileştirmiştir. Bu tarihten itibaren Türkiye, Sözleşmenin IV’üncü Eki olan “Kuzey Akdeniz Bölgesel Uygulama Eki”(Portekiz, İspanya, İtalya, Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Sırbistan Karadağ, Yunanistan ve Türkiye) çalışmalarında aktif olarak yer almaya başlamıştır 9 Mart 2005 tarih ve 25750 sayılı Resmi Gazetede Çevre ve Orman Bakanlığından: Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem Programı (UÇMEP)’na İlişkin Genelge yayınlanarak öncelikli eylemlerin uygulanmasının gerçekleştirilmesine başlanmıştır. 3–14 Kasım 2008 tarihleri arasında İstanbul’da Sözleşmenin Uygulamalarını Gözden Geçirme Komitesi-7 ve Bilim ve Teknoloji Komiteleri toplantıları yapılmıştır. Türkiye’nin EK 4 ülkeleri ile birlikte BMÇMS çerçevesinde önemli bir konuma gelmesine neden olan söz konusu toplantı ülkemizin de geçmişte ve günümüzde yapmış ve yapmakta olduğu çalışmaların tanınmasına ve bir Ülke yaklaşımı olan “Anadolu Sürdürülebilir Arazi Kullanımı”nın ilerde yapılacak eylem planlarına esin kaynağı olma yolunu açmıştır. 4 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 3. BMÇMS ON YILLIK STRATEJİSİ BMÇMS ilk on yıllık uygulamasının değerlendirilmesine dayalı olarak (1998–2008), Taraflar Konferansı (TK).8‘de alınan karar gereği ikinci on yıllık dönem için “BMÇMS On Yıllık Stratejisi” geliştirilmiştir (UNCCD, 2009). Stratejinin hazırlanmasında ilk on yıllık uygulamaların zayıflığı, yetersiz bilimsel faaliyetler, yetersiz mali destek, ilgili kurum ve kuruluşlarda bilinç eksikliği, yetersiz kurumsal yapılanma, sürdürülebilir kalkınma zirvesi sonrası gelişmeler, iklim değişikliğinin etkilerinin giderek daha fazla hissedilmesi, Küresel Çevre Fonu (Global Environment Facility; GEF) gibi yeni finans mekanizmalarının oluşması gibi faktörler etkin olmuştur. Sözleşmenin stratejik ve operasyonel hedefleri aşağıda verilmiştir: Taner Kıral a) Stratejik hedefler: b) Operasyonel hedefler: •Çölleşmeden etkilenen toplulukların yaşam şartlarını iyileştirmek, •Bilinç yaratma, destek sağlama ve eğitim, •Çölleşmeden etkilenen ekosistemlerin şartlarını iyileştirmek, •Politika çerçevesi, •Sözleşmenin etkin şekilde uygulanmasıyla global faydalar elde etmek, •Bilim, teknoloji ve bilgi, •Ulusal ve uluslararası aktörler arasında etkin ortaklıklar tesis ederek sözleşmenin uygulanmasını destekleyici kaynakları seferber etmek. •Kapasite geliştirme, •Finansman ve teknoloji transferidir BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 5 4. BMÇMS İLE İLGİLİ YASAL YAPI 1982 Anayasası genel anlamda çevrenin, özel olarak ta kıyıların, toprak ve su kaynaklarının, ormanların ve doğal, tarihsel, kültürel değerlerin korunmasından söz etmektedir. Anayasa kamu yararı alt başlığı altında yer alan 44. maddesi toprak mülkiyetini düzenlemektedir. Maddeye göre devlet toprağın verimli olarak işletilmesi ve korunması ile topraksız köylüye toprak verilmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Anayasanın 45. maddesine göre de Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, bunlarla birlikte de gerekli işletme araç ve gereçleri ile girdileri sağlamakla yükümlüdür. Anayasanın 169. ve 170. maddeleri de ormanların korunması ile ormanlık alanlarda veya civarında yaşayan orman köylülerinin kalkındırılması arasında doğrudan ilişki kurmuş ve orman köylülerinin kalkındırılmaları için devlete işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanması görevini vermiştir. Anayasanın hükümleri doğrultusunda, ilgili bakanlıklarca tarım, mera ve orman alanlarının yönetimi ile toprak ve su kaynaklarının korunması ve doğa koruma alanlarının yönetimi için yasal düzenlemeler yapılmıştır. 6 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ Türkiye’de arazi kullanımı ve çölleşme ile ilişkili temel uygulamalar aşağıda verilmiştir: Uygulama Yılı BMÇMS’ye taraf olunduğunun açıklanması 1998 Ulusal bilgilendirme toplantısının yapılması 1998 Mera Kanunu yayımlanması 1998 Organik Tarım Kanunu 2004 Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem Programı’nın Resmi Gazete’de yayımlanması 2005 Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu 2005 Tarım Kanunu 2006 Sözleşmenin Uygulamalarını Gözden Geçirme Komitesi 7 ve Bilim ve Teknoloji Komiteleri toplantılarının yapılması 2008 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ Zafer Kızılkan 7 5. BMÇMS İLE İLGİLİ KURUM VE KURULUŞLAR Çevre ve Orman Bakanlığı (ÇOB) Sözleşmenin Ulusal Odak Noktası ve uygulamasından sorumlu kuruluştur. ÇOB’na bağlı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Orman-Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Araştırma ve Geliştirme Dairesi, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Dairesi, Çevresel Etki Değerlendirme ve Planlama Genel Müdürlüğü birinci derecede kilit paydaş kuruluşlardır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (TKB) özellikle tarımsal kuraklıkla ilgisi bakımından sözleşme ile ilişkilidir. TKB’na bağlı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ve Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Başbakanlık (Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı), Bayındırlık ve İskân Bakanlığı (Arazi ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü), Ulaştırma Bakanlığı (Karayolları Genel Müdürlüğü) ile Yerel Yönetimler ve İl Özel İdareleri diğer kilit paydaş kuruluşlardır. Tarık Yurtgezer Sözleşmenin Organları; Sözleşme ile ilgili çalışmalar Sözleşme Sekretaryası kanalıyla yürütülmektedir. Sözleşme ile 4 adet temel kurum oluşturulmuştur. Bunlar Taraflar Konferansı, Sözleşme Uygulamalarını Gözden Geçirme Komitesi (SUGGK), Bilim ve Teknoloji Komitesi (BTK) ve Küresel Mekanizma (KM)’dır. Bunlara ilave olarak Taraf Ülkeler Sözleşme Sekretaryası ile koordinasyonu sağlayacak Ulusal Odak Noktaları belirlemişlerdir. 8 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 6. BMBÇS ÇERÇEVESİNDE ULUSAL YÜKÜMLÜLÜKLER Türkiye, BMÇMS kapsamında gelişmiş ülke statüsünde olmasına karşın, çölleşme sürecinden etkilenen ülke durumundadır. Bu nedenle ülkemiz bir yandan gelişmiş ülke olarak etkilenen ülkelere mali ve teknik yardımda bulunmak, diğer yandan da etkilenen ülke olarak başta ulusal eylem planı olmak üzere sözleşmenin ulusal düzeyde etkin olarak uygulanması için gerekli önlemleri almak zorundadır. Sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerimiz alt başlıklar altında aşağıda özetlenmiştir: Genel yükümlülükler •Çölleşme ve kuraklık süreçlerini fiziksel, biyolojik ve sosyo-ekonomik yönlerine eğilen entegre bir yaklaşımla ele almak, •Sürdürülebilir kalkınmayı destekleyici nitelikte, etkilenen gelişmekte olan Taraf Ülkelere, ilgili uluslararası ve bölgesel kuruluşlarda gereken ilgiyi göstermek, •Yoksulluğu giderme stratejilerini, Çölleşme ile mücadele ve kuraklığın etkilerini hafifletme çabaları ile bütünleştirmek, •Çölleşme ve kuraklık sorunu ile ilişkili olarak gerek çevre koruma gerekse toprak ve su kaynaklarının korunması konularında etkilenen Taraf Ülkeler arasında işbirliği yapılmasını desteklemek, alt-bölgesel, bölgesel ve uluslararası işbirliğini güçlendirmek, ilgili hükümetler arası kuruluşlar çerçevesinde işbirliği yapmak, •Gerekli durumlarda kurumsal mekanizmaları yeniden yapılandırmak, •Çölleşme ile mücadele ve kuraklığın etkilerini hafifletme amacıyla önemli finansman kaynaklarını harekete geçirmek. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 9 Etkilenen taraf ülke yükümlülükleri •Çölleşme ile mücadele ve kuraklığın etkilerini hafifletme konusuna gereken önceliği vermek, ulusal şartlar ve olanaklar çerçevesinde yeterli kaynakları ayırmak, • Çölleşme ile mücadele ve kuraklığın etkilerini hafifletmek için, sürdürülebilir kalkınma plan ve/veya politikaları çerçevesinde strateji ve öncelikleri belirlemek, • Çölleşmenin temelindeki nedenlere eğilerek, çölleşme sürecine katkıda bulunan sosyoekonomik faktörlere özel bir önem vermek, • Çölleşme ile mücadele ve kuraklığın etkilerini hafifletme çabalarında, sivil toplum kuruluşlarının da desteği ile yerel halkın, özellikle de kadınları ve gençleri bilinçlendirmek, geliştirmek ve katılımlarını sağlamak, • Mevcut yasaları güçlendirmek, gerekli durumlarda yenilerini çıkarmak ve uzun dönemli politika ve eylem programları geliştirmek ve sözleşmenin uygulanması için uygun politik ve yasal ortam oluşturmak. AGM Arşivi 10 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 7. BMÇMS İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR Ulusal yükümlülükler bağlamında ülkemizde yapılmış ve yapılmakta olan tüm çalışmalar ve projeler, UÇMEP öncelikli 57 Eylemi kapsamında yürütülmektedir. Çölleşme ile mücadelenin ulusal program ve planlara entegre edilmesi devam etmekte ve bu kapsamda ilgili sektörlerde uygulama projeleri yürütülmektedir. Çölleşme ile mücadelenin ulusal düzeyde ilgili sektörel politika, program ve planlara entegrasyonu için yürütülen çalışmalardan bazıları aşağıda özet olarak verilmiştir. Mustafa Demirbaş Ulusal Çölleşme ile Mücadele Eylem Programı (UÇMEP): 9 Mart 2005 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. UÇMEP’nın temel amacı, ülkedeki çölleşmeye yol açan etmenleri saptayarak bu sorunların devlet, yerel örgütler, arazi sahipleri ve halkın katılımıyla nasıl çözümlenebileceğini ortaya koymaktır. Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı (UÇEP): Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 1998 yılında hazırlanan Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı doğrudan çölleşmeye atıf yapmamakla birlikte toprak ve su kaynaklarının korunmasına vurgu yapmıştır. Plan, toprak ve su kaynaklarının bozulması ve azalmasının yanlış arazi kullanımı ve ormansızlaşmaya bağlı olarak BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 11 hızlanan erozyon, kimyasal ilaç ve gübre kullanımı, yanlış ve aşırı sulama, su ve toprak kaynaklarına dair hak ve yükümlülüklerin yeterince tanımlanamaması ve güvence altına alınamaması, yanlış arazi kullanımı ve meralardaki aşırı düzensiz ve aşırı otlatmadan kaynaklandığını tespitinde bulunmaktadır. Ulusal Ormancılık Programı: Birleşmiş Milletler, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile birlikte 2004 yılında hazırlanan Ulusal Ormancılık Programı’nda Çölleşme ile mücadele orman alanlarının genişletilmesi başlığı altında yer almış ve Çölleşme ile mücadele ile toprak ve su kaynaklarının korunması amacına yönelik erozyon kontrolü, mera ıslahı ve ağaçlandırma çalışmalarının belirlenecek öncelikli havzalarda entegre ve katılımcı havza ıslahı yaklaşımı ile gerçekleştirilmesi öngörülmüştür. Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı: Tarım Bakanlığı tarafından ilgili kurumların katılımıyla hazırlanan Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı (2008-2012) esas olarak, kamuoyunun bilinç düzeyini artırarak tüm paydaşların sürece dâhil edilmesiyle arz ve talep yönetimini de dikkate alarak, çevresel açıdan sürdürülebilir tarımsal su kullanım planlaması ile kuraklığın yaşanmadığı dönemlerde ileriye dönük gerekli bütün tedbirlerin alınmasını; kriz dönemlerinde ise, etkin bir mücadele programını uygulayarak kuraklığın etkilerinin asgari düzeyde kalmasını sağlamayı amaçlamaktadır. 12 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Seferberliği: ‘Ulusal Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Seferberliği Eylem Planı’nda, kamu kurum ve kuruluşları ile toplumun bütün kesimlerinin koordineli bir şekilde çalışmaları öngörülmüştür. Bu eylem planı, 2008-2012 yılları arasını kapsamaktadır. Plan kapsamında beş yıllık süre içersinde 2.300.000 hektar alanda ağaçlandırma, rehabilitasyon, erozyon kontrolu ve mera ıslahı çalışması planlanmıştır. Bu miktarın 2.164.000 hektarında Çevre ve Orman Bakanlığı, 136.000 hektarında ise diğer kurum ve kuruluşlar çalışma yapacaklardır. Çalışmaların toplam maliyeti 2.702.100.000 TL. olarak öngörülmektedir. Katılımcı ve entegre havza ıslahı projeleri •Doğu Anadolu Su Havzası Rehabilitasyon Projesi (1993-2001) •Anadolu Su Havzaları Rehabilitasyon Projesi (2001-2011) •Çoruh Nehri Havza Rehabilitasyon Projesi (2011-2017) •Kırsal kalkınma projeleri(sürmektedir) •Arazi sınıflandırması, arazi kullanımı ve toprak kirliliğini önleme ve azaltmaya yönelik projeler (sürmektedir) AGM Arşivi BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 13 8. BMÇMS İLE İLGİLİ ULUSAL KAPASİTE DEĞERLENDİRMESİ Ulusal kapasitemizin öncelikli boşluklarından olan, Bütünleşik Sürdürülebilir Havza Yönetimi (BSHY) yaklaşımı temelinde orman, tarım, mera ve sulak alanlarla ilgili olarak paydaşların ülke genelinde etkili olamamaları ve Sürdürülebilir Arazi ve Su yönetim politikalarının bütünleşmelerine katkıda bulunamamalarıdır. Bunun sonucunda, araziler yanlış ve amaç dışı kullanılmakta ve toprak kayıpları durdurulamamaktadır (Dinç ve ark., 2005). Bu ana kapasite ihtiyacının temelinde ülke düzeyinde temel altlıkların (iklim, hidrojeoloji, vejetasyonla ilgili temel bilgiler yanında toprak etüt ve arazi kullanım haritaları, geleneksel üretim yöntemlerinin geliştirilerek/ yenilenerek modern teknolojiyle donatılmaması ve güncel teknoloji transferindeki zorluklardır) yetersiz olması veya çok az alanda havza düzeyinde bulunmalarıdır. Eksiksiz altlık bilgiler Türkiye’nin birkaç havzasının dışında sınırlı olarak, nokta çalışmaları biçiminde bulunmaktadır Ülkenin, sistemsel-kurumsal-bireysel düzeydeki kapasite boşluklarından bir diğeri de, UÇMEP, UÇEP, Toprak M. Zeki Güven 14 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu’nun ve ilgili mevzuatın ülke düzeyinde yeterince doğru olarak uygulanamaması ve yaptırım eksikliklerinin olmasıdır. Benzer biçimde, su kaynaklarının yönetiminde “Sürdürülebilir Su Yönetimi” ve/veya Sürdürülebilir Su Yönetimini de içeren “Bütünleşik Sürdürülebilir Arazi Yönetimi (BSAY)” anlayışına uygun yasal düzenlemelerin olmaması ve/veya doğal kaynak kullanımında arazi ve su kullanımının bütünleştirilmemiş olması da önemli bir kapasite boşluğudur. Sistemsel (koordinasyon, yerel, ulusal ve uluslararası) alanda Rio sözleşmelerinin aynı bakanlık tarafından koordine edilmesi, ulusal eylem planlarının varlığı ve köklü yasal ve kurumsal araçların varlığı sözleşmenin etkin uygulaması için güçlü yönler olarak belirlenmiştir. Bireysel kapasite eksikliği kurumsal yapıdaki değişiklikler, eşgüdüm ve koordinasyon eksikliği ve paydaşların katılımlarının yetersizliği zayıf yönler olarak belirlenmiştir. Doğal kaynak yönetiminde, bütüncül planlama ve kaynak yönetimi yaklaşımının geliştirilmesi, bütünleşik sürdürülebilir havza yönetimi politikalarının oluşturulması, katılımcılığı teşvik eden projelerin uygulanması ve sürdürülebilir su kaynakları yönetimi gibi temel kapasite ihtiyaçları belirlenmiştir. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 15 9. ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE KONUSUNDA BİREY OLARAK NELER YAPILABİLİR? • 2070 yılında Çukurova Havzasının iklimi (özellikle diğer Akdeniz Bölgesi Havzaları gibi), günümüzden başlayarak göreceli olarak 3˚C’ lık bir artış ile birlikte, su düzeyinde % 25’lik bir düşüş gösterecektir. Bunun çözümü arazi ve suyun havza düzeyinde bütünleşik ve sürdürülebilir bir biçimde kullanılmasındadır. Başka bir deyişle, araziler tüm işlevleri için doğru amaçlarla kullanılmalıdırlar. • Arazilerin dönüşümsüz olarak yanlış kentleşme nedeniyle betonlaşmaları sonucunda, yeryüzünün su döngüsü bozulmakta ve iklim değişimi hızlanmaktadır. Bunun çözümü varolan ve potansiyel tarım ve orman alanlarının doğru tarımsal ve ekosistem yönetimi programlarına uygun bir biçimde yönetilmeleri olacaktır. M. Zeki Güven • Toprakların ekosistem yaklaşımına uygun biçimde kullanılmamaları nedeniyle küresel düzeydeki yıllık zarar, ürün kaybı yönünden, 600 milyar TL düzeyindedir. Bu durum ancak toprağın ve suyun doğru kullanımıyla düzeltilebilir. •Arazi kullanım planları yapılmalı; tarım topraklarının amaç dışı kullanımının önüne geçilmelidir. 16 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ •Erozyon riski yüksek, tarımsal amaçlara uygun olmayan toprak koşullarına sahip, özellikle eğimli arazilerde, tarım yapılmamalı; bu alanlar mera alanı ya da teraslandırılarak ağaçlandırma alanı olarak değerlendirilmelidir. •Çölleşmenin en önemli sebepleri sonuçları arasında fakirlik yer almaktadır. Özelikle doğal kaynaklar üzerinde birincil derecede etkisi olan kırsal nüfusun ekonomik ve sosyal seviyesine yönelik tedbirler alınmalıdır. •Doğru ve işlemesiz tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı ve halk bu konularda bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmelidir. •Toprak muhafaza amaçlı olarak başta ağaçlandırma olmak üzere bitkilendirme çalışmaları artırarak devam edilmeli. Bu çalışmalara halkın, sivil toplum örgütlerinin ve özel sektörün katılımı sağlamalıdır. • Çölleşme ve kuraklık sorunu ile mücadele edebilmek için su kaynaklarının yönetiminde “Bütünsel Havza Yönetimi” anlayışının tüm paydaşlar tarafından benimsenmesi ve buna uygun idari ve kanuni alt yapının oluşturulması gerekmektedir •Ülke su kaynaklarının %60-70’i tarımsal sulama amaçlı kullanılmaktadır. Bu nedenle doğru sulama tekniklerinin geliştirilmesi, ülke çapında ürün desenin kontrol altına alınması, çiftçilerin eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına önem verilmesi gerekmektedir. •Ulusal düzeyde bilgilendirme, bilinçlendirme çalışmalarının yapılması ve bu konuda başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere ilgili taraflar ile işbirliğine gidilmesi, •Ülkemizde İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Iğdır Ovasında rüzgâr erozyonu kaynaklı çölleşme ile mücadele için tarım ve mera alanlarında kısa dönemde mekanik rüzgar erozyonu kontrolü yöntemleri uygulanmalıdır. Uzun dönemde kesin çözüm için biyolojik önlemler alınmalı, uygun bölgelerde rüzgar perdelerinin oluşturulması hayati önem arz etmektedir. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 17 KAYNAKÇA •Anonim, 2005. Çevre ve Orman Bakanlığı. Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı. (Editörler: Kapur, S., C. Cangir, E. Akça, D. Boyraz, M. Düzgün, E. Özevren ve N. Gülşen) Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele sözleşmesi. Çevre ve Orman Bakanlığı Yayınları No: 250. ISBN: 975– 7347–51–5. Ankara. S.110. •Cangir,C. ve Boyraz, B., 2008. İklim Değişikliği ve Çölleşme veya Toprak/ Arazi Bozulumunun Türkiye’deki Boyutları ve Çölleşme İle Mücadele. NKÜ. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi. Cilt:5, Sayı:2. S:171–186. ISSN:1302–7050. •Cangir, C., Kapur, S., Özevren, E., Boyraz, D., Akça, E. Ve Sarı, E., 2010. Tarım Topraklarının bozulumu ve BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi. Türk Ziraat Mühendisliği VII. Teknik Kongresi, s. 39-57. •Dinc,U., Senol,S., Cangir,C., Dinc, A.O., Akca,E., Dingil,M., Öztekin,E., Kapur,B., and Kapur,S., 2005. Soil Survey and Soil Database of Turkey, Soil Resources of Europe, JRC-IES European Soil Bureau Research Report No.9, p. 371-375. •Kapur, S., Akca, E., Ozden, D.M., Sakarya, N., Cimrin, K.M., Alagoz, U, Ulusoy, R., Darıcı,C., Kaya,Z., Düzenli,S., and Gülcan, H., Land Degradation in Turkey, http://www.scribd.com/doc/2553149/ Land-Degradation-in-Turkey. •UNCCD, 2009. The 10-Year strategic plan and framework to enhance the implementation of the Convention. ICCD/TK(9)/2/Add.1. 18 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği KP BM : Birleşmiş Milletler OECD : Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü BMİDÇS : Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi ÇOB : Çevre ve Orman Bakanlığı TK : Taraflar Konferansı DPT : Devlet Planlama Teşkilatı TT : Taraflar Toplantısı FAO : Gıda ve Tarım Örgütü TÜSİAD: Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği IPCC : Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli STK İDKK (Intergovernmental Panel on Climate Change) : İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu : Kyoto Protokolü : Sivil Toplum Kuruluşu UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNEP : Birleşmiş Milletler Çevre Programı İÇİNDEKİLER 1. İklim Değişikliği Tanımı ve Önemi 1 2. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 2 3. Kyoto Protokolü 5 4. BMİDÇS İle İlgili Yasal Yapı 8 5. BMİDÇS İle İlgili Kuruluşlar 9 6. BMİDÇS Çerçevesinde Taraf Ülkelerin Yükümlülükleri 12 7. BMİDÇS Çerçevesinde Ulusal Yükümlülükler 13 8. BMİDÇS İle İlgili Çalışmalar 15 9. BMİDÇS İle İlgili Ulusal Kapasite Değerlendirmesi 19 10. İklim Değişikliği İle Mücadele İçin Neler Yapabiliriz? 21 KAYNAKÇA 23 1. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TANIMI VE ÖNEMİ Küresel iklim değişikliği, yerkürenin uzun jeoloji tarihi boyunca yaşanan iklimin doğal değişkenliğine ek olarak insan etkinliklerinin neden olduğu bir değişikliktir. Buna paralel olarak, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde iklim değişikliği, “karşılaştırılabilir bir zaman döneminde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmaktadır. Fosil ve biyokütle yakıtların yakılması, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının en büyük kaynağıdır. Fosil yakıt kullanımı yanında, sanayileşme, hızlı nüfus artışı, enerji üretimi, ormansızlaşma gibi etkiler sonucunda atmosfere salınan gazlar sera etkisi yaratmaktadır. Bu durum dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına ve küresel ısınmaya yol açmaktadır. Küresel ısınmanın kaçınılmaz etkisi iklim değişikliğidir. Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliği günümüz dünyasının en önemli sorunlarından birisi olarak görülmektedir. IPCC, 4. Değerlendirme Raporu’nda (IPCC, 2007) “şimdiye kadarki küresel ölçekte gözlemlenen ortalama hava ve okyanus sıcaklık derecesindeki artışlar, kar ve buzulların yaygın bir şekilde erimesinin hızlanması ve deniz seviyesinin yükselmesi olayları açık ve net bir şekilde iklim sisteminin ısınmakta olduğunun bir kanıtıdır” demektedir. Tüm bu bilimsel gerçekler ışığında, dünyamızı tehdit eden en büyük sorunlardan birisi olarak adlandırılan iklim değişikliği, küresel bir sorundur ve çözümü de küresel ölçekte işbirliğini gerektirmektedir. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 1 2. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ Küresel ısınmanın, gelecekte ciddi sonuçlar doğuracağının ve bu ısınmanın büyük ölçüde insanoğlunun kendi faaliyetleri sonucu oluştuğunun anlaşılması üzerine, hükümetler acil önlemler alınması konusunda harekete geçme ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu çerçevede, atmosferde tehlikeli bir boyuta varan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının, iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkisini önlemek ve başta karbondioksit olmak üzere Sözleşme kapsamında kontrol edilen diğer sera gazı emisyonlarını 1990 yılı seviyesinde tutmak amacıyla hazırlanan Sözleşme, 1992 yılında Rio de Janerio’da yapılan Çevre ve Kalkınma Konferansında kabul edilmiş ve 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 10 Aralık 2009 tarihi itibari ile Sözleşme’nin 194 Tarafı bulunmaktadır. Sözleşme’nin temel amacı “atmosferdeki sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki etkiyi önleyecek bir düzeyde durdurmaktır”. Sözleşme, bu bağlamda, hedeflenen emisyon düzeyini gerçekleştirirken, ekosistemlerin iklim değişikliğine uyumunun sağlanmasını, gıda üretiminin tehlikeye atılmayacak şekilde ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir nitelikte olmasını mümkün kılacak bir zaman süresi içerisinde ulaşması gerektiğini belirtmektedir. Söz konusu Sözleşme genel itibarıyla, küresel iklim sisteminin korunması ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik ilkeleri, eylem stratejilerini ve yükümlülükleri düzenleyen, çerçeve bir sözleşme niteliği 2 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ taşımaktadır. BMİDÇS’nin giriş kısmı ve Madde 3.1’de belirlenen ilkelerine göre; iklim sistemi “eşitlik ilkesi” temelinde, tarafların “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklarını” dikkate alarak, “kuşak içi ve kuşaklararası” adaleti sağlayacak biçimde korunacaktır. Sözleşme’nin resmiyet kazanmasından sonra, 1995 yılından itibaren iklim değişikliği ile ilgili en üst karar organı niteliğinde olan Taraflar Konferansının (TK) yapılmasına karar verilmiştir. TK her yılın sonuna doğru toplanarak Sözleşme’nin uygulanmasını değerlendirir, Sözleşme kurallarını daha ileriye taşıyacak kararlar alır ve önemli yeni yükümlülüklere yönelik görüşmeleri yürütür. Sözleşme’nin Organları; Sözleşme ile ilgili çalışmalar Sözleşme Sekretaryası kanalıyla yürütülmektedir. Sözleşme ile 3 adet temel kurum oluşturulmuştur. Bunlar Taraflar Konferansı, Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı ve Yürütme Yardımcı Organı’dır. Bunlara ilave olarak Taraf Ülkeler, Sözleşme Sekretaryası ile koordinasyonu sağlayacak Ulusal Odak Noktaları belirlemişlerdir. Sözleşme Sekreteryası Taraflar Konferansı Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı Yürütme Yardımcı Organı BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ Ulusal Odak Noktaları 3 BMİDÇS ile İlgili Ulusal Süreç Türkiye, OECD üyesi olması sebebiyle başlangıçta BMİDÇS’nin hem EK-I hem de Ek-II listelerinde yer almıştır. Ülkemiz, Sözleşme’nin amaç ve ilkelerine katıldığını, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve hakkaniyet ilkelerine uygun olarak, uluslararası işbirliği sürecinde yer almak istediğini, bu nedenle, Ek I ve Ek II listelerinden çıkarılması durumunda Sözleşme’ye taraf olabileceğini bildirmiştir. Türkiye tarafından yürütülen müzakereler sonucunda 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen 7. TK’da “Tarafları Türkiye’nin Sözleşme’ye taraf olmasının ardından Türkiye’yi diğer Ek I ülkelerinden farklı bir konuma sokan Türkiye’nin özgün koşullarını tanımaya davet eden ve Türkiye’nin adının Ek II’den çıkartılmasını kararlaştıran” 26/CP.7 sayılı karar alınmış ve ardından ülkemiz Sözleşme’ye 24 Mayıs 2004 tarihinde 189. ülke olarak taraf olmuştur. (ÇOB, 2007) 4 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 3. KYOTO PROTOKOLÜ Kyoto Protokolü (KP – Protokol) ise, gelişmiş ülkelerin 2000 yılındaki sera gazı emisyonlarını 1990 yılı seviyesinde tutmak için Sözleşme’nin yetersiz olduğu kabul edilerek, yükümlülüklerin daha sıkı hale getirilmesi ve yasal bağlayıcı bir belge olması amacıyla 11 Aralık 1997 tarihinde Japonya-Kyoto’da 3. Taraflar Konferansı’nda kabul edilmiştir. 16 Mart 1998 tarihinde imzaya açılmış, 16 Şubat 2005 yılında resmen yürürlüğe girmiştir. Protokol’ün uygulanmasına yönelik kurallar ise 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansı’nda kabul edilmiş olup Marakeş Uzlaşmaları olarak anılmaktadırlar. Kyoto Protokolü’nün öngördüğü kurallar bütününü detaylandıran Marakeş Uzlaşması, esneklik mekanizmalarının uygulanması, raporlama tekniği, yöntem ve diğer tüm unsurları içeren konulara açıklık getirmiştir. Protokolün özünü, Ek I ülkeleri için bağlayıcılık taşıyan emisyon hedefleri oluşturmaktadır. Protokole göre, birinci taahhüt dönemi olan 2008–2012 döneminde, Ek I listesinde yer alan ülkeler, taahhüt dönemi sonunda toplam sera gazı emisyon miktarını 1990 yılı seviyesinin en az %5 altına indirmekle yükümlüdürler. Protokolün emisyon hedefleri, Ek-A listesinde belirtilen etkinlikleri ve sera gazlarını kapsamaktadır. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 5 Kyoto Protokolü’nün resmiyet kazanması sonucu, ilk Kyoto Protokolü Taraflar Toplantısı Aralık 2005’te Kanada’nın Montreal şehrinde yapılmıştır. Protokol’ün işlemesine yönelik bu süreçte alınan kararlarla Kyoto Protokolü uygulanırlık kazanmıştır. Bu toplantıda ayrıca Kyoto Protokolü yükümlülük dönemi sonrası (2012 sonrası) oluşacak iklim değişikliği rejiminin nasıl oluşturulması gerektiği tartışılmıştır. Bu bağlamda, Protokol’e Taraf olan ülkelerin 2012 sonrasında ilave yükümlülüklerin belirlenmesini müzakere eden Geçici Çalışma Grubu (AWG-KP) oluşturulmuştur. 2007 yılında Endonezya’nın Bali kentinde düzenlenen 13. TK’da ise 2012 sonrası iklim değişikliği müzakerelerinin kapsam, yöntem ve takvimini belirleyen ‘Bali Eylem Planı’ oluşturulmuştur. Buna göre, Kyoto-sonrasına yönelik görüşmelerin yeni oluşturulan Uzun Dönemli İşbirliği Geçici Çalışma Grubu (AWG-LCA) oluşturulmuş ve Kyoto Protokolü Geçici Çalışma Grubu (AWG-KP) ile birlikte müzakerelerin iki hat üzerinde yürütülmesine karar verilmiştir (UNFCCC, 2007). Bali Eylem Planı’na göre, Kyoto döneminde azaltım taahhüdü alan ülkelerin daha fazla emisyon azaltması istenirken, azaltım sorumluluğu almayan gelişmekte olan ülkelerin de sorumluluk alması beklenmektedir. 6 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ Kyoto Protokolü ile ilgili Ulusal Süreç Daha ağır düzenlemeler ve yükümlülükler getiren Kyoto Protokolü bağlayıcı emisyon azaltımı yükümlülüklerini Türkiye’nin dahil olduğu Ek I listesini esas alarak belirlediği için, Türkiye uzun bir süre Kyoto Protokolü’ne taraf olmamıştır. Ancak, ülkemizin hem AB’ye tam üyelik müzakerelerini yürütmesi bağlamında Birlik müktesebatının ayrılmaz bir parçası olan KP’ye taraf olmayı olumlu değerlendirmesi, hem de 2012 sonrasına yönelik Protokol ekseninde yürütülen müzakerelere etkin katılım sağlanması ve bu sayede Ek-I ülkelerinin 2012 sonrası taahhütlerinin belirlenmesi sürecinde aleyhimize oluşabilecek gelişmelere müdahale edilebilmesini sağlamak, müzakerelerde, Türkiye’nin ulusal koşulları ile görece ekonomik ve sosyal gelişmişlik seviyesine uygun sorumluluk alınmasına yardımcı olmak üzere Protokol’e taraf olunması olumlu değerlendirilmiştir. Nihayet, 5 Şubat 2009 tarihinde “BMİDÇS’ne Yönelik Kyoto Protokolü’ne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiştir. 5836 sayılı Kanun 17 Şubat 2009 tarih ve 27144 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. BM Genel Sekreterliğine gönderilen katılım belgesinin, doksan günlük askı süresinin 26 Ağustos 2009’da dolmasıyla Türkiye Protokol’e resmen taraf olmuştur. Ülkemiz, KP altında devam eden müzakere sürecinde, yeni dönemde de sayısallaştırılmış emisyon azaltım hedefi almayacağını dile getirmiştir. Hakan Baykal BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 7 4. BMİDÇS İLE İLGİLİ YASAL YAPI 5836 Sayılı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun (2009) ve Türkiye’nin BMİDÇS’ye katılmasını öngören 4990 sayılı Kanun (2003) Sözleşme ile doğrudan ilgili iki yasal düzenlemedir. Sözleşmeyle ilgili mevcut mevzuatın bir kısmı iklim değişikliği konusuna hiç atıfta bulunmayan ancak dolaylı yönden enerji kullanımını ve emisyon miktarını etkileyen düzenlemelerdir. Doğrudan ilgili mevzuatın büyük bir çoğunluğunun sera gazı azaltımı uygulamalarına yönelik düzenlemelerdir. Bu alanda mevzuatın bir kısmı enerji tasarrufu yoluyla emisyonları azaltmayı hedeflerken, bir kısım düzenleme ise fosil yakıtlar yerine emisyona neden olmayan yenilenebilir enerjiye geçişi sağlamayı hedeflemektedir. 8 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 5. BMİDÇS İLE İLGİLİ KURULUŞLAR İklim değişikliği, disiplinler arası bir konu olup, birçok sektörü yakından ilgilendiren, oldukça ciddi riskleri içeren bir sorun olarak görülmektedir. Bu nedenle bu alanda oluşturulacak kurumsal yapının da farklı bakanlıklar başta olmak üzere birçok paydaşı içerecek şekilde yapılanması gerekmektedir. Türkiye, BMİDÇS’ye taraf olmadan önce 2001 yılında bu alanda kurumsal yapılanmaya gitmiş ve İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’nu (İDKK) oluşturmuştur. Söz konusu kurul, 2004 yılında 2004/13 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile revize edilerek yeniden oluşturulmuştur. İDKK kuruluş amacı gereği üst düzey temsili esas almaktadır. Bu anlamda İDKK’ya başkanlık eden ÇOB, bakan düzeyinde, diğer kurumlar ise müsteşar ya da başkan düzeyinde temsil edilmektedir. 31 Ekim 2009 tarih ve 27392 sayılı Resmi Gazete ile Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü altında İklim Değişikliği Dairesi kurulmuş olup, iklim değişikliği ulusal odak noktalığı ile ilgili işler söz konusu daire başkanlığı tarafından yürütülmektedir. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 9 İDKK Üyeleri: •Çevre ve Orman Bakanlığı (Koordinatör) •Dışişleri Bakanlığı, •Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, •Ulaştırma Bakanlığı, •Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, •Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, •Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, •Maliye Bakanlığı, •Sağlık Bakanlığı, •Devlet Planlama Teşkilatı, •Hazine Müsteşarlığı, •Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, •Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği. 10 Hakan Baykal BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ İDKK kapsamında iklim değişikliğini ilgilendiren farklı alanları araştırma ve değerlendirme amacıyla çalışma grupları oluşturulmuştur. Bu çalışma grupları ve her bir grubun koordinatörlüğünü üstlenen kuruluşlar aşağıda sıralanmıştır: •İklim değişikliğinin etkilerinin araştırılması (Devlet Meteoroloji İşleri Genel. Müdürlüğü) •Sera gazları emisyon envanteri (Türkiye İstatistik Kurumu) •Sanayi, konut, atık yönetimi ve hizmet sektörlerinde sera gazı azaltımı (Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü) •Enerji sektöründe sera gazı azaltımı (Enerji İşleri Genel Müdürlüğü) •Ulaştırma sektöründe sera gazı azaltımı (Ulaştırma Bakanlığı) •Arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve ormancılık (Orman Genel Müdürlüğü) •Politika ve strateji geliştirme (ÇOB - Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü) •Eğitim ve kamuoyunu bilinçlendirme (ÇOB - Eğitim Yayın Dairesi ve Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü) •Finansman (Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı) •Uyum (Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü) •Karbon Piyasaları (ÇOB – Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü) BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 11 6. BMİDÇS ÇERÇEVESİNDE TARAF ÜLKELERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ “Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk” ilkesi, tüm Tarafların ulusal ve bölgesel farklılıkları da göz önünde bulundurularak, Sözleşme çerçevesinde ele alınan ve Ek A listesinde belirtilen sera gazlarının azaltılması konusunda ülkelere bazı yükümlülükler getirmektedir. Bu yükümlülüklerin belirlenmesi noktasında BMİDÇS, ülkeleri üç ayrı gruba ayırmıştır. Sözleşme’nin ekler listesinde yapılan gruplandırmaya göre ülkeler Ek I, EkII ve Ek I Dışı Taraflar olarak belirlenmiştir. Ek I listesi, gelişmiş ülkeler olarak kabul edilen Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi ülkeleri ve ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkeleri (çoğunlukla orta ve doğu Avrupa ülkeleri ile Eski Sovyetler Birliği ülkelerini) kapsamaktadır. Ek II listesinde ise, sadece OECD üyesi ülkeler ve bir blok olarak Avrupa Birliği (AB) yer almaktadır. İlk iki ek dışında kalan ve gelişmekte olan ülkelerin oluşturduğu üçüncü grup ise Ek I Dışı Ülkeler olarak tanımlanmıştır. Sözleşme’ye göre, Ek I ülkelerinin temel sorumluluğu, küresel ısınmayı önlemek amacıyla, sera gazı emisyonlarını azaltıcı politikalar uygulamak ve 2000 yılına kadar toplam sera gazı emisyonlarını 1990 seviyesine indirmektir. Ek II ülkeleri ise, Ek I ülkeleri için belirtilen yükümlülüklere ilave olarak, azaltım yükümlülüğü olmayan Ek I Dışı taraflara, iklim değişikliğine uyum ve sera gazı emisyon azaltımı konularında finansal ve teknolojik destek sağlamakla yükümlü kılınmışlardır. 12 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 7. BMİDÇS ÇERÇEVESİNDE ULUSAL YÜKÜMLÜLÜKLER Ülkelerin iklim değişikliği rejimi içinde yerine getirmek zorunda oldukları sorumlulukları (azaltım, raporlama, destek vs.) Ek I veya Ek I Dışı taraf olmasına göre farklılık gösterdiği gibi, BMİDÇS veya Kyoto Protokolü’ne göre de farklılık gösterebilmektedir. Bu bağlamda, yukarıda kısaca değindiğimiz Türkiye’nin kendine özgü durumu, Sözleşme ve Protokol tarafından belirlenen yükümlülüklerin Türkiye için tanımlanması açısından zorluklar doğurmaktadır. Kyoto Protokolü, sayısallaştırılmış emisyon azaltımı almış Ek B ülkeleri için sorumlulukları tanımlarken çoğunlukla ‘Ek I ülkeleri’ ifadesini kullanmaktadır. Emisyon azaltımı hedefi almayan ve Ek B ülkesi olmadan Kyoto Protokolü’ne Taraf olan Türkiye, Ek I ülkesi konumunu devam ettirmektedir. Bu bağlamda, Türkiye raporlama açısından Sözleşme bağlamında Ek I taraflarının yükümlülüklerini taşımaktadır, ancak Protokol bağlamında raporlama yükümlülükleri tartışmaya açıktır, çünkü söz konusu raporlar Ek B’de belirtilen hedeflere ulaşma yolunda başarı durumlarını ve bu hedefleri yerine getirme bağlamında kullanılan esneklik mekanizmalarına ilişkin veri ve bilgileri göstermeye yönelik olarak hazırlanmaktadır. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 13 Sözleşme ve Protokol bağlamında tarafların yükümlülükleri: •Taraflar Konferansı ve Taraflar Buluşması Toplantılarına Katılım •Ulusal Odak Noktasının ve İlgili Sekretaryanın Kurulması •Ulusal Bildirimin Hazırlanması •Ulusal Sera Gazı Envanterinin Hazırlanması •İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı Hazırlanması •Uyum ve Etkilenebilirlik Değerlendirmelerinin Yapılması •Uyuma Yönelik Plan ve Düzenlemelerin Geliştirilmesi ve Uygulanması •Emisyon Azaltma Seçeneklerinin Değerlendirilmesi •Eğitim, Kurs ve Kamuoyu Farkındalığının Artırılması •İklim ve İlgili Diğer Unsurların Araştırılması ve Gözlemi •Teknoloji Geliştirme ve Transferi Yukarıda listelenen yükümlülükler, Ek I tarafları için daha katı kurallara tabidir ve düzenli aralıklarla hazırlanma zorunluluğu bulunmaktadır. 14 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 8. BMİDÇS İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR Türkiye’nin BMİDÇS yükümlülüklerini yerine getirme bağlamında yürütülen çalışmalarda kapasite geliştirmeye özellikle önem verildiği görülmektedir. Ayrıca ilgili kapasite geliştirme projeleri genel nitelikteki değerlendirmelerden ziyade uyum, müzakerelere katılım, karbon piyasaları gibi iklim değişikliğinin alt konularına yönelik daha verimli değerlendirmeleri içerecek şekilde oluşturulmuştur. Konuya ilişkin tamamlanmış ve devam etmekte olan pek çok proje ve çalışma bulunmakta olup, bazılarına ilişkin özet bilgiler aşağıda yer almaktadır (ÇOB, 2009): Ulusal Bildirimin Hazırlanması Projesi Türkiye’nin 2004 yılında Sözleşme’ye taraf olması neticesinde, İklim Değişikliği Ulusal Bildirimi’ni hazırlamak yükümlülüğü ile bir proje başlatmıştır. Söz konusu rapor kapsamında, ülkenin ulusal koşulları, geçmiş döneme ait sera gazı envanteri, sera gazı azaltım politikaları ve uygulamaları, emisyon projeksiyonları, etkilenebilirlik değerlendirmesi, uyum, teknoloji transferi, eğitim ve farkındalık yaratma hakkında bilgi sağlanmıştır. Rapor, ÇOB koordinatörlüğünde ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı aracılığıyla Küresel Çevre Fonu’ndan 2005 yılında sağlanan hibe destekli proje ile hazırlanmış ve 2007 yılında Sekretarya’ya sunulmuştur. Raporun hazırlanmasında, İDKK’ya bağlı çalışma grupları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör temsilcileri önemli katkılar sağlamıştır. Bu proje, ilgili kilit paydaşların yükümlülükleri bağlamında farkındalık yaratma, kendilerinin konumunu değerlendirme ve tecrübe edinmeleri açısından oldukça önemli bir kapasite geliştirme işlevi görmüştür. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 15 Türkiye’de İklim Değişikliği Politikalarının Tanıtılması Projesi Avrupa Birliği LIFE Programı kapsamında 2006 yılında, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine yönelik başlatılan kapasite geliştirme projesi, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Bölgesel Çevre Merkezi Türkiye Ofisi işbirliğinde Ocak 2008 tarihinde tamamlanmıştır. Kamu kuruluşları, STK ve özel sektör temsilcilerini farklı organizasyonlarla bir araya getiren Proje Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi yükümlülüklerinin yerine getirilmesine yardımcı olacak araçlar geliştirilerek, kapasite geliştirme noktasında oldukça önemli bir rol oynamıştır. Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ana faydalanıcı olduğu; UNDP, UNEP, BM Sınaî Kalkınma Örgütü (UNIDO) ve FAO tarafından yürütülen projenin hedefi, İklim Değişikliği’ne uyumun ulusal, bölgesel ve yerel politikalara, sürdürülebilirlik yolunda ve Türkiye’nin kalkınma hedefleri çerçevesinde entegre edilmesidir. Söz konusu projenin amacı; Türkiye’nin iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele edebilmesi ve yönetebilmesi için gerekli stratejilerin oluşturulması ve Türkiye’nin kırsal ve kıyı alanları gelişimini tehdit edebilecek iklim değişikliği risklerini yönetebilmek için kapasite geliştirilmesidir. 3 yıl sürecek proje ile hedeflenen çıktılar, iklim değişikliğine uyumun ulusal kalkınma planları çerçevesine yerleştirilmesi, ulusal ve bölgesel kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, Seyhan Nehri havzasında toplum odaklı uyuma yönelik pilot projeler uygulanması ve iklim değişikliğine uyumun Türkiye’deki tüm BM kurumlarının programlarına entegre edilmesidir. 16 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi Türk sanayiinde enerji verimliliğinin iyileştirilmesi amacıyla Küresel Çevre Fonu’ndan kaynak talep edilmek suretiyle, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve BM Sınaî Kalkınma Örgütü işbirliği ile hazırlanmıştır. Projenin amacı, enerji verimliliği önlemleri ve enerji verimli teknolojiler kullanarak etkin bir enerji yönetimi oluşturulmasında sanayi kuruluşlarını teşvik etmek suretiyle Türk sanayinde enerji verimliliğinin iyileştirilmesidir. Proje Dokümanı Hazırlık çalışmaları 2009 sonu itibariyle tamamlanan ilgili proje 2010–2015 yılları arasında uygulanacaktır. Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı Projesi Çevre ve Orman Bakanlığı ve UNDP ile yürütülen 2010 yılı sonunda tamamlanması hedeflenen projenin amacı, Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi (ÇOB, 2010) doğrultusunda Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı’nın hazırlanmasıdır. Proje ile hedeflenen çıktılar, Mevcut durum analizi, Karşılaştırmalı ülke örnekleri değerlendirmeleri, Eylem planının hazırlanması için bir strateji çerçevesinin oluşturulması, Taslak Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı’nın hazırlanması ve değerlendirme için İDKK’na sunulması, Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı Ulusal Konferansı ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı çerçevesinde Türk ulusal mercilerinin kapasitelerinin güçlendirilmesidir. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 17 İklim Değişikliği ile Mücadelenin Yönetimi için Kapasite Artırılması Projesi Çevre ve Orman Bakanlığı, DPT, UNDP ve TÜSİAD tarafından yürütülen ve 2011 yılında tamamlanması planlanan projenin amacı, Türkiye’nin iklim değişikliği uluslararası müzakerelerine etkin katılımının sağlanması ve gönüllü karbon piyasalarında daha iyi deneyimler elde ederek Kyoto Protokolü’nün esneklik mekanizmalarını aktif tecrübe etmesi yönünde kapasitelerinin geliştirilmesidir. Proje ile hedeflenen çıktılar, BMİDÇS/KP kapsamında, Türkiye’nin uygun konumunun belirlenmesi ve taraf ülkelere bu konumunun sergilenmesi, Türkiye’nin uluslararası iklim değişikliği politika diyaloğu çerçevesinde konumunun güçlendirilmesi, karbon piyasası projelerinin onay mekanizması ve buna bağlı ulusal hükümlerin, yönetmeliğin oluşturulması için önerilerin geliştirilmesi, ulusal karbon piyasasının geliştirilmesi ve uygulanmasına dönük ilgili paydaşların yetkinliklerinin sağlanması, karbon piyasası ile ilgili bilgi ağı ve tartışma gruplarına açık bir portalın hazırlanması ve üç sektörde Proje Niyet Notlarının (PIN) hazırlanması olarak sıralanmaktadır. Son olarak, 2. Ulusal Bildirimin hazırlanmasına yönelik bir proje başlatılmış olup, söz konusu rapor 2011 yılında Sekretaryaya iletilecektir. 18 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 9. BMİDÇS İLE İLGİLİ ULUSAL KAPASİTE DEĞERLENDİRMESİ Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü süreçlerine geç dâhil olmasının iklim değişikliği ile ilgili gerekli kurumsallaşma, altyapı oluşturulması ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı hazırlık çalışmalarının yapılmasını kısmen olumsuz etkilediği söylenebilir. Sera gazı emisyonu azaltımı çalışmaları ve azaltımın teşviki konusu da yine uzun yıllar Kyoto Protokolü süreci içerisinde olmamamız ve esneklik mekanizmalarından faydalanamamamız nedeniyle sınırlı kalmıştır. Yükümlülükler bağlamında ortaya çıkan kapasite boşluklarının başında koordinasyon/eşgüdüm sorununun geldiği görülmektedir. Türkiye’de iklim değişikliği konusunda en üst organ olan İDKK’nın çalışma ve işleyişinde görülen koordinasyon sorunu, daha sonra her bir yükümlülüğün yerine getirilmesine katkı sağlayacak koordinatör kurumların da ortak sorunudur. Diğer önemli bir sorun olarak görülen Türkiye’nin iklim değişikliği rejimi içindeki belirsiz durumu konusuna çözüm bulmak için ülkenin iklim değişikliği eylem planının ivedilikle tamamlanması ihtiyacı vardır. Kurumsal kapasiteyi artırma noktasında da önemli olacak nitelikli uzman istihdam etme sorunu yine her yükümlülük bazında ortaya çıkmaktadır. Bu konuda, bireysel kapasiteyi artıracak eğitimlerin verilmesi, Taraflar Konferansına ve diğer ilgili toplantılara katılımın sağlanması, uzmanların uygulamalı projelerde çalışması hem bireysel kapasitenin hem de kurumsal kapasitenin gelişmesinde önemli rol oynayacaktır. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 19 Kapasite artırımına önemli derecede katkı sağlayabilecek diğer bir yol ise resmi bir enstitü ile üniversitelerde araştırma merkezlerinin kurulmasıdır. Araştırma kurumlarından sağlanan eğitim ve ortak proje yürütme, kurumsal ve bireysel kapasite artırımı bağlamında faydalı bir yöntem olabilecektir. Yukarıda değinilen nitelikli uzman istihdamı, personelin eğitimi, proje geliştirme gibi ihtiyaçların giderilmesi için önemli miktarda finansman sağlanması gerekmektedir. Ancak nerdeyse tüm yükümlülükler bağlamında ortaya çıkan kapasite boşluklarından bir tanesi de finansman yetersizliğidir. Türkiye’de birçok kamu kuruluşunun iklim değişikliği alanına düşük miktarda bütçe ayırdıkları görülmektedir. Bunun yanında uluslararası finansman yollarının sağlanması da kapasite artırımı bağlamında oldukça önemlidir. İklim değişikliği yükümlülüklerini yerine getirmede ve ilgili çalışmalarda Türkiye’nin henüz sisteme yeni girmiş olması nedeniyle bilgi ve tecrübe eksikliği ve bilinç ve farkındalık yaratma sıkıntısı vardır. Bu alanlarda geniş kitlelere doğru bilginin sağlanması ve bilinçli kamuoyu yaratmak için çeşitli kanalların etkin olarak kullanılması gereği öne çıkmaktadır. 20 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 10. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELE İÇİN NELER YAPABİLİRİZ? İklim Değişikliğine karşı alınacak tedbirler, büyük oranda ekip çalışmasına ve politik kararlara bağlı olarak, küresel ısınmayı yavaşlatabilir ve var olan iklim değişikliği olgusunun üstesinden gelmede yardımcı olabilir. Bu bağlamda, genel anlamda ele alınabilecek tedbirler aşağıda yer almaktadır: Gaz Emisyonlarını Azaltmak: Petrol ve kömür gibi fosil yakıtların daha etkili kullanılması, güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmesi, endüstri ve ulaştırma sektörü için sorunları kaynağında önleyecek yeni teknolojilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Orman Alanlarının Arttırılması ve Korunması: Ağaçlar baskın sera gazı olan karbondioksiti atmosferden temizler. Bu nedenle orman alanlarını arttırırken, mevcut alanların korunması ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalar önem kazanmaktadır. Yaşam Biçimini ve İlkelerini Değiştirmek: Milyarlarca insanın kültürleri ve alışkanlıklarının iklim değişikliği üzerine önemli etkisi vardır. Bu bağlamda, hükümetler, tasarruf ve verimliliğe teşvik eden politika ve düzenlemeler yoluyla farkındalık ve alışkanlık yaratmaya yönelik çalışılmalıdır. Uzmanlar, iklim değişikliği konusunda hiçbir önlem alınmadığı durumda yerkürenin ortalama sıcaklığının 6°C’ya kadar yükselebileceğini ve bu durumun canlıların yaşamı üzerinde çok olumsuz sonuçları olacağını belirtmektedirler. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 21 Günümüzde kaçınılmaz olan küresel ısınmanın sonuçlarından kaynaklanacak zararları azaltmak için önlemlerin acilen alınması lazımdır ve bu ne kadar erken olursa o kadar iyidir. Bu bağlamda, çevre ve iklim bilincinin bireylerin yaşam biçiminde önemli yer alması ve bilinçle hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda birey olarak yapılabileceklere örnekler aşağıda yer almaktadır: •Kullanılmayan ışıkların kapatılması, •Enerji tasarrufu sağlayan ampullerin ve elektrikli aletlerin kullanılması, •Televizyonlar ve bilgisayarların bekleme konumunda bırakılmaması, •Binaların ısı kaybına karşı yalıtımının yapılması, •Toplu taşıma araçlarının kullanımı, •Kısa mesafelere yürüyerek gidilmesi, •Bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması, •Düşük motor güçlü araçların kullanımı, •Boşa akan suların kapatılması, •Daha az su tüketen teknolojilerin kullanımı, •Tarımsal sulamada damlama sulamaya geçilmesi. 22 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ KAYNAKÇA •ÇOB, 2007. İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirimi, Çevre ve Orman Bakanlığı •IPCC, 2007. Dördüncü Değerlendirme Raporu •UNFCCC, 2007. Bali Eylem Planı (1/CP.13) •ÇOB, 2009. İklim Değişikliği ve Yapılan Çalışmalar •ÇOB, 2010. Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi (2010–2020) BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ 23 KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği MSB AÇA : Avrupa Çevre Ajansı BİB : Bayındırlık ve İskan Bakanlığı NCSA : National Capacity Self-Need Assessment for Global Environmental Management (Küresel Çevre Yönetimi için Ulusal Kapasite İhtiyaçlarının Değerlendirilmesi) BM (UN) : Birleşmiş Milletler BMİDÇS : Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ÇOB : Çevre ve Orman Bakanlığı DB : Dışişleri Bakanlığı DPT : Devlet Planlama Teşkilatı DSİ : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ETKB : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı GEF : Küresel Çevre Fonu (Global Environment Facility) : Milli Savunma Bakanlığı RTÜK : Radyo ve Televizyon Üst Kurulu SÇD : Stratejik Çevresel Değerlendirme STB : Sanayi ve Ticaret Bakanlığı STK : Sivil Toplum Kuruluşu TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TKB : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu İB : İçişleri Bakanlığı TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu İDKK : İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu TÜSİAD: Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği KOSGEB : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı UB : Ulaştırma Bakanlığı KTB : Kültür ve Turizm Bakanlığı UÇEP : Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı MB : Maliye Bakanlığı UÇMEP: Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı MEB : Milli Eğitim Bakanlığı UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UBSEP : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı İÇİNDEKİLER 1. AMAÇ 1 2. YÖNTEM 1 3. ULUSAL KAPASİTE EYLEM PLANI TABLOSU 2 4. KAPASİTE GELİŞTİRME İLKELERİ 3 5. İZLEME VE DEĞERLENDİRME 6 1. AMAÇ Ulusal Kapasite Eylem Planı’nın ana amacı, üç Rio Sözleşmesinin etkin bir şekilde uygulanması için ulusal kapasitenin bireysel, kurumsal ve sistemsel olarak geliştirilmesini, yapılacak çalışmalarda tekrarların önlenmesini ve zaman, insan kaynakları ve finansal açıdan etkin uygulamalar yapılmasını sağlamaktır. 2. YÖNTEM Ulusal Kapasite Eylem Planı, kamu kurum/kuruluşları, STK’lar, üniversiteler, özel sektör, meslek odaları, ulusal ve uluslararası donor kuruluşların temsilcilerinin yer aldığı geniş kapsamlı ve katılımcı bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Kesişen Konular/Sinerji Raporu’nda belirlenen 6 adet öncelikli kesişen konu ve bu konular kapsamında belirlenen sinerji alanları baz alınmıştır. Sinerji alanları, Dokuzuncu Kalkınma Planı, ilgili Özel İhtisas Komisyonu Raporları, UÇEP, UBSEP ve UÇMEP kapsamında uygunluk ve öncelikler yönünden incelenmiş ve bu programlarla ilişkilendirilmiştir. Her sinerji alanı için gerekçe, ulusal plan ve programlarda yer alan önceliklerle ilişkisi, amaçlar, beklenen çıktılar, izleme ve değerlendirme göstergeleri ve finans kaynakları belirlenmiştir. Sinerjileri gerçekleştirmek amacıyla tanımlanan her eylem için paydaşlar, koordinatör kurum/kuruluş, zaman planlaması belirlenmiştir. Son olarak, Ulusal Kapasite Eylem Planı için izleme ve değerlendirme kriter ve göstergeleri oluşturulmuştur. ULUSAL KAPASİTE EYLEM PLANI 1 Hakan Baykal Orta TKB ÇOB, DPT, DB, Üniversiteler, TÜBİTAK Orta DPT KTB, Başbakanlık, Özel Sektör, İDKK Üyeleri, Mahalli İdareler Orta ÇOB, DPT, Başbakanlık, TKB, ETKB, KTB, STB, vd Uzun Uluslararası donör kuruluşlar ÇOB, Başbakanlık, DPT, ETKB, TKB, MB, Özel Sektör Orta Ulusal Kaynaklar DPT, TKB, ETKB, Başbakanlık, KTB, UB, BİB, STB, DB DPT, DB, TKB, ETKB, UB, KTB, TÜBİTAK, Üniversiteler MB, TKB, ETKB, ÇOB, KTB, STB, UB Başbakanlık, ETKB, TKB, KTB, DPT DPT, TÜİK, TKB, TÜBİTAK, Üniversiteler, ETKB, KTB, BİB, DB, STB. DPT, TÜİK, TKB, TÜBİTAK, Üniversiteler, ETKB, KTB, BİB,STB TKB, TÜBİTAK, Üniversiteler, DPT, MSB, STK’lar, Meslek kuruluşları, UB TKB, DPT, Üniversiteler, Başbakanlık, BİB, DB, STK’lar Kısa Kısa Orta Kısa İlgili Kurumlar Hazine Müsteşarlığı ÇOB ÇOB İlgili Kurumlar ÇOB İşbirliği ve koordinasyon sağlanması için ağ (network) kurulması ÇOB Koordinasyon ve işbirliği ağının sürekliliğini sağlamak için görev yapacak personelin eğitimi ÇOB Rio Sözleşmelerine yönelik sürdürülebilir arazi yönetim merkezinin oluşturulması ÇOB Sürdürülebilir arazi yönetimi için amaç, strateji ve politikaların belirlenmesi Mevcut arazi yönetim sistemlerinin ve mevzuatın gözden geçirilmesi için ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinden oluşan bir bilimsel teknik çalışma grubunun Sürdürülebilir arazi yönetiminin oluşturulması sağlanması amacıyla mevzuatın Mevcut idari yapı ve mevzuattaki eksiklik ve boşlukların belirlenmesi ve gözden geçirilerek gerekli hukuki ihtiyaçların ortaya konması düzenlemelerin yapılması Yasalardaki istisnai hükümlerin yükümlülükler açısından gözden geçirilmesi Gerekli idari ve yasal düzenlemelerin yapılması ÇOB ÇOB ÇOB TKB, DPT, Üniversiteler, MB-Milli Emlak Genel Müdürlüğü, DB Kısa Kısa Orta Kısa Ulusal Kaynaklar Ulusal Kaynaklar Ulusal Kaynaklar Ulusal Kaynaklar Kısa TKB, DPT, Başbakanlık, DB Kısa İlgili Kurumlar Başbakanlık, İlgili Diğer Kurum ve Kuruluşlar ÇOB Başbakanlık, TKB, DPT, DB Kısa Orta Ulusal Kaynaklar Sürdürülebilir arazi yönetim projelerinin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir arazi yönetimi için sürdürülebilir finans mekanizmalarının oluşturulması Sürdürülebilir arazi yönetim modelinin geliştirilmesi için projelerin yapılması Sürdürülebilir finans kaynakları için gerekli çalışmaların yapılması İklim değişikliğinden etkilenebilir alanların ulusal ölçekte tespiti Uyum Eylem Planının hazırlanması Rio sözleşmeleri kapsamında etkilenebilirlik ve uyum projeleri geliştirilmesi için finansman mekanizmalarının oluşturulması Uyum Eylem Planının hazırlanması için tüm sektörlerle ilişkili öncelikli konuların tespit edilmesi Rio Sözleşmelerini kapsayan Uyum Eylem Planı taslağının hazırlanması Uyum Eylem Planının uygulamaya konulması için gerekli kurumsal ve yasal düzenlemelerin yapılması Etkilenebilirlik ve uyum ile ilgili izleme sistemi kurulması Etkilenebilirlik ve uyum ile ilgili projelerin belirlenmesi ve hazırlanması Etkilenebilirlik ve uyum projeleri geliştirilmesi ve uygulanması için sürdürülebilir finansman mekanizmalarının oluşturulması ve ilgili yasal (teşvik ve destek kriterleri dâhil) düzenlemenin yapılması Üç sözleşmeyi de kapsayan ulusal veri tabanı (veri depolama ve yönetimi) merkezinin kurulması Rio sözleşmeleri kapsamında veri Rio Sözleşmelerinin esaslarını dikkate alarak, her tematik alan için ve üç tematik tabanı sisteminin oluşturulması alanın ortak çalışmalarına yönelik veri toplama standartlarının belirlenmesi İlgili kurumların elemanlarının eğitilmesi Vade* ÇOB TKB, DPT, Üniversiteler, ETKB, Kültür ve Turizm Bak., DB STK’lar Kısa ÇOB Başbakanlık, TKB, DPT, MB, DB, STK’lar Orta ÇOB DPT, ÇOB, Başbakanlık ÇOB ÇOB İlgili Kurumlar DPT TKB, Valilik ve Belediyeler, DPT, İl Müdürlükleri, STK’lar, Köy Tüzel Kişilikleri ÇOB, TKB, ETKB, Üniversiteler, Meslek Odaları, BİB, STK’lar, İB TKB, KTB, Üniversiteler, DPT, BİB, İB, DB Orta Uluslararası donör kuruluşlar Ulusal Kaynaklar Orta Ulusal Kaynaklar Orta Uluslararası donör kuruluşlar DPT, KTB, BİB, ETKB, TKB Orta DPT, TKB, ÇOB, İB, BİB, Diğer İlgili Kurum ve Kuruluşlar STK’lar, Birlikler Uzun İDKK Üyeleri Fon Kaynakları Orta Uluslararası donör kuruluşlar Orta ÇOB Özel Sektör, Üniversiteler, İDKK Üyeleri Orta Uluslararası donör kuruluşlar ÇOB DPT, TKB, ETKB, Özel Sektör, Üniversiteler, STK’lar Orta Ulusal Kaynaklar İlgili Kurumlar Başbakanlık, İDKK Üyeleri ÇOB ÇOB Hazine Müsteşarlığı TÜBİTAK, DPT, ETKB, TKB, Üniversiteler TÜBİTAK, İDKK Üyeleri, STK’lar, Üniversiteler ÇOB, MB, ETKB, TKB, Başbakanlık ÇOB DPT, TÜİK, TKB, KTB, ETKB, STB, Üniversiteler, TÜBİTAK ÇOB TÜİK, ETKB, TKB, STB, UB, KTB, Üniversiteler, TÜBİTAK, STK’lar ÇOB Üniversiteler, TÜİK, İlgili Kurumlar, STK’lar Uzun Orta - Uzun Kısa - Orta Orta Uluslararası donör kuruluşlar Ulusal Kaynaklar Kısa Kısa Kısa-OrtaUzun Uluslararası donör kuruluşlar Ulusal Kaynaklar Sinerji Alanları Eylemler Veri tabanı merkezinin ve tematik alanlarda veri toplayan kurumların eleman, Rio sözleşmeleri kapsamında veri ekipman ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması tabanı sisteminin oluşturulması Veri doğrulama mekanizmalarının geliştirilmesi Çölleşme, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitliliğe yönelik ulusal izleme ve değerlendirme sisteminin kurulması Koordinatör Kurum/Kuruluş Paydaşlar Vade* ÇOB ÇOB, ETKB, TKB, MB, TÜİK Orta ÇOB Orta Orta Kısa Orta Kısa Orta İzleme ve değerlendirme sistemine yönelik göstergelerin geliştirilmesi ÇOB Veri sistemine erişimin düzenlenmesi İzleme ve değerlendirme için prosedürlerin standart hale getirilmesi Eylem planlarının uygulanmasını izlemek için bir mekanizma oluşturulması Raporlama için standart prosedürlerin belirlenmesi Seçilen elemanların raporlama konusunda eğitilmeleri ÇOB ÇOB ÇOB ÇOB ÇOB Üniversiteler, DPT, TÜBİTAK, TÜİK, ETKB DPT, TÜİK, TÜBİTAK, TKB, ETKB, KTB, Üniversiteler, Özel Sektör Başbakanlık, ETKB, TÜİK, TÜBİTAK, Üniversiteler DPT, TKB, ETKB, STB, TÜBİTAK, TÜİK, Üniversiteler Üniversiteler,TÜİK, İDKK Üyeleri TÜİK, ETKB, TKB, DPT, İDKK Üyeleri TÜİK, ETKB, DPT, Üniversiteler ÇOB TÜİK, Üniversiteler, TKB, ETKB Orta TÜBİTAK Üniversiteler, ÇOB, Araştırma Kurumları, DPT, TKB Kısa TÜBİTAK DPT, ÇOB, STB, Üniversite ve Araştırma Kurumları Rio Sözleşmeleri kapsamında yükümlülüklere ilişkin raporlama sisteminin oluşturulması Raporlama için bilgi ağı oluşturulması Sözleşmelerin sinerji içinde etkin uygulanmasına yönelik araştırma-geliştirme çalışmalarına destek sağlanması Ulusal Kaynaklar Özel Sektör, Üniversiteler, ARGE Kuruluşları ve İlgili Enstitüler, STK’lar, İDKK Üyeleri ÇOB Kesişen Konular Destek sağlanacak araştırma -geliştirme konularında öncelikli konuların belirlenmesi Ar-Ge desteği veren kurum ve kuruluşların ilke ve esaslarının öncelikli konular açısından güncellenmesi Destek için finansal mekanizmaların oluşturulması DPT MB, TÜBİTAK, ÇOB, TKB Orta Kısa-OrtaUzun Orta Fon Kaynakları Uluslararası donör kuruluşlar Ulusal Kaynaklar Uluslararası donör kuruluşlar Ulusal Kaynaklar Uluslararası Donör kuruluşlar Ulusal Kaynaklar Ulusal Kaynaklar Uluslararası Donör Kuruluşlar İlgili personele müzakere eğitiminin verilmesi DB ÇOB, TKB, ETKB, KTB, DPT, STB Kısa Üniversite Bütçeleri Ulusal Kaynaklar Her üç Sözleşme konuları açısından hizmet içi eğitim programlarının gözden geçirilmesi ve eğitim/ öğretim sisteminin bu açıdan geliştirilmesi Hizmet içi eğitim programlarının gözden geçirilmesi, Sözleşme konuları ile ilgili eksikliklerin belirlenmesi için bilimsel bir çalışma grubu oluşturulması Bulguların geniş katılımlı bir çalıştay ve bu konuda yapılacak yayınlar ile tüm paydaşlara sunulması Eğitim/öğretim programlarının güncellenmesi ve geliştirilmesi Üniversitelerde ilgili alanlarda merkez kurulması Karar vericilerin bilinçlendirilmesi Çalışanların Rio sözleşmeleri açısından bütüncül yaklaşım konusunda eğitimi Her bir Sözleşmede çalışanların diğer iki Rio Sözleşmesi açısından bilgilendirilmesi Yapılacak tüm çalışmalarla ilgili olarak görev alacak personelin gerekli eğitimler verilerek, aldıkları eğitim kapsamında çalışmalarının sürekliliğinin sağlanması İlgili Kurumlar ÇOB Üniversiteler, TÜBİTAK, ÇOB, TKB, ETKB, MEB, DPT Kısa ÇOB Üniversiteler, TÜBİTAK, MEB, DPT, TKB, ETKB Orta MEB YÖK ÇOB ÇOB ÇOB Üniversiteler, TÜBİTAK, ÇOB, TKB Üniversiteler, MEB, TÜBİTAK, ÇOB, DPT, TKB DPT, TKB, ETKB, TBMM, Başbakanlık TKB, ETKB, KTB, STB TKB, ETKB, KTB, UB Orta Orta Kısa Kısa Kısa Rio Sözleşmelerinin uygulanmasından sorumlu kilit paydaşlar Kısa-OrtaUzun Uluslararası Donör Kuruluşlar Üniversite Bütçeleri Ulusal Kaynaklar Kesişen Konular Araştırma, Geliştirme, Eğitim/ Öğretim ve Teknik İşbirliği ÇOB DPT, DB, TKB, Üniversiteler, TÜİK, STK’lar Uluslararası donör kuruluşlar Paydaşlar Paydaşların Aktif Katılımı, Bilinçlendirilmesi ve Eğitimi Orta Kısa Bütüncül ve Sürdürülebilir havza yönetimi için amaç, strateji ve politikaların belirlenmesi Bütüncül ve Sürdürülebilir Havza Bütüncül ve sürdürülebilir havza yönetimine uygun gerekli idari ve yasal yönetim stratejisinin belirlenmesi düzenlemelerin yapılması Katılımcı Havza Yönetim mekanizmalarının (birlikler vb) oluşturulması, tüm havzalarda yaygınlaştırılması Mevcut planlama sisteminin gözden geçirilmesi ve bütüncül planlama için eksiklik Her ölçekte ve kapsamda yapılan ve ihtiyaçların belirlenmesi planlarda Rio sözleşmelerinin Mevzuat düzenlemelerinin ekosistem yaklaşımı esas alınarak yapılması yükümlülükleri dikkate alınarak gerekli düzenlemelerin yapılması Planlama ile ilgili sorumluluk ve yükümlülük sahibi kurumlarda bilinç oluşturularak, farkındalık yaratılmasına yönelik hizmet içi eğitimler düzenlenmesi Koordinatör Kurum/Kuruluş Paydaşların Aktif Katılımı, Bilinçlendirilmesi ve Eğitimi Sürdürülebilir Arazi Yönetimi Sürdürülebilir arazi yönetimi stratejisinin belirlenmesi İlgili tüm paydaşlar Kısa Eylemler Veri Toplama,İzleme, Değerlendirme ve Raporlama Ulusal ve Sektörel Entegrasyon Taslak SÇD Yönetmeliğine üç tematik alana yönelik stratejilerin aktarılması Üç Sözleşmenin etkin uygulanması için bir koordinasyon kurulunun oluşturulması Ulusal düzeyde, Rio Sözleşmeleri arasında koordinasyon ve İlgili kurumlarda imkanlar ölçüsünde sözleşmeler ile ilgili bir birim oluşturulması işbirliğinin sağlanması Yüksek Çevre Kuruluna işlerlik kazandırmak için bir yönetmelik hazırlanması Koordinasyon ve işbirliği için kapasite geliştirme ÇOB ÇOB Ekonomik araçların geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi Fon Kaynakları Kısa Ulusal Çölleşme ile Mücadele Eylem Planının güncellenmesi Üç sözleşmeye ilişkin eylem planlarına katkı sağlayan diğer eylem planlarının tamamlanması ve güncellenmesi – uygulamaya aktarılması Rio Sözleşmelerine ait stratejilerin, sektörel plan ve politikalara entegre edilmesi; bu amaçla sektörel plan ve politikalarda yer alan boşlukların belirlenmesi için projelerin hazırlanması ve projeler için pilot sektörler seçilmesi Pilot projelerin sonuçlarının mevzuata ve uygulamaya entegrasyonu Vade* ÇOB ÇOB Eylem planlarının uygulanmasını sağlamak için mekanizmaların oluşturulması Paydaşlar İDKK, TÜİK, KTB, Belediyeler, TÜBİTAK Üniversiteler, STK’lar TKB, DPT, DB, Belediyeler, TÜBİTAK, STK’lar, BİB, Üniversiteler TKB, DB, DPT, UBSEP’te yer alan paydaşlar Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planının tamamlanması Ulusal Eylem Planlarının UBSEP’in etkinleştirilmesi tamamlanması, güncellenmesi ve Tamamlanan ve güncellenen, Rio Sözleşmeleri Eylem Planlarının bir çalıştay ile etkinleştirilmesi kamuoyuna duyurulması Üç tematik alana yönelik stratejilerin sektörel plan ve politikalara entegre edilmesi için gerekli düzenlemelerin (yasal, kurumsal, ekonomik vb.) yapılması Koordinatör Kurum/Kuruluş Sinerji Alanları Araştırma, Geliştirme, Eğitim/Öğretim ve Teknik İşbirliği Eylemler Sürdürülebilir Arazi Yönetimi Sinerji Alanları Kesişen Konular İklim Değişikliğinden Etkilenebilirlik Düzeyi ve Uyum Kesişen Konular Tabloda Kesişen Konular, Sinerji Alanları ve bu kapsamda belirlenen eylemler ile Koordinatör Kurum/Kuruluşlar, Paydaşlar, Zaman Planlaması ve Olası Fon Kaynakları yer almaktadır. Veri Toplama,İzleme, Değerlendirme ve Raporlama 3. ULUSAL KAPASİTE EYLEM PLANI TABLOSU Sinerji Alanları Eylemler Koordinatör Kurum/Kuruluş Üniversite, özel sektör, kamu ve finansal destek sağlayan kuruluşların Rio Sözleşmeleriyle ilgili araştırma ve geliştirme projelerini desteklemelerinin sağlanması Teknik işbirliği imkânlarının oluşturulması DPT Ortak projelerin geliştirilmesi ÇOB Üniversite, özel sektör, kamu ve finansal destek sağlayan kuruluşların, projeleri desteklemeleri için bir strateji geliştirilmesi DPT Etkilenebilirlik ve uyum konusunda eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yapılması İDKK tarafından DSİ koordinatörlüğünde kurulan Uyum Çalışma Grubu üyelerine düzenli aralıklarla eğitim sağlanması Etkilenebilirlik ve uyum konularında kilit paydaşlar için eğitim ve bilgilendirme çalıştaylarının düzenlenmesi Bilgilendirme ve bilinçlendirme için bir strateji belirlenmesi Halkın iklim değişikliği, çölleşme ve biyolojik çeşitlilik konularında bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi Yerel paydaşların güçlendirilmesi Sözleşmelerin uygulanmasında özel sektörün sorumluluk almasının/paylaşmasının sağlanması Rio Sözleşmeleri kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapılması Üniversiteler, YÖK, Özel Sektör, MB, ÇOB, TKB, STB Üniversiteler, DPT, Özel Sektör, İlgili Bakanlıklar, TKB, STB Orta Başbakanlık, MB, Üniversiteler, Özel Sektör, ÇOB, TKB, İlgili Bakanlıklar Orta Üniversite Bütçeleri ÇOB İDKK Uyum Çalışma Grubu üyeleri Kısa ÇOB İlgili tüm kuruluşlar Kısa GEF, UNDP AB, AÇA Ulusal kaynaklar ÇOB MEB, TKB, ETKB, Basın ve Yayın Kuruluşları, STK’lar MEB, Basın ve Yayın Kuruluşları, diğer ilgili Bakanlıklar, Üniversiteler MEB, DPT, Basın Yayın Kuruluşları, İlgili Bakanlıklar, RTÜK, Üniversiteler, STK’lar Kısa Basın ve yayın kuruluşlarıyla işbirliği ve ortak projeler geliştirilmesi ÇOB Orta Orta MEB İlgili Bakanlıklar, Üniversiteler, Mesleki Yeterlik Kurumu Orta ÇOB DPT, TKB, ETKB, STK’lar, Mahalli İdareler, Üniversiteler TKB, DPT, ETKB, STK’lar, Mahalli İdareler, Türkiye Belediyeler Birliği TKB, DPT, ETKB, STK’lar Kısa ÇOB Kısa Proje hazırlama eğitimleri verilmesi ÇOB Sözleşmelerin ulusal uygulama süreçlerine halkın aktif katılımı için alternatif gelir İlgili Kurumlar TKB, DPT, Mahalli İdareler kaynakları sağlayan projelerin geliştirilmesi Özel sektörün sorumluluk alması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması İlgili Kurumlar Özel Sektör, İDKK Üyeleri Eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının yapılması ve işbirliğinin geliştirilmesi ÇOB Özel Sektör, İDKK Üyeleri Sosyal sorumluluk projelerinin geliştirilmesi İlgili Kurumlar ÇOB, DPT, Hazine Müst., MB, Özel Sektör, STK’lar Özel sektörü yönlendirmek için sosyal ve ekonomik araçların belirlenmesi DPT MB, ÇOB, Özel Sektör Özel sektörün faaliyet alanına Rio Sözleşmelerinin yükümlülüklerinden doğan TOBB TUSİAD, KOSGEB, STB v.d. gereklilikleri entegre etmesi Ortak projeler yürütülmesi ÇOB MEB, TKB, ETKB, DPT Kısa-Orta Materyal ve uzman desteği sağlanması Kısa-Orta Rio Sözleşmeleri bağlamında STK’ların bilinçlendirilmesi ve eğitimi STK’ların bilinçlendirme ve eğitim STK’ların halkın eğitimi ve bilinçlendirilmesi konusunda rol almalarının sürecine dâhil edilmesi sağlanması Fon Kaynakları Uluslararası Donör Kuruluşlar Özel Sektör Katkıları ÇOB Teknik destek ve uzman eleman desteği sağlanması Vade* Orta Yayın, doküman ve benzeri materyal hazırlanması Bilgilendirme ve Bilinçlendirmeye yönelik sertifika programlarının yaygınlaştırılması Ortak projeler geliştirilmesi Paydaşlar Kısa Kısa Orta Kısa Orta Orta Orta Uluslararası Donör Kuruluşlar Ulusal Kaynaklar Basın Yayın Kuruluşları Uluslararası Donör kuruluşlar Ulusal kaynaklar Özel Sektör Katkıları Ulusal Kaynaklar Uluslararası Donör Kuruluşlar ÇOB MEB, DPT, TKB, ETKB ÇOB STK’lar, TKB, KTB, ETKB, Üniversiteler Kısa Ulusal kaynaklar ÇOB STK’lar, İlgili Bakanlıklar Kısa STK kaynakları Ulusal Kaynaklar Vade*: Kısa (1-3 yıl) / Orta (3-5 yıl) / Uzun (5 yıl<) 4. KAPASİTE GELİŞTİRME İLKELERİ Kapasite Geliştirme amaçlarını gerçekleştirebilmek için ilgili kurum ve kuruluşların aşağıda belirtilen ilkeleri uygulamaları ve takip etmeleri gerekmektedir: • Bütüncül Yaklaşım • Katılımcılık ve Sahiplenme • Şeffaflık, Esneklik ve Verimlilik • Önceliklendirme • Sürdürülebilir Kapasite Geliştirme 4 ULUSAL KAPASİTE EYLEM PLANI 5. İZLEME VE DEĞERLENDİRME İzleme ve değerlendirme, NCSA Ulusal Kapasite Eylem Planı’nın uygulanması açısından önem taşımaktadır. Sürdürülebilir gelişme ve kalkınma için izleme ve değerlendirme, birçok fırsat ve olanaklar sağlamaktadır. İzleme ve değerlendirmenin amaçları aşağıda belirtilmektedir: •Rio Sözleşmeleriyle ilgili kapasite geliştirme program ve projelerinin uygulanmasında sağlanan gelişmelerin belirlenmesi, kayıt altına alınması, analiz edilmesi ve raporlanması için sistematik bir metot oluşturulması, •Kapasite geliştirme programlarının planlanmasını ve uygulanmasını sağlamak, sürdürülebilir olması için yararlı bilgi ve veriler üretmek. Rio Sözleşmelerinin uygulamalarının izlenmesi ÇOB’un üç Rio Sözleşmesinin de odak noktası olması nedeniyle doğal olarak halihazırda da kısmen sürdürülmektedir. Bununla birlikte ilerleyen süreçte; “Rio Sözleşmeleri Kapsamında Türkiye’nin Ulusal Kapasitesi’nin Değerlendirilmesi Projesi” kapsamında hazırlanan Ulusal Tematik Rapor’da öncelikli kapasite ihtiyacı olarak yer alan ve Rio Sözleşmeleri Ulusal Kapasite Eylem Planı’nda eylem olarak tanımlanan “Rio Sözleşmeleriyle İlgili Koordinasyon Kurulu”nun kurulması durumunda yeniden bir görev tanımı yapılabilecektir. Rio Sözleşmeleri Ulusal Kapasite Eylem Planı’nın izleme ve değerlendirilmesi için uygun bir sistem geliştirmelidir. Bu sistem, kurum ve kuruluşlardaki mevcut veritabanları ile de ilişkilendirilmelidir. İzleme ve Değerlendirme sistemi kurulması çalışmalarında mevcut olan veri tabanları ile ilgili bir değerlendirme ULUSAL KAPASİTE EYLEM PLANI 5 çalışması yapılmalı ve sistemlerin birbirine nasıl entegre edileceği veya mevcut sistemlerin bu amaçla kullanılıp kullanılamayacağı değerlendirmesi yapılmalıdır. ÇOB veya süreç içerisinde tanımlanabilecek ilgili birim, Rio Sözleşmeleri Ulusal Kapasite Eylem Planının devamlı olarak izlenmesi ve değerlendirilmesi için, gözden geçirme ve ilerleme veya gelişme raporlarının hazırlanmasından sorumlu olacaktır. Diğer uygulayıcı ve sorumlu kuruluş ve paydaşlar, kendi yürüttükleri projelerin sonuçları, gerçekleşmeleri ve gelişmeleri içeren periyodik raporları ÇOB’a veya ilgili tanımlanacak birime istenilen format ve zamanda sunmaktan sorumlu olacaklardır. Bu raporlarda izleme ve değerlendirme göstergelerinin gerçekleşip, gerçekleşmediği, paydaş katılım analizi, bütçe harcamaları, kullanılan kaynaklar ve diğer bilgiler de içerilecektir. Hazırlanacak olan kapasite geliştirme faaliyetleriyle ilgili gelişme raporları ve diğer raporlar, kamuoyuna, ilgili teknik birimlere, kurum ve kuruluşlara ve politik taraflara da sunulmalıdır. Hazırlanacak raporlar, uluslararası prosedürlere de uygun olmalıdır. Kapasite Eylem Planı, her 2 yılda bir gözden geçirilmeli ve ihtiyaç duyulan ilave ve düzeltmeler yapılmalıdır. 6 ULUSAL KAPASİTE EYLEM PLANI R İ O S Ö Z L E Ş M E L E R İ K A P S A M I N D A TÜRKİYE’NİN ULUSAL KAPASİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ PROJESİ BİLGİLENDİRME KİTAPÇIĞI