Tezin Enstitüye Verildiği Tarih: 12 Aralık 2010 Tezin Savunulduğu

advertisement
ĠSTANBUL TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ  FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ
FERROREZONANS OLGUSUNUN ANLAġILMASI VE ENGELLENMESĠ
ĠÇĠN ALINABĠLECEK ÖNLEMLERĠN ĠRDELENMESĠ:
DAĞITILMIġ ENERJĠ ÜRETĠMĠ SĠSTEMLERĠNDE FERROREZONANS
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Ömer KARA
504071027
Tezin Enstitüye Verildiği Tarih: 12 Aralık 2010
Tezin Savunulduğu Tarih: 25 Ocak 2011
Tez DanıĢmanı: Doç. Dr. Mustafa BAĞRIYANIK(ĠTÜ)
Diğer Jüri Üyeleri: Doç.Dr. Mehmet BAYRAK (Sakarya Ü.)
Yrd. Doç. Dr. Ramazan ÇAĞLAR (ĠTÜ)
OCAK 2011
Desteğini benden esirgemeyen değerli hocam Sayın Doç. Dr. Mustafa
Bağrıyanık’a; tüm eğitim hayatım boyunca hep yanımda olan ve her bireyine çok
şey borçlu olduğum Hilmi-Fatma Kara, Sevim-Fehim Yıldız, Ural-Emel Kara;
Serap-Serkan Şeker’e ve bugün olduğu gibi gelecekte de desteğine ihtiyaç
duyduğum her anda orada olacağına emin olduğum, saygıdeğer Eşim Betül
Kara’ya tüm kalbimle teşekkürlerimi sunarım.
iii
iv
ÖNSÖZ
İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Elektrik Mühendisliği Ana
Bilim Dalı Elektrik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı dahilindeki eğitimim
boyunca, sorumlusu olduğum derslere katılımıma ve teslim etmem gereken
projelerimin gerçeklenmesinde laboratuvar imkanlarını kullanmama olanak sağlayan
Güral Elektrik Malzemeleri Ticaret ve Sanayi A.Ş.’nin tüm yönetim kadrosuna ve
laboratuvar çalışanlarına teşekkür ederim. Aşağıda sunulan çalışma konusuyla ilgili
olarak yayımlanmış pekçok makale ve uygulama notunun yanı sıra elektro-mekanik
sanayisinin üretimlerinin de inceleme ve değerlendirme sonuçlarını içerir. Bu
bağlamda, yaptıkları bilimsel çalışmaların sonuçlarını tüm ilgililerin kullanımına
açan bilim insanları ile sektörün gelişmesinde emeği geçen tüm meslektaşlarımızın
da bu çalışmada payları vardır. Hepsine teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.
İTÜ’deki lisans ve yüksek lisans eğitimlerim boyunca bilgilerini aktaran ve önümde
yeni ufuklar açan tüm hocalarıma yürekten teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Ömer Kara
Ocak 2011
Elektrik Mühendisi
v
vi
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖNSÖZ ........................................................................................................................ v
ĠÇĠNDEKĠLER ........................................................................................................ vii
KISALTMALAR ...................................................................................................... xi
ÇĠZELGE LĠSTESĠ ................................................................................................ xiii
ġEKĠL LĠSTESĠ ....................................................................................................... xv
ÖZET........................................................................................................................ xix
SUMMARY ........................................................................................................... xxiii
1. GĠRĠġ ...................................................................................................................... 1
1.1 Tezin Amacı ....................................................................................................... 2
1.2 Literatür Özeti .................................................................................................... 3
1.3 Tezde Savunulacak Görüşler .............................................................................. 4
2. FERROREZONANS DEVRESĠNĠN KARAKTERĠSTĠKLERĠ VE OLGUYU
BAġLATAN DURUMLAR ................................................................................... 7
2.1 Amaç .................................................................................................................. 7
2.2 Ferrorezonansın Tanımı ..................................................................................... 7
2.3 Rezonans ve Ferrorezonans ................................................................................ 8
2.4 Ferrorezonans Olgusunun Yaşanabilmesi için Gerekli Durumlar ................... 10
2.5Ferrorezonans Tipleri ve Olgunun Hangi Tipe Ait Olduğunun Belirlenmesi ... 11
2.5.1 Ferrorezonans tipinin belirlenmesinde kullanılan araçlar ........................ 11
2.5.2 Ferrorezonans tipleri ve belirleyici özellikleri ......................................... 12
2.6 Ferrorezonansın Karakteristik Özellikleri ........................................................ 19
2.6.1 Sistem parametrelerindeki değişime karşı aşırı hassasiyet ...................... 20
2.6.2 Başlangıç koşullarındaki değişime karşı aşırı hassasiyet ......................... 21
2.6.3 Aşırı hassasiyetleri incelemek amacıyla oluşturulan PSCAD modeli ve
yürütülen simülasyon ............................................................................... 22
2.7 Dalgacık Dönüşümü Kullanalabilen Dijital Röle Uygulamaları ile
Ferrorezonansın Tespiti .................................................................................... 26
3. FERROREZONANSA YATKIN DEVRE YAPILARI .................................... 27
3.1 Amaç ................................................................................................................ 27
3.2 Bir ya da İki Fazı Açık Kesicinin Derecelendirme Kondansatörleri Üzerinden
Beslenen Ferrorezonans Devresi ..................................................................... 27
3.2.1 Bir ya da iki fazı açık kesicinin derecelendirme kondansatörleri
üzerinden beslenen güç transformatörünün ferrorezonans devresi .......... 27
3.2.2 Bir ya da iki fazı açık kesicinin derecelendirme kondansatörleri
üzerinden beslenen gerilim ölçü transformatörlerinin ferrorezonansa
maruz kalması .......................................................................................... 31
3.3 Gerilim Ölçü Transformatörünün Nötrü İzole Olan Bir Sisteme Bağlı Olması
Durumu............................................................................................................. 33
3.4 Bir ya da İki Fazın Açık Olduğu Hallerde Güç Transformatörünün Beslenmesi
Hali ................................................................................................................... 34
3.5 Ferrorezonans Olgusuna Gerçek Durum Örnekleri.......................................... 38
vii
3.5.1 Oto-transformatör örneği .......................................................................... 39
3.5.2 Güç transformatörü örneği ....................................................................... 42
3.5.3 Gerilim ölçü transformatörü örneği .......................................................... 45
3.5.4 Dağıtılmış enerji üretiminde yükseltici transformatör örneği .................. 46
3.5.5 Yoğun şehirleşme ya da sanayi bölgeleri örneği ...................................... 48
4. FERROREZONANSI ETKĠLEYEN FAKTÖRLER ....................................... 49
4.1 Amaç................................................................................................................. 49
4.2 Sistem Yükünün Etkisi ..................................................................................... 49
4.2.1 İlgili benzetim ........................................................................................... 50
4.3 Sistem Geriliminin Genliğinin Etkisi ............................................................... 52
4.3.1 İlgili benzetim ........................................................................................... 52
4.4 Hattın Yapısının Etkisi ..................................................................................... 53
4.4.1 İlgili benzetim ........................................................................................... 54
4.5 Transformatör Çekirdek Yapısının Etkisi ....................................................... 55
4.6 Transformatör Sargı Şekillerinin Etkisi ........................................................... 58
4.6.1 İlgili benzetim ........................................................................................... 60
4.7 Transformatör Boyutunun Etkisi ...................................................................... 62
4.7.1 İlgili benzetim ........................................................................................... 63
4.8 Kesici Yapısının Etkisi ..................................................................................... 65
4.8.1 İlgili benzetim ........................................................................................... 65
4.9 Düşük Kayıplı Transformatörlerin Etkisi ......................................................... 66
4.10 Gerilim Ölçü Transformatörlerinin ve Diğer Cihazların Etkisi ..................... 67
4.11 Sistemin Kısa Devre Gücünün Büyüklüğünün Etkisi ve Bu Etkinin
Benzetimler ile Modellenmesi ................................................................................ 68
5. FERROREZONANSIN ÖNGÖRÜLEBĠLMESĠ .............................................. 71
5.1 Amaç................................................................................................................. 71
5.2 Ferrorezonansın Öngörülebilmesi İçin Kullanılabilecek Yöntemler ............... 71
5.3 Dallanma Grafikleri ve Dallanma Çizgilerinin Elde Edilmesi ve Yorumu ...... 72
5.4 Sistemin Geçici Hal Cevabının İncelenmesi .................................................... 76
6. FERROREZONANSIN ENGELLENEBĠLMESĠ ĠÇĠN PRATĠK ÇÖZÜM
VE ÖNERĠLER .................................................................................................... 77
6.1 Amaç................................................................................................................. 77
6.2 Anma Gücünün %10’undan Düşük Yüklenmiş Transformatörlerin
Çalışmasının Engellenmesi ............................................................................. 77
6.3 Kesici Grubu ve Güç Transformatörü Arasındaki Mesafenin Kısa Tutulması 80
6.4 Ferrorezonansa Girme İhtimali Düşük Bağlantı Şekillerinin Kullanımı .......... 82
6.5 Ferrorezonansa Eğilimi Olan Çekirdeklerden Kaçınmak ................................. 82
6.6 Uzun Kablo Hatların Ucunda Düşük Güçlü Transformatörlerin Kullanımından
Kaçınmak………………………………………………………………………....83
6.7 Transformatörlerin Yüksüz Enerjilendirilmelerinin Engellenmesi .................. 84
6.7.1 Anahtarlamalı geçici yük ile transformatör enerjilendirilmesinin
benzetimi ................................................................................................... 84
6.8 Orta Gerilim Sistemlerinde Sigorta Kullanımının Azaltılması ........................ 86
6.9 Üç Fazlı Anahtarlama Yapabilen Cihazların Tercihi ..................................... 87
6.9.1 Üç fazlı anahtarlama yapabilen cihazın ferrorezonanas devresinde yarattığı
farklılığın benzetimle incelenmesi .................................................................... 89
6.10 Tek Fazlı Anahtarlama Cihazlarının Gerilim Altında,Operatör Tarafından El
ile Çalıştırılmasının Engellenmesi ......................................................................... 91
6.11 Kaynak Merkezinin Nötrünün Direnç Üzerinden Topraklanması ................. 93
6.12 Gerilim Ölçü Transformatörlerine Ferrorezonans Bastırma Devrelerinin
viii
Entegre Edilmesi .................................................................................................... 96
6.13 Gerilim Ölçü Transformatörlerinin Tersiyer Sargılarına Direnç Eklenmesi.. 97
6.14Sisteme Seri Olarak Endüktansların Eklenmesi .............................................. 99
6.15 Ferrorezonansı Tanıyabilen Rölelerin Üretilmesi ve Kullanılması .............. 101
6.16 Nötrü Topraklanmamış Transformatörün Enerjilendirmede Geçici Olarak
Topraklanması ...................................................................................................... 102
6.17 Gerilim Ölçü Transformatörlerine Kablo Hattın Uzunluğu İle Orantılı
Sürekli Yük Eklenmesi ........................................................................................ 102
7. DAĞITILMIġ ENERJĠ ÜRETĠMĠ VE FERROREZONANS ...................... 103
7.1 Amaç .............................................................................................................. 103
7.2 Genel .............................................................................................................. 103
7.3 Ferrorezonansa Uğrama Potansiyelindeki Dağıtılmış Enerji Üretimi Yapan
Sistemlerin Benzetimler ile İncelenmesi .............................................................. 105
7.4 Dağıtılmış Enerji Üretiminin Yapan Sistemlerin Ferrorezonanstan Korunması
İçin Önerileri ........................................................................................................ 112
8. SONUÇ VE TARTIġMALAR .......................................................................... 113
KAYNAKLAR ....................................................................................................... 115
ix
KISALTMALAR
AC
DC
EMTDC
HVDC
IEEE
ĠTÜ
OG
PSCAD
YG
: Alternating Current-Alternatif Akım
: Direct Current-Doğru Akım
: Simutation Engine for Electromagnetic Time Domain Transients
: High Voltage Direct Current
: Institute of Electrical and Electronics Engineers
: İstanbul Teknik Üniversitesi
: Orta Gerilim
: Power System Simulation Tool
: Yüksek Gerilim
xi
xii
ÇĠZELGE LĠSTESĠ
Sayfa
Çizelge 4.1 : Ferrorezonansa sürüklenme imkanı düşük olan bağlantı şekilleri. ...... 58
Çizelge 4.2 : Ferrorezonansa sürüklenme ihtimali yüksek olan bağlantı şekilleri. ... 59
xiii
xiv
ġEKĠL LĠSTESĠ
Sayfa
ġekil
ġekil
ġekil
ġekil
2.1 : Elemanlarının seri bağlı olduğu RLC devresi kolu……………………. 9
2.2 : Seri rezonans devresine ait vektördiyagramı…………………………....9
2.3 : Temel ferrorezonans tipi için faz düzlemi. ............................................. 12
2.4 : Temel ferrorezonans tipinde gerilim bileşenlerine ait frekans
spektrumu………………………………………………………………..13
ġekil 2.5 : Temel ferrorezonans hali için Poincaré Bölgesini oluşturan tek nokta...13
ġekil 2.6 : n=3 Alt-harmonik modunda faz düzlemi. .............................................. 14
ġekil 2.7 : Alt-harmonik ferorezonansının sürekli hal çalışmasında gerilim
bileşenlerine ait frekans spektrumu … .................................................... 14
ġekil 2.8 : Alt-harmonik ferrorezonansı halinde Poincaré Bölgesi . ....................... 14
ġekil 2.9 : Yarı-periyodik ferrorezonans halinde Poincaré Bölgesi . ...................... 15
ġekil 2.10 : Kaotik ferrorezonans halinde Poincaré bölgesi ………………………..15
ġekil 2.11 : 20.Mayıs.1995’te Dorsey T.M.’de meydana gelen ferrorezonans
süresince olay kaydedicinin yaptığı kayıtları . ....................................... 16
ġekil 2.12 : Temel ferrorezonans hali için gerilim dalga şekli örneği . ..................... 17
ġekil 2.13 : Alt-harmonik ferrorezonansı hali için gerilim dalga şekli örneği . ........ 17
ġekil 2.14 : Yarı-periyodik ferrorezonansı hali için gerilim dalga şekli örneği . ..... 17
ġekil 2.15 : Kaotik ferrorezonans hali için gerilim dalga şekli örneği . ................... 18
ġekil 2.16 : 20.Mayıs.1995’te Dorsey T.M. ferrorezonansında birden fazla sürekli
hal çalışma noktasının gözlemlenebilmesi . ........................................... 19
ġekil 2.17 : Basit ferrorezonans devresi .................................................................... 20
ġekil 2.18 : Sistem parametrelerine olan aşırı hassasiyet ve zıplama olgusu ............ 20
ġekil 2.19 : Ferrorezonans olgusunu benzetimler ile inceleyebilmek amacıyla
kurulan sistem şematiği .......................................................................... 22
ġekil 2.20 : Sistemin ferrorezonansa girmesi sonucu faz-toprak arası gerilim dalga
şekli t=0,20s ........................................................................................... 24
ġekil 2.21 : Sistemin ferrorezonansa girmesi sonucu faz-toprak arası gerilim dalga
şekli t=0,15s ........................................................................................... 25
ġekil 3.1 : Huawei – Yu tarafından kurulan model ................................................. 28
ġekil 3.2 : Huawei – Yu modelinin 1100kV sistemine göre indirgenmesi.............. 29
ġekil 3.3 : 1100kV sisteminde yaşanan ferrorezonans olayının PSCAD ile
benzetimi sonucunda faz gerilimi şekli .................................................. 29
ġekil 3.4 : Bir fazın enerjili olduğu ferrorezonans devresi ...................................... 30
ġekil 3.5 : Ferrorezonans sonucu faz-toprak arası terminal gerilimi ....................... 30
ġekil 3.6 : Tek fazı açık kalan kesici çalışması sonucu ferrorezonans .................... 31
ġekil 3.7 : Nötr noktası izole sistemde gerilim ölçü transformatörünün varlığı ...... 33
ġekil 3.8 : Hatalı anahtarlama sonucunda güç transformatörünü ferrorezonansa
sürükleme ihtimali yüksek olan sistem düzenleri .................................. 36
ġekil 3.9 : Kanada Ontario Hydro Sistemi’ndeki oto-transformatör
ferrorezonansının yaşandığı sistem ........................................................ 40
ġekil 3.10 : Cataraqui’deki oto-transformatör ferrorezonansının tersiyer sargıya
bağlanan 133kW/faz sürekli yükü ile sönümlenmesi ............................ 41
xv
ġekil 3.11 : Dorsey YG DC Çevrim İstasyonu’nun 5.Ağustos.1995’teki yapısı ..... 43
ġekil 3.12 : 5.Ağustos.1995 Dorsey arızasında, arıza bölgesindeki sistem parçalarına
ait tek hat şeması ................................................................................... 44
ġekil 3.13 : Dorsey İstasyonu’ndaki servis transformatörünün EMTP modeli ........ 45
ġekil 3.14 : Dağıtılmış enerji üretiminde üreticinin dağıtım şebekesine bağlanması
............................................................................................................................ 47
ġekil 3.15 : Dağıtılmış enerji üretimi ile orta gerilim şebeke bağlantısının arıza
sonucunda yeni hali ............................................................................... 47
ġekil 4.1 : Yükün ferrorezonansın sönümlenmesindeki etkisinin incelenmesi için
hazırlanan devre modeli ........................................................................ 50
ġekil 4.2 : Anma günün %9.7 boyutundaki rezistif yüklü güç transformatöründe
ferrorezonans ......................................................................................... 51
ġekil 4.3 : Anma günün %11.4 boyutundaki rezistif yüklü güç transformatöründe
ferrorezonans ......................................................................................... 51
ġekil 4.4 : Sistem geriliminin genliğinin ferrorezonans olgusu üzerindeki etkisi ...53
ġekil 4.5 : Hat uzunluğunun etkisinin incelenmesi için kurulan ferrorezonans
devresi …………………………………………………………………54
ġekil 4.6 : Ferrorezonans sonucunda faz-toprak arası gerilimi……………………55
ġekil 4.7 : Hat uzunluğunun artması sonucunda değişen sistem cevabı…………..55
ġekil 4.8 : Tipik çekirdek yapıları ........................................................................... 57
ġekil 4.9 : Transformatör bağlantı şekillerinin ferrorezonans üzerindeki etkisini
gözlemleyebilmek için kurulan model ................................................... 60
ġekil 4.10 : Transformatör bağlantı şekli üçgen/topraklı yıldız iken uygunsuz
anahtarlama sonucu terminal gerilimi .................................................... 61
ġekil 4.11 : Transformatör bağlantı şekli topraklı yıldız/topraklı yıldız iken uygunsuz
anahtarlama sonucu terminal gerilimi .................................................... 61
ġekil 4.12: Aşırı hale getirilen faz arası kapasitansı ile Çizelge 1’e uygun bağlantılı
transformatörde ferrorezonans/ faz-toprak gerilimi ............................... 62
ġekil 4.13 : Aşırı hale getirilen faz arası kapasitansı ile Çizelge 2’ye uygun bağlantılı
transformatörde ferrorezonans/ faz-faz gerilimi .................................... 62
ġekil 4.14 : Transformatör gücünün ferrorezonans olayına etkisini incelemek amaçlı
devre ........................................................................................................ 64
ġekil 4.15 : Transformatör gücü 1600kVA iken uygunsuz anahtarlama sonucu
terminal gerilimi ..................................................................................... 64
ġekil 4.16 : Transformatör gücü 400kVA iken uygunsuz anahtarlama sonucu
terminal gerilimi ..................................................................................... 64
ġekil 4.17 : Derecelendirme kapasitansı 0.012μF iken ferrorezonans ...................... 66
ġekil 4.18 : Derecelendirme kapasitansı 0.010μF iken ferrorezonans ...................... 66
ġekil 4.19: Sistemin anma kısa devre gücünün artışı ve azalışı ile ferrorezonans
olayının sonucunun değişmesini incelemek amacıyla revize edilmiş
devre ....................................................................................................... 68
ġekil 4.20: a) arttırılmış, b)sabit tutulmuş, c)azaltılmış anma kısa devre gücü ile
yapılan simülasyonların sonuçları .......................................................... 69
ġekil 5.1 : Dallanma grafiği örneği ......................................................................... 73
ġekil 5.2 : Dallanma çizgileri örneği ....................................................................... 75
ġekil 6.1 : Dorsey İstasyonu’na ayrıntılı model ile koşturulan simülasyonun sonucu,
sekonderde sabit yük yok iken .............................................................. 78
ġekil 6.2 : Dorsey İstasyonu’na ayrıntılı model ile koşturulan simülasyonun sonucu,
sekonderde sabit yük var iken ............................................................... 79
xvi
ġekil 6.3 : Kesici ile dağıtım transformatörü arasındaki mesafe 1km iken düzensiz
anahtarlamanın sonucu .......................................................................... 81
ġekil 6.4 : Kesici ile dağıtım transformatörü arasındaki mesafe önemli ölçüde
azaltılmış iken düzensiz anahtarlamanın sonucu .................................. 81
ġekil 6.5 : Geçici olarak rezistif yük ile yüklenmiş transformatörün incelenmesi için
kurulan model ........................................................................................ 84
ġekil 6.6 : Transformatörün yüksüz olarak enerjilendirilmiş halinde primer tarafta
faz gerilimi ............................................................................................ 85
ġekil 6.7 : Transformatörün sekonderinde gerçek yük bağlanana kadar devrede olan
drençlarin varlğı ile enerjilendirilmesi ................................................... 85
ġekil 6.8 : Ferrorezonans olgusunu inceleyebilmek amacıyla kurulan sistem ....... 89
ġekil 6.9 : Tek fazlı anahtarlama sonucunda ulaşılan sonuç ................................... 90
ġekil 6.10: Üç fazlı anahtarlama sonucunda ulaşılan sonuç ..................................... 90
ġekil 6.11 : Tek fazlı anahtarlama cihazlarının, insan eli ve zaman farkıyla
anahtarlanmasından kaynaklı ferrorezonans olayı ................................. 93
ġekil 6.12 : İndirici transformatörün sekonder sargısının nötr noktasının direnç
üzerinden topraklanması ........................................................................ 94
ġekil 6.13 : İndirici transformatörün sekonder sargısının nötr noktasının direkt
olarak topraklanması .............................................................................. 94
ġekil 6.14 : İndirici transformatörün sekonder sargısının nötr noktasının 20Ω
üzerinden topraklanması……………………………………………... 95
ġekil 6.15 : İndirici transformatörün sekonder sargısının nötr noktasının 10Ω
üzerinden topraklanması……………………………………………….96
ġekil 6.16 : FSC varlığının ferrorezonansın oluşması halinde sisteme sağlayacağı
katkı ………………………………………………...………………….97
ġekil 6.17: Sisteme seri bobin eklenmesinin ferrorezonans üzerindeki etkisini
incelemek amacıyla kurulan devrenin
……………………………100
ġekil 6.17: Sisteme herhangi bir ekleme yapılmadan ferrorezonans durumu….…100
ġekil 6.19 : Seri bobinin değerinin 0.01H olduğu halde meydana gelen ferrorezonans
olgusunun sonucu………………………………...…………………..100
ġekil 6.20 : Seri bobinin değerinin 0.02H olduğu halde meydana gelen ferrorezonans
olgusunun sonucu………………………………...…………………..101
ġekil 6.21 : Seri bobinin değerinin 0.04H olduğu halde meydana gelen ferrorezonans
olgusunun sonucu………………………………...………………… 101
ġekil 7.1 : Dağıtılmış enerji üretimi ile orta gerilim şebeke bağlantısının arıza
sonucunda yeni durumu..………………… …………………………..105
ġekil 7.2 : Dağıtılmış enerji üretimi yapan rüzgar enerjisi santralinin ferrorezonansa
uğramasının incelenmesi amacıyla kurulan PSCAD model ………..106
ġekil 7.3 : Dağıtılmış enerji üretimi yapan sistem parçasında ferrorezonans
geriliminin dalga şekli ………………………………………………..107
ġekil 7.4 : Dağıtılmış enerji üretimi yapan sistem parçasında ferrorezonans
geriliminin dalga şeklinin ayrıntılı incelenmesi
…………………..108
ġekil 7.5 : Generatörün koruma düzeni devre dışı iken arızanın ters beslenmesi ..108
ġekil 7.6 : Generatör ve transformatörün ada çalışmasında beraber olarak
modelendiği devre………………………………… …………………..109
ġekil 7.7: Generatör ve transformatörün ada çalışmasında beraber olarak
modelendiği devrenin sonucu….………………… ……………….…..110
ġekil 7.8: Ada çalışmasında generatörüdönrüren torkun değişimi………...……...110
xvii
ġekil 7.9: Ada çalışmasında yükün resiztif bileşeninin generatör anma gücünün
%50'sine eşit olduğu durum …….………………… …………………..111
ġekil 7.10: Ada çalışmasında yükün resiztif bileşeninin generatör anma gücünün
%50'sine eşit iken torkun değişimi…...…………… …………………..111
xviii
FERROREZONANS OLGUSUNUN ANLAġILMASI VE ENGELLENMESĠ
ĠÇĠN ALINABĠLECEK ÖNLEMLERĠN ĠRDELENMESĠ – DAĞITILMIġ
ENERJĠ ÜRETĠMĠ SĠSTEMLERĠNDE FERROREZONANS
ÖZET
Ferrorezonans, elektrik enerji sistemlerinde meydana gelen geçici olaylar içerisinde
görece olarak yavaş bir karakteristiğe sahip olan, ancak sistemden temizlenmesi uzun
süreler gerektirebilen, oldukça karmaşık bir olgudur. Doyabilen, lineer olamayan
endüktanslar ile kapasitans kaynağı olabilecek yapıların bir arada bulunduğu tüm
sistemlerde meydana gelebilir. Bu özellik ise günümüz iletim ve dağıtım
sistemlerinin hemen hemen hepsinde mevcuttur. Ferrorezonansın meydana geldiği
sistemlerde ortaya çıkan aşırı gerilim ve aşırı akımlar, yalıtımların sadece gerilim
açısından değil, aşırı akımların meydana getireceği ve sisteme dahil olan cihazlar için
atanmış anma termal dayanımların üzerine çıkabilen ısınmalar ile de yalıtımların
kaybına neden olabilir.
Yalıtım kaybı neticesinde cihazların onarılamaz şekilde arızalar yaşaması hatta
endüktif karakteri baskın olan gerilim ölçü transformatörleri gibi bazı donanımların
yangın ya da patlama gibi durumlar sonucunda tamamen ortadan kalkmasının yanı
sıra, sistemin kontrol ve takibi konusunda görev yapan bazı cihazların yanlış
çalışması (kapasitif kuplajlı gerilim ölçü transformatörlerinin çıkış sinyallerinin
bozulması gibi) veya güç transformatörlerinin gövde boyalarının kısmi kaynamalar
neticesinde kabarması, dökülmesi ya da balonlaşması gibi neticeler ferrorezonans
nedeniyle doğabilir. Benzer sıkıntılar nedeni ile 1900’lü yılların başlarından itibaren
inceleme konusu olmaya başlamış ve ilk çalışma konusu transformatörler üzerindeki
lineer olmayan rezonans olgusu olmuş ve 1920’de olguya bugün kullandığımız adı
verilmiştir.
Lineer olmayan rezonans olarak isimlendirilen ferrorezonans ile lineer rezonans
arasındaki en büyük fark, ferrorezonans olgusunun lineer rezonanstan farklı olarak
çok geniş bir kapasitans değeri zarfı içine denk düşen her hangi bir sığa değerinde
meydana gelebilmesidir. Oysa, lineer rezonansın meydana gelebilmesi için sistem
besleme frekansında sistemin endüktif ve kapasitif elemanlarından kaynaklı
reaktansların eşitlenerek birbirlerinin etkilerini yok etmeleri gerekir. Benzer şekilde
harmonik rezonansı da sistem beslemesinde harmonik frekanslarına sahip
bileşenlerden birine ait frekans için bu eşitlenmenin yaşanması ile meydana gelir.
Ferrorezonans ise, meydana gelen uygunsuz bir anahtarlama sonucunda sistem
sığasını belirleyen kapasitif yapılar üzerinde biriken enerjinin doyabilen çekirdek
üzerinden boşalarak çekirdeği doymaya götürmesi ile oluşur. Bu nedenle sistem
tasarımı yapılırken lineer rezonanstan korunmak amacıyla alınan ve kalıcı olarak
sistem yapısı bozulmadığı sürece var olabilecek önlemlere benzer şekilde kalıcı
xix
çözümler ferrorezonans için mümkün olmayabilir. Ferrorezonans, aşağıda sıralan üç
maddede belirtilen özelliklerin bir arada olmadığı sistemlerde meydana
gelmeyecektir. Ancak, bu çıkarımın tersi olan, bu üç özelliğe sahip sistemlerde
ferrorezonansın kesinlikle oluşacağı çıkarımı doğru değildir. Çünkü, sırladığımız
maddeler hali hazırda kullanımda olan sistemlerin çok büyük kısmında bir arada var
olabilir.
-
Kapasitans kaynağı olan yapılar ile lineer olmayan endüktansların bir arada
bulunması,
-
sistemde potansiyeli sabit olmayan en az bir noktanın(izole esilmiş nötr
noktası, tek fazlı sigorta çalışması, tek fazlı anahtarlama…) bulunması,
-
az yüklenmiş sistem bileşenlerinin ( boşta çalışan güç transformatörü gibi)
olması,
halinde ferrorezonans yaşabilir.
Ferrorezonans halinin karmaşıklığını arttıran özelliklerinden diğerleri ise, meydana
geldiği sistemin kaynak frekansından farklı bir frekansta aşırı gerilim ve aşırı
akımlara neden olabilmesi; birden fazla sürekli hal çalışma noktasına sahip olması ve
her hangi bir anda bu noktaların birinden diğerine ufak bir parametre değişikliği
nedeni ile sıçraması ve bir önceki noktadan çok farklı sonuçlar arz edebilme
yeteneğidir.
Ferrorezonans, meydana çıkardığı aşırı gerilim ve akımların sahip oldukları
özellikleri itibariyle ferrorezonans olgusunun dört tipe ayrılmasına olanak tanır. Bu
tipler, ferrorezonansın en önemli özelliklerinden biri olan sistem frekansından farklı
frekansta akım ve gerilimlerin doğmasına neden olabilmesi sayesinde çok farklı
dalga şekilleri meydana getirmesinden ötürü ortaya çıkar. Bu tipler, temel
ferrorezonans, alt-harmonik ferrorezonansı, yarı-periyodik ferrorezonans ve kaotik
ferrorezonanstır. Sistem geriliminin dalga şeklinin sürekli olarak takibini yapabilen
cihazların varlıkları söz konusu ise, bu dalga şekillerinin özellikleri analiz edilerek
sistemde anlık olarak mevcut olan arızanın ferrorezonans olup olmadığına karar
verilebilir. Son dönemlerde bu amaçla yapılan bazı çalışmalar özellikle dalgacık
dönüşümü kullanarak sistemden alınan sinyallerin analizini yaparak sistemdeki
olağan dışılığın ferrorezonans olup olmadığına karar verebilecek dijital rölelerin
üretimini amaçlamaktadır. Diğer taraftan, sistem dahilinde hasar gören bir cihazın
arızasının nedeni araştırılırken sistemde var olması beklenen olay kaydediciden
alınabilecek dalga şekilleri ile yoruma ulaşılmaya çalışılırken, arızanın oluştuğu anda
sistemde normal dışı bir anahtarlama olup olmadığı da incelenmelidir.
Oldukça karmaşık bir karaktere sahip olan ferrorezonans olgusu özellikle başlangıç
koşullarına ve sistem parametrelerine karşı aşırı hassasiyet sergiler. Bu
hassasiyetlerin neticesinde sistemin arızaya geçiş anındaki durumunda küçük bir
değişiklik ya da sisteme ait parametrelerden birinin değiştirilmesi sistem cevabında
ani ve büyük değişikliklere neden olabilir. Ferrorezonansın en önemli
karakteristiklerinden biri olan bu ani değişme özelliğine zıplama özelliği denir.
Günümüz enerji sistemlerinin pek çoğunda yukarıda verilmiş olan ve ferrorezonansın
olmazsa olmazı olan kıstaslar her an bir arada olabilir. Dolayısıyla, enerji iletim ve
dağıtımında görev alan tüm alternatif akım devreleri potansiyel ferrorezonans
devresidir. Ancak, bazı devre yapıları diğerlerine oranla daha büyük ihtimale
sahiptir. Bu sistemlerin ortak yanlarından biri özellikle yüksek gerilim kesicilerinin
derecelendirme kondansatörlerinin lineer olmayan endüktansın doymasına neden
xx
olması iken diğeri ise orta gerilim sistemlerinde bir fazlı anahtarlamanın yerini tutan
çalışmalara neden olan sigortaların kullanımıdır.
Ferrorezonansın oluşup oluşmayacağına ve oluşursa boyutunun ve tipinin ne
olacağına yukarıda da bahsedildiği gibi sistem parametreleri, başlangıç koşulları ve
anahtarlama olayının özelliklerine bağlıdır. Ferrorezonans olgusu üzerinde en önemli
etkiye sahip olan faktörler; sistem yükünün varlığı ve tipi, sistem geriliminin
genliğinin büyüklüğü, hattın yapısı, transformatör çekirdeğinin yapısı, transformatör
sargılarının bağlantı şekilleri, transformatör anma gücü, kesici yapısı, düşük kayıplı
transformatörlerin ve farklı yapılardaki gerilim ölçü transformatörlerinden sisteme
dahil edilenlerin özellikleri ve sistem anma kısa devre gücünün büyüklüğüdür.
Ferrorezonans olasılığının, sistemin ani özellikleri için var olup olmadığını
bilebilmek sistemi yöneten mühendisler için büyük önem arz eder. Bu sayede
yönettikleri sistem parçasının nereye kadar zorlanabileceğini bilirler. Sadece anlık
kararların verilmesi aşamasında değil sisteme eklenecek ve çıkarılacak kısımların
uzun dönemdeki etkilerinin de ön görülebilmesi açısından böyle bilgilere sahip
olmak çok önemlidir. Sistemi ferrorezonanstan koruyabilmek için böyle bir bilgi
hazinesine sahip olmak çok önemli de olsa, ferrorezonansın karakteristiğinden ötürü
bu birikim her sistem için ayrı ayrı üretilmelidir. Eğer yapılabiliyorsa özellikle sistem
dahilindeki lineer olmayan endüktansların çok iyi modellendiği matematik modeller
ile;yapılamıyorsa yine iyi benzetim modellemeleri ile çalışmaların olası her sistem
çalışması için tekrarlanarak yapılması ile grafik değerler çıkartılmalıdır. Bu grafikler
ferrorezonansın özelliklerinden ötürü çatallanma grafikleri şeklinde olacaktır. Çatalın
sınırlarının dışında kalan sistem çalışmaları tercih edilmelidir. Güvenliği arttırmak
amacı ile çatallanma grafiğinin sınırları belirli oranda genişletilmeli ve sistemi bu
genişletilmiş sınırların dışında tutmakta fayda vardır.
Ferrorezonans ihtimalini düşürebilmek için alınabilecek pratik önlemler mevcuttur.
Güç transformatörlerini %10 rezistif yükün altında yüklü iken çalıştırmamak, çok
sayıda düşük anma gücüne sahip transformatör yerine daha az sayıda görece olarak
büyük güçlü dağıtım transformatörlerinin kullanılması, kesici grubu ile transformatör
arasındaki mesafeyi kısa tutmak, ferrorezonansa girme ihtimali daha düşük sargı
bağlantılarına ve doyma karakteristiği daha düzgün çekirdek yapılarına sahip
transformatörler kullanmak, transformatörleri yüksüz olarak enerjilendirmemek, orta
gerilim sistemlerinde sigorta kullanımını azaltmak, üç fazlı anahtarlama yapabilen
cihazları kullanmak ve orta gerilim şebekelerinde manevra çubukları kullanılarak tek
fazlı anahtarlama yaptırılabilen cihazları sistemden çıkartmak önemli faydalar
sağlayacak pratik önlemlerdir.
Giderek yaygınlaşmakta olan ve çoğunlukla doğaya dost enerji kaynakları ile elektrik
enerjisi üretimi yapan dağıtılmış enerji sistemleri de ferrorezonanstan zarar görmesi
muhtemel yapılardandır. Bu nedenle orta gerilim seviyesinde şebekeye bağlanan iki
devre topolojisi üzerinde benzetim çalışmaları sonucunda; bu tarz üretim yapan
sistemlerin ana çalışma konumuna her an düşebilecekleri ve bu nedenle
ferrorezonansa karşı korumasız kalbilecekleri durumlar söz konusu olabilir. Bu
amaçla, ilgili bölümde çok sayıda benzetim yapılmış, sonuçlar tartışılmış ve
önerilerde bulunulmuştur.
Ferrorezonans konusunda önemli uğraşlar sonucunda ulaşılan çıkarımları bir araya
getiren ve tartışan bu çalışma, olgu hakkında tartışma götürmeyen bilgileri
aktarmanın yanı sıra, gerçek olayların incelenmesini; bu olayların PSCAD yazılımı
üzerinden modellenerek koşturulan benzetimler ile yeniden canlandırılarak, daha
xxi
önce yapılan çalışmalarda çözüm olarak sunulan önerilerin irdelenmesini ve yaptığı
çıkarımlar ile yeni çalışma ve tartışma konularının işaret edilmesini amaçlayan ve
içeren bir eserdir.
xxii
UNDERSTANDING OF
FERRORESONANCE PHENOMENON AND
EXAMINING OF PREVENTATION MEASURES – FERRORESONANCE IN
DISTRIBUTED GENERATION SYSTEMS
SUMMARY
Ferroresonance is a very complex and slow transient, occured in electrical energy
systems which needs relatively long time to be cleared from the system. This
phenomenon can take place in every system which includes any saturable, non-linear
inductance and any capacitance source together. Today nearly all AC systems have
this components together. Over voltages and over currents are created in the
ferroresonant circuit which is enforcing insulations not only by testing their voltage
withstands but also by testing their thermal capacity due to the high currents.
Additional to the irreparable mulfactions and total destructions of highly inductive
equipments such as wound type voltage transformers; improper operations of
measurements devices (such as wrong output signalling of capacitive coupling
voltage transformers) and paint ruins on the tanks of power transformers can be
caused by ferroresonance. In consequence of similar problems, the very first works
on the phenomenon is started in the first decade of 20th century and the name of
ferroresonance has announced in 1920.
The most important difference between ferroresonance which can be also named as
the non-linear resonance and linear resonance is the ability of ferroresonance to be
occur for a very wide range of capacitance. However, linear resonance needs the
equalisation of capacitive and inductive reactances for the system forcing frequency.
Likewise, the harmonic resonance requires this equalisation for any harmonic
frequency. On the other hand, ferroresonance occurs because of the deenergizing of
the system capacitance through the saturable inductances and drawing the inductance
to deep saturation after an improper switching. Consequently, the permanent
measures that is taken during the system designation against the linear resonance can
be unable to make any sense for protection from the ferroresonance. Fortunately, it is
possible to say that if any circuit does not includes all of the listed situations ,below,
is a safe system from ferroresonance occuration. However, opposite result is not
correct which means that if any circuit had these properties, it would directly drawn
into the phenomenon. Because, the listed situations are gathered together many times
in a year but the ferroresonance is not reported after every events.
-
Being together of non-linear inductances and capacitance sources,
-
Presence of at least one floating node in the system (such as insulated neutral
point, one-phase fuse operation, one-phase switch operation)
-
Existance of lightly loaded equipments (such as no load working power
transformer).
xxiii
The other characteristics of ferroresonance which makes it more complex are, the
ability of causing over voltages and over currents which can be in different
frequencies than the system supply while having more than one stable, continuous
working point and the ability of fast jumping from one stable point to another.
According to the characteristics of the ferroresonant over voltages and over currents
the ferroresonance phenomenon is divided into four types named as; fundamental,
sub-harmonic, quasi-periodic and caotic ferroresonances. These types have different
wave shapes which are the results of ability of creating different frequency- voltage
and current signals. Having the continues and live data acquisition systems can make
the system engineers be able to differentiate the ferroresonance situations from the
other energy system transients by using any suitable tool including special properties
of ferroresonance types. Last years, there ara some studies has introduced that
wavelet transform can be applied to the gathered signals from the system and change
them into a comparible situation with the usual ferroresonance results. By using such
tools, some modules can be added to digital relays which can also follow the
ferroresonance clues in the system. Unless having such devices, an observer can use
records of event recorders and try to find any unsuitable switching in the system
performed and simultaneously followed by unusual system responses.
Having a very complex character, the ferroresonance phenomenon is very susceptible
to the initial state conditions and system parameters. As a result of this susceptibility,
any little change in the inital conditions of the system just before the starting of the
ferroresonance or any little constructive change in the parameters of the system can
cause very fast and catastrophic changes in the system response. This ability of fast
and big changes is one of the most important characteristics of the ferroresonance
and named as jump phenomenon.
At the present time, the listed criterias can exist together at any time on the modern
systems. On acount of this possibility, every AC transmission and distribution
systems and sub-systems are potential ferroresonant circuits. However, there is still
some more susceptible systems such as including high graing capacitor-equipped
high voltage breakers or having medium voltage back-up fuses which can act as one
phase switching equipments.
Existence of ferroresonance and if exist the dimensions of the fault and the type of
the ferroresonance are caused by the system parameters, initial conditions and
properties of the unsuitable switching. Mostly effective factors are; presence of
system loading and the type of the load, magnitude of the system voltage, structure
and specialities of the transmission and distribution lines, structure and designation
of transformer cores, connection types of transformer windings, breaker structure and
designation, transformer rated power, usage of low-loss transformers and the
selection of the different-type voltage transformers that are wanted to be used in the
system.
To know the presence of ferroresonance probability for the instantaneous system
properties is a very valuable ability for the system engineers who are responsible for
conducting the system. By the way of this capability they can force the system until
it reaches its borders for needed times. Not only for instant decisions but also for the
future projections of the system, the possibility of the ferroresonance after an
improvent has to be calculated. To have such a data bank to protect the system
against the ferroresonance, every data has to be compiled specilly for every
individual system. If there is any possibility to having the mathematical model of the
xxiv
system, the data can be gathered by doing calculations for every possible situations,
valid for the system on which these works are conducted. If there is no mathematical
model is suitable for the system, the system has to be modelled in a power system
simulation software, detailly. For both of the modelings the most important
equipment model is the transformer. After the modelling of the system simulations
has to be performed for every system situations as the calculations by using
mathematical model. After each calculation or simulation, if the results are noted on
a graphical plane, there will be a bifurcation diagram for two parameters can be
received. These diagrams can be used for the secure conduction of the system. The
are between the borders of the graphic shows the ferroresonance possible
magnitudes. By enlarging these borders with multiplying them with a safety
coefficient the safe working points can be found in the area which is out of the
graphic border.
To lower the probability of the ferroresonance, there are numerous practical
measures to be taken such as; not leting a power transformer work if it is loaded with
a resistive burden not more than 10% of the rated power of the transformer, prefering
using of one bigger transformer with smaller numbers than numerous smaller
transformers, shortening the distance between the circuit breakers and the
transformers, using the less susceptible winding connections, using more suitable
cores with better saturation characteristic, not energising a transformer if it is lightly
loaded, decreasing usage of back-up fuses in medium voltage systems, using three
phase operating switches, not letting live work in medium voltage levels.
Distributed generation is one of the most popular issues for last years, which usually
use nature friendly energy sources. These type of systems are also possible to come
any harm because of the ferroresonance. On this account, there is going to be two
simulation models, modeling two different connection topologies to distribution
network. As the results of simulations performed on these models, it is seen that
these type of production is vulnerable for ferroresonance phenomenon. That’s why,
during the related topic there are numerous simulations performed on the system
models; the results has been discussed and some proposals has been done.
This work is gathering the results and comments of numerous important works
already performed about ferroresonance phenomenon, discussing the measures that
are taken in real world after real ferroresonance situations and examine the proposed
measures by modeling numerous example systems in power system simulation
software PSCAD and running the simulations, offering new study and discussion
areas towards the results reached.
xxv
1. GĠRĠġ
Ferrorezonans, doyabilen demir çekirdekli endüktaslar ile kondansatörler arasında
meydana gelen geniş bir çeşitliliğe sahip, lineer olmayan rezonans durumlarına ad
olarak verilen genel bir terimdir [1]. Sonucunda aşırı gerilimler ve çok düzensiz
dalga şekilleri ortaya çıkaran olgu, bir ya da daha fazla doyabilir endüktansın seri
halde birlikte bulundukları kapasitif sığalar tarafından uyarılması ile ortaya çıkar [2].
Güç transformatörleri, reaktörler ve elektromagnetik gerilim ölçü transformatörleri
ile sistem yapısı gereği etkili olabilecek kadar yakın mesafede sisteme dahil olan
kapasitif elemanlar arasında yaşanır[3]. Sistemde doğrusal olmayan endüktansın
kaynağı bir demir çekirdek içeren her hangi bir transformatör ya da reaktör iken; sığa
kaynağı, şönt kondasatör grupları, seri kondansatör grupları, kablo devreleri, havai
hatlar ile transformatörlerin ve diğer ekipmanların kendilerine ait kapasitif yapılardır
[2]. Potansiyel bir ferrorezonans devresinde bu olgunun başlayabilmesi için gerekli
olan durumlar; kondansatör ya da transformatör anahtarlaması esnasında meydana
gelebilecek, üç fazın uygun şekilde anahtarlanmaması sonucunda devrede bir ya da
iki fazın enerjili olması, yalıtım hataları ve yıldırım darbeleri olabilir [4]. Yeterli
sönümün olmadığı durumlarda ferrorezonansın meydana gelmesi ihtimali daha
yüksektir [5]. Anma gerilim seviyesinin önemli ölçüde üzerinde, bazen birkaç kat
genliğinde olan aşırı gerilimlerin ve bunlardan kaynaklı, yine sistemde anahtarlama
elemanları için atanmış anma kesme akımlarının katları mertebesinde aşırı akımların
oluşması sonuçlarını doğuran, tehlikeli bir olaydır [3]. Yüksüz ya da çok düşük
yüklü transformatörlerin aşırı ısınmaları ve olağan dışı derecede yüksek, derin ve
uğultulu sesler çıkarmaları ferrorezonans halinin tipik göstergelerindendir [2].
Günümüzün alternatif akım sistemlerinin neredeyse hepsi ferrorezonansın yaşanması
için gerekli olan bileşenleri barındırdıkları gibi, ferrorezonansı başlatabilecek normal
dışı durumlara da açıktırlar. Ferrorezonans nedeni ile pek çok system dahilinde
kayıtlara geçmiş arızalar mevcuttur. Bu arızalar neticesinde maliyeti yüksek olan
donanım kayıplarına kadar farklı boyutlarda pek çok hasar oluşmaktadır. Kaybedilen
cihazların yerlerine konması ya da arızalananların tadilatlarının yapılması için
1
harcanan kaynakların korunması amacıyla bugün, özellikle çok uzun iletim hatların
sahip ülkelerde sistemlerin matematik modelleri üzerinden incelemeler yapılırken
ferrorezonans olgusu da hesaba katılmaya başlamıştır. IEEE bünyesinde kurulan
çalışma gruplarından biri ferrorezonans üzerinde çalışmalar yapmak üzerine
oluşturulmuştur. IEEE Practical Aspects of Ferroresonance Working Group üyeleri
tarafından pek çok inceleme sonucu ve uygulama notları yayımlanmıştır.
Bu tez çalışmasının devam eden kısımlarında yer verilecek olan çalışmaların
neredeyse
hepsinde
yapılan
incelemelerin
doğru
sonuçlara
ulaşılmasını
sağlayabilmesi için öncelikle iyi modellemelerin yapılması gerektiğinin bilim
insanları tarafından ısrarla belirtildiği görülecektir. Yine çalışma boyunca bilim
insanlarının önerilerinin geçerliliğinin irdelenmesi için kurulan pek çok modelin
PSCAD isimli enerji sistemi geçici olaylarının incelenmesini imkanlı kılan yazılım
ile yeniden modellenmesi yapılacak ve simülasyonların yeniden koşturulması ile
ulaşılan sonuçlar tartışılacaktır. Tartışmaların pek çoğunda ferrorezonansın lineer
olmayan karakteristiği ile karşılaşılacak ve çalışmada yer verilen ve ferrorezonans
çalışmaları konusunda referans olabilecek kişi ve çalışmaların da bu doğrusallıktan
çok uzak olan karakterin kontrol edilebilmesi için bir birlerine parallel olarak
önerdikleri sistemin çok iyi matematik ya da benzetim modellerinin oluşturulması ve
her senaryo için hesaplama ya da simülasyonların tekrarlanması fikrini destekler
neticelere ulaşılacaktır.
Elektrik enerji sistemleri dailinde ferrorezonans tarafından hasara uğratılma
ihtimaline her an sahip güç ve gerilim ölçü transformatörlerinin bu olgudan
korunabilmesi için çalışmalar, uzun süredir devam etmektedir.
1.1 Tezin Amacı
Bu çalışmanın amaçlarının başında ferrorezonans konusunda genel bir başvuru ve
daha dar bir kapsamda daha ayrıntılı çalışmalara başlama noktası konumunda
olabilecek bir kaynak oluşturmak gelmektedir.
Çalışmaya amaç olarak belirlenen hedeflerden bir diğeri ise; günümüze kadar
açıklanan çalışma sonuçlarında yer verilmiş çalışmaların tanıttıkları, bahis konusu
olgu kaynaklı gerçek arızaların boyutlarını etkileyebilecek olan faktörlerin
2
incelenerek, benzetim ortamında yeniden modellenmesi ve uygulanmış ya da
uygulanması düşünülmüş çözümlerin geçerliliğinin incelenmesidir.
Bu incelemeler sonucunda elde edilen çıkarımların toplu halde, olguya karşı
mücadeleye kattıkları katkıların yorumlarını da kapsayacak şekilde yayımlanması ve
böylece gerek iletim gerekse de dağıtım sistemlerinin yönetiminde, inşaasında ya da
testinde görevli mühendislerin yapacakları çalışmalarda ferrorezonans olgusuna karşı
önlemler alabilmelerinde bir kılavuz görevi görebilmek de bu çalışma için
belirlenmiş önemli hedeflerdendir.
Bu çalışma ile son olarak hedeflenen, dikkat çekici şekilde giderek artan dağıtılmış
enerji üretiminin ferrorezonanstan etilenme durumunu incelemek ve genelde doğaya
dost kaynaklar ile enerji üretiminin gerçekleşmesini sağlamaları nedeni ile
desteklenmesi gereken bu santrallerin, ferrorezonansa maruz kalarak maddi hasarlara
uğramaması için uygulanabilecek bazı pratik önlem önerileri sunmaktır. Sunulacak
bu önerilerin bazıları ekonomik açıdan ucuz olmayacağı için tartışma konusu
olacaktır.
1.2 Literatür Özeti
Literatürde, transformatörler üzerindeki rezonans durumları hakkındaki çalışmalar
1907 yılına dek dayanırken, ferrorezonans terimi 1920 yılında ilk kez kullanılmıştır
[5]. Olguya yönelik pratik ilginin artışı 1930‟larda dağıtım sistemlerinde gerilim
regülasyonu amacıyla kullanılan seri kondansatörlerin, hasar yaratacak boyutta aşırı
gerilimleri ortaya çıkaran ferrorezonans hallerine neden olduğunun ortaya konması
ile başlamıştır [5]. Benzer şekilde büyük ölçekli enerji iletim sistemlerinde
ferrorezonans olayı üzerine yapılan ilk çalışmalar 1930‟lara kadar uzanmaktadır.
Konu ile ilgili ilk analitik çalışma 1940‟larda Rudenberg tarafından yapılırken, daha
ayrıntılı ve doğru bir çalışma 1950‟li yıllarda Hayashi tarafından tamamlanmıştır[5].
İlk çalışmalar, sistem yapısından kaynaklı kapasitans ile güç transformatörlerinin
sargıları arasında yaşanan ve tehlikeli derecede yüksek sargı gerilimlerinin
oluşmasına neden olan durumlar üzerine yapılmıştır. 1990‟lara gelinirken, daha
düşük sığaların dahil olduğu sistemler üzerine çalışmalar özellikle elektromagnetik
gerilim ölçü transformatörleri ile kesici sığaları arasında oluşan ve ölçü
transformatörünün kaybına neden olabilen ferrorezonans durumlarına ait çalışmalar
3
da literatürde yer almaya başlamıştır. 2000‟li yıllara yaklaşırken olgunun non-lineer
yapısına dair matematik modeller oluşturulurken sistemin ferrorezonans durumunda
verdiği farklı cevaplar incelenmiştir. Kieny 1991 yılında yayımladığı çalışmasında
sistemin ferrorezonansa kaotik cevabını incelemiştir[3]. Araujo, Saudack ve Marti ise
1993 yılında yayımladıkları çalışmalarında
sistemin ferrorezonansa verdiği
cevapların periyodik, yarı-periyodik ya da kaotik olabileceğini ortaya koymuştur[6].
Gelecek dönem için çalışmaların ferrorezonans olgusunun sistemler düzeyinde
çalışılması ve transformatör modellemelerinin geliştirilmesi olmak üzere iki ana
dalda yürütülmesi eğilimleri mevcuttur [5].
Her iki eğilimin de güvenilir ve
uygulanabilir sonuçlar vermesi, ferrorezonansa yatkın sistem yapılarının tespitinde
ve alınabilecek önlemlerin doğru olarak belirlenmesinde faydalı olacaktır.
Yeni teknolojilerin ürünleri olan cihazlar ve uygulamalar için de benzer şekilde
yoğun çalışmalar yürütülmektedir. Son dönemlerin en yaygın çalışmalarından biri,
kapasitif kuplajlı gerilim ölçü transformatörlerinin ferrorezonans sonucunda
sekonder
çıkışlarının
anlamsızlaşacak
şekilde
bozulmalarının
engellenmesi
üzerinedir.
Ferrorezonans konusunda temel bilgilerin elde edilebileceği, pek çalışmaya referans
olmuş olan ve bu tez çalışmasında da referanslar arasında yer alan Ferracci
tarafından 1998‟de Schneider Elektrik kütüphanesine katkıda bulunmak amacıyla
yayımlağı çalışması ile Iravani ve ekibi tarafından 2000 yılında yayıladıkları
makaleleri tartışmasız önem arz eden çalışmalardır. Bahis konusu iki yayın, bu
çalışmada sıra ile [4] ve [5] numaralı referansları oluşturmaktadır.
1.2 Tezde Savunulacak GörüĢler
Tez çalışmasında savunulacak görüşlerin başında ferrorezonans olgusunun
yaşanmasında başlatıcı etkiyi yaratan yanlış anahtarlamaların ortadan kaldırılması ya
da olabildiğince azaltılabilmesi için gerekli yatırımların maddi ağırlığından
kaçınılmaması gerektiği gelecektir. Bu savın temelinde sadece kaybedilen enerji
sistemi elemanları değil aynı zamanda tehlikeye sokulan enerji üretimi ve enerjinin
tüketiciye taşınması halinde ortaya çıkacak kayıpların yatırımları karşılayabileceği
yatar.
4
Ancak ferrorezonansın başlatıcı olaylarının hepsi anahtarlama olaylarından meydana
gelmediğinden, tez süresince savunulacak diğer görüşlerin başında sistemin ayrıntılı
modellerinin sistem yöneticilerinin elinde olması yönünde olacaktır.
Bu da bir yatırım demektir. Ancak, iyi model gelecekte system üzerinde yapılması
hedeflenecek tüm yenileme ve geliştirme çalışmalarının önceden modele eklenerek
incelenmesini de imkanlı kılacaktır.
Diğer görüşler ise, ferrorezonansın önlenmesi konusuna değinilen kısımda pratik
önlem önerileri olarak sunulacaktır. Sunulan önerilerin desteklenmesi PSCAD
üzerinde yapılan modellerin koşturulması ile elde edilen sonuçların verilmesi,
yorumlanması ve açıklanmasının yanı sıra, referans olarak alınan çalışmalarda
değinilen gerçek olay örneklerinin incelenmesi ve bazılarının yeniden modellenerek
tartışılması ile sağlanacaktır.
5
6
2. FERROREZONANS
DEVRESĠNĠN
KARAKTERĠSTĠKLERĠ
VE
OLGUYU BAġLATAN DURUMLAR
2.1 Amaç
Bu
bölümün
amacı
ferrorezonans
üzerinde
çalışmaların
ve
tartışmaların
yapılabilmesi için gerekli olan teknik alt yapının açıklanmasıdır. Bu açıklama
yapılırken ferrorezonansın tanımı yapılacak, lineer rezonans ile arasındaki fark
açıklanacak, özellikleri ve tipleri incelenecektir. Bu tiplere ait karakteristik özellikler
ile ferrorezonansın sistemdeki varlığının tespiti ve tespit edilen olgunun tipinin
belirlenmesi konusunda kullanılabilecek araçlar tanıtılacaktır. Bölüm sonunda, bu
karakteristik özelliklerin kullanılması sistemde ferrorezonans varlığını tanıyabilecek
ve bu tespit ile gerekli önlemlerin alınmasını sağlayabilecek dijital rölelerin
yapılabileceği fikri ileri sürülecek ve tartışılacaktır.
2.2 Ferrorezonansın Tanımı
Ferrorezonans, elektrik enerji sistemlerinde meydana gelen geçici olaylar içerisinde
görece olarak yavaş bir karakteristiğe sahip olan bir olgudur [5]. Ancak, sistemden
temizlenmesi uzun süreler gerektirebilen, oldukça karmaşık bir doğaya sahiptir.
Doyabilen, lineer olamayan endüktanslar ile kapasitans kaynağı olabilecek yapıların
bir arada bulunduğu tüm sistemlerde meydana gelebilir. Bu özellik ise günümüz
iletim ve dağıtım sistemlerinin hemen hemen hepsinde mevcuttur. Diğer bir adı da
lineer
olmayan
rezonans
olan
ferrorezonans,
en
yaygın
olarak
güç
transformatörlerinin uzun havai hatlarla veya yer altı kablo şebekeleriyle beslendiği
sistemlerde ya da herhangi bir şekilde izole edilmiş bara kısımlarında kalan gerilim
ölçü
transformatörlerini
içeren
sistem
parçalarında
meydana
gelir
[7].
Ferrorezonansın meydana geldiği sistemlerde ortaya çıkan aşırı gerilim ve aşırı
akımlar, yalıtımların sadece gerilim açısından değil, aşırı akımların meydana
7
getireceği ve sisteme dahil olan cihazlar için atanmış anma termal dayanımların
üzerine çıkabilen ısınmalar ile de yalıtımların kaybına neden olabilir.
Ferrorezonansın oluşmasını ve sonucu olarak ortaya çıkacak koruma cihazlarının
zamansız çalışması, güç transformatörleri ve gerilim transformatörleri gibi
elemanların kaybı gibi istenmeyecek olayları engellemek için;
-
olgunun iyi anlaşılması,
-
tahmin edilebilmesi,
-
tanımlanabilmesi,
-
önlenmesi ya da sistemden temizlenebilmesi,
gereklidir[4]. Bu gereklilikleri yerine getirebilmek için, üzerinde önemli ölçüde kafa
karışıklığı oluşmuş olan olgunun iyi anlaşılması gerekmektedir. Bu amaçla takip
eden kısımda lineer olmayan rezonans ile lineer rezonans arasındaki farklar
tartışılarak çalışma sürdürülecektir.
2.3 Rezonans ve Ferrorezonans
Lineer olmayan rezonans, kapasitif ve enkdüktif reaktanslarının genliklerinin
birbirine eşit olması ile sistem parametrelerinden sadece saf rezistif elemanların
empedansı oluşturur halde kaldığı lineer rezonans ile karıştırılmamalıdır. Rezonansın
özel halinde, ωn salınımında (U = Ecos(ωnt)) kondansatör ve endüktans terminalleri
arasıda yaşanan gerilim düşümlerinin bir birlerini kompanze edişi ile sistem rezonans
durumuna girer[4]. Seri rezonans durumundaki sistemde tek empedans olarak direnç
yapıları kalır. Bu durumda, Denklem 2.2‟deki gibi olur ki bu değer çok yüksek bir
büyüklüğe sahip olabilir.
Şekil 2.1‟ de seri rezonansın gözlemlenme olasılığı var olan bir devre verilmiştir. Bu
devreye ait yazılabilecek gerilim denkliği Denklem 2.1‟de verilmiştir. Denklem
2.1‟de kapasitif yapılar ile endüktif yapılardan kaynaklı empedanslar üzerindeki
gerilim düşümü seri rezonans halinde sıfır olacaktır. Şekil 2, gerilim düşümünün
tamamen direnç üzerinde, sistemin besleme gerilimine eşit olacak şekilde oluşacağını
vektörel olarak gösterir. Dolayısı ile Denklem 2.1 rahatlıkla elde edilir. Enerji
kaybına neden olması, enerji iletim ve dağıtım sistemlerinde direncin her geçen gün
8
düşürülmeye çalışılmasını getirmektedir. Bu da lineer rezonansı daha da tehlikeli
yapar.
ġekil 2.1 : Elemanlarının seri bağlı olduğu durumda RLC devresi [4].
⃗⃗
⃗⃗⃗⃗⃗
⃗⃗⃗⃗⃗
⃗⃗⃗⃗⃗
(
)
(
)
ġekil 2.2: Seri rezonansın devresine ait vektör diyagramı [4].
Lineer rezonansın enerji sistemlerinde mevcut olan harmonik bileşenlerine ait
frekanslarda meydana gelmesi halinde ise harmonik rezonansı yaşanır. Harmonik
rezonansı, ωo sistem salınım frekansı iken rezonans frekansı olan
ωn‟nin
bir
harmonik mertebesine, n* ωo boyutunda denk gelmesi ile yaşanır [4]. ωn, enerji
sistemi dahilinde bulunan ve pek çok farklı frekanslarda anahtarlamalar yapan güç
elektroniği
uygulamalarından
kaynaklı
olan
harmonik
gerilim
ve
akım
bileşenlerinden her hangi birisinde endüktif ve kapasitif reaktansların eşitlendiği
9
frekanstır. Harmonik rezonansının oluşması halinde meydana sistem topolojine bağlı
olarak ortaya çıkacak olan akım ve gerilim değerleri sisteme bağlı yapılara zarar
verebilecek boyutta olabilir.
Ferrorezonans, yani lineer olmayan rezonans ise temel olarak aşağıdaki farklarla
rezonanstan ayrılır.
-
Devreyi ferrorezonans haline sürükleyebilecek kapasitans değerlerinin ait
olduğu aralık, rezonans haline oranla çok daha geniştir [2], [4], [5], [8].
-
Ferrorezonans sonucunda sistemin cevabına ait gerilim ve akım dalgalarının
frekansları, sistemin
sinüsoidal gerilim kaynağının frekansından farklı
olabilir [3], [4], [5].
-
Verilen bir devre topolojisi ve eleman değerleri için ferrorezonans halinde
birden fazla kararlı çalışma hali mevcut olur [5]. Bunlardan biri lineer
yaklaşım ile bulunabilecek, beklenen normal çalışma noktası iken; diğerleri,
genellikle tehlikeli haller içeren ve normal olmayan kararlı çalışma
noktalarıdır[4].
2.4 Ferrorezonans Olgusunun YaĢanabilmesi Ġçin Gerekli Durumlar
Aşağıda sıralanan koşullar bir sistemde ferrorezonansın oluşması için gerek olan;
ancak yeterli olmayan koşullardır.
-
Kondansatörler (kondansatör ya da benzer şekilde kapasitans kaynağı olan
yapılar) ile lineer olmayan endüktansların bir arada bulunuyor olması,
-
sistemde potansiyeli sabit olmayan en az bir noktanın(izole esilmiş nötr
noktası, tek fazlı sigorta çalışması, tek fazlı anahtarlama…) bulunması,
-
az yüklenmiş sistem bileşenlerinin ( boşta çalışan güç transformatörü ya da
gerilim ölçü transformatörü) olması, ferrorezonans için ön şartlardır [4].
Bu durumların bir ya da daha fazlasının var olmaması araştırmacıyı, çalışılan olayın
kaynağı olarak ferrorezonansı, olasılıklar arasından
eleyebilmesine imkan
tanıyabilir. Ancak, bu şartların varlığı ferrorezonansın kaçınılmaz olduğu anlamına
gelmez. Çünkü ferrorezonans, başlangıç koşullarına ve sistem yapısı ile sistem
dahilindeki ekipmanların karakteristiğine önemli oranda hassasiyet gösterir.
10
2.5 Ferrorezonans Tipleri ve Olgunun Hangi Tipe Ait Olduğunun Belirlenmesi
Bu olgunun, ana özelliği aynı topoloji için birden fazla sürekli zaman çalışma cevabı
verebilmesidir[11]. Ferrorezonans olgusunun geçici hali ile normal çalışma
durumunu ayırmak zor olsa da, ferrorezonansın tiplerine ayrılması geçici durumun
etkisi temizlenerek sürekli hale geçtikten sonraki hallerine göre yapılır[4]. Araujo,
Soudack ve Marti‟nin 1993‟te yayımladıkları çalışmalarında, sistemin ferrorezonans
durumunda verdiği cevapları sınıflandırırken, bunu 3 tipe ayırmış; periyodik, yarıperiyodik ve kaotik olarak isimlendirmiştir.
Ferracci‟nin
1998‟de yaptığı
sınıflandırma ise 4 tipi cevabı barındırmaktadır: Temel , alt-harmonik, yarı-periyodik
ve kaotik.
Ferrorezonansa sürüklenen sisteme ait davranışın hangi ferrorezonans tipine ait
olduğunun belirlenmesinde, faz düzlemi, güç spektrumu ve Poincaré Bölgesi
incelemelerinin yapılması karar vermek için yeterli sonuçlar doğuracaktır. Takip
eden kısımda bu araçlara kısaca değinilecektir.
2.5.1. Ferrorezonans Tipinin Belirlenmesinde Kullanılan Araçlar
Ferrorezonans tipinin belirlenmesinde kullanılan araçlar faz düzlemi, güç spektrumu
ve Poincaré Bölgesi‟dir. Aşağıda bu araçlar kısaca tanıtılmaktadır.
- Faz Düzlemi: Faz düzlemi, sistemlerin zamana göre cevaplarını simgeleyen ve
üzerinde sistem değişkenlerini barındıran bir noktanın zamanla hareket ederek yer
değiştirdiği özet bir matematiksel düzlemdir[3]. Bu düzlemde tanımlanan iki
parametrenin belirli aralıklarla işaretlenmesi ile oluşan eğriler ferrorezonans tipinin
yorumlanarak belirlenmesinde yardımcıdır.
- Frekans Spektrumu: Bu dağılım, gerilim ve akım dalga şekillerini oluşturan
bileşenlerin, toplam işaret büyüklüğüne olan orantısal büyüklüklerinin kendi
frekanslarında gösterilmesidir.
- Poincaré Bölgesi: Faz düzlemindeki sistem cevabına ait eğrinin üzerinde
stroboskobik tarzda örneklemeden (belirlenmiş bir frekans ile ölçüm yapıp düzleme
işleyerek)
elde edilen noktaların faz düzlemine işlenmesi ve bu noktaların
birleştirilmesi ile basitçe çizilen bir düzlem bölgesidir [3]. Eğer örnekleme frekansı,
11
sistemin zorlayıcı koşulunun frekansına uyuyorsa (besleme geriliminin frekansı gibi),
faz düzlemindeki periyodik bir eğrinin Poincaré bölgesi tek bir noktaya tekabül eder
[3].
2.5.2. Ferrorezonans Tipleri ve Belirleyici Özellikleri
Bu bölümde ferrorezonans tipleri tanıtılacak ve bu tiplerin bir önceki bölümde
belirtilen araçlar ile analizleri sonuçlarında verdikleri tipik sonuçlar, ayırt edici
özellikleri olarak sunulacaktır.
- Temel ferrorezonans tipinde, gerilim ve akım işaretlerinin periyotları sistem
periyoduna eşittir. Bu durumda gerilim ve akım sinyalleri sistem beslemesine ait
frekans ve bu frekansın tam katlarına ait harmonik frekanslarını içerir [4]. Şekil
2.3‟te temel ferrorezonansın karakteristik faz düzlemi örneklenmiştir. Temel
ferrorozonans modunda çalışmakta olan sistemde frekans spektrumu incelenirse
spektrum ayrık ve besleme frekansı ile harmonik frekanslarında işaretler içerir,
duruma ait örnek Şekil 2.4‟te mevcuttur. Poincaré Bölgesi ise, faz düzlemindeki
eğrinin belirli bir frekansla örneklenmesi neticesinde normal çaışma halini
simgeleyen tek noktadan belirgin derecede ayrık ancak, yine tek bir noktadan mevcut
olacaktır. Temel ferrorezonansa ait Poincaré Bölgesi örneği Şekil 2.5‟te görülebilir.
ġekil 2.3: Temel ferrorezonans tipi için faz düzlemi
12
ġekil 2.4: Temel ferrorezonans tipinde gerilim bileşenlerine ait frekans
spektrumu
ġekil 2.5: Temel ferrorezonans hali için Poincaré Bölgesini oluşturan tek nokta
- Alt-harmonik ferrorezonans tipinde; periyot, sistem beslemesinin periyodu
olan T‟nin
n katıdır ve durum alt-harmonik n ya da harmonik 1/n olarak
isimlendirilir [4]. Bu tip ferrorezonansın faz düzlemi, Şekil 2.6‟daki gibi n adet
kapalı eğri içerir. Alt-harmonik durumu normalde tekil sayılı orantılara sahip
harmonikler içerirken; spectrum, Şekil 2.7‟deki gibi n‟nin bir tamsayı f0‟ın ise
besleme frekansı olduğu durumda temel frekans olarak f0/n frekansını ve bunun
tam sayı katlarını verir [4]. Poincaré Bölgesi‟nde ise, Şekil 2.8‟de örneği verildiği
gibi n adet nokta görülür.
13
ġekil 2.6: n=3 alt-harmonik modunda faz düzlemi
ġekil 2.7: Alt-harmonik ferrorezonansının sürekli hal çalışmasında gerilim
bileşenlerine ait spektrum
ġekil 2.8: Alt-harmonik ferrorezonans halinde Poincaré Bölgesi
14
- Yarı-periyodik ferrorezonans cevabı esasen periyodik değildir. Spektrum,
nf1+nf2 (n ve m tam sayı, f1/f2 irrasyonel reel sayı) formunda süreksiz bir
spektrum gösterir[4]. Poincaré Bölgesinde kapalı bir eğri gözlemlenir. Şekil
2.9‟da
yarı-periyodik
ferrorezonans
durumuna
ait
Poincaré
bölgesi
örneklenmiştir.
ġekil 2.9: Yarı-periyodik ferrorezonans halinde Poincaré Bölgesi
- Kaotik ferrorezonans cevabı ise pratikte beklenmeyen bir sonuçtur[5].
Transformatör çekirdeklerinde var olan kaçınılmaz kayıplar eklendiğinde bu çalışma
şeklinin oluşma olasılığını çok zayıflar[6].
Kaotik sistem cevabında faz
düzlemeindeki kapalı eğrilerin sayısı ve Poincaré Bölgesi‟ndeki noktaların sayısı
sonsuza gider. Pratike yaşanması ihtimali çok düşük olan bu tip ferrorezonanstan
kaynaklı olarak sistemde gözlemlenecek gerilim ve akım parametrelerine ait frekans
spektrumu incelendiğinde grafik üzerinde her hangi bir ayrık kısma rastlanamaz,
sürekli bir dağılıma ulaşılır. Şekil 2.10, tarif edilen şekildeki frekans spektrumunu
örneklemektedir.
ġekil 2.10: Kaotik ferrorezonans halinde frekans spektrumu örneği
15
Elektrik enerji sisteminde meydana gelebilecek ferrorezonans olgusunun doğru
olarak tespit edilebilmesi için sistemin gerçek zamanlı takibini yapabilen ve dalga
şekilleri ile ek olarak yukarıda sıralanan araçlardan örneğin frekans spektrumunu
verebilen cihazların kullanılması sistemin yönetimi yapan görevliler için olgunun
tespitinde
kolaylık
Mühendisliği
olacaktır.
Topluluğu
Jacobson‟ın
toplantısında
Temmuz
yaptığı
2003‟te,
sunumunda
IEEE
yüksek
Enerji
gerilim
sistemlerinde yaşanan ferrorezonans olaylarına verdiği örneklerden biri olan
Kanada‟nın Dorsey Çevirici Merkezi‟nde yaşanan ferrorezonans olayı esnasında
sistemde çalışmakta olan olay kaydedicinin kayıt altına aldığı dalga şekilleri Şekil
2.11‟de verilmiştir. 5. Ağustos. 1995 tarihinde yaşanan ferrorezonans olayı
transformatör merkezinin B2 barasında görülmüşken, A2 barası bu olgudan temizdir
[10]. Ferrorezonans tipi ise alt harmonik ferrorezonansıdır. Anlaşılabilmesi için
örneğin altında verilen tipik dalga şekilleri yardımcı olabilir. Dorsey istasyonunda
yaşanan ferrorezonansa ilişkin daha ayrıntılı açıklama da ilerleyen bölümlerde
verilecektir.
ġekil 2.11. 20.Mayıs.1995‟te Dorsey T.M.‟nde meydana gelen ferrorezonans
süresince olay kaydedicinin yaptığı kayıtlar [9]
16
Yukarıda
verilmiş
faz
bölgesi,
frekans
spektrumu
ve
Poincaré
Bölgesi
uygulamalarına ek olarak aşağıda dört ferrorezonans tipi için örnek dalga şekilleri
verilmiştir.
ġekil 2.12. Temel ferrorezonans hali için gerilim dalga şekli örneği
ġekil 2.13. Alt-harmonik ferrorezonansı için gerilim dalga
şekli örneği
ġekil 2.14 Yarı-periyodik ferrorezonans için gerilim dalga şekli örneği
17
ġekil 2.15. Kaotik ferrorezonans hali için gerilim dalga şekli örneği
Şekil 2.12, Şekil 2.13 ve Şekil 2.14 sırası ile temel, alt-harmonik ve yarı-periyodik
ferrorezonans tiplerinde görülmesi muhtemel gerilim dalgalarına ait şekilleri
göstermektedir. Dalga şekilleri harmonik bileşenlerinin tip ve boyutuna bağlı olarak
farklılaşabilirken, verilen şekiller fikir verme amaçlıdır ve karşılaşılan gerçek bir
durumla tam olarak örtüşmeyebilecektir. Örnek dalga şekli ile yaşanabilecek gerçek
olaya ait dalga şekillerinin en çok değişiklik sergileyebileceği ferrorezonans tipi
kaotik ferrorezonanstır. Şekil 2.15‟te örnek bir kaotik sistem cevabına ait gerilim
dalga şekli verilmiştir; ancak, daha önce de belirtildiği gibi, kaotik sistem cevabı
gerçekte oluşma ihtimali göz ardı edilebilecek kadar düşük boyuttadır. Bu tip dalga
şekillerine benzetim çalışmalarında sönüme neden olacak rezistif elemanların
etkilerinin çok azaltılması ile ulaşılabilir.
Sistemde olay kaydedici her hangi bir cihazın olmaması, başka arızalar ile ortak
olabilecek bazı belirtilerin pek çok farklı yoruma sebep olabilmesi gibi teşhisi
zorlaştıracak durumlarda geliştirilecek ilk refleks, sistemin normal dışı çalışmaya
başladığı anı incelemek olmalıdır [4]. Sisteminin kafa karıştırıcı bir karakter
sergilediği süreçteki yapısı ve olay sırasında ya da az öncesinde sistemde meydana
gelen
olayların (transformatör enerjilendirilmesi, endüstri uygulamalarından
kaynaklı bir faza fazla yüklenilmesi, yükün kaybı… gibi ferrorezonans olgusunu
başlatabilecek bir olay) incelenmelidir[4]. Böyle bir olayın varlığı halinde ise ikinci
adım olarak aşağıda sıralanan üç şartın sağlanıp sağlanamadığı incelenmelidir.
-
Lineer olmayan endüktanslar ile kondansatörlerin bir arada bulunuyor olması,
-
Sistemde potansiyel noktası sabit olmayan en az bir noktanın(izole esilmiş
nötr noktası, tek fazlı sigorta çalışması, tek fazlı anahtarlama…) bulunması,
18
-
Az yüklenmiş sistem bileşenlerinin olması ( boşta çalışan güç transformatörü
ya da gerilim ölçü transformatörü) ya da sistemde düşük kısa devre gücüne
sahip enerji kaynaklarının (generatörler)olması [4].
Yukarıda belirtilen üç maddenin her hangi biri eksik ise sistemin ferrorezonans
halinde olmadığı söylenebilecekken; bu şartların sağlanması sistemin ferrorezonansa
girmesini de kaçınılmaz kılmak için yeterli değildir.
2.6 Ferrorezonansın Karakteristik Özellikleri
Olguyu diğer enerji sistemi olaylarından ayıran üç temel özellik mevcuttur. Bunlar;
birden çok kararlı çalışma noktasının mevcudiyeti, sistem parametrelerine ve
başlangıç koşullarına karşı sahip olunan aşırı hassasiyetlerdir.
Ferrorezonans olgusunun, ana özelliği aynı topoloji için birden fazla sürekli hal
çalışma cevabı verebilmesidir [11].
Bu özellik aşağıda verilecek olan diğer
karakteristik özelliklerin her ikisinin de içerisinde yer alan bir bileşen olarak
gözlemlenebilir. Dorsey TM‟de 20.Mayıs.1995‟te yaşanan olayda kaydedilen gerilim
dalga şekilleri birden fazla sürekli hal çalışma noktası olduğunu ispat etmektedir
[10]. Şekil 2.16‟da, geçici durum bittikten sonra sistem anma geriliminin açık şekilde
daha üstünde bir gerilim ile çalışmasına sürekli olarak devam edebilecek şekilde
oturmuştur.
ġekil 2.16: 20.Mayıs.1995‟te Dorsey T.M. ferrorezonansında birden fazla sürekli
hal çalışma noktasının gözlemlenebilmesi [10]
19
2.6.1 Sistem Parametrelerindeki DeğiĢime KarĢı AĢırı Hassasiyet
Ferrorezonansın yaşanabilmesi için gerekli olan kapasitansı ve lineer olamayan
endüktansı bir arada içeren ve bu nedenle potansiyel bir ferrorezonans devresi olan
Şekil 2.17‟deki devrede mevcut olan endüktansa ait
gerilim, VL, kapasitansın
fonksiyonu olarak Şekil 2.18‟de verilmiştir.
ġekil 2.17: Basit bir ferrorezonans devresi
ġekil 2.18: Sistem parametrelerine olan aşırı hassasiyet ve zıplama olgusu
Şekil 2.18 incelendiğinde;
-
C=C1 , sistem çözümü (P1) tektir. Bu çözüm lineer varsayımla elde edilebilecek
normal çalışma koşuluna denk düşmektedir.
-
C=C3 iken üç çözüm (P31, P32, P33, ) vardır. P31 normal çalışma koşullarına denk
gelirken, P33 sistemin ferrorezonans içerisinde olduğu hale denk gelmektedir. Nokta
nokta çizilmiş kısımdaki cevap ise, P32, pratikte ulaşılamayan bir sonuçtur.
-
C=C2 iken, sistemin kararlı çalışma noktası olan P21‟den P22 noktasında zıplar. P21 bir
limit değer olarak bilinir.
20
-
C=C5 iken, sadece ferrorezonans hali olan P5 çalışma noktası olarak mevcuttur.
-
Kapasitansın büyüklüğü olan C, C3 seviyesinden düşmeye başlaması ile, çalışma
noktası P22(ikinci sınır noktası) „den P21 noktasına sıçrar.
Bu şekildeki çalışma özelliğinin temelinde ferrorezonans olgusunun ayırt edici
özelliklerinden olan zıplama olgusu yatar. Zıplama olgusunun, verilmiş grafikteki
hali ile yaşanmasının sebebi sistem parametrelerinden biri olan kapasitansın
değiştirilmesidir. Kapasitans gibi diğer parametrelerin değişmesi ile de zıplama
olgusu yaşanabilir. Bu çalışmanın ilerleyen kısımlarında verilecek örneklerde
görülecektir ki sistemin kaynak geriliminin ve sistemde ferrorezonanstan kaynaklı,
olağan dışı akım ve gerilim bileşenlerinin bastırılmasında görevli olan direncin
değişen değerleri için sistem cevabında büyük değişiklikler olacaktır. Değişikliklerin
nedeni ferrorezonans olgusunun sistem parametrelerine karşı olan aşırı hassasiyetidir.
Sistem parametrelerindeki ya da geçici olaylardan birindeki küçük bir değişiklik bir
kararlı çalışma noktasından çok farklı bir kararlı çalışma noktasına ani sıçramalar
yaratabilir[4].
2.6.2 BaĢlangıç KoĢullarındaki DeğiĢime KarĢı AĢırı Hassasiyet
Ferrorezonans olgusunun elektrik enerjisi iletim ve dağıtım sistemlerinde meydana
gelmesi, başlangıç koşulları sistemi bu olguya sürüklemeden imkanlı olmayacaktır.
Başlangıç koşulları, bahis konusu geçici olayın yaşanmasından hemen önceki anda
sistemin halini betimlemesi açısından önemlidir. En önemli parametreler sistem
geriliminin genliği, sistemin kapasitif bileşenlerinin
sahip oldukları sığalar ve
sistemde sönümü sağlayabilecek direnç değerleridir. Kaynak gerilimi, sistem
kapasitansları ve dirençlerinin boyutları, ferrorezonans halindeki sistemin cevabının
hangi ferrorezonans tipinde olacağını belirler [12]. Sistemin bir parçası izole
edildiğinde,sistem üzerinde bulunan endüktif bileşenler üzerinden boşalacak ve
yukarıda örneklediğimiz durumlara sistemi sürükleyecek olan enerjinin miktarı, bu
kapasitif yapılara
bağlıdır. Büyük önem taşıyan diğer bir başlangıç koşulu da
transformatör çekirdeğindeki akı miktarıdır[4]. Akının çekirdekteki yoğunluğu
transformatör çekirdeğinin yapısına bağlıdır. Bu konuda önemli bir çalışma [4]‟te
verilmiştir. Çekirdekteki artık akının büyüklüğü, transformatörün doymaya
sürüklenmesinde ya da doymanın derinleşmesinde itici kuvvet oluşturacaktır [14].
21
2.6.3 Sistem Parametrelerine ve BaĢlangıç KoĢullarına KarĢı AĢırı Hassasiyeti
Ġncelemek Amacıyla OluĢturulan PSCAD Modeli ve Yürütülen Simülasyon
Yukarıda açıklanmaya çalışılan sistem parametreleri ya da başlangıç koşullarındaki
her hangi bir değişime karşı gösterilecek aşırı hassasiyetin görselleştirilmesi amacıya
Şekil 2.19‟da verilen devre, PSCAD (EMTDC) üzerinde modellenmiştir.
Modellemenin ardından da
dağıtım transformatörünü besleyen hat üzerindeki
kesiciye tek fazlı anahtarlama yaptırılarak sistem ferrorezonansa sürüklenmiştir. İlk
denemede kesiciye açma sinyali t=200ms‟de giderken ikinci çalışmada ise açtırma
t=150ms anında yaptırılmıştır. Bu amaçla sistemin başlangıç koşullarından olan
transformatör çekirdeğindeki artık akı miktarı değiştirilmiştir.
ġekil 2.19: Ferrorezonans olgusunu benzetimler ile inceleyebilmek amacıyla kurulan
sistem
Şekil 2.19‟daki devre şeklinden görüleceği üzere sistem enterkonnekte şebekeye
380kV üzerinden bağlanmaktadır. 380kV/154kV transformatör merkezine gelen
380kV anma sistem gerilimine sahip olan hat kuplajlı pi-modeli ile modellenmiştir.
Hat gerilimi olarak 380kV, frekansı olarak 50Hz ve uzunluğu olarak 100km
atanmıştır. Hattın toplam taşıyabileceği görünür güç 500MVA olarak belirlenmiştir.
Birincil iletim sisteminden direkt beslenen diğer bir transformatör merkezine giden
ikinci bir hat 380/154 transformatör merkezinde başlayacağı şekilde modellenmiş ve
o anda 32,5MVA‟ya yakın bir yük beslemekte olacak şekilde temsil edilmiştir. Aynı
transformatör merkezinde yer alan indirme işlemi ise 250MVA gücünde bir güç
22
transformatörü ile yapılmıştır. Transformatörün gücü 250MVA seçilmiş ve doyma
olasılığının var olduğu şekilde tanımlanmıştır. Primer traftaki sargı balantısı üçgen
iken sekonder kısmındaki bağlantı topraklı yıldızdır. Transformatörün 154kV
çıkışına iki hat bağlanmış, biri varlığı olası diğer hatların toplam yükünün ve toplam
kayıplarının hepsini simgeleyen yük olarak modellenmişken diğeri ferrorezonansın
simüle edilebilmesi için ayrıca modellenmiştir. 154kV iletim hattı yine kuplajlı pi
modeli ile modellenmiş, anma faz arası gerilimi 154kV, frekansı 50Hz, toplam
taşıyabileceği yükü 100MVA, uzunluğu ise 100km olarak atanmıştır. Hat sonunda
indirici transformatör merkezine ulaşılmış ve 154kV/34,5kV çevirme oranına sahip
100MVA gücündeki güç transformatörüne ulaşılmıştır. Yine benzer şekilde indirici
transformatör merkezinden başka hatların çıkışını ve bu hatların kayıplarını
modellemek amacıyla hemen transformatör çıkışına bir kompleks yük eklenmiştir.
Ferrorezonansın modelleneceği kısımdaki dağıtım hattı ise kablo hat ile
modellenmiştir. Bu hattın başına üç adet tek fazlı kesici yerleştirilmiştir. Bir adet üç
fazlı kesici yerine üç adet bir fazlı kesicinin tercih edilmesinin tek nedeni
ferrorezonans benzetiminin, tek fazı açık iken diğerleri iletimde olan bir devre
üzerinden
yapılmasının
istenmesidir.
Böylece
tek
fazlı
anahtarlama
modellenebilecektir. Ferrorezonansın simüle edilmesinin tasarlandığı kablo hat
Prysmian Kablo‟nun katalog bilgilerinden alınmış
bilgiler ile modellenmiş ve
uzunluk olarak 4km atanmıştır. 4km uzunluğundaki hat pratik olarak ülkemizde
kullanılan boyutlarla çelişmemektedir. Ancak, dağıtım transformatörlerini besleyen
kablo hatların 3km‟den ( yaklaşık 2 kara milinden) uzun olması, ferrorezonansa
karşı yapılan çalışmalar tarafından önerilmemektedir [2].
Verilen devrenin oluşturulmasından sonra sistemde arzu edilmeyecek, tek fazlı bir
anahtarlama gerçekleştirilmiştir. Bu dağıtım hattının indirici transformatör merkezi
tarafındandaki kısmının başında bulunan kesicinin bir fazı açarken diğer ikisinin
kapalı kalması ya da yine hattın aynı ucunda kullanılan sigortalardan birinin erime
elemanı eridikten sonra diğerlerinin devrede kalmaya bir süre daha devam etmesi ile
oluşmuş olarak kabul edilebilir. Şekil 2.20 ve Şekil 2.21‟de bu istenmeyen
anahtarlama olayı farklı anlarda yaşatılmıştır. Bu farklı anlarda yaşatılan
anahtarlamaların her ikisinin de sonucunda sistem ferrorezonansa sürüklenmiştir.
Fark ise oluşan aşırı gerilimlerin genliklerindedir. Benzer çalışmayı Huawei ve Yu,
2007 yılında sonuçlarını açıkladıkları incelemeleri süresince çok daha yüksek bir
23
gerilim seviyesinde, 1100kV faz arası gerilim kademesindeki sistem üzerinde
çalışmışlardır. Ultra yüksek gerilim seviyesinde yapılan bu çalışmadaki sonuçlar çok
daha dramatik farklar ortaya çıkartır [13]. Bahis konusu çalışma bu durumu kesici
çalışmasının ferrorezonans üzerindeki etkisi olarak isimlendirmiştir [13]. Bu
isimlendirme doğrudur; ancak, bu etkinin neden olduğu olaylar zincirindeki bir
basamağın atlanmasına neden olabilecek bir isimlendirmedir. Çünkü, ferrorezonans
olgusunun sonucu daha vahim hale getiren yukarıda da bahsedildiği gibi
transformatör çekirdeğinki artık akının boyutudur. Artık akı miktarı arttıkça doyma
derinleşecektir. Şekil 2.20‟deki anahtarlama gerilim dalgası sıfırdan geçilip ters
alternansın baş kısımlarında yapılırken; Şekil 2.21‟deki anahtarlama transformatör
çekirdeğine ait B-H eğrisinin kapalı eğri grafiğinin en üst seviyedeki haline denk
gelmiştir. Her iki grafikte de incelenen faz-toprak gerilimidir.
ġekil 2.20: Sistemin ferrorezonansa girmesi sonucu faz-toprak arası gerilim dalga
şekli-t=0,20s.
24
ġekil 2.21: Sistemin ferrorezonansa girmesi sonucu faz-toprak arası gerilim dalga
şekli-t=0,15s.
Dağıtım transformatörünün çıkışında bulunan ve faz başına eşit olarak eklenmiş
rezistif yüklerin amacı çalışmanın dengeli yük devrede iken yapılmasını sağlamaktır.
Bu şekilde amaçlanan, incelemenin sonuçlarının sadece ferrorezonansın başlangıç
koşullarındaki değişime karşı olan aşırı hassasiyetini yansıtmak ve diğer kafa
karıştırıcı olabilecek etkenleri basitleştirerek sadece çalışılan konunun simüle
edilebilmesini sağlamaktır.
Yapılan çalışma sonucunda görülmüştür ki, artık akı miktarı daha düşük olan
t=200ms anahtarlaması sonucunda oluşan gerilimin tepe değeri t=150ms
anahtarlamasındam kaynaklı durumdakinden daha düşüktür. Ek olarak artık akının
daha az olduğu, Şekil 2.20 ile sonucu verilen ilk anahtarlamada sistem sönümü daha
etkili olşmuş ve 1saniye sonunda sistemde sönüm hissedilir hale gelmiştir. Şekil
2.21‟de sonucu verilen anahtarlamanın ise sönüme gitmesi için 1 saniye yeterli
olmamıştır. Sistemin, başlangıç koşulundaki değişime verdiği cevap açık şekilde
gözlemlenebilir.
Sistem parametrelerindeki değişime karşı olan hassasiyet ise, ilerleyen kısımlarda
çok sayıda incelenecektir. Bu incelemelerin yapılacağı bazı çalışmalarda, yukarıda
verilen devre kullanılacakken bazılarında ise EMTDC‟nin modüllerinden biri olan ve
iletim hatını direkleri ile birlikte modellemeye izin veren T-Line modülü ile kurulan
örnek devreler kullanılacaktır.
25
2.7
Dalgacık
DönüĢümü
Kullanabilen
Dijital
Röle
Uygulamaları
ile
Ferrorezonansın Tespiti
Ses ve görüntü işleme çalışmalarında, görece olarak daha uzun zamandır
kullanılmakta olan dalgacık dönüşümü (Wavelet Transform), son zamanlarda
ferrorezonans olgusunun tespit edilebilmesi amacıyla da kullanılabileceğine dair
öngörü ile çalışmalara konu olmaktadır. Ferrorezonansın çalışılan bir
sistemde
meydana gelmesi halinde, sistemden ölçü transformatörleri aracılığı ile alınan analog
sinyallerin dijital röleler tarafından anlaşılabilir sinyaller haline dönüştürülerek
sistemde var olan durumun sahip olduğu özelliklerin ferrorezonansa ait karakteristik
özellikler ile uyumlu olup olmadığı incelenebilir. Yukarıda ayırt edici özelliklerinden
bahsedilen ferrorezonans olgusununun normal çalışma durumu ya da diğer arıza
durumları ile karşılaştırılabilir
hale getirilmesi ile sistem, ferrorezonans haline
girdikten sonra oturacağı yeni sürekli hal çalışma noktası istenmeyen gerilim ve akım
değerlerine sahip ise sorunlu sistem parçasının şebekeden ayrılması ile korunabilir.
Bu ve benzeri amaçlar ile ferrorezonansın ayırt edilerek sistemdeki varlığından
haberdar olabilmek önemlidir ve dalgacık dönüşümü bu nedenle çok sayıda
çalışmada ana ya da yan konu olmuştur. Mokryani ve arkadaşları tarafından 2007
yılında yayımlanan çalışmada, kısa süreli ya da ayrık Fourier Dönüşümleri‟nin
kullanıldığı algoritmaların , sistemde varlığı hissedildiği halde tam olarak ne olduğu
belirlenemeyen bazı olayların yaşanması halinde, olguyu belirlemekte yetersiz
kalabilmelerine karşın dalgacık dönüşümünün bu yetersizlikleri aşmada daha etkili
olduğu belirtilmiştir [11].
Dalgacık dönüşümü, sistemin verdiği karmaşık cevaptan bazı filtreler kullanılarak
alınan örneklerin işlenmesi ile ferrorezonansa ait karakteristik özelliklerin ( daha
önceki bölümlerde verilen) ortaya çıkarılması için işlevseldir. Bu dönüşüm, yapay
sinir ağları ile entegre edildiği bir uygulamada önemli ölçüde verimli olabilecektir
[11]. Yapay sinir ağları ve dalgacık dönüşümü yöntemlerinin entegrasyonu ile
ferrorezonansın diğer geçici olaylardan ayrılması sağlanabilmektedir [11].
Dalgacık dönüşümünün ya da diğer farklı matematiksel yaklaşımların ferrorezonans
halinin sistemde kısa sürede tespitini sağlayabilecek şekilde kullanımı ile yeni röleler
üretilebilir ya da var olan sayısal rölelere yeni modüller eklenerek olgunun neden
olacağı sonuçları sistemden uzaklaştırmak için yapılabilecek anahtarlamalar kontrol
edilebilir.
26
3. FERROREZONANSA YATKIN DEVRE YAPILARI
3.1 Amaç
Kondansatör ve non-lineer endüktasları oluşturabilecek ya da öyle davranabilecek
pek çok yapının sistemde olma ihtimalinin çok yüksek olması ve büyük bir çeşitliliğe
sahip olan çalışma koşulları nedeniyle ferrorezonansın oluşma ihtimaline sahip devre
yapısı çeşidi sayısı sınırsızdır [4]. Ancak, bazı sistem yapılarının ferrorezonansa daha
yatkın olduğu açıktır. Bu bölümün amacı, ferrorezonansa girme eğilimi yüksek bazı
devre yapılarının incelenmesi, örneklenmesi ve benzetimler ile bu devre yapılarının
ferrorezonansa verdikleri cevapların gözlemlenmesidir.
3.2. Bir ya da Ġki Fazı Açık Olan Kesicinin Derecelendirme Kondansatörleri
Üzerinden Beslenen Ferrorezonans Devresi
Havai hatlara, kablo hatlara ya da açık durumdaki kesiciye ait kapasitansların,
üzerinden deşarj olacak bir yol bulmaları ferrorezonans devresinin beslenmesini
sağlar [7]. Bu durumda lineer olayan endüktans gerek güç transformatörlerinin
gerekse de gerilim ölçü transformatörlerinin sargıları tarafından oluşturulabilir ve bu
haliyle gerekli deşarj yolunu sağlayabilir.
3.2.1 Bir ya da Ġki Fazı Açık Olan Kesicinin Derecelendirme Kondansatörleri
Üzerinden Beslenen Güç Transformatörünün Ferrorezonans Devresi
Güç transformatörleri için önemli hasarlar yaratabilecek sonuçlar doğurabilen bir
yapıdır. Mozaffari, Sameti ve Soudack tarafından 1997 yılında yayımlanmış olan ve
ferrorezonans olayında başlangıç koşullarının etkilerini konu alan makalede
ferrorezonansın genellikle yüksüz ya da çok düşük yüklü transformatörlerin
bulunduğu sistemlerde bir ya da iki fazın kaybedilmesi halinde gözlemlenebileceğini
ortaya koyulmuştur [12]. Yine benzer yaklaşımla Huawei ve Yu, 2007‟de
yayımlanmış makalelerinde kesici çalışma sürelerinin ferrorezonans karakteristiği
üzerideki etkilerinden bahsederken kullandıkları modelde de bir fazının kaybedilmiş
27
olduğu, sekonderi açık devre olan transformatör fiderinde tek fazlı bir anahtarlama
daha yaşatarak incelemelerini yapmışlardır[13]. Şekil 3.1‟de Huawei ve Yu‟nun
kurduğu modelin benzeri kurulmuştur. Bu modelde sistem parametreleri verilmemiş
sadece anahtarlama olayı görselleştirilmiştir. Üç fazlı sistemin C fazı başlangıçta
kayıptır. Bir nedenle kopmuş iletken olarak düşünülebilir. Bu durumda A fazı
üzerindeki kesici açar ve B fazı üzerindeki kesici iletimde kalmaya devam eder.
ġekil 3.1: Huawei - Yu tarafından kurulan model [13].
Yukarıdaki sistem, son hali ile indirgenirse Şekil 3.2‟deki model elde edilir. Model,
makalenin sahibi bilim insanları tarafından, yayında basitçe verilmiştir. Ancak,
modelin EMTP üzerinde kurulmuş hali verilmemiş sadece sonuçları belirtilmiştir.
Aşağıda ise benzer devrenin simüle edilebilir şekli, PSCAD üzerinde modellenmiş ve
Şekil 3.2‟deki hali ile koşturulmuştur. Huawei ve Yu‟nun 2007 yılındaki
çalışmalarında verilen sonuçlar ile yeni kurulan modelin koşturulmasından elde
edilen sonuçların karşılaştırılabilir olması için faz arası gerilimin 1100kV olduğu
sistemin bir fazına ait etkin değeri olarak 635.1kV atanmıştır. Bu gerilim
tranformatörün 1 numarlı sargısının üzerindedir. Transformatörün sekonder gerilimi
ise faz-toprak arasında efektif olarak 130kV değerindedir. 0.00658μF boyutundaki
kondansatör ise kesiciye ait derecelendirme kondansatörlerine ait toplam sığayı
vermektedir. Üreteçlerin çıkışında yer alan endüktans ve kondansatör ise bilim
insanlarının atadıkları şekilde modele yansıtılmıştır. Tek fark, bilim insanlarının
endüktf reaktans değerini verdikleri 635.1kV tarafındaki endüktansın Henry
cinsinden değeri bu reaktans değerinden terse doğru yapılan hesaplanması ile
28
atanmıştır. Modelin EMTDC (PSCAD) üzerinde koşturulması ile Şekil 3.3‟teki
sonuca ulaşılmıştır. Şekil 3.3‟te şekli verlen dalga şekli Ea ile ölçülen faz-toprak
arası gerilmine aittir.
ġekil 3.2: Huawei–Yu modelinin 1100kV sistemine göre indirgenmesi; [13]‟ten
uyarlanmış, daha ayrıntılı hale getirilmiştir
Şekil 3.3‟te görüldüğü gibi, 635.1 kV olan faz toprak gerilimi ferrorezonansın
oluşması sonucu gerilimin tepe değeri 2000kV‟a kadar yükselmektedir. Olaya
sistemin verdiği bu cevap alt harmonik ferrorezonansı türünün tipik dalga şekline
benzemektedir.
ġekil 3.3: 1100kV sisteminde yaşanan ferrorezonans olayının PSCAD ile benzetimi
sonucunda faz gerilimi şekli
Yukarıdaki çalışmanın bir benzeri ise, PSCAD‟in standart devre elemanları
kullanılarak Şekil 3.4‟te verildiği şekli ile kurulmuştur. Bu devrede, kullanlan gerilim
değerleri
transformatörün
primeri
için
380kV
iken,
sekonder
tarafta
34,5kV‟dir.Sistem frekansı 50Hz‟dir. Daha önce de yapıldığı gibi, tek fazlı
29
anahtarlamanın modellenebilmesi için üç adet tek fazlı kesici kullanılmıştır. Bir
önceki çalışmaya benzer olarak A fazı üzerindeki kesici çalışmanın başından sonuna
kadar açıktır. Böylece, devre dışı olan faz benzetilmiştir. Bu durumda iken B fazı
t=200ms‟de anahtarlanarak açılmış ve C fazı iletimde kalmıştır. İletim hattı T-Line
modülü ile modellenmiştir. Bu modülde iletken sayıları, direk tipi, direk üzerindeki
topraklama iletkeni sayısı ve tüm iletkenlerin birbirlerine olan mesafeleri ile toplam
hat uzunluğu işlenerek hat modeli oluşturulmuştur. Hat uzunluğu olarak 100km
atanmıştır. İndirici güç transformatörünün sekonderine atanmış olan yükler aşırı
büyük dirençler olarak modele eklenmiştir. Bu eklenmenin amacı, yüksüz olarak
enerjilendirilmiş transformatörü benzetebilmektir. Transformatör sekonderinde her
hangi bir yük olmaksızın PSCAD simülasyonunun koşturulmaya çalışılması halinde
program hata verecektir. Bu nedenle yok sayılabilecek kadar düşük bir yük atanarak,
yazılımın çözmeye çalıştığı denklem takımında ihtiyaç duyduğu format sağlanmıştır.
Şekil 3.4‟te verilen bu devrenin çalıştırılması sonucunda yaşanan ferrorezonanstan
kaynaklı, Ec ile ölçülen iletimdeki fazın toprağa göre gerilimi Şekil 3.5‟te verilmiştir.
ġekil 3.4: Bir fazın enerjili olduğu ferrorezonans devresi
ġekil 3.5: Ferrorezonans sonucu faz-toprak arası terminal gerilimi
Şekil 3.5‟te verilen dalga şekli, temel ferrorezonans tipini işaret etmektedir. 380kV
anma gerilim değerine sahip sistemin faz-toprak arası geriliminin tepe değeri 310kV
30
iken, ferrorezonans durumunun başlamasından itibaren oturulan yeni çalışma
noktasında, faz-toprak gerilimin tepe değeri 400kV seviyesindedir. Bu değer IEC
standartlarına göre üretimi yapılan elektro-mekanik sanayi cihazlarının 1 dakikalık,
sistem frekanslı dayanım gerilmi sınırlarını aşmamaktadır. Bu gerilim ile yalıtımların
1 dakikadan uzun süre ile dayanacağı açıktır. Ancak, bu düzeydeki aşırı gerilimin
yaratacağı aşırı akımlardan kaynaklı ısınmaların yalıtımları zorlayacağı kesindir.
3.2.2. Bir ya da Ġki Fazı Açık Olan Kesicinin Derecelendirme Kondansatörleri
Üzerinden Beslenen Gerilim Ölçü Transformatörünün Ferrorezonansa Maruz
Kalması Durumu
Çok yüksek gerilim sistemlerinde, belirli anahtarlama olayları (bara kesicisinin
anahtarlaması ya da bara kısmında arızanın kalması…) faz toprak arası bağlı olan
gerilim ölçü transformatörlerinin ferrorezonansa girmelerine neden olabilir [4]. En
yaygın ferrorezonans olaylarından biri de budur. Dorsey Çevirici İstasyonu‟nda bu
durumun gerçek örneğini oluşturan olaydan daha önceki kısımlarda bahsedilmiştir.
İlerleyen bölümlerde ise daha ayrıntılı değerlendirilecektir.
ġekil 3.6: Tek fazı açık kalan kesici çalışması sonucu ferrorezonans, [4]‟ten
uyarlanmıştır.
Şekil 3.6‟da durumu görselleştirmek amacı ile verilmiş çizimde görülebilecek olan
kesicinin çalışması ile, C kapasitansı gerilim transformatörünün çekirdeğini doymaya
götürecek şekilde gerilim transformatörü üzerinden boşalarak ferrorezonansı başlatır
[4]. Sistem beslemesinin kesiciye ait Cd derecelendirme kondansatörleri üzerinden
salınımın devam etmesini sağlayacak enerjiyi sisteme pompalaması ile ferrorezonans
31
durumu sürer[4]. Sonuçlar gerilim transformatörünün kaybına kadar gidebilir. Resim
3.1, ferrorezonans sonucu kaybedilen bir gerilim transformatörünü göstermektedir.
Resim 3.1: Gerilim ölçü transformatörünün ferrorezonans neticesinde kaybı [9].
32
3.3. Gerilim Transformatörünün Nötrü Ġzole Bir
Sistemine Bağlı Olması
Durumu
Enerji sisteminin kısa süreler için dahi olsa sistem topraklamasının olmadığı halde
çalışmaları olasılığı mevcuttur [5]. Bu durum kullanıcılarının tercihi olarak
seçilebileceği gibi; sistem topraklamasının devre dışı kalmasına neden olan bir olay
sonucunda (örneğin sistem beslemesinin kesilmesi sonucu devreye girecek yedek güç
kaynaklarının -dizel jeneratör gibi- nötr noktasının yalıtılmış olması halinde) bir
süreliğine oluşabilir [4]. Bu durum Şekil 3.7‟de görsellenmiştir. Sistem
topraklamasının ortadan kalkması halinde faz-toprak arasında bağlı olan gerilim ölçü
transformatörlerine ait
fonksiyon topraklamaları ile
sistemin toprağa olan
kapasitansı arasında toprak üzerinden bir sıfır serisi devresi oluşur.
ġekil 3.7. Nötr noktası izole sistemde gerilim ölçü transformatörünün varlığı [4]
Sistemde yapılan anahtarlamalar ( yük atmak, arıza-temizlenmesi…) ya da bir faztoprak arızası sonucunda meydana gelecek aşırı gerilim ve aşırı akımların sonucunda
gerilim transformatörünün çekirdeğinin doymaya gitmesi ile paralel ferrorezonans
başlar [4].
Son dönemlerde rastlanan ve olguya mükemmel bir örnek oluşturan bir problem
Norveç‟in 50-kV şebekesinde yaşanmıştır [5]. Kısa devrenin temizlenmesi sistemi
toprağa bağlayan son parçanın da ortadan kaldırılmasına neden olmuştur [5]. Arıza
temizlendikten sonra, geriye kalan tek sıfır serisi empedansı toprağa olan kapasitif
kuplajdan kaynaklanır [5].
33
Norveç örneğinde, sistem bu şekilde sadece 3 dakika çalışıldıktan sonra
ferrorezonans sisteme bağlı 72 adet ölçüm ve koruma amacıyla kullanılan gerilim
transformatörünü tahrip etmiştir [5]. Ağır hasar alan 72 adet cihazın hepsinin de
üreticisi aynıdır[5].
Ferrorezonansa uğrayan bir gerilim transformatörünün hasar alması durumunda
hasarın gözlemleneceği kısım transformatörün primer kısmıdır [11]. Enerji sistemi
dahilinde bulunan gerilim ölçü transformatörlerinin kafa karıştırıcı bir şekilde
kaybından sonra incelenebilmesi halinde eğer sekonder kısımları sağlam iken primer
kısımları kaybedilmişse buna neden olanın ferrorezonans olgusu olduğu rahatlıkla
söylenebilir[5].
Nötr
noktası
bir
şekilde
yalıtılmış
olan
sisteme
bağlı
gerilim
ölçü
transformatörlerinin ferrorezonansa uğramaları hali, yaygın bir olaydır. Bu nedenle
bu örneğe ilerleyen bölümlerde tekrar dönülecek ve aynı sistemde arıza yaşamaksızın
kurtulan diğer transformatörler ile arızalananlar arasındaki farklara değinilecektir.
Böyle bir kaybı engellemek için önerilebilinecek sekonder yük uygulamaları
üzerinde durulacaktır.
3.4. Tek ya da Ġki Fazın Açık Olduğu Hallerde Güç Transformatörünün
Beslenmesi Hali
Yüksek gerilim ve orta gerilim sistemlerinde kaynağın 3 fazından birinin ya da
ikisinin kaybı halinde yaşanan ferrorezonans durumudur.
Yüksek gerilim
sistemlerinde bu hal üç fazlı sistem üzerindeki kesicilerden bir ya da iki faza ait olan
ünitelerin kesmeye gittiği; ancak diğer faz ya da fazların enerjili kalması durumudur.
Orta gerilim sistemleri için ise bu durum; üç fazlı kesici ünitelerinin pahalılığı nedeni
ile kullanılan sigortalı ayırıcı kombinasyonlarında, bir faz üzerindeki sigortanın
erime elemanının erimesi ile meydana gelebilecek bir durumdur. Her iki gerilim
seviyesi için de bir şekilde kaybedilmiş; ancak koruma düzenlerine 3 fazlı açtırma
verdirtememiş bir ya da iki faz iletkeninin iletimden çıkması ferrorezonans ile
sonuçlanabilir. Sonucun ferrorezonans olması, transformatörün sekonderindeki yük
oranının, cihazın anma gücüne oranla çok az olması durumunda yüksek olasılıklı
hale gelir [2].
Bu durumda ferrorezonansı besleyecek kapasitans, yer altı kablo dağıtım hattından
ya da primeri izole yıldız, topraklı yıldız ya da üçgen olan bir transformatörü
34
besleyen havai hattan kaynaklı olabilir [4]. Lineer olamayan endüktans ise, hali
hazırda sistemde yer alan güç ya da gerilim ölçü transformatörlerinin doyabilen
çekirdekleri etrafına sarılmış sargıları tarafından sağlanır. Örneğin,seri ferrorezonans
devresi kesici ile transformatör arasında açık olarak kalan fazlardan birine ait açık
parçadaki faz-toprak arası kondansatörü ile transformatörün mıknatıslanma
empedansı arasında yaşanır [4].
Anahtarlama cihazlarının bir ya da iki kutbu açıldığı anda, kondansatör grubunun ya
da transformatörün nötr noktalarından birinin toprak bağlantısı varsa; kapasitanslar
ve mıknatıslanma reaktansları arasında seri bir bağlantı yolu oluşabilir ve
ferrorezonans ihtimali doğar[5]. Eğer her iki nötr noktası da topraklı ya da her ikisi
de yalıtılmış ise ferrorezonansın oluşması ihtimali çok düşer [2]. Ancak her iki
noktanın da yalıtılması ihtimali çok zordur. Çünkü transformatörün sarımlarının
birbirleri ile bağlanma şekilleri, topraktan sargıyı izole edecek şekilde kombine
edilebilir; ancak, fazlardan toprağa doğru olan kapasitansın havai hatta engellenme
imkanı yok iken; kablo hatta kablonun yalıtımının katmanlı yapısı ve en dış
katmanının ekranlanması ile faz arası sığanın varlığı engellenebilecekken, faz –
toprak arası sığanın engellenebilmesi olasılığı çok zayıftır. Özetle, ister havai hat
isterse de kablo şebekesi olsun faz toprak arası kapasitans varlığı kaçınılmazdır. Bu
nedenle geçerli varsayım her iki noktanın da topraklanmış olması halini yansıtandır.
Aşağıda verilmiş olan Şekil 3.8‟in a, b ve c maddelerinde görülecek yapılar,
ferrorezonans yaşanması ihtimalinin yüksek olarak gösterildiği sistem modelleridir. a
maddesinde üç fazı açık transformatör enerjilendirilmeye çalışılırken sadece tek faz
kapatılabilmiş ve diğer iki faz açık kalmıştır. b maddesinde de sistem, aynı çalışma
durumundadır; ancak, sargı tipleri farklıdır. Sargılar arasındaki benzerlik ise toprak
potansiyeline taşınmış her hangi bir noktaya sahip olmamalarıdır. c maddesinde ise
transformatör sargısına ait nötr noktası toprak potansiyeline çekilmiştir. Açıktır ki
kondansatör grubu ile transformatör sargılarının nötr noktalarının
toprağa göre
durumlarının bir birlerine zıt oluşu ferrorezonansın meydana gelmesi ya da
sonuçlarının büyümesi için destekleyici bir kaynaktır. Sayıca daha çok şemayı
inceleyebilmek için [4] faydalı olacaktır. Şekilde toprağa bağlı olan kondansatör
grupları, havai ya da kablo hatların toprağa olan kapasitanslarının yanı sıra
transformatör primerine bağlı hat üzerindeki cihazların kendi iç sığaları ile bu tek
35
fazlı anahtarlamayı yapan kesiciye ait derecelendirme kapasitelerinin toplamını
modeller. Ek olarak transformatörün iç kapasitansı da bu değere katılır.
Yüksüz ya da çok düşük oranda yüklenmiş transformatörün enerjilendirilmesi
esnasında yaşanacak düzensiz anahtarlama, fazlardan biri kapatırken diğerlerinin
normale göre gecikmesi halinde sistemin başlangıç koşulları da uygun ise
ferrorezonansı başlatır. İkinci faz üzerindeki kesici kapandığında ferrorezonans
sonucu oluşan durum, sistem için daha da zorlayıcı bir hal alır ve üçüncü fazın
kapanması ile ferrorezonans sistemden temizlenir [2]. İkinci fazın da kapanması
halinde artacak zorlanmanın nedeni yine Şekil 3.8 incelenerek tartışılabilir. Şekil
3.8.c‟de görülecektir ki; kapalı olan iki fazdan her biri ile diğer fazlarla arasında var
olan faz arası sığa üzerinde mevcut yük transformatörün sadece açık olan fazının
bağlı olduğu sargı üzerinden boşalır. Bu durumda transformatörün çekirdek yapısı da
çok önemli olmak üzere çekirdeğin bu sargıyı taşıyan kolunda oluşacak doymayı
aşırıya götürecektir. Sistem cevabındaki değişikliklerin yanı sıra en büyük etki
transformatör üzerinde yaşanacak ve ısınmanın seviyesi tek fazın kapalı olduğu hale
göre daha tehlikeli olacaktır. .
ġekil 3.8: Hatalı anahtarlama sonucunda güç transformatörünü ferrorezonansa
sürükleme ihtimali yüksek olan sistem düzenleri
Diğer taraftan tek fazın kapalı, iki fazın açık olduğu halde ise (Şekil 3.8- a ve b)
transformatör sargılarından ikisi üzerinden devresi tamamlayan akım yolu üzerinde
birbirine paralel olarak iki sargı direnci mevcut olur. Direnç düşümü ile yük artmakta
36
ve az da olsa bir sönüm artışı sağlanmaktadır. Ancak, bu sönüm artışı kurtarıcı
olmadığı gibi düşük kayıplı transformatörlerin kullanımının arttığı günümüzde
yaratacağı etki giderek azalacaktır.
Bu tipte bir uygunsuz besleme hali sonucu dağıtım sistemlerinde rastlanmış
ferrorezonans olaylarından bazı örnekler Dugan‟ın 2003 yılında yayımlamış olduğu
ve dağıtım sistemlerinde kendi tecrübe ettiği ferrorezonans olaylarına ilişkin
makalesinde yer alan alışveriş merkezi ve orta gerilimden sisteme bağlanan
dağıtılmış enerji üretim santrali örnekleridir.
Alışveriş merkezi örneğinde 34.5kV gerilim seviyesi ile beslenen alışveriş
merkezinin girişindeki dağıtım transformatörüne gelen enerj, alışveriş merkezi
yakınlarına kadar havai hat ile taşınmakta ve yine bir direk üzerinde havai hat-kablo
geçişi yapılarak yer altına inerek dağıtım transformatörüne ulaşmaktadır [15].
Alışveriş merkezi sahası dışında meydana gelen bir trafik kazası sonucunda geçiş
direğine gelen havai hattın bir fazı kopmuş ve bu kopma bir şekilde 1 faz-toprak kısa
devresi
yaratmayarak aşırı akım röleleri
tarafından indirici transformatör
merkezindeki kesicilere açma sinyali verilmesine neden olamamıştır.[15]. Bu durum
yukarıda verilen ferrorezonansa yatkın devre yapılarından Şekil 3.8.c ile uyum
sergiler. Olaya müdahale etmek için alışveriş merkezinin transformatör odasına gelen
teknik ekibin karşılaştığı durumda, transformatörün normalin çok üzerinde gürültü
ile çalıştığını, kazanın aşırı ısındığını ve boyasından kabarmaların olduğu
görülmüştür [15]. Teknik ekibin gelişine kadar geçen 30 dakikalık sürede alış veriş
merkezi içerisinde yer alan üç fazlı yüklerin çoğu devreden çıkarak sistemin toplam
sönüm etkisini düşürmüş ve ferrorezonans durumunda olan sistemde doymaya giden
çekirdek üzerinden akamayan, normalin çok üzerindeki akının bir kısmı devresini
kazan üzerinden tamamlamıştır [15]. Üç fazlı transformatörün korunması amacıyla,
teknik ekibin uyarısıyla transformatörün orta gerilim besleme hattı üç fazlı olarak
açılarak ferrorezonans olayı sonlandırılmıştır [15].
Transformatörün incelemesi
sonucunda boyadaki hasar haricinde hasara rastlanmamışken alışveriş merkezinde
bazı bilgisayar ve yazar kasalar hasar almış; donanım kayıplarının yanı sıra bazı bilgi
kayıpları da yaşanmıştır [15].
37
Yukarıda verilen örnekte, transformatörün ferrorezonans süresince normalin çok
üzerinde gürültülü olarak çalıştığına ve boyasının zarar gördüğüne değinilmiştir. Her
iki durum da ferrorezonansın güç transformatörleri üzerinde doğurduğu tipik
sonuçlardandır. Ferrorezonansa uğraması için sönümün yani sekonder yükünün
düşük olması gereken transformatörün, düşük yükte çok gürültülü çalışmasını normal
olarak tanımlamak mantıklı olmayacaktır. Düşük yükte çalışan bir transformatörün
gürültü seviyesi, anma yükü ile çalıştığı zamanların da üzerinde ve ek olarak da aşırı
zorlanmaların olduğunu belirten derin ve uğultulu bir yapıda ise transformatörün
ferrorezonansa girmiş olabileceği akla gelmeli ve ilk iş olarak da transformatörün
yüksek gerilim sargısına gelen hat üzerinde arzu edilmeyecek bir anahtarlamanın
olup olmadığı araştırılmalıdır. Diğer taraftan transformatör kazanlarının boyalarında
balonlaşmalar ya da bu balonların patlaması sonucu bozulan ve aşırı ısınmadan ötürü
oluşan kararmalar da transformatörün yaşadığı ferrorezonans olayına ya da olaylarına
ait birer ipucudur. Kazandaki aşırı ısınma bu durumların nedenidir. Yukarıdaki
örnekte ısınmanın nedeni kısaca, kazana taşan akı olarak anlatılmıştır.
3.5. Ferrorezonans Olgusuna Gerçek Durum Örnekleri
Daha önceki kısımlarda [5], [12] ve [13]‟ten alınan gerçek hayatlarda yaşanmış
olayların ya da gerçek sistemler üzerinde çalışılarak oluşturulan modellerin
incelenmesini içeren ve bu incelemelerin sonuçlarını değerlendiren gerçek durum
örnekleri verilmişti. Bu bölümde, yine gerçek durum örnekleri kullanılacak ve
ferrorezonansın yaşandığı bu gerçek olaylara sahne olan sistemler üzerinde yetki
sahibi olan bilim insanları ve mühendislerce bulunan çarelere, ferrorezonansın yol
açtığı sonuçlar ile beraber yer verilecektir.
Ferrorezonans olgusunun yaşanabileceği sistem kombinasyonu sayıyı sınırsız olarak
kabul ettiğimiz için bu örnekler ferrorezonansın yaşanabileceği özel sistem yapıları
olarak düşünülmemelidir. Burada verilen örneklerin ortak özelliği, üzerlerinde
literatüre geçen çalışmaların olduğu gerçek olaylar olmalarıdır. Yine bu bölümde yer
verilecek, yaygın durum örnekleri de mevcuttur ki; bu örneklerde her hangi bir özel
çalışma sonucu ulaşılan çözümlere değinilemeyecek, çok genel çalışamalar oldukları
için sadece ferrorezonans yaşanan sistem örnekleri olarak çalışmaya dahil
edilecektir.
38
Bu bölümde bahsedilen tüm olaylar gerçek durum örnekleridir. Ancak, daha önceki
kısımlarda verilen ve ilerleyen bölümlerde de verilecek olan benzetim çalışmaları ile
oluşturulan ferrorezonans durumlarının da gerçekte meydana gelme olasılıkları
buradaki örnekler düzeyinde olarak kabul edilmelidir.
3.5.1. Oto-Transformatör Örneği
Kanada sisteminde yaşanan gerçek bir olay, Iravani ve çalışma grubundaki
arkadaşlarınca 2000 yılında yayımladıkları yavaş geçici olayların modellemesi ve
analizi hakkında kılavuz niteliğindeki yayınlarının ferrorezonans hakkında
çalışmalarına yer verdikleri üçüncü bölümünde konu edilmiştir. Bu örnek durum,
Kanada‟nın Ontario Bölgesi Hydro Sistemi‟nde Cataraqui Bölgesi‟ndeki 230/115kV
seviyesinde olan ve Şekil 3.9‟da şematiği verilmiş olan X3H hattı ile beslenen T2
oto-transformatöründe hattın ve 115kV barasının enerjisinin kesilmesi sonucunda
ferrorezonansın yaşanmasıdır [5]. Oto-transformatöre gelen hatlardan birinin kesicisi
zamanlama konusunda sorunsuz şekilde üç fazlı anahtarlamasını yapabilmiştir;
ancak, kesme esnasında oluşan toparlanma gerilimi çok büyük değerler alabilmiş ve
oto-transformatörü ferrezonansa sürüklemiştir [5]. Şekil 3.9 incelendiğinde
görülecektir ki bahis konusu hat ile uzun mesafeler boyunca paralel uzanmakta olan
farklı hatlar da mevcuttur. Buna göre üzerinde olaylı anahtarlamayı yapan kesiciyi
barındıran X3H iletim hattı X4H hattı ile yaklaşık olarak 60km, X522A hattı ile de
32.3km mesafeleri boyunca paralel uzanmaktadır. Toparlanma geriliminin aşırı
yüksek oluşu nedeni ile kesme hücresinde yeniden bir iletim olayı yaşanmış ve ototransformatör ferrorezonansa girmiştir. Yapılan çalışma toparlanma gerilimin bu
düzeyde olmasının kaynağı olarak paralel uzanan hatlar arasındaki kapasitif kuplajın
büyüklüğüdür [5].
39
ġekil 3.9: Kanada Ontario Hydro Sistemi‟ndeki oto-transformatör
ferrorezonansının yaşandığı sistem [5].
Örneğin bu noktasında düşülmesi gereken not, ferrorezonansın yaşanmasının
nedeninin karşılıklı kapasitif sığaların boyutlarının çok yüksek olması değildir. Bu
noktada ferrorezonansı başlatan beklenenin çok üzerinde oluşan toparlanma
gerilimleridir. Bu toparlanma gerilimi başarılı kesme manevrasının sonucunun
istendiği gibi olmamasına neden olmuştur ve muhtemel olarak üç faza ait kesme
hücrelerinden bir ya da ikisinde hücre gerekli söndürmeyi başarana dek iletim devam
etmiştir. Bu istenmeyen iletim süreci de ferrorezonansın oluşmasına neden olmuştur.
Yukarıda da belirtildiği gibi kapasitif sığanın artışı ile ferrorezonansın oluşmasının
ihtimalinin artacağı söylenemez. Zira ferrorezonans, her bir sistem için farklı olma
olasılığı çok yüksek olan, çok geniş bir kapasitans değeri aralığında yaşanabilir. Eğer
bu zarfını üst sınırı aşılırsa ferrorezonans yaşanmaz. Zarfın içinde kalındığı süre
içerisinde kapasitansın artışı sistem cevabını daha karmaşık ve daha zararlı sinyaller
içerir hale getirebilir.
Örnek olaya dönülürse, oto-transformatörün bir daha böyle bir durum ile yüz yüze
gelmemesi için çok sayıda EMTP simülasyonu yürütülmüştür [5]. Çözüm olarak
ortaya çıkan fikir, toparlanma geriliminin sönümlenmesi için, arızaya maruz kalan bu
oto-transformatörün yıldız bağlantı şekline sahip tersiyer sargısına, faz-toprak arası
40
sürekli yüklerin bağlanması olmuştur ve simülasyonlar gelecekte eklenecek yeni bir
hattın diğerleri ile meydana çıkaracağı kuplajların da hesaba katılabilmesi için bu
hattın da var olmadığı halde sistem modeline eklenmesi ile yürütülmüştür [5].
Benzetimler süresince, modellenen sistemde faz başına düşen yük miktarı sıfır,
133kW ve 266kW olmak üzerine üç farklı yük miktarı denenmiştir [5]. Yük olmadan
yapılan çalışma, gerçek durumun paralelinde sonuçlara ulaşılırken; 133kW/faz
yükünde ferrorezonansın sönümünde önemli bir etki sağlanmıştır [5]. Şekil 3.10‟da
sönümün varlığı görülebilmektedir.
Ancak, bu yük ile sağlanan ferrorezonansın sonuçlarının zarar vericiliğinin
düşürülmesidir. Tartışılmaz olarak önemli bir katkıdır. Ancak, bu durumun özel yanı
olan kusursuz anahtarlamanın kesici tarafından yapılabilmesine rağmen, açık
devrenin sistem yapısından kaynaklı toparlanma gerilimleri nedeni ile süreli halde
sağlanamamasıdır. Bu nedenle, ferrorezonansın sönümlenmesinde etkili olan bu yük,
sistemin ferrorezonansa girmesini engelleyemeyecektir. Bu nedenle örneğe konu
olan sistemin yöneticileri tarafından ferrorezonansın sönümünde ilerleme yaratan bu
yük miktarı yeterli bulunmayarak iki katı olan 266kW/faz düzeyine çıkartılmıştır [5].
ġekil 3.10: Cataraqui‟deki oto-tr. ferrorezonansın tersiyer sargıya bağlanan
133kW/faz sürekli yükü ile sönümlenmesi [5]
41
3.5.2. Güç Transformatörü Örneği
Çalışmanın başlarında ferrorezonans olgusunun tanıtıldığı bölümlerde Dorsey
Yüksek Gerilim Çevirim İstasyonu‟nda gerçekleşen ferrorezonansa değinilmişti.
Dorsey İstasyonu, Kuzey Amerika‟da uygulamaları var olan yüksek gerilim
seviyesinde, doğru akım ile enerji iletimi sistemlerine ait bir dönüşüm istasyonudur.
AC-DC ya da DC-AC çevrimlerinin yapıldığı bir istasyondur. Jacobson‟ın yüksek
gerilim sistemlerinde yaşanan ferrorezonans olaylarına ilişkin örnekler vermek
amacıyla 2003 yılında yayımladığı çalışmasında bu istasyonda aynı sene içerisinde
yaşanmış iki ferrorezonans olayına değinilmiştir.
05.08.1995 tarihinde, saat 14.18‟de, bir 4.16kV anma gerilim seviyesine sahip kesici,
Manitoba‟daki Dorsey Çevirici İstasyonu‟nda bulunan, 1500kW gücündeki asenkron
motorun beslenmesi için çalışılması esnasında, kapatma işleminde başarısız olmuştur
[10]. Sonuç olarak, 11 adet 230kV anma gerilim seviyesindeki kesici, 230kV/4.16kV
transformatörün (SST1) bağlı olduğu B2 barasını temizleyebilmek için açmış ve
hemen ardından yüksüz kalan SST1 transformatörü normalden açık şekilde daha
yüksek ses çıkararak çalışmaya başlamıştır [10]. Bu ses seviyesi SST1‟e yakın olan
ve o anda yüklü olan SST2 transformatörünün de çıkardığı sesten aşikar şekilde
yüksektir [10] . Şekil 3.11, istasyonun tek hat semasını vererek isimleri geçen
transformatör, motor ve kesicileri göstermeye çalışmaktadır.
Bu çalışma esnasında oluşan gerilim dalga şekilleri ise istasyonda var olan olay
kaydedici tarafından kaydedilmiştir. Bu kayıtlara ait çoklu grafik çizimi daha önce
Şekil 2.11‟de verilmiştir. Olay kaydediciden alınan dalga şekilleri incelendiğinde,
yüksek orandaki bozulma ve 1.5pu‟ya kadar yükselen aşırı gerilimler fark edilebilir
[10]. Alt harmonik ferrorezonansına dair bir sürekli hal oluşmuştur [10].
42
ġekil 3.11: Dorsey YG DC Çevrim istasyonunun 5. Ağustos. 1995‟teki yapısı
Olayın devamında, Dorsey senkron kondansatörüne entegre olan VAr kontrolörü B2
barasındaki ferrorezonans aşırı gerilimine cevap vermiş ve devrede olan (on-line)
senkron kondansatörünün reaktif güç çıkışını neredeyse sıfıra kadar düşürmüştür
[10]. Servisteki Dorsey 230kV A2 barası, gerilim seviyesinin korunabilmesi için tüm
çabalara rağmen yarım saat sonra yaklaşık olarak 0.91pu değerinde stabilize
olmuştur [10]. Bir taraftan da Dorsey gerilimini kontrol etmeyi amaçlayarak denenen
tüm önlemlerin neticesiz olması sonucunda, ferrorezonansı elimine edebilmek için
F9 filtre grubu, B2 üzerine saat 14.58‟de kapatılmıştır ve netice alınmıştır [10].
Ancak, ferrorezonansın o ana kadar olan varlığı güç transformatörünün yüksek
gerilim girişine bağlı olan, endüktif karakterli, sargılı tip gerilim transformatörünü
V14F büyük hasara uğratarak kullanılamaz hale getirmiştir [10].
Şekil 3.12, bahis konusu arızanın yaşandığı sistem parçası dahilindeki bileşenleri
göstermektedir. Bu şematikte baraya bağlı diğer elemanlar bara kapasitans matrisi
ile gösterilmiştir. Kesici derecelendirme kapasitansının bu denli yüksek olmasının
şaşkınlık yaratmasını engellemek için bu değerin yukarıda bahsedildiği gibi arıza
anında
kesmeye
kapasitanslarının
giden
kesicilerin
toplamlarıdır
ve
kendilerine
Jacobson
43
ait
tarafından
kesme
çemberlerinin
[10]‟da bu
durum
belirtilmiştir. Yine toprağa doğru olan kaçak kapasitanslarda toplanarak tek bir
eleman olarak modellenmiştir
ġekil 3.12: 05. 08. 1995 Dorsey arızasında, arıza bölgesindeki sistem parçalarına ait
tek hat şeması [10]
Benzer bir durumda ferrorezonansın yenilemesi engellemek için sistemin başarılı bir
EMTP modelinin hazırlanması için çalışılmış ve literatürdeki diğer çalışmalardan
yararlanılarak transformatör modeli kurulmuştur [10]. Bir önceki örneğin verildiği
Iravani ve çalışma arkadaşları tarafından hazırlanmış makalede de en önemli altı
çizilen konularda biri; benzetim çalışmalarının sisteme nasıl bir yapı eklenerek
ferrorezonansın engellenebilmesi ya da kısa sürede sönümlenebilmesi imkanına
sahip olunması için modelin kusursuza yakın olması gerektiği belirtilmiş ve en
önemli modelin de transformatör modeli olduğu üzerinde durulmuştur [5]. Aynı
bakış açıcı ile Dorsey İstasyonu‟nu böyle bir sıkıntıdan temizlemek isteyen yetkililer
de doğru model için çalışmışlardır ve transformatör çekirdeğinin matematik modelini
ancak 13‟üncü dereceden bir denklem olarak ortaya koyabilmişler ve yine literatürde
var olan önemli çalışmalardan yararlanarak kurdukları EMTP modelinde çekirdek
kayıplarını temsil eden paralel direnç grubuna bir direnç daha ancak ferrorenansın
başlaması ile paralel olarak eklenir [10]. Çalışmalar sonucunda oluşturulan
transformatör modeli Şekil 3.13‟te verilmiştir.
Yapılan benzetim çalışmaları ile 1995 yılının Eylül ayında servis transformatörün
sekonder çıkışına 200Ω değerine denk gelen sürekli yükler yüklenmiştir [10].
Çalışmaların yapıldığı dönemde bu sürekli yükün aynı zamanda sürekli enerji kaybı
anlamına gelmesinden kaynaklı olarak yükün her hangi bir aşırı gerilim sistemde
belirlenir belirlenmez devreye alınacak şekilde bir anahtarlama düzeninin peşi sıra
eklenmesi arzu edilmiş; ancak istasyonun yapısı gereği ve ek olarak da başarısız
44
olma ihtimali var olan bir anahtarlamanın daha sorunu çok büyüteceği düşünülerek
kesiciden vaz geçilmiş ve dirençler direkt bağlanmıştır [10]. Buna karşın Şekil 3.14
incelendiğinde 200Ω
değerindeki direnç yine bir anahtar grubunun ardındadır.
Burada bir hata yoktur. Fark ferrorezonans olayı ile modelin son halinin verildiği
zaman arasında Dorsey İstasyonu‟nda yapılan bara güçlendirme çalışmalarında pek
çok sistem bileşenin de yeni yatırım ile yenilenmesi ve buna ek olarak geçen kısa
sürede de olsa anahtarlama cihazlarının güvenilir hale gelmesidir [10].
ġekil 3.13: Dorsey İstasyonu‟ndaki servis transformatörünün EMTP modeli
3.5.3. Gerilim Ölçü Transformatörü Örneği
Bu kısımda anlatılacak örnek ise yine Dorsey İstasyonu kayıtlarından çıkarılan ve
Jacobson tarafından 2003 yılında yayımlanan makalede yer almıştır.
DORSEY
HVDC çevirici istasyonu 230kV AC barası, üzerlerinde çevirici tüplerinin ve iletim
hatlarının sonlandığı 4 kısımdan oluşur [10]. 20.Mayıs.1995, saat 22.04‟te Şekil
3.11‟de yer alan tek hat şemasında gösterilmiş olan A2 barası transfer kesicilerinin
ve akım transformatörlerinin incelenmesi; ayırıcıların bakımı ve arıza testlerinin
yapılması için sistemden çıkarılmış ve takiben 22.30 sularında V13F kod numaralı
gerilim ölçü transformatörü büyük ölçüde arıza yaşamış ve arıza 33m uzaklığına
kadar ekipmanlara çeşitli boyutlarda hasarlar vermiştir [10]. Normal anahtarlama
süreci, baranın ve enerjili B2 barasına 9 adet açık kesicinin kademelendirme
kondansatörleri (toplam 5061pF) üzerinden bağlı gerilim ölçü transformatörlerinin
enerjisiz kalması ile sonuçlanmıştır [10]. Normalde A2 barasına bağlı olan bir servis
transformatörü ise daha önceden ayrılmıştır. Ancak, meydana gelen bir ferrorezonans
durumu açık kesicilere ait kademelendirme kondansatörlerinin gerilim ölçü
transformatörünün primeri üzerinden boşalarak cihazın arızaya geçmesine neden
45
olmuştur [10]. Yukarıdaki kısımlarda Resim 1 ile verilen görüntü, yanmakta olan
V13F‟nin C fazıdır, 20. Mayıs. 1995‟te bu cihaz kullanılamaz hale gelmiştir [9].
Bu boyutta bir arızadan 5 ay kadar bir süre sonra yenileme çalışmalarının
başladığı Dorsey istasyonunda endüktif karakterli, sargılı tip gerilim ölçü
transformatörü
kullanımından
vazgeçilerek
kondansatörlü
gerilim
ölçü
transformatörleri sisteme dahil edilerek tüm gerilim transformatörleri bu teknolojiye
yükseltilmiştir [10]. Kondansatörlü gerilim transformatörleri ek olarak birer de
ferrorezonans bastırma devresi taşımaktadır [10]. Bune ek olarak bir önceki örnekte
de verilen servis transformatörlerinin sekonderlerine eklenen 200Ω değerindeki
dirençler ile ferrorezonansa karşı önlem alınmıştır.
3.5.4. DağıtılmıĢ Enerji Üretiminde Yükseltici Transformatör Örneği
Dugan‟ın 2003 yılında özellikle Kuzey Amerika sistemleri üzerinde yaptığı
çalışmalardan edindiği tecrübelerini yansıttığı çalışmasında, sık rastlanmaya
başlayan örneklerden biri olarak verdiği ve Şekil 3.14‟te fikir vermesi amaçlı olarak
şekli verilen, dağıtılmış enerji üretim sistemlerinde ortaya çıkan ferrorezonans
olaylarına da değinilmiştir [15]. Verilen örnekte, orta gerilim dağıtım hattında bir
arıza yaşanmış ve neticesinde tek fazlı, sigortalı yük ayırıcılarından birinin
sigortasının erime elemanının erimesi sonucunda açmasına neden olmuştur[15].
Dengesiz çalışmayı sezen üretecin koruma sistemi de kesiciye açma sinyali vererek
jeneratörü sistemden almıştır [15]. Sonuçta oluşan durum ise Şekil 3.15‟te
verilmiştir.
Şekil 3.15 incelendiğinde devre tam anlamıyla bir ferrorezonans devresidir. Üç fazlı
dağıtım transformatörü 2 faz ile beslenmekte ve sekonderde yük yoktur. İlerleyen
bölümlerde ferrorezonanstan kaçınmak için alınabilecek önlemler sıralanırken tek,
fazlı anahtarlamalardan uzak durabilmek için Şekil 3.14 ve Şekil 3.15‟te görülebilen
tek fazlı yük ayırıcılarının yanı sıra her hangi bir üç fazlı anahtarlama elemanına
bağlı olmaksızın sigortaların da kullanımı da kaçınılması gereken durumlar olarak
tanıtılacaktır.
46
ġekil 3.14: Dağıtılmış enerji üretiminde üreticinin dağıtım şebekesine bağlanması,
[15]‟ten uyarlanmıştır.
.
ġekil 3.15. Dağıtılmış enerji üretimi ile orta gerilim şebeke bağlantısının arıza
sonucu yeni hali
47
3.5.5. Yoğun ġehirleĢme ya da Sanayi Bölgeleri Örneği
Yoğun şehirleşme ya da sanayi bölgeleri örneğinde ise işaret edilen durum genellikle
transformatörün anma gücüne oranla düşük sayılabilecek kısa devre gücüne sahip
olan kaynaklar ile beslendiği ve kaynak ile transformatör arasında kablo hatlarının
uzun
olduğu
sistemlerdir.
Ferracci‟nin
1998
yılında
Schneider
Electric
kütüphanesine kazandırdığı yayınında bu sistem yapısına işaret edilmiştir. Ancak,
sorun sadece şehirleşmiş alanlara ait olmaktan çok, yer altı kablolarının giderek artan
kullanımından kaynaklı olarak şehirleşme konusunda geri kalmış bölgelerin de
sorunudur [4].
Bu yapının benzeri olarak son dönemlerde Türkiye şebekesine bağlanan pek çok
rüzgar enerjisi santrali de nitelendirilebilir. Özellikle görece olarak diğerlerinden
büyük olan bazı rüzgar tarlalarında çok sayıda rüzgar gülünün ürettiği enerji
genellikle tek bir yükseltici transformatöre uzun kablo hatlar ile taşınmaktadır. Ek
olarak rüzgar enerjisi santralinin çıkışı ise hava koşullarına göre değişen bir güç
seviyesine sahiptir. Bu konuyla ilgi çekici bir örnek Türkiye‟nin Manisa ili Soma
ilçesinde kurulan ve 150 adet rüzgar gülü içeren ve yüksek gerilim sistemine 1 adet
150MVA transformatör üzerinden bağlanan santralin rüzgar gülleri bölgedeki dağ
sırasının üzerinde yerleştirilmiş ve transformatör merkezi ile aralarında önemli
mesafeler bulunan yapıdadır. Gelişmekte olan bu enerji üretimi şekli, önemli
yatırımların yapıldığı bu santrallerin ferrorezonanstan korunmasını özelinde de
çalışmaların yapılabileceği ve üzerinde bilimsel tartışmaların yürütülebileceği
inceleme alanları sunmaktadır.
48
4. FERROREZONANSI ETKĠLEYEN FAKTÖRLER
4. 1 Amaç
Bu bölümde ferrorezonans olayının başlayıp başlamamasınında ya da hali hazırda
var olan ferrorezonans durumunun sonuçlarının boyutlarının değişiminde etkili olan
faktörler incelenecektir. Yapılacak benzetimler ile, ferrrezonans üzerinde etkili
olduğu ileri sürülecek olguların değerleri değiştirilerek karşılaştırmalar yapılacak ve
ferrorezonans üzerindeki etkinliğin ispatı yapılmaya çalışılacaktır. Bu bölümün
amacı; okuyucuya, üzerinde çalıştığı sistemde yapılacak değişiklikler esnasında
ferrorezonans durumuna yaklaşıp yaklaşmadığı hakkında fikir yürütebileceği
donanımı sağlamaktır. Bu amaçla aşağıda olguyu etkileyen faktörler sıralanmıştır.
4.2 Sistemdeki Yükün Etkisi
Diğer parametrelerin değiştirilmesinin yapısal olarak daha zorlayıcı olduğu iletim ve
dağıtım sistemlerinde ferrorezonans üzerinde etkili olan birleşenlerden en kolay ve
hızlı değişim sergileyebilecek olanı yüktür. Yükün varlığı ve boyutu ile oynanarak
yapılacak çalışmalarda görülecektir bazı küçük değişimler dahi dramatik etkiler
yaratabilmektedir.
Ferrorezonans
sonucu
olarak
ortaya
çıkan
aşırı
akım
ve
gerilimlerin
sönümlenebilmesi için sistemde saf rezistif bileşeni belirli bir değerin üzerinde olan
bir yükün varlığı hayati etkiler yaratabilir. Ancak, bütün bu anlatılanlar, tüm gün
boyunca yüklü olarak çalışan sistem parçaları için geçerli kabul edilebilir. Var ya da
yok olarak iki değer sergileyen yüklere sahip olan sistemlerde ferrorezonansın
sönümlenmesi için yüke güvenilemez [5]. Örneğin, büyük sulama pompalarını
besleyen dağıtım transformatörlerinin sekonder yükünün varlığı ya 1 ya da
0‟dır.Diğer taraftan yönetimi enerji sistemini yönetenlerin elinde olmayan yükler için
ise, sistemin ferrorezonansa karşı korunmasında sönüm sağlamaları noktasında
güvenilmesi yanlıştır, çünkü yük özgürdür [5].
49
Rezistif yükün artışı ile ferrorezonansa uygulanan sönüm artar ve ferrorezonans
olayının yarattığı aşırı akım ve aşırı gerilimlerin genlikleri düşerken; sistemden
temizlenme süreleri de kısalır.
4.2.1 Yükün Ferrorezonans Üzerindeki Etkisinin Benzetimler Aracılığı ile
Ġncelenmesi
Yükün ferrorezonans üzerindeki dramatik etkisini görsel hale getirebilmek için
oluşturulan PSCAD modeli Şekil 4.1‟de görülebilmektedir. Model oluşturulurken
kaynak olarak 380kV anma gerilimine sahip olan sistem modellenmiştir. Sistem
kuplajlı pi modeli kullanılarak oluşturulan hat modeli ile indirici transformatör
merkezine ulaştırılmıştır. Bu noktada her hangi bir indirme işlemine maruz kalmadan
merkezden yine 380kV hat ile ayrılarak başka bir transformatör merkezine giden hat
ve yükünün toplamı pi modelinin hemen çıkışındaki toplu, kompleks yük modeli ile
modellenmiştir. Bundan sonra, 50MVA değerindeki indirici transformatöre
girilmektedir. Sekonderde, faz arası anma gerilimi seviyesi 33kV anma gerilimine
sahiptir. 33kV seviyesinde birden fazla hattın beslenmesinin mümkün olduğu
düşünülerek yine bir toplu yük modeli ile 33kV barasından çıkan diğer hatlar ve bu
hatlardaki tüm kayıplar modellenmiştir. 4km‟lik bir kablo hat ile dağıtım
transformatörüne ulaşılmaktadır. Kablo hat, yer altı kablosu olarak modellenmiş ve
kullanılan
değerler
Prysmian
Kablo
kataloğundan
alınmıştır.
Dağıtım
transformatörünün çıkışında ise rezistif yük, dengeli olarak her faza eklenen dirençler
ile modellenmiştir.
ġekil 4.1: Yükün ferrorezonans sönümündeki etkisinin incelenmesi için hazırlanan
devre modeli
50
Yükün etkisinin incelendiği bu kısımda ilk denemede dağıtım transformatörünün
sekonderdeki rezistif yükünün transformatörün anma gücüne olan oranı %9,7‟dir. Bu
yük altında sistemi ferrorezonansa sürükleyebilecek, normal dışı bir anahtarlama
sonucunda ulaşılan gerilim dalga şeklin Şekil 4.2‟de verilmiştir. Sistemin
ferrorezonansa sürüklendiği açıktır.
ġekil 4.2: Anma gücünün %9.7 boyutundaki rezistif yüklü güç transformatöründe
ferrorezonans
Devrede yük haricinde tüm parametreler aynı tutulur ve dağıtım transformatörünün
sekonderine bağlı dirençlerin büyüklüğü azaltılarak yük %11,4‟e çıkarıldığında
ferrorezonanstan korunulmaktadır. Bu sönüm, Şekil 4.3‟te görülebilir.
ġekil 4.3: Anma gücünün %11.4 boyutundaki rezistif yüklü güç transformatöründe
ferrorezonans
Grafikler, modeldeki 3 adet tek fazlı kesiciden A fazı üzerinde olanının açmaya
gitmesi üzerine oluşan ferrorezonans durumunun farklı yük değerleri için verdiği
51
cevapları göstermektedir. Çok büyük sayılmayacak direnç değerindeki azalma
sonucu az miktarda artan yük, aşırı gerilimin sönüme gitmesini sağlamıştır.
Bu modelde de tek fazlı kesicilerin kullanılmasının tek nedeni, hatalı anahtarlamayı
modelleyebilmektir.
4.3. Sistem Geriliminin Genliğinin Etkisi
Sistem geriliminin genliğinin büyümesi sistemin ferrorezonansa girme ihtimalini
arttırır [2]. Amerika Birleşik Devletleri orta gerilim sistemleri içerisinde bildirilmiş
ferrorezonans durumu sayısı 34.5kV ve 25kV sistemlerinde, 15kV sistemine göre
çok daha fazladır [12].
IEEE tarafından son revizyonu 2008 yılında yayımlanmış
olan, 3-fazlı dağıtım sistemlerinde transformatör bağlantıları için uygulama
kılavuzunda gerilim seviyesi olarak 15kV ve daha altının atandığı sistemlerin
pratikte ferrorezonanssız sistemler olarak bilindiği; ferrorezonans ihtimalin mutlaka
var olduğu ama daha yüksek gerilim seviyelerine oranla daha düşük olduğu
belirtilmiştir.Sistem geriliminin genliğinin büyümesi yalıtkan malzeme miktarının
artmasını, dolayısı ile sisteme ait kapasitif yapıların büyümesi sonucunu
doğuracaktır.
4.3.1 Sistem Geriliminin Genliğinin Ferrorezonans Üzerindeki Etkisinin
Benzetimler ile Ġncelenmesi
Şekil 4.1‟de verilen modeli bu kısımda da kullanabilmek amacı ile daha önce
değiştirilen
tek
parametre
olan
yük
sabitlenirken
YG/OG
indirici
güç
transformatörünün sekonder gerilimi ile oynanacaktır. İlk deneme OG seviyesinde
gerilimin 33kV olduğu ve deneme sonucunda ortaya çıkan aşırı gerilimin şeklinin
Şekil 4.4‟te üstte verildiği durumdur. İkinci deneme ise OG seviyesinde, gerilimin
15kV olarak seçilmesi ile yapılmıştır. İkinci denemenin sonucu ise Şekil 4.4‟te altta
verilmiştir.
Buna göre üstteki dalga şeklini veren, primer gerilim seviyesi faz arasında 33kV olan
durumda, modelin PSCAD‟te koşturulması ile yapılan çalışmada sistemde
ferrorezonans gözlenmiş ve faz-toprak geriliminin tepe değeri 1.74pu olmuştur. Aynı
çalışma ikinci gerilim seviyesi için tekrarlandığında ise ferrorezonanstan kaynaklı
olarak gerilim artışı 1.23pu seviyesindedir. Alttaki eğrinin de gerçekte bir
ferrorezonansı yansıttığının altını çizmekte fayda vardır. Anma gerilimi düzeyinin
52
15kV olduğu sistem için, faz-toprak geriliminin tepe değeri 12.25kV olmalıyken; bu
örnekte 15,28kV olarak okunmuştur. Bu bir ferrorezonans halidir ve sonucun gerilim
ile bağlantısının doğru incelenebilmesi için p.u. tabanına geçilmiş ve değerler
yukarıda verilmiştir.
ġekil 4.4: Sistem geriliminin genliğinin ferrorezonans olgusu üzerindeki etkisi
4.4. Hattın Yapısının Etkisi
Günün getirdiği ihtiyaçlara cevap olarak sistemlerde yapılan değişikler sonucunda
uzayan havai hatlar ya da kablo şebekenin kullanımı sistemin başlangıç
parametrelerini değiştirmektedir [12]. Değişecek en önemli parametre hat yapısından
kaynaklı olacak olan kapasitanstır. Havai hattın boyunun uzaması ya da kablo
şebekenin uzunluğunun artışı sığayı arttıracaktır. Artan sığanın ise ferrorezonans
ihtimalini arttıracağı kesin değildir. Olgunun yaşabilmesi için sistem kapasitansının
sistem yapısına bağlı olarak alt ve üst sınırı değişecek olan bir aralığa düşmesi
gerekmektedir [2]. Lineer olmayan yapıya bağlı olarak, artan kapasitans
ferrorezonansın oluşması ihtimalinin artacağı anlamına
gelmez ve lineer
ekstrapolasyonlara bağlı olarak elde edilen çalışma yönergeleri geçerli olmayabilir
[5]. Ancak, sığa artışı ferrorezonansın yaşanmasına imkan tanıyan kapasitans
değerlerini içeren zarfın içerisinde kalmak şartıyla artış göstermesi halinde,
çekirdeğin doymasını desteklemesi açısından oluşacak dalga şekillerinin fark
53
etmesine ve ferrorezonans tipinin değişmesine önemli etkide bulunacaktır [6]. Yine
ferrorezonansı sağlayacak aralık içerisinde artan kapasitans sistem cevabının daha
karmaşık bileşenler içermesine neden olacaktır.
4.4.1 Hattın Yapısının Ferrorezonans Üzerindeki Etkisinin Benzetimler ile
Ġncelenmesi
Bu kısımda hattın yapısının ferrorezonans üzerinde ne düzeyde etki olduğunu
araştırmak üzere daha önce Bölüm 3.2.1‟de verilmiş olan, PSCAD benzetimi için
kullanılan devre tekrardan ele alınacaktır. Şekil 4.5‟te bu devre yapısı
gözlemlenebilir. Devrenin sahip olduğu özellikler Bölüm 3.2.1‟de ayrıntılı olarak
verildiğinden, burada sadece devre üzerinde yapılan değişikliğe değinilecektir.
ġekil 4.5: Hat uzunluğunun etkisinin incelenmesi için kurulan ferrorezonans
devresi
Şekil 4.6‟da devrenin ilk hali koşturulan benzetimin sonucu verilmiştir. Bu sonucun
sağlandığı devrede T-Line modülü ile gösterilen iletim hattının uzunluğu 100km‟dir.
Hat boyunun etkisini objektif olarak incelemek amacı ile, verilen devrede yapılan tek
değişiklik hat boyunun 100km‟den 160km‟ye yükseltilmesi olmuştur. Şekil 4.7‟deki
sonuç, bir önceki sonucu yaratan olayın aynen tekrarının, daha uzun hat boyuna
sahip sistem üzerinde yapılması neticesinde elde edilmiştir.
Her iki dalga şekli de ferrorezonans olgusuna maruz kalındığını göstermektedir.
Ancak hat boyunun uzaması ile, ferrorezonans sonucunda ortaya çıkan aşırı gerilimin
değeri çok büyümüştür. Bu büyüme incelenirken, grafiklerden ilkinin gerilim
sınırlarının +400kV/-400kV arasında iken, ikincisinin sınırlarının +700kV/-700kV
arasında olduğuna dikkat edilmelidir. Ek olarak dalga şekli yapısı da değişmiş ve
sistem cevabının yapısı temel ferrorezonans durumundan çıkmış ve daha karmaşık
bir hal almıştır.
54
Konu başlığı altında sadece hat boyunun değişiminin irdelenmesinin akıl
karıştırmasına izin verilmemelidir. Çünkü, hat boyunun değişimi; hattan kaynaklı
toplam kapasitansın artması, hat iletkenlerinin boylarının uzamalarından kaynaklı
direnç artışı ve endüktansın büyümesi olarak yorumlanabilir. Bu durumda, kapasitans
artışı iletim hattının bir noktası ile toprak arasına kondansatör bağlanması; artan
direnç, iletim hattının boyu aynı kalması halinde kullanılan iletkenin kalınlığının
azalması ve endüktans değerindeki artış da, hattın yolu üzerindeki bazı noktaları
diğer iletim hatları ile paralel geçmesi olarak yorumlanabilir. Böylece değişen hat
yapısının ferrorezonans üzerinde etkili olduğu aşağıdaki benzetim sonuçlarının
incelenmesi ile gösterilebilir.
ġekil 4.6: Ferrorezonans sonucu faz-toprak arası terminal gerilimi
ġekil 4.7: Hat uzunluğunun artması ile değişen sistem cevabı
4.5 Transformatör Çekirdek Yapısının Etkisi
Magnetik doymanın en önemli belirleyicisi transformatör çekirdeğinin yapısıdır. 3
fazlı enerji iletim hattının beslediği transformatör yapısı, ancak 3 adet tek fazlı
transformatörden oluşuyorsa ya da cihaz 3 fazlı tripleks bir yapıya sahipse magnetik
55
kuplaj yok kabul edilebilir [5]. Bu durumda transformatörü besleyen kablo hattaki
her faza ait kablolar ekranlanmış ise hesaba sadece faz-toprak arası kapasitanslar
katılır. Çekirdek yapısı sıfır serisi akılarının sirküle edebilmesi için akı yollarına
sahip olup olmadıklarına ya da fazlar arası kaçak akının birbirlerinin etkileyip
etkilemediklerine göre transformatörün ısınmasının ve gürültü seviyesindeki artışın
altındaki asıl neden olan fiziksel zorlanmaların boyutlarına etki eder. Çekirdek yapısı
doyma karakteristiği belirleyeceği gibi; çekirdek kayıpları sıfır serisi akılarına
etkiyecek sönüm üzerinde etkilidir.
Herhangi bir ferrorezonans çalışmasının en
kirtik kısmı, transformatörün modellenmesidir [5]. Transformatör lineer olmayan
karaktere sahip birleşenler içerir [5]. Modellemenin doğruluğu, en çok magnetik
doymanın ve çekirdek kayıplarının doğru temsiline bağlıdır [5].
Özellikle Türkiye iletim ve dağıtım sistemleri dahilindeki tüm transformatörlerin 3
fazlı olması nedeniyle, transformatör çekirdeğinin modele 3 adet tek fazlı
transformatör çekirdeği olarak katılması ülkemiz enerji sistemi için yapılacak
çalışmalarda modellemenin en önemli parçalarından birinde büyük bir yanlışın
yapılmasına neden olur. Üç fazlı bir transformatörünün çekirdeğinin magnetik açıdan
üç adet tek fazlı transformatöre eşit olduğu doğru değildir [5]. Özellikle,
transformatör çekirdeklerinin geçici ya da dengesiz hallerdeki cevaplarının
incelendiği durumlarda, böyle bir kabul çalışmayı önemli hatalara sürükleyebilir [5].
Üç adet tek fazlı transformatör çekirdeğinin karakteristiğine benzer bir karakteristik
sağlayacak olan üç fazlı tek trasformatör çekirdeği tipi, üç fazın her birinin magnetik
olarak birbirinden izole olduğu tripleks çekirdektir [5]. Tripleks yapıda çekirdek
laminasyonunun nasıl olduğu önemli olmaksızın, sıfır kümesi akıları çekirdekte
sirküle edecek, tank ısınması problemi oluşmayacak ve normal, dengeli çalışma
koşulları altında, her fazdaki mıknatıslanma akımları birbirleri ile olan 120 derecelik
faz açısı farkı haricinde aynı olacaktır [5].
Diğer tüm çekirdek tipleri, fazlar arası direkt akı bağlantılarını çekirdek üzerinden
sağlarken; herhangi bir faza gerilim uygulanması halinde, diğer fazlarda da gerilim
endüklenecektir [5]. Ek olarak, çekirdek bacaklarındaki doymanın derecesi
çekirdekte akan akının nasıl bölüneceğini de belirlerken; her bir sargı tarafından
görülen relüktans, transformatör çekirdeğinin bacaklarındaki doymaya bağlı olarak
değişecek ve böylece uyarma akımları, dengeli durumlarda dahi fazdan faza farklılık
gösterecektir [5]. Şekil 4.8‟de tipik çekirdek yapılarının görselleştirilmesi mevcuttur.
56
ġekil 4.8. Tipik çekirdek yapıları, [5]‟ten uyarlanmıştır.
Çekirdek tipi transformatörler, üretim için en az çekirdek malzemesine ihtiyaç duyan
ve lamine sacların üst üste yığılması ile hazırlanan tiplerdir [5]. Dengesiz çalışmalar
sonucu meydana gelen ve çekirdekte sirküle edemeyen sıfır serisi akılar, kazana
kadar itilir ve kazanda Eddy akımlarının akmasına neden olarak, hasar doğurabilecek
ısınmaları ortaya çıkarır [5]. Sadece dengeli yüklerin olduğu sistemlerde kullanılması
ekonomik faydası ile tercih edilmelidir.
Kabuk (shell) tipi çekirdek sıfır serisi akılarının çekirdekte sirküle etmesine imkan
verecek akı yoluna sahiptir. Bu yapı dengesiz çalışma için çok daha uygundur [5].
Dört-bacaklı çekirdekler, çok yaygın kullanılmamakla beraber, sıfır serisi akılarının
akabilmesi için ek bir magnetik yola sahiptirler [5]. Bu tip çekirdek, çıkış fazlarının
benzer karakterlere sahip olmadığı tek çekirdek çeşididir [5].
57
Beş bacaklı-yığılı tip transformatör çekirdekleri de sıfır serisi akılarına sirküle etme
imkanı tanıyan magnetik yollara sahitir. 5 adet bacakyan ortada kaln üçü sargıları
taşıdığından dört bacaklılara oranla çok daha simetriktir [5].
5 bacaklı-üst üste sarılmış tip transformatör çekirdekleri dört eşmerkezli,
laminasyonlu çekirdeklerden oluşur ve sadece uyumlu fazların birbirleri ile bir
magnetik yol üzerinden bağlı olmalarını sağlayan eşsiz bir özelliği vardır [5].
Çekirdekler arasında hiç akı kaçağı olmadığı düşünülerek, dış taraftaki iki sargı
grupları arasında magnetik bağ yoktur ve sıfır serisi akılarının sirküle edebilmesi
için gerekli yola sahip olması nedeniyle tank ısınmasını minimize eder [5].
4.6 Transformatör Sargı ġekillerinin Etkisi
Tek kutuplu anahtarlamalar esnasında ferrorezonansın oluşup oluşmayacağı üzerinde
transformatör sargılarının bağlantı şekilleri önemli etkiye sahiptirler [2]. Verilen bir
sisteme ve işletme tarzına göre seçilecek transformatörün bağlantı şekli
ferrorezonans ihtimalini en aza indirmelidir [2]. Çizelge 1, ferrorezonansa
sürüklenme ihtimali düşük ya da olmayan bağlantıları gösterirken; Çizelge 2,
ferrorezonansa sürüklenme ihtimali düşük ya da olmayan bağlantıları gösterir.
Çizelge 4.1: Ferrorezonansa sürüklenme ihtimali düşük olan ya da olmayan
bağlantılar
58
Her ne kadar ferrorezonansa girme ihtimali düşük olan sargı tiplerinden de olsa eğer
transformatöre gelen hatta faz arası kapasitans kuplajı mevcutsa, Çizelge 1‟deki sargı
tiplerine sahip transformatörler de ferrorezonansa girebilir [2].
Çizelge 4.2: Ferrorezonansa sürüklenme ihtimali yüksek olan bağlantılar
59
4.6.1 Transformatör Sargı ġekillerinin Etkisinin Benzetimler ile Ġncelenmesi
Transformatör sargı şekillerinin ferrorezonans durumunun oluşmasında önemli
oranda
belirleyiciliğe
sahip
olduğunun
savunulduğu
yukarıdaki
görüşlerin
desteklenmesi amacıyla yürütülmek istenen PSCAD benzetimleri için, Şekil 4.9‟daki
devre modellenmiştir. Daha önceki kısımlarda, yükün ferrorezonans olayı üzerindeki
etkisinin incelenmesi amacıyla kurulmuş olan bu modelde, bu kısımdaki çalışma
konusunun objektif olarak incelenebilmesi için yük de dahil olmak üzere tüm
parametreler sabit tutulacak, sadece dağıtım transformatörünün sargılarının tipleri
değiştirilecektir. Bu fikirle yapılan çalışmaların ilkinde dağıtım transformatörüne ait
primer sargının bağlantısı üçgen iken sekonderinki topraklı yıldızdır. Bu durumda
koşturulan simülasyon sonucunda elde edilen sistem cevabı, ferrorezonansı işaret
etmekte ve önemli oranda aşırı gerilimler doğurmaktadır. Ferrorezonansa yatkın bir
bağlantı yapısına sahip transformatörün bulunduğu sistemde, yaşanılan uygunsuz
anahtarlama sonucunda meydana gelen ferrorezonans durumu Şekil 4.10‟da verilen
dalga şekli ve genliğine sahip aşırı gerilimlere neden olmakta iken, sadece bağlantı
şeklinin ferrorezonansa daha az yatkın olan tiplerden biri olarak değiştirilmesi ile
oluşan devrenin uygunsuz anahtarlama ardından verdiği cevap Şekil 4.11‟de
verilmiştir.
ġekil 4.9: Transformatör bağlantı şekillerinin ferrorezonans üzerindeki etkisini
gözlemleyebilmek için kurulan model
60
ġekil 4.10: Transformatör bağlantı şekli üçgen/topraklı yıldız iken uygunsuz
anahtarlama sonucu terminal gerilimi
ġekil 4.11: Transformatör bağlantı şekli topraklı yıldız/topraklı yıldız iken
uygunsuz anahtarlama sonucu terminal gerilimi
Açıkça görülmektedir ki, eğer sistem ferrorezonansa sürüklenme açısından başlatıcı
faktör olabilecek bir olayın yanı sıra, kapasitif elemanlar ile doyabilen çekirdeğe
sahip endüktansları ve düşük yükü bir arada barındırıyorsa; transformatör bağlantı
şekli ferrorezonansın oluşup oluşmaması konusunda belirleyici olur.
Yukarıda bahsi geçen diğer bir konu ise, faz arası kapasitansının yüksek olması
halinde ferrorezonanstan uzak olduğu düşünülen yapıların dahi ferrorezonansa
sürüklenebileceği
olmuştur.
transformatörünün
sargı
şekli
Şekil
4.9‟daki
topraklı
devre
yapısında
yıldız/topraklı-yıldız
olarak
dağıtım
seçilip,
transformatörü besleyen hattaki faz arası kapasitans da arttırılırsa, sistemin
ferrorezonansa sürüklenebileceği Şekil 4.12 ve Şekil 4.13 ile gösterilmiştir.
61
ġekil 4.12: Aşırı hale getirilen faz arası kapasitansı ile Çizelge 4.1‟e uygun
bağlantılı transformatörde ferrorezonans/ faz-toprak gerilimi
ġekil 4.13: Aşırı hale getirilen faz arası kapasitansı ile Çizelge 4.2‟ye uygun
bağlantılı transformatörde ferrorezonans/ faz-faz gerilimi
Sargı şekli, normalin üzerine çıkarılan hat kapasitansı neticesinde ferrorezonansa
girilmesini engelleyememiş olsa da oluşacak aşırı gerilimlerin sınırlanmasında açıkça
faydalı olmuştur. Çünkü, Şekil 4.12 ya da Şekil 4.13‟teki gerilim şekillerine ait
değerler Şekil 4.10‟dakilerin çok altında kalmaktadır.
4.7. Transformatör Boyutunun Etkisi
Belirli bir gerilim seviyesinde ve çevirme oranında olan transformatörler arasında
çekirdek yapısı ve sargı tipi de aynı tutulduğu halde karşılaştırma yapılırsa anma
gücü daha yüksek olan güç transformatörünün ferrorezonansa olan yatkınlığı, gücü
düşük olana oranla belirgin şekilde azdır. Transformatör anma görünür gücünün
62
artması ile bu transformatörün bulunduğu sistem parçasının ferrorezonansa girme
ihtimali düşer [2].
4.7.1. Transformatör Boyutundaki DeğiĢikliğin Ferrorezonans Üzerindeki
Etkisinin Benzetimler Ġle Ġncelenmesi
Şekil 4.14‟te verilen devre daha önce Bölüm 2.6‟da ayrıntılı olarak tanıtılan devrenin
sadece dağıtım transformatörünün gücü ve yine dağıtım transformatörünün
sekonderindeki yük ile oynandığı ve geri kalan tüm özelliklerinin aynen korunduğu
halidir.
Bu noktada, transformatör gücü ile ilişkilendirilecek çalışmada neden yükün de
değiştiğini açıklamakta fayda vardır. Daha önceki kısımlarda yükün ferrorezonans
durumu üzerindeki etkisinden bahsedilmişti. Bu bahis yapılırken transformatör
sekonderindeki yükün rezistif bileşeninin transformatörün anma gücüne olan
oranının önemi vurgulanmıştı. Yüke karşı ferrorezonans olgusunun sahip olduğu
hassasiyetten ötürü, çalışmayı objektif olarak yapabilmek adına rezistif yük
bileşeninin değişen transformatör gücüne oranını sabit tutabilmek adına yük de
değiştirilecektir.
Devre üzerinde koşturulacak ilk benzetimde dağıtım transformatörünün anma gücü
1600kVA‟dır ve sekonder tarafta faz başına 1Ω ile %10‟luk dengeli yük
sağlanmıştır. Bu durumda meydana gelen sağlıksız anahtarlamaya sistemin verdiği
cevap şekil 4.15‟te görülebilir.
Aynı devre üzerinde, dağıtım transformatörü 400kVA‟ya çekilerek ve sekonderdeki
dengeli rezistif yükü sağlayacak faz başına düşen direnç değeri 4Ω‟a çıkarılırsa,
%10‟luk rezistif yüklenme sağlanmış olarak ikinci benzetim koşturulmuş ve sonuç
Şekil 4.16‟da verilmiştir.
63
ġekil 4.14: Transformatör gücünün ferrorezonans olayına olayı üzerindeki etkisini
incelemek amaçlı devre
ġekil 4.15: Transformatör gücü 1600kVA iken uygunsuz anahtarlama sonucu
terminal gerilimi
ġekil 4.16: Transformatör gücü 400kVA iken uygunsuz anahtarlama sonucu terminal
gerilimi
64
4.8. Kesici Yapısının Etkisi
Günümüzün yüksek gerilim kesicilerinin sahip olduğu kapasitif sığaları, 1950 ile
1980 arasında üretilen kesicilere oranla 2 ile 50 kat arasında değişen büyüklüklere
ulaşmıştır [9]. Kesme ortamlarının geliştirilmesi ile çoklu kesme çemberlerine olan
ihtiyaç azalmıştır [10]. Örneğin 230kV sisteminde hava patlamalı kesiciler 4 ile 6
çembere ihtiyaç duyarken; az yağlı kesiciler 2 ile 4; SF6 kesiciler ise 2 adet çembere
ihtiyaç duymaktadır [10]. Bir hava patlamalı kesici için her bir kesme çemberine
paralel olarak eklenen kondansatörlerin değeri 30 ile 800pF arasında iken; az yağlı
kesicilerde 800 ile 1300pF; SF6 kesicilerde 1500 ile 1600pF arasındadır [10].
Ferrorezonans olayı hakkında çalışma boyunca ortaya konan önemli özelliklerden
biri ferrorezonansın belirli bir sistemde meydana gelmesi için, sitemdeki toplam
kapasitans değerinin sistemin kendine has özellikleri tarafından belirlenen, alt ve üst
sınırlara sahip olan bir zarfta kalması gerekmektedir. Sistem dahilindeki kesicilere ait
derecelendirme kondansatörlerinin sığaları da toplam kapasitansa eklenecektir.
Ferrorezonansın oluşmayacağı bir değere denk gelinmesi halinde, kesici kapasitansı
tek başına, ferrorezonansı başlatabilmek için yeterli olmayacaktır. Ancak, artan
derecelendirme kapasitanslarından ötürü ferrorezonansa girilmesine neden olan sığa
değerlerine ait zarfın alt sınırı geçmişe oranla çok daha kolay aşılabilmektedir.
4.8.1 Kesici Yapısının Ferrorezonans Üzerindeki Etkisinin Benzetimler ile
Ġncelenmesi
Kesici
yapısının
ferrorezonans
olayının
yaşanması
üzerindeki
etkilerinin
incelemesini modellemek için Şekil 3.2‟de verilen model dahilindeki kesici
kademelendirme kapasitansının değerleri ile oynanarak aşağıdaki karşılaştırma
sağlanmıştır. Buna göre Şekil 4.17‟de kademelendirme kondansatörünün değeri
0.012μF iken, Şekil 4.18‟de ise bahis konusu sığa değerinin 0.010 μF iken elde
edilen benzetim sonuçlarını göstermektedir. Derecelendirme kapasitansının artışı ile
ferrorezonans sonucunda değişikliğin olduğu açıktır. Ancak, yukarıda da belirtildiği
gibi; bu artış sistemi ferrorezonansa sürükleyebilecek kapasitanslara ait üst değerin
aşılmasını sağlarsa, ferrorezonans yaşanmayacaktır.
65
ġekil 4.17: Derecelendirme kapasitansı 0.012μF iken ferrorezonans
ġekil 4.18: Derecelendirme kapasitansı 0.010μF iken ferrorezonans
4.9 DüĢük Kayıplı Transformatörlerin Etkisi
Gittikçe artan enerji tüketimine karşın çevrenin korunmasına duyulan ihtiyaçtaki artış
ve ülkelerin ekonomik yapılarının oluşturduğu zorlayıcı koşullar nedeni ile elektrik
enerjisinin üretim, iletim, dağıtım ve tüketim kademelerinin hepsinde verimliliğinin
arttırılması ve artışın sürekli bir akım halini alması zorunlu olmuştur. Bu trendin bir
neticesi olarak düşük kayıplı transformatörlerin kullanımı gittikçe yaygınlaşmaktadır.
Pek çok ülkenin elektrik ve dağıtım şebekelerini yöneten şirketler, satın aldıkları yeni
transformatörlerin üretim sonundaki kabul testlerinde istenilen verim seviyesini
66
yakalayamaması
halinde
siparişlerin
iptallerine
kadar
giden
kararlılıkla
davranmaktadır. Son dönemde buna benzer bir durum TEİAŞ ile büyük üreticilerden
biri arasında yaşanan sıkıntılı zamanlara neden olmuştur.
Verim düzeyinin yükseltilmesi eğiliminin yanı sıra, teknolojik ilerlemenin bir diğer
getirisi
de
yüksek
verimli
transformatörlerin
sahip
oldukları
kapasitans
değerlerindeki artıştır [5]. Düşük kayıplı transformatörlerin, verim artışlarının
sağlanması amacıyla yapılan geliştirmeler sonucu bu transformatörlerin sürekli
kayıplarını oluşturan bakır ve çekirdek kayıplarındaki düşüşlerdir. Bu nedenle
yüksek verimli transformatörlerin ferrorezonans açısından bakıldığında sistem
sığasındaki artışa katkıda bulunmalarının yanı sıra var olan diğer bir önemli etkileri
de olgunun yaşanması halinde sönüm etkisi yaratacak sekonder yüke, düşük kayıpları
nedeniyle katkı sağlayamamaya başlamalarıdır [5].
4.10 Gerilim Ölçü Transformatörlerinin ve Diğer Cihazların Etkisi
İletim ve dağıtım sistemlerinde sisteme dahil olan cihazların kapasiteleri de sistem
toplam kapasitansına etki eder. Özellikle kullanımı yaygınlaşmakta olan kapasitif
kuplajlı gerilim ölçü transformatörleri sistemde sığa artışına neden olmaktadır. Daha
önce de bahsedildiği gibi ferrorezonansın yaşanmasına neden olacak kapasite
değerleri sistem yapısına bağlı olan bir alt eğri ile bir üst eğri arasında kalan bir
bölgede yer alır. Çalışma süresince sistemin anlık yapısına göre bu alt ve üst sınırlar,
eğriler üzerinde hareket edecektir. Eğer yükselen kapasitans değeri maksimum
eğrisinin üzerine çıkarsa ferrorezonans beklenmeyecektir. Ancak; bu sınırların dışına
çıkılamıyorsa artan kapasitif etki, genelde, ferrorezonans halinde sıfır serisi üzerinde
taşınacak enerjinin artışı demek olacaktır. Bu da bazı hassas cihazların alabileceği
hasarı arttırabilecektir. Ek olarak sınırlar dahilinde kalarak artan sığa sistem
cevabının karmaşıklığını da arttıracaktır. Bu duruma örnek daha önceki kısımlarda
verilmiştir. İlerleyen kısımlarda değinilecek dallanma grafikleri ile de sistem
sığasının ferrorezonansın oluşmasına neden olabileceği değerlerini içeren bölgenin
sınırlarını oluşturan eğrilere değinilecektir.
67
4.11 Sistemin Kısa Devre Gücünün Büyüklüğünün Etkisi ve Bu Etkinin
Benzetimler ile Modellenmesi
Sistemin kısa devre gücü arttıkça, ferrorezonansa girme ihtimali düşer. Şekil 4.14‟te
verilmiş olan sistemde, daha önce başka bölümlerde verilen benzetimlerden farklı
olarak, gerilim ölçüm noktası 154/34.5kV transformatörünün yüksek gerilim
terminali olarak değiştirilmiştir. Sistemin 154kV seviyesinden beslenen yüklerinin
bahis konusu durumda devre dışı oldukları varsayılsın. Devre bu varsayımla beraber
Şekil 4.19‟daki halini alır.
ġekil 4.19. Sistemin anma kısa devre gücünün artışı ve azalışı ile ferrorezonansın
sonucunun değişmesini incelemek amacıyla revize edilmiş devre
Şekil 4.20‟de ise, a, b ve c grafikleri sırası ile sistemin arttırılmış kısa devre gücü,
sabit tutulmuş kısa devre gücü ve azaltılmış kısa devre gücünü göstermektedir.
Anma kısa devre gücünde +%5, ±%0 ve -%5 boyutlarında küçük oynamalar
yapılmıştır. Buna rağmen aşağıdaki şekillerde aşırı gerilimin boyutunun, sisteme ait
anma kısa devre gücünün artışı ile azaldığı aşikardır.
68
a.
b.
c.
ġekil 4.20. a) arttırılmış, b) sabit tutulmuş, c) azaltılmış anma kısa devre gücü ile
yapılan simülasyonların sonuçları
69
70
5. FERROREZONANSIN ÖNGÖRÜLEBĠLMESĠ
5.1 Amaç
Bu bölüme çalışmada yer verilmesindeki amaç, ferrorezonansa karşı önlem
alabilmenin en iyi yolunun, sistem için olgunun yaşanması riskinin hangi haller için
var olduğunu bilmek olduğuna olan inançtır. Bu nedenle sistemin ferrorezonans
tehlikesine karşı çok iyi analizlerinin yapılması gerekmektedir. Bu bölümde,
sistemler için riskli olabilecek parametre aralıklarının hesaplanmasında kullanılan
yöntemlere, avantaj ve dezavantajlarına değinilecektir. Dallanma grafiklerinin
yorumlanması konusunda bir örnek üzerinde çalışılacak ve dallanma grafikleri ya da
dallanma çizgileri gibi araçların sistem yönetimi esnasında
ne kadar değerli
olabileceği yorumlanacaktır.
5.2 Ferrorezonansın Öngörülebilmesi için Kullanılabilecek Yöntemler
Sistemin yönetimi ile görevli mühendisler için ferrorezonans konusunda
olmaları
gereken
en
önemli
veri,
hangi
sınırlar
dahilinde
sahip
sistemlerini
ferrorezonanstan koruyabilecekleridir. İdeal çözüm, sistemin normal ve normal dışı
çalışma anlarında tüm konfigürasyonları için ve gelecekte sistemde yapılabilecek
tüm modifikasyonlar için risk hesabını yaparak, bir güvenlik marjının sağlanabilmesi
ve karşı önlemler alınabilmesidir [4]. Güvenilir ve inanılır bir çözüm, çalışılacak
ferrorezonans tiplerine uygun sayısal yöntemlerin çalışmaya katılabilmesi ile sağlanır
[4]. EMTP ve benzeri simülasyon programları, tanımlanmış bir sistemin
ferrorezonans olgusuna sahne olacağı parametre aralıklarını vermeleri açısından
yeterli kesinliğe sahip değildirler [5]. Bu kesinlik eksikliğinin temel nedeni ise
transformatör modellemesindeki yetersizliktir [5].
Diğer bir çalışma ise analog benzetim yöntemidir. Ancak, bu sistemin küçük bir
benzerini kurmak anlamına gelen çalışma metodu, sistem parametrelerinin
boyutlarının orantısal olarak küçültülmüş olması nedeniyle ferrorezonans için uygun
71
değildir. Çünkü, çok karmaşık bir enerji sistemi olayı olan ferrorezonansın sistem
parametrelerine ve sistem başlangıç durumuna karşı aşırı hassastır [4]. Bu hassasiyet
nedeniyle orantısal olarak parametrelerin boyutlarının küçültülmesi normalde
meydana gelecek sistem cevabının da orantısal olarak alınmasını sağlayamayacaktır.
Analog simülasyonun avantajı gerçek zamanlı sonuç alınabilmesi iken; dezavantajı
gerçek olayı yeterli bir hassasiyet ile modelleme imkanının yokluğudur [4].
Zaman tanım kümeli olan bir sayısal benzetim ile olgunun geçici olay kısmı
incelenebilir; ancak, ferrorezonans olgusu tarafından başlangıç koşullarına karşı
gösterilen aşırı hassasiyet nedeni ile simülasyonların her başlangıç koşulu için tekrar
tekrar yapılması gerekmektedir [4]. Bu durumun sağlanabilmesi ise pek gerçekçi
değildir.
Görece olarak pek çok enerji sistemi olayına oranla uzun olan geçici karakteristiği ile
ferrorezonans olgusuna ait geçici ve sürekli zaman cevaplarını ayırmak pek kolay
değildir. Sayısal yöntemler kullanılarak yapılacak hesaplamalar sonucunda ulaşılacak
güvenli çalışma bölgelerinin bulunabilmesi için, geçici olaydan kaynaklı verilerin
temizlenmesi gerekmektedir [4]. Sürekli halin incelenmesinin gerekliliği, geçici
etkilerin her hangi tehlikeli bir durum içermeyeceği anlamına kesinlikle gelmez [5].
Sistemin ferrorezonansa girdiği bazı durumlara aşırı gerilim ve aşırı akım değerleri
çok kısa sürede büyük hasar yaratabilecek düzeylere ulaşabilir [5]. Ancak, başlangıç
koşullarına karşı olan aşırı hassasiyet olgunun geçici olan kısmı için hesaplamaların
yapılmasını pek anlamlı kılmayacaktır. Yine de olgunun geçici kısmının varlığı göz
ardı edilmemelidir.
5.3 Dallanma Grafiklerinin ve Dallanma Çizgilerinin Elde Edilmesi ve Yorumu
Kullanılacak matematiksel yöntemler ile ulaşılmak istenenler, sistem için dallanma
grafiklerinin elde edilebilmesidir. Bu eğriler, sistemin ferrorezonansa girme
ihtimalinin var olduğu çalışma noktalarının tespit edildiği ve belirlenecek güvenlik
marjları ile sistemin güvenli çalışmasının sağlanması için faydalanılabilecek
grafiksel çıkarımlardır. Ferracci tarafından
bu karmaşık olguya ait diferansiyel
denklem gruplarının frekans tanım bölgesinde belirli bir yaklaşıklıkla çözülmesi için
Galerkine Metodu tanımlanırken , zaman tanım kümesinde çözüm için Poincaré
Haritası Sabit Nokta Yöntemi işaret edilmiş, ve dallanma (bifurcation) grafiklerine
ulaşabilmek için Rahatsızlık Metodu ve Sürdürme Yöntemi önerilmiştir [4].
72
Iravani ve ekip arkadaşları çalışmalarında,
bir ferrorezonans devresinin
modellenmesinde en önemli kısmın transformatörün doğru modellenebilmesi
olduğunu belirtmiş ve transformatör modelinin sayısal hesap yöntemlerine
aktarılabilmesi için Cherry tarafından 1949‟da oluşturulup, 1953 yılında Slemon
tarafından geliştirilen Düalite Dönüşümü‟nü tanıtmışlardır [5]. Düalite Dönüşümü
sonucunda magnetik devre, elektrik devresine benzetilmiş bir hal alır. Böylece
dallanma grafiklerine geçilebilme imkanı doğar. İteratif proses ile parametrenin
(örneğin gerilim kaynağının genliği) bir sistem (enerji sistemi gibi) cevabını
(transformatör çekirdeğindeki akı miktarı gibi) tanımlayan denklemlerin çözümleri
üzerindeki etkisinin incelenmesini sağlayan çözüm eğrisindeki her nokta, bilinen bir
çözümden hareketle adım adım hesaplanır [4]. Örneğin seçilen parametrenin E0
değeri için bilinen bir x0 çözüme başlanır ve komşu çözüm olan x1, x0 ve E1
parametrelerinin birlikte çözülmesi ile elde edilir [4]. Sonuç olarak adım adım ortaya
çıkan eğri, bir dallanma (bifurcation) grafiğidir. Aşağıda dallanma grafiği örneği
verilmiştir.
Bu örnek Ferraci tarafından yayımlanmış çalışmada dallanma
grafiklerinin örneklenmesinde kullanılmıştır [4].
ġekil 5.1: Dallanma grafiği örneği, [4]‟ten uyarlanmıştır.
Bir dallanma grafiği örneği içeren Şekil 5.1, bir gerilim ölçü transformatörünün
dahil olduğu tipik bir ferrorezonans devresine aittir ve farklı değerler alan R2 direnci
transformatörün sekonderine bağlı yükü göstermektedir [4]. Bu haliyle pek çok
farklı bilim dalında kullanılan, çok çeşitli dallanma grafiği tiplerinden sadece birine
örnek olan bu çizim, ferrorezonans hakkında daha önceki kısımlarda anlatılanlar ile
paralellik içindedir. Buna göre sekonder kısımdaki direnci azalarak yükün
büyütülmesi ile R2 = Rb eğrisi elde edilir ve bu eğride yaşanacak zıplama sonucunda
ferrorezonans durumuna geçmek için gerekecek kaynak gerilimi seviyesi
73
yükselecektir. Yani ferrorezonansa girme ihtimali düşecektir.
bölümlerde
değinilen
yük
etkisi
ve
zıplama
olgusu
Daha önceki
özelliklerinin
de
gözlemlenebildiği ve sistemi kontrol eden mühendislere önemli bilgiler sunabilecek
olan bu grafikler sistemin diğer parametreleri için de oluşturulabilir. İteratif bir
çalışma soncunda bulunacak çalışma noktalarından oluşan eğri takımının sınırları
göz
önünde
bulundurularak
sistem
yöneticileri,
kontrol
ettikleri
sistemin
ferrorezonansa girmesini karşın önlem alabilirler.
Dallanma grafiklerinin yukarıda bahsedildiği şekilde kullanım imkanı verilen örneğe
dönülerek incelenebilir. Buna göre, verilmiş devre parametreleri ( ve R2‟nin Ra‟ya
eşit olduğu özel halde) Şekil 5.1‟de görülebilir ki; E parametresine ait büyüklük E1
değerinin altında kaldığı sürece bir temel frekans ferrorezonansının; sürekli hal
şartlarının altında yaşanması ihtimali yoktur [4].
Sistem yöneticileri için çok önemli bir donanım sağlayan bu eğrilerin doğru olarak
temin edilebilmesi için en hayati gereksinim doğru modellemedir. Bir ferrorezonans
çalışması için modellemesinin doğru olup olmaması ile en çok etki yaratan sistem
bileşeni transformatördür [5]. Transformatör, ferrorezonansın oluşabilmesi için gerek
koşullardan biri olan, lineer olmayan endüktansın varlığını sağlayan bileşendir.
Sistemdeki transformatörün doğru olarak hesaplara yansıtılabilmesi için üreticisinden
alınacak bilgiler önemlidir. Ancak, transformatör üreticilerinden elde edilecek
fabrika test bilgileri, çekirdek parametrelerinin elde edilebilmesi için genellikle
yeterli olmaz [5]. Yeterliliğin sağlanabilmesi için; üretici tarafından yapılan açık
devre testlerinde tipik olarak seçilen akı yoğunluğu olan, 0.8-1.14pu aralığındaki
değerler yerine 0.2-1.3(ya da daha üstü) pu aralığındaki değerler ile yapılmalıdır [5].
Ek olarak da gerilim değerleri gerek simülasyonlar gerekse tahminler sonucunda
uaşılan en yüksek seviyeye denk düşecek şekilde tayin edilmelidir [5]. Yeni bir
transformatör için bu verilerin sağlanabilmesi, sistem için belirlenecek güvenli
çalışma koşullarının doğru olmasını imkanlı kılacaktır.
Doğru modelleme ve itinalı çalışmalar ile hazırlanacak dallanma grafikleri sayesinde
sistemi ferrorezonanstan uzak tutacak kapasitans değerleri ya da diğer bir değişle
sistemi ferrorezonansa sürükleme ihtimali olan kapasitans sınırları saptanabilir.
Belirlenen bir güvenlik marjı ile bu tehlikeli değerleri içeren zarf genişletilerek
ulaşılacak sonuç olan yeni grafik, sistem üzerinde çalışmakta olan mühendislerin
sistemin çalışmasını kontrol edişlerinde kolaylık sağlayacaktır. Yeterli marja sahip
74
bir dallanma eğrisini kullanan sistem kontrolörleri sisteme eklenecek hat ya da
cihazların
kapasitansları
nedeniyle
tehlikeli
değerleri
içeren
zarfa
girilip
girilmeyeceğini bilebilir, böylece önlem alabilir ya da yatırımı farklı bir yöne
aktarabilir.
Temel ferrorezonans hali için hazırlanan bu eğrilerin kullanım kolaylığını arttırmak
amacıyla dallanma çizgilerine geçilebilir. Şekil 5.1‟deki dallanma grafiğinden Şekil
5.2‟deki dallanma çizgilerine geçilmesi ile anlaşılması daha kolay bir eğri takımı
elde edilebilir. Şekil 5.2‟deki dallanma grafikleri yorumlandığında; tüm enerji
sistemi çalışma koşulları içerisinde, eğer gerilim kaynağının E genliği, En değerinden
düşükse, R2 direnç değeri genliğinin Rn değerinden düşük olması bir temel-frekans
ferrorezonansının yaşanmayacağını garanti eder [4].
ġekil 5.2. Dallanma çizgileri örneği, [4]‟ten uyarlanmıştır.
Alt-harmonik ferrorezonans tipi için çıkarımı yapılacak dallanma grafikerlinde ise,
sistemin sürüklenme ihtimalinin var olduğu ferrorezonans tipinin alt-harmonik tipi
olduğu, grafikte belirlenen noktaların kapalı bir eğri oluşturmaya başlaması ile de
anlaşılabilir. Bu eğrinin oluşması sırasındaki hesaplardaki parametrelere rahatsız
edici bir değişiklik yapılırsa dallanma grafiği temel durumdaki eğri yapısına benzer
bir hal almaya başlar. Aynı durum tersi için de geçerlidir.
Belirli bir sistem için elde edilecek dallanma grafikleri sistem parametrelerinde
sapmaların olabileceğinin göz önüne alınması ile güvenlik marjları temin edilerek
değerlendirilmelidir [4].
75
5.4 Sistemin Geçici Hal Cevabının Ġncelenmesi
Gerek [4], gerekse de [5] dahilinde sistem sürekli hal cevabının bulunabilmesi için
yöntemler verilmiştir. Yöntemler farklıdır; ancak, ferrorezonans hali için güvenli ve
riskli çalışma bölgelerinin tespitini amaçlamaktadırlar. Diğer bir ortak özellikleri ise
sürekli hal için risk analizinin yapılmasıdır.
Sistemin geçici hal cevabı için risk analizi ise dijital benzetim-simülasyonprogramları aracılığı ile yapılabilmektedir [4]. Ferrorezonans olgusunun geçici hali
pek çok farklı olguya oranla uzun sürelidir ve bu uzun süre içerisinde oluşan aşırı
gerilim ve akımlar sistemde sorunlar yaratabilir. Matematiksel çalışmaların sürekli
hal cevabı için sağlanıyor olması geçici halin tehlikesiz olduğu sonucunu kesinlikle
doğurmamalıdır [5].
Geçmiş yıllardaki çabalar, transformatörlerin eşdeğer devrelerinin geliştirilmesine ve
devre geçici olayları analiz programları-EMTP gibi- üzerinde simülasyonların
yapılmasına odaklanıldığı gözlemlenir [5]. Bu programlar, trapezoidal gibi iyi
derecede güvenilir sayısal entegrasyon yöntemleri kullansalar da bir simülasyonun
sonuçlarının doğru olabilmesi için temel olarak modellemenin doğru olarak
yapılması
ile sağlanabilir (ek olarak eğer çalışılacak konu ferrorezonans ise
başlangıç koşulları da hesaba katılmalıdır) [5]. Zaman tanım kümesindeki sayısal
benzetimlerin aşağıda ifade edilenler gibi göz ardı edilemez avantajları olduğunu
unutulmamalıdır [4].
-
Verilen bir sistem konfigürasyonu ve sayısal parametre büyüklükleri için
başka bir metot kullanılarak ulaşılan sonuçların sağlanmasında kullanışlıdır
[4].
-
Enerji sistemi bileşenlerinin iyi modellenmelerine dayanarak ilgili gerilim ve
akım dalga şekillerini ayrıntılı olarak verir [4].
76
6. FERROREZONANSIN ENGELLENEBĠLMESĠ ĠÇĠN PRATĠK ÇÖZÜM
VE ÖNERĠLER
6.1 Amaç
Çalışma kapsamında ferrorezonansın oluşabileceği sistemlerin sahip olması gereken
özellikler olarak sayılan tüm hususlar, günümüz enerji iletim ve dağıtım sistemleri
tarafından karşılanabilir. Bu nedenle, ferrorezonansın yaşanabileceği sistem yapısı
sayısı sınırsız gibidir. Ancak, bazı önlemler alınabilir. Bu önlemlerin yeterli şekilde
alınabildiği sistemler, uzun süreler boyunca, ferrorezonans olgusu yaşamaksızın
çalışmalarını sürdürebileceklerdir. Bu bölümün amacı sistemleri ve sistem
dahilindeki cihazları ferrorezonansa karşı koruyabilmek adına bazı öneriler
sıralanmıştır. Ek olarak, daha önce verilen örnekler için uygulanan çözüm fikirlerinin
tanıtılması ve yapılan öneriler ile paralelliklerinin tartışılması hedeflenmiştir.
6.2 Anma Gücünün %10’undan Daha Yüksek Değerde Aktif Güç Dağıtımı
Yapmayan Transformatörlerin Kullanılmasının Engellenmesi
Sekonder yükün sürekli var olabilmesini sağlayabilmek açısından, anma gücünün
%10‟undan daha düşük değere sahip rezistif yükler ile yüklenmiş transformatörlerin
çalıştırılması engellenmelidir [4]. Güç transformatörlerinin ferrorezonanstan uzak
tutulabilmesi için en az %10‟luk saf rezistif güç gereksinimi olan yük ile yüklenmiş
olmaları gerekmektedir [2]. Düşük yük özellikle halka şebeke çalışan orta gerilim
sistemlerinde ya
da enterkonnekte çalışan yüksek gerilim sisteminde başka
transformatörlere paylaştırılmalı ve çok düşük yüklenmiş transformatörlerin
çalışması engellenmelidir.
Bu önerinin doğruluğuna dair sağlama iki gerçek örnekle verilebilir. Bunlardan ilki,
Kanada‟da yaşanmış olan ve daha önceki sayfalarda bahsi geçmiş olan ototransformatör örneğidir. Ontario Hydro Sistemi oldukça uzun mesafeler boyunca
birbirlerine paralel uzanan yüksek gerilim hatlarının karşılıklı etkileşimleri nedeniyle
77
oldukça ilginç bir yapıdır. Paralel uzanan hatlardan birindeki anahtarlama sonucunda,
kusursuz olarak üç faza da komuta edilmiş olabilmesine rağmen, diğer paralel
hatlarla olan karşılıklı kapasitif kuplaj kesme sonucunda kaçınılmaz olarak oluşan
toparlanma gerilimi seviyesini çok yükseltmiştir. Öyle ki, ulaşılan toparlanma
gerilimi seviyesi, normalde aynı hattın yalnız başına uzanması durumunda ancak ve
ancak hat üzerine eklenmiş önemli boyutta kondansatör gruplarının varlığı ile
sağlanabilir büyüklüktedir. Bu aşırı gerilimler, kesicinin söndürme çemberlerini
başarısızlığa uğratmış ve enerji iletiminin üç fazında da istenilen kesme işleminin
yapılabilmesine imkan tanımamıştır. Sonuç olarak oto-transformatör ferrorezonansa
sürüklenmiştir. Daha sonra, geleceğe dair projeksiyonlar da yapılarak, yapılan
çalışmalar sonucunda bahis konusu hattın en azından sürekli olarak beslemek üzere
266kW/faz yükü ile yüklenmesi gerekliliği sonucuna ulaşılmıştır. Yükün aktif yük
olarak tanımlandığına dikkat edilmelidir.
Diğer örnek için seçilen durum ise Dorsey Yüksek Gerilim Çevirici İstasyonu‟nda,
servis transformatörünün ferrorezonansa sürüklenmesi sonucunda sistemde oluşan
hasarların tekrarlanmaması için servis transformatörlerinin sekonder çıkışlarına
yerleştirilen 200Ω değerindeki sürekli rezistif yüklerdir. Şekil 6.1, Dorsey
İstasyonunda yaşanan ferrorezonans olgusunun, ayrıntılı bir modelleme sonucunda
benzetiminin yapılması ile elde edilen eğrilerdir. Şekil 6.2 ise, 200 Ω değerindeki
sürekli dirençlerin servis transformatörlerinin sekonderlerine bağlıyken yapılan
açtırma testi sonuçlarını ve bu durumda sürekli yükün sönüme olan katkısını
göstermektedir [10].
ġekil 6.1. Dorsey İstasyonu‟na ait ayrıntılı model ile koşturulan simülasyonun
sonucu, sekonderde sabit yük yok iken
78
ġekil 6.2. Dorsey İstasyonu‟na ait ayrıntılı model ile koşturulan simülasyonun
sonucu, sekonderde sabit yük var iken
Dorsey İstasyonu‟nda bulunan bu çözümün sistem yöneticileri tarafından ilk başta,
sürekli enerji kaybı nedeni ile hoş karşılanmamıştır [10]. Her hangi bir işe yaramadan
enerji harcayan bu dirençlerin sisteme sadece arıza anında alınması fikri ise 1995
yılında var olan anahtarlama düzenlerine yeteri kadar güven duyulamaması nedeni
ile o dönemde gündemden düşmüştür[10]. Anahtarlama cihazının sistemde her hangi
bir nedenle oluşan aşırı gerilimler sistemde tespit edilir edilmez kapamaya
gidemeyebileceği korkusu 1995‟de dirençlerin direkt olarak bağlanmasına neden
olurken 2003 yılında yapılan büyük bütçeli yatırımda daha önce imkan olmayan
anahtarlama düzeni sisteme eklenmiştir [10]. Dirençlerin devreye girmesinin bu
kadar önemsenmesi yukarıda yapılan önermeyi destekler. Resim 6.1, örnek olayla
ilgili önlem olarak Dorsey İstasyonu‟ndaki servis transformatörlerinin sekonderine
eklenen direnç gruplarını göstermektedir. Servis transformatörlerinin sekonder
çıkışları 4.16kV seviyesindedir [9]. Bu nedenle, dirençlerin girişleri epoksi reçineden
üretilmiş orta gerilim buşingler ile yapılmıştır. Alt uçları ise toprak potansiyelinde
olduğu için topraklıdır.
79
Resim 6.1: Dorsey İstasyonu‟ndaki servis transformatörlerinin sekonderine
eklenen direnç grupları
6.3 Kesici Grubu ile Güç Transformatörü Arasındaki Mesafenin Kısa
Tutulması
Ferrorezonans olgusunun yaşanabilmesi için sistem kapasitansının olguya sebebiyet
verecek alt ve üst sınır değerleri arasında olması gerekmektir [2]. Bu durumda
ferrorezonans devresi için üst sınır olan değeri bulmak ve bu değere ulaşmak zor
olabilecektir. Dolayısı ile alt sınırın altında kalmaya çalışmakta fayda vardır.
Transformatör ile kesici arasındaki mesafenin kısalması kapasitans değerinin kritik
değerin altına çekebilir. Orta gerilim uygulamalarında kesici hücresini transformatöre
yaklaştırarak ya da transformatörün besleme kısmının hemen girişine kesicileri
taşıyarak ve anahtarlamayı her üç fazda da gerilim seviyesi uygun iken yaparak
kapasitansın düşürülmesi sağlanabilir [4]. Düşürülmüş kapasitans kesme işlemi
80
esnasında oluşacak toparlanma gerilimlerini de daha sağlıklı değerlerde tutacaktır.
Şekil 4.7‟de verilmiş olan ve üzerinde daha önceki bölümlerde açıklamalar yapılmış
olan devre modeli kullanılarak kesici grubu ile transformatör mesafesi arasında
değiştirilerek savunulan görüşün doğruluğu araştırılacaktır. Şekil 6.3‟teki gerilim
şeklininin oluştuğu ferrorezonans devresinde, yer altı kablosunun boyu 1km olarak
modellenmiştir. Şekil 6.4‟te görülen sistem cevabı ise, kablo hattın mesafesinin
200m‟ye çekilerek modelin koşturulması ile elde edilmiştir.
ġekil 6.3. Kesici ile dağıtım transformatörü arasındaki mesafe 1km iken düzensiz
anahtarlamanın sonucu
ġekil 6.4. Kesici ile dağıtım transformatörü arasındaki mesafe önemli ölçüde
azaltılmış iken düzensiz anahtarlamanın sonucu
81
Her iki grafikte de ferrorezonans halinin varlığı açıktır. Ancak ilk grafiğin gösterdiği
gerilim dalga şekli diğerine oranla tercih edilemeyecek kadar yüksek tepe gerilimleri
ve farklı frekanslı bileşenler gibi zorlayıcı unsurlar içermektedir. İkinci grafikteki
dalga ise temel frekanslıdır ve anma geriliminin 1.10-1.15 katı seviyesinde bir aşırı
gerilim endüklenmiştir ki, sistem dahilindeki bu seviyedeki yükseliş çok uzun süreler
sistemde kalsa da hasar yaratmayacaktır.
6.4 Ferrorezonansa Girme Eğilimi DüĢük Bağlantı ġekillerinin Kullanımı
Ferrorezonansa girme eğilimi daha düşük olan transformatör sargı bağlantı
çeşitlerinin kullanımı tercih edilmelidir [2]. Ferrorezonansı etkileyen faktörlerin
incelendiği kısımda verilen ve bağlantı şekillerini ferrorezonansa yatkınlıklarına göre
ikiye ayırarak veren tablolardan Çizelge 4.1‟deki bağlantılar ferrorezonans olgusuna
karşı çok daha güvenlidirler.
Sistem planlanırken, ferrorezonans tehlikesini düşük tutmak amacıyla bağlantı
şekilleri seçilecekse hat kapasitansları ile transformatör bağlantı şekillerinin toprağa
karşı aynı yapıda olmasına özen gösterilmelidir. Bu
temel prensibe göre,
transformatörü besleyen hat üzerinde faz-toprak arası kapasitanslar mevcut ise; bu
tarafta olan sargının bağlantı şekli topraklı bir nokta içermelidir. Eğer, bir şekilde,
faz-toprak arası kapasitansların sıfırlanabildiği ancak; faz-faz arası kapasitansların
mevcut olduğu bir hat ile transformatör beslenmekteyse, bu hat tarafına bakan
sargının bağlantı şekli topraksız olmalıdır. Daha önce, Bölüm 3‟te ferrorezonansa
yatkın devre yapılarından bahsedilirken verilen Şekil 3.8‟de en tipik ferrorezonans
devrelerine ait devre çizimleri, burada belirtilen prensibi sağlayamayan yapılardır.
6.5 Ferrorezonansa Eğilimi Olan Çekirdeklerden Kaçınmak
Ferrorezonansa eğilimi olan çekirdek yapılarının kullanımından olabildiğince
kaçınılmalıdır [5].
Tercih edilecek transformatör çekirdeklerinin daha yüksek
akılarda doymaya gidecek ve simetrik olarak akı yolunu düzenleyebilecek
çekirdekler arasından seçilmesinde fayda vardır. Zaten sistem simetrisini bozan
anahtarlamaların önemli ölçüde tetikleyicisi oldukları ferrorezonans olgusunu, diğer
bir simetrisizlikle desteklemekten kaçınmak gerekir.
82
Daha önceki bölümlerde verilen örneklerden birinde, Norveç sistemindeki üç farklı
üreticiye ait olan gerilim ölçü transformatörleri arasında bir üreticinin üretimi olan 72
adedinin ferrorezonans sonucunda kaybedildiğinden bahsedilmişti. Bu markaya ait
gerilim ölçü transformatörlerinin akı yoğunluğu, sistemin anma gerilimi için,
diğerlerine oranla %25 ve %30 oranlarında daha yüksektir ve buna göre bu marka
ölçüm transformatörünün diğer iki markaya oranla daha kolay doymaya gideceği
açıktır [5]. Çekirdek yapısı daha uygun olan diğer üreticilere ait transformatörler
ferrorezonanstan hasar almayacak kadar az etkilenmişlerdir.
6.6 Uzun Kablo Hatlarların Ucunda DüĢük Güçlü Transformatörlerin
Kullanımından Kaçınmak
Kablo hatlarının uzun mesafeler kat ettiği sistemlerde düşük güçlü transformatörlerin
kullanımından kaçınılmalıdır [2]. Bunun yerine mümkünse birkaç küçük güçlü
transformatörün birbirine yakın bölgelerde çalıştığı sistemlerde transformatör sayısı
azaltılarak ferrorezonans ihtimalinde belirgin bir düşüm sağlanabilir. Ferrorezonansı
etkileyen faktörlerin tartışıldığı kısımda Türkiye dağıtım şebekelerinde rastlanılan
transformatör
güçlerinden
400kVA
ve
1600kVA
anma
güçlerine
sahip
transformatörler aynı şebeke üzerinde, aynı hat tarafından beslenir halde sınanmış
ve ferrorezonans sonucunda doğan aşırı gerilimlerin 1600kVA transformatörün
kullanıldığı seçenekte çok daha az zorlayıcı olduğu görülmüştür. Şekil 4.15 ve Şekil
4.16 tekrar incelenirse, fark rahatlıkla görülebilir.
Diğer taraftan, böyle bir uygulama ile birkaç küçük transformatörün müşterilerinin
tek bir cihaza bağlanması ile büyük cihazın yüksüz çalışması ihtimalinin de
azaltılmasını sağlar. Çok sayıda tüketici tek bir transformatöre bağlandığında her an
sistemde bir yükün var olması olasılığı güçlenir. Ancak, bu yorum yapılırken
eklenmelidir ki; eğer 1 ya da 0 yüklerini besleyen birkaç transformatörün yüklerinin
birleştirilmesi sonucunda tek bir transformatöre geçilecekse, yine yüksüz zamanlar
yaşanabilecektir. Örneğin 5 km yarı çaplı bir sahadaki sulama pompalarının hepsi
birden yağmurlu bir günde devre dışı olabilir.
Küçük transformatörlerin birleştirilerek daha büyük güçlü tek bir cihaza geçmek
standartlaşma açısından da fayda sağlayacaktır. Örneğin, transformatör bakımlarında
kullanılacak malzemeler hep aynı olacaktır. Koruma amacıyla kullanılacak sigortalar
tek tip olabilecek, kesici kullanılacaksa hepsi aynı özellikleri sağlayabilir halde
83
olacaktır. Böylece kurumlar, arızalardan sonra yenilenmesi ya da parça değişikliği
içeren bir tadilat geçirmesi gereken pek çok ekipman için depolarında birer tip
malzeme bulundurabilecektir. Böylece toplu alımlar ya da benzeri finansal teknikler
ile malzemenin birim fiyatının da düşürülmesi sağlanabilir.
6.7 Transformatörlerin Yüksüz Enerjilendirilmelerinin Engellenmesi
Transformatörlerin
yüksüz
enerjilendirilmeleri
engellemelidir
[16].
Böyle
enerjilendirme çalışmalarına sahne olması kaçınılmaz olan sistemler mevcutsa,
sekonder yük transformatör için ferrorezonansa karşı koruma sağlayabilecek bir
düzeyine yükselene kadar transformatör çıkışına bağlı dirençler sistemde tutulabilir
[16]. Bu dirençler, sekonder yükü takip edebilen bir sistem ile yük güvenli hale
gelince devreden çıkarılabilir. Böylece transformatör uygunsuz anahtarlamanın
yaratacağı sonuçlardan korunduğu gibi sürekli enerji kaybı da engellenebilir [16].
6.7.1 Anahtarlamalı Geçici Yük ile Transformatör Enerjilendirilmesi Benzetimi
Yukarıda
önerilen,
bir
anahtarlama
düzeneği
ile
sisteme
transformatör
enerjilendirilmesi öncesinde bağlanan ve transformatör gerçek yükü ile yüklendikten
sonra da aynı anahtarlama düzeneği kullanılarak sistemden alınacak olan geçici
yükün incelenmesinin yapılacağı bu sistemde, model olarak Şekil 6.5‟te verilen
devre kullanılacaktır.
ġekil 6.5. Geçici olarak rezistif sekonder yük ile yüklenmiş transformatörün
incelenmesi için kurulan model
84
Model incelendiğinde YUKA,B ve C kesicileri ile sisteme eklenen ve devre dışı
bırakılan 10kW‟lık yük, transformatör enerjilendirilirken; sekonderde gerçek bir yük
olmaması halinde evrede tutulacak olan yüktür. Enerjilendirme aşamasında B fazı
kapadıktan kısa süre sonra açmıştır ve besleme iki faza düşmüştür. Şekil 6.6‟da
geçici yük 10 saniyelik benzetim boyunca devreye hiç girmemiş; ancak, gerçek yük
olan 100kW ve 20kVAr‟lık yük beşinci saniyede devreye girmiştir. Şekil 6.7‟deki
grafik ise ilk 6 saniye boyunca geçici yüklerin devrede kaldığı ve yine beşinci
saniyede gerçek yükün devreye girdiği durumda primer gerilimini göstermektedir.
ġekil 6.6. Transformatörün yüksüz olarak enerjilendirilmiş halinde primer tarfta faz
gerilimi
ġekil 6.7. Transformatörün sekoderinde gerçek yük bağlanana kadar devrede olan
dirençlerin varlığı halinde enerjilendirilmesi
85
6.8 Orta Gerilim Sistemlerinde Sigorta Kullanımının Azaltılması
Orta gerilim sistemlerinde sigorta kullanımı azaltılmalıdır [15]. Orta gerilim enerji
dağıtım sistemlerinde yaygın kullanılan sigortaların erime elemanları, erimeleri ile
tek fazlı anahtarlama yaparak sistemin ferrorezonansa olan eğilimini arttırır [15]. Bu
nedenle sigorta kullanımı azaltılmalıdır [15]. Dengeli yüklerin olduğu sistemlerde
sigorta erimesi sonucunda oluşan yeni düzende, yükü besleyen diğer iki faza ait
akımlar arasındaki açı değişecek ve anahtarlama sonucunda faz üzerinden akacak
akımlar büyüyecektir. Bu akımların sigortaları eritmesi beklenir. Ancak, pratikte,
Türkiye genelinde özel ya da kamuya ait dağıtım şirketleri transformatörleri için
sigorta seçimini her transformatör için özel hesaplar yaparak seçmez ve seçimi
sigorta üreticilerine bırakır ya da sigorta üreticilerinin hazırladığı tablolardan seçer.
Bu tablolar dahilindeki anma akımı değerlerinden bazıları birkaç farklı transformatör
anma gücü için önerilebilmektedir. Bu halde, tek fazın kaybından sonra sistem
ferrorezonans tarafından hasara uğratılmadan diğerlerinin de kesmeye giderek üç
fazlı anahtarlamayı sağlamaları bazı transformatör büyüklükleri için daha olası iken
diğerleri için güçtür. Örneğin, geçtiğimiz dönemlerde özelleştirilen dağıtım
şirketlerinden
biri
İç
Anadolu
Bölgesi
içerisindeki
çalışma
alanındaki
transformatörlerin korunması için Türkiye genelindeki orta gerilim, artçı sigorta
üreticileri ile çerçeve anlaşması yaparak ihtiyaç duyduğu zamanlarda, anlaşmanın
geçerli olduğu süre boyunca aynı fiyattan aynı malzemeyi satın alabilmek
kolaylığına ulaşmak istemiştir. Bu amaçla kendi belirlediği ihtiyaçları doğrultusunda
üreticilerle temasa geçmiştir. En önemli üreticilerden biri 100kVA ve 160kVA
transformatörler için 6A‟lik anma akımı seviyesine sahip sigortalarını önermiştir.
Sigorta kullanımının diğer bir handikabı ise, erime elemanın sargının ortasından
değil de uç kısımlarından erimeye başlaması halinde arkın söndürülmesi için gerekli
olan sürenin uzaması ve bu durumdan kaynaklı olarak oluşan aşırı ısınma sonucunda
sigortanın patlayarak ortadan kalkması ile tek fazdaki akımın istenmeyecek şekilde
kesilmesine neden olabilmesidir. Böyle bir durum 3 fazlı anahtarlama yapabilen
sigortalı yük ayırıcılarının da çalışmasını engelleyecektir. Çünkü bu tip cihazların
kesme yapabilmeleri için gerekli olan mekanik çalıştırma sinyali sigortaların vurucu
pimlerinden alınmaktadır.
Takip eden maddede bahsi geçecek olan, üç fazlı
anahtarlama yapabilen cihaz tiplerinden biri olan sigortalı, üç fazlı yük ayırıcılarının
düzgün çalışması için sigorta erime elemanının erimesinden sonra vurucu pimi tutan
86
güçlü tel de düzgünce erimeli ve pim kurtularak yeterli kuvvet ile yuvasından
fırlamalıdır. Üretici bunu sağlayacak düzeneği kurmakla yükümlüdür. Bu amaçta
orta gerilim, mekanik sigortalarının geliştirmeleri tamamlandıktan sonra tüm tip
testleri yapılmalı ve testlerden başarı ile geçen sigorta yapılarında her hangi bir
değişiklik yapılmaksızın üretimleri sürdürülmelidir.
6.9 Üç Fazlı Anahtarlama Yapabilen Cihazların Tercihi
Üç fazlı anahtarlamalar yapabilen cihazlar tercih edilmelidir [2]. Bu cihazların
kullanımının bütçe olarak yararlı bulunmadığı hallerde ise sigorta kullanımında
ziyade sistemin korunmasını hattın başındaki üç fazlı kesiciye bırakmak daha iyi
olacaktır [15]. Orta gerilimlerde kullanılmak üzere üretilen kesiciler, Türkiye
pazarında yer alan ve yerli üreticilerin de ürünlerinin de dahil olduğu, 12-24-36 kV
seviyelerinde üç fazlı anahtarlamayı mekanik hareketi tek bir mekanizma aracılığı ile
gerçekleştirebilecek düzeydedir. Yerli üreticilerin günümüzde kısıtlarını anma akımı
ve kısa devrede kesme akımı değerleri oluşturmaktadır. Bu değerlerin görece olarak
daha yüksek olduğu sistemlerde ise uluslar arası üreticiler vakumlu ya da SF6‟lı
tiplerde çözümlere sahiptirler. Daha yüksek anma en yüksek sistem gerilimleri için
de belirli değerlere kadar 3 fazlı kesmeyi sağlayabilmek amacı ile kesicinin pasif
kısımlarında, mekanik olarak birbirine bağlı 3 faza da aynı anda hareketin
iletilmesini prensip olarak edinen kesici tiplerin mümkündür. Resim 6.2‟de Siemens
üretimi bu tip bir kesici görülebilir. “Live-Tank” olarak isimlendirilen kesici tipi,
145kV maksimum sistem gerilimine sahip olan bir şebekede üç fazı birden kontrol
eden tek mekanizma ile donatılmış olarak Resim 6.2‟de görülebilir.
Özellikle ABD sisteminde önemli oranda yer alan ve Avrupa sistemlerinde de
giderek ilgi çeken AIS ve GIS sistemlerinin kombinasyonu olan yapılar da çalışma
konusuna uygun örnekler teşkil eder. Bahis konusu yapılara bir örnek Resim 6.3‟te
verilmiştir. ABB üretimi olan PMI model isimli bu cihaz, üzerinde havai hat ile
bağlantının yapılmasını sağlayan terminalleri barındıran buşingler ile AIS‟den GIS‟e
geçiş sağlar ve GIS yapısının içeriside akım ve grilim ölçü transformatörleri ile
kesici ve ayırıcıyı barındırır. Tek mekanizma ile 3 fazlı anahtarlama yapabilir. Bu
sistemler “Dead-Tank” olarak tanımlanır.
87
Resim 3. SIEMENS 3A P1 FG , 145kV Live-Tank tipindeki kesicinin 3 fazının
tek mekanizma ile kumanda edilebilir yapısı [16]
Resim 4. ABB PMI, 362kV “Dead-Tank” tipindeki kombine ekipmanın 3 fazının
tek mekanizma ile kumanda edilebilir yapısı [17]
88
Eğer yük, görece olarak yukarıda bahsedilen cihazların kullanımını ekonomik
kılamayacak kadar yüksek değilse; üç fazlı anahtarlama yük ayırıcılarının kullanımı
ile yapılabilir. Sigortalar ile kombine edilen yük ayırıcıları ise operatörden gelen
sinyaller ile anahtarlama yapabilmelerinin yanı sıra; kısa devrelerde ya da uzun süreli
aşırı akım durumlarında sigortanın erime elemanının erimesi ile ortaya çıkan sigorta
vurucu piminden aldığı mekanik sinyal ile kendiliğinden de harekete geçerek üç fazlı
açmaya gidebilirler. Giderek yayılmakta olan orta gerilim modüler hücrelerinin
kullanımı, dahilde kullanılmak üzere üretilen hava yalıtımlı yük ayırıcılarının
kullanımını da arttırmaktadır. Bu çözüm, uygulanabildiği değerler için kesiciye
oranla çok daha ekonomik iken, bir önceki maddede anlatılan şartların sigorta
üreticisi tarafından sağlanması şartıyla, ferrorezonans ihtimalini sigortalı ayırıcı
kullanımına oranla neredeyse sıfıra çekmesi ile çok daha güvenilirdir.
6.9.1 Üç Fazlı Anahtarlama Yapabilen Cihazın Ferrorezonans Devresinde
Yarattığı Farklılığın Benzetimlerle Ġncelenmesi
Daha önce Bölüm 2.6.3‟te verilmiş olan modelin yeniden koşturulması ile yapılacak
bu çalışmada sadece anahtarlama cihazı değiştirilmiştir. Daha önceki devrede tek
fazlı anahtarlamayı modelleyebilmek için üç adet tek fazlı kesici kullanılmışken,
Şekil 6.8‟de yeni halini alan devrede 3 fazlı anahtarlamayı modelleyebilecek şekilde
1 adet 3 fazlı kesici kullanılmıştır. Devrenin tüm diğer özellikleri Bölüm 2.6.3
verilmiştir.
ġekil 6.8: Ferrorezonans olgusunu benzetimler ile inceleyebilmek amacıyla kurulan
sistem
89
Şekil
6.9‟da
verilen
devre,
tek
fazlı
anahtarlama
neticesinde
dağıtım
transformatörünün primer tarafındaki A-fazı gerilimini, faz-toprak arasındaki haliye
göstermektedir. Şekil 6.10‟da ise aynı devrede, devrenin aynı noktasında ve tüm
başlangıç koşulları korunarak gerçekleştirilen 3-fazlı anahtarlamanın sonucu
mevcuttur.
ġekil 6.9: Tek fazlı anahtarlama sonucunda sistemde başlayan ferrorezonans
ġekil 6.10: Üç fazlı kesmenin mümkün kılınmasından sonra ulaşılan sonuç
90
6.10 Tek Fazlı Anahtarlama Cihazlarının Gerilim Altında Operatör Tarafından
El ile ÇalıĢtırılmasının Engellenmesi
Üç adet tek fazlı anahtarlama cihazının kullanıldığı durumlarda, gerilim altında
operatör tarafından anahtarlama yaptırılması engellenmelidir [15]. Kuzey Amerika
dağıtım şebekeleri dahilinde, özellikle de kablo dağıtım şebekelerine bağlı
transformatörlerin var olduğu sistemlerde branşman direkleri ile havai hattın yer
altına geçiş yaptığı noktalarda bağlantılar “fuse-cutout” olarak bilinen, sigortalı tek
fazlı ayırıcı ya da yük ayırıcısı görevi gören cihazlar yaygın olarak kullanılmaktadır.
Resim 6.4‟teki örnek, bu tür cihazlara için verilebilecek en donanımlı yapılardan
biridir. Çünkü, ek olarak bir de ark söndürme hücresi içererek, 200A‟e kadar görünür
yük akımlarını kesebilmektedir. Söndürme hücresinin altına doğru yer alan çengel ise
bu alt bölümde bahsedilen operatör çalışmasını imkanlı kılan yapıdır. Bu çengele
elindeki yalıtılmış manevra çubuğu ile ulaşan operatör bu çengelden çekerek bir fazlı
anahtarlama yapabilir. İzole manevra çubuğu örneği de Resim 6.5‟te verilmiştir.
Resim 6.4: Wzkuaili PRWG1-12FW marka ve tipli 12kV, hava yalıtımlı
söndürme hücresi ihtiva eden “fuse-cutout” [18]
91
Resim 6.5: Güral Elektrik XS-36A marka ve tipli 36kV‟a kadar çalışmaya
olanaklı izole manevra çubuğu [19]
Resim 6.4 ve Resim 6.5‟te verilen ekipmanlar ile yapılacak çalışma ancak ve ancak
tek fazlı anahtarlama olayının yaşanması anlamına gelecektir. Dugan‟ın 2003 yılında
Kuzey Amerika‟da yaşanan ferrorezonans olaylarını örneklendirdiği çalışmasında bu
duruma da değinilmiş ve Şekil 6.11‟de verilen çizim ile örnek güçlendirilmiştir.
Örnek bir olayda, çok sayıda bina içeren bir site için 12.47kV seviyesinde bir yer altı
dağıtım şebekesi kurmaktadır ve kablo hatlar çekilip transformatör bağlantıları da
tamamlandıktan sonra sistemi deneme amaçlı olarak havai hattan kabloya geçişin
yapıldığı direk üzerindeki tek fazlı, sigortalı ayırıcılar ile enerjilendirmiştir [15].
Yalıtımların sınanmasının ardından sistemin yeniden enerjisiz hale getirilmesi işinin
başlaması ile problem ortaya çıkmıştır [15]. Sistemin sırası ile birinci ve ikinci fazları
sigortalı, tek fazlı anahtar ile operatöre bağlı olan bir zaman farkı ile açılmıştır [15].
İkinci fazın açıldığı andan itibaren, sadece tek faz iletimde kalmıştır, transformatör
daha önce rastlanmamış yüksek bir ses ile çalışmaya başlamıştır[15]. Manuel olarak
bir izole manevra çubuğu kullanılarak yapılan operasyon ile
üçüncü anahtarın
açılması, bu tipteki yavaş anahtarlama çalışmasının söndüremeyeceği boyutta bir
arkın yaşanmasına neden oluşmuştur [15]. Bu durum, büyük sürpriz yaşayan hat
çalışanına yüksüz olduğuna emin oldukları sistemde beklenilmeyecek seviyede bir
akımın varlığını göstermiştir [15]. Akımın kaynağı ferrorezonans olgusu iken
ferrorezonansı tetikleyen enerjinin kaynağı yer altı kablo şebekesinin kapasitansı ve
durumu tetikleyen olay ise yapılan tek fazlı anahtarlamalardır.
92
ġekil 6.11: Tek fazlı anahtarlama cihazlarının, insan eli ve zaman farklarıyla
açılmasından kaynaklı ferrorezonans olayı, [15]‟ten uyarlanmıştır.
6.11 Kaynak Merkezinin Nötrünün Direnç Üzerinden Topraklanması
Kaynak merkezinin nötrünün direnç üzerinden topraklanması ferrorezonansın
etkisini azaltabilir [4]. Ferrorezonans bir sıfır serisi arızasıdır. Bu nedenle bu önlem
bir sönüm sağlayabilir. Ancak, bu önlem alınmadan önce sistemin yapısına ne kadar
uygun olduğu incelenmelidir. Bu inceleme yapılırken sistemin sahip olduğu koruma
düzenlerinin işlevlerinin kaybedilmemesi için azami dikkat gösterilmelidir. Bu
dikkatli çalışmanın sonucu olarak hedeflenmesi gereken sistemin ferrorezonansa olan
yatkınlığının azaltılmasının yanında diğer arızalara karşı oluşturulan koruma
düzeninin işini tam olarak yapabilecek şekilde kalması sağlanmalıdır. Şekil 6.12‟de
daha önce de üzerinde çalışılan devrenin indirici transformatörü olan 380kV/33kV
93
transformatörünün orta gerilim sargısının nötr noktasının topraklamasına direnç
eklenmiş hali görülebilir.
ġekil 6.12: İndirici transformatörün sekonder sargısının nötr noktasının direnç
üzerinden topraklanması
Şekil 6.13 ve Şekil 6.14 eklenen dirençlerin sırası ile 0 Ω (yani nötr noktası direkt
topraklıdır) ve 20 Ω olduğu durumları göstermektedir.
ġekil 6. 13: İndirici transformatörün sekonder sargısının nötr noktasının direkt olarak
topraklanması
94
ġekil 6.14: İndirici transformatörün sekonder sargısının nötr noktasının 20 Ω
değerindeki direnç üzerinden topraklı olduğu hal
Verilen örnekle, yapılan önermedeki kesin olmayan fikir arasında bazı benzerlikler
olabilir. Örneğin Şekil 6.15‟te dalga şeklinin görülebildiği benzetimde, nötr
noktasına eklenen direnç 10 Ω‟dur. Direnç 10 Ω‟dan 20 Ω‟a çıkarken, Şekil 6.14‟te
görüldüğü gibi, ferrorezonansın bastırıldığı açıktır. Ancak, Şekil 6.13‟te verilen
grafik de incelendiğinde ferrorezonans olgusunun karmaşıklığına bir örnek daha
verildiği görülecektir. Çünkü bu dalga şeklini veren benzetimde nötre eklenen direnç
yoktur ve nötr direkt topraklıdır. Böylece, direkt topraklama sonucunda
ferrorezonans sönümü en iyi, direnç 10 Ω iken en kötü ve direnç 20 Ω‟ iken direkt
topraklamada elde edilen sonuca daha yakın sonuçlar elde edilmiştir.
Bu durumda nötr noktasının direnç üzerinden topraklanması işi ferrorezonans etkisini
azaltmak için yapılacaksa, önce sistemin çok iyi bir matematik modelinin çıkarılması
veya bu yapılamıyorsa kullanılacak benzetim programı dahilinde yapılacak
modellemenin daha önceki kısımlarda bahsedilen özellikleri sağlayacak şekilde
oluşturulmalıdır. Doğru modeller kullanılarak nötr noktasının toprağa olan direncinin
nasıl etkileyeceği ve eğer bu direncin kullanılmasına karar verilirse en doğru değerin
ne olması gerektiği hesaplanmalıdır.
95
ġekil 6.15: İndirici transformatörün sekonder sargısının nötr noktasının 10 Ω
değerindeki direnç üzerinden topraklı olduğu hal
6.12 Gerilim Ölçü Transformatörlerine Ferrorezonans Bastırma Devrelerinin
Entegre Edilmesi
Gerilim
ölçü
transformatörlerinin
ferrorezonanstan
korunması
amacıyla
sekonderlerine ferrorezonans bastırma devresi bağlanmalıdır. Ferrorezonans, sargılı
tip (elektromagnetik) gerilim ölçü transformatörleri üzerinde daha büyük etki
yaratmakta olduğu için Dorsey Çevrim İstasyonu‟nda kapasitif kuplajlı gerilim ölçü
transformatörlerinin kullanımına geçilmiştir [10]. Ancak, kapasitif kuplajlı gerilim
ölçü transformatörleri de ferrorezonanstan olumsuz etkilenirler ve ferrorezonansın
yaşandığı durum süresince normaldekine oranla aşırı derecede bozulmuş sekonder
cevabı verirler [20].
Ferrorezonans bastırma devresi, sistemde aşırı gerilimlerin oluşması ile gerilim ölçü
transformatörünün sekonderine yük eklenmesini ve böylece ferrorezonanstan
kaçınmak için yukarıda değinilen yüksüz çalışmama zorunluluğunu sağlar.
Ferrorezonans bastırma devreleri, olgununun gerilim ölçü transformatörleri açısından
tehlikesi azaltmak adına farklı topolojilerde olabilirler. Bazı FSC (ferroresonance
suppression circuit-ferrorezonans bastırma devresi) yapıları olgu esnasında gerilim
ölçü transformatörüne yük olarak metal-oksit parafudrları eklerken bazıları ise
doyabilen endüktanslar ekler [20]. Günümüzde pek çok gerilim ölçü transformatörü
96
FSC donanımına sahip olarak sistemlere eklenir. Ancak, sistem yapısı ve korunacak
gerilim ölçü transformatörünün sahip olduğu özelliklere göre FSC topolojisi
seçilmeli böylece ferrorezonansın etkisi söz konusu cihazlar üzerinde minimize
edilmelidir. FSC yapısının tayini için sistem modeline FSC modeli de dahil edilerek
benzetimler yapılabilir ve en etkili topoloji seçilebilir
[20]. Şekil 6.16, Dorsey
Çevrim İstasyonunda yaşanan ferrorezonans durumunun ve sistemin modelleri
üzerinde yapılan benzetimler sonucu olarak ulaşılan ve FSC varlığının etkisini
gösteren dalga şekillerini içerir.
ġekil 6.16: FSC varlığının ferrorezonansın oluşması halinde sisteme sağlayacağı
katkı, [9]‟dan uyarlanmıştır
6.13 Gerilim Ölçü Transformatörlerinin Tersiyer Sargılarına Direnç Eklenmesi
Tersiyer sargıya sahip olan gerilim ölçü transformatörlerinin açık üçgen şeklindeki
tersiyer sargılarında faz
eklenmelidir [5].
arasına uygun şekilde boyutlandırılmış
dirençler
Tersiyer sargı kullanılmasının amacı dengesiz çalışma
durumlarında dengesizliğin etkilerini transformatör açısından ortadan kaldırmaktır.
İyi modellenen bir sistemde devre çözümü ya da benzetimler sonucu ulaşılan
değerlere sahip dirençler, gerilim ölçü transformatörlerini ferrorezonanstan
koruyabilecek olan sürekli sekonder yükü teşkil ederler. Norveç örneğinde, arıza
öncesinde tersiyer sargıda faz sargıları arasında 60 Ω olarak bağlanmış yükün, arıza
97
sonrası yapılan çalışmalarda yetersiz olduğu ortaya çıkmış ve direncin 10Ω‟a
çekilerek yükün 6 katına çıkarılması gerektiği belirlenmiştir [5].
Daha yüksek maliyetli dirençler üretici açısından tercih edilmemek istenebilir; ancak,
bu dirençler gerilim ölçü transformatörünün korunmasını ve dolayısı ile çok daha
büyük bir masrafın oluşmasını engellediği sürece mantıklı bir maliyet artışıdır.
Ferraci‟nin 1998‟de yayımladığı çalışmasında ferrorezonans olgusundan kaynaklı
çok sık kayıpların yaşandığı gerilim ölçü transformatörlerinin korunmasında
belirlenecek sekonder yük için hesaplama kriteri verilmiştir. Bu hesaplama yöntemi,
tek bir sekonder sargının olduğu hal için Denklem 6.1‟de ve biri tersiyer olmak üzere
iki sekonder sargının olduğu hal için Denklem 6.2‟de verilmiştir [4].
Tek sekonder sargı halinde:
Rminimum= US2 / (k* (Panma – Pölçü aletleri)
(6.1)[4]
Çift sekonder sargı halinde:
Rminimum= (3√3)*US2 / Pe
(6.2)[4]
Bu denklemler de US, sekonder sargı (faz-toprak) gerilimi iken; Panma, Pe ve Pölçü aletleri
sırası ile gerilim ölçü transformatörü, tersiyer sargı ve ölçü aletleri için atanan anma
termal güçleridir [4]. Burada verilen direnç değerleri gerilim ölçü transformatörlerine
bağlanabilecek en büyük, sürekli yüklerin belirlenmesi amacı ile verilmiştir.
Sekonder yük büyüdükçe ferrorezonanstan uzaklaşılacağı düşüncesi ile yükü
olabildiğince arttırmak, ölçü transformatörünün aşırı ısınmadan ötürü hasar almasına
neden olmamalıdır. Direncin en büyük değeri ise gerilim ölçü transformatörürün
karakteristiğine bağlıdır.
Direnç değeri ferrorezonans ihtimalini azaltacak kadar
küçük, ölçü transformatörünün yanmasına izin vermeyecek kadar büyük olmalıdır.
Çarpan olarak Denklem 6.1‟de verilen k faktörü, hesap hatalarını ve sistem
durumlarını hesaba katabilmek için IEC 186‟da belirtilen, 0.25 ile 1 arasında değişen
bir skalerdir.
98
6.14 Sisteme Seri Olarak Endüktansların Eklenmesi
Bu pratik çözüm önerisi diğer bazı öneriler gibi sistemin iyi bilinmesini ve iyi şekilde
modellenebilmiş olmasını gerektirir. Sistemde her faza eşit değerli olarak
yerleştirilen seri bobinler ferrorezonans olgusunun varlığı halinde sönüm
yaratılmasına katkıda bulunacaktır. Ancak, sisteme bu amaçla eklenen seri
endüktansların değerlerinin çok iyi hesaplanması gerekmektedir. Bu hesabın
temelinde sistemin anma gerilimi ve anma frekansı altında sahip olduğu
kapasitanstan kaynaklı kapasitif reaktans ile sistemde hali hazırda var olan
endüktanslara ek olarak gelen bobinin katkısı ile oluşan toplam endüktif reaktansın
büyüklüklerinin birbirlerine eşit olmalarından kesinlikle kaçınmak vardır. Eğer bu
eşitlik sağlanırsa sistem lineer rezonansa sürüklenebilir. Ancak, sadece temel frekans
ve normal çalışma durumlarının yanı sıra sistemin pek çok farklı çalışma durumları
da modellenmeli ve eklenen endüktans değerinin, her hangi bir çalışma halinde,
sistemi olduğundan daha kötüye götürmemesi gerekir.
Şekil 6.17‟deki devrede seri bobinlerin eklendiği noktalar işaretlenmiş olarak
görülebilmektedir.Denemenin
modelinin
temelini
Şekil
6.8‟deki
devre
oluşturmaktadır. Farklı olarak, ferrorezonans olgusunun sistemde yaşatılabilmesi için
154kV iletim hattındaki yük kaldırılmıştır. Düzensiz anahtarlama ise orta gerilim
şebekesinden kaldırılarak yüksek gerilim şebekesi üzeride gerçekleştirilecek şekilde
düzenlenmiştir. Ferrorezonans olgusunun oluşması için gerekli olan en önemli
bileşenlerden olan
lineer olmayan, doyabilir endüktansın kaynağı bu modelde
154kV/34.5kV indirici transformatörüdür. Bu transformatörün yüksek gerilim
sargılarına ait bağlantı şekli üçgendir. Ek olarak uzun bir havai hat ile beslendiğine
de dikkat edilirse, sistem kapasitansının önemli ölçüde olacağı sonucuna varmak
yanlış olmayacaktır. Ferrorezonans olayının yaşanması garanti altına alınmaya
çalışılarak, ferrorezonans devresine eklenen seri endüktansın etkisi araştırılacaktır.
Ferrorezonansın sağlanabilmesi adına transformatörün orta gerilim tarafına bağlı
yük orta gerilim, kablo hattının başındaki kesicinin açılması ile kaldırılmıştır. Şekil
6.18, devreye her hangi bir seri bobin eklenmemişken anahtarlamanın yapılması
halini göstermektedir. Sistem ferrorezonansa girmektedir. Bundan sonra, sisteme seri
bobinlerin eklenmesi ile araştırılmak istenen olgu üzerinde çalışılmaya başlanabilir.
Şekil 6.19, Şekil 6.20 ve Şekil 6.21 sırası ile 154kV iletim hattına seri olarak 0.01H,
0.02H ve 0.04H değerlerinin eklenmesi ile ferrorezonans halindeki değişimi gösterir.
99
ġekil 6.17: Sisteme seri bobin eklenmesinin ferrorezonans üzerindeki etkisini
incelemek amacıyla kurulan devre
ġekil 6.18: Sisteme her hangi bir ekleme yapılmadan önceki ferrorezonans
durumu
ġekil 6.19: Seri bobinin değerinin 0.01 H olduğu halde meydana gelen
ferrorezonans olgusunun sonucu
100
ġekil 6.20: Seri bobinin değerinin 0.02 H olduğu halde ferrorezonans olgusunun
sonucu
ġekil 6.21: Seri bobinin değerinin 0.04 H olduğu halde ferrorezonans olgusunun
sonucu
Daha önceki kısımlarda ulaşılan benzer sonuçlara paralel olarak, yine ferrorezonans
durumu ile ilgili lineer bir karakter yakalanamamıştır. Bu nedenle sistemde bu
uygulamanın yapılması isteniyorsa sisteme ait çok iyi bir model üzerinde çalışmalar
yapıldıktan sonra endüktansların değerine karar verilmelidir. Unutulmamalıdır ki,
ferrorezonans çok karmaşık bir olgudur.
6.15 Ferrorozonansı Tanıyabilen Rölelerin Üretilmesi ve Kullanılması
Ferrorezonansı tanımlayabilen röle uygulamalarının yapılabilmesi halinde, bu
modüller pek çok korumayı barındıran dijital rölelere eklenmelidir. Ferrorezonansın
belirlenen süre içerisinde sönümlenememesi söz konusu olursa, daha önce önerilen
101
üç fazlı anahtarlama yapabilen cihazlar ile ferrorezonansın sistemden temizlenmesi
sağlanır.
6.16 Nötrü TopraklanmamıĢ Transformatörün Enerjilendirmede Geçici Olarak
Topraklanması
Nötr noktası ulaşılabilecek şekilde olan; ancak, sistem yöneticileri tarafından bu
noktanın yalıtılmasının uygun görüldüğü transformatörler daha önceki bölümlerde
anlatılan ve bir ferrorezonans prensibi gibi kabul edilebilecek hattın ve
transformatörün toprağa karşı aynı düzene sahip olması halini sağlayamayabilirler.
Sahip olunması istenen bu düzen, olgudan daha kolay korunabileceği çıkarımına
uymak konusunda başarısız sayılabilirler. Çünkü, enerji üretiminin yıldız noktasının
topraklandığı Türkiye sistemi gibi sistemlerde toprağa karşı olan kapasitans eğer
engellenemiyorsa, ferrorezonansı tetikleyecek bir olaydan sonra transformatör
çekirdeğinin doymaya gitmesi her an mümkün olabilir. Bu nedenle, transformatörün
sargı bağlantı şekli, anahtarlama olayı öncesinde Çizelge 4.1‟deki sargı tiplerinden
birine benzetilir ve anahtarlama olayının tüm geçici etkileri temizlenene kadar bu
şekilde tutulursa ferrorezonansın yaşanması ihtimali önemli ölçüde azalacaktır [4].
Sistem normal çalışma haline girdiğinde nötr noktasının topraklaması kaldırılabilir.
6.17 Gerilim Ölçü Transformatörlerine Kablo Hattının Uzunluğu ile Orantılı
Sürekli Yük Eklenmesi
Gerilim ölçü transformatörlerinin ferrorezonanstan korunmasının sağlanabilmesi için
uygulanabilecek sekonder yük hattın uzunluğuna özellikle orta gerilimde kablo
hattının uzunluğuna bağlı olarak arttırılmalıdır. Kablo hata bağlı bir gerilim
transformatörünün varlığı durumunda eğer hat boyu 2km civarında ya da daha uzun
ise en azında gerilim ölçü transformatörünün %20‟si kadar sürekli yük ile
yüklenmesi gerekmektedir [1].
102
7. DAĞITILMIġ ENERJĠ ÜRETĠMĠ VE FERROREZONANS
7.1 Amaç
Bu bölümün amacı, günümüzde giderek yaygınlaşan dağıtılmış enerji üretimlerinin
ferrorezonansa olan yatkınlıklarının incelenebilmesi ve olguya karşı alınabilecek
önlemler ile ilgili önerilerin sunulabilmesidir.
7.2 Genel
Çevre sorunlarının sadece insanlık açısından değil gezegen açısından da tehdit
oluşturmaya başladığı son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının
arttırılması, kirliliğin geriye döndürülmesi başarılamayacaksa da en azından artışının
yavaşlatılabilmesi düşüncesi ile kamuoyu tarafından çok büyük destek gören bir
çalışma alanıdır. Bu tip enerji üretiminde enerji kaynağının maliyetsiz oluşu,
özellikle Türkiye gibi petrol ve türevlerinin doğal kaynak olarak bulunmadığı
ülkelerde ekonomik açıdan da ilgi çekicidir.
Türkiye‟de en yaygın olan yenilenebilir enerji kullanan üretim alanları rüzgar enerjisi
santralleri ve akarsular üzerinde kurulan su toplama işi yapmaksızın sadece akan
suyun enerjisinden yararlanan hidrolik santrallerdir. Önemli oranda popüler olan bu
yenilenebilir enerji uygulamaları, gerek merkezi yönetimin destekleri gerekse de
yatırımcıların faaliyetleri neticesinde son yıllarda önemli oranda artmıştır. Özellikle
rüzgar enerjisi kullanarak enerji üretmek için kurulan sistemler arasında çok büyük
çeşitlilikler mevcuttur.
Bu farklılıklar, kaynaklarını sadece santrallerin güçleri
arasındaki büyük çeşitlilikten değil, kullanılan üreteçlerin yapıları ve sisteme
bağlanılan gerilim seviyeleri gibi göz ardı edilemez farklardan da alır.
2010 yılının sonları ve 2011 yılının başları itibariyle Türkiye‟de rüzgar enerjisinden
faydalanarak elektrik enerjisi üreten sistemler açısından
var olan uygulama,
500kW‟a kadar olan kurulu güçler için üretecin şebekeye bağlanması zorlaması
yokken; bu değerin üzerinde anlık üretim kapasitelerine sahip yapılar mutlaka
103
sisteme bağlanmalıdır. Rüzgar kullanan santraller arasında önemli farklardan biri,
yukarıda da değinildiği gibi bağlantı gerilimi seviyesidir. Genellikle, göreceli olarak,
daha küçük olan santraller orta gerilim dağıtım şebekesinden sisteme dahil olurken,
büyük olanlar sahip oldukları şalt sahaları aracılığı ile yüksek gerilim iletim şebekesi
üzerinden sisteme bağlanırlar.
Dağıtılmış enerji üretiminin, dağıtım şebekesi dahilindeki pek çok bağlantı
noktasından faydalanarak sisteme girmelerindeki artış, sistem korumasının pek çok
yeni ve zorlayıcı durum karşısında da koruma yapması gerekliliğini doğurur [21].
Dağıtılmış enerji üretimi santrallerinin bağlandıkları ve sisteme enerji pompaladıkları
pek çok noktada var olan techizatlar, bu tarz enerji üretiminin getirdiği ek özellikler
düşünülmeksizin, seçilerek devreye alınmıştır. Söz konusu uyumsuzluklar koruma
sistemlerinin uygunsuz çalışmasına neden olabilmektedir.
Dağıtılmış enerji üretimlerinin şebekeye bağlanmaları ile artış gösteren koruma
sistemi sorunları; röle hassasiyetlerindeki azalma, otomatik yeniden kapamalı
kesicilerin senkronizasyonlarını kaybetmeleri, hatalı açtırmalar, istem dışı geçilen
ada çalışmalar ve ferrorezonanstır [21]. Dağıtılmış enerji üretimi yapan santraller için
kurulan koruma sistemleri bağlandıkları barada meydana gelen anormallikler halinde
generatörlerin korunması amacıyla, 10-30 periyot içinde generatörü sistemden
ayırırlar. Bu noktada, daha önceki bölümlerde değinilmiş olan gerçek durum
örneklerinden , dağıtılmış enerji üretimi ile ilgili çalışmayı hatırlamakta fayda vardır.
Dugan‟ın 2003 yılında, orta gerilim şebekesi dahilinde meydana gelen ferrorezonans
durumlarını incelediği çalışmasında, dağıtılmış enerji üretimi yapan sistem
parçasının şebekede meydana gelen bir arıza sonucunda generatör korunmak için en
kısa sürede koruma devresi tarafından sistemden ayrılış ve önündeki transformatörü
yüksüz olarak sistemde bırakmıştır. Şekil 6.22‟de anahtarlamalar sonucunda sistem
parçasının yeni hali verilmiştir. Yüksüz olarak arızalı sisteme bağlı kalan
transformatöre gelen fazlardan birinin üzerindeki sigortanın erimesi ile tek fazlı hat
kaybı yaşanmış ve transformatör ferrorezonansa sürüklenmiştir [15].
104
ġekil 7.1: Dağıtılmış enerji üretimi ile orta gerilim şebeke bağlantısının arıza sonucu
yeni hali
7.3 Ferrorezonansa Uğrama Potansiyelindeki DağıtılmıĢ Enerji Üretimi
Sisteminin Benzetimler ile Ġncelenmesi
Şekil 7.1‟de verilen şemada oluşturulan yeni devre yapısının ferrorezonansa girme
ihtimalinin varlığı daha önceki bölümlerde, ferrorezonansın özelliklerinin tartışılması
ve bunların benzetimler ile irdelenmesi sonucunda elde edilen birikim ile rahatlıkla
söylenebilir. Ancak, söz konusu olan konunun güncel önemi ve bu öneme paralel
olarak çektiği ilgiden ötürü okuyucunun faydalanabileceği bir benzetim modeli
hazırlanmış ve Şekil 7.2‟de sunulmuştur.
Dağıtılmış enerji üretimi yapan tesislerin maruz kalabilecekleri ferroreoznans
olaylarından biri olan olayın Şekil 7.2‟deki modeli kurulurken, 3MW‟lık rüzgar
türbinine bağlanmış olan senkron generatörün modeli PSCAD 4.2.1 sürümünde
mevcut olan örnek çalışmalardan alınmıştır. Rüzgar generatörü orta gerilim
şebekesine bir yükseltici güç transformatörü aracılığı ile bağlanmıştır. Acil
durumlarda generatörü sistemden alabilmek için generatör ile transformatör arasında
üç fazlı bir kesiciye yer verilmiştir. Transformatör ile orta gerilim şebekesini temsil
eden üreteç arasında ise, sigorta çalışmasını benzetebilmek için 3 adet tek fazlı kesici
eklenmiş ve açma süreleri belirlenmiştir. Buna göre 34,5kV seviyesindeki hattın C
fazında bir faz-toprak kısa devresi 15inci saniyede başlar.
105
ġekil 7.2: Dağıtılmış enerji üretimi yapan rüzgar enerjisi santralinin ferrorezonansa uğramasının incelenmesi için hazırlanan
PSCAD modeli
106
Arızanın ortaya çıkmasından hemen sonra generatörün önünde yer alan ve BRK
olarak isimlendirlen kesici açmaya gitmiştir. Kesicinin açmasınıdan 100ms sonra,
BRKC olarak isimlendirilen tek fazlı kesici, sigorta erime elamanının erimesini
benzetmek amacıyla açılmıştır. Şekil 7.3, 60 saniyelik benzetim sürecinde arıza
anını, ferrorezonansın başlangıcını ve yaklaşık 10 saniye içerisindeki sönümünü
göstermektedir. Uzun süren çalışmanın toplamını göstermek amaçlı olan Şekil 7.3‟e
bakarak oluşan aşırı gerilimlerin ferrorezonanstan kaynaklanmasının anlaşılması zor
olacağı için şekildeki grafikte süre daraltılarak Şekil 7.4 elde edilmiştir.
ġekil 7.3: Dağıtılmış enerji üretimi yapan sistem parçasında ferrorezonans
Şekil 7.4‟te daha dar zaman aralığı için incelenen anormal dalga şeklinde
görülecektir ki dalga şeklinin frekansı sistem frekansından açıkça düşüktür. Ek
olarak gerilim dalga şeklinin yapısının bir de tepeden başlayarak sıfıra yakınsayan bir
eğri içerdiği gözlemlenebilir. Bu durumda, sistem cevabı iki farklı frekansın toplamı
gibi davranmaktadır. Bu haliyle yarı-periyodik ferrorezonansına denk gelmektedir.
Bu ferrorezonans hali ile zorlanan, sistemdeki güç transformatörüdür. Ancak, eğer
generator sistemde tutularak C fazı üzerindeki kısa devrenin devamı beklenir ve
sigorta erimesi ile başlayacak olan ferrorezonanans hali ile generatörün bir arada
bulunmasının sonuçları incelenecek olunursa ters besleme neticesince arıza
noktasında gerilimin sürekli kaldığı görülecektir. Şekil 7.5‟te sönümün oluşmadığı
107
görülebilmektedir. Bu durumun ne kadar devam edebileceğini ise, tüm koruma
sistemi devre dışı bırakıldığı için 2MW gücündeki generatörün ısıl kapasitesi belirler.
ġekil 7.4: Dağıtılmış enerji üretimi yapan sistem parçasında ferrorezonans
geriliminin dalga şeklinin ayrıntılı incelenmesi
ġekil 7.5: Generatörün koruma düzeni devre dışı iken, arızanın tersten beslenmesi
108
Gurkiran ve Vaziri tarafından 2006 yılında yayımlanan makalede, sistemde bir arıza
sonucunda dağıtılmış enerji üretimi yapan sistem parçası ada çalışma konumuna
geçtiğinde, eğer yeterli boyutta kapasitif bileşen içeriyorsa kendi çalışması ile
ferrorezonansa sürüklenebilir. Böyle bir olayın yaşanabilmesi için gerekli olan
durum bileşenleri; generatörün ada çalışması yapıyor olması, generatör ile beraber,
aynı anahtarlama sonucundan ada konumunda kalan yükün generatör tarafından
beslenebilmesi gerekmektedir [21]. Ek olarak adada kalmış ve generator gücünün
%30 ile %400 arasındaki kapasitans ve yine adada doyabilen, lineer olamayan
endüktans görevini görebilen bir de transformatör olmalıdır.
Bilim insanlarının yukarıda sıraladığı bu gereklilikler sağlanacak şekilde Şekil
7.2‟deki devre revise edilmiş ve Şekil 7.6‟daki devre modellenmiştir. Arıza ve tüm
kesici anahtarlamalarının hepsi bir önceki benzetimle aynen korunmuş; ancak,
transformatör 3-fazlı kesme yapabilen kesicinin arkasına alınmış, generatör ile kesici
arasındaki kapasitif sığa yükseltilmiş ve generatörün %10 boyutunda aktif,
%5boyutunda da reaktif yüklenmiş bir yük adaya eklenmiştir.
ġekil 7.6: Generatör ve transformatörün ada çalışmada beraber olarak modellendiği
devre
Şekil 7.6‟daki devre PSCAD üzerinde koşturulduğunda elde edilen gerilim dalga
şekli, Şekil 7.7‟de verilmiştir. Şekil 7.8‟de ise generatörü dödüren türbinden gelen
torktaki değişim gösterilmiştir. Açıktır ki tork ile transformatör çıkışındaki gerilim
birbirlerine paralel artış izlemiş ve tork değeri ferrorezonanstan kaynaklı yeni kararlı
109
çalışma noktasına oturulması ile sabit bir değer almıştır. Ferrorezonans olayı açıkça
görülebilmektedir.
ġekil 7.7: Generatör ve transformatörün ada çalışmada beraber olarak modellendiği
devrenin sonucu
ġekil 7.8: Ada çalışmada generatörü döndüren torkun değişimi
110
Bilim insanlarının adada generatör ile birlikte olması gerektiği öngörülen yükün
boyutu ile oynanarak deneme yapılır. Yükün rezistif bileşeni generatör gücünün
%50‟sine denk gelecek kadar yükseltildiğinde, Şekil 7.9‟daki sonuca ulaşılır.
Görülür ki yükün sönüm etkisi bu durumda da çalışmıştır.
ġekil 7.9: Ada çalışmasında yükün rezistif bileşeni generatörün anma gücünün
%50‟sidir
7.10‟daki grafikte ise genaratörü döndüren torkun değişimi incelenmektedir. Tork ile
gerilim eğrileri yine parallellik sergilemiştir. Ancak, tork gerilimdeki ani değişim
gibi hızlı değişimler sergilememiştir. Bu durumun nedeni ise torku etkileyen
yapılardan biri sistemdeki arızadan hiç etkilenmeyen rüzgardır. Bu nedenle çok hızlı
bir değişimin izlenememesi normal kabul edilebilir.
ġekil 7.10: Ada çalışmasında yükün rezistif bileşeni generatörün anma gücünün
%50‟si iken torkun değişimi
111
7.4 DağıtılmıĢ Enerji Üretiminin Ferrorezonanstan Korunması Ġçin Öneriler
Yukarıda yapılan benzetim çalışmaları sonucunda, dağıtılmış enerji üretimi yapan
sistem parçalarının ferrorezonanstan korunabilmesi için şu çıkarımlar yapılabilir:
1- Sistemde oluşabilecek her hangi bir anormalliğin daha önceden belirlenen
sınırların üzerinde istenmeyen sonuçlar doğurması halinde ada çalışmaya geçmekten
kaçılmamalı ve geçilmelidir. Daha önceden belirlenen sınırlar, üretecin toplam gücü,
generatörün ve diğer cihazların ısıl kapasitesi ve anma kısa devre gücü gibi
parametreleri göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Amaç, ada haline geçmek
için oluşması gereken en küçük bozulma oranını bulabilmek, bu noktaya kadar
sistemde kalmaya devam etmektir. Bir tür optimizasyon çalışması olan bu araştırma
sürecinin sonunda elde edilecek sınır değerleri bilgisinin en iyi şekilde kullanılması
ile sistemde büyük sorunlar yaratmayacak olaylar sonusunda üretecin ferrorezonansa
sürüklenmesi engellenebileceği gibi; üretece zarar verecek durumlarda ise üretec
sistemden yalıtılmış olacaktır.
2- Ada çalışmanın yapılacağı kısımın tüm verileri iyice bilinmeli ve sistem üzerinde
yapılacak değişikliklerin nasıl sonuçlanacağını bilebilmek adına daha önceden
hesaplamalar ya da benzetimler yapılmalıdır.
3- Ada çalışması halinde, ada sınırları içerisinde kalacak olan kapasitif elemanların
büyüklüğünün düşürülmesi mümkün değilse, ada çalışma başlar başlamaz devreye
girebilecek olan sönüm amaçlı rezistif yükler bulundurulabilir. Bu yüklerin devreye
girmesi sistem yükünü ve yükün yapısını takip edebilen bir analizör, bir bilgisayar
programı ve doğru anahtarlama elemanları ile yapılabilir. Böylece, ada içinde hali
hazırda yük varsa sönüm dirençleri devreye alınmaz.
112
8. SONUÇ VE TARTIġMALAR
Elektrik enerji sistemlerinde rastlanabilecek en karmaşık olgulardan biri olan
ferrorezonans hakkında bu çalışma süresince literatür çalışması,
olgunun
özelliklerinin incelenmesi, olgunun hassasiyet gösterdiği faktörlerin açıklanması
yapılmış, konu gerçek hayattan alınan olayların açıklama ve incelemeleri ile
örneklenmiştir. Gerek olgunun görsellenebilmesi gerekse de ileri sürülen görüşlerin
tartışılabilmesi için çok sayıda PSCAD modeli oluşturulmuş ve bu modellerin
koşturulmsı sonucunda elde edilen sonuçlar tartışılmıştır.
Benzetimler
süresince,
olgu
üzerinde
belirtilen
görüşün
objektif
olarak
irdelenebilmesi için, deneyler sadece 1‟er parametrenin değiştirilip, diğerlerinin sabit
tutulması ile çalışmalar yürütülmüştür. Tüm benzetim sonuçları ilgili konu başlıkları
altında incelendiği gibi, farklı konulara değinilirken daha önceki bölümlerde
tanıtılmış modeller yeniden kullanılmış; böylece karşılaştırma olasılıkları da
yaratılmaya çalışılmıştır.
Çalışmanın en önemli kısımlarından biri olarak, ferrorezonansın daha önceden
tahmin edilemeyecek olmasına ragmen risk analizlerinin doğru yapılamasını
sağlayacak olan dallanma grafik ve eğrileri anlatılmıştır. Doğru modellemenin önemi
açıklanmış ve özellikle transformatör modellemesinin doğruluğunun ne denli etkili
olduğunun altı çizilmiştir.
Ferrorezonansa karşı sistemler dahilinde ve sistemlerin kurulumları aşamasında
uygulanması halinde olgunun ihtimalini düşürecek olan önerilerde bulunulmuştur.
Ortaya çıkan tartışma konularından biri kaynağını buradan almaktadır. Çünkü,
çalışmada önerilen anahtarlama cihazları, anahtarlamalı cihazlar ile gerekli halde
sisteme yükü sokan ve gereksiz ise çıkaran cihazların kullanımı ve sistemin çok iyi
modellenmesi
gerekliliği
gibi
öneriler
yükseltmektedir.
113
genelde
sistemlerin
maliyetlerini
Bu durumda, tartışma, bunca yatırımı yapıp bu cihazları almanın ve yıllar boyunca
hiç karşılaşılmayabilinecek ferrorezonans için büyük miktarlarda parayı harcamanın
ne kadar doğru olduğudur. Bu tartışma için çalışmayı hazırlayanın net bir cevabı
olamaz. Ancak, sistemin çok iyi bir fizibilitesinin yapılması gerektiği önerilebilir. Bu
fizibilitede, korunacak sistemin müşterilerinin enerji kesilmlerininden ne kadar
etkileneceği ve sistem üzerinde var olan özellikle güç transformatörleri ve gerlilim
ölçü transformatörlerinin kaybının ne düzeyde bir masraf yaratacağı hesaplanmalıdır.
Fizibilitenin sonucu olarak karar verilebilir. Ancak, burada çalışmada altı sık sık
çizilmiş olan devrelerin modellenmesine duyulan ihtiyacın kaçınılmaz olduğu
bilinmelidir. Ancak ve ancak iyi modeller sayesinde sisteme yapılacak yatırımların
ferrorezonansa yatkın bir sistem yaratmayacağından emin olunmalıdır.
Çalışmanın
son
kısmında
yapılan
dağıtılmış
enerji
sistemleri
üzerindeki
ferrorezonans olayının incelenmesindeki amaç, son dönemde iyice yaygınlaşan
dağıtılmış enerji üretimi santrallerine ait cihazların sağlıklarının korunmasıdır. Bu
başlık altında da, sistemin korunmasi için yapılan ve temelini sistem yükünün sürekli
takibine dayayan öneri de tartışılabilir. Ancak, büyük paralar harcanarak yapılan pek
çok yatırımın neredeyse yatırım masrafı kadar koruma sistemlerine masraf yapılması
gelişmiş ülkelerde çok yaygın olan ve gelecekte ülkemizde de yaygınlaşması
kaçınılmaz olan bir akımdır.
Çalışma, gerek var olan sistemlere yeni kısımların eklenmesi ya da yeni; ancak, çok
sayıda bara ve eleman içermesi ile karmaşıklaşan sistemlerin korunması amacıyla
manevralardan once alınabilecek önlemleri vermesiyle, gerekse de dağıtılmış enerji
üretimi yapan sistemlerinin uzun süreler güvenle çalışması amacıyla yapılan
çalışmalarda ferrorezonansın da dikkat edilmesi gerekli olan bir olgu olduğunu
göstermesi ve aranacak çözümleri kolaylaştıracak önerilerde bulunması ile uygulama
alanlarına sahiptir.
114
KAYNAKLAR
[1] Santosa, S., Dugan, R. C., Grebe, T. E., ve Nedwick, P., 2001: Modelling
Ferroresonance Phenomena in an Underground Distribution System.
www.ipst.org/TechPapers/2001/IPST01Paper034.pdf.
Alıntılama
Tarihi : 20. Nisan. 2010
[2] IEEE, 2008. IEEE Guide for Application of Transformer Connections in ThreePhase Distribution System, s. 20-27. Date of Approval: June 2, 1977.
Date of Affirmation March 27, 2008.
[3]
Emin, Z., Al Zahawi ,B. A. T., Auckland, D. W., ve Tong, Y. K., 1997:
Ferroresonance in Electromagnetic Voltage Transformers: A Study
Based on Nonlinear Dynamics Ferroresonance in a High Voltage
Power Sistem. IEE Proc. Gener. Transm Distrib., Vol. 144, No:4,
s.383-387.
[4] Ferracci, P., 1998: Ferroresonance. Cahier Technique Schneider, Vol. 190 .
www.schneiderelectric.com. Alıntılama Tarihi: 15. Haziran. 2010
[5] Iravani, M. R., Chaudhary, A. K. S., Giesbrecht, W. J., Hassan, I. E., Keri,
A. J. F., Lee, K. C., Martinez, J. A., Morched, A. S., Mork, B. A.,
Parniani, M., Sharshar, A., Shirmohammadi, D., Walling, R. A.,
ve Woodford, D. A., 2000. Modelling and Analysis Guidelines for
Slow Transients – Part: The Study of Ferroresonance. IEEE
Transactions on Power Delivery, Vol. 15, No.1, s.255- 265.
[6] Araujo A. E. A.,Soudack A. C., ve Marti J. R., 1993: Ferroresonance In
Power Systems: Chaotic Behaviour, IEE Proceedings C, Vol. 140,
No:3.
[7] Tong Y.K., 1997: NGC Experience on Ferroresonance in Power Transformers
on HV Transmission Systems. IEE, Savoy Place, Londra, 1997. IEEE
Explore‟dan alıınmıştır. Alıntılama Tarihi: 8.Şubat.2009
[8] Zhou, L. X., ve Yin, Z. D., 2007: Research on Ferromagnetic Resonance
Region and the Controllable Damping. IEEE, PowerTech, 2007.
[9] Jacobson D., 2003: Examples of Ferroresonance in a High Voltage Power
System-sunumu. IEEE Power Engineering Society 2003 General
Meeting, July 13-17, Toronto, Ontario.
[10] Jacobson D., 2003: Examples of Ferroresonance in a High Voltage Power
System. IEEE Power Engineering Society 2003 General Meeting,
July 13-17, Toronto, Ontario.
[11] Morkyani, M., ve Haghifam, R., 2007: Identification of Ferroresonance
Based on Wavelet Transform and Artificial Neural Networks, IEEE
Manuscript receiving date: 2007.
115
[12] Mozaffari S., Sameti M., ve Soudack A.C., 1997: Effect of Initial Conditions
on Chaotic Ferroresonance in Power Transformers. IEE Proceedings,
General Transmission Distribution., Vol. 144, No:5, s.456-460.
[13] Huawei L., ve Fan Y., 2007: Impact of Breaker Operations on Ferroresonance
in Power Systems. The Eighth International Conference on
Electronic Measurement and Instruments ICEMI’2007IEEE 2007.
[14] Smith, K., n.d.: Wind Farm Transformer Inrush Studies. PSCAD Application
Notes.
https://pscad.com/resource/File/Library/Application_Note__Wind_Farm_Transformer_Inrush_Studies.pdf. Alıntılama Tarihi:
18.Kasım.2010
[15] Dugan, R. C., 2003: Examples of Ferroresonance in Distribution Systems.
http://www.ece.mtu.edu/faculty/bamork/FR_WG/Panel
/DuganPanel.pdf . Alıntılama Tarihi : 12.Mayıs.2010
[16] SIEMENS, n.d.: High Voltage Circuit-Breakers 3AP1/2 72.5kV up to 550kV.
www.hv-circuit-breaker.com. Alındığı Tarihi: 21.Ekim.2010.
[17] ABB, n.d: Type PMI, 362 kV, up to 63 kA Power Circuit Breaker.
www.abb.com. Alındığı Tarihi: 21.Ekim.2010.
[18] Url 1: <http://en.wzkuaili.com/fuse-cutout/89.html>,
alındığı tarih:11.Kasım.2010.
[19] Güral Elektrik, n.d: Insulating Sticks. www.guralelektrik.com. Alındığı Tarih:
13.Kasım.2010.
[20] Graovac, M., Iravani, R., Wang, X., ve McTaggart, R. D., 2003. Fast
Ferroresonance Suppression of Coupling Capacitor Voltage
Transformers. IEEE Transactions on Power Delivery, Vol. 18, No. 1,
s.158-163.
[21] Gurkiran, K., ve Vaziri, M., 2006: Effects of Distributed Generation (DG)
Interconnections on Protection of Distributed Feeders. IEEE
Explore‟dan alınmıştır. Alınma Tarihi: 21.Temmuz.2010
.
116
ÖZGEÇMĠġ
Ad Soyad: Ömer KARA
Doğum Yeri ve Tarihi: ĠZMĠR-19.05.1985
Adres: Soğanlık Orta Mahalle, Yalnız Selvi Caddesi No:38, Uplife Park Sitesi,
D Blok, Daire:55, 34880, Kartal-Ġstanbul, Türkiye.
Lisans Üniversite:
Ġstanbul Teknik Üniversitesi
117
Download