ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 108 Филология

advertisement
Филология илимдери
УДК 82/821.0
KAZAK ŞAİRLERİNİN ŞİİRLERİNDE HAZRET-İ MUHAMMED (S.A.V)
VE EHL-İ BEYT DÜŞÜNCESİ
Muammer Taşçı
Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim görevlisi
Özet
Bu makalede uzun yıllar Kazak edebiyatında önemli bir yeri olan halk şairlerinin şiirlerinde
dile getirdikleri Hazret-i Muhammed düşüncesi ve bu düşüncelerini yazdıkları şiirlerle halka
nasıl ifade ettikleri ele alınmıştır. Uzun yıllar Komünizm ile beraber gelen ateizm düşüncesine
rağmen Kazak halkında“Адамзаттың асыл тәжі (Adamzattın Asıl Taji = İnsanlığın baş tacı) ”
olarak sevilen ve sayılan Hazret-i Muhammed’e olan sevgi ve saygılarını şiirlerinde nasıl ele
aldıkları üzerinde durulacaktır.
Anahtar kelimeler: Hazret-i Muhammed, Divan-ı Hikmet,Jıravlar, Aytıslar, Termeler
КАЗАК АКЫНДАРЫНЫН ЫРЛАРЫНДА АЗИРЕТИ
МУХАММЕД (С.А.В) ЖАНА ҮЙ-БҮЛӨ ТҮШҮНҮГҮ
Кыскача мазмуну
Макалада казак адабиятында узак жылдар бою орчундуу орунду ээлеп келген эл
акындарынын ырларында Азирети Мухаммед пайгамбар жөнүндө айтылган ой-пикир,
түшүнүктөрү жана алар өздөрүнүн көз-караштарын элге кандайча жеткире алгандыктары тууралуу маселелер, ошондой эле, Азирети Мухаммед пайгамбарга болгон сүйүүсү
менен ага берилгендиктерин ырларында кандайча көрсөткөндүктөрү тууралуу маселелер каралды.
Ачкыч сөздөр: Азирети Мухаммед, айтыштар, казак адабияты, термелер.
PHILOSOPHY OF PROPHET MUHAMMED PROPHET
Abstract
This paper deals with the analysis of works that represent Muhammed prophet’s
philosophy in Kazakh literature.
Key words: Prophet Muhammad, Divan-i Hikmet Jırav Aytis, Terme
ФИЛОСОФИЯ ПРОРОКА МУХАММЕДА
В КАЗАХСКОЙ ЛИТЕРАТУРЕ
Аннотация
Данная статья рассматривает репрезентацию философии пророка Мухаммеда в казахской литературе.
Ключевые слова: пророк Мухаммад, казахская литература, импровизация.
108
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
Muammer Taşçı
18. yy.dan başlayarak uzun yıllar Rus
egemenliği altında kalan ve daha sonra da
1921 yılından itibaren Komünizm ve ateizmin paletleri altında 70 yıl ezilerek siyasi,
dini ve etnik olarak yok olmayla karşı karşıya kalmışlardır. 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Kazakistan Cumhuriyeti, dünya
kamuoyunun dikkatini sadece geniş toprakları ve zengin yer altı kaynaklarıyla değil,
siyasi sistemi ve devlet teşkilatı, uluslararası
barışı korumada gösterdiği çabalarla, dinlerarası diyalog çalışmaları’ özgürlük, eşitlik
ve barış gibi evrensel kavramlar ile beraber
zengin edebi kültürüyle de dikkatleri üzerine çekmektedir. Genel ifadesi ile “Orta Asya’nın parlayan yıldızı” olmuştur.
Yaklaşık bir asra yakın uzun süreyi Rus
sömürgesi altında geçirmiş olan Kazak halkı kendi tarihinden, edebiyatından, kültürel
miraslarından, dini inançlarından uzaklaştırılarak, Sovyetler Birliği ve Komünizm ideolojisi çerçevesinde eğitim ve bilim almak
zorunda kalmıştır. Mecburen Rusça konuşmak zorunda kalmışlar Kazakça konuşanlar
çeşitli baskı ve hatta ölümlere varan zulümlere uğramışlardır. Din tamamen yasak
edilmiş okullarda Ateizm ve Darwinizm
dersleri en önemli dersler arasındadır. İnsanlar küçük yaşlardan başlayarak haya ve
edep duygularını öldürme siyaseti ile ahlaki
çöküntüye uğratılmışlardır. Hatta bu o kadar
ileri gitmiştir ki kadınlı erkekli üryan olarak
büyük havuzlarda hep beraber yüzmenin
gayet doğal bir şey gibi kabullendirilmiştir.
Bugün bile bunun kalıntılarını görebilmekteyiz.
Kazak halkına İslam dini ve Hazret-i
Muhammed’i (S.A.S.) tanıtma çalışmaları
daha çok edebiyat yoluyla gerçekleştirilmiştir. O devirlerde bu tür çalışmalarından dolayı sürgünlere gönderilen ve hapislere atılsa bile gerçeği söylemekten vazgeçmeyen
nice aslan yürekli şairler maalesef ya idam
edilmiş yada Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir. XV-XIX yüzyıllardan günümüze kadar halka tanıtmak amacıyla Kazak jıravları (saz şairleri) veya Türkçe tabiriyle Halk
ozanları şiirlerine Allah’ın adıyla başlayarak
Hazreti Muhammed’i (S.A.S.) ve sahabeleri
büyük bir sevgi ve saygıyla kaleme almışlardır.
Kazak edebiyatında İslam dini ve Hazreti Muhammed’i (S.A.S.) tanıtmak ve Kazak
halkını aydınlatmak amacıyla eserler veren
Kazak şairlerinden Hoca Ahmet Yesevi’den
başlayarak Abay Kunanbay, Şakarim Kudayberdi, Şalkiyiz Tilenşiulı, Akmolla Muhamedyarulı, Meşhur Jusup, Maylıkoja,
Turmagambet’in eserleri çok büyük önem
taşır.
Hoca Ahmet Yesevi’nin Eserlerinde
Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt:
Özellikle Hoca Ahmet Yesevi’den gelen
bir Orta Asya İslam geleneğine sahip olan
Kazaklar, ayrıca Arap ve Fars edebiyatıyla
yakından ilgilenmişlerdir.Medrese eğitimi
alan Kazak şairleri İslam dini, Allah sevgisi
ve Hazreti Muhammed’in (S.A.S.) hayatı ve
kişiliğini eserlerine konu edinmişlerdi.
“Pîr-i Türkistan” lakabıyla tanınan Hoca Ahmed Yesevî (ö.562/1166), Türk-İslâm
kültür ve edebiyatının mümtaz şahsiyetlerinden birisidir. O, ortaya koyduğu fikir ve
düşünceleriyle büyük kitleleri etkilemiştir.
Çünkü Hoca Ahmed Yesevî’nın hayatı incelendiğinde onun ilme, irfana, ahlâka kısacası Hakk’a ve halka adamış biri olarak
görülür. Bu itibarla onun düşünce sistemini
şekillendiren pek çok unsur bulunmaktadır.
Bunlar arasında Kur’an ayetleri yanında, Hz. Peygamber’in sünnetinin önemli
yeri vardır. Hz. Peygamber›in (s.a) güzel
ahlâkını kendisine örnek alan Hoca Ahmed
Yesevî, eserlerinde insanlara bunu öğretme
ve yaşatma gayreti içinde olmuştur. Onun
eserleri arasında yer alan Divan-ı Hikmet’te,
Hz. Peygamber’e (s.a.v) ve O’nun sünnetlerine bazen direk bazende telmih yoluyla yer
verildiği görülür.
Bütün peygamberlerin peygamberliğine inanan Hoca Ahmed Yesevî’nin son
peygamber Hz. Muhammed’in (s.a) onun
dünyasında ayrı bir aşkı, muhabbeti ve yeri
vardır.
Onun Divan-ı Hikmet adlı eserinde Hz.
Muhammed (s.a) ile ilgili şu konuları görmek
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
109
Филология илимдери
mümkündür:Eserde Hoca Ahmet Yesevi nin
kurucusu olduğu Yesevilik tarikatına ait bilgiler, dervişlik üzerine övgüler, Cennet-Cehennem tasvirleri, İslam Peygamberi’nin
hayatı ve mucizeleri anlatılır. Eser Karahanlı
Türkçesinin Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır.
Hoca Ahmet Yesevi, gerçek bir Peygamber aşığıdır.Ona olan sevgisini içinden
gelen bir coşku olarak mısralarına yansıdığını Divan-ı Hikmet kitabının 40.Hikmet
bölümünde çok rahatlıkla şu mısralarında
görebilmekteyiz:
On sekiz bin âleme server olan Muhammed;
Otuz üç bin ashâba rehber olan Muhammed.
Çıplaklık ve açlığa kanaatlı Muhammed;
Asi, câfi ümmete şefaatlı Muhammed.
Geceleri yatıp uyumaz, tilâvetli Muhammed;
Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed.
Yoldan azan günahkara hidayetli Muhammed;
Muhtaç düşse herkese, kifayetli Muhammed.
Ebu Cehl ve Ebu Leheb’e siyasetli Muhammed;
Melâmetin sabunu, selâmetli Muhammed.
Namaz, oruç kılıcı, ibadetli Muhammed;
Dinmeyip tesbih söyleyici, riyazetli Muhammed
Lanetli, lanetlenmiş şeytana siyasetli
Muhammed;
Şeriatın yoluna inayetli Muhammed.
Tarikate yol gösterici, iradetli Muhammed;
Hakikate mukteda, icazetli Muhammed.
Duaları müstecap, icabetli Muhammed;
Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed.
Tevfik veren zâlime, celaletli Muhammed;
Secde kılan eğilip, itaatlı Muhammed.
Beş vakit namaz olduğunda imametli
Muhammed;
Mirâc aşıp vardığında şehadetli Muhammed.
110
Arş ve Kürsü pazarı, inayetli Muhammed;
Sekiz cennet sahibi velayetli Muhammed.
Yukarıda şirlerinden çok küçük bir alıntı yapılan Hoca Ahmed Yesevî, kendini Hz.
Muhammed’e (s.a) ve sünnetine son derece
bağlı kimse olarak görür. Çünkü onun hayatında Hz. Muhammed’in (s.a) ayrı bir yeri
vardır. Eseri incelediğinde onun, kalbi yanık
bir Allah âşığı olduğu kadar, Allah Rasûlünün aşığı olduğu hemen anlaşılmaktadır..
Hz. Muhammed’e olan bağlılığını, O’na
olan sevgi, saygı, övgüsüyle ve sünnetlerine
sımsıkı yapışmayla göstermeye çalışmıştır.
Hoca Ahmet Yesevi gerçek bir Peygamber
aşığı olarak, Hz. Muhammed’in vefât yaşı
olan 63 yaşından sonra kendisine yerin üstünde yaşamayı haram sayarak toprağın altında yaşamayı seçmiştir.Bun olayı da Hikmet adlı kitabının2. Hikmet bölümünde şu
beyitlere yer verir:
Ey dostlar, kulak verin söylediğime,
Ne sebepten altmış üçte girdim yere?
Mirâc sırasında Hakk Mustafa ruhumu
gördü,
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Hakk Mustafa Cebrâil’den eyledi sual
“Bu nasıl ruh, bedene girmeden buldu
kemal?”
Gözü yaşlı, halkın başçısı, bedeni hilal;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
8. Hikmet bölümünde ise 63 yaşında yerin altında yaşamayı tercih etme olayını şu
beyitlerle ifade etmektedir:
Sabah erken pazartesi günü yere girdim
Mustafa ya matem tutup girdim ben işte
Altmışüçte sünnet dedi işitip bildim
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
Yer üstünde dostlarım matem tuttu
Bütün alem “Sultanım” deyip nara çekti
Hakk’ı bulan gerçek sufiler kanlar yuttu
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
Elveda deyip yer altına adım koydum
Aydın dünyayı haram kılıp Hakkı sevdim
Zikrini söyleyip yalnız olup yalnız yandım
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
Muammer Taşçı
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
“Taha” okuyup akşam ve geceler kaim
oldum
Gece namaz gündüzleri oruçlu oldum
Bu hal ile yer altında daim oldum
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
Ahmed Yesevî, Dîvân-ı Hikmet’in bir
çeşit siyer türünde olan 36. Hikmetbölümünde Hz. Muhammed’in (s.a) aile efradı
ile alakalı bilgileri şöyle özetler:
Muhammed’in bilin zatı Arabtır
Tarikatın yolu bütün edeptir.
Muhammed’i tarif eylesem kemine,
Anasının adı bil Amine:
Babasının adı Abdullah’tır
Anadan doğmadan ölmüştür.
Dedesi biliniz Abdulmuttalib;
Gönülde saklayınız iyi bilip.
Dedesinin babası idi Hâşim;
İşitince akmakta gözde yaşım.
Biliniz dördüncüsüdür Abdulmenaf;
Onları bilse her kim, gönlüdür sâf.
Rasûl’un bilse her kim dört ceddini,
Kıyamette gezer sekiz cennetini
Babası yedi yaşında ölmüştür;
Rasül’u amcasına vermiştir….
Hoca Ahmet Yesevi, Hz. Muhammed’i
(s.a) daima anmayı tavsiye eder ve kendisinin de bunu devamlı yaptığını belirtir. Hz.
Muhammed’in söz konusu edildiği yerlerde
onun üslûbunun, ayrı bir saygı, incelik dolu olduğunu görürüz. O, yaşantısıyla olduğu gibi diliyle de Hz. Peygamber’e dâima
hürmet ve muhabbet dolu olmuştur.Bunu
Divan-ı Hikmetin 2. Hikmet bölümünde geçen şu beyitte açıkça görmekteyiz:
Pir-i kamil Hakk Mustafa, şüphesiz bilin;
Nereye varsan, vasfını söyleyip saygı
gösterin
Salât-selâm deyip Mustafa’ ya ümmet
olun;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Hoca Ahmed Yesevî, Hz. Muhammed’in sünnetine sımsıkı bağlanmaya çok
önem veren, buna teşvik eden ve bunu günlük hayatına yansıtan birisidir. O, Hz. Muhammed’in sözlerine göre yaşamayı, O’na
ümmet olmanın gereği sayar ve bu konuda
bize gerekli ciddi uyarılarda bulunur.Mesela
38. Hikmet bölümünde geçen şu beyit buna
güzel bir örnektir:
Ümmet olup Rasul değerini bildiniz mi?
Ten-can ile sünnetlerini yaptınız mı?
Rasul için ağlayıp inleyerek geçtiniz mi?
Kimler için geldi Rasul bildiniz mi?
Kul Hoca Ahmed tecrid-tefrid ümid eyle
Mustafa’nın sözlerine amel eyle
Tevbe diyerek geceleri görüp ağlayıp inle
Ağlayıp inlemeden cemalini görse olmaz
YineDivan-ı Hikmet’in 36. Hikmet bölümünde Hoca Ahmet Yesevi,Hz.Ali’nin
kahramanlığı ve İslam dinine yaptığı hizmetleri şu beyitlerde güzel bir şekilde ifade
eder:
Tarif eylesem, Ali Allah’ın arslanıdır
Ki kılıç ile kâfiri kırmaktadır.
Kâfirleri eyler imana dâvet;
Vermektedir her zaman İslâm’â kuvvet.
Ki mümin olanını alıp gelmektedir;
Kabul kılmayanını kırıp gelmektedir.
Ki kılıç ele alıp binse Düldül’e
Düşmektedir kâfirler kavmine velvele
Elindeki silahı Zülfikar’ı,
Savaşanda uzar kırk arşın.
Ali’nin var idi on sekiz oğlu;
Onun her hangisidir büyük tuğlu,
Ali İslam için kanlar yutmaktadır;
İslam›ın tuğunu sıkı tutmaktadır.
Hoca Ahmed bil garibliğe düşmüştür
Rasul evladına sözler katmıştır
Divan-ı Hikmetin 45. Hikmet bölümünde Hz. Ali’yi Dört Halifenin dördüncüsü
olarak müthiş bir şekilde anlatır:
Dördüncüsü dost olan Hakk arslanı
Ali’dir,
Hem Mirac’da yar olan Hakk arslanı
Ali’dir.
Dediği sözü rahmani, görsen yüzü nurani,
Kâfırlerin kıranı Hakk arslanı Ali’dir.
Himmet kuşağı belinde, Mevlâ’m yâdı
dilinde,
Zülfikar’ı elinde Hakk arslanı Ali’dir.
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
111
Филология илимдери
Binip çıksa Düldül’e, yere düşer zelzele,
Kafirlere velvele, Hakk arslanı Ali’dir.
Düşmanlara mukabil, oldu kâfire katil,
Kılan bâtılı zâil Hakk arslanı Ali’dir.
Rahmet eyleye Bir ve Var, her ne kılsa
gücü var,
Hoca
Ahmed’e
mededkâr
Hakk arslanı Ali’dir. (Hikmet 45).
Ayrıca Hz.Hasan’ın şehit edilmesini 64.
Hikmet bölümünde hüzünlü bir şekilde şu
mısralarla dile getirir:
“Garip canımı Hak yoluna adasam;
Şah Hasan gibi Kerbela’dasusayıp ölsem;
Hak şarabını içme hevesiyle gitsem;
Varsam orada susuzluğum kanar mı ki?
Sahabe gibi din için savaşıp başımı versem;
Şehr-ibanu imamlar gibi ağlayıp yürüsem;
Allah için kâfirlere esir olsam;
Rahman
Rabbim
sana
makbul olur mu ki?” (Hikmet 64).
Yukarıda anlatılan Hoca Ahmet Yesevi örneğindeki gibi diğer Kazak şairleri de Hz.
Peygamber’i Kazak halkına has bir anlayış
çerçevesinde kaleme almışlardır. Şairler,
eserlerinde Hazret-i Muhammed’in (S.A.S.)
örnek hayatını, mucizelerini ve O’nun güzel ahlakını göçebe Kazak halkına ait milli duygularla işlemişlerdir. Bu alanda daha
çok destan, kıssa, hikaye ve tolgav gibi
manzum şekiller kullanılmıştır. Bunların
arasında “Tolgav” türü daha çok kullanılmıştır. “Tolgav; belirli bir olay ya da kişiye
ithafen dombıra eşliğinde makamla okunan
şiir” (K.Koç, A.Bayniyazov, V.Başkapan,
2003:508) şeklinde açıklanır ve halk tarafından daha çok sevilerek dinlenen edebi
türdür.
Abay Kunanbay’ın Eserlerinde Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt: Kazaklar’ın çok sevdiği şairi ve düşünürü Abay,
eserlerinde Allah (c.c.) ve Peygamber sevgisini, İslam’ı anlatarak halkı aydınlatmaya
emek sarfetmiştir. Abay Kunanbay’ın şu şiiri Hazret-i Muhammed (S.A.V) aşkını çok
güzel anlatır:
112
OkunuşuTürkçe Tercümesi
Allah minsiz avelden, Peygambar
hak,“Allah kusursuz, Evvelden Peygamber
hak,
Mumin bolsan, uyrenip sen de uksap
bak,Mümin isen, öğren, sen de benzemeye
bak.
Kur’an ras, Allahtın sozıdur ol,Kur’an
gerçek, Allah’ın sözüdür o,
Tavilin bilerlik ğılımnın şakTercümesini
anlayacak kadar bilgi sahibi ol.
Allahtın, Payğambardın jolındamız….
Allah’ın Peygamber’in yolundayız..”
(On Gasır Jırlaydı, 2006: 273s.)
Bir taraftan Abay bu mısraları ile Kazak
halkını ilme davet etmektedir.
Kazaklar genel olarak şair ruhlu insanlardır. En küçük bir olayı dahi şiirlere dökebilmekte oldukça kabiliyetlidirler. Düğünleri dernekleri doğum günü kutlamaları
bile mutlaka şiirli ve şarkılı olur.Hz.Mevlana’nın “Dilini terbiye etmeden yüreğini terbiye etmeli insan; Çünkü yürekte ne varsa
dilden de o çıkar.... “sözünü Kazak halkı
çok iyi bilir ve söyledikleri sözlerin yürekten çıkmasına çok dikkat ederler.Meşhur
Kazak şairi Abay Kunanbayev; “Şiir sözün
padişahı, söz sarrafı” eserinde sözün kalbe
hitap edilmesi gerektiğini, önemini şöyle dile getirmiştir:
OkunuşuTürkçe tercümesi
Aveli ayat, Hadis sözdin bası,Evvel ayet,
hadis sözün başı,
Kosarlı beyitmısal keldi arası.Destekli
beyit gibi olur söz arası
Kusınımen kızıktı bolmasa söz,Anlamlı
ve ilginç olmazsa söz,
Nege aytsın Payğambarmen onı AllahıNiye söylesin Peygamber ve Allah onu...
(On Gasır Jırlaydı, 2006: 252 s.)
diyerek Abay, evvela Allah’ın kelamı
Kur’an-ı Kerim ve Efendimizin sözleri olan
Hadis-i Şerif’in insan yaşamının temeli olduğunu belirtmiştir.
Meşhur Jusup’un Eserlerinde
Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt:
Kazak edebiyatında Hoca Ahmet Yesevi
ve Hakim Suleyman Ata gibi Orta Asya’da-
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
Muammer Taşçı
ki büyük tasavvuf şairlerinin başlattığı geleneği sonradan devam ettiren Kazak halkının
düşünürü ve ünlü şairlerinden biri Meşhur
Jusıp (Yusuf) Köpeyoğlu (1868-1931) Kazak milli edebiyatına zengin bir edebi miras
bırakmıştır. Şairin “Peygamberin Nuru”,
“Peygamber’in vedası”, “Resul’ün Vefatı”, “Muhammed Peygamber Hakkında”,
“Mirac”, “Peygamber’in Kafirlerle Savaşı”,
“Peygamber’e İnanmayanların Hikayesi”
gibi şiirlerinde Hz. Peygamber’i halkına
tanıtmaya ve sevdirmeye çalıştığını görebiliriz. “Peygamber’in Nuru” şiirinde alemin
yaradılışının temelinin Hz. Peygamber’in
nuru olduğunu şu mısralarda vermiştir:
OkunuşuTürkçe tercümesi
Ğalamnın onsekiz min avel burınOn sekiz bin alemden evvel önce,
Jarattı Payğambardın asıl nurın.Yarattı
Peygamberin parlak nurunu.
Aveli maklukatta Nurım“Mahlukattaki
evvel nurum” -dedi,
Hakında dalel boldu hadıs munınHakkında delil oldu hadis bunun,
(M.Jusıp, 2004: 292 s.).
diyerek Hz. Adem’den başlayarak Allah’ın Rasülü’nün bütün sülalesi hakkında
bilgi vermiştir. Her mısrada Hz.Peygamber’in nuruyla ışıldayanları şöyle anlatmıştır:
“Hz.Adem’in alnında Resul nuru ışıldadı”,
“Hz. İdiris’in beline Muhammed Mustafa’nın nuru ulaştı”,
“Abdullah pek güzeldi, yüzü parlak,
Var idi alnında Resul nuru” (M.Jusıp,
2004: 294s.).
Maşhur Jusıp’in“Rasül’ün Vefatı” şiirinde şair Hz. Peygamber ile Hz. Cebrail
arasındaki bir konuşmayı ve ümmetine olan
sevgisini ise şöyle dile getirir. Azrail’in
(A.S.) Peygamberimiz’e:
“Getirdim Haktan haber size,
Cenneti Sizin için hazırlamış,
Kapatmış cehennemin kapısını” (M.Jusıp, 2004: 319s.)
hitabına karşı Peygamberimiz’in ümmetinden günah işleyenlerin ahvalinin ne olacağı ile alakalı şu soru sorduğunu anlatır:
“Mekanı iyi kulun cennet ise,
Günah yapan ümmetimin,
Ahvali (Durumu) nasıl olacak?” (M.Jusıp, 2004: 320s.).
Hz. Peygamber ve Azrail (a.s.) arasında
geçen irtibatı diyalog şeklinde verir. Peygamberimiz’in şu sözleri insanı çok duygulandırır:
Peygamber Azrail’e dedi yine,
Kuvvetsiz ümmetimin hepsi ama,
Bu günü her ne olsa ben göreyim
Ümmetimin acısını ben alayım.... (M.
Jusıp, 2004: 325s.)
diye son nefesine kadar “Ümmetim” diye endişelenen Peygamberimizin karşılıksız
sevgisini şair büyük bir coşkuyla anlatmıştır.
MaylıkojaTurmagambet’in
Eserlerinde Hazret-i Muhammed ve
Ehl-i Beyt:
Yine tanınmış Kazak şairlerinden olup
aynı zamanda Ehl-i Beyt soyundan olan
şair Maylıkoja,Arapça’yı ve İslam tarihini iyi bilen tahsilli şairlerdendir. Şairin
dini konuda yazdığı eserleri yaşadığı devirde yasaklanmış ve yok edilmiştir. Ünlü
edebiyatçı Doktor Asılhan Ospanoğlu’nun
araştırmaları sonucu şair Maylıkoja’nın din
konusunda iki eseri bulunmuş. Zamanında şairin kendisi Arap harfleriyle yazıldığı
el nüshasını Şimkent bölgesinin Ordabası
kabasında akrabaları tarafından sandığın
dibine gizleyerek günümüze kadar saklı
kalmıştır. “Zarkum” (94 sayfa) ve “Hazreti
Hamza” (96 sayfa) adlı destan şeklinde yazılmış olan eserleri Kazak halkı için güzel
bir hediye ve yol gösteren rehber niteliğinde olmuştur. Bulunan eserler kril alfabesine
çevrilerek 1996 yılında bölge gazetesinde
yayınlanmıştı.
Şairin bütün eserleri ise 2005 yılında
Asılhan Ospanoğlu tarafından kitap olarak
yayınlanmıştır. Eserin takdimi kısmında
Asılhan Ospanoğlu şunları yazmıştır: “Derin düşünce, güzel nakışlarla insanın ilgisini
çeken eseleri arasında “Zarkum” ve “Hazreti Hamza” gibi kapsamlı çalışmaları az
değildi. Fakat, dini, şeriatı ve bilhassa Hz.
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
113
Филология илимдери
Muhammed (s.a.s.) Efendimizin İslam’ı tanıtma, yaşatma ve koruma yolunda sarfettiği emekleri ve kafirlerle savaşları beyan
edildiğinden dolayı bu eserler toplumdan
uzaklaştırılmaya çalışılmıştır” (Maylıkoja,
2005:378 s.).
Hz. Peygamber’in hayatında savaşlar,
kaçınılmaz olarak zaman zaman ortaya çıkıp hayatının sonuna kadar devam etmişti.
Bu sebeple tertiplenen seferler göstermiştir
ki, Hz.Peygamber iyi bir komutan ve eşsiz
bir askeri kabiliyete sahip idi. Savaş taktikleri konusunda da mükemmel bilgileri vardı.
Fakat kan dökmekten asla hoşlanmazdı. Savaşın çıkmaması için üzerine düşen tüm çabayı sarfediyor, barış yollarını deneyerek bu
hususta düşman tarafa mutlaka bir teklifte
bulunurdu. Yukarıda bahsettiğimiz eserler
Hz.Peygamber ve müşrikler arasında geçen
savaşları konu almıştır.
“Zarkum” eserinde Hz. Peygamber ile
Irak hükümdarı Zarkum arasında geçen savaşı anlatır:
Okunuşu Türkçe tercümesi
Payğambar
kuda-ZarkumnunAllahın
Peygamberi ile Zarkum
Din talasıp neşe kun Savaştı din uğuruna
nice gün
Şaykısıp kılğan urısın Cansiperane yaptıkları savaşın
Sıylanızdar tirlikteSaygıyla karşılayın
siz bunu
Payğambardı jasınanPeygamberin yaşından
Jetim kılıp ösirdiYetim olarak büyüttü
Payğambar uşin jaratıpPeygamber için
yaratıp
Onsekiz mın alammdı…..On sekiz bin
alemi...
(Maylıkoja, 2005:381 s.)
Peygamber’in doğumundan başlayarak
bütün ailesini, sahabeleri, Hz. Hamza, Hz. Ebu
Bekir, Hz.Ömer, Hz.Osman gibi din büyükleri
ve Ebu Cehil, Ebu Süfyan gibi o devirdeki din
düşmanlarını anlatırken halkın göz yaşlarına
boğulması kaçınılmaz olmuştur.
XIX. yüzyılın sonu ve XX. Yüzyılın ilk
yarısında Kazak bozkırlarındaki siyasi ve
114
sosyal olaylar milletin huzurunu kaçırmıştı
ve manevi hayatını epeyce sarsmıştı. Kazak
halkının başına kara bulut gibi çöken bu durum karşısında gözü açık ve tahsilli kişiler
halkı aydınlatma çalışmalarını devam ettirdiler. Bu dönem şairleri halk arasında yaygınlaşmaya başlayan “ateizm” gibi dinsizlik
politikasının Kazak milletini doğru yoldan
uzaklaştıracağı endişesi içindeydiler.
Kazak şairleriözellikle halkın bu baskı
ve zulümden kurtulmasının tek yolu İslam’ı
ve hakikatı tanıtma olduğunun farkında idiler.” Allah bir ve Peygamber hak” sözlerinden dolayı şiirleri yasaklanmış ve sürgüne
uğramış nice Kazak şairleri vardır.
Turmagambet İztileuov’un Eserlerinde Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt:Kazakistan’ın Sır Derya bölgesinde yaşayan
şairleri için “Sır Suleyleri” terimi kullanılır.
Sır Suleyleri Kazak Sözlü Edebiyat geleneğinin ve Klasik Edebiyattan etkilenerek yazdıkları eserleriyle meşhurdurlar. Bu şairler
arasında Turmagambet İztileuov hayatı boyunca Allah’ı ve Hz.Peygamber’i halka tanıtmayı amaç etmiştir. Bu görüşleri ve eserlerinden dolayı nice hapisler ve sürgünleri
geçirmişse de niyetinden vazgeçmemiştir.
Şair Turmagambet, eserlerinde Allah
sevgisini, iman temizliğini ve Hz. Peygamberimizin hayatını anlatmıştır. Şairin
“Muhammed Hakkında” adlı eseri kalbe
seslenen en güzel tolgaveseridir. Bu eserde
Peygamber’in çocukluğundan, anne ve babasız büyümesi; Peygamberlik döneminde
ise düşmanlarının ona gösterdikleri eziyetleri ve ızdırapları dile getirilir: “KafirlerHz.
Peygamber’i takip ederler ve bir mağaraya
gelirler. Onlar Hz.Muhammed’i öldürmek
istiyorlardı. Mağaranın etrafını sararlar...”
diyerek şiirine şöyle devam eder:
Okunuşu Türkçe tercümesi
Osı ungirdin avzunaBu mağaranın ağzına,
Bir örmekşi tor tokıpBir örümcek ağ
yapmış,
Şatastırıp jamağan Karıştırmış yamamış.
Bir kögerşin bul jergeBir güvercin buraya,
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
Muammer Taşçı
Uya salıp jane de Yuva yapmış üstelik,
Yeki uş kun Jumırtalağan İki üç gün yumurtlamış.
Muhammed kirse osığanMuhammed
girse buraya,
Buzılmaspa edi bular depBozulmaz mıydı bunlar diye,
Senbedi bular anağan….İnanamadı bu
kişiye...
(T.İztileuov, 2007: 265s.)
Aytıs’larda (Halk Ozanı Atışmaları)
Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt:
Ayrıca, Kazaklarda halk şairlerinin
çokça kullandıkları Aytıs (Atışma) yolu
ile halk şairleri televizyonlarda ve toplum
önünde karşılıklı olarak Peygamber Efendimiz, Sahabe efendilerimiz ve dini konularda şiir yoluyla birbirlerine sorular sorarak hem eğlenceli vakit geçirirler hem de
halkı bilgilendirirler.Kazak Halk ozanları
arasındaki atışmalarda Peygamber Efendimiz ile alakalı kullanılan cümleler özenerek seçilir ve saygı ifadelerine çok dikkat
edilir.
Okunuşu Türkçe tercümesi
Jarılğasın Koja: Jarılgasın Koja:
Jarqınım, salem bersen, salemet bol! Nur
yüzlüm, selam verdiysen, selamette ol!
Jetedi muratına ölmegen kul. Ulaşır muradına ölmeyen kul,
Siz bersen salemindi, alik aldık, Sen verince selamını, aleyküm deyip aldık,
Sunneti payğambardın qazuwlı jol. Peygamberin sünneti köklü bir yol.
“Kol bersen koriseyik” degen sözin- “El
uzat, görüşlelim” dediğin sözün,
diye Hz.Peygamber’in Mekke’den Medine’ye seferi sırasında geçirdiği olayları
dombıra eşliğinde kalpleri ürperterek anlatmıştır.
Kazak şairleri Terme (Mevlit) adı verilen şiirlerle Peygamber Efendimizi anlatma
yolunu da kullanmışlardır. Özellikle dini
kutlamalarda bu termeler okunarak Peygamber Efendimizin örnek hayatı anlatılır.
Sonuç olarak; Görüldüğü gibi İnsanlığın İftihar Tablosunun gönüllerde makes
bulması adına Kazak halk şairleri kelle kol-
tukta şiirlerini yazmışlar ve O’nu Kazak
halkına anlatmaya çalışmışlardır.Bu anlayışın sözlü kültürle aktarılması ilk Türk mutasavvıfı Ahmet Yesevî’den berisüregelen
bir yoldur.Türk İslam dünyasını asırlar boyu
manevi yönden besleyen ve etkileyenbirçok ilim adamı yetismistir. Bunlardan bazılarının etkisi, yasadıgı devirle ve yasadıgı
cografyayla sınırlı kalmamıs, etkisi asırlarca
sürmüs ve tüm Türk İslam dünyasını etkileyebilme gücüne sahip olmustur. İşte bu ilim
ve düsünce adamlarının basında Ahmet Yesevî gelir.
Daha sonra gelen hem Kazak, hem de
Türk şairleri bu yoldan ilerleyerek Peygamber Efendimiz’i ve Sahabe efendilerimizi anlatma yoluna gitmişlerdir.Tabii bunların bu
hizmetlerinin semereleri uzun yıllar boyunca
genç nesillerde kendisini göstermiştir.Kazak
halkının Komünizm ve Ateizminpaletleri
altında ezilerek milli ve manevi değerlerini
kaybetmelerine ve belkide tarih sahnesinden
silinmelerine engel olmuşlardır.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
KAYNAKÇA:
Бес ғасыр жырлайды: 2 томдық. /Құрастырғандар: М.Мағауин, М.Байділдаев/. Алматы: Жазушы, 1989. Т.1.384 б.
К. Коч, А. Байниязов, В. Башкапан, Қазақша-Түрікше Сөздік. Тұран баспасы,
Түркістан, 2003.
М.Ж. Көпейұлы. Шығармалары. 4-том.
Павлодар: “ЭКО” ҒӨФ, 2004.
Майлықожа. Шығармалар. / Құрастырған: Әсілхан Оспанұлы. Алматы, 2005.
Н.Ә. НАЗАРБАЕВ “Мәдени мұра”
бағдарламасы мемлекеттік бағдарлама
болуы тиіс // Егемен Қазақстан, 2003,
29 қараша, № 311-312.
Ө.КҮМІСБАЕВ, Пайғамбар /с.ғ.с./
және қазақ поэзиясы. Президент және
халық, №45 (427), Алматы, 30.10.2013.
Т. IЗТİЛЕУОВ, Шығармалары, Алматы, 2007.
Kemal ERASLAN: Yesevî’nin Fakrnâmesi, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi,
İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
115
Филология илимдери
9.
Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, DİB. Yay, 7. Baskı, Ankara
1991
10. Hoca Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet,
(Haz. Hayati Bice,), TDV. Yay, Ankara
2009
11. Kazım Yoldaş, Ahmed Yesevî’nin Divan-I Hikmet’inde Hz. Muhammed Sev-
116
gisi, ‘Uluslararası Kültür Coğrafyamızda
Hz. Muhammed Sempozyumu’, 07-08
Mart 2009, Sakarya (Basılmamış tebliğ)
12. Doç..Dr. Ahmet Yıldırım “Hoca Ahmed
Yesevî’de Hz. Peygamber (sav) ve Sünnet Telakkisi” adlı makalesi
13. http://www.divanihikmet.net/
(Erişim:
20.02.2016).
ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4
Download