O. Senatosu B : 91 işçi meselesi, diyor, işçi göndereceğiz; yegâ­ ne bu. ikinci bir şey girmezsek döviz teinin edemiyeceğiz. Vallahi benim anladığıma göre ikin­ ci Mahmut zamanında, şu tarihî bir gerçektir, buna dayanmak lâzım, Gregoryüis idam edilmiş­ tir. Rus Çarına gizli mektup göndermiştir. Türkleri nasıl yıkarsınız. Gayet entresandır bu. Onidan sonra buna temas edeceğiz. Ve hâlâ ordaki Patrikane kapısı kapalıdır. Türkleri harb gücüyle yıkamazısınız, diyor. O zamanın iğnetiyefi de ben bunu tatbik ettim, diyor. Maalesef, biz tarihimizde cücelere koca demişiz. Meselâ, Rus hayranı olan Mahmut Nedim Paşa'ya Koca Mahmut Nedim Paşa, demişiz. Haşa. Bunu biz kuvvetlendirmişizdir. Rus ne derse onu yapmış­ tır bu Sadrazam. Şimdii diyor ki, işte onun dev­ rinde, harb Türklerin mukavemetini artırır, iyi baş buldukları vakit Türkler kolaylıkla yükse­ lir. itaatkârdır, disiplinli bir millettir. ahlâk­ lıdır, örf ve âdetlerine, geleneklerine bağlıdır, dinî vecibelerine bağlıdır. Bu milleti yıkmak için örf ve âdetlerinden edeceksiniz, ahlâkını bozacaksınız, disiplinini yok edeceksiniz. ikincisi; dinlerinden edeceksiniz. Maneviyat­ larını sarsacaksınız. Üçüncüsü; grurlu bir millettir. Kuvvetlenseler dahi dış yardımlara alıştıracaksınız. Tanzimat buna girmiştir, dış yardımlara gir­ miştir, milletin gururunu yıkmıştır, dilenci ru­ huna sokmuştur. Dışardan yardım gelirse kal­ kınırsın, yoksa kalkınmazsm, sen kendi gücünü kullanamazsın. Hâlâ bu ille bize yardım ederler­ se kalkınacağız.. Nesillerimiz düyunu umumiiyeyi verememiştir, başlamamıştır. Hâlâ bugün al­ dığımız borçların faizini veremiyoruz. Ondan sonra bir de bu girdiği takdirde sanayi de or­ tadan kalkacaktır. Bıyık altından gülersiniz, ama tarih sizi mesul edecektir inşallah. Ve o hale getirilecektir. İSA BİNGÖL (Muş) — Allerjiden vaz ge­ çin. HÜSNÜ DİKEÇLİGİL (Devamla) — Bizim kimseye allerjümiz yok. İSA BİNGÖL (Muş) — Umuma hitabedin. HÜSNÜ DİKEÇLİGİL (Devamla) — Bura­ da rakamlarla tarihi konuşturuyoruz. Şimdi gelelim işçi meselesine; bu tarihî ger­ çeği belirttikten sonra. 21 . 7 . 1971 O :1 Hariciyecilerimizden istirham ederim, hâtıra­ larında iğnetiyef diyor ki; ben bunu tatbik et­ tim, semeresini gördüm, doğrudur. Meşhur iğ­ netiyef'in söylediği söz de bu. Bunu tatbik et­ tim, göldüm doğrudur diyor, imparatorluğun sarsılmasında tesiri olmuştur, diyor. Bu hâtırat yayınlanmıştır. 1963 senesinde Parlâmento Heyeti ile Al­ manya'ya gitmiştik. Gayet güzel Türkçe bilen ve Türk muhibbi bir Alman dostumuz bize şu­ nu nakletti; Bu vakıadır bizim hükümetlerimiz hâlâ bugüne kadar bunu besaplıyamamıştır, gi­ decek zannediyor. Dedi ki: ileride sizin için büyük meseleler var. 1. Yunanlılar, diğer gelenler hırıstiyan. Onlar mânevi tatmin oluyorlar, onlar kilisele­ rine gidebiliyorlar. Ama siz müslümansınız. Bu­ ralardaki işçilerinizin mânevi durumlarını na­ sıl takviye edeceksiniz? Bunları ihmal edemez­ siniz, bu doğru değil, moral çöküntüsü olur. 2. Biz bugün işçi alıyoruz. Yarın sanayi krizi oldu; bitti. Burda bunlar sanat sahibi ol­ dular, dünya göırüşü var. Haydin gidin diye­ ceğiz. Ne yapacaksınız o zaman? Bu çok düşündürücü bir lâf. Biz bunu söy­ ledik o zamandan bu zamana kadar, hepsi de söylüyor. Dünyanın hiçbir yerinde iktisadi ve sanayi durumları biteviye cereyan etmez. Malî krizler başlıyaibilir. Malî krMer başladığı va­ kit siz dış memleketlere, Ortak Pazara bu pro­ tokolü kabul etmekle işçi değil, ordan gelen­ leri nasıl yerleştirebileceğiz diye Hükümetler tedbir alacağı yerde, onlarla müşterek sanayii kuracağı yerde, sermaye gücünü hareketle ge­ çireceği yerde ucuz meselelere doğru gidiyor. Bilhasa Hariciyecilerimizi, Hükümetimizi düşündüren bu nokta olmalıdır. Nitekim işçi o kadar gitmiyor, gitmemektedir. Diğer Ortak Pazar ülkeleri olmıyan yerlerden işçi alıyor. Fransa diyor ki: Bana bağlı devletlerden de alacaksınız. Nitekim oralardan geliyor, kendisi­ ne kazanmak için, Âlemi uyuyor mu zannedi­ yoruz biz? Ondan sonra, alem hole hele bir Roma an­ layışının yerine oturmuş Avrupa, ki her şey Avrupa içindir felsefesini güden burası, bu memleket, kendi menfaatini her şeyin üstün­ de hesaba katan bir memleket elbette bu me­ selelerde bizden kat kat kendi menfaatini arı­ yor, menfaatini düşünür. —. 82 —