Avrupa Anayasası Bizim İşçilerimize Ne Getiriyor? - Birleşik Metal-İş

advertisement
16
Birleşik Metal-İş
Ekim 2005
Avrupa Anayasası
Bizim İşçilerimize
Ne Getiriyor?
İşçi haklarını öğrenmeye devam ediyoruz..
Bundan 3 yıl önce 2002 Ekim
ayında İstanbul’da bir Sendikanın
düzenlemiş olduğu uluslararası bir
sempozyumda konuşan Alman
sendikacı, söze ben diplomat değilim,
dostça konuşacağım diye başlamış ve
hiçte dostça olmayan, aksine tam bir
sömürge valisi üslubuyla bir konuşma
yapmıştı.
Bu Alman sendikacı dostumuz bize
önce; “Avrupa sosyal modelinin
desteğiyle, oldukça güçlü bir sendikal
hareket eğilimi doğmaya başlamıştır”
müjdesini verdi. Sonra Avrupa
Birliği’ne girmemiz için yapmamız
gerekenleri “Hükümetiniz, politik
güçleriniz ve hatta silahlı
kuvvetlerinizin, ayrıntılandırılmış bir
sosyal diyalogu dikkate almadıkları
sürece ülkenizin AB’ye giremeyeceği
gerçeğini öğrenmesi gerekiyor. Bizim,
asla kültürünüz ya da geleneklerinize
ya da ulusal kimliğinize müdahale
etmek gibi bir niyetimiz yok. Bunlar
tamamen sizin meselelerinizdir. Fakat
Avrupa Sosyal Modeli’nde sosyal
diyalog, anayasal bir unsurdur.
Dolayısıyla bizler, yalnızca Avrupa
Sosyal Modeli’nin temel taşı olan
sosyal diyalog sistemini uygulamayı
kabul edenleri AB’ye kabul edebiliriz”
sözleriyle anlattı ve sözlerini de Avrupa
Birliği’nin işçi hareketine getireceği
katkıları sıralayarak noktaladı.
Alman sendikacı dostumuz Avrupa
Sosyal Modelini o denli önemsiyordu
ki; “Özellikle bugün küreselleşmenin
dünyanın diğer bölgelerinde yarattığı
denetimsiz yıkımın karşısında, sosyal
haklar ve demokrasinin yaşandığı bir
Avrupa'nın tüm dünyaya örnek teşkil
etmesini diliyorum. Ben, işçilerin
seslerini duyurabildiği, kararlara
katılabildiği adil bir kalkınmadan
yanayım. Fakat bunun en temel koşulu
güçlü bir Avrupa ve uluslararası
sendikal hareketin var edilmesidir.
Avrupa Sendikal hareketi içinde,
Türkiye sendikalarına da yer vardır.
Ben burada nasıl kendimi evimde
hissediyorsam, siz de Avrupa'da
kendinizi evinizde hissedeceksiniz”
sözleriyle tüm dünya bu arada Türkiye
için tek alternatif olarak gördüğünü
belirtmekte bir sakınca görmüyordu.
Bugün ise elimizde Avrupa
Anayasası var. Avrupa Anayasası ve
Avrupa Birliği’nin işçi haklarını
geliştirip geliştirmeyeceği tartışmaları
ise uzun süredir sürdürülen bir
tartışma. Bu tartışmada Avrupa
Birliği’nin işçi haklarını
genişleteceğini savunanlar ya bu
Anayasayı okumadan, Avrupa birliği
çağdaş bir birliktir oradan gelen her
şey iyidir ön kabulü ile Avrupa
Anayasası’nı desteklediler, ya da
ülkemize gelen yukarıda anlattığım
Alman sendikacı gibi iyimser dostların
söylediklerini, onların umutlarını
gerçek sandılar.
Alman sendikacı dostumuz şimdi
ne düşünüyor bilmiyorum ama,
Avrupa Anayasası’ndaki sosyal hakları
işçi sendikalarının yetersiz bulup isyan
ettiklerini biliyorum. Çalışma ve
Toplum dergisi bu tartışmalara katkı
sağlamak için 6. sayısında Anadolu
Üniversitesi, İİBF Öğretim Üyesi sayın
Banu Uçkan'nın hazırlamış olduğu
“Avrupa Anayasası'nın Genel
Çerçevesi ve Sosyal Politikalara İlişkin
PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com
Yasalardan, yönetmeliklerden doğan
haklarımızı ne kadar biliyoruz?
Haklarımızı savunabilmemiz için ne
yapabiliriz? Tüm sorunlarınızı bize iletebilirsiz... Sorularınız Av. Murat
Özveri tarafından yanıtlanacaktır...
Temel Düzenlemeleri” başlıklı
makalesini yayımladı.
Makalenin tamamını burada
özetlemem olanaklı değil. Sadece
sonuç bölümünden iki paragraf almak
istiyorum: “AB'nin ekonomik birliği
gerçekleştirirken, sosyal birliği
sağlamakta yetersiz kalması ve Avrupa
Toplum Modelini tehdit eden neoliberal ekonomi politikaları izlemesi,
belki de Avrupa Anayasası'na duyulan
tepkilerin en önemli nedenleri arasında
gösterilebilir. Birliğin sosyal politika
alanında yetkileri sınırlıdır. Sosyal
politika alanı, üye devletlerin işbirliği
yapacağı bir alan olarak görüldüğü
için Birlik, üye devletlerin çalışma
hayatına ilişkin ulusal mevzuatlarını
birleştirmeyi değil, yakınlaştırmayı
amaçlamaktadır. Dolaysıyla AB
ekonomik alanda sağladığı birliği,
sosyal alanda sağlamakta yetersiz
kalmış; sosyal politika alanı, Birliğin
en zayıf bütünleşme halkasını
oluşturmuştur. Bir başka deyişle, AB
kendisine bir sosyal model
oluşturamamıştır. Hatta Avrupa
ülkelerinde işçi hareketinin sendikal
ve siyasal mücadelesi ile oluşturulan
Avrupa Toplum Modeli’nin, AB'nin
bu yetersiz sosyal politikalarından
olumsuz yönde etkilendiğini söylemek
de mümkündür. Dolayısıyla Orta ve
Doğu Avrupa'ya doğru genişleyen
AB'nin kendi içinde sosyal farklılıkları
gidermediği ve sosyal taraflar arasında
uzlaşma sağlayacak bir denge
oluşturmadığı sürece, siyasal birlik
alanında başarıya ulaşabilmesi pek
mümkün görünmemektedir”.
29 Ekim 2004 tarihinde 25 üye
devlet tarafından imzalanan, ancak 29
Mayıs 2005 tarihinde Fransa'da
yapılan referandum sonucunda
yürürlüğe girmesi imkânsız hale gelen
Avrupa Anayasası'nda, mevcut neoliberal ekonomi anlayışından herhangi
bir sapma görülmezken; demokratik
ve sosyal haklar açısından mevcut
kurucu antlaşmaların bir adım ötesine
geçildiği söylemek mümkündür. Her
şeyden önce Anayasa'nın II.
Bölümü'ne aynen aktarılan AB Temel
Haklar Şartı, Birliğin bağlayıcılığı
olan bir temel haklar kataloğuna
kavuşması ve ilk kez kurumsal
endüstri ilişkileri sisteminin üç önemli
ayağını oluşturan “örgütlenme, toplu
pazarlık ve grev hakkına” temel haklar
arasında yer verilmesi açısından önem
taşımaktadır. Sosyal politika alanında
nitelikli oy çokluğunun uygulama
alanının genişlemesi ise, bir başka
olumlu gelişme olarak
değerlendirilebilir.
Bununla birlikte Avrupa
Anayasası'nda yer alan sosyal
politikalara ilişkin düzenlemeler, Birlik
düzeyinde bir sosyal model oluşturma
konusunda çok yetersiz kalmaktadır.
Kaldı ki gün geçtikçe kendi içinde de
kırılarak zayıflayan Avrupa sosyal
modelinin, hızlı bir genişleme
sürecinden geçen Birlik düzeyinde
gerçekleştirilmesi, hayli güç
görünmektedir.
Uzun sözün kısası durum şu ki,
Avrupa Birliği’ne bizi alırlar mı
bilemem ama alsalar da bizim İşçi
Receplerin işleri zor olmaya devam
edecek. Anlaşılan Avrupa Birliği’de
“alavere dalavere İşçi Memet nöbete”
tekerlemesini daha bizi içlerine
almadan öğrenmişler.
Meraklısı için not: Alman sendikacının konuşmasının tüm metnini Birleşik Metalİş Sendikası’nın yayımladığı “Avrupa-Türkiye Sosyal Dialog Sendikal Çözümler”
kitabında, bu kitabı da İnternette www.birlesikmetal.org/kitap/kitap_03/kitap_2003.htm
adresinde bulabilirler. Banu Uçkan’nın makalesini ise www.calismatoplum.org
adresinden ve Çalışma Toplum Dergisinin 6. sayısında bulabilirler.
Download