TARİH /// Tuncay Yılmazer : General Allenby, Osmanlı Ordusu`nu

advertisement
TARİH /// Tuncay Yılmazer : General Allenby, Osmanlı Ordusu'nu Filistin'de Nasıl Yok Etti ?
Unutulmaması gereken şudur. Allenby ne kadar stratejik deha olursa olsun karşısındaki
Osmanlı Ordusu'nun da gerek nicelik gerekse nitelik olarak çok kötü durumda olduğu
ortadadır. Osmanlı Ordusu bir ara toparlandığı Nisan 1918'de Şeria Muharebelerinde
Allenby'nin kuvvetlerini yenebilmişti. Türk tarihinin en ağır mağlubiyetlerinden biri olan
Nablus (Megiddo) Muharebesi'nin kaybedilmesinin Erickson'a göre 3 temel nedeni vardır:
Birincisi Stratejik düzeyde arazi Kafkas ve Çanakkale cephelerine göre daha uygundu.
Harekât düzeyinde Allenby'nin kolordu büyüklüğündeki birlikleri aldatma ve yığınak
amacıyla muharebe alanında kaydırmasına yeterli mesafeler bulunuyordu. Allenby
sayesinde 1917-1918 yıllarında İngiliz Ordusu temel muharebe alanı düzeyindeki taktik
tekniklerde muazzam ilerlemeler sağlamıştı. Harp tarihçisi Fahri Belen "Orduları birbirine
denk cephelere yaymak suretiyle her deliği kapamak isteyen zihniyet neticesinde, düşman
herhangi bir yerde kuracağı ağırlık merkezi ile cepheyi istediği yerden yarabilecek
durumda idi." diye yazar. Türk savunması daha esnek olabilseydi bu kadar çabuk bir şekilde
dağılma olmayabilirdi, Gazze'de olduğu gibi düzenli bir ricat tümen seviyesindeki
kuruluşların topyekün imhasını önleyebilirdi. Yukarıdaki düşüncelere ek olarak Osmanlı
Genelkurmayı'nın Filistin'den gelen tehlikenin büyüklüğünü takdir edemediğini, Rusya'nın
devrim sonucu yıkılması ve Bakü yolunun açılması Azerbeycan'la bir nevi "Anschluss"
rüyalarının doğmasına neden olduğunu düşünüyorum. Liman von Sanders'in "emrimdeki
subay kadrosu eksiliyor, subaylar daha yüksek ücretlerle Kafkas cephesine gönderiliyor "
yakınması boşa değildi.
General Edmund Allenby'nin Osmanlı Ordusu karşısında aldığı başarıların nedenlerini analiz
etmeden önce , 1916'nın sonlarında Asquith'in istifasıyla İngiliz hükümetinin başba kanlığını
üstlenen Llyod George'un savaşın yönetimi ve hedefleri konusundaki görüşlerini bilmek
gereklidir. Siyasete atıldığı ilk yıllarda savaşa ve sömürgeciliğe karşı muhalif tavırları ile
dikkati çeken L. George sonraki yıllarda eski fikirlerinin tam te rsini savunmaya başlamış,
daha emperyalist bir politikanın takipçisi olduğu gibi, Yahudilere Filistin topraklarında bir
yurt amacını güden Siyonizm ideallerini de savunmuştur. Genç bir avukatken Theodor
Herlz'in avukatlığını yapması, Yahudileri destekleyen bir mezhebe sahip olması da dikkat
çekicidir.
Llyod George hükümeti , binlerce askerin bir avuç toprak parçası için öldüğü, tamamen bir
kördüğüm haline gelmiş , İsviçre'den Manş denizine kadar uzanan bir hat üzerinde , hem
Almanların hem de müttefiklerin ağır kayıplar verdiği Batı Cephesi yerine , Doğu'da bir an
önce askeri bir başarı istiyordu. Böylelikle müttefikler için kötü geçen ikibuçuk yılın ardından
zayıf gördükleri Osmanlı İmparatorluğu karşısında alınacak başarıların İngiliz halkına ihtiyacı
olduğu morali verebilecekti. Hükümetin başa gelir gelmez ilk işlerinden birinin Mısır'daki
İngiliz Ordusuna Filistin'in kapısı kabul edilen Gazze-Birüssebi hattına ilerlemesini emretmesi
olması şaşırtıcı değildir. Ancak Mısır İngiliz Kuvvetleri Komutanı Genera l Murray bu hedefi
gerçekleştiremeyecek, Gazze önlerinde Osmanlı Ordusu karşısında bir ay arayla iki kez
yenildiği için görevden alınacaktır.
Birinci Gazze Muharebesinde İngilizleri karşılayan Türk askerler i
General Edmund Allenby'nin Haziran 1917 sonunda göreve getirilmesi böyle bir siyasi ve
askeri ortamda olmuştur. Hükümetin kendisinden çok şey beklediği açıktır. Verilen hedefler
nedeniyle İngiliz Genelkurmayı ile hükümeti arasında ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıktığını
da belirtmek gerekli. Genelkurmay Başkanı Robertson tek bir askerin bile Fransa'dan
ayrılmasını istemiyor, asıl savaşın Batı Cephesinde sonuçlanacağını düşünüyordu. Oysa
Allenby'nin hükümetten aldığı görev Filistin'i işgal etmek ve Noel'den önce Kudüs'ü ele
geçirmekti. Sivil ve askeri yetkililer arasındaki çekişme sonucunda Robertson Şubat 1918'de
görevden alınacaktır.
Osmanlı Ordusu karşısında Gazze'de arka arkaya aldığı yenilgilerle zor durumda kalan İngiliz
Mısır Sefer Gücü Komutanlığı'na yeni bir profesyonellik, heyecan ve disiplin getiren Sir
Edmund Henry Hynman Allenby (1861-1936) başarılı bir askeri kariyer ile dikkati çekiyor.
Kraliyet Askeri Akademisi'ni bitirdikten sonra 1882'de Inniskilling Dragoons birliğinde göreve
başladı. Güney Afrika'da 2.Boer savaşında (1899-1901) yılları arasında çarpıştı. Kurmaylık
eğitimini de başarıyla tamamlayan Allenby, Birinci Dünya Savaşı'nda Batı Cephesi'ndeki
İngiliz Ordusunun 1. Süvari Tümeni komutanıydı. Birinci Ypres Savaşı'ndan sonra 3.Ordu
Komutanlığına getirildi. Allenby Almanlara karşı Batı cephesinde 3.Ordu'yu başarılı bir
şekilde kumanda etmişti. Birinci Dünya Savaşı'nın İngiliz ordusunda yıldız parlayan
generallerinden Douglas Haig'le özellikle Arras savaşındaki taktikler konusunda
uyuşamaması nedeniyle 1917 yılının Haziran ayında Mısır'daki İngiliz Ordusunun
komutanlığına atandı. Heybetli bir görünüme sahip olması, sinirliliği ile aynı zamanda
soğukkanlılığını birleştirmesi "Bull" Boğa lakabıyla anılmasına neden olacaktır. Kaba ve haşin
davranışları astlarını irrite etse de tüm orduda askerlini eğitmede yetenekli bir komutan
olarak kabul ediliyordu. Çok daha önemlisi modern savaş yönetiminin dinamiklerini çok iyi
bilmekteydi. Başarı için piyade ve topçunun uyumlu olması gerektiğinin farkındaydı.
Süvarilere verdiği önemi Batı Cephesinin uçsuz bucaksız siper hatlarında pek gösterme
imkanı bulamasa da Filistin topraklarında süvari + piyade kombinasyonlarıyla Osmanlı
Ordusunu bir hayli yıpratacaktı.
Birinci Gazze Muharebesinde İngiliz hücumlarını püskürten Alayın askerleri sancak ile
General Edmund Allenby göreve atandıktan sonra Osmanlı ordusunun Gazze -Birüssebi
hattını yarma amacıyla hazırlıklarına başladı. Birliklerinin önemli bir kısmı 1. Dünya
Savaşı'nın başında silahbaşı yapmış , Çanakkale'de de çarpışmış olan 52., 53., ve 54.
territorial tümenlerdi. Daha önce bölgede Türklere karşı çarpışma tecrübesi olan 10., 60.,
74., ve 75. Tümenlerde Allenby'nin birlikleri arasındaydı. Asıl vurucu gücü ise çoğunluğu
Anzaklardan oluşan 3 süvari tümeniydi. Allenby'nin top ve cephane istekleri kısa zamanda
yerine getirildi. Taburların teçhizatları artırıldı. Demiryolu ve içme suyu hatları d öşendi.
Askeri istihbaratın başına siyonist ideallere bağlı tartışmalı bir kişilik olan Richard
Meinertzhagen'i getirdi.
General Allenby birliklerini de yeniden düzenlemişti. Piyade tümenleri ile süvari
tümenlerinden kurulu Murray'ın yaptığı kolordu organizyasyonunu kaldırarak iki
konvansiyonel kolordu (XX. ve XXI.) ve bir süvari kolordusu kuracaktı. Allenby bu
düzenlemelerle günümüzdeki İngiliz ordusunun taktik ve doktrinlerinin temellerini
Filistin'de atmıştır. Allenby'nin topçu gücüne verdiği önemi de vurgulamak gerekli.
Fransa'dan geldiğinde sadece fazla top eklemenin savaş alanında taktik üstünlüğü
sağlamada yeterli olmadığını, topçu kontrolunün de önemli olduğunu fark etmiştir. Buna ek
olarak Allenby, 1917 yazında ağır topçu grupları oluşturmuş, bununla iki piyade kolordusunu
desteklemiştir. Bu topçu grupları karşılıklı topçu muharebeleriyle Türk topçusunun
etkisizleştirmişti. Küçük topçu grupları piyadeyi desteklerken ağır topçular Türk topçusu
üzerine yönlendiriliyordu.
Allenby'nin nicelik olarak yaptığı değişikliklerden ziyade orduda yaptığı zihniyet değişikliği de
dikkati çekiyor. Güçlü karakterinin, kişisel görünümünün askerler üzerindeki moral etkisi çok
büyüktü. Cephe hattındaki birlikleri sık sık ziyaret eder ve güven telkin ederdi.O dönem
İngiliz er ve subaylarının hatıratlarında hiç tahmin etmedikleri bir anda Allenby'nin ön
hatlara ziyaret gerçekleştirdiği, askerlerin elini sıktığı, konuştuğu sıkça vurgulanır.
Sadece kişisel olarak başarı yeterli değildi elbette. Allenby'nin başarılarından bir tanesi
ekibini yeteneklerine göre yeniden organize etmesiydi. Sir Edward Buffin XX. Kolordu
komutanlığına, en iyi süvari komutanlarından biri olarak kabul edilen Sir Philip Chetwode
XXI. Kolordu komutanlığına, ve Çanakkale Savaşı tecrübesi de bulunan Avustralyalı General
Henry Chauvel de süvari kolordusunun komutanlığına getirmiş, Batı cephesinde görev
yaptığı 3.Ordu'nun kurmay başkanı Sir Louis Bols'u da yanına almıştı. Bols , Guy Dawnay'i
(Çanakkale 'de 25 Nisan'daki meşhur V plajı çıkarması faciasından kurtulan yetenekli subay)
asistan olarak atadı.
Sonuçta Mısır İngiliz Kuvvetleri (hem moral hem de nicelik acıdan kapsamlı değişikliklerle)
Allenby'nin Filistin Ordusu halini almıştı.
İngiliz planı Birüssebi'deki Türk hatlarını 20.Kolordu ve süvari birlikleri ile birlikte kuşatma
üzerine planlanmıştı. Allenby'nin kurmayları 7 tümen gerektiğini bildirdiler. En önemli sorun
özellikle süvariler için suydu. Boru hatları döşendi. Depolar yapıldı. Ayrıca planda Türkler yok
etmeden Birüssebi'deki içme suyu kuyularına da ulaşmak vardı. İstihbaratın önemine de
değinmek gerekir. Allenby'nin kurmayları Türkleri aldatmak için plan da yaptılar. Osmanlı
ordusu ana saldırıyı yine sahil şeridinden bekliyor havası verildi. Başlıca demir yolu, ve su
hatları sahil yolu boyuncaydı. Meşhur (içinde yanlış bilgilerle dolu haritalar ve planlar
bulunan )sırt çantasını düşürme olayı da Meinertzhagen tarafından organize edilmişti.
General Edmund Allenby
31 Ekim 1917'de gece iyi saklanan Allenby'nin ordusu iki kolorduyla(!) Birüssebiye saldırdı.
Sürpriz bir şekilde İngilizlere en fazla dayanan Arap tümeni olmuştur. Türkler kuyuları yok
edemeden Allenby'nin süvarileri Birüssebi'ye girdiler. Osmanlıların sol kanadından
çevrilmeye başlayınca Gazze'deki birlikler geri çekilmeye başlamıştı. 9 Kasım'a kadar 8. Ordu
20 mil daha çekilirken Osmanlı Yıldırım Orduları Grup Komutanı ünlü Alman General
Falkenhayn karargâhını daha geriye taşıdı. Üç dinin kutsal şehri Kudüs neredeyse 4 asır
sonra İngiliz ordusunun tehdidi altındaydı. Yıldırım Orduları Grubu 26.000 zayiat ( şehit,
yaralı ve kayıp) vermişti. Allenby'nin kaybı'da 18.000 kişidir. İngiliz askeri tarihçi Cyrill Falls
"Allenby'nin piyadede bire iki , süvaride ise bire sekizlik bir üstünlüğe sahip olduğu
düşünülürse başarısının pekte büyük olmadığı anlaşılır. diye yazacaktır. Amerikalı askeri
tarihçi Ericksonn, Falls'ın topçu ve donanma bombardımanı üstünlüğünü ve devasa lojistik
desteği de hesaba katmadığını belirtir.
Filistin'in kapısı sayılan Gazze-Birüssebi hattı yarılmıştı artık. İngiliz birliklerinin kuzeye doğru
ilerlemesi devam etti. Neredeyse bir ay boyunca yapılan saldırılar Filistindeki Osmanlı
ordusunun hem moral hem de fiziki olarak yıpranmasına neden olmuştu. Allenby'nin
hükümetine verdiği "Noele kadar Kudüs'te olmak" sözü gerçekleşmek üzereydi. 7 Aralık'ta İngiliz
orduları şehrin kenar mahallelerine ulaştılar.
Allenby'nin harekatlarında dikkati çeken noktalardan bir tanesi ulaşım ve haberleşme
hatlarını öncelikle hedeflemesidir. Kudüs'e saldırırken öncelikle Kudüs-Nablus yolunu hedef
alması Osmanlı 7.Ordusu'nun geriyle irtibatını kesmek içindi.
Türk ve Alman subayların (yıllar sonra yazdıkları anılarında) birbirlerini karşılıklı suçlamaları
sözkonusu olsa da Kudüs'ün kaybı askeri literatürde çok tartışılmış değildir. Şehri savunan
Ali Fuat (Cebesoy) kutsal yerlerin daha fazla tahrip olmasını önlemek için geri çekildiklerini
belirtir. 8 Aralık sabahı yoğun sis , Kudüs'ün batısını savunan mevzilerdeki Türk birliklerinin
baskına uğramasına neden olmuştu. Von Kress ise anılarında şehrin savunulmasının
başarısız olduğunu belirtecektir.
Nedeni ne olursa olsun Kudüs kaybedilmiş, Mekke ve Bağdat'tan sonra bir dini merkez daha
Osmanlı İmparatorluğu'nun elinden çıkmıştır.Medine ise umutsuzca Lawrence'in yönettiği
Haşimi Arap birliklerinin kuşatmasına direnmektedir
General Edmund Allenby
General Sir Edmund Allenby ve kurmayları 11 Aralık 1917 günü Yafa kapısından yürüyerek
Kudüs'e girdiler.(Şehrin kutsallığına olan saygısından dolayı böyle davrandığı söylenir.)
Kudüs'ün alınması İngiliz Genelkurmayı açısından stratejik açıdan önemli kabul edilmese de
siyasi ve moral açıdan İtilaf Devletlerinde çok olumlu bir hava esmesine neden olmuştu.
Özellikle Amerikan kamuoyu , kutsal bir şehri Müslümanlardan geri alan "Modern Arslan Yürekli
Richard" Allenby'nin başarısından, 700 yıl sonra ilk kez Noel'in bu şehirde Hristiyan yönetimi altında kutlanacak
olmasından çok etkilenmişti. İngiliz Hükümeti'nin beş hafta önce de Filistin topraklarında Yahudilere yurt hakkını
tanıyan Balfour Deklarasyonu" nu kabul ettiği hatırdan çıkarılmamalı. Başbakan Llyod George Filistin' de Yahudilere
yurt hakkı tanınması resmen açıklanmasının Araplar nezdinde oluşturabileceği rahatsızlıktan kaygı duyanlara,
"Filistinli Araplarla savaştığımız için onlara ulaşamadık"
diyecekti.
Osmanlı Ordusu'nun Kara Günü ( 19 Eylül 1918 )
Allenby'nin planı Ekim 1917'deki Gazze – Birüssebi muharebelerinde uyguladığı planın tam
tersiydi. Her zaman olduğu gibi süvari asıl vurucu güç olacaktı. Osmanlı Ordusu cephe hattı
Aralık sonuna doğru Ölü Deniz'in doğusundan Akdeniz'e uzanıyordu. Yıldırım Orduları
komutanı Liman von Sanders'te İngilizlerin büyük saldırısının sol yanlarından olacağını
tahmin ediyordu. Allenby ise Şeria ırmağına yakın yerden aldatma taarruzu yapmak, daha
sonra denize yakın dar bir hat üzerinden Türk hatlarını yarıp geçmeyi planlıyordu.
Allenby'nin asıl amacı süvarilerle Osmanlı Ordusu'nun ana ulaşım hatlarını kesmekti. Bu
hedef elde edildikten sonra Türk kuvvetleri kuşatılacaktı.
İngilizlerin ana saldırısından önce 16 Eylül'de Albay T.Lawrence komutasındaki Bedevi
birlikleri Dera'ya saldırdı. Bir gün sonra cephe hattının ortalarında İngiliz 20.Kolordus u iki
gün süren saldırılarda bulundu. Yıldırım Orduları karargâhı artık büyük İngiliz saldırısının sol
yanlarından geleceğine ikna olmuştu. 8.Ordu Komutanı Cevat Paşa bu büyük saldırıdan
birkaç gün önce Sanders'i uyarmış, İngilizlerin büyük bir saldırı haz ırlığı içerisinde olduklarını
rapor etmiş, ancak dikkate alınmamıştı.
Yabancı tarihçilerin "Armageddon- Kıyamet" olarak adlandırdığı 19 Eylül 1918'de Türk askeri tarihinin en kara
günlerinden birisi yaşanacaktı. Saat 04.30 sıralarında kısa bir bombardıman dan sonra Allenby, takviyeli bir kolordu ile
denize bitişen 20 km.lik bir hattan taarruza geçti. 7. ve 20. Türk piyade Tümenlerinin 8000 Tüfek, 120 topuna karşı
35.000 piyade, 9000 süvari, 400 topluk büyük bir güç yığmıştı.
Kroki: İngiliz ordusunun 19 Eylül 1918'deki Megiddo ( Nablus ) Saldırısı. Allenby'nin süvarileri
direkt Türk genel karargâhını hedeflemişlerdi.
Saat 7 sıralarında cephe yarılmıştı. Osmanlı 22. Kolordu karargahına cephenin çökmeye
başladığına dair ardı ardına raporlar gelmeye başlamıştı. 8.Ordu umutsuzca yardım
istiyordu. Liman Paşa eldeki son ihtiyatları da kullanmıştı. Anzak süvari birlikleri açılan
gedikten süratle içeri daldılar. Süvari tümenlerinin görevi Nasıra, Nablus ve Esdrelon
ovasının kuzey çıkışlarıydı. Savaş tarihinin en büyük süvari harekatlarından biri Megiddo
(Nablus) Muharebesinde gerçekleşiyordu. Nasıra'daki Yıldırım Orduları Grubu karargahı sağ
yanının imha olduğunu sol yanının açıkta kaldığını öğleye doğru öğrendiğinde iş işten
geçmişti. Sanders, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki 7.Ordu'ya kuzeye doğru çekilmeye
başlamasını emretti. 20 Eylül'de Nasıra'ya giren Anzak süvarileri Liman von Sanders'i son
anda ellerinden kaçırdılar. Filistin ağır bir bozgun sonucunda kaybedilmiş, çok sayıda birlik
teslim olmuştu.
Sonuç:
Uzayıp giden karşılıklı siper hatlarının arasında birbirine umutsuzca saldıran, ağır topçu ve
makineli tüfek ateşi altında ölen binlerce askerle karakterize Birinci Dünya Savaşı'nda
Allenby gibi çarpıcı başarılar elde eden, savaşın kaderini değiştiren komutan sayısı azdır.
Biyografisini yazan bir araştırmacının ifadesiyle bu savaşın en iyi generallerinden biridir.
Yabancı tarihçiler Allenby'nin daha sonraları 2. Dünya Savaşı'nda kendini gösteren
"Blietzkrieg" operasyonlarının ilk uygulayıcısı olduğunu belirtirler.
20 yy'ın en önemli askeri tarihçi ve stratejistlerinden Liddel Hart'a göre Eylül 1918'deki
Allenby'nin zaferi esas olarak stratejik araçlarla gerçekleştirilmiş, çarpışmanın payı önemsiz
derecede kalmıştır. Clausewitz'in zaferin bedelinin kan olduğu şeklindeki dogmasının altında
kalanlar için bu harekatın değerini anlamak belki güçtür. Filistin harekatının geneli
değerlendirildiğinde Allenby'nin Türk ulaştırma ve iletişim hatlarını hedef aldığı dikkati
çekiyor. Liddel Hart'ın da haklı olarak belirttiği gibi "Bir ordunun ulaştırma hatlarını kesmek,
onun maddi alandaki örgütlenmesini felce uğratmak demektir. Çekilme yollarının tıkanması,
haberleşme imkanının kesilmesi ( Afule'deki ana haberleşme merkezinin İngiliz uçaklarınca
bombalanması ) Osmanlı Ordusunu felç etmiştir.
Unutulmaması gereken şudur. Allenby ne kadar stratejik deha olursa olsun karşısındaki
Osmanlı Ordusu'nun da gerek nicelik gerekse nitelik olarak çok kötü durumda olduğu
ortadadır. Osmanlı Ordusu bir ara toparlandığı Nisan 1918'de Şeria Muharebelerinde
Allenby'nin kuvvetlerini yenebilmişti. Türk tarihinin en ağır mağlubiyetlerinden biri olan
Nablus (Megiddo) Muharebesi'nin kaybedilmesinin Erickson'a göre 3 temel nedeni vardır:
Birincisi Stratejik düzeyde arazi Kafkas ve Çanakkale cephelerine göre daha uygundu.
Harekât düzeyinde Allenby'nin kolordu büyüklüğündeki birlikleri aldatma ve yığınak
amacıyla muharebe alanında kaydırmasına yeterli mesafeler bulunuyordu. Allenby
sayesinde 1917-1918 yıllarında İngiliz Ordusu temel muharebe alanı düzeyindeki taktik
tekniklerde muazzam ilerlemeler sağlamıştı. Harp tarihçisi Fahri Belen "Orduları birbirine denk
cephelere yaymak suretiyle her deliği kapamak isteyen zihniyet neticesinde, düşman herhangi bir yerde kuracağı
ağırlık merkezi ile cepheyi istediği yerden yarabilecek durumda idi." diye yazar. Türk savunması daha esnek
olabilseydi bu kadar çabuk bir şekilde dağılma olmayabilirdi, Gazze'de olduğu gibi düzenli bir ricat tümen
seviyesindeki kuruluşların topyekün imhasını önleyebilirdi. Yukarıdaki düşüncelere ek olarak Osmanlı Genelkurmayı
Filistin'den gelen tehlikenin büyüklüğünü takdir edemediğini, Rusya'nın devrim sonucu yıkılması ve Bakü yolunun
rüyalarının doğmasına neden olduğunu düşünüyorum.
Liman von Sanders'in "emrimdeki subay kadrosu eksiliyor, subaylar daha yüksek üc retlerle
Kafkas cephesine gönderiliyor" yakınması boşa değildi.
açılması Azerbeycan'la bir nevi "Anschluss"
1917 yılının İngiliz siyasetinde Türklere ders verme, onları bir an önce safdışı etmek isteyen
yeni "Churchill"i Llyod George ise bu görevi gerçekleştirecek "General Hamilton" da "General
Allenby" dir. Modern Savaş tarihinde taktik ve stratejik alanda bir çok yenilikleri uygulama fırsatı bulan Allenby Kudüs
başta olmak üzere Filistin'de ele geçirdiği bir çok şehirle "Haçlı Seferi"
ruhunu yeniden diriltmiştir.
Peki İngilizler neden savaşın ilerleyen zamanlarında Filistin'e bu kadar önem vermişlerdi?
Llyod George'un Siyonist idealleri olan bir başbakan olduğu daha önce belirtmiştik. Kendi
Genelkurmayı ile ters düşme pahasına Allenby'nin Filistin'i bir an önce ele geçirmesini
isteyen ve destekleyen oydu. Görünen amaç Osmanlı'yı yıkmak olsa da muhtemel barışta
müttefiki olmasına rağmen Fransızları bu bölgeden olabildiğince hak iddia etmelerini
önlemek, Balfour deklarasyonunun hedef gösterdiği toprakları da bir an önce ele
geçirmekti. Kudüs'ün İngilizlerce alınmasının "Doğu Sorunu" nun bir şekilde halledildiğini, ancak
günümüze kadar süren Arap-İsrail Sorununun da sembol başlangıç noktalarından biri olduğu da açıktır .
Modern Türk tarihi Filistin bozgununu Arabistanlı Lawrence ve Arap ihaneti perspekt ifinden
ele almıştır. Bunun hatalı bir yaklaşım olduğu açık. Kimbilir? Batı Dünyası , Llyod George'un
o dönemde savaştıklarını söylediği Filistinli Araplara Osmanlı tarafını tutmanın bedelini hâlâ
daha ödetmiyor mu?
Bu yazı daha önce Kültür Dergisi, Filistin Özel Sayısı Yaz 2009 ( No:15) 'te yayınlanmış, alınan
izinle siteye konulmuştur.
Yararlanılan Başlıca Kaynaklar:
David Fromkin, Barışa Son Veren Barış, (Çev. Mehmet Harmancı) Epsilon Yayınları, 2004,
İstanbul
Anthony Bruce, The Last Crusade The Palestine Campaign in the First World War , John
Murray Publishers, London, 2003
Edward J. Erickson, Ottoman Army Effectiveness in World War I: A Comparative Study (Case
Series: Military History and Policy), Routledge, New York, 2007
Edward J. Erickson, Size Ölmeyi Emrediyorum – Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Ordusu,
Kitap Yayınevi, İstanbul, 2003
Matthew Hughes, Allenby and British Strategy in the Middle East 1917-1919, Frank Cass
Publishers, London, 1999
Edward Erickson , Gallipoli& Middle East 1914-1918, Amber Books, London, 2008
Fahri Belen, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi V. Cilt 1918 Yılı Hareketleri, Genelkurmay
Başkanlığı , Ankara
Von Kress , Kuma Gömülen İmparatorluk,, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2007
[status publish]
[geotag on]
[publicize off|twitter|facebook]
[category araştırma]
[tags TARİH, Tuncay Yılmazer, General Allenby, Osmanlı Ordusu, Filistin]
Download