Sunulan Bildiriler Presented Proceedings GAP BÖLGESĠNDEKĠ ÇEVRE SORUNLARINDAN HAVA-SUTOPRAK KĠRLĠLĞĠ VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ Air-Water-Soil Pollution And Environmental Problems In The Gap Region Ahmet Kayan1 Verimli Hilal veya Yukarı Mezopotamya olarak da isimlendirilen GAP Bölgesi Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, ġanlıurfa ve ġırnak Kentlerini içine alan, Türkiye topraklarının (% 9,7) yaklaĢık %10’nunu kapsayan, Türkiye nüfusunun ortalama %10’nu barındıran çok kapsamlı, çok amaçlı, insan merkezli sürdürülebilir Cumhuriyet Tarihinin en büyük bölgesel kalkınma projelerinden birisidir. GAP Bölgesinde hızlı kentleĢme ile birlikte çevre tahrip edilmekte ve çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. Genel olarak çevre sorunları havada, suda ve toprakta meydana gelen kirlilik ve bu kirliliğin insanların sağlığını tehdit etmesi Ģeklinde belirtilebilir. Kentlerdeki çöpler, sanayi ve tıbbi atıklar, petrol ürünleri atıkları, açıktan akan lağım suları, kıĢın ısınmada kullanılan kalitesiz kömürden dolayı sobalardan çıkan duman ve gazlar, atık ve yağmur suları önlem alınmadan alıcı ortama bırakılırsa ciddi çevre sorunlarına neden olabilir. Türkiye Çevre Vakfı tarafından 1998-2003 tarihleri arasında Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa’da yapılan bir araĢtırmada söz konusu kentlerde kıĢ aylarında hava kirliliğin arttığı, bu kentlerdeki hava kirliliğinin Türkiye’deki normal hava kirliliğinin çok üstünde olduğu görülmüĢtür. Barajlarda suyun tutulması, akarsuyun kalitesini bozduğu gibi su altında kalan alanlardaki çevrede bir denge unsuru olan canlıların yok olması öngörülmeyen çevre sorunlarına yol açabilir. Barajlarda su tutulması ve su kalitesinin bozulması, sulama faaliyetleri sonucu su ile canlılara geçebilecek hastalıkların ortaya çıkması önemli çevre sorunları olarak belirtilebilir. Bölgede çoğu belediyenin ve sanayi kuruluĢlarının arıtma sistemine sahip olmaması, atık suların arıtılmadan alıcı ortama bırakılması suyun kalitesini bozmakta ve su kirliliğine neden olmaktadır. GAP Bölgesinde 1990’dan sonra Diyarbakır, Gaziantep, ġanlıurfa ve Batman’da yerleĢime açılan yerler genelde verimli tarım arazileridir. Diyarbakır’da 1990’lı yıllarda yeni yerleĢime açılan Dicle Kent, Kayapınar, Peyas, Gaziler ve Kantar semtleri en verimli tarımsal arazi üzerine kurulduğu görülmüĢtür. GAP Bölgesinde tarım toprakları sadece konut alanları için kullanılmamaktadır; Organize Sanayi Bölgelerinin önemli bir kısmı da tarım toprakları üzerine kurulmuĢtur. Diyarbakır’da sanayi kuruluĢlarının % 60’ı, Gaziantep’te sanayi kuruluĢlarının % 90’nın en verimli tarım toprakları üzerine kurulmuĢtur. Anahtar Kelimeler: Çevre, GAP Bölgesi,Çevre Sorunları, Hava-Su-Toprak Kirliliği ABSTRACT Fertile CrescentorUpper Mesopotamia, also called the GAP RegionAdiyaman, Batman, Diyarbakir, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Sanliurfa and Sirnakareaintothecity, Turkey territory(9.7%), covering approximately10% ofthe averageof Turkey's population% 10 withhostsa comprehensive, multi-purpose,peoplecentered sustainableHistory of the Republicis the largestregional development projects. Being destroyedin the GAP regionandthe environmentassociated with rapidurbanizationis emergingenvironmental issues.Overallenvironmental problemsin the air, water and soilpollution occurredandcan be specifiedasto threatenthe health of thepeople of thispollution.Garbagein thecity, industrialandmedical waste,petroleum products,wastes,flowingsewagein the open,is used in winterpoor qualitycoalfumes andgases,if thewasteandrain wateris releasedto the receiving environmentwithout takingprecautionscan lead toserious environmental problems. Environmental Foundation of Turkeyby1998-2003betweenAdiyaman,Diyarbakir, Gaziantepand Sanliurfaina study conductedon the increasedair pollutionin the winterinthis city, of the normalair pollutioninthe cityin Turkey arereported to beat the very top. Keeping thewaterin dams, asthis could impair thequalityof the river, which is a balancein theinundation areasurroundingthe disappearance oflivingcan lead tounforeseenenvironmental problems. The deterioration ofwaterqualityand waterretentiondams,irrigationactivities,the emergence ofdiseases that can bepassedto theresult oflivingwith wateris indicatedas an importantenvironmental issue.After 1990,theGAPDiyarbakır,Gaziantep, 1Yrd. Doç. Dr. /Harran Üni. ĠĠBF Öğretim Üyesi-ġanlıurfa [email protected], Tel: 0542 252 61 30 Sanliurfaand Batmanplacesareusuallyfertile agricultural landsopened tosettlement. DiyarbakırDicleopened in1990in the newresidentialcity, Kayapınar,Peyas, Veterans andneighborhoodscalesareestablishedresidential areaonthe mostfertileagriculturalland. Most of the municipality does not have a water purification and industry in the region, leaving the receiving environment without disrupting the water , wastewater paper and causes water pollution. In our country,agricultural landisusedforresidential areasonly. A significant partof theorganized industrial zonesis based on theagricultural land. 60% ofindustrial enterprisesin Diyarbakir, onfertileagricultural land,90%of industrial companiesin Gaziantepis stated to beinstalled. Keywords:Environment, GAPRegıon, Environmental Problems,Air-Water-Soil Pollution GĠRĠġ Geri kalmıĢ bölgelerin kaynaklarını harekete geçirerek bölgesel kalkınmayı sağlamak, bölgelerarasında dengeli kalkınmayı gerçekleĢtirmek, geliĢmiĢ bölgeler ile geri kalmıĢ bölgeler arasındaki geliĢmiĢlik farkını gidermek ya da en aza indirmek, böylece bölgesel geliĢmeyle birlikte dolaylı olarak ülke kalkınmasını sağlamak düĢüncesi Cumhuriyetin kuruluĢ yıllarından beri vardı. SanayileĢme ve kalkınma için gerekli olan elektrik enerjisinin ulusal kaynaklardan elde edilmesi görüĢü devlet yöneticileri tarafından kabul görmüĢ ve desteklenmiĢtir. Ülkenin elektrik ihtiyacını gidermek ve bu konuda gerekli araĢtırmaları yapmak amacıyla 1936 yılında Elektrik ĠĢleri Etüt Ġdaresi kurulmuĢtur. Ülkenin sahip olduğu akarsulardan debisi uygun olanlardan elektrik enerjisi elde etmek ve sulama amaçlı bu akarsulardan yararlanmak, akarsuların tek elden yönetilmesini sağlamak amacıyla 1954 yılında Devlet Su iĢleri Genel Müdürlüğü kurulmuĢtur. Bu tür geliĢmelerin neticesinde Türkiye’de havza çalıĢması fikri oluĢmuĢ, Türkiye 25 havzaya ayrılarak etüt ve planlama çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır.Fırat ve Dicle nehirlerinin hinterlandından oluĢan GAP Projesi, bu havzalardan birisi olarak tasarlanmıĢtır.Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğünün kurulmasından kısa bir süre sonra 1961 yılında Diyarbakır’da DSĠ Fırat Planlama Amirliği kurulmuĢ, söz konusu amirlik Fırat Havzası’nda su ve toprak kaynaklarının geliĢtirmesiyle ilgili çalıĢmalara baĢlamıĢtır. DSĠ Fırat Planlama amirliğince Fırat Havzası’nın sulama ve enerji potansiyelini belirleyen "Fırat Havzası ĠstikĢaf Raporu” 1964 yılında hazırlanmıĢtır. 1960’lı yıllardan itibaren uzun süren araĢtırma, inceleme ve değerlendirme sonucu 1986 yılında Atatürk Barajının temeli atılmıĢ, Atatürk Barajından yer altı tünelleriyle 1993 yılında ilk kez ġanlıurfa/Harran Ovasına sulama suyu bırakılmaya baĢlanmıĢtır. Bölgesel kalkınma planları genelde ya bölgesel geliĢmeyi sağlamak ya bölgeler arasındaki geliĢmiĢlik farkını gidermek ya da ulusal kalkınmaya katkı sağlamak amacıyla yapılır. GAP Projesi bu amaçların hepsinin gerçekleĢtirilmesi için yapılmıĢtır. Zira GAP Projesinin tamamlanmasıyla Türkiye’de sulanabilir 8.5 milyon hektarlık arazinin yaklaĢık % 22’si yani 1.822 (bir milyon sekiz yirmi iki bin) hektarlık arazi sulu tarıma geçecek, proje kapsamında 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali kurulacak, kurulu gücü anlık 7476 megawatt olan hidroelektrik santrallerinde yılda 27 milyar kilo watt saat (kWh) elektrik enerjisi üretilecek, 3.8 milyon insana istihdam imkanı sağlanacak, bölgenin ürün hasılası ve ihracatı en az 2-3 kat artacaktır. Dolayısıyla hem bölgesel hem ulusal kalkınmanın gerçekleĢmesine önemli katkılar sağlayacak olan GAP Projesi hem elektrik üretimi hem de sulama amaçlı kullanılabilecek çok sektörlü, çok kapsamlı, çok bileĢenli ve çok yönlü bir bölgesel kalkınma projesidir. Güney Doğu Anadolu Bölgesinde bu değiĢim, dönüĢüm ve çevre sorunları GAP’ın uygulanmasından dolayı ortaya çıkmaktadır.Bu nedenle bu çalıĢmada öncelikle genel olarak GAP, GAP’ın planlanması, GAP’ın amacı ve GAP’ın önemi konuları anlatılmıĢtır. Bölgesel düzeyden çok ulusal düzeyde öneme sahip olan GAP Projesi çok sektörlü (tarım, sanayi, hayvancılık vb), çok bileĢenli (sağlık, eğitim, kültürel vb) ve çok amaçlı (kırsal ve kentsel altyapı, imar planları yapmaya ve onaylamaya, altyapı hizmetleri, üretim, istihdam ve ihracatı artırmak vb) olduğu için uygulanmasıyla birlikte baĢta kentsel alanlar olmak üzere çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. En önemli çevre sorunları havada, suda ve toprakta meydana gelen kirliliktir.Dolayısıyla GAP Projesinin uygulanmasıyla birlikte bölgede hem kırsal hem de kentsel alanda ortaya çıkan hava, su ve toprak kirliliği gibi çevre sorunları bu çalıĢmanın ana konusunu oluĢturmaktadır.Bu kapsamda GAP Bölgesinde ortaya çıkan hava, su ve toprak kirliliği gibi çevre sorunları ve çözüm önerileri anlatılmıĢ, çalıĢma sonuç ve genel değerlendirme kısmı ile bitirilmiĢtir. I. GENEL OLARAK GAP, GAP’IN PLANLANMASI, GAP’IN AMACI VE ÖNEMĠ DüĢünsel temelleri Cumhuriyetin kuruluĢ yıllarına kadar giden GAP, 1965 yılında (https://tr.wikipedia.org/wiki/Keban_Baraj%C4%B1_ve_Hidroelektrik_Santrali/ eriĢim:13.08.2015) KEBAN Barajının temelinin atılmasıyla filen yapılmaya baĢlanmıĢtır. Elektrik üretimi ve sulama amaçlı Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde ve hinterlandında 1960-1970’li yıllardaki çalıĢmaların tümünün GAP olarak isimlendirilmesi fikri kabul görmüĢtür. 1986 yılında GAP ile ilgili bilgi-belge toplanması ve ilgili kurumlar arasında koordinasyon sağlanarak çalıĢmaların tek elden yürütülmesi görevinin DPT’ye verilmesiyle GAP’ın planlanmasının adresi belirgin hale gelmiĢtir. Dicle ve Fırat nehirleri ve bu nehirlerin hinterlandından oluĢan GAP Türkiye’de sulanabilir 8.5 milyon arazinin % 22’sine sahip olması ve Türkiye’deki akarsuların % 28’ni (Dicle % 11, Fırat %17) bünyesinde barındırması söz konusu projenin çok önemli olduğunu göstermektedir. 1. Genel Olarak GAP Verimli Hilal ya da Yukarı Mezopotamya olarak da isimlendirilen GAP bölgesi, insanlık tarihindeki en eski ve önemli medeniyet merkezlerinden birisi olarak bilinmektedir. AĢağı Fırat ve Dicle havzasında Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır ve ġanlıurfa’yı içine alan Mardin üçgenindeki Mezopotamya bölgesinin geniĢ ve verimli ovalarından oluĢan GAP (TÇV, 2003: 132), güneyde Suriye, güneydoğusunda Irak’la komĢu olan, su kaynakları 22 baraj, 19 hidroelektrik santralinin kurulmasına uygun önemli bir bölgesel kalkınma projesidir (GBĠ, 1994: 10). Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP) Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, ġanlıurfa ve ġırnak Kentlerini içine alan, Türkiye topraklarının (% 9,7) yaklaĢık %10’nunu kapsayan, 2014 verilerine göre 8.250.000 nüfusuyla Türkiye nüfusunun ortalama %10.6’sını barındıran (www.tüik.gov.tr/erişim:15.06.2015) çok kapsamlı, çok amaçlı, insan merkezli sürdürülebilir Cumhuriyet Tarihinin en kapsamlı bölgesel kalkınma projelerinden birisidir (Gümgüm, 1997; 13). Fırat ve Dicle nehirlerinin sularından elektrik üretimi ve sulama amaçlı istifade ederek önce Güney Doğu Anadolu Bölgesinin ekonomik kalkınma ve geliĢmesini, dolaylı olarak da Türkiye’nin geliĢmesine katkıda bulunmayı sağlamak düĢüncesi Cumhuriyetin ilk yıllarından beri vardı. Ancak o zamanki ekonomik koĢullar elvermediğinden bu çalıĢmalar ilerlememiĢtir. 1960-1970’li yıllarda Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde sulama ve hidroelektrik amaçlı projeler toplamından ibaret olarak düĢünülen GAP, daha sonraki geliĢmelerin de etkisiyle proje getirisinin büyük olmasından dolayı 1980’li yıllarda çok sektörlü, çok bileĢenli, çok fonksiyonlu, sosyo-ekonomik ağırlıklı bölgesel kalkınma planına dönüĢtürülmüĢtür (www.gap.gov.tr/eriĢim:13.08.20014). GAP Bölgesinde yapımı öngörülen hidroelektrik santralleri hızla tamamlanarak faaliyete geçmiĢtir ama sulama tesisleri ve kanaletler için aynı Ģey söylenemez. 2011 yılı sonunda DSĠ tarafından yaklaĢık 300 bin hektar arazi sulu tarıma açılmıĢken (GBĠ-Harran Üni., 2010: 9), 2014 yılı sonu itibarıyla DSĠ tarafından, sulamaya açılan toplam alan 424.710 hektardır ki bu alan GAP Bölgesinde sulamaya açılacak toplam alanın % 23.6’sını oluĢturmaktadır. Aynı tarih itibariyle, 171.088 hektarlık alan (% 9.5) inĢaat halinde, geri kalan 1.204.202 hektarlık alan ise yani proje kapsamında sulanacak toplam arazinin % 66.9’u hala planlama aĢamasındadır (GBĠ, 2015:19). 1985 yılı sonu itibariyle GAP Bölgesinde, kiĢi baĢına Gayrisafi Bölge Hasıla (GSBH), Türkiye’de kiĢi baĢına düĢen Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın (GSYĠH) yarısından (% 47) azdır. 2001 yılında Türkiye’de kiĢi baĢına ortalama gelir 2.146 dolar iken, GAP Bölgesinde kiĢi baĢına ortalama gelir 1.186 dolardır (www.gap.gov.tr/eriĢim:25.12.2014). 2011 yılında ise Türkiye’de kiĢi baĢına yıllık ortalama gelir 15.137 dolar iken GAP Bölgesinde kiĢi baĢına yıllık ortalama gelir 7.114 dolardır (www.tüik.gov.tr/genel istatistiki veriler/eriĢim:10.04.2015). GAP’ın uygulamaya baĢlamasının üzerinden takriben 25 yıl geçmesine rağmen GAP Bölgesinde Türkiye ortalamasına göre kiĢi baĢına düĢen ortalama yıllık gelir oranı değiĢmemiĢtir. Bölgede giriĢimciyi destekleme ve yönlendirme amacıyla GAP-GĠDEM merkezi kurulmuĢtur (Özgül, 2005: 13); ama ekonomik veriler GAP Planında öngörülen yatırımların ve bölgede beklenen hasılanın tam anlamıyla gerçekleĢmediğini göstermektedir. Finansmanının büyük bir kısmı iç kaynaklarla karĢılamaya çalıĢılan GAP projesi için öngörülen tahmini yatırım tutarı 32 milyar ABD Dolarıdır (Elmas, 2001:119). 2. GAP’ın Planlanması Fırat ve Dicle Nehirlerinin sularından faydalanma GAP Planlamasının bir kısmı sayılırsa söz konusu çalıĢmalar; kimilerine göre 1936’da Atatürk’ün emriyle Elektrik ĠĢleri Etüd Ġdaresinin kurulmasıyla (Avcı, 1992: 23), kimilerine göre 1954’te DSĠ (Devlet Su ĠĢleri) Genel Müdürlüğünün kurulmasıyla, kimilerine göre de 1961’de “Fırat Planlama Amirliği”nin kurulmasıyla baĢlamıĢtır. 1986 yılında resmi olarak GAP ile ilgili çalıĢma, koordinasyon sağlama, bilgi-belge toplama, derleme ve plan yapma görevi DPT’ye verilmesinden sonra, DPT söz konusu planı yapmak üzere bünyesinde MüsteĢarlık AraĢtırma Grubu (MAG) oluĢturmuĢtur (Özer, 1998: 78). DTP MüsteĢarlık AraĢtırma Grubu GAP’ın Planlanmasıyla ilgili çalıĢmalarını 1989 yılının sonlarına doğru “GAP Master Planı” adıyla bitirmiĢ ve BaĢbakanlığa sunmuĢtur (Erol, 1999: 16). Kaynağını Doğu Anadolu Bölgesinin yüksek dağlarından alan, Fırat ve Dicle Nehirleri, Güney Doğu Anadolu Bölgesinin verimli ve geniĢ ovalarından geçtikten sonra Suriye ve Irak üzerinden Basra Körfezine dökülürler (www.tüik.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:10.04.2015). Güney Doğu Anadolu Bölgesi geniĢ ve verimli ovalara sahiptir ama Türkiye’nin diğer bölgelerine göre normal koĢullarda daha az yağıĢ almakta ve yazları Ģiddetli buharlaĢma ve kuraklık Ģeklinde geçmektedir (GBĠ-Harran Üni., 2010: 10). GAP Bölgesinde az yağıĢın sebep olduğu kuraklığı ortadan kaldırmak, geniĢ ovalarını sulu tarıma açarak daha çok verim elde etmek, Fırat ve Dicle nehirlerinden elektrik enerjisi elde etmek düĢüncesi Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda üzerinde düĢünülen bir konudur. Cumhuriyettin ilk yıllarında devletin maddi-manevi her alanda geliĢme ve ilerleme kayd etmesi için elektrik enerjisine büyük ihtiyaç duyulmuĢtur (Kurt, 1999: 17). Milli servet olduğu halde imkanlar elvermediği için kendisinden yararlanılmayan ve boĢa akıp giden akarsuların ekonomik potansiyel gücünden istifade etmek için Atatürk’ün emri ile 1936 yılında Elektrik ĠĢleri Etüd Ġdaresi KurulmuĢtur (www.gap.gov.tr/erişim: 01.11.2014). Söz konusu idare “Keban Projesi” ile etüdlere baĢlamıĢ, Fırat Nehrinin her açıdan ve değiĢik noktalardan tetkiki ve sonuçlarının tespiti için yoğun çalıĢmalara baĢlanmıĢ ve rasat (suyun akıĢını ölçme) istasyonları kurulmuĢtur (Kurt, 1999: 17). Bu kapsamda 1938’de Keban boğazında jeolojik ve topoğrafik etüdler yapılmaya baĢlanmıĢtır. 1950-1960 yılları arasında Elektrik ĠĢleri Etüd Ġdaresi tarafından Fırat ve Dicle Nehirlerinde sondaj çalıĢmaları yapılmıĢtır (www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:10.04.2015). Bu çalıĢmaların neticesi, yeni ihtiyaçların ortaya çıkması ve su iĢlerinin organizeli bir Ģekilde devletin denetiminde yürütülmesi gereğinden dolayı 1954’te Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü KurulmuĢtur. Bu çalıĢmalar ve geliĢmelerin neticesinde Türkiye’de havza çalıĢmaları yapılması düĢüncesi ortaya çıkmıĢ ve Türkiye 25 havzaya ayrılarak Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü Tarafından etüd ve planlama çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır (www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:10.04.2015). 1961’de Diyarbakır’da kurulan “Fırat Planlama Amirliği”nce yapılan araĢtırma ve çalıĢmalar neticesinde 1964’te Fırat havzasının sulama ve enerji kapasitesini belirten “Fırat Havzası ĠstikĢaf Raporu hazırlanmıĢtır. Ayrıca bu rapora ek olarak 1966’da “AĢağı Fırat ĠstikĢaf Raporu” da hazırlanmıĢtır (Kurt, 1999: 17). Aynı tarihlerde Dicle Havzası için de benzer çalıĢmalar Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğünün Diyarbakır Bölge Müdürlüğü tarafından yapılmıĢtır (www.tüik.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:10.04.2015). 1970’li yıllarda bütün bu çalıĢmaların da etkisiyle Fırat ve Dicle havzalarından ne Ģekilde faydalanılacağı açıklık kazanmıĢ, 1977’de bütün bu çalıĢmaların “Güneydoğu Anadolu Projesi” olarak adlandırılması fikri ortaya çıkmıĢ, 1980’li yıllarda ise söz konusu bu iki havza çalıĢmalarının “Güney Doğu Anadolu Projesi” olarak isimlendirilmesi fikri kabul görmüĢtür (Erol, 1999: 16). Bundan sonra bu proje ile ilgili çalıĢmaların yürütülmesi, yönlendirilmesi, koordinasyonun sağlanması ve ilgili kurumlarla bilgi alıĢ-veriĢi görevi DPT’ye (Devlet Planlama TeĢkilatı) verilmiĢtir (www.gap.gov.tr/erişim: 12.10.2015). Bölgenin çok yönlü kalkındırılması için çok kapsamlı araĢtırma hazırlıkları baĢlatılmıĢ, DPT bünyesinde iĢ bölümü yapılarak MüsteĢarlık AraĢtırma Grubu (MAG) oluĢturulmuĢ, GAP ile ilgili çalıĢmaların tek elden yürütülmesi ve geliĢtirilmesi sorumluluğu bu gruba verilmiĢtir (Erol, 1999: 16). MüsteĢarlık AraĢtırma Grubu kendi içinde bir koordinatör atanmıĢ, koordinatöre bağlı dört kiĢilik bir araĢtırma grubu oluĢturulmuĢtur. GAP Projesiyle ilgili olarak, DPT’nin bünyesindeki bütün baĢkanlık birimlerinin temsilcilerinden oluĢan bir Plan DanıĢma ve Koordinasyon Grubu oluĢturulmuĢtur (Bulut, 2005: 215). Projenin genel müĢavirlik hizmetlerini yürütmek için Proje Yönetim Birimi kurulmuĢtur. Proje yönetim biriminin merkezi ġanlıurfa olarak belirlenmiĢ ve proje ile ilgili olarak yapılmak istenen bazı görevler (özellikle yerel düzeyde) bu birime verilmiĢtir (Karaer, Öktem, 1988: 42). MüsteĢarlık AraĢtırma Grubu GAP ile ilgili çalıĢmalarını 1989 yılının sonlarına doğru bitirmiĢ ve baĢbakanlığa sunmuĢtur. Nihayet 6 Kasım 1989’da 388 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Merkezi Ankara, Ģubesi ġanlıurfa’da olmak üzere GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi (BKĠ) TeĢkilatı kurulmuĢtur (Erol, 1999: 16). GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi TeĢkilatı, kuruluĢ kararnamesinde 15 yıllık bir süre ile faaliyette bulunması öngörülmüĢtür. Temel görevi GAP Bölgesinde kalkınmanın planlanması, yönlendirilmesi, izlenmesi ve ilgili kuruluĢlar arasında koordinasyonun sağlanması olarak belirlenen GAP Bölge Kalkınma Ġdaresinin görev süresi 11 Kasım 2004 tarih ve 5254 sayılı yasa ile 3 yıl daha uzatılmıĢtır. Ancak 2007 yılına gelindiğinde GAP’ın henüz tamamlanamadığı ve GAP ile ilgili çalıĢmaların bitmediği anlaĢıldığından ilgili teĢkilatın görev süresinin bir daha uzatılması ihtiyacı doğmuĢtur. Bu nedenle 25 Mayıs 2007 tarih ve 5670 sayılı yasa ile GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi TeĢkilatının görev süresi 5 yıl daha uzatılmıĢtır (GBĠ, 2008: 6-7). GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi TeĢkilatı’nın görev süresi 3 Ağustos 2012 tarih ve 28373 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/3354 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 5 yıl daha uzatılmıĢtır. Böylece Ġdare’nin görev süresi 28 yıla çıkartılmıĢtır (http://www.gap.gov.tr/site-icerik/gap_bki_tarihcesi/erişim: 10.08.2015). Genel anlamda GAP’ın Planlanmasıyla birlikte Türkiye’de ilk kez bir bölge kalkınma idaresi teĢkilatı kurulmuĢtur. Ayrıca planda çevre konularına duyarlılık, halk katılımcılığı, kalkınmanın sürdürebilirliği, cinsiyet dengeli kalkınma gibi daha önceki planlarda yer almayan kavramlar bu planda öne çıkmıĢtır. 3. GAP’ın Amacı GAP kapsamına giren halkın gelir düzeyini ve hayat standardını yükseltmek, ekonomik ve sosyal yönden geri kalmıĢ bu bölge ile diğer bölgeler arasındaki geliĢmiĢlik farkını ortadan kaldırmak veya en aza indirmek, geniĢ ve verimli ovalardan oluĢan bu bölgede kırsal verimliliği artırarak istihdamı artırmak (Fidancı, 1999: 18), bölgede sanayiyi teĢvik ederek geliĢtirmek, istihdamı geliĢtirmek ve ihracatı artırmak, bu geliĢmelere bağlı olarak ulusal ekonomik büyüme ve sosyal istikrar hedeflerine katkıda bulunmak bu projenin en önemli amacıdır (388 Sayılı KHK md 1/1). 1960-1970’li yıllarda Fırat ve Dicle Nehirleri üzerinde sadece sulama ve hidroelektrik amaçlı projeler demeti olarak düĢünülen GAP, 1980’li yıllarda hem bölgenin ekonomik potansiyelinin gün yüzüne çıkması hem de dünyada bölgeselcilikle ilgili geliĢmelerin ulusal kalkınmaya yardımcı olacağı düĢüncesinin ağırlık kazanmasından dolayı söz konusu proje, çok sektörlü, çok amaçlı sosyoekonomik bir bölgesel kalkınma planına dönüĢtürülmüĢtür (www.gap.gov.tr/erişim: 21.05. 2011). Kalkınma ve geliĢmede kadın-erkek arasında ayırım yapmayarak adalet, eĢitlik, katılımcılık, çevre koruma, istihdam, mekan planlaması, alt yapının geliĢtirilmesi gibi temel hedefleri olan GAP, gelecek nesillerin kendilerini geliĢtirebilmeleri için elveriĢli bir ortamı sağlayan sürdürülebilir insani kalkınma felsefesi üzerine kurulu amaçları olan bir bölgesel kalkınma planıdır (www.gap.gov.tr/eriĢim:12.11.2014). Bölgenin atıl olan kaynaklarını ve ekonomik potansiyelini harekete geçirerek istikrarlı ve sürekli ekonomik büyümeyi gerçekleĢtirmek, ihracatı artırarak bölgede sermaye birikiminin oluĢmasını sağlamak GAP’ın bir diğer amacıdır. GAP’ın uygulama programı niteliğinde olan “GAP Master Planı”nda bölgeyi tarıma dayalı ihracat merkezi haline getirilmek istendiği belirtilmiĢtir (Öğüt, 2001: 71). Bölgede okur-yazarlık oranı, eğitime katılma yaĢı ve süresi, sağlık hizmetlerinin yeterliliği ve ulaĢılabilirliği, ortalama yaĢam süresi, bebek ölüm oranı, kadın-erkek arasındaki refah farklılıkları ve yaĢam kalitesi standartlarını Türkiye’nin geliĢmiĢ diğer bölgeler seviyesine getirmek söz konusu projenin baĢka bir amacı olarak belirtilebilir (Bozkurt, 1999: 20). Bölgenin atıl olan kaynaklarını ve ekonomik potansiyelini harekete geçirerek istikrarlı ve sürekli ekonomik büyümeyi gerçekleĢtirmek, ihracatı artırarak bölgede sermaye birikiminin oluĢmasını sağlamak GAP’ın bir diğer amacı olarak belirtilebilir (Erol, 1999: 16). GAP’ın amaçlarını hem uygulanabilir kılmak hem de projenin genel konseptine uygun olarak spesifik hale getirmek için aĢağıdaki gibi birkaç baĢlık altında toplamak ve ona göre değerlendirmek mümkündür. Buna göre GAP’ın temel amaçları Ģöyle belirtilebilir: Proje bittiğinde; - GAP bölgesinde 1.822 bin hektar arazi sulu tarıma açılacaktır. - Bölgedeki akarsular üzerinde 22 baraj ve 19 hidroelektrik santrali inĢa edilecektir. - Yılda 27 milyar kilo Watt saat (kWh) elektrik enerjisi üretilecektir. - Bölgede kiĢi baĢına % 209 oranında gelir artıĢı sağlanacaktır. - 3.800 bin insana istihdam sağlanacaktır (http://www.gap.gov.tr/file-includes/Gap-SonDurum-2014.pdf/erişim:01.05.2015). GAP’ın amaçları çok geniĢ tutulmuĢtur ama görev süresi kısıtlı tutulmuĢtur. GAP-BKĠ’in (GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi) kısıtlı personeliyle kısa sürede bu kadar çok amacı gerçekleĢtirmesi tartıĢmalıdır. Zira 1989 yılında GAP-BKĠ kurulurken görev süresi 15 yıl olarak hesaplanmıĢtı. Görev süresi her dolduğunda Bakanlar Kurulu Kararıyla görev süresi uzatılan GAP-BKĠ’ın görevi hala sürekli hale getirilmemiĢtir ve söz konusu kuruluĢun varlığı yasal güvenceye kavuĢturulmamıĢtır. 4. GAP’ın Önemi GAP’ın tam anlamıyla tamamlanması hem Türkiye’ye hem de bölge halkına çok büyük fayda sağlayacaktır. GAP uygulamaları bölgeyi kalkındıracağı için her Ģeyden önce bölge halkı bu geliĢmeden yararlanacak ve refah seviyesi yükselecektir. Projede öngörülen hedefler gerçekleĢtikçe yeni iĢ imkanları ve istihdam alanları ortaya çıkacaktır. Bu uygulamalar dolaylı olarak hem bölgede hem de Türkiye’de iĢsizliği önleyeceği-azaltacağı için Türkiye’nin kalkınmasına yardımcı olacaktır (Dağlı, 1999: 26). Ayrıca bölgede sulamadan dolayı elde edilecek fazla ürün ve artı gelir iktisattaki çarpan etkisiyle bütün ulusal ekonomiye ve vergilere yansıyarak milli gelirde önemli artıĢa yol açacaktır. GAP bütün birleĢenleriyle birlikte tamamlandığında, yılda yaklaĢık 53 milyar metreküp su akıtan ve Türkiye akarsularının (yaklaĢık 186 milyar metre küp) % 28’ni oluĢturan (Taraklı, 2001: 65), Fırat ve Dicle Nehirlerinin suyu denetim altına alınacak; Türkiye’nin sulanabilir 8.5 milyon hektar arazinin yaklaĢık % 22’si (1.82 milyon hektar) bu bölgede sulu tarıma geçmiĢ olacak, söz konusu nehirler üzerinde anlık kurulu gücü ve kapasitesi 7476 megavat olan hidroelektrik santrallerinde yılda 27 milyar kilovat elektrik enerjisi üretilecek (Çadırcı, 1999: 19) tarım ve sanayi alanlarında 3.8 milyon kiĢiye istihdam imkanı sağlanmıĢ olacaktır (www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:25.08.2014). Türkiye’de ekonomik olarak gerçekleĢtirilebilir hidroelektrik enerjisi üretiminin % 22’sine potansiyel olarak sahip olan GAP Bölgesinde, hidroelektrik üretiminin önemli bir kısmı Karakaya, Atatürk, Dicle, Kralkızı, Birecik, KarkamıĢ ve Batman hidroelektrik santrallerinde gerçekleĢmektedir (Dağlı, 1999: 26). Söz konusu tesislerin açılıĢından 2014 yılı sonuna kadar üretilen toplam elektrik enerjisi 403.5 milyar kilo Watt saat (kWh) olup bunun parasal değeri 24.2 milyar (1 kWh=6 cent olarak hesaplanmıĢtır) ABD Dolardır (GBĠ, GAP Genel Sunum, 2015:16). GAP Projesinin tamamlanmasıyla bölgede kurulan ve kurulacak olan 22 barajla 1.822 (bir milyon sekiz yirmi iki bin) hektarlık arazinin sulu tarıma, 19 hidroelektrik santralinde yılda üretilecek 27 milyar kilo Watt saat (kWh) elektrik enerjisinin yanı sıra bölgenin hasılası ve ihracatı en az 2-3 kat artacaktır (Atalay ve diğerleri, 1997: 29). Dolayısıyla hem bölgesel hem ulusal kalkınmanın gerçekleĢmesine önemli katkılar sağlayacak olan GAP Projesi hem elektrik üretimi hem de sulama amaçlı kullanılabilecek çok sektörlü, çok kapsamlı ve çok önemli bir bölgesel kalkınma projesidir (www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim: 02.04.2015). Dicle ve Fırat nehirlerinin Türkiye içindeki uzantılarından ve bu nehirlerin hinterlandındaki geniĢ ve verimli ovalarından oluĢan GAP, Türkiye’de sulanabilir 8.5 milyon hektar arazinin % 22’sine, Türkiye’deki akarsuların % 28’ne (Dicle % 11, Fırat %17), Türkiye’de üretilebilir hidro elektrik enerjisinin % 22’sine, bittiğinde 3.8 milyon insana istihdam sağlama imkanına sahip olmasından dolayı hem bölge açısından hem de ulusal açıdan çok büyük öneme sahiptir. II. GAP’IN UYGULANMASIYLA ORTAYA ÇIKAN HAVA-SU-TOPRAK KĠRLĠLĠĞĠ VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ Gerek ülke düzeyinde, gerekse bölge düzeyinde sosyal ve ekonomik sektörlerde önemli değiĢimlere neden olacak GAP’ın, kaçınılmaz olarak çevre değerleri üzerinde de etkileri olacaktır. Bu etkilerin olumlu ve olumsuz yönlerini dikkate almak, olumlu geliĢmelerden yararlanmak; olumsuz geliĢmelere karĢı Ģimdiden tedbir almak ve hazırlıklı olmak GAP’ın uygulanmasıyla ortaya çıkacak olan çevre sorunlarının elimine edilmesi bakımından hayati öneme sahip olacaktır. GAP Bölgesinde binlerce yıldır kuru tarım yapılmakta, Fırat ve Dicle nehirlerinin boylarında yaĢayan balık, kuĢ ve hayvan türleri ile bölgenin yarı çöl iklimine uyum sağlayan endemik bitkilerin (dünyada az bulunan belli bölgelere has bitkiler) doğal yaĢama alanı bulunmaktadır. GAP uygulamalarından dolayı bölgede sulu tarıma geçmekle birlikte söz konusu balık, kuĢ ve hayvan türleri ile endemik bitkilerin doğal yaĢam alanı yok olmakta ve yeni türler ortaya çıkmaktadır. Barajlar dolayısıyla bölgede su altında kalan yaklaĢık 200 bin hektarlık arazide göl aynası oluĢmakta ve bu göl aynalarında eski canlı türleri yok olmakta, yeni canlı türleri ortaya çıkmaktadır. Bu tür sorunlarla ilgili önlemler Ģimdiden alınmazsa yakın gelecekte bölgede ciddi çevre sorunları ortaya çıkabilir. 1. GAP’ın Uygulanmasıyla Ortaya Çıkan Hava Kirliliği Çağımızda kentleĢme, sanayileĢme ve turizm gibi geliĢmelerin çevre sorunlarına yol açan etmenler olduğu bilinmektedir. Hızlı kentleĢme ile birlikte doğal, tarihsel ve kültürel varlıklar tahrip edildiği için değiĢik çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. Genel olarak çevre sorunları havada, suda ve toprakta meydana gelen kirlilik ve bu kirliliğin insan sağlığını tehdit eden geliĢmeler olduğu belirtilebilir (Görmez, 2003: 17). Hava kirliliği, genelde insan faaliyetleri sonucu doğrudan veya dolaylı olarak dıĢ ortam havasına bırakılan insan sağlığı ve çevre üzerinde zararlı etkileri olabilen maddelerin meydana getirdiği kirlilik olarak belirtilebilir ( Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği). GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi büyük kentlerin çevre sorunları tehlike sinyalleri vermeye baĢlamıĢ, söz konusu kentlerin çevre sorunları ülkemizdeki diğer metropol kentlerin çevre sorunlarından farksız hale gelmiĢtir. Çevre sorunlarıyla dolaylı olarak ilgili olan yerleĢim yeri bakımından Diyarbakır’ın en eski yerleĢim yeri ve kent merkezi olan Suriçi’nin kaçak yapı ve gecekondularla tahrip olduğu ve en iyi imar ıslah planı ile dahi düzelemeyecek duruma geldiği belirtilmektedir (Bağlı, Binici, 2005:111- 120). Hızlı, plansız ve düzensiz kentleĢme konut ve arsa sorunlarına neden olduğu gibi birçok çevre sorunlarına da sebep olmaktadır. Kentlerdeki çöplerin, sanayi atıkların, tıbbi atıkların, petrol atıkların kısaca katı atıkların uzaklaĢtırılması, denizlerin, nehirlerin, göllerin, havanın ve toprağın kirletilmemesi için gerekli önlemlerin alınması, yağmur ve atık sularının zararsız hale getirilerek (arıtılarak) alıcı ortama bırakılması belediyeleri ilgilendiren en önemli çevre sorunların baĢında gelmektedir (Aykaç, 1985: 263). Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa’nın çevresinde standartlardan yoksun imar mevzuatına aykırı binlerce konut yapılmıĢtır. Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi Büyük kentlerin çevresindeki gecekondu ve kaçak yapılarda kıĢın ısınmak için kullanılan düĢük kaliteli kömürden dolayı sobalardan çıkan karbondioksit (CO2) ve diğer gazlar havanın kirlenmesine sebep olmakta ve insanların sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir (TÇV, 2003: 47). Düzensiz yapılaĢma ve gecekondulaĢmanın olduğu semtlerde kıĢın ısınmak için kullanılan standarttan yoksun düĢük kaliteli kömür, fuel-oil ve diğer düĢük kaliteli petrol ürünlerine ait yakıt türleri çevre sorunlarından hava kirliliğine yol açmaktadır.Havada ve toprakta meydana getirdiği kirlilik ve tahripten dolayı kentlerde gecekondulaĢma ve kaçak yapılaĢma gibi plansız yapılaĢma çevre sorunları arasında sayılmaktadır (Görmez, 1991: 39). 1998-2003 tarihleri arasında Türkiye Çevre Vakfının yaptığı bir araĢtırmaya göre Adıyaman, Diyarbakır ve Gaziantep’te kıĢ aylarında hava kirliliğinin arttığı, bu illerdeki hava kirliliğin Türkiye’deki ortalama hava kirliliğinin çok üstünde olduğu belirtilmiĢtir (TÇV, 2003: 47). GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi büyük kentlerin yarısından çoğunu oluĢturan gecekondu semtlerinde yoksul ve dar gelirli aileler kıĢın ısınmak için kullanılan çok düĢük kaliteli kömürden dolayı sobalardan çıkan duman ve gazlar o yörede yaĢayan insanların sağlığını tehdit eden ciddi çevre sorunlarına yol açmaktadır. Sanayi devriminden sonra ekonomik ve sosyal geliĢme ve değiĢmenin yolu kentleĢme ve sanayileĢmekten geçmektedir. Günümüzde kentleĢme modern toplumların olmazsa olmaz Ģartı, toplumların ekonomik ve sosyal geliĢme ve değiĢmenin temel aracıdır. Zira sanayileĢmiĢ, refah seviyesi yüksek ve geliĢmiĢ olan modern ülkeler aynı zamanda kentleĢme düzeyi de yüksek olan ülkelerdir. Ancak kentleĢme belli bir plan, program ve düzen doğrultusunda geliĢmezse birçok çevre sorununa neden olabilir. Söz konusu sorunların çözümü için zamanında önlem alınmazsa bir süre sonra ilgili sorunlar çözülemez duruma gelebilir. Ġkinci Dünya SavaĢından sonra ülkemizde ortaya çıkan kentleĢme sorunları zamanında çözülmediği için günümüzde birçok büyük kentimizin konut, arsa, altyapı, ulaĢım ve trafik gibi insanları rahatsız eden çevre sorunları çözülemez duruma gelmiĢtir (Kavruk, 2002: 59). 1.1. Hava Kirliliğin Nedenleri 1234- Motorlu araçların sebep olduğu hava kirliliği Filtresiz sanayi kuruluşlarının sebep olduğu hava kirliliği Kışın ısın amacıyla kullanılan düşük kaliteli yakıtların sebep olduğu hava kirliliği Yanlış kentleşme politikaları sonucu yoğun yapılaşmanın önlediği hava sirkülasyonundan kaynaklanan hava kirliliği Belki de hava kirliliğin baĢka nedenleri olabilir ama bölgede görülen en önemli hava kirliliği nedenleri yukarıda belirtilen nedenlerdir. Bölgedeki hava kirliliğin somut göstergeleri olarak aĢağıda bölgenin değiĢik kentlerinde çekilen fotoğraflar gösterilmiĢtir. 1.2. Hava kirliliğiyle ilgili bazı görseller (fotoğraflar) Batman’da hava kirliliğini gösteren bir fotoğraf Batman’da Gültepe, Çamlıtepe, Tilmerç, TOKĠ, Gap ve Kültür mahallelerine doğalgazın verilmesine rağmen hava kirliliği ürkütücü boyutlarda. Gündüz ve akĢam saatlerinde kömürle ısınan kaloriferlerin devreye girmesiyle birlikte kenti sis gibi kaplayan duman vatandaĢlara nefes aldırmıyor. Dün akĢam saatlerinde Sanayi sitesi güzergahında bir anda oluĢan kirlilik yoldaki sürücülere de zor anlar yaĢattı. Batman’daki birçok binanın bacasında filtrenin olmadığını belirten bazı çevreciler: “Özellikle kıĢ mevsimlerinde kentte nefes alınamıyor. Batman’da partikül oranının yüksek olması da ayrı bir sorun. Ne yazık ki bina bacalarının çoğunda da hava filtresi bulunmuyor. Özellikle solunum yolu hastalıkları gün geçtikçe artıyor. Yetkili makamların kirliliğin önüne geçecek adımlar atması gerekiyor. Bazı mahallelere doğalgaz ulaĢtı ama Batman’da doğalgaz yaygınlaĢmazsa sorun çözülmez” dediler (http://www.batmancagdas.com/gundem/sis-degil-hava-kirliligih31217.html/eriĢim:25.12.2013). ġanlıurfa’da hava kirliliğini gösteren bir fotoğraf (Eyubiye semti kıĢ ayları) Şanlıurfa' da kış mevsiminin gelmesiyle hava kirliliği artış gösterdi. Soba kullanımının yaygın olmasından dolayı artan hava kirliliği beraberinde hastalıkları da getiriyor (http://eyyubiye63.com/sanliurfa-da-hava-kirliligi-hastaliklari-arttiriyor-9624). Diyarbakır’da hava kirliliğini gösteren bir fotoğraf Diyarbakır’da hava kirliliğini azalmak amacıyla kaloriferlere kısıtlama getirilmektedir: Diyarbakır’da, bazı yerleĢim birimlerinde doğalgaza geçilmesine rağmen hava kirliliğinde artıĢ görüldü. Diyarbakır BüyükĢehir Belediyesi Çevre Koruma ġube Müdürü Muhsin Uyanık, hava kirliliğinin önüne geçebilmek için konutlarda kalorifer yakılmasına belirlenen saatler arasında izin verildiğini bildirdi. Uyanık, “Normal konutlarda 04.00-08.00 ve 16.00-22.00, resmi konutlarda 07.0010.00 ve 13.00-16.00 saatleri arasında kaloriferlerin yakılmasına izin veriyoruz. Ayrıca katı ve sıvı yakıt taĢıyan araçlar, kent giriĢinde denetimden geçiyor” dedi. Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, hava kirliliğinin normal değerlerde bulunduğunu bildirdi. Devlet bu yıl Diyarbakır’da 13 bin aileye, 16 bin ton kömür dağıttı. Bedava kömürlerin de yakılmasıyla, akĢam saatlerinde kent merkezinde hava kirliliğinin daha da arttığı kaydedildi. Devlet tarafından yoksullara dağıtılan kalitesiz kömür nedeniyle, Batman ve ġırnak’ta da hava kirliliğinin önemli oranda arttığı görüldü (http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1029981). Gaziantep’te hava kirliliğini gösteren bir fotoğraf Geçen yıl Vali Erdal Ata, kentte hava kirliliğini önlemek amacıyla özel bir çalıĢma yapılması talimatını vermiĢ ve yapılacak çalıĢmalar arasında, baĢta kaçak kömürün kente giriĢinin önlenmesi hedeflenmiĢti. Ancak bütün önlemlere rağmen kente giren kaçak kömür ve egzoz dumanı kenti adeta boğarken, özellikle sabahın erken saatlerinde görülen kirli hava, Ģehri tamamen etkisi altına alıyor. Öte yandan, uzmanlar bu gibi havalarda özellikle yaĢlı ve hamilelerin dıĢarı çıkarken tedbirli olmaları gerektiğini ve zorunlu kalınmadıkça kirli havanın olduğu bölgelerde bulunmamaları gerektiği uyarısını yapıyor (http://www.bizdevarizgazetesi.org/gaziantep-haberleri/gaziantepte-hava-kirliligionlenemiyor-h5098.html). 2. GAP’ın Uygulanmasıyla Ortaya Çıkan Su Kirliliği Sulama için barajlarda suyun tutulması suyun kalitesini bozmakta, barajların göl aynası altında kalan alanlardaki kuru tarım ve yarı çöl iklimine ait bitki ve canlı türleri yok olmakta, sulama faaliyetleri sonucu kullanılan ilaçlar suya karıĢarak insanların ve diğer canlıların sağlığını tehdit eden ciddi çevre sorunlarına yol açmaktadır. Genel olarak su kirliliği, su kaynağının kimyasal, fiziksel, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değiĢmesi Ģeklinde gözlemlenen ve doğrudan ya da dolaylı yoldan biyolojik kaynaklarda, insan sağlığında, balıkçılıkta, su kalitesinde bozulmaya yol açan madde ya da enerji atıklarının suya bırakılması Ģeklinde belirtilebilir (Çev. ve Orman Bak. Su Kalitesini Kontrol Yön.). GAP Bölgesinde yapılan barajlarda suyun tutulması, akarsuyun kalitesini bozduğu gibi, sulama faaliyetleri sonucu tarımda verimi artırmak amacıyla kullanılan pestisit ilaçlar, su ile canlılara geçmesi muhtemel olan hastalıkların ortaya çıkması, önemli çevre sorunları olarak belirtilmektedir (TÇV, 2003: 134). Önemli çevre sorunları arasında sayılan altyapı sorunları, kentlerde genelde kanalizasyonun olmaması veya yetersiz olması, atık ve yağmur sularının bertaraf edilmesi için ızgara sisteminin kurulmamıĢ olması ya da yetersiz olması, caddelerin, sokakların yapılı ve yeterli geniĢlikte olmaması Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. Yetersiz kanalizasyon sistemi, açıktan akan lağım suları, ızgara sistemi olmadığı için yağmur sularıyla kapanan yollar ve sokaklar bütün büyük kentlerimizde olduğu gibi GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi metropol kentlerimizin de baĢlıca önemli altyapı sorunlarıdır. GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi büyük kentlerin altyapı sorunları gün geçtikçe artmaktadır. 1990’lı yıllarda Diyarbakır’da yapılan bir araĢtırmaya göre en iyimser tahminle kentin kanalizasyon sisteminin kent nüfusunun ancak yarısının ihtiyacını karĢılayabilecek yeterlilikte olduğu belirtilmiĢtir (Göktürk, 1996: 363). Hızlı, plansız ve düzensiz kentleĢme konut ve arsa sorunlarına neden olduğu gibi önemli çevre sorunlarından su kirliliğine de sebep olmaktadır. Kentlerdeki çöplerin, sanayi atıkların, tıbbi atıkların, petrol atıkların kısaca katı atıkların uzaklaĢtırılması, denizlerin, nehirlerin, göllerin havanın ve toprağın kirletilmemesi için gerekli önlemlerin alınması, yağmur ve atık sularının zararsız hale getirilerek (arıtılarak) alıcı ortama bırakılması baĢta belediyeler olmak üzere yerel idareleri ilgilendiren çevre sorunlarının baĢında gelmektedir (Aykaç, 1985: 263). Yerel yönetimlerin mücadele etmesi gereken en önemli çevre sorunları kanalizasyonun yapılması, yağmur ve atık suyun uzaklaĢtırılması için ızgara sisteminin kurulmuĢ olması, katı atık yönetiminin kurulmuĢ olması, kentlerdeki hava, su ve toprak kirliliğin önlenmesi Ģeklinde belirtilebilir. 2013 verilerine göre GAP Bölgesinde 195 belediye bulunmakta ama bu belediyelerden sadece 15’nin su arıtma tesisi vardır. Diğer bir ifade ile bölgedeki 180 belediyenin su arıtma tesisi yoktur.Bölgedeki 195 belediyeden 157 belediyenin kanalizasyon sistemi bulunmakta diğer belediyelerin (38) ise hala kanalizasyon sistemi bulunmamaktadır.Bölgedeki 195 belediyeden sadece 7 belediyenin atık su arıtma tesisi bulunmakta diğer 188 belediyenin atık su arıtma tesisi bulunmamaktadır (www.gap.gov.tr/Altyapı/10.12.2014).Bu veriler GAP Bölgesindeki belediyelerin ciddi su kirliliği sorunuyla karĢı karĢıya kaldığını göstermektedir. Su kirliliğin nedenleri 1- Kentlerdeki atık suların arıtılmadan alıcı bırakılması 2- Belediyelerin iyi bir altyapıya ve ızgara sistemine sahip olmamasından dolayı yağmur sularını arıtılmadan alıcı ortama bırakılması 3- Sanayi kuruluĢlarının atık sularını geliĢi güzel ve arıtmadan alıcı ortama bırakması Su kirliliğin baĢka nedenleri de olabilir.Ama bölgede görülen en önemli su kirlililiğin baĢlıca nedenleri yukarıda belirtilen nedenlerdir.AĢağıda bölgedeki su kirlilliğini gösteren bazı fotoğraflar gösterilmiĢtir. Gaziantep-Nizip’te su kirliliğini gösteren bir fotoğraf Nizip çayı fabrika atıklarıyla doldu Nizip ilçesine bağlı iki köy ve bir mahallenin sakinleri, tarımsal sulama ve hayvan sulamada kullanılan Nizip çayına atık su karıĢtığı iddiasıyla eylem yaptı. Nizip çayı sularını tarım ve hayvancılıkta kullanan ilçeye bağlı Adaklı ve Boyluca köyleri ile Salkım beldesine bağlı Atatürk Mahallesi sakinleri, Gaziantep BaĢpınar Organize Sanayi Bölgesindeki fabrikalardan çaya atık su bırakıldığını, bu nedenle tarım arazilerinin, hayvanların ve dolayısıyla insanların sağlığının bozulduğunu öne sürdü. Adaklı köyünde bir araya gelen Adaklı ve Boyluca köylüleri ile Atatürk Mahallesi sakinleri, pankart açıp sloganlar atarak sorunun çözülmemesi durumunda gelecek yıl yapılacak olan yerel seçimlerde oy kullanmama kararı aldıklarını ifade etti. Adaklı köyünün giriĢ ve çıkıĢlarına da "Organize Sanayi Bölgesinin suyu kesilmedikçe seçime hayır" pankartı asıldı. Adaklı köyü muhtarı Mustafa TaĢ, gazetecilere yaptığı açıklamada, atık sulardan bir an önce kurtulmak ve buradaki yaĢamın yeniden canlandırılmasını istediğini ifade ederek, "Eğer bu sularımız temizlenmez ve suyumuza karıĢan atık sular kesilmezse biz köylüler seçime gitmeyerek duruma tepkimizi sürdüreceğiz" dedi. Keret Adaklılar Sosyal DayanıĢma Derneği yönetim kurulu üyesi Mustafa Kesen ise Organize Sanayi Bölgesindeki fabrikalarından Nizip çayına bırakılan atık suların içme suyu, tarımsal suları ve doğal kaynakları kirlettiğini iddia etti (http://www.sondevir.com/cevre/150172/nizip-cayi-fabrika-atiklariyla-doldu/erişim: 12.08.2015). ġanlıurfa’da su kirliliğini gösteren bir fotoğraf ġanlıurfa’nın da aralarında bulunduğu, Türkiye çapında 81 ilin su, hava, atık ve gürültü kirlilik durumunu Çevre ve ġehircilik Bakanlığı’nın ortaya koyduğu karnelerini çıkardı. Buna göre ġanlıurfa'da su kirliliği birinci öncelikli çevre sorunu olarak belirlendi. Bakanlığın 2 yılda bir yaptığı Türkiye çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu'na göre 32 ilde su kirliliği, 27 ilde hava kirliliği, 19 ilde atıklar, 2 ilde gürültü kirliliği ve bir ilde erozyon en önemli çevre sorunu olduğu belirlendi. Ġllerin birinci öncelikli çevre sorunları sıralamasında Ġstanbul'da su kirliliği, Ankara, Antalya, Diyarbakır ve Kocaeli'nde hava kirliliği, Erzurum, Ġzmir, Kayseri ve Sakarya'da atık kirliliği, Adana'da Gürültü kirliliği ilk sırada geliyor. ġanlıurfa'nın ise su kirliliği birinci öncelikli çevre sorunu olarak belirlendi (http://cevrevekirliligi.blogspot.com.tr/erişim: 01.07.2015). 3. GAP’ın Uygulanmasıyla Ortaya Çıkan Toprak Kirliliği Ekonomik ve sosyal nedenlerin yanında 1980’li yıllarda bölgede ortaya çıkan terör olaylarının neden olduğu güvenlik endiĢesi ve baraj göllerinin yapılmasından dolayı toprakları su altında kalan köylü kesimi zorunlu olarak kentlere göç etmiĢtir. 1980’li yıllardan itibaren bölgede yaĢanan zorunlu göç hem bölgede kentleĢme sürecini çok hızlandırmıĢtır hem de bölgenin kentleĢme sürecini diğer bölgelerden farklı kılmıĢtır. Bu Ģekilde kentlere hazırlıksız olarak göç etmek zorunda kalan kırsal kesim insanlarının karĢılaĢtığı ilk sorunlar konut, arsa ve altyapı gibi çevreyle dolaylı olarak ilgili olan sorunlardır.1980’li yıllardan itibaren Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinde zorunlu göç sonucu 3 binden fazla köy ve mezranın boĢaldığı belirtilmektedir (Özer, 2000: 61). 1996 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde göçle ilgili yapılan bir araĢtırmada kırsal kesimden kentlere göç edenlerin % 51’sinin can güvenliği, % 23’nün PKK’nın baskısından dolayı göç ettiği belirtilmiĢtir (Bilgili, Aydoğan, Güngör, 1996: 330). Toprak kirliliği genel olarak, her türlü atik ve artığın, toprağa zarar verecek Ģekilde, Çevre Kanunu ve Yönetmeliklerinde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ya da dolaylı olarak alici ortama bırakmak, depolamak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak Ģeklinde belirtilmektedir (BaĢbakanlık, Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, 2005). Ülkemizde hızlı nüfus artıĢı ve kentlerin nüfusunun hızla artması arsa fiyatlarının spekülasyona açık olmasına yol açmaktadır.Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara nüfusunun gelen göçlerle hızlı artıĢı sırasında kısa sürede arsa fiyatlarının katlanarak arttığı belirtilmektedir. Ankara’nın Tunalı Hilmi semtinde 10 dönümlük arazisi olan bir vatandaĢın o zamanın koĢullarına göre arazisini 1.500 liraya fahiĢ fiyatta sattıktan 6 ay sonra kardeĢinin aynı nitelikteki arazisinin 10 bin liraya satıldığı belirtilmiĢtir (Yavuz, 1980: 16). Ayrıca arsaların belirli ellerde toplanması veya boĢ bekletilmesi arsa fiyatını yükselttiği gibi kentin gereksiz yere geniĢ alana yayılmasına da neden olmaktadır. GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi hızlı büyüyen kentlerde aĢırı talepten dolayı arsa fiyatları tıpkı Ankara’nın baĢkent ilan edilmesinden sonra ilk dönemindeki gibi çok hızlı artmaktadır. Sanayi kuruluĢları, arsa ve konut talebinden dolayı değeri sürekli artan bölgedeki büyük kentlerin çevresindeki tarım arazisi hem konut yapımında hem de sanayi kuruluĢların yapımında amaç dıĢı kullanılarak tarım toprağı kirletilmektedir (Boyacı, 1997: 18). Bölgedeki en önemli toprak kirliliği sorunlarından birisi topraktaki tuzlanmadır.Çiftçilerin eğitim eksikliği ve ekonomik tercihlerden ötürü, bölgenin karakteristik iklim ve toprak yapısına uymayan yanlıĢ sulama yöntemlerinin kullanılması ve yetersiz drenaj kanalları, toprak kalitesini ve ürün rekoltesini düĢürmektedir. Bölgedeki çiftçilere göre; ne kadar fazla sulama yapılırsa, tarlaya ne kadar çok suni gübre verilirse, o kadar fazla ürün demektir (http://www.ekolojimagazin.com/eriĢim: 01.08.2015). Ne yazık ki çiftçinin bilinçsizliğinden kaynaklanan bu yaklaĢım devam etmekte, yanlıĢ sulama yöntemlerinden dolayı bölgede tuzlanma ve çoraklaĢma devam etmekte ve gün geçtikçe bu Ģekilde kirletilen arazinin miktarı katlanarak artmaktadır. Kimi kent bilimcileri, kentlerdeki artık değerin iki Ģekilde çok hızlı dolaĢtığını belirtmektedir.Birinci dolaĢım sanayi üretimi üzerinden gerçekleĢir.Ġkinci dolaĢım kentlerdeki gayrimenkul (özellikle arsa) üzerinden yapılan spekülasyonlardan ve sabit sermaye yatırımlarının paraya çevrilmesi üzerinden gerçekleĢir.Kentlerde asıl olan sanayi üretiminin geliĢmesi ve artmasıdır.Sanayide oluĢturulan ve gerçekleĢtirilen artı değerin azaldığı yerlerde spekülasyon, emlak alım satımında (özelikle arsa) artar.Arzulanmayan bir durum da olsa kentlerde böyle bir durumda ikinci devre (sanayi dıĢı üretim) birinci devrenin (sanayi üretimi) yerini alır (Lefebvre, 1991: 220235).ĠĢte GAP Bölgesindeki kentlerde sanayileĢme geliĢmediği için böyle bir durum yaĢanmakta ve arsa fiyatları kısa sürede katlanarak artmaktadır. Kentlerde bazı ana caddeler üzerinde yapılan dairelerin maliyetinin % 60’nın arsa payı oluĢturduğu belirtilmektedir (Aykaç, 1985: 261). Bölgenin metropol kentleri olan Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa’da merkezi caddelerdeki arsaların metre kare fiyatı sürekli artmaktadır. Diyarbakır’da arsa spekülasyonculuğundan dolayı son beĢ yılda arsa fiyatlarının 50 kat artıĢ gösterdiği belirtilmektedir. (http://www.sabah.com.tr/diyarbakırda_arsa_fiyatları_cildirdi/ 12.12.2014).Oysa aynı dönemde mal ve hizmetlerin fiyatında önemli artıĢlar olmamıĢtır.Gaziantep’te kent merkezinde yeterli arsa olmadığı için arsa fiyatlarının sürekli artıĢ gösterdiği, hatta bir yıldan kısa bir sürede bile kent merkezindeki arsaların fiyatının % 100 arttığı belirtilmektedir (http://www.telgraf.net/gaziantepte-arsa-fiyatlaritavan-yapti/13.12.2014).ġanlıurfa’da kent merkezinde imarlı arsa ve konut fiyatlarının sürekli arttığı, bazı semtlerde daire fiyatları 1 milyona çıkarak ġanlıurfa’nın arsa ve daire fiyatları konusunda Ġstanbul’la yarıĢtığı, hatta bazı semtlerde daire fiyatları konusunda ġanlıurfa’nın Ġstanbul’u geçtiği belirtilmektedir (http://emlak.kanald.com.tr/Sanliurfada_imarli_arsa_kalmadi/11.12.20124). GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep, ġanlıurfa gibi büyük kentlerin çevresindeki tarımsal arazilerin değeri rant amaçlı sürekli arttığı için tarım amaçlı kullanılmaktan vazgeçilerek sanayi kuruluĢları ve konutlara tahsis edilmekte, amaç dıĢı kullanılmakta ve kirletilmektedir. GAP’a benzer bir bölgesel kalkınma projesinin uygulandığı Çukurova Bölgesi’nde Adana, Mersin ve Tarsus’ta birinci sınıf tarım arazisi konut ve sanayi kuruluĢlarının yapımı için imara açılmıĢtır (Görmez, 1991: 38).Çukurova Bölgesi’ne benzer bir uygulama da GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa’daki tarımsal arazilerin imara açılmasıyla yaĢanmaktadır.1990’dan sonra Diyarbakır, Gaziantep, ġanlıurfa ve Batman’da yerleĢime açılan yerler genelde verimli birinci sınıf tarım arazidir. Diyarbakır’da 1990’lı yıllarda yerleĢime açılan Dicle Kent, Kayapınar, Peyas, Gaziler ve Kantar Semtleri en verimli tarımsal arazi üzerine kurulmuĢtur (Bağlı, Binici, 2005: 93). Bölgede tarım toprakları sadece konut alanları için kullanılmamaktadır. Aynı zamanda organize sanayi bölgelerinin önemli bir kısmı tarım toprakları üzerine kurulmaktadır. Diyarbakır’da sanayi kuruluĢlarının % 60’ı, Gaziantep’te sanayi kuruluĢlarının % 90’nın verimli tarım arazileri üzerine kurulmuĢtur (KeleĢ, 1997: 87). GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi metropol kentlerin çevresindeki tarımsal araziler ne yazık ki konut ve sanayi kuruluĢları için kullanılmaya devam edilerek kirletilmektedir. Toprak kirliliğin nedenleri 1- YanlıĢ kentleĢme politikaları donucu tarımsal toprakların yerleĢim yeri (konut) amacıyla kullanılması 2- YanlıĢ sanayileĢme yeri seçimi sonucu tarımsal toprakların sanayileĢme için kullanılması 3- YanlıĢ sulama teknikleri sonucu toprağın tuzlulaĢması ve kirletilmesi (salma sulama gibi) 4- Bilinçsiz sulama sonucu toprağın çoraklaĢması (fazla sulamanın fazla ürün olduğu kanısı) Toprak kirliliğin baĢka nedenleri olabilir; ama bölgede görülen en önemli toprak kirliliği nedenleri belirtilen bu nedenlerdir. ġanlıurfa’da toprak kirliliğini gösteren bir fotoğraf Harran ovasında binlerce dekar arazi yanlıĢ sulama yöntemleri (salma suyu) ve çiftçilerin fazla suyun fazla ürün olduğu yanlıĢ kanısı sonucu tuzlulaĢarak bu hale gelmiĢtir. ġanlıurfa’da tek tek dağları eteğinde çekilen bu fotoğraf yanlıĢ sulama yöntemleri (salma suyu) ve çiftçilerin fazla suyun fazla ürün olduğu yanlıĢ kanısı sonucu tuzlulaĢarak bu hale gelen binlerce dekar araziden sadece bir kısmı göstermektedir. Gaziantep’te toprak kirliliğini gösteren bir fotoğraf (Gaziantep OSB-en verimli tarımsal topraklar üzerine kurulmuĢtur) Gaziantep’teki 5 OSB (Organize Sanayi Bölgesi) neredeyse tamamı birinci sınıf tarım arazileri üzerine kurulmuĢtur. 4. Gap’ın Uygulanmasıyla Ortaya Çıkan Hava-Su-Toprak Kirliliğin Çözümüne İlişkin Öneriler Genelde havada, suda ve toprakta meydana gelen, insanların ve diğer canlıların sağlığını tehdit eden çevre sorunlarıyla hükümetler gibi yerel yönetimlerin de mücadele etmesi gerekir. Çevre sorunlarının evrenselliği, boyutu ve insanlığın geleceği açısından taĢıdığı öneminden dolayı BirleĢmiĢ Milletler 1972’de Stokholm’da uluslar arası bir çevre konferansı düzenleyerek devletlerin dikkatini çevre sorunlarına çekmek istemiĢtir (KeleĢ, Hamamcı, 2002:24). Yine BirleĢmiĢ Milletler tarafından 1992’de Rio’da düzenlenen ikinci uluslar arası çevre konferansında, çevre sorunlarına hem hükümetlerin, hem yerel yönetimlerin hem de sivil toplum kuruluĢlarının dikkati çekilmiĢ ve insanlığın geleceği açısından çevresel değerlerinin korunması konusunda iĢbirliği yapılması gerektiği önemle vurgulanmıĢtır (KeleĢ, 2010: 607). Uluslar arası geliĢmelere paralel olarak ülkemizde 09.08.1983 tarihinde 2872 Sayılı Çevre Kanunu çıkarılmıĢ, bu kanuna dayanılarak Çevre MüsteĢarlığı kurulmuĢ, daha sonra yapılan değiĢiklikle Çevre Bakanlığı kurulmuĢtur (BaĢbakanlık, 443 KHK mad.1). 2872 Sayılı Çevre Kanununda 26.04.2006 Tarihinde 5491 Sayılı Kanunla değiĢiklik yapılarak çevre kanunu günün Ģartlarına uygun hale getirilmek istenmiĢtir. En son yapılan değiĢiklikle Çevre Bakanlığı, ġehircilik ve Çevre Bakanlığı bünyesine alınmıĢtır (BaĢbakanlık, 644 KHK, mad. 1). Bu değiĢikliklerden daha önemli olan hem 2872 sayılı eski Çevre Kanunu hem de 5491 Sayılı Çevre Kanununda değiĢiklik yapan kanunda çevre kirliliğini önlemenin hem devletin hem yerel yönetimlerin görevi olduğu belirtilmesidir. Dolayısıyla çevre mevzuatımıza göre devlet gibi yerel yönetimler ve vatandaĢlar da çevreyi korumakla görevlidir (KeleĢ, 2010: 618). Yerel yönetimlerin mücadele etmesi gereken en önemli çevre sorunları kanalizasyonun yapılması, yağmur ve atık suyun uzaklaĢtırılması için ızgara sisteminin kurulmuĢ olması, katı atık yönetiminin kurulmuĢ olması, kentlerdeki hava, su ve toprak kirliliğin önlenmesi Ģeklinde belirtilebilir (Aykaç, 1985: 263).2012 verilerine göre GAP Bölgesinde 195 belediye bulunmakta ama bu belediyelerden sadece 15’i su arıtma tesisine sahiptir.Diğer bir ifade ile bölgedeki 180 belediyenin su arıtma tesisi yoktur.Bölgedeki 195 belediyeden 157 belediyenin kanalizasyonu bulunmakta, diğer belediyelerin (38) ise hala kanalizasyonu bulunmamaktadır. Bölgedeki 195 belediyeden sadece 7 belediyenin atık su arıtma tesisi bulunmakta diğer 188 belediyenin atık su arıtma tesisi bulunmamaktadır (Kayan, 2012: 86-88). Bölgede doğal gaz kullanımı yaygın olmadığı için kıĢın ısınmada kullanılan düĢük kaliteli kömür ve temiz olmayan petrol ürünleri diğer fosil yakıtlar (petrol atıkları, sanayi atık yağları, atık lastikler gibi) türleri hava kirliliğine neden olmaktadır.Doğal gaz kullanımı yaygınlaĢtırılarak ve diğer yakıt türlerini denetlenerek düĢük kaliteli yakıtların kullanılmasına müsaade edilmemesi gerekir.Hava kirliliğine sebep olan sanayi kuruluĢlarına filtre takma mecburiyeti getirilmelidir.Bu tür önlemlerle hava kirliliğinin önüne geçilebilir. Bölgedeki belediyeler içme suyu arıtma sistemi kurarak kent halkının temiz suyu kullanmasını sağlayabilirler.Bölgedeki 180 belediyenin hala modern su arıtma tesisi yoktur.Birçok hastalığın sudaki mikro organizmalar aracılığıyla insan vücuduna geçtiği göz önünde bulundurulursa belediyelerin su arıtma sistemine olan ihtiyacı daha iyi ortaya çıkmaktadır.Bölgedeki belediyelerden 188’in atık suyu arıtma tesisi yoktur. Bölgedeki birçok belediyenin atık suyu bölgedeki içme suyu kaynakları olan akarsuya (Diyarbakır ve Batman’ın atık suyu Dicle, Birecik, Halfeti ve Bozova’nın atık suyu Fırat nehrine) akmaktadır. Belediyeler su arıtma tesisini kurarak atık suları zararsız hale getirdikten sonra alıcı ortama bırakmalıdır. Böylece hem içme suyu kaynakları kirlenmemiĢ olur hem de önemli bir çevre sorunu (su kirliliği) önlenmiĢ olur. Bölge toprağının yarı kurak iklim toprağı oluĢu, geçmiĢte hiç sulanmadığı kadar aĢırı sulanması ve drenaj kanallarının da yetersizliğiyle topraktaki tuzlanma artmıĢtır. Bunlarla birlikte Türkiye’de çözünürlüğü düĢük suni gübrelerin kullanılması sebebiyle, bu gübrelerin zehir etkileri toprakta ve suda birikmektedir. Bu da zincirleme olarak bitkiler yoluyla insanlarda sağlık problemlerine yol açabilmektedir (Kara, 2008: 3). AĢırı gübrenin toprak ve su kirliliğine neden olabileceği, bunun da insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği bilgisi çiftçilere verilmelidir. Barajlar, balık göçleri için suni bir engel oluĢturmakta ve bu da balıkların üremesini ve neslinin devamını engellemektedir.Bu durum biyolojik çeĢitlilik için bir kayıp oluĢturmaktadır ve ekosistemdeki doğal dengeyi olumsuz etkilemektedir.Ayrıca önemli ölçüde verimli tarım arazisi ve baraj havzası içindeki doğal yaĢam da baraj suları altında kalmaktadır.Büyük baraj projeleri yakın çevrelerindeki iklimi de etkilemektedir. Yapılan bir araĢtırmaya göre bölgede 1929-1990 yılları arasında ortalama sıcaklık 8,8°C iken 1990-1996 yılları arasında sıcaklık 8,2°C ye düĢmüĢtür. Barajlar ayrıca biyolojik çeĢitliliği ve endemik türleri de etkilemektedir.Bir diğer problem de bölgedeki yetersiz altyapı ve nehirlerin kirliliğidir.Barajlar bu durumdan olumsuz etkilenmektedir.Bölgenin %84’lük kısmını oluĢturan 196 belediye hiçbir altyapıya sahip değildir.Yalnızca % 6’lık bir kısım altyapıya sahip olup geriye kalan %10’luk kısmı inĢa halindedir. Bu nedenle atık sular ve kanalizasyon suları doğrudan nehirlere karıĢmaktadır (http://www.ekolojimagazin.com/eriĢim: 01.08.2015). En önemli içme ve sulama suyu kaynakları olan nehirlerin kirlenmemesi için belediyelerin kentsel atık suları ve sanayi kuruluĢların atık sularını arıtarak alıcı ortama bırakması su kirliliğin önlenmesi açısından çok önemlidir. Bölgedeki belediyeler kent halkının ihtiyacını karĢılayacak ve günün teknolojik koĢullarına uygun olan kanalizasyon sistemini kurarak (bölgede hala 38 belediyenin kanalizasyon sistemi yok) evsel atıkları çevreye zarar vermeden uzaklaĢtırabilirler.Bölgede birçok belediyenin (38 belediye) hala kanalizasyon sistemi yok, bir kısım belediyenin (özellikle küçük ilçe ve belde belediyeleri) ise kanalizasyon sistemi çok eski olduğu ve 1980’den sonra kentlerin nüfusunun artmasından dolayı kent halkının ihtiyacını karĢılayamamaktadır.Bölgede kanalizasyon ihtiyacı içinde olan belediyeler günün teknolojik koĢullarına uygun kanalizasyon sistemini kurarak evsel atıkları çevreye zarar vermeden uzaklaĢtırabilir, böylece hem çevreyi hem de insan sağlığını koruyabilirler. Bölgedeki en önemli problemlerden birisi topraktaki tuzlanmadır. Çiftçiler tarafından eğitim eksikliği ve ekonomik tercihlerden ötürü, bölgenin karakteristik iklim ve toprak yapısına uymayan yanlıĢ sulama yöntemlerinin kullanılması ve yetersiz drenaj kanalları, toprak kalitesini ve ürün rekoltesini düĢürmektedir. Bölgedeki çiftçilere göre; ne kadar sulama yapılır, ne kadar suni gübre verilirse, o kadar fazla ürün alınır (Kara, 2008: 3). GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi TeĢkilatı bölgedeki üniversitelerle iĢbirliği yaparak, çiftçilere eğitmek suretiyle bu bilinçsiz yaklaĢımın önüne geçilebilir. Bölgede tuzluluğun oluĢmasındaki en önemli nedenlerden birisi pamuk yetiĢtiriciliğidir. GAP idaresinin planlamalarına göre sulanacak toprakların yalnızca % 20’lik bir kısmının pamuk tarımına ayrılması planlanıyordu. Ancak çiftçilerin Çukurova’da mevsimlik iĢlerden dolayı çoğunlukla pamuk tarımını ve bunun pazarını yakından tanıması, pamuk ürününün hemen paraya çevrilebilmesi ve devletin de çiftçiye pamuk ekiminde teĢvik vermesi sonucu durum tam tersi olmuĢ; Harran ovasındaki tarım alanlarının yaklaĢık % 85’i pamuk tarımına ayrılmıĢtır. Normal koĢullarda bir pamuk tarlasının yılda ortalama 7 kez sulanması gerekirken Harran Ovasında pamuk sulaması yılda 15 kez ya da daha fazla yapılmıĢtır. Bunun sonucunda toprakta tuzlanma meydana gelmektedir. Çiftçi bunu bile bile sulamaya devam etmekte ve tuzlanan toprağına tekrar su vererek toprağı yıkayıp tarıma devam etmektedir (Kara, 2008: 2). Çiftçiler eğitim yoluyla bilinçlendirilerek (üniversitelerle iĢbirliği halinde çiftçi eğitim merkezleri kurularak eğitim verilmesi gibi) fazla suyun fazla ürün olmadığı bilgisi verilmeli, böylece su israfı ve toprağın öldürülmesi önlenmelidir. Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi büyük kentlerin çevresinde ister özel Ģahıslara ister devlete ait olsun kıraç ve verimli olmayan araziler imara açılarak verimli tarım topraklarının imara açılmasından vaz geçilmelidir.Tarım topraklarının konut ve sanayi yerleĢimi için kullanılması diğer bir ifade ile amaç dıĢı kullanılması en büyük çevre kirliliğidir. Bölgedeki büyük belediyeler-nüfusu 100 bin ve üzerinde olan- verimli tarım arazileri yerine çevresindeki kıraç ve verimli olmayan arazileri imara açarak tarım topraklarını koruyabileceği gibi önemli çevresel değerlerden biri olan toprak kirliliğini de önleyebilirler. Bölgedeki mülki amirlerin, belediyelerin-üniversitelerin ve diğer kamu kurumların iĢbirliği yaparak çevre sorunlarıyla etkili mücadele etmesi mümkündür. Ayrıca yerel yönetimlerin ve diğer kamu kurumların bölgedeki üniversitelerle iĢbirliği yaparak hem Türkiye’deki hem de dünyadaki geliĢmeleri pratiğe dökerek çevre sorunlarıyla etkili mücadele edebilirler. Meslek odalarının ve iĢin uzmanı olan sivil toplum kuruluĢların çevre sorunlarıyla mücadelede iĢin içine katılması etkili bir mücadele yolu olabilir. Sanayi kuruluĢlarının sebep olduğu hava kirliliğini önlemek için söz konusu kuruluĢların filtre takma mecburiyeti getirilmelidir.KıĢın ısın amacıyla kullanılan düĢük kaliteli yakıtların sebep olduğu hava kirliliğini önlemek için standartlardan yoksun ve düĢük kaliteli kömürün kullanılmasına müsaade edilmemelidir.Site nitelikteki toplu konutların bacalarına filtre takma mecburiyeti getirilmelidir.Yeni kentleĢme politikalarıyla bölgedeki nüfusun metropol kentlerde sıkıĢıp kalması yerine geliĢme potansiyeli olan ilçelere yerleĢmesi sağlanmalıdır.Böylece nüfusun bölge kentleri arasında dengeli dağılımı sağlanabileceği gibi yanlıĢ kentleĢme politikaları sonucu yoğun yapılaĢmanın önlediği hava sirkülâsyonun önü açılabilir ve böylece dolaylı da olarak hava kirliliği önlenebilir. Belediyelerin iyi bir altyapıya ve ızgara sistemine sahip olmamasıyla kentlerdeki atık ve yağmur suları denetim altına alınabilir.Kentlerdeki yağmur ve atık suların arıtılarak alıcı ortama bırakılması su kirliliğini önleyebilir.Sanayi kuruluĢlarının atık sularını arıtarak alıcı ortama bırakması su kirliliğini önleyebilir. YanlıĢ kentleĢme politikaları donucu tarımsal toprakların imara açılması toprağı kirleten nedenlerin baĢında gelmektedir.Belediyeler kıraç ya da verimli olmayan arazileri imara açarak tarımsal toprakların kirlenmesine engel olabilirler.Ancak nedendir bilinmez GAP Bölgesindeki belediyelerin çoğu kıraç ve verimli olmayan arazileri imara açmak yerine tarımsal toprakları imara açarak toprağın kirlenmesine neden olmaktadır.YanlıĢ sulama teknikleri (salma sulama) terk edilerek yeni ve modern sulama teknikleri geliĢtirilerek (damlama sistemi, kademeli sulama yöntemi) tarımsal toprakların tuzlulaĢması önlenebileceği gibi tarımsal toprakların kirlenmesinin de önüne geçilebilir. SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDĠRME Barajlar; endüstriyel ve tarımsal ihtiyaçlar, içme ve kullanma suyu temini, sel kontrolü ve elektrik üretimi gibi nedenlerle inĢa edilir. Ancak barajlar bu Ģekilde birçok yarar sağlarken, bunların yanında, inĢası sırasında ve inĢasından sonra birçok olumsuz çevresel, sosyal ve kültürel etkileri de olabilmektedir. GAP ekonomik, sosyal ve çevresel yönlerden çok büyük bir potansiyele sahiptir. GAP’ın bu ekonomik ve sosyal potansiyelinden istifade etmek ve çevresel değerlere zarar vermeden gelecek nesillere devretmek için modern sulama ve sanayileĢme teknik ve yöntemleri kullanılmalıdır. Sektörel su tüketimimizde tarımın büyük bir yer kapladığı görülmektedir. Ardından içme ve kullanma suyu, son olarak da sanayi gelmektedir. 2030 yılında içme ve kullanmayla sanayi sektöründe büyük bir artıĢ olacağı beklenmektedir. Su tasarrufuna yönelik çalıĢmalarda tarım sektöründeki suyun en önde gelmesi gerekmektedir. Zira vahĢi sulama da denilen salma sulama sistemiyle hem sudaki kaçak artmakta hem de GAP’ta olduğu gibi çoraklaĢmaya bağlı olarak verim azalmaktadır. Acilen tarımda tasarruflu sulama sistemlerinden damlatma sulama ve püskürtme sulama sistemine geçilmesi ve doğru toprakta doğru ürünün doğru sulama sistemleriyle sulanması gerekir. Damlatma sulama sisteminde su kaybı önemli ölçüde azalmakta ve verimde artıĢ olmaktadır. Kaliforniya’da pamuk üzerinde yapılan bir araĢtırmada damlatma sulama sisteminin diğer sulama sistemlerine göre % 27 ile % 56 oranında daha çok verim sağladığı tespit edilmiĢtir. Ayrıca salma sulama sistemi ile damla sulama karĢılaĢtırıldığında, suda %30-40 oranında tasarruf sağlandığı belirlenmiĢtir. GAP bölgesinde nüfus diğer bölgelerimize göre daha hızlı artmaktadır.Bölgede artan nüfus ekonomik, sosyal, güvenlik, baraj yapımı gibi nedenlerle özellikle büyük kentlere göç etmeye devam etmektedir.Kentlerde nüfusun ani ve aĢırı Ģekilde artması, konut yetersizliği, gecekondu, imarlı arsa eksikliği, altyapı yetersizliği gibi sorunlar ciddi çevre sorunlarına yol açmaktadır. Güneydoğu Anadolu Projesi’nin etap etap uygulanmasıyla 1.822 bin hektar tarımsal alanın sulamaya açılması ve yapılacak barajlar ile yeni rezervuar alanlarının oluĢturulması, bölgenin toprak ve su rejimlerini önemli ölçüde değiĢtirecektir. Aynı zamanda nüfus hareketleri, hızlı ĢehirleĢme ve sanayileĢme kır ve kent alanlarında yeni dönüĢümleri beraberinde getirecektir. Sulamanın getireceği avantajlar yanında, fazla ve hatalı sulamanın yol açabileceği problemler, bölgedeki iklim değiĢikliklerinin tarımsal üretime ve bitki örtüsüne yapacağı etkiler, flora ve faunanın değiĢikliklerden etkilenmesi, erozyon, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin kontrolsüz geliĢmeden etkilenmesi ve benzeri sorunlar, GAP’ın, çevre ve kültür değerleri yönünden etraflı bir Ģekilde ele alınması gereğini ortaya koymaktadır. Tarih öncesi çağlardan baĢlamak üzere günümüze kadar ulaĢmıĢ birçok uygarlığı ve üç büyük dine ait kültür varlığıyla dolu olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, bir dinler mozaiği oluĢturmaktadır. ġanlıurfa’nın Nuh Peygamber tarafından kurulması, dağlarında Musa Peygamberin çobanlık yapması ve Ġsa Peygamber tarafından kutsanarak batıda da “Kutsal ġehir” olarak anılması bu mozaiğin renklerini oluĢturmaktadır. Bu doğrultuda kültür varlıklarının restorasyon ve kurtarma çalıĢmalarının yapılması, korunması ve gelecek nesillere aktarılması, çevre düzenlenmesi, altyapı, konaklama ihtiyaçlarının giderilerek tanıtımının yapılması proje kapsamında planlanan çalıĢmalardır. Bunlardan bazıları; Birecik, Halfeti, Suruç ilçelerinin TaĢınmaz Kültür Varlıklarının Belgelenmesi, Hasankeyf Tarihi ve Arkeolojik Sit Alanı AraĢtırma, Kazı ve Kurtarma ÇalıĢması, Acırlı (Midyat-Mardin) Sit alanı Çevre Düzenleme Projesidir. Bu projelerin önemli bir kısmının üzerinde hala çalıĢmalar devam etmektedir. Ama GAP’ın görev süresinin 2018’de biteceği göz önünde bulundururlarsa bu çalıĢmaların aciliyeti ve bu sürede bitmeyecek olan çalıĢmaların akıbeti acaba ne olacaktır. GAP’tan sorumlu Devlet Bakanı ve diğer yetkililer her fırsatta GAP’ın turizmle canlandırılacağını belirtmektedir. Bu durumda yukarıda belirtilen tarihsel değerlere ek olarak Zeugma, Samsat, Hasankeyf gibi turizm için kaynak olabilecek yerlerin korunabilmesi ve iyi bir çevre düzenlenmesinin yapılması gerekir. Ġyi bir çevre düzenlemesi olmadan bölgeye turist çekmek ve bölge turizmini canlandırmak çok zordur. KAYNAKÇA ATALAY, DurmuĢ Ali ve diğerleri, 1997, “GAP’ın Tarımsal Yapı Üzerine Etkileri”, GAP’ın Ekolojiye ve Tarıma Etkileri, TÇV Yay., Ank. AYKAÇ, Burhan, 1985, “KentleĢmenin Yarattığı Sorunlar ve Çözüm Yolları”, Ġller ve Belediyeler Dergisi, Y. 41, Mayıs- Haziran AVCI, ilhan, 1992, “GAP’a Genel BakıĢ”, Bilim ve Teknik Der. C. 25, S. 292, TÜBĠTAK Yay. BAĞLI, Mazhar, BĠNĠCĠ, Abdulkadir, 2005,KentleĢme Tarihi ve Diyarbakır Kentsel GeliĢimi, Bilim Adamı Yay., Ankara BAYINDIRLIK VE ĠSKAN BAKANLIĞI, 2009, KentleĢme ġurası, Cilt I, Ankara BAġBAKANLIK, 1989, 388 Sayılı KHK BAġBAKANLIK, HAVA KALĠTESĠ DEĞERLENDĠRME VE YÖNETĠMĠ YÖNETMELĠĞĠ, Resmi Gazete Tarihi: 06.06.2008 Resmi Gazete Sayısı: 26898 BAġBAKANLIK, Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi: 31.05.2005 BĠLGĠLĠ, Ahmet, AYDOĞAN, Feramuz, GÜNGÖR, Celil, 1996, “Doğu Anadolu Bölgesinde Zorunlu Göç Olgusunun Sosyolojik Çözümlemesi: Van Örneği”, Göç ve Toplum, DĠE Yay., Ankara BULUT, Yakup, 2005,GAP Bölgesinde KentleĢme, Nobel Yay., Ankara BOYACI, Süleyman, 1997, Türkiye’nin Tarım Politikası ve Çevre, TÇV Yay., Ankara ÇADIRCI, Ali, 1999, “GAP Enerji ve Sosyal Sektörler”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, ġanlıurfa ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞINDAN: Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği DAĞLI Bekir, 1999 “GAP’ın Getirecekleri”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, ġanlıurfa ELMAS, Gülen, 2001,KürselleĢme Sürecinde Bölgesel Dengesizlikler AB ve Türkiye, Nobel Yay., Ankara EROL, Mehmet, 1999, “GAP Nedir?, Nerededir? Amaçları Nedir?”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, ġanlıurfa FĠDANCI Yasin, 1999, “GAP Altyapı, UlaĢım, Tarım”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, ġanlıurfa GBĠ, 2005,GAP-GĠDEM-Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yatırım Rehberi, GAP Yay., Ankara GBĠ, 2001,Her Yönüyle GAP, GAP Yay., Ankara GBĠ, 2004,GAP Kırsal Kalkınma Projesi, GAP Yay., Ankara GBĠ-Harran Üniversitesi, 2010, “GAP Eğitim-Yayım Projesi Fizibilite Raporu”, ġanlıurfa GBĠ, 1994, GAP Eylem Planı (1993-1997), GAP Yay., Ankara GBĠ, 2015,GAP Genel Sunum, GAP Yay., Ankara GBĠ, 2008,GAP Stratejik Plan (2008-2012), GAP Yay., Ankara GÖKTÜRK, Atilla, 1996, “Zorunlu Göç ve Bir Kent: Diyarbakır”, II. Ulusal Sosyoloji Kongresi Toplum ve Göç, DĠE ve Sosyoloji Derneği, Mersin GÖRMEZ, Kemal, 2003Çevre Sorunları ve Türkiye, Gazikitabevi, Ankara GÖRMEZ, Kemal, 1991, “Türkiye’de Devletin Önderliğinde Toplu Konut GiriĢimleri” Karınca Dergisi, Yıl 557, Sayı 654, Ank., Haziran KARAER, Tacettin, ÖKTEM M. Kemal, 1988, “Güney Doğu Anadolu Projesinin Yönetsel Boyutu Üzerine”, Amme Ġdaresi Dergisi, C: 21, Sayı:2, Ankara KAVRUK, Hikmet, 2002, Anakentte BakıĢ, Hizmet-ĠĢ Sendikası Yay., Ankara KAYAN, Ahmet, 2012, “GAP Bölgesinde Çarpık KentleĢme ve Gecekondu Sorunları (Diyarbakır, Gaziantep, ġanlıurfa Örneği)”, YayınlanmamıĢ Dok. Tezi, Gazi Üni. Sos. Bil. Ens., Ankara KARA, Mehmet, 2008, “Gap’ın Çevresel, Kültürel ve Sosyal Etkileri”, Ekoloji Mağazini, Sayı: 20.,Ekim - Aralık 2008 KELEġ, RuĢen, 2010,KentleĢme Politikası, Ġmge Kitabevi, Ankara KELEġ, RuĢen, 1998, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, 2. Bası, Ġmge Kitapevi, Ankara KELEġ, RuĢen1984,KentleĢme ve Konut Politikası, Ank. Üni. SBF Yay., Ankara KELEġ, RuĢen, 1997, “Nüfus, Çevre ve KentleĢme” Nüfus, Çevre ve Kalkınma Konferansı, TÇV Yay., Ankara KELEġ, RuĢen, HAMAMCI CAN, 2002,Çevrebilim, Ġmge Kitabevi, Ankara KURT, Kazım, 1999, GAP’ta Su ve Toprak Kaynakları”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, ġanlıurfa BAġBAKANLIK, 1991, KHK, Çevre Bakanlığının KuruluĢu BAġBAKANLIK, 2011, KHK, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının KuruluĢu LEFEBVRE, Henri, 1991,The Pruduction Of Space, (Transleted By Donald Nicholson-Smith), Oxford: Blackwell MMOB, 2008,Konut Raporu, Teknik Güç Dergisi, TMMOB Yay., Ankara TMMOB, 2000,GAP Bölgesi Göç Raporu, TMMO Yay., Ankara TARAKLI Duran, 2001,Her Yönüyle GAP-Sempozyum, GAP-TMMOB (Ziraat Mühendisleri Odası), Ankara TÜĠK, 2008, Bölgesel Göstergeler TRC2 ġanlıurfa, Diyarbakır, TÜĠK Matba., Ankara TÜĠK, 2010,Türkiye Ġstatistik Yıllığı, TÜĠK Yay., Ankara TÇV, 2003,Türkiye’nin Çevre Sorunları, TÇV Yay., Ankara ÖĞÜT, HaĢim, 2001, Her Yönüyle GAP, GAP-TMMOB-Sempozyum (Ziraat Mühendisleri Odası, Ankara ÖZER, Ahmet, 2000, KentleĢme ve Yerel Yönetimler, Ürün Yay., Ankara ÖZER, Ahmet, 1998,ModernleĢme ve Güneydoğu, Ġmge Kitabevi, Ankara ÖZGÜL YAġAR, Muammer, 2005,Güneydoğu Anadolu Yatırım Rehberi, Nurol Matbaası, Ankara ÖZĠNAN, Cemil, 1997 “Kentlerde Hızlı Büyümenin Getirdiği Sorunların Konuta ve Mekansal YaĢantıya Etkisi, Gaziantep Örneği, Gazi Üni. YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara YAVUZ, Fehmi, 1984,Kentsel Topraklar Ülkemizde ve BaĢka Ülkelerde, Ank., Üni. SBF Yay., Ankara www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim: 01.04.2015 www.tüik.gov.tr/eriĢim:15.06.2015 www.gap.gov.tr/eriĢim:13.08.20014 www.gap.gov.tr/eriĢim:25.12.2014 www.tüik.gov.tr/genel istatistiki veriler/eriĢim:10.04.2015 www.gap.gov.tr/eriĢim:18.07.2014 www.gap.gov.tr/eriĢim: 01.11.2014 www.gap.gov.tr/eriĢim: 12.10.2014 http://www.gap.gov.tr/site-icerik/gap_bki_tarihcesi/eriĢim: 10.08.2015 www.gap.gov.tr/eriĢim: 21.05. 2015 www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:25.08.2014 www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:02.04.2015 www.gap.gov.tr/Altyapı/eriĢim:10.12.2014 http://emlak.kanald.com.tr/Sanliurfada_imarli_arsa_kalmadi/eriĢim:11.12.2014 http://www.gap.gov.tr/file-includes/Gap-Son-Durum-2014.pdf/eriĢim:01.05.2015 http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2011/03/03/diyarbakirda_arsa_fiyatlari_cildirdi/eriĢim: 12.12.2014 http://www.telgraf.net/gaziantepte-arsa-fiyatlari-tavan-yapti-haberi-1488.html/eriĢim:13.12.2014 http://emlak.kanald.com.tr/haber/ArsaArazi_2B/Sanliurfada_imarli_arsa_kalmadi_daire_fiyatlari_1_mily on_TL/27779.aspx/eriĢim: 11.12.2014 https://tr.wikipedia.org/wiki/Keban_Baraj%C4%B1_ve_Hidroelektrik_Santrali/eriĢim: 13.08.2015 http://www.ekolojimagazin.com/eriĢim: 01.08.2015