Niçin Cihad Ediyoruz? Ebu Süleyman el-Uteybi Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a aittir. Salat ve selam kıyamete yakın bir zamanda kılıç ile gönderilen ve yalnızca Allah’a ibadet edilinceye kadar savaşmakla emr olunan Muhammed b. Abdullah’a, O’nun ailesine, bütün ashabına ve kıyamete kadar O’nun yolundan gidenlerin üzerine olsun. Ben, Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun ortağı ve şerikinin bulunmadığına şahidlik ederim. İşte bu kelime ( )ﻻ إﻟﮫ إﻻّ اﷲile yer ve gökler ayakta durmaktadır. Tüm mahlukat bu kelime için yaratıldı. Allah (sb) bu kelime uğruna peygamberlerini gönderdi, kitaplarını indirdi ve şeraitler belirledi. Bu kelime için adalet terazileri kurdu, kanunlar koydu, Cennet ve Cehennem’in yollarını belirledi. İnsanları müslüman ve kafir olmak üzere iki kısma ayırdı. Bu kelime uğruna kıble tayin edildi, ümmetler kuruldu ve kılıçlar çekildi. Hiç şüphesiz bu kelime Allah (sb)’nın kulları üzerindeki hakkıdır. Yine sıdk ve ihlasla şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Allah’ı , Rasulünü ve inananları dost edinir ve sever, Allah’tan başka ibadet edilenlerden, tağutlardan ve onların şirklerinden uzak durur, yalnızca Allah (sb)’ya ibadet ederim. “Ey iman edenler! Allah’tan sakınılması gerektiği gibi sakının! Sizler, kesinlikle müslüman olarak ölün.” (3/Ali İmran 102) “Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar vücuda getirip (dünyanın dört bir tarafına) yayan Rabbinizden (emir ve nehiylerine riayetsizlikten) sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah’tan ve sıla-i rahmi kesmekten korkun. Hiç şüphesiz ki O, sizin üzerinize Rakîb’tir. (En ince ayrıntısına kadar her halinizi daima gözetendir.)” (4 Nisa/1) “Ey iman edenler! Allah’tan (emir ve nehiylerine riayetsizlikten) sakının ve doğru olan sözü söyleyin ki Allah, yaptığınız amelleri kabul etsin ve günahlarınızı affetsin. Allah ve Resulüne itaat eden, elbette ki bütün büyük emel ve beklentilerini elde etmiştir.” (33 Ahzab/71) Ey İslam ümmeti! Eğer Allah’ın düşmanları Yahudi ve Hıristiyanlar ise Mecusi Rafıziler ve mürtedler de onların kuyruğu ve yandaşlarıdır. Yeryüzünü fesada uğrattılar, bozgunculuk yaptılar. Irz, namus ve nesli helak ettiler. Hıyanet, kardeşi yalnızlığa terk etme, dünyaya tapma ve Allah yolunda cihadı terk etme günahlarının kokusu dünyayı sardı. Ancak izzetli ve şerefli bir yaşantı isteyen Allah’ın has kulları, esaret altında yaşamayı kabul etmiyorlar ve şöyle diyorlar: Bana hayatın zillet suyunu içireceğine Hanzalenin1 kasesinden izzeti içir… Allah (sb) şöyle buyurmuştur: “Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Bu, Tevrat'ta, İncil'de ve Kuran'da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa edecek kim vardır? O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır.” (9 Tevbe/111) Ey Müslüman kardeşlerim! 1 Meyvesi çok acı olan bir bitki. 1 Müslümanların başına gelen üzücü olaylar bizi öyle hayrette bıraktı ki sözümüze nereden başlayacağımızı, ne söyleyeceğimizi bilemez olduk… Müslümanların aldıkları yaralardan mı, yoksa kafirlerin onlara yaptığı eziyet ve işkencelerden mi bahsedelim? “Onlar size, incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.” (3 Ali İmran/111) Çiğnenen, ayaklar altına alınan ırzlardan mı bahsedelim, yoksa yağmalanan mallardan mı? Yıkılan, tarumar edilen mescidlerden mi bahsedelim, yoksa gasp edilen arazilerden mi? Bunlarla birlikte Allah Tarafından üzerimize inen rahmetten mi bahsedelim, yoksa ufukta parlayan yardım ve zaferden mi? Ey İslam Ümmeti! Unutmayın ki Allah (sb) buyurduysa en doğrusunu buyurur. Eğer bir ahid verdiyse de en güzel şekilde onu yerine getirir. Zaten “Allah'tan daha çok ahdine vefa edecek kim vardır?” (9 Tevbe/111) Eğer bir konuda Allah (sb) söz söylemiş ise geriye kalan tüm sözler sakıt olur. Allah (sb) buyuruyor ki: “Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler sizin başınıza da gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindekiler "Allah'ın yardımı ne zaman?" dediler. Muhakkak ki Allah'ın yardımı yakındır.” (2 Bakara/214) Ey İslam Ümmeti! Tarihimizin her kesitinde, topraklarımızın her karışında, hayatımızdaki her kelimemizde “Muhakkak ki Allah'ın yardımı yakındır” ayetinin manasını te’kid ve teyid eden durumlarla karşılaşıyoruz. İnsanlık tarihi boyunca meydana gelen tüm savaşlar hak ile batıl, İslam ile küfür arasında cereyan etmiştir ve neticesi malumdur. Kazananı ve kaybedeni bilinmektedir. Allah (sb) buyuruyor ki: “De ki: Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz. Biz de, Allah'ın ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azap vermesini bekliyoruz. Haydi bekleyin! Şüphesiz biz de sizinle beraber beklemekteyiz.” (9 Tevbe/52) Allahım! Bu iki güzelliği de bizde toplamanı diliyoruz. Allah’ım! Katından bir yardım ile bizleri destekle! Allah’ım! Ömrümü katından gelecek şehadet ile sonlandırmayı nasip eyle! Allah’ım! Bizim günahlarımızı bağışla ve bizden razı ol! Ey İslam Ümmeti! Haça tapan Hıristiyanlar İslam beldelerini işgal ettiği, oranın halkına azapların en kötüsüyle azab ettiği, erkeklerini öldürüp kadınlarını sağ bıraktığı zaman bizler Allah (sb) yolunda cihad eder ve savaşırız. Kendi ırkımızdan olan, bizimle aynı dili konuşan, cisimleri insana benzemesine rağmen kalpleri şeytanın kalbi gibi olan, Allah’ın kullarını öldüren, Haçlılara sevgi besleyen, yeryüzünde fesad çıkaran tağutî devlete asker ve polislik yaparak destek çıkan her guruba karşı da Allah yolunda savaşırız. Irz ve namuslar ayaklar altına alınıp çiğnendiğinde, düşmanlar müslüman halka fitneler verdiğinde biz Allah yolunda savaşırız. Yeryüzünde Allah (sb)’nın hükmü kaldırıldığında, hak ile batıl birbirine karıştırıldığında da bizler Allah yolunda savaşırız. 2 Rasulullah (s) “İnsanlar üzerine yalancı seneler gelecektir. O zamanda yalancılar tasdiklenecek, sadıklar ise yalanlanacak. Hainlere güvenilecek, güvenilir kimselere hainlik yapılacak ve “Ruveybida konuşacaktır” buyurdu. Kendisine “Ya Rasulallah! Ruveybida nedir?” diye sorulunca Rasulullah (s) “İnsanların işleri hakkında konuşan yalancı kimse” buyurmuştur.2 Ey Müslüman kardeşlerim! Bizler, Allah (sb)’nın kelimesi (’)ﻻ إﻟﮫ إﻻّ اﷲın en yüce olması için cihad eder, savaşırız. Kim Allah’ın kelimesinin en yüce olması için cihad ederse işte o, Allah yolundadır. Allah (sb) buyurdu ki: “Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın!” (8 Enfal/39) Alimlerden bazıları “Eğer dinin bir kısmı Allah (sb) için olur, diğer kısmı da Allah (sb)’dan başkası için olursa, din tamamen Allah’ın oluncaya savaşmak gerekir. “Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür. Eğer (imandan) yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!” (8 Enfal/39,40) Biz, Allah yolunda cihad ediyor ve savaşıyoruz. Çünkü Allah yolunda cihad etmek, Allah’a yaklaştıran amellerin en faziletlisi, itaatin en yücesidir. Hatta o, Allah’a yakın olanların ve hayırda yarışanların yaptıklarının en faziletlisidir. Çünkü müminlere yardım etmek ve kafirleri hezimete uğratmak ancak cihadla gerçekleştirilir. Hiç şüphesiz bu cihaddan ancak münafıklar yüz çevirir. “Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla canlarıyla savaşmaktan (geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah takvâ sahiplerini pek iyi bilir. Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler. Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu. Onlara "Oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!" denildi.” (9 Tevbe/44-46) Ey Müslüman kardeşlerim! Artık bundan sonra bir kimse “Niçin cihad ediyoruz?” sorusunu sorabilir mi? Bugün biz, bütün İslam ümmetini Allah yolunda cihad etmeye, Haça tapanların ve mürtedlerin başlarını ezmeye ve bu hususta Rasulullah (s)’e uymaya teşvik ediyoruz “Ey Peygamber! Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter.” (8 Enfal/64) “Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et.” (8 Enfal/65) Ey Allah’ın süvarileri! Haydi atlarınıza binin! Ey Allah’ın arzı, şahit ol! Ey gökyüzü, yağmur yağdır! Ey Allah’ın ordusu! Haydi coşun! Ey bayraktarlar! Haydi kalkın ve cennetlerle sevinin! Vallahi Allah aramızda hüküm verinceye kadar kılıçlarımızı bırakmayız. Onunla birçok eller keser, boyunlar vururuz. “Vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına!” (8 Enfal/12) Ey İslam Ümmeti! Rasulullah (s)’in halifesi Ebu Bekir Sıddık (r) sizin için örnek değil mi? Bazı müslümanlar ona Usame (r) Seriyyesini iptal etmeyi teklif ettiğinde şöyle diyordu: “Vallahi yırtıcı hayvanlar beni Medine’nin dışına götürüp parçalasa, köpekler Müminlerin Annelerinin ayakları altında ulusalar, Rasulullah’ın hazırladığı bir orduyu geri çevirmem! O’nun bağladığı bir sancağı asla çözmem! Nefsim 2 İmam Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir. 3 elinde olana yemin ederim ki bu şehirde benden başka kimse kalmasa dahi ben onu yerine getiririm. Ben sağlığında O’na itaat ettim, öldükten sonra isyan mı edeceğim!” Peki ya Sa’d bin Rebi’de sizin için bir örnek yok mu? Uhud Savaşında yaklaşık yetmiş yerinden ok, kılıç ve mızrak yarası aldığı halde kavmine şöyle söylüyordu: “Rasulullah (s)’e benden selam söyleyin ve deyin ki; vallahi ben Cennetin kokusunu alıyorum…” Sonra ruhunu teslim etti. Allah ondan razı oldu, ona rahmet etti ve onu razı etti. Son olarak… Hileyi kendisine silah edinen ve nifakı da kurtuluş bilen bir topluluğu uyarıyorum. Yeminlerinin arkasına saklanarak Allah yolundan sapan parti liderlerini ve siyasetçileri uyarıyorum. Onlar küfürle imanı, tevhidle şirki birleştirmeye çalışıyorlar. Durum böyleyken onlar “Bizler sadece tevfik ve güzellik istiyoruz” derler. Aslında onlar kötülük ve ifsattan başka bir şey yapmıyorlar. İlk olarak onları Allahın şiddetli gazabıyla uyarıyorum. Çünkü Allah (sb) kendisine, Rasulüne ve müslümanlara yalan söyleyenlere çok elim bir azab hazırlamıştır. Öyle bir azab ki; eğer onu bilseydiler onunla karşılaşmamak için ölümü bile tercih ederlerdi. Ben onlara, dünyada yaptıkları hilelerin ahiretteki karşılığını hatırlatıyorum: “Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı. Sonunda Allah da onların binalarını temellerinden söktü ve üstlerindeki tavan tepelerine çöktü. Bu azap onlara, fark edemedikleri bir yerden gelmişti.Sonra kıyamet gününde (Allah), onları rezil edecek ve diyecek ki: "Kendileri hakkında (müminlere) düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar da "Şüphesiz bugün rezillik ve kötülük kâfirlerin üzerinedir" derler.” (16 Nahl/26,27) Ey Allah’ım! Arz senin arzın, gökyüzü senin gökyüzün, ordular senin orduların… Allahım! Bu zalim Haçlıları sana havale ediyorum. Haçlıların peşinde koşan ve onlara uşaklık yapan mürtedleri de… Ya rabbi! Kindar Rafızileri de sana havale ediyorum. Ya rabbi! Arap olsun, Acem olsun tüm tağutları sana havale ediyorum. Ya rabbi onlardan hiç birini sağ bırakma! Ya rabbi! Sen razı olana kadar bizim kanımızı ve canımızı al! Ama bizden razı olmadan canımızı alma rabbim! Dualarımızın sonu alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir. Ve Sallallahu alâ nebiyyina Muhammed… Ebu Süleyman el-Uteybi Irak İslam Devleti Şeri Kadısı 4