dergısı

advertisement
TÜRK- İSLAM MEDENİYE·ri
.
AKADEMIK ARAŞTIRMALAR
. .
DERGISI
Yılda
iki kez yayınlanan ulusal ve uluslar
arası
hakemli bir dergidir.
Editöı·:
Prof. Dr. Mehmet AYDIN
'
Editör Yardımcısı:
Yrd. Doç. Dr. Alunet ARAS
Yayııı Sekreter1jası:
Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS
Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN
Yrd. Doç. Dr. DicleAYDIN
Sayı:
4
KONYA- 2007
XIII. YÜZYILDA YUNUS'UN
ANADOLUDA BİRLİGİ SAGLAMA ÇABALARI1
Prof. Dr. MehmetAYDIN ••
ABSTRACT
YUNUS'S EFFORTS TO FORM A UNITY IN ANATOLlA IN 1311-1 CENTURY
Ywws is one of the clmins of the sp iritual constructors (Mevlana and Hacı Bektaş Veli), who
emerged from the Turkish Essence İlı 131/t century. Ywws Emre grew up in mı enviromııent
sımowıded by. the seeds of the Central Asia Turkislı-Islmııic Sıifism and philosoplıy wlıose
representative was Alımet Yese-vi. Soan, Yunus was identified with the AnatoZian people and he
attmcted the hemts of people from all sociallı>uels. Yımus is not only a poet of people but he is alsa
a Turkish poet and man of mysticism. He was known by euery Turkish citizen rmıging from
ordinmy person to the sclzolars of tlıe medmsalıs in his time.
Yıınus Ernre XITI. yüzyıl Anadolu'sumın, Mevlana, Haa Bektaşı Veli gibi, Türk'ün
öz bağrından fışkıran manevi mimarlar zincirinin bir halkasını teşkil etmektedir.
Alunet Yesevi'rıin temsil ettiği, Orta Asya Türk İslam Tasavvuf felsefesinin, Horasan
erenleri vasıtasıyla Anadolu'ya serpiştirdiği manevi tohumların, maya teşkil ettiği
bir ortam içinde yetişen Yıınus Ernre, Anadolu insani ile derinden bütünleşrniştir.
Yıınus'un en büyük tarafı, her tabakadan Türk insanının gönlüne taht kurn1nş
olmasıdır. Bu açıdan Yıınus, sadece bir halk şairi değil; bir Türk şairi, bir Türk
mutasavvıfıdır. O, bu haliyle, medrese ulemasından, en ünuni insana kadar her Türkün
bildiği, tanıdığı ve ilham aldığı bir şahsiyet olmuştm.
Medrese ile tekkenin belli bir ahenk içinde uzlaştığı Anadolu Selçuklu
Medeniyeti'nin en dikkat çekici yönü, devletin politikasınırı silimi İslam çizgisindeki
gönül temayüllerine destek olması, onların mana erlerine elini uzatnuş olmasıdır. Bımun
için, Anadolu Selçuklu Medeniyetinin medrese ile tekkenin birlikte zirveye ulaştığı bir
di.inya görüşi.ine sahip olduğıınu söyleyebiliıiz. İşte bımım içindir ki, Anadolu'mın en
ücra yerinden, en gelişmiş bölgesine kadar her Türk insanı, Yunus'ıı anlamıştır ve ona
kulak vermiştir. Gönlündeki ızdırabı, kasveti, neşeyi, bunaldığı ayrılıkları,
sevdiğinden ayrılmanın üzüntüsünü hep Yımus'ıın şiirini okuyarak teselli bulmuş;
beşikteki çocuğunu Türk kadını, Yunus'ıın ilahileriyle büyütmüştür.
Aslında Yunus'ıı, XIII. yiizyıl Anadolusu'mm bir gönül terelimanı olarak kabul
etmek gerekir. Çünkü o devrin dramlarıı:ı, neşelerini, manevi tandanslarını,
1
Bu
tdılig Ekiııı-1991 yılında
"Uluslararası
Yunus Emre
Atatürk Kültür Dil \'e Tarih yüksek
Seıııpozyumu"nda sunulmuştur.
··Selçuk Ünil'er~itc>si İlahiy;:ıl Fakültesi Öğretim Üyesi
7
kuruımı t;:ırafındaıı gerçekleştirilen
dervişlik anlayışlarıru, yalnız
ve kimsesizlerin trajedilerini Yunus bize gayet ustaca
Çünkü Yunus'un yaşadığı dönem, dramlar ve h·ajediler dönemi
olmuştur. XIII. yüzyıl Anadolusu'nun içine düştüğü siyasi ve içtimar kargaşa
ortamında halk kitleleri, yıkılan tahtların, işgal edilen toprakların alhnda
kaybettikleri gelecek ümidini, manevi kutupların peşine düşerek dengelerneye
yönelmişlerdir. İçte Yunus, kırılan ve yıkılan bu ümitlerin, geleceğe bağlanhsını
kurmaya çalışmıştır. Yıınus'u, zamanırruza kadar getiren ana neden de bu olmuştur.
anlatmışbr.
1
1,
Yunus'ıın yaşadığı dönem, Anadolu Selçuklu İ.mparatorluğu 'nün çöküş ve
yıkılış dönemidir. Bir asra yakın süren Moğol istilası ve onun getirdiği siyasi ve
ekonomik tedirginlik, Beylikler devri, hep o dönem insanının kuşkulu ve kaygılı
ortamını meydana getiren nedenler olmuştur. Yıınus da, bu dönemin sosyal ve
siyasi, ekonomik ve manevi çalkanb ortamında yetişmiş bir halk öncüsüdür. O,
İslam'ın akide ve amel prensiplerini; ulaşhğı mistik olgunluk eleğinden geçirerek
öylesine sunmuştur ki, türlü çalkanhlar, savaşlar ve ehliyetsiz yöneticilerin haksız
baskılarından ezilmiş ve bağrı yanmış insanlar, onun sözlerinde sanki hayat
nefesleri bulmuşlardır. Dönemin en fazla ınıılıtaç olduğu, kanaat, sabır, teslimiyet,
tevekkül, fazilet ve Tanrısal inayet konularını halk, Yunus'un şiirlerinden kana kana
içerek yaşamışbr.
Yıınus'un şiirlerinin bugi.ine kadar ciddi bir konu tasnifi yapılmış değildir.
Ancak onun üzerinde durduğu en önemli konuların ve hatta konuların konularının;
insanı; olgunluğa, kanaate, Allah'tan başkasının faniliğine, insanın kendini bilmesine
doğru ilerlemesine ait olduğunu söyleyebiliriz. Taht ve taç kavgalarının Selçuklu
sultanlarını kırıp geçirdiği bir dönemde Yunus, insanları, maddi saltanatlardan çok
manevi saltanatlara yöneltrrıiştir. İnsanları, yok olmayacak, tükeruneyecek değerlere
sevk etrneye çalışmıştır.
Yıınus Emre'nin şiirlerinde en çok dımılan komınun, dünyanın faniliği ve hayahn
ölümlü oluşu meselesi olduğunu söyleyebiliriz. İslam'ın dünya görüşünü çok edebi'
bir üslı1p içinde yer yer dile getiren Yıınus, bırnurıla dünyanın, insanların birbirlerini
yemelerine değınediğini, dünyanın değersizliğini açıklayarak, ölümlü dünyanın
halini anlatmaya çalışmaktadır. Yunus'un yaşadığı dönemdeki taht kavgalarının,
ikbal makamlarından çıkar umanların, sebep oldukları acıların değersiz, olduğunu
her fırsatta açıklamaya çalışan Yunus, devrinin ve sonrası dönemlerin insanlarını
uyarınaya ve hatta düşünmeye davet ehnektedir. Yunus'a göre dünyaya bel
bağlayanlar, hep kendilerini aldahnışlardır. Hakikatten uzaklaşmışlar, bir hiç
uğruna ömürlerini tükehnişlerdir. Bırnun için Yunus şöyle der:
Sen bu cilımı miilkini Imfdmı knfa duttım tut
Ye bu iilem miiliııi oynayuban utdım tut
Süleyman 'm tahtma şad olup oturdım bil
Oive periye diipdiiz lıiikiimferi etdiin tut
Firavım 'un hazinesin Nuşin-reuan genciyle
Knrwı nınlma
katup sen malma katdım tut
. Bu dünya bir Zaknındur ağzunda çeı;nemniş bil
Çeı;neıımişe ııe dutmak ha sen am y11tdım hLt
Yüzyıllar Jıoşlıgıla önırüıı olursa Yumıs
Soıı-ucı bir nefesdür geç andan da ütdiin tut
Yunus bu mısralannda; Hz.Süleyrnan'ın tahtmda otum1Uş olsan, onun gibi
cinlere ve perilere hüküm de etmiş olsan, Firavun, Nuşin-revan ve Kanın'un
zenginliklerini elinde de tutsan, dünya çiğnenmiş, yutulrnaya hazır bir lokrna gibidir.
Çiğnenmiş lokrna, ağızda nasıl tutulmazsa, dünya da değer verilmeye değmez, der
Yunus. Sonra kendine dönerek, yiizyıllarca hoşça yaşasan da sonunda bir nefesle
sona ereceksin diyerek, insanın sonunun bir nefes olduğıınu belirtmeye çalışır.
Yunus Emre, dünyanın bu değersizliğini, devrinin insanlarının kafasına iyice
sokmak, bu dünya nimetleri için, birbirlerini yernemeleri için yine şöyle, acı acı
seslenmektedir:
Knm, nold11 ana, atan?
Dünya için yeme gussa
Knm Diivud, kam Musa?
Ka m Meıyemoğl11 İsa?
Ömer, Osman, Ebilbekir,
Anlara kalmadı dünya.
.
İki cilımı S!lltam
Restıle kalmadı dünyrı
Bu konu üzerinde Yunus öylesine dunır ki, sanki karşısındaki ikna olmamış da,
onu ikna ya çalışmaktadır. Belki de Yunus\ın, gidermeye çalıştığı gaflettir. Onun için
Ytınus dünyadan uzaklaşhrmaya çalıştığı insanları esas üzerinde dunılması ve
kalbe yerleştirilinesi gereken şeye doğnı yönelbneye çalışır. Bunun için de Yunus
şöyle der:
Bizedidar gerek, dünya gerekmez
Bize miiııi gerek, diiva gerekmez.
Yani, bize lazım olan bu dünyanın kaygıları, çekinmeleri değil, sevgilinin yüzü
ve onunla buluşrnakbr. Yunus yine devarn eder:
Bu diiııyaya knlmayalım,fmıidir aldmımayalım
Bir iken ayrılmayalım, gel dosta gidelim göııiil!
Bu diinyamn misali, benzer bir değirme11e
Gaflet OI1UI1 sepeti, bu halk onda öğii11e
Bu diinymwı mesel i, benzer lllllrdar göPdeye
İtler murdam diiştii, hak dostu kodu kııçtı.
Dikkat edilirse Yunus'un dünya ile ilgili şiirleri hep, insaru uyaruşa, gafletten
kurtulmaya sevk etmektedir. Çünkü köti.Uüklerin, huzursuzlukların ana kaynağı
gaflet ve boş şeylerle yaşamakhr. Yunus\ın çağında olduğu gibi, bugün de bu
gerçekleri yaşamaktayız. Bugün de, dünya saltanah için, ikbal için, makam için,
zenginlik, servet için birbirimizi yemiyor muyuz? Oysa Yunus'a göre büti.in bu
şeyler boştur. Sana yetecek kadarı ile haşır neşir ol; değilse köpeklerin, leşe hücum
ettikleri gibi, diinyaya hücum ederseniz, bu diinyadan hak dostlan kaçar. Artık bu dünya
hak dostlannın diinyası olmaz. Leş köpeklerinin diinyası halinegelir,diyorYmıııs.
Bıınıın için Yıınus, Iafında sade fakat, :ı:nanada derin, ibret verici ve hatta
sahiplerini düşündürücü şu meşhur şiirini söyler:
Mal sahibi, miilk salıibi
Hani bımım ilk salıibi
Mnl da yalan, miilk de yakın
Var biraz cin sen oı;alnn
akıl
İşte Yıınus 'un bu dört satın, insanlığın başından bugüne kadar gelen çizgideki
dramların
ve trajedilerin ortaya çıkışlannın ana nedenini açıklamaktadır. Bi.iti.in bu hayat
dramatik unsurları, malın da, mülkiinde yalan olmadığına inananların
panoramasının
eserleıi olmuştur.
Yunus 'ıın şiirlerinde tespit ettiğimiz ikinci önemli tema; dünyanın faniliği ve insanlığın
ölümlü oluşu yanında insanlığın Allah'ın kulu oluşu noktasıdır. Büti.in insanlar, Allah'ın
yarathğıdır. Allalı'ın eseridir. Hangi ırktan, cinsten olıırsa olsun, Allah tarafından
yarahlmışlardır. Zarınımızca Yıınus \ın bu konuya eğilişi, sadece mistik bir tema alışkanlığı
değildir. Hem Mevlana'nın, hem de Yıınus'un şiirlerinde işlenen bu Hümanizm, çağın
sosyal bir probleminin yankısıdır. Yunus 'ıın yaşadığı dönem, Selçuklular'ın yıkılışı ile,
beylikler döneminin en canlı olduğu dönemdiL Her Türk boyuntın kendi başının çaresine
balemaya yöneldiği bir dönemdir. Anadolu beyliklerle kaynamaktadır. Beylilder, birbirlerine
egemenlik havalan atmakladırlai. Daha yirmi yirmibeş yıl önce, Anadolu Selçuklu
İmparatorluğu bünyesinde kenetlenmiş olan bu Türk boyları, Moğollar ve onlara
alet olan Selçuklu sultanlarının köti.i idaresiyle ayrı bir baş çekmişler ve Anadolu
beylikler dönemine girmiştir. İşte Yunus'un yaşadığı en canlı hayat dönemi de bu
dönem olmuştur. Onun için de Yunus'un işlediği en canlı konulardan birisi de
sevgidir. İnsanların birbirlerini severek kardeş olması, o dönemin en aktüel
konularından birisidir. Toplumsal kenetlenmeyi her zaman temin eden İslam dini
de, Yunus'un ağzından yeni bir mana ile devrin dağıı:uk, birbirlerine sırt çevirmiş
insaniarına gelecek ümidi vermektedir. Yunus'un bu ümit ışıklarını ve sevgi bağları­
nı hep bu gözle görmek icabeder. Bunun için Yunus şöyle demektedir:
Ciimle yamdilmışn bir göz ile bakmayan
Şer' ii n euliyasıysa lıakiykat de iisıdur.
Ymıus'tuı burada vurgulamak istediği, konu, bütün yarahlnuşları, Allah'ın kulu
olarak görmek gerektiğidir. Bunu böyle görmeyen evli ya olarak görünse de, hakikatte
asiden başka biri olamaz. Yine bunun için de; "Yaratılanı hoş gör, yaratandan
lO
ötürü." demektedir. Dünyada insan daltil herşey, Allah'ın yarathğı
olamaz. Bumın için Yıınus şöyle der:
Biz kimseı;e kin tıttnıayız, ağyar dalı i dostımııızdıır
olduğıına
göre,
Allah'ın yarathğı şey kötü
Hiç kimseı;e kin tutmayız, kamu tl/em dosttur bize.
Ben gelmedim dava için, benim için sevi için,
Dostım adı göniillerde, göniil yapmaya geldim.
• Ge/ii n tmıışık, ideliim işiin kolaym tııtalım
Seveliim sevileliim, dünyaya kimse kalmaz.
Yıınus\ın hayat felsefesi gönül yapmakhr. Bıınıın ıçın de insanlan hakir
görmemek gereJ<irdi. Herkesi olduğıı gibi kabul etmek lazımdı. İşte Yunus, bir ömür
bu hayat felsefesirıi yaymakla, ümitsiz, kavgalı bir topluma, muhtaç olduğıı ruhu ve
manayı vermeye çalışmışhr.
Yunus'un İslami toleransa dayalı Hümanizmasım yine İslam'ın bir gereği olan, "gönül
yapma" motifi tamamlamaktadır. İslam tasavvuf felsefesinde kalb-gönül, Allah'ın
nazargahıdır. Hatta Allah'ın taht kurduğu yerdir. Bıınun için Yıınus;
Gönül çalabm tnlıh, çalab göniile bakh,
İki cilımı bedbalıh, kim göniil yıkar ise,
demektedir. Gönül yıkan, insanları inciten kimse, hem dünyada, hem de
ahirette kötü talihli bir kimse olacakhr. Kur'an-ı Kerim'de de Allah'a kalbi selirnle
gitmek tavsiye edilmektedir.
Yunus Eınre'ye göre, şer'! ibadetler insaru olgunlaşhrmalıdır. Olgmılaşan kimse
ise, göni.U kırrnaz, insanları incitmez, özellikle gönülleri tamir eder, insanlara hayat
nefesi verir. Bunun için Yunus şöyle demektedir:
dime çok ttiat kıldım dime,
Eri Hak bilmezisen abes yere yelmekdiir.
Dört Iritabun ma'nisi belliidiir bir elifde
Senelif dirsiiıı hoca, ma 'n isi ne dimekdiir.
Yuıws Emrt' dir lıoca girekse var biri lıacca
Hepisiinden eyiice bir göniile gimıekdiir.
Okudwıı bildiiııı
Burada Yunus'un üzerinde durduğıı konu, okuyan, bilen, elif gibi dosdoğru
olan, ibadet yapan kimseler, hep gönüle girenlerdir. Gönül yıkanlar değillerdir,
Çünkü İslam'da güzel ahlak sahipleri de, hep gönül yapan insanlardır. İslam'da, iyi
Müslüman, geçimli ve yumuşak alandır.
Yunus'un şiirlerinde tespit ettiğimiz motiflerden birisi de dervişlik anlayışıdır.
Yunus'un yaşadığı Xlll. yüzyılda ve XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde Anadolu'da dervişlik oldukça yaygın olan ve yaygın olduğıı kadar da dejenere olmuş bir
vaziyetteydi. Bu dönemde Anadolu'da farklı tasavvuf mektepleri çarpışıyordu. Bu
mekteplere mensup olan mi.iritler de kendi aralarında mücadele halindeydiler. İşte
Yunus, bu karışık, belki de batini fikirterin cirit attığı ortamda, şekilden uzak, bir
11
dervişlik anlayışını yaymaya çalışıyordu. Özellikle Beylikler döneminde beyler,
halkı
kendilerine
bağlayabilmeleri
için, tarikat
şeyhlerinden
yararlanmak yoluna
gitmişler, çeşitli tarikatiara birlikte kucak açnuşlardır. Ancak Yunus Emre, bu ·
kozmopolit ortamlarda gerçek dervişlerin vasıflarııu sıralamaktaı şu veya bu tarikata
bağlı olmak değil; önemli olanın denrişliğin gereklerini yerine getirmek olduğuna
dikkatleri çekmektedir. Btmtın için de Ytmus şöyle demektedir:
Dervişlik didükleri lıırknyla taç değiil,
Gönlin derviş etjleyenlıırknya muhtaç değiil.
Hırknıım ne suçı var sen yolıma varmazsmı
Vargıl yolmen yiiri er yalı kalmaç değiil.
Başka
bir şiirinde de Ytınus Emre, dervişliğin, acaib bir durak olduğunu, derviş
ise önce dirliğin lazım olduğunu bildirmektedir. Yine ona göre, dirlik
altınca Hak ile bir ohmunca, arhk varlık kaybolur, kulluk başlamaktadır. Hz.
Yunus'un tasavvuf anlayışındaki derviş, çok çetin bir yola girmiştir. Bunun için
Yunus, bu dervişlere şöyle seslenmektedir:
Beri dervişem diyen kişi işbu yola dar gerelmıez,
DenJiş olan kişilerin gö11lii gindür dar gerekmez.
Derviş gö11iilsiiz gerekdür sögene dilsiiz gerekdür,
Dögene elsiiz gerekdür lıalkn beraber gerekmez.
Eğer derviş isen derviş ciimle iilem sana bil iş,
Fuzullugılwlkn değiş arada ağyar gerekmez.
olacak
kişiye
Demek ki Ytmus'tm çağındaki dervişlerin karakteri, gönül genişliği, hiçbir şeye
kendisine hakaret edenlere bile dilsiz kalmak gibi özelliklere sahip
olması gerekiyordu. Yunus'a göre derviş halktan birisi gibi olmamalı, yani,
kötülüklere mukabelede bulunmamalıdır. Denriş, cümle alemle tamşık olmalı ve
onun gönlünde düşmanlık olmamalıdır.
alınmamak,
Bugün bile tarikatierin arasındaki rekabeti silmek mümkün olamamışhr.
Ytınus, içinde yaşadığı, toplumun, tarikatler nokta-i nazarından çok önemli bir
problemini bu şiirlerinde dile getirmektedir. Yunus'a göre dervişin sermayesi
miskinliktir. Derviş, mal, mülk ve söhret peşinde koşmamalıdır.
Ytınus
şiirlerinde işlenen motiflerin başında gelenlerden biri de aşk
felsefesinin temel konulanndan biri olan aşk kavramı, Ytınus'da
da istenilen seviyede kendini göstem1ektedir. Sevginin ~n üst seviyeye yükselmeni ve
insanın tüm benliğini kuşatması için değerli olan aşk, şüphesiz Tanrı aşkıdır. Büyük
mutasavvıf Yunus'da bu konu üzerinde oldukça duıımıştur. Btıntın için bir şiirinde şöyle
demektedir:
AşliSliZ iidem diinyade be/Iii biliin ki yakıt ur
Herbiı·si bir 11esneye sevgiisi var iişıkdur
Çnlabım diilzyesinde yii::.bin diirlii sevgi uar
Kııbul it kendö:iine gör kangisi !tiy1kdur
Emre'nin
kavramıdır. TasaV\rtıf
12
Biri mhmiiıı-z mlıim biri şeytaıı-ı racim
Anwı yazugi miizdi sevgisııe taallukdur.
Yunus 'tın bu şiirinde insan psikolojisinin derin bir tahlili görülmektedir. Her insanın
mutlaka sevgiden nasibi vardır. Çünkü Allah'ın yarattığı dünyada, sevgi çok çeşitlidir.
Hangi sevginin insana layık olduğunu da yine insanın kendisi bilecektir. Bu sevgi ya
rahman-ı rahirne, ya da şeytan-ı racime ait sevgidir. İnsanın işlediği günah da bu sevgi ile
alakalıdır.
Ancak Yıınus'a göre önerrili olan aşk, Allah'ın
Yunus şöyle ifade etmektedir:
Dünyada peı;gamberiiıı başma geldi buışk
Tercımıiin-ı cebreil, ma'şukası Halık'dur.
Rasfılü'
nün başına gelen aşktır. Bunu
Şüphesiz
hiçbir sevgi, Allah aşkının yerini tutamaz. Yıınus Ernre'nin şiirlerinde
konulardan biri olan Allah sevgisi, Yıınus'un felsefesinde doruk noktayı
teşkil etmektedir. Yunus öylesine aşk konusu ile haşır neşir ki, Allah sanki onun tüm
yapısını kuşatmış vaziyettedir. Onun böylesine aşk konusıına önem vem1esi, girdiği
seyr-i süluk yolunun belli bir makamının gereği olduğu kadarı içinde yaşadığı sosyal
çevrenin de il1tiyacı oluyordu. Kırgın, mahzun, yarınından emin olmayan insanların
toplumıında, insana en güzel emniyeti Allah'ın aşkı sağlamaktadır. Allah'a aşık olan
ve kalbinde Allah aşkının dışında ne varsa atan bir mü'min için, hürriyetlerin
hürriyeti, emniyetierin emniyeti sağlanmış demektir. Yunus bunu şu sözleriyle ifade
eder:
Işkım aldı benden beni bana seni gerek seni
Ben yanaram diini giini baııa seni gerek seni
Ne varlığa se-viııiirem ııe yokluğa yeriııiirem
Işitımıla avımumm bana seııi gerek seni
Işkım !işıklar öldiiriir ışk deııiziııe ta/durur
Tecelliyle toZdurur lıaııa seni gerek seııi
Işkım şarabmdan içsem mecmm olup taga diişem
Seıısin diin ii giin endişem bana seni gerek st'ni
Sılfilere sohbet gerek alıilere alıret gerek
Mecmmlam Leylf gerek bana seııi gerek seni
Eğer beııi öldüreler kiilum göke savuralar
Topragımı anda çağıra bana seni gerek seni
Yımus'dur beııiim ad um giin geldikçe mtar adımı
İki cihanda maksıldımı bana seni gerek seni
işlenen baş
Yıınus'un
dilinden di.işi.irmediği ilahi aşk, aynı zamanda tüm insanlığa olan
da etkilemekte ve aşka ilahi olduğu kadar evrensel de bir boyut
kazandırmaktadır. Yunus bu evrenselliği şu beyitlerde dile getirmektedir;
Biz seudiik !işık olduk seuiildiik ma' şuk olduk
bakışı
ı
_,,
Herdem yi11i dirlik de sizde11 kim usa11ası
Yetmişiki dileedi araya sm ur diişdi
Ol bakışı biz bakduk yenııediik iinwlmsı.
Yunus'un tasavvuf felsefesinde hem sevmek var, hem de sevilmek. Yunus'a
güre, insanları ayırmamak gerekir. Çünkü, yerde ve gökte Allah'ın veli kulları
çoktur, btmtın için Yunus söyle seslenir:
Miskin Yzmus ol velfyirde gökde toptolı
Her bir taş altmda gizlü bin imriiııoğlu Mı?si.
Bmaya kadar Yunus Eıme'den verdiğimiz motifler, şüphesiz Ytınus'u anlatmaya
yetmez. Çünkü Ytınus, çok yönlü bir insandır. O, hem derin bir mutasavvıf, hem de
derin bir düşi.inürdür. Biz Yunus'tı, XIII. ve XIV. yüzyılın bir asra yakın bir zaman
dilimi içinde o devrin bir gönül tercümanı olarak kabul ediyoruz. O, devrinin sosyal,
kültürel ve hatta siyasi problemlerini dile getirerek, onlara İslam'ın geniş tolerans
planmdan aldığı manaları giydiren bir Türk mutasavvıfı ve dervişidir. Zannımızca
Yunus, sadece bir halk şairi olamaz. Çi.inkü Ytınus'tın divanında işlenen konultır,
onun çok iyi bir medrese tahsili yaphğıru göstermektedir. Bunun için Yunus,
devrinin bir entellektüelidir. Aynı zamanda entellektüellere de hitap etmektedir. Türk
insanı olarak, henüz Yunus "a karşı vazifemizi tam yapmış olduğumuzu
söyleyemeyiz. Kanaatimizce Ytınus, ilahiyat açısından olduğu kadar, sosyolog,
tarihçi ve edebi tenkitçi gözüyle de incelenmeli ve onun şiiri, içinde yaşadığı
dönemin dini, sosyal, kültürel ve hatta siyasi atmosferi içinde anlaşılınaya
çalışılmalıdır. Değilse Yw1us'tı tan1 olarak anlayamayız. Yunus bizim kültürümüzün
eseridir. Yunus ' u başka makamlara oturtmaya çalışmak demek, Ytınus'u bizim
olmaktan çıkartmak demektir. Yunus maneviyatsız bir hümanist değildir. Btınun için
Yunus'u, bahdaki materyalist temayi.üli.i hümanistlerden ayırmamız gerekecektir.
Ytınus, İslam'ın içinde, İslami anlamda, insanlığa, Allah'ın bir yarahğı olarak
bakmaktadır. Tanrı tanımaz Bah Hümanizmasının ÖndÜeriyle Yunus'tın hiçbir
ilgisi yoktur. Ytınus, Türkti.ir, Mi.isli.imandır. Sahip olduğu felsefe ve dünya görüşü
bizim her zaman beslenmeye muhtaç olduğumuz felsefedir.
14
Download