Aynı İşyerinde Çalışılan Süreler Yıllık İzni Etkiler Mi? Yıllık izin ve

advertisement
Aynı İşyerinde Çalışılan Süreler Yıllık İzni Etkiler Mi?
Yıllık izin ve izne ilişkin uygulamalarda zaman zaman tereddütler yaşanabilmektedir. 4857
sayılı İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilerden işyerine girdiği günden
başlayarak, deneme süresi de içinde olmak üzere en az bir yıl çalışmış olanlara işyerindeki
kıdemlerine ve yaşlarına göre yıllık ücretli izin verilmektedir.
İşçinin işyerine giriş tarihinden itibaren deneme süresi de dahil olmak üzere, her çalışma yılını
tamamlaması halinde o yıla ilişkin ücretli izne hak kazanır.
Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği'nin "Yıllık Ücretli İzine Hak Kazanma" başlıklı 4'üncü
maddesinde; "İş Kanunu'nun 53'üncü maddesinin birinci fıkrası ile 542üncü maddesindeki
esaslar ve 552'nci maddesindeki durumlar göz önünde tutularak her işçinin yıllık ücretli izne
hak kazandığı tarih bu Yönetmeliğin 20'nci maddesinde sözü geçen yıllık ücretli izin kayıt
belgesine yazılır.
Yıllık izin süresinin ve izne hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçinin aynı işverene
ait işyerlerinde çalıştığı süreler birleştirilir. Şu kadar ki, bir işverenin bu kanun kapsamına
giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu kanun kapsamına
girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.
Aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen süreler
ve kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanun veya özel kanunla verilmiş yetkiye
dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler de,
işçinin yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında birleştirilerek göz önünde bulundurulur"
hükmü getirilmek suretiyle yıllık ücretli izine hak kazanmanın nasıl olacağı açıklanmıştır.
Geçici iş ilişkisi ile çalışan işçilerin yıllık ücretli izinleri hakkında, geçici iş sözleşmesinde
aksi belirtilmediği takdirde, Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği hükümleri uygulanacaktır.
Aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen süreler
ve kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye
dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler, işçinin
yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında göz önünde bulundurulur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2007/38515 Esas, 2009/10133 Karar ve 9.4.2009/5.11.2009
tarihli kararlarında; 4857 sayılı İş Kanunu'nun 54'üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak
kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde
çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda
işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne
hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve
kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi
gerekir. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam
olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün
olmaz. Ancak, önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek
suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri de aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki
çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde önceki
dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin
birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için
izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da
işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir…." şeklinde hüküm
verilmiştir.
Yargıtay emekli olup kıdem tazminatı aldıktan sonra aynı işyerinde çalışmasını sürdüren
işçinin yıllık ücretli izin hesabında kıdem tazminatını aldığı önceki süreleri dikkate
alınmayacağı görüşündedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 1991/ 451 Esas, 1991/ 8352 Karar
ve 13.05.1991 tarihli kararında ; "Emekli olup, kıdem tazminatı aldıktan sonra işyerinde
çalışmasını sürdüren işçinin işyerinden ikinci ayrılışında kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin
hesabında kıdem tazminatını aldığı önceki süreleri dikkate alınmaz" denilerek, işçilerin kıdem
tazminatını aldıkları sürenin kıdeminin biteceği ve yeniden aynı işyerinde işe başlarlarsa yeni
işe girmiş gibi izin sürelerinin hesaplanacağı belirtilmiştir.
Yargıtay 9.H.D. E.2006/12556 K.2007/1252 T.30.01.2007 sayılı kararında da "… aynı
işverenin değişik bir işyerinde çalışmış ve iş sözleşmesinin işverence feshi üzerine ihbar ve
kıdem tazminatları ödenmiş, işçinin imzasını taşıyan ibranamede, yıllık izinlerin de ödendiği
belirtilmiştir. Anılan ibraname ile işveren ibra edilmiş, bir başka anlatımla 1986-1990 yılları
arasında kalan çalışmalar, işçilik hakları ödenmek suretiyle tamamen tasfiye edilmiştir.
İşçinin 1992 yılında yeniden aynı işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması yeni bir hizmet
akdi niteliğindedir. İşçilik hakları hesabında tasfiye edilen çalışmaların, bu yeni hizmet akdi
çerçevesinde yeniden değerlendirmeye alınması doğru olmaz. 4857 sayılı İş Kanunu'nun
54'üncü maddesi hükmünün, işçinin önceki dönem çalışmalarının tasfiye edilmediği hizmet
süreleri bakımından bir anlamı bulunmaktadır." denilmektedir.
Yukarıda verilen Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere; işçinin iş sözleşmesi herhangi
bir nedenle (ne şekilde sona ererse ersin) sona ermesi durumunda bu süreye ait yıllık ücretli
izin ücreti ödenmişse ikinci kez aynı işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması durumunda
yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması
gerekmemektedir. Ancak ikinci dönemde birinci dönemde yıllık ücretli izin bakımından kıst
uygulaması olmadığından dikkate alınmayan sürenin izin kıdemine eklenmesi gerekmektedir.
17.08.2011
İbrahim IŞIKLI
Dünya Gazetesi
Download