TARIMSAL SANAYİDE ULUSLARARASI REKABET ÎÇİN GEREKLİ

advertisement
TARIMSAL SANAYİDE ULUSLARARASI REKABET ÎÇİN GEREKLİ
TEKNOLOJİK ATILIMı BİYOTEKNOLOJİYİ YAKALAMAK
Ayşe GÖZEN
Bilim ve Teknoloji Politikaları Uzmanı
B Î L D m î ÖZETİ
Bıyotelmolöji* gıda ve gıdâKkşı olmak üzere tarımsal sanayide büyük gelişmeler sağlayıcı yeni bir teknoloji olarak hızla gelişmektedir. Büyük uluslararası şirketler artan biyoteknoloji faaliyetleriyle rekabette ön sıralarda yer alma uğraşı içindedirler, Türkiye, geriden gelen bir ülke olarak, kıt kaynaklarını öneeükU hedeflere
yönlendirmek zorundadır. Küresel yönelişler doğrultusunda genel hatlarıyla rekabetçi bir strateji olarak Türk tanmsal sanayiinin biyotelmolojinin Fordist uygulamaları yerine, Neo«Fordist uygulamalanni hedeflemesini önerebiliriz.
AMSTRACT
Being a new technology with high potentials for development in the agroindustry »both food and nonfood-* biotechnology is rapidly developing. Large international companies are actively involved in biotechnology in order to gain advantages in competition. As a country lagging behind in this technology, Turkey tos to
direct her scarce resources to priority areas. As ve general competitive strategy regarding the global tendencies,
we suggest thm Turkish agroindustiy targets the Neo-Fordist applications of biotechnology instead of the Fordist
ones.
L GIR î Ş
Biyoteknoloji gelişmiş ülkelerde yoğun araş tırma-geliştirme faaliyetleri, büyük yatmmlar ve artan uygulamalarla hızla gelişmektedir. Biyoteknolojinin uygulandığı sektörlerin arasımla tanm, tip»
kimya, madencilik, eczacılığın yamsıra gıda ve gıda-dışı olmak üzere tanmsal sanayi de bulunmaktadır. Türk tanmsal sanayiinin bu teknolojik atılıma ayak uyduramaması dünya pazannda söz sahibi olmasının, hatta bugünkü konumunu korumasımn önünde Önemli bir engeldir. Bu bildiride sırasıyla tanmsal sanayideki küresel yönelişleri, bu sektördeki biyoteknoloji uygulamalanni, uluslararası şirketlerin stratejilerim genel hatlarıyla anlatacağım ve biyoteknoloji uygulamalarına ilişkin strateji seçeneklerine dikkat çekeceğim, Son olarak da, Türkiye'de biyoteknolojinin durumuna değinerek, sözkonusu
uluslararası eğilimler doğrultusunda genel bir strateji önereceğim.
73
2. TARIMSAL SANAYİDE KÜRESEL YÖNELİŞLER
Bilindiği üzere, tanmsal sanayi birbirlerinden çok farklı yapılarda olan gıda ve gıda-dışı sanayiler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Öncelikle gıda sanayiine bakarsak, bu alt sektörün de oldukça
karmaşık bir yapıda olduğunu görürüz. Gerek sanayi, gerekse arz tabanı hem ulusal hem de uluslararası planlarda çok farklılaşmıştır. Küresel düzeyde, gıda işletmeleri aile mülkiyetinden geniş çok uluslu
şirketler mülkiyetine kadar değişik bir yelpaze içinde yer almaktadırlar, Ayrıca, ülkeler ve bölgeler
arasında da gıda işleme ve dağıtım alanlarında gelenekselden moderne uzanan zincirde çok farklı uygulamalar söz konusudur. Pekçok ülkede gıda pazan bir de markalara gör© bölünmüştür. Gıda sanayiinin bir diğer özelliği de teknolojik değişimin oldukça yavaş seyretmesidir. Örneğin, sanayiin başlıca
teknolojik atılımları olan pastörizasyon, konserveleme ve dondurma İslimlerinin bazı alt sektörler ve
ülkeler arasında yayılması on yıllar almıştır. Bu, bir yandan sektörün tutucu yapısından, diğer yandan
da tüketicinin gıda sanayiindeki teknolojik değişime karşı aşın duyarlı oluşundan kaynaklanmaktadır.
Biyoteknolojinin yeni uygulamalarının gıda sektörünü çeşitli pkillerde etkilemesi beklenmektedir. Bu teknolojiyle kullanılan pekçok bileşenin güvenilir olarak sürekli arz edilebilmesi mümkün olacaktır. Yararlanılan fiziksel veya kimyasal işlemlerin yerini daha kabul edilebilir biyolojik işlemler
alabilecektir; böylece, gelişmiş ülkelerde belirgin şekilde ortaya çıkan daha az katkı maddeli, daha kaliteli besin değerli yiyeceklere olan talep doyunılabilecekür (OECD, 1992), Öte yandan biyoteknoloji,
şekerin yerini nişastadan üretilen tatlandırıcıların alması gibi, pekçok gıda kaynağı için bir "yerini alma" süreci başlatmaktadır. Bu da, mevcut uluslararası ticaret dengelerinin değişmesi ve bazı gıda kaynaklarını doğal şeklinde arz eden ülkelerin aleyhine işlemesi demektir (Junne, 1991).
Gıda-difi tarımsal sanayiye gelince, OECD ülkelerinde halen gıda-dışı uygulamalara yönlendirilen tanmsal üretim değeri toplam tanmsal üretimin % 20fsi düzeyindedir, Tanmla sanayi arasındaki
bağlanülann güçlenmesi yönündeki eğilimler doğrultusunda bu oramn artması beklenmektedir
(OECD, 1989), Biyoteknoloji bu doğrultudaki yönelişleri, hızlandıncı bir işlev üstlenmektedir. Gerek
girdi tarımsal ürünlere getirdiği değişiklikler, gerekse bu ürünleri işleyen kimyasal ve biyolojik işlemlere getirdiği yeniliklerle biyoteknoloji, giderek pekçok doğal tanmsal ürünün egemen sentetik ürünlerin yerini almaşım kolaylaştırabilecektir. Bu rekabette, doğaldır M, temel maddelerin görece fiyatları
ve bunlan işlemenin görece maliyetleri, kalite, çeşitlilik, düzenli arz, güvenilirlik, çevreye maliyet gibi
faktörler rol oynayacaktır (OECD, 1992). Tanmsal üretimin gıda-dışı kullanımı, eko-sistem dengelerinin gözetilmesi durumunda, özellikle tanm potansiyeli yüksek olan az gelişmiş ülkelere yarar sağlayabilecektir,
Şimdi alt-sektörler bazında bu uygulamalann neler olduğuna bakalım,
3. TARIMSAL SANAYİDE BİYOTEKNOLOJİ UYGULAMALARI
Tanmsal sanayideki biyoteknoloji uygulamalan gıda ve gida-dip sektörlerde oldukça farklıdır.
Aşağıda sektörler bazında geliştirilen ve geliştirilme potansiyeli olan uygulamalar özetlenmektedir.
3.1. Gıda Sanayii
Gıda sanayiinde biyoteknoloji çok eskilerden beri uygulanmaktadır. Geleneksel biyoteknolojiler
74
olarak adlandırabileceğimiz bu grupta bira, şarap, damıtilmış içkiler, ekmek, peynir, yoğurt, sosis, salam, maya, soya sosu, salamura yapımında yararlamlan teknikler yer almakta ve bunlar günümüzde
endüstriyel proses ve kontrol sistemleriyle geliştirilmektedir. Bunlann dışında laboratuvar esaslı pek
çok yeni biyoteknoloji ticari uygulama alam bulmuştur. Aym zamanda, 5-10 yıl içinde uygulamaya
geçmesi beklenen çok sayıda araştırma söz konusudur, Aşağıdaki tabloda gıda sanayiinin bazı dallarında günümüzdeki ve yakın gelecekte beklenen biyoteknoloji uygulamalarından örnekler yer almaktadır.
Tablo İ, Gıda Bîyoteknolojlsl Gelişmeleri
Ticari Uygulamada Olanlar
Nişastanın biyolojik olarak tatlı ürünlere dönüştürülmesi
Yüksek fruktoslu ürünler
Bitkisel yağların biyolojik olarak dönüştürülmesi
Yeni tatlandırıcılar
Gıda lezzetlendiricilerl ve çoğaltıcıları
Meyva suyu İşleme
Amino asitler ve diğer özel besleyiciler
Fermentasyon çıkışlı yeni yapılandırılmış gıdalar
Peynir enzimleri
Maya hibridleri
Yeni biyoteknoloji test metodlan
Laktostan arındırılmış süt ürünleri
Bilimsel Olarak Geliştirilmiş Bulunan ve 5 Yıl t cinde
Ticarlleşebîlecek Olanlar
Özel beslenme gereksinimleri için yeni "fonksyonel" gıdalar
Biyoteknoloji ile elde edilmiş gıda renkleri ve bileşkenleri
Geleneksel gıdalar için biyoreaktörler
Genetik olarak uyumlandırılmış hamur mayası
Yüksek değerli bileşkenler için bitki doku ve mikroyosun kültürleri
Bilimsel Olarak Mümkün ve 5 4 0 Yılda Tîcarileşebılecekler
Uyumlandmlmış gıda enzimler
Gıda işleme için yeni biyo-katalizörler
Olağandışı gıda ortamları için biyolojik dönüştürme teknolojisi
Lezzet ve kalite için genetik olarak dönüştürülmüş gıda bakterileri
Yeni biyolojik koruma sistemler
Gıda kirleticileri için hızlı "derin daldırma" testleri
Kaynak : OECD, 1992
75
3*2* Gıda-Dışı Tarımsal Sanayi
Gıda-dışı tarımsal ürün işleme, kağıt, tekstil ve deriden, ilaç, kozmetik, deterjan ve çok çeşitli
kimyasallara, kesme çiçek, tütün ve enzimlerden, kömür, etanol ve elektrik gibi çeşitli enerji kaynakİftrma kadar pekçok ürüne yönelik olabilmektedir. Bu çok geniş alan içerisinde biyoteknolojimn mevcut ve potansiyel uygulamalarım esas olarak girdi doğal tanmsal ürünlerin nicelik ve niteliklerine ilişkin değişiklikler getiren bitki biyoteknolojileri belirlemektedir, Bitki doku kültürlerinden başlayarak,
kalite, besin değeri, streslere dayanıklılık, vb. gibi pekçok özelliğe yönelik genetik transformasyonlara
kadar uzanan tekniklerle gıda-dışı tarımsal sanayiin talepleri doğrultusunda doğal girdilerin üretilmesi
mümkündür (Fersley, 1990), Örnek olarak, enerji üreüminde yararlanılmak üzere ağaçsı bitkilerin hızlı ve düzenli çoğaltılmasını, bazı kimyasalların üretiminde kullanılan nişastanın türeüldiği mısır, patates, tahıl ve pirinçde verimlilik artışları ve besin değeri artışlarının sağlanması, benzer şekilde kimya
sanayiinde kullanılan bitkisel yağların türeüldiği yağlı tohumların yağ değerlerinin ve verimliliklerinin arttırılması, doğal lastik üreüminde yararlanılan bitkilerin çoğaltılması, pamuğun lif kalitesini iyileştirmek üzere dönüştürülmesi, tütünden kanser ilaçlarında yararlanılması, istenilen görüntü ve kokuda kesme çiçek üretimi söz konusudur.
Ayrıca biyoteknoloji, enzim teknolojisiyle ürünlerin özünü çıkarma ve İşlemede gelişme sağlayabilme ve mevcut İzomerik bileşimler yerine daha az kullanım gerektiren siral agrokimyasalların üretimini gerçekleştirebilme potansiyeline sahiptir. Moleküler biyolojiyle bitkilerden ve hayvanlardan yararlı pekçok enzimin elde edilmesi veya elde edilmesinin kolaylaştırılması söz konusudur, Biyoteknolojiden aynca atik arıtımında da yararlanılmakta ve agrokimyasal atıkların tesbiü ve temizlenmesi
alanlarında hızlı gelişmeler beklenmektedir (OECD, 1992),
Tüm bu uygulamalarda, gerek gıda, gerekse gıda-dışı tanmsal sanayide başlıca aktörler olan büyük uluslararası şirketlerin biyoteknolojiye ilişkin tutumları çok belirleyici olmaktadır.
4 ULUSLARARASI ŞİRKETLERİN STRATEJİLERİ
Uluslararası rekabette biyoteknoloji alanında, büyük kar beklentileri ve geride kalmamak kaygusuyla, en büyük yatırımları yapan çokuluslu şirketlerin stratejileri uluslararası rekabetteki yönelişler
açısından belirleyici olacaktır. 1988 yılında dünyada önde gelen 16 tohum ve agrokimya şirketinin
yalnızca bitM biyoteknolojisi alanındaki araşürma-gelişürme harcamaları tutan 174 milyon S'dır.
ABD, Avrupa ve Japonya kökenli agrokimya ve gıda sektörlerinde önde gelen 23 şirket üzerinde yapılan araştırmanın (OECD, 1992) bulgularına göre bu şirketlerin biyoteknolojiyi entegre ettilderi stratejileri ve hedefleri alt-sektörler bazında şöyle özetlenebilir :
Bitkilere ilişkin olara* ;
-
Yenilikler maliyet düşürmeye kıyasla daha çok, hem ürünlerde hem de işlemlerde kalite iyileştirme hedef alınmaktadır;
-
Biyoteknoloji teknikleri bitki ıslahının yeni araçları olarak kullanılmaktadır;
-
Yeniliklere ilişkin saptanan hedefler şunlardır : 1993 de herbisit ve pesüsiüere toleranslı tohumları pazarlamak, 1996fda yapı iyileştirme, etli kısmı arttırma, protein değerini yükseltme
gibi işlemeye yönelik gelişmeler kaydetmek, 1999'da ecza ürünleri üretimini sanayi ölçeğine
f
76
çıkarmak, 2003fde çevre streslerine dayanıklı tohumları üretmek, ve 2Q006fda kendi kendine azot toplayan bitkilerle doğrudan verimlilik artışları sağlamak;
-
En geçerli pazarlama stratejisi olarak, sanayide işlenebilir veya kalite arayışı içindeki yüksek
değerli örnek (nis) pazarlar için son ürün olarak geliştirilmiş ürünler elde etmeye yönelinmektedir;
-
Bu strateji paralelinde organizasyon stratejisi olarak, geri bağlantıları olan patentlenmiş hib«
rid tohumlardan başlayıp, ileri bağlantıları olan son ürünlere kadar giden dikey entegrasyona
girilmektedir.
Ara ve birincil ürün işlemede»
- Temel hammaddeleri proses ve enzim teknolojileri ile özel ara ürünlere dönüştürmek üzere
örnek (nis) pazarlar belirlenmektedir;
-
EnzimİerdeJü yeniliklerde maliyet düşürme ve kalite iyileştirme hedeflenmektedir;
-
Maya ve lezzetlencüricilerde geleneksel gıda ve deterjan pazarlarından uzaklaşılarak, eczacılığa ve pesüsit ve herbisiüerin aktif maddelerini üretmeye yönelinmektedir;
»
ikincil metabolitler üretiminde öncelikle ecza ve agrokimya pazarları hedeflenmektedir.
Son ürünlerde ;
-
Ürün ve işlem yeniliklerinde mevcut marka ürünlerini kontrol etmek üzere ulusal veya bölgesel pazarlardan dünya gıda pazarına çıkılmaktadır;
» Rekabette maliyet düşürmeden çok kalite İyileştirme kullanılmaktadır;
- Hammaddeler özel tüketici taleplerine göre kullanılmaktadır.
Genelde, bîyoteknolojiye ilişkin olarak güvenlik önlemlerinin seyri ve tüketici davramşlanna
ilişkin bir belirsizlik hakim olmakla beraber, bu şirketler artan yatınmlarla yukarıda özetlenen strateji
ve hedefler doğrultusunda pazar hakimiyetlerini sürdürmeyi amaçlamaktadırlar. Bu arada, biyoteknoİojİ araştırmalarında agrokimya ve gıda şirketleri arasında önemli bir farklı eğilim dikkati çekmektedir, Agrokimya şirketlerinin özel kimyasal girdi kullanımlarım garantileyen tohumlar geliştirmeye yönelmelerine karşılık, gıda şirketleri, gelişen tüketici tercihleri doğrultusunda daha az kimyasal kullanılmış ürünleri daha kolay işlenebilir hale getirmeye çalışmaktadırlar (Junne, 1992). Bu farklı stratejiler aslında farklı gelişme sistemlerine işaret etmektedir
5, BÎYOTEKNOLOJÎDE STRATEJİ SEÇENEKLERİ
Biyoteknoloji de tüm diğer teknolojiler gibi bir amaç'değil araçtır: ve, yukanda da gördüğümüz
gibi çok geniş bir uygulama alanı olduğundan farklı amaçlara yönelik olarak kullanılabilmektedir, Tanmsal, sanayide biyoteknoloji uygulamalarının tarımdaki farklı gelişme sistemlerine hizmet ettiğini
söylemek mümkündür, ideal tipik bir modellemeyle, bu alandaki biyoteknoloji uygulamalarını For-
77
dist, Neo-Fordist ve Fost-Fordist olarak adlandırarak genel haüanyla şöyle tanımlıyorum : Fordist biyoteknoloji uygulamaları standart ürünlerin kitlesel üretimini kolaylaştırarak verimlilik artışları hedefine hizmet eden uygulamalardır; Neo-Fordist biyoteknoloji uygulamaları esnek kitlesel üretimle kalite ve çeşitlilik gibi yeni toplumsal taleplere cevap veren uygulamalardır; Post-Fordist uygulamalar tanının fonksiyonlarmı genişleten ve sağlık, eko-sistem dengesi ve estetik gibi değerlere hizmet eden
yüksek derecede bilgi yoğun uygulamalardır (Gözen, 1993i), Biyoteknolojinin bu çeşitli uygulamalarım alt'Sektörler bazında aşağıdaki şekilde ayrıştırabiliriz :
Tablo 2- Bîyoteknolojîiîiiî Farklı Tarım Sistemlerine Yönelik Uygulamaları
Fordist
Neo-Fordİst
Post-Fordist
Tanmsal Girdiler
Herbisiüere
dayanıklı bitkiler
Düşük girdili tarım
Biyo-pestisiüer
Bitki Biyoteknolojisi
Verimlilik
artışları
Hayvan üretimini
arttırma
Bazı tipik
hastalıkları
giderme
Gıda bileşenlerinin
alternatiflerini
arttırma
Kalite iyileştirme, besin
değeri arttırma, çeşit
geliştirme
Hayvan Üretimi
Yem dönüşümünü
iyileştirme
Hayvan atıklarım
işleme
Stres dayanıklılığı
Azot toplaydı türler
Hayvan sağlığını
iyileştirme
Gıda Ürünleri
Dayanıklılığı arttırılmış
kaliteli ürünler
Tad geliştirme
Yöreye özel
gıda geliştirme
Gıda-Dışı Uygulamalar
Sanayi hammaddelerinin
büvük ölçekte üretimi
Uzmanlaşmış gıda-dışı
uygulamalar
Büyük ölçekte atık
antımı
Kaynak : Junne 1992'den uyarlanmıştır.
Gelişmiş ülkeler, yeni oluşan sosyal hedefler doğrultusunda, biyoteknolojinin Neo-Fordist ve
Post-Fordist uygulamalarına yönelmekte olduklarım söyleyebiliriz. Bu da şimdiye değiıi geliştirmiş
bulundukları ve bu ülke pazarlannda giderek daha az talep edilecek olan Fordist biyoteknoïoji uygulamalarına yeni pazarlar aramaları anlamına gelmektedir, Fordist biyoteknoloji uygulamaları genelde
görece ucuz ve kolay olduklarından bu seçenek, geriden gelen ülkeler için uygun bir strateji olarak gö-
78
rülebiîmektedir. Ancak, bu strateji aynı ölçüde rekabetçi olmayan bir seçenektir. Dünya pazarlannda
genel olarak standart ürünlerin fiyatlarının düştüğü ve Fordist biyoteknolojilerin çok yakın zamanda
olgun teknolojiler grubuna girmeye aday olduğu izlenmektedir (Gözen, 1992). Oysa uluslararası rekabette avantajlı olmak ancak ileri teknolojileri uygulamakta öncü olmakla mümkündür (Perez ve Soete,
1988). Bu da bizi Türkiye'nin biyoteknolojiyi geliştirme potansiyeline getirmektedir.
6. TÜRKİYE'DE BİYOTEKNOLOJİ
Türkiye'de biyoteknoloji, uluslararası kriterlerle oldukça geri düzeydedir (Gözen, 1993ü). Avrupa'da orta ölçekte bir biyoteknoloji şirketinin ar-ge bölümünde 400 kişi çalışırken, Türkiye'de biyoteknolojiyle ilgilenen toplam araştırmacı sayısı bu rakamı geçmemektedir. Ayrıca araştırmalara ayrılan
fonlar benzer kıyaslamalar yapıldığında çok fakir kalmaktadır.
Türkiye'de en yaygın şekilde araştırılan bitki biyoteknolojisl alanında Tanm Bakanlığı'na ve
Üniversitelere bağlı 20 kadar laboratuvarda çoğunlukla en basit biyoteknolojilerden olan bitki doku
kültürleri üzerinde çalışılmaktadır. Bunlar dışında üç-dört tohum şirketi öncelikle çiçekler üzerinde
aynı yöntemle üretim yapmaktadır. TÜBİTAK ve üniversitelere ait birkaç laboratuvarda bitkilere ilişkin gen mühendisliği çalışmaları başlamıştır.
Doğrudan bitkiler üzerindeki çalışmalar dışında, gıda sanayiinin geleneksel fermantasyon ürünlerini saymazsak, Türkiye'de biyoteknoloji uygulamaları az miktarda etanol, birkaç antibiyotik, enzim
ve maya üretimi ve biyolojik atık anümıyla sınırlıdır. Üniversiteler ve TÜBİTAK bünyesinde sürdürülen biyoteknoloji araştırmaları dışında, kamu ve özel kesimde uygulamaya yönelik çalışan başlıca
kuruluşlar şunlardır : İlaç ve sağlık alanında, Hıfzı Sıhha Enstitüleri, Şap Enstitüsü, Eczacıbaşı, Ansa,
Fako, Mustafa Nevzat; gıda alanında Pakmaya, Mayadağ, Özmaya, Fersan; enzim alanında Türkiye
Şeker Şirketi, Tariş, Tekel, Fursan, Orba (Vardar-Sükan ve Sükan, 1989). Maya alanında Pakmaya,
enzim alanında da Orba gibi bazı şirketler ileri denebilecek biyoteknoloji uygulamalarına da yönel
mislerdir.
Son zamanlarda, bilim ve teknoloji sistemimizin iyileştirilmek üzere ele alınması ile birlikte, biyoteknoloji öncelikli araştırma alanlarının ön sıralarında yerini almıştır. Öte yandan, biyoteknoloji yatırımları teşvikte öncelikli yatırımlar kapsamında bulunmaktadır. Aynca geçtiğimiz yıl faaliyete geçen
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, diğer yeni teknolojilerle beraber, biyoteknoloji uygulamalarına
yönelik faaliyetlere destek vermektedir. Tüm bunlar ilerisi için umut verici olmakla beraber, uluslararası rekabette söz sahibi olunacak ölçüde biyoteknolojide yol katedebilmek, ancak, ulusal düzeyde çok
daha aktif ve bilinçli bir koordinasyonun sağlanması ve kit olan kaynakların sağlıklı olarak saptanmış
öncelikli hedeflere yönlendirilmesi ile mümkün olabilir.
7, SONUÇ
Biyoteknolojide geriden gelen bir ülke olarak Türkiye, kit olan insan ve finans kaynaklarını çok
iyi değerlendirmek zorundadır. Bu doğrultuda öncelikli hedeflerin, bu alanda söz sahibi aktörlerin kısa
dönemli çıkarlarından arınmış olarak, objektif şekilde saptanması büyük önem taşımaktadır. Her ne
kadar uzun dönemde en yüksek rekabet şansı Post-Fordist biyoteknoloji uygulamalarında ise de, böyle
79
bir teknolojik atılım Türkiye'nin çok uzağında olduğundan bu tür bir strateji gerçekçi olmayacaktır.
Bu aşamada, uzun dönemli rekabette Fordist uygulamalara kıyasla daha büyük avantaj vadeden NeoFordist uygulamalara yönelmenin Türk tarımsal sanayii için uygun bir strateji olacağı ortaya çıkmaktadır. Ancak bu önerinin, yalnızca uluslararası yönelişler gözetilerek çıkarsanan genel bir strateji oldu«
ğunu hatırlatmakta yarar var, Ayrıntılı bir strateji oluşturulması ise ancak söz konusu sektörün yurtiçi
koşullarının incelenmesi, sorunlarının ve potansiyelinin girdi ve son üriiıüer bazında ortaya konması
İle mümkündür, Ayrıca, ülkemizde henüz gündeme gelmemiş bulunan biyoteknoloji araştırma ve uygulamalarına ilişkin güvenlik önlemlerinin, en azından Avrupa standartlarında devreye sokularak, bu
yeni teknolojinin bünyesinde taşıdığı risklerin en aza indirgenmesi herhangi bir stratejinin vazgeçilmez unsuru olmalıdır,
KAYNAKÇA
- Gözen, A. (1993i) "Tarımda Teknoloji Talebi: Türkiye'de Bitki Biyoteknolojisi Stratejisine Doğru", Doğu Âkd©«
niz'd© Güç Dengeleri ve İktisadi Çıkar Beklentileri konulu Uluslararası Koliokyumda sunulan bildiri, 27-29 Eylül, İstanbul
- Gözen, A. (1993ü) Biyoteknoloji ve Türk Tarımı- Yeni Bitkiler© Doğru Fırsatlar ve Tehlikeler, 21. Yüzyıla Doğru Dizisi, Afa Yayınları, İstanbul,
- Gözen, A. (1992) "International Trends in Plant Biotechnology, A Survey on the Techniques, the Products and
the Actors11, Working Paper I (memo), UNU/INTECH, Maastricht,
- Junne, ä (1992) "Evolution Instead of Revolution: the Slow Pace of Paradigm Change11, contribution to the
Symposium on Biotechnologies and Agriculture 28-29 May» Rome,
<- Junne, Qs (1991) "The Impact of Biotechnology on International Trade", Sasson, A, va Costarİnî, V. (darl,), Biotechnology in Perspective, UNESCO, Paris,
-
OECD (1992) Biotechnology, Agriculture and Food, Paris.
-
OECD (1989) Biotechnology- Economic and Wider Impacts, Paris,
Peres, à v© Soete, L (1988) "Catching-up in Technology: Entry Barriers and Windows of Opportunity", Dosj
v.d, (derl ), Technical Chang© and Economic Theory, Pinters Publishers Ltd,, Londra,
Perslty, G, (d©rl.) (1990) Beyond Mendel's Garden: Biotechnology in the Servie© of World Agriculture, C A B ,
International, Oxon.
Vardar-Sükan, F, v© Sükan, S, (1989) "Kimya Mühendislerinin Bİyoprocess EndüstrİI©rindeki Yeri ve Ülk©mizdekl Mevcut Durum", Kimya Mühendisliği, TMMOB/Kİmya Mühendisleri Odası, Sayı 135-136.
-
KİSA ÖZGEÇMİŞ
1954 doğumlu olan Ayşe Gözen* Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Ekonomi-İstatİstİk Lisans derecesi, Boğaziçi
Üniversitesinde Sosyoloji Lisans-üstü derecesi aldı. Türkiye Şişe vs Cam Fabrikaları A,Ş,'de Planlama Uzmanlığı,
T.C. Ziraat Bankası'nda Dış ilişkiler Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu, İsveç Lund Ünivsrsİtesind© Bilim v©
Teknoloji Politikaları dalında Master, Hollanda ve Fransa'da biyoteknoloji politakaları konusunda çalışmalar ysptı.
Halen, Türkiye'nin bitki biyoteknolojisi alanında önceliklerini saptamaya yönelik bir projeyi yürütmektedir.
Bildiri Sunulurken kullanılacak cihaz : Tepegöz.
80
Download