izmir barosu sayfalar_Layout 1

advertisement
bülten
İzmir Barosu
ISSN 1305 - 7561
YIL: 26
SAYI: 199
ARALIK 2015 - OCAK - ŞUBAT 2016
Baro Binamız
Yenilendi
İÇİNDEKİLER
05 Kadınlara Seçme ve
Seçilme Hakkının
Tanınmasının 81.
Yıldönümü Kutlu Olsun
10 Basın Yayın ve
Düşünce Özgürlüğü
Tehdit Altında
28
15 Notalar Şiddete Karşı
04
17 İş Dünyasında
Arabuluculuk
Kadın Hakları Merkezi
Yürüyüşte
22 Av. Jale Soydan
Davasında Karar Çıktı
24 Başka Aylan’lar
Ölmesin
30
36 Çocuktan
Gelin Olmaz
16
Kadına Yönelik Şiddet Paneli
42 Mülteci Haklarının,
Göç ve İltica Kapsamında
Uygulanması Hakkında
Seminer
Tübakkom Manisa Barosu
Ev Sahipliğinde Toplandı
44 Bir Avukat Yanında,
Çalışan Avukatların
Çalışma Esaslarına
İlişkin Yönetmelik
20
Kurgusal Duruşma Yarışması
Tamamlandı
bülten
İzmir Barosu
SAHİBİ
İzmir Barosu Adına Başkan
Av. Aydın ÖZCAN
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Av. A. Şakir UZUN
YAYINA HAZIRLAYAN
Umut Fırat GEÇGİL
2
Baro Başkanı Kubilay
Şehitliğinde
İzmir Barosu Bülteni
52 Bayır Bucak Türk’leri
(Türkmen’leri) ve
Atatürk’ün Son Arzusu
40
Terörü Lanetliyoruz
YAYIN KURULU
Av. Mutlu ÇAKIR
Av. Hakan DİMDİK
Av. Abbas ERDOĞAN
Av. Nilay ERTEM DURLU
Av. Sinem HACIEMİNOĞLU
Av. Burcu KARAKOÇ
Av. Fatih KARAMERCAN
Av. Mehrigül KELEŞ
Av. M. Ertuğrul PERİM
Av. Gülşen SARIBAŞ
Av. Alper UYAR
Av. Muhittin ÜSTÜNDAĞ
Av. Buket YALÇIN
Stj. Av. Burak KEÇECİOĞLU
YÖNETİM YERİ
GRAFİK - BASKI
1456 Sokak No: 14 - 35220
Seta Dijital
ALSANCAK / İZMİR
Ofset ve Dijital Baskı Sistemleri
Tel: 0232 463 00 14
Tuna Mah. 5601 Sok. No: 10
Faks: 0232 463 66 74
Kat: 1 Çamdibi / Bornova / İzmir
[email protected]
Tel: 0232 457 43 43 (pbx)
www.izmirbarosu.org.tr
e-mail:
[email protected]
Baskı Tarihi:
BAŞKANDAN
Değerli Meslektaşlarım
Av. Aydın ÖZCAN
İzmir Barosu Başkanı
Bilindiği gibi çağlar boyu insan toplulukları arasında süren çatışmalar, savaşlar, bilimsel ve teknolojik gelişmeler
sonunda, en ilkel devlet yönetim biçimlerinden bu günlere gelinerek insan
onuruna en yakışan, en uygun olan,
en üstün yönetim biçimi olan, demokratik hukuk devleti sistemi benimsenmiştir. Demokrasinin geçirdiği bu değişime bağlı olarak, devlet anlayışı da
değişime uğramıştır. Bu bağlamda
‘bekçi devlet’, ‘refah devleti’, ‘sosyal
devlet’ gibi aşamalardan geçen devlet
anlayışı, günümüzde yerini yeni bir
modele bırakmıştır. Bu yeni model, bir
yandan devlet iktidarının kullanılmasını
sınırlandıran, diğer yandan bireysel özgürlükleri koruyan bir dizi hukuki ve
kurumsal sınırlama çerçevesinde işleyen
‘anayasal devlet’tir.
Anayasal devlet’ anlayışına göre
devlet, kutsal bir varlık olarak değil; insani ve hukuki bir kurum, yani bir
hizmet organizasyonu olarak örgüt-
lenmelidir. Meşruiyetini, insan haklarından, halkın egemenliğinden alan bu
devlet biçiminde şeffaflık ve sivillik
esastır. Bu sistemde, bireylerin düşüncelerini hiçbir etken olmadan, engelleme
bulunmadan, ifade edebilme, yayabilme, bu amaçla dernek kurabilme, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabilme,
bilgi alıp verme, başkalarına bildirme
gibi özgürlükleri kapsayan, ifade ve
örgütlenme özgürlüğü ile diğer bütün
temel hak ve özgürlükleri tanıyan ve
aynı zamanda kalmayıp, önlerindeki
engelleri kaldırmak ve böylece bunların
kullanılmasını gelişmesini ve yaygınlaşmasını ve örgütlenmeyi sağlamak
devletin temel işlevidir.
Demokrasinin varlığı için zorunlu
bir unsur olan örgütlenme özgürlüğünün
temeli düşünce özgürlüğüne dayanır.
Düşünceyi açıklama, örgütlenme özgürlüğü ile demokrasi anlayışının yakın
ilişkisi bulunduğu tartışmasızdır. Örgütlenme özgürlüğünün ekseninde
“çoğulculuk ve hoşgörü” değerleri bulunur. Bu doğrultuda, örgütlenme ve
düşünceyi açıklama özgürlüğü yalnızca
onaylanan, zararsız olduğu kabul edilen
ya da toplumun geneli açısından kabul
edilebilir bulunan “düşünceler” için
değil, hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerlidir.
Bunlar, “demokratik toplumun” olmazsa
olmaz unsurları içerisinde yer alan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin gerekleridir.
Örgütlenme (dernek kurma) özgürlüğü, sadece Anayasanın 33. maddesi ile ulusal düzeyde değil, Anayasamızın 90. maddesinde yapılan değişiklikle iç hukukumuzun da bir normu
haline gelen İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesinin 20. maddesi, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 22. maddesi, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 11. maddesi ile
uluslararası düzeyde de koruma altına
alınmış bulunmaktadır.
İzmir Barosu Bülteni
3
BAŞKANDAN
Çağdaş toplum örgütlü toplumdur,
tek tek hak arayarak sorunlarla mücadele etmek, haksızlıkları ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu somut
gerçek ve nesnel olgular, insanları
birlikte ve örgütlü olarak hak
aramaya,baskılara karşı birlikte mücadele etmeye zorlamıştır. Örgütler bu
gereksinimlerden doğmuştur. Örgütsüz
toplumlar bir güç oluşturamazlar. Örgütlü azınlık, örgütsüz çoğunluğu egemenliği altına alarak kendi koşullarına
göre yönetir. Örgütlenmek, örgütlü mücadelenin önemi burada ortaya çıkmaktadır.
Bugün Türkiye’de demokrasinin
içinde bulunduğu en temel sorun; örgütlenmedir. Üzülerek ifade edelim ki,
demokrasi için önemli bir kriter olan
‘örgütlenme özgürlüğünün’ sınırlarını
bugüne kadar Türk Demokrasisinin
bağrında yara açan çevreler, yani
örgütlenmeye karşı olan çevreler belirlemiştir.İşte bu nedenle, bireylerin
hak ve çıkarları konusunda kendilerini
temsil edeceğine inandıkları demokratik örgütlere ve sendikalara üyeliği
konusunda yaşanan sıkıntılar, Türkiye’yi ‘demokratiklik’ sıralamasında,
birçok dünya ülkesinin gerisine düşürmüştür. Türkiye’de sendikalaşma
oranının sadece yüzde 8.88 olduğu
bilinen bir gerçektir.
Avusturya’da faaliyet gösteren ‘Democracy Ranking’ örgütü, siyasal haklar,
sivil özgürlükler, basın özgürlüğü, siyasal
istikrar, cinsiyet eşitliği gibi demokrasi
için önemli alanlarda 104 ülke arasında
bir değerlendirme yapmış, Türkiye, bu
değerlendirmede 100 üzerinden aldığı
54,3 puanla 61.sırada yer almıştır.
Yine bu yönde İngiltere’de yayınlanan
‘The Economist’ dergisi de özgür ve
adil seçim, vatandaş özgürlükleri, devlet
fonksiyonları, politik katılım ve kültür gibi
alanları baz alarak 167 ülkeyi kapsayan
bir sıralama yapmıştır. Bu araştırmadaki
yerimiz ise 10 üzerinden aldığımız 5.70
puanla 88.sırada olmuştur.
Belki de ‘örgütlü toplum’ olmayı
becerebilmiş olsaydık, sıralamalardaki
yerimiz böylesine ‘üzücü’ ve ‘düşündürücü’ noktalarda olmayacağı gibi
ülkemiz hem ekonomik, hem de sosyo
kültürel açıdan çok daha gelişmiş bir
durumda olurdu.Bu gelişmişlik hedefine
ulaşıldığında da hukukun üstünlüğü,
yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğünde evrensel gelişmişlik düzeyine
4
İzmir Barosu Bülteni
erişilmiş ve dünyadaki en gelişmiş ülkelerle her alanda rekabet eden bir
ülke olurduk. Bu da Mustafa Kemal
Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyet seviyesini yakalayabilmiş
aydın, müreffeh, dünya ölçeğinde yön
verebilen ve her türlü karar mekanizmalarında aktif olarak yer bulabilen,
karar verebilen ülke ve toplum olmamız
demektir.
Kabul edelim ki, demokratik hukuk
devleti, çağdaş insan haklarını korumak
ve geliştirmek işlevi ile yükümlüdür. Bireyler de bu haklara sahip olmak ve
geliştirmek ve ’birlikte’ hareket etmek
amacıyla örgütlerini seçerler.
Türkiye’deki hem dernekler, hem
de mevcut toplantı ve gösteri yürüyüşleri
yasasına baktığımızda, neredeyse tüm
faaliyetlerin ya izne ya da bildirime tabii
olduğunu görürüz. İzin şartı bir yana,
Türkiye’de etkinlikler için bildirimde bulunmadığından dolayı yargılanıp ceza
alan yüzlerce dernek yöneticisi vardır.
Oysa dernek kurmak ve toplantı özgürlüğünün en önemli boyutu; bireylerin kamusal alanda kanaat oluşturması ve bu kanaatleri başkalarına iletmelerinin mümkün kılınmasıdır. Devletin
resmi görüşü dışında bir düşünceyi
yaygınlaştırabilmek için örgütlenme
şansına ve olanaklarına sahip olabildikleri oranda, dernek kurma özgürlüğünden söz edilebilir. Faaliyetlerin
ya izne ya da bildirime tabii tutmak,
kanaat oluşturma sürecini kamu otoritesinin müdahalesine açık kıldığı için
örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir
darbedir. AB uyum yasaları çerçevesinde yeni bir dernekler yasası çıkarılmışsa da, demokratik toplum gereklerine uygun bir uygulamadan söz
etmek için henüz çok erken. Çünkü,
genellikle yasalar kağıt üzerinde kalmakta ve uygulamada bir şey değişmemektedir. Bugün dernek kurmak
isteyen, ya da mevcut dernekleri yönetenler, hala yüzlerce caydırıcı bürokratik işleme maruz kalmaktadır.
Kısıtlamaları temel, özgürlüğü istisna
olarak değerlendiren bu tür yasaların
altında yatan egemen düşünce; toplumu merkezden yönlendirme anlayışıdır. Her türlü faaliyet devletin rahatlıkla
müdahale edebileceği bir süre öncesinden, bildirime ve/veya izne tabi tutulmalı ki, rejim karşıtı hiç bir düşünce
ve faaliyet gerçekleşme olanağı bulamasın. Yurt dışı ilişkileri ise en tehlikelisi
olduğundan, mutlaka haberdar olunmalıdır.
Demokratik bir toplumdan bahsedebilmek, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün tam olarak sağlanması ile
mümkündür. Bunun için hem devlet
hem de toplum katında “örgütlenme
özgürlüğü kültürünün” oluşması gerekir.
Çok uzun yıllardan beri örgüt ve örgütlenme kelimeleri “bela” ile eşdeğer
anlamdadır. Ülkede mevcut dernek
üyesi sayısının azlığı kadar, mevcut
derneklerin sivil toplum örgütü olmaktan
uzak yapıları da adeta bunu kanıtlar
niteliktedir.
Bu konuda önceliğimiz demokratik
toplum gereklerine uygun örgütlenme
kültürü olmalıdır. Toplumu yukarıdan
inşa eden anlayış yerine, birey den
başlayıp en tepeye giden, aşağıdan
yukarıya doğru bir örgütlülük kültürüdür
bu. Zira örgütlenme özgürlüğü, bir kültürün ürünü olup, bu özgürlüklerin kullanımı toplum katmanlarından gelen
taleple doğrudan bağlantılıdır.
Örgütlenmek “katılımcı demokrasinin” olmazsa olmazı, vaz geçilmezidir.
Bir toplumun sadece siyasal olarak da
değil mesleki, ekonomik, vs. her türlü
örgütlenmeye açık olması gerekir.
İnsan hakları, barış, demokrasi, özgürlük, kitlelerin birbiri üzerindeki tahakkümünün kalkması gibi olgular ancak ve ancak örgütlü bir toplumun
baskısı ile elde edilebilir.Dünyanın hiçbir
ülkesinde, rejim ne kadar demokratik
olursa olsun bireysel olarak hak elde
etmek, elde edilmiş hakları koruyabilmek
mümkün değildir. Hakların elde edilmesi
ve elde edilen hakların korunabilmesi
için, hak sahiplerinin aynı amaç doğrultusunda güçlerini birleştirmeleri, örgütlenmeleri zorunluluktur.
Özgürlük mücadelesinde insan haklarından yana tavır alan ve bu yönde
hak mücadelesi veren biz avukatlar ve
Barolar bugün de aynı onurlu mücadelenin içerisinde olduğumuzu ifade etmek
isterim. Bu mücadelede fikren ve ruhen
daha zinde, daha güçlü olmamız için
insan hakları konusunda mücadele yürüten yurttaşlarla, sivil toplum kuruluşları
ve meslek örgütleriyle argümanlarımızı
ve güçlerimizi birleştirmek, güçlenmek
ve ortak mücadele ile hareket etmek
zorundayız. İzmir Barosu kurulduğu tarihten bu güne yürüttüğü temel hak ve
özgürlük mücadelesini yılmadan devam
ettirmektedir.
İzmir Barosu Genç Avukatlar Meclisi tarafından düzenlenen ÖdemişBirgi-Gölcük gezisi 06/12/2015 tarihinde meslektaşlarımızın yoğun katılımları ile gerçekleştirildi. Sabah erken
saatlerde baromuz merkez bina önünde toplanan meslektaşlarımız ile birlikte
Ödemiş e doğru hareket edilirken,
yaklaşık 2 saat süren yolculuğun ardından Ödemiş e ulaşıldı. Birgi de
yapılan sabah kahvaltısının ardından
tarihi ve turistik yerleri ziyaret eden
ve bilgi alan meslektaşlarımız gezinin
ikinci durağı olan Gölcük’e doğru hareket etti. Eşsiz manzarası ve doğası
ile ünlü Gölcük Yaylası’nda öğle yemeğini yiyen meslektaşlarımız ardın-
dan göl kenarında yürüyüş ve alışveriş
yapma fırsatını yakaladı. Baro Başkanımız ve Yönetim Kurulu üyelerimizin
katılımı ile mesleğe dair sorunların ve
çözüm önerilerinin de konuşulduğu
gezide çalışma hayatının stresinden
ETKİNLİK
Ödemiş-Birgi-Gölcük Gezisi
uzaklaşan meslektaşlarımız etkinlikten
duydukları memnuniyeti dile getirdiler.
Bu tarz birlikteliği arttıran etkinliklerin
devamını dileyen meslektaşlarımızca
bir sonraki gezi rotasının Uludağ olması önerildi.
İzmir Barosu Bülteni
5
ETKİNLİK
Kadın Hakları
Merkezi Yürüyüşte
05.12.2015
Türk kadınının 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasa'da yapılan bir değişiklikle elde ettiği Seçme ve Seçilme Hakkını
kazanmasının yıl dönümünde İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi İzmir
Cumhuriyet Meydanındaki törenlere katıldı.
Türk kadınının 5 Aralık
1934 tarihinde Anayasa'da yapılan bir değişiklikle elde ettiği Seçme
ve Seçilme Hakkını kazanmasının yıl dönümünde İzmir Barosu Kadın
Hakları Merkezi İzmir
Cumhuriyet Meydanındaki törenlere katılmış
ve sonrasında Cumhuriyet meydanından Fuar
Kültürpark alanına kadar
yapılan yürüyüşe katıldı.
6
İzmir Barosu Bülteni
BASIN AÇIKLAMASI
Kadınlara Seçme ve Seçilme
Hakkının Tanınmasının
81. Yıldönümü Kutlu Olsun!
İZMİR BAROSU KADIN HAKLARI DANIŞMA VE HUKUK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
05.12.2015
Kadınlar, Kurtuluş Savaşı'nın en
önemli unsurlarından biriydi ve Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in ilanından
sonra ‘‘kadın hareketi’’ne büyük
önem verdi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde
İkinci Meşrutiyet sırasında başlayan
kadın uyanışı, cumhuriyetle birlikte
büyük bir ivme kazandı. Kadın hareketinin ve haklarının en büyük savunucusu ise, her öncü eylemde olduğu
gibi, Mustafa Kemal'di.
Atatürk, kadınların siyasal örgütlenişini Kurtuluş Savaşı yıllarında destekliyordu. 1923 yılının yaz aylarında,
daha Halk Fırkası ve Cumhuriyet kurulmadan ‘‘Kadınlar Halk Fırkası’’ kurulmuştu. Bu siyasi örgüt, her açıdan
Cumhuriyet hükümetlerine baskı yaparak kadın haklarının savunucusu
oldu. Şubat 1924'te
‘‘Türk Kadın Birliği’’ kuruldu, ama
Türk kadınının çağdaş yasal haklara
kavuşmaları, biraz zaman aldı. Ama
yine de Cumhuriyetin ilk yıllarında,
yani 1926-1934 yılları arasında gerçekleştirilen birçok devrim, kadınların
sosyal ve siyasi yaşamda, eğitimde,
hukukta, aile içinde ve çalışma yaşamında erkeklerle eşit duruma gelmesini sağlamıştır. Öyle ki bu konularda
yapılan yenilikler birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce hayata geçirilmiş, kadın hakları konusunda cumhuriyetimizi adeta Avrupa’nın öncüsü
konumuna getirmiştir.
Atatürk, Türk kadınına milletvekili
seçme ve seçilme hakkı tanınması
ile ilgili olarak yaptığı konuşmada
şöyle demektedir...
'Bu karar, Türk kadınına sosyal ve
siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde,
peçe altında ve kafes arkasındaki
Türk kadınını artık tarihlerde aramak
lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki
medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında başarılar göstermiştir.
Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu
sefer de milletvekili seçme ve seçilme
suretiyle haklarının en büyüğünü elde
etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen
bu hak Türk kadınının elindedir ve
onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır.'
Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze doğru geldiğimizde ise kadını her alanda geri plana atma çalışmalarının giderek büyüyerek devam
ettiğini üzüntü ile görmekteyiz. 81 yıl
önce Atatürk’ün kadınlara vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkı büyük
ölçüde kâğıt üzerinde kalmış, kadınlar
ne yazık ki uygulamada ailesinin seçtiğini seçmiş, kendisi ise seçmemiş
ve seçilememiştir…
Yıllara göre kadınların parlamentoda temsilini bir gözden geçirelim.
1935'te 18 kişi olarak Millet Meclisi'ne
giren kadınlar, 1939'da 15, 1943'te
16 kişiydiler. 1946'dan itibaren sayıları
tek haneye düştü. 19541977 arası 3
ila 9 sandalye arasında gidip geldiler.
1983'te 12, 1987'de 6, 1991'de 8 kişiyle temsil edildiler. 1995'te 13,
1999'da 23, 2002'de ise 24'e ulaştılar.
1961'den sonra parlamentoya giren
9 senatörü eklesek de bir temsilden
söz etmek mümkün değil. Cumhuriyet devrimleriyle kazandığımız haklar
daha ileriye götürülmesi gerekirken
ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmektedir.
İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi
olarak, kadının toplumsal yaşamın her
alanında var olmasının ve temsiliyetinin
siyasi bir bakış açısı ve bir devlet politikası olduğunun bilincindeyiz. Kadınların siyasette ve karar verici her
konumda daha etkin rol alacağı, kadın
cinayetlerinin ve tacizlerin yaşanmadığı
bir Türkiye inancıyla yılmadan usanmadan çalışmalarımıza devam etme
azmindeyiz. Saygılarımızla.
İzmir Barosu Bülteni
7
BASIN AÇIKLAMASI
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde
Eşit Hayat Hakkı Vurgusu
İZMİR BAROSU ENGELLİLER MERKEZİ
03.12.2015
İzmir Adliyesi Baro Birimi’nde yapılan
basın açıklamasını okuyan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, basın açıklaması sonrasında İzmir Adliyesi’nde
ve Baro Binası’nda engelli meslektaşlarımızın ve engelli vatandaşlarımızın
hayatlarını kolaylaştırmak için çalışmalar
yürüttüklerini, ayrıca Baro tarafından
meslektaşlarımıza yönelik işaret dili
eğitimi düzenlendiğini belirtti.
Basın açıklaması metni:
Basına ve Kamuoyuna
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler
Günü. Dünya Sağlık Örgütü verilerine
göre dünya nüfusunun yüzde
10’u,yaklaşık 800 milyon engelli insan
yerkürede yaşamaktadır. Her ne kadar
“engelli hakları” kavramı, engelli bireylere ait bağımsız bir hak kategorisi
gibi algılanmakta ise de, bu kavramla
amaçlanan; engellilerin tüm temel
hak ve özgürlüklerden diğer bireyler
gibi tam ve eşit şekilde yararlanmasını
teşvik etmek ve insan onuruna olan
saygıyı güçlendirmektir.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Engelli
İnsan Hakları Sözleşmesini ilk imzalayan ülkelerden biri olmasına rağmen; sözleşmede taahhüt ettiği sosyal ayrımcılık tanımını kullanmayıp,
engelliliği kontrol altında tuttuğu heyetlerin, tıbbi tanımlamasının insafına
bırakmış olduğundan engelli vatandaşlar, engelli olduklarını kanıtlamak
için çok zor süreçlerden geçmekte,
8
İzmir Barosu Bülteni
pek çoğu bürokratik işlemlerin acımasızlığı nedeniyle, öne çıkan engellemelerden dolayı; yasayla belirlenmiş haklarına asla ulaşamamaktadır. Bürokratik işlemlerin yerine getirilmesinin ağır şartlar taşıması nedeni
ile engelliler örneğin mutlak ihtiyaçları
olan engelli araç ve gereçlerini alamaz
duruma gelmişlerdir.
Sağlıkta sürekli değiştirilen ve her
hakkı kısıtlayan yönetmeliklerle engelli
bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri her geçen gün zorlaşmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumlarının kar ekseninde dönen işleyişi
tüm vatandaşlarla beraber engelli
vatandaşlarında sağlık hakkını alt
üst etmiştir. Muadil ilaçlarla, katkı
paylarıyla ve rapor almak için günlerce, aylarca süren randevu sırasıyla
sağlık hakkı bir engelliler içinde bir
lütufa dönüşmüştür.
Engelli ve yaşlıya verilen maaş hakkı
2013 yılında sosyal yardıma havale
edilip, bu desteğin alınabilmesi için
sadece engellinin değil akrabalarının
da açlık sınırının altında yaşaması şartı
getirilmiştir. Engellilerin evde bakımı
için akrabalarının da açlık sınırının
altında yaşaması koşulu aranmaktadır.
Oysa engelli hayatı oldukça zorlu ve
pahalıdır. Değil açlık sınırı orta halli bir
aile için bile engelli ihtiyaçlarının karşılanması büyük ekonomik zorluklar içermektedir. İktidarın mantığı sadaka ve
lütuf kültürünün bir ürünüdür. Sosyal
devlet ilkesi ile asla bağdaşmayacak
bir uygulama ve düzenleme ile devlet
engellileri tamamen yakınlarının bakım
ve insafına terk etmiştir.
Eğitim hakkı da engelli bireyler
için ulaşılamaz bir haldedir. Engelli
bireylerin %65’i okuryazar değildir.
Engelli bireylerin sadece %7’si lise
eğitimini, %2’si ise üniversite eğitimini
tamamlayabilmektedir. Türkiye engelli
eğitiminde dünyanın en yoksul ülkeleri
ile aynı seviyededir.
Sosyal devlet ilkesinin bir türlü
hayata geçirilemediği ülkemizde engellilerin temel haklarını elde edebilmesi
ve kullanması önünde ciddi bürokratik
engeller bulunmaktadır. Hükümetin engellileri ve ailelerini oy potansiyeli haline
getiren sadaka politikası değişmeden
engelli sorunlarının çözülmesi mümkün
değildir. Engelsiz bir dünya yaratmanın
mümkün olduğunu, bunu başarmış
toplumlar olduğunun dünyadaki örneklerden biliyoruz.Bu amaçla, tüm
kamu kurum ve kuruluşlarını, yerel yönetimleri,meslek örgütlerini vb. engelsiz
bir toplum oluşturma yönünde görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Bu nedenle İzmir Barosunun, engellilerin “eşit hayat hakkı mücadelelerine” sonuna kadar destek olacağını,
bu dönüşüm için engelli yurttaşlarımızla
beraber mücadele edeceğimizi kamuoyu ile paylaşırız. Saygılarımızla.
İZMİR BAROSU İNSAN HAKLARI MERKEZİ
Basına ve Kamuoyuna...
“BÜTÜN İNSANLAR HÜR, HAYSİYET VE HAKLAR BAKIMINDAN EŞİT
DOĞARLAR. AKIL VE VİCDANA SAHİPTİRLER VE BİRBİRLERİNE
KARŞI KARDEŞLİK ZİHNİYETİ İLE
HAREKET ETMELİDİRLER”
Bugün, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından
kabul edilişinin 67 yıldönümü. Birleşmiş
Milletler, İkinci Dünya Savaşının hemen
ertesinde ve iki büyük savaştan edinilen
acı deneyimlerin üzerine, ortak bir değerler sistemi oluşturmak amacıyla
1945 yılında kurulmuş,10 Aralık 1948
yılında da Evrensel Bildirgenin kabulü
ile insanlık, çağdaş dünyanın en temel
insan hakları belgesine kavuşmuştur.
Evrensel Bildirge’nin kabulünden
67 yıl sonra, günümüzde, uygarlık değerlerinin çiğnendiği, insan hakları açısından kazanımların gerilediği günler
geçirmekteyiz...
Türkiye, yakın geçmişte içine düşürüldüğü şiddet ve terör sarmalının yaralarını
saramadan bu yılda toplumun her kesiminde derin yaralar açan saldırılarla
karşı karşıya kalmıştır.
20 Temmuz 2015'te, Şanlıurfa ilinin
Suruç ilçesinde düzenlenen bombalı
intihar saldırısında çoğu üniversite öğrencisi olmak üzere 34 kişi ölmüş,
100'den fazla kişide yaralanmıştır. Ankara Tren Garında, 10 Ekim 2015 günü
Türkiye, tarihinin en kanlı katliamına
tanık olmuştur. Katliamda 105 kişi hayatını kaybederken 500’den fazla kişi
yaralanmıştır. Bir baro başkanımız, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 28
Kasım 2015 günü “insanlık değerlerinden, kardeşlikten ve barıştan yana”
çağrıda bulunduğu basın açıklaması
sırasında öldürülmüştür. Terörist saldırılar
asker, polis ve sivil yurttaşlarımızın
ölümleriyle sonuçlanmıştır. Başta yaşam
hakkı olmak üzere, her türlü insan hakkını ortadan kaldıran, toplumun her
kesimini derinden etkileyen, manevi
ve toplumsal değerlerimizi tahrip eden
bu süreç nedeniyle ciddi kaygı ve endişelerimizi kamuoyu ile öncelikle paylaşmak isteriz.
Uluslararası kuruluşların verilerine göre
197 ülke arasında 137’inci sırada bulunduğumuz basın özgürlüğüne yönelik, ‘12 Eylül Askeri Darbesi’ uygulamalarını aratmayan özellikle de siyasal iktidarın düşünce dünyası ile
uyuşmayan muhalif basına yönelik
gözaltı ve tutuklamalar, soruşturma
ve dava açmalar, işten çıkarma, haber
sitelerine erişimi engelleme, haber
takibini zorlaştırma uygulamaları nedeniyle korkunç bir sansürün ve baskının oluştuğunu ifade etmek istiyoruz.
Basına yönelik sansürün, yurttaşların
haber alma hakkının ihlali niteliğinde
de olduğu göz önüne alınırsa, muhalif
düşüncelerin tamamen susturulmak
istendiği anlaşılmaktadır. Düşünceyi
açıklama özgürlüğünü engelleyen uygulamalara derhal son verilmeli, buna
yol açan tüm yasalar sonuçlarıyla birlikte yürürlükten kaldırılmalıdır.
Türkiye'de hâlihazırda 361 tutukevi ve
cezaevi bulunmaktadır. Mevcut cezaevleri, tutuklu ve hükümlülere yeterli
gelmediğinden, cezaevlerinde kapasitelerinin çok üzerinde tutuklu ve hükümlü
tutulmaktadır. Türkiye’de ceza infaz kurumlarında 18 yaşından gün almamış
2 bin 165 çocuk hükümlü ve tutuklu
bulunuyor, yine cezaevlerinde 1820
yaş arasında 8 bin 17 tutuklu ve hükümlü tutulmaktadır. Türkiye'deki her
100 bin kişi başına düşen ceza infaz
kurumundaki kişi sayısı 2010 yılında
10.12.2015
163 olurken, bu sayı yıllar itibarıyla
sürekli artarak 2014 yılında 204'e ulaştı.
Buna karşılık 12 ve daha yukarı yaştaki
her yüz bin kişiden 253’ü ceza infaz
kurumlarında yer almıştır. 15 yıl içerisinde
Türkiye'nin nüfusu yaklaşık yüzde 24
artarken, tutuklu ve hükümlü sayısı
yüzde 234 oranında artmıştır. Bu rakamlarıyla Türkiye Avrupa'da ikinci,
OECD ülkeleri arasında üçüncü, dünyada ise 10'uncu sıraya yerleşmiştir.
Adalet Bakanlığının bildirdiğine göre;
2015 yılında 26 bin 380 kapasiteli 42
yeni cezaevi inşa edilmiş olacaktır. Türkiye hızla, adeta cezaevleri ülkesine
dönüşmektedir.
Sivil toplum kuruluşlarının verilerine
göre; terör saldırılarında, iş cinayetlerinde, cezaevlerinde, savaştan kaçarken
ölen mültecilerle birlikte 2015 yılında
617 çocuk yaşamını yitirmiştir. Avrupa’ya
gitmeye çalışan sığınmacıların kullandığı
botların batması sonucu sadece Türk
karasuları içinde 46 çocuk boğularak
yaşamını yitirmiştir. Çocuk haklarının
korunmasına, onların daha güvenli,
sağlıklı ve onurlu bir ortamda gelişmelerine ve yaşam haklarının güvenceye
alınmasına yönelik tedbirler gecikmeksizin hayata geçirilmelidir.
Kadınların eşit yaşam ve insanca yaşam
isteği ölümle ve şiddetle sonuçlanmaktadır. 2015 yılında 239 kadın erkekler
tarafından katledilmiştir. Yapılan yasal
iyileştirmelere rağmen yargı mekanizİzmir Barosu Bülteni
9
BASIN AÇIKLAMASI
10 Aralık İnsan Hakları Günü
BASIN AÇIKLAMASI
masının ve idari yolların yetersizliği, isteksizliği ve etkisizliği kadın hakları mücadelesini ciddi olarak sekteye uğratmaktadır.
İş kazalarında Avrupa birincisi ve dünya
üçüncüsü olan Türkiye’de iş cinayetleri
bitmek bilmiyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) yazılı, görsel,
dijital basından takip ettiği, emekmeslek
örgütlerinden gelen bilgiler ile işçiler,
işçi yakınlarının bildirimleri ışığında tespit
edebildiği kadarıyla 2015 yılının Aralık
ayına kadar 1592 işçi iş cinayetlerinde
hayatını kaybetmiştir. İşyerlerinde sağlık
ve iş güvenliği açısından etkin denetim
mekanizmaları işletilerek işçi cinayetlerinin sona ermesine amacıyla siyasal
iktidar ciddi çaba sarf etmeli, etkin tedbirler almalıdır.
Ülkelerindeki savaş ve çatışmalar nedeniyle kitlesel göçlere mecbur bırakılan
sığınmacıların durumu insan hakları
örgütlerinde endişe uyandırmaktadır.
Özellikle Avrupa’da sınırları kapama
yönündeki eğilim, sığınma prosedürü
sırasında ve mülteci statüsü verildikten
sonra devam eden asgari haklarının
ihlallerine ilişkin hukuka aykırılıklar, hoşgörüsüzlük, ırkçılık, yabancı düşmanlığı,
gerilimler, ulusal, etnik gerginlik ve ça-
tışmalar tarafımızda endişe yaratmaktadır. Bu konuda karşılaşılan sorunlara
çözüm ararken öncelikle mültecilerin
korunması ve geri göndermeme ilkeleri
temel alınarak, 09.03.2016 İzmir Barosu
| HaberDetay insan haklari haftasi
basin aciklamasi mülteci sorununun
politik değil, insani bir sorun olduğu
kabul edilmeli ve çözüm önerileri bu
bakış açısı ile geliştirilmelidir. Ülkemizin
Avrupa'nın bekçisi konumuna sokulduğu çözümlere de karşı olduğumuzu
ifade etmek isteriz.
Anayasa’mızda, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde ve ulusal hukuk
metinlerinde sağlıklı çevrede yaşama
hakkı kabul edilmiş olmasına karşın
ülkemizde, doğa ve yaşam alanları
"kalkınma" ya feda edilmiş durumda.
“Ne pahasına olursa olsun kalkınma”
anlayışının sonucu; tarım alanları talan
edilmekte, nükleer santral projeleri hayata geçirilmek istenmekte, ağır metal
kirliliği engellenemeyen, doğada onarılamayacak bozulmalara yol açan altın,
gümüş, nikel gibi metalik madencilikle
ilgili projelere izin verilmekte, ormanlar
ve kıyılar yapılaşmaya ve işletmeciliğe
açılmakta, insanlığın ortak kültür mirasını
yok edecek yatırımlara izin verilerek
tarihsel miras yok edilmek istenmektedir.
Bilgiye erişim ve karar süreçlerine
halkın katılımı demokratik toplumun olmazsa olmaz koşuludur, diğer yandan
bilgiye erişim ve karar süreçlerine
katılma Anayasa'nın yüklediği "çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak
ve çevre kirlenmesini önlemek
ödevi"nin yerine getirilmesi için de
zorunludur. Bu kapsamda 25 Haziran
1998 tarihinde Danimarka’nın Aarhus
Kentinde Birleşmiş Milletler Avrupa
Ekonomik Komisyonu (ECE) tarafından imzaya açılmış olan ve 30 Ekim
2001 tarihinde yürürlüğe giren Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Çevresel Karar Verme Sürecine Halkın
Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi (Aarhus Sözleşmesi), bir an
önce imzalanıp, usulüne uygun yürürlüğe konmalıdır.
Ütopik bir dilekle; demokratik hukuk
devletinin hayata geçtiği, temel hak ve
hürriyetlerden ödün verilmediği, güzel,
aydınlık, yaşam dolu günlerde buluşmak
dileği ile teşekkür ederim.
Saygılarımızla.
SALDIRININ HEDEFİ TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR
CEVABI TÜRK MİLLETİ VERECEKTİR
ÇÖZÜM ÇOĞULCU-KATILIMCI DEMOKRASİDEDİR
Türkiye Barolar Birliği olarak Ankara’daki hain saldırıyı gerçekleştirenleri ve arkasındaki karanlık odakları
en sert şekilde lanetliyoruz.
1- Saldırının hedefi, bir bütün
olarak ülkemizdir. Türk Milleti bu saldırıya karşı birlik olmak zorundadır.
2- Zamanlaması, yeri ve hedefi;
bu saldırının arka planında derin ve
karmaşık bir kurgu olduğunu göstermektedir. Buna rağmen, 78 milyon
vatandaşımızın MİLLET olma bilinciyle
kucaklaşması halinde, sinsice yapılan
planlar hedefine ulaşamayacaktır.
3- Millet olmak demek; kaderde,
tasada ve kıvançta bir olmak demektir. Kısa vadeli iç siyaset hesaplarıyla kutuplaştırılmış, birbirine düşman haline getirilmiş bir millet, varlığına kasteden bir saldırı karşısında
tek vücut olamaz. Tek vücut olmak
10 İzmir Barosu Bülteni
demek, devleti yönetenlerin her yaptığını onaylamak veya her yaptığına
karşı çıkmak demek değildir. Türkiye’nin milli menfaatleri her türlü siyasi
hesabın üzerindedir.
4- Başta siyasi iktidar ve muhalefet olmak üzere, herkesin, devlet
ile siyasi iktidarın farklı kurumlar olduğunu bilmesi ve buna göre davranması zorunludur. Devleti korumak,
siyasi iktidar lehine çalışmak değildir.
Siyasi iktidarı eleştirmek de devlete
düşmanlık yapmak değildir.
5- Bizi millet yapan bağları korumanın vazgeçilmez şartı, adalete ve
hukuk devletine güvenin tesis edilmesidir. Hangi siyasi düşünceden,
mezhepten, dinden, etnik kökenden
ve cinsiyetten olursa olsun her vatandaşımızın Türk Milletinin asli unsuru olmaktan gurur ve güven duyar
hale gelmesi sağlanmalıdır. Devlet
görevlileri, bu ilke çerçevesinde hareket etmelidir. Bunun için; bağımsız,
tarafsız, adil yargılama yapabilen,
savunmanın etkin ve eşit olduğu bir
yargı sistemini acilen ve el birliğiyle
kurmak zorundayız.
6- Amacımız, tüm kurum ve kurallarıyla işleyen çoğulcu-katılımcı
demokrasinin inşasıdır. Ancak bu
şekilde, milli birlik ve beraberliğimizi
koruyabilir, “top yekûn saldırı”ya karşı
“top yekûn cevap” verebiliriz.
Bu alçakça saldırıda şehit olan
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin asker ve
sivil kıymetli mensuplarına Allah’tan
rahmet, yakınlarına ve saldırının doğrudan hedefi olan Türk Milleti’ne
başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar
diliyoruz.
Saygılarımızla.
BASIN AÇIKLAMASI
Anayasa Mahkemesi’nden
Düşündüren İptal Kararı
İZMİR BAROSU ÇOCUK VE KADIN HAKLARI MERKEZİ
BASINA VE KAMUOYUNA
Anayasa Mahkemesi 12.11.2015
tarihli kararında Türk Ceza Kanunun
103. maddesinin 2.fıkrasını iptal etmiştir. Özellikle erken yaşta evlilikleri
ve çocuk istismarını önlemek amacı
ile getirilmiş olan bu fıkranın iptali ile
artık erken yaşta evlilik gerçekleştiren
faillerin çekinecekleri hiçbir husus kalmamış, açıkça ve alenen çocuk istismarı teşvik edilmiş,çocuk istismarı ve
kadın cinayetlerini önlemeye yönelik
son yıllarda elde edilen kazanımlar
hiçe sayılmıştır. Maddenin iptal gerekçesinde yer alan; “şehirlerde erken
yaşta cinsel ilişkinin yaygın olması,
küçük yörelerde ise gelenek gereği
erken evliliklerin yaygın olması “ ifadeleri, 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan gerekçelerdir. Maddenin iptali
ve dayanılan gerekçe , hem gençleri
bilinçsiz ve sağlıksızca cinsel ilişkiye
yöneltecek hem de kırsal kesimde
bir türlü önünü alınamayan,gelenek
ve göreneklerle beslenen,özellikle
okul çağındaki kız çocuklarının, bir
eşya gibi başlık parası karşılığı,evlilik
adı altında başka erkeklere satışını
gerçekleştirilecektir.
Bilinmelidir ki;
g Ülkemizde çocuk hakları ihlalinde
ilk sırada çocukların zorla evlendirilmeleri yer almaktadır.
g Erken yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarının % 14’ü 15 yaşın altındadır.
g Erken yaşta yaptırılan evlilikler çocukların eğitimlerini tehlikeye sokmakta,çocuklar doğurmak ve ev işi
yapmak amacı ile okulu terk etmeye
zorlanmaktadır.
g Milli Eğitim Bakanlığının verilerine
göre erken yaşta evlilik ve nişanlanma
nedeni ile okula devam etmeyenlerin
%97.4’ü kız çocuklarıdır.
g Hamilelik ve doğumun yol açtığı
sorunlar 1519 yaş arası genç kızlarda
birinci ölüm sebebidir.
g Erken yaşta zorla yaptırılan evlilikler
çocukların temel haklarını elinden alan
ve kadının statüsünü düşüren, kadınları
eğitimsizlik,fakirlik,bağımlılık ve şiddet
kısır döngüsüne hapseden bir insan
hakkı ihlalidir.
Anayasa Mahkemesi bu kararı ile
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmeleri de ihlal etmiştir. Taraf
olduğumuz BM Çocuk Haklarına Dair
Sözleşmenin 1. maddesi gereğince daha erken yaşta reşit olma
durumu hariç, onsekiz yaşına kadar
her insan çocuk sayılmaktadır.
Sözleşmenin 3.maddesinin 1.fıkrasından; Kamusal ya da özel sosyal
yardım kuruluşları, mahkemeler, idari
makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun
yararı temel düşüncedir,
Yine aynı sözleşmenin 34 maddesi:
Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel
sömürüye ve cinsel suistimale karşı
koruma güvencesi verirler. Bu amaçla
Taraf Devletler özellikle:
1. Çocuğun yasadışı bir cinsel
faaliyete girişmek üzere kandırılması
veya zorlanmasını;
2. Çocukların, fuhuş, ya da diğer
yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini;
3. Çocukların pornografik nitelikli
gösterilerde ve malzemede kullanılarak
sömürülmesini, önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve çok taraflı ilişkilerde
gerekli her türlü önlemi alırlar, hükümlerini içermektedir. Anayasa Mahkemesinin, hukuktan yana değil ataerkil
toplum yapısını korumaya yönelik bu
kararı, evrensel hukuk normlarına aykırılık nedeni ile de açıkça kadın ve
çocuk haklarına yönelik ihlallerle sonuçlanacak bir süreci başlatmaktadır.
Biz İzmir Barosu Kadın Hakları ve
Çocuk Hakları Merkezleri olarak� erken yaşta evliliği özendiren, çocuk
istismarını teşvik eden ve dolayısı ile
kadın ve çocuk haklarını doğrudan
ihlal eden Anayasa Mahkemesinin
bu kararını, kadına ve kız çocuklarına
bakış açısını, açıkça eleştiriyor ve ihlallere yönelik ulusal ve uluslararası
hukuk alanında mücadelemizi sonuna
kadar devam ettireceğimizi kamuoyu
ile paylaşıyoruz. Saygılarımızla.
İzmir Barosu Bülteni 11
BASIN AÇIKLAMASI
Basın Yayın ve Düşünce
Özgürlüğü Tehdit Altında
BASINA VE KAMUOYUNA
Gazetecilerin yaptıkları haberler
ve bunların yayınlanması nedeniyle
tutuklanarak cezaevine gönderilmeleri
kabul edilemez niteliktedir. Halkın haber alma özgürlüğü ile bilgiye erişiminin bizzat siyasi iktidar eliyle engellendiği, gerçeğin karartılarak örtbas
edilmeye çalışıldığı böyle bir sansür
ortamı aynı zamanda hukuk güvenliği
ile ilgili de ciddi endişeler yaratmaktadır. Bu durum Türkiye'nin girdiği çıkmaz tünelin en dip karanlığına doğru
hızla yol almasıdır.
Yine son zamanlarda yargı görevi
yapan Avukat, Hâkim ve Cumhuriyet
savcıları mesleklerini icra ederken tutuklanma tehdidi altında veya ağır
manevi baskılara maruz kalmaktadır.
Yargıçların verdiği kararların hukuksal
doğruluğuna ya da yanlışlığına hükmetmek yalnızca kanun yolu mercilerine ait olması gerekirken Cumhuriyet
tarihimizde yargıcın verdiği karardan
dolayı tutuklanmasına bu dönemde
tanıklık etmiş olduk. Avukatların, ifadeye hazır olduklarını açıklamalarına
rağmen, ifadeye çağırılmaksızın gözaltına alınmalarına ve anlaşılmaz ve
soyut delillerle tutuklanmalarına tanıklık
ediyoruz.
Üzülerek ifade ediyoruz ki gerek
Yargı bağımsızlığı gerek basın, haber
alma ve düşünce hürriyeti ağır saldırı
altındadır. Maalesef ülkemizde tutuklama kararları gözdağı verme ve sindirme vasıtasına dönüşmektedir.
Bu kararlar, sadece halkın haber
alma özgürlüğüne kısıtlamak ya da
hukuki güvenirliği yok saymak anlamına gelmiyor, bundan daha da vahim
olan, gelecekte özgür toplum unsurlarını değiştirmeye yönelik bir araç
biçiminde toplumun geleceğinin de
tahakküm altına alınmasıdır.
Yaşanan tüm bu gelişmeler Türkiye’de; ne demokrasiden ne basın
özgürlüğünden ne de bağımsız ve
tarafsız yargıdan söz etmek mümkün
olmayacaktır.
Basın özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü, de12 İzmir Barosu Bülteni
mokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri,
vatandaşın bilgi almak hakkını savunmak, uygulamak, ülkenin saygınlığı
ve aydınlık geleceği için yaşamsal
önem arz etmektedir. Bu değerleri
savunmak ve uygulamak temel hedef
olmalıdır.
Son günlerde bazı siyasi oluşum
ve hareketlerin sözde "demokrasi" ve
"özgürlük" talebi adı altında talep edilen
sözde "demokratik özyönetim” veya
özerkliğin parçaları olarak öne çıkarılan
yasama, karar alma, yargı, vergi toplama, asayiş ile ilgili hususlar içeren
talepler; Ülkenin bölünmesini istemek
ve bu yönde bir kalkışma çağrısıdır.
Cumhuriyete karşı bu kalkışma ve
meydan okuma ise kabul edilemez
niteliktedir. Türkiye Cumhuriyeti’nde
yaşayan tüm yurttaşlarımızın eşit bir
parçası ve mensubu olduğu "Türk Milleti" buna asla izin vermeyecektir. Bu
oyunu bir kez daha birlik ve bütünlüğümüz içinde püskürtecek, Cumhuriyetin değerleri ile yoğrulmuş toplumsal
barışı, özgürlükleri birlikteliğimiz içeresinde güçlendirerek, demokrasi çıtamızı yükselterek yanıt vereceğiz.
İzmir Barosu Başkanlığı olarak;
siyasal iktidarı, demokrasi söylemleri
adı altında uyguladıkları özgürlük kısıtlamalarına ve baskıcı uygulamalarına
son vermeye, toplumun kutuplaşma-
30.12.2015
sını önlemeye ve birlik beraberliği
sağlamaya çağırıyoruz.
Gerek parlamento içindeki gerek
haricindeki tüm siyasal partileri de
seçim sürecinde verdikleri sözleri yerine getirmeye, demokrasinin teminatı
olan vazifelerini aralıksız şekilde yerine
getirmeye davet ediyoruz.
Yine 550 milletvekilimizi, hukukun
üstünlüğüne, toplumun huzur ve refahı,
milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde
herkesin insan haklarından ve temel
hürriyetlerden yararlanması ülküsünden
ayrılmayacağına dair Türkiye Büyük
Millet Meclisinde ettikleri yemini hatırlatıyor; halkın kendilerine verdikleri vekaleti kullanarak bu baskıcı uygulamalara, hukuksuzluklara ve savaş zemini hazırlıklarına son vermeleri için
göreve davet ediyoruz. Barış için mücadele vermeyi göze alan tüm kişi,
kurum ve kuruluşların, güçlü ve kararlı
bir şekilde hukukun üstünlüğünü hayata
geçirmek suretiyle toplumsal barışın
dilini kullanarak sorunlara çözümler
üretmek üzere sesimiz ve yüreklerimizi
birleştirme çağrısı yapmayı tarihsel bir
sorumluluk olarak görmekteyiz.
Yaşam hakkı ve düşünce hürriyeti
olmak üzere bütün temel hak ve hürriyetleri korumaya, hukukun üstünlüğünü savunmaya sonuna devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.
EĞİTİM
UYAP Atölye Çalışması
İnteraktif bir çalışma yöntemiyle Av. Özden Gin tarafından verilen eğitimler her
hafta Salı günleri 16.00-18.00
saatleri arasında İzmir Barosu’nda gerçekleştiriliyor.
Meslektaşlarımızın UYAP'a
girişte yaşadıkları sıkıntıları
ortadan kaldırmak ve UYAP
programından daha fazla yararlanmalarını temin etmek
amacıyla en fazla 15 kişilik
gruplar halinde verilen bu eğitim çalışması Ocak ayı içerisinde her hafta düzenlenmek
şekliyle dört defa yapılarak
meslektaşlarımızın hizmetine
sunulmuştur.
Programda Kullanılan
Eğitim İçeriği
UYAP’ta Kullanılan
Yazılımların Kurulumu
Doküman Editöründe
Dilekçe Hazırlama
Dava Takip
Hazırlama ve Açma
Ödeme Yapma
Pratik Çalışma
Menderes’te Uzlaşma
Semineri
23 meslektaşımız 12 Şubat
2016 tarihinde Menderes'te
düzenlenen seminere katılarak
seritifikalarını Baro Başkanı
Avukat Aydın Özcan’ın elinden
almıştır. Uzlaştırmacı olarak
görev alacak olan arkadaşlarımıza başarılar dileriz.
İzmir Barosu Bülteni 13
EĞİTİM
Av. Aydın Özcan’dan Avukatın Hak
Ve Yükümlülükleri Dersi
İzmir Barosu Staj
Eğitim Merkezi’nin
Ocak 2016 Eğitim Dönemi, İzmir Barosu
Başkan Yardımcısı ve
Staj Eğitim Merkezi
Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mustafa
Çetin’in açılış konuşmasıyla başladı.
Staj Eğitim Merkezi’nin Ocak 2016
döneminde 175 Staj-
yer Avukat, Staj Eğitim
Merkezi müfredatı
doğrultusunda altmış
saat zorunlu ve altmış
saat de seçmeli olmak üzere toplam
120 saat ders görecekler. Seçmeli dersler
kapsamında kurgusal
duruşmalar da yapılarak öğrendiklerini
pratikte uygulama fırsatı bulacaklar.
CMK Eğitimleri Her Ay Düzenli Olarak Yapılıyor
65. Dönem CMK Semineri
İzmir Barosu 65. Dönem CMK
Eğitim Semineri 18-19-20 Aralık 2015
günlerinde aktif eğitim yöntemleri
kullanılarak gerçekleştirildi.
14 İzmir Barosu Bülteni
Eğitim Çalışması kapsamında;
yakalama ve gözaltı, tutuklama, hukuka aykırı deliller sorunu, ceza yargılamasında deliller, görüşmede te-
mel ilkeler, soruşturmakovuşturma
evreleri arasındaki farklar, doğrudan
soru, kovuşturma evresi, duruşma
pratik çalışması ve CMK sistem tanıtımları yapıldı.
Aktif olarak çalışmaya katılan tüm katılımcılara ve özveriyle
zaman ayırarak hiçbir
karşılık beklemeksizin
eğitim çalışmasının
başından sonuna kadar çalışmada yer
alan eğitimcilerimize
teşekkür ederiz.
CMK Komisyon
çalışmaları Çarşamba
günleri yapılmakta
olup katılmak isteyen
tüm meslektaşlarımıza
açıktır.
EĞİTİM
66. Dönem CMK Semineri
İzmir Barosu 66. Dönem CMK
Eğitim Semineri 22-23-24 Ocak 2016
günlerinde aktif eğitim yöntemleri kullanılarak gerçekleştirildi.
Seminer programında; yakalama
ve gözaltı, tutuklama, hukuka aykırı
deliller sorunu, ceza yargılamasında
deliller, görüşmede temel ilkeler, soruşturmakovuşturma evreleri arasın-
daki farklar, doğrudan soru, kovuşturma evresi, duruşma pratik çalışması
ve CMK sistem tanıtımları yapıldı.
TBB Başkanı tarafından tanık sorgulama ve beyan konulu ders verildi.
Çalışma sonunda katılımcılara sertifikaları TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin
Feyzioğlu ve Baro Başkanımız Av.
Aydın Özcan tarafından verildi.
Seminere katılan tüm katılımcılara
ve özveriyle zaman ayırarak hiçbir
karşılık beklemeksizin eğitim çalışmasının başından sonuna kadar çalışmada yer alan eğitimcilerimize teşekkür ederiz. CMK Komisyon çalışmaları Çarşamba günleri yapılmakta
olup katılmak isteyen tüm meslektaşlarımıza açıktır.
67. Dönem CMK Semineri
İzmir Barosu 67. Dönem CMK
Eğitim Semineri 26-27-28 Şubat
2016 günlerinde aktif eğitim yöntemleri kullanılarak gerçekleştirildi.
CMK eğitimi kapsamında; yakalama ve gözaltı, tutuklama, hukuka
aykırı deliller sorunu, ceza yargılamasında deliller, görüşmede temel
ilkeler, soruşturmakovuşturma
evreleri arasındaki farklar, doğrudan soru, kovuşturma evresi, duruşma pratik çalışması ve CMK sistem tanıtımları yapıldı.
Çalışma sonunda katılımcılara sertifikaları İzmir Barosu
Genel Sekreteri ve
CMK Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi
Av. A. Şakir Uzun
tarafından verildi.
Üç tam gün süren seminere 52
CMK müdafii meslektaşımız katılmıştır.
CMK Komisyon çalışmaları Çarşamba
günleri yapılmakta
olup katılmak isteyen tüm meslektaşlarımıza açıktır.
İzmir Barosu Bülteni 15
ETKİNLİK
Uluslararası Suçlar ve Uluslararası
Ceza Divanı Paneli
İzmir Barosu tarafından 18 Aralık
2015 günü "Uluslararası Suçlar ve
Uluslararası Ceza Divanı" başlıklı bir
panel düzenlendi. Oturum başkanlığını
Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mustafa Ruhan
Erdem’in yaptığı panele konuşmacı
olarak Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi
Doç.Dr. R. Murat Önok ve Dokuz
Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Koray Doğan
katıldı.
Kurgusal Duruşmalar Devam Ediyor
İzmir Adliyesi 11 ve 12. Ağır
Ceza mahkemelerinde Staj Eğitim
Merkezi’nde danışman meslektaşlarımızla süren çalışmalara 160 stajyer avukat katıldı.
Çalışma başında öncelikle son
günlerde ülkenin çeşitli yerlerinde
yaşanan terör saldırılarında şehit
olan güvenlik görevlileri ve yaşamını
kaybeden vatandaşlarımız için saygı
duruşunda bulunuldu.
Açılış konuşmasını yapan İzmir
Barosu Başkan Yardımcısı ve Staj
Eğitim Merkezi Sorumlu Yönetim Ku-
16 İzmir Barosu Bülteni
rulu üyesi Av. Mustafa Çetin; ülke
olarak son günlerde zor günler geçirdiğimizi söyleyerek şehitlerimiz için
Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı
dileyerek sözlerine başladı. Staj Eğitim
Merkezi olarak kurgusal duruşmaları
önemsediklerini söyleyen Çetin, “genç
meslektaşlarımızın mesleğe başlarken
hazır olmalarını istiyoruz, bunun için
teorik derslerin yanında kurgusal duruşmalarla pratik yapıyoruz” dedi. Av.
Mustafa Çetin, Staj Eğitim Merkezi
derslerine katılarak stajyer avukatları
mesleğe hazırlayan, işlerinden ve özel
hayatlarından merkeze zaman ayıran
danışman ve eğitmen avukatlara teşekkür etti. İzmir Barosu tarafından ilk
kez düzenlenen kurgusal duruşma
yarışmasını hatırlatan Çetin, takımların
her geçen gün daha da iyi çalışmalar
ortaya koyduklarını görmelerinin kurgusal duruşmaların önemini gösterdiğini dile getirerek bu nedenle her yıl
aynı dönemde bu yarışmalar tekrarlanacağını söyledi. Av. Mustafa Çetin
sözlerini “hukuka, mesleğe, meslektaşlarınıza sahip çıkın ve saygı gösterin.
Seçtiğiniz meslek saygın, onurlu, kutsal
bir o kadar da sorunlulukları olan bir
meslektir.” diyerek tamamladı.
ETKİNLİK
Notalar Şiddete Karşı!
İzmir'de belediyelerin kadın danışma merkezlerinde danışmanlık hizmeti alan 30 gönüllü kadın ve ünlü
yan flütçü Şefika Kutluer ile İzmir
Devlet Senfoni Orkestrası kadın müzisyenlerinin de katıldığı bir konser
gerçekleşti.
Müzik ile kadına yönelik şiddete
karşı farkındalık ve duyarlılık oluşturmak
amacı ile İzmirli müzik eğitmeni Muharrem Dayanç'ın öncülüğünde belediyelerin kadın danışma merkezlerinde danışmanlık hizmeti alan 30 gönüllü kadına yönelik 'Notalar Şiddete
Karşı' projesi yürütüldü. 30 kadın Muharrem Dayanç'tan müzik kursu aldı.
Kadınlar kursun finalinde Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde flütçü Şefika
Kutluer ve İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın kadın müzisyenleri ve ünlü
kadın yöneticilerle konser verdi.
Ritm grubunun şovuyla başlayan
gecede Ege Üniversitesi Devlet Türk
Müziği Konservatuvarı Öğretim Üyesi
Yrd.Doç.Dr. Özgen Küçükgökçe tarafından 4 ay gibi bir sürede hazırlanan
koro Türk Müziği'nin seçme eserlerinden örnekler verdi.
30 gönüllü kadına İzmir'deki kadın
belediye başkanları, başkan eşleri ve
sivil toplum kuruluşlarını temsilen İzmir'in
kadın kanaat önderleri de eşlik etti.İzmir
Barosunu Kadın Hakları Merkezi Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezinden sorumlu yönetim Kurulu üyesi
Av.Nuriye Kadan temsil etti, Gecenin
sonunda proje sahibi Muharrem Dayanç tarafından İzmir barosunun katkılarından dolayı Başkan Aydın Özcan'a
plaket vererek teşekkürlerini iletti.
İzmir Barosu Bülteni 17
ETKİNLİK
Kadına Yönelik Şiddet Paneli
Notalar Şiddete Karşı projesi kapsamında gerçekleştirilen panelin oturum başkanlığını İzmir barosu Kadın
Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim
Kurulu üyesi Av. Nuriye Kadan yaptı.
Panele konuşmacı olarak Işılay Saygın, Prof .Dr. Serpil Salaçin ve Av.
Aytül Arıkan katıldılar. Panelin açılış
konuşmasını yapan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, kadına yönelik
şiddetin her alanda artarak devam
ettiğin dile getirirken İzmir Barosu’nun şiddet mağduru kadınlara
yönelik çalışmalarından bahsetti. İzmir Barosu’nun bu alanda üzerine
düşeni layıkıyla yaptığını dile getiren
Özcan hakim ve savcıların yetkilerini
en caydırıcı biçimde kullanmaları
gerektiğini belirtti.
Özellikle kadınlarımıza haklarını
öğreterek bilinçlendirmeye çalışıyoruz diyen Özcan aynı duyarlılığı
tüm yetkililerden beklediklerini
söyledi.
Genç Hukukçulardan Yılbaşı Partisi
Baromuz tarafından organize edilen
"İzmir Barosu Yılbaşı Partisi" etkinliği,
stajyer avukatlar ile genç avukatların
yoğun katılımı ile 29 Aralık 2015 tarihinde
Alsancak Tren Bar’da gerçekleştirildi.
18 İzmir Barosu Bülteni
Yılbaşı öncesi yoğun stresle yıl bitimini
geçiren tüm meslektaşlarımızın hem
stresten uzaklaşmaları hem de birlikte
eğlenmeleri amaçlanan partide tüm
katılımcılar doyasıya eğlendi. Tüm
meslektaşlarımızca ilgi gösterilen partide 2016 için iyi dilekler belirtildi. Meslektaşlarımız tarafından stresten uzaklaştıran, bir araya getiren bu tür etkinliklerin devamı talep edildi.”
21 Aralık 2015 günü İzmir Ticaret
Odası Salonu’nda düzenlenen konferansta; Arabuluculuk Nedir, Avantajları
Nelerdir, Arabuluculukta Zorunluluk mu
Geliyor başlıkları konuşuldu. Panele; Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İcra
ve İflas Hukuku Anabilim Dalı Uzmanı
Alper Bulur, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. İbrahim Yıldırım ve
İzmir Adliyesi Arabuluculuk Pilot Uygulama Mahkemesi Hakimi Zümrüt Eskicindil Göker konuşmacı olarak katıldılar.
Panelin açılış konuşmasını yapan
İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan,
Türkiye hukuk sisteminde yeni bir uygulama olan arabuluculuk sistemine
olumlu baktıklarını ve İzmir’in pilot il olmasını sevindirici olduğunu söyledi.
Mesleki açıdan bu işin sadece avukatlar
tarafından yapılıyor olmasını önemsediklerini belirten Özcan torba yasa için
koyulacak maddeyle avukatların tekelinden çıkartılabileceği endişesi taşıdıklarının söyledi. Mevcut 87 bin avukat
ve hukuk fakültelerinde bunun yarısı
kadar avukat adayı öğrenci olduğunu,
mesleki pastanın küçültülmesi istemediklerin belirten Özcan, Torba yasayla
avukatların dışındaki bazı mesleklerin
de arabulucu olmasının yolu açılırsa
Barolar bu yeni sisteme karşı çıkacaklardır dedi.
Özcan, "Arabuluculuğu sadece avukatlar yapmalı. Fakat yeni torba yasanın
içine bir madde koyarak bu işin avukatların tekelinden çıkarılmasından endişe
ediyoruz. Türkiye'de 87 bin avukat var.
Bunun yarısı kadar da hukuk fakültelerinde öğrenci var. Sayımız giderek artıyor.
Son zamanlarda mesleki pastanın küçülmesiyle ilgili olaylara şahit oluyoruz.
Avukatların yaptığı bazı işlemler için noterler yetkilendiriliyor. Arabuluculuk sistemi
Avrupa'daki başarılı örnekler gibi olmalı.
Ayrıca vekalet ücretleri de düşük. O
nedenle meslek örgütü olarak arabuluculuğun avukatlığın pastasını büyütecek
bir yapıda ve sadece avukatların yapacağı bir iş olması gerekir" dedi.
İzmir Barosu Üyesi Avukatlar “Bir
Garip Orhan Veli” Oyununu İzledi
İzmir Barosu Kültür
Sanat Komisyonu yürüttüğü sanatsal çalışmalara birini daha ekledi. Meslektaşlarımızı
Tayfun Eraslan’ın oynadığı “Bir Garip Orhan
Veli” oyununda buluşturan İzmir Barosu’nun
Başkanı Av. Aydın Özcan oyun sonunda Tayfun Eraslan'a çiçek sunarken meslektaşlara
yönelik bu tip etkinliklerin
devam edeceğini söyledi. Oyunu Baro Başkanı Av. Aydın Özcan’ın
yanı sıra İzmir Barosu
Kültür Sanat Komisyonu
Sorumlu Yönetim Kurulu
Üyesi Av. Nilay Ertem
Durlu, İzmir Barosu Tiyatro Topluluğu ve Genç
Avukatlar Meclisi üyeleri
ve sanat sever diğer
meslektaşlar birlikte izledi. Oyun sonrasında
İzmir Devlet Tiyatrosu
Müdürü Tayfun Eraslan’ı
ziyaret eden Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, Av. Nilay Ertem
Durlu ve İzmir Barosu
Tiyatro Topluluğunun
genç üyesi meslektaşlarımız gerçekleştirilecek
yeni etkinlikler hakkında
sohbet ettiler.
İzmir Barosu Bülteni 19
ETKİNLİK
İş Dünyasında Arabuluculuk
ETKİNLİK
Uğur Mumcu ve Demokrasi
Şehitleri İzmir’de Anıldı
24 Ocak 1993 günü uğradığı bombalı saldırı sonucu öldürülen araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu ölüm yıldönümünde, İzmir Barosu, TOBAV
ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği birlikteliğiyle anıldı.
İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde
24 Ocak 2016 günü yapılan anma
gecesinde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu,
İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan,
TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Genel Başkan Yardımcısı L. Nihal
Kızıl, TOBAV İzmir Şubesi Yönetim
Kurulu Üyesi Hale Gökalpsezer ve
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
İzmir Şubesi Başkanı Gönül Kaya demokrasi ve örgütlenme özgürlüğünü
vurgulayan konuşmalar yaptılar.
İlk olarak konuşan TOBAV İzmir
Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hale
Gökalpsezer, Türkiye’de şu an yaşanan en büyük sorunun algı yönetiminde yaratılan terör olduğunu dile
getirerek “bizi ayrıştıran, birleşen olmamıza engel olan bilgi kirliliğinden
kurtulmayı öğrenmemiz gerekiyor. Şu
anda önce Türkiye Cumhuriyeti’ne
sonra Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e sonra da vatan toprağımıza
20 İzmir Barosu Bülteni
sahip çıkmamız gerekiyor” dedi. Ardından konuşan İzmir Barosu Başkanı
Av. Aydın Özcan sözlerine; “İfade ettikleri gerçeklerin bedelini canlarıyla
ödeyen, mesleğini yaparken haklarında davalar açılan, soruşturmalara
uğrayan gazetecilerin olduğu bir ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünden
bahsetmek mümkün olmayacaktır”
diyerek başladı. Anayasamızın ön-
gördüğü çizgide; demokratik, laik,
sosyal hukuk devletinin tüm ölçütleriyle
yaşama geçmesi, tüm bireyler, kurumlar arasında, barış, kardeşlik,
huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygının gerçekleşmesi, sorunların çözümünde, karşıt görüşler ortaya konulurken demokrasinin gereği olan
tartışma ortamının sağlanması dileği
ile konuşmasına devam eden Özcan,
ETKİNLİK
‘Anayasal devlet’ anlayışına göre devletin, kutsal bir varlık olmadığını; insani
ve hukuki bir kurum, yani bir hizmet
organizasyonu olarak örgütlenmesi
gerektiğini ve meşruiyetini, insan haklarından, halkın egemenliğinden alan
bu devlet biçiminde şeffaflık ve sivilliğin
esas olması gerektiğini belirten Av.
Aydın Özcan düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, yargı
bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü
gibi değerleri içselleştirdiğimizde ancak gerçek anlamda bir demokrasiye
ve Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret
ettiği muasır medeniyetler seviyesine
ulaşabileceğimizi söyledi. Dünya üzerinde birçok demokratik sıralamada
sonlarda olduğumuzu söyleyen Özcan
örgütlü bir toplum olmayı becerebilseydik sıralamalardaki yerimiz bu kadar üzücü ve düşündürücü olmayacaktı dedi. Demokratik bir toplumdan
bahsedebilmek, ifade ve örgütlenme
özgürlüğünün tam olarak sağlanması
ile mümkündür diyen Özcan, bunun
için hem devlet hem de toplum katında
“örgütlenme özgürlüğü kültürünün”
oluşması gerektiğini belirtti. Özcan sözlerini şöyle tamamladı: “Özgürlük mücadelesinde insan haklarından yana
tavır alan ve bu yönde hak mücadelesi
veren biz avukatlar ve Barolar bugün
de aynı onurlu mücadelenin içerisinde
olduğumuzu ifade etmek isterim. Bu
mücadelede fikren ve ruhen daha
zinde, daha güçlü olmamız için insan
hakları konusunda mücadele yürüten
yurttaşlarla, sivil toplum kuruluşları ve
meslek örgütleriyle ürüttüğü temel hak
ve özgürlük mücadelesini yılmadan
devam ettireceğiz. Uğur Mumcu ve
onun şahsında tüm demokrasi şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise konuşmasına kaderin
bir cilvesi olarak adalet ve demokrasiyi
kutladığımız hafta aslında ölümlerin
haftası diyerek başladı. Feyzioğlu konuşmasında şunları söyledi: “Millet
olduğumuzu ve daima millet kalacağımızı her zaman hissetmek ve hissettirmek zorundayız. Çünkü onlar
biz Türk milleti olarak başımızda bir
çatı, altımızda sapasağlam bir temel
olsun, geleceğimiz aydınlık olsun diye
can verdiler.
Türkiye’de aydın olmak, sanatçı
olmak zor, Türkiye’de sanat yapmak
pek zor. Aydınlarımız buram buram
Türkiye oldukları için ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi bedenlerinde yaşattıkları için, Türkiye Cumhuriyeti denildiğinde ete kemiğe bürünmüş o insanlar aklımıza geldiği için teker teker
bizden kopardılar.
Kökleri dışarda olsaydı birilerinin
talimatıyla bir şeyler yazsalardı, birilerinin talimatıyla konuşsalardı ve birilerinin talimatıyla bu ülkeyi nasıl
böleriz diye çaba sarf etselerdi emin
olunuz her yerde baş tacı yapılırlardı.
Bana göre her mevki her makam bir
kenara bildiğim en yüksek makam
insanların yüreğidir.”
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkan Yardımcısı L. Nihal
Kızıl konuşmasında bunca demokrasi
şehidinin gerçek faillerinin hiçbir zaman
ortaya çıkmadığını söyledi. Kızıl konuşmasında örgütlenme ve demokrasi
ilişkisine de dikkat çekerek, demokrasi
gelişirse örgütlenme gelişir, sivil toplum
veya demokratik kitle örgütleri geliştikçe, özgürce ürettikçe birbirini besler
dedi.
TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent, TOBAV’ın 12 Eylül koşullarında
kurulduğunu söyleyerek amacının içi
boş bir eğlence kültürü yaratmak
değil, aksine sanat kavramının içi boş
bir eğlence kültürü haline dönüştürülmesine karşı çıkmak olduğunu dile
getirdi. Köy enstitülerinin kapatılmasıyla
Türkiye’ye bir rol biçildiğini söyleyen
Levent, Türkiye’ye bu rolün dışına çıkarsan cezalandırılırsın denildiğini belirtti.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İzmir Şubesi Başkanı Gönül Kaya
ise şunlar söyledi: “ Bugün Uğur
Mumcu’nun ve katledilen diğer aydınlarımızın kendi dönemlerine tanık
olduklarına ve bunu halkıyla paylaşmaya çalıştıklarını görüyoruz. O nedenle bizler için çok önemliler, hiçbir
zaman onları unutmamalıyız ve aydınlıklarında devam etmeliyiz.”
Gecede aynı zamanda TOBAV
Yetişkinler Korosu, TOBAV Mandolin
Orkestrası ve solistler Murat Duyan
ile Evren Işık dinletileri oldu.
İzmir Barosu Bülteni 21
ETKİNLİK
Kurgusal Duruşma Yarışması Tamamlandı
Yazılı aşamayı geçen sekiz takım
6 Şubat 2016 günü sözlü yarışmalara
başladılar. Yarışma 13 Şubat günü
yapılan yarı final ve 14 Şubat 2016
günü yapılan final karşılaşmalarıyla
sona erdi.
İzmir Barosu Konferans Salonu’nda düzenlenen yarışmanın jüri
üyeliklerini İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Cevdet Ekizoğlu, Yaşar
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan
Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Ruhan
Erdem ve İzmir Barosu Üyesi Av.
Mustafa Nevhan Akyıldız yaptı.
Açılış konuşmasını yapan İzmir
Barosu Genel Sekreteri Av. A. Şakir
Uzun, “İzmir Barosu öncü baro olduğunu göstererek ilk defa böyle bir
yarışma düzenledi. Bu yarışmanın
22 İzmir Barosu Bülteni
amacı sizleri hem avukatlık mesleğine
daha iyi hazırlamak hem de Barolar
Birliği’nin yapmış olduğu yarışmaya
içinizdeki en iyileri göndermekti” dedi
Final karşılaşmaları öncesi bir konuşma yapan İzmir Barosu Başkan
Yardımcısı ve Staj Eğitim Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mus-
tafa Çetin, İzmir Barosu Staj Eğitim
Merkezi’nin son bir yılda sekiz farklı
konuda kurgusal duruşmalar yapmasına karşın ilk kez kurgusal duruşma
yarışmasını yapıldığını belirtti. İlklerin
her zaman zor ve riskli olduğunu söyleyen Çetin, “biz bugün bu ilki başarmanın, bu zorluğunu atlatmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz” dedi.
Kurgusal duruşma yarışmalarının staj
eğitiminin önemli bir parçası olduğunu
dile getiren Av. Mustafa Çetin, “yargının
kalitesini yükseltmek için, yargının üç
sacayağı olan avukatların, hakimlerin
ve savcıların iyi eğitimli ve donanımlı
olmaları gereklidir.
İyi bir avukat olmanın yolu kaliteli
bir staj eğitimden geçmektedir. Bu nedenle kurgusal duruşmaları çok önemsiyoruz. Bu bir yarışma ancak eğitimin
bir parçası. O nedenle bu yarışmanın
kaybedeni olmayacak. Görüyorum ki
son iki karşılaşmada da bu yarışma
hedefine ulaştı. Her yıl aynı tarihlerde
bu yarışmayı yapmayı düşünüyoruz.
Bugüne gelmemizde katkısı ve emeğini
esirgemeyenlere teşekkür etmek istiyorum” diyerek sözlerini bitirdi.
Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı ve Türkiye Barolar Birliği Eğitim
Merkezi Başkanı Av. Berra Besler ise,
“sizleri öncelikle hukukçu olduğunuz
için içtenlikle kutluyorum” diyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi:
ETKİNLİK
“ Görev sorumluluğumuz gereği olan
yargının bağımsızlığı, yargıcın tarafsızlığı ve halkın hak arama özgürlüklerini yaşama geçiren, demokrasinin
en önemli unsuru olan özgürlükleri
yaşatmak adına mesleğimize vurulan
darbeleri ve ayrıca kalmayan, hepimizin ekmek su gibi ihtiyacımız olan
hukuk güvenliğinin sarsılmasından
zedelenmesinden doğan olayları sıkıntılarını birlikte yaşıyoruz. Bu olumsuzluklar mesleğe başladığınız ilk
günlerde sakın sizi karamsarlığa götürmesin. Biz uygulayıcılar, yargıçlar,
savcılar, avukatlar ve noterler hukuk
devletini yaşatmak bakımından en
önemli unsurlarız. Siz değerli gençler
Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden
olan hukuk devletinin en iyi bekçilerisiniz. Onu yaşatmak üzere en azimli
çalışmaları yapacak olan kişilersiniz.”
Ödül töreninde konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan konuşmasında şunlar söyledi: “Kurgusal
duruşmaları hep yapıyoruz ama bu
sefer kurgusal duruşma yarışması
yaptık. İki gündür ben de yarışmayı,
yarışmacıları izliyorum çok başarılı
bulduğum arkadaşlarım var ve günden
güne gelişme gösterildiğini gördüm
burada. Bu yarışmayı izlerken bu çalışmalar hukuk fakültelerinde neden
daha çok yapılmıyor diye düşündüm.
Bizim zamanımızda da maalesef yapılmıyordu. Daha çok pratikten yoksun,
teoriye ağırlık veren eğitimler yapılıyor.
Halbuki üniversitelerde de teorinin
yanında pratik çalışmaların da yapılmasının gerekli olduğunu bu çalışmayla görmüş olduk. İzmir Barosu
her alanda olduğu gibi staj eğitimi
alanında da öncü baro olduğunu bu
yarışmayı düzenleyerek gösterdi. Bu
anlamda Türkiye’deki diğer baroların
benzer etkinlikler düzenlemek için harekete geçmiş olduğunu görmenin
mutluluğunu yaşıyoruz.
Bu anlamda İzmir Barosu olarak
İzmir’deki beş hukuk fakültemizle işbirliğini daha da yoğunlaştırarak genç
meslektaşlarımızın mesleğe daha donanımlı olarak kazandırılmaları çalışmalarını yapacağız. Bu yıl İzmir Barosu
için yapılanma yılı oldu. Adliye’de ve
Merkez Binamızda meslektaşlarımızın
ortak kullanımında olan alanlar yenilendi. İçinde bulunduğumuz konferans
salonu da kısa süre içerisinde tamamlanacak ve önümüzdeki dönem
içinde bu salonda Türkiye Barolar
Birliğimizin de katkılarıyla on beş günde bir beş güncel konuda meslek içi
eğitim çalışmaları yapacağız. Ayrıca
İzmir Barosu olarak da diğer güncel
konularla ilgili özellikle İzmir’deki beş
fakültemizi de ayırt etmeksizin oradaki
çok değerli hocalarımızı, yine İzmir
Adliyesi’ndeki çok değerli hakimlerimizi, savcılarımızı katmak suretiyle
meslek içi eğitim çalışmalarımıza devam edeceğiz. Tabii ki Türkiye’nin
diğer saygın fakültelerinden saygın
hocalarımızı da bu çalışmalara davet
edeceğiz. Bu anlamda sizlerden bu
tip çalışmalara katılarak destek vermenizi istiyorum.” dedi.
Kurgusal duruşma yarışması yapılan
ödül töreniyle sona erdi. Yarışmada
yazılı aşamayı geçen sekiz takım arasından; Stj. Av. Tuğçe Mengüç, Stj. Av.
Sinem Çalışkan, Stj. Av. Gizem Ayey
ve Stj. Av. Deniz Zengin’den oluşan
takım birinci, Stj. Av. Oğulcan Karaşen,
Stj. Av. Mustafa Çağrı Yılmaz, Stj. Av.
Berdan Yursever ve Stj. Av. Gülce Keklik’ten oluşan takım ikinci, Stj. Av. Gamze
Kurt, Stj. Av. Uğur Can Özok, Stj. Av.
Kadri İnce, Stj. Av. Oğulcan Salman
ve Stj. Av. Eyüp Can Kanlıtepe’den
oluşan takım ise üçüncü oldu.
İzmir Barosu Bülteni 23
HABERLER
Av. Jale Soydan Davasında Karar Çıktı
Geçtiğimiz yıl eski eşi tarafından
vurularak ağır yaralanan meslektaşımız
Av. Jale Soydan’ın davasında karar
verildi. İzmir Barosu tarafından takip
edilen davada mahkeme hiç bir ceza
indirimi uygulamadı. Duruşmaya Baro
Başkanımız Av. Aydın Özcan, Kadın
Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi AV. Nuriye Kadan, YARSAV
Başkan Yardımcısı Hakim Murat Aydın
ve meslektaşlarımız katıldılar. Bu süreçte dayanışmasını bizden esirge-
meyen başta İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’nde gönüllü olarak çalışanlar olmak üzere tüm meslektaşlarımıza teşekkür eder, meslektaşımız
Av. Jale Soydan’a bir kez daha acil
şifalar dileriz.
Sağlık Hukukunda Bilirkişilik
Uygulamaları Paneli Düzenledi
İzmir Barosu Sağlık Hukuk Komisyonu tarafından 3 Aralık 2015
günü "Sağlık Hukukunda Bilirkişilik
Uygulamaları" başlıklı bir panel dü-
24 İzmir Barosu Bülteni
zenlendi. Moderatörlüğünü İzmir
Barosu Sağlık Hukuku Komisyonu
üyesi Av. Mithat Kara'nın yaptığı
panele konuşmacı olarak Dokuz
03.12.2015
Eylül Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekin
Özgür Aktaş konuşmacı olarak
katıldı.
13.12.2015
İzmir Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’nun, “İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanlığı’nın 19.08.2014 tarih ve
389 sayılı işleminde belirtilen İlimiz
Metropol alan sınırlar içerisinde
katı atık sorununun entegre bir
sistemle çözümü için Karşıyaka
Yamanlar’da kurulması planlanan
Kuzey Bölgesi Atık Değerlendirme
ve Bertaraf Tesisi Projesi ile ilgili
yer seçiminin uygun olduğuna”
ilişkin 29.08.2014 tarih ve
285/2014/03 karar nolu kararının
iptali istemiyle açılan davada taleplerimiz kabul edilmiştir.
Karşıyaka Yamanlar’da kurulması planlanan atık bertaraf tesisi
yer seçiminin iptaline ilişkin açılan
İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin
2014/1365 E. sayılı dosyasına
İzmir Barosu adına Çevre Komisyonu üyelerimiz Av. Gülay Serin ve Av. Enis Dinçeroğlu tarafından yapılan müdahale talebi-
miz kabul edilmiş ve keşif talebimiz yerinde görülmüştür.
Bilimsel raporlar da bölgeye
katı atık tesisi yapılmasının sakıncalı
olduğunun vurgulamaktadır. Kaldı
ki konu sağlıklı kentleşme olgusuyla
da ilgilidir. İzmir Barosu bu tür
kenti, kentliyi etkileyen ve kamuyu
ilgilendiren toplumsal olaylarda
daima halkımızın yanında taraftır
ve her zaman taraf olmaya devam
edecektir.
MÜDAHALE İSTEMİNİN
KABULÜNE İLİŞKİN KARAR
Davacı MURAT FATIH ÜLKÜ vekili
AV. SENIH ÖZAY tarafından; Izmir
Valiligi Mahalli Çevre Kurulu'nun "Karsıyaka Yamanlar'da kurulması planlanan Kuzey Bölgesi Atık Degerlendirme ve Bertaraf Tesisi Projesi ile
ilgili yer seçiminin uygun olduguna"
iliskin 29/08/2014 tarih ve
285/2014/03 no'lu kararının iptali istemiyle IZMIR VALILIGI ve IZMIR
BÜYÜKSEHIR BELEDIYE BASKANLIGI'na karsı açılan davada, IZMIR
BAROSU vekili AV. HÜSEYIN ENIS
DINÇEROGLU tarafından verilen ve
09/03/2015 tarihinde, ESMA KARADOGAN ÜNLÜ tarafından verilen
ve 12/03/2015 tarihinde Mahkememiz kaydına giren dilekçeler ile davacı yanında davaya katılma talebinde bulunuldugu tespit edilmekle,
19/03/2015 günlü ara kararı ile varsa
yanıt ve itirazlarını bildirebilmeleri
bakımından katılma istemli dilekçeler
taraflara teblig edilmis olup, dava
dosyası incelenerek isin geregi görüsüldü: 2577 sayılı Idari Yargılama
Usulü Kanunu’nun 31/1.maddesi
hükmüyle yollamada bulunulan ve
04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi
Gazete'de
yayımlanarak
01/10/2011 tarihinde yürürlüge giren
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447.maddesinin 2.fıkrasında; mevzuatta, yürürlükten kaldırılan
18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk
Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karsılıgını olusturan maddelerine yapılmıs sayılacagı belirtilmis,
anılan Kanunun 66.maddesinde,
"Üçüncü kisi, davayı kazanmasında
hukuki yararı bulunan taraf yanında
ve ona yardımcı olmak amacıyla,
tahkikat sona erinceye kadar, fer'î
müdahil olarak davada yer alabilir."
hükmü, 67.maddesinde, "(1) Müdahale talebinde bulunan üçüncü kisi,
yanında katılmak istedigi tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye basvurur. (2) Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına teblig edilir.
Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte
üçüncü kisiyi de dinlemek üzere
davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir." hükmü, 68.maddesinde ise, "(1)Müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahil,
davayı ancak bulundugu noktadan
itibaren takip edebilir. Müdahil, yanında katıldıgı tarafın yararına olan
iddia veya savunma vasıtalarını ileri
sürebilir; onun islem ve açıklamalarına
aykırı olmayan her türlü usul islemlerini
yapabilir. (2) Mahkeme, katıldıgı noktadan itibaren, taraflara bildirilen islemleri müdahile de teblig eder." hükmü yer almıstır.
Bakılan davada, iptali istenen
idari isleme karsı açılan davanın neticesinde verilecek karardan hukuki
menfaatinin etkilenebilecek olması
nedeniyle, IZMIR BAROSU ve ESMA
KARADOGAN ÜNLÜ'nün davacı yanında davaya katılma istemlerinin
kabulüne, kararın taraflara ve ilgililere
tebligine, 22/04/2015 tarihinde oybirligiyle karar verildi.
İzmir Barosu Bülteni 25
HABERLER
Karşıyaka Yamanlar Atık
Değerlendirme ve Bertaraf Tesisi
Projesinin İptali Davasında
Müdahale İstemimiz Kabul Edildi
HABERLER
İzmir Barosu ve İzmir'in Beş Üniversitesinin Hukuk Fakültesi Göç ve
İltica Konulu Uluslararası Bir Sempozyum Yapmak Üzere İşbirliği Yapacak
Başka Aylan’lar Ölmesin
İzmir, gittikçe daha yakıcı bir hale
bürünen mülteci sorununun en çok
hissedildiği kentlerden biri. Mültecilerin
umuda yolculuklarının başladığı ve
cansız bedenlerinin trajik bir şekilde
tekrar sahillerine vurduğu bir kent
İzmir. Bu duruma İzmir Barosu ve
kentin üniversitelerinin kayıtsız kalması
beklenemezdi. Sırtımızda hissettiğimiz
bu sorumluluğun bilinciyle; İzmir Barosu, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk
Fakültesi, Ekonomi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi, Gediz Üniversitesi Hukuk
Fakültesi, İzmir Üniversitesi Hukuk
Fakültesi ve Yaşar Üniversitesi Hukuk
Fakültesi birlikte çalışma kararı aldık.
İzmir’de bir ilk olan bu çalışmanın ilk
toplantısı İzmir Barosu ev sahipliğinde
4 Aralık 2015 günü düzenlendi.
İzmir Barosu’nu temsilen Başkan
Av. Aydın Özcan, Başkan Yardımcısı
Av. Mustafa Çetin, Sayman Av. Nilay
Ertem Durlu, Yönetim Kurulu üyeleri
Av. Nuriye Kadan ve Av. Cem Cemal
Coşkan’ın katıldığı toplantıya; Dokuz
Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Veli Özer Özbek, Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Huriye Kubilay, Gediz
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Oğuz Atalay’ı temsilen Doç.
Dr. Sibel Safi, İzmir Üniversitesi Hukuk
Dekanı Prof. Dr. Mehmet Merdan Hekimoğlu ve Yaşar Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Havutçu’yu temsilen Prof. Dr. Mustafa
Ruhan Erdem katıldılar.
Bir çalışma yemeği şeklinde düzenlenen toplantıda avukatlar haftası
içerisinde Göç ve İltica konulu uluslararası bir sempozyum düzenlenmesine karar verildi.
İki gün olarak düzenlenecek sempozyumda yabancı barolar ve üniversitelerden de katılımcılar olacak.
Sempozyum sonunda İzmir’in tanıtımına katkıda bulunmak üzere yabancı
konuklarımıza yönelik bir gezi programlandı. İzmir Barosu ve kentin üniversiteleri arasında başlayan bu işbirliği
gelişerek sürecektir.
Hakem Heyeti Yetkisindeki
Uyuşmazlıklarda Parasal Sınırlar Arttı
01.01.2016 tarihinden itibaren
Tüketici hakem heyetlerinin, uyuşmazlıklara bakmakla görevli olmalarına ilişkin parasal sınırlar şu şekilde
olacak:
a) İlçe tüketici hakem heyetlerine
başvuru için üst parasal sınır, 2.320
26 İzmir Barosu Bülteni
Türk Lirası,
b) Büyükşehir statüsünde olan
illerdeki il tüketici hakem heyetlerine
başvuru için parasal sınır, 2.320 Türk
Lirası ile 3.480 Türk Lirası arası,
c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerindeki il tüketici
hakem heyetlerine başvuru için üst
parasal sınır, 3.480 Türk Lirası,
ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde, il tüketici
hakem heyetlerine başvuru için parasal sınır, 2.320 Türk Lirası ile 3.480
Türk Lirası arası.
HABERLER
İzmir Barosu Bülteni 27
HABERLER
Yönetim ve İlçe Temsilcileri Bir Arada
Baro Yönetim Kurulu üyelerimiz
ve ilçe temsilcisi meslektaşlarımız
İzmir Barosu’nda buluştu. Toplantıda,
yaşanan sorunlar, çözüm önerileri
28 İzmir Barosu Bülteni
ve uygulamada birlik sağlanması
üzerine görüşüldü.
Yapılan görüşmeler sonunda adli
yardım, tüketici hakları ve hakem he-
18.12.2015
yetlerinin oluşturulması konusunda
fikir birliğine varıldı. Ayrıca ilçelerde
de meslek içi eğitim seminerlerinin
yapılmasına karar verildi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı'nca, Başkent Üniversitesi Hukuk
Fakültesi işbirliği ile İzmir Barosu ev
sahipliğinde gerçekleştirilen 6. Dönem
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitim Programı tamamlandı.
Yedi gün süren çalışmanın iletişim,
arabuluculuk, müzakere ve davranış
başlıklarından oluşan programı sonunda katılımcılara sertifikaları İzmir
Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan tarafından sunuldu.
CMK Müdafilerinin Dikkatine
SEM Yürütme
Üye Seçimi Yapıldı
03.12.2015 tarihinde Staj Eğitim Merkezi
Yürütme Kurulu üye seçimi yapılmıştır. Seçim
sonuçlarına göre en yüksek oy alanlardan
Av. Hatice Betül Harmanşah, Av. Derya Durmaz, Av. Atalay Aksay, Yönetim Kurulu kararıyla
Staj Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu üyesi
olarak atanmışlardır.
Sistemin işleyişine ilişkin duyuru
İzmir Barosu CMK Yürütme Kurulunun önerisi üzerine İzmir
Barosu Yönetim Kurulu’nun 01.12.2015 tarih ve 55/27 sayılı
kararı ile aşağıda belirtilen hususların İzmir Barosu Yönetim Kurulu’nun 03.01.2012 tarih ve 69/76 sayılı kararı ile kabul edilen
İzmir Barosu CMK Uygulama Yönergesine eklenmesine karar
verilmiştir.
1-İzmir Barosu CMK Uygulama Yönergesine geçici madde
olarak; Bu yönergenin yürürlük tarihi olarak öngörülen 06 Nisan
2016 tarihi itibariyle tüm CMK müdafilerinin puanlarının ‘’0(sıfır)’’
lanmasının eklenmesi ve bu sıfırlama işleminin 3 (üç) yılda bir
tekrarlanmasına;
2-İzmir Barosu CMK Uygulama Yönergesinin 10/g maddesinde
‘’görevlendirme listesinde yer alan avukatlardan, 6 ay içerisinde
herhangi bir soruşturma görevi almamış olanlar listeden çıkarılma
talebinde bulunmuş sayılır’’denmektedir. Yine bu yönergenin
yürürlük tarihi olarak öngörülen 06 Nisan 2016 tarihi itibariyle bu
maddedeki 6 aylık sürenin 4 ay olarak değiştirilmesine;
Ayrıca; İzmir Barosu CMK yürütme kurulunun 26.11.2015
tarihli toplantısına alınan ilke kararları gereği; a) 27.11.2015 tarihinden itibaren arandıktan sonra tekrar aranma süresini ifade
eden bekleme süresinin şu an uygulamada olan 30 dakikadan
90 dakikaya çıkarılmasına, b) 01.01.2016 tarihinden itibaren
OCAS tarafından telefonla aranan avukatın henüz görevlendirme
bilgileri verilmemişken hatalı şifre girişi,hat kesilmesi veya aranan
telefona ulaşılamaması nedenleriyle sistem tarafından verilen
ret puanlarının otomatik silinmesine ilişkin 24.08.2011 tarihli uygulama sona erdirilecek olup, ret puanlarının silinmesi taleplerinin
yazılı olarak Baromuza bildirilmesine karar verilmiştir. Bilgilerinize
sunulur.
İzmir Barosu Bülteni 29
HABERLER
Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Eğitimi Tamamlandı
HABERLER
Uyap Avukat Portal Sorunları Hakkında
Bilindiği gibi Google Chrome; 1 Eylül
2015, Opera; 7 Aralık
2015 tarihli son güncellemeleri ile, Java
yan uygulamaları/appletleri desteklenmeme
kararı almış, Java tabanlı tüm uygulamalara tarayıcıda yasak
getirmiştir. Dolayısı ile
Chrome ve Opera tarayıcısı kullanıp da,
güncelleme alan kullanıcılar, Eİmzayı çalıştıramamaktadır.
Bu sebeple, giriş işlemlerinde sorun
yaşanmaması için;
Mobil İmza ile tüm
tarayıcılardan sorunsuz
giriş yapabilirsiniz.
E-imza ile giriş yapamayan kullanıcılar,
Mozilla Firefox, Internet
Explorer (11 ve üstü),
Yandex veya Maxthon
tarayıcıları kullanabilirler.
Yukarıda belirtilen tarayıcılar ile giriş yapılamadığı takdirde, kullanıcıların bilgisayarında
kurulu olan tüm javaları
silip, Programlar sekmesinde bulunan
Java Yüklemesi (Windows 32 Bit 6
Update 37) ne tıklayıp, 32 bit olan
Java 6u37 yi yüklemeleri tavsiye olunur.
Mozilla Firefox'un son sürümü ile
giriş yapılabilir. Giriş işlemlerinde sorun
yaşamamanız için; yan uygulamaları
etkinleştirip, gelen sayfada 'Ayrıcalık tanı'
butonu tıklanarak, giriş yapılabilir.
İcra takibi açmak isteyen kullanıcılar; İnternet Explorer (11 ve üstü),
Opera veya Google Chrome ile giriş
yapmalıdır. Opera ve Google Chrome'a girişler sadece mobil imza ile
yapılabilmektedir. İnternet Explorer 'a
mobil imza veya elektronik imza ile
giriş yapılabilir. Mozilla Firefox, Yandex
ve Maxthon tarayıcıları İcra takibi açılışlarında tarayıcı kaynaklı engelleme
yaşanmaktadır.
Baro başkanı Kubilay Şehitliği’nde
Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki
şehit edilmelerinin 85. yılında Menemen'deki anıtı önünde törenle
anıldı.
Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan’ın ve birçok kurumun katıldığı
anma etkinliğinde katılımcılar Menemen Garı'ndan Kubilay Şehitliği
ile anıtının bulunduğu Yıldıztepe
mevkisi arasında "Demokrasi ve
Laiklik Yürüyüşü" gerçekleştirildi.
30 İzmir Barosu Bülteni
HABERLER
Tüketici Hukuku Ve
Uygulaması Semineri
Oturum başkanlığını İzmir Barosu
Tüketici Hukuku Komisyonu Sorumlu
Yönetim Kurulu üyesi Av. Gülay U. Serin’in yaptığı seminere; Dokuz Eylül
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Murat Aydoğdu, Dokuz
Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Ayan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nalan
Kahveci, İzmir 1. Tüketici Mahkemesi
Hakimi Ahmet Yıldırım ve İzmir Barosu
Tüketici Hakları Komisyonu üyeleri konuşmacı olarak katıldılar.
Meslektaşlarımız tarafından yoğun
bir katılımla izlenen ve iki oturum halinde
gerçekleşen seminerde, 6502 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna Genel Bakış ve Kanunun Uygulanmasında Hakem Heyetleri ve Mahkemelerde Karşılaşılan Sorunlar başlıklarının tartışıldı.
İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan yaptığı açılış konuşmasında şunları
söyledi: “Genç bir hukuk dalı olan ‘Tüketici Hukuku’, tüketici bilincinin artmasının yanı sıra medyanın da etkisi
ile giderek yaygınlaşmaktadır. Sadece
bazı Hukuk Fakültelerinde seçimlik
ders olarak yer verilen bu alana ilginin
artması avukatların da gelen talepler
doğrultusunda Tüketici Hukukuna daha
çok yönelmelerine sebep olmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin korunması
hakkında kanunun amaç başlıklı 1.
maddesinde de ifade edildiği üzere
kanunun amacı, ekonomik hayatın
güçlü aktörlerine karşı sosyal ve ekonomik yönden zayıf olan tüketicileri
korumaktadır. Bizler de kanunun amacı doğrultusunda vatandaşlarımızın
haklarını gözeterek hukukun uygulanmasını sağlamakla görevliyiz. Tüketici hukukunun yaygınlaşması ve
bu alana yönelmenin artması neticesinde, Baromuz tarafından düzenlenen Tüketici Hukuku ve Uygulamaları
Semineri ile değerli öğretim üyelerimizin katılımlarıyla, meslektaşlarımızı
bilgilendirmekten ve mesleki açıdan
yardımcı olmaktan mutluluk duymaktayız.
Bugüne kadar ilçelerde bulunan hakem heyetlerine Baro tarafından
yapılan atamalarda hep
talepler dikkate alınıyordu.
Ancak tüketici hukukunun
özel bilgi gerektirmesi,
sürekli yasal değişiklikler
olması nedeniyle bu konudaki yönergemizi değiştirerek eğitim
alma koşulunu getirdik. 2016 yılında
tüketici hakem heyetlerine baro tarafından atanacak meslektaşlar bu seminere katılarak, bilgi sahibi olarak bu
işi yapacaklar.
Bu anlamda eksik olan meslek içi
eğitim çalışmalarının da yoğun bir şekilde yapılması gerektiğini düşünüyorduk ve bunu burada bugün hep birlikte
gerçekleştiriyoruz. Unutulmamalıdır ki
baronun birinci görevi meslek içi eğitim
çalışmaları yaparak meslektaşlarımızı
mevzuat ve değişiklikler hakkında bilgilendirmektir. İzmir Barosu olarak farklı
konularda benzer çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.”
Seminerin sonunda katılımcılara
katılım belgeleri verilirken, Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan konuşmacılara
birer plaket sundu.
İzmir Barosu Bülteni 31
HABERLER
Tübakkom Manisa Barosu
Ev Sahipliğinde Toplandı
28 Kasım günü Diyarbakır Baro
başkanı Sayın Av. Tahir Elçi'nin katledildiği haberinin salona ulaşması sonucu yapılan çalışmalar derhal durduruldu ve saygı duruşu ile basın
açıklaması yapıldı. Ayrıca akşam yapılacak gala yemeğinde müzik ve eğlence bölümü iptal edildi.
Etkinliğin ikinci günü Somada şehir
madenci mezarları ziyaret edildi öğlen
yemeğinde şehit madenci yakınları ile
birlikte dayanışma yemeği yendi, öğleden
sonra Soma kaymakamlığı ve yeni açılan
gençlik merkezi ziyaret edildi.
İzmir Barosu olarak ev sahibi Manisa Barosuna göstermiş olduğu ilgi
ve mükemmel organizasyon için teşekkür ederiz.
SONUÇ BİLDİRGESİ
28.11.2015 günü yapılan TÜBAKKOM 1. Genel Üye Toplantısında aşağıdaki kararlar alınmıştır :
1-TBB. nin ve tüm baroların staj
eğitim merkezlerinde Kadın hakları ve
toplumsal cinsiyet eşitliği , 6284 Sayılı
Yasa ve Uygulama Yönetmeliği , Uluslararası Sözleşmeler (CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi ) ‘in zorunlu
ders olarak konulmasının TBB. Yönetim
Kurulu’na ve Adalet Akademisinde hakim ve savcı adaylarına da aynı şekilde
eğitim verilmesinin Adalet Bakanlığı’na
yazı yazılarak önerilmesine,
2-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan “ 6284 Sayılı yasa kapsamında aleyhine koruma ve tedbir
kararı verilenlere ” ilişkin bir kütük
oluşturulması ve bunun UYAP orta32 İzmir Barosu Bülteni
mında paylaşılmasının istenilmesine,
3-TÜBAKKOM tarafından 6284
Sayılı Yasa kapsamındaki başvuruların
gizli tutulması, kişilerin paylaşımına
ve görmesine açık olmaması,tevzi
bürolarından bilgi verilmemesi, karar
tebliğe çıkarılıncaya kadar SMS yoluyla
bilgilendirme yapılmaması için Adalet
Bakanlığı’na, Milli Eğitim Bakanlığı’na,
İçişleri Bakanlığı’na, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı’na yazı yazılmasına,
4-Adalet Bakanlığı’na yazılarak baroların adli yardım bürolarından atanan
avukatların açtıkları Adli Müzaheret
talepli davalarda harç ve mahkeme
masraflarının adli müzaheretten karşılanması konusundaki taleplerin kabulünün zorunlu hale getirilmesi için
gerekli yönetmelik değişikliklerinin yapılmasının istenilmesine,
5-Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimin her kademesinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, İnsan hakları,
Çocuk hakları, Kadın Hakları , Demokrasi ve Yurttaşlık Bilinci konularının
zorunlu ders olarak Milli Eğitim müfredatına konulması için Milli Eğitim
Bakanlığı’na yazılmasına,
6-Tüm illerdeki üniversitelerde Kadın hakları ve Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği dersi konulması için Yüksek
Öğretim Kurumu’na yazı yazılmasına,
76284 Sayılı Yasa kapsamında tedbir
kararları verilirken talep olmasa da
şiddete uğrayanın ekonomik olarak
güvence altına alınabilmesi için şiddet
mağduruna tahsis edilen konutun
elektrik, su, doğalgaz, kira, aidat vb.
giderlerinin şiddet uygulayan tarafından karşılanması konusunun tedbir
kararında yer alması hususunun Aile
Mahkemeleri , Aile mahkemesi olmayan yerlerde de Asliye Hukuk mahkemesi hakimlerine bildirilmesi konusunda HSYK’ ya tavsiyede bulunulmasına,
8-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan tüm illerde ŞÖNİM’ lerin kurulmasının istenilmesine, 96284 Sayılı
Yasanın uygulamasında görevli olan
Bakanlıklara yazı yazılarak kurumlararası koordinasyonun sağlanmasının
ve barolarla işbirliği içinde çalışılmasının istenilmesine,
10-TBB. nden Adli Yardım Kanunu
ve Yönetmeliğinin tüm barolarda uygulanması ve bu kapsamda da tüm
barolarda Kadın Danışma ve Şiddeti
Önleme Merkezlerinin kurulması için
gerekli desteklerin verilmesinin istenilmesine ve bu merkezlerin kurulmasının TÜBAKKOM tarafından izlenmesine,
11-İstanbul Sözleşmesi ve 6284
Sayılı yasada yer alan şiddet uygulayanın tedaviye yönlendirilmesi ve tedavisinin ŞÖNİM tarafından takip edilmesiyle ilgili hükmünün yerine getirilmesinin sağlanması için Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı’na ve Sağlık Bakanlığı’na yazılmasına,
12-Çocuk Gelinler Kurultayı’nın
2021 Şubat. 2016 tarihlerinde Ankara’da TBB. nde yapılmasına, İşbu kararlar Divan Kurulu tarafından düzenlenerek TÜBAKKOM üyesi baroların
bilgisine sunulmuştur.
İzmir Barosu Bülteni 33
HABERLER
İzmir Barosu Tarafından, 1 Kasım 2015 Günü Yapılan
Genel Seçimler Sonucu Seçilen Milletvekillerine Kutlama ve
Meslektaşlarımızın Taleplerini İçeren Bir Mektup Gönderildi
HABERLER
34 İzmir Barosu Bülteni
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av.
Prof. Dr. Metin Feyzioğlu Baromuzu
ziyaret etti.
Yönetim Kurulu ve Denetleme
Kurulu'yla İzmir Barosu'na sağlanacak
katkılar üzerine yapılan toplantının
05.01.2016
ardından vefat eden meslektaşımız
Av. Eyüp Karaçoban'ın cenazesine
katılındı.
Yönetim Kurulumuzca
2016 yılı Baro
Aidatları 360,00 TL
Olarak Belirlenmiştir
Av. Nevzat Erdemir Anıldı
Görevi başında vefat eden Baro Başkanımız Av. Nevzat Erdemir vefatının 7. yıldönümünde Urla'da ebedi istirahatgahında düzenlenen
törenle anıldı.
Baro aidatları Ocak ve Temmuz aylarında iki eşit taksit halinde ödenmektedir. Meslektaşlarımız aidatlarını Baro
odalarına, aşağıda belirtilen hesap numaralarımıza ödeyebilecekleri gibi, Baronet üzerinden Bonus özellikli kredi
kartlarına vade farkı olmadan altı taksit
halinde, farklı kredi kartlarında ise yine
Baronet üzerinden Turkpara linkinden
çeşitli taksit seçenekleriyle ödeyebilirler.
Baro aidatları yukarıda belirlenen dönemlerde ödenmediği takdirde Avukatlık Kanunu’nun 72. maddesine göre
levhadan silme işlemi uygulaması zorunluluğu bulunduğundan zamanında
ödemeye dikkat edilmesi önemle duyurulur.
İZMİR BAROSU AİDAT HESAPLARI
İŞ BANKASI KONAK ŞUBESİ
TR08 0006 4000 0013 4080 0015 45
GARANTİ BANKASI
MANAVKUYU ŞUBESİ
TR92 0006 2001 2750 0006 2989 51
DENİZBANK İZMİR ŞUBESİ
TR73 0013 4000 0043 5753 6000 04
İzmir Barosu Bülteni 35
HABERLER
Feyzioğlu’ndan Baromuza Ziyaret
HABERLER
İzmir Barosu Kitap Kampanyası
İzmir Barosu
Genç Avukatlar
Meclisi tarafından çeşitli ilköğretim okulları için
kitap ve kırtasiye
kampanyası
başlatılmıştır.
Aynı zamanda
Ödemiş T Tipi
Cezaevinden gelen talep
değerlendirilmiş ve bu cezaevinin kütüphanesi için
de kampanya başlatılmıştır. Meslektaşlarımız ba-
ğışlamak istedikleri kitap
ve kırtasiye malzemelerini
Adliyelerde baro birimlerinde bulunan kutulara bırakabilirler.
Meslektaşlarımız Kan Bağışında Bulundu
İzmir Barosu olarak meslektaşlarımızdan gelen talep doğrultusunda
Kızılay’la görüşerek kan bağışı için
çalışma yapılmasını istenmişti.
14 Ocak 2016 günü İzmir Adliyesi
zemin katta bulunan Baro Kafeteryasında Kızılay görevlileri sabah saatlerinde kan alımına başladı. Mes-
lektaşlarımız kan bağışına yoğun ilgi
gösterdiler. Kan verenlerin arasında
Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan,
Başkan Yardımcımız Av. Mustafa Çetin, Genel Sekreterimiz Av. Şakir Uzun
ile yönetim kurulu üyeleri de vardı.
Özcan, kan alımının akşama kadar süreceğini belirtip, “Kan herkese
lazım. Meslektaşlarımız ve bizler
kan verip, bir bağışla, üç canın kurtarılmasına öncülük ediyoruz. Kızılay'da kan stokları çok az. Sağlıklı
olan herkes kan vermeli. Verdiğimiz
kan birçok cana can katıyor. Kan
verme işini periyodik olarak yapacağız “dedi.
Stajyer Avukat Temsilciliği Seçimleri Yapıldı
İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Av. Mustafa Çetin'in
açılış konuşmasıyla başlayan
seçimde aday stajyer avukatlar
önce kendilerini ve projelerini
tanıttılar. Stajyer avukatların yoğun ilgi gösterdiği seçimde
oy dağılımına göre adaylar
aşağıdaki şekilde sıralandı.
Stj. Av. Gamze Kurt
36 İzmir Barosu Bülteni
Stj. Av. Aktan Özkan
Stj.Av. Uğur Can Özok
Stj.Av. Oğulcan Salman
Stj.Av. Gürkan Rona
Seçim sonunda Türkiye
Barolar Birliği Başkanı Av. Prof.
Dr. Metin Feyzioğlu ve Baro
Başkanımız Av. Aydın Özcan
kazanan adayları kutladılar.
HABERLER
İlk toplantı 8 Şubat 2016 günü saat:18.00'de merkez binada yapılacaktır.
Baromuzu Ziyaret Ettiler
YARSAV Başkan Yardımcısı Sayın Murat Aydın ile İzmir Noter Odası Bşk. Tuncay Şenerol ve yönetim kurulu üyeleri
baromuzu ziyaret etti...
2016 yılı Baro Pulları 6,80TL bedel üzerinden Baro odalarımızda satışa sunulmuştur.
İzmir Barosu Bülteni 37
HABERLER
Çocuktan Gelin Olmaz
Türkiye Barolar
Birliği Kadın Hukuku Komisyonu
tarafından düzenlenen (TÜBAKKOM) "Çocuktan
Gelin Olmaz" başlıklı Kurultay, 31
Ocak 2016 tarihinde TBB Av. Özdemir Özok Kongre
ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Türkiye Barolar
Birliği Kadın Hukuku Komisyonu
tarafından düzenlenen (TÜBAKKOM) "Çocuktan Gelin Olmaz" başlıklı
Kurultay, 31 Ocak 2016 tarihinde TBB
Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür
Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Kadın çalışmaları konusunda uzman avukat, akademisyen ve hukukçuları bir araya getiren kurultayın açılış
konuşmaları TBB Başkanı Av. Prof.
Dr. Metin Feyzioğlu, TBB Yönetim Ku38 İzmir Barosu Bülteni
rulu Üyesi ve TÜBAKKOM Eşgüdüm
Sorumlusu Av. Yurdagül Gündoğan
ve Osmaniye Barosu TÜBAKKOM
Dönem Sözcülüğü adına Av. D. Ebru
Coşkuner Kulak tarafından gerçekleştirildi.
İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi’ni temsilen Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. Nuriye Kadan, Merkez
üyeleri Av. Tuğçe Denizer, Av. Seda
Gürer ve Av. Gülce Mutoğlu Kılavuz
katıldılar.
Açılış konuşmalarının ardından birbirinden önemli tespit ve çözüm önerileri içeren sunumlarla devam eden
kurultay, ressam Erdal Kocabey'in
"Eşrefi Mahlukatın Çocukla Evliliği
Üzerine Sanatçı Tanıklığı" konulu sergisinin tanıtım kokteyli ile sona erdi.
TÜBAKKOM, Türkiye Barolar Birliği
Kadın Hukuku Komisyonu tarafından
30 Ocak 2016 tarihinde Ankara’da
düzenlenen Kurultay’da, ülkemizde
önemli bir toplumsal sorun ve çocuk
hakları ihlali olan erken yaşta evlilikler
ele alındı.
TÜBAKKOM “Çocuktan Gelin Olmaz Kurultayı”nda, çocuk yaşta evliliklerin büyük oranda kız çocuklarını
olumsuz etkilediğine, sadece resmi
kayıtlara yansıyan sayılarının bile büyük
toplumsal sorunlara yol açtığına dikkat
çekildi ve Türkiye genelinde kadın avukatlar tarafından bu önemli sorunun
çözümüne hukuki açıdan destek verileceği belirtildi. Erken yaşta evliliklerin
önlenmesi için yasal haklar konusunda
halka yönelik yaygın bilgilendirme toplantılarının yapılmasına ihtiyaç olduğuna
ve Medeni Kanunun evlilik yaşı hükmü
uygulamasının çok sıkı şekilde takip
edilmesi gerektiğine değinildi.
Kurultay sonunda, bu sorunun çözümü için hukuki açıdan yapılacak
çalışmaları içeren TÜBAKKOM SONUÇ BİLDİRGESİ hazırlandı.
1-Çocuk yaşta evlilikler (18 yaş
altı ) Uluslararası Sözleşmeler ve Çocuk Koruma Kanununa göre insan
hakkı ihlali olup çocuğa karşı şiddet
suçudur.
2-Tarafı olduğumuz Çocuk Hakları
sözleşmesi ile Türk Medeni kanunu ,
çocuk koruma kanunu, Türk Ceza
Kanunun da yer alan çocuk tanımı
ve çocuk sayılma yaşları birbirinden
farklı olup uygulama da hak ihlallerine
sebep olmaktadır. Bu sebeplerle yasal
düzenleme yapılarak Evrensel Çocuk
Hakları Bildirgesi doğrultusunda ortak
bir çocuk tanımı ve çocukluk yaşı belirlenmelidir.
3-4+4+4 kesintili eğitim sisteminin
erken yaşta evliliklerin en büyük etken
sebeplerinden birisi olduğu bilimsel
çalışmalar neticesinde kanıtlanmış
olup, eğitim sistemi 12 yıllık zorunlu,
kesintisiz ve örgün eğitim sistemi olarak belirlenmelidir.
4-Okul öncesi eğitimden başlayarak, eğitimin her kademesinde Toplumsal Cinsiyet eşitliği, insan hakları,
çocuk hakları konularını içeren bir
derse müfredatta yer verilmelidir
5-Küçük yaşta evliliklerin önlenmesi
kapsamında yer alan evliliğe izin konularında Aile Mahkemesi Hakimleri,
Çocuk Mahkemesi Hakimleri ve Savcılar ile ortak çalışmalar yapılmalıdır.
Ayrıca küçük yaşta evliliklerde evliliğe
izin dosyalarında uzmanlardan rapor
alınarak ve yargılamalar duruşmalı
yapılmak sureti ile karar verilmelidir.
6-Çocukların cinsel sağlık ve üreme
sağlığı konularında yaş gruplarına ve
zihinsel yeterliliklerine göre bilgilendirilmeleri ve bu kapsamda sağlık
hizmetlerine kolay ulaşımlarının sağlanmalıdır.
7-Anayasa mahkemesinin TCK
md.230 un iptal kararının sakıncalarını
kaldırmak için Uluslararası Sözleşmeler
ve Çocuk Koruma Kanunu da özellikle
dikkate alınmak sureti ile yasal bir
düzenleme yapılmalıdır.
8-Anayasa Mahkemesince iptal
edilen TCK md.103/2 kapsamında
yapılacak olan yasal düzenlemelerde;
Etkili, caydırıcı, kaçınılmaz yaptırım
için çocuğu tehdit eden bütün eylemleri içeren suç tanımı yapılmalıdır.
Bu kapsamda;
-mağdur ile fail arasındaki yaş
aralığı,
-önleyici tedbirler
-mağdura sağlanan destekler
-istismar şüphesi halinde kullanılabilecek müdahale biçimleri,
-mağdurun yargı sürecine dahil olmasıyla maruz kaldığı ikincil mağduriyetlerin
önlenmesi prensiplerine uygun olarak
düzenlemeler yapılmalıdır.
Ayrıca bu kapsamda TCK nuna
küçük yaşta evliliğin suç olduğuna
dair ayrı yasal bir düzenleme yapılmalıdır. Bu suç tanımında da suçu
azmettirenler, iştirakçilere de ceza
tayini yoluna gidilmelidir.
9-Sığınmacı ve savaş mağduru
kadın ve çocuklara karşı cinsel şiddetin
ve erken yaşta evliliklerin önlenmesi
için kamu düzenine uygun olarak
yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
TÜBAKKOM 13. Dönem
Sözcülüğü Osmaniye Barosu
Aydın ve Gümüşhane Barosundan Ziyaret
Aydın Baro Başkanı Av. Gökhan
Bozkurt, Gümüşhane Baro Başkanı Av.
İsmail Taştan ve Erzurum Baro Başkanı Av. Talat Göğebakan İzmir Barosu’nu ziyaret ettiler.
Ziyaret sırasında
meslek ve meslektaşlarımızın sorunları görüşüldü.
İzmir Barosu Bülteni 39
HABERLER
“ÇOCUKTAN GELİN OLMAZ” KURULTAYI
TÜBAKKOM SONUÇ BİLDİRGESİ
HABERLER
Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince
Görevlendirilen Müdafi Ve Vekillere
Yapılacak Ödemelere İlişkin 2016 Yılı Tarifesi
Adalet Bakanlığından:
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı,
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma
ve kovuşturma makamlarının talebi üzerine
görevlendirilen müdafi veya vekillere ödenecek meblağları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Ceza
Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi veya vekillerin yapacakları hukuki yardımlar için uygulanır.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Tarife, 23/3/2005
tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunun 13 üncü maddesi
gereğince hazırlanmıştır.
Tarife
MADDE 4 – (1) Ceza Muhakemesi
Kanunu gereğince yapılan hukuki yardımlara yönelik işlemlerde;
a) Soruşturma evresinde takip edilen
işler için 214 TL,
b) Sulh ceza hâkimliklerinde takip
edilen işler için 331 TL,
c) Asliye ceza mahkemelerinde
takip edilen davalar için 364 TL,
ç) Ağır ceza mahkemelerinde takip
edilen davalar için 656 TL,
d) Çocuk mahkemeleri;
1) Çocuk mahkemelerinde takip
edilen davalar için 364 TL,
2) Çocuk ağır ceza mahkemelerinde
takip edilen davalar için 656 TL,
e) Askeri mahkemelerde takip edilen
davalar için 364 TL,
f) İcra Ceza ve Fikrî ve Sınaî Haklar
ceza mahkemesi gibi mahkemeler ile
İnfaz Hâkimliklerinde takip edilen davalar
için 364 TL,
g) Kanun yolları mahkemeleri;
1) Bölge adliye mahkemelerinde
görülen duruşmalı davalar için 656 TL,
2) Yargıtay da görülen duruşmalı
davalar için 736 TL, ödenir.
Yürürlük
MADDE 5 – (1) Bu Tarife 1/1/ 2016
tarihinde yürürlüğe girer.
CMK Gece Görevi Alan Meslektaşlarımız
İçin İzmir Barosu Servis Aracı
Uygulamasına Başlamıştır
“Baro avukat içindir” sloganıyla hareket eden İzmir Barosu
CMK müdafii meslektaşlarımızın gece görevlerinde yaşadıkları
mağduriyeti gidermek amacıyla araçla göreve gidip gelmeleri
uygulaması başlamıştır.
“Baro avukat içindir” sloganıyla hareket eden İzmir Barosu
CMK müdafii meslektaşlarımızın gece görevlerinde yaşadıkları
mağduriyeti gidermek amacıyla araçla göreve gidip gelmeleri
uygulaması başlamıştır.
Göreve gelirken bu konuda taahhütte bulunduklarını ve
bir süredir yürüttükleri çalışma sonunda bu projelerini hayata
geçirdiklerini belirten İzmir Barosu Genel Sekreteri ve CMK
Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. A. Şakir Uzun, “bundan
sonra CMK görevi alan meslektaşlarımız akşam 22.00’den
sabah 08.00’e kadar talep ettikleri takdirde görev yerlerine
araçla götürülüp getirileceklerdir.“ dedi.
CMK MÜDAFİLERİNİN DİKKATİNE
İzmir Barosu Yönetim Kurulu’nun 08.12.2015 tarih ve 56/14
sayılı kararı uyarınca 03.02.2016 tarihinden itibaren geceleyin
saat 22.00 ile sabah 08.00 saatleri arasındaki CMK görevlerine
baroca temin edilen araçlarla gidilmesi uygulamasına geçilecektir. Belirtilen saatler arasındaki görevlere gidecek meslektaşlarımız 0 530 290 74 10 numaralı telefonu arayarak araç
tahsisini gerçekleştirebilirler. Bilgilerinize sunulur.
40 İzmir Barosu Bülteni
08.02.2016
Ankara Barosu Başkanı Av. Hakan Canduran ve Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Erdem Ekmekçi
Baromuzu ziyaret ettiler.
Uzlaşmanın Güncel Sorunları
ve Geleceği Semineri
Açılış konuşmasını İzmir
Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan’ın yaptığı seminerin oturum başkanlığını Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem yaptı. Seminere konuşmacı olarak Uzlaştırmacılar Ferda Eser ve
Pakize Pelin Özşahinli ile İzmir
Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaşma Bürosu Savcıları Nazan
Pekcan ve Süleyman Sinan
Erdem katıldı.
İzmir Barosu Bülteni 41
HABERLER
Ankara Barosu’ndan Ziyaret
HABERLER
Terörü Lanetliyoruz
İzmir Barosu’nun çağrısıyla
18.02.2016 günü İzmir Adliyesi Baro
vestiyeri önünde bir araya gelen meslektaşlarımız 17.02.2016 günü Ankara’da meydana gelen hain terör saldırısını oturma eylemiyle protesto ettiler.
Oturma eylemi öncesi Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan birlik ve beraberlik çağrısı yaparak İzmir Barosu
olarak terörü kınadıklarını ifade etti.
Savcıları göreve çağıran Özcan, herkesin birlik, beraberlik ve dayanışma
içinde olması gerektiğini söyledi.
Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan
konuşmasında şunları söyledi: "Dün
Ankara'da gerçekleştirilen terör eylemi
nedeniyle ilk belirlemelere göre 28
vatandaşımız maalesef Hakk’ın rah-
42 İzmir Barosu Bülteni
metine kavuşmuştur. 61 vatandaşımızın da yaralı olduğu belirtilmektedir.
Ama maalesef sayıların artacağı korkumuz vardır, gelen haberler de bu
yöndedir.
Son dönemde ülkemizde terör eylemleri nedeniyle çok sayıda vatandaşımızı, sivil yurttaşımızı, askerimizi,
polisimizi yitirmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Son gelen haberlerde de yine Diyarbakır'da altı şehidimiz olduğu bildirilmektedir.
Halkımız bu haberlerle bunalmış
vaziyette. Bu terör eylemlerinin sona
erdirilmesini istiyoruz. Birlik beraberlik
içerisinde tüm halkımızın teröre karşı
dayanışmaya davet ediyoruz. İzmir
Barosu üyesi avukatlar olarak hangi
görüşten olursak olalım terörü hep
birlikte lanetliyoruz, kınıyoruz. Ülkemizin
huzur ve refah içinde olmasını istiyoruz.
Terör eylemlerini gerçekleştirenler
kimlerse, terör eylemlerini destekleyenler kimlerse bulunup derhal yargı
önüne çıkarılmalı ve en ağır bir şekilde
cezalandırılmalıdır. Eğer bunun arkasında emperyal güçler varsa, sorumluları, yetkilileri bunları açıklamaya davet ediyoruz. Türk halkının her şeyi
bilmek ve öğrenmek hakkıdır. Hiçbir
şey gizli kalmamalıdır. Halkımız bilgi
edinme hakkını sonuna kadar kullanabilmeli ve olan biteni net şekilde
öğrenebilmelidir.
Sivil toplum örgütleri olarak gereken duyarlılığı göstererek dayanışma
içerisinde olarak sokaklara çıkmalıyız,
dayanışma içinde terörü sonlandırmalıyız. Yetkileri göreve davet ediyoruz.
Sorumlular bulunmalıdır ve cezalandırılmalıdır. Hakimlerimizi, savcılarımızı
göreve davet ediyoruz, silahlı kuvvetlerimizi, polisimizi görevlerini layıkıyla
yerine getirmelerini istiyoruz.
Halkımız artık bu terör eylemlerini
duymak istemiyor. Tüm sivil toplum
örgütleri ile teröre karşı birlik ve dayanışma içinde olmaya hazırız. Çok
üzüntülüyüz. Terör eylemlerinde değerlerimizi yitiriyoruz. Yaşam hakkı
kutsaldır, bunu sağlayamıyorsak, diğer
özgürlüklerin de anlamı yok. Dayanışma içinde, hep birlikte karşı durarak
terörü bitirebiliriz."
Terörü lanetliyoruz pankartı arkasında toplanan meslektaşlarımız saldırıda yaşamını yitirenler anısına önce
saygı duruşunda bulundular sonrasında ise oturma elemi gerçekleştir-
Burada bir konuşma yapan Baro
Başkanımız Av. Aydın Özcan şunları
söyledi: “Ne yazık ki yine alçakça bir
terör saldırısı sonucunda canımız bir
kez daha yanmış, yüreğimiz kanamıştır. Ankara'nın kalbinde Türk Silahlı
Kuvvetleri servis araçlarına karşı düzenlenen hain bombalı saldırıda çok
sayıda asker ve sivil yurttaşımız şehit
olmuş ve yaralanmıştır. Bu hain ve
alçakça saldırıyı kınıyor, ölenlere Allahtan rahmet, yaralılara şifa diliyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve milletimizin başı sağ olsun. Yine bir ilçemizde; Kemalpaşa’da, terör örgütü
mensuplarınca karakol saldırısı gerçekleştirilerek, halkımız ve Mehmetçiğimiz hedef alınmıştır.
Bilinmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya, Türk Milleti'nin birliğini
bozmaya hiçbir şer odağının gücü
yetmeyecektir. Önümüzdeki süreçte
benzeri provokasyonlara karşı milletçe
soğukkanlılığımızı yitirmeden toplumsal
ve bireysel sorumluluk duygusuyla
davranmak zorundayız. Etnik, dinsel,
mezhepsel kutuplaşmayı tetikleyen
alt kimlik siyasetinin acilen terk edilerek
ulus olma bilinci ve ortak aidiyet duygusu ışığında müşterek bir gelecek
inşa etmenin sorumluluğunu hissetmeliyiz. Ülkemizi kin ve nefret söylemleri ile kaosa sürükleyenler karşısında kurtuluş mücadelesinden aldığımız milli birlik ve beraberlik ruhuyla
teröre karşı koymalıyız. Çünkü terör
bir yenilgidir; insanlığın, aklın, vicdanın
yenilgisidir.
Bilinmelidir ki;
Ancak; Anadolu’da Mustafa
Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen halk
direnişinin dayanışma ruhuyla, milli birlik ve
beraberlik içinde
geleceğimize sahip çıkarsak, kanla beslenen bu
emperyal savaş politikalarını durdurabiliriz.
Çözüm, yetmiş yedi milyonun, millet olma bilincini ve ruhunu tekrar tazeleyerek, insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve adalet paydasında kucaklaşmasıdır. Bugün, başta siyaset kurumu olmak üzere demokrasinin tüm taşıyıcı unsurlarına
ve tek tek bütün vatandaşlarımıza düşen ödev, bu kucaklaşmanın sağlanması için bütün
gücüyle mücadele etmektir.
İzmir Barosu olarak; terör
başta olmak üzere her türlü
şiddetin karşısında durduğumuzu, insanların hayatları üzerinden gelecek ve iktidar planları yapan tüm kesimlere bu
kirli oyuna bir an önce son
vermelerini, demokratik hukuk
devletinin, temel hak ve öz-
gürlüklerin, insanca
yaşamın vazgeçilmezliğini sonuna
kadar savunacağımızı, milli birlik
mücadelesinde
halkımızın yanında yer alacağımızı
kamuoyu ile paylaşırız.
Hepinizi, Türk Milleti
olarak, 77 milyon olarak,
birlik beraberlik içerisinde Atatürk
ilke ve devrimleri içerisinde ülkemizin
üniter yapısına sahip çıkmaya, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına,
basın özgürlüğüne sahip çıkmaya
davet ediyorum,”
Sağlık alanında çalışan kurumlar
adına konuşan İzmir Tabip Odası
Başkanı Dr. Suat Kaptaner ise; “bizler
beyaz önlüklerimizle, cübbelerimizle;
vatanımıza, ulusumuza ve cumhuriyetimize yönelik her türlü terörü protesto ediyoruz ve şehitlerimize saygı
için yürüyoruz” diyerek başladığı konuşmasında, Suriye’de rejim değişikliği
için her şey yapılırken, açılım politikaları
izlenirken, göz yumulan her türlü hazırlığın, şimdi canlarımızın kaybı, yurttaşlarımızın çektiği acılarla fatura olarak
ülkemizin önüne konulduğunu söyledi.
Kaptaner bu faturayı ödemesi gerekenin halk değil, bu politikaları uygulayanlar olduğunu dile getirdi.
İzmir Barosu Bülteni 43
HABERLER
İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, İzmir Diş Hekimleri
Odası, İzmir Eczacılar Odası ve İzmir Veteriner
Hekimler Odası’nın Katılımıyla “Terörü Lanetleme ve
Şehitlere Saygı Yürüyüşü” Düzenlendi
HABERLER
Mülteci Haklarının, Göç ve İltica Kapsamında
Uygulanması Hakkında Seminer
İzmir Barosu Adli Yardım Merkezi,
Kadın Hakları Merkezi, Çocuk Hakları
Merkezi ile Göç ve İltica Komisyonu
yürütme kurulu ve komisyon üyelerinin
katılımıyla “Göç ve İltica Kapsamında
Mülteci Hakları Hukuku ve Uygulamaları” konulu eğitim ve paylaşım
semineri 20 Şubat 2016 günü İzmir
Barosu’nda düzenlendi.
İzmir Barosu'nun Göç ve İltica Komisyonu, Adli Yardım Merkezi, Kadın
Hakları Merkezi ve Çocuk Hakları
Merkezinin ortak paydasını oluşturan
Mülteciler başlığı altındaki özellikle
kadın ve çocukların hukuksal statüleri,
hakları ile adli ve idari uygulamalar
hakkında paylaşımda bulunulması
çalışmaların aktarılmasının amaçlandığı toplantının açılış konuşmasını
Adli Yardım Merkezi ile Göç ve İltica
Komisyonumuzun sorumlu yönetim
kurulu üyeliklerini yapan Av. Cem Ce-
44 İzmir Barosu Bülteni
mal Coşkan yaptı. Av. Cem Cemal
Coşkan, bu çalışmayla mülteciler yönünden yapılan hukuki yardımların,
haklarının, statülerinin ve uygulamaların
diğer komisyon çalışmalarıyla des-
teklenerek katılımcılarla paylaşmayı
amaçladıklarını, komisyonlar arası
paylaşım ve eğitim çalışmalarının devam edeceğini dile getirdi.
Toplantıda gerçekleştirilen sunumları Göç ve İltica Komisyonu üyelerimizden Av. Taner Kılıç, Av. Eda Bekçi,
Av. Emine Sarı, Av. Ayşegül Yılmaz
Karaağaç, Adli Yardım Merkezi adına
Av. Şenol Karaaslan, Çocuk Hakları
Merkezi’nden Av. Ayşe Melek Özener
ve Av. Nilay Sakaoğlu, Kadın Hakları
Merkezi’nden Av. Aytül Arıkan yaptılar.
Seminer sonunda İzmir Barosu Kadın
Hakları Merkezi ve İzmir Barosu Çocuk
Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nuriye Kadan ile Adli
Yardım Merkezi ve Göç ve İltica Komisyonu sorumlu yönetim kurulu üyesi
Av. Cem Cemal Coşkan katılımcılara
sertifikalarını sundular.
İzmir Barosu Bülteni 45
MAHKEME KARARLARI
Adalet Komisyonu ve İzmir
Cumhuriyet Başsavcılığı kararları
DUYURU
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından:
BİR AVUKAT YANINDA, ÇALIŞAN AVUKATLARIN
ÇALIŞMA ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelik, bir
avukat yanında, avukatlık ortaklığı veya
avukatlık bürosunda, 19/3/1969 tarihli
ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 12
nci maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendi gereğince, 22/5/2003 tarihli ve
4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre
çalışacak avukatların ve işveren avukatların uymaları gereken kuralları belirlemek amacıyla düzenlenmiştir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik,
mesleki faaliyetini 1136 sayılı Kanun,
4857 sayılı Kanun, Avukatlık Meslek
İlke ve Kuralları, Türkiye Barolar Birliği
mevzuatı ile uluslararası mesleki düzenlemelere uygun olarak yürütmekte
olan işveren avukat ile işgören avukatın
birlikte çalışmasının içerik ve koşullarını,
bu koşulların Barolar tarafından sağlanması, işleyişi ve denetimi esaslarını
kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik,
1136 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendine dayanılarak
hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte
geçen;
a) Baro: İşveren avukat ile işgören
avukatın birlikte çalışmakta olduğu işyerinin bulunduğu ve taraflar arasında
imzalanacak yazılı sözleşmenin denetimini yapacak baroyu,
b) İş: İşveren avukatın, işgören avukat tarafından yerine getirilmesini istediği
görevleri, taraflar arasındaki sözleşme
koşulları ile ilgili mevzuat ve 1136 sayılı
Kanunda belirlenmiş ilkeler çerçevesinde
yerine getirilmesini,
c) İşyeri: İşgören avukatın çalıştığı,
işveren avukata ait, Baroda kayıtlı büro
ve eklentilerini,
ç) İşgören avukat: Bağımsız avukat
niteliğini taşımakla birlikte, 1136 sayılı
46 İzmir Barosu Bülteni
Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi çerçevesinde, işveren
avukatla akdettiği yazılı sözleşme ile
üstlendiği işi yerine getiren avukatı,
d) İşveren avukat: Taraflar arasında
imzalanacak yazılı sözleşme ile verilmesi
kararlaştırılan sürekli hizmetten yararlanan ve hizmet karşılığında ücret ödeme
yükümlülüğü başta olmak üzere ilgili
mevzuattaki diğer yükümlülükleri üstlenmiş avukat ve/veya avukatlık ortaklığını, avukatlık yazıhanesini (avukatlık
bürosunu),
e) Taraflar: İşveren avukat ve işgören
avukatı,
f) Tip sözleşme: Çalışma süresine
ve şekline göre bu Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmış, Yönetmeliğin
eki niteliğindeki ve taraflarca birisi tercih
edilerek imzalanacak sözleşmeyi, ifade
eder.
İKİNCİ BÖLÜM
İşveren Avukatın ve İşgören Avukatın
Hak ve Yükümlülükleri, Aralarında Yapacakları Tip Sözleşme, İşgören Avukatın Çalışma Esasları ve Ücret İşveren
avukat ve işgören avukat arasında yapılacak sözleşmenin süresi ve çalışma
şekli
MADDE 5 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında işgören avukat aşağıdaki biçimlerde çalışabilir ve seçilen çalışma
türüne ilişkin koşul ve ayrıntılar tip sözleşmelerde açıkça gösterilir.
(2) Avukatlar arası belirli süreli çalışma, belirli süreli ve tam zamanlı çalışma ve belirli süreli ve kısmi zamanlı
çalışma şeklinde olabilir.
(3) Avukatlar arası belirsiz süreli çalışma, belirsiz süreli ve tam zamanlı
çalışma ve belirsiz süreli ve kısmi zamanlı
çalışma şeklinde olabilir.
Ücret hakkının düzenlenmesi
MADDE 6 – (1) İşveren avukat, işgören avukata ücretini, tarafların bağlı
olduğu baro tarafından, her yıl için belirlenecek asgari ücret tutarının altında
olmayacak şekilde, ücreti takip eden
ayın ilk iş günü öder. Ücrete ait SGK
primi, gelir, damga, muhtasar ve benzeri
vergiler ile diğer yasal kesintiler ve Baro
aidatı işveren avukat tarafından ayrıca
ilgili yerlere ödenir.
(2) İşveren avukat, işe başlama tarihinden en geç bir yıl sonra ve izleyen
her yıl, işgören avukatın ücretinde TÜİK
tarafından açıklanan 12 aylık TEFE/ÜFE
ortalaması oranından az olmamak üzere,
tarafların anlaşacağı belli bir oranda
artış yapmakla yükümlüdür.
(3) İşveren avukat, işgören avukatın
sigorta primlerini, sözleşmede kararlaştırılan gerçek ücret miktarı üzerinden
ilgili yerlere yatırmakla yükümlüdür.
(4) İşveren avukat, işgören avukata
yol ve yemek için ayrıca ödeme yapar.
Günlük yemek ücreti miktarı, 31/12/1960
tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(8) numaralı bendi ile o yıl için belirlenen miktardan az olamaz.
(5) Zorunlu müdafilik (CMK), adli
yardım ve uzlaştırma görevi nedeniyle
veya bilirkişilik yaparak kazanılan ücretler
işgören avukata aittir. Bu gibi işlerin
vergi yükümlülükleri, ödeme sorumluluğu işgören avukata ait olmak üzere,
işveren avukat tarafından yerine getirilir.
Ancak, bu gibi işlerin yapılması, işveren
avukatın işlerinin aksatılmaması ve gerektiği gibi yapılması koşuluyla üstlenilebilir.
(6) Her nevi ücret ödemesi işgören
avukatın banka hesabına yapılır.
İzin hakkının düzenlenmesi
MADDE 7 – (1) İşgören avukat, çalışma dönemi süresince, her takvim yılı
için, yılsonundan itibaren asgari 21 takvim günü ücretli izin kullanır. Bu süre
4857 sayılı Kanunda belirlenen sürelerden az olamaz. Bu iznin en az 11
günü adli tatil içerisinde kullandırılır.
(2) İşveren avukat, işgören avukatın
talebi halinde, kendisine, topluca veya
farklı günlerde kullanılabilecek şekilde
bir yıl içinde en az 10 takvim günü ücretsiz izin vermeyi kabul eder.
(3) İşveren avukat, işgören avukatı
onun talebi dışında ücretsiz izne çıkaramaz.
zorunluluğunun gerektirdiği süreyi, herhalde bir çalışma gününü aşamaz. Bu
tür çalışmalarda gönüllülük esastır. Bu
tür çalışmaların karşılığı günlük ücretin
iki katı olarak işgören avukata ödenir.
(5) Fazla çalışma, bir yıl içinde 270
saati aşmamak koşuluyla yapılabilir.
(6) İşveren avukat, çalışma süresinin
haftalık 45 saati aşması durumunda,
işgören avukatın her bir saat fazla çalışması için, günlük ücretin saat başına
düşen miktarının %50 oranında arttırılmış
halini işgören avukata öder.
(7) İşyerine giriş ve çıkışlarda, ilke
olarak denetim uygulanmaz. İşyerine
giriş ve çıkışlarda denetim uygulanıyor
ise, girişte uygulanan denetim usulü,
işten çıkışta da aynen uygulanır. Aksi
takdirde, çalışma saatlerinin belirlenmesinde, işgören avukatın beyanı esas
alınır. Avukatlık onuruna aykırı olacak
şekilde denetim uygulanamaz. Ücretli
izin şeklinde de olsa, avukatın iş yerine
girişini yasaklayan uygulama yapılamaz.
İşveren avukatın hak ve
yükümlülükleri
MADDE 9 – (1) İşveren avukat, işgören avukata imzalanacak sözleşme
kapsamındaki görevini yürütebilmesi
için gerekli iş ortamını hazırlar, talep
ettiği işleri yapabilmesi için her türlü
bilgi ve belgeyi, araçgereci, çalışma ve
iletişim ortamını süresi içinde sağlar.
(2) İşveren avukat ve işgören avukat,
sözleşme konusu işlerin yapılmasını
1136 sayılı Kanunda belirtilen amaçlar
doğrultusunda yürütürler ve avukatlığın
bağımsızlığını koruyacak şekilde davranırlar.
(3) İşveren avukat, işyerinde başka
avukatların da olması halinde, avukatlar
arasında bir hiyerarşinin olmamasını
sağlar. Ancak, işgören avukat diğer
meslektaşlarına, özellikle kendisinden
kıdemli avukatlara saygı göstermek ve
işyeri kurallarına uymak zorundadır.
(4) İşveren avukat, kendi işlerinin
aksamaması ve gerektiği gibi yapılması
koşuluyla, işgören avukatın kendi adına
dava üstlenmesini kabul edebilir. Bu
durumda tahsil edilecek ücretin nasıl
paylaştırılacağı ve iş ilişkilerinin nasıl
yürütüleceği taraflarca imzalanacak iş
sözleşmesinde kararlaştırılır.
(5) İşveren avukat, kıdemi bir yılın
altında olan işgören avukatın iş sözleşmesini haklı nedenler dışında feshettiği
takdirde, işgören avukatın son ay aldığı
ücret kadar bir miktarı tazminat olarak
öder.
(6) İşveren avukat, işgören avukatın
faaliyetlerini de kapsayacak şekilde,
gerekli nitelikte avukatlık mesleki sorumluluk sigortası yaptırır.
(7) İşveren avukat, işyerindeki işleri
aksatmayacak şekilde, işgören avukata
mesleki gelişimi için gerekli olan seminer
ve eğitimlere, makul süreyi aşmayacak
şekilde katılma izni verir. İşgören avukatın
mesleki eğitim ve seminerler için ayırdığı
süreler, çalışma süresinden sayılır.
(8) İşveren avukat, yapılan iş ile ilgili
her türlü masrafı (yol, yemek, konaklama
ve işlem masraflarının tamamını) karşılamakla yükümlüdür. Yapılacak masraflar
için uygun miktarda avans peşin ödenir.
İşgören avukat, masraf avansını peşin olarak almadığı bir işi yapmak zorunda değildir.
(9) İşveren avukat, işgören avukata,
iş kapsamında kullanılmak üzere bir
GSM hattı tahsis etmek ve bu cep telefonunun faturalarını ödemekle ya da
işgören avukatın işle ilgili iletişim giderlerini (internet dâhil) karşılamakla yükümlüdür. İşgören avukat, kendisine
tahsis edilen GSM hattını, sadece işveren avukatla ve iş ile ilişkili olarak
kullanmakla yükümlüdür.
(10) Taraflar arasında imzalanacak
sözleşmeden doğan damga vergisi işveren avukat tarafından ödenir.
İşgören avukatın hak ve
yükümlülükleri
MADDE 10 – (1) İşgören avukat,
mesleki faaliyetlerini işveren avukat tarafından verilen iş temelinde gerçekleştirir.
İşveren avukat, işgören avukattan görevini bir başka avukata devretmesini
isteyebilir.
İşveren avukat, işgören avukata
tevdi ettiği işler hakkında her zaman
bilgi talep edebilir.
(2) İşgören avukat, işveren avukat
tarafından kendisine tevdi edilen tüm
dosya ve işler üzerinde;
işveren avukat ile birlikte, müvekkilin
talepleriyle bağlı olarak, savunma, hukuki
temellendirme, nitelendirme yapma ve
yapılacak iş ve işlemleri belirlemede
söz sahibidir. Görüş ayrılığı durumunda,
işgören avukat, işveren avukatın yazılı
talimatına göre hareket eder. İşgören
avukat, hayatın olağan akışı dikkate
İzmir Barosu Bülteni 47
DUYURU
(4) İşgören avukat, 4857 sayılı Kanunda tanınan mazeret izinlerini yukarıda
belirtilen ücretsiz izin sürelerinin dışında
ayrıca kullanabilir.
(5) İşgören kadın avukatın, 4857
sayılı Kanundan doğan hakları saklıdır.
İşgören hamile kadın avukatın talep
etmesi halinde, işveren avukat en az
30 gün süreli esnek çalışma izni tanımakla yükümlüdür.
(6) İşveren avukat, işgören erkek
avukata eşinin doğum yapması halinde,
4857 sayılı Kanunda doğum yapan kadın işçinin eşi için tanınmış olan sürelerde
ücretli izin ve işgören erkek avukatın
talep etmesi halinde en az 20 gün
esnek çalışma izni vermekle yükümlüdür.
(7) İşveren avukat, işgören avukatın
evlenmesi halinde işgören avukata beş
iş günü ücretli izin vermekle yükümlüdür.
Çalışma süresi ve fazla çalışma konusunun düzenlenmesi
MADDE 8 – (1) İşgören avukatın
haftalık çalışma süresi 45 saati aşamaz.
Söz konusu çalışma süresinin haftanın
çalışılan günlerine dağılımı, aksi kararlaştırılmamış ise eşit olarak yapılır. Hiçbir
halde bir günlük çalışma süresi 11 saati
aşamaz. Ara dinlenmeler işi aksatmayacak şekilde ve işin gereklerine göre,
işgören avukat tarafından günde bir
saat ile sınırlı olmak koşuluyla, istenildiği
zaman kullanılabilir.
(2) Adliyelerde ve iş için yolda geçen
süreler, büro dışı iş görüşmeleri, elektronik ortamda yapılan görüşme ve yazışmalar, çocuk emziren işgören avukatın
4857 sayılı Kanun uyarınca çocuklarına
süt vermeleri için belirtilen süreler,
çalışma süresinden sayılır.
(3) Büro dışında ve/veya çalışma
saatleri dışında yapılan haciz, keşif ve
benzeri işler için harcanan süreler ile
işgören avukat ile işveren avukat arasında ya da işgören avukat ile müvekkiller arasındaki mevcut işin gerektirdiği
sınırları aşan mahiyetteki iş görüşmeleri
(telefon ve benzeri görüşmeler dâhil)
fazla çalışma kapsamındadır.
(4) Kural olarak pazar günleri, Ulusal
Bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmaz. Ancak, işveren avukat, işgören
avukattan acil ve zorunlu hallerde, meslek ilke ve kuralları çerçevesinde kalmak
kaydıyla bu günlerde de çalışmasını
talep edebilir. Bu tür çalışmalar, mesleki
DUYURU
alınarak, kendisinden mevcut işin yürütülmesinin beklenemeyeceği durumlarda işi reddetme hakkına sahiptir.
(3) İşgören avukat, tek başına veya
diğer çalışanlarla birlikte oluşturduğu,
katkısının bulunduğu eser niteliği taşıyan
çeviriler, dilekçeler gibi belgeler üzerindeki telif haklarına işveren avukat ile
ortaklaşa maliktir.
(4) İşgören avukat; imzaladığı iş
sözleşmesi sona erdikten sonra, en az
bir yıl süre ile işveren avukatın tüm müvekkillerine karşı, üçüncü kişilere doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir
hizmet veremez, üçüncü şahıslarla vekâlet ilişkisi kuramaz, işveren avukatın
müvekkillerinin vekâletini alamaz, onlara
herhangi bir hizmet sunamaz. İşgören
avukat, iş sözleşmenin sona ermesinden
sonra, sadece işveren avukatın vekâlet
ilişkisinin sona erdiği müvekkillerinin
vekillik görevini üstlenebilir. Ancak, onlara
karşı herhangi bir görev veya hizmet
üstlenemez.
(5) İşgören avukat, kendisine tevdi
edilen veya avukatlık görevi nedeniyle
öğrendiği meslek sırrı kapsamındaki
hususları, gerek sözleşme süresince,
gerekse sözleşme sona erdikten sonra
süresiz olarak açıklayamaz.
(6) İşgören avukatın, iş sırasında
işyeriyle ilgili öğrendiği alenileşmemiş
her türlü bilgi gizli bilgidir.
İşgören avukata ait her türlü şahsi
bilgi de gizli bilgi olup, taraflar gizli
bilgiyi sözleşme süresince ve sözleşme
sona erdikten sonra süresiz olarak açıklayamazlar ve olumsuz beyanlarda bulunamazlar.
(7) İşveren avukatın tevdi ettiği iş,
kanunen yasaklanmış ve suç unsuru
taşıyan bir içeriğe sahip ise, işgören
avukat işi yapmaktan kaçınma hakkına
sahiptir. İşveren avukat bu sebeple iş
sözleşmesini sonlandıramaz.
(8) İşgören avukat, işveren avukatın
sözleşme kapsamındaki işlerini yapmak
için zamanını, dikkat ve becerisini en
iyi şekilde kullanır.
Sözleşmenin feshi
MADDE 11 – (1) İşveren avukat ve
işgören avukat imzalayacakları tip sözleşmede aralarındaki iş ilişkisini düzenlerken, yapacakları sözleşmenin feshine
ilişkin hükümler koyabilirler.
(2) Tarafların sözleşmede belirtilen
süre dolmadan önce sözleşmeyi feshetmesi halinde 4857 sayılı Kanunun
48 İzmir Barosu Bülteni
ilgili hükümleri uygulanır.
Özel hükümler
MADDE 12 – (1) İşgören avukata,
işyerinde, kendine ait bir masa, sandalye, bilgisayar ve işini yapabilmesi
için gerekli teknik donanım ile sağlıklı
bir çalışma ortamı işveren avukat tarafından sağlanır.
(2) İşgören avukat, yapılacak işlerin
gereği olarak, seyahat etmeyi kabul
eder. Yurt dışına yapılacak seyahatlerde
işgören avukatın kabulü aranır. İş gereği
yapılacak tüm seyahat ve konaklama
masrafları ile iş için yapılacak giderler
işveren avukat tarafından önceden karşılanır.
(3) Hastalık, gebelik, doğum, askerlik, iş sağlığı ve güvenliği, analık halinde çalışma ve süt izni ve sözleşmede
düzenlenmeyen hallerde, 4857 sayılı
Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.
(4) 5 inci maddede öngörülen seçeneklerin belirlenmesi sırasında, taraflar
sözleşmeye temel hükümlere aykırı olmamak üzere ek hükümler koyabilirler.
(5) Taraflar yılsonu itibarıyla mali konular ve ücret ödemeleri bakımından
ibralaşırlar. İbralaşma yapılmamış ise
ispat yükümlülüğü işveren avukattadır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Sözleşmeler
MADDE 13 – (1) İşgören avukat ile
işveren avukat arasında, ekte yer alan
Ek1 ve Ek2 tip sözleşmelerde belirtilen
hususları içeren bir sözleşmenin akdedilmesi zorunludur. Bu tip sözleşmenin
yapılmaması veya akdedilmiş sözleşme
ve/veya bu Yönetmelik hükümlerine
aykırılık teşkil eden fiillerin tespiti halinde,
bağlı bulunulan baro tarafından işveren
avukata bir uyarı yazısı gönderilir ve
söz konusu aykırılığın 15 gün içerisinde
giderilmesi aksi takdirde baro tarafından
resen soruşturma açılacağı bildirilir.
Uyarı yazısının işveren avukata tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde aykırılığın giderilmediği tespit edilirse, baro
tarafından resen soruşturma başlatılır.
Bu Yönetmeliğe aykırı fiil veya fiilleri
birden fazla işlemiş işveren avukatlar
hakkında ilgili baro tarafından uyarı
yazısı ile ek süre verilmeksizin disiplin
soruşturması başlatılır.
(2) Bu Yönetmelik hükümlerinin bertaraf edilmesini ya da etkisiz hale getirilmesini sağlamak amacıyla tip sözleşme akdetmek yerine; işgören avukatı
vergi açılışı yapmaya zorlayan işveren
avukat hakkında başvurusu incelenerek
bir uyarı yazısı ile 15 gün içinde ihlalin
giderilmesi, aksi halde disiplin soruşturması açılacağı bildirilir.
(3) İş sözleşmesi hükümleri ile ilgili
kanunlar arasında bir çelişkinin ortaya
çıkması halinde işgören avukat lehine
olan kanun hükümleri uygulanır ve sözleşme işgören avukat lehine yorumlanır.
(4) İşveren avukat ve işgören avukat,
adreslerindeki değişikliği diğer tarafa
en geç yedi gün içinde yazılı olarak bildirmek zorundadır.
(5) İş sözleşmeleri üç suret olarak
hazırlanır. Sözleşmenin bir nüshası işgören avukata, bir nüshası işveren avukata, bir nüshası da tarafların bağlı bulunduğu baroya sunulur. Sözleşmeler
arasında çelişki bulunması halinde baroya sunulan nüsha geçerli olarak kabul
edilir. Bu sözleşmeler, baroda özel bir
dosyada gizlilik kurallarına uygun şekilde
saklanır.
(6) Taraflar, hukukun genel ilkesi
olan ahde vefa ilkesi gereğince imzaladıkları sözleşme hükümlerine bağlı
kalacaklarını kabul ederler. Taraflar; bağlı
bulundukları baronun yetkili organlarınca,
imzaladıkları iş sözleşmesine aykırılıktan
doğan şikâyetlerin, sözleşme baroya
sunulmuş olsun veya olmasın, inceleneceğini ve gerekli kararların alınabileceğini ve sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıkların çözüm merciinin baro yönetim kurulları ve Türkiye Barolar Birliği
olduğunu kabul ederler. Taraflar arasında
bir sözleşme imzalanmamış olsa dahi,
işveren ve işgören avukat arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda, ilgisi oranında bu Yönetmelik hükümleri baro
organlarınca dikkate alınır.
(7) Bu Yönetmelik hükümlerine göre
hazırlanacak tip sözleşmelere ekleme
yapılabilir. Ancak, yapılacak eklemeler
bu Yönetmeliğe ve yasal mevzuata
aykırı olamaz.
(8) Tarafların imzaladıkları sözleşmeye
açıkça aykırı davranmaları hali, Türkiye
Barolar Birliği meslek kurallarına da aykırı
davranış olarak değerlendirilir.
Yürürlük
MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik
hükümlerini Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu yürütür.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu tarafından, Bir Avukat Yanında, Avukatlık
Ortaklığında veya Avukatlık Bürosunda
Ücret Karşılığı Birlikte Çalışan Avukatların Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik uyarınca; işgören avukata
ödenecek asgari ücretin 2.000TL olarak tespitine karar verilmiştir.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu'nun
12.01.2016 tarih ve 61/92 sayılı kararı
Anılan yönetmeliğin 4/1a ve 6/1 mad-
delerinde olduğu gibi barolara bazı
yükümlülükler verdiği, bu yükümlülükler çerçevesinde işgören avukata
ödenecek asgari tutarın barolarca
belirleneceği belirtilmiş olmakla İzmir
Barosunda kayıtlı avukat sayısı, İzmir'in
ticari iş hacmi, avukatlık rayiç değerleri
gibi etkenler değerlendirilerek iş gören
avukata ödenecek asgari ücretin
2.000TL olarak tespitine, belirlenen
ücretin ve yönetmeliğin meslektaşlarımıza duyurulmasına, bu konuda ça-
lışma yapmak üzere yönetmeliğin uygulanmasını sağlamak amacıyla bir
avukat yanında çalışan avukatlar komisyonu kurulmasına, komisyondan
yetkili yönetim kurulu üyesi olarak
Av.A.Şakir Uzun'un yetkilendirilmesine,
komisyon yönergesinin hazırlanmasına, gereği için Bilgi İşlem Birimi ve
Yazı İşleri Birimine havalesine, O.B.K.V
Ankara 25.01.2016
DUYURU NO:2016/7
Türkiye Barolar Birliği tarafından
hazırlanan “Bir Avukat Yanında, Avukatlık Ortaklığında veya Avukatlık Bürosunda Ücret Karşılığı Birlikte Çalışan
Avukatların Çalışma Esaslarına İlişkin
Yönetmelik” uzun bir mücadele sonucunda, 26 Aralık 2015 tarih ve
29574 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bilindiği üzere, anılan Yönetmelik,
Barolara bazı görevler yüklemektedir.
Yönetmelik hükümleri incelendiğinde,
4/1a. maddesinde Baronun taraflar
arasında imzalanacak Sözleşmenin
denetimini yapacağı, 6/1. maddesinde ücretin her yıl Baro tarafından
belirleneceği, 13/1. maddesinde tip
sözleşmenin yapılmaması ve/veya
akdedilmiş Sözleşme ve/veya bu Yönetmelik hükümlerine aykırılık halinde
baro tarafından gerekli uyarıların yapılacağı, aykırılığın 15 gün içerisinde
giderilmemesi halinde soruşturma
açılacağı, 13/5. maddesinde sözleşmelerin baroda özel bir dosyada gizlilik kurallarına uygun bir şekilde saklanacağı, 13/6. maddesinde taraflar
arasında imzalanan sözleşme baroya
sunulmuş olsun veya olmasın, sözleşmeye aykırılıklar ile ilgili şikayetlerin
baronun yetkili organlarınca inceleneceği öngörülmüştür.
Bu durumda anılan Yönetmeliğin
uygulanması ile ilgili Barolara düşen
öncelikli görevler aşağıdaki gibi özetlenebilecektir:
1) Her yıl Yönetmeliğin 4/1a. maddesinde öngörülen ücreti belirlemek,
2) Avukatların ne şekilde çalıştığını
(bağlı/bağımsız) tespit edebilmek
için baroya kayıtlı avukatlardan çalışma şekli hakkında bilgi talep etmek,
3) Çalışma şekillerinin tespiti üzerine, taraflar arasında işbu Yönetmeliğe uygun olarak akdedilecek Tip
Sözleşmeleri talep etmek ve saklamak,
4) Gelen şikayetleri karara bağlayacak usulü belirlemek
Ayrıca Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin Birliğimize gelen sorular
üzerine, bazı hususlara açıklama getirme ihtiyacı duyulmuştur.
1) Yönetmeliğin 6/1. maddesi
uyarınca Barolar tarafından her yıl
belirlenecek olan ücret NET ücrettir.
Zira madde hükmünde SGK primi,
gelir, damga, muhtasar ve benzeri
vergiler ile diğer yasal kesintiler ve
Baro aidatının işveren tarafından ayrıca ilgili yerlere ödeneceği düzenlenmiş olduğundan, ücretin tüm yasal
kesintilerden arındırılmış NET ücret
olduğu açıktır.
2) Yönetmeliğin 6/2. maddesinde
geçen “TEFE/ÜFE ortalaması” ifadesinde yazım hatası olduğundan,
bu ifadenin doğru olan “TÜFE/ÜFE
ortalaması” olarak yorumlanması gerekmektedir.
3) Yönetmeliğin 7. maddesinde
düzenlenmiş olan yıllık izin süresi 21
“TAKVİM GÜNÜ” olup, iş gününden
farklı olarak hafta sonları da sayılmaktadır. Bununla birlikte, maddede
de öngörüldüğü üzere, yıllık izin
süresi 4857 sayılı İş Kanunun belirlenen yıllık izin sürelerinden az ola-
maz.
4) Yönetmeliğin 9. maddesinin
5. fıkrasında işveren avukatın, kıdemi
bir yılın altında olan işgören avukatın
iş sözleşmesini haklı nedenler dışında
feshettiği takdirde, işgören avukatın
son ay aldığı ücret kadar bir miktarı
tazminat olarak ödeyeceği düzenlenmiş ise de, bu hükmün, sözleşmede deneme süresi öngörüldüğü
takdirde, ancak deneme süresi tamamlandığı tarihten itibaren işleyeceği açıktır.
Ayrıca buradaki düzenleme her
ne kadar İş Kanunundaki kıdem tazminatına ilişkin düzenleme ile benzerlik gösterse de, kıdem tazminatından farklı olarak “işgören avukatın
son ay aldığı ücret” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş olup, bu tazminat işgören avukatın son ay aldığı
net ücret kadar olacaktır.
5) Tip Sözleşmelerde deneme
süresi bir ay olarak belirtilmiş ise de,
İş Kanunu’nda deneme süresinin 2
aya kadar öngörülebileceği düzenlemesi uyarınca, taraflar arasında
akdedilecek sözleşmelerde deneme
süresi İş Kanunun belirlediği sınırlar
çerçevesinde düzenlenebilecektir.
Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde, Barolara düşen görevlerin
en geç 01 Mart 2016 tarihine kadar
tamamlanarak, bu tarihten itibaren
Yönetmelik hükümlerinin tamamen
uygulamaya geçirilmesi hususunda
saygılarımla rica olunur.
Avukat Metin FEYZİOĞLU
İzmir Barosu Bülteni 49
DUYURU
Avukat Yanında Çalışan Avukat Ücreti
İLÇE ZİYARETLERİ
İlçe Adliyelerine 2016 İzmir Barosu
Ajanda ve Takvimleri Ulaştı
Kemalpaşa, Torbalı, Bayındır, Tire,
Ödemiş ve Menderes ilçelerini ziyaret
eden Baro Yönetim Kurulu üyelerimiz,
meslektaşlarımıza İzmir Barosu tarafından hazırlanan ajanda, masa takvimi
ve 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tari-
Kemalpaşa Ziyareti
Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan
Kemalpaşa ilçesini ziyaret etti. Burada
meslektaşlarımızla görüşen Av. Aydın
Özcan Kemalpaşa Adliyesi’nin sorunları hakkında bilgi aldı. Meslektaşlarımız tarafından özellikle Kemalpaşa Adliyesi’nin fiziki koşullarının çok
yetersiz olduğu yönünde gelen yakınmalar ve diğer sorunlara ilişkin Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Sağlam ile görüşen Baro
Başkanımız Av. Aydın Özcan’a, Sayın
Muhammet Sağlam tarafından Kemalpaşa’da yeni bir adalet sarayı için
bakanlıklar nezdinde gerekli girişimlerde bulunulduğu belirtildi. Görüşme
sırasında Av. Aydın Özcan tarafından,
İzmir Barosu Başkanlığı olarak da
Kemalpaşa’ya, meslektaşlarımıza ve
Kemalpaşa halkına yaraşır yeni bir
adliye sarayı için tüm girişimleri destekledikleri ve bakanlıklar nezdinde
gerekli çalışmaları yapacakları belirtilmiştir.
50 İzmir Barosu Bülteni
felerini teslim etmiştir.Ayrıca Kemalpaşa
Adliyesi duruşma salonlarına meslektaşlarımız için sandalye konulmuştur.
17.02.2016
ZİYARETLER
İzmir Barosu Selanik’te
Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan,
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu başkanlığında yapılan Selanik
ziyaretine katıldı. Ziyaret sırasında aralarında Selanik Belediye Başkanı Butaris
ve Selanik Baro Başkanı Nikos Valergakis’in de olduğu çeşitli temaslarda
bulunuldu.
Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan,
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu başkanlığında yapılan Selanik
ziyaretine katıldı. Ziyaret sırasında aralarında Selanik Belediye Başkanı Butaris
ve Selanik Baro Başkanı Nikos Valergakis’in de olduğu çeşitli temaslarda
bulunuldu.
Selanik Belediyesi ziyareti sırasında bir konuşma yapan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, iki ülke
arasında turistik ve ticari anlamda
ilişkilerin son yıllarda gelişmeye başladığını ancak yeterli olmadığını daha
da geliştirilmesi gerekliliğini vurguladı.
Özcan, bunun için de İzmir LimanıMidilliDedeağaçSelanik arasında deniz seferleri yapılmasının önemli olduğunu söyledi. Ayrıca son dönemin
kanayan yarası olan göç ve mülteciler
konusunda İzmir Barosu ve İzmir’deki
beş üniversitenin hukuk fakültelerinin
ortak çalışmasıyla 8-9-10 Nisan 2016
günlerinde İzmir’de “Göç ve İltica
Uluslararası Sempozyumu” düzenleneceğini belirten Av. Aydın Özcan,
sempozyum hazırlıklarının sürdüğünü
ve aralarında Selanik, Rodos, Midilli,
Dedeağaç, Gümülcine’nin de olduğu
Avrupa’da birçok baroyu katılımcı
olarak davet ettiklerini belirtti. Selanik
Baro Başkanı Sayın Nikos Valergakis
de bu sempozyuma katılmaktan büyük
bir mutluluk duyacağını dile getirdi.
İzmir Barosu Bülteni 51
SUÇ DUYURUSU
Diyanet fetvasına Suç Duyurusu
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri
Yüksek Kurulu'nun Dini Bilgilendirme
Platformu isimli internet sitesinde sorulan bir soruya “Babanın kendi öz
kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhın ne olacağı konusunda
görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere
göre, babanın şehvetle kızını öpmesi
ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha
bir etkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’lMücdehid, Mısır 1975, II, 33;
İbn Kudame, elMuğni, VII, 486; İbn
Cüzey, elKavaninü’l Fıkhiyye, 138).
Hanefilere göre ise; babanın, kızını
şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu
babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine
değerek olması ya da altının sıcaklığını
iletecek kadar ince bir örtüden olması
gerekir. Kalın elbiselerden tutarak ya
da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet
duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük
olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma,
uyanıksa uyanışının artması, kadının
da kalbinin heyecanla çarpmasıdır.”
Şeklinde verilen yanıta ilişkin İzmir
Barosu Başkanlığı tarafından TCK
214 (Suç İşlemeye Tahrik), TCK 215
(Suçu ve suçluyu övme), TCK 217
(Kanunlara uymamaya tahrik), TCK
218 (Suçların basın yayın yolu ile işlenmesi nitelikli hali), TCK 219 (Görev
sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma), TCK 227/15 (Fuhuş) suçlarının
işlendiği gerekçesiyle ilgililer hakkında
suç duyurusunda bulunulmuştur.
www.msbinsaat.com
52 İzmir Barosu Bülteni
SUÇ DUYURUSU
İzmir Barosu Bülteni 53
Av.M.Ertuğrul PERİM
MAKALE
İzmir Barosu Yayın Kurulu Üyesi
BAYIR BUCAK TÜRK’LERİ
(TÜRKMEN’LERİ) VE
ATATÜRK’ÜN SON ARZUSU
1.Dünya Savaşı’ndan sonra oluşmuş bulunan Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) tarafından Fransa,
işgal altında bulunan Suriye için mandater (vekalet alan) devlet olarak görevlendirilmişti. Geçen zaman içinde
Suriye’de ayaklanmalar başlayınca
Fransa, orada seçimler yapılarak meclis açılmasını kabullenmişti. Yapılan
anlaşma üzerine Fransa’nın Suriye’ye
bağımsızlık vereceğinin anlaşılması
üzerine Atatürk, 1936 yılının Eylül ayında Meclis’in normal açılışı sırasında
Suriye’nin bu durumu nedeniyle Antakya ve İskenderun bölgesinin de
Suriye toprağı içinde kalacağını görerek verdiği nutukta “anasıl (öteden
beri) bir Türk yurdu olan bu duruma
sessiz kalamayız” diyerek derhal o
zaman Cenevre’de faaliyette bulunan
Milletler Cemiyeti’ne müracaat ettirerek
bu yörenin tarihi durumu üzerinde ve
bağımsızlık mücadelemizin o günlerdeki şartları dolayısıyla zaruri olarak
Fransız’larla yapılan (20 Ekim 1921)
Ankara Anlaşması ile (bu bölge İnönü
Muharebe’leri sırasında) Misak-ı Milli
sınırları içine alınmış olunmasına rağmen, Fransız’lara bırakılmıştı.
Bu anlaşmada Antakya ve İskenderun için özel bir idare kurulacağı
ve resmi dilin (doğaldır ki Türk’ler için
olacak) Türkçe olacağı da belirtilmişti.
Ancak 20 yıl süren manda yönetimi
sırasında Fransız’lar bunları yerine
getirmedikleri gibi, son günlere değin
kültürel haklarımız nedeniyle Milli
Eğitim Bakanlığımız tarafından neşredilen alfabenin oraya gönderilmesi
sırasında ilk sayfasındaki Atatürk resminin de Fransız yönetimindeki Maarif
Müdürü tarafından yırtıldığı da bir
gerçektir.
Aslında bu bölgenin işgali Mondros
Ateşkes Antlaşması’ndan bir müddet
sonra İngiliz’ler tarafından (3 Kasım
1918 olacak) işgal edildiği ancak orada bulunan Türk kuvvetleri tarafından,
Mustafa Kemal Paşa’nın artık Adana’ya çekilmiş bulunan Yıldırım Orduları komutanı olarak verdiği emirlerle
54 İzmir Barosu Bülteni
bu işgalci kuvvet bir süre oradan püskürtülmüştü. Buna rağmen Bab-ı Ali
hükümetinin devamlı talepleri üzerine
kuvvetimiz de oradan çekilmek zorunda bırakılmış fakat mahalli mücadele bir süre daha devam ettiği gibi,
yukarıda da belirtildiği gibi burası da
Misak-ı Milli sınırları içine alınmıştı.
Fransız’larla yapılan silahlı mücadele
sonucunda Urfa, Maraş, Antep’e giren
Fransız-Ermeni kuvvetleri buradan
atılmış, yalnız Arap hakimiyeti dönemlerinden beri Avrupalılarca da Kilikya (Adana ve havalisi) Fransız-Ermeni işgali altında kalmıştı.
Yunan’ların İnönü Muharebeleri’nden yenik çıktıktan sonra ülkelerinde
seferberlik ilan ederek topladıkları
yeni kuvvetlerle saldırıya geçmeleri
sonucunda Atatürk, garp cephesi komutanı İsmet Paşa’ya verdiği emirde
bu durum karşısında kuvvetlerimizin
Sakarya Nehri’nin karşı tarafında mevzilenmelerini istemişti. Bu uygulama
sonucunda garp cephesi bugünkü
Topçu Okulu’nun da gerisindeki Basriköy’de yer almış, 22 gün gündüz ve
gece yapılan Sakarya Muharebesi
sonucunda Yunan kuvvetleri sonuç
alamayarak Sakarya Nehri’nin bir hayli
gerisinde mevzilenmişlerdi. Bir süreden beri Fransız’larla silahlı mücade-
leye devam edilmemiş, adeta bir mütareke hali sürmekteydi. Fransız hükümeti de Anadolu’daki Ankara hükümetinin varlığını ve Türk bağımsızlığını kabullenmiş ve anlaşmak yoluna
gitmek istemektedir. Bu maksatla devlet adamlarından Henry Franklin-Boullion başkanlığındaki bir heyeti Ankara’ya göndermiş, bu heyet Sakarya
Savaşı’nın sonucunu beklemiş, Yunan
kuvvetlerinin yenilgiye uğraması karşısında Ankara hükümeti ile bir anlaşma yoluna gitmişti. Yukarıda belirtilen 20 Ekim 1921 tarihinde FranklinBouillion ile Mustafa Kemal PaşaGenelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak),
hariciye vekili Yusuf Kemal (Tengirşek)
arasında uzun süren müzakereler sonucunda Antakya ve İskenderun bölgesi Fransız’larda kalmak üzere Adana
ve havalisi ile yukarıda değinilen UrfaMaraş ve 11 ay Fransız’lara karşı mücadele verip TBMM tarafından “Gazi”
unvanı verilen Gaziantep bize kalmak
üzere bugünkü sınır çizilmişti. Bu anlaşma Lozan’da da fazla bir müzakereyi gerektirmeden aynı koşullar altında kabullenilmişti. Gerçi Lozan Antlaşması’nın TBMM’de müzakeresi sırasında Tekirdağ mebusu olan Yahya
Kemal (Beyatlı) Antakya ve İskenderun
havalisinin Fransız’lara terk edilmesi
Ben verdiğim sözü tutan bir kişiyim.
Ölsem de sözümü tutarım. Bu benim
şahsi meselemdir” diyordu. Ayrıca
İskenderun sancağı yerine Hatay adını
vermişti. O günlerde hariciye vekaleti
genel sekreteri olan Numan MENEMENCİOĞLU’na kurulacak bağımsız
Hatay Devleti içinde Bayır-Bucak mıntıkasının da yer almasını istemiş, aldığı
cevapta kurulacak bağımsız devletin
sınırları Ankara Anlaşması ile belirlenmiş ve Lozan Antlaşması ile de
geçmiştir, buna yapılacak bir şey olmadığı fakat yine de mücadele edileceğini genel sekreter ifade etmiştir
(Numan MENEMENCİOĞLU Namık
KEMAL’in torunudur). Bu suretle Atatürk
özbeöz Türk olan Bayır-Bucak Türk’lerinin de toprağımız içinde yer almasını
yürekten özlüyordu. Elimizde olmadığı
için Ankara Anlaşması ile sözüm ona
bağımsız bir idare olacağını vaat etmiş
bulunan Fransız’ların Yayladağı ve Reyhanlı’yı da bu sınırlar içine alarak Bayır-Bucak mıntıkasını Suriye toprakları
içinde bırakmasının nedenini, Laskiye
ve çevresini içine alacak biçimde bir
Alevi bölgesi haline sokmak yolundaki
düşüncesinin bir eseri olduğu görüşündeyim. Zira bu bölge hem bizim
Yayladağı topraklarımıza çok yakın olduğu gibi, Laskiye’ye de uzak değildir.
Buna karşın kurulan bağımsız Hatay
Devleti toprakları içinde yer alan Kesep
tamamen Ermeni’lerle meskun olduğu
için Suriye hükümetine bir miktar para
karşılığı bırakılmış, hemen yanındaki
Bayır-Bucak mıntıkası Suriye’de kalmıştı. Bu biçimde Hatay bağımsız
Türk Cumhuriyeti 2 Eylül 1938 tarihinde
kurularak Cumhurbaşkanlığına da bu
mücadelede baştan beri yer alan Tayfur Sökmen Bey Atatürk’ün direktifiyle
oluşan Hatay meclisince seçilmişti. An-
cak Atatürk haklı olarak böylesine yaşaması da mümkün olmayacak bir
devletin mevcudiyetini kabullenmiyor,
Tayfur Bey’e çektiği telgrafta da Hatay
reisliğine seçilmesi nedeniyle tebrik
ederek bu geçici süreyi belirtmiş oluyordu. Çok ağır biçimde hastalık geçirmekte olduğu son günlerinde yine
onun, Fransız hükümetine verdirttiği
notalar sonucunda Kur.Alb. Şükrü
KANATLI komutasında takviyeli (tugay
seviyesinde) dağ alayı Hatay topraklarına girmesi üzerine Atatürk: “Artık
bunun gerisi gelir” demişti. Ne yazık
ki Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun
Suriye ve Irak topraklarını ele geçirdiği
dönemlerde Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulması ve güneye doğru
sarkarak Halep yakınlarında Suriye’ye
yerleşmiş bulunan Selçuk Türk’leri
döneminde Bayır-Bucak Türk’leri de
o mıntıkadadır. Nitekim bugün mütemadiyen silahlı mücadele veren bu
Türk’lerin mücadelesinin geçtiği Kızıldağ’ın devamı Amanos silsilesi içinde yer alıp, Antakya’dan da geçmektedir. Tayfur Bey’in vatanı olan Reyhanlı’daki Türk’lere de Amik Ovası Türkmen’leri hala denmektedir. Bunlar aynı
yörenin insanlarıdır.
Atatürk Fransız’larla yapılan hudut
tashihatı (zira Milletler Cemiyeti bir
devletin sınırları içinde kalan toprak
parçasının başka bir devlet tarafından
ilhakını kabul etmiyordu) adı altında
bize geçen Antakya ve İskenderun
havalisi arasında mutlaka Bayır-Bucak
yöresinin de yer almasını isteyecekti.
Yukarıda belirtilen biçimde hemen
yanı başındaki Kesep Suriye’de bırakılmış ama Bayır-Bucak kurtarılamamıştı. Atatürk’ü minnet ve rahmetle
anarken, bu anısını da anmayı bir
borç bilmekteyiz. 20.12.2015
İzmir Barosu Bülteni 55
MAKALE
durumunu tenkit etmişse de Lozan
Antlaşması meclisçe büyük bir ekseriyetle kabullenilmişti.
Ancak Atatürk yukarıda değinildiği
gibi meclisin 1936 yılı Eylül ayında
açılışında yaptığı konuşma ile Cenevre’deki Milletler Cemiyeti’nde hukuk
yoluyla artık ismi işgal yıllarından itibaren Sancak olarak geçen İskenderun sancağının ve dolayısıyla Antakya havalisinde Suriye’den ayrı bağımsız bir devletin varlığının kabulü
yolunda hariciye vekili Tevfik Rüştü
ARAS başkanlığındaki heyetin mücadelesini yaptırıyordu. Ülkemizin Ankara, İstanbul ve hatta işgal altında
bulunan Antakya’da onun direktifleriyle
Hatay Erginlik Cemiyetleri kuruluyor,
başkanlığına içişleri Bakanı Şükrü
KAYA, asbaşkanlığına Emniyet Genel
Müdürü Şükrü SÖKMENSÜER getiriliyordu. Bu arada bu mücadeleyi
bağımsızlık savaşımızın bitiminden
sonra da dolaylı olarak Atatürk devam
ettiriyor, bunu gerçekleştirerek burasını
Türk vatanına katmak istiyor, buna
uygun olarak bu mücadeleyi baştan
itibaren başlatmış olan Antakya’nın
Reyhanlı ilçesinden olan Tayfur Bey’i
Antalya’dan bağımsız mebus olarak
meclise sokturmuş, Tayfur Bey’in elimizdeki Payas havalisinde bu yönde
faaliyet göstermesi üzerine Fransa
hükümeti, hükümetimizi protesto etmiş, buna karşılık Atatürk “bu mebus
bizim partimizden değildir, müstakil
mebus olarak bulunmaktadır” biçiminde cevap verdirmiştir. Diğer taraftan
açıkça da Atatürk bu mücadeleyi sürdürüyor, İstanbul’da Türk Talebe Birliği
başkanlığında mitingler tertip ettiriyor,
hatta Ankara’daki Fransız büyükelçisine: “Ben Hatay’ı anavatana katacağıma dair milletime söz verdim.
YEMİN TÖRENİ
RUHSAT ALAN
AV. EMİN DİLMEN
AV. ABDİ YAŞAR
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. EMİN ÖZMEN AV. ÇİĞDEM ÖZMEN
AV. SEZGİN ALKAN AV. AHMET DOĞAN
RUHSAT ALAN
AV. CAN DÖVERKAYA
AV. EDA NUR GÜNAYDIN
AV. LEYLA ÇELİK
AV. TUNÇ TUNÇOK
AV. AYŞE ASLI ALKAN
AV. TEVFİK DOĞAN KÖKTEN
AV. AHMET DOĞUKAN GÜL
AV. SÜLEYMAN SÖYÜK
AV. DAMLA TAŞCILAR
AV. NAİL NİĞDE
AV. ÇİĞDEM ELAGÖZ
AV. MEHMET ALPER GÖÇMEN
AV. ALTAN ÜLKÜ
AV. MELİS NUR YETER
AV. MURAT DEMİR
AV. FARUK BULUT
AV. KEMAL ATİLLA GÜVEN
AV. CANSU KOÇ
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. SERPİL UĞURLU ÖZCAN
AV. ERCAN ŞÖLEN
AV. HÜSEYİN KORKMAZ – AV. ULAŞ CULDUZ
AV. AHMET BEHÇET TUNÇOK
AV. MEHMET HARUN ELÇİ
AV. AHMET GONCA AV. MENDERES ŞENER
AV. ORHAN GÜNDÜZ
AV. ŞEVKİ TEKELİ AV. GÜLDEN KILIÇ
AV. ÖMER FATİH ŞİMDİ
AV. TUĞBA NİĞDE
AV. YİĞİT ÖZTOSUN
AV. RESMİYE BARLAS TÖRÜN
AV. RESMİYE BARLAS TÖRÜN
AV. CAN ÖZARPACI
BARO BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN
AV. DİDEM DARICI ORAY AV. SALİH NAZIM PEKER
AV. SEZAİ NÜZHET NOYAN
AV. TUNCER KURT
56 İzmir Barosu Bülteni
YEMİN TÖRENİ
RUHSAT ALAN
AV. CANSU BAYLANÖZ
AV. GAMZE KALE
AV. DAMLA KÜÇÜK
AV. BETÜL GÜL ŞARSEL
AV. SARİYE YAŞAR
AV. CENGİZ OZAN ÖRS
AV. BAYRAM ŞİMŞEK
AV. UTKU TOKAY
AV. ONURCAN GÜVEZ
AV. SILA ARHAN
AV. YANKI YILDIRIM
AV. ECE ŞAŞMAZ
AV. RUKİYE DEMİRCİOĞLU
AV. ASLIHAN KARATAŞ
AV. MEHMET ALİ ER
AV. İPEK PARMAKSIZOĞLU
AV. HANİFE BALTACI
AV. SERVET USLU
AV. SERDAL ÖRAK
AV. HEDİYE GÜVEN
AV. CENNET NURDAN PARLAK BALOĞLU
AV. SAMET BÜLBÜL
AV. HATİCE BETÜL TURAN
AV. KAZİM ERDEM
AV. FULYA SOYHEPTEMİZ
AV. ELİF ERDOĞAN
AV. MERVE MENTEŞ
AV. NAZİRE HAMURCU
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. VURAL OCALI
AV. ÖMÜR EROL YAVUZ
AV. MEHMET SÜRÜCÜ
AV. NEJAT ŞARSEL (BALIKESİR BAROSU ÜYESİ)
AV. ÖZLEM KOÇANAOĞULLARI
AV. ŞEREF ÖRS – AV. TİJEN KARAMİL AYDIN
AV. DOĞAN GEDİKLİ
AV. NESİM ORÇUN TOKAY
AV. DEVRİM SAVRAN
AV. SEZAİ NÜZHET NOYAN
AV. HALUK İSMET KÖYMEN – AV. HÜSEYİN ERDEN
AV. ORHAN DOĞAN – AV. TARIK TARTICI
AV. ALİ AŞLIK – AV. PERİHAN ÖZGE UCUR
AV. SEHER GACAR
AV. AHMET GONCA AV. MENDERES ŞENER
BARO BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN
AV. ZEYNEL CEM DEMİRHAN
AV. ÖZGÜR AÇIKGÖZ
AV. ONUR KOÇ
AV. OSMAN PARLAKAY
AV. HASAN HÜSEYİN EVİN
AV. FETTAH TÜRK
AV. MESUT YILMAZ
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
İzmir Barosu Bülteni 57
YEMİN TÖRENİ
RUHSAT ALAN
AV. TUGRUL ÇETİN
AV. YILDIRIM ERKAN
AV. ÖZBEK TÜRKMEN
AV. AYTEN SEMERCİ
AV. ENGİN ERKAL
AV. EMİN GÜNTAŞ
AV. AYŞEGÜL KARA
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. MUHSİN ATICI
AV. SAADET KAYA
AV. KEMAL ATA YARDIMCI
AV. GÜZİN OKAN
AV. DİDEM ZEYREK
AV. MUSTAFA ÇETİN (BARO BAŞKAN YARDIMCISI)
AV. MUSTAFA ÇETİN (BARO BAŞKAN YARDIMCISI)
RUHSAT ALAN
AV. FERTAN ERTEKİN
AV. KÜBRA SAV
AV. ÖZDE DEMİR
AV. MEHMET ÖZYURT
AV. NESLİHAN MARAŞLI
AV. ZÜBEYDE AKSAY
AV. KEZİBAN YASEMİN SAVRUL
AV. ZEYNEP ŞAHİN
AV. MEVLÜT GÜNEŞ TAŞDELEN
AV. MEHMET ERİM ARIKAN
AV. SİMGE TATLIDİL
AV. OĞUZHAN KARAMEŞE
AV. ÜMİT YILDIRIM
AV. AHMET ÖZEL
AV. SİBEL İSA
AV. SİMGE DEDEOĞLU KONDU
AV. SEMİH SOYLU
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. İSMAİL CAN YAVUZ
AV. ASLI ÖZALTIN
AV. ADİL GÜNHAN BAYDOĞAN
AV. AHMET ÇAM
AV. BURHAN GÜNEŞ
AV. ATALAY AKSAY
AV. YÜCEL SAVRUL
AV. HÜSEYİN ÇETİN
AV. AHMET GONCA – AV. AHMET OZAN RÜZGAR
AV. ÖZER KIRCA
AV. FATİH DENİZ
AV. CİHAN KAVLAK
AV. ORHAN GÜNDÜZ
AV. MUSTAFA ÇETİN
AV. AYDIN ÖZCAN – AV. AYLİN SEZGİN
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
58 İzmir Barosu Bülteni
YEMİN TÖRENİ
RUHSAT ALAN
AV. VEYSEL CANDAN CANOĞLU
AV. CEMAL YALIN TÜRKKAN
AV. SİMGE DEMİR
AV. EZGİ KUTLUER
AV. OSMAN ÇENGİL
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. AHMET SİNAN SÜRÜCÜAV. MESUT TÜRKOĞLU
AV. İSMAİL VURAL ARABULAN AV. HÜSEYİN KÖSE
AV. ÖZLEM KUŞKUCU
AV. BERKANT HÜSEYİN
AV. BERKANT HÜSEYİN
RUHSAT ALAN
AV. BURAK ATEŞ
AV. ENES AŞKAN
AV. SADIK KUBLAY
AV. İSMAİL ÇAKIR
AV. HALİT KABAK
AV. EFE OKYAY
AV. ERDOĞAN OK
AV. NİHAL BAŞ
AV. BUKET DOĞAN
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. SALİH ALAT
AV. HAKAN KALFAOĞLU
AV. MEHMET KANTARCIOĞLU
AV. FAZIL BURUCU
AV. EZGİ BALTA (İSTANBUL BAROSU AVUKATI)
AV. AHMET OKYAY
AV. KENAN MALKOÇO
AV. ESİN BAYSAL YILDIRIM
AV. ZİYNET GÖKÇİMEN ÇOLAK
İzmir Barosu Bülteni 59
YEMİN TÖRENİ
RUHSAT ALAN
AV. SEREN ŞİMŞEK
AV. ZEHRA MİNE GÖK
AV. MERAL UNGAN
AV. GÜLBEYAZ KEM
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. SADIK ŞİMŞEK
AV. SADIK ŞİMŞEK
AV. ESİN TALU
BARO BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN
RUHSAT ALAN
AV. EMİNE RABİYE ERHOTAMIŞ
AV. BİLGE EKİCİ
AV. HATİCE DÜMBEK TUNCER
AV. EZGİNUR KURTULAN
AV. BUKET YALÇIN
AV. BENSU YANIK
AV. İRFAN CAN
AV. MERVE BOŞNAK
AV. NURAN ARSLAN
AV. BEGÜM NUR DEMİR
AV. SELMA TURAN
AV. ÖZNUR EGE
AV. AYŞENUR AKTAŞ
AV. DİYAR ÖZGÜRDAL
AV. ASLIHAN DEMİRÜSTÜ
AV. MURAT ARSLAN
AV. BEGÜM KARATAŞ
AV. TUĞBA GÜNER
AV. MELTEM BOZKURT
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. ALİ ALPER SÖYLER
AV. MURAT ÇETİNSOYU
AV. BAHAR ATASOY ÇUBUK – AV. DERYA AKSU
AV. ANIL GÜLER
AV. BURAK YALÇIN
AV. ÖZLEM KAVUŞAK SUNAREL
AV. MUSTAFA İŞERİ
AV. BURÇİN TOLUNAY AV. UFUK MANSUROĞLU
AV. HASAN AYIK
AV. NALAN DEMİR
AV. MUSTAFA KEMAL TURAN
AV. DEVRİM KIRLANGIÇ AV. RABİYA KIRLANGIÇ
AV. TÜLİN İŞCAN
AV. HÜSEYİN PEHLİVAN
AV. PINAR KARAASLAN
AV. HEVAL SAVAŞ KAYA
AV. LÜTFÜ ÖZDİNAR
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
60 İzmir Barosu Bülteni
YEMİN TÖRENİ
RUHSAT ALAN
AV. EFEKAN NARLI
AV. EYLÜL YILMAZ
AV. ORHAN EGEMEN HORASAN
AV. OSMAN NECATİ ÇİFTÇİ
AV. DENİZ DURUSOY
AV. GAMZE DEMİREL
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. KORAY ŞENTAY
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
AV. RAMAZAN SÜHA TANRIÖVER
AV. EMRE SÜMER
AV. ERDEM KURT
AV. MEHMET NURİ TOKER
RUHSAT ALAN
AV. MERVE KONYALI
AV. BUKET VURGEÇ
AV. GAMZE ÖZKAHYA
AV. SELİN BERBER
AV. GİZEM TOMBA
AV. HİDAYET BİLGEN
AV. FULYA YILMAZER SARIÇAY
AV. GÖKHAN AKKUŞ
AV. DERVİŞ EMRE AYDIN
AV. ZEHRA KUZU
AV. CEMRE KILIÇ
AV. ZEYNEP EKİN TEPELİ
AV. ELİF ŞAHİNGÖZLÜ
AV. FATİH CEMAL KARAAYTU
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. HALİL ÇOLAK
AV. BURCU KARAKOÇ
AV. ORKUN GÜLAÇ – AV. AYŞE ELVAN GÜLAÇ
AV. NEDİM YILMAZ
AV. MÜJGAN ADALI
AV. İRFAN MEDET AKPINAR
AV. TUĞBA BALKAN
AV. MURAT ÇAKAR
AV. DİNÇER ÇALIM
AV. SERHAT ORTAPINAR – AV. SENEM DEMİREL
AV. FİLİZ ASKAN
AV. ALİ TEPELİ
AV. BİROL YENCE
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
İzmir Barosu Bülteni 61
YEMİN TÖRENİ
RUHSAT ALAN
AV. ÇAĞLAR DURMUŞ
AV. VEYSEL SEYLAN
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. BEKTAŞ KÖSE
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
RUHSAT ALAN
AV. ASLI MÜTEVELLİ
AV. BELİZ ALTAN
AV. AHMET AYDIN İNAĞ
AV. AYŞEGÜL KAHRAMAN
AV. TUĞÇE RÜZGAR
AV. RÜŞTÜ CENK DAMGACIOĞLU
AV. ERDEM MUAMMER AKÇAKIR
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. ŞAHİN ELHAN
AV. KORAY ŞENTAY AV. ALPER PİRŞEN
AV. SEVİL CENGİZ
AV. HATİCE İŞLEKEL
AV. GÜLSEM MORKOÇ MERT
AV. İBRAHİM CENGİZ DAMGACIOĞLU
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
62 İzmir Barosu Bülteni
YEMİN TÖRENİ
RUHSAT ALAN
AV. SİNEM OĞİŞ
AV. NUR ALİPAŞAOĞLU
AV. ELİF CAN ÇALICI
AV. SERKAN HAMZA
AV. UYGAR BARIŞ YAVUZ
CÜBBE GİYDİREN AVUKAT
AV. MEHMET ALİ OĞİŞ
AV. DEMET CENGİZ USLU
AV. ZEYNEP İNAN ÇAM
AV. OZAN YILDIZ
AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI)
İzmir Barosu Bülteni 63
BASINDA BARO
64 İzmir Barosu Bülteni
BASINDA BARO
İzmir Barosu Bülteni 65
BASINDA BARO
66 İzmir Barosu Bülteni
BASINDA BARO
İzmir Barosu Bülteni 67
Yenilenen salonlarımız hizmete girmiştir
Download