bülten İzmir Barosu ISSN 1305 - 7561 YIL: 26 SAYI: 199 ARALIK 2015 - OCAK - ŞUBAT 2016 Baro Binamız Yenilendi İÇİNDEKİLER 05 Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınmasının 81. Yıldönümü Kutlu Olsun 10 Basın Yayın ve Düşünce Özgürlüğü Tehdit Altında 28 15 Notalar Şiddete Karşı 04 17 İş Dünyasında Arabuluculuk Kadın Hakları Merkezi Yürüyüşte 22 Av. Jale Soydan Davasında Karar Çıktı 24 Başka Aylan’lar Ölmesin 30 36 Çocuktan Gelin Olmaz 16 Kadına Yönelik Şiddet Paneli 42 Mülteci Haklarının, Göç ve İltica Kapsamında Uygulanması Hakkında Seminer Tübakkom Manisa Barosu Ev Sahipliğinde Toplandı 44 Bir Avukat Yanında, Çalışan Avukatların Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik 20 Kurgusal Duruşma Yarışması Tamamlandı bülten İzmir Barosu SAHİBİ İzmir Barosu Adına Başkan Av. Aydın ÖZCAN YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Av. A. Şakir UZUN YAYINA HAZIRLAYAN Umut Fırat GEÇGİL 2 Baro Başkanı Kubilay Şehitliğinde İzmir Barosu Bülteni 52 Bayır Bucak Türk’leri (Türkmen’leri) ve Atatürk’ün Son Arzusu 40 Terörü Lanetliyoruz YAYIN KURULU Av. Mutlu ÇAKIR Av. Hakan DİMDİK Av. Abbas ERDOĞAN Av. Nilay ERTEM DURLU Av. Sinem HACIEMİNOĞLU Av. Burcu KARAKOÇ Av. Fatih KARAMERCAN Av. Mehrigül KELEŞ Av. M. Ertuğrul PERİM Av. Gülşen SARIBAŞ Av. Alper UYAR Av. Muhittin ÜSTÜNDAĞ Av. Buket YALÇIN Stj. Av. Burak KEÇECİOĞLU YÖNETİM YERİ GRAFİK - BASKI 1456 Sokak No: 14 - 35220 Seta Dijital ALSANCAK / İZMİR Ofset ve Dijital Baskı Sistemleri Tel: 0232 463 00 14 Tuna Mah. 5601 Sok. No: 10 Faks: 0232 463 66 74 Kat: 1 Çamdibi / Bornova / İzmir [email protected] Tel: 0232 457 43 43 (pbx) www.izmirbarosu.org.tr e-mail: [email protected] Baskı Tarihi: BAŞKANDAN Değerli Meslektaşlarım Av. Aydın ÖZCAN İzmir Barosu Başkanı Bilindiği gibi çağlar boyu insan toplulukları arasında süren çatışmalar, savaşlar, bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonunda, en ilkel devlet yönetim biçimlerinden bu günlere gelinerek insan onuruna en yakışan, en uygun olan, en üstün yönetim biçimi olan, demokratik hukuk devleti sistemi benimsenmiştir. Demokrasinin geçirdiği bu değişime bağlı olarak, devlet anlayışı da değişime uğramıştır. Bu bağlamda ‘bekçi devlet’, ‘refah devleti’, ‘sosyal devlet’ gibi aşamalardan geçen devlet anlayışı, günümüzde yerini yeni bir modele bırakmıştır. Bu yeni model, bir yandan devlet iktidarının kullanılmasını sınırlandıran, diğer yandan bireysel özgürlükleri koruyan bir dizi hukuki ve kurumsal sınırlama çerçevesinde işleyen ‘anayasal devlet’tir. Anayasal devlet’ anlayışına göre devlet, kutsal bir varlık olarak değil; insani ve hukuki bir kurum, yani bir hizmet organizasyonu olarak örgüt- lenmelidir. Meşruiyetini, insan haklarından, halkın egemenliğinden alan bu devlet biçiminde şeffaflık ve sivillik esastır. Bu sistemde, bireylerin düşüncelerini hiçbir etken olmadan, engelleme bulunmadan, ifade edebilme, yayabilme, bu amaçla dernek kurabilme, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabilme, bilgi alıp verme, başkalarına bildirme gibi özgürlükleri kapsayan, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile diğer bütün temel hak ve özgürlükleri tanıyan ve aynı zamanda kalmayıp, önlerindeki engelleri kaldırmak ve böylece bunların kullanılmasını gelişmesini ve yaygınlaşmasını ve örgütlenmeyi sağlamak devletin temel işlevidir. Demokrasinin varlığı için zorunlu bir unsur olan örgütlenme özgürlüğünün temeli düşünce özgürlüğüne dayanır. Düşünceyi açıklama, örgütlenme özgürlüğü ile demokrasi anlayışının yakın ilişkisi bulunduğu tartışmasızdır. Örgütlenme özgürlüğünün ekseninde “çoğulculuk ve hoşgörü” değerleri bulunur. Bu doğrultuda, örgütlenme ve düşünceyi açıklama özgürlüğü yalnızca onaylanan, zararsız olduğu kabul edilen ya da toplumun geneli açısından kabul edilebilir bulunan “düşünceler” için değil, hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bunlar, “demokratik toplumun” olmazsa olmaz unsurları içerisinde yer alan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin gerekleridir. Örgütlenme (dernek kurma) özgürlüğü, sadece Anayasanın 33. maddesi ile ulusal düzeyde değil, Anayasamızın 90. maddesinde yapılan değişiklikle iç hukukumuzun da bir normu haline gelen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 20. maddesi, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 22. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesi ile uluslararası düzeyde de koruma altına alınmış bulunmaktadır. İzmir Barosu Bülteni 3 BAŞKANDAN Çağdaş toplum örgütlü toplumdur, tek tek hak arayarak sorunlarla mücadele etmek, haksızlıkları ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu somut gerçek ve nesnel olgular, insanları birlikte ve örgütlü olarak hak aramaya,baskılara karşı birlikte mücadele etmeye zorlamıştır. Örgütler bu gereksinimlerden doğmuştur. Örgütsüz toplumlar bir güç oluşturamazlar. Örgütlü azınlık, örgütsüz çoğunluğu egemenliği altına alarak kendi koşullarına göre yönetir. Örgütlenmek, örgütlü mücadelenin önemi burada ortaya çıkmaktadır. Bugün Türkiye’de demokrasinin içinde bulunduğu en temel sorun; örgütlenmedir. Üzülerek ifade edelim ki, demokrasi için önemli bir kriter olan ‘örgütlenme özgürlüğünün’ sınırlarını bugüne kadar Türk Demokrasisinin bağrında yara açan çevreler, yani örgütlenmeye karşı olan çevreler belirlemiştir.İşte bu nedenle, bireylerin hak ve çıkarları konusunda kendilerini temsil edeceğine inandıkları demokratik örgütlere ve sendikalara üyeliği konusunda yaşanan sıkıntılar, Türkiye’yi ‘demokratiklik’ sıralamasında, birçok dünya ülkesinin gerisine düşürmüştür. Türkiye’de sendikalaşma oranının sadece yüzde 8.88 olduğu bilinen bir gerçektir. Avusturya’da faaliyet gösteren ‘Democracy Ranking’ örgütü, siyasal haklar, sivil özgürlükler, basın özgürlüğü, siyasal istikrar, cinsiyet eşitliği gibi demokrasi için önemli alanlarda 104 ülke arasında bir değerlendirme yapmış, Türkiye, bu değerlendirmede 100 üzerinden aldığı 54,3 puanla 61.sırada yer almıştır. Yine bu yönde İngiltere’de yayınlanan ‘The Economist’ dergisi de özgür ve adil seçim, vatandaş özgürlükleri, devlet fonksiyonları, politik katılım ve kültür gibi alanları baz alarak 167 ülkeyi kapsayan bir sıralama yapmıştır. Bu araştırmadaki yerimiz ise 10 üzerinden aldığımız 5.70 puanla 88.sırada olmuştur. Belki de ‘örgütlü toplum’ olmayı becerebilmiş olsaydık, sıralamalardaki yerimiz böylesine ‘üzücü’ ve ‘düşündürücü’ noktalarda olmayacağı gibi ülkemiz hem ekonomik, hem de sosyo kültürel açıdan çok daha gelişmiş bir durumda olurdu.Bu gelişmişlik hedefine ulaşıldığında da hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğünde evrensel gelişmişlik düzeyine 4 İzmir Barosu Bülteni erişilmiş ve dünyadaki en gelişmiş ülkelerle her alanda rekabet eden bir ülke olurduk. Bu da Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyet seviyesini yakalayabilmiş aydın, müreffeh, dünya ölçeğinde yön verebilen ve her türlü karar mekanizmalarında aktif olarak yer bulabilen, karar verebilen ülke ve toplum olmamız demektir. Kabul edelim ki, demokratik hukuk devleti, çağdaş insan haklarını korumak ve geliştirmek işlevi ile yükümlüdür. Bireyler de bu haklara sahip olmak ve geliştirmek ve ’birlikte’ hareket etmek amacıyla örgütlerini seçerler. Türkiye’deki hem dernekler, hem de mevcut toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına baktığımızda, neredeyse tüm faaliyetlerin ya izne ya da bildirime tabii olduğunu görürüz. İzin şartı bir yana, Türkiye’de etkinlikler için bildirimde bulunmadığından dolayı yargılanıp ceza alan yüzlerce dernek yöneticisi vardır. Oysa dernek kurmak ve toplantı özgürlüğünün en önemli boyutu; bireylerin kamusal alanda kanaat oluşturması ve bu kanaatleri başkalarına iletmelerinin mümkün kılınmasıdır. Devletin resmi görüşü dışında bir düşünceyi yaygınlaştırabilmek için örgütlenme şansına ve olanaklarına sahip olabildikleri oranda, dernek kurma özgürlüğünden söz edilebilir. Faaliyetlerin ya izne ya da bildirime tabii tutmak, kanaat oluşturma sürecini kamu otoritesinin müdahalesine açık kıldığı için örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir darbedir. AB uyum yasaları çerçevesinde yeni bir dernekler yasası çıkarılmışsa da, demokratik toplum gereklerine uygun bir uygulamadan söz etmek için henüz çok erken. Çünkü, genellikle yasalar kağıt üzerinde kalmakta ve uygulamada bir şey değişmemektedir. Bugün dernek kurmak isteyen, ya da mevcut dernekleri yönetenler, hala yüzlerce caydırıcı bürokratik işleme maruz kalmaktadır. Kısıtlamaları temel, özgürlüğü istisna olarak değerlendiren bu tür yasaların altında yatan egemen düşünce; toplumu merkezden yönlendirme anlayışıdır. Her türlü faaliyet devletin rahatlıkla müdahale edebileceği bir süre öncesinden, bildirime ve/veya izne tabi tutulmalı ki, rejim karşıtı hiç bir düşünce ve faaliyet gerçekleşme olanağı bulamasın. Yurt dışı ilişkileri ise en tehlikelisi olduğundan, mutlaka haberdar olunmalıdır. Demokratik bir toplumdan bahsedebilmek, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün tam olarak sağlanması ile mümkündür. Bunun için hem devlet hem de toplum katında “örgütlenme özgürlüğü kültürünün” oluşması gerekir. Çok uzun yıllardan beri örgüt ve örgütlenme kelimeleri “bela” ile eşdeğer anlamdadır. Ülkede mevcut dernek üyesi sayısının azlığı kadar, mevcut derneklerin sivil toplum örgütü olmaktan uzak yapıları da adeta bunu kanıtlar niteliktedir. Bu konuda önceliğimiz demokratik toplum gereklerine uygun örgütlenme kültürü olmalıdır. Toplumu yukarıdan inşa eden anlayış yerine, birey den başlayıp en tepeye giden, aşağıdan yukarıya doğru bir örgütlülük kültürüdür bu. Zira örgütlenme özgürlüğü, bir kültürün ürünü olup, bu özgürlüklerin kullanımı toplum katmanlarından gelen taleple doğrudan bağlantılıdır. Örgütlenmek “katılımcı demokrasinin” olmazsa olmazı, vaz geçilmezidir. Bir toplumun sadece siyasal olarak da değil mesleki, ekonomik, vs. her türlü örgütlenmeye açık olması gerekir. İnsan hakları, barış, demokrasi, özgürlük, kitlelerin birbiri üzerindeki tahakkümünün kalkması gibi olgular ancak ve ancak örgütlü bir toplumun baskısı ile elde edilebilir.Dünyanın hiçbir ülkesinde, rejim ne kadar demokratik olursa olsun bireysel olarak hak elde etmek, elde edilmiş hakları koruyabilmek mümkün değildir. Hakların elde edilmesi ve elde edilen hakların korunabilmesi için, hak sahiplerinin aynı amaç doğrultusunda güçlerini birleştirmeleri, örgütlenmeleri zorunluluktur. Özgürlük mücadelesinde insan haklarından yana tavır alan ve bu yönde hak mücadelesi veren biz avukatlar ve Barolar bugün de aynı onurlu mücadelenin içerisinde olduğumuzu ifade etmek isterim. Bu mücadelede fikren ve ruhen daha zinde, daha güçlü olmamız için insan hakları konusunda mücadele yürüten yurttaşlarla, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleriyle argümanlarımızı ve güçlerimizi birleştirmek, güçlenmek ve ortak mücadele ile hareket etmek zorundayız. İzmir Barosu kurulduğu tarihten bu güne yürüttüğü temel hak ve özgürlük mücadelesini yılmadan devam ettirmektedir. İzmir Barosu Genç Avukatlar Meclisi tarafından düzenlenen ÖdemişBirgi-Gölcük gezisi 06/12/2015 tarihinde meslektaşlarımızın yoğun katılımları ile gerçekleştirildi. Sabah erken saatlerde baromuz merkez bina önünde toplanan meslektaşlarımız ile birlikte Ödemiş e doğru hareket edilirken, yaklaşık 2 saat süren yolculuğun ardından Ödemiş e ulaşıldı. Birgi de yapılan sabah kahvaltısının ardından tarihi ve turistik yerleri ziyaret eden ve bilgi alan meslektaşlarımız gezinin ikinci durağı olan Gölcük’e doğru hareket etti. Eşsiz manzarası ve doğası ile ünlü Gölcük Yaylası’nda öğle yemeğini yiyen meslektaşlarımız ardın- dan göl kenarında yürüyüş ve alışveriş yapma fırsatını yakaladı. Baro Başkanımız ve Yönetim Kurulu üyelerimizin katılımı ile mesleğe dair sorunların ve çözüm önerilerinin de konuşulduğu gezide çalışma hayatının stresinden ETKİNLİK Ödemiş-Birgi-Gölcük Gezisi uzaklaşan meslektaşlarımız etkinlikten duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Bu tarz birlikteliği arttıran etkinliklerin devamını dileyen meslektaşlarımızca bir sonraki gezi rotasının Uludağ olması önerildi. İzmir Barosu Bülteni 5 ETKİNLİK Kadın Hakları Merkezi Yürüyüşte 05.12.2015 Türk kadınının 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasa'da yapılan bir değişiklikle elde ettiği Seçme ve Seçilme Hakkını kazanmasının yıl dönümünde İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi İzmir Cumhuriyet Meydanındaki törenlere katıldı. Türk kadınının 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasa'da yapılan bir değişiklikle elde ettiği Seçme ve Seçilme Hakkını kazanmasının yıl dönümünde İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi İzmir Cumhuriyet Meydanındaki törenlere katılmış ve sonrasında Cumhuriyet meydanından Fuar Kültürpark alanına kadar yapılan yürüyüşe katıldı. 6 İzmir Barosu Bülteni BASIN AÇIKLAMASI Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınmasının 81. Yıldönümü Kutlu Olsun! İZMİR BAROSU KADIN HAKLARI DANIŞMA VE HUKUK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ 05.12.2015 Kadınlar, Kurtuluş Savaşı'nın en önemli unsurlarından biriydi ve Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in ilanından sonra ‘‘kadın hareketi’’ne büyük önem verdi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İkinci Meşrutiyet sırasında başlayan kadın uyanışı, cumhuriyetle birlikte büyük bir ivme kazandı. Kadın hareketinin ve haklarının en büyük savunucusu ise, her öncü eylemde olduğu gibi, Mustafa Kemal'di. Atatürk, kadınların siyasal örgütlenişini Kurtuluş Savaşı yıllarında destekliyordu. 1923 yılının yaz aylarında, daha Halk Fırkası ve Cumhuriyet kurulmadan ‘‘Kadınlar Halk Fırkası’’ kurulmuştu. Bu siyasi örgüt, her açıdan Cumhuriyet hükümetlerine baskı yaparak kadın haklarının savunucusu oldu. Şubat 1924'te ‘‘Türk Kadın Birliği’’ kuruldu, ama Türk kadınının çağdaş yasal haklara kavuşmaları, biraz zaman aldı. Ama yine de Cumhuriyetin ilk yıllarında, yani 1926-1934 yılları arasında gerçekleştirilen birçok devrim, kadınların sosyal ve siyasi yaşamda, eğitimde, hukukta, aile içinde ve çalışma yaşamında erkeklerle eşit duruma gelmesini sağlamıştır. Öyle ki bu konularda yapılan yenilikler birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce hayata geçirilmiş, kadın hakları konusunda cumhuriyetimizi adeta Avrupa’nın öncüsü konumuna getirmiştir. Atatürk, Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınması ile ilgili olarak yaptığı konuşmada şöyle demektedir... 'Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında başarılar göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır.' Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze doğru geldiğimizde ise kadını her alanda geri plana atma çalışmalarının giderek büyüyerek devam ettiğini üzüntü ile görmekteyiz. 81 yıl önce Atatürk’ün kadınlara vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkı büyük ölçüde kâğıt üzerinde kalmış, kadınlar ne yazık ki uygulamada ailesinin seçtiğini seçmiş, kendisi ise seçmemiş ve seçilememiştir… Yıllara göre kadınların parlamentoda temsilini bir gözden geçirelim. 1935'te 18 kişi olarak Millet Meclisi'ne giren kadınlar, 1939'da 15, 1943'te 16 kişiydiler. 1946'dan itibaren sayıları tek haneye düştü. 19541977 arası 3 ila 9 sandalye arasında gidip geldiler. 1983'te 12, 1987'de 6, 1991'de 8 kişiyle temsil edildiler. 1995'te 13, 1999'da 23, 2002'de ise 24'e ulaştılar. 1961'den sonra parlamentoya giren 9 senatörü eklesek de bir temsilden söz etmek mümkün değil. Cumhuriyet devrimleriyle kazandığımız haklar daha ileriye götürülmesi gerekirken ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmektedir. İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi olarak, kadının toplumsal yaşamın her alanında var olmasının ve temsiliyetinin siyasi bir bakış açısı ve bir devlet politikası olduğunun bilincindeyiz. Kadınların siyasette ve karar verici her konumda daha etkin rol alacağı, kadın cinayetlerinin ve tacizlerin yaşanmadığı bir Türkiye inancıyla yılmadan usanmadan çalışmalarımıza devam etme azmindeyiz. Saygılarımızla. İzmir Barosu Bülteni 7 BASIN AÇIKLAMASI 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde Eşit Hayat Hakkı Vurgusu İZMİR BAROSU ENGELLİLER MERKEZİ 03.12.2015 İzmir Adliyesi Baro Birimi’nde yapılan basın açıklamasını okuyan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, basın açıklaması sonrasında İzmir Adliyesi’nde ve Baro Binası’nda engelli meslektaşlarımızın ve engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak için çalışmalar yürüttüklerini, ayrıca Baro tarafından meslektaşlarımıza yönelik işaret dili eğitimi düzenlendiğini belirtti. Basın açıklaması metni: Basına ve Kamuoyuna Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 10’u,yaklaşık 800 milyon engelli insan yerkürede yaşamaktadır. Her ne kadar “engelli hakları” kavramı, engelli bireylere ait bağımsız bir hak kategorisi gibi algılanmakta ise de, bu kavramla amaçlanan; engellilerin tüm temel hak ve özgürlüklerden diğer bireyler gibi tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik etmek ve insan onuruna olan saygıyı güçlendirmektir. Türkiye, Birleşmiş Milletler Engelli İnsan Hakları Sözleşmesini ilk imzalayan ülkelerden biri olmasına rağmen; sözleşmede taahhüt ettiği sosyal ayrımcılık tanımını kullanmayıp, engelliliği kontrol altında tuttuğu heyetlerin, tıbbi tanımlamasının insafına bırakmış olduğundan engelli vatandaşlar, engelli olduklarını kanıtlamak için çok zor süreçlerden geçmekte, 8 İzmir Barosu Bülteni pek çoğu bürokratik işlemlerin acımasızlığı nedeniyle, öne çıkan engellemelerden dolayı; yasayla belirlenmiş haklarına asla ulaşamamaktadır. Bürokratik işlemlerin yerine getirilmesinin ağır şartlar taşıması nedeni ile engelliler örneğin mutlak ihtiyaçları olan engelli araç ve gereçlerini alamaz duruma gelmişlerdir. Sağlıkta sürekli değiştirilen ve her hakkı kısıtlayan yönetmeliklerle engelli bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri her geçen gün zorlaşmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumlarının kar ekseninde dönen işleyişi tüm vatandaşlarla beraber engelli vatandaşlarında sağlık hakkını alt üst etmiştir. Muadil ilaçlarla, katkı paylarıyla ve rapor almak için günlerce, aylarca süren randevu sırasıyla sağlık hakkı bir engelliler içinde bir lütufa dönüşmüştür. Engelli ve yaşlıya verilen maaş hakkı 2013 yılında sosyal yardıma havale edilip, bu desteğin alınabilmesi için sadece engellinin değil akrabalarının da açlık sınırının altında yaşaması şartı getirilmiştir. Engellilerin evde bakımı için akrabalarının da açlık sınırının altında yaşaması koşulu aranmaktadır. Oysa engelli hayatı oldukça zorlu ve pahalıdır. Değil açlık sınırı orta halli bir aile için bile engelli ihtiyaçlarının karşılanması büyük ekonomik zorluklar içermektedir. İktidarın mantığı sadaka ve lütuf kültürünün bir ürünüdür. Sosyal devlet ilkesi ile asla bağdaşmayacak bir uygulama ve düzenleme ile devlet engellileri tamamen yakınlarının bakım ve insafına terk etmiştir. Eğitim hakkı da engelli bireyler için ulaşılamaz bir haldedir. Engelli bireylerin %65’i okuryazar değildir. Engelli bireylerin sadece %7’si lise eğitimini, %2’si ise üniversite eğitimini tamamlayabilmektedir. Türkiye engelli eğitiminde dünyanın en yoksul ülkeleri ile aynı seviyededir. Sosyal devlet ilkesinin bir türlü hayata geçirilemediği ülkemizde engellilerin temel haklarını elde edebilmesi ve kullanması önünde ciddi bürokratik engeller bulunmaktadır. Hükümetin engellileri ve ailelerini oy potansiyeli haline getiren sadaka politikası değişmeden engelli sorunlarının çözülmesi mümkün değildir. Engelsiz bir dünya yaratmanın mümkün olduğunu, bunu başarmış toplumlar olduğunun dünyadaki örneklerden biliyoruz.Bu amaçla, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını, yerel yönetimleri,meslek örgütlerini vb. engelsiz bir toplum oluşturma yönünde görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Bu nedenle İzmir Barosunun, engellilerin “eşit hayat hakkı mücadelelerine” sonuna kadar destek olacağını, bu dönüşüm için engelli yurttaşlarımızla beraber mücadele edeceğimizi kamuoyu ile paylaşırız. Saygılarımızla. İZMİR BAROSU İNSAN HAKLARI MERKEZİ Basına ve Kamuoyuna... “BÜTÜN İNSANLAR HÜR, HAYSİYET VE HAKLAR BAKIMINDAN EŞİT DOĞARLAR. AKIL VE VİCDANA SAHİPTİRLER VE BİRBİRLERİNE KARŞI KARDEŞLİK ZİHNİYETİ İLE HAREKET ETMELİDİRLER” Bugün, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 67 yıldönümü. Birleşmiş Milletler, İkinci Dünya Savaşının hemen ertesinde ve iki büyük savaştan edinilen acı deneyimlerin üzerine, ortak bir değerler sistemi oluşturmak amacıyla 1945 yılında kurulmuş,10 Aralık 1948 yılında da Evrensel Bildirgenin kabulü ile insanlık, çağdaş dünyanın en temel insan hakları belgesine kavuşmuştur. Evrensel Bildirge’nin kabulünden 67 yıl sonra, günümüzde, uygarlık değerlerinin çiğnendiği, insan hakları açısından kazanımların gerilediği günler geçirmekteyiz... Türkiye, yakın geçmişte içine düşürüldüğü şiddet ve terör sarmalının yaralarını saramadan bu yılda toplumun her kesiminde derin yaralar açan saldırılarla karşı karşıya kalmıştır. 20 Temmuz 2015'te, Şanlıurfa ilinin Suruç ilçesinde düzenlenen bombalı intihar saldırısında çoğu üniversite öğrencisi olmak üzere 34 kişi ölmüş, 100'den fazla kişide yaralanmıştır. Ankara Tren Garında, 10 Ekim 2015 günü Türkiye, tarihinin en kanlı katliamına tanık olmuştur. Katliamda 105 kişi hayatını kaybederken 500’den fazla kişi yaralanmıştır. Bir baro başkanımız, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü “insanlık değerlerinden, kardeşlikten ve barıştan yana” çağrıda bulunduğu basın açıklaması sırasında öldürülmüştür. Terörist saldırılar asker, polis ve sivil yurttaşlarımızın ölümleriyle sonuçlanmıştır. Başta yaşam hakkı olmak üzere, her türlü insan hakkını ortadan kaldıran, toplumun her kesimini derinden etkileyen, manevi ve toplumsal değerlerimizi tahrip eden bu süreç nedeniyle ciddi kaygı ve endişelerimizi kamuoyu ile öncelikle paylaşmak isteriz. Uluslararası kuruluşların verilerine göre 197 ülke arasında 137’inci sırada bulunduğumuz basın özgürlüğüne yönelik, ‘12 Eylül Askeri Darbesi’ uygulamalarını aratmayan özellikle de siyasal iktidarın düşünce dünyası ile uyuşmayan muhalif basına yönelik gözaltı ve tutuklamalar, soruşturma ve dava açmalar, işten çıkarma, haber sitelerine erişimi engelleme, haber takibini zorlaştırma uygulamaları nedeniyle korkunç bir sansürün ve baskının oluştuğunu ifade etmek istiyoruz. Basına yönelik sansürün, yurttaşların haber alma hakkının ihlali niteliğinde de olduğu göz önüne alınırsa, muhalif düşüncelerin tamamen susturulmak istendiği anlaşılmaktadır. Düşünceyi açıklama özgürlüğünü engelleyen uygulamalara derhal son verilmeli, buna yol açan tüm yasalar sonuçlarıyla birlikte yürürlükten kaldırılmalıdır. Türkiye'de hâlihazırda 361 tutukevi ve cezaevi bulunmaktadır. Mevcut cezaevleri, tutuklu ve hükümlülere yeterli gelmediğinden, cezaevlerinde kapasitelerinin çok üzerinde tutuklu ve hükümlü tutulmaktadır. Türkiye’de ceza infaz kurumlarında 18 yaşından gün almamış 2 bin 165 çocuk hükümlü ve tutuklu bulunuyor, yine cezaevlerinde 1820 yaş arasında 8 bin 17 tutuklu ve hükümlü tutulmaktadır. Türkiye'deki her 100 bin kişi başına düşen ceza infaz kurumundaki kişi sayısı 2010 yılında 10.12.2015 163 olurken, bu sayı yıllar itibarıyla sürekli artarak 2014 yılında 204'e ulaştı. Buna karşılık 12 ve daha yukarı yaştaki her yüz bin kişiden 253’ü ceza infaz kurumlarında yer almıştır. 15 yıl içerisinde Türkiye'nin nüfusu yaklaşık yüzde 24 artarken, tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 234 oranında artmıştır. Bu rakamlarıyla Türkiye Avrupa'da ikinci, OECD ülkeleri arasında üçüncü, dünyada ise 10'uncu sıraya yerleşmiştir. Adalet Bakanlığının bildirdiğine göre; 2015 yılında 26 bin 380 kapasiteli 42 yeni cezaevi inşa edilmiş olacaktır. Türkiye hızla, adeta cezaevleri ülkesine dönüşmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının verilerine göre; terör saldırılarında, iş cinayetlerinde, cezaevlerinde, savaştan kaçarken ölen mültecilerle birlikte 2015 yılında 617 çocuk yaşamını yitirmiştir. Avrupa’ya gitmeye çalışan sığınmacıların kullandığı botların batması sonucu sadece Türk karasuları içinde 46 çocuk boğularak yaşamını yitirmiştir. Çocuk haklarının korunmasına, onların daha güvenli, sağlıklı ve onurlu bir ortamda gelişmelerine ve yaşam haklarının güvenceye alınmasına yönelik tedbirler gecikmeksizin hayata geçirilmelidir. Kadınların eşit yaşam ve insanca yaşam isteği ölümle ve şiddetle sonuçlanmaktadır. 2015 yılında 239 kadın erkekler tarafından katledilmiştir. Yapılan yasal iyileştirmelere rağmen yargı mekanizİzmir Barosu Bülteni 9 BASIN AÇIKLAMASI 10 Aralık İnsan Hakları Günü BASIN AÇIKLAMASI masının ve idari yolların yetersizliği, isteksizliği ve etkisizliği kadın hakları mücadelesini ciddi olarak sekteye uğratmaktadır. İş kazalarında Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü olan Türkiye’de iş cinayetleri bitmek bilmiyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) yazılı, görsel, dijital basından takip ettiği, emekmeslek örgütlerinden gelen bilgiler ile işçiler, işçi yakınlarının bildirimleri ışığında tespit edebildiği kadarıyla 2015 yılının Aralık ayına kadar 1592 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. İşyerlerinde sağlık ve iş güvenliği açısından etkin denetim mekanizmaları işletilerek işçi cinayetlerinin sona ermesine amacıyla siyasal iktidar ciddi çaba sarf etmeli, etkin tedbirler almalıdır. Ülkelerindeki savaş ve çatışmalar nedeniyle kitlesel göçlere mecbur bırakılan sığınmacıların durumu insan hakları örgütlerinde endişe uyandırmaktadır. Özellikle Avrupa’da sınırları kapama yönündeki eğilim, sığınma prosedürü sırasında ve mülteci statüsü verildikten sonra devam eden asgari haklarının ihlallerine ilişkin hukuka aykırılıklar, hoşgörüsüzlük, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, gerilimler, ulusal, etnik gerginlik ve ça- tışmalar tarafımızda endişe yaratmaktadır. Bu konuda karşılaşılan sorunlara çözüm ararken öncelikle mültecilerin korunması ve geri göndermeme ilkeleri temel alınarak, 09.03.2016 İzmir Barosu | HaberDetay insan haklari haftasi basin aciklamasi mülteci sorununun politik değil, insani bir sorun olduğu kabul edilmeli ve çözüm önerileri bu bakış açısı ile geliştirilmelidir. Ülkemizin Avrupa'nın bekçisi konumuna sokulduğu çözümlere de karşı olduğumuzu ifade etmek isteriz. Anayasa’mızda, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde ve ulusal hukuk metinlerinde sağlıklı çevrede yaşama hakkı kabul edilmiş olmasına karşın ülkemizde, doğa ve yaşam alanları "kalkınma" ya feda edilmiş durumda. “Ne pahasına olursa olsun kalkınma” anlayışının sonucu; tarım alanları talan edilmekte, nükleer santral projeleri hayata geçirilmek istenmekte, ağır metal kirliliği engellenemeyen, doğada onarılamayacak bozulmalara yol açan altın, gümüş, nikel gibi metalik madencilikle ilgili projelere izin verilmekte, ormanlar ve kıyılar yapılaşmaya ve işletmeciliğe açılmakta, insanlığın ortak kültür mirasını yok edecek yatırımlara izin verilerek tarihsel miras yok edilmek istenmektedir. Bilgiye erişim ve karar süreçlerine halkın katılımı demokratik toplumun olmazsa olmaz koşuludur, diğer yandan bilgiye erişim ve karar süreçlerine katılma Anayasa'nın yüklediği "çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek ödevi"nin yerine getirilmesi için de zorunludur. Bu kapsamda 25 Haziran 1998 tarihinde Danimarka’nın Aarhus Kentinde Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (ECE) tarafından imzaya açılmış olan ve 30 Ekim 2001 tarihinde yürürlüğe giren Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Çevresel Karar Verme Sürecine Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi (Aarhus Sözleşmesi), bir an önce imzalanıp, usulüne uygun yürürlüğe konmalıdır. Ütopik bir dilekle; demokratik hukuk devletinin hayata geçtiği, temel hak ve hürriyetlerden ödün verilmediği, güzel, aydınlık, yaşam dolu günlerde buluşmak dileği ile teşekkür ederim. Saygılarımızla. SALDIRININ HEDEFİ TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR CEVABI TÜRK MİLLETİ VERECEKTİR ÇÖZÜM ÇOĞULCU-KATILIMCI DEMOKRASİDEDİR Türkiye Barolar Birliği olarak Ankara’daki hain saldırıyı gerçekleştirenleri ve arkasındaki karanlık odakları en sert şekilde lanetliyoruz. 1- Saldırının hedefi, bir bütün olarak ülkemizdir. Türk Milleti bu saldırıya karşı birlik olmak zorundadır. 2- Zamanlaması, yeri ve hedefi; bu saldırının arka planında derin ve karmaşık bir kurgu olduğunu göstermektedir. Buna rağmen, 78 milyon vatandaşımızın MİLLET olma bilinciyle kucaklaşması halinde, sinsice yapılan planlar hedefine ulaşamayacaktır. 3- Millet olmak demek; kaderde, tasada ve kıvançta bir olmak demektir. Kısa vadeli iç siyaset hesaplarıyla kutuplaştırılmış, birbirine düşman haline getirilmiş bir millet, varlığına kasteden bir saldırı karşısında tek vücut olamaz. Tek vücut olmak 10 İzmir Barosu Bülteni demek, devleti yönetenlerin her yaptığını onaylamak veya her yaptığına karşı çıkmak demek değildir. Türkiye’nin milli menfaatleri her türlü siyasi hesabın üzerindedir. 4- Başta siyasi iktidar ve muhalefet olmak üzere, herkesin, devlet ile siyasi iktidarın farklı kurumlar olduğunu bilmesi ve buna göre davranması zorunludur. Devleti korumak, siyasi iktidar lehine çalışmak değildir. Siyasi iktidarı eleştirmek de devlete düşmanlık yapmak değildir. 5- Bizi millet yapan bağları korumanın vazgeçilmez şartı, adalete ve hukuk devletine güvenin tesis edilmesidir. Hangi siyasi düşünceden, mezhepten, dinden, etnik kökenden ve cinsiyetten olursa olsun her vatandaşımızın Türk Milletinin asli unsuru olmaktan gurur ve güven duyar hale gelmesi sağlanmalıdır. Devlet görevlileri, bu ilke çerçevesinde hareket etmelidir. Bunun için; bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapabilen, savunmanın etkin ve eşit olduğu bir yargı sistemini acilen ve el birliğiyle kurmak zorundayız. 6- Amacımız, tüm kurum ve kurallarıyla işleyen çoğulcu-katılımcı demokrasinin inşasıdır. Ancak bu şekilde, milli birlik ve beraberliğimizi koruyabilir, “top yekûn saldırı”ya karşı “top yekûn cevap” verebiliriz. Bu alçakça saldırıda şehit olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin asker ve sivil kıymetli mensuplarına Allah’tan rahmet, yakınlarına ve saldırının doğrudan hedefi olan Türk Milleti’ne başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Saygılarımızla. BASIN AÇIKLAMASI Anayasa Mahkemesi’nden Düşündüren İptal Kararı İZMİR BAROSU ÇOCUK VE KADIN HAKLARI MERKEZİ BASINA VE KAMUOYUNA Anayasa Mahkemesi 12.11.2015 tarihli kararında Türk Ceza Kanunun 103. maddesinin 2.fıkrasını iptal etmiştir. Özellikle erken yaşta evlilikleri ve çocuk istismarını önlemek amacı ile getirilmiş olan bu fıkranın iptali ile artık erken yaşta evlilik gerçekleştiren faillerin çekinecekleri hiçbir husus kalmamış, açıkça ve alenen çocuk istismarı teşvik edilmiş,çocuk istismarı ve kadın cinayetlerini önlemeye yönelik son yıllarda elde edilen kazanımlar hiçe sayılmıştır. Maddenin iptal gerekçesinde yer alan; “şehirlerde erken yaşta cinsel ilişkinin yaygın olması, küçük yörelerde ise gelenek gereği erken evliliklerin yaygın olması “ ifadeleri, 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan gerekçelerdir. Maddenin iptali ve dayanılan gerekçe , hem gençleri bilinçsiz ve sağlıksızca cinsel ilişkiye yöneltecek hem de kırsal kesimde bir türlü önünü alınamayan,gelenek ve göreneklerle beslenen,özellikle okul çağındaki kız çocuklarının, bir eşya gibi başlık parası karşılığı,evlilik adı altında başka erkeklere satışını gerçekleştirilecektir. Bilinmelidir ki; g Ülkemizde çocuk hakları ihlalinde ilk sırada çocukların zorla evlendirilmeleri yer almaktadır. g Erken yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarının % 14’ü 15 yaşın altındadır. g Erken yaşta yaptırılan evlilikler çocukların eğitimlerini tehlikeye sokmakta,çocuklar doğurmak ve ev işi yapmak amacı ile okulu terk etmeye zorlanmaktadır. g Milli Eğitim Bakanlığının verilerine göre erken yaşta evlilik ve nişanlanma nedeni ile okula devam etmeyenlerin %97.4’ü kız çocuklarıdır. g Hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar 1519 yaş arası genç kızlarda birinci ölüm sebebidir. g Erken yaşta zorla yaptırılan evlilikler çocukların temel haklarını elinden alan ve kadının statüsünü düşüren, kadınları eğitimsizlik,fakirlik,bağımlılık ve şiddet kısır döngüsüne hapseden bir insan hakkı ihlalidir. Anayasa Mahkemesi bu kararı ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri de ihlal etmiştir. Taraf olduğumuz BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 1. maddesi gereğince daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılmaktadır. Sözleşmenin 3.maddesinin 1.fıkrasından; Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir, Yine aynı sözleşmenin 34 maddesi: Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla Taraf Devletler özellikle: 1. Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını; 2. Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini; 3. Çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini, önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar, hükümlerini içermektedir. Anayasa Mahkemesinin, hukuktan yana değil ataerkil toplum yapısını korumaya yönelik bu kararı, evrensel hukuk normlarına aykırılık nedeni ile de açıkça kadın ve çocuk haklarına yönelik ihlallerle sonuçlanacak bir süreci başlatmaktadır. Biz İzmir Barosu Kadın Hakları ve Çocuk Hakları Merkezleri olarak� erken yaşta evliliği özendiren, çocuk istismarını teşvik eden ve dolayısı ile kadın ve çocuk haklarını doğrudan ihlal eden Anayasa Mahkemesinin bu kararını, kadına ve kız çocuklarına bakış açısını, açıkça eleştiriyor ve ihlallere yönelik ulusal ve uluslararası hukuk alanında mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Saygılarımızla. İzmir Barosu Bülteni 11 BASIN AÇIKLAMASI Basın Yayın ve Düşünce Özgürlüğü Tehdit Altında BASINA VE KAMUOYUNA Gazetecilerin yaptıkları haberler ve bunların yayınlanması nedeniyle tutuklanarak cezaevine gönderilmeleri kabul edilemez niteliktedir. Halkın haber alma özgürlüğü ile bilgiye erişiminin bizzat siyasi iktidar eliyle engellendiği, gerçeğin karartılarak örtbas edilmeye çalışıldığı böyle bir sansür ortamı aynı zamanda hukuk güvenliği ile ilgili de ciddi endişeler yaratmaktadır. Bu durum Türkiye'nin girdiği çıkmaz tünelin en dip karanlığına doğru hızla yol almasıdır. Yine son zamanlarda yargı görevi yapan Avukat, Hâkim ve Cumhuriyet savcıları mesleklerini icra ederken tutuklanma tehdidi altında veya ağır manevi baskılara maruz kalmaktadır. Yargıçların verdiği kararların hukuksal doğruluğuna ya da yanlışlığına hükmetmek yalnızca kanun yolu mercilerine ait olması gerekirken Cumhuriyet tarihimizde yargıcın verdiği karardan dolayı tutuklanmasına bu dönemde tanıklık etmiş olduk. Avukatların, ifadeye hazır olduklarını açıklamalarına rağmen, ifadeye çağırılmaksızın gözaltına alınmalarına ve anlaşılmaz ve soyut delillerle tutuklanmalarına tanıklık ediyoruz. Üzülerek ifade ediyoruz ki gerek Yargı bağımsızlığı gerek basın, haber alma ve düşünce hürriyeti ağır saldırı altındadır. Maalesef ülkemizde tutuklama kararları gözdağı verme ve sindirme vasıtasına dönüşmektedir. Bu kararlar, sadece halkın haber alma özgürlüğüne kısıtlamak ya da hukuki güvenirliği yok saymak anlamına gelmiyor, bundan daha da vahim olan, gelecekte özgür toplum unsurlarını değiştirmeye yönelik bir araç biçiminde toplumun geleceğinin de tahakküm altına alınmasıdır. Yaşanan tüm bu gelişmeler Türkiye’de; ne demokrasiden ne basın özgürlüğünden ne de bağımsız ve tarafsız yargıdan söz etmek mümkün olmayacaktır. Basın özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü, de12 İzmir Barosu Bülteni mokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri, vatandaşın bilgi almak hakkını savunmak, uygulamak, ülkenin saygınlığı ve aydınlık geleceği için yaşamsal önem arz etmektedir. Bu değerleri savunmak ve uygulamak temel hedef olmalıdır. Son günlerde bazı siyasi oluşum ve hareketlerin sözde "demokrasi" ve "özgürlük" talebi adı altında talep edilen sözde "demokratik özyönetim” veya özerkliğin parçaları olarak öne çıkarılan yasama, karar alma, yargı, vergi toplama, asayiş ile ilgili hususlar içeren talepler; Ülkenin bölünmesini istemek ve bu yönde bir kalkışma çağrısıdır. Cumhuriyete karşı bu kalkışma ve meydan okuma ise kabul edilemez niteliktedir. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan tüm yurttaşlarımızın eşit bir parçası ve mensubu olduğu "Türk Milleti" buna asla izin vermeyecektir. Bu oyunu bir kez daha birlik ve bütünlüğümüz içinde püskürtecek, Cumhuriyetin değerleri ile yoğrulmuş toplumsal barışı, özgürlükleri birlikteliğimiz içeresinde güçlendirerek, demokrasi çıtamızı yükselterek yanıt vereceğiz. İzmir Barosu Başkanlığı olarak; siyasal iktidarı, demokrasi söylemleri adı altında uyguladıkları özgürlük kısıtlamalarına ve baskıcı uygulamalarına son vermeye, toplumun kutuplaşma- 30.12.2015 sını önlemeye ve birlik beraberliği sağlamaya çağırıyoruz. Gerek parlamento içindeki gerek haricindeki tüm siyasal partileri de seçim sürecinde verdikleri sözleri yerine getirmeye, demokrasinin teminatı olan vazifelerini aralıksız şekilde yerine getirmeye davet ediyoruz. Yine 550 milletvekilimizi, hukukun üstünlüğüne, toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağına dair Türkiye Büyük Millet Meclisinde ettikleri yemini hatırlatıyor; halkın kendilerine verdikleri vekaleti kullanarak bu baskıcı uygulamalara, hukuksuzluklara ve savaş zemini hazırlıklarına son vermeleri için göreve davet ediyoruz. Barış için mücadele vermeyi göze alan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, güçlü ve kararlı bir şekilde hukukun üstünlüğünü hayata geçirmek suretiyle toplumsal barışın dilini kullanarak sorunlara çözümler üretmek üzere sesimiz ve yüreklerimizi birleştirme çağrısı yapmayı tarihsel bir sorumluluk olarak görmekteyiz. Yaşam hakkı ve düşünce hürriyeti olmak üzere bütün temel hak ve hürriyetleri korumaya, hukukun üstünlüğünü savunmaya sonuna devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. EĞİTİM UYAP Atölye Çalışması İnteraktif bir çalışma yöntemiyle Av. Özden Gin tarafından verilen eğitimler her hafta Salı günleri 16.00-18.00 saatleri arasında İzmir Barosu’nda gerçekleştiriliyor. Meslektaşlarımızın UYAP'a girişte yaşadıkları sıkıntıları ortadan kaldırmak ve UYAP programından daha fazla yararlanmalarını temin etmek amacıyla en fazla 15 kişilik gruplar halinde verilen bu eğitim çalışması Ocak ayı içerisinde her hafta düzenlenmek şekliyle dört defa yapılarak meslektaşlarımızın hizmetine sunulmuştur. Programda Kullanılan Eğitim İçeriği UYAP’ta Kullanılan Yazılımların Kurulumu Doküman Editöründe Dilekçe Hazırlama Dava Takip Hazırlama ve Açma Ödeme Yapma Pratik Çalışma Menderes’te Uzlaşma Semineri 23 meslektaşımız 12 Şubat 2016 tarihinde Menderes'te düzenlenen seminere katılarak seritifikalarını Baro Başkanı Avukat Aydın Özcan’ın elinden almıştır. Uzlaştırmacı olarak görev alacak olan arkadaşlarımıza başarılar dileriz. İzmir Barosu Bülteni 13 EĞİTİM Av. Aydın Özcan’dan Avukatın Hak Ve Yükümlülükleri Dersi İzmir Barosu Staj Eğitim Merkezi’nin Ocak 2016 Eğitim Dönemi, İzmir Barosu Başkan Yardımcısı ve Staj Eğitim Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mustafa Çetin’in açılış konuşmasıyla başladı. Staj Eğitim Merkezi’nin Ocak 2016 döneminde 175 Staj- yer Avukat, Staj Eğitim Merkezi müfredatı doğrultusunda altmış saat zorunlu ve altmış saat de seçmeli olmak üzere toplam 120 saat ders görecekler. Seçmeli dersler kapsamında kurgusal duruşmalar da yapılarak öğrendiklerini pratikte uygulama fırsatı bulacaklar. CMK Eğitimleri Her Ay Düzenli Olarak Yapılıyor 65. Dönem CMK Semineri İzmir Barosu 65. Dönem CMK Eğitim Semineri 18-19-20 Aralık 2015 günlerinde aktif eğitim yöntemleri kullanılarak gerçekleştirildi. 14 İzmir Barosu Bülteni Eğitim Çalışması kapsamında; yakalama ve gözaltı, tutuklama, hukuka aykırı deliller sorunu, ceza yargılamasında deliller, görüşmede te- mel ilkeler, soruşturmakovuşturma evreleri arasındaki farklar, doğrudan soru, kovuşturma evresi, duruşma pratik çalışması ve CMK sistem tanıtımları yapıldı. Aktif olarak çalışmaya katılan tüm katılımcılara ve özveriyle zaman ayırarak hiçbir karşılık beklemeksizin eğitim çalışmasının başından sonuna kadar çalışmada yer alan eğitimcilerimize teşekkür ederiz. CMK Komisyon çalışmaları Çarşamba günleri yapılmakta olup katılmak isteyen tüm meslektaşlarımıza açıktır. EĞİTİM 66. Dönem CMK Semineri İzmir Barosu 66. Dönem CMK Eğitim Semineri 22-23-24 Ocak 2016 günlerinde aktif eğitim yöntemleri kullanılarak gerçekleştirildi. Seminer programında; yakalama ve gözaltı, tutuklama, hukuka aykırı deliller sorunu, ceza yargılamasında deliller, görüşmede temel ilkeler, soruşturmakovuşturma evreleri arasın- daki farklar, doğrudan soru, kovuşturma evresi, duruşma pratik çalışması ve CMK sistem tanıtımları yapıldı. TBB Başkanı tarafından tanık sorgulama ve beyan konulu ders verildi. Çalışma sonunda katılımcılara sertifikaları TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan tarafından verildi. Seminere katılan tüm katılımcılara ve özveriyle zaman ayırarak hiçbir karşılık beklemeksizin eğitim çalışmasının başından sonuna kadar çalışmada yer alan eğitimcilerimize teşekkür ederiz. CMK Komisyon çalışmaları Çarşamba günleri yapılmakta olup katılmak isteyen tüm meslektaşlarımıza açıktır. 67. Dönem CMK Semineri İzmir Barosu 67. Dönem CMK Eğitim Semineri 26-27-28 Şubat 2016 günlerinde aktif eğitim yöntemleri kullanılarak gerçekleştirildi. CMK eğitimi kapsamında; yakalama ve gözaltı, tutuklama, hukuka aykırı deliller sorunu, ceza yargılamasında deliller, görüşmede temel ilkeler, soruşturmakovuşturma evreleri arasındaki farklar, doğrudan soru, kovuşturma evresi, duruşma pratik çalışması ve CMK sistem tanıtımları yapıldı. Çalışma sonunda katılımcılara sertifikaları İzmir Barosu Genel Sekreteri ve CMK Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. A. Şakir Uzun tarafından verildi. Üç tam gün süren seminere 52 CMK müdafii meslektaşımız katılmıştır. CMK Komisyon çalışmaları Çarşamba günleri yapılmakta olup katılmak isteyen tüm meslektaşlarımıza açıktır. İzmir Barosu Bülteni 15 ETKİNLİK Uluslararası Suçlar ve Uluslararası Ceza Divanı Paneli İzmir Barosu tarafından 18 Aralık 2015 günü "Uluslararası Suçlar ve Uluslararası Ceza Divanı" başlıklı bir panel düzenlendi. Oturum başkanlığını Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mustafa Ruhan Erdem’in yaptığı panele konuşmacı olarak Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. R. Murat Önok ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Koray Doğan katıldı. Kurgusal Duruşmalar Devam Ediyor İzmir Adliyesi 11 ve 12. Ağır Ceza mahkemelerinde Staj Eğitim Merkezi’nde danışman meslektaşlarımızla süren çalışmalara 160 stajyer avukat katıldı. Çalışma başında öncelikle son günlerde ülkenin çeşitli yerlerinde yaşanan terör saldırılarında şehit olan güvenlik görevlileri ve yaşamını kaybeden vatandaşlarımız için saygı duruşunda bulunuldu. Açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkan Yardımcısı ve Staj Eğitim Merkezi Sorumlu Yönetim Ku- 16 İzmir Barosu Bülteni rulu üyesi Av. Mustafa Çetin; ülke olarak son günlerde zor günler geçirdiğimizi söyleyerek şehitlerimiz için Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı dileyerek sözlerine başladı. Staj Eğitim Merkezi olarak kurgusal duruşmaları önemsediklerini söyleyen Çetin, “genç meslektaşlarımızın mesleğe başlarken hazır olmalarını istiyoruz, bunun için teorik derslerin yanında kurgusal duruşmalarla pratik yapıyoruz” dedi. Av. Mustafa Çetin, Staj Eğitim Merkezi derslerine katılarak stajyer avukatları mesleğe hazırlayan, işlerinden ve özel hayatlarından merkeze zaman ayıran danışman ve eğitmen avukatlara teşekkür etti. İzmir Barosu tarafından ilk kez düzenlenen kurgusal duruşma yarışmasını hatırlatan Çetin, takımların her geçen gün daha da iyi çalışmalar ortaya koyduklarını görmelerinin kurgusal duruşmaların önemini gösterdiğini dile getirerek bu nedenle her yıl aynı dönemde bu yarışmalar tekrarlanacağını söyledi. Av. Mustafa Çetin sözlerini “hukuka, mesleğe, meslektaşlarınıza sahip çıkın ve saygı gösterin. Seçtiğiniz meslek saygın, onurlu, kutsal bir o kadar da sorunlulukları olan bir meslektir.” diyerek tamamladı. ETKİNLİK Notalar Şiddete Karşı! İzmir'de belediyelerin kadın danışma merkezlerinde danışmanlık hizmeti alan 30 gönüllü kadın ve ünlü yan flütçü Şefika Kutluer ile İzmir Devlet Senfoni Orkestrası kadın müzisyenlerinin de katıldığı bir konser gerçekleşti. Müzik ile kadına yönelik şiddete karşı farkındalık ve duyarlılık oluşturmak amacı ile İzmirli müzik eğitmeni Muharrem Dayanç'ın öncülüğünde belediyelerin kadın danışma merkezlerinde danışmanlık hizmeti alan 30 gönüllü kadına yönelik 'Notalar Şiddete Karşı' projesi yürütüldü. 30 kadın Muharrem Dayanç'tan müzik kursu aldı. Kadınlar kursun finalinde Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde flütçü Şefika Kutluer ve İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın kadın müzisyenleri ve ünlü kadın yöneticilerle konser verdi. Ritm grubunun şovuyla başlayan gecede Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Özgen Küçükgökçe tarafından 4 ay gibi bir sürede hazırlanan koro Türk Müziği'nin seçme eserlerinden örnekler verdi. 30 gönüllü kadına İzmir'deki kadın belediye başkanları, başkan eşleri ve sivil toplum kuruluşlarını temsilen İzmir'in kadın kanaat önderleri de eşlik etti.İzmir Barosunu Kadın Hakları Merkezi Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezinden sorumlu yönetim Kurulu üyesi Av.Nuriye Kadan temsil etti, Gecenin sonunda proje sahibi Muharrem Dayanç tarafından İzmir barosunun katkılarından dolayı Başkan Aydın Özcan'a plaket vererek teşekkürlerini iletti. İzmir Barosu Bülteni 17 ETKİNLİK Kadına Yönelik Şiddet Paneli Notalar Şiddete Karşı projesi kapsamında gerçekleştirilen panelin oturum başkanlığını İzmir barosu Kadın Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. Nuriye Kadan yaptı. Panele konuşmacı olarak Işılay Saygın, Prof .Dr. Serpil Salaçin ve Av. Aytül Arıkan katıldılar. Panelin açılış konuşmasını yapan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, kadına yönelik şiddetin her alanda artarak devam ettiğin dile getirirken İzmir Barosu’nun şiddet mağduru kadınlara yönelik çalışmalarından bahsetti. İzmir Barosu’nun bu alanda üzerine düşeni layıkıyla yaptığını dile getiren Özcan hakim ve savcıların yetkilerini en caydırıcı biçimde kullanmaları gerektiğini belirtti. Özellikle kadınlarımıza haklarını öğreterek bilinçlendirmeye çalışıyoruz diyen Özcan aynı duyarlılığı tüm yetkililerden beklediklerini söyledi. Genç Hukukçulardan Yılbaşı Partisi Baromuz tarafından organize edilen "İzmir Barosu Yılbaşı Partisi" etkinliği, stajyer avukatlar ile genç avukatların yoğun katılımı ile 29 Aralık 2015 tarihinde Alsancak Tren Bar’da gerçekleştirildi. 18 İzmir Barosu Bülteni Yılbaşı öncesi yoğun stresle yıl bitimini geçiren tüm meslektaşlarımızın hem stresten uzaklaşmaları hem de birlikte eğlenmeleri amaçlanan partide tüm katılımcılar doyasıya eğlendi. Tüm meslektaşlarımızca ilgi gösterilen partide 2016 için iyi dilekler belirtildi. Meslektaşlarımız tarafından stresten uzaklaştıran, bir araya getiren bu tür etkinliklerin devamı talep edildi.” 21 Aralık 2015 günü İzmir Ticaret Odası Salonu’nda düzenlenen konferansta; Arabuluculuk Nedir, Avantajları Nelerdir, Arabuluculukta Zorunluluk mu Geliyor başlıkları konuşuldu. Panele; Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İcra ve İflas Hukuku Anabilim Dalı Uzmanı Alper Bulur, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. İbrahim Yıldırım ve İzmir Adliyesi Arabuluculuk Pilot Uygulama Mahkemesi Hakimi Zümrüt Eskicindil Göker konuşmacı olarak katıldılar. Panelin açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, Türkiye hukuk sisteminde yeni bir uygulama olan arabuluculuk sistemine olumlu baktıklarını ve İzmir’in pilot il olmasını sevindirici olduğunu söyledi. Mesleki açıdan bu işin sadece avukatlar tarafından yapılıyor olmasını önemsediklerini belirten Özcan torba yasa için koyulacak maddeyle avukatların tekelinden çıkartılabileceği endişesi taşıdıklarının söyledi. Mevcut 87 bin avukat ve hukuk fakültelerinde bunun yarısı kadar avukat adayı öğrenci olduğunu, mesleki pastanın küçültülmesi istemediklerin belirten Özcan, Torba yasayla avukatların dışındaki bazı mesleklerin de arabulucu olmasının yolu açılırsa Barolar bu yeni sisteme karşı çıkacaklardır dedi. Özcan, "Arabuluculuğu sadece avukatlar yapmalı. Fakat yeni torba yasanın içine bir madde koyarak bu işin avukatların tekelinden çıkarılmasından endişe ediyoruz. Türkiye'de 87 bin avukat var. Bunun yarısı kadar da hukuk fakültelerinde öğrenci var. Sayımız giderek artıyor. Son zamanlarda mesleki pastanın küçülmesiyle ilgili olaylara şahit oluyoruz. Avukatların yaptığı bazı işlemler için noterler yetkilendiriliyor. Arabuluculuk sistemi Avrupa'daki başarılı örnekler gibi olmalı. Ayrıca vekalet ücretleri de düşük. O nedenle meslek örgütü olarak arabuluculuğun avukatlığın pastasını büyütecek bir yapıda ve sadece avukatların yapacağı bir iş olması gerekir" dedi. İzmir Barosu Üyesi Avukatlar “Bir Garip Orhan Veli” Oyununu İzledi İzmir Barosu Kültür Sanat Komisyonu yürüttüğü sanatsal çalışmalara birini daha ekledi. Meslektaşlarımızı Tayfun Eraslan’ın oynadığı “Bir Garip Orhan Veli” oyununda buluşturan İzmir Barosu’nun Başkanı Av. Aydın Özcan oyun sonunda Tayfun Eraslan'a çiçek sunarken meslektaşlara yönelik bu tip etkinliklerin devam edeceğini söyledi. Oyunu Baro Başkanı Av. Aydın Özcan’ın yanı sıra İzmir Barosu Kültür Sanat Komisyonu Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nilay Ertem Durlu, İzmir Barosu Tiyatro Topluluğu ve Genç Avukatlar Meclisi üyeleri ve sanat sever diğer meslektaşlar birlikte izledi. Oyun sonrasında İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Tayfun Eraslan’ı ziyaret eden Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, Av. Nilay Ertem Durlu ve İzmir Barosu Tiyatro Topluluğunun genç üyesi meslektaşlarımız gerçekleştirilecek yeni etkinlikler hakkında sohbet ettiler. İzmir Barosu Bülteni 19 ETKİNLİK İş Dünyasında Arabuluculuk ETKİNLİK Uğur Mumcu ve Demokrasi Şehitleri İzmir’de Anıldı 24 Ocak 1993 günü uğradığı bombalı saldırı sonucu öldürülen araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu ölüm yıldönümünde, İzmir Barosu, TOBAV ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği birlikteliğiyle anıldı. İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde 24 Ocak 2016 günü yapılan anma gecesinde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkan Yardımcısı L. Nihal Kızıl, TOBAV İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hale Gökalpsezer ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İzmir Şubesi Başkanı Gönül Kaya demokrasi ve örgütlenme özgürlüğünü vurgulayan konuşmalar yaptılar. İlk olarak konuşan TOBAV İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hale Gökalpsezer, Türkiye’de şu an yaşanan en büyük sorunun algı yönetiminde yaratılan terör olduğunu dile getirerek “bizi ayrıştıran, birleşen olmamıza engel olan bilgi kirliliğinden kurtulmayı öğrenmemiz gerekiyor. Şu anda önce Türkiye Cumhuriyeti’ne sonra Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e sonra da vatan toprağımıza 20 İzmir Barosu Bülteni sahip çıkmamız gerekiyor” dedi. Ardından konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan sözlerine; “İfade ettikleri gerçeklerin bedelini canlarıyla ödeyen, mesleğini yaparken haklarında davalar açılan, soruşturmalara uğrayan gazetecilerin olduğu bir ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünden bahsetmek mümkün olmayacaktır” diyerek başladı. Anayasamızın ön- gördüğü çizgide; demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin tüm ölçütleriyle yaşama geçmesi, tüm bireyler, kurumlar arasında, barış, kardeşlik, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygının gerçekleşmesi, sorunların çözümünde, karşıt görüşler ortaya konulurken demokrasinin gereği olan tartışma ortamının sağlanması dileği ile konuşmasına devam eden Özcan, ETKİNLİK ‘Anayasal devlet’ anlayışına göre devletin, kutsal bir varlık olmadığını; insani ve hukuki bir kurum, yani bir hizmet organizasyonu olarak örgütlenmesi gerektiğini ve meşruiyetini, insan haklarından, halkın egemenliğinden alan bu devlet biçiminde şeffaflık ve sivilliğin esas olması gerektiğini belirten Av. Aydın Özcan düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü gibi değerleri içselleştirdiğimizde ancak gerçek anlamda bir demokrasiye ve Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşabileceğimizi söyledi. Dünya üzerinde birçok demokratik sıralamada sonlarda olduğumuzu söyleyen Özcan örgütlü bir toplum olmayı becerebilseydik sıralamalardaki yerimiz bu kadar üzücü ve düşündürücü olmayacaktı dedi. Demokratik bir toplumdan bahsedebilmek, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün tam olarak sağlanması ile mümkündür diyen Özcan, bunun için hem devlet hem de toplum katında “örgütlenme özgürlüğü kültürünün” oluşması gerektiğini belirtti. Özcan sözlerini şöyle tamamladı: “Özgürlük mücadelesinde insan haklarından yana tavır alan ve bu yönde hak mücadelesi veren biz avukatlar ve Barolar bugün de aynı onurlu mücadelenin içerisinde olduğumuzu ifade etmek isterim. Bu mücadelede fikren ve ruhen daha zinde, daha güçlü olmamız için insan hakları konusunda mücadele yürüten yurttaşlarla, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleriyle ürüttüğü temel hak ve özgürlük mücadelesini yılmadan devam ettireceğiz. Uğur Mumcu ve onun şahsında tüm demokrasi şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.” Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise konuşmasına kaderin bir cilvesi olarak adalet ve demokrasiyi kutladığımız hafta aslında ölümlerin haftası diyerek başladı. Feyzioğlu konuşmasında şunları söyledi: “Millet olduğumuzu ve daima millet kalacağımızı her zaman hissetmek ve hissettirmek zorundayız. Çünkü onlar biz Türk milleti olarak başımızda bir çatı, altımızda sapasağlam bir temel olsun, geleceğimiz aydınlık olsun diye can verdiler. Türkiye’de aydın olmak, sanatçı olmak zor, Türkiye’de sanat yapmak pek zor. Aydınlarımız buram buram Türkiye oldukları için ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi bedenlerinde yaşattıkları için, Türkiye Cumhuriyeti denildiğinde ete kemiğe bürünmüş o insanlar aklımıza geldiği için teker teker bizden kopardılar. Kökleri dışarda olsaydı birilerinin talimatıyla bir şeyler yazsalardı, birilerinin talimatıyla konuşsalardı ve birilerinin talimatıyla bu ülkeyi nasıl böleriz diye çaba sarf etselerdi emin olunuz her yerde baş tacı yapılırlardı. Bana göre her mevki her makam bir kenara bildiğim en yüksek makam insanların yüreğidir.” Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkan Yardımcısı L. Nihal Kızıl konuşmasında bunca demokrasi şehidinin gerçek faillerinin hiçbir zaman ortaya çıkmadığını söyledi. Kızıl konuşmasında örgütlenme ve demokrasi ilişkisine de dikkat çekerek, demokrasi gelişirse örgütlenme gelişir, sivil toplum veya demokratik kitle örgütleri geliştikçe, özgürce ürettikçe birbirini besler dedi. TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent, TOBAV’ın 12 Eylül koşullarında kurulduğunu söyleyerek amacının içi boş bir eğlence kültürü yaratmak değil, aksine sanat kavramının içi boş bir eğlence kültürü haline dönüştürülmesine karşı çıkmak olduğunu dile getirdi. Köy enstitülerinin kapatılmasıyla Türkiye’ye bir rol biçildiğini söyleyen Levent, Türkiye’ye bu rolün dışına çıkarsan cezalandırılırsın denildiğini belirtti. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İzmir Şubesi Başkanı Gönül Kaya ise şunlar söyledi: “ Bugün Uğur Mumcu’nun ve katledilen diğer aydınlarımızın kendi dönemlerine tanık olduklarına ve bunu halkıyla paylaşmaya çalıştıklarını görüyoruz. O nedenle bizler için çok önemliler, hiçbir zaman onları unutmamalıyız ve aydınlıklarında devam etmeliyiz.” Gecede aynı zamanda TOBAV Yetişkinler Korosu, TOBAV Mandolin Orkestrası ve solistler Murat Duyan ile Evren Işık dinletileri oldu. İzmir Barosu Bülteni 21 ETKİNLİK Kurgusal Duruşma Yarışması Tamamlandı Yazılı aşamayı geçen sekiz takım 6 Şubat 2016 günü sözlü yarışmalara başladılar. Yarışma 13 Şubat günü yapılan yarı final ve 14 Şubat 2016 günü yapılan final karşılaşmalarıyla sona erdi. İzmir Barosu Konferans Salonu’nda düzenlenen yarışmanın jüri üyeliklerini İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Cevdet Ekizoğlu, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem ve İzmir Barosu Üyesi Av. Mustafa Nevhan Akyıldız yaptı. Açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Genel Sekreteri Av. A. Şakir Uzun, “İzmir Barosu öncü baro olduğunu göstererek ilk defa böyle bir yarışma düzenledi. Bu yarışmanın 22 İzmir Barosu Bülteni amacı sizleri hem avukatlık mesleğine daha iyi hazırlamak hem de Barolar Birliği’nin yapmış olduğu yarışmaya içinizdeki en iyileri göndermekti” dedi Final karşılaşmaları öncesi bir konuşma yapan İzmir Barosu Başkan Yardımcısı ve Staj Eğitim Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mus- tafa Çetin, İzmir Barosu Staj Eğitim Merkezi’nin son bir yılda sekiz farklı konuda kurgusal duruşmalar yapmasına karşın ilk kez kurgusal duruşma yarışmasını yapıldığını belirtti. İlklerin her zaman zor ve riskli olduğunu söyleyen Çetin, “biz bugün bu ilki başarmanın, bu zorluğunu atlatmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz” dedi. Kurgusal duruşma yarışmalarının staj eğitiminin önemli bir parçası olduğunu dile getiren Av. Mustafa Çetin, “yargının kalitesini yükseltmek için, yargının üç sacayağı olan avukatların, hakimlerin ve savcıların iyi eğitimli ve donanımlı olmaları gereklidir. İyi bir avukat olmanın yolu kaliteli bir staj eğitimden geçmektedir. Bu nedenle kurgusal duruşmaları çok önemsiyoruz. Bu bir yarışma ancak eğitimin bir parçası. O nedenle bu yarışmanın kaybedeni olmayacak. Görüyorum ki son iki karşılaşmada da bu yarışma hedefine ulaştı. Her yıl aynı tarihlerde bu yarışmayı yapmayı düşünüyoruz. Bugüne gelmemizde katkısı ve emeğini esirgemeyenlere teşekkür etmek istiyorum” diyerek sözlerini bitirdi. Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı ve Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler ise, “sizleri öncelikle hukukçu olduğunuz için içtenlikle kutluyorum” diyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi: ETKİNLİK “ Görev sorumluluğumuz gereği olan yargının bağımsızlığı, yargıcın tarafsızlığı ve halkın hak arama özgürlüklerini yaşama geçiren, demokrasinin en önemli unsuru olan özgürlükleri yaşatmak adına mesleğimize vurulan darbeleri ve ayrıca kalmayan, hepimizin ekmek su gibi ihtiyacımız olan hukuk güvenliğinin sarsılmasından zedelenmesinden doğan olayları sıkıntılarını birlikte yaşıyoruz. Bu olumsuzluklar mesleğe başladığınız ilk günlerde sakın sizi karamsarlığa götürmesin. Biz uygulayıcılar, yargıçlar, savcılar, avukatlar ve noterler hukuk devletini yaşatmak bakımından en önemli unsurlarız. Siz değerli gençler Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden olan hukuk devletinin en iyi bekçilerisiniz. Onu yaşatmak üzere en azimli çalışmaları yapacak olan kişilersiniz.” Ödül töreninde konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan konuşmasında şunlar söyledi: “Kurgusal duruşmaları hep yapıyoruz ama bu sefer kurgusal duruşma yarışması yaptık. İki gündür ben de yarışmayı, yarışmacıları izliyorum çok başarılı bulduğum arkadaşlarım var ve günden güne gelişme gösterildiğini gördüm burada. Bu yarışmayı izlerken bu çalışmalar hukuk fakültelerinde neden daha çok yapılmıyor diye düşündüm. Bizim zamanımızda da maalesef yapılmıyordu. Daha çok pratikten yoksun, teoriye ağırlık veren eğitimler yapılıyor. Halbuki üniversitelerde de teorinin yanında pratik çalışmaların da yapılmasının gerekli olduğunu bu çalışmayla görmüş olduk. İzmir Barosu her alanda olduğu gibi staj eğitimi alanında da öncü baro olduğunu bu yarışmayı düzenleyerek gösterdi. Bu anlamda Türkiye’deki diğer baroların benzer etkinlikler düzenlemek için harekete geçmiş olduğunu görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu anlamda İzmir Barosu olarak İzmir’deki beş hukuk fakültemizle işbirliğini daha da yoğunlaştırarak genç meslektaşlarımızın mesleğe daha donanımlı olarak kazandırılmaları çalışmalarını yapacağız. Bu yıl İzmir Barosu için yapılanma yılı oldu. Adliye’de ve Merkez Binamızda meslektaşlarımızın ortak kullanımında olan alanlar yenilendi. İçinde bulunduğumuz konferans salonu da kısa süre içerisinde tamamlanacak ve önümüzdeki dönem içinde bu salonda Türkiye Barolar Birliğimizin de katkılarıyla on beş günde bir beş güncel konuda meslek içi eğitim çalışmaları yapacağız. Ayrıca İzmir Barosu olarak da diğer güncel konularla ilgili özellikle İzmir’deki beş fakültemizi de ayırt etmeksizin oradaki çok değerli hocalarımızı, yine İzmir Adliyesi’ndeki çok değerli hakimlerimizi, savcılarımızı katmak suretiyle meslek içi eğitim çalışmalarımıza devam edeceğiz. Tabii ki Türkiye’nin diğer saygın fakültelerinden saygın hocalarımızı da bu çalışmalara davet edeceğiz. Bu anlamda sizlerden bu tip çalışmalara katılarak destek vermenizi istiyorum.” dedi. Kurgusal duruşma yarışması yapılan ödül töreniyle sona erdi. Yarışmada yazılı aşamayı geçen sekiz takım arasından; Stj. Av. Tuğçe Mengüç, Stj. Av. Sinem Çalışkan, Stj. Av. Gizem Ayey ve Stj. Av. Deniz Zengin’den oluşan takım birinci, Stj. Av. Oğulcan Karaşen, Stj. Av. Mustafa Çağrı Yılmaz, Stj. Av. Berdan Yursever ve Stj. Av. Gülce Keklik’ten oluşan takım ikinci, Stj. Av. Gamze Kurt, Stj. Av. Uğur Can Özok, Stj. Av. Kadri İnce, Stj. Av. Oğulcan Salman ve Stj. Av. Eyüp Can Kanlıtepe’den oluşan takım ise üçüncü oldu. İzmir Barosu Bülteni 23 HABERLER Av. Jale Soydan Davasında Karar Çıktı Geçtiğimiz yıl eski eşi tarafından vurularak ağır yaralanan meslektaşımız Av. Jale Soydan’ın davasında karar verildi. İzmir Barosu tarafından takip edilen davada mahkeme hiç bir ceza indirimi uygulamadı. Duruşmaya Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, Kadın Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi AV. Nuriye Kadan, YARSAV Başkan Yardımcısı Hakim Murat Aydın ve meslektaşlarımız katıldılar. Bu süreçte dayanışmasını bizden esirge- meyen başta İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’nde gönüllü olarak çalışanlar olmak üzere tüm meslektaşlarımıza teşekkür eder, meslektaşımız Av. Jale Soydan’a bir kez daha acil şifalar dileriz. Sağlık Hukukunda Bilirkişilik Uygulamaları Paneli Düzenledi İzmir Barosu Sağlık Hukuk Komisyonu tarafından 3 Aralık 2015 günü "Sağlık Hukukunda Bilirkişilik Uygulamaları" başlıklı bir panel dü- 24 İzmir Barosu Bülteni zenlendi. Moderatörlüğünü İzmir Barosu Sağlık Hukuku Komisyonu üyesi Av. Mithat Kara'nın yaptığı panele konuşmacı olarak Dokuz 03.12.2015 Eylül Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş konuşmacı olarak katıldı. 13.12.2015 İzmir Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’nun, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 19.08.2014 tarih ve 389 sayılı işleminde belirtilen İlimiz Metropol alan sınırlar içerisinde katı atık sorununun entegre bir sistemle çözümü için Karşıyaka Yamanlar’da kurulması planlanan Kuzey Bölgesi Atık Değerlendirme ve Bertaraf Tesisi Projesi ile ilgili yer seçiminin uygun olduğuna” ilişkin 29.08.2014 tarih ve 285/2014/03 karar nolu kararının iptali istemiyle açılan davada taleplerimiz kabul edilmiştir. Karşıyaka Yamanlar’da kurulması planlanan atık bertaraf tesisi yer seçiminin iptaline ilişkin açılan İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1365 E. sayılı dosyasına İzmir Barosu adına Çevre Komisyonu üyelerimiz Av. Gülay Serin ve Av. Enis Dinçeroğlu tarafından yapılan müdahale talebi- miz kabul edilmiş ve keşif talebimiz yerinde görülmüştür. Bilimsel raporlar da bölgeye katı atık tesisi yapılmasının sakıncalı olduğunun vurgulamaktadır. Kaldı ki konu sağlıklı kentleşme olgusuyla da ilgilidir. İzmir Barosu bu tür kenti, kentliyi etkileyen ve kamuyu ilgilendiren toplumsal olaylarda daima halkımızın yanında taraftır ve her zaman taraf olmaya devam edecektir. MÜDAHALE İSTEMİNİN KABULÜNE İLİŞKİN KARAR Davacı MURAT FATIH ÜLKÜ vekili AV. SENIH ÖZAY tarafından; Izmir Valiligi Mahalli Çevre Kurulu'nun "Karsıyaka Yamanlar'da kurulması planlanan Kuzey Bölgesi Atık Degerlendirme ve Bertaraf Tesisi Projesi ile ilgili yer seçiminin uygun olduguna" iliskin 29/08/2014 tarih ve 285/2014/03 no'lu kararının iptali istemiyle IZMIR VALILIGI ve IZMIR BÜYÜKSEHIR BELEDIYE BASKANLIGI'na karsı açılan davada, IZMIR BAROSU vekili AV. HÜSEYIN ENIS DINÇEROGLU tarafından verilen ve 09/03/2015 tarihinde, ESMA KARADOGAN ÜNLÜ tarafından verilen ve 12/03/2015 tarihinde Mahkememiz kaydına giren dilekçeler ile davacı yanında davaya katılma talebinde bulunuldugu tespit edilmekle, 19/03/2015 günlü ara kararı ile varsa yanıt ve itirazlarını bildirebilmeleri bakımından katılma istemli dilekçeler taraflara teblig edilmis olup, dava dosyası incelenerek isin geregi görüsüldü: 2577 sayılı Idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31/1.maddesi hükmüyle yollamada bulunulan ve 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüge giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447.maddesinin 2.fıkrasında; mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karsılıgını olusturan maddelerine yapılmıs sayılacagı belirtilmis, anılan Kanunun 66.maddesinde, "Üçüncü kisi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'î müdahil olarak davada yer alabilir." hükmü, 67.maddesinde, "(1) Müdahale talebinde bulunan üçüncü kisi, yanında katılmak istedigi tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye basvurur. (2) Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına teblig edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kisiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir." hükmü, 68.maddesinde ise, "(1)Müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahil, davayı ancak bulundugu noktadan itibaren takip edebilir. Müdahil, yanında katıldıgı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun islem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul islemlerini yapabilir. (2) Mahkeme, katıldıgı noktadan itibaren, taraflara bildirilen islemleri müdahile de teblig eder." hükmü yer almıstır. Bakılan davada, iptali istenen idari isleme karsı açılan davanın neticesinde verilecek karardan hukuki menfaatinin etkilenebilecek olması nedeniyle, IZMIR BAROSU ve ESMA KARADOGAN ÜNLÜ'nün davacı yanında davaya katılma istemlerinin kabulüne, kararın taraflara ve ilgililere tebligine, 22/04/2015 tarihinde oybirligiyle karar verildi. İzmir Barosu Bülteni 25 HABERLER Karşıyaka Yamanlar Atık Değerlendirme ve Bertaraf Tesisi Projesinin İptali Davasında Müdahale İstemimiz Kabul Edildi HABERLER İzmir Barosu ve İzmir'in Beş Üniversitesinin Hukuk Fakültesi Göç ve İltica Konulu Uluslararası Bir Sempozyum Yapmak Üzere İşbirliği Yapacak Başka Aylan’lar Ölmesin İzmir, gittikçe daha yakıcı bir hale bürünen mülteci sorununun en çok hissedildiği kentlerden biri. Mültecilerin umuda yolculuklarının başladığı ve cansız bedenlerinin trajik bir şekilde tekrar sahillerine vurduğu bir kent İzmir. Bu duruma İzmir Barosu ve kentin üniversitelerinin kayıtsız kalması beklenemezdi. Sırtımızda hissettiğimiz bu sorumluluğun bilinciyle; İzmir Barosu, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi birlikte çalışma kararı aldık. İzmir’de bir ilk olan bu çalışmanın ilk toplantısı İzmir Barosu ev sahipliğinde 4 Aralık 2015 günü düzenlendi. İzmir Barosu’nu temsilen Başkan Av. Aydın Özcan, Başkan Yardımcısı Av. Mustafa Çetin, Sayman Av. Nilay Ertem Durlu, Yönetim Kurulu üyeleri Av. Nuriye Kadan ve Av. Cem Cemal Coşkan’ın katıldığı toplantıya; Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Veli Özer Özbek, Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Huriye Kubilay, Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Atalay’ı temsilen Doç. Dr. Sibel Safi, İzmir Üniversitesi Hukuk Dekanı Prof. Dr. Mehmet Merdan Hekimoğlu ve Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Havutçu’yu temsilen Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem katıldılar. Bir çalışma yemeği şeklinde düzenlenen toplantıda avukatlar haftası içerisinde Göç ve İltica konulu uluslararası bir sempozyum düzenlenmesine karar verildi. İki gün olarak düzenlenecek sempozyumda yabancı barolar ve üniversitelerden de katılımcılar olacak. Sempozyum sonunda İzmir’in tanıtımına katkıda bulunmak üzere yabancı konuklarımıza yönelik bir gezi programlandı. İzmir Barosu ve kentin üniversiteleri arasında başlayan bu işbirliği gelişerek sürecektir. Hakem Heyeti Yetkisindeki Uyuşmazlıklarda Parasal Sınırlar Arttı 01.01.2016 tarihinden itibaren Tüketici hakem heyetlerinin, uyuşmazlıklara bakmakla görevli olmalarına ilişkin parasal sınırlar şu şekilde olacak: a) İlçe tüketici hakem heyetlerine başvuru için üst parasal sınır, 2.320 26 İzmir Barosu Bülteni Türk Lirası, b) Büyükşehir statüsünde olan illerdeki il tüketici hakem heyetlerine başvuru için parasal sınır, 2.320 Türk Lirası ile 3.480 Türk Lirası arası, c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerindeki il tüketici hakem heyetlerine başvuru için üst parasal sınır, 3.480 Türk Lirası, ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde, il tüketici hakem heyetlerine başvuru için parasal sınır, 2.320 Türk Lirası ile 3.480 Türk Lirası arası. HABERLER İzmir Barosu Bülteni 27 HABERLER Yönetim ve İlçe Temsilcileri Bir Arada Baro Yönetim Kurulu üyelerimiz ve ilçe temsilcisi meslektaşlarımız İzmir Barosu’nda buluştu. Toplantıda, yaşanan sorunlar, çözüm önerileri 28 İzmir Barosu Bülteni ve uygulamada birlik sağlanması üzerine görüşüldü. Yapılan görüşmeler sonunda adli yardım, tüketici hakları ve hakem he- 18.12.2015 yetlerinin oluşturulması konusunda fikir birliğine varıldı. Ayrıca ilçelerde de meslek içi eğitim seminerlerinin yapılmasına karar verildi. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı'nca, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliği ile İzmir Barosu ev sahipliğinde gerçekleştirilen 6. Dönem Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitim Programı tamamlandı. Yedi gün süren çalışmanın iletişim, arabuluculuk, müzakere ve davranış başlıklarından oluşan programı sonunda katılımcılara sertifikaları İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan tarafından sunuldu. CMK Müdafilerinin Dikkatine SEM Yürütme Üye Seçimi Yapıldı 03.12.2015 tarihinde Staj Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu üye seçimi yapılmıştır. Seçim sonuçlarına göre en yüksek oy alanlardan Av. Hatice Betül Harmanşah, Av. Derya Durmaz, Av. Atalay Aksay, Yönetim Kurulu kararıyla Staj Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu üyesi olarak atanmışlardır. Sistemin işleyişine ilişkin duyuru İzmir Barosu CMK Yürütme Kurulunun önerisi üzerine İzmir Barosu Yönetim Kurulu’nun 01.12.2015 tarih ve 55/27 sayılı kararı ile aşağıda belirtilen hususların İzmir Barosu Yönetim Kurulu’nun 03.01.2012 tarih ve 69/76 sayılı kararı ile kabul edilen İzmir Barosu CMK Uygulama Yönergesine eklenmesine karar verilmiştir. 1-İzmir Barosu CMK Uygulama Yönergesine geçici madde olarak; Bu yönergenin yürürlük tarihi olarak öngörülen 06 Nisan 2016 tarihi itibariyle tüm CMK müdafilerinin puanlarının ‘’0(sıfır)’’ lanmasının eklenmesi ve bu sıfırlama işleminin 3 (üç) yılda bir tekrarlanmasına; 2-İzmir Barosu CMK Uygulama Yönergesinin 10/g maddesinde ‘’görevlendirme listesinde yer alan avukatlardan, 6 ay içerisinde herhangi bir soruşturma görevi almamış olanlar listeden çıkarılma talebinde bulunmuş sayılır’’denmektedir. Yine bu yönergenin yürürlük tarihi olarak öngörülen 06 Nisan 2016 tarihi itibariyle bu maddedeki 6 aylık sürenin 4 ay olarak değiştirilmesine; Ayrıca; İzmir Barosu CMK yürütme kurulunun 26.11.2015 tarihli toplantısına alınan ilke kararları gereği; a) 27.11.2015 tarihinden itibaren arandıktan sonra tekrar aranma süresini ifade eden bekleme süresinin şu an uygulamada olan 30 dakikadan 90 dakikaya çıkarılmasına, b) 01.01.2016 tarihinden itibaren OCAS tarafından telefonla aranan avukatın henüz görevlendirme bilgileri verilmemişken hatalı şifre girişi,hat kesilmesi veya aranan telefona ulaşılamaması nedenleriyle sistem tarafından verilen ret puanlarının otomatik silinmesine ilişkin 24.08.2011 tarihli uygulama sona erdirilecek olup, ret puanlarının silinmesi taleplerinin yazılı olarak Baromuza bildirilmesine karar verilmiştir. Bilgilerinize sunulur. İzmir Barosu Bülteni 29 HABERLER Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi Tamamlandı HABERLER Uyap Avukat Portal Sorunları Hakkında Bilindiği gibi Google Chrome; 1 Eylül 2015, Opera; 7 Aralık 2015 tarihli son güncellemeleri ile, Java yan uygulamaları/appletleri desteklenmeme kararı almış, Java tabanlı tüm uygulamalara tarayıcıda yasak getirmiştir. Dolayısı ile Chrome ve Opera tarayıcısı kullanıp da, güncelleme alan kullanıcılar, Eİmzayı çalıştıramamaktadır. Bu sebeple, giriş işlemlerinde sorun yaşanmaması için; Mobil İmza ile tüm tarayıcılardan sorunsuz giriş yapabilirsiniz. E-imza ile giriş yapamayan kullanıcılar, Mozilla Firefox, Internet Explorer (11 ve üstü), Yandex veya Maxthon tarayıcıları kullanabilirler. Yukarıda belirtilen tarayıcılar ile giriş yapılamadığı takdirde, kullanıcıların bilgisayarında kurulu olan tüm javaları silip, Programlar sekmesinde bulunan Java Yüklemesi (Windows 32 Bit 6 Update 37) ne tıklayıp, 32 bit olan Java 6u37 yi yüklemeleri tavsiye olunur. Mozilla Firefox'un son sürümü ile giriş yapılabilir. Giriş işlemlerinde sorun yaşamamanız için; yan uygulamaları etkinleştirip, gelen sayfada 'Ayrıcalık tanı' butonu tıklanarak, giriş yapılabilir. İcra takibi açmak isteyen kullanıcılar; İnternet Explorer (11 ve üstü), Opera veya Google Chrome ile giriş yapmalıdır. Opera ve Google Chrome'a girişler sadece mobil imza ile yapılabilmektedir. İnternet Explorer 'a mobil imza veya elektronik imza ile giriş yapılabilir. Mozilla Firefox, Yandex ve Maxthon tarayıcıları İcra takibi açılışlarında tarayıcı kaynaklı engelleme yaşanmaktadır. Baro başkanı Kubilay Şehitliği’nde Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki şehit edilmelerinin 85. yılında Menemen'deki anıtı önünde törenle anıldı. Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan’ın ve birçok kurumun katıldığı anma etkinliğinde katılımcılar Menemen Garı'ndan Kubilay Şehitliği ile anıtının bulunduğu Yıldıztepe mevkisi arasında "Demokrasi ve Laiklik Yürüyüşü" gerçekleştirildi. 30 İzmir Barosu Bülteni HABERLER Tüketici Hukuku Ve Uygulaması Semineri Oturum başkanlığını İzmir Barosu Tüketici Hukuku Komisyonu Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. Gülay U. Serin’in yaptığı seminere; Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Aydoğdu, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Ayan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nalan Kahveci, İzmir 1. Tüketici Mahkemesi Hakimi Ahmet Yıldırım ve İzmir Barosu Tüketici Hakları Komisyonu üyeleri konuşmacı olarak katıldılar. Meslektaşlarımız tarafından yoğun bir katılımla izlenen ve iki oturum halinde gerçekleşen seminerde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna Genel Bakış ve Kanunun Uygulanmasında Hakem Heyetleri ve Mahkemelerde Karşılaşılan Sorunlar başlıklarının tartışıldı. İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan yaptığı açılış konuşmasında şunları söyledi: “Genç bir hukuk dalı olan ‘Tüketici Hukuku’, tüketici bilincinin artmasının yanı sıra medyanın da etkisi ile giderek yaygınlaşmaktadır. Sadece bazı Hukuk Fakültelerinde seçimlik ders olarak yer verilen bu alana ilginin artması avukatların da gelen talepler doğrultusunda Tüketici Hukukuna daha çok yönelmelerine sebep olmaktadır. 6502 sayılı Tüketicinin korunması hakkında kanunun amaç başlıklı 1. maddesinde de ifade edildiği üzere kanunun amacı, ekonomik hayatın güçlü aktörlerine karşı sosyal ve ekonomik yönden zayıf olan tüketicileri korumaktadır. Bizler de kanunun amacı doğrultusunda vatandaşlarımızın haklarını gözeterek hukukun uygulanmasını sağlamakla görevliyiz. Tüketici hukukunun yaygınlaşması ve bu alana yönelmenin artması neticesinde, Baromuz tarafından düzenlenen Tüketici Hukuku ve Uygulamaları Semineri ile değerli öğretim üyelerimizin katılımlarıyla, meslektaşlarımızı bilgilendirmekten ve mesleki açıdan yardımcı olmaktan mutluluk duymaktayız. Bugüne kadar ilçelerde bulunan hakem heyetlerine Baro tarafından yapılan atamalarda hep talepler dikkate alınıyordu. Ancak tüketici hukukunun özel bilgi gerektirmesi, sürekli yasal değişiklikler olması nedeniyle bu konudaki yönergemizi değiştirerek eğitim alma koşulunu getirdik. 2016 yılında tüketici hakem heyetlerine baro tarafından atanacak meslektaşlar bu seminere katılarak, bilgi sahibi olarak bu işi yapacaklar. Bu anlamda eksik olan meslek içi eğitim çalışmalarının da yoğun bir şekilde yapılması gerektiğini düşünüyorduk ve bunu burada bugün hep birlikte gerçekleştiriyoruz. Unutulmamalıdır ki baronun birinci görevi meslek içi eğitim çalışmaları yaparak meslektaşlarımızı mevzuat ve değişiklikler hakkında bilgilendirmektir. İzmir Barosu olarak farklı konularda benzer çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.” Seminerin sonunda katılımcılara katılım belgeleri verilirken, Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan konuşmacılara birer plaket sundu. İzmir Barosu Bülteni 31 HABERLER Tübakkom Manisa Barosu Ev Sahipliğinde Toplandı 28 Kasım günü Diyarbakır Baro başkanı Sayın Av. Tahir Elçi'nin katledildiği haberinin salona ulaşması sonucu yapılan çalışmalar derhal durduruldu ve saygı duruşu ile basın açıklaması yapıldı. Ayrıca akşam yapılacak gala yemeğinde müzik ve eğlence bölümü iptal edildi. Etkinliğin ikinci günü Somada şehir madenci mezarları ziyaret edildi öğlen yemeğinde şehit madenci yakınları ile birlikte dayanışma yemeği yendi, öğleden sonra Soma kaymakamlığı ve yeni açılan gençlik merkezi ziyaret edildi. İzmir Barosu olarak ev sahibi Manisa Barosuna göstermiş olduğu ilgi ve mükemmel organizasyon için teşekkür ederiz. SONUÇ BİLDİRGESİ 28.11.2015 günü yapılan TÜBAKKOM 1. Genel Üye Toplantısında aşağıdaki kararlar alınmıştır : 1-TBB. nin ve tüm baroların staj eğitim merkezlerinde Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği , 6284 Sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliği , Uluslararası Sözleşmeler (CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi ) ‘in zorunlu ders olarak konulmasının TBB. Yönetim Kurulu’na ve Adalet Akademisinde hakim ve savcı adaylarına da aynı şekilde eğitim verilmesinin Adalet Bakanlığı’na yazı yazılarak önerilmesine, 2-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan “ 6284 Sayılı yasa kapsamında aleyhine koruma ve tedbir kararı verilenlere ” ilişkin bir kütük oluşturulması ve bunun UYAP orta32 İzmir Barosu Bülteni mında paylaşılmasının istenilmesine, 3-TÜBAKKOM tarafından 6284 Sayılı Yasa kapsamındaki başvuruların gizli tutulması, kişilerin paylaşımına ve görmesine açık olmaması,tevzi bürolarından bilgi verilmemesi, karar tebliğe çıkarılıncaya kadar SMS yoluyla bilgilendirme yapılmaması için Adalet Bakanlığı’na, Milli Eğitim Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na yazı yazılmasına, 4-Adalet Bakanlığı’na yazılarak baroların adli yardım bürolarından atanan avukatların açtıkları Adli Müzaheret talepli davalarda harç ve mahkeme masraflarının adli müzaheretten karşılanması konusundaki taleplerin kabulünün zorunlu hale getirilmesi için gerekli yönetmelik değişikliklerinin yapılmasının istenilmesine, 5-Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimin her kademesinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, İnsan hakları, Çocuk hakları, Kadın Hakları , Demokrasi ve Yurttaşlık Bilinci konularının zorunlu ders olarak Milli Eğitim müfredatına konulması için Milli Eğitim Bakanlığı’na yazılmasına, 6-Tüm illerdeki üniversitelerde Kadın hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersi konulması için Yüksek Öğretim Kurumu’na yazı yazılmasına, 76284 Sayılı Yasa kapsamında tedbir kararları verilirken talep olmasa da şiddete uğrayanın ekonomik olarak güvence altına alınabilmesi için şiddet mağduruna tahsis edilen konutun elektrik, su, doğalgaz, kira, aidat vb. giderlerinin şiddet uygulayan tarafından karşılanması konusunun tedbir kararında yer alması hususunun Aile Mahkemeleri , Aile mahkemesi olmayan yerlerde de Asliye Hukuk mahkemesi hakimlerine bildirilmesi konusunda HSYK’ ya tavsiyede bulunulmasına, 8-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan tüm illerde ŞÖNİM’ lerin kurulmasının istenilmesine, 96284 Sayılı Yasanın uygulamasında görevli olan Bakanlıklara yazı yazılarak kurumlararası koordinasyonun sağlanmasının ve barolarla işbirliği içinde çalışılmasının istenilmesine, 10-TBB. nden Adli Yardım Kanunu ve Yönetmeliğinin tüm barolarda uygulanması ve bu kapsamda da tüm barolarda Kadın Danışma ve Şiddeti Önleme Merkezlerinin kurulması için gerekli desteklerin verilmesinin istenilmesine ve bu merkezlerin kurulmasının TÜBAKKOM tarafından izlenmesine, 11-İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı yasada yer alan şiddet uygulayanın tedaviye yönlendirilmesi ve tedavisinin ŞÖNİM tarafından takip edilmesiyle ilgili hükmünün yerine getirilmesinin sağlanması için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ve Sağlık Bakanlığı’na yazılmasına, 12-Çocuk Gelinler Kurultayı’nın 2021 Şubat. 2016 tarihlerinde Ankara’da TBB. nde yapılmasına, İşbu kararlar Divan Kurulu tarafından düzenlenerek TÜBAKKOM üyesi baroların bilgisine sunulmuştur. İzmir Barosu Bülteni 33 HABERLER İzmir Barosu Tarafından, 1 Kasım 2015 Günü Yapılan Genel Seçimler Sonucu Seçilen Milletvekillerine Kutlama ve Meslektaşlarımızın Taleplerini İçeren Bir Mektup Gönderildi HABERLER 34 İzmir Barosu Bülteni Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu Baromuzu ziyaret etti. Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu'yla İzmir Barosu'na sağlanacak katkılar üzerine yapılan toplantının 05.01.2016 ardından vefat eden meslektaşımız Av. Eyüp Karaçoban'ın cenazesine katılındı. Yönetim Kurulumuzca 2016 yılı Baro Aidatları 360,00 TL Olarak Belirlenmiştir Av. Nevzat Erdemir Anıldı Görevi başında vefat eden Baro Başkanımız Av. Nevzat Erdemir vefatının 7. yıldönümünde Urla'da ebedi istirahatgahında düzenlenen törenle anıldı. Baro aidatları Ocak ve Temmuz aylarında iki eşit taksit halinde ödenmektedir. Meslektaşlarımız aidatlarını Baro odalarına, aşağıda belirtilen hesap numaralarımıza ödeyebilecekleri gibi, Baronet üzerinden Bonus özellikli kredi kartlarına vade farkı olmadan altı taksit halinde, farklı kredi kartlarında ise yine Baronet üzerinden Turkpara linkinden çeşitli taksit seçenekleriyle ödeyebilirler. Baro aidatları yukarıda belirlenen dönemlerde ödenmediği takdirde Avukatlık Kanunu’nun 72. maddesine göre levhadan silme işlemi uygulaması zorunluluğu bulunduğundan zamanında ödemeye dikkat edilmesi önemle duyurulur. İZMİR BAROSU AİDAT HESAPLARI İŞ BANKASI KONAK ŞUBESİ TR08 0006 4000 0013 4080 0015 45 GARANTİ BANKASI MANAVKUYU ŞUBESİ TR92 0006 2001 2750 0006 2989 51 DENİZBANK İZMİR ŞUBESİ TR73 0013 4000 0043 5753 6000 04 İzmir Barosu Bülteni 35 HABERLER Feyzioğlu’ndan Baromuza Ziyaret HABERLER İzmir Barosu Kitap Kampanyası İzmir Barosu Genç Avukatlar Meclisi tarafından çeşitli ilköğretim okulları için kitap ve kırtasiye kampanyası başlatılmıştır. Aynı zamanda Ödemiş T Tipi Cezaevinden gelen talep değerlendirilmiş ve bu cezaevinin kütüphanesi için de kampanya başlatılmıştır. Meslektaşlarımız ba- ğışlamak istedikleri kitap ve kırtasiye malzemelerini Adliyelerde baro birimlerinde bulunan kutulara bırakabilirler. Meslektaşlarımız Kan Bağışında Bulundu İzmir Barosu olarak meslektaşlarımızdan gelen talep doğrultusunda Kızılay’la görüşerek kan bağışı için çalışma yapılmasını istenmişti. 14 Ocak 2016 günü İzmir Adliyesi zemin katta bulunan Baro Kafeteryasında Kızılay görevlileri sabah saatlerinde kan alımına başladı. Mes- lektaşlarımız kan bağışına yoğun ilgi gösterdiler. Kan verenlerin arasında Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, Başkan Yardımcımız Av. Mustafa Çetin, Genel Sekreterimiz Av. Şakir Uzun ile yönetim kurulu üyeleri de vardı. Özcan, kan alımının akşama kadar süreceğini belirtip, “Kan herkese lazım. Meslektaşlarımız ve bizler kan verip, bir bağışla, üç canın kurtarılmasına öncülük ediyoruz. Kızılay'da kan stokları çok az. Sağlıklı olan herkes kan vermeli. Verdiğimiz kan birçok cana can katıyor. Kan verme işini periyodik olarak yapacağız “dedi. Stajyer Avukat Temsilciliği Seçimleri Yapıldı İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Av. Mustafa Çetin'in açılış konuşmasıyla başlayan seçimde aday stajyer avukatlar önce kendilerini ve projelerini tanıttılar. Stajyer avukatların yoğun ilgi gösterdiği seçimde oy dağılımına göre adaylar aşağıdaki şekilde sıralandı. Stj. Av. Gamze Kurt 36 İzmir Barosu Bülteni Stj. Av. Aktan Özkan Stj.Av. Uğur Can Özok Stj.Av. Oğulcan Salman Stj.Av. Gürkan Rona Seçim sonunda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan kazanan adayları kutladılar. HABERLER İlk toplantı 8 Şubat 2016 günü saat:18.00'de merkez binada yapılacaktır. Baromuzu Ziyaret Ettiler YARSAV Başkan Yardımcısı Sayın Murat Aydın ile İzmir Noter Odası Bşk. Tuncay Şenerol ve yönetim kurulu üyeleri baromuzu ziyaret etti... 2016 yılı Baro Pulları 6,80TL bedel üzerinden Baro odalarımızda satışa sunulmuştur. İzmir Barosu Bülteni 37 HABERLER Çocuktan Gelin Olmaz Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu tarafından düzenlenen (TÜBAKKOM) "Çocuktan Gelin Olmaz" başlıklı Kurultay, 31 Ocak 2016 tarihinde TBB Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu tarafından düzenlenen (TÜBAKKOM) "Çocuktan Gelin Olmaz" başlıklı Kurultay, 31 Ocak 2016 tarihinde TBB Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Kadın çalışmaları konusunda uzman avukat, akademisyen ve hukukçuları bir araya getiren kurultayın açılış konuşmaları TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, TBB Yönetim Ku38 İzmir Barosu Bülteni rulu Üyesi ve TÜBAKKOM Eşgüdüm Sorumlusu Av. Yurdagül Gündoğan ve Osmaniye Barosu TÜBAKKOM Dönem Sözcülüğü adına Av. D. Ebru Coşkuner Kulak tarafından gerçekleştirildi. İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi’ni temsilen Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. Nuriye Kadan, Merkez üyeleri Av. Tuğçe Denizer, Av. Seda Gürer ve Av. Gülce Mutoğlu Kılavuz katıldılar. Açılış konuşmalarının ardından birbirinden önemli tespit ve çözüm önerileri içeren sunumlarla devam eden kurultay, ressam Erdal Kocabey'in "Eşrefi Mahlukatın Çocukla Evliliği Üzerine Sanatçı Tanıklığı" konulu sergisinin tanıtım kokteyli ile sona erdi. TÜBAKKOM, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu tarafından 30 Ocak 2016 tarihinde Ankara’da düzenlenen Kurultay’da, ülkemizde önemli bir toplumsal sorun ve çocuk hakları ihlali olan erken yaşta evlilikler ele alındı. TÜBAKKOM “Çocuktan Gelin Olmaz Kurultayı”nda, çocuk yaşta evliliklerin büyük oranda kız çocuklarını olumsuz etkilediğine, sadece resmi kayıtlara yansıyan sayılarının bile büyük toplumsal sorunlara yol açtığına dikkat çekildi ve Türkiye genelinde kadın avukatlar tarafından bu önemli sorunun çözümüne hukuki açıdan destek verileceği belirtildi. Erken yaşta evliliklerin önlenmesi için yasal haklar konusunda halka yönelik yaygın bilgilendirme toplantılarının yapılmasına ihtiyaç olduğuna ve Medeni Kanunun evlilik yaşı hükmü uygulamasının çok sıkı şekilde takip edilmesi gerektiğine değinildi. Kurultay sonunda, bu sorunun çözümü için hukuki açıdan yapılacak çalışmaları içeren TÜBAKKOM SONUÇ BİLDİRGESİ hazırlandı. 1-Çocuk yaşta evlilikler (18 yaş altı ) Uluslararası Sözleşmeler ve Çocuk Koruma Kanununa göre insan hakkı ihlali olup çocuğa karşı şiddet suçudur. 2-Tarafı olduğumuz Çocuk Hakları sözleşmesi ile Türk Medeni kanunu , çocuk koruma kanunu, Türk Ceza Kanunun da yer alan çocuk tanımı ve çocuk sayılma yaşları birbirinden farklı olup uygulama da hak ihlallerine sebep olmaktadır. Bu sebeplerle yasal düzenleme yapılarak Evrensel Çocuk Hakları Bildirgesi doğrultusunda ortak bir çocuk tanımı ve çocukluk yaşı belirlenmelidir. 3-4+4+4 kesintili eğitim sisteminin erken yaşta evliliklerin en büyük etken sebeplerinden birisi olduğu bilimsel çalışmalar neticesinde kanıtlanmış olup, eğitim sistemi 12 yıllık zorunlu, kesintisiz ve örgün eğitim sistemi olarak belirlenmelidir. 4-Okul öncesi eğitimden başlayarak, eğitimin her kademesinde Toplumsal Cinsiyet eşitliği, insan hakları, çocuk hakları konularını içeren bir derse müfredatta yer verilmelidir 5-Küçük yaşta evliliklerin önlenmesi kapsamında yer alan evliliğe izin konularında Aile Mahkemesi Hakimleri, Çocuk Mahkemesi Hakimleri ve Savcılar ile ortak çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca küçük yaşta evliliklerde evliliğe izin dosyalarında uzmanlardan rapor alınarak ve yargılamalar duruşmalı yapılmak sureti ile karar verilmelidir. 6-Çocukların cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında yaş gruplarına ve zihinsel yeterliliklerine göre bilgilendirilmeleri ve bu kapsamda sağlık hizmetlerine kolay ulaşımlarının sağlanmalıdır. 7-Anayasa mahkemesinin TCK md.230 un iptal kararının sakıncalarını kaldırmak için Uluslararası Sözleşmeler ve Çocuk Koruma Kanunu da özellikle dikkate alınmak sureti ile yasal bir düzenleme yapılmalıdır. 8-Anayasa Mahkemesince iptal edilen TCK md.103/2 kapsamında yapılacak olan yasal düzenlemelerde; Etkili, caydırıcı, kaçınılmaz yaptırım için çocuğu tehdit eden bütün eylemleri içeren suç tanımı yapılmalıdır. Bu kapsamda; -mağdur ile fail arasındaki yaş aralığı, -önleyici tedbirler -mağdura sağlanan destekler -istismar şüphesi halinde kullanılabilecek müdahale biçimleri, -mağdurun yargı sürecine dahil olmasıyla maruz kaldığı ikincil mağduriyetlerin önlenmesi prensiplerine uygun olarak düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca bu kapsamda TCK nuna küçük yaşta evliliğin suç olduğuna dair ayrı yasal bir düzenleme yapılmalıdır. Bu suç tanımında da suçu azmettirenler, iştirakçilere de ceza tayini yoluna gidilmelidir. 9-Sığınmacı ve savaş mağduru kadın ve çocuklara karşı cinsel şiddetin ve erken yaşta evliliklerin önlenmesi için kamu düzenine uygun olarak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. TÜBAKKOM 13. Dönem Sözcülüğü Osmaniye Barosu Aydın ve Gümüşhane Barosundan Ziyaret Aydın Baro Başkanı Av. Gökhan Bozkurt, Gümüşhane Baro Başkanı Av. İsmail Taştan ve Erzurum Baro Başkanı Av. Talat Göğebakan İzmir Barosu’nu ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında meslek ve meslektaşlarımızın sorunları görüşüldü. İzmir Barosu Bülteni 39 HABERLER “ÇOCUKTAN GELİN OLMAZ” KURULTAYI TÜBAKKOM SONUÇ BİLDİRGESİ HABERLER Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi Ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin 2016 Yılı Tarifesi Adalet Bakanlığından: Amaç MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının talebi üzerine görevlendirilen müdafi veya vekillere ödenecek meblağları belirlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi veya vekillerin yapacakları hukuki yardımlar için uygulanır. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Tarife, 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 13 üncü maddesi gereğince hazırlanmıştır. Tarife MADDE 4 – (1) Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince yapılan hukuki yardımlara yönelik işlemlerde; a) Soruşturma evresinde takip edilen işler için 214 TL, b) Sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için 331 TL, c) Asliye ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 364 TL, ç) Ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 656 TL, d) Çocuk mahkemeleri; 1) Çocuk mahkemelerinde takip edilen davalar için 364 TL, 2) Çocuk ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 656 TL, e) Askeri mahkemelerde takip edilen davalar için 364 TL, f) İcra Ceza ve Fikrî ve Sınaî Haklar ceza mahkemesi gibi mahkemeler ile İnfaz Hâkimliklerinde takip edilen davalar için 364 TL, g) Kanun yolları mahkemeleri; 1) Bölge adliye mahkemelerinde görülen duruşmalı davalar için 656 TL, 2) Yargıtay da görülen duruşmalı davalar için 736 TL, ödenir. Yürürlük MADDE 5 – (1) Bu Tarife 1/1/ 2016 tarihinde yürürlüğe girer. CMK Gece Görevi Alan Meslektaşlarımız İçin İzmir Barosu Servis Aracı Uygulamasına Başlamıştır “Baro avukat içindir” sloganıyla hareket eden İzmir Barosu CMK müdafii meslektaşlarımızın gece görevlerinde yaşadıkları mağduriyeti gidermek amacıyla araçla göreve gidip gelmeleri uygulaması başlamıştır. “Baro avukat içindir” sloganıyla hareket eden İzmir Barosu CMK müdafii meslektaşlarımızın gece görevlerinde yaşadıkları mağduriyeti gidermek amacıyla araçla göreve gidip gelmeleri uygulaması başlamıştır. Göreve gelirken bu konuda taahhütte bulunduklarını ve bir süredir yürüttükleri çalışma sonunda bu projelerini hayata geçirdiklerini belirten İzmir Barosu Genel Sekreteri ve CMK Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. A. Şakir Uzun, “bundan sonra CMK görevi alan meslektaşlarımız akşam 22.00’den sabah 08.00’e kadar talep ettikleri takdirde görev yerlerine araçla götürülüp getirileceklerdir.“ dedi. CMK MÜDAFİLERİNİN DİKKATİNE İzmir Barosu Yönetim Kurulu’nun 08.12.2015 tarih ve 56/14 sayılı kararı uyarınca 03.02.2016 tarihinden itibaren geceleyin saat 22.00 ile sabah 08.00 saatleri arasındaki CMK görevlerine baroca temin edilen araçlarla gidilmesi uygulamasına geçilecektir. Belirtilen saatler arasındaki görevlere gidecek meslektaşlarımız 0 530 290 74 10 numaralı telefonu arayarak araç tahsisini gerçekleştirebilirler. Bilgilerinize sunulur. 40 İzmir Barosu Bülteni 08.02.2016 Ankara Barosu Başkanı Av. Hakan Canduran ve Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Erdem Ekmekçi Baromuzu ziyaret ettiler. Uzlaşmanın Güncel Sorunları ve Geleceği Semineri Açılış konuşmasını İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan’ın yaptığı seminerin oturum başkanlığını Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem yaptı. Seminere konuşmacı olarak Uzlaştırmacılar Ferda Eser ve Pakize Pelin Özşahinli ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaşma Bürosu Savcıları Nazan Pekcan ve Süleyman Sinan Erdem katıldı. İzmir Barosu Bülteni 41 HABERLER Ankara Barosu’ndan Ziyaret HABERLER Terörü Lanetliyoruz İzmir Barosu’nun çağrısıyla 18.02.2016 günü İzmir Adliyesi Baro vestiyeri önünde bir araya gelen meslektaşlarımız 17.02.2016 günü Ankara’da meydana gelen hain terör saldırısını oturma eylemiyle protesto ettiler. Oturma eylemi öncesi Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan birlik ve beraberlik çağrısı yaparak İzmir Barosu olarak terörü kınadıklarını ifade etti. Savcıları göreve çağıran Özcan, herkesin birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olması gerektiğini söyledi. Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan konuşmasında şunları söyledi: "Dün Ankara'da gerçekleştirilen terör eylemi nedeniyle ilk belirlemelere göre 28 vatandaşımız maalesef Hakk’ın rah- 42 İzmir Barosu Bülteni metine kavuşmuştur. 61 vatandaşımızın da yaralı olduğu belirtilmektedir. Ama maalesef sayıların artacağı korkumuz vardır, gelen haberler de bu yöndedir. Son dönemde ülkemizde terör eylemleri nedeniyle çok sayıda vatandaşımızı, sivil yurttaşımızı, askerimizi, polisimizi yitirmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Son gelen haberlerde de yine Diyarbakır'da altı şehidimiz olduğu bildirilmektedir. Halkımız bu haberlerle bunalmış vaziyette. Bu terör eylemlerinin sona erdirilmesini istiyoruz. Birlik beraberlik içerisinde tüm halkımızın teröre karşı dayanışmaya davet ediyoruz. İzmir Barosu üyesi avukatlar olarak hangi görüşten olursak olalım terörü hep birlikte lanetliyoruz, kınıyoruz. Ülkemizin huzur ve refah içinde olmasını istiyoruz. Terör eylemlerini gerçekleştirenler kimlerse, terör eylemlerini destekleyenler kimlerse bulunup derhal yargı önüne çıkarılmalı ve en ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır. Eğer bunun arkasında emperyal güçler varsa, sorumluları, yetkilileri bunları açıklamaya davet ediyoruz. Türk halkının her şeyi bilmek ve öğrenmek hakkıdır. Hiçbir şey gizli kalmamalıdır. Halkımız bilgi edinme hakkını sonuna kadar kullanabilmeli ve olan biteni net şekilde öğrenebilmelidir. Sivil toplum örgütleri olarak gereken duyarlılığı göstererek dayanışma içerisinde olarak sokaklara çıkmalıyız, dayanışma içinde terörü sonlandırmalıyız. Yetkileri göreve davet ediyoruz. Sorumlular bulunmalıdır ve cezalandırılmalıdır. Hakimlerimizi, savcılarımızı göreve davet ediyoruz, silahlı kuvvetlerimizi, polisimizi görevlerini layıkıyla yerine getirmelerini istiyoruz. Halkımız artık bu terör eylemlerini duymak istemiyor. Tüm sivil toplum örgütleri ile teröre karşı birlik ve dayanışma içinde olmaya hazırız. Çok üzüntülüyüz. Terör eylemlerinde değerlerimizi yitiriyoruz. Yaşam hakkı kutsaldır, bunu sağlayamıyorsak, diğer özgürlüklerin de anlamı yok. Dayanışma içinde, hep birlikte karşı durarak terörü bitirebiliriz." Terörü lanetliyoruz pankartı arkasında toplanan meslektaşlarımız saldırıda yaşamını yitirenler anısına önce saygı duruşunda bulundular sonrasında ise oturma elemi gerçekleştir- Burada bir konuşma yapan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan şunları söyledi: “Ne yazık ki yine alçakça bir terör saldırısı sonucunda canımız bir kez daha yanmış, yüreğimiz kanamıştır. Ankara'nın kalbinde Türk Silahlı Kuvvetleri servis araçlarına karşı düzenlenen hain bombalı saldırıda çok sayıda asker ve sivil yurttaşımız şehit olmuş ve yaralanmıştır. Bu hain ve alçakça saldırıyı kınıyor, ölenlere Allahtan rahmet, yaralılara şifa diliyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve milletimizin başı sağ olsun. Yine bir ilçemizde; Kemalpaşa’da, terör örgütü mensuplarınca karakol saldırısı gerçekleştirilerek, halkımız ve Mehmetçiğimiz hedef alınmıştır. Bilinmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya, Türk Milleti'nin birliğini bozmaya hiçbir şer odağının gücü yetmeyecektir. Önümüzdeki süreçte benzeri provokasyonlara karşı milletçe soğukkanlılığımızı yitirmeden toplumsal ve bireysel sorumluluk duygusuyla davranmak zorundayız. Etnik, dinsel, mezhepsel kutuplaşmayı tetikleyen alt kimlik siyasetinin acilen terk edilerek ulus olma bilinci ve ortak aidiyet duygusu ışığında müşterek bir gelecek inşa etmenin sorumluluğunu hissetmeliyiz. Ülkemizi kin ve nefret söylemleri ile kaosa sürükleyenler karşısında kurtuluş mücadelesinden aldığımız milli birlik ve beraberlik ruhuyla teröre karşı koymalıyız. Çünkü terör bir yenilgidir; insanlığın, aklın, vicdanın yenilgisidir. Bilinmelidir ki; Ancak; Anadolu’da Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen halk direnişinin dayanışma ruhuyla, milli birlik ve beraberlik içinde geleceğimize sahip çıkarsak, kanla beslenen bu emperyal savaş politikalarını durdurabiliriz. Çözüm, yetmiş yedi milyonun, millet olma bilincini ve ruhunu tekrar tazeleyerek, insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve adalet paydasında kucaklaşmasıdır. Bugün, başta siyaset kurumu olmak üzere demokrasinin tüm taşıyıcı unsurlarına ve tek tek bütün vatandaşlarımıza düşen ödev, bu kucaklaşmanın sağlanması için bütün gücüyle mücadele etmektir. İzmir Barosu olarak; terör başta olmak üzere her türlü şiddetin karşısında durduğumuzu, insanların hayatları üzerinden gelecek ve iktidar planları yapan tüm kesimlere bu kirli oyuna bir an önce son vermelerini, demokratik hukuk devletinin, temel hak ve öz- gürlüklerin, insanca yaşamın vazgeçilmezliğini sonuna kadar savunacağımızı, milli birlik mücadelesinde halkımızın yanında yer alacağımızı kamuoyu ile paylaşırız. Hepinizi, Türk Milleti olarak, 77 milyon olarak, birlik beraberlik içerisinde Atatürk ilke ve devrimleri içerisinde ülkemizin üniter yapısına sahip çıkmaya, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına, basın özgürlüğüne sahip çıkmaya davet ediyorum,” Sağlık alanında çalışan kurumlar adına konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Suat Kaptaner ise; “bizler beyaz önlüklerimizle, cübbelerimizle; vatanımıza, ulusumuza ve cumhuriyetimize yönelik her türlü terörü protesto ediyoruz ve şehitlerimize saygı için yürüyoruz” diyerek başladığı konuşmasında, Suriye’de rejim değişikliği için her şey yapılırken, açılım politikaları izlenirken, göz yumulan her türlü hazırlığın, şimdi canlarımızın kaybı, yurttaşlarımızın çektiği acılarla fatura olarak ülkemizin önüne konulduğunu söyledi. Kaptaner bu faturayı ödemesi gerekenin halk değil, bu politikaları uygulayanlar olduğunu dile getirdi. İzmir Barosu Bülteni 43 HABERLER İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, İzmir Diş Hekimleri Odası, İzmir Eczacılar Odası ve İzmir Veteriner Hekimler Odası’nın Katılımıyla “Terörü Lanetleme ve Şehitlere Saygı Yürüyüşü” Düzenlendi HABERLER Mülteci Haklarının, Göç ve İltica Kapsamında Uygulanması Hakkında Seminer İzmir Barosu Adli Yardım Merkezi, Kadın Hakları Merkezi, Çocuk Hakları Merkezi ile Göç ve İltica Komisyonu yürütme kurulu ve komisyon üyelerinin katılımıyla “Göç ve İltica Kapsamında Mülteci Hakları Hukuku ve Uygulamaları” konulu eğitim ve paylaşım semineri 20 Şubat 2016 günü İzmir Barosu’nda düzenlendi. İzmir Barosu'nun Göç ve İltica Komisyonu, Adli Yardım Merkezi, Kadın Hakları Merkezi ve Çocuk Hakları Merkezinin ortak paydasını oluşturan Mülteciler başlığı altındaki özellikle kadın ve çocukların hukuksal statüleri, hakları ile adli ve idari uygulamalar hakkında paylaşımda bulunulması çalışmaların aktarılmasının amaçlandığı toplantının açılış konuşmasını Adli Yardım Merkezi ile Göç ve İltica Komisyonumuzun sorumlu yönetim kurulu üyeliklerini yapan Av. Cem Ce- 44 İzmir Barosu Bülteni mal Coşkan yaptı. Av. Cem Cemal Coşkan, bu çalışmayla mülteciler yönünden yapılan hukuki yardımların, haklarının, statülerinin ve uygulamaların diğer komisyon çalışmalarıyla des- teklenerek katılımcılarla paylaşmayı amaçladıklarını, komisyonlar arası paylaşım ve eğitim çalışmalarının devam edeceğini dile getirdi. Toplantıda gerçekleştirilen sunumları Göç ve İltica Komisyonu üyelerimizden Av. Taner Kılıç, Av. Eda Bekçi, Av. Emine Sarı, Av. Ayşegül Yılmaz Karaağaç, Adli Yardım Merkezi adına Av. Şenol Karaaslan, Çocuk Hakları Merkezi’nden Av. Ayşe Melek Özener ve Av. Nilay Sakaoğlu, Kadın Hakları Merkezi’nden Av. Aytül Arıkan yaptılar. Seminer sonunda İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nuriye Kadan ile Adli Yardım Merkezi ve Göç ve İltica Komisyonu sorumlu yönetim kurulu üyesi Av. Cem Cemal Coşkan katılımcılara sertifikalarını sundular. İzmir Barosu Bülteni 45 MAHKEME KARARLARI Adalet Komisyonu ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı kararları DUYURU Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından: BİR AVUKAT YANINDA, ÇALIŞAN AVUKATLARIN ÇALIŞMA ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelik, bir avukat yanında, avukatlık ortaklığı veya avukatlık bürosunda, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereğince, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre çalışacak avukatların ve işveren avukatların uymaları gereken kuralları belirlemek amacıyla düzenlenmiştir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, mesleki faaliyetini 1136 sayılı Kanun, 4857 sayılı Kanun, Avukatlık Meslek İlke ve Kuralları, Türkiye Barolar Birliği mevzuatı ile uluslararası mesleki düzenlemelere uygun olarak yürütmekte olan işveren avukat ile işgören avukatın birlikte çalışmasının içerik ve koşullarını, bu koşulların Barolar tarafından sağlanması, işleyişi ve denetimi esaslarını kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 1136 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Baro: İşveren avukat ile işgören avukatın birlikte çalışmakta olduğu işyerinin bulunduğu ve taraflar arasında imzalanacak yazılı sözleşmenin denetimini yapacak baroyu, b) İş: İşveren avukatın, işgören avukat tarafından yerine getirilmesini istediği görevleri, taraflar arasındaki sözleşme koşulları ile ilgili mevzuat ve 1136 sayılı Kanunda belirlenmiş ilkeler çerçevesinde yerine getirilmesini, c) İşyeri: İşgören avukatın çalıştığı, işveren avukata ait, Baroda kayıtlı büro ve eklentilerini, ç) İşgören avukat: Bağımsız avukat niteliğini taşımakla birlikte, 1136 sayılı 46 İzmir Barosu Bülteni Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi çerçevesinde, işveren avukatla akdettiği yazılı sözleşme ile üstlendiği işi yerine getiren avukatı, d) İşveren avukat: Taraflar arasında imzalanacak yazılı sözleşme ile verilmesi kararlaştırılan sürekli hizmetten yararlanan ve hizmet karşılığında ücret ödeme yükümlülüğü başta olmak üzere ilgili mevzuattaki diğer yükümlülükleri üstlenmiş avukat ve/veya avukatlık ortaklığını, avukatlık yazıhanesini (avukatlık bürosunu), e) Taraflar: İşveren avukat ve işgören avukatı, f) Tip sözleşme: Çalışma süresine ve şekline göre bu Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmış, Yönetmeliğin eki niteliğindeki ve taraflarca birisi tercih edilerek imzalanacak sözleşmeyi, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM İşveren Avukatın ve İşgören Avukatın Hak ve Yükümlülükleri, Aralarında Yapacakları Tip Sözleşme, İşgören Avukatın Çalışma Esasları ve Ücret İşveren avukat ve işgören avukat arasında yapılacak sözleşmenin süresi ve çalışma şekli MADDE 5 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında işgören avukat aşağıdaki biçimlerde çalışabilir ve seçilen çalışma türüne ilişkin koşul ve ayrıntılar tip sözleşmelerde açıkça gösterilir. (2) Avukatlar arası belirli süreli çalışma, belirli süreli ve tam zamanlı çalışma ve belirli süreli ve kısmi zamanlı çalışma şeklinde olabilir. (3) Avukatlar arası belirsiz süreli çalışma, belirsiz süreli ve tam zamanlı çalışma ve belirsiz süreli ve kısmi zamanlı çalışma şeklinde olabilir. Ücret hakkının düzenlenmesi MADDE 6 – (1) İşveren avukat, işgören avukata ücretini, tarafların bağlı olduğu baro tarafından, her yıl için belirlenecek asgari ücret tutarının altında olmayacak şekilde, ücreti takip eden ayın ilk iş günü öder. Ücrete ait SGK primi, gelir, damga, muhtasar ve benzeri vergiler ile diğer yasal kesintiler ve Baro aidatı işveren avukat tarafından ayrıca ilgili yerlere ödenir. (2) İşveren avukat, işe başlama tarihinden en geç bir yıl sonra ve izleyen her yıl, işgören avukatın ücretinde TÜİK tarafından açıklanan 12 aylık TEFE/ÜFE ortalaması oranından az olmamak üzere, tarafların anlaşacağı belli bir oranda artış yapmakla yükümlüdür. (3) İşveren avukat, işgören avukatın sigorta primlerini, sözleşmede kararlaştırılan gerçek ücret miktarı üzerinden ilgili yerlere yatırmakla yükümlüdür. (4) İşveren avukat, işgören avukata yol ve yemek için ayrıca ödeme yapar. Günlük yemek ücreti miktarı, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi ile o yıl için belirlenen miktardan az olamaz. (5) Zorunlu müdafilik (CMK), adli yardım ve uzlaştırma görevi nedeniyle veya bilirkişilik yaparak kazanılan ücretler işgören avukata aittir. Bu gibi işlerin vergi yükümlülükleri, ödeme sorumluluğu işgören avukata ait olmak üzere, işveren avukat tarafından yerine getirilir. Ancak, bu gibi işlerin yapılması, işveren avukatın işlerinin aksatılmaması ve gerektiği gibi yapılması koşuluyla üstlenilebilir. (6) Her nevi ücret ödemesi işgören avukatın banka hesabına yapılır. İzin hakkının düzenlenmesi MADDE 7 – (1) İşgören avukat, çalışma dönemi süresince, her takvim yılı için, yılsonundan itibaren asgari 21 takvim günü ücretli izin kullanır. Bu süre 4857 sayılı Kanunda belirlenen sürelerden az olamaz. Bu iznin en az 11 günü adli tatil içerisinde kullandırılır. (2) İşveren avukat, işgören avukatın talebi halinde, kendisine, topluca veya farklı günlerde kullanılabilecek şekilde bir yıl içinde en az 10 takvim günü ücretsiz izin vermeyi kabul eder. (3) İşveren avukat, işgören avukatı onun talebi dışında ücretsiz izne çıkaramaz. zorunluluğunun gerektirdiği süreyi, herhalde bir çalışma gününü aşamaz. Bu tür çalışmalarda gönüllülük esastır. Bu tür çalışmaların karşılığı günlük ücretin iki katı olarak işgören avukata ödenir. (5) Fazla çalışma, bir yıl içinde 270 saati aşmamak koşuluyla yapılabilir. (6) İşveren avukat, çalışma süresinin haftalık 45 saati aşması durumunda, işgören avukatın her bir saat fazla çalışması için, günlük ücretin saat başına düşen miktarının %50 oranında arttırılmış halini işgören avukata öder. (7) İşyerine giriş ve çıkışlarda, ilke olarak denetim uygulanmaz. İşyerine giriş ve çıkışlarda denetim uygulanıyor ise, girişte uygulanan denetim usulü, işten çıkışta da aynen uygulanır. Aksi takdirde, çalışma saatlerinin belirlenmesinde, işgören avukatın beyanı esas alınır. Avukatlık onuruna aykırı olacak şekilde denetim uygulanamaz. Ücretli izin şeklinde de olsa, avukatın iş yerine girişini yasaklayan uygulama yapılamaz. İşveren avukatın hak ve yükümlülükleri MADDE 9 – (1) İşveren avukat, işgören avukata imzalanacak sözleşme kapsamındaki görevini yürütebilmesi için gerekli iş ortamını hazırlar, talep ettiği işleri yapabilmesi için her türlü bilgi ve belgeyi, araçgereci, çalışma ve iletişim ortamını süresi içinde sağlar. (2) İşveren avukat ve işgören avukat, sözleşme konusu işlerin yapılmasını 1136 sayılı Kanunda belirtilen amaçlar doğrultusunda yürütürler ve avukatlığın bağımsızlığını koruyacak şekilde davranırlar. (3) İşveren avukat, işyerinde başka avukatların da olması halinde, avukatlar arasında bir hiyerarşinin olmamasını sağlar. Ancak, işgören avukat diğer meslektaşlarına, özellikle kendisinden kıdemli avukatlara saygı göstermek ve işyeri kurallarına uymak zorundadır. (4) İşveren avukat, kendi işlerinin aksamaması ve gerektiği gibi yapılması koşuluyla, işgören avukatın kendi adına dava üstlenmesini kabul edebilir. Bu durumda tahsil edilecek ücretin nasıl paylaştırılacağı ve iş ilişkilerinin nasıl yürütüleceği taraflarca imzalanacak iş sözleşmesinde kararlaştırılır. (5) İşveren avukat, kıdemi bir yılın altında olan işgören avukatın iş sözleşmesini haklı nedenler dışında feshettiği takdirde, işgören avukatın son ay aldığı ücret kadar bir miktarı tazminat olarak öder. (6) İşveren avukat, işgören avukatın faaliyetlerini de kapsayacak şekilde, gerekli nitelikte avukatlık mesleki sorumluluk sigortası yaptırır. (7) İşveren avukat, işyerindeki işleri aksatmayacak şekilde, işgören avukata mesleki gelişimi için gerekli olan seminer ve eğitimlere, makul süreyi aşmayacak şekilde katılma izni verir. İşgören avukatın mesleki eğitim ve seminerler için ayırdığı süreler, çalışma süresinden sayılır. (8) İşveren avukat, yapılan iş ile ilgili her türlü masrafı (yol, yemek, konaklama ve işlem masraflarının tamamını) karşılamakla yükümlüdür. Yapılacak masraflar için uygun miktarda avans peşin ödenir. İşgören avukat, masraf avansını peşin olarak almadığı bir işi yapmak zorunda değildir. (9) İşveren avukat, işgören avukata, iş kapsamında kullanılmak üzere bir GSM hattı tahsis etmek ve bu cep telefonunun faturalarını ödemekle ya da işgören avukatın işle ilgili iletişim giderlerini (internet dâhil) karşılamakla yükümlüdür. İşgören avukat, kendisine tahsis edilen GSM hattını, sadece işveren avukatla ve iş ile ilişkili olarak kullanmakla yükümlüdür. (10) Taraflar arasında imzalanacak sözleşmeden doğan damga vergisi işveren avukat tarafından ödenir. İşgören avukatın hak ve yükümlülükleri MADDE 10 – (1) İşgören avukat, mesleki faaliyetlerini işveren avukat tarafından verilen iş temelinde gerçekleştirir. İşveren avukat, işgören avukattan görevini bir başka avukata devretmesini isteyebilir. İşveren avukat, işgören avukata tevdi ettiği işler hakkında her zaman bilgi talep edebilir. (2) İşgören avukat, işveren avukat tarafından kendisine tevdi edilen tüm dosya ve işler üzerinde; işveren avukat ile birlikte, müvekkilin talepleriyle bağlı olarak, savunma, hukuki temellendirme, nitelendirme yapma ve yapılacak iş ve işlemleri belirlemede söz sahibidir. Görüş ayrılığı durumunda, işgören avukat, işveren avukatın yazılı talimatına göre hareket eder. İşgören avukat, hayatın olağan akışı dikkate İzmir Barosu Bülteni 47 DUYURU (4) İşgören avukat, 4857 sayılı Kanunda tanınan mazeret izinlerini yukarıda belirtilen ücretsiz izin sürelerinin dışında ayrıca kullanabilir. (5) İşgören kadın avukatın, 4857 sayılı Kanundan doğan hakları saklıdır. İşgören hamile kadın avukatın talep etmesi halinde, işveren avukat en az 30 gün süreli esnek çalışma izni tanımakla yükümlüdür. (6) İşveren avukat, işgören erkek avukata eşinin doğum yapması halinde, 4857 sayılı Kanunda doğum yapan kadın işçinin eşi için tanınmış olan sürelerde ücretli izin ve işgören erkek avukatın talep etmesi halinde en az 20 gün esnek çalışma izni vermekle yükümlüdür. (7) İşveren avukat, işgören avukatın evlenmesi halinde işgören avukata beş iş günü ücretli izin vermekle yükümlüdür. Çalışma süresi ve fazla çalışma konusunun düzenlenmesi MADDE 8 – (1) İşgören avukatın haftalık çalışma süresi 45 saati aşamaz. Söz konusu çalışma süresinin haftanın çalışılan günlerine dağılımı, aksi kararlaştırılmamış ise eşit olarak yapılır. Hiçbir halde bir günlük çalışma süresi 11 saati aşamaz. Ara dinlenmeler işi aksatmayacak şekilde ve işin gereklerine göre, işgören avukat tarafından günde bir saat ile sınırlı olmak koşuluyla, istenildiği zaman kullanılabilir. (2) Adliyelerde ve iş için yolda geçen süreler, büro dışı iş görüşmeleri, elektronik ortamda yapılan görüşme ve yazışmalar, çocuk emziren işgören avukatın 4857 sayılı Kanun uyarınca çocuklarına süt vermeleri için belirtilen süreler, çalışma süresinden sayılır. (3) Büro dışında ve/veya çalışma saatleri dışında yapılan haciz, keşif ve benzeri işler için harcanan süreler ile işgören avukat ile işveren avukat arasında ya da işgören avukat ile müvekkiller arasındaki mevcut işin gerektirdiği sınırları aşan mahiyetteki iş görüşmeleri (telefon ve benzeri görüşmeler dâhil) fazla çalışma kapsamındadır. (4) Kural olarak pazar günleri, Ulusal Bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmaz. Ancak, işveren avukat, işgören avukattan acil ve zorunlu hallerde, meslek ilke ve kuralları çerçevesinde kalmak kaydıyla bu günlerde de çalışmasını talep edebilir. Bu tür çalışmalar, mesleki DUYURU alınarak, kendisinden mevcut işin yürütülmesinin beklenemeyeceği durumlarda işi reddetme hakkına sahiptir. (3) İşgören avukat, tek başına veya diğer çalışanlarla birlikte oluşturduğu, katkısının bulunduğu eser niteliği taşıyan çeviriler, dilekçeler gibi belgeler üzerindeki telif haklarına işveren avukat ile ortaklaşa maliktir. (4) İşgören avukat; imzaladığı iş sözleşmesi sona erdikten sonra, en az bir yıl süre ile işveren avukatın tüm müvekkillerine karşı, üçüncü kişilere doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir hizmet veremez, üçüncü şahıslarla vekâlet ilişkisi kuramaz, işveren avukatın müvekkillerinin vekâletini alamaz, onlara herhangi bir hizmet sunamaz. İşgören avukat, iş sözleşmenin sona ermesinden sonra, sadece işveren avukatın vekâlet ilişkisinin sona erdiği müvekkillerinin vekillik görevini üstlenebilir. Ancak, onlara karşı herhangi bir görev veya hizmet üstlenemez. (5) İşgören avukat, kendisine tevdi edilen veya avukatlık görevi nedeniyle öğrendiği meslek sırrı kapsamındaki hususları, gerek sözleşme süresince, gerekse sözleşme sona erdikten sonra süresiz olarak açıklayamaz. (6) İşgören avukatın, iş sırasında işyeriyle ilgili öğrendiği alenileşmemiş her türlü bilgi gizli bilgidir. İşgören avukata ait her türlü şahsi bilgi de gizli bilgi olup, taraflar gizli bilgiyi sözleşme süresince ve sözleşme sona erdikten sonra süresiz olarak açıklayamazlar ve olumsuz beyanlarda bulunamazlar. (7) İşveren avukatın tevdi ettiği iş, kanunen yasaklanmış ve suç unsuru taşıyan bir içeriğe sahip ise, işgören avukat işi yapmaktan kaçınma hakkına sahiptir. İşveren avukat bu sebeple iş sözleşmesini sonlandıramaz. (8) İşgören avukat, işveren avukatın sözleşme kapsamındaki işlerini yapmak için zamanını, dikkat ve becerisini en iyi şekilde kullanır. Sözleşmenin feshi MADDE 11 – (1) İşveren avukat ve işgören avukat imzalayacakları tip sözleşmede aralarındaki iş ilişkisini düzenlerken, yapacakları sözleşmenin feshine ilişkin hükümler koyabilirler. (2) Tarafların sözleşmede belirtilen süre dolmadan önce sözleşmeyi feshetmesi halinde 4857 sayılı Kanunun 48 İzmir Barosu Bülteni ilgili hükümleri uygulanır. Özel hükümler MADDE 12 – (1) İşgören avukata, işyerinde, kendine ait bir masa, sandalye, bilgisayar ve işini yapabilmesi için gerekli teknik donanım ile sağlıklı bir çalışma ortamı işveren avukat tarafından sağlanır. (2) İşgören avukat, yapılacak işlerin gereği olarak, seyahat etmeyi kabul eder. Yurt dışına yapılacak seyahatlerde işgören avukatın kabulü aranır. İş gereği yapılacak tüm seyahat ve konaklama masrafları ile iş için yapılacak giderler işveren avukat tarafından önceden karşılanır. (3) Hastalık, gebelik, doğum, askerlik, iş sağlığı ve güvenliği, analık halinde çalışma ve süt izni ve sözleşmede düzenlenmeyen hallerde, 4857 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uygulanır. (4) 5 inci maddede öngörülen seçeneklerin belirlenmesi sırasında, taraflar sözleşmeye temel hükümlere aykırı olmamak üzere ek hükümler koyabilirler. (5) Taraflar yılsonu itibarıyla mali konular ve ücret ödemeleri bakımından ibralaşırlar. İbralaşma yapılmamış ise ispat yükümlülüğü işveren avukattadır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Sözleşmeler MADDE 13 – (1) İşgören avukat ile işveren avukat arasında, ekte yer alan Ek1 ve Ek2 tip sözleşmelerde belirtilen hususları içeren bir sözleşmenin akdedilmesi zorunludur. Bu tip sözleşmenin yapılmaması veya akdedilmiş sözleşme ve/veya bu Yönetmelik hükümlerine aykırılık teşkil eden fiillerin tespiti halinde, bağlı bulunulan baro tarafından işveren avukata bir uyarı yazısı gönderilir ve söz konusu aykırılığın 15 gün içerisinde giderilmesi aksi takdirde baro tarafından resen soruşturma açılacağı bildirilir. Uyarı yazısının işveren avukata tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde aykırılığın giderilmediği tespit edilirse, baro tarafından resen soruşturma başlatılır. Bu Yönetmeliğe aykırı fiil veya fiilleri birden fazla işlemiş işveren avukatlar hakkında ilgili baro tarafından uyarı yazısı ile ek süre verilmeksizin disiplin soruşturması başlatılır. (2) Bu Yönetmelik hükümlerinin bertaraf edilmesini ya da etkisiz hale getirilmesini sağlamak amacıyla tip sözleşme akdetmek yerine; işgören avukatı vergi açılışı yapmaya zorlayan işveren avukat hakkında başvurusu incelenerek bir uyarı yazısı ile 15 gün içinde ihlalin giderilmesi, aksi halde disiplin soruşturması açılacağı bildirilir. (3) İş sözleşmesi hükümleri ile ilgili kanunlar arasında bir çelişkinin ortaya çıkması halinde işgören avukat lehine olan kanun hükümleri uygulanır ve sözleşme işgören avukat lehine yorumlanır. (4) İşveren avukat ve işgören avukat, adreslerindeki değişikliği diğer tarafa en geç yedi gün içinde yazılı olarak bildirmek zorundadır. (5) İş sözleşmeleri üç suret olarak hazırlanır. Sözleşmenin bir nüshası işgören avukata, bir nüshası işveren avukata, bir nüshası da tarafların bağlı bulunduğu baroya sunulur. Sözleşmeler arasında çelişki bulunması halinde baroya sunulan nüsha geçerli olarak kabul edilir. Bu sözleşmeler, baroda özel bir dosyada gizlilik kurallarına uygun şekilde saklanır. (6) Taraflar, hukukun genel ilkesi olan ahde vefa ilkesi gereğince imzaladıkları sözleşme hükümlerine bağlı kalacaklarını kabul ederler. Taraflar; bağlı bulundukları baronun yetkili organlarınca, imzaladıkları iş sözleşmesine aykırılıktan doğan şikâyetlerin, sözleşme baroya sunulmuş olsun veya olmasın, inceleneceğini ve gerekli kararların alınabileceğini ve sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıkların çözüm merciinin baro yönetim kurulları ve Türkiye Barolar Birliği olduğunu kabul ederler. Taraflar arasında bir sözleşme imzalanmamış olsa dahi, işveren ve işgören avukat arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda, ilgisi oranında bu Yönetmelik hükümleri baro organlarınca dikkate alınır. (7) Bu Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanacak tip sözleşmelere ekleme yapılabilir. Ancak, yapılacak eklemeler bu Yönetmeliğe ve yasal mevzuata aykırı olamaz. (8) Tarafların imzaladıkları sözleşmeye açıkça aykırı davranmaları hali, Türkiye Barolar Birliği meslek kurallarına da aykırı davranış olarak değerlendirilir. Yürürlük MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu yürütür. İzmir Barosu Yönetim Kurulu tarafından, Bir Avukat Yanında, Avukatlık Ortaklığında veya Avukatlık Bürosunda Ücret Karşılığı Birlikte Çalışan Avukatların Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik uyarınca; işgören avukata ödenecek asgari ücretin 2.000TL olarak tespitine karar verilmiştir. İzmir Barosu Yönetim Kurulu'nun 12.01.2016 tarih ve 61/92 sayılı kararı Anılan yönetmeliğin 4/1a ve 6/1 mad- delerinde olduğu gibi barolara bazı yükümlülükler verdiği, bu yükümlülükler çerçevesinde işgören avukata ödenecek asgari tutarın barolarca belirleneceği belirtilmiş olmakla İzmir Barosunda kayıtlı avukat sayısı, İzmir'in ticari iş hacmi, avukatlık rayiç değerleri gibi etkenler değerlendirilerek iş gören avukata ödenecek asgari ücretin 2.000TL olarak tespitine, belirlenen ücretin ve yönetmeliğin meslektaşlarımıza duyurulmasına, bu konuda ça- lışma yapmak üzere yönetmeliğin uygulanmasını sağlamak amacıyla bir avukat yanında çalışan avukatlar komisyonu kurulmasına, komisyondan yetkili yönetim kurulu üyesi olarak Av.A.Şakir Uzun'un yetkilendirilmesine, komisyon yönergesinin hazırlanmasına, gereği için Bilgi İşlem Birimi ve Yazı İşleri Birimine havalesine, O.B.K.V Ankara 25.01.2016 DUYURU NO:2016/7 Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Bir Avukat Yanında, Avukatlık Ortaklığında veya Avukatlık Bürosunda Ücret Karşılığı Birlikte Çalışan Avukatların Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik” uzun bir mücadele sonucunda, 26 Aralık 2015 tarih ve 29574 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bilindiği üzere, anılan Yönetmelik, Barolara bazı görevler yüklemektedir. Yönetmelik hükümleri incelendiğinde, 4/1a. maddesinde Baronun taraflar arasında imzalanacak Sözleşmenin denetimini yapacağı, 6/1. maddesinde ücretin her yıl Baro tarafından belirleneceği, 13/1. maddesinde tip sözleşmenin yapılmaması ve/veya akdedilmiş Sözleşme ve/veya bu Yönetmelik hükümlerine aykırılık halinde baro tarafından gerekli uyarıların yapılacağı, aykırılığın 15 gün içerisinde giderilmemesi halinde soruşturma açılacağı, 13/5. maddesinde sözleşmelerin baroda özel bir dosyada gizlilik kurallarına uygun bir şekilde saklanacağı, 13/6. maddesinde taraflar arasında imzalanan sözleşme baroya sunulmuş olsun veya olmasın, sözleşmeye aykırılıklar ile ilgili şikayetlerin baronun yetkili organlarınca inceleneceği öngörülmüştür. Bu durumda anılan Yönetmeliğin uygulanması ile ilgili Barolara düşen öncelikli görevler aşağıdaki gibi özetlenebilecektir: 1) Her yıl Yönetmeliğin 4/1a. maddesinde öngörülen ücreti belirlemek, 2) Avukatların ne şekilde çalıştığını (bağlı/bağımsız) tespit edebilmek için baroya kayıtlı avukatlardan çalışma şekli hakkında bilgi talep etmek, 3) Çalışma şekillerinin tespiti üzerine, taraflar arasında işbu Yönetmeliğe uygun olarak akdedilecek Tip Sözleşmeleri talep etmek ve saklamak, 4) Gelen şikayetleri karara bağlayacak usulü belirlemek Ayrıca Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin Birliğimize gelen sorular üzerine, bazı hususlara açıklama getirme ihtiyacı duyulmuştur. 1) Yönetmeliğin 6/1. maddesi uyarınca Barolar tarafından her yıl belirlenecek olan ücret NET ücrettir. Zira madde hükmünde SGK primi, gelir, damga, muhtasar ve benzeri vergiler ile diğer yasal kesintiler ve Baro aidatının işveren tarafından ayrıca ilgili yerlere ödeneceği düzenlenmiş olduğundan, ücretin tüm yasal kesintilerden arındırılmış NET ücret olduğu açıktır. 2) Yönetmeliğin 6/2. maddesinde geçen “TEFE/ÜFE ortalaması” ifadesinde yazım hatası olduğundan, bu ifadenin doğru olan “TÜFE/ÜFE ortalaması” olarak yorumlanması gerekmektedir. 3) Yönetmeliğin 7. maddesinde düzenlenmiş olan yıllık izin süresi 21 “TAKVİM GÜNÜ” olup, iş gününden farklı olarak hafta sonları da sayılmaktadır. Bununla birlikte, maddede de öngörüldüğü üzere, yıllık izin süresi 4857 sayılı İş Kanunun belirlenen yıllık izin sürelerinden az ola- maz. 4) Yönetmeliğin 9. maddesinin 5. fıkrasında işveren avukatın, kıdemi bir yılın altında olan işgören avukatın iş sözleşmesini haklı nedenler dışında feshettiği takdirde, işgören avukatın son ay aldığı ücret kadar bir miktarı tazminat olarak ödeyeceği düzenlenmiş ise de, bu hükmün, sözleşmede deneme süresi öngörüldüğü takdirde, ancak deneme süresi tamamlandığı tarihten itibaren işleyeceği açıktır. Ayrıca buradaki düzenleme her ne kadar İş Kanunundaki kıdem tazminatına ilişkin düzenleme ile benzerlik gösterse de, kıdem tazminatından farklı olarak “işgören avukatın son ay aldığı ücret” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş olup, bu tazminat işgören avukatın son ay aldığı net ücret kadar olacaktır. 5) Tip Sözleşmelerde deneme süresi bir ay olarak belirtilmiş ise de, İş Kanunu’nda deneme süresinin 2 aya kadar öngörülebileceği düzenlemesi uyarınca, taraflar arasında akdedilecek sözleşmelerde deneme süresi İş Kanunun belirlediği sınırlar çerçevesinde düzenlenebilecektir. Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde, Barolara düşen görevlerin en geç 01 Mart 2016 tarihine kadar tamamlanarak, bu tarihten itibaren Yönetmelik hükümlerinin tamamen uygulamaya geçirilmesi hususunda saygılarımla rica olunur. Avukat Metin FEYZİOĞLU İzmir Barosu Bülteni 49 DUYURU Avukat Yanında Çalışan Avukat Ücreti İLÇE ZİYARETLERİ İlçe Adliyelerine 2016 İzmir Barosu Ajanda ve Takvimleri Ulaştı Kemalpaşa, Torbalı, Bayındır, Tire, Ödemiş ve Menderes ilçelerini ziyaret eden Baro Yönetim Kurulu üyelerimiz, meslektaşlarımıza İzmir Barosu tarafından hazırlanan ajanda, masa takvimi ve 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tari- Kemalpaşa Ziyareti Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan Kemalpaşa ilçesini ziyaret etti. Burada meslektaşlarımızla görüşen Av. Aydın Özcan Kemalpaşa Adliyesi’nin sorunları hakkında bilgi aldı. Meslektaşlarımız tarafından özellikle Kemalpaşa Adliyesi’nin fiziki koşullarının çok yetersiz olduğu yönünde gelen yakınmalar ve diğer sorunlara ilişkin Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Sağlam ile görüşen Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan’a, Sayın Muhammet Sağlam tarafından Kemalpaşa’da yeni bir adalet sarayı için bakanlıklar nezdinde gerekli girişimlerde bulunulduğu belirtildi. Görüşme sırasında Av. Aydın Özcan tarafından, İzmir Barosu Başkanlığı olarak da Kemalpaşa’ya, meslektaşlarımıza ve Kemalpaşa halkına yaraşır yeni bir adliye sarayı için tüm girişimleri destekledikleri ve bakanlıklar nezdinde gerekli çalışmaları yapacakları belirtilmiştir. 50 İzmir Barosu Bülteni felerini teslim etmiştir.Ayrıca Kemalpaşa Adliyesi duruşma salonlarına meslektaşlarımız için sandalye konulmuştur. 17.02.2016 ZİYARETLER İzmir Barosu Selanik’te Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu başkanlığında yapılan Selanik ziyaretine katıldı. Ziyaret sırasında aralarında Selanik Belediye Başkanı Butaris ve Selanik Baro Başkanı Nikos Valergakis’in de olduğu çeşitli temaslarda bulunuldu. Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu başkanlığında yapılan Selanik ziyaretine katıldı. Ziyaret sırasında aralarında Selanik Belediye Başkanı Butaris ve Selanik Baro Başkanı Nikos Valergakis’in de olduğu çeşitli temaslarda bulunuldu. Selanik Belediyesi ziyareti sırasında bir konuşma yapan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, iki ülke arasında turistik ve ticari anlamda ilişkilerin son yıllarda gelişmeye başladığını ancak yeterli olmadığını daha da geliştirilmesi gerekliliğini vurguladı. Özcan, bunun için de İzmir LimanıMidilliDedeağaçSelanik arasında deniz seferleri yapılmasının önemli olduğunu söyledi. Ayrıca son dönemin kanayan yarası olan göç ve mülteciler konusunda İzmir Barosu ve İzmir’deki beş üniversitenin hukuk fakültelerinin ortak çalışmasıyla 8-9-10 Nisan 2016 günlerinde İzmir’de “Göç ve İltica Uluslararası Sempozyumu” düzenleneceğini belirten Av. Aydın Özcan, sempozyum hazırlıklarının sürdüğünü ve aralarında Selanik, Rodos, Midilli, Dedeağaç, Gümülcine’nin de olduğu Avrupa’da birçok baroyu katılımcı olarak davet ettiklerini belirtti. Selanik Baro Başkanı Sayın Nikos Valergakis de bu sempozyuma katılmaktan büyük bir mutluluk duyacağını dile getirdi. İzmir Barosu Bülteni 51 SUÇ DUYURUSU Diyanet fetvasına Suç Duyurusu Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun Dini Bilgilendirme Platformu isimli internet sitesinde sorulan bir soruya “Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhın ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’lMücdehid, Mısır 1975, II, 33; İbn Kudame, elMuğni, VII, 486; İbn Cüzey, elKavaninü’l Fıkhiyye, 138). Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır.” Şeklinde verilen yanıta ilişkin İzmir Barosu Başkanlığı tarafından TCK 214 (Suç İşlemeye Tahrik), TCK 215 (Suçu ve suçluyu övme), TCK 217 (Kanunlara uymamaya tahrik), TCK 218 (Suçların basın yayın yolu ile işlenmesi nitelikli hali), TCK 219 (Görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma), TCK 227/15 (Fuhuş) suçlarının işlendiği gerekçesiyle ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. www.msbinsaat.com 52 İzmir Barosu Bülteni SUÇ DUYURUSU İzmir Barosu Bülteni 53 Av.M.Ertuğrul PERİM MAKALE İzmir Barosu Yayın Kurulu Üyesi BAYIR BUCAK TÜRK’LERİ (TÜRKMEN’LERİ) VE ATATÜRK’ÜN SON ARZUSU 1.Dünya Savaşı’ndan sonra oluşmuş bulunan Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) tarafından Fransa, işgal altında bulunan Suriye için mandater (vekalet alan) devlet olarak görevlendirilmişti. Geçen zaman içinde Suriye’de ayaklanmalar başlayınca Fransa, orada seçimler yapılarak meclis açılmasını kabullenmişti. Yapılan anlaşma üzerine Fransa’nın Suriye’ye bağımsızlık vereceğinin anlaşılması üzerine Atatürk, 1936 yılının Eylül ayında Meclis’in normal açılışı sırasında Suriye’nin bu durumu nedeniyle Antakya ve İskenderun bölgesinin de Suriye toprağı içinde kalacağını görerek verdiği nutukta “anasıl (öteden beri) bir Türk yurdu olan bu duruma sessiz kalamayız” diyerek derhal o zaman Cenevre’de faaliyette bulunan Milletler Cemiyeti’ne müracaat ettirerek bu yörenin tarihi durumu üzerinde ve bağımsızlık mücadelemizin o günlerdeki şartları dolayısıyla zaruri olarak Fransız’larla yapılan (20 Ekim 1921) Ankara Anlaşması ile (bu bölge İnönü Muharebe’leri sırasında) Misak-ı Milli sınırları içine alınmış olunmasına rağmen, Fransız’lara bırakılmıştı. Bu anlaşmada Antakya ve İskenderun için özel bir idare kurulacağı ve resmi dilin (doğaldır ki Türk’ler için olacak) Türkçe olacağı da belirtilmişti. Ancak 20 yıl süren manda yönetimi sırasında Fransız’lar bunları yerine getirmedikleri gibi, son günlere değin kültürel haklarımız nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından neşredilen alfabenin oraya gönderilmesi sırasında ilk sayfasındaki Atatürk resminin de Fransız yönetimindeki Maarif Müdürü tarafından yırtıldığı da bir gerçektir. Aslında bu bölgenin işgali Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan bir müddet sonra İngiliz’ler tarafından (3 Kasım 1918 olacak) işgal edildiği ancak orada bulunan Türk kuvvetleri tarafından, Mustafa Kemal Paşa’nın artık Adana’ya çekilmiş bulunan Yıldırım Orduları komutanı olarak verdiği emirlerle 54 İzmir Barosu Bülteni bu işgalci kuvvet bir süre oradan püskürtülmüştü. Buna rağmen Bab-ı Ali hükümetinin devamlı talepleri üzerine kuvvetimiz de oradan çekilmek zorunda bırakılmış fakat mahalli mücadele bir süre daha devam ettiği gibi, yukarıda da belirtildiği gibi burası da Misak-ı Milli sınırları içine alınmıştı. Fransız’larla yapılan silahlı mücadele sonucunda Urfa, Maraş, Antep’e giren Fransız-Ermeni kuvvetleri buradan atılmış, yalnız Arap hakimiyeti dönemlerinden beri Avrupalılarca da Kilikya (Adana ve havalisi) Fransız-Ermeni işgali altında kalmıştı. Yunan’ların İnönü Muharebeleri’nden yenik çıktıktan sonra ülkelerinde seferberlik ilan ederek topladıkları yeni kuvvetlerle saldırıya geçmeleri sonucunda Atatürk, garp cephesi komutanı İsmet Paşa’ya verdiği emirde bu durum karşısında kuvvetlerimizin Sakarya Nehri’nin karşı tarafında mevzilenmelerini istemişti. Bu uygulama sonucunda garp cephesi bugünkü Topçu Okulu’nun da gerisindeki Basriköy’de yer almış, 22 gün gündüz ve gece yapılan Sakarya Muharebesi sonucunda Yunan kuvvetleri sonuç alamayarak Sakarya Nehri’nin bir hayli gerisinde mevzilenmişlerdi. Bir süreden beri Fransız’larla silahlı mücade- leye devam edilmemiş, adeta bir mütareke hali sürmekteydi. Fransız hükümeti de Anadolu’daki Ankara hükümetinin varlığını ve Türk bağımsızlığını kabullenmiş ve anlaşmak yoluna gitmek istemektedir. Bu maksatla devlet adamlarından Henry Franklin-Boullion başkanlığındaki bir heyeti Ankara’ya göndermiş, bu heyet Sakarya Savaşı’nın sonucunu beklemiş, Yunan kuvvetlerinin yenilgiye uğraması karşısında Ankara hükümeti ile bir anlaşma yoluna gitmişti. Yukarıda belirtilen 20 Ekim 1921 tarihinde FranklinBouillion ile Mustafa Kemal PaşaGenelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak), hariciye vekili Yusuf Kemal (Tengirşek) arasında uzun süren müzakereler sonucunda Antakya ve İskenderun bölgesi Fransız’larda kalmak üzere Adana ve havalisi ile yukarıda değinilen UrfaMaraş ve 11 ay Fransız’lara karşı mücadele verip TBMM tarafından “Gazi” unvanı verilen Gaziantep bize kalmak üzere bugünkü sınır çizilmişti. Bu anlaşma Lozan’da da fazla bir müzakereyi gerektirmeden aynı koşullar altında kabullenilmişti. Gerçi Lozan Antlaşması’nın TBMM’de müzakeresi sırasında Tekirdağ mebusu olan Yahya Kemal (Beyatlı) Antakya ve İskenderun havalisinin Fransız’lara terk edilmesi Ben verdiğim sözü tutan bir kişiyim. Ölsem de sözümü tutarım. Bu benim şahsi meselemdir” diyordu. Ayrıca İskenderun sancağı yerine Hatay adını vermişti. O günlerde hariciye vekaleti genel sekreteri olan Numan MENEMENCİOĞLU’na kurulacak bağımsız Hatay Devleti içinde Bayır-Bucak mıntıkasının da yer almasını istemiş, aldığı cevapta kurulacak bağımsız devletin sınırları Ankara Anlaşması ile belirlenmiş ve Lozan Antlaşması ile de geçmiştir, buna yapılacak bir şey olmadığı fakat yine de mücadele edileceğini genel sekreter ifade etmiştir (Numan MENEMENCİOĞLU Namık KEMAL’in torunudur). Bu suretle Atatürk özbeöz Türk olan Bayır-Bucak Türk’lerinin de toprağımız içinde yer almasını yürekten özlüyordu. Elimizde olmadığı için Ankara Anlaşması ile sözüm ona bağımsız bir idare olacağını vaat etmiş bulunan Fransız’ların Yayladağı ve Reyhanlı’yı da bu sınırlar içine alarak Bayır-Bucak mıntıkasını Suriye toprakları içinde bırakmasının nedenini, Laskiye ve çevresini içine alacak biçimde bir Alevi bölgesi haline sokmak yolundaki düşüncesinin bir eseri olduğu görüşündeyim. Zira bu bölge hem bizim Yayladağı topraklarımıza çok yakın olduğu gibi, Laskiye’ye de uzak değildir. Buna karşın kurulan bağımsız Hatay Devleti toprakları içinde yer alan Kesep tamamen Ermeni’lerle meskun olduğu için Suriye hükümetine bir miktar para karşılığı bırakılmış, hemen yanındaki Bayır-Bucak mıntıkası Suriye’de kalmıştı. Bu biçimde Hatay bağımsız Türk Cumhuriyeti 2 Eylül 1938 tarihinde kurularak Cumhurbaşkanlığına da bu mücadelede baştan beri yer alan Tayfur Sökmen Bey Atatürk’ün direktifiyle oluşan Hatay meclisince seçilmişti. An- cak Atatürk haklı olarak böylesine yaşaması da mümkün olmayacak bir devletin mevcudiyetini kabullenmiyor, Tayfur Bey’e çektiği telgrafta da Hatay reisliğine seçilmesi nedeniyle tebrik ederek bu geçici süreyi belirtmiş oluyordu. Çok ağır biçimde hastalık geçirmekte olduğu son günlerinde yine onun, Fransız hükümetine verdirttiği notalar sonucunda Kur.Alb. Şükrü KANATLI komutasında takviyeli (tugay seviyesinde) dağ alayı Hatay topraklarına girmesi üzerine Atatürk: “Artık bunun gerisi gelir” demişti. Ne yazık ki Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun Suriye ve Irak topraklarını ele geçirdiği dönemlerde Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulması ve güneye doğru sarkarak Halep yakınlarında Suriye’ye yerleşmiş bulunan Selçuk Türk’leri döneminde Bayır-Bucak Türk’leri de o mıntıkadadır. Nitekim bugün mütemadiyen silahlı mücadele veren bu Türk’lerin mücadelesinin geçtiği Kızıldağ’ın devamı Amanos silsilesi içinde yer alıp, Antakya’dan da geçmektedir. Tayfur Bey’in vatanı olan Reyhanlı’daki Türk’lere de Amik Ovası Türkmen’leri hala denmektedir. Bunlar aynı yörenin insanlarıdır. Atatürk Fransız’larla yapılan hudut tashihatı (zira Milletler Cemiyeti bir devletin sınırları içinde kalan toprak parçasının başka bir devlet tarafından ilhakını kabul etmiyordu) adı altında bize geçen Antakya ve İskenderun havalisi arasında mutlaka Bayır-Bucak yöresinin de yer almasını isteyecekti. Yukarıda belirtilen biçimde hemen yanı başındaki Kesep Suriye’de bırakılmış ama Bayır-Bucak kurtarılamamıştı. Atatürk’ü minnet ve rahmetle anarken, bu anısını da anmayı bir borç bilmekteyiz. 20.12.2015 İzmir Barosu Bülteni 55 MAKALE durumunu tenkit etmişse de Lozan Antlaşması meclisçe büyük bir ekseriyetle kabullenilmişti. Ancak Atatürk yukarıda değinildiği gibi meclisin 1936 yılı Eylül ayında açılışında yaptığı konuşma ile Cenevre’deki Milletler Cemiyeti’nde hukuk yoluyla artık ismi işgal yıllarından itibaren Sancak olarak geçen İskenderun sancağının ve dolayısıyla Antakya havalisinde Suriye’den ayrı bağımsız bir devletin varlığının kabulü yolunda hariciye vekili Tevfik Rüştü ARAS başkanlığındaki heyetin mücadelesini yaptırıyordu. Ülkemizin Ankara, İstanbul ve hatta işgal altında bulunan Antakya’da onun direktifleriyle Hatay Erginlik Cemiyetleri kuruluyor, başkanlığına içişleri Bakanı Şükrü KAYA, asbaşkanlığına Emniyet Genel Müdürü Şükrü SÖKMENSÜER getiriliyordu. Bu arada bu mücadeleyi bağımsızlık savaşımızın bitiminden sonra da dolaylı olarak Atatürk devam ettiriyor, bunu gerçekleştirerek burasını Türk vatanına katmak istiyor, buna uygun olarak bu mücadeleyi baştan itibaren başlatmış olan Antakya’nın Reyhanlı ilçesinden olan Tayfur Bey’i Antalya’dan bağımsız mebus olarak meclise sokturmuş, Tayfur Bey’in elimizdeki Payas havalisinde bu yönde faaliyet göstermesi üzerine Fransa hükümeti, hükümetimizi protesto etmiş, buna karşılık Atatürk “bu mebus bizim partimizden değildir, müstakil mebus olarak bulunmaktadır” biçiminde cevap verdirmiştir. Diğer taraftan açıkça da Atatürk bu mücadeleyi sürdürüyor, İstanbul’da Türk Talebe Birliği başkanlığında mitingler tertip ettiriyor, hatta Ankara’daki Fransız büyükelçisine: “Ben Hatay’ı anavatana katacağıma dair milletime söz verdim. YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. EMİN DİLMEN AV. ABDİ YAŞAR CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. EMİN ÖZMEN AV. ÇİĞDEM ÖZMEN AV. SEZGİN ALKAN AV. AHMET DOĞAN RUHSAT ALAN AV. CAN DÖVERKAYA AV. EDA NUR GÜNAYDIN AV. LEYLA ÇELİK AV. TUNÇ TUNÇOK AV. AYŞE ASLI ALKAN AV. TEVFİK DOĞAN KÖKTEN AV. AHMET DOĞUKAN GÜL AV. SÜLEYMAN SÖYÜK AV. DAMLA TAŞCILAR AV. NAİL NİĞDE AV. ÇİĞDEM ELAGÖZ AV. MEHMET ALPER GÖÇMEN AV. ALTAN ÜLKÜ AV. MELİS NUR YETER AV. MURAT DEMİR AV. FARUK BULUT AV. KEMAL ATİLLA GÜVEN AV. CANSU KOÇ CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. SERPİL UĞURLU ÖZCAN AV. ERCAN ŞÖLEN AV. HÜSEYİN KORKMAZ – AV. ULAŞ CULDUZ AV. AHMET BEHÇET TUNÇOK AV. MEHMET HARUN ELÇİ AV. AHMET GONCA AV. MENDERES ŞENER AV. ORHAN GÜNDÜZ AV. ŞEVKİ TEKELİ AV. GÜLDEN KILIÇ AV. ÖMER FATİH ŞİMDİ AV. TUĞBA NİĞDE AV. YİĞİT ÖZTOSUN AV. RESMİYE BARLAS TÖRÜN AV. RESMİYE BARLAS TÖRÜN AV. CAN ÖZARPACI BARO BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN AV. DİDEM DARICI ORAY AV. SALİH NAZIM PEKER AV. SEZAİ NÜZHET NOYAN AV. TUNCER KURT 56 İzmir Barosu Bülteni YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. CANSU BAYLANÖZ AV. GAMZE KALE AV. DAMLA KÜÇÜK AV. BETÜL GÜL ŞARSEL AV. SARİYE YAŞAR AV. CENGİZ OZAN ÖRS AV. BAYRAM ŞİMŞEK AV. UTKU TOKAY AV. ONURCAN GÜVEZ AV. SILA ARHAN AV. YANKI YILDIRIM AV. ECE ŞAŞMAZ AV. RUKİYE DEMİRCİOĞLU AV. ASLIHAN KARATAŞ AV. MEHMET ALİ ER AV. İPEK PARMAKSIZOĞLU AV. HANİFE BALTACI AV. SERVET USLU AV. SERDAL ÖRAK AV. HEDİYE GÜVEN AV. CENNET NURDAN PARLAK BALOĞLU AV. SAMET BÜLBÜL AV. HATİCE BETÜL TURAN AV. KAZİM ERDEM AV. FULYA SOYHEPTEMİZ AV. ELİF ERDOĞAN AV. MERVE MENTEŞ AV. NAZİRE HAMURCU CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. VURAL OCALI AV. ÖMÜR EROL YAVUZ AV. MEHMET SÜRÜCÜ AV. NEJAT ŞARSEL (BALIKESİR BAROSU ÜYESİ) AV. ÖZLEM KOÇANAOĞULLARI AV. ŞEREF ÖRS – AV. TİJEN KARAMİL AYDIN AV. DOĞAN GEDİKLİ AV. NESİM ORÇUN TOKAY AV. DEVRİM SAVRAN AV. SEZAİ NÜZHET NOYAN AV. HALUK İSMET KÖYMEN – AV. HÜSEYİN ERDEN AV. ORHAN DOĞAN – AV. TARIK TARTICI AV. ALİ AŞLIK – AV. PERİHAN ÖZGE UCUR AV. SEHER GACAR AV. AHMET GONCA AV. MENDERES ŞENER BARO BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN AV. ZEYNEL CEM DEMİRHAN AV. ÖZGÜR AÇIKGÖZ AV. ONUR KOÇ AV. OSMAN PARLAKAY AV. HASAN HÜSEYİN EVİN AV. FETTAH TÜRK AV. MESUT YILMAZ AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) İzmir Barosu Bülteni 57 YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. TUGRUL ÇETİN AV. YILDIRIM ERKAN AV. ÖZBEK TÜRKMEN AV. AYTEN SEMERCİ AV. ENGİN ERKAL AV. EMİN GÜNTAŞ AV. AYŞEGÜL KARA CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. MUHSİN ATICI AV. SAADET KAYA AV. KEMAL ATA YARDIMCI AV. GÜZİN OKAN AV. DİDEM ZEYREK AV. MUSTAFA ÇETİN (BARO BAŞKAN YARDIMCISI) AV. MUSTAFA ÇETİN (BARO BAŞKAN YARDIMCISI) RUHSAT ALAN AV. FERTAN ERTEKİN AV. KÜBRA SAV AV. ÖZDE DEMİR AV. MEHMET ÖZYURT AV. NESLİHAN MARAŞLI AV. ZÜBEYDE AKSAY AV. KEZİBAN YASEMİN SAVRUL AV. ZEYNEP ŞAHİN AV. MEVLÜT GÜNEŞ TAŞDELEN AV. MEHMET ERİM ARIKAN AV. SİMGE TATLIDİL AV. OĞUZHAN KARAMEŞE AV. ÜMİT YILDIRIM AV. AHMET ÖZEL AV. SİBEL İSA AV. SİMGE DEDEOĞLU KONDU AV. SEMİH SOYLU CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. İSMAİL CAN YAVUZ AV. ASLI ÖZALTIN AV. ADİL GÜNHAN BAYDOĞAN AV. AHMET ÇAM AV. BURHAN GÜNEŞ AV. ATALAY AKSAY AV. YÜCEL SAVRUL AV. HÜSEYİN ÇETİN AV. AHMET GONCA – AV. AHMET OZAN RÜZGAR AV. ÖZER KIRCA AV. FATİH DENİZ AV. CİHAN KAVLAK AV. ORHAN GÜNDÜZ AV. MUSTAFA ÇETİN AV. AYDIN ÖZCAN – AV. AYLİN SEZGİN AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) 58 İzmir Barosu Bülteni YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. VEYSEL CANDAN CANOĞLU AV. CEMAL YALIN TÜRKKAN AV. SİMGE DEMİR AV. EZGİ KUTLUER AV. OSMAN ÇENGİL CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. AHMET SİNAN SÜRÜCÜAV. MESUT TÜRKOĞLU AV. İSMAİL VURAL ARABULAN AV. HÜSEYİN KÖSE AV. ÖZLEM KUŞKUCU AV. BERKANT HÜSEYİN AV. BERKANT HÜSEYİN RUHSAT ALAN AV. BURAK ATEŞ AV. ENES AŞKAN AV. SADIK KUBLAY AV. İSMAİL ÇAKIR AV. HALİT KABAK AV. EFE OKYAY AV. ERDOĞAN OK AV. NİHAL BAŞ AV. BUKET DOĞAN CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. SALİH ALAT AV. HAKAN KALFAOĞLU AV. MEHMET KANTARCIOĞLU AV. FAZIL BURUCU AV. EZGİ BALTA (İSTANBUL BAROSU AVUKATI) AV. AHMET OKYAY AV. KENAN MALKOÇO AV. ESİN BAYSAL YILDIRIM AV. ZİYNET GÖKÇİMEN ÇOLAK İzmir Barosu Bülteni 59 YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. SEREN ŞİMŞEK AV. ZEHRA MİNE GÖK AV. MERAL UNGAN AV. GÜLBEYAZ KEM CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. SADIK ŞİMŞEK AV. SADIK ŞİMŞEK AV. ESİN TALU BARO BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN RUHSAT ALAN AV. EMİNE RABİYE ERHOTAMIŞ AV. BİLGE EKİCİ AV. HATİCE DÜMBEK TUNCER AV. EZGİNUR KURTULAN AV. BUKET YALÇIN AV. BENSU YANIK AV. İRFAN CAN AV. MERVE BOŞNAK AV. NURAN ARSLAN AV. BEGÜM NUR DEMİR AV. SELMA TURAN AV. ÖZNUR EGE AV. AYŞENUR AKTAŞ AV. DİYAR ÖZGÜRDAL AV. ASLIHAN DEMİRÜSTÜ AV. MURAT ARSLAN AV. BEGÜM KARATAŞ AV. TUĞBA GÜNER AV. MELTEM BOZKURT CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. ALİ ALPER SÖYLER AV. MURAT ÇETİNSOYU AV. BAHAR ATASOY ÇUBUK – AV. DERYA AKSU AV. ANIL GÜLER AV. BURAK YALÇIN AV. ÖZLEM KAVUŞAK SUNAREL AV. MUSTAFA İŞERİ AV. BURÇİN TOLUNAY AV. UFUK MANSUROĞLU AV. HASAN AYIK AV. NALAN DEMİR AV. MUSTAFA KEMAL TURAN AV. DEVRİM KIRLANGIÇ AV. RABİYA KIRLANGIÇ AV. TÜLİN İŞCAN AV. HÜSEYİN PEHLİVAN AV. PINAR KARAASLAN AV. HEVAL SAVAŞ KAYA AV. LÜTFÜ ÖZDİNAR AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) 60 İzmir Barosu Bülteni YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. EFEKAN NARLI AV. EYLÜL YILMAZ AV. ORHAN EGEMEN HORASAN AV. OSMAN NECATİ ÇİFTÇİ AV. DENİZ DURUSOY AV. GAMZE DEMİREL CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. KORAY ŞENTAY AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) AV. RAMAZAN SÜHA TANRIÖVER AV. EMRE SÜMER AV. ERDEM KURT AV. MEHMET NURİ TOKER RUHSAT ALAN AV. MERVE KONYALI AV. BUKET VURGEÇ AV. GAMZE ÖZKAHYA AV. SELİN BERBER AV. GİZEM TOMBA AV. HİDAYET BİLGEN AV. FULYA YILMAZER SARIÇAY AV. GÖKHAN AKKUŞ AV. DERVİŞ EMRE AYDIN AV. ZEHRA KUZU AV. CEMRE KILIÇ AV. ZEYNEP EKİN TEPELİ AV. ELİF ŞAHİNGÖZLÜ AV. FATİH CEMAL KARAAYTU CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. HALİL ÇOLAK AV. BURCU KARAKOÇ AV. ORKUN GÜLAÇ – AV. AYŞE ELVAN GÜLAÇ AV. NEDİM YILMAZ AV. MÜJGAN ADALI AV. İRFAN MEDET AKPINAR AV. TUĞBA BALKAN AV. MURAT ÇAKAR AV. DİNÇER ÇALIM AV. SERHAT ORTAPINAR – AV. SENEM DEMİREL AV. FİLİZ ASKAN AV. ALİ TEPELİ AV. BİROL YENCE AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) İzmir Barosu Bülteni 61 YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. ÇAĞLAR DURMUŞ AV. VEYSEL SEYLAN CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. BEKTAŞ KÖSE AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) RUHSAT ALAN AV. ASLI MÜTEVELLİ AV. BELİZ ALTAN AV. AHMET AYDIN İNAĞ AV. AYŞEGÜL KAHRAMAN AV. TUĞÇE RÜZGAR AV. RÜŞTÜ CENK DAMGACIOĞLU AV. ERDEM MUAMMER AKÇAKIR CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. ŞAHİN ELHAN AV. KORAY ŞENTAY AV. ALPER PİRŞEN AV. SEVİL CENGİZ AV. HATİCE İŞLEKEL AV. GÜLSEM MORKOÇ MERT AV. İBRAHİM CENGİZ DAMGACIOĞLU AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) 62 İzmir Barosu Bülteni YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. SİNEM OĞİŞ AV. NUR ALİPAŞAOĞLU AV. ELİF CAN ÇALICI AV. SERKAN HAMZA AV. UYGAR BARIŞ YAVUZ CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. MEHMET ALİ OĞİŞ AV. DEMET CENGİZ USLU AV. ZEYNEP İNAN ÇAM AV. OZAN YILDIZ AV. AYDIN ÖZCAN (BARO BAŞKANI) İzmir Barosu Bülteni 63 BASINDA BARO 64 İzmir Barosu Bülteni BASINDA BARO İzmir Barosu Bülteni 65 BASINDA BARO 66 İzmir Barosu Bülteni BASINDA BARO İzmir Barosu Bülteni 67 Yenilenen salonlarımız hizmete girmiştir