ÖZEL RÖPORTAJ / SADIK ALBAYRAK 50 yılını yazarlığa adamış bir çınar Sadık Albayrak Şeref Özata ve Sadık Albayrak B ir dönem aynı medya grubunda birlikte çalıştığım değerli ağabeyim Sadık Albayrak, birbirinden aydınlatıcı ve yol gösterici kitaplarından dolayı çileli bir yaşam süreci geçirdi. Bu zaman zarfında hapishane hayatının yanı sıra on yılı aşan mahkememeler ve yargılamalar onu doğru bildiği yoldan asla döndürmedi. Albayrak, en son hapishane yıllarını Manaho Deresi Cezaevi Notları kitabında topladı. Sadık Albayrak’la 50 yıllık yazarlık yolculuğunda karşılaştığı zorlukları ve yeni kitabı üzerine konuştuk. Sadık Bey, 50. yazarlık yılı saygı gecesi dolayısıyla dostlarınızla bir aradasınız. Dile kolay, tam 50 yıllık bir serüven. Bu serüvene 38 kitap, binlerce makale, konferans sığdırdınız. Hayatınızın önemli bir kısmı Osmanlı arşivlerini araştırmakla geçti. İlk yazdığınız kitabın adı nedir? İlk yazdığım kitap “Sömürüye karşı İslam”. Bu kitabı 1971 yılında yazdım. O dönemde herkes kapitalist ve sosyalist düzenle ilgili çalışmalar yapıyor ve yayınlıyordu. Ben de bu konuda dinimizin İslam’ın piyasa ekonomisi yapısını uzun bir araştır- 80 EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013 Gazeteci-Yazar Sadık Albayrak’ın mücadele ve azimle geçen yazarlığının 50. yılı dolayısıyla mayıs ayında özel bir etkinlik düzenlendi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü'nce, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilen "Sadık Albayrak'ın 50. Yazarlık Yılı Saygı Gecesi’nde konuştuğumuz Albayrak, geride kalan 50 yılın özetini Ekovitrin’e anlattı. madan sonra belgelerle kaleme aldım ve Sömürüye Karşı İslam kitabı bu şekilde ortaya çıktı. Yazarlıkta 50 yıl çok önemli bir süre. Birçok kitap yazdınız. Geride kalan 50 yılın özetini anlatır mısınız? 50 yıl nasıl özetlenir bilemiyorum. Anlatılmaz, yaşanır derler, benimki de öyle oldu. Acısıyla, tatlısıyla birçok şey yaşadım. İlk kitabım “Sömürüye karşı İslam” fakat ilk yazılarım 1960’lı yıllarda. İstanbul’a geldikten sonra “Yeni istiklal, Yol… Tohum, mesela imam hatiplerin ilk çıkarttığı dergide yazılar yazıyordum. Sonra tabii biraz daha araştırarak kitap haline getirdik. Ama ilk kitap benim için çok önemli tabii. Hani bir insanın evladı nasıl doğarsa ilk kitabı da aynı heyecanı veriyor. Şu ana kadar 40’a yakın kitabım oldu. Bu bakımdan bunlar benim mutluluk kaynağım. Kitap yazmaya devam ediyor musunuz? Şu anda üzerinde çalıştığınız bir kitap var mı? Yazmaya devam ediyorum. Bundan 5-6 ay evvel bir kitap yazdım. “Yiğit düştüğü yerden kalkar.” O kitap aslında bütün kitaplarımın özeti gibi. Ama yazmaya devam ediyo- rum. Araştırıyorum ancak eski performansım yok. 80’li yıllardaki bazı bayramlarda 4 gün hiç dışarı çıkmadığımı hatırlarım. Gece gündüz yazmışımdır. O bakımdan yazarlık benim için şudur; yazamazken yaşamak ölümden beterdir. Merhum Necip Fazıl’dan beri bana intikal eden bir konudur… “1977’DEN 1989’A MAHKEMESİZ GÜNÜM OLMADI” Sigarayı nasıl zor bırakıyorsan bu yazarlık da öyle bir şey. İnsanın ruhuna işlemiştir. İnsanı mutlu kılandır. Hani Arşimet bir şey bulduğu zaman seviniyordu ya ben de bir belge bulduğum zaman o mutluluğu duyardım. Hayatımdaki mutluluklardan birisi 1973 senesine aittir, Bediüzzaman hazretlerinin dosyasını buldum ben ve bunun üzerine bir kitap yazdım. Şimdi orada adamı legalize ettim artık. Mesela bunun gibi… Her kitabımın çıkışı öyle bir mutluluk, ama bu kitaplar öyle kolay yazılmamıştır. 1977’den 1989 yılına kadar mahkemesiz günüm olmadı. 1977 yılında bir kitap yazdım. Bugün o kitaptan dolayı yargılanı- “O BİR PEHLİVANDIR, CENGAVERDİR” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünürü gazeteci-yazar Sadık Albayrak’ın 50. Yazarlık Yılı Saygı Gecesine katıldı Albayrak’a, Hattat Kemal Batanay’ın 1975 yılına ait el yazısı tablosunu ve tesbih hediye eden Başbakan Erdoğan; “Sadık Abi bir kültürün yok olmasına karşı çıkan kahramandır. Bir pehlivan, bir cengaverdir” dedi. yaptığım iddia ediliyor. Öyle yorum. Merhum Necip Fazıl bir sistem bu. Avrupalılar bu da sanıyorum Vahdettin kitür davaları İkinci Dünya tabından yargılanıyor. Öte Savaşı’ndan sonra bıraktılar. tarafta da Uğur Mumcu yarTürkiye Avrupa’dan aldıkları gılanıyor. Uğur Mumcu’nun şeyleri, Pavlov’un köpeği gibi yargılanması şu; sağcılara önce ekmek veriyorsunuz kuyDalton ailesi demiş. Uğur ruğunu sallıyor, sonra kafasıMumcu’nun yanında 10 tane na vurunca ciyak ciyak bağırıavukat var. Necip Fazıl’ın yayor. Ama o kuyruk da sallanınında bir tane genç avukat yor. Yani biz adamları çok gevar Muhammet Emin, beriden takip ediyoruz. O yasanim yanımda hiç avukat yok. lar değişince Türkiye’de daha İlk defa orada yargılandım 3iyi bir kültür ortamı oluşa4 ay falan. Ondan sonra cak. Ama bu da yeterli değil. 80’ler, 90’lar... Türkiye çok AİLE FOTOĞRAFI: Başbakan Erdoğan tören sonrasında Çünkü Batı’da adamlar önce büyük gelişmeler içinde. kültür reformu yapmışlar. Yani Tıpkı 1982 Anayasası’na ka- eşi, çocukları, damadı, torunları, dünürü Sadık Albayrak ansiklopedistler yazarlar çidar bu memlekette 141, 142 ve Albayrak ailesiyle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. zerler var ama bunlar bizde yeve 163. maddeler vardı. tişmemiş. Yetiştirmemişler. Bunlar bir buçuk seneden lamış. Hoca sonra bakmış ki arkaŞimdi bunlar neyi ifade ediyor; bir çabaşlıyordu. 82 anayasası öyle değil. sında kimse yok. İçeriye girince lışmanın, belge çağından bilgi çağına 82 anayasasına göre bu cezalar 7,5 seTimurlenk ne var demiş? Hoca da aktarmanın bir ürünüdür bunlar. Biz neden başlıyor. Tıpkı neye benziyor “Sultanım, Akşehirlilere verdiğin filde bu görevi yapmaya çalıştık... biliyor musunuz? Akşehir halkına bir den çok memnun kalmışlar ki bir ta Yazarlıkta 50. yılınızı kutlamak fil hediye etmişler, obur ve çok yiyen ne daha fil istiyorlar” demiş. Şimdi bu için dostlarınız burada. Neler söylebir fil. Akşehirliler hocaya demiş ki 163. madde de öyleydi. Taa ki 1991 yımek istersiniz? “Gel bizimle beraber ol ve lına kadar. Yazdığım bu kitaplar ahTimurlenk’e gidelim, bu fili bizden İşte bakınız, 50 yıldır milletin lak dışı kitaplar mı, toplumu ayrıştıgeri alsın”. Hoca da “Beraber giderelinde kalan bir sent, gizli gözyaşlaran kitaplar mı? Tabii ki değil. Öyle sek olur” demiş. Beraber giderlerken rıdır halk için hak’a karşı inci yerine pis bir düzen kurulmuş ki, yargılama çadıra yaklaşırlarken Akşehirliler konan bu çakıl taşlarıdır, başka bir listesi yapıyorlar. ‘Dini propaganda’ hocayı yalnız bırakıp kaçmaya başşey yok. EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013 81