Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocuk ve Ergenlerde

advertisement
Araştırma Makalesi / Research Article
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93 • DOI: 10.5152/npa.2015.7024
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocuk ve Ergenlerde Anksiyete
Bozukluğu Eşhastalanımı
Anxiety Disorders Comorbidity in Children and Adolescents with Attention
Deficit Hyperactivity Disorder
Yusuf Yasin GÜMÜŞ1, Nursu ÇAKIN MEMİK2, Belma AĞAOĞLU2
1
2
Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Kocaeli, Türkiye
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Kocaeli, Türkiye
ÖZET
Amaç: Klinik örneklemde ilk kez dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
(DEHB) tanısı alan olgularda anksiyete bozukluğu (AB) eşhastalanımı yaygınlığının belirlenmesiyle birlikte AB eşhastalanımı olan ve olmayan olguların DEHB belirti şiddetinin ve sosyodemografik verilerinin karşılaştırılması
amaçlanmıştır.
Yöntem: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları Polikliniği’ne başvuran 1683 çocuk/ergenden 447’sine DSM
IV’e dayalı klinik görüşme ile DEHB öntanısı konulmuş ve araştırmanın
ikinci aşamasına alınmıştır. DEHB tanısı alan olgulara DEHB ve AB tanısını
desteklemek için hem ebeveynlerinden birine hem de hastanın kendisine
Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme
Çizelgesi-Şimdi ve Yaşamboyu Şekli-Türkçe Versiyonu uygulanmıştır. Olguların anne, baba ve öğretmenlerinden Çocuk ve Ergenlerde Davranış
Bozuklukları için DSM-IV’e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeğini doldurmaları istenmiştir.
Bulgular: Araştırma örneklemimiz %19,4’ü kız, %80,6’sı erkek cinsiyetteki
170 DEHB tanısı alan çocuk/ergenden oluşmuştur. DEHB tanısı alan olguların %27,6’sında AB eşhastalanımı saptanmıştır. AB eşhastalanım oranı
kızlarda %39,4 erkeklerde ise %24,8 bulunmuştur. AB eşhastalanımı olan
olguların doğumlarında anne ve babalarının yaşları diğer olguların doğumdaki anne, baba yaşlarından istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük
bulunmuştur.
Sonuç: Daha önce yapılmış olan çalışmalarla uyumlu olarak araştırmamızdaki AB eşhastalanım oranı hem toplum, hem de klinik örneklemde
DEHB’si olmayan olgulara göre daha yüksek bulunmuştur. AB eşhastalanımının DEHB’de yüksek oranlarda bulunması nedeniyle DEHB’si olan olgularda AB eşhastalanımı olasılığı akılda tutulmalıdır.
Anahtar kelimeler: DEHB, anksiyete bozukluğu, sosyodemografik özellikler
ABSTRACT
Introduction: Our aim is to investigate the prevalence of comorbidity of
anxiety disorders (AD) among patients newly diagnosed with attention
deficit hyperactivity disorder (ADHD) and to compare symptom severity
of ADHD and sociodemographic parameters between patients with and
without AD.
Methods: Among 1683 children and adolescents admitted to Kocaeli University Medical Faculty, Child and Adolescent Mental Health Outpatient
Clinic, 447 children and adolescents, who were preliminarily diagnosed
as ADHD by clinical interview based on Diagnostic and Statistical Manual
of Mental Disorders, 4th edition (DSM-IV), were invited to participate
in the second phase of the study. Kiddie Schedule for Affective Disorder
and Schizophrenia, Present and Lifetime-Turkish Version were applied to
children and adolescents with ADHD and one of their parents to support
the diagnoses of both ADHD and AD. Mothers, fathers, and teachers of
the children were asked to complete DSM-IV-Based Child and Adolescent
Behavior Disorders Screening and Rating Scale.
Results: Our study group comprised 170 children and adolescents diagnosed with ADHD of whom 19.4% were girls and 80.6% were boys;
27.6% of patients diagnosed with ADHD showed AD comorbidity. Age
of the parents at birth of the patients with AD was significantly lower than
that of patients without AD.
Conclusion: In line with the previous studies, the comorbidity rate of AD
was found to be higher among patients with ADHD than general population and clinical sample without ADHD. The possibility of comorbidity of
AD in patients with ADHD should be considered because higher rates of
AD are observed in ADHD and comorbidities of AD.
Keywords: ADHD, anxiety disorder, sociodemographic parameters
Bu çalışmanın verileri 24-27 Nisan 2012 tarihlerinde Abant (Bolu) Türkiye’de düzenlenen 22. Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları
Kongresi’nde poster bildirisi olarak sunulmuştur.
The data of this study was presented as a poster in the 22th National Child and Adolescent Psychiatry Meeting (24-27 April 2012, Abant, Bolu, Turkey).
Yazışma Adresi/Correspondence Address: Dr. Yusuf Yasin Gümüş, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk ve Ergen Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Kocaeli, Türkiye Tel: +90 544 397 91 73 E-posta: [email protected]
Geliş Tarihi/Received: 08.01.2013
Kabul Tarihi/Accepted: 03.11.2013
©Copyright 2015 by Turkish Association of Neuropsychiatry - Available online at www.noropskiyatriarsivi.com
©Telif Hakkı 2015 Türk Nöropsikiyatri Derneği - Makale metnine www.noropskiyatriarsivi.com web sayfasından ulaşılabilir.
185
Gümüş ve ark. DEHB’si Olan Çocuklarda Anksiyete Bozuklukları
GİRİŞ
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocukluk döneminden
ergenlik ve erişkinlik dönemine uzanabilen, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve
dürtüsellik belirtileriyle birlikte bilişsel işlevlerde bozulmayla giden nöropsikiyatrik bir bozukluktur (1,2). Çocukluk çağının en sık görülen ruhsal
bozukluklarından biri olan DEHB’nin önemli akademik, sosyal ve ruhsal
sorunlara yol açabildiği ve etkilerinin yaşam boyu sürebildiği bilinmektedir
(1,2). DEHB bireyin işlevselliğini bozması, aile ve sosyal çevreyi etkileyebilmesi nedenleriyle önemli bir toplum sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir (3). Okul çağı çocuklarında DEHB yaygınlığı %3-7, tüm dünya için
yaygınlık oranı %5,29 olarak bildirilmektedir (4,5).
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuk/ergenlerde yaklaşık
%30-60 karşıt olma karşı gelme bozukluğu (KOKGB), %15-50 anksiyete
bozuklukları (AB), %20-60 öğrenme bozuklukları, %3-75 duygudurum
bozuklukları (DDB) ve %15-50 oranında da davranım bozukluğu (DB) eşhastalanımı görülebilmektedir (6,7,8,9). Eşhastalanım varlığında DEHB’nin
klinik özelliklerinin, şiddetinin, uzun dönemli gidişinin, tedavi yanıtının
ve yaşam kalitesi algısınının etkilendiği yapılan çalışmalarda bildirilmiştir
(10,11,12).
Anksiyete bozuklukları çocuk/ergenlerde en sık görülen ruhsal bozukluklardan biridir (13). Anksiyete duygusal tehlike beklentisiyle birlikte olan
huzursuzluk olarak tanımlanabilen ve yaşam deneyimlerine bağlı olarak
değişebilen, koruyucu ve uyum sağlayıcı bir duygudur. Anksiyete bozuklukları ise belirgin sıkıntı ve işlev kaybına yol açan korku ya da endişe ile
karakterize bir bozukluktur (14,15). Yapılan çalışmalarda tedavi görmemiş
DEHB olgularında anksiyete ve depresif bozuklukların kontrol gruplarına göre daha yüksek sıklıkta görüldüğü saptanmıştır (16). DEHB’si olan
çocuk/ergenlerde AB eşhastalanımı varlığında çalışma belleği ve bilişsel
süreçler olumsuz etkilenebilmektedir (17). Anksiyetenin DEHB’nin bir
parçası mı yoksa DEHB’ye ikincil olarak ortaya çıkan bir durum mu olduğu tıbbi yazında tartışılmaktadır. Bazı yazarlar anksiyetenin DEHB’nin
patogeneziyle ilişkili bir özellik olabileceğini öne sürerken, bazı yazarlar da
AB eşlik eden DEHB’nin ayrı bir DEHB tipi olabileceğini öne sürmektedir
(18,19). Schachar ve ark. (20) teorisinde DEHB’nin bilgi işleme sürecindeki bozukluğun sosyal ve akademik normlara uyumu bozabileceği, bunun
da anksiyeteye yol açabileceği öne sürülmektedir. Barkley’in (21) yürütücü
işlev bozukluğu modelinde yürütücü işlevlerdeki bozukluğun sosyal davranışları, aile ve arkadaş ilişkilerini bozduğu, bunun da anksiyete oluşumuna neden olabileceği bildirilmektedir. Levy (19) ise DEHB’de nükleus
akumbensin fizyolojisindeki bozulmaya bağlı mezolimbik, mezokortikal
ve nigrostriatal döngülerdeki bozukluğun anksiyete oluşmasına yol açtığını öne sürmüştür. Bu duruma farklı bir açıdan yaklaşıldığında, anksiyete
bozukluklarında DEHB’ye benzer bir biçimde aşırı hareketlilik, dikkatsizlik
gibi belirtiler görülebilmektedir (22). AB’de dikkatin seçici bir şekilde tehdit algısına yönelmesi dikkatte belirgin bir bozulmaya yol açmaktadır (23).
Dikkatin bu şekilde odaklanması o sırada devam eden diğer aktivitelere
yeteri kadar odaklanılamaması sonucunu doğurmaktadır (23). Beck ve
Emery (24) AB’si olan hastalarının %86’sında konsantrasyon güçlüğü olduğunu bildirmiştir. Konsantrasyon güçlüğü ve diğer uyaranlara karşı azalmış
dikkatin yanı sıra, ortamın tehdit ipuçları açısından taranması için harcanan
enerji sonucu yorgunluk da görülebilmektedir (25). Nesnel ölçüm araçlarının kullanıldığı bazı çalışmalarda AB’si olan hastaların dikkati sürdürme
işlevinin bozulduğu ortaya konulmuştur (25). Dikkatsizliğin özellikle dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu dikkat eksikliğinin önde geldiği (DEHB-D)
alttipinin temel belirtilerinden biri olmasından ötürü AB ve DEHB-D’nin
ayırıcı tanısı zorlaşmakta, dikkatsizliğin AB’den mi, DEHB’den mi yoksa her
ikisinden mi kaynaklandığını belirlemek her zaman kolay olmamaktadır
(4,22). Bu gibi nedenlerle AB’si olan bir çocuğa, DEHB’si olmadığı halde
186 DEHB tanısı konulabilmektedir (26).
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93
Anksiyete bozukluğu eşhastalanımının DEHB’deki bilişsel yetersizliği arttırması, AB eşhastalanımı olan olguların daha fazla akademik ve sosyal
zorluk yaşıyor olmaları nedeniyle DEHB’de AB eşhastalanımı yaygınlığının
araştırılması ve AB eşhastalanımı olan ve olmayan DEHB olguları arasında
DEHB şiddetinin ve sosyodemografik özelliklerin incelenmesi amaçlanmıştır (17,27,28).
YÖNTEM
Katılımcıların Seçimi
Araştırma Ocak-Temmuz 2010 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp
Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniği’nde yürütülmüştür. Araştırmamızın örneklemi Ocak-Temmuz 2010 tarihleri arasındaki altı aylık sürede Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniği’ne başvurup DSM IV’e dayalı klinik görüşmelerle DEHB tanısı alan 6-16 yaşları arasındaki çocuk/ergenden oluşturulmuştur.
Örneklem grubu için araştırmaya alınma ölçütleri: Daha önce
DEHB tanı ve tedavisi almamış olmak, paralizi, körlük, sağırlık gibi ağır tıbbi
bir hastalığa sahip olmamak, psikotik bir bozukluğun bulunmaması, otizm
spektrum bozukluğunun bulunmaması, epilepsi gibi DEHB belirtilerine
yol açabilecek herhangi bir organik hastalığın ve zekâ geriliğinin bulunmamasıdır [Wechsler Çocuklar için Zekâ Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Formu
(WISC-R) toplam zekâ puanının 70 ve üzeri olması].
Uygulama
Ocak-Temmuz 2010 tarihleri arasında kliniğimize 1683 çocuk/ergen başvurmuştur. DSM-IV’e dayalı klinik görüşme ile DEHB öntanısı alan 447 çocuk/ergen, araştırmanın ikinci aşamasına davet edilmiştir. Çalışmanın etik
kurul onayı Kocaeli Klinik Araştırmalar Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır.
Araştırmaya alınan hastalar ve ailelerine araştırmanın amacını ve yöntemini
açıklayan sözel ve yazılı bilgi verilerek onamları alınmıştır. Araştırmaya davet
edilen 447 kişiden 26’sı çalışmaya katılmayı kabul etmemiş, 155 kişi ise ikinci
görüşmeye katılmamıştır. Çalışmaya katılmayı kabul eden çocuk/ergenlerin
anne-baba ve öğretmeni tarafından Çocuk ve Ergenlerde Davranış Bozuklukları için DSM-IV’e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği doldurulması istenmiştir. Buna ek olarak DEHB öntanısı alan olgulara WISC-R uygulanmıştır. DEHB belirtilerine yol açabilecek organik hastalıkları dışlamak amacı
ile gerekli görülen olgular Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları Anabilim Dalı’na yönlendirilmiştir. İkinci görüşmeye katılan
DEHB öntanılı 266 olgu ile ayrıntılı klinik görüşme yapılmıştır. Bu olguların
42’si klinik görüşmede DEHB tanısı almamış, 54 olgu ise araştırmaya alınma
ölçütleri dışında kalmıştır (Şekil 1). Araştırmaya dahil edilen 170 çocuk/
ergenin sosyodemografik özellikleri araştırmacı tarafından hazırlanan sosyodemografik bilgi formu kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmaya alınan olguların DEHB ve AB tanısını desteklemek için hem ebeveynlerinden
birine hem de hastanın kendisine yarı yapılandırılmış bir tanı görüşmesi
olan Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli-Türkçe Uyarlaması (ÇDŞG-ŞY-T)
uygulanmıştır. Değerlendirme öntanı, ayrıntılı tanı görüşmesi ve yarı yapılandırılmış tanı görüşmesi olmak üzere üç aşamada tamamlanmıştır.
GEREÇLER
Sosyodemografik Bilgi Formu
Sosyodemografik bilgi formu çocuğa ait yaş, cinsiyet, anne ve babanın yaşı,
eğitim durumu, anne ve babanın birliktelik durumu, ailede kişi başına düşen
gelir, kardeş sayısı, tıbbi ve psikiyatrik özgeçmiş ve soygeçmişle ilgili bilgilerin sorgulanabilmesi amacıyla çalışmacı tarafından hazırlanmıştır. Otuz beş
sorudan oluşan bu form çalışmacı tarafından ailelerden bilgi alınarak dol-
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93
Gümüş ve ark. DEHB’si Olan Çocuklarda Anksiyete Bozuklukları
Poliklinik başvurusu
1683
DEHB öntanısı
447
Araştırmaya katılmayı
kabul etmeyen
26
Tanı görüşmesine gelen
266
DEHB tanısı alan
224
Araştırma ölçütlerini
karşılamayan
54
DEHB-D tanısı alanlar
83
AB var
24
AB yok
59
Tanı görüşmesine
gelmeyen
155
DEHB tanısı almayan
42
Araştırma ölçütlerini
karşılayan
170
DEHB-H tanısı alanlar
8
AB var
1
AB yok
7
DEHB-B tanısı alanlar
79
AB var
22
AB yok
57
Şekil 1. Örneklem seçimi
AB: anksiyete bozukluğu; DEHB: dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu; DEHB-B: dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu bileşik tip; DEHB-D: dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu dikkat
eksikliğinin önde geldiği tip; DEHB-H: dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu hiperaktivite-dürtüselliğin önde geldiği tip
durulmuştur.
Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve
Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu
Şekli-Türkçe Uyarlaması (ÇDŞG-ŞY-T)
Yarı yapılandırılmış bir görüşme ölçeği olan ÇDŞG-ŞY, Kauffman ve ark.
(29) tarafından DSM-III-R ve DSM-IV tanı ölçütlerine göre 6-18 yaş arasındaki çocuk/ergenlerde ruhsal bozuklukları taramak amacıyla geliştirilmiştir.
ÇDSG-ŞY, anne-baba ve çocuğun kendisiyle görüşme yoluyla uygulanmakta ve en sonunda tüm kaynaklardan alınan bilgiler doğrultusunda değerlendirme yapılmaktadır. Eğer farklı kaynaklardan gelen bilgiler arasında
uyumsuzluk varsa klinisyen kendi klinik yargısını kullanarak karar vermektedir (30). Görüşme formunun Türkiye’de geçerlilik ve güvenilirlik çalışması
2004 yılında Gökler ve arkadaşları tarafından yapılmıştır (30).
Çocuk ve Ergenlerde Davranış Bozuklukları İçin DSM-IV’e
Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği (ÇEDBÖ)
Bu ölçek Turgay tarafından DSM-IV tanı ölçütleri temel alınarak geliştirilmiştir.
Dokuzu dikkat eksikliğini, 9’u aşırı hareketlilik ve dürtüselliği, 8’i KOKGB’yi ve
15’i DB’yi sorgulayan 41 sorudan oluşmaktadır. Her madde 0: hiç yok, 1: biraz,
2: oldukça fazla, 3: çok fazla biçiminde puanlanmaktadır (31). Ölçeğin Türkçe
geçerlik ve güvenilirlik çalışması Ercan ve ark. (32) tarafından yapılmıştır.
Wechsler Çocuklar için Zekâ Ölçeği-Gözden Geçirilmiş
Formu (WISC-R)
Wechsler Çocuklar için Zekâ Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Formu Wechsler (33) tarafından 1949 yılında geliştirilen Wechsler Çocuklar İçin Zekâ
Ölçeği’nin (WISC) 1974 yılında gözden geçirilmiş olan şeklidir. WISC-R,
sözel ve performans olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Sözel ve performans bölüm puanlarından da toplam zekâ bölümü hesaplanmaktadır.
WISC-R’ın Türk çocukları üzerinde standardizasyonu Savaşır ve Şahin (34)
tarafından 6-16 yaş grubunda gerçekleştirilmiştir.
İstatistiksel Analiz
Yapılan değerlendirmeler sonrasında elde edilen veriler SPSS 16 (Statistical Program for Social Sciences Inc., Chicago, IL, ABD) kullanılarak analiz
edilmiştir. Olgulara ait nümerik verilerin normal dağılıma uyan kısmı T-testi
kullanılarak, uymayan kısmı da Mann-Whitney U testi ile değerlendirilmiştir. Kategorik verilerin karşılaştırılmasında Ki-kare testi kullanılmıştır. Ki-kare
testindeki dört gözlü tablolarda beklenen değer beşin altında olduğu durumlarda Fisher düzeltmesi kullanılarak p değeri bulunmuştur. Tüm analizler için anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edilmiştir.
BULGULAR
Araştırmamız 33’ü kız (%19,4), 137’si (%80,6) erkek 170 DEHB tanısı konulan çocuk/ergen hastada yürütülmüştür (Tablo 1). Erkek/kız oranı 4,15/1
bulunmuştur. Cinsiyet açısından AB eşhastalanımı olan ve olmayan olgular
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken, yaygın anksiyete
bozukluğu (YAB) görülme oranı kız olgularda erkek olgulara göre daha
yüksek bulunmuştur (Tablo 2). Araştırmamızdaki tüm olguların yaş ortalaması 9,0±2,3 yaş olarak saptanmıştır. AB eşhastalanımı olan olguların
yaş ortalaması 9,0±2,4, AB eşhastalanımı olmayan olguların yaş ortalaması
8,2±2,4 bulunmuştur. AB eşhastalanımı olan ve olmayan olguların yaşları 187
Gümüş ve ark. DEHB’si Olan Çocuklarda Anksiyete Bozuklukları
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93
Tablo 1. Anksiyete bozukluğu eşhastalanımı olan ve olmayan DEHB olgularının sosyodemografik özellikleri
Toplam
n=170
n
AB olan
n=47
AB olmayan
n=123
% n % n
**
**
İstatistiksel test*
% **
χ²p
Cinsiyet
Kız
33
19,4
1327,6
2016,3
Erkek
137
80,6
34
72,3
103
2,825
83,7
0,093
Öğrenim düzeyi
1.-5.sınıf
136803778,7
9980,5
6.-8.sınıf
29
17,1
1022,3
1915,44,126
0,248
9.-10.sınıf
5
2,9
00,0
54,1
Doğum şekli
NSVY
C/S
107
62,9
2859,6
7964,2
0,316
0,701
63
37,1
1941,4
4435,8
Doğum zamanı
<38 hafta
30
17,6
9
19,2
21
17,0
≤38 hafta 140
82,4
38
80,8
102
0,066
83,0
3
1,7
0
0
3
2,4
0,832
Anne öğrenim düzeyi
Eğitim yok
İlköğretim
115
67,7
3676,6
7964,23,011
0,222
Lise ve üniversite
52
30,6
11
23,4
41
33,3
0,6
0
0
1
0,8
Baba öğrenim düzeyi
Eğitim yok
1
İlköğretim
98
57,6
2856,9
7056,90,452
0,798
Lise ve üniversite
71
41,8
19
42,3
52
42,3
Aile şekli
Çekirdek
123
72,4
3370,2
9073.1
Geniş
43
25,3
1225,6
3125,21,042
0,594
Parçalanmış
4
2,4
24,2
21,7
*Ki Kare testi, **Sütun yüzdesi, AB: anksiyete bozukluğu; NSVY: normal spontan vajinal yol; C/S: sezaryen yöntemi
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır.
Olguların annelerinin doğum sırasındaki yaşları incelendiğinde, AB eşhastalanımı olan olguların annelerinin yaş ortalaması 23,9±4,9, AB eşhastalanımı
olmayan olguların annelerinin yaş ortalaması 26±5,2, bulunmuştur. Babaların
doğum sırasındaki yaşlarına bakıldığında da AB eşhastalanımı olan olguların
babalarının yaş ortalaması 27,9±5,7, AB eşhastalanımı olmayan olguların babalarının yaş ortalaması, 29,9±5,1, bulunmuştur (Tablo 3). AB eşhastalanımı
olan anne ve babaların doğum esnasındaki yaş ortalamalarının, AB eşhastalanımı olmayan olguların anne ve babaların doğum esnasındaki yaş ortalamalarınına oranla daha düşük olması, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Araştırmaya alınan 170 DEHB tanılı çocuk/ergenin 83’ünde (%48,8)
DEHB-D, sekizinde (%4,7) dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu hiperaktivite, dürtüselliğin önde geldiği tip (DEHB-H) ve 79’unda (%46,5) dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu bileşik tip (DEHB-B) saptanmıştır. DEHB
tanılı bu çocuk/ergenlerin 24’ünde (%14,2) özgül fobi (ÖF), 13’ünde
(%7,6) ayrılık anksiyetesi bozukluğu (AAB), yedisinde (%4,2) başka türlü
adlandırılamayan anksiyete bozukluğu (BTA-AB), altısında (%3,6) YAB, be188 şinde (%3) sosyal fobi (SF), dördünde (%2,4) obsesif kompulsif bozuk-
luk (OKB) olmak üzere 47 olguda (%27,6) AB eşhastalanımı saptanmıştır
(Şekil 2). Bu olguların 36’sında (%76,6) tek kaygı bozukluğu, 10’unda
(%21,3) iki kaygı bozukluğu, birinde (%2,1) üç kaygı bozukluğu saptanmıştır.
DEHB alt tipleri AB eşhastalanımı açısından karşılaştırıldığında istatistiksel
olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. AB eşhastalanımı olan ve olmayan
olgular arasında WISC-R puanları ve ÇEDBÖ puanlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (Tablo 4,5). AB eşhastalanımı olan ve
olmayan olguların öğrenim düzeyi, doğum şekli, doğum zamanı, anne-baba
öğrenim düzeyi, anne-baba çalışma durumu, aile şekli, aylık kişi başı gelirleri
karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır.
TARTIŞMA
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna KOKGB, AB, DB, DDB ve öğrenme bozuklukları gibi ruhsal bozuklukların sıklıkla eşlik ettiği bilinmektedir
(4,6). Yapılan kesitsel, geriye dönük ve takip çalışmaları DEHB’nin çocukluk,
gençlik ve yetişkinlikteki duygudurum, anksiyete ve madde kullanım bozukluklarının gelişim riskini arttırdığını göstermektedir (35). Yapılan çalışmalar sonucunda AB yaygınlığının toplumda %5-15 olduğu, DEHB tanısı alan
olgularda ise bu oranın %15-35’e yükseldiği saptanmıştır (36,37). Araştırmamızda DEHB tanısı alan 170 olgunun %27,6’sında AB eşhastalanımı
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93
Gümüş ve ark. DEHB’si Olan Çocuklarda Anksiyete Bozuklukları
Tablo 2. Anksiyete bozuklukları eşhastalanımında cinsiyet dağılımlı
Kız (n=33)
Anksiyete bozukluğu
n
%**
Erkek (n=137)
İstatistiksel test*
n
χ²p
%**
ÖF
Olan
7 21,216
Olmayan
26
78,8
SF
Olan
1
3,0
Olmayan
32
97,0
AAB
Olan
3 9,110
Olmayan
30
OKB
Olan
2 6,12
Olmayan
31
YAB
Olan
4 12,12
Olmayan
29
4
133
90,9
127
93,9
135
87,9
135
1 3,06
32
97,0
0,16
2,9
BTA-AB Olan
Olmayan
11,7
2,06
88,3
121
131
0,00
97,1
1,00
7,3
0,12
92,7
0,71
1,5 2,45
98,5
0,17
1,5
8,87
98,5
0,01
4,4 0,12
95,6
1,00
*Ki Kare testi, **Sütun yüzdesi, ÖF: özgül fobi; AAB: ayrılık anksiyetesi bozukluğu; BTA-AB: başka türlü adlandırılamayan anksiyete bozukluğu; YAB: yaygın anksiyete bozukluğu; SF: sosyal fobi;
OKB: obsesif kompulsif bozukluk
Tablo 3. Anksiyete bozukluğu eşhastalanımı olan ve olmayan olguların ebeveynlerinin olgunun doğumu sırasındaki yaş ortalamaları
AB olan
Ortanca
SS
Min-maks
Ort
AB olmayan
Ortanca
SS
Min-maks
İstatistiksel test*
Ebeveyn yaşı
Ort.
Anne
23,9
23
4,9
16-37
26 25 5,2 15-38 2,3230,020
Z
p
Baba
27.9
27
5,7
18-44
29,9 30 5,1 19-45 2,6630.008
*Mann-Whitney U testi, AB: Anksiyete bozukluğu; Ort. ortalama; SS: standart sapma; Min: minimum; Maks: maksimum
40
35
30
25
20
15
10
5
0
AB
27,6
ÖF
14,2
AAB
7,6 BTA AB YAB
4,2
3,6
SF
3
OKB
2,4
AB ve alttipleri
Şekil 2. DEHB tanısı alan olgularda anksiyete bozukluğu eşhastalanım oranları
AB: anksiyete bozukluğu; ÖF: özgül fobi; AAB: ayrılık anksiyetesi bozukluğu; BTA-AB: başka
türlü adlandırılamayan anksiyete bozukluğu; YAB: yaygın anksiyete bozukluğu; SF: sosyal fobi;
OKB: obsesif kompulsif bozukluk
saptanmıştır. Türkiye’de klinik örneklemde yapılan çalışmalarda DEHB tanılı
olgulardaki AB yaygınlığı %6,1-49 arası oranlarda bulunmuştur (9,12,38).
Bu oranlar araştırmamızda bulduğumuz AB eşhastalanımı oranıyla uyumludur. Spencer ve ark. (36) toplum örnekleminde yaş ortalaması 11 olan
DEHB’li çocuklarda yaptıkları bir çalışmada AB eşhastalanımını %27, sağlıklı
kontrol grubunda AB yaygınlığını %5 oranında bulduklarını ve dört yıllık
takip sonucunda DEHB’li çocuklarda AB eşhastalanımının %35 oranına,
sağlıklı kontrol grubunda da AB yaygınlığının %9 oranına yükseldiğini bildirmişlerdir. Bauermeister ve ark. (39) 4-17 yaş arası çocuk/ergenlerde yaptıkları bir çalışmada AB eşhastalanımı toplum örneklemindeki DEHB’lilerde
%24,43, klinik örneklemdeki DEHB’lilerde %33,51 oranında saptamıştır.
Yapılan araştırmalardaki AB eşhastalanımı oranlarının yüksek bulunması
DEHB’nin kendisinin ya da DEHB’si olan çocuk/ergenlerin sıklıkla yaşamakta olduğu zorlukların AB eşhastalanımı oluşumuna zemin hazırlayıcı
birer etken olabileceğini düşündürmüştür. AB eşhastalanımı olan olguların
doğumlarında anne ve babalarının yaşları diğer olguların doğumdaki anne,
baba yaşlarından istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuştur.
DEHB’si olan çocuklarının bebeklik ve çocukluk dönemlerinin sağlıklı çocuklara göre daha zor geçtiği düşünüldüğünde, yaşam tecrübeleri az olan
genç anne-babaların çaresizlik, endişe ve yetersizlik duyguları yaşayabilecekleri düşünülmüştür. Ebeveynlerin yaşadıkları kaygıyla aşırı koruyucu, kollayıcı tutum sergileyebilecekleri veya yetersizlik duygularına bağlı katı ceza
yöntemleri uygulayabilecekleri ya da çaresizliklerine bağlı çocuklarına reddedici tutum sergileyebilecekleri düşünülmüş olup bu gibi durumlarında
çocuklarda kaygı bozukluğu gelişimini kolaylaştırabileceğini akla getirmiştir.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu belirtileri büyük oranda erken
çocukluk döneminde bulunmasına rağmen ebeveynler ve eğitimciler
tarafından işlevsellik üzerine olumsuz etkisinin fark edilmesi genellikle
ilköğretim çağında olmaktadır (1). DEHB olan olgularda başvuru süresinin uzaması ve tedavinin gecikmesi belirtilerin ağırlaşmasına neden olabilmektedir (40). Araştırmamızda AB eşhastalanımı olan olguların yaş
ortalaması 9,04±2,35, AB eşhastalanımı olmayan olguların yaş ortalaması 8,19±2,38 bulunmuştur. Yaş ortalaması bakımından istatistiksel olarak
anlamlı bir fark olmamasına karşın AB eşhastalanımı olan olguların yaş
ortalamasının daha yüksek olduğu görülmektedir. Connor ve ark. (41)
yaptığı bir çalışmada araştırmamızla uyumlu olarak AB eşhastalanımı
olan olguların yaş ortalamasının, olmayan olgulara göre daha yüksek ol- 189
Gümüş ve ark. DEHB’si Olan Çocuklarda Anksiyete Bozuklukları
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93
Tablo 4. AB eşhastalanımı olan ve olmayan olguların anne, baba, öğretmen ÇEDBÖ puanları
AB olan
AB olmayan
İstatistiksel
Ort. Ortanca SSMin-maksOrtOrtanca SSMin-maks test*
Anne ÇEDBÖ 16,8
Dikkat eksikliği
18
5,7
6-27
16,4
17
6,2
1-27
alt bölüm puanları
Z=0,279
p=0,78
Hareketlilik-dürtüsellik 13,3 15 6,91-2614,313 1,20-23 Z=0,049
p=0,96
KOKGB
11,0 10 5,81-2210,2 9 6,50-24 Z=1,038
p=0,29
DB
3,3 2
4,60-19 3,2 2 4,20-20 Z=0,317
p=0,751
Toplam
44,5 41
1,911-9243,2 39 1,8 9-92 Z=0,573
p=0,567
Baba ÇEDBÖ Dikkat eksikliği
14,6
15
5,6
3-24
15,0
15
5,7
3-27
alt bölüm puanları
Z=0,289*
p=0,66
Hareketlilik-dürtüsellik 13,1 15 6,90-2612,513 6,60-27 T=0,01**
p=0,51
KOKGB
10,1 8
6,31-22 9,2 8 6,00-24Z=0,652*
p=0,51
DB
2,9 2
3,80-19 2,3 1 3,40-21Z=0,885*
p=0,37
Toplam
40,7 39 1,94-7539,037 1,78-99Z=0,469*
p=0,63
Öğretmen ÇEDBÖ Dikkat eksikliği
17,5
19
5,9
6-27
17,4
18
5,6
2-27
alt bölüm puanları
Z=0,75*
p=0,94
Hareketlilik-dürtüsellik 11,4 10 8,30-2711,812 7,40-27 T=1,77**
p=0,68
KOKGB
10,0 10 7,10-24 9,7 8 1,10-24Z=0,981*
p=0,35
DB
4,4 2
5,60-24 3,4 2 4,40-19Z=1,253*
p=0,21
Toplam
43,1 43 2,18-8841,839 1,86-87 T=2,19**
p=0,69
*Mann-Whitney U testi,**Student t testi. ÇEDBÖ: çocuk ve ergenlerde davranış bozuklukları için DSM-IV’e dayalı tarama ve değerlendirme ölçeği; AB: anksiyete bozukluğu; KOKGB: karşıt
olma karşı gelme bozukluğu; DB: davranım bozukluğu; Ort.: ortalama; SS: standart sapma; Min: minimum; Maks: maksimum
duğu bulunmuştur. Pliszka DEHB ve AB eşhastalanımı olan çocukların
sadece DEHB tanılı çocuklara göre daha geç yaşta kliniğe başvurduklarını saptamıştır (42). Çalışmamızda AB eşhastalanım oranı beşinci sınıf ve
aşağısında öğrenim görenlerde %27,2, altıncı sınıf ve üzerinde öğrenim
görenlerde ise %29,4 bulunmuştur. Altıncı sınıftan itibaren AB eşhastalanımının artmasında akademik yükün artışıyla işlev bozukluğunun daha
belirgin hale gelmesi ya da anksiyete bozukluklarının yaşla birlikte artışı
gibi nedenleri akla getirmektedir.
Araştırmamızda DEHB tanısı alan kızlarda AB eşhastalanım oranı %39,4
erkeklerde ise %24,8 saptanmıştır. Erkeklere göre kızlarda AB görülme
oranı yazın bilgisiyle uyumlu olarak yüksek bulunmuştur (15). Türkiye kli190 nik örnekleminde DEHB tanısı alan olgularla yapılan bir çalışmada kızlarda
%68, erkeklerde %43,4 olan AB eşhastalanımı oranları araştırmamızdan
daha yüksek saptanmıştır (9). DEHB’si olan kızlarda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde YAB görülme yaygınlığı erkeklere göre yüksek bulunmuştur. Bu sonuç kızlarda YAB’nin daha fazla görüldüğü bilgisi ile uyumludur
(13). YAB’nin dünya genelindeki çocuk/ergenlerdeki yaygınlığının kızlarda
%2-9, erkeklerde %1-4 arasında değiştiği bildirilmiştir (13). Türkiye klinik
örnekleminde DEHB’si olan olgularda yapılan çalışmalarda YAB görülme
oranı %2,3-33,3 ve DEHB’si olmayan olgularda yapılan bir çalışmada da %7
bulunmuştur (9,38,43). Araştırmamızdaki %3,6 YAB oranı Türkiye klinik
örnekleminde DEHB’si olan ve olmayan olgularla yapılan önceki çalışmalarla uyumlu bulunmuştur. Araştırmamızda en yüksek YAB görülme oranı
%6 ile DEHB-D tipinde saptanmıştır. Türkiye klinik örnekleminde yapılan
bir çalışmada YAB görülme oranı %33,3 ile en fazla DEHB-D ve DEHB-B
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93
Gümüş ve ark. DEHB’si Olan Çocuklarda Anksiyete Bozuklukları
Tablo 5. AB eşhastalanımı olan ve olmayan olguların WISC-R puan değerleri
WISC-R puan değerleri
İstatistiksel test*
Ort. OrtancaSS Min-maks Z p
WISC-R sözel puan
AB olan
89,5
89
11,8
67-116
AB olmayan
93,3
93
13,9
57-125
WISC-R performans puan
AB olan
93,3
91
14,4
64-135
AB olmayan
96,9
95
16,6
62-142
WISC-R toplam puan
AB olan
90,5
90
12,8
70-120
AB olmayan
94,7
94
14,6
70-128
1,752
1,503
1,68
0,08
0,13
0,09
*Mann-Whitney U testi. WISC-R: Wechsler Çocuklar için Zekâ Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Formu; AB: anksiyete bozukluğu; Ort.: ortalama; SS: standart sapma; maks: maksimum
tipinde saptanmıştır (9).
Araştırmamızda en yüksek ÖF görülme oranı %16,5 ile DEHB-B tipinde
saptanmıştır. Başka bir çalışmada da en yüksek ÖF görülme oranı %11,4
ile DEHB-B tipinde saptanmıştır (44). ÖF’nin gelişiminde diğer anksiyete
bozukluklarına göre genetik etkenlerin daha az etkili olduğu ve ÖF’si olan
hastaların hikâyelerinde sıklıkla travmatik ya da endişe uyandıran yaşam
olaylarının bulunduğu bildirilmektedir (45). Bu bilgilerden yola çıkarak aşırı
hareketliliğin eşlik ettiği DEHB olan çocukların daha fazla travmatik ya da
endişe uyandıran yaşam olaylarına maruz kalabilecekleri düşünüldüğünde
ÖF’nin DEHB-B alttipinde yüksek oranda olmasının beklenebilecek bir sonuç olduğu düşünülmüştür. Türkiye klinik örnekleminde %60,9’u DEHB-B
alt tipinden oluşan olgularda yapılan bir çalışmada ÖF yaygınlığı %17,3 oranında bulunmuştur (38). Araştırmamızdaki %14,2 ÖF oranının bu çalışmaya göre düşük bulunmasında, çalışmamızdaki %46,5 DEHB-B oranının
diğer çalışmadaki DEHB-B oranından düşük olması ile ilişkili olabileceğini
düşündürmüştür.
Ayrılık anksiyetesi bozukluğu Türkiye klinik örnekleminde DEHB’si olan
olgularda %12,8-19,4 ve DEHB’si olmayan olgularda kızlarda %1,1-1,5,
erkeklerde %0,8-1 oranlarında bulunmuştur (9,38,40). Araştırmamızdaki
%7,6 AAB yaygınlık oranı klinik örneklemde DEHB’li olgularla yapılan çalışmalardan düşük bulunmasına karşın DEHB olmayan klinik örneklemlerde yapılan çalışmalardaki AAB görülme oranlarından belirgin bir şekilde
yüksek bulunmuştur. Araştırmamızda en yüksek AAB görülme oranı %9,6
ile DEHB-D tipinde saptanmıştır. Türkiye klinik örnekleminde yapılan bir
çalışmada AAB görülme oranı %20 ile en fazla DEHB-D tipinde, Kore klinik
örnekleminde ise %24,3 ile en fazla DEHB-B tipinde saptanmıştır (9,44).
DEHB-D alt tipinde AAB eşhastalanımının daha yüksek oranda görülmesinin DEHB-D alt tipinin ve AAB’nin kızlarda daha yüksek oranda görülmesiyle ilişkili olabileceğini akla getirmiştir.
Sosyal fobinin Türkiye klinik örnekleminde DEHB’si olan olgularda %14,318,5 ve DEHB’si olmayan olgularda %3,1-4,1 oranlarında görüldüğü saptanmıştır (9,38,40,43). Almanya’da toplum kaynaklı örneklemde yapılan bir
çalışmada SF yaygınlığı %1,6 bulunmuştur (46). Araştırmamızdaki %3 SF
oranı Türkiye klinik örnekleminde yapılan önceki çalışmalara göre düşük
bulunmuştur. SF yaygınlığının yaşla birlikte arttığı göz önüne alındığında bu
sonucun önceki çalışmalardaki örneklem yaş ortalamalarının araştırmamızdan yüksek olmasına bağlı olabileceği düşünülmüştür. Araştırmamızda en
yüksek SF görülme oranı %3,8 ile DEHB-B tipinde saptanmıştır.
Yapılan çalışmalarda OKB’nin Türkiye klinik örnekleminde DEHB’si olan olgularda %3-7,5, DEHB’si olmayan erkek olgularda %2,6-2,8, kız olgularda
%2,7-4,8 oranlarında görüldüğü saptanmıştır (9,38,40,43,47). Araştırmamızda %2,4 oranında saptadığımız OKB yaygınlık oranı bu çalışma sonuçlarından düşük bulunmuştur. Araştırmamızda en yüksek OKB görülme oranı
%3,6 ile DEHB-D tipinde saptanmıştır. Türkiye klinik örnekleminde yapılan
bir çalışmada da OKB görülme oranı %13,3 ile en fazla DEHB-D tipinde
ve Kore klinik örnekleminde yapılan bir çalışmada da OKB görülme oranı
%1,4 ile en fazla DEHB-B tipinde saptanmıştır (9,44).
Araştırmamızda AB eşhastalanımı olmayan olgulara göre AB eşhastalanımı
olan olgulardaki anne, baba ve öğretmen ÇEDBÖ toplam puanları istatistiksel olarak anlamlı olmasa da daha yüksek bulunmuştur. Bu bulgular
DEHB belirtileri şiddetli olan olguların sosyal ve akademik alanda daha fazla
zorluk yaşamasına bağlı olarak AB geliştirmiş olabileceğini ya da DEHB’ye
AB eşhastalanımı eklendiğinde AB eşhastalanımının klinik tabloyu daha da
ağırlaştırmasına bağlı olabileceğini düşündürmüştür (1,48).
Araştırmamızda AB eşhastalanımı olan olguların WISC-R sözel, performans ve toplam puanları istatistiksel olarak anlamlı düzeyde olmasa da
diğer olguların aldıkları puanlardan düşük bulunmuştur. Türkiye’de yapılan
bir çalışmada DEHB tanısı alan olgularla, AB tanısı alan olguların WISC-R
performans puanları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamış ve AB ile DEHB olan çocukların WISC-R’ın performans
alt testlerinin benzer özelliklere sahip olduğu saptanmıştır (49). DEHB
olgularının psikometrik testlerinde sözel bellek güçlükleri, yavaşlamış ya
da değişken tepki verme süresi ve dürtüsellikten kaynaklanan hatalarda
artma, çeldiriciye karşı koyamama, hatalara karşı azalmış duyarlılık, zihinsel
hesaplama güçlüğü, uzamsal bellek güçlükleri, zamansal temsil güçlüğü gibi
sorunların saptanabildiği bildirilmiştir (50). Bunun yanında yüksek kaygı düzeyinin işleyen belleği olumsuz şekilde etkilediği ve AB eşhastalanımı olan
olgularda daha uzun reaksiyon zamanı bulunduğu yapılan çalışmalarda saptanmıştır (17,19,37). AB’nin de bilişsel işlevler üzerine olumsuz etkilerinin
olduğu göz önüne alındığında bu bulgunun beklenen bir sonuç olduğu düşünülmüştür. Araştırmamızda AB eşhastalanımı olan olguların AB olmayan
olgulara göre daha düşük WISC-R toplam puanları alması, yazındaki AB
eşhastalanımının DEHB’nin şiddetini arttırdığı bilgisi ile uyumlu olarak klinik
tabloyu daha da ağırlaştırdığını düşündürmüştür.
Araştırmamızın yalnızca klinik örneklemde yapılmış olması, kontrol grubumuzun olmayışı, AB tanısı alan olguların AB şiddetinin değerlendirilmemiş olması
ve örneklem sayısının düşük olması araştırmamızın önemli kısıtlılıklarındandır.
DEHB öntanısı alan olguların önemli bir kısmının araştırmanın ikinci aşamasına
devam etmemesi ve neden devam etmediklerinin araştırılmamış olması, araştırmaya dahil edilme ölçütlerine bağlı bir kısım elenen olguların değerlendirme
dışı bırakılmış olması da araştırmamızın diğer kısıtlılıkları olup yapılacak çalışmalarda bu durumların dikkate alınması önerilmektedir.
Anksiyete bozukluğunun çocuk ve ergenlerde yaşın artmasıyla daha fazla görüldüğü bilinmektedir (51). Araştırma örneklemimizi tedavi etkisini
ortadan kaldırmak için tedavi görmemiş ve yeni DEHB tanısı konan olgu- 191
Gümüş ve ark. DEHB’si Olan Çocuklarda Anksiyete Bozuklukları
lardan oluşturmamız nedeniyle örneklemimizin yaş ortalaması düşüktür.
Buna bağlı olarak saptadığımız AB oranlarının düşük çıkmış olabileceği düşünülmüştür. DEHB’si olan olgularda AB eşhastalanımı yaygınlığını araştıracak olan sonraki çalışmalarda örneklem oluşturulurken randomize olarak
her yaş grubundan eşit sayıda olgunun alınmasının daha sağlıklı sonuçlar
elde edilmesini sağlayacağı düşünülmüştür.
Sonuç olarak, DEHB tanısı alan olguların %27,6’sında ve DEHB-D alttipindeki olguların %28,9’unda AB eşhastalanımı saptanmıştır. Saptanan bu yüksek oranlar DEHB ve özellikle DEHB-D tanısı konulan çocuk/ergenlerde
AB eşhastalanımının değerlendirilmesi gerektiğini düşündürmektedir.
Hareketlilik ve/veya dikkatsizlik yakınmalarının DEHB tanısı dışında depresyon ve anksiyete bozukluğu başta olmak üzere birçok çocukluk çağı ruhsal
bozukluğuna bağlı ortaya çıkabileceği bilinmektedir (52). Dikkatsizliğin AB
ve DEHB için ortak belirti olmasından ve özellikle DEHB-D alttipinin temel belirtilerinden biri olmasından ötürü AB ve DEHB-D’nin ayırıcı tanısı
zorlaşmakta, dikkatsizliğin AB’den mi, DEHB’den mi yoksa her ikisinden mi
kaynaklandığını belirlemek her zaman kolay olmamaktadır. Bu gibi nedenlerle anksiyete bozukluğu olan bir çocuğa DEHB tanısı konulabilmektedir.
Hem belirtileri birbirine benzeyen hem de birlikte sıkça görülen bu iki
bozukluğun ayrımının dikkatle yapılması gerekmektedir.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun yaşam boyu süren bir nörogelişimsel bozukluk olduğu ve birçok ruhsal bozukluğun gelişmesine yatkınlık
oluşturduğu düşünüldüğünde, DEHB’nin erken tanı ve tedavisi ile bozukluğun doğasından kaynaklanan ve ileri yaşlarda belirtilere ikincil olarak gelişebilen sorunlar önlenebilmektedir (2,4,6,53). Bu açıdan bakıldığında hastaların uzun süre izlenmelerinin ve eşhastalanım ihtimallerinin göz önünde
bulundurulmasının, eklenebilecek ruhsal bozuklukların erken dönemde
yakalanmasını ve tedavi edilmesini sağlayacağı düşünülmektedir (2).
Çıkar Çatışması: Yazarlar çıkar çatışması bildirmemişlerdir.
Finansal Destek: Yazarlar bu çalışma için finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
Conflict of Interest: No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure: The authors declared that this study has received no financial support.
KAYNAKLAR
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
192
Weiss M, Weiss G. Attention deficit hyperactivity disorder. In: Lewis M, ed.
Child and Adolescent Psychiatry. A Comprehensive Textbook. [3rd ed.]. Baltimore; Lippincott, Williams & Wilkins; 2002; 645-78.
Kessler RC, Adler L, Barkley R, Biederman J, Conners CK, Demler O, Faraone SV, Greenhill LL, Howes MJ, Secnik K, Spencer T, Ustun TB, Walters EE,
Zaslavsky AM. The prevalence and correlates of adult ADHD in the United
States: results from the National Comorbidity Survey Replication. Am J Psychiatry 2006; 163:716-723. [CrossRef]
Üneri ÖŞ, Vatandaş N, Atay G. Characteristics of ADHD first diagnosed
during adolescence and compare the data with patients’ diagnosed at six-ten
years of age. Anadolu Psikiyatri Derg 2009; 10:48-54.
Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve Sınıflandırılması El Kitabı. Yeniden
Gözden Geçirilmiş Dördüncü Baskı (DSM-IV-TR), Translated from American
Psychiatry Association, Washington DC, 2000 by Köroğlu E, Hekimler Yayın
Birliği, Ankara 2001.
Polanczyk G, De Lima MS, Horta BL, Biederman J, Rohde LA. The worldwide
prevalence of ADHD: a systematic review and metaregression analysis. Am J
Psychiatry 2007; 164:942-948. [CrossRef]
Barkley RA. Attention-Deficit Hyperactivity Disorder. New York; Guilford
Press; 2006.
Bird HR. The diagnostic classification, epidemiology and cross cultural validity
of ADHD, in attention deficit hyperactivity disorder: state of the science: best
practices. Ed. Jensen PCJ. Kingston, NJ, Civic Research Institute; 2002.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
Mancini C, Van Ameringen M, Oakman JM. Childhood attention deficit hyperactivity disorder in adults with anxiety disorders. Psychol Med 1999; 29:515-525.
[CrossRef]
Yüce M. Bir üniversite hastanesi çocuk psikiyatrisi polikliniğine başvuran dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu bulunan çocuk ve ergenlerde psikiyatrik
komorbidite. Uzmanlık tezi. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı; Gaziantep; 2006.
Biederman J. Attention-deficit/hyperactivity disorder: a selective overview.
Biol Psychiatry 2005; 57:1215-1220. [CrossRef]
Taurines R, Schmitt J, Renner T, Conner AC, Warnke A, Romanos M. Developmental comorbidity in attention deficit hyperactivity disorder. Atten Defic
Hyperact Disord 2010; 2:267-289. [CrossRef]
Yıldız Ö, Çakın-Memik N, Ağaoğlu B. Quality of life in children with (attention-deficit hyperactivity disorder): A cross-sectional study. Arch Neuropsychiatr 2010; 47:314-318.
Bernstein GA, Layne AE. Separation anxiety disorder and other anxiety disorders. In: Sadock BJ, Sadock VA ed. Kaplan & Sadock’s Comprehensive Textbook of Psychiatry. [8th ed.]. (Trans. H Aydın, A Bozkurt). Güneş Kitapevi;
Ankara; 2007; 4:3292-3306.
İnal Emiroğlu FN, Baykara B. Generalized anxiety disorder, panic disorder, specific phobia, social phobia. In: Çuhadaroğlu Çetin F, ve ark. Çocuk ve Ergen
Psikiyatrisi Temel Kitabı. Ankara: Hekimler Yayın Birliği; 2008; 320-329.
Livingstone R. Anxiety Disorders. In Mea L, ed. Child and Adolescent Psychiatry: A Compherensive Textbook. Baltimore; Williams & Wilkins; 1991;
673-685.
Öncü B, Öner Ö, Öner P, Erol N, Aysev A, Canat S. Symptoms defined by parent’s and teacher’s ratings in attention deficit hyperactivity disorder: changes
with age. Can J Psychiatry 2004; 49:487-491.
Schatz DB, Rostain AL. ADHD with comorbid anxiety: a review of the current literature. J Atten Disord 2006; 10:141-149. [CrossRef]
Tannock R, Ickowicz A, Schachar R. Effects of comorbid anxiety disorder
on stimulant response in children with ADHD. 38th Annual Meeting of the
American Academy of Child and Adolescent Psychiatry. San Francisco; 1991.
Levy F. Synaptic gating and ADHD: A biological theory of comorbidity
of ADHD and anxiety. Neurospychopharmacology 2004; 29:1589-1596.
[CrossRef]
Schachar R, Tannock R, Marriott M, Logan G. Deficient inhibitory control and attention deficit hyperactivity disorder. J Abnorm Child Psychol 1995; 23:411-437.
[CrossRef]
Barkley R. Behavioral inhibition, sustained attention, and executive function: constructing a unified theory of ADHD. Psychol Bull 1997; 121:65-94.
[CrossRef]
Faraone SV, Perlis R, Doyle AE, Smoller JW, Goralnick JJ, Holmgren MA, Sklar
P. Molecular genetics of attention deficit hyperactivity disorder. Biol Psychiatry
2005; 57:1313-1323. [CrossRef]
Rachman S. Anxiety. UK; Psychology Press Ltd; Publishers; 1997.
Beck AT, Emery G. Anxiety Disorders and Phobias: A Cognitive Perspective.
New York; Basic Books; 1985.
Swaab Barneveld H, Sonneville L, Cohen-Kettenis P, Gielen A, Buitelaar J, Van
Engeland H. Visual sustained attention in a child psychiatry population. J Am
Acad Child Adolesc Psychiatry 2000; 39:651-659. [CrossRef]
Glod CA, Teicher MH. Relationship between early abuse, PTSD and activity levels in prepubertal children. J Am Acad Child Adolsec Psychiatry 1996;
35:1384-1393. [CrossRef]
Biederman J, Faraone SV, Chen WJ. Social adjustment inventory for children
andadolescents: concurrent validity in ADHD children. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1993; 32:1059-1064. [CrossRef]
Tannock R. Attention deficit disorders with anxiety disorders. In: Brown TE,
editor. Attention-deficit disorders and comorbidities in children, adolescents
and adults. New York: American Psychiatric Press; 2000; 125-175.
Kaufman J, Birmaher B, Brent D, Rao U, Flynn C, Moreci P, Williamson D, Ryan
N. Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School - Age Children - Present and Lifetime Version (K-SADS-PL): Initial reliability and validity
data. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1997; 36:980-988. [CrossRef]
Gökler B, Ünal F, Pehlivantürk B. Reliability and validity of schedule for affective disorders and schizophrenia for school age children-present and lifetime
version-turkish version (K-SADS-PL-T). Turk J Child Adolesc Ment Health
2004; 11:109-116.
Turgay A. Turgay’s DSM-IV based ADHD and disruptive behaviour disorders
screening scale. Toronto; Integrative Therapy Institute Publication; 1997.
Arch Neuropsychiatr 2015; 52: 185-93
32. Ercan ES, Amado S, Somer O, Çıkoğlu S. Development of a test battery for
the assessment of attention deficit hyperactivity disorder. Turk J Child Adolesc
Ment Health 2001; 8:132-144.
33. Wechsler D. Manual For The Wechsler Intelligance Scale For Children. New
York; Psychological Corporation; 1974.
34. Savaşır I, Şahin N. Wechsler çocuklar için zeka ölçeği (WISCR) el kitabı. Ankara; Türk Psikologlar Derneği Yayınları; 1995.
35. Biederman J, Newcorn J, Sprich S. Comorbidity of attention deficit hyperactivity disorder with conduct, depressive, anxiety, and other disorders. Am J
Psychiatry 1991; 148:564-577. [CrossRef]
36. Spencer T, Biederman J, Wilens T. Attention deficit hyperactivity disorder and
comorbidity. Pediatr Clin North Am 1999; 46:915-927. [CrossRef]
37. Pliszka SR, Carlson C, Swanson JM. ADHD with comorbid disorders: Clinical
assessment and management. NewYork; Guilford; 1999.
38. Hergüner S, Hergüner A. Psychiatric comorbidity in children and adolescents
with attention deficit hyperactivity disorder. Arch Neuropsychiatr 2012;
49:114-118.
39. Bauermeister JJ, Shrout PE, Ramírez R, Bravo M, Alegria M, Martinez-Taboas A,
Chavez L, Rubio-Stipec M, Garcia P, Ribera JC, Canino G. ADHD correlates,
comorbidity, and impairment in community and treated samples of children and
adolescents. J Abnorm Child Psychol 2007; 35:883-898. [CrossRef]
40. Aktepe E, Demirci K, Çalışkan AM, Sönmez Y. Symptoms and diagnoses of
patients referring to a child and adolescent psychiatry polyclinic. Düşünen
Adam: The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences 2010; 23:100108. [CrossRef]
41. Connor DF, Edwars G, Fletcher KE, Baird J, Barkley RA, Steingard RJ. Correlates of comorbid psychopathology in children with ADHD. J Am Acad
Child Adolesc Psychiatry 2003; 42:193-200. [CrossRef]
42. Pliszka SR. Comorbidity of attention deficit hyperactivity disorder and overanxious disorder. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1992; 31:197-203.
[CrossRef]
43. Durukan İ, Karaman D, Kara K, Türker T, Tufan AE, Yalçın Ö, Karabekiroğlu K.
Diagnoses of patients referring to a child and adolescent psychiatry outpatient
Gümüş ve ark. DEHB’si Olan Çocuklarda Anksiyete Bozuklukları
44.
45.
46.
47.
48.
49.
50.
51.
52.
53.
clinic. Düşünen Adam: The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences
2011; 24:113-120. [CrossRef]
Byun H, Yang J, Lee M, Jang W, Yang JW, Kim JH, Hong SD, Joung YS. Psychiatric
comorbidity in Korean children and adolescents with attention-deficit hyperactivity disorder: psychopathology according to subtype. Yonsei Med J 2006;
47:113-121. [CrossRef]
Blanz B, Remschmidt H, Schmidt MH. Psychische Störungen im Kindes und
jugendalter, ein entwicklungs psychopathologisches Lehrbuch. Stutgard: Shattauer GmbH; 2006.
Essau CA, Conradt J, Petermann F. Frequency and comorbidity of social phobia
and social fears in adolescents. Behav Res Ther 1999; 37:831-843. [CrossRef]
Toros F, Tataroğlu C. Attention deficit hyperactivity disorder: sociodemographic characteristics, levels of anxiety and depression. Turk J Child Adolesc
Ment Health 2002; 9:23-31.
Waslick B, Greenhill L. Attention deficit hyperactivity disorder. In: Wiener J,
Dulcan M ed. Text Book of Child and Adolescent Psychiatry Washington DC;
American Psychiatric Press; 2004: 485-509.
Sancak A. Altı ile onbir yaşları arasında anksiyete bozukluğu olan çocuklarla, dikkat
eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların WISC-R performans testlerinin
karşılaştırılması. Uzmanlık Tezi. Maltepe Üniversitesi. İstanbul; 2006.
Gillberg C, Gillberg IC, Rasmussen P, Kadesjö B, Söderström H, Råstam M,
Johnson M, Rothenberger A, Niklasson L. Co-existing disorders in ADHD
implications for diagnosis and intervention. Eur Child Adolesc Psychiatry 2004;
13:80-92. [CrossRef]
Bryant BJ, Cheng K. Anxiety disorders. In: Cheng K, Myers KM, ed. Child
and Adolescent Psychiatry. The Essentials. Philadelphia: Lippincott William &
Wilkins; 2005; 111-132.
Fettahoğlu Ç, Özatalay E. Hyperactivity and/or attention problems and attention deficit and hyperactivity disorderi in children. Turk J Child Adolesc Ment
Health 2006; 13:13-8.
Şenol S. Dikkat eksikliği yıkıcı davranış bozukluklarının klinik özellikleri, aynı
grup ve diğer DSM-IV tanılarıyla birliktelikleri, risklerin ve tedavi eğiliminin
belirlenmesi. Uzmanlık tezi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi
Anabilim Dalı. Ankara; 1997.
193
Download