dört büyük islâm âliminden dinler arası diyalog ile ilgili

advertisement
DÖRT BÜYÜK İSLÂM ÂLİMİNDEN
DİNLER ARASI DİYALOG İLE İLGİLİ
AÇIKLAMA
İmam Abdulazîz b. Abdillah b. Bâz
Şeyh Abdulazîz b. Abdillah Âlu’ş-Şeyh
Şeyh Sâlih b. Fevzân b. Abdillah el-Fevzân
Şeyh Bekr b. Abdillah Ebû Zeyd
Rebiu’l-Evvel 1430
Mart 2009
Birinci Baskı
Hamd olsun bir ve tek olan Allah’a! Salât ve selâm olsun, kendisinden sonra peygamber olmayana! Âilesine ve
ashâbına, ve amellerin karşılık göreceği güne kadar, ihsân ile
onların izinden gidenlere!
Birincisi: Müslümanların hakkında icma ettikleri ve dinden olduğu zorunlu olarak bilinen, İslâm’daki temel inanç
esaslarından biri şudur: Yeryüzünde İslâm dininden başka
hak din yoktur. İslâm, dinlerin sonuncusudur ve kendisinden
önceki bütün dinlerin ve şeriatlerin hükmünü iptal edip ortadan kaldırandır. Dolayısıyla, yeryüzünde artık, İslâm’dan başka
kendisiyle Allah’a ibadet edilebilecek bir din kalmamıştır. Yüce
Allah şöyle buyurur:
)‫(ﭸﭹﭺﭻﭼﭽ‬
“Hiç şüphesiz Allah katında din İslâm’dır.” [3/Âl-i
İmrân, 19] Yine şöyle buyurur:
‫(ﭻﭼﭽﭾﭿﮀﮁﮂﮃ‬
)‫ﮄﮅﮆ‬
“Bugün sizin için dininizi kemâle, üzerinizdeki nimetimi tamama erdirdim. Sizin için din olarak
İslâm’dan razı oldum.” [5/Mâide, 3] Yine şöyle buyu-
rur:
‫(ﭯ ﭰ ﭱ ﭲ ﭳ ﭴ ﭵ ﭶ ﭷ ﭸ ﭹ ﭺ‬
)‫ﭻﭼ‬
“Her kim din olarak İslâm’dan başkasını ararsa,
ondan asla kabul edilmeyecek ve o, âhirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” [3/Âl-i İmrân, 85]
4
Dört Büyük İslâm Âliminden
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in gönderilişinden
sonra İslam, sadece onun getirdiğidir, ondan başka dinler değildir.
İkincisi: İslâm’daki temel inanç esaslarından biri de şudur:
Allah’ın kitabı, Kur’ân-ı Kerîm’dir. O, âlemlerin rabbinden indirilişi ve zamanı yönüyle Allah’ın kitaplarının sonuncusudur.
Kur’ân, daha önce indirilen, Tevrât, Zebûr, İncîl ve bunlardan
başka kitapların tümünün hükmünü iptal edip ortadan kaldırcı ve onlar üzerine hâkim bir belirleyicidir. Dolayısıyla, yeryüzünde artık, Kur’ân-ı Kerîm’den başka kendisiyle Allah’a
ibadet edilebilecek indirilmiş bir kitap kalmamıştır. Yüce
Allah şöyle buyurur:
‫(ﭿﮀﮁﮂ ﮃ ﮄ ﮅ ﮆ ﮇ ﮈ‬
‫ﮉ ﮊ ﮋﮌﮍﮎﮏ ﮐ ﮑﮒﮓﮔﮕ‬
)‫ﮖﮗﮘﮙ‬
“Sana da bu kitabı hak ile, kendisinden önceki
kitapları tasdîk edici ve onlar üzerine hâkim belirleyici olarak indirdik. O halde aralarında Allah’ın indirdikleriyle hükmet. Sana gelen haktan ayrılıp onların
arzularına uyma!” [5/Mâide, 48]
Üçüncüsü: Tevrât ve İncîl’in hükmünün, Kur’ân-ı Kerîm
ile iptal edilip ortadan kaldırıldığına iman etmek farzdır.
Yine, eklemeler ve çıkarmalar ile onların bozulup değiştirildiğine iman etmek de farzdır. Nitekim bu hususa dair Allah’ın
Kitâb-ı Kerîm’inde pek çok açıklamalar gelmiştir. Bunlardan
biri Yüce Allah’ın şu buyruğudur:
‫(ﮥ ﮦ ﮧ ﮨ ﮩ ﮪ ﮫﮬ‬
‫ﮭ ﮮ ﮯ ﮰﮱ ﯓ ﯔ ﯕ ﯖ ﯗ ﯘﯙ‬
)‫ﯚﯛﯜﯝﯞﯟﯠﯡﯢ‬
5
Dinler Arası Diyalog İle İlgili Açıklama
“Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve
kalplerini kaskatı ettik. Onlar, kelimeleri yerlerinden
oynatarak tahrif ederler. Kendisiyle uyarıldıkları şeyleri unuttular. İçlerinden çok azı müstesna, onlardan
daima bir hainlik görürsün.” [5/Mâide, 13] Yine Yüce
Allah şöyle buyurur:
‫(ﭧ ﭨ ﭩ ﭪ ﭫ ﭬ ﭭ ﭮ ﭯ ﭰ‬
‫ﭱ ﭲ ﭳ ﭴ ﭵﭶﭷ ﭸ ﭹ ﭺ ﭻ ﭼ‬
)‫ﭽﭾﭿﮀ‬
“Kitabı elleriyle yazıp da biraz para karşılığında
bu Allah katındandır diyenlerin vay hâline! Vay elleriyle yazdıkları yüzünden onlara! Vay kazandıkları
yüzünden onlara!” [2/Bakara, 79] Yine Yüce Allah
şöyle buyurur:
‫(ﭑ ﭒ ﭓ ﭔ ﭕ ﭖ ﭗ ﭘ‬
‫ﭙﭚﭛﭜﭝﭞﭟﭠﭡﭢﭣﭤ‬
)‫ﭥﭦﭧﭨﭩﭪﭫﭬﭭﭮ‬
“Kitap Ehlinden bir kısmı da var ki, kitabı okurken dillerini eğip bükerler tâ ki, okudukları şeyi kitaptan sanasınız. Oysa o kitaptan değildir. Bir de
derler ki, “Bu Allah katındandır.” Oysa o Allah katından değildir. Bile bile Allah hakkında yalan söyleyip
dururlar.” [3/Âl-i İmrân, 78]
Bundan dolayı, bu iki kitabın içinde sahîh olan hususlar
İslâm ile hükmü iptal edilip ortadan kaldırılmış, onların dışındakiler ise bozulmuş ve değiştirilmiştir. Sâbit olduğu üzere,
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anhu’yu, beraberinde içinde Tevrât’tan bazı şeyler bulunan
6
Dört Büyük İslâm Âliminden
bir sayfa ile görünce öfkelenmiş ve şöyle buyurmuştur: “Sende şüphe mi var ey Hattab’ın oğlu! Ben pırıl pırıl ve tertemiz
olanla gelmedim mi? Eğer kardeşim Mûsâ hayatta olsaydı,
bana tâbi olmaktan başka seçeneği olmazdı.” Ahmed, Darimî
ve bu ikisinden başkaları rivâyet etmişlerdir.
Dördüncüsü: İslâm’daki temel inanç esaslarından biri de
şudur: Nebîmiz ve rasûlümüz Muhammed sallallahu aleyhi ve
sellem’dir. O, nebîlerin ve rasûllerin sonuncusudur. Nitekim
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
‫(ﯧ ﯨ ﯩ ﯪ ﯫ ﯬ ﯭ ﯮ ﯯ ﯰ ﯱ‬
)‫ﯲﯳ‬
“Muhammed, adamlarınızdan herhangi birinin
babası değildir. Ancak o, Allah’ın rasûlü, nebîlerin
sonuncusudur.” [33/Ahzâb, 40]
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’den başka tâbi
olunması farz olan rasûl kalmamıştır. Eğer Allah’ın peygamberlerinden ve rasûllerinden herhangi biri hayatta olsaydı
ona tâbi olmaktan başka bir seçeneği olmazdı. Hiç şüphesiz
ki o rasûllere tâbi olanların da bundan başka bir seçenekleri
söz konusu değildir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurur:
‫(ﮛ ﮜ ﮝ ﮞ ﮟ ﮠ ﮡ ﮢ ﮣ ﮤ‬
‫ﮥ ﮦ ﮧ ﮨ ﮩ ﮪ ﮫ ﮬ ﮭ ﮮﮯ‬
‫ﮰ ﮱ ﯓ ﯔ ﯕﯖ ﯗ ﯘ ﯙﯚ ﯛ ﯜ‬
)‫ﯝﯞﯟﯠ‬
“Allah peygamberlerden ahit alarak, “Ben size
kitap ve hikmet verdikten sonra, sizdeki kitabı tasdik edici bir peygamber geldiğinde mutlaka ona
7
Dinler Arası Diyalog İle İlgili Açıklama
iman ve yardım edeceksiniz” buyurmuş ve sormuştu: “Bu ahdi kabul edip üstleniyor musunuz?” Onlar
“Kabul ettik” dediler. Allah buyurdu ki: Şahit olun;
Ben de sizinle beraber bu ahdin şahidiyim.” [3/Âl-i
İmrân, 81]
Allah’ın peygamberi Îsâ aleyhisselam ise, âhirzamanda indiğinde Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in bir tâbisi ve
onun şerîatı ile hükmedici olacaktır. Yüce Allah şöyle buyurur:
‫(ﭴ ﭵ ﭶ ﭷ ﭸ ﭹ ﭺ ﭻ‬
‫ﭼ ﭽﭾ ﭿ ﮀ ﮁ ﮂ ﮃ‬
‫ﮄﮅﮆﮇﮈﮉﮊﮋ‬
‫ﮌ ﮍ ﮎ ﮏ ﮐ ﮑ ﮒﮓ ﮔﮕ‬
‫ﮖ ﮗ ﮘ ﮙ ﮚ ﮛ ﮜﮝ ﮞ ﮟ‬
)‫ﮠﮡ‬
“Onlar, ellerindeki Tevrât’ta ve İncîl’de yazılı
buldukları ümmî nebî olan Peygambere uyanlardır. O Peygamber onlara iyiliği emreder, kötülükten
sakındırır, temiz şeyleri onlara helâl eder, pis şeyleri haram kılar, daha önce üzerlerinde bulunan ağır
yükleri ve bağları kaldırır. Ona iman eden, onu destekleyen, ona yardım eden ve onunla indirilmiş olan
nura uyan kimseler, işte onlar başarı ve mutluluğa
erenlerdir.” [7/A’râf, 157]
Yine, İslâm’daki temel inanç esaslarından biri de şudur:
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bütün insanlığa
gönderilmiştir. Yüce Allah şöyle buyurur:
‫(ﮥ ﮦ ﮧ ﮨ ﮩ ﮪ ﮫ ﮬ ﮭ‬
)‫ﮮﮯﮰﮱ‬
8
Dört Büyük İslâm Âliminden
“(Ey Muhammed!) Biz seni, bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın uyarıcısı olarak
gönderdik, ancak insanların ekserisi bunu bilmezler.” [34/Sebe, 28] Yine şöyle buyurur:
)‫(ﮢﮣﮤﮥﮦﮧﮨﮩ‬
“De ki: Ey insanlar! Ben sizlere; hepinize birden
gönderilmiş Allah’ın rasûlüyüm” [7/A’râf, 158] ve bunlardan başka pek çok âyetler bunun delilidir.
)‫(ﭞﭟﭠ ﭡ ﭢﭣﭤﭥﭦ‬
“Ve bana bu Kur’ân vahy olundu ki sizi ve her
kime ulaşırsa onu bununla uyarayım.” [6/En‘âm, 19]
Yine Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
)‫(ﯨﯩﯪﯫﯬ‬
“Bu Kur’ân, insanlara bir tebliğdir tâ ki onunla
uyarılsınlar.” [14/İbrâhîm, 52] Bunlardan başka âyetler
de vardır.
Beşincisi: İslâm’ın temel esaslarından biri de şudur: Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve diğerlerinden İslâm’a girmeyen herkesin küfürde olduğuna ve kâfir olarak adlandırılacağına itikad etmek farzdır. Yine, böyle bir kimsenin Allah’ın,
rasûlünün ve müminlerin düşmanı olduğuna ve cehennemlik
olduğuna inanmak da farzdır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurur:
‫(ﭴ ﭵ ﭶ ﭷ ﭸ ﭹ ﭺ ﭻ ﭼ ﭽ ﭾ‬
)‫ﭿﮀ‬
“Kâfir olanlar, yani o Ehl-i Kitap ve müşrikler,
apaçık bir hüccet gelinceye değin (küfürlerinden)
9
Dinler Arası Diyalog İle İlgili Açıklama
ayrılacak değiller.” [98/Beyyine, 1] Yine şöyle buyur-
maktadır:
‫( ﮪ ﮫ ﮬ ﮭﮮ ﮯ ﮰ ﮱ ﯓ ﯔ ﯕ ﯖ‬
)‫ﯗﯘﯙﯚﯛﯜ‬
“Hiç şüphesiz kâfir olanlar, yani o Ehl-i Kitap ve
müşrikler; orada ebediyyen kalmak üzere cehennemdedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir.” [98/Beyyine, 6] Yine şöyle buyurmaktadır:
Sahîh-i Müslim’de de şöyle sâbit olmuştur: Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Canımı elinde tutan zâta
yemîn ederim ki, şu insanlıktan; Yahudi veya Hıristiyan olup
da beni işiten, sonra da benimle gönderilene iman etmeden
ölen ancak cehennemliktir.” Bunlardan dolayı, her kim Yahudi
ve Hıristiyanları tekfîr etmezse kendisi kâfirdir. Bu konudaki
temel şer‘î kâide şudur: “Kâfiri tekfîr etmeyenin kendisi de
kâfirdir.”
Altıncısı: İşte bu temel inanç esasları ve şer‘î kâideler gereğince, hiç şüphesiz dinleri birleştirme, onları birbirine yaklaştırma ve eritip tek bir kalıba dökme çağrısı, hileli habîs bir
davettir. Bunun maksadı, hakkı batıl ile karıştırmak, İslam’ı
yok etmek, onu ayakta tutan sütunları yıkmak ve bütün Müslümanları kuşatıcı bir şekilde dinden dönüşe sürüklemektir.
Bunun kanıtı Yüce Allah’ın şu buyruğundadır:
‫(ﮎ ﮏ ﮐ ﮑ ﮒ ﮓ ﮔ ﮕ ﮖﮗ ﮘ‬
‫ﮙﮚﮛﮜﮝﮞﮟﮠﮡ‬
‫ﮢ ﮣ ﮤ ﮥﮦ ﮧ ﮨ ﮩﮪ ﮫ ﮬ‬
)‫ﮭﮮ‬
10
Dört Büyük İslâm Âliminden
“Ellerinden gelse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri durmazlar. Sizden her
kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, işte öylelerinin dünyada ve âhirette bütün amelleri boşa çıkmıştır. Onlar ateş ehlidir ve orada ebediyyen kalacaklardır.” [2/Bakara, 217] Yüce Allah şöyle buyurur:
)‫(ﭿﮀﮁﮂﮃﮄﮅﮆ‬
“İsterler ki, onların kâfir oldukları gibi siz de kâfir
olun da onlarla eşit hale gelin.” [4/Nisâ, 89]
Yedincisi: Bu suçlu günahkâr davetin sonuçlarından biri,
İslâm ile küfrün, hak ile bâtılın, ma’rûf ile münkerin aralarındaki farkın ortadan kalkması ve Müslümanlarla kâfirler arasındaki nefret engelinin yıkılmasıdır. Böylece ne velâ kalır ne
de berâ; ne cihâd ne de Allah’ın arzında Allah’ın kelimesini
yüceltmek için savaşmak kalır. Allah tebâreke ve teâlâ şöyle
buyurur:
‫(ﭽ ﭾ ﭿ ﮀ ﮁ ﮂ ﮃ ﮄ ﮅ ﮆ‬
‫ﮇﮈ ﮉ ﮊ ﮋ ﮌ ﮍ ﮎ ﮏ ﮐﮑ‬
)‫ﮒﮓﮔﮕﮖﮗﮘﮙﮚ‬
“Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde,
Allah’a da, âhiret gününe de iman etmeyen, Allah’ın
ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve
hak dinini din olarak benimsemeyen kimselerle zelil
bir vaziyette elleriyle getirip cizye verinceye kadar
savaşın.” [9/Tevbe, 29] Yine şöyle buyurur:
‫(ﯡ ﯢ ﯣ ﯤ ﯥ ﯦ ﯧ‬
)‫ﯨﯩﯪﯫﯬﯭ‬
“Müşriklerin nasıl hepsi sizinle savaşıyorlarsa siz
Dinler Arası Diyalog İle İlgili Açıklama
11
de onların hepsiyle savaşın; ve bilin ki Allah, korunanlarla beraberdir.” [9/Tevbe, 36](1) Yine şöyle bu-
yurur:
‫(ﭿ ﮀ ﮁ ﮂ ﮃ ﮄ ﮅ ﮆ ﮇ ﮈ ﮉ‬
‫ﮊ ﮋﮌﮍﮎﮏﮐﮑﮒﮓﮔﮕﮖ‬
)‫ﮗﮘﮙﮚﮛﮜﮝﮞﮟ‬
“Ey iman edenler! Sizden olmayanları dost
edinmeyin. Onlar size zarar vermekten asla geri
durmazlar, daima sizin sıkıntıya düşmenizi isterler.
Düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır; gönüllerinde sakladıkları ise daha büyüktür. Size âyetlerimizi
böylece açıkladık, eğer aklınızı kullanacaksanız.” [3/
Âl-i İmrân, 118]
Sekizincisi: Hiç şüphesiz dinlerin birliğine davet eden
bir müslümanın bu yaptığı, açık seçik bir şekilde İslâm dininden çıkmak/irtidat etmek olarak kabul edilir. Çünkü o, temel
itikâdî esaslarla savaşmaktır. Allah azze ve celle’ye küfre razı
olmak, Kur’an’ın doğruluğunu ve kendisinden önceki bütün
kitapların hükmünü ortadan kaldırdığını; İslam’ın da kendinden önceki bütün din ve şeriatları ortadan kaldırdığını iptal
etmektir. Bunlara binaen bu fikir; şer‘an reddedilmiş ve Kur’an,
Sünnet ve İcmadan oluşan İslâm’daki şer‘î delillerin tümü ile
kesin bir şekilde haram kılınmıştır.
Dokuzuncusu: Yukarıda geçenlere binâen:
1- Rab olarak Allah’a, din olarak İslâm’a, nebî ve rasûl olarak Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e iman eden bir
Müslüman için, -ona icabet etmek şöyle dursun- bu suçlu fikre davet etmesi, insanları onun hakkında cesaretlendirmesi,
(1)Âyetin bu meali için bkz: Tefsîru’s-Sa’dî
12
Dört Büyük İslâm Âliminden
Müslümanların arasında bu fikri temize çıkarması asla caiz
değildir. Yine konferanslarına ve toplantılarına katılmak; loca
ve kulüplerine üye olmak da caiz değildir.
2- Müslüman bir kimse için tek başlarına Tevrât ve İncîl’i
basması bile asla caiz değilken Kur’an-ı Kerîm’i onlarla birlikte
tek bir ciltte basması nasıl caiz olur! Her kim böyle yapar
veya böyle yapmaya çağırırsa o haktan çok uzak bir sapıklık
içindedir. Çünkü bu, hak olan ile, yani Kur’an-ı Kerîm ile; tahrîf
edilmiş olanı veya hükmü kaldırılmış olan hakkı, yani Tevrât
ve İncîl’i birleştirmektir.
3- Yine, bir Müslüman için, ortak tek bir yerde mescid,
kilise ve sinagogun birlikte inşa edilmesi davetine icabette bulunması asla caiz değildir. Çünkü, bunda İslâm’dan başka bir
din ile Allah’a ibadet edilebileceğini kabullenme, İslâm’ın tüm
dinlere galip oluşunu inkar, yeryüzü halkı için hangisini isterlerse onu seçebilecekleri üç din bulunduğu daveti, bu üç dinin birbirine denk olduğu iddiası, İslâm’ın kendisinden önceki
dinleri neshetmediğine inanma vardır. Hiç şüphesiz ki bunları
ikrar etmek, itikâd etmek veya rıza göstermek küfür ve sapıklıktır. Çünkü bu, Kur’ân-ı Kerîm’e, Sünnet-i Mutahhara’ya
ve Müslümanların icmasına açık bir muhalefet; Yahudi ve Hıristiyanların yaptıkları tahrifatın Allah katından olduğunu kabullenmedir. Allah bundan çok çok yüce ve münezzehtir. Aynı
şekilde, kiliseleri “Allah’ın evleri” olarak, oralarda bulunanları
Allah katında sahih ve makbul bir ibadet ile ibadet edenler
olarak adlandırmak da caiz değildir. Çünkü bu ibadet, İslam
dininden başkasına göre yapılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
‫(ﭯ ﭰ ﭱ ﭲ ﭳ ﭴ ﭵ ﭶ ﭷ ﭸ ﭹ ﭺ‬
)‫ﭻﭼ‬
Dinler Arası Diyalog İle İlgili Açıklama
13
“Her kim din olarak İslâm’dan başkasını ararsa,
ondan asla kabul edilmeyecek ve o, âhirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” [3/Âl-i İmrân, 85]
Tam aksine oralar, içinde Allah’a kafirlik edilen evlerdir.
Küfürden ve küfür ehlinden Allah’a sığınırız. Şeyhulislam İbn
Teymiyye rahimehullahu teâlâ Mecmû‘u’l-Fetâvâ (22/162)’
de şöyle der: “Kilise ve sinagoglar Allah’ın evleri değildirler.
Allah’ın evleri yalnızca mescidlerdir. Tam aksine oralar, -bazen
Allah zikredilse de- içinde Allah’a kâfirlik yapılan evlerdir. Evler sahiplerine göre değerlendirilir. Oraların ehli ise kâfirlerdir.
Öyleyse oralar kâfirlerin ibadet yerleridir.
Onuncusu: Bilinmesi vacip olan hususlardan biri de şudur: Kitap ve Sünnetteki açık delillerden dolayı, umumen bütün kâfirleri ve hususen Ehl-i Kitâb’ı İslâm’a davet etmek Müslümanlar üzerine farzdır. Bu da ancak, İslâm’dan hiçbir surette
taviz vermeden açık seçik beyân ve güzel bir üslûp ile tartışma
yoluyla olabilir. Böylelikle ikna olup İslam’a girerler veya helak
olan açık bir delilden sonra helak olsun, yaşayan da açık bir
delil üzere yaşasın diye üzerlerine hüccet ikâme olmuş olur.
Yüce Allah şöyle buyurur:
‫(ﭪ ﭫ ﭬ ﭭ ﭮ ﭯ ﭰ ﭱ ﭲ ﭳ ﭴ‬
‫ﭵﭶﭷﭸﭹﭺﭻﭼﭽﭾﭿﮀﮁﮂﮃ‬
)‫ﮄﮅﮆﮇﮈﮉﮊ‬
“De ki: Ey Kitap Ehli! Aramızda ortak olan bir
söze gelin: Allah’tan başkasına tapmayalım, hiçbir
şeyi O’na ortak koşmayalım, birbirimizi Allah’ın yanı
sıra rabler edinmeyelim. Yine de yüz çevirecek olurlarsa, deyin ki: “Şahit olun, biz Müslümanlarız.” [3/
Âl-i İmrân, 64]
14
Dört Büyük İslâm Âliminden
Ancak onlarla; isteklerini yerine getirmek, hedeflerini
gerçekleştirmek, İslâm ve îmân bağlarını çözmek için tartışma, görüşme ve karşılıklı diyaloglar kurmaya gelince; işte bu,
Allah’ın, rasûlünün ve müminlerin asla kabullenmediği bir
bâtıldır. Onların nitelemelerine karşı Allah yardımcımızdır.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
)‫(ﯣﯤﯥﯦﯧﯨﯩﯪﯫﯬ‬
“Onlara dikkat et, seni şaşırtıp da Allah’ın indirdiklerinin bir kısmından saptırmasınlar.” [5/Mâide,
49]
Yukarda zikri geçen hususları insanlara açık seçik beyân
ettikten sonra umumi olarak Müslümanlara ve hususi olarak
ilim ehline tavsiyemiz şudur: Allah’ın azabından ve gazabından korunup sakının, daima O’nun tarafından görülüp gözetlendiğiniz bilincinde olun, İslâm’ı savunun, Müslümanların
akîdelerini sapıklıktan ve sapıklık davetçilerinden, küfürden
ve küfür ehlinden koruyun, onları sapıklık ve küfür daveti olan
“dinler arası birlik” davetinden ve onların tuzaklarına düşmekten sakındırın. Bu sapıklığın Müslüman memleketlere getirilmesine ve Müslümanlar arasında yayılmasına sebep olmaktan
Allah, her Müslüman’ı korusun.
Esmau’l-husnâsı ve yüce sıfatlarıyla Allah’tan, bizi ve Müslümanları saptırıcı fitnelerden korumasını, bizleri hidayet ehlinden ve rabbimizden bir nûr ve hidâyet üzere İslâm’ı himaye
edenlerden kılmasını ve O’na, bizden razı olduğu hâlde kavuşmayı dileriz.
Başarı Allah’tandır. Peygamberimiz Muhammed’e, âilesine
ve ashâbına salât ve selâm olsun.
Dinler Arası Diyalog İle İlgili Açıklama
15
MÜSLÜMAN KARDEŞİM!
Bu broşürün sunum sebebi, memleketimizde insanların dinlerini
ifsâd etmek için el birliği ile çalışan şer şebekesini teşhîr edip Müslümanların inançlarını korumaktır. Yukarıda sıralanan deliller ışığında asrımızın
en önde gelen dört büyük âliminin konu hakkında açıklaması bu olduğu
gibi, bu dört büyük alim dışında ilim ve takvalarına şehadet edilmiş dünyanın her yerindeki binlerce alimin, hatta mutlak olarak her bir müslümanın inancı ve görüşü bu şekildedir.
Yukarıda delilleri ile sunulan inanç esasları müslümanlık vasfını taşıyan iki kişinin bile hakkında ihtilaf etmeyeceği tartışılamaz gerçeklerdir.
Bil ki, gerçekleri ört-bas ederek ve Allah’ın açık seçik buyruklarını tahrîf
ederek “İslâm dînine girmeseler bile Yahudi ve Hıristiyanların cennet ehli
olduklarını” söyleyenler yahut “Peygambere iman şart değil” diyenler bütün müslümanların ittifakı ile İslâm dininden çıkıp mürted olmuşlardır.
Bütün müslümanlar bilmektedir ki, bir müslüman Kur’an’ın tek bir
hükmünü inkar eder veya yalanlarsa kâfir olup İslâm dininden çıkar. Subhanallah! Bütün iman esaslarını tasdik ettiği halde Kur’an’ın tek bir hükmünü inkar eden kâfir oluyorsa, Yahudiler ve Hıristiyanlar nasıl olur da
Kur’an’a iman etmedikleri halde kafir olmazlar.
Âlimler Müslümanı kâfir yapıp dinden çıkartan söz ve fiilleri ciltlerle kitaplarda delilleriyle toplamışken, nasıl olur da İslam daveti kendine
ulaştığı halde İslam dinine girmemiş bir kimseyi cennet ehli sayabiliriz.
Ey dinimize, imanımıza, akaidimize su-i kasdeden “Prof. Dr.” ünvanlı
hain(ler)! Bizim; apaçık ayetleri, tertemiz sahih sünneti, dinlerinden asla
taviz vermeyen salâbet, metânet ve celâlet sahibi o koca İslâm âlimlerinin
yollarını bırakıpta; sizin şu, ilmî hiçbir değer taşımayan değersiz sözlerinize aldanmamızı mı bekliyorsunuz.
Hayır! Allah’ın ismine yemin olsun ki size aldanmayacağız. Vallahi! O
16
Dört Büyük İslâm Âliminden
“Prof. Dr.” gibi ünvanlarınız veya sizlere “hocaefendi” denilmesi ilmîlikten
uzak ve apaçık delillere aykırı sözlerinizi değerli kılamaz.
Ey Müslüman! İbret alman ve bu habîs tâifeyi tanıman için, onların
önderlerinden birinin Allah’a, rasûlüne ve Kur’ân’a yaptığı şu iftiralara
bak!
• Peygamberimiz “Yahudi mutlaka Müslüman olsun!” demiyor, “Hıristiyan mutlaka Müslüman olsun!” demiyor. (Polemik Değil Diyalog,
35)
• Ben diyorum ki, İslâm, Ehl-i kitabı, tek seçenek olarak -son dinin
mensubu olmak manasında- Müslüman olmaya çağırmıyor. (Polemik
Değil Diyalog, 37)
• “Dinin tamamı Allah için oluncaya kadar kâfirlerle savama vazifesi” Ehl-i kitap değil, müşriklerle ilgilidir.... Yani, gerçek manada inanma
özgürlüğü egemen oluncaya kadar -buna karşı olanlarla- savaşın.. (Polemik Değil Diyalog, 37)
• “Bütün insanların müslüman olmaları” dinin, Kur’an’ın hedefi değildir. (Polemik Değil Diyalog, 39)
• Şimdi bir adam hem Ehl-i kitap olur, hem de kafir olmayabilir mi?
Evet bu mümkün. (Polemik Değil Diyalog, 41)
• Benim anlayışıma göre Kur’an-ı Kerim, hangi Yahudi kafir, hangisi
değil, hangi Hıristiyan kafir, hangisi değil, bunu anlatıyor. (Polemik Değil
Diyalog, 43)
Ey Müslüman! Bu iftiralara duyarsız kalma! Dinine, imanına sahip
çık! Bu broşürü bütün müslümanlara ulaştır!
Download