İçindekiler 20 EDİTÖRDEN 70 Cem ÖZTÜRK AKADEMİK BOYUT ASANSÖR KAZALARI VE ÖNLEMLERİ Doc. Dr. Mahir DURSUN 114 YÖNETİM DANIŞMANLIK 116 SİVİL TOPLUM 117 ÇEK YASASI ARA DANIŞMANLIK Gülin ARKUN VİZYONDAN ISNN: 2146-4243 TÜRKİYE EKONOMİSİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMESİNİN LOKOMOTİFİ: İHRACAT 26 T.C Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Tarık SÖNMEZ PGP Dış Ticaret Danışmanlık Genel Müdürü Pınar Güncan PİŞKİN Loyal Danışmanlık Firma Yetkilisi Mehmet Akif ALTAN İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Özhan ŞEREFLİ Reklam Koordinatörü Nurullah PİRECİ Yayın Koordinatörü Cem ÖZTÜRK 50 DIŞ TİCARETTE ÖNEMSENMESİ GEREKEN BİRKAÇ HUSUS Yönetim Danışmanı Müfit ŞEKERCİ 76 Halkla İlişkiler Yönetmeni Efsa PİRECİ SEKTÖRDEN 52 2012 yılı Asansör Sektör Raporu Yayınlandı TASİAD, Levent AKDEMİR dedi İstanbul’da Asansör Yıllık Kontrol Paneli Düzenlendi Teknik Müdür - Yazılım Turhan AKÇA İdari İşler Mustafa ŞAFAK Reklam Rezervasyon 0 312 472 14 58 / 0 507 244 90 86 Yayın Adı Asansör Vizyon Dergisi 68 KABİN ETİKETİ ve ‘‘CE’’ İŞARETLEMESİ Makina Mühendisi Ünsal SOLMAZOĞLU İNOVASYON TÜSİAV Başkanı Veli SARITOPRAK FİRMALARDAN ALTERNATİF PENCERE Görsel Yönetmen Meral ŞEREFLİ Grafik-Tasarım Demet AKIN 74 BELGELENDİRME - Mekisan Asansör Yönetim Kurulu Başkanı Kevser AK ERSÜ - Arkel ‘Design Turkey’ Ödülünü Aldı - Gaye Asansör Ortakları Hüsnü GÖKGÖZ ve Feridun GÜLDÜKEN - Teori Mühendislik Genel Müdürü İbrahim YILMAZ - Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet TARIM - Nobel Asansör Genel Müdürü Ayhan BİLGİÇ - SRL Asansör İhracat Direktörü Mustafa KARAKUŞ - RST Asansör Genel Müdürü Mustafa MIHÇILAR - Clindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma ERGÜL - Argeset Elektronik Genel Müdürü Ünay ÇINAR - Centa Asansör Genel Müdürü Tansu ŞARLAK - Astek Elektronik Genel Müdürü Ali Sami ŞAFAK ÇEK YASASI YENİ MAĞDURLARI M.Akif TEMELLİ USTACA HEDEFİ OLMAYAN GEMİYE HİÇBİR RÜZGAR YARDIM EDEMEZ Asansör Vizyon Dergisi İmtiyaz Sahibi Özhan ŞEREFLİ 112 119 YAKLAŞIM ONLİNE TİCARET REKORA KOŞUYOR Yasemin BULUT S.T.K SANAYİ VE TEKNOLOJİDE S.T.K’LARIN İŞLEVİ Mehmet Nuri KAYA İlan İndeksi Yayın Şekli ve Türü 2 Aylık Türkçe Yerel Süreli Yayın Baskı Tarihi 26.02.2013 Asansör Vizyon Dergisi: Emek 8. Cadde 3. Sokak 1/8 Çankaya Ankara Tel: 0312 472 14 58 Fax: 0312 215 48 00 / 0312 472 14 59 www.asansorvizyon.net [email protected] Baskı SALMAT BASIM YAYIN LTD. ŞTİ. Tel: 0 312 341 63 10 Bu yayının tamamı ya da bir bölümü yayıncının yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz ya da yayınlanamaz. YAYIN DANIŞMA KURULU AHMET ASANSÖR 01 ARKA KAPAK İÇİ AKKA ASANSÖR 21 71 DAİM PANO ARGESET 29 17 DENKOTOMASYON 113 67 DEVAS ASANSÖR ARKEL 31 120 ARTAN ASANSÖR 63 23 GENEMEK ASANSORAL.COM 47 14 GÜVEN ÇELİK HALAT ASHİZMET 95 41 HAS ASILSAN ASANSÖR 55 ÖN KAPAK ARK ÇELİKRAY EL-MAX HASKAR ÖN KAPAK İÇİ 73 HÜRAS ASRONİK 43 69 İFO ASTEK ELEKTRONİK 39 59 KALYON ATS KABLO 25 87 KAYATEC BARBOROS ARKA KAPAK 27 KİPSAN ASPAŞ 57 79 ÖZRAY 103 45 PINAR MUHENDİSLİK MEGA RADAR 65-93 13 RST MEKİSAN 04-05 AÇILIR KAPAK KONYA STATİK BOYA LİLYUM AJANS SACCI DEMİR MENEVİŞLER 53 83 SERİNHİSAR MERİH 11 22 SMAS METROPLAST 02 10 SONAR FOTOSEL 08-09 99 TELEMEKANİK MİKROLİFT 03 37 TEKİN MAKİNA MİKRON PLASTİK 15 12 TEORİ MÜHENDİSLİK MKS KABLO 24 97 TERCİH ASANSÖR OSLO MUHENDİSLİK 16 61 TOTAL ASANSÖR MİK-EL ÖNDER ASANSÖR ÖNSA ÖZBEŞLER 49-51 85 06-07 119 WİNART 80-81 YÜRSAN 75 ZAFER ASANSÖR Prof. Dr. Yılmaz KAPTAN Hacettepe Üniv. Müh. Fakültesi Fizik Müh. Bölümü Doç. Dr. Mahir DURSUN Gazi Ün. Tek. Fak. Elk. Elektronik Müh. Bölümü Öğr. Üyesi Müfit ŞEKERCİ Yönetim Danışmanı Mustafa TUTSAK Elektrik Elektonik Müh. Kalitest Teknik Müdür / Baş Denetçi Mustafa ŞAHİN Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Veli SARITOPRAK Türkiye Sanayici ve İşadamları Vakfı Başkanı M. Akif TEMELLİ Makina Mühendisi - ASO Meclis Üyesi TOSYÖV Ankara Başkanı Ali AÇIKGÖZ Çalışma Ekonomisti & Yön. Danışmanı EDİTÖRDEN S evgili Asansör Vizyon Okuyucuları, Bir sayımızla daha sizlerle birlikteyiz. Üçüncü yılımızın ilk sayısında her sayımızda olduğu gibi, yine güncel, sektörü ve bileşenlerini bir araya getirmeye çalışan, emek dolu bir çalışmaya daha imza attık. Sizlerden uzak kaldığımız iki ay boyunca Türkiye genelinde azımsanmayacak sayıda firma ziyaretlerimiz oldu. 7 ilde asansör sektöründe faaliyet gösteren yaklaşık 150 firmamızın kapısını çaldık. Firma yetkililerimiz ile görüşerek sektör hakkında sohbet ettik. Dergimizin içerisinde de bulacağınız üzere her bölgeden firma röportajlarımız, tanıtımlarımız ve sektör değerlendirmelerimiz yer alıyor. Yaptığımız ziyaretlerden ortak çıkarımımız ise asansör sektörümüzün durmaksızın yoluna hızla devam etmesi oldu. Yaşanan mali sorunlar tüm bölgelerimizde paralellik gösterse de firmalarımız yatırımlarına devam ediyor. Türkiye’nin bölgede büyük bir güç haline gelmesi ve ortaya konan istikrarlı ekonomi politikaları, yatırımcılarımıza güven, üreticilerimize güç veriyor. Bu nedenle birçok firmamız yatırımlarına hız vererek, daha modern, daha çağdaş ve daha büyük üretim tesislerine geçerken, Ar-ge ve inovasyona yatırım yapıyorlar. Özellikle İstanbul Asansör Fuarı’na büyük bir titizlikle hazırlık yapan firmalarımız, Fuarda ziyaretçilere farklı tasarım ve yeni modelleri ile hoş sürprizler hazırlıyorlar. Periyodik muayenelerin devam etmesi revizyon pazarındaki hareketliliği korurken, gerek bakım firmalarımız gerekse de aksam üreticilerimiz tam kapasite ile çalışıyorlar. İhracat yapan firmalarımız yurtdışı fuarlarına katılarak yeni pazarlara açılmak, ihracat hedefi olan yerli markalarımız ise pazar araştırmaları yaparak strateji belirliyorlar. Dış ticaret artık Türkiye ekonomisinin olmazsa olmazlarından. Yerli asansör sanayimiz de son yıllarda ihracat faaliyetlerine ağırlık vermiş durumda. Yerli markalarımız hedef pazarlara açılarak ihracat rakamlarında yüzde 23’lük bir artış sergiledi. Buradan hareketle bu sayımızda Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Tarık Sönmez ile bir araya gelerek hem Türkiye’nin ihracat faaliyetlerini hem de asansör sektörümüzün genel görünümünü değerlendirdik. Sönmez, Bakanlık olarak firmalara verilen desteklerin altını çizerken, asansör sektörü hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Tarık Sönmez özellikle, “ Sektör ihracatının son yıllarda sürekli arttığını görmek bizleri sevindirmektedir. Nitekim, 2010 yılında 85,6 milyon dolar olan ihracat rakamının 2011 yılında yüzde 28,6 oranında artarak 110,1 milyon dolara; 2012 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 23’lük bir artışla 135,5 milyon dolar seviyesine yükseldiğine şahit olmaktayız.” diyerek asansör sektöründe gelinen noktayı özetledi. Ayrıca, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından Asansör sektörünün 2012 yılı ikinci dönem raporu yayınlandı. Raporda inşaat sektörüne paralel ilerleyen asansör sektörünün ilerlemeye devam edeceği vurgulanarak, yaşanan ihracat rakamlarındaki artışa dikkat çekti. Üretim ayağında, gelişen teknoloji ve yapılan yatırımlar ile dışa bağımlılığın azaldığına değinilen raporda asansör sektörünün geldiği nokta gözler önüne serildi. Sektörümüzün heyecanla beklediği İstanbul Asansör Fuarı’nda bizler de yerimizi aldık. Umarım sizler için de bizler için de başarılı ve güzel bir fuar dönemi olur. Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle hoşçakalın… Saygılarımla Cem ÖZTÜRK 20 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 VİZYON'DAN Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesinin lokomotifi: İHRACAT Değerli Asansör Vizyon Dergisi okuyucuları, dergimizin bu sayısındaki dosya konumuzda, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesinin lokomotifi olan ihracat ve dış ticaret konusunu işledik. Ticari hayatınıza fayda sağlaması dileğiyle... aşanan küresel krizle dünyada birçok ekonomik denge alt üst oldu. Gelinen noktada dünya ekonomisinde yeni dengeler kuruluyor. Buna bağlı olarak küresel ticaretin kuralları da yeniden oluşuyor. Rekabetin daha da artacağı yeni ticaret ortamında koşullara uygun değişimi gerçekleştiren ülkeler, ön plana çıkacak. Bu değişime ayak uyduramayan ülke veya şirketler ise önemli oranda güç kaybedecekler. Dünyanın 17'inci büyük ekonomisi olan Türkiye'nin de daha üst sıralara çıkmak için (2023 hedefi dünyanın 10 ekonomisinden biri olmak) dünya ticaretinden aldığı payı arttırması gerekiyor. Y 26 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Y aşanan küresel kriz, dünyada birçok ekonomik dengeyi alt üst etti. Gelinen noktada dünya ekonomisinde yeni dengeler kuruluyor. Buna bağlı olarak küresel ticaretin kuralları da yeniden oluşuyor. Rekabetin daha da artacağı yeni ticaret ortamında koşullara uygun değişimi gerçekleştiren ülkeler, ön plana çıkacak. Bu değişime ayak uyduramayan ülke veya şirketler ise önemli oranda güç kaybedecekler. Dünyanın 17’inci büyük ekonomisi olan Türkiye’nin de daha üst sıralara çıkmak için (2023 hedefi dünyanın 10 ekonomisinden biri olmak) dünya ticaretinden aldığı payı artırması gerekiyor. Peki Türkiye, ihtiyaç duyduğu büyümeyi nasıl sağlayacak? Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından hazırlanan “2023 Türkiye İhracat Stratejisi” raporundaki yazısında, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesinin lokomotifinin ihracat olduğunu belirterek, “Sürdürülebilir ihracat artışı, VİZYON'DAN sürdürülebilir büyüme demektir” diyor. Türkiye’nin küresel dünya ticaretinden alacağı payı arttırmak için de öncelikle değişime hazır olması ve ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmak için harekete geçmesi gerekiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi, Türkiye’nin dünya ticaret kurallarının yeniden yazıldığı 2000’li yıllara, her alanda yenilenmeyi kendine misyon edinerek girdiğini vurgulayarak, ihracatın bunun sonucunda hızla arttığına dikkat çekiyor. Önümüzdeki dönem ihracata ilişkin stratejilere geçmeden önce kısaca Türk ekonomisinin geçmişteki büyüme modeline göz atmakta yarar var. Türkiye’de son 40 yıl içerisinde uygulanan büyüme stratejilerini ikiye ayırmak mümkün. 1960’lı yıllarda başlamak üzere 1980 yılına kadar uygulanan politikalar “ithal ikamesine dayalı büyüme stratejisi”, sonraki dönemde uygulanan politikalar ise “ihracata dayalı büyüme stratejisi” olarak adlandırılıyor. Ekonominin dış rekabete açılması sonucu, dış talebin özel kesim yatırımlarını uyarması ve artan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının da katkısıyla sermaye birikiminin hızlandırılması amaçlanıyor. Ayrıca ekonomideki mevcut kaynakların, artan iç ve dış rekabet baskısı nedeniyle, etkin kullanımının sağlanması sonucu ekonomik büyümenin hızlanması hedefleniyor. 1990’lı yıllarda hedeflenen ihracat tutarları yakalanamasa da Türkiye 2001 krizi sonrasında hızlı bir toparlanmayla her yıl ihracatını artırmayı başardı. İhracattaki artışa paralel olarak küresel kriz yılları dışarıda tutulduğunda ekonomi de istikrarlı ve hızlı bir büyüme sağladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre son 10 yılda Türkiye’nin ihracatı hızlı bir büyüme trendi izledi. 2000 yılında 28 milyar dolar olan Türkiye’nin ihracatı, 2008 yılında 132 milyar dolara çıktı. 2009 yılında ise tüm dünyayı etkisi altına alan ve talebin bıçak gibi kesilmesine neden olan küresel krizin etkisiyle ihracat da yüzde 23 civarında daralarak 102 milyar dolara geriledi. Tabii küresel krize rağmen 100 milyar dolar psikolojik sınırı aşması önemli bir başarı olarak yorumlandı. Türkiye’nin 2012 yılı toplam ihracatı ise 151 milyar 860 milyon dolarla yeni bir cumhuriyet rekoruna imza attı. Yılın tamamında geçen yıla göre yüzde 12,57 artan ihracat aralık ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,38 düşüşle 11 milyar 877 milyon dolar oldu. Cari açığın çözümü ihracat Türkiye’nin ihracatı da büyük ölçüde ithalata dayalı. Büyümenin motoru her ne kadar ihracat olarak görülse ve ona göre tasarlansa da özellikle Türk Lirası’nın aşırı değerli olduğu bu yıllarda gerek üretim için ihtiyaç duyulan ara malı gerekse tüketim mallarını ithal ediyor. Bu nedenle Türkiye, ihracatından daha fazlasını ithal ediyor. Dolayısıyla Türkiye büyürken cari açığı da hızla büyüyor. Tabii cari açığın büyüdüğü bir ekonomide sermaye hesapları da büyümek durumunda. Bu da dışa bağımlılığı arttıran bir durum yaratıyor. Cari açığın artık ciddi bir risk olduğunu gören ekonomi yönetimi ise bu konuda Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu aracılığıyla birtakım önlemleri devreye soktu. Ancak henüz hız kesmeyen cari açığa ilişkin yurtiçinden ve yurtdışından uzmanların kaygıları artarken, hükümetin de önümüzdeki dönemde yeni önlemleri devreye sokması bekleniyor. Hazine Eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez cari açığa dayalı büyüme modelinin Türkiye’yi daha fazla taşımayacağını vurgulayarak, dünyanın kriz 28 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 derdiyle uğraştığı bu dönemde Türkiye’nin de kısmi ithal ikamesine dayalı bir büyüme modelini uygulamasının doğru olacağını savunuyor. Birçok uzman ise Merkez Bankası’nın aldığı önlemlerin geçici olacağını, Türkiye’nin dış açığını sürdürülebilir bir seviyeye çekmek için ihracata odaklanması gerektiğini savunuyor. İhracatçılar da cari açık sorununun çözülmesi için gerekli potansiyel ihracatta mevcutken, çözümün başka yerlerde aranarak zaman kaybedildiği eleştirisini yapıyor. İhracat döviz girişini artıracağı için dış ödemelerdeki döviz baskısını azaltan bir etkiye sahip ancak ihracat artışı aynı zamanda çeşitli girdiler ve sermaye malları gibi ülkede bulunmayan, yerli üretimi arttırmada önemli rol oynayan ithalat kapasitesini de genişletiyor. Bu noktada uzmanlar, katma değeri yüksek olan ürünlerin ihracının teşvik edilmesi gerektiğini söylüyor. KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılması Türkiye’nin önüne koyduğu ihracat hedefini başarabilmesinin yolu rekabet gücünü daha yüksek bir üretim zincirine geçerek, yükseltmesinden geçiyor. Türkiye’nin 1990’larda yüzde 15 olan orta-ileri teknoloji ürün ihracatının toplam ihracattaki payının yüzde 34’e yükseldiğini göz önüne alırsak, bunun orta vadede yüzde 50’ye çıkarılması, bunun için de özel sektörün rekabet gücünün artışı için Ar- Ge faaliyetlerinin arttırılması gerekiyor. Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması, büyüme ve rekabet gücü elde etmekte anahtar role sahip, inovasyona önem verilmesi bugünün hızlı ve zorlu rekabet koşullarında olmazsa olmaz durumunda. Çünkü sözkonusu sert rekabet koşullarında ayakta kalmanın yolu yeni iş yapma modellerinin uygulanmasından geçiyor. Bu noktada ekonomideki gelişmede girişimciliğin dayanağını oluşturan küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ) önemli görevler düşüyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik ve sosyal kalkınmada önemli rol oynayan, üretim, istihdam, katma değer ve ihracat içindeki paylarıyla ekonomide kilit rol oynayan KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılması gerekiyor. İhracatta hedeflenen rakamların yakalanabilmesi için ihracatın daha geniş bir tabana yayılması lazım. Bunun için de daha fazla KOBİ’nin ihracat yapmasının desteklenmesine yönelik stratejilerin uygulanması gerek. İhracatçılar ülke ekonomisine sağladıkları katkı dolayısıyla teşvik ve ödül- û×NO×ùD 'RNXQXQ www.argeset.com.tr Argeset Elektronik Elektrik Otomasyon Sistemleri Sanayi ve Ticaret Ltd. ûti. Adres: Cumhuriyet Mah. 629. Sok. No: 5/3 - 4 07010 Muratpaüa/ANTALYA Tel: +90 344 19 29 Faks: +90 242 335 10 92 [email protected] VİZYON'DAN leri fazlasıyla hak ediyorlar. KOBİ’lerin rekabet güçleri arttırılmadan Türkiye’nin rekabet gücünün arttırılması mümkün değildir. Finansman başta olmak üzere KOBİ’lere sağlanacak destekler, Türkiye’nin istihdamı, sanayisi ve ihracatı için hayati derecede öneme sahip. Çünkü Türkiye’nin 2023 ihracat hedeflerine ulaşması, daha fazla sayıda KOBİ’nin ihracat yoluyla küresel rekabet gücü kazanması ile mümkün. KOBİ’lerin ihracat sorunları KOBİ’lerin ihracat sorunları nelerdir? Bu sorunun cevabını iki başlık altında vermek mümkün. Birincisi KOBİ’lerin ulusal düzeydeki sorunları; bu sorunlar finansman, bilgi yetersizliği, bürokratik, pazar, destek yetersizliği ve kota sorunları. İkincisi ise KOBİ’lerin işletme düzeyindeki sorunları; bunlar da hammadde, bilgi ve veri, iş gücü ve üretim sorunları olarak sıralanıyor. İhracata yönelmiş firmaların karşılaştığı sorunlar arasında kalite kontrolü, standardizasyon ve fiyat maliyet ilişkisinin doğru kurulamaması da yer alıyor. Bu sorunlarla karşılaşan, KOBİ’lerin siparişe göre (fason) üretime yöneldikleri ve kendi markalarını yaratarak, kendi ürünlerini pazarlamada güçlük çektikleri görülüyor. KOBİ’lerin kendi markalarını yaratmadıkları ve kaliteli üretimi sağlayamadıkları sürece rekabette üstünlüğü elde etmelerinin mümkün olmadığı belirtiliyor. Peki KOBİ’ler ihracatta başarı kazanabilmek için nelere dikkat etmeliler? Uzmanlar şunları öneriyor; “Üretim kalitesi çok önemli. Bununla birlikte kaliteli üretimi makul fiyata satabilmek ihracatın en önemli şartı. Ardından hangi pazarların ihracat için uygun olduğunu araştırmak gerekiyor. İçinde bulunduğu sektöre göre müşteri ve pazar araştırmasının iyi yapılması gerekiyor. Bu doğrultuda ihracata yönelmek, kalıcı ve sürekli ihracat için kritiktir. Yeni ihracat yapmak isteyen KOBİ’lere dış ülkelere düzenlenen ticaret heyetleri de çok yakından takip etmelerini öneriyoruz. Sonuç olarak ihracat, dünyaya açılma anlamına geliyor. Rekabetin son derece keskin olduğu bu dünyada var olmak için, üretimden pazarlamaya, finansmandan satışa kadar tüm süreçleri doğru bir şekilde yönetmek gerekiyor.” Küresel rekabet altında KOBİ’lerin kendilerini güçlendirecek fırsatlardan yararlanabilmeleri, risklerden kendilerini koruyabil- meleri gerekiyor. Gelişen trendleri izleyip ona göre önlem almayan, kendini geliştirmeyen, farklılık yaratamayan, dünyadaki yeni gelişmeleri yeterince takip etmeyen, marka yatırımlarını doğru yapmayan ve pazarlamaya bütçe ayırmayan KOBİ’ler rekabet gücünü ve verimliliğini kaybediyor. Bu noktada kapitalizmin şifre uzmanı olarak tanınan Steve Barnet, krizin etkilerinin hâlâ sürdüğü bu dönemde belirsizliği kabullenmek ve beklenmeyen durumlardan avantajlı çıkmak için hemen harekete geçmek gerektiğini söylüyor. Barnet, beklenmeyene odaklanmak üzere yeniden organize olabilen şirketlerin rekabette önemli avantaj sağlayacaklarını vurguluyor. Tüketici davranışı ve strateji trendler fütüristi Magnus Lindkvist ise tüketicilerin kriz döneminde düşük fiyatlı markalara yöneldiğini hatırlatarak, “Müşterinizin daha azla daha fazlasını yapma talebine cevap verdiğinizde, talebin arttığını göreceksiniz” diyor. Gerek Barnett gerekse Lindkvist, küresel krizle ortaya çıkan tüketici davranışlarındaki değişime dikkat çekerek, bu davranışları çözümleyebilen şirketlerin rekabette öne çıkacaklarının altını çiziyor. Önümüzdeki dönemde dış pazarlara açılacak KOBİ’lerin gidecekleri pazarlardaki tüketici eğilimlerini iyi analiz edip buna uygun yol almaları başarı şanslarını artıracak gibi görünüyor. Tabii KOBİ’lerin ihracat yolunda başarılı olabilmesi için kamuya önemli görevler düşüyor. SINIRLARIN ÖTESİNDE SINIRLARIN SINIRLARIN ÖTESİNDE ÖTESİNDE 30 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 www.arkel.com.tr www.arkel.com.tr www.arkel.com.tr VİZYON'DAN VİZYON'DAN Türkiye İhracata Dayalı Büyüme Modeline Geçiş Sürecindeki Başarısını Bir Kez Daha Pekiştirdi Tarık Sönmez, T.C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Öncelikle okuyucularımıza bilgi vermek adına ülkemizin ihracat faaliyetleri hakkında genel bir değerlendirmede bulunabilir misiniz? Türkiye’de sanayi ve üretimde gelinen noktada ortaya konan veriler değişkenlik gösterse dahi ihracat rakamlarımızda her geçen gün artarak devam eden bir grafik ile karşı karşıyayız. Siz bu başarılı tabloyu nasıl yorumluyorsunuz? Her geçen gün artan ihracat rakamlarına baktığımızda, 2013 yılı sonu nasıl bir tablo bizi bekliyor olacak? Bilindiği üzere 2012 yılına ait ihracat rakamları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Türkiye, 2011 yılına göre yüzde 13,1’lik artışla, 152,6 milyar dolarlık mal ihracatı gerçekleştirirken, Cumhuriyet tarihinde yeni bir rekora imza atarak ihracata dayalı büyüme modeline geçiş sürecindeki başarısını bir kez daha pekiştirmiş oldu. Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerimizin üzerinde bir ihracat gerçekleştirmek ise diğer bir sevindirici husus. T .C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Tarık Sönmez dergimize özel açıklamalarda bulundu. Güncel ihracat verileri ile Türkiye’nin ihracat noktasında geldiği konumu gözler önüne seren Sönmez, asansör sektörünü de değerlendirerek firmalara tavsiyelerde bulundu. T 32 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 rakamının 2011 yılında yüzde 28,6 oranında artarak 110,1 milyon dolara; 2012 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 23’lük bir artışla 135,5 milyon dolar seviyesine yükseldiğine şahit olmaktayız. Diğer taraftan, 2012 yılında Türkiye’nin sektördeki ithalat değerinin bir önceki yıla göre yüzde 7,9 artışla yaklaşık 152 milyon dolar değerine ulaştığı görülmektedir. Sektör ihracatının ithalatından daha yüksek bir oranda artıyor olması, sektördeki dış ticaret açığının orta vadede kapanacağına ve sektörün ülkemiz dış ticaret dengesine olumlu katkı yapan sektörler arasında anılacağına yönelik beklentimizi güçlendirmektedir. Öyle ki, bugün, Türk asansör ve asansör aksamları Orta Doğu ülkeleri, Rusya Federasyonu, Orta Asya ve AB ülkeleri başta olmak üzere beş kıtada 131 ülke/gümrük bölgesine ihraç edilmektedir.” 2008 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan küresel krizin etkileri, özellikle Avrupa’da olmak üzere hala etkisini sürdürmekte. Son dönemde yaşanan oransal bazdaki düşüşe rağmen ihracatımızda en büyük paya sahip olan Avro Bölgesi’nde kronikleşmiş bir büyüme sorunu var ve bunun ihracatımızı etkilememesi mümkün değil. Buna rağmen, 2011 ve 2012 yılında önceki yıllara göre zirveyi gören ihracat rakamlarımız, akıllı ve sürdürülebilir politikaların ve 2023’e olan inancımızın sonuçları olarak görülmelidir. .C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Tarık Sönmez, Türkiye’nin 2011 yılına göre yüzde 13,1’lik artışla, 152,6 milyar dolarlık mal ihracatı gerçekleştirdiğini, Cumhuriyet tarihinde yeni bir rekora imza atarak ihracata dayalı büyüme modeline geçiş sürecindeki başarısını bir kez daha pekiştirdiğini söyledi. Girişimci ve ihracatçılarımızın tüm dünyada iş imkanlarını araştırmaları, mevcut ve yeni pazarlarda paylarını arttırmak için gece gündüz demeden iş seyahatleri yapmalarının ihracatta yaşanan dönüşüme sahne olduğunu belirten Tarık Sönmez, 2012 yılında 56 bini aşkın ihracatçımızın dünyanın hemen hemen tüm ülkelerine ihracat gerçekleştirmesinin altı çizilmesi gereken bir başarı olduğunu kaydetti. Başarılı bir pazar çeşitlendirme stratejisi ile AB ülkelerine olan ihracattaki payımızı mümkün olduğunca koruyarak, başta özellikle Yakın ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika Ülkeleri olmak üzere diğer pazarlara yönelmemiz sonucunda, 2012 yılında 241 ülke/gümrük bölgesine ihracat gerçekleştirdik. En fazla ihracat yaptığımız ülke Almanya olurken Irak ve İran’a olan ihracatımız önemli artışlar gösterdi ve bu ülkeler sırasıyla ikinci ve üçüncü en fazla ihracat yapılan ülkeler oldu. 97 ülke ve bölgeye ihracatımız şimdiye kadarki en yüksek düzeyine çıktı. 42 ilimiz şimdiye kadarki en yüksek ihracat düzeyine ulaşırken, 97 faslın 60’ında ihracatımız rekor kırdı. Sönmez asansör sektörüne ilişkin yaptığı değerlendirmelerde de şu ifadelere yer verdi; “ Türkiye’nin asansör sektörü ihracatına baktığımızda, sektör ihracatının son yıllarda sürekli arttığını görmek bizleri sevindirmektedir. Nitekim, 2010 yılında 85,6 milyon dolar olan ihracat İhracatımız her geçen gün daha ileriye gidiyor ve bunun arka planında yapılan önemli çalışmalar var. Düzenlenen ticaret heyetleri, fuarlar, alım heyetleri, devlet yardımları ve sektörlere yönelik çalışmaların her biri ayrı ayrı önem taşıyan ve ihracatımızdaki başarıyı getiren faktörlerdir. Aynı zamanda dünyadaki güncel ekonomik ve siyasi ge- lişmelerin takibi sonucu ve yoğun çalışmalar ile belirlenen “Hedef ve Öncelikli Ülkeler” stratejimiz ihracatçıları potansiyel arz eden pazarlara yönlendirmemize olanak sağlamaktadır. Yapılan tüm çalışmalar ile ihracatçılarımızın ihtiyaçları doğrultusunda Bakanlık olarak onlara maksimum faydayı sağlamak arzusundayız. Güçlü yurt dışı teşkilatımızın da bu noktada ihracatçılarımıza sağladığı yardımlar ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi konusunda yürütülen ikili ve çok taraflı ilişkiler bu rakamların elde edilmesinin bir sürpriz olmadığını göstermektedir. Ekonomimizin bel kemiğini oluşturan ve çok büyük bir potansiyele sahip olan KOBİ’lerimizi, kendi markaları ile ihracat yapar hale getirmek arzusundayız. Söz konusu faaliyetlerimiz ışığında ileride daha büyük başarılara imza atacağımızı ve ülkemizin dünya ihracatında hak ettiği sıralara erişeceği hususunda hiçbir şüphem yok. 2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programda, 2013 yılı ihracat beklentimiz 158 milyar dolardır. Bu doğrultuda, 2013 yılı ihracatımızı 158 milyar dolar ve üzerinde gerçekleştirmeyi bekliyoruz. Bunu başarabileceğimize dair de olumlu sinyaller almaktayız. En önemli ihracat pazarımız olan AB’de bu yıl yeniden pozitif GSYİH büyüme oranlarına dönüş beklenmektedir. Avrupa Komisyonu’nun öngörülerine göre AB’de yüzde 0,4’lük, Euro Bölgesinde ise yüzde 0,1’lik bir GSYİH büyüme oranı tahmin ediliyor. Ayrıca 2013 yılının bugüne kadar olan dönemindeki görünümde 2013 yılının yeniden bir rekor yılı olabileceğinin sinyalleri verilmektedir. Sonuç olarak, ihracatçılarımız ve üreticilerimiz ile el ele 2013 yılını da yakaladığımız rekorlar serisine bir yenisi olarak ekleyip 2023 Türkiye İhracat Stratejisi’ni başarma yolunda emin adımlarla ilerlediğimizi göstereceğiz. İhracat istatistiklerine baktığımızda Türkiye genelinde sektörel anlamda en çok başarılı olan sektörler hangileridir? Bunun yanı sıra ihracat potansiyeli olup da henüz bu başarıyı elde edememiş sektörlerimiz de var mı? Türkiye’nin son 10 yıllık dönemde ger- www.asansorvızyon.net 33 VİZYON'DAN çekleştirdiği ihracat atılımına baktığımızda, 2002 yılında 36 milyar dolarlardan aldığımız ihracatı bugün 4,2 katına taşımış olduğumuzu görüyoruz. 2008 yılında Cumhuriyet tarihinin rekorunu kıran ihracat 2009 ve 2010 yıllarında yaşanan küresel ekonomik resesyonun etkisiyle azalmış; bununla birlikte, 2011 yılında hızlı bir toparlanma sürecinin paralelinde 135 milyar dolar ile yeni bir rekor gelmişti. Bugün, çok daha yeni bir rekoru kırma sevincinin yanı sıra kritik bir eşiği aşarak istikrarı yakalamış olmanın da güvenini yaşıyoruz. 2012 yılında ihracatta yaşadığımız başarıda şüphesiz A’dan Z’ye tüm sektörlerimizin ve ekonomimizdeki en küçük birime kadar herkesin çok önemli bir payı bulunmaktadır. Ekonomimizin lokomotifi konumunda olan imalat sanayiinin ihracatı, 2011 yılına göre genel ihracatta yaşanan artıştan daha yüksek bir artış (yüzde 13,8) göstermiştir. 2012 yılı ihracatının 143,3 milyar dolarlık kısmını imalat sanayii oluşturmaktadır. İmalat sanayii içerisinde en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz sektörler ise otomotiv, kimya, tekstil ve konfeksiyon ürünleri, makine ve aksamları gibi sektörler olmakla birlikte diğer tüm sektörlerimizin de ciddi katkıları olmuştur. Yine, tarım ürünlerimizden ağaç ve orman ürünleri, tütün, yaş meyve ve sebze ve su ürünleri ihracatımızda da sektörlerimiz potansiyellerini yavaş yavaş açığa çıkarmakta ve ihracatlarını arttırmaktadır. Ekonomi Bakanlığı olarak, 2023’e giden yolda tüm sektörlerimizin çok daha fazla potansiyele sahip oldukları düşüncesi ve bilinciyle ihracatçılarımıza dönük faaliyetleri yürütmeye devam etmekteyiz. Genel Müdürlüğümüz kapsamında ihracat yapan veya yapmak isteyen firmalarımıza verilen destekler nelerdir? Rekabetin giderek keskinleştiği ve acımasızlaştığı dünya ekonomisinde ülkeler artık oluşturdukları markalar ile ihracat arenasında gözükmekteler. Bugün, otomotiv endüstrisi özelinde bir Alman ekolünün varlığını inkar etmek imkansız. Bununla birlikte, Almanya, teknoloji, güç ve sağlamlık anlayışı ile ürettiği otomobilleri ile artık önceki dönemler gibi pazarın tek hakimi konumunda değildir. İtalya, tasarım ve şıklık, Japonya ve Güney Kore ise teknoloji ve ekonomi anlayışı ile rekabete yeni bir çehre kazandırmıştır. Dolayısıyla, dünya otomotiv sektöründe bugün İtalya, Japonya, Güney Kore ve hatta yeni ekonomik güç olan Çin’in de pazar pastasına ciddi ortak konumuna geldiğine şahit oluyoruz. Bu durumu söz konusu sektör özelinin dışında hemen hemen tüm sektörler için söylemek mümkündür. Bu bakımdan, öncelikli hedeflerimizden birisi Türk marka imajının ve bilincinin oluşturulmasıdır. Markalaşma ve tasarım desteklerimizin yanı sıra, ihracatçılarımızın uluslararası piyasalarda rekabet gücünü artırabilmek için, “2011/1 sayılı Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği Hakkında Tebliğ” ve “2010/8 sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” ile ihracatçılarımızın pazara giriş faaliyetleri desteklenmektedir. Bunlara ilaveten, ihracatçılarımızın pazarlara daha rahat girebilmesi ve iş bağlantıları sağlayabilmesi için heyet programları düzenlenmekte ve 34 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 uluslararası fuarlara katılım sağlanmaktadır. 2012 yılında, 16 ülkeye yönelik 15 genel ticaret heyeti ile 29 ülkeye yönelik 51 sektörel ticaret heyeti ve 25’i özel nitelikli olmak üzere 78 alım heyeti programı düzenlenmiştir. 2012 yılında ayrıca ihracatçılarımızın ürünlerini tanıtabilmesi ve alıcılarla birebir iletişime geçebilmeleri için 241 uluslararası fuara milli düzeyde katılım gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, yine aynı dönemde 3 bin 409 uluslararası fuarda ihracatçılarımızın bireysel katılım sağlayabilmeleri için destek sağlanmıştır. İhracatçılarımızın fuarlara katılımları “2009/5 Sayılı Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında desteklenmektedir. Öte yandan, ihracatçılara yönelik “97/5 sayılı Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” ve “2010/10 sayılı Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Tebliğ” kapsamında destekler de sunulmaya devam etmektedir. Ticari Ataşeliklerimizin sayısı artmaya devam ediyor. Yurtdışı seferlerimiz her zamankinden daha fazla işliyor. İş seyahatleri artık firmalarımızın vazgeçilmez programları arasında yer alıyor. Siz, Türkiye’deki iş hayatında yaşanan bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Genel Müdürlüğümüz olarak gündeminizde yer alan ve hayata geçireceğiniz projelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz? Günümüz dünyasında üretim ve pazarlama süreçleri hızla değişmekte ve doğru bilgiye ulaşım ile proaktif pazarlama stratejileri giderek önem kazanmaktadır. Bakanlık olarak söz konusu bu süreçte girişimci ve ihracatçılarımızın yollarına hız kesmeden devam etmeleri için yoğun bir mesai harcamaktayız. 2012 yılını da başarıyla tamamlayan ihracatçılarımız ve ihraç sektörlerimiz sadece nicel anlamda değil nitel anlamda da ihracatımızın gelişimine katkıda bulunmaktadırlar. Türk ihraç ürünlerinin tüm dünyada daha tanınır ve talep edilen hale gelmesi ise firmalarımızın uluslararası pazarlarla olan bağlantılarının artmasını desteklemektedir. Ülkemiz, artık dünya ticaretinde önde gelen ülkelerden biri olmuştur. Uzun süredir 100 milyar dolar ihracat yapan ülkeler arasında ve VİZYON'DAN 2012 yılında da 152,6 milyar dolarlık bir ihracat düzeyini yakalamış bulunmaktayız. Ticaret hacmimiz ise 2012 yılında 389 milyar dolara ulaşmıştır. Dünya ile bu kadar büyük bir ticaret hacmine sahip bir ülkenin iş adamlarının kaçınılmaz olarak seyahat etmesi gerekmektedir. Bu konuda biz de Ekonomi Bakanlığı olarak üzerimize düşeni en iyi şekilde yerine getiriyoruz. Sayıları 250’ye ulaşan ve Afrika’nın en uzak, en bakir ülkelerinde bile kurduğumuz Ticaret Müşavir/Ataşelerimiz ile ihracatçılarımıza büyük destek sağlıyoruz. Müşavir/Ataşelerimiz’in varlığı ihracatçılarımıza ilk defa girdikleri pazarlara korkusuzca girmelerine olanak sağlamakta ve cesaret vermektedir. Buna ilaveten ulaşım imkanlarının her geçen gün daha iyiye gitmesi, ülkemizden hemen hemen dünyanın her yerine uçak seferleri düzenlenmesi yurt dışı seyahatleri arttıran diğer bir unsur olarak dikkat çekmektedir. Girişimci ve ihracatçılarımızın tüm dünyada iş imkanlarını araştırmaları, mevcut ve yeni pazarlarda paylarını arttırmak için gece gündüz demeden iş seyahatleri yapmaları ihracatta yaşanan dönüşüm ve başarılarda önemli bir role sahiptir. 2012 yılında 56 bini aşkın ihracatçımızın dünyanın hemen hemen tüm ülkelerine ihracat gerçekleştirmesi altı çizilmesi gereken bir başarı olarak dikkat çekmektedir. Ekonomi Bakanlığı olarak da global rekabet ortamında ihracatçılarımızın hem yurt dışı teşkilatımız hem de merkez teşkilatımız vasıtasıyla desteklenmesi ile ticari ve ekonomik gelişmelerden haberdar olmalarını önemsemekteyiz. Bu kapsamda, girişimci ve ihracatçılarımızın daha fazla yurt dışına açılmaları hem ülkemiz ürünlerinin hem de ülkemizin tanıtımı için büyük önem arz etmektedir. Küresel ihracat pazarında firmalarımızın desteklenmesi için Bakanlığımızın gündeminde başta 2023 Türkiye İhracat Stratejisi ile GİTES olmak üzere çeşitli strateji ve projeler bulunmaktadır. 2023 yılında ihracatımızın 500 milyar dolara ulaşarak dünya ticaretinden yüzde 1,5 dolayında pay almasına yönelik olarak hazırlanan “2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı” ile sadece rakamsal olarak 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefine ulaşmak değil, ihracatın ve ihracat odaklı üretimin yapısal sorunlarına çözüm üretilmesi de hedeflenmektedir. Ülkemizin uluslararası pazarlarda rekabetçiliğini arttıracak ve ihracatımızın üretim yapısının modernize edilerek günümüz ve geleceğin ticaret dünyasının taleplerine cevap verebilir ileri teknoloji ve Ar-Ge’ye dayalı esnek bir yapıya kavuşmasını sağlayacak her türlü unsurun kıymetini çok iyi biliyor, gelişmeleri takip ediyor ve titizlikle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İhracat Genel Müdürlüğü olarak söz konusu 36 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 stratejinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve amaçlanan hedeflere ulaşılması hususuna özel önem vermekteyiz. Sayın Genel Müdürüm, Türkiye genelinde özellikle Anadolu’da bir çok firma global krizin ardından çok ciddi yatırımlar yaptı. Markalaşma ve dünyaya açılma konusunda Türk sanayisinin çalışmalarını nasıl değerlendiriyor ve yatırım yapan firmaları nasıl destekliyorsunuz? Türk malı imajının doğru bir şekilde yerleştirilmesi ve markalarımızın dünya çapında rekabetçi ve tanınır hale gelmesi ve ihracatımızdaki katma değer ve birim başına yapılan ihracat değerinin arttırılması için; rekabetle başa çıkmanın öğrenilmesi, ürünlerin farklılaştırılması, tedarik zincirinin dinamik olarak yönetilmesi ve yeni pazarlara girilmeden önce potansiyel müşterilerin özelliklerinin kavranmasına ilişkin becerilerin firmalarımıza kazandırılarak kalitenin artırılması hayati bir önem taşımaktadır. Bu kapsamda Bakanlığımızın verdiği desteklerle şirketlerimiz yurt dışına daha cesur adımlar ile açılmaktadır. 2006 yılından beri yürütmekte olduğumuz TURQUALITY® Programı rekabetin ve kurumsallaşmanın fiyat ekseninden çıkarılıp marka eksenine oturtulmasını hedefleyen; yurt dışındaki markalaşma faaliyetlerinin desteklenmesi, Türk malı imajının geliştirilmesi ve firmalarımızın kurumsal altyapılarının güçlendirilmesi için tasarlanmış dünyanın tek markalaşma destek programı hüviyetindedir. Tamamıyla yeniliğe açık, markalaşma odağında ve Türkiye’den dünya markaları çıkarmak hedefinde olan TURQUALITY® Programı’nın önemli katkıları sayesinde bugün Almanya, Rusya, İngiltere, ABD, Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika, Uzak Doğu ve Orta Doğu’da ihracatlarını yüzde 100’ün üzerinde arttıran firmalarımız bulunmakta ve bunların mevcudiyeti bizleri 2023 hedeflerimiz için daha da umutlandırmaktır. Yine, marka odaklılığın olmazsa olmazları arasında yer alan “Tasarım” unsurunun da VİZYON'DAN ehemmiyeti büyüktür. Marka bilinirliğinin oluşması ve bir Türk markası olarak zihinlerde yer etmesi için ürünün kalitesi kadar sunumu ve talebe doğru hitap etmesi de gereklidir. Buna yönelik olarak, Bakanlığımızın önemli destek programları arasında yer alan 2008/2 sayılı “Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ” ile Türk ihracatçısında marka ile birlikte tasarım farkındalığı ve bilinci yaratmak, Türk tasarım kültürünü oluşturmak ve yaygınlaştırmak hedefindeyiz. Öte yandan, Türk ürünlerinin pazarlama ve tanıtımının yapılmasını sağlamak, bu çerçevede yurt dışında gerçekleştirilen tanıtım, marka tescil giderleri ile yurt dışında mal ticareti yapmak amacıyla açılan birimlerle ilgili giderlerinin bir kısmı desteklemek amacıyla 2010/6 Sayılı Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ yürütülmektedir. Asansör sektörü de dönem içerisinde atağa kalkan ve ihracat faaliyetlerine hız veren bir görünüm sergiliyor. Siz, yerli asansör sektörünü ne gözle görüyor, firmalarımıza ihracat faaliyetlerinde ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz? Hepimizin bildiği gibi, 60 yıldan fazla geçmişe sahip Türk asansör sektörü, dünyada gelişen yeni teknolojilerle birlikte, büyük bir değişim sürecine girerek pazarlama, tasarım, uluslararası standartlarda üretim, montaj ile bakım ve servis hizmeti anlamında büyük deneyimler kazanmış, önemli rakiplerle yarışır hale gelmiş bulunmaktadır. Türkiye’nin asansör sektörü ihracatına baktığımızda, sektör ihracatının son yıllarda sürekli arttığını görmek bizleri sevindirmektedir. Nitekim, 2010 yılında 85,6 milyon dolar olan ihracat rakamının 2011 yılında yüzde 28,6 oranında artarak 110,1 milyon dolara; 2012 yılında ise bir 38 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 önceki yıla göre yüzde 23’lük bir artışla 135,5 milyon dolar seviyesine yükseldiğine şahit olmaktayız. Diğer taraftan, 2012 yılında Türkiye’nin sektördeki ithalat değerinin bir önceki yıla göre yüzde 7,9 artışla yaklaşık 152 milyon dolar değerine ulaştığı görülmektedir. Sektör ihracatının ithalatından daha yüksek bir oranda artıyor olması, sektördeki dış ticaret açığının orta vadede kapanacağına ve sektörün ülkemiz dış ticaret dengesine olumlu katkı yapan sektörler arasında anılacağına yönelik beklentimizi güçlendirmektedir. Öyle ki, bugün, Türk asansör ve asansör aksamları Orta Doğu ülkeleri, Rusya Federasyonu, Orta Asya ve AB ülkeleri başta olmak üzere beş kıtada 131 ülke/gümrük bölgesine ihraç edilmektedir. Bugün, yerli sermaye veya yabancı ortaklıklar halinde üretim yapan asansör aksam üreticisi firmalarımızın dünyanın önde gelen aksam üreticileri arasında kabul edildiğini görmenin haklı gururunu yaşamaktayız. Artık ülkemiz Almanya, İspanya ve İtalya ile birlikte dünyada asansör aksamı üretimi konusunda önde gelen ülkeler arasında anılmaktadır. Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti’nde VİZYON'DAN yaşanan gelişmelerin bu sıralamayı etkileyeceğinin farkında olmakla birlikte, ülkemiz üretim kapasite ve kalitesine, ihracat potansiyeline güvenmekte ve sektörü daha da güçlendirmek adına gerek özel sektöre gerekse Bakanlığımıza önemli görevler düşmektedir. Ülke ekonomisi ve dış ticareti açısından bu kadar önem verdiğimiz sektörde, yurt dışı pazarlarda daha fazla talep edilir bir konuma gelinebilmesini teminen inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilerek teknoloji odaklı ve katma değeri yüksek asansörlerin üretiminin gerçekleştirilmesinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Asansör ve aksamları üretiminde yapılacak her türlü iyileşme, gelişme küresel anlamda rekabetçiliğimize çarpan etkisiyle katkı sağlayacaktır. Bu amaca yönelik, Ar-Ge altyapısının geliştirilmesini teminen asansör sektöründeki firmalarımızın hazır proje uygulamaları ile üretimden ziyade kendi proje uygulamalarını üretmesi ve geliştirmesi büyük önem taşımaktadır. Sektörün ihracat kapasitesine katkı yapması beklenen en önemli unsurlardan birisi de yurt dışında iş yapan Türk müteahhitleridir. Yurt dışında Türk müteahhitlerince üstlenilen projelerin asansör sistemlerinin Türkiye merkezli firmalar tarafından yapılmasının sağlanması sektörün uluslararası pazarlara girip buralarda tutunmasında büyük bir fırsat sunacaktır. Bu çerçevede, sektörün müteahhitlik firmaları ile yakın bir işbirliği içinde hareket etmesi büyük önem taşımaktadır. Türk müteahhitlerinin yanı sıra küresel ölçekte iş yapan yapı üreticileri ile de işbirliklerine gidilmelidir. Dünyada geniş pazar hacmine sahip uluslararası marka asansörler, güvenilirliği ve konforu sağlamalarından dolayı küresel yapı üreticileri tarafından da tercih edilmektedir. Bu nedenle, Türk asansör firmalarının katma değer oluşturması ve dünyaca tanınan markalar haline gelmesi gerekmektedir. Bir diğer ifadeyle, sektörde markalaşma bilincinin ve kendi tasarımını yapabilme kabiliyetinin yerleşmiş olması uluslararası rekabette büyük önem taşımaktadır. Bu konuda Bakanlığımızın, gerek markalaşmaya gerekse Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi konusunda sunduğu etkili destek mekanizmalarının daha fazla kullanılmasını tavsiye ediyorum. 40 Kafkaslar, Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerine açılan bir bölgesel merkez olma potansiyeli etkili olmaktadır. Son olarak, asansör sektöründeki ve diğer sektörlerdeki ihracat yapmak isteyen tüm firmalarımıza yurt dışı pazarlarda rekabet edebilir seviyeye ulaşmalarını teminen Bakanlığımızca sağlanan destek mekanizmalarından azami düzeyde istifade etmelerini tavsiye ediyorum. Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz Avrupa ülkelerini sıkıntıya sokarken, Türk ihracat firmalarımızı da yeni pazarlar aramaya sevk etti. Özellikle hedef pazarımız haline gelen Kuzey Afrika, Ortadoğu, Avrasya ve Balkan ülkelerinde yerli markalarımız ihracat faaliyetlerine ağırlık verdiler. Hükümetimizin bu bölgelerde etkin bir güç ve finans üssü olma yolunda attığı adımlar ne şekilde ilerlemektedir. İhracatta pazar çeşitlendirmesi risklerin azaltılması açısından oldukça önemlidir. Böylece bölgesel ekonomik krizlerin ihracatçılarımız üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirilebilmektedir. Nitekim, Ekonomi Bakanlığı olarak ihraç pazarlarımızı çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Bu çabalarımız ihracat değerlerine de yansımış durumdadır. Daha önceden Türkiye ihracatı büyük bir oranda AB pazarına bağımlı iken bugün Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya ihracatımız önemli değerlere ulaşmıştır. Aynı şekilde Asya ve Balkan ülkelerine ihracatımız da giderek artmaktadır. Öte yandan, sektördeki firmaların büyük çoğunluğunun çok küçük ölçekli ve finansman olanaklarının sınırlı olması, ileriye doğru projeksiyon ve hedeflerini sınırlandırmakta, ileride daha da artacak olan rekabet ortamında iş yapabilme ihtimalini de düşürmektedir. Söz konusu olumsuzlukların önüne geçebilmek ancak şirket evlilikleri sayesinde birleşerek büyüme ve uluslararası rekabete dayanabilecek güç birlikleri oluşturarak mümkün olabilecektir. Bu itibarla, firmalarımızın montaj, bakım, asansör aksam üretimi yapacak büyük ölçekli firmalar olmaya yönelik birleşmelere açık olmasının rekabette kendilerine avantaj sağlayacağını düşünüyorum. 2012-2013 dönemi için belirlenen 17 hedef ülkeden Polonya hariç 16’sı AB dışındadır. Bu ülkeler ÇHC, Rusya, Hindistan, ABD, Brezilya, Suudi Arabistan, İran, Nijerya, Mısır, Libya, Endonezya, Irak, Kazakistan, Ukrayna, Japonya ve Güney Afrika Cumhuriyeti’dir. İhracatçılarımızın bu ülkelere yönelik faaliyetlerinde kendilerine ilave destek sağlanmaktadır. Ayrıca, Bakanlığımızca yürütülen “Yeni Yatırım ve Teşvik Sistemi” kapsamında da Türkiye’yi üretim veya lojistik merkezi olarak seçmeye istekli çok uluslu firmalara ve yabancı yatırımcılara önemli imkanlar sunulmaktadır. Yatırım kararlarının ülkemiz lehine verilmesinde, bahse konu üretim avantajlarının yanı sıra, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya ile sektörün dünyada en hızlı geliştiği pazarlardan Balkanlar, Ayrıca, bu ülkelerdeki potansiyelimiz konusunda farkındalık oluşturulması ve ihracatımızın artırılması amacıyla bu ülkelere yönelik ticaret heyeti ve fuar gibi organizasyonlar artık daha sık düzenlenmektedir. Böylece Türkiye daha sağlam bir ihracat yapısına kavuşmaktadır. asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 VİZYON'DAN Yeni Pazarlar Yeni Ufuklar… Pınar Güncan Pişkin, PGP Dış Ticaret Danışmanlık ve Pazarlama Genel Müdürü 2 013' ün ilk çeyreğini yaşadığımız şu günlerde geçen yıla dair söylenegelen kriz ve daralma verilerini aşmanın en önemli yolu elbette ArGe ve teknolojiye yapılan yatırımlar olacaktır. Teknolojik gelişmeye paralel yürütülen kurumsallaşma çalışmaları ve kaliteli kalifiye elemanlarla şirket vizyonunun şekillendirilmesi elbette bu yolda en önemli hız sağlayıcılardır. Bu yatırım ve çalışmalar, yeni pazarlara ulaşmanın ve belki de yeni pazarlama alanları yaratmanın yolunu açacak en önemli etkenlerdir. 2 013’ ün ilk çeyreğini yaşadığımız şu günlerde geçen yıla dair söylenegelen kriz ve daralma verilerini aşmanın en önemli yolu elbette Ar-Ge ve teknolojiye yapılan yatırımlar olacaktır. Teknolojik gelişmeye paralel yürütülen kurumsallaşma çalışmaları ve kaliteli kalifiye elemanlarla şirket vizyonunun şekillendirilmesi elbette bu yolda en önemli hız sağlayıcılardır. Bu yatırım ve çalışmalar, yeni pazarlara ulaşmanın ve belki de yeni pazarlama alanları yaratmanın yolunu açacak en önemli etkenlerdir. Firmaların geleceklerini sağlama almaları için iç pazarlar artık yeterli olmamaktadır. Hemen hemen bütün sektörlerde, büyümek isteyen ve hatta yerini korumak isteyen şirketlerin ihracata yönelmesi kaçınılmazdır. Her ne kadar ülkemiz son yıllarda sürekli bir büyüme gösterse de, uzun vadede dış ticarete odaklanan firmaların rakiplerine karşı daha üstün bir konuma geleceği açıktır. 42 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 VİZYON'DAN kalite ve güvenlik esaslarını belirlemenin ve bu konuda gerekli çalışmaları yapmanın önemi, Avrupa Birliği uyum sürecinde özellikle asansör aksamları konusunda AB teknik mevzuatının Türk mevzuatına dahil edilmesiyle uyulan standartların ihracatımızı arttırması ve ithalat oranımızı düşürmüş olmasıyla da göz önüne serilmiştir. Dış ülkelere ürünlerini satmayı hedefleyen firmaların da dikkat etmesi gereken konular vardır. Bu konuyu ihracata yeni başlayan firmalar ve hali hazırda ihracat gerçekleştiren firmalar için ayrı ayrı ele almakta fayda görüyorum. İhracata yeni başlayan firmaların hedef pazarlarını çok dikkatli seçmesi son derece önemlidir. Değişik bölgelerdeki rakiplerin tanınması, pazarların ve rakiplerin yerel koşullar dikkate alınarak analiz edilmesi gereklidir. Analizler sonucunda doğru pazarda doğru hedefler, doğru ürünler ve iyi planlanmış bir strateji ile pazarlama çalışmalarına başlanmalıdır. İlk aşamada yanlış yapılacak seçimler sonucu yaşanacak birkaç olumsuzluk, başarılı olabilecek firmaların bile hevesini kırmakta ve dış ticaretten soğumasına yol açmaktadır. Ürünlerini ihraç etmeyi başarmış firmaların ise göz önünde bulundurması gereken başka hususlar vardır. Bunların en önemlisi, tek bir pazar ya da bölgeye bağlı kalmamaktır. Dünyada farklı zamanlarda farklı bölgelerde yaşanan ekonomik krizlerden etkilenmemek için satış yapılan pazarları çeşitlendirmek çok önemlidir. Ürün gamını değişik pazarlara hitap edecek şekilde esnetebilen firmalar bu konuda öne çıkacaktır. Uzun vadede değişen dış pazar yapılarını ve yeni pazar alternatiflerini göz ardı etmemek ve yeni pazarların duyacağı ihtiyaçları önceden belirleyip şirket gelişimini teknolojik açıdan bu ihtiyaçları karşılar hale getirmek kaçınılmazdır. Bu konuda ülkemizde asansör sektöründe faaliyet gösteren firmaların yaptığı çalışmalar heyecan ve mutluluk verici durumdadır. Komple asansör üretimi konusunda inovasyon, markalaşma, 44 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Örneğin 842810 GTİP numarasıyla ihracat faaliyetini sürdürdüğümüz asansörler için en önemli pazarlardan biri olan İran, neden Çin ve Almanya’nın fiyatları daha yüksek olmasına rağmen Türkiye’yi bu ülkelerden sonra tercih etmektedir? Ya da 2012 de ilk sıraya yerleşen Irak, fiyatları pahalı olmasına rağmen bizden sonra ikinci sırada Almanya’dan neden vazgeçememektedir? Pazarın istek ve ihtiyaçları nedir ve biz Türk üreticiler olarak bunların ne kadarını karşılayabiliyoruz? Ki İran’da üçüncü sıradayız. Ya da coğrafi konum avantajına rağmen Irak’ta Almanya’nın pazar payını kendi payımıza katamıyoruz? Kendimize bu soruları sormalıyız. Yeni dönemde bahsi geçen alt yapıları ve vizyonu, bünyesinde sindiren firmalar, uluslararası yeni pazarların peşine düşecektir. Peki, işe nasıl ve nereden başlamak gerekir? Hedef pazarlar ve hedef fiyatlar nasıl belirlenecek ve nokta atışı ile doğru müşteriye ulaşmak ne şekilde mümkün olacaktır? Bu konuda devletimizin üreticilere sunduğu Dış Pazar Araştırma desteklerini göz ardı etmemek, konusunda uzman dış ticaret çalışanlarını istihdam etmek ya da bu konuda danışmanlık veren dış ticaret firmalarıyla ortaklaşa çalışmalar yürütmek, işe başlamak ve var olan dış ticaret hacmini artırmak için doğru noktalardır. Sektöre emeği geçen tüm firmalara bol kazançlı ve aydınlık bir yeni yıl dilerim. VİZYON'DAN İhracata Hazır Olmak… Mehmet Akif Altan, Loyal Danışmanlık Firma Yetkilisi K OBİ’lerimiz, ihracata hazır olup olmadıklarını aşağıda belirttiğim temel dört başlığı inceleyerek belirleyebilir. 1.Firma değerlendirmesi İhracat için gerekli alt yapıya sahip olup olmadığının kontrol edilmesidir. 46 3.Hedef Pazar seçimi ve strateji belirlenmesi Stratejiyi belirlemek amacıyla pazar fiyatı, pazarlama, potansiyel müşteriler, ürün nakliye koşulları ve mevcut yasal koşullar açısından değerlendirmeleridir. Bu kontrol esnasında, gerekli personelin olup olmadığı, var olan kapasitenin ne kadarının ihracata ayrılabileceği, mali durumu ve ihracattan beklentileri gibi sorulara cevap aranır. 4.Finansal değerlendirme ve risk analizi Satış tahmini, ürün maliyetleri, finansal ihtiyaçlar ve makine kaynakları gibi konularla bu konularda oluşabilecek risklerin analiz edilmesidir. 2.Sektörel değerlendirme Ürün tanımlaması yaparak, faaliyet gösterdikleri sektörde ki eğilimleri, rekabeti, önemli pazarları ve ürünlerinin sahip oldukları özellikleri gözden geçirmeleridir. Düzenli şekilde ihracat yapmak, öncelikle ihtiyaç analizlerinin yapılmasıyla yani masa başı çalışmaları ile başlar. Araştırmalar, personelden, satışta kullanılacak paketin asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 VİZYON'DAN şekline, kataloga, hedef pazarların belirlenmesine ve ürüne veya pazara özel bir çok sertifikanın alınmasına kadar geniş bir yelpazede yapılmalıdır. Bu araştırmalar doğrultusunda yapılacak ziyaretler ve katılınacak fuarlarla, yapılan masa başı çalışmaları denetlenir ve sektörün yapısına ve satış periyotlarına göre satış hedefleri belirlenir. Bu hedeflere ulaşmakta kullanılacak harcamalar için gereken bütçeler oluşur. Bütçelerin ne kadarının devlet destekleriyle karşılanacağı araştırılır. Son olarak sene içinde önceden belirlenmiş sürelerde hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı izlenir. Değerlendirme analizleri yapılarak, gerekiyorsa düzeltmeler ve iyileştirmeler yapılır. Devlet destekleri tüm masrafları karşılamadığı için şirketlerin ihracata yönelik bir bütçe oluşturmaları şarttır. Devlet destekleriyle ilgili temel başlıklar aşağıda bilginize sunulmuştur. •2012/4 Sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ •2012/3 Sayılı Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanacak Devlet Yardımları Hakkında Tebliğ •2011/1 sayılı Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği Hakkında Tebliğ •2010/10 Sayılı Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Tebliğ •2010/8 Sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları • 2010/6 Sayılı Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları • 2009/5 Sayılı Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları • 2008/2 Sayılı Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları • 2006/4 Sayılı “Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turqualıty®’nin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ • 2004/14 Sayılı Turqualıty® Sertifikasının Düzenlenmesine İlişkin Tebliğ • 2000/1 Sayılı İstihdam Yardımı Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları • 1998/10 Sayılı Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) Yardımına İlişkin Tebliğ 48 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 •1995/7 Sayılı Uluslararası Nitelikteki Yurt İçi İhtisas Fuarlarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları •Özel Statülü Şirketler Üretici firmalar, öncelikle pazarları ve pazarda satabilecekleri ürünleri belirlemelidir. Bu çalışmaları yaparken, pazardaki rakiplerinin çalışma şekillerini de iyi analiz etmelidirler. Tüm bu çalışmalar ışığında, distribütör, acenta veya doğrudan pazarlama şekillerinden birini seçebilirler. Günümüzde üreticiler daha ileri giderek üretim tesislerinin bir kısmını ilgili ülkede kurarak, gümrük ve nakliye maliyetlerini azaltıp, önlerine çıkabilecek gözetim ve denetimleri aşma yönünde de adımlar atmaktadır. Dış pazarda ürün pazarlama, firma ve ürün bazında iyice incelenmeden ve riskler belirlenmeden yapılırsa, başarı şansı hiç yok gibidir. Çünkü bu tip bir yanlışın kendi maliyeti haricinde birde o zamanda ve bütçeyle yapılabilecek işlerden kaynaklanan alternatif bir maliyeti ihtiva eder. İhracat yapılacak pazarların belirlenmesi, öncelikle firmanın kendisini incelemeyi tamamlamasından sonra; hedef müşteri profilinin oluşturulması (üretici, acente, nihai kullanıcı), pazardaki rekabet analizinin yapılması (Rakiplerin karlılığı, kullandıklar araçlar…), pazara yönelik ürün özelliklerinin belirlenmesi (Paketleme, ürün avantajları, kalite…), üretim analizi ( Talep edilen miktarlar, gereken belgeler, üretim süreleri…), fiyatlandırma ( Gümrük vergileri, pazara girişte kullanılacak fiyat stratejisi…), satış ve tanıtım stratejilerinin belirlenmesi (Garanti koşulları, reklama araçları,), nakliye, uluslar arası yasalar ve vergilerle ilgili çalışmaların yapılması ile ilerler. Tüm bu çalışmalar firmanın enerjisini ve kaynaklarını doğru yönlendirmek için çok önemlidir. Müfit ŞEKERCİ ALTERNATİF PENCERE Yönetim Danışmanı Dış ticarette önemsenmesi gereken birkaç husus Sektör mensupları ile geçen yıl Asansör Vizyon Dergisi’nin yaptığı röportajlarda, 2012 yılında ekonomik büyümenin çok daha yüksek olacağını belirttiklerini hatırlıyorum. Bu hedef gerçekleşmedi ama 2013 yılının da iç ekonomik hadler konusunda “şimdilik” çok parlak olmayacağını düşünüyorum. Asansör Vizyon Dergisi’nin geçen yıl yayınlanan son sayılarında; yurtiçi taleplerin zayıflayabileceğini, satışlarda ve tahsilatlarda zorlanmalar yaşanabileceğini belirtmiştik. Hatta hedef olarak yurtdışı satışlara bakılmasını, bazı ülkeler ve ülke grupları isimleri de vererek önermiştik. Bu sayıda ana konu ihracat. İhracat konusunda teknik detayları ilgililer anlatmış olacak. Ben daha çok arka planda kalan ama önemli olduğuna inandığım bazı başlıklara değineceğim. Bu başlıklar meselenin tümü değildir, sadece seçtiğim birkaç tanesidir. •Sosyal ve Fiziki Konfora Uyum: İhraç edilen her mal, gideceği ülkenin sosyal kabullerine uygun olmalıdır. Her ülkenin sosyal yaşama özellikleri önceden incelenmeli, ürün üzerinde yapılması gereken değişiklikler önceden tespit edilmelidir. İnsan fiziki ölçüleri nedeni ile Amerika’daki 4 kişilik asansör yapısı ile Çin’deki 4 kişilik asansör ölçüleri farklı olmalıdır. •Coğrafya Şartlarına Uyum: Ülkemiz hava koşullarına uygun olan bir ürün, bir başka coğrafyada uygun olmayabilir. Arabistan’da bir asansörde soğuk hava temini önemliyken, bir kuzey ülkesinde gereksiz ayrıntı olabilir, sadece fan yeterli olabilir. •Teknik Servis Desteği: Türk ihracatçılar genellikle gidilen ülkelerde en son teknik servis konusunu düşünüyorlar. Oysa ilk düşünülecek konu teknik servis destek hizmetlerinin yerelde nasıl verileceğidir. Bu konu önceden planlanır ve düzenlenirse, yerel personel eğitilirse, bu insanlar aynı zamanda sizin satışlarınız için de bedava satış destek personeli görevi 50 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 üstlenmiş olurlar. •Politik Destek: Gidilecek ülkede satışlar için kolay yollardan biri de satış işine yardımcı olacak işadamlarını bulmak ve farklı modellerde ortaklıklar kurmaktır. Bazı işadamları, sizi hem ülkenin farklı iş kesimlerine taşır, hem de politik risklerinizi azaltır. •Parite Riski: Siz maliyet hesabı yaparken örneğin USD 1,80 olsun. Ürününüzü 100 USD maliyetle 180 TL ye imal edip 110 USD fiyatla 198 TL ye sattınız. Paranız size 3 ay sonra 110 USD olarak ödendi. Paranız hesabınıza geçtiği gün USD kuru 1,65 olmuşsa hesabınıza geçen para 181 TL olacak. 18 TL kâr beklerken 15 TL zarar edeceksiniz. Uluslar arası parite oynaklığından kaynaklanan kur farkları, bazen zarar etmenize neden olabilir. Bu nedenle, ihracat için maliyet ve satış fiyatı tespiti yaparken, çalıştığınız bankalarla görüşmek gerekebilir. Bankanızdan, özellikle yatırım bölümünden bilgi alarak, gelecek dönem için parite ve kur opsiyonlarını önceden tahmin etmeye çalışmak yararlıdır (Çok daha gelişmiş önlemler olarak zarar önlemek için VOB ve FX piyasaları vardır ama bunları kullanmak uzmanlık gerektirir. Bizzat siz uzmanlaşmadan bu iki piyasayı kullanmanızı önermem). •İmalat Ortaklığı: Firma mali yapısı ihracat için uygun değilse, sektörde tamamlayıcı ürün imalatı yapan diğer aktörlerle en azından iş bazında birleşme, ortaklık yapmak çok daha iyi sonuçlar verir. Hem ürün planlamasında gerekli değişiklikler hızla gerçekleşir, hem de mali açıdan dayanma gücü artırılmış olur. •Borçlanma Riski Yönetimi: Satışınızın kesinleşmesi ile üretime başlayacaksınız ama mali sıkıntı varsa kredi arayışı başlar. Mümkünse firma varlık toplamının yüzde 30’unu geçmeyecek kadar borçlanmak uygundur. Daha ötesi gerekiyorsa ortak(lar) bulmak faydalıdır. Nakit akım şemasında, kredi ödeme tarihleri ve olası riskleri baştan net belirlemek gerekir. Çok sevimli bir söz değil ama ben hatırlatmak istedim; Bazen yanlış iş yapmaktansa hiç iş yapmamak daha kazançlı olabilir. SEKTÖRDEN 2012 yılı asansör sektör raporu yayınlandı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü, 2012 yılının ikinci dönemine ait asansör sektörel raporunu yayınladı. B ilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi yi Genel Müdürlüğü, 2012 yılının ikinci dönemine ait asansör sektörel raporunu nu yayınladı. Raporda, asansör nsör sektörünün gelişimine değinilerek, özellikle kompanent üreticileri açısından yaşanan ihracat at rakamlarındaki artışa dikkat çekildi. Raporda ayrıca, sektörün inşaat sektörüne paralel hareketli etli kalacağı, Türkiye’de üretim tim ve istihdam sağlayan önemli sektörler içerisinde yer aldığı da vurgulandı. T . C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Mü- dürlüğü, 2012 yılının ikinci dönemine ait asansör sektörel raporunu yayınladı. Raporda, asansör sektörünün gelişimine değinilerek, özellikle kompanent üreticileri açısından yaşanan ihracat rakamlarındaki artışa dikkat çekildi. Raporda ayrıca, sektörün inşaat sektörüne paralel hareketli kalacağı, Türkiye’de üretim ve istihdam sağlayan önemli sektörler içerisinde yer aldığı da vurgulandı. Bakanlık tarafından 2012 yılının ikinci dönemine ait verilerin paylaşıldığı asansör sektör raporunda, Türk asansör sektörünün; yerine getirdiği işlev, geniş halk kitlelerinin asansörü en yaygın dikey ulaşım aracı olarak tercih etmesi nedeniyle, ülke sanayisi ve ekonomisi açısından önemli bir faaliyet alanı olduğu söylendi. Türk asansör sektörünün doğrudan kentleşme ve buna bağlı olarak gelişim gösteren inşaat sektörü ile birlikte düşünülmesi gerektiği vurgulanan raporda, “Önümüzdeki dönemde, Türkiye’deki kentleşme sürecinin hızla devam edeceği dikkate alındığında, inşaat sektörüne paralel olarak, Türk asansör sektöründe de büyümenin hızlı bir şekilde devam edeceği kaçınılmaz bir durumdur.” denildi. Sektörün Dünya Ekonomisi ve AB Ülkelerindeki Durumu kısmında yer alan ifadelerde; “Son yıllarda, yurtdışında montaj, komple (paket) asansör satışı gibi alanlarda da 52 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 SEKTÖRDEN Türk firmalarının çalışmalar yaptığı görülmeye başlanmıştır. Ayrıca Türk Cumhuriyetleri, Orta Asya ve AB ülkelerinde asansör montaj işleri yapan firmalarımızın sayısında da artış söz konusudur. Uzun yıllardır durgunluk içinde olan dağılmış Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri, Kuzey Irak’ın yeniden yapılanması, günümüzün siyasi koşullarına bağlı olarak Arap dünyasının yeniden yapılandırılması, AB ülkelerinde eski asansörlerin modernizasyonu (iyileştirilmesi veya güvenlik seviyelerinin arttırılması) gibi var olan mevcut potansiyeller, ihracat girdisi olarak Türk Asansör Sektörünün büyümesinde önemli etken oluşturmaktadır. Ayrıca son on yılda üretiminin yüzde 80’lik bölümünü ihraç edebilen asansör aksam üreticilerinin durumu büyük bir övünç kaynağıdır. Türkiye’den asansör aksamı ithal eden ülkeler yoğunlukla, orta doğu ülkeleri ile İsviçre, İspanya, İtalya, Almanya ve Finlandiya gibi Avrupa ülkeleridir. Ayrıca uzak doğudan Güney Amerika’ya kadar aksam ihracatı yapılıyor olması rekabet gücünün kayda değer olduğunu göstermektedir.” değerlendirmelerine yer verildi. Raporda; Türk asansör sektörünün Türkiye’de 1950’lerden sonra hareket kazanmış ve tamamen ithalat yoluyla ihtiyaçların karşılandığı bir sektör yapısından sıyrılarak kademeli olarak montaj ve aksam imalatı alanlarında yerli üretimin arttığı bir sektör yapısına dönüşmüş olduğu vurgulandı. Raporda ayrıca, 1990’lardan sonra artan talebe paralel olarak sektörde büyümeye devam edildiği de söylendi. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 2012 yılının ikinci dönemine ait Asansör Sektörel Raporu’nun Yönetici Özeti bölümünde ise şu ifadelere yer verildi; “Türk asansör sektörünün cirosu genel olarak diğer sektörlere göre düşük olmakla birlikte, yerine getirdiği işlev, geniş halk kitlelerinin asansörü en yaygın dikey ulaşım aracı olarak tercih etmesi nedeniyle, ülke sanayisi ve ekonomisi açısından önemli bir faaliyet alanıdır. Dünyada gelişen yeni teknolojilerle birlikte, Türk asansör sektörü de büyük bir değişim sürecine girmiş ve dünya ticaretinde önemli pazar paylarına ulaşmış bulunmaktadır. Türk asansör sektörünün doğrudan kentleşme ve buna bağlı olarak gelişim gösteren inşaat sektörü ile birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’deki kentleşme sürecinin devam edeceği dikkate alındığında, inşaat sektörüne paralel olarak, asansör sektöründe de bir büyüme olacağı kaçınılmazdır. Ayrıca Ortadoğu ve Balkanlarda devam eden Türk yatırımları asansör sektörünü pozitif yönde geliştirmektedir. Dünya pazarını elinde tutan çok uluslu şirketlerin rekabeti ile rekabete dayanıklılık şansı az olan ulusal şirketleri zayıflatması ve bu sayede piyasada tekel oluşturmaya çalışması, hem tüketici açısından, hem de yerli sektörün gelişimi açısından tehlike sinyalleri vermektedir. Ancak yüz yılı aşkın bir tecrübe ve geçmişe sahip çok uluslu şirketlerin varlığı ve yerli asansör sektörünün çok genç olmasına rağmen, Türkiye’nin konumu gereği elde etmiş olduğu başarının ve iş hacminin aynı oranda gelişmesi kaçınılmaz görülmektedir.” Sektörün her yönüyle incelendiği raporda sektörün genel durumu tahlil edilerek Türk firmalarının uluslararası firmalar ile rekabet edebilme gücüne erişimini arttıran en önemli faktörlerden bir tanesinin, uluslararası standartların Türk Standardı olarak kabul edilmesi ve AB 54 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 teknik mevzuatının Türk Mevzuatına dâhil edilmesi olduğu kaydedildi. Açıklanan raporda; Gümrük Birliği ile birlikte Türk ulusal mevzuatının Avrupa Birliği teknik mevzuatına uyumlu hale gelmesinin, sektörün ihracat şansını da olumlu yönde arttırdığı, bu artışın sadece AB üyesi ülkelerle sınırlı olmayıp, tüm dünyada Türk ürünlerine olan güveni ve dolayısıyla talebi ortaya çıkardığı belirtildi. - Son on yılda üretiminin yüzde 80’lik bölümünü ihraç edebilen asansör aksam üreticilerinin durumu büyük bir övünç kaynağıdır Sektörün Dünya Ekonomisi ve AB Ülkelerindeki Durumu kısmında yer alan tespitlerde; “Son yıllarda, yurtdışında montaj, komple (paket) asansör satışı gibi alanlarda da Türk firmalarının çalışmalar yaptığı görülmeye başlanmıştır. Ayrıca Türk Cumhuriyetleri, Orta Asya ve AB ülkelerinde asansör montaj işleri yapan firmalarımızın sayısında da artış söz konusudur. Uzun yıllardır durgunluk içinde olan dağılmış Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri, Kuzey Irak’ın yeniden yapılanması, günümüzün siyasi koşullarına bağlı olarak Arap dünyasının yeniden yapılandırılması, AB ülkelerinde eski asansörlerin modernizasyonu (iyileştirilmesi veya güvenlik seviyelerinin arttırılması) gibi var olan mevcut potansiyeller, ihracat girdisi olarak Türk Asansör Sektörünün büyümesinde önemli etken oluşturmaktadır. Ayrıca son on yılda üretiminin yüzde 80’lik bölümünü ihraç edebilen asansör aksam üreticilerinin durumu büyük bir övünç kaynağıdır. Türkiye’den asansör aksamı ithal eden ülkeler yoğunlukla, Ortadoğu ülkeleri ile İsviçre, İspanya, İtalya, Almanya ve Finlandiya gibi Avrupa ülkeleridir. Ayrıca Uzak Doğudan Güney Amerika’ya kadar aksam ihracatı yapılıyor olması, rekabet gücünün kayda değer olduğunu göstermektedir. Ayrıca iki yılda bir düzenlenen ve katılım oranı gittikçe artan İstanbul Asansör Fuarı dünyanın en önemli asansör fuarları arasında gösterilmektedir. Bu sayede Türk firmaları ürünlerini tanıtma fırsatı bularak yeni pazarlara ulaşabilmektedirler. Geçtiğimiz dönemde İzmir’de gerçekleştirilen fuara asansör sana- SEKTÖRDEN yicileri kesiminden geniş katılım olmuştur. Çok uluslu şirketlerle kurulan ortalıklar bu alanda ülkemizde yapılan yatırımları da çoğaltmıştır. Bugün Türk asansör sanayinde yer alan firmaların büyük bir bölümü dünyanın pek çok bölgesine ihracat yapabilme kabiliyetine erişmiş olup, gerek ülke içindeki konut ihtiyacı ve buna bağlı olarak oluşacak olan potansiyel, gerekse ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle sağladığı avantajlar nedeniyle, önümüzdeki çeyrek asır için Türk asansör sektörünü çok önemli kılmaktadır.” ifadelerine yer verildi. -Türk firmaları dünyanın önde gelen aksam üreticilerinden biri olarak kabul edilmektedir 2012 yılının ikinci dönemini kapsayan raporda, sektörün Türkiye’deki genel durumu da anlatılmış ve Türk asansör sektörünün 60 yıldan fazla bir geçmişe sahip olduğu, bu süreç içerisinde; pazarlama, tasarım, üretim, montaj ile bakım ve servis hizmeti anlamında büyük deneyimler kazanarak önemli rakiplerle yarışır hale geldiği kaydedildi. Afrika, Asya ve çoğu Avrupa ülkelerinde de büyük bir pazar payına ulaşan asansör sektörünün 1980’li yılların ortasından itibaren dış ticaretin canlanmasıyla birlikte, dünya ile entegre olduğu açıklanan raporda, ana aksam kalemleri başta olmak üzere gerçekleştirilen ihracatın günümüzde de hızla artarak büyüme eğilimi gösterdiği dile getirildi. Raporda ayrıca; “İhracat, önceleri komşu ülkelere yapılmış, bugün ise gelişen iletişim ve nakliye imkanlarının da katkısıyla, dünyanın her bölgesine ihracat yapılmaktadır. Türkiye’den asansör aksamı ithal eden ülkeler yoğunlukla orta doğu ülkeleri, Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ve AB ülkeleridir. Yerli sermaye veya yabancı ortaklıklar halinde Türkiye’de üretim yapan aksam üreticisi firmalar, beş kıtaya ihracat yapmaktadır ve Türk firmaları dünyanın önde gelen aksam üreticilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Dünyada aksam üretimi konusunda hakim olan dört ülke, Almanya, İspanya, İtalya ve Türkiye’dir. Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti’nde meydana gelen gelişmeler bu sıralamayı etkilemekte ve değişikliğe yol açmaktadır. 56 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 1990’lı ve 2000’li yıllarda artan konut yapımı, asansör imalatını da hızlandırmış olup, son yıllarda kentsel dönüşüm projelerinin de hayata geçirilmesi ile birlikte sektörde büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Ülkemizde asansör sektörü, aksam imalatı, asansörün tesis edilmesi (montaj) ile bakım ve onarım olarak üç ana kolda faaliyet göstermektedir. Aksam imalatı, tamamen makine imalatının bir uzmanlık alanı olarak değerlendirilebilir. Montaj işleri, mühendislik ve müteahhitlik hizmetlerini kapsamakta olup; çeşitli fabrikalarda üretilen aksamlar kullanılarak asansörün monte edilmesi sürecinin gerçekleştirilmesidir. Monte edildikten sonra hizmete sunulan asansörlerin, periyodik bakım ve onarım işleri, geniş istihdam alanı yaratan, sektörün önemli ancak Türkiye’de yeterince aktif olamamış bir koludur. Son yıllarda, yurtdışında montaj, paket asansör satışı gibi alanlarda da Türk firmalarının çalışmalar yaptığı görülmektedir.” tespitleri yer almıştır. Türk asansör sektörünün incelendiği ve önemli verilerin paylaşıldığı raporda, sektörün üretim eğilimleri ve üretilen başlıca ürünler ile ilgili bilgiler de şöyle aktarıldı; “İç piyasada üretilen asansör güvenlik aksamları; hız regülatörü, fren bloğu, hidrolik ve yaylı tamponlar, kapı kilit tertibatlarıdır. Ancak hidrolik asansörlerde kullanılması zorunlu olan boru kırılma valfının tedariki tamamen dışa bağımlı durumdadır. Kabin, makina motor grubu, tam ve yarı otomatik kabin ve kat kapıları, halat, kumanda kartı, kumanda SEKTÖRDEN panosu, klavuz ray, gösterge elemanları, kata getirme sistemi, kat ve kabin butoniyerleri, aşırı yük sistemi, kabin ve karşı ağırlık süspansiyonları, hidrolik silindir, dişlisiz makina, fotosel, hız kontrol cihazları, kumanda sistemleri, paten, sensor, ray konsolları, denge zinciri, şalter, VVVF invertor, halat aparatları, kasnak, sistemler (Makina dairesiz sistemler) gibi diğer ana bileşenlerin tamamı Türk asansör sektörü tarafından yerli ürün olarak üretilmektedir. Genel itibarıyla, Türk asansör sektörünün aksam imalatına bakıldığında elektrik tahrikli bir asansörün tesis edilebilmesinde dışa bağımlılık söz konusu değilken, hidrolik tahrikli bir asansörün tesis edilebilmesinde ise dışa bağımlılık söz konusudur. Hidrolik tahrikli bir asansörün imalatına bakıldığında hidrolik güç ünitelerinin önemli bir üretim unsuru olarak yer aldığı görülmektedir. Ağırlıkla hidrolik güç ünitelerinin yüzde 90’ı paket ünite olarak İtalya, İsviçre ve çoğunlukla da Yunanistan’dan ülkemize ithal edilmektedir.” Raporda, Türk asansör sektörünün aksam üretimi açısından, özellikle Marmara Bölgesi’nde; İstanbul, Kocaeli, Bursa illerinde, Ege Bölgesi’nde; İzmir ilinde, İç Anadolu Bölgesi’nde ise; Konya ve Kayseri illerinde yoğunlaştığı belirtildi. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan raporda; Bakanlığın sanayi sicil kayıtlarında yer alan 507 adet asansör firmasından hareketle, sektöre ilişkin Kapasite Kullanım Oranları da açıklandı. Açıklanan verilere göre; 507 firmadan 403 tanesinin yüzde 0-50 aralığında, 104 tanesinin ise yüzde 50-100 aralığında kapasite kullanım oranına sahip olduğu kaydedildi. -Toplamda 2 bin 500 firmada 12 bin çalışan olduğu tahmin edilmektedir Sektöre ait verilerin paylaşıldığı raporda, asansör sektörün de yer alan işyeri sayısı ve istihdam rakamları da açıklandı. Yapılan açıklamada; “Asansör Yönetmeliği (95/16/AT) gereği uygunluk değerlendirme süreci kapsamında onaylanmış kuruluşlar tarafından Bakanlığımıza yapılan bildirimlerden hareketle, belgeli asansör firması sayısının 58 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 yaklaşık olarak bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. 6948 sayılı “Sanayi Sicil Kanunu” gereği, sanayi sicil kaydı bulunan asansör montaj ve asansör aksam imalat firması sayısı 507 adettir. Geçen yıl 494 olan kayıtlı firma sayısı 2012 yılının ilk altı ayında 507’ye ulaşmıştır. Asansör bakım ve onarım işinde faaliyet gösteren firmalarla birlikte toplamda 2 bin 500 civarında asansör firmasının bu alanda faaliyetlerini sürdürmüş olduğu ve buna paralel olarak sektörde çalışan insan sayısının ise yaklaşık olarak 12 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bakanlığımızın sanayi sicil kayıtları baz alındığında toplam çalışan sayısı 7 bin 504 kişi olarak görülmektedir. Asansör sektörü yüksek seviyede yerel istihdam sağlayan bir sektör yapısına sahiptir. Asansör sektörünce yürütülen bütün faaliyetler, günümüzün en önemli sorunu olan istihdam karşısında bölgesel iş sahası sağlayan önemli bir çalışma alanı olarak kabul edilebilir. Asansörler; buzdolabı, televizyon, otomobil gibi sanayi ürünlerinden farklı olarak, kullanılacağı yerde ve genellikle o bölgede veya yörede yaşayan insanlar tarafından monte edilen, periyodik bakımı ve periyodik kontrolleri yapılması zorunlu olan ürünlerdir. Ayrıca, çok katlı binalar, konut sorunun çözümünde önemli bir çıkış yoludur ve bu yolla çözüme ulaşmak, asansörlerin başarısına bağlıdır. Asansör sektörü, bu nedenlerle stratejik sektör olarak kabul edilebilir. Sektör içerisinde üretim faaliyetleri dışında bakım ve onarım işleri büyük bir istihdam potansiyeli oluşturmaktadır. Asansörlerin emniyetli çalışması için şart olan ve bu nedenle yasal zorunluluk olarak ilgili mevzuatta belirtilmiş olan periyodik bakım ve kontroller neticesinde çok sayıda kişiye iş imkânı sağlanmaktadır.” denildi. -Türk asansör sektörü, ülke sanayisi ve ekonomisi açısından önemli bir faaliyet alanıdır Bakanlık tarafından 2012 yılının ikinci dönemine ait verilerin paylaşıldığı asansör sektör raporunda, Türk asansör sektörünün; yerine getirdiği işlev, geniş halk kitlelerinin asansörü en yaygın dikey ulaşım aracı olarak tercih etmesi nedeniyle, ülke sanayisi ve ekonomisi açısından önemli bir faaliyet alanı olduğu belirtildi. Türk asansör sektörünün doğrudan kentleşme ve buna bağlı olarak gelişim gösteren inşaat sektörü ile birlikte düşünülmesi SEKTÖRDEN Daha íÎk Asansör KapÎlarÎ ... gerektiği vurgulanan raporda, “Önümüzdeki dönemde, Türkiye’deki kentleşme sürecinin hızla devam edeceği dikkate alındığında, inşaat sektörüne paralel olarak, Türk asansör sektöründe de büyümenin hızlı bir şekilde devam edeceği kaçınılmaz bir durumdur. Bu nedenlerden dolayı, Türk asansör sektörünün stratejik öneme sahip bir sektör olarak taraflı tarafsız bütün kesimlerce kabul edilmesi gerekmektedir.” denildi. -Sektörün 500 milyon dolar seviyelerinde bir ciroya sahip olduğu tahmin edilmektedir Raporda, 2011 yılı ihracat ve ithalat rakamlarına bakıldığında; toplamda dış ticaret hacminin 250 milyon dolar mertebelerinde olduğu, Türk asansör sektörünün faaliyet alanı dikkate alındığında, montaj, aksam üretimi ve bakım hizmetleri genelinde yaklaşık 500 milyon dolar seviyelerinde bir ciroya sahip olduğu tahmin edildiği kaydedildi. - Türk asansör sektörünün en önemli ve en temel sorunu; sektördeki AR-GE alt yapısının güçlendirilmesine yönelik çalışmaların azlığı veya tamamen yetersizliğidir 2012 yılının ikinci dönemini kapsayan raporda; “Türk asansör sektörünün en önemli ve en temel sorunu; sektördeki AR-GE alt yapısının güçlendirilmesine yönelik çalışmaların azlığı veya tamamen yetersizliğidir. Türk asansör sektörünün genel yapısı incelendiğinde, asansör firmalarınca hazır proje uygulamaları ile üretimin içerisinde yer aldığı görülmektedir. Çoğu firmanın kendi proje uygulamalarını üretmesi ve geliştirmesi gerekmektedir. Ancak firmaların araştırma geliştirme faaliyetlerine yönlendirilmesi için finansal desteklerin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple sektörün gerek Bakanlığımız gerekse diğer kurum ve kuruluşların desteklerinden faydalanması gerekmektedir.” ifadeleriyle, sektörün genel sorunlarına da değinildi. Gçini Gyi Bilenlerin Tercihi ... £ - Asansör sektörü tarafından gerçekleş- www.totalasansor.com.tr 60 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 T: 0312 394 51 08 F: 0312 394 51 09 e-mail: [email protected] SEKTÖRDEN tirilen ihracatın, ithalatı karşılama oranında önemli artışlar gözlenmiştir Raporda; Avrupa Birliği Müktesebatına bire bir uyumla birlikte, asansör sektörü tarafından gerçekleştirilen ihracatın, ithalatı karşılama oranında önemli artış sağladığı belirtilerek, “Söz konusu mevzuat uyumundan dolayı, asansör aksamları ihracatı ithalat oranını geçmiş olup, her geçen yıl aradaki fark büyümektedir. Bu durum ülkemiz asansör sektörünün asansör aksamları konusunda komple asansörlere nazaran daha kolay pazar bulabildiğinin bir göstergesidir. 2012 yılının ilk yarısında asansör ve asansör aksam ürünlerinin ithalatında önemli yer tutan ülkeler arasında ilk üç sırada, Çin, İspanya, Almanya ve Yunanistan yer almaktadır. Asansör ve asansör aksam ürünleri ihracatımız büyük oranda komşularımıza yapılırken, genel itibariyle Orta Doğu ülkelerine ve Avrupa Birliği ülkelerine yapılmıştır. İhracatımız detaylandırıldığında, Bulgaristan, Gürcistan, İran, Irak, ve Suudi Arabistan önde yer almaktadır. Orta Doğuda yaşanılan siyasi sorunlar sebebiyle bu bölgedeki ülkelere olan ihracatımızda sert düşüşler yaşanmıştır.” ifadelerine yer verildi. -Önümüzdeki dönemde, inşaat sektörüne paralel olarak asansör sektörünün de atılıma geçeceği öngörülmektedir Hazırlanan raporda Türk asansör sektörünün inşaat sektörüne paralel gelişme kaydedeceği vurgulanırken; “ Önümüzdeki dönem itibarıyla, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının (TOKİ), belediyelerle işbirliği halinde Kentsel Yenileme ve Gecekondu Dönüşüm Projelerine, alt gelir grubuna ve yoksullara yönelik sosyal konut projelerine, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır gibi büyükşehirlerimizde kentsel dönüşüm projelerine ve orta ölçekli il ve ilçelerimizde örnek yerleşim birimlerini oluşturma projelerine ağırlık vereceği ve inşaat sektörünün bu noktada atılım içerisinde olacağı düşünüldüğünde, binalarla bütünleşik sistemler olarak monte edilmesi gereksinimi olan asansörler konusunda, Türk asansör sektörünün atılıma geçeceği öngörülmektedir. Türk asansör sektörü ve sektörün teknolojik yapısının geliştirilebilmesi için, TOKİ tarafından önümüzdeki dönem içerisinde yürütülecek projelerin çok önemli fırsatlar sunacağı gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, gerek kamusal gerekse sektörel alanda sürecin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Türk asansör sektörünün hem asansör hem de aksam imalatında, markalaşma ile paralellik oluşturacak şekilde kalite ve güvenlik esaslarını ön planda tutacak yeni tasarımlar geliştirmesi, sektörün gerek iç piyasada gerekse dış piyasadaki pazar payının büyümesine olumlu katkıları olacaktır.” değerlendirmeleri de yer aldı. Hazırlanan raporda Türk asansör sektörünün son 6 ayı da değerlendirilerek önemli istatistiklere yer verildi. Ülkemizin Arap Yarımadası’ndaki ülkelere yönelik girişimleri neticesinde bu ülkelerin yeniden yapılandırılmasında Türk asansör sektörünün önemli bir pay alacağı öngörüsü de raporda değinilen konular arasında yer aldı. Son altı ayda sektörde yaşanan gelişmelerin de yer aldığı raporda; “Türkiye’de yaklaşık olarak 300 bin adet asansör tesis edilerek hizmete açılmış olup, bugün itibarıyla eski ve yeni olarak tanımlanan bu asansörlerin büyük bir bölümü halen kullanılmaktadır. TÜİK verilerine 62 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 göre 2004, 2005 ve 2006 yıllarında montajı yapılan ortalama yeni asansör sayısı 7 bin adet civarında olmakla birlikte, 2007’de 15 bin adet, 2008’de 16 bin adet, 2009’da 13 bin 500 adet, 2010’da ise 17 bin adet olmak üzere, inşaat sektöründeki canlanmadan dolayı, bu yıllar içerisinde gerçekleştirilmiş olan ortalama yeni asansör montajı yılda 15 bin adet düzeyine çıkmış olduğu görülmektedir. Asansör sektörü faaliyetleri kapsamında yeni asansör montajına ilişkin olarak bir değerlendirme yapılırsa, 2008 yılına kadar artış gösteren yeni asansör montaj sayısı küresel krizin etkisiyle 2009 yılında düşüş eğilimi içerisine girmiş olup, 2010 yılı itibarıyla yeniden yükselişe geçmiş bulunmaktadır. Yaşanan krizler neticesinde en az etkilenen sektör asansör sektörü olmuştur. Çünkü asansör montaj firmalarının büyük bir çoğunluğu montaj işi ile bakım onarım işini birlikte yürütmektedirler. Asansör montaj firmaları kriz döneminde montaj işi alamasalar bile sadece mevcut asansör bakım ve onarım faaliyetleri ile gereksinimlerini karşılamışlar ve bu şekilde ayakta durarak faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.” saptamalarına ver verildi. -Dış ticaret açığı asansör sektörü için geçen yıla oranla yaklaşık 2 milyon dolar gerilemiştir Raporda son olarak, ithalat ve ihracat rakamları da incelenmiş, dış ticaret açığının asansör sektörü için geçen yıla oranla 2 milyon dolar gerilediğine dikkat çekilmiştir. Raporda itlahat ve ihracat verileri şu şekilde lanse edilmiştir; “Sektörün son altı aylık dönemi incelendiğinde, sektörün dış ticaretinde önemli artış yaşandığı görülmektedir. Geçen yılın ilk altı aylık dış ticaret verilerine bakıldığında, 2011 yılında ihracatımız 49 milyon 896 bin 845 dolar iken 2012 yılının ilk altı ayında toplam ihracatımız 73 milyon 493 bin 526 dolar olmuştur. İthalat verilerine bakıldığında 2011 yılının ilk altı ayında ithalatımız 66 milyon 211 bin 216 dolar olurken, 2012 yılındaki toplam ithalatımız 87 milyon 409 bin 819 dolar şeklinde gerçekleşmiştir. Dış ticaret verilerindeki toplam artış dikkat çekmektedir. Diğer taraftan dış ticaret açığı asansör sektörü için geçen yıla oranla yaklaşık 2 milyon dolar gerilemiştir. Toplam ithalat ve ihracat verilerine bakıldığında ülkemizin asansör sektörünün dış ticaret hacminin 2012 yılının ilk altı ayında 160 milyon doları geçtiği görülmektedir.” SEKTÖRDEN TASİAD, 'Levent Akdemir' dedi Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD), yeni başkanını seçti. Tek liste ile girilen seçimde yeni başkan Levent Akdemir oldu. Akdemir, Abdurrahman Aksöz, Hikmet Günar, Tayfun Şarlak, Ertan Koşar, Betül Yılmaz ve Sinan Yarar. Yedek listede ise, Yalçın Bingöl, Hasan Erdugan, Halit Bostancı, Nijat Akdemir, Metin Balıkçı, Bahtiyar Karakoç, ve Orhan Zeki Saruhan; Disiplin Kurulu asil üyeliğe Selahattin Öner, Ragıp Aslan ve Murat Emre Üstün, yedek üyeliğe ise Erdinç Yılmaz, Salim Kaya ve Hakan Güdük seçildi. TASİAD’ın yeni yönetimini oluşuturan üyeler, genel kurulda birer konuşma yaparak yeni dönemde yapılacaklar, hedefler ve sektörün mevcut sorunlarına ilişkin çözüm önerilerini de paylaşırlarken, eski yönetime de teşekkür ettiler. Genel Kurul dilek ve temenniler bölümü ile kapandı. Daha sonra yapılan Yönetim Kurulu toplantısında görev dağılımı şu şekilde oluşturuldu: Levent Akdemir – Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Şarlak – Başkan Vekili Genel Sekreter – Ertan Koşar Muhasip – Hikmet Günar Üye – Abdurrahman Aksöz Üye – Betül Yılmaz Üye – Sinan Yarar Levent Akdemir seçimi değerlendirirken faaliyetleri hakkında bilgi verdi T üm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD)’ın 23’üncü Genel Kurulu 26 Ocak Cumartesi günü Bostancı Green Park Otel’de gerçekleştirildi. T üm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD), yeni başkanını seçti. Tek liste ile girilen seçimde yeni başkan Levent Akdemir oldu. Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD)’ın 23’üncü Genel Kurulu 26 Ocak Cumartesi günü Bostancı Green Park Otel’de gerçekleştirildi. Divan heyetinin oluşturulmasının ardından yönetim kurulu üyesi Murat Emre Üstün Faaliyet Raporunu okudu. Daha sonra divan heyeti sayman üyesi Ahmet Ekelik tarafından üyelere hitaben denetim kurulu raporu okundu. Yönetim Kurulu üyesi Metin Balıkçı tarafından okunan bütçe gider-gelir tablosunun ardından genel kurula ara verildi. TASİAD’ın tek liste halinde oluşturulan yeni yönetim kurulunun oylamasına genel kurulun ikinci bölümünde başlandı. Oylama sonrası yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Levent 64 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Bu yıl yapılan Genel Kurulla TASİAD’ın yönetim kuruluna seçilen aynı zamanda ASGEP Başkanlığını da yürüten Metroplast Genel Müdürü Levent Akdemir dergimize yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Öncelikle 7 yıldır derneğimizin başkanlık görevini yürüten ve bu dönem bu görevi bana teklif eden sayın Abdurrahman Aksöz’e teşekkürlerimi iletirim. Kendisiyle ve yeni yönetim kurulumuzun kıymetli üyeleriyle birlikte yeni dönemde çok daha başarılı işler yapacağımıza inanıyorum. Hali hazırda EN 81-1 +A3’ün uygulama ve algılama aşamalarıyla ilgili yaşanan sorunları çözmek adına teknik komitemizin bir çalışması var. Yakında sonlandıracağız. Haksız rekabet, yerli sanayiyi geliştirmek ve yerli sanayiciyi korumak adına bir dizi önlemler paketi üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca imalatta kaliteyi yükseltmek, Ar-Ge ve inovasyonu teşvik etmek için de planlarımız var.” SEKTÖRDEN İstanbul’da ‘Asansör Yıllık Kontrol Paneli’ düzenlendi 9 Ocak 2013 tarihinde, İstanbul Perpa Ticaret Merkezi Konferans Salonu’nda, Asansör Yıllık Kontrol Paneli düzenlendi. anel`e, İstanbul’da yer alan bakımcı firmaların yetkilileri, akredite kuruluşlar, belediye ve organize sanayi bölgelerinin temsilcileri, sektör derneklerinin ve yayınlarının temsilcileri ve TMMOB’a bağlı meslek odalarının üyeleri katıldılar. P 66 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 M akine Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zeki Arslan’ın açılış konuşması ile başlayan Panel`e, İstanbul’da yer alan bakımcı firmaların yetkilileri, akredite kuruluşlar, belediye ve organize sanayi bölgelerinin temsilcileri, sektör derneklerinin ve yayınlarının temsilcileri ve TMMOB’a bağlı meslek odalarının üyeleri katıldılar. Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zeki Arslan`ın açılış konuşması ile başlayan panele 310 kişi katıldı. Zeki Arslan açılış konuşmasında kamusal denetimin öneminden, yıllık kontrollerdeki denetim sürecinin ne denli zorlu olduğuna değindi. 2012 yılında başlayan denetim sürecinin geldiği noktanın bazı eksiklikler olmasına rağmen iyimser olduğunu söyleyen Arslan, Odanın tüm hatları ile sürecin içerisinde olduğunu belirtti. Zafer Güzey moderatörlüğünde devam eden panelde sırasıyla; Bakanlık adına İlyas Menderes Büyüklü, MMO adına Ş. İlker Özgen, TSE adına İlknur Kılıç, sektör adına AYSAD Başkanı Sefa Targıt, hukuksal konularda Av. Ali Osman Özdilek, Silivri Belediyesi’nden C. Deniz Bayraktar katıldı. Panelde; yıllık kontrol sürecinde yaşanan sorunlar, kontrol sonuçları ve sıklıkla karşılaşılan uygunsuzluklar, kamu can ve mal güvenliğinin adına kontrollerin yaygınlaşması için yapılması gerekenler, kaza durumunda hukuksal sorumluluklar, sorumluluğun tarifi ve örnek kararlar konularında yapılan sunumlar ile katılımcılar bilgilendirildi. Özhan ŞEREFLİ USTACA Asansör Vizyon Dergisi İmtiyaz Sahibi Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu ve Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Basın Danışmanı ‘Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez’ Çok değil, daha iki yıl önce yayın hayatımıza başladığımızda ‘Türkiye asansör sektörünün sesi olacağız’ diyerek dergimizin hedefini dile getirmiştik. Bunun, iddialı bir hedef ve zor bir yol olduğunu da biliyorduk. Zor, hem de çok... ama asla imkansız değil. İki yılda geldiğimiz nokta, epeyce bir yol katettiğimizi ve hedefimize her çıkan sayımızla daha da yaklaştığımızı bizlere gösterdi... Gerek asansör sektöründe faaliyet gösteren firmalarımızın ilgisi, gerekse resmi kurum ve kuruluşların yaklaşımı doğru yolda ilerlediğimizin en önemli göstergesi oldu. Çıktığımız yolda benimsediğimiz “Sektörden aldığımız güç ile sektör için” sloganını ise; bir pazarlama stratejisi olarak değil, hedefe ulaşmakta takip ettiğimiz bir metod olarak gördük. Montaigne’in de dediği gibi, ‘Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez’. Biz, hedefimizi koyduk ve artık bir aile gibi olduğumuz firmalarımızdan aldığımız rüzgar ile de yeni ufuklara doğru yol alıyoruz. Yeni hedefimiz, Türkiye asansör sektörünün sesini tüm dünyaya duyurmak... Mart ayında yayın hayatına başlayacak olan Lift Vision, Türkiye asansör sektörünün ve Türk üreticilerinin 68 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 yurt dışındaki güçlü sesi olacak. Bizlere ve ‘Sektörden aldığımız güç ile sektör için’ düsturunun bir ürünü olan Lift Vision’a desteklerini esirgemeyen siz değerli dostlarımıza, firma listesi hazırlanması ve diğer tüm yardımları için başta İhracat Genel Müdürümüz Tarık Sönmez olmak üzere 50’yi aşkın Ticaret Ateşemize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Hem sektörümüze hem de ülkemize yakışır bir yayınla, bizlere olan güveni boşa çıkarmayacağımızı bilmenizi ister, saygılar sunarım. Doç. Dr. Mahir DURSUN AKADEMİK BOYUT [email protected] Asansör Kazaları ve Önlemleri Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Teknikokullar/ANKARA Dünya Çalışma Örgütü (ILO) iş kazasını, belirli bir zarara ya da yaralanmaya neden olan, beklenmeyen ve önceden planlanmamış bir olay olarak tanımlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre iş kazası, önceden planlanmamış, çoğu kez kişisel yaralanmalara, makinaların, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olaydır. İş kazalarının meydana gelmesinde birçok nedeni olmasıyla birlikte kazaları iki ana başlıkta toplanabilir. Bunlar, çalışma ortamının güvensiz olması ve çalışanın güvensiz şekilde davranmasıdır ve birinci dereceden nedenler olarak adlandırılabilir. Değişken bir nitelik taşıyan üretim süreci boyunca yönetim ve denetim eksiklikleri ile işçi ve işverende iş güvenliği bilincinin yeterince oluşmaması iş kazalarının ikinci dereceden dolaylı nedenlerini oluşturmaktadır. Bu nedenleri ortadan kaldırmadan iş kazalarının önlenmesi ise olanaklı değildir. Uzun yıllar boyunca yapılan bilimsel çalışmalar, iş kazaları sonucu oluşan kayıpların, iş güvenliğini sağlamaya yönelik güvenlik önlemleri için yapılacak harcamalardan çok daha fazla olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Alınacak güvenlik önlemleri sektöre ve çalışma ortamına göre değişiklik göstermekle birlikte konunun uzmanları tarafından çalışanların bilgilendirilmesi de önem arz etmektedir. Asansör sektöründe meydana gelen iş kazaları, asansörün ilk montajında meydana gelebileceği 70 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 gibi bakım ve onarımda da meydana gelebilmektedir. İş güvenliğinin sağlanabilmesi için öncelikli olarak olası iş kazalarının ve risk analizinin iyi bir şekilde etüt edilmesi gerekmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar, toplam iş kazalarının yüzde 50’sini oluşturan tehlikelerin kolayca saptanabileceğini göstermektedir. Geriye kalan tehlikelerin saptanması için ise, kapsamlı ve sistemli çalışmaların yapılması gereklidir. Ülkemizde asansör montajında ve bakımında meydana gelen iş kazaları gerek sayı olarak gerek kaza maliyeti olarak göz ardı edilemeyecek boyutlardadır. Ancak bu kötü tabloya rağmen diğer iş kazalarına gösterilen hassasiyet bu alanda meydana gelen iş kazalarına gösterilmemektedir. Asansör alanında meydana gelen iş kazaları, asansör işletmeye alınmadan önce veya asansörün bakım/onarım esnasında asansör kuyusunda, makine dairesinde ve/ veya asansör kabininde gerçekleşmektedir. Bu kazalardan asansör kuyusunda çalışıldığı zaman diliminde asansör taahhüt firması, kalan zaman diliminde ise yapı işini gerçekleştiren müteahhit firma sorumluluğundadır. Asansör sektöründe meydana gelen iş kazalarında montaj esnasında meydana gelen kazaların oranı daha fazla olduğu görülmektedir. Asansör montaj sürecinde gerçekleşen iş kazaları incelendiğinde ağırlıklı olarak kuyuya düşme, sıkışma ve ezilme, asansör düşmesi, elektrik ile ilgili kazalar, cisim düşmesi ve makine/donanım kaynaklı kazalar oldukları görülmektedir. Asansör bakım ve periyodik kontrol sürecinde; elektrik ile ilgili kazalar, sıkışma ve ezilme kazaları, makine/ donanım kaynaklı kazalar ve kabin ile birlikte düşme kazaları daha çok sayıda görülmektedir. Bu kazaların önlenmesi asansör montaj ve bakım yapan işletmelerin gereken önlemleri alması, çalışanların bilinçlendirilmesi ve bunların denetiminin yapılması ile kolaylıkla giderilebilecektir. Bu konuda hem çalışanların hem de işverenin konuya hassasiyeti çok önemli hale gelmektedir. İşveren tarafından gerçekleştirilecek risk analizi ile birlikte iş güvenliği yönetim sistemi mutlaka geliştirilmelidir. Bu yönetim sisteminde olası kaza risklerinin belirlenmesi, bu risklerin gerçekleşmesi durumunda oluşabilecek iş kazaları, kaza olması durumunda alınacak ve izlenecek yöntemlerin analizi yapılmalıdır. Böylece, asansör alanında iş kazaları ile ilgili bir tablo oluşacaktır. Firmalar, bu yönetim sisteminin organizasyon şemasını hazırlamalı, görev ve sorumluluklar için gerekli personeli belirleyerek gerekli sorumluların belirlenmesini, yönetim sisteminin kontrolünü gerçekleştirmelidir. İş kazalarını önlemede birincil hedef olası risklerin değerlendirilmesi aşamasıdır. Sektöre ve hatta uygulama alanına göre özelleştirilmesi gereken bu değerlendirme sürecinde risk oranı yüksek olandan düşük olana doğru alınacak önlemler belirlenmelidir. Riskleri kabul edilebilir seviyeye düşüreceği tespit edilen önlemler yerine getirildikten sonra işe başlanmalıdır. Sonuç olarak yapılan ciddi değerlendirmeler ve analizler sonucunda tüm önlemlerin alınması sağlandığında, oluşturulan çalışma şartlarına uygun olarak hareket edildiğinde; işçilere, işverene, çevreye ve ekipmanlara zarar verecek bir tehlike oluşmayacağı kabul edilmektedir ve bu sayede kazaların azalacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Asansör kazalarının azaltılması veya önlenmesi için; •Kazalara ilişkin kayıtların düzenli olarak tutulması, Doç. Dr. Mahir Dursun •Tüm iş yerlerinin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde ve yeterli sıklıkta denetlenmesi, •Asansör kazaları konusunda tecrübeli iş müfettişlerinin sayısının ve gözetim etkinliğinin arttırılması, •Yıllık periyodik asansör denetimlerinin aksatılmaması, •Kazaların meydana gelmesinde ihmali bulunan sorumlulara uygulanacak yaptırımların arttırılması, •Asansör montaj işçilerinin ve işverenlerin iş güvenliği prensipleri ve iş güvenliği ile ilgili yönetim sistemleri konularında eğitilmesi, 72 AKADEMİK BOYUT nedenleri-nelerdir 3. Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği, Resmi Gazete, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. 4. Müngen U., İş Güvenliği Kurs Notları, İTÜ İnşaat Fakültesi, Yapı İşletmesi Anabilim Dalı, İstanbul, 2003. 5. http://www.ikkistanbul.org/is%20kazalari%20(web).pdf 6. Asansör Yönetmeliği, Resmi Gazete, T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Makinelerde CE İşaretlemesi, 2003. 7. Uygulama Rehberi, Makine Mühendisleri Odası, Ankara, 107-113, 2003. •CE işaretlemesi yapılmasının sağlanması, işaret ve sertifika düzenleme yetkisi olan kuruluşların yeterliliklerinin sürekli olarak takibi, 8. Tavasoğlu S., Asansörlerde Pratik Bilgiler, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası, İzmir, 30-41, 64-66, 2003. •Risk analiz çalışmalarının önemsenmesi ve gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirilmesi 9. http://engelliler.gen.tr/f13/is-kazalarinin-olusnedeni-5380/ Gerektiği düşünülmektedir. Ancak, böyle sistemli, düzenli ve sürekli bir çalışma yöntemi ile iş güvenliğinin sağlanabileceği, iş kazalarının önlenebileceği ve bazen çok basit ve masrafsız bir önlemin çalışan bir insanın yaşamını kurtaracağı unutulmamalıdır. 10. http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/ eb1090e20fb793e_ek.pdf Kaynaklar 1. Ünal M. Ö ve Aykaç B., Yapı İşlerinde Asansör Kazaları ve Güvenlik Önlemleri, International Journal of Engineering Research and Development, Sayı. 2, No.2,sayfa 13–19, Haziran 2010. 12. www.emo.org.tr/ekler/fd773cb5b27e97f_ek.pdf 2. http://www.belgelendirme.com.tr/belgelendirmestandartlari/ohsas-18001-standart/159-is-kazalarinin- 15. http://blog.milliyet.com.tr/is-kazasi-ve-nedenleri/ Blog/?BlogNo=98346 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 11. Solmazoğlu Ü., Asansör Montajında İş Güvenliği, MMO Antalya Şube Toplantı Salonu, 2009. 13. TS 10922 EN 81-1, Türk Standartları Enstitüsü, 2001 14. TS EN 81-2, Türk Standartları Enstitüsü, 2001 Ünsal SOLMAZOĞLU BELGELENDİRME Makine Mühendisi / Szutest Teknik Kontrol ve Belgelendirme Hizmetleri Ltd.Şti. Sektörde Güvenilen ùsim... Zafer Asansör Sistemleri Kabin Etiketi ve ‘’CE’’ İşaretlemesi 95/16/AT Asansör Yönetmeliği hepimizin bildiği gibi 15.11.2003 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yeni adı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayınlanarak Türkiye’ de yürürlüğe girmiştir. Daha sonra 31 Ocak 2007 tarihinde revize edilmiştir. 2003 yılından beri asansör firmaları, asansörlerini monte edip düzenledikleri AT uygunluk beyanı ile beraber asansörleri kullanıcıların hizmetine sunmaktadır. Kabin etiketi üzerindeki CE işaretlemesi nasıl olmalıdır. “CE” uygunluk işareti, ürünün ilgili teknik düzenlemelerin tüm hükümlerine uygun olduğunun üretici tarafından teyit edildiğini ve ürünün gerekli uygunluk değerlendirme işlemlerine tabi tutulduğunu gösterir.’’CE’’ işareti 23.02.2012 tarihinde yayınlanan ‘’CE’’ İşareti Yönetmeliği doğrultusunda asansör kabinine iliştirilmelidir. Asansörleri hizmete açarken, kabin içinde kolay görülebilir bir yerde Kabin etiketi iliştirilmektedir. Bu kabin etiketi çoğu zaman kullanma talimat ile beraber olmaktadır. Çoğu zaman durak kat kapı girişlerine iliştirilmektedir. Bu kabin etiketi nasıl olmalıdır, etiket üzerinde hangi bilgilerin olması gerekmektedir. Kabin etiketi ile ilgili, 95/16/AT Asansör Yönetmeliği’nin, Asansör ve Güvenlik Aksamının Tasarımı Ve Yapımı İle İlgili Temel Sağlık Ve Güvenlik Gerekleri Ek 1 Madde 5’de işaretlemeler ile ilgili hususlar için 2006/42/AT Makine Emniyeti Yönetmeliğinin 1.7.3. maddesine atıf yapmaktadır. Bu madde ye göre; Bununla ilgili olarak 95/16/AT Asansör Yönetmeliği Ek 3’de de ayrıntılı olarak bu bilgi verilmektedir. “CE” işareti çizimdeki oranlara sadık kalmak kaydıyla büyültülebilir veya küçültülebilir, Bütün makineler, aşağıdaki asgari özellikler göz önünde tutularak, görünür, okunur ve silinemez bir şekilde işaretlenmelidir: - İmalatçının ve ilgili olduğunda, yetkili temsilcisinin ticari unvanı ve tam adresi, - Makinenin tanımı, - CE İşaretlemesi - Seri veya tip tanımlaması, - Seri numarası, - İmalat yılı, yani imalât işleminin tamamlandığı yıl Şeklinde olmalıdır. Kabin etiketinde sadece yukarıda belirtilen bilgiler yer almalıdır. Kabin etiketi üzerindeki seri numaraları ve imal yılları firmalar tarafından kalem ile yazılarak doldurulmaktadır. Kabin etiketindeki yazıların okunur ve silinemez bir şekilde olması gerekmektedir. İlgili teknik düzenlemede aksi belirtilmedikçe, asgari 5 mm yüksekliğinde olmalıdır. “CE” uygunluk işareti, Asansörü monte eden tarafından iliştirilir. İlgili teknik düzenlemenin gerektirdiği durumlarda, “CE” uygunluk işaretinin yanında, üretim kontrol safhasında yer alan onaylanmış kuruluşun Komisyon tarafından verilen kimlik kayıt numarası da yer alır. Onaylanmış kuruluşun kimlik kayıt numarası, kendi sorumluluğu altında, kendisi veya üretici tarafından iliştirilir. Asansörlerde ürün üzerindeki kabin etiketi ve ‘’CE’’ işaretlemesi yönetmeliklere göre uygun olarak yapılmaması halinde Piyasa Gözetimi Denetimlerinde bu uygunsuzluklar tespit edilmesi halinde 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre cezalandırılabilinmektedir. Ürün Özellikleri - Çelik döküm gövde - 8 mm kalÖnlÖøÖ - O16 galvanizli transmisyon çeliøi www.zaferasansor.net ZAFER asansör sistemleri 74 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 ÜZÜMLÜ BEYĐEHéR KONYA Tel: 0332 524 71 81 Abdurrahman ÖZAKIĐ GSM: 0533 611 17 45 E-mail: [email protected] FİRMALARDAN FİRMALARDAN Sevgili Babamın Başlatmış Olduğu ‘Vonak M12 Modüler’ Sistemlerini, Sektörümüz ile Paylaşmanın Gururu İçerisindeyiz Mekisan Asansör Yönetim Kurulu Başkanı Kevser Ak Ersü G K evser hanım, öncelikle bize biraz kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz? Merhaba. 1983 İstanbul doğumluyum. Ortaokul ve lise öğrenimimi Eyüboğlu Koleji’nde tamamladıktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Yönetimi bölümünü bitirip, daha sonrada yine aynı üniversitenin Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum. Üniversiteden mezun olmama yakın sevgili babam Mehmet Ak’ın akciğer kanseri hastalığına yakalandığını öğrendik. Kendisinin de isteği üzerine hiç ara vermeden Mekisan ailesinde çalışmaya başladım. İlk 76 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 eçtiğimiz yıl kaybettiğimiz sektörümüzün duayeni ve saygın iş adamı Mehmet Ak’ın ardından Mekisan Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen ve babasından aldığı eğitim ve deneyimle sektörde emin adımlar ile yoluna devam eden Kevser Ak Ersü ile bir araya geldik. Kevser Ak Ersü, bize Mekisan’ın kısa hikayesini ve hedeflerini anlatı. Geçtiğimiz günlerde lansmanını yaptıkları yeni ürünleri ‘VONAK M12 MODÜLER’ otomatik asansör kat ve kabin kapısı sistemleri hakkında da bilgi veren Kevser Ak Ersü, “Sevgili babam sayın Mehmet Ak‘ın başlatmış olduğu ve bizlerin Ocak ayında tamamlayarak lansmanını yaptığımız, ‘VONAK M12 MODÜLER’ otomatik asansör kat ve kabin kapısı sistemlerini, sektörümüz ile paylaşmış olmanın gururu içerisindeyiz.” şeklinde konuştu. etapta imalat olmak üzere çeşitli departmanlarda çalıştım. 2008 yılında da şirketin ortağı oldum. Asıl uzmanlık alanım finans olup rahmetli babamın vefatından sonra ailemin vermiş olduğu karar ile Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendim. Dört seneden beri de Mekisan’da çalışmaktayım. Rahmetli babam ile dört sene çalışmak, açıkçası benim en büyük şansımdı. Çünkü kendisi gerçekten de işinin duayeni idi ve bu zaman zarfında kendisinden çok değerli bilgiler öğrendim. Kendisi mükemmel bir baba aynı zamanda çok başarılı bir iş adamıydı. Firmamızdan bahsedecek olursak öncellikle firmamızı bu günlere taşıyan değerli insan firmamızın kurucusu Sayın Mehmet AK‘tan bahsederek başlamak isterim. Kendisi iş hayatına, 1960 yılında demirci ustasının yanında çırak olarak başlamış, 1975 yılında da firmayı devir alarak ortakları ile beraber Karaköy’de Mekisan olarak faaliyetlerine devam etmiş. 1980 yılında da ortaklarından ayrılarak Küçükyalı’da Mekisan Asansör Limited Şirketi’ni kurmuştur. O zamanlarda atölye tarzı çalışan Mekisan, daha sonraları iş hacmindeki artışlardan dolayı, 1999 yılında büyük bir yatırım gerçekleştirerek 26 bin 500 metre kare alan üzerine kurulu Gebze tesislerinin ilk temellerini attı. Yaklaşık dört sene süren inşaat evresinden sonra faaliyetlerine yeni iş alanında start verdi. Şu anda Küçükyalı merkez ofisimiz olup, faaliyetlerimize son teknoloji ile donatılmış makina parkurumuz ve ekipmanlarımız ile devam etmekteyiz. Mekisan olarak ön plana çıkan üretimleriniz ve ürün özellikleriniz nelerdir? Mekisan olarak ön plana çıkan üretimlerimiz asansör kat ve kabin kapılarıdır. Ayrıca kabin ve karkas sistemleri, ağırlıklı üretimlerimizdendir. Özellikle kat ve kabin kapılarımızın yoğun trafiğe uygun tasarımı ve kalitesi, düşük bakım giderleri ve uzun ömrü ile ön plana çıkmaktadır. Kabin ve karkas sistemlerinde çok geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. Standart kabinler dışında özel kabinlerin üretimi ile fark yaratmaktayız. Kevser Hanım, geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz? 2013 yılı hakkında öngörülerinizi bizimle paylaşabilir misiniz? 2012 yılında hedeflediğimiz satış ve üretim adetlerinden de fazla üretim gerçekleştirmek bizleri mutlu ederken, aynı zamanda da kurucumuz Sayın Mehmet Ak’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadık. 2013 yılında kentleşme sürecinin devam edeceği düşünülürse, inşaat sektörüne paralel olarak asansör sektöründe de büyüme olacaktır. Lakin yine de temkinli adımlarla ilerlemenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Tabi yine bu sene için belirlediğimiz hedeflere ulaşmak için Ar-Ge çalışmalarımızı ve yatırımlarımızı arttırıp, yeni modellerimizi üretim yelpazemize katmayı hedefliyoruz. www.asansorvızyon.net 77 FİRMALARDAN 2013 yılında yapmayı planladığınız yatırımlarınız ve Ar-Ge çalışmalarınız ne şekilde ilerliyor? 2013 yılında, özellikle makine dairesiz sistemleri oluşturup, standartlaştırılmasını sağlamayı amaçlamaktayız. Bunun için ekip arkadaşlarım hızla çalışmalarına devam etmektedirler. Kevser Hanım, yeni üretimleriniz ile ilgi geçtiğimiz günlerde bir organizasyon gerçekleştirdiniz. Düzenlediğiniz organizasyon hakkında bilgi verebilir misiniz. Sevgili babam sayın Mehmet Ak’ın başlatmış olduğu ve bizlerin Ocak ayında tamamlayarak lansmanını yaptığımız, ‘VONAK M12 MODÜLER’ otomatik asansör kat ve kabin kapısı sistemlerini sektörümüz ile paylaşmış olmanın gururu içerisindeyiz. Özellikle bu organizasyona sektör tarafından gösterilen ilgi ve alaka bizleri çok mutlu etti. Değerli dostlarımızın istekleri doğrultusunda ve Ar-Ge departmanın çalışmaları ile ortaya çıkan bu yeni kapı sistemlerimizi, üretim yelpazemize katmanın gururunu yaşamaktayız. Sektörün ileri gelen değerli misafirlerimize bu röportaj vesilesi ile tekrar çok teşekkür ederim. Yeni üretimlerinizde ön plana çıkan teknik özellikler ve sektöre katacağı avantajlar hakkında neler söyleyebilirsiniz? Yeni kapımız ‘VONAK M12 MODÜLER’ kapı sistemi ile bir önceki üretimimiz arasındaki en büyük fark, modüler mekanizma sisteminin devreye girmesidir. Bu sayede inşaat bittikten sonra montajı yapılabilir, bu sayede de mekanizma gurubu şantiye ortamından etkilenmemiş olacaktır. Ayrıca yapılan dizayn sayesinde montaj kolaylığı sağlamakta ve montajdan kaynaklanan hataları minimum seviyeye çekecek şekilde bir tasarım oluşturulmuştur. Bu sayede hızlı ve hatasız bir kurulum sağlamaktadır. Son olarak ise ambalajlarımız minimize edilerek sevkiyatı ve şantiye ortamına taşınması kolaylaştırılmıştır. Ürünler ayrı bir şekilde ambalajında muhafaza edilebilir, montaj yapılacağı zaman sadece gerekli olan ambalaj açılır ve böylece ürünlerin şantiye ortamından etkilenmesi önlenmiş olur. Mekisan olarak yurt içi ve yurt dışı pazarlama faaliyetleriniz ne şekilde ilerliyor? İhracat faaliyetleriniz hakkında bilgi vere- 78 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 bilir misiniz. Mekisan’ın yurt içinde geniş bir portföyü bulunmaktadır. Fakat bundan sonraki hedefimiz Mekisan olarak mevcut müşterilerimizin yanı sıra portföye yeni isimler katmaktır. Bunun için de müşteri ziyaretleri ve reklam çalışmalarımıza daha çok önem vererek, tüm kesimlere ulaşmak ve hitap etmek istiyoruz. Bizler için her müşteri değerlidir. Eğer Mekisan olarak müşteri ihtiyaçlarına çözüm ortağı olabiliyorsak ne mutlu bize. İhracat kısmına baktığımızda, 2012 bizler için verimli denecek düzeyde geçmiş olsa dahi, 2013 yılında ihracat ayağında ciddi atılımlar yapacağız. Bunun da nakit akışına ciddi fayda sağlayacağını düşünüyorum. Kısacası Mekisan olarak dünya çapında bir marka olmak için çalışmalarımıza hızla devam ediyor, gerekli görüşmeleri bu doğrultuda gerçekleştiriyoruz. Kalite ve teknoloji anlamında yakalanan ivme yerli üreticilerimizi yurtdışı markaları ile yarışır bir noktaya taşıdı. Türkiye’de asansör sektöründe bu iki konuda gelinen noktayı nasıl özetlersiniz? Kalite ve teknoloji anlamında yurtdışı markaları ile rekabet edebilecek duruma gelmemize rağmen özellikle Ar-Ge çalışmalarımıza daha çok önem vermeliyiz diye düşünüyorum. Teknolojiyi takip etmek yerine, hedefimizin teknoloji yaratmak olması gerekmektedir. Sonuçta eğer elinizde yeterli ekipman varsa neden yapmayasınız. Şu anda bile çok başarılı yerli üreticilerimiz bulunmakta, eğer birbirimizi desteklersek çok daha iyi sonuçlar görebiliriz. Öztaü Haddecilik Ltd. ûti. Zeki Öztaú Cad. NO: 68 AyrancÕlar - TorbalÕ / øZMøR Tel: 0 232 854 80 07 - 09 Fax: 0 232 854 71 42 www.ozray.com.tr [email protected] LE R İ N EN Sİ ST EM SA YÜ R Ü YE N M ER D İV YÜRSAN, çok sayıda seçkin müşterisi ile iş birliği yaparak, yürüyen merdiven ve yürüyen yol konularında deneyimli, genç ve çözüm üreten kadrosuyla hizmet vermektedir. SAN YÜRÜYEN MERDİVEN SİSTEMLERİ Recep Peker Caddesi Stad Apt. No: 14 - 6 (Fenerbahçe StadÕ KarúÕsÕ ) Fenerbahçe - KADIKÖY / øSTANBUL Tel : 0216 - 450 41 89 - 0216 - 450 47 89 [email protected] FİRMALARDAN Arkel ‘Design Turkey’ Ödülünü Aldı Arkel firmasına ait Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi, yatırım ürünleri kategorisinde 'Design Turkey' ödülünü aldı. A rkel firmasına ait Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi, yatırım ürünleri kategorisinde ‘Design Turkey’ ödülünü aldı. Arkel Yurtdışı Satış Sorumlusu İzzet Çiftçi ile bir araya gelerek yeni ürünleri ve kazandıkları ödül hakkında sohbet ettik. Özellikleri ile sektörde fark yaratacağını düşündükleri Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi’nin tasarımı ile tescillenmesinin kendilerinde ayrı bir heyecan yarattığını kaydeden İzzet Çiftçi, yeni ürünlerinin kompakt bir çözüm sağlayarak alışılagelmiş özellikleri ve alışkanlıkları değiştirecek bir cihaz olduğunu söyledi. Çiftçi, yeni ürünleri Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi ve aldıkları ödül hakkında şöyle konuştu; “Bildiğiniz üzere bir süredir çalışmalarını sürdürdüğümüz, Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesinin tamamlanması ve yakın bir tarihte piyasaya sürüleceği bu günlerde, ürünümüzün almış olduğu tasarım ödülü, bizi gerçekten çok memnun etti. Özellikleri ile sektörde fark yaratacağını düşündüğümüz ürünümüzün tasarımı ile de tescillenmesi bizlerde ayrı bir heyecan yarattı. Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi, isminden de anlaşılacağı gibi asansör kontrolünde birçok elektronik üniteden oluşan kumanda sistemini tek bir üniteye indirgeyen, kompakt bir çözüm sağlayan alışılagelmiş özellikleri ve alışkanlıkları değiştirecek bir cihaz. Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi teknik olarak birçok yeniliği bünyesinde bulunduruyor. Teknik özelliklerini kısaca belirtmemiz gerekirse; 64 durağa kadar 8 asansörle grup çalışma, 4m/s hız desteği, direk duruş, halatlı asansörlerde seviye yenileme, hızlı kurulum, hızlı adaptasyon, programlanabilir giriş/çıkışlarla daha esnek fonksiyon kazandırma, canbus ile kat/kabin çağrılarının yanı sıra revizyon kutusu kontrol panosu haberleşmesini hızlı, güvenilir ve daha az kablo bağlantısı ile yapabilme, hazır tesisat özelliği ile tak çalıştır montaj kolaylığı, geliştirilmiş hata listesi ile hızlı ve güvenilir hata tespiti, farklı çalışma hızları ile kısa kat ya da yüksek hızda çalışmada konforlu seyir ve duruş, daha gelişmiş PLC özelliği ile özel durumlara adaptasyon kolaylığı, dâhili kurtarıcı özelliği ile elektrik kesintisinde akü ya da UPS ile katına getirme, EN 81-1+A3 standardına tam uyumluluk. Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi’nin asansör kumanda panosunda yeni trendlerin öncüsü olacağı sektörünün daha iyi noktalara gelmesinde önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz.” 82 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 A rkel Yurtdışı Satış Sorumlusu İzzet Çiftçi ile bir araya gelerek yeni ürünleri ve kazandıkları ödül hakkında sohbet ettik. Özellikleri ile sektörde fark yaratacağını düşündükleri Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi’nin tasarımı ile tescillenmesinin kendilerinde ayrı bir heyecan yarattığını kaydeden İzzet Çiftçi, yeni ürünlerinin kompakt bir çözüm sağlayarak alışılagelmiş özellikleri ve alışkanlıkları değiştirecek bir cihaz olduğunu söyledi. !"# $$$%%&"% FİRMALARDAN 23 yıldır birlikte sürekli gelişerek çalışıyoruz Gaye Asansör Kurucu Ortakları Hüsnü Gökgöz & Feridun Güldiken A sansör sektöründe nadir rastlanan ortaklık kavramını yıllardır başarılı bir şekilde yürüten ve faaliyet gösterdikleri bölgede adlarından saygıyla söz ettiren Gaye Asansör, 1990 yılında kuruldu. Kurulduğu yıllarda montaj ve bakım işleri ile meşgul olan Gaye Asansör, 1997 yılına kadar sadece Isparta merkezde, akabinde ise şubeler aracılığı ile Türkiye genelinde faaliyet göstermeye devam etti. 2000 yılında üretim kararı alan Gaye Asansör, kabin, diğer çelik konsrüksüyon aksamları, ağırlık karkas v.b. ürünlerde imalata başladı. Üretimini sadece kendi bünyesinde kullanan Gaye Asansör, nadir de olsa kıramadığı müşterilerine sadece kabin temininde yardımcı oluyor. Üretime başlamalarının ardından kurumsal bir yapıya bürünme kararı alan Gaye Asansör, Isparta’da ilk CE belgesi alan firma, Türkiye’de ise CE belgesi alan ilk 50 kuruluş içerisinde yer aldı. Deneyimli ve uzman kadrosu ve bünyesinde yer alan mühendisleri ile toplamda 43 personelle yoluna devam eden Gaye Asansör, bin 500 metrekare kapalı alanda yer alan üretim tesisi ve görülmeye değer tarihi bir konakta yer alan genel merkezlerinde faaliyetlerine devam ediyor. 84 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 2 3 yılı aşkın bir süredir, birlikte kurarak bugünlere getirdikleri Gaye Asansör’ü başarılı projeler ile taçlandıran Gaye Asansör Kurucu Ortakları Hüsnü Gökgöz ve Feridun Güldiken ile bir araya gelerek sohbet ettik. Hüsnü Gökgöz ve Feridun Güldiken’den, Gaye Asansör’ün hikayesini dinlerken, sektör hakkında da değerlendirmelerde bulunmalarını istedik. Sorularımıza içtenlikte cevap veren firma yetkilileri, özellikle firma merkezlerinin yer aldığı ve Isparta’da tarihi bir eseri restore ederek kullandıkları genel merkezlerini tanıttılar. FİRMALARDAN Hüsnü Gökgöz: O yıllarda asansör sektörü günümüzde olduğu kadar hızlı değildi. Nakliyesi bile çok ağır işliyordu. Malzeme temini çok güçtü. Teknik bilgiye ulaşmak oldukça zordu. Yetişmiş eleman bulmak veya çalıştıracak eleman bulmakta oldukça zorlanıyorduk. Özellikle Isparta gibi, Anadolu’nun ortasında kalmış bir yörede, eleman ve bilgiye ulaşmak çok güç oluyordu. O yıllarda bu eksiklikleri çok çalışarak atlattık. Gece gündüz çalışmak tabirini uzun yıllar yaşadık. Zaten sonunda 2000’li yıllara geldiğimizde kabımıza sığmadığımızı fark ederek diğer bölgelere açıldık. Cem Öztürk: Peki neden Isparta’yı tercih ettiniz? Şirket yapılanmasını neden diğer bölgelerde düşünmediniz? Gaye Asansör Genel Koordinatörü Hüsnü Gökgöz, 1979 yılında sektördeki faaliyelerine başladığını, ortağı Feridun Güldiken ile birlikte daha önce kurdukları farklı şirketleri birleştirerek güç birliği yapmaya karar verdiklerini, o günden beri de yollarına başarılı bir şekilde devam ettiklerini ifade etti. Feridun Güldiken ise, uzun soluklu bir çalışma hayatı düşündüklerini, birbirlerini yakından tanıdıkları için firma birlikteliği yapma kararı aldıklarını dile getirdi. Cem Öztürk: Türkiye’de firma sahiplerimizin pek de alışık olmadıkları ve zor rastlanan bir firma birlikteliği ile karşı karşıyayız. 23 yılı aşkın bir süredir birlikte çalışıyorsunuz. Deneyimlerinizi ve bu konudaki yaklaşımınızı bizimle paylaşabilir misiniz? Firmalarımıza ortaklıkları tavsiye eder misiniz? Feridun Güldiken: Kesinlikle tavsiye ediyoruz. Ortaklık; herkes işini bilirse, dürüst olursa çok güzel bir şey. Biz yola çıktığımız 1990 yılında zaten birbirimizi tanıyorduk. Ben, Hüsnü Bey’in çırağıydım. Daha sonra farklı şirketler kurduk. Akabinde de güçlerimizi birleştirme kararı aldık. Ortak çalışmanın şöyle bir avantajı oluyor, branşlaşabiliyorsunuz. Ben mali işleri yürütürken, teknik işlerimizi de Hüsnü Bey idare ediyor. Bu nedenle bölünme yaşamıyoruz. Herkes kendi alanında daha performanslı oluyor. Daha çok kişiye ulaşabiliyor, daha rahat çalışıyoruz. Cem Öztürk: Peki, 1990 yılında Gaye Asansör’ü kurdunuz ve çalışmaya başladınız. Bildiğim kadarı ile o yıllarda asansör sektörü biraz zahmetli ve ağır işliyordu. Bize biraz o yıllardan bahseder misiniz? 86 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Feridun Güldiken: Biz Ispartalıyız ve Isparta’yı iyi tanıyoruz. Bu nedenle kendi bölgemizde faaliyetlerimize başladık. Belli bir doygunluğa ulaştıktan sonra diğer bölgelere açılma ve şubeleşme kararı aldık. Şu anda Antalya ve Afyon olmak üzere 2 farklı ilimizde de şubemiz bulunuyor. Türkiye’nin birçok bölgesinde faaliyet gösterdik. Yıllık 150 ile 200 arasında asansör montajı yapabilme kapasitemiz var. İmalatımızda, kendimize çalışıyoruz. Çok nadir de olsa kıramayacağımız müşterilerimize ürün veriyoruz. Geriye baktığımızda ise 23 yılda 2000 civarında asansör yaptığımızı görüyoruz ve bundan onur duyuyoruz. Cem Öztürk: Geriye dönüp baktığınızda çalışma hayatınızda bir ömre sığacak anılarınız olmuştur. Özellikle hali hazırda çalışan ve insanların hayatını kolaylaştıran 2 bin asansörden bahsediyoruz. Bu işin maneviyatı konusunda neler hissediyorsunuz? Hüsnü Gökgöz: Asansör birçok parçanın birleşmesinden oluşuyor ve sonunda ortaya bir ürün çıkıyor. Bu ürün de insanların hayatını kolaylaştırıyor. Yapılan yerde hizmet veriyor. Asansörcü olmanın en büyük hazlarından bir tanesi, asansörü yaptıktan sonra çalıştırmak ve yıllarca çalışacak o makineye markanızı vurmak. Ben bundan çok büyük keyif alıyorum. Asansörümüz bir de istediğimiz gibi sessiz ve güvenle çalıştığı zaman, maddi boyutundan çok manevi boyutu bizi memnun ediyor. Cem Öztürk: Üretim aşamasına neden geçtiniz? Üretim yapma kararı almanızda sizleri FİRMALARDAN FİRMALARDAN Hüsnü Gökgöz: Hem yurtiçinde hem de yurtdışında çeşitli hedeflerimiz var. Biz, Türk markalarının artık dünyaya açılması gerektiğini düşünüyoruz. Sadece yurtiçinde iş yapmak bizleri tatmin etmiyor. Almanya’ya, İngiltere’ye asansör satmak, oralarda asansör montajı yapmak istiyoruz. Yıllarca ithal malların kalitesinden konuştuk, şimdilerde kendimiz aynı kalitede ürün üretip piyasaya sürebiliyoruz. Bizim markalarımızın özellikle Avrupa’da görülmesini istiyoruz. Zaten bunu yapan firmalarımız da çıkmaya başladı. Asya, Afrika zaten bizim hedef pazarımız ama Avrupa’ya da artık girmek istiyoruz. neler etkiledi? Feridun Güldiken: Biz montaj yaparken bazı malzemelerin hatalı veya bozuk geldiğini gördük ve yaşadık. Bu nedenle nakliye ve zaman konusunda çok sıkıntı çekiyorduk. Daha sonra bazı malzemeleri kendi bünyemizde yapma kararı aldık ve uyguladık. Bugün dilediğimiz ürünü sabahına hazırlayabiliyoruz. Dilediğimiz renkte ve ebatlarda çalışma şansımız oluyor. Bir de Isparta’da olmamız nedeniyle ilimizde üretici olmamasından dolayı sorun yaşadık. Belki birkaç üretici olsaydı üretime geçmez, temin ederek yolumuza devam ederdik. Cem Öztürk: Şimdi gece karar verip sabahına ürün yetiştirebiliyoruz dediniz. Türkiye’de asansör sektörünün hızlı gelişimi ne şekilde oldu? Bu hızlı gelişimi siz neye yoruyorsunuz? Hüsnü Gökgöz: Türkiye’de asansör sektörünün özellikle üreticiler bazında artması bence 2000 yılında otomotiv sektöründe yaşanan krizden dolayı oldu. Otomotiv sektöründe kriz baş gösterince birçok firma asansör aksamı üretimine karar verdi. Ellerinde gerekli üretim tesisi bulunan firmalar, sektörde yaşanan boşluğu fark ederek üretime başladı. Çünkü bizim ilk çalışmaya başladığımız yıllarda yerli asansör kapısı, bir İstanbul bir de İzmir’de üretiliyordu. Sonrasında Konya’da başladı ve hızla yayıldı. Cem Öztürk: Geçmişten günümüze baktığınız zaman önümüzdeki hedefleriniz nelerdir? Gelecekte neler yapmayı planlıyorsunuz? Cem Öztürk: Yıllardır sektörün içerisinde yer almanızdan dolayı şunu sormak istiyorum, Asansör sektöründe geçmişten günümüze gelinen noktayı nasıl özetlersiniz? Feridun Güldiken: Avrupa standartları ülkemize gelmeye başladığı andan itibaren Türkiye’de asansör sektörü kapsamında birçok şey değişti. Özellikle CE Belgesi çıktığında biz şöyle düşündük. Türkiye’de o zaman 300 firma vardı, bu firma sayısı 50’ye düşer, bunlarda markalaşarak dünyaya yayılır. CE Belgesi alan ilk 50 firma arasındayız. Bizim düşüncemiz, kalite artacak ve daha kaliteli işler üretilecek şeklinde idi. Şimdi baktığımızda bizim düşündüğümüz gibi olmadı. Şu anda Türkiye’de belgeli 3 bin civarında firma var. Rekabet şartları oldukça zorlaştı. Fiyatlar çok düştü. Rekabetler fiyat üzerinden yapılmaya başlandı. Kalite yarışı hedefi, ne yazık ki olmadı. Bizim uzun eğitimler ve yüksek maliyetlere aldığımız belgeler, bir günde komik rakamlara verilmeye başlandı. Dolayısıyla asansör firma sayısı olması gerekenden fazla arttı. Bu da sektörü sıkıntıya soktu. Cem Öztürk: Peki siz bu süreci nasıl yürütüyorsunuz? Özellikle asansör sektöründe yaşanan fiyat odaklı rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz? Hüsnü Gökgöz: Bu çok sancılı bir süreç. Rekabetin kalite odaklı olmasından yana bir anlayışımız var. Fakat, maalesef sektörümüz bu yönde ilerlemiyor. Aksine gün geçtikçe fiyatlar düşüyor. Düşük fiyatta yüksek kaliteli üretim yapma süreci çok sancılı geçiyor. Bizim avantajımız, müşteri memnuniyetidir. Isparta yapılacak işler ve bilinirlilik açısından oldukça 88 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Hüsnü Gökgöz: Sektörümüzün yaşadığı sorunların başında eğitim sorunu geliyor. Eğitim sorunu ile birlikte teknik bilgi yetersizliğini de diğer bir önemli sorun olarak görüyorum. Bu sorunlar benim fikrimce aşılabilecek sorunlar. Örneğin sektörümüzün bir oluşumu olan ASGEP’in (Asansör Sektörel Gelişim Platformu) bu sorunlar üzerine faaliyetlerde bulunmasını istiyorum. Bu sorunlar aşıldığı takdirde dünya ile rekabet edebilmemizde hiçbir engelin kalmayacağını düşünüyorum. Firma sahipleri başta olmak üzere, personelin, teknik elemanın sürekli bir eğitime tabi olmasını istiyorum. Eğitim almayan firma nasıl gelişir? Dolayısıyla sektör nasıl gelişir? Her zaman söylediğimiz gibi, iyi bir rakip diğer rakiplerini geliştirir, kötü rakip ise sektörü bitirir. küçük bir yer. Burada insanlar önce kaliteye bakıyorlar. Biz, elimizden geldiğince kaliteden ödün vermemeye çalışıyoruz. Ayrıca 23 yılımızı verdiğimiz bir sektörde yarattığımız markamızın bir güvenilirliği var. Bu da ayrıca tercih edilirlik konusunda bizi ön plana çıkarıyor. Çalışma hayatımız boyunca kaliteden ödün vermedik ve bunun mükafatını da uzun yıllar boyu çalıştığımız müşterilerimizin bizi tercih etmeye devam etmesinden ötürü aldık. Cem Öztürk: Çalışma hayatı boyunca nasıl bir strateji izlediniz? Aynı bölgede aynı insanların bu fiyat rekabetinde sizden kopmamalarının sebebi ne? Hüsnü Gökgöz: Biz, aynı bölgede olmamıza karşın sürekli bir değişim içerisine girdik. Kendimizi sürekli eğiterek, her zaman en teknolojik olanını, en modern olanını ve en kaliteli olanını müşterilerimize sunduk. Yeni ne varsa, Isparta’da veya diğer illerimizde biz bunu uyguladık. Müşterilerimiz de bu değişimin farkında olacak ki bizi tercih etmeye devam ettiler. Aynı zamanda kompanent üreticilerimize, sürekli teknolojik ve yeni ürünler üretmeleri konusunda baskı yaptık. Cem Öztürk: Türk asansör sektörünün geldiği noktayı da sormak istiyorum. Dünya geneline baktığımız zaman Türk asansör sektörünün geldiği noktayı siz nasıl görüyorsunuz? Hüsnü Gökgöz: Türk asansör sektörü olarak, gerek üretimde gerek montaj aşamasında tüm rakiplerimiz ile rekabet edebilir bir noktaya geldiğimizi düşünüyorum. Şu anda teknolojik olarak üretemeyeceğimiz hiçbir ürün kalmadı. Aynı zamanda teknik olarak da yapamayacağımız hiçbir şey yok. Tamamına hakimiz ve yapabiliriz. Kendi adımıza konuşmamız gerekirse, istenilen yükseklikte ve hızda asansör yapma şansımız var. Cem Öztürk: Türk asansör sektörünün yaşadığı sorunları nasıl görüyorsunuz? Sizce sektörümüzün yaşadığı sorunlar nelerdir? Feridun Güldiken: Sektörümüzün şu anda ciddi bir tahsilat sorunu var. Kendi bölgemizde pek rastlamamıza rağmen, dışarıda yaptığımız işlerde tahsilatlarda oldukça zorlanıyoruz. Bu nedenle de ihtiyatlı hareket etmeye çalışıyoruz. Cem Öztürk: Son olarak şunu sormak isterim. Herkese nasip olamayacak bir firma merkezine sahipsiniz. Böyle tarihi bir mekanda faaliyet göstermek nereden aklınıza geldi. Hikayesini bizimle paylaşabilir misiniz? Feridun Güldiken: Burası, Kültür Müdürlüğümüzden aldığımız bilgiye göre Parmaksız Konağı olarak adlandırılıyor. 1885 yılında inşa edilmiş tarihi bir konak. Zaman içerisinde bizim 7-8 odalı bir işletmeye ihtiyacımız oldu. İki katlı geniş bir mekan ararken, burası denk geldi. Bu konak harabe bir haldeydi. Satın aldık ve restore ettik. Restore ederken bizzat orijinaline uygun bir şekilde çalıştık. Bağdadiye denilen özel bir teknikle restorasyonumuzu tamamladık. Her malzemesini tarihi dokuyu ve kültürü bozmayacak şekilde araştırarak bulduk. Hüsnü Gökgöz: Çürümeye yüz tutmuş tarihi bir mekanı hem orijinaline sahip çıkarak yeniden canlandırdık, hem de Isparta’da örnek bir projeye imza atmış olduk. Şimdi eski halini bilerek yeni halini görenler, bizden örnek alarak kendileri de yapmaya başladılar. Isparta’da bir ilki gerçekleştirdik diyebiliriz. Bu konağı almakla hem kültürümüze sahip çıktık, hem de ihtiyacımızı gidermiş olduk. www.asansorvızyon.net 89 FİRMALARDAN FİRMALARDAN 2013 ve sonraki yıllar için, ürettikleri malların yüzde 30’unu ihraç edemeyen firmalar, zor durumda kalabilir Teori Mühendislik Genel Müdürü İbrahim Yılmaz yıllarda rekabetin azaltılarak daha sorunsuz ve daha iyi işlerde yoğunlaşacağına olan inancımız daima sonsuzdur. 2013 yılında yapmayı planladığınız yatırımlarınız ve Ar-ge çalışmalarınız ne şekilde ilerliyor? Firmamızda Ar-ge çalışmalarımız sürekli yapılmaktadır. Yaptığımız Ar-ge’lerde müşterilerimizden gelen olumlu veya olumsuz tepkileri değerlendiriyor, çalışmalarımıza bu doğrultuda yön veriyoruz. Bunun yanı sıra üretimini yapmış olduğumuz ürünler, montaj kolaylığı sağlamakta. Ürünlerimizin estetik yönlerini sürekli geliştirmekteyiz. Örneğin kabin tavanlarında aydınlatma değişimi zor olduğundan tavanlara menteşeli açılır tavan uygulaması yaptık. eori Mühendislik Genel Müdürü İbrahim Yılmaz, 2012 yılında makine parkurlarını yenileyerek genişlettiklerini, 2013 yılına daha iyi bir şekilde hazırlandıklarını söyledi. 2013 yılı için yurt dışı ve yurtiçi satışlarında hedefledikleri miktarlara ulaşmayı arzuladıklarını kaydeden İbrahim Yılmaz, 2013 ve sonraki yıllar için, ürettikleri malların yüzde 30’unu ihraç edemeyen firmaların zor durumda kalabileceklerini ifade etti. T İ brahim bey, öncelikle bize biraz kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz? 1975 yılı Erzincan doğumluyum. 1997 yılında Erciyes Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Asansör sektörüne 1998 yılında başladım. 2004 yılına kadar özel bir firmada satış ve imalat sorumlusu olarak çalıştım. 2005 yılında Teori markası ile kendi şirketimi kurdum. 2005 yılında kurduğumuz firma ile kramer kapı ve kabin üretimine başladık. Türkiye’de 2005 yılında inşaat sektörü çok hızlı bir trend kazanmıştı. Bu bizim işlerimize de yansıdı. 2006 yılı itibari ile yılda 820 kabin üretmeyi başardık. Sonraki yıllar bu sayımızı ortalama 750 kabin ve 2000 adet kramer kapı olarak devam ettirdik. Teori Mühendislik olarak ön plana çıkan üretimleriniz ve ürün özellikleri nelerdir? Ürün portföyümüzde kabin, karkas ve kramer kapı var. Öne çıkan ürünümüz ise ilk yıllarda kramer kapı oldu. Sonraki yıllar ise sektörde kabin ve karkas üretimimiz ile büyük projelerde yer aldık. Bunlarla beraber kabinlerimiz de mevcut, iç dekorasyon yapılması işine de hız verdik. 90 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Ürünlerimizin kolay montaj ve estetik açıdan dolgun olması tercih edilmemizin sebeplerinden biridir. Bir başka örnek vermem gerekirse, taban granitinin değişimi kolay olmadığından süpürgelikleri sökülür ve takılır duruma getirdik. Kabin arka montaj birleştirmesi zor yapıldığı için, arka taraflara kelepçe uygulaması yaptık. Amacımız, bu yeniliklerle ürünlerimizde montaj kolaylığını arttırmaktır. Teori Mühendislik olarak yurt içi ve yurt dışı pazarlama faaliyetleriniz ne şekilde ilerliyor? İhracat faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Yurt dışı ve yurt içi satışlarımızda hedeflediğimiz miktarlara ulaşmak ve iş cirolarımızla maliyetlerimizi gözden geçirerek daha iyi yerlere taşımak hedeflerimiz arasındadır. Geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz? 2013 yılı hakkında öngörülerinizi bizimle paylaşabilir misiniz? 2012 yılının zor bir yıl olacağı, 2011 yılından itibaren ekonomistler tarafından söyleniyordu. Bu yorumların aksine, iş ciroları 2012 yılında da iyi bir artış sağladı. Fakat oluşan rekabetten dolayı firmalar hedefledikleri karlara ulaşamadı. Buna rağmen sektörel bazda 2012 yılının iyi geçtiğini düşünüyorum. Asansör sektöründe yerli markalarımızın ihracat faaliyetleri her geçen gün artarak devam ediyor. Sizin yurt dışı pazarı ve yerli markalar hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Asansör sektöründe yerli üreticilerin sayısı her geçen gün arttığından, iç piyasadaki arz talep dengesi bozulmakta, bu da rekabete ve fiyatlara yansımaktadır. Asansör imalatçılarının da kendilerini bu rekabetten kurtarabilmeleri için ihracat paylarını yüksek tutmaları gerekmektedir. Diğer yandan 2012 yılı, sektörel bazda rekabetli bir yıl olduğundan çok iyi denebilecek düzeye ulaşamadı. Ayrıca merdiven altı adıyla anılan bir çok firmanın oluşumu, rekabetin daha fazla yaygınlaşmasına neden oldu. Bundan sonraki 2013 ve sonraki yıllar için, ürettikleri malların yüzde 30’unu ihraç edemeyen firmalar, zor durumda kalabilir. Biz de Teori Mühendislik olarak kapasite raporumuz ve ihracat birliğine üyeliğimiz ile ihracat yapabilir ve ihraç kayıtlı malzeme satabilir düzeye gelmiş bulunmaktayız. Kalite ve teknoloji anlamında yakalanan ivme, yerli üreticilerimizi yurtdışı markaları ile yarışır bir noktaya taşıdı. Türkiye’de asansör sektöründe bu iki konuda gelinen noktayı nasıl özetlersiniz? Kalite ve teknoloji anlamında yakalanan ivme asansör sektöründe çok fazla etkin olamadı. Sebebi de sektörümüzde yaşanan birleşmelerin değil ayrışmaların fazla olmasıdır. Bu nedenle teknoloji ve kaliteye fazla yatırım yapılamadı. Her çıkan yeni üretici bir önceki veya ayrıldığı firmanın ürünlerini taklit edercesine üretim yapmaya devam etti. Sektörde Ar-ge yatırımı yapan firma sayısı çok fazla olmadığından, sektörün yurtdışında ve yurt içinde bir marka çıkarabilmesi zorlaştı. İnanıyoruz ki, sektördeki bu parçalanmalar olmadığı zaman firmalarımız Ar-ge çalışmasına yatırım yapıp, kaliteli ürün üretip, yurt içi ve yurt dışında marka olabilecek enerjiye sahip olacaklar. Bu anlamda sektörün sorunu merdiven altı diye tabir ettiğimiz üretici firmaların varlığıdır. Asansör sektöründe yaşanan gelişmelere karşı sektörümüzün hala aşılamamış sorunları da var. Özellikle değinmek gerekirse sektörde karşılaştığınız sorunlar nelerdir? Firmamızda, Teori marka tescili, kapasite raporu ve İSO 9001-2008 kalite belgesi mevcuttur. Ayrıca üretimini yapmış olduğumuz kabin içi katlanır kramer kapının aynı şekilde taklit edilmesini önleyebilmek adına tasarımpatent başvurusu yaptık. Tarafımdan geliştirilen tasarım 13 Ocak 2012 tarihinde tescil edildi. Bu patenti alma gereği duyduk, çünkü sektördeki başlıca sorunlardan biri olan mevcut ürünün taklit edilmesi noktasında sıkıntı yaşanılmaktadır. Bu sorunların giderilmesi için atılması gereken adımlar sizce nelerdir? Asansör sektöründe yetişmiş ve kalifiye eleman bulmak gün geçtikçe zorlaşmakta bu da imalatta kalitenin ve iş yapabilmenin önünde en büyük engel gözükmektedir. Bunun çözümü olarak da meslek okullarında asansör bölümlerinin arttırılıp, kalifiye eleman ve teknik eleman yetiştirilmesiyle karşılanabileceğini düşünüyorum. Asansör üretimi ve montajı esasında bir mühendislik bilgisi ve tecrübesi gerektirir. Maalesef Türkiye’de asansör firmaları, bünyelerinde mühendisleri göstermelik olarak çalıştırmaktalar. Bu da firmalara teknik olarak çok fayda sağlamamaktadır. Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? Öncelikle 2013 yılının daha iyi bir yıl olacağı kanaatindeyiz. 2012 yılında makine parkurumuzu genişletip yenileyerek, 2013 yılına daha iyi bir şekilde hazırlanmaktayız. 2013 yılı hedeflerimizin başında, asansör fuar çalışması yer almaktadır. Bu doğrultuda iyi bir hazırlık yapıp ürünlerimizdeki yenilikleri güzel bir sunumla göstermeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra yurt dışı ve yurtiçi satışlarımızda hedeflediğimiz miktarlara ulaşmak ve cirolarımızı da arttırmak istiyoruz. Maliyetlerimizi gözden geçirerek, daha iyi yerlere taşımak da hedeflerimiz arasındadır. Şimdiden 2013 yılının sektöre iyi işler ve bol kazançlar sağlamasını temenni ederim. www.asansorvızyon.net 91 FİRMALARDAN Daha Büyük ve Modern Bir Tesise Geçmeyi Hedefliyoruz Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım K K onya Statik’in asansör sektöründeki faaliyetlerine, 2001 yılında sektöre statik toz boya satarak başladığını belirten Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım, 2004 yılında metal üzerine uygulama fırınları açarak işlem hacimlerini genişlettiklerini söyledi. Metal veya Ametal tüm ürünlerin üzerine statik toz boya uyguladıklarını kaydeden Mehmet Tarım, 0.50’den 20 mm’ye kadar müşteri talebine uygun renk ve ebatlarda boya uygulaması yaptıklarını ifade etti. 2007 yılında sektördeki ihtiyaca cevap verebilmek adına kumanda, kurtaran ve revizyon panolarında üretime başladıklarını anlatan Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım; “ 2007 yılında üretim tesisi ve personel anlamında ciddi bir yatırım yaparak üretime başladık. 2011 yılına kadar Konya merkezli çalışıyorduk. Fakat daha sonra gelen talepler ve Konya’nın bizim üretim kapasitemize cevap veremediğini görerek Türkiye geneline satış yapmaya başladık. 2012 yılında yeni pazarlar aramak adına Türkiye genelinde önemli firmalar ile görüşmeler yaptık. Olumlu geçen görüşmelerimizin ardından vizyonumuzu genişlettik ve Türkiye geneline ulaştık. Şu anda üretim kapasitesi olarak; kumanda, kurtaran ve revizyon panolarından biner adet üretebilme kapasitesine sahibiz. 2013 yılında 92 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 onya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım, firma faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Konya Statik olarak faaliyetlerine 2001 yılında sektöre toz boya satarak başladığını dile getiren Tarım, şimdilerde üretim ve boya tesislerini de bünyelerine katarak sektöre 3 farklı dalda hizmet verdiklerini ifade etti. Mehmet Tarım, 2013 yılında kurumsal bir yapıya bürünmek istediklerini belirterek, daha büyük ve modern bir tesise geçmeyi hedeflediklerini de söyledi. kurumsallaşma adına ciddi adımlar atmayı düşünüyoruz. Daha sistematik, daha üretken bir yapıya bürüneceğiz. Ben sanayi aşığı, üretime gönül vermiş bir insanım. Çalıştığım personel benim için çok önemli. Eğitimlerinden özel sorunlarına kadar her konuda kendilerine yardımcı oluyorum. Şu anda deneyimli ve eğitimli personel bulmak çok zor. Bu nedenle personelime değer veriyor, işlerini daha iyi yapmalarını, firmamıza daha faydalı olmalarını sağlıyorum.” dedi. Şu anda 2 bin 500 metrekare kapalı alanda 35 kişilik bir kadro ile sektöre hizmet ettiklerini belirten Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım, gelinen noktada ve yakalan üretimde mevcut tesislerinin kendilerine yetmediğini, daha büyük ve modern bir tesise geçmeyi planladıklarını ifade etti. Şu anda anlaşma yaptıkları firmaların aylık üretimlerini karşılayarak yeter stok sayısında çalıştıklarını kaydeden Mehmet Tarım; “Gelen talepleri karşılama oranında sorunumuz olmamasına karşın, bizimle çalışmak isteyen birçok firmayı da beklemeye aldık. Gelen talepler doğrultusunda daha büyük bir tesise geçmemiz gerekiyor. Üretim kapasitemizi arttırmak ve yeterli sayıda stoklu çalışmak için şu an kinden daha büyük bir alana ihtiyacımız var. Ürünlerimizin ebatlarının büyük olmasından dolayı yeterince alan bulmakta zorlanıyoruz. 2013’teki en büyük hedefimiz bu olacak.” şeklinde konuştu. Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım, bünyelerinde yer alan boyama tesisi ile üretimlerinin yanı sıra statik boya konusunda da müşterilerine hizmet ettiklerini belirterek şunları söyledi; “Statik boya Avrupa Birliği yasalarına uygun bir boya olduğu için, 2006’dan sonra tercih edilir oldu. Diğer boyalarda tiner olduğu ve insan sağlığına zararlı olduğu için AB ülkelerinde statik boya tercih edilir oldu. Tek şirket altında üç farklı dalda hizmet veriyoruz. Birincisi boya satışı, ikincisi uygulanışı ve son olarak da imalat. Kendi bünyemizde üretim yapıp aynı zamanda da boyamasını gerçekleştirdiğimiz için ürünlerimizde kalite üst düzeyde oluyor. Üretim yaptığımız firmaların markalarını da işleyebiliyoruz. Sonuçta bilgisayarlı bir sistemde çalıştığımız için elimize gelen Autocad çizimlerin birebir aynısını üretip dilenen renkte boyayabiliyoruz. Dilenen ölçü ve şekilde üretim yapma şansımız var.” FİRMALARDAN Asansör Sektörünün Geleceği İçin de Mesai Harcamalıyız Nobel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç N N obel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç asansör sektöründe gelinen noktayı değerlendirerek, sektörün bilinçsiz kişiler tarafından zarara uğratıldığını, bu nedenle de maddi manevi kayıplar yaşandığını söyledi. Türk asansör sektörünün bir çatı altında tek bir ağızdan konuşması gerektiğini dile getiren Ayhan Bilgiç, sektör temsilcilerinin bu uğurda da mesai harcamaları gerektiğini vurguladı. 1987 yılında, asansör sektörüne ilk başladığında, asansör sektörünün piyasada bir saygınlığının olduğuna değinen Ayhan Bilgiç, gelinen noktada bu saygınlığı aradıklarını ifade etti. Aradan geçen sürede kontrolsüz bir şekilde ilerleyen asansör sektörünün kendi otokontrolünü sağlayamadığını ve herkesin asansör firması kurabildiğini kaydeden Bilgiç, yaşanan bu tablonun sektörü maddi manevi kayba uğrattığını belirtti. Nobel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç; “Sektöre ilk başladığımda bir asansöre bir ev alınabiliyordu. Bir dükkana bir yük asansörü veriliyordu. Kazancın bu denli fazla olması, firma bölünmelerine ve bir firmada birkaç yıl çalışan bir ustanın kendi şirketini kurmasına neden oldu. Yasalarda buna müsaade edince, asansör firma sayısı bir anda önlenemez bir yükseldi.” dedi. Sermayesi olmayanların da şirket açarak asansör ihalelerine girdiklerini anlatan Nobel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç, şirket ve kazanç mantığı ile hareket edilememesinden dolayı fiyatların gün geçtikçe aşağı yönlü hareket ettiğini söyledi. Ayhan Bilgiç, işi bilemeyenlerin aldık- 94 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 obel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç asansör sektöründe gelinen noktayı değerlendirerek, sektörün bilinçsiz kişiler tarafından zarara uğratıldığını, bu nedenle de maddi manevi kayıplar yaşandığını söyledi. Türk asansör sektörünün bir çatı altında tek bir ağızdan konuşması gerektiğini dile getiren Ayhan Bilgiç, sektör temsilcilerinin bu uğurda da mesai harcamaları gerektiğini vurguladı. ları ihaleleri tamamlayamamalarından dolayı sektörün adının lekelendiğini, bu yapılanların ise cezasız kaldığını vurguladı. Bilgiç, özellikle son zamanlarda artan tahsilat sorunlarının ve dönen çeklerin de sektöre ciddi zarar verdiğini kaydederek, firmaları uyardı. Yaşanan bu sorunları sektörün bir araya gelememesine ve sektörel bir platformda tartışılmamasına da bağlayan Bilgiç, ASGEP tarafından kurulacak federasyon ile bu sorunların çözüme kavuşacağına inandığını söyledi. Ayhan Bilgiç, “Ben 1991’den beri dernek faaliyetlerine destek veriyorum. Bakkalların, berberlerin sektörel odaları varken, insan sağlığı ve güvenliği açısından hassas bir noktada olan asansör sektörünün maalesef yok. Bu nedenledir ki biz kendi sektörümüze hakim olamadık. Bu yeni oluşumdan son derece umutluyum. Merih Asansör’den Yusuf Bey, Metroplast’tan Levent Bey bu oluşum için çok çalışıyorlar. Bizler de destekliyoruz. Sonuçta bu sektör bizim ve bizler sahip çıkmalıyız. FİRMALARDAN Otomatik ve Yarı Otomatik Kapıları da Bünyemizde İmal Etmeyi Planlamaktayız SRL Asansör İhracat Direktörü Mustafa Karakuş RL Asansör İhracat Direktörü Mustafa Karakuş, 2012 yılının, ticari anlamda sıkıntılı bir dönem olmasına rağmen SRL Asansör olarak hedeflerine adım adım yaklaştıkları bir yıl olarak geride kaldığını söyledi. 2013 yılı başlarında fırınlı boya hanelerini faaliyete geçirdiklerini kaydeden Mustafa Karakuş, “Yıl ortasından itibaren ise makine parkurumuza yeni makineler ilave edip hem üretimi daha seri hale getirmeyi hem de otomatik ve yarı otomatik kapıları da bünyemizde imal etmeyi planlamaktayız.” şeklinde konuştu. S S RL Asansör İhracat Direktörü Mustafa Karakuş, 2012 yılının, ticari anlamda sıkıntılı bir dönem olmasına rağmen SRL Asansör olarak hedeflerine adım adım yaklaştıkları bir yıl olarak geride kaldığını söyledi. 2013 yılı başlarında fırınlı boya hanelerini faaliyete geçirdiklerini kaydeden Mustafa Karakuş, “Yıl ortasından itibaren ise makine parkurumuza yeni makineler ilave edip hem üretimi daha seri hale getirmeyi hem de otomatik ve yarı otomatik kapıları da bünyemizde imal etmeyi planlamaktayız.” şeklinde konuştu. 96 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Mustafa Bey, öncelikle bize biraz kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz? 1978 yılında Konya’da doğdum. İlk,orta ve lise eğitimlerimi tamamladıktan sonra dış ticaret eğitimimi ön lisans alarak tamamladım. Daha sonra eğitimime işletme lisans belgesi alarak devam ettim. 2010 yılına gelinceye kadar sanayi, ağır sanayi ve ağırlık olarak asansör FİRMALARDAN sektöründe çeşitli görevlerde bulundum. 2010 yılının yarısından itibaren Serlift Asansör adı altında bir oluşuma gittik. Bu oluşum bizi 2011 yılında şirketleşmeye götürdü ve SRL Asansör olarak firmamız kurumsal kimliğine kavuşmanın ilk adımlarını atmış oldu. Müşteri portföyünün zamanla artmasına bağlı olarak; müşteri memnuniyeti, zamanında teslimat ve kaliteden ödün vermemek adına üretim faaliyetimize de başlamış bulunmaktayız. SRL Asansör olarak ön plana çıkan üretimleriniz ve ürün özelliklerinizden bahseder misiniz? Üretimimizde şu an için kabin ve pano üretimleri ön plandadır. Bu ürünlerimizde gerek malzeme kalitesi noktasında, gerekse işçilik kalitesi olarak firmamız kendi kalitesinden yana ödün vermemektedir. Bu konuya istinaden gerekli AR-GE çalışmalarımızda devam etmektedir. Geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz ve 2013 hedefleriniz nelerdir? 2012 yılı ticari anlamda sıkıntılı bir dönem olmasına rağmen SRL asansör olarak hedeflerimize adım adım yaklaşmanın mutluluğunu yaşamaktayız. 2013 ise bu hedeflerimize hız kesmeden devam edeceğiz. 2013 yılında yapmayı planladığınız yatırımlarınız ve Ar-Ge çalışmalarınız ne şekilde ilerliyor? En büyük yatırımımızı insan odaklı yaptık. Çünkü ne kadar çok doğru bilgi, emek ve özene ulaşırsak bizi o kadar kalıcı kılacaktır diye düşünüyorum. Bunun yanı sıra fırınlı boya hanemizi de faaliyete geçirmiş bulunmaktayız. Yıl ortasından itibaren ise makine parkurumuza yeni makineler ilave edip hem üretimi daha seri hale getirmeyi hem de otomatik ve yarı otomatik kapıları da bünyemizde imal etmeyi planlamaktayız. İhracat faaliyetlerine ağırlık vermeye başladığınızı biliyoruz. İhracat faaliyetlerine ne zaman başladınız ve şu anda hedeflerinizin neresindesiniz? Biz, ihracat konusunda daha yolun başındayız. 2012 yılının son çeyreğinde pazar araştırması adı altında sektörümüzle alakalı dünyada çeşitli girişimlerde bulunduk. Dünya genelinde sektörümüz adına neler oluyor, neler bitiyor öğrenmek, bize hitap eden pazarları tanımak 98 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 arzusundayız. Tabi bu faaliyetlerimizin yanı sıra ihracat çalışmalarımız da yavaş yavaş başladı diyebilirim. Firma olarak neden ihracata gerek duydunuz ve ihracat yaptıktan sonra ticari hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu? Çünkü ülkemizde olduğu gibi dünyada da firmalar, güvenilir, verdiği sözün arkasında durabilecek üretici ve ihracatçılar aramaktadır. Daha da önemlisi ihracat, ülkemize katma değer sağlamak imkanı olan her bireyin her firmanın görevidir diye düşünüyorum. Bundan dolayıdır ki firmamız ticari anlamda sektörümüzde ihracatçı kimliğini de zamanla oturtacaktır. Yurtdışından beklediğiniz talebi alabildiniz mi? Evet aldık, hatta beklentilerimizin üstünde de aldık diyebiliriz. Hedeflediğiniz pazarlar ve ülkeler hangileridir? Hedef pazarlar yerine, “Ne kadar çok ülkeye ihracat gerçekleştirebilirim?” mantığı ağır basıyor bende. Bunun sebebi ise ülkelerde artık ne zaman ne olacağını kestiremiyorsunuz. Gelecekte ihracat faaliyetlerinizi arttırmayı düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız bu konuda atmayı düşündüğünüz adımlarınızı bizimle paylaşabilir misiniz? Tabi ki hedef önceliklerimiz arasında ihracatı olabildiğince artırmak geliyor. Bunun içinde üretim ve makine parkurumuza ilaveler yapıp kapasitemizi arttırmak, bununla birlikte yurt dışı fuarlarında da firmamızı tanıtabilmek adına katılmayı planlıyoruz. FİRMALARDAN FİRMALARDAN İran Fuarı’na İlgi Tatmin Ediciydi RST Asansör Genel Müdürü Mustafa Mıhçılar R İ ran Fuarı’na katılma sebebinizden bahseder misiniz? Fuarlar, ürünlerinizi ulaşamadığınız tüketicilerle tanıştırmada, sektörde olan yenilik ve değişimleri takip etmede büyük rol almaktadır. Biz de bu amaçla bize dönüşümü olabilecek belirli potansiyele sahip fuarlara katılmayı sektörümüz ve kendimiz adına bir vazife olarak görmekteyiz. Bildiğiniz üzere 2012 Kasım Ayı’nda gerçekleşen Polonya Fuarı’da bu potansiyele sahip fuarlardan biri idi. Tıpkı o fuar ST Asansör Genel Müdürü Mustafa Mıhçılar’a katıldıkları İran Fuarı izlenimlerini sorduk. Mıhçılar, İran Fuarı’nı değerlendirerek, izlenimlerini bizimle paylaştı. Fuarın bu yıl dış katılımlar ve ziyaretçiler de düşünülerek daha uygun bir zaman dilimine alındığını belirten Mustafa Mıhçılar, bu nedenle ziyaretçilerin katılımının tatmin edici olduğunu söyledi. Fuar’da bekledikleri ilgiyi yakaladıklarını da kaydeden Mıhçılar; “Sektörün elektronik konumundaki gelişimini de göz önünde bulundurduğumuzda, ürettiğimiz makine motorlar ve kapılar bilinçli kullanıcıların hemen dikkatini çekti. Yeni sistem butonlarımız da görsellik açısından beğeni topladı.” şeklinde konuştu. gibi İran Fuarı’da belirli bir potansiyele sahip. Bunun yanında ülkenin dış politikaları gereği yürüttükleri ambargolar; yerli sanayicilerin kendi kendilerine birçok şeyi yapmalarına, dışarıya bağımlı kalmamalarına vesile olmuş. Bu da takdire şayan bir konu. Bu tür ülkelerin kendi çabaları ile gerçekleştirdikleri teknolojileri görmek, inceleyebilmek de bu fuara katılımınızın bir sonucu olmaktadır. Fuar izlenimleriniz nelerdir? Bir önceki İran Fuarı, 2011 yılının son günleri, 2012 yılının başında gerçekleştirilmişti. Fuar, bu yıl dış katılımlar ve ziyaretçiler de düşünülerek daha uygun bir zaman dilimine alınmış. Bu nedenle ziyaretçilerin katılımı tatmin edici idi. Geçen seneye oranla katılım daha öz olmakla beraber, katılması gerekli firmaların orada olması ile amacına ulaşan bir Fuar olmuştur. Özellikle elektronik konusunda kendini geliştirmek zorunda hisseden sektör, bu konuda takdir edilecek bir yol kat etmiştir. Fuardan beklediğiniz ilgiyi alabildiniz mi? İran Fuarı, daha önceki deneyimlerimize paralel katılınılması gerektiğine inandığımız bir fuar. Fuar ile, emek ve çabalarımızın yerinde olduğunun ibarelerini, ziyaretçilerimizin yoğun ilgi ve soruları ile gördük. Sergilemiş olduğumuz ürünler daha fazla teknik bilgi ve Ar-ge’yi kapsayan ürünler olduğu için, sektörün henüz kendini geliştiremediği İran’da oldukça yoğun ilgi gördü. Fuarda hangi ürünlerinizi sergilediniz? RST Elektronik olarak asansörün mihenk taşlarının üretimini gerçekleştirmekteyiz. Makina motor, kumanda panosu, buton, otomatik kapı, paraşüt sisteminden oluşan ürün portföyümüz, asansörün iskeletini oluşturmaktadır. Dolayısı ile bu Fuar’da da bu iskeletin kemiklerinden, bu pazar için talebe paralel arz edebileceğimiz; dişlili ve dişlisiz makine motorlarımızı, otomatik kapı sistemlerimizi, frekans ayar ünitemizi ve teknik alt yapısı henüz tamamlanmış yeni sistem butonlarımızı tüketicilerin ilgi ve beğenisine sunduk. sistem butonlarımız da görsellik açısından beğeni topladı.Tabii, bu dikkat çekme ve beğenileri iyi değerlendirip geri dönüşümleri en kısa zamanda ve yerinde yapabilmek istiyoruz. Bu fuara katılımın amacını en iyi şekilde yerine getirebileceğimizin bilinci ile fuar akabinde gelen talepler ivedilikle cevaplandırılmış ve geri bildirimler alınmaya başlanmıştır. İran pazarına girmek isteyen veya bölgede faaliyet göstermek isteyen firmalara neler tavsiye edersiniz? Biz bu pazarda kendimize ait bir firma ile varlığımızı sürdürmekteyiz. Burada bulunmanın zaruriliği ve karşımıza güvenecek bir kişinin çıkması ile ortak kurduğumuz firma ile yaklaşık 15 senedir faaliyetimizi sürdürmekte ve burada olmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Bu pazarda bulunmak önemli bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığı yaşamak için çok çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Ancak pazarın güvenini ve beğenisini kazandığınız zaman bu pazara katılmakla ilgili kararınızın ne kadar isabetli olduğunu anlıyorsunuz. Fuarda gözünüze çarpan ve fark yaratan ürün ve konular nelerdi? Elektronik sistemler konusunda oldukça ilerlemiş oldukları, bu konuda dıştan herhangi bir arza ihtiyaç duymadıkları, çok net bir şekilde görülmektedir. Dış arzlar da bunun farkında olacak ki, bu konuda herhangi bir katılımı fuarda görmedik. Bu da fuarda dikkati çeken en çarpıcı konu idi. Türkiye fuarları ile kıyasladığımızda arada ne gibi farklılıklar dikkatinizi çekti? Ülkenin ekonomik ve sosyal koşullarını göz önünde bulunduracak olursak, organizasyonlar açısından henüz kat edemedikleri yollar olduğu açık. Ancak, bu sıkı düzen ve çerçevelenmiş ortam içinde, yaptıkları yapacaklarının göstergesi niteliğinde takdir toplamaktadır. İran Fuarı’na tekrar katılmayı düşünüyor musunuz? Fuarlar, firmalara sektörün nerede olduğunu ve nereye doğru yol aldığını gösteren tablolardır. Dolayısı ile bu türden talebin olduğu, arzına talip olabileceğiniz bir pazarda bulunmak adına, sektöre yaptığınız yatırımları gösterebilmek, ulaşamadığınız tüketicilerle buluşmak adına katılmak gerekliliği düşüncesindeyiz. En çok hangi ürününüz veya modeliniz dikkat çekti ve beğeni topladı? Sektörün elektronik konumundaki gelişimini de göz önünde bulundurduğumuzda, ürettiğimiz makine motorlar ve kapılar bilinçli kullanıcıların hemen dikkatini çekti. Yeni 100 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 www.asansorvızyon.net 101 FİRMALARDAN İran Fuarı’nda Gördüğümüz İlgi Bizleri Fazlasıyla Memnun Etti Clindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma Ergül C lindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma Ergül katıldıkları İran Asansör Fuarı izlenimlerini bizimle paylaştı. İran’da yaşanan talebin, katıldıkları Fuarda gözler önüne serildiğini kaydeden Fatma Ergül, “Küçük bir Fuar olmasına karşın çok kalabalıktı. Ziyaretçilerin ürünlerimize olan ilgisi oldukça fazlaydı. Standımızın önü sürekli kalabalıktı. Bu nedenle Fuardan oldukça memnun ayrıldık diyebilirim." dedi. C lindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma Ergül İran Asansör Fuarı’na katılan bayilerinin daveti üzerine İran’a gittiklerini belirterek, burada makinelerini sergilediklerini kaydetti. Fuarın 2 holden oluştuğunu ve küçük bir fuar olduğunu anlatan Ergül, buna karşın ziyaretçi sayısının oldukça fazla olduğunu söyledi. Ergül, Fuarda sergilenen ürünlere ilginin oldukça fazla olduğunu, ürünlerinin sergilendiği standın hiç boş kalmadığını ifade etti. Fuardan bekledikleri ilginin üzerinde bir ilgiyle ayrıldıklarını anlatan Ergül, Fuarda üretimini sağladıkları ve bünyelerinde yer alan 2 tip makine motor grubunu sergilediklerini söyledi. Clindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma Ergül, İran Fuarı izlenimlerini şu şekilde anlattı; “ İran pazarı asansör sektörü açısından oldukça büyük bir pazar. Burada sergilenen ürünlere de ilgi oldukça yüksek. Öyle ki fuarın son yarım saatinde bile standımız dolup taştı. Türkiye’de gerçekleştirilen fuarlarda, fuarın son günü fuar bitmiş gibi oluyor. 102 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Ancak İran’da bunun tam tersini yaşadık. İran pazarına girmek isteyen firmalarımıza tavsiyem, korkmadan, belirli bir strateji ve pazar araştırması yaparak buraya gelmeleridir. Biz tekrar İran Asansör Fuarı’na katılacağız. Türkiye’deki bütün asansörcülere de bu fuara katılmalarını tavsiye ederim.” “ ” Markalarımızla dünyaya yürüyoruz… Asansör Vizyon Dergisi olarak, Türk asansör sektöründe yayın hayatımıza başladığımız Kasım 2010 tarihinden itibaren hayalini kurduğumuz ve yerli üreticilerimiz için önemli bir şans kapısı olarak gördüğümüz “LIFT VISION”, yayın hayatına başlıyor. Uzun süredir planladığımız ve 1 yılı aşan bir Ar-Ge çalışmasının ardından profesyonel bir ekiple yayın hayatına merhaba diyecek olan “LIFT VISION”, ihracat yapan veya yapmayı planlayan firmalarımızın tanıtım yüzü olacak. Türkiye’nin hedef pazarı haline gelen; Kuzey Afrika, Ortadoğu, Balkanlar ve Avrasya ülkelerinde, İngilizce, Arapça ve Rusça dillerinde yayınlanacak olan “LIFT VISION”, yerli üreticilerimizin yurtdışına açılan kapısı olacak. Üç ayda bir yayınlanarak, 2 bin civarında dağıtımı gerçekleştirilecek olan “LIFT VISION”, yerli markalarımızı ve ürünlerini hedef pazarlarda tanıtarak, ihracat faaliyetlerine imkân sağlayacak. Gerek yurtdışı fuarlarına katılarak gerekse dağıtım kanalımız ile yerli asansör sanayimizin geldiği noktayı gözler önüne sermeyi planlayan “LIFT VISION”, Türk asansör sektörünün prestijine artı değer katmada önemli bir mihenk taşı görevi üstelenecektir. Kalite ve teknolojik anlamda Türkiye’de asansör sektöründe ortaya konan üretimin haklı gururunu yaşayacağımız ve sektörümüzü bir adım ileri taşıyacağını düşündüğümüz dergimiz “LIFT VISION”, yerli asansör sektöründen aldığı güçle, yerli markalarımızı, dünyada rakipleri ile yarışabilir bir platforma taşımayı hedeflemektedir. “LIFT VISION”, yerli asansör sanayicimizin dünyada rakipleri ile yarışabilir bir platformda hareket etmelerine fırsat, hedef kitleleri ile diledikleri ölçülerde buluşmalarına imkân sağlayacaktır. “LIFT VISION”, bir üretim üssü haline gelen Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda ihracat faaliyetlerine destek vererek, üzerine düşen vazifesini yerine getirip, asansör sektörünün gelişimine katkı sağlayacaktır. İlk sayısını Mart 2013 tarihinde yayınlayacağımız yeni yayın organımız “LIFT VISION”da tüm firmalarımız ile görüşmek dileğiyle… FİRMALARDAN FİRMALARDAN Hedefleri Aşmak İçin Durmadan Çalışacağız Argeset Elektronik Genel Müdürü Ünay Çınar S Ü Ünay Bey, öncelikle bize biraz kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz? Yeniliklerle, yeni tasarımlarla uğraşmayı seven bir Elektrik Elektronik Mühendisiyim. Kendimi bildim bileli hep var olanı geliştirmek, olmayanı üretmek üzerine derin bir merakım olmuştur. Argeset Elektronik Ltd. Şirketi’de bu amaçlarımı gerçekleştirebilmek için kurduğum henüz üçüncü yılını dahi doldurmamış genç bir şirkettir. Bu genç şirket şimdiden 3 fuara katılmış, konusunda aranan ve tercih edilen bir marka haline gelmiştir. Daha gidilecek çok yol, yapılacak çok iş olduğunun farkındayız ve hedefleri aşmak için durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Argeset Elektronik olarak ön plana çıkan üretimleriniz ve faaliyetleriniz nelerdir? Argeset bir buton ve kaset imalatçısıdır. Bilhassa dokunmatik buton üretimlerimiz kendine özgü yapısı ve estetiğiyle kulla- 106 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 ektör ziyaretlerimizin Antalya ayağında Argeset Elektronik’in kapısını da çalarak, Genel Müdür Ünay Çınar ile sohbet ettik. Çınar, Argeset Elektronik’in 2012 yılında büyüdüğüne dikkat çekerek 2013 yılının kendileri için yatırım yılı olacağına değindi. Gelişime, değişime ve Ar-ge’ye çok önem verdiklerini anlatan Çınar, “Dokunmatik ve mikroswiçli olmak üzere iki farklı ürün geliştirdik. Yeni ürünümüzün en büyük özelliği ince ve estetik olması. Tabii, sektörümüzde birçok imalatçı var ve kimler neler geliştirdi bilemiyorum ancak, bildiğim kadarıyla bu ürünü içlerindeki en incesi olacak. Ayrıca dokunmatik ürün gamında Braille, yani körler alfabesi sorununu da bu ürünle ortadan kaldırmış olacağımızı düşünüyorum.” dedi. nıcılar tarafından çokça tercih edilmektedir. Ancak klasik mikroswiçli buton imalatında da iddialıyız. Üretimde ana eksenimiz dayanıklı ve uzun ömürlü ürünler ortaya çıkarmaktır. Buton üretiminde estetik, önemli bir parametreyse de, ürünün sağlamlığı çok daha önemlidir. Dolayısı ile gerek hali hazırda satılan, gerekse tasarım aşamasındaki ürünlerimiz de mümkün olan en sağlam şekilde ve estetikte üretilmektedir. Ünay Bey, sizin de ikinci yılınız olan ve geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz ve 2013 yılı firma hedeflerinizden bahseder misiniz? 2012 yılını tek bir kelime ile özetlemek gerekirse “büyüdük”. Büyümenin getirdiği sıkıntıları ve sancıları çektik ancak yine de büyümenin “Büyük” hazzını yaşadık. Ancak iyisi ve kötüsü ile 2012 yılı artık geride kaldı ve sonraki yıllar ile ilgili planlarımızı ve stratejilerimizi şimdiden tasarlamamız gerekmekte. 2013 yılını kendimize yatırım yılı olarak seçtik. Bu dönemde makinalaşma ve otomasyon ile ilgili atılımlarımız olacak. Ayrıca daha büyük ve genişlemeye uygun bir imalathaneye taşınmayı düşünüyoruz. Bu da fabrikalaşma adına atacağımız ilk adım olacak hayırlısı ile. Ürün gamının genişlemesi de yine bu yıl gerçekleştirmeyi düşündüğümüz hedefler arasında. Tabii, tüm bunlar beraberinde daha eğitimli ve daha geniş bir personel yapısı gerektirecektir. 2013 yılında yapmayı planladığınız yatırımlarınız ve Ar-Ge çalışmalarınız ne şekilde ilerliyor? 2013’te yapmayı düşündüğümüz yatırımlarımız ile ilgili çalışmalar henüz değerlendirme aşamasında. Bu konuda içinde bulunduğumuz sektörün durumu ve kendi öngörülerimiz bizi yönlendirecek. Pek çok firma gibi biz de aşırı veya eksik yatırımların şirketleri felaketlere sürükleyebileceğinin farkındayız. Günümüz dünyasının rekabet ortamında yatırımlar büyük bir titizlikle planlanmalıdır ve biz de öyle yapıyoruz. Ar-ge çalışmalarına gelince, zaten şirketimizin adı “Argeset”. Argeset Elektronikte “Ar-ge” her daim yapılır. Müşterimizin şikâyetleri veya önerileri doğrultusunda yapılan Ar-ge’ler ile var olan ürünlerin güncellemesi yapılır. Yeni ürün geliştirme planlarımız 2013 yılı için hazır. Bu konuda da çalışmalarımız devam etmekle birlikte, artık üretim planlaması aşamasına geldik. İstanbul Fuarı’nda sergileyecek olduğumuz yeni ürünlerimiz ise bitmiş durumda. Farklı tasarımı ve özellikleri ile yeni bir ürün geliştirdiniz. Yeni ürününüz hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz? Evet. Aslında bir değil, iki yeni ürün diyebiliriz. Çünkü dokunmatik ve mikroswiçli olmak üzere iki farklı ürün geliştirdik. Yeni ürünümüzün en büyük özelliği ince ve estetik olması. Tabii, sektörümüzde birçok imalatçı var ve kimler neler geliştirdi bilemiyorum ancak bildiğim kadarıyla bu ürünümüz içlerindeki en incesi olacak. Ayrıca dokunmatik ürün gamında Braille yani körler alfabesi sorununu da bu ürünle ortadan kaldırmış olacağımızı düşünüyorum. Hayırlı olsun diyelim. Ürününüzün teknik özellikleri ve çalışma prensibi hakkında bilgi verebilir misiniz? Ürün daha öncede belirttiğim gibi çok çok ince olacak ancak net bir değer vermeyeceğim. Montajı çok kolay ve pratik olan bu ürünün mekanik dayanıklılığı da öne çıkan bir diğer özelliği. Tüm kumanda türlerine uyumlu olarak üretilecek ürünün hazır tesisat versiyonu da var. Yeni ürününüzün ön plana çıkan özellikleri ve rakiplerinden farkı nelerdir? İncelik, estetik, dayanıklılık ve kolay montaj ürünün ön plana çıkan ve diğerlerinden farklı olan özellikleri arasında yer alıyor. Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? Ekleyeceklerim çok, ancak özetlemek gerekirse, öncelikle bu yılın tüm sektörümüz için başarılarla dolu bir yıl olmasını diliyorum. Türkiye asansör sektörü, tüm zorluklara rağmen başarıdan başarıya koşuyor. Gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında rakipleriyle altta kalmadan mücadele ediyor. Bizler de bu mücadeleye bir katre katkıda bunabildiysek ne mutlu bize. 2 012 yılını tek bir kelime ile özetlemek gerekirse “büyüdük”. Büyümenin getirdiği sıkıntıları ve sancıları çektik ancak yine de büyümenin “Büyük” hazzını yaşadık. Ancak iyisi ve kötüsü ile 2012 yılı artık geride kaldı ve sonraki yıllar ile ilgili planlarımızı ve stratejilerimizi şimdiden tasarlamamız gerekmekte. 2013 yılını kendimize yatırım yılı olarak seçtik. Bu dönemde makinalaşma ve otomasyon ile ilgili atılımlarımız olacak. www.asansorvızyon.net 107 FİRMALARDAN FİRMALARDAN çoğalma grafiğinden çok daha vahimdir. Bu durum tüm şirketlerin karlılığını azaltmakta, hepimizi bir dar boğaza sokmaktadır. Asansör Fiyatlarının Düşme Grafiği, Adetlerin Çoğalma Grafiğinden Çok Daha Vahimdir Özellikle şunun altını çizmek isterim ki; bir ürünü, özellikle başka bir firmanın ürününü, Çin den ithal edip veya imal edip piyasa fiyatının çok altına sürerek, sadece kendi esas imalatına yeni pazarlar yaratmaya çalışmanın, ticari ahlakla bağdaşmadığını düşünüyorum ve bu düşüncede olanları kınıyorum. Centa firması kurulduğu günden itibaren, bu konuya özellikle çok önem vermiştir. CENTA Asansör Genel Müdürü Tansu Şarlak C ENTA Asansör Genel Müdürü Tansu Şarlak, sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sektörün yaşadığı sorunları dile getiren Şarlak, firmalara çeşitli tavsiyelerde bulundu. Şarlak; "Mühim olan tüm üreticilerin ve montajcıların nefislerini kontrol edebilmeyi öğrenmeleridir. Asansör fiyatlarının düşme grafiği, adetlerin çoğalma grafiğinden çok daha vahimdir. Bu durum tüm şirketlerin karlılığını azaltmakta, hepimizi bir dar boğaza sokmaktadır." şeklinde konuştu. T ansu Bey, öncelikle bize biraz kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz? 1988 yılında İTÜ Makine Mühendisliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra asansör mesleğine aile şirketi olan Şarlak A.Ş.’de başladım ve 1992 yılına kadar da devam ettim. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde bir çok şantiyede yüzlerce asansörün devreye alınması ve kontrollerini bizzat yaptıktan sonra, aile şirketimizden kardeşim Tayfun Şarlak ile ayrılma kararı alıp, CENTA Dış Ticaret şirketini kurduk. 2002 yılına kadar asansör montajı yaptıktan sonra, o güne kadar ciddi bir şekilde Türkiye’de üretilmemiş olan asansör boyfotoseli, elektronik aşırı yük ve Alfanumerik lCD gösterge imalatına başladık. 108 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 CENTA olarak yurtiçi ve yurtdışı pazarlama faaliyetleriniz ne şekilde ilerliyor? İhracat faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Gerek iç pazardaki yerli firmalar gerekse kendi ilişkilerimizle ihracatlarımızı geliştirmekteyiz. paylaşabilir misiniz? 2012 yılı bizim açımızdan, 2011 yılına göre adetsel açıdan aynı kalmasına rağmen, müşteri profilimizin değişmesi adına fark yaratmıştır. Bu değişim de bizi mutlu etmiştir. 2013 yılında işlerin daha da açılacağını ümit etmekteyiz. Ancak şuanki pazarda tüm montajcılar ve üreticiler açısından fazlasıyla yeterlidir. Mühim olan tüm üreticilerin ve montajcıların nefislerini kontrol edebilmeyi öğrenmeleridir. Asansör fiyatlarının düşme grafiği, adetlerin Kalite ve teknoloji anlamında yakalanan ivme yerli üreticilerimizi yurtdışı markaları ile yarışır bir noktaya taşıdı. Türkiye’de asansör sektöründe bu iki konuda gelinen noktayı nasıl özetlersiniz? Kalite ve teknoloji anlamında Avrupa firmalarına yaklaşıldı ancak hiçbir şekilde onların seviyesine ulaşamadık. Birkaç firmayı göz önüne almazsak tabi. Zaten bir Augsburg Fuarı’yla İstanbul Fuarı’ndaki firma profilini karşılaştırırsak bunu görmüş oluruz. Bizler bu konuda kendimizi kandırmayalım, bizim ürünlerimizin en büyük tercih sebebi fiyatlarımızın düşük olmasıdır. Bu özelliğimizi de Çin’den dolayı kaybetmekteyiz. Ulaşım ve diğer ticari şartlar Çin firmaları ile eşit olsa, yerli üreticilerin bir şansının olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de sektörümüzdeki en önemli problem, söylenildiği gibi inşaat müteahhitlerinin ödemelerini geç yapmasından ziyade, biz üreticiler ve montajcıların kendimizi ticari ve ahlaki anlamda geliştirmeyişimizdir. Herkes kendi işini yapmalı ve seçtiği yolda yatırımlarını ilerletmelidir. CENTA olarak ön plana çıkan üretimleriniz ve ürün özellikleriniz nelerdir? Şirketimiz ağırlıklı olarak boyfotosel ve aşırı yük üretmektedir. Bu ürünlerin kendi içlerinde birçok çeşidi vardır. Ürünlerimizin en büyük özelliği, firmamızın her türlü geri dönüşte ürünlere karşı tam sorumluluğunu yerine getirmeye çalışması ve getirmesidir. Geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz? 2013 yılı öngörülerinizi bizimle www.asansorvızyon.net 109 FİRMALARDAN FİRMALARDAN Yıllardır İlklerin Firması Olduk ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak 1 992 yılında asansör panosu ve kartlarını tasarlayıp üreterek sektöre merhaba diyen ASTEK Elektronik, A3 standardı ile ilgili belgesini de alarak, yoluna başarılı bir şekilde devam ediyor. ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak, sürekli bir Ar-ge çalışması içerisinde olduklarını belirterek, projelerinde TÜBİTAK destekli çalıştıklarını söyledi. Yıllardır asansör sektörüne hizmet eden ASTEK Elektronik, hep ilklerin firması olmuş. 1998 yılında; seri haberleşmeli sistemlerini, yine 1998 yılında ilk tam soketli pano sistemini akabinde Türkiye’nin ilk sıva üstü butonunu ve dot matriksli butonlarını üreten ASTEK, sonrasında da 50 nakil flexible kablo tasarımını Türkiye’de ilk kez sektöre sunmuş. Şimdilerde A3 Standardına uygun pano imalatını da tamamlayarak ürün portföyüne ekleyen ASTEK Elektronik, kaliteden taviz vermeden sektöre hizmet etmeye devam ediyor. ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak, 2010 yılından itibaren ara verdikleri buton imalatına yeniden başladıklarını dile getirerek, butonları, düğmeleri, kalıbı ve tasarımı kendilerine ait patentli bir ürün geliştirdiklerini söyledi. ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak, sektöre ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Yurtdışında faaliyet gösteren uluslara- 110 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 1 992 yılında asansör panosu ve kartlarını tasarlayıp üreterek sektöre merhaba diyen ASTEK Elektronik, A3 standardı ile ilgili belgesini de alarak, yoluna başarılı bir şekilde devam ediyor. ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak, sürekli bir Ar-ge çalışması içerisinde olduklarını belirterek, projelerinde TÜBİTAK destekli çalıştıklarını söyledi. rası markalar ile Türkiye’de faaliyet gösteren firmalar kıyaslandığında çeşitli farklılıkların göze çarptığını belirten Ali Sami Şafak, “Yurtdışı markalarının belirli bir montaj sistemleri var. Her şeylerini o montaj sistemine uygun imal ediyorlar. İşi uygulayacak montöre bir şey kalmıyor. Hata riskini minimize ediyorlar. Zemin kattan başlayarak en son kata kadar belirli bir zorunlulukta monte edilmesi gereken parçalar var. Sistemin parçalarından bir tanesini yapmadığınız zaman bir diğer kata devam edemiyorsunuz. Türkiye’de asansör sistemleri böyle değil. Komponent üreticilerinin tamamının üretimleri birbirleriyle uyumlu. Dolayısıyla montaj firmaları arasındaki fark işçilik kalitesi ile sınırlı kalıyor. Yerli asansörlerde bozulan bir parçayı diğer tüm markalar ile değiştirebilirsiniz. Yurtdışında sistem önemli olduğu için, bozulan parçalar yine aynısıyla değiştirilmek zorunda kalınıyor.” dedi. Türkiye’de son 20 yılda asansör sektöründe ciddi gelişmeler yaşandığını belirten Ali Sami Şafak, şu anda üretimi gerçekleştirilemeyen hiç bir aksamın olmadığını söyledi. Tamamıyla yerli sermaye ve Türk akıl gücüyle yapılan çok başarılı işlerin varlığına değinen Şafak, “Bazı asansörcülerimizin tüm bu yaşananlara rağmen yabancı marka hayranlığı devam ediyor. Buna bir anlam vermekte zorlanıyorum. Özellikle yüksek katlı ve hızlı asansörlerde yerli firmalarımız geri kalmıştır. Yerli bina üreticilerinden yerli asansörcülerimize talep arttıkça yerli firmalarımızın da bu konudaki deneyimleri artacaktır ve bu açığımız tamamlanmış olacak. Ayrıca asansör sektörü ile ilgili teknik lise ve üniversitelerimizde bölümler açıldığında birkaç kademe birden atlamış olacağız. Üniversitelerin mühendislik fakültelerinde asansörün mutlaka bir ana dal olarak okutulması gerekiyor. Montajcı firmalarımızın da mutlaka eğitime ağırlık vermesi gerekiyor. Bu konuda teknoloji sağlayıcı firmalardan eğitim talep etmeleri ve ustalarını eğitmeleri gerekiyor. Asansör montaj firmalarımızın bünyelerinde bulunan ustaları ellerinde tutmaları gerekiyor. Çünkü ellerinde tutmadıkları her usta ertesi gün rakip olarak karşılarına çıkıyor. Gerekli düzenlemelerin yapılması ve eğitime ağırlık verilmesiyle asansör sektöründe yaşanan fiyat odaklı rekabetin kalite odaklı bir rekabete dönüştürülmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu. www.asansorvızyon.net 111 Yasemin BULUT YAKLAŞIM On-line Ticaret Rekora Koşuyor Dünyada ve Türkiye’de son dönemde hızla gelişen ekonomik kategorilerin başında e-ticaret geliyor. mından öteye gitmeyen internet ortamında artık herkes online ticaret yapabilmenin araştırmasını yapıyor. Araştırmalar sonucunda ortaya çıkan rakamlar çok dikkat çekici. Bankalar arası kart merkezi’nin (BKM) verilerine göre 5 yıl önce e-ticaret işlemlerinin yıllık toplam hacmi 11 milyar TL civarındayken, 2012 yıl sonu itibariyle bu rakam 40 milyar TL seviyesine ulaşmış bulunuyor. Yine 2007 yılı verilerine göre işlem sayısı 92 milyon iken 2012 ye gelindiğinde 193 milyon adete ulaşıldığını görüyoruz. Yani 5 yıl önce ortalama 127 TL’ye dolan sepet bugün 200 TL civarında doluyor. Bu rakamlar bize Türkiye ekonomisi açısından ciddi bir artış kaydedildiğini net bir şekilde gösteriyor. Neden e-ticaret tercih ediliyor? Tabii ki burada ana başlık kesinlikle “GÜVEN”. İnsanlara güven duymadıkları hiç bir şeyi yaptıramazsınız. Teknolojiyi çok sevdik tamam; ama tam anlamıyla neler yapabileceğini bilmediğimiz için korkuyorduk. İnsanoğlu bilmediğinden korkar. Başta söylediğimi yinelemek istiyorum. Son 5 yılda bu kadar hızla büyümenin sosyal literatürdeki karşılığı güven duygusu. Zamanla bilmediğimiz teknolojiyi öğrendik, sonra sevmeye başladık, şimdi güven aşamasındayız. Güven kavramını aştıktan sonra ikinci tercih nedeni olarak karşımıza moda olanı uygulamak geliyor ki burada sosyal medya devreye giriyor. Böylelikle moda olanı tercih etmek ve sahip olmak insanın kendisini ayrıcalıklı hissetmesini sağlıyor. Yani güven ve ayrıcalık duygusu internet ekonomisinin vazgeçilmez iki önemli unsuru. Türkiye’de e-ticaretin gelecekte de aynı hızla büyüyeceği öngörülüyor. Uluslararası finans kuruluşu Boston Consulting Group’un (BCG) Türkiye’de internet ekonomisinin geleceğine yönelik öngörüsü; 2016’ya kadar 31 milyar Dolara yükselecek şeklinde. İnternet ekonomisinin pazar payı perakende sektörünün elinde olsa bile ortaya çıkan tablo birçok sektörü harekete geçirmiş durumda. E-ticaretin artmasında en büyük faktör internet ortamına güvenirliğin artması. Buradaki en büyük etken ise kamu ve devlet kuruluşlarının sanal ortama entegre olması, e-devlet programının hayata geçirilmesi, ardından internet bankacılığının yaygınlaşması, internet ortamında bankalara güvenin artması. Bu gelişmeleri takip eden üretim ve imalat sektörleri de internet ekonomisindeki yerlerini almaya çalışıyorlar. Önceleri özellikle üretim firmaları için web sayfası rekla- 112 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 İnternet ortamına ne kadar güvendiğimizi; arkadaşımın başına gelen bir olayla anlatmak isterim. Arkadaşım, müteahhit firmadan bir daire satın alıyor. Gördüğü, pazarlık yapıp satın aldığı dairenin kendi dairesi olmadığını tapuda acı bir şekilde öğreniyor. Bunlar günlük hayatta duyduğumuz şeyler de arkadaşımın söylediği ilginç. “Ben bu daireyi internette görüp üzerine tıklayıp satın alabilseydim, beğendiğimi almış olurdum. Bunlar da başıma gelmezdi!!!!!” Ne diyelim o günleri de görürüz inşallah. Sevgi ve saygılarımla, Gülin ARKUN YÖNETİM / DANIŞMANLIK [email protected] 0 312 221 6118 - 0 532 364 4414 yüzde 86 düzeyinde. Belki diyenlerin oranı da yüzde 4. Ankette kısa ve orta vadede karşılaşılabilecek sorunlar ise şöyle tanımlanmış: geçme oranı yüzde 17, son olarak dördüncü kuşağa geçme oranı ise yüzde 12. Gördüğünüz gibi; şirketlerin kuşak gelişimi yavaşlıyor. Söz konusu ankete katılanlar, ‘Şirketiniz ile ilgili en çok neye değer veriyorsunuz?’ sorusuna şöyle yanıtlar vermiş: Sağladığı mücadele ve başarı ortamı yüzde 56, ailem için yarattığı finansal gelecek yüzde 18, benim ve ailem için sağladığı gelir yüzde 14, kendi geleceğimi kontrol etme olanağı sağlaması yüzde 10, aile bireylerim için yarattığı kariyer seçenekleri yüzde 2. Ülkemizde Aile Şirketleri - Gelecekleri ve Yeni Nesiller Bugün ülkemizde tanınan çok önemli sayıdaki şirketin, aile şirketi olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Güllüoğlu, Hacışakir, Hatemoğlu, Dedeman, STFA, Eczacıbaşı, Ülker, Doluca ve tabii ki Koç ve Sabancı markalarının (ve burada adını sayamadığımız daha nicelerinin) birer aile şirketi olduğunu biliyorsunuz. Nesilden nesile aktarılmış bu markaların kuruluş yılları ise 1871 yılına kadar gidiyor. Örneğin; Güllüoğlu 1871, Hacışakir 1889, Hatemoğlu 1924 gibi. Bugünlere yaklaşırsak, Eczacıbaşı 1942, YağSA 1943, Ülker 1944. Bu büyük şirketlerin başlangıçlarında hep, girişimci, yenilikçi, rekabetçi, müşteri odaklı, hesaptan kitaptan anlayan, çalışkan kişileri görüyoruz. Bu çalışkan girişimciler, zaman içinde büyürken, yerlerine geçecek veliahtlarını da seçmiş ve hazırlamışlar. 114 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Şimdi sizinle, yukarıda sıraladığım büyük aile şirketlerinin dışında günümüzdeki diğer aile şirketleri için yapılmış bir anketin bazı dikkat çekici ve akılda kalıcı verilerini paylaşacağım. İlginç bulacağınızı tahmin ediyorum, bir yandan da kendinizi ve şirketinizin geleceğini de düşüneceğinizi sanıyorum: Ankete katılan aile şirketleri yöneticilerinin yüzde 40’ı “10 yıl içinde emekli olurum” diyorlar, yüzde 30’u ise “Emekliliği hiç düşünmüyorum” diyor. Anket çerçevesinde, veliahdını seçenlerin oranı yüzde 29 iken, seçmeyenlerin oranı ise yüzde 56. Şirket yönetimin planlı bir şekilde sürdürülmesi ve işletmenin sürekliliğinin sağlanmasını içeren bir aile anayasası olmayanlar yüzde 69, olanlar ise yüzde 31. ‘Şirketim tam potansiyeline ulaştı’ görüşünde olanlar yüzde 10, böyle düşünmeyenler ise Dikkatinizi çekti mi bilmem ama aile şirketindeki kurucular, şirketlerini ailelerinin gelecekleri olarak değil, kendi mücadele duygularını tatmin ettikleri yerler olarak değerlendiriyorlar. Kim bilir, belki kuşak geçişlerinin yavaşlamasının sebebi de budur. (Veriler Deloitte’un KOBİ Ölçeğinde Aile Şirketi Araştırması Raporu’ndan alınmıştır.) ‘Hangi strateji şirketinizin değerini arttırmada olumlu etki yaratır?’ sorusuna verilen yanıtlar arasında ilk dört sırayı; • Ürün yeniliği (yüzde 53) • Yönetim ekibinin becerilerini geliştirmek (yüzde 52) • Teknolojiden daha fazla yaralanmak (yüzde 51) • Yatırımların daha verimli kullanılması (yüzde 49) konuları almış. Rakamlarla konuşmaya devam edelim: Bugün ülkemizde aile şirketlerinin yüzde 67’si halen birinci kuşak tarafından yönetiliyor. İkinci kuşak tarafından yönetilen şirketlerin oranı ise yüzde 20, torunların yönettiği şirketler ise yüzde 13 civarında. Diğer taraftan; dünya verilerine bakıldığında; şirket yönetiminin kurucudan ikinci kuşağa geçme oranı yüzde 33, ikinci kuşatan üçüncü kuşağa Aile şirketlerinde en çok yapılan yönetim hatalarına gelince; aşırı özgüven (bugüne kadar böyle geldim, buradan sonra da böyle devam ederim.), işten ayrılmama, aşırı yatırımlar veya korkak girişimler, sorunları kabul etmeme, etrafında yol gösteren veya fikir söyleyen bulundurmama, yetenekli genel müdür veya CEO kabul etmeme, çocukları arasında ayrım yapmama çabası ile şirkete zarar verme, şirketi evladı gibi görme, evlatlarını iş adamı gibi değil yine evlat gibi görme, marka yaratmamak ve insan kaynağına önem vermeme. Pekala, aile şirketlerinin sürdürülebilir bir başarı ortamı yakalayabilmesi için neler yapmaları iyi olur? Aslında bunlar aile şirketi olmayan şirketlerle aynı: değişen iş ortamını önceden hissedip ayak uydurma, yenilikçiliği destekleme, farklılık yaratacak kararları şirket stratejisi haline getirme, şirket bilançosunu gelecekte beklenmedik zorluklara adapte olabilecek ve çıkabilecek fırsatları kovalayabilecek şekilde hazırlama, iyi bir yönetici olmanın ötesine geçip şirkete liderlik yapabilme. Hepinize başarılı günler diliyorum. Selam ve saygılarımla, www.asansorvızyon.net 115 Veli SARITOPRAK SİVİL TOPLUM M. Akif TEMELLİ ÇEK YASASI Makine Mühenidisi Ankara Sanayi Odası Meclis Üyesi / TOSYÖV Genel Sekreteri TÜSİAV Başkanı Çek Yasası Yeni Mağdurları İnovasyon Son yıllarda ekonomi ve iş dünyasında sıkça konuşulan bu kelime bir kavram olan inovasyonun köküne inmek istedik. Ve başladık lügat karıştırmaya. Latince INNOVATUS kelimesinden türemiş olan inovasyon, yaşamda yeni yöntemlerin kullanılması, toplumsal, kültürel, sosyal ve ekonomik ortamlarda yenilikler yapmak olarak kullanılıyor. Türk Dil Kurumu inovasyon sözcüğünü yenileşim olarak Türkçeye çevirmiş. Ekonomi ve iş dünyasında ise pazarda katma değer oluşturan yaratıcı bir süreç olarak değerlendiriliyor. Biraz daha açarsak ortaya konan yeni buluşları, yeni ve yaratıcı fikirleri ticari platforma taşıyıp buradan katma değer sağlayacak ürün veya hizmet elde etmek olarak tanımlanabilir. Başka bir tanıma göre de, bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi olarak ifade ediliyor. 116 cancağızım. Artık yeni yeni şeyler söylemek lazım” İnovasyonun özünde de yeni şeyler var, yenilik var ve eski şeyleri değiştirmek var. Gerçekten de öyle. Dünya akıl almaz bir hızla değişiyor. Değişimin ve gelişimin önünde durmak , değişime ve gelişime karşı çıkmak mümkün değil. Yeni dünyada yükselen değer inovasyon oldu. Gelişen yeni dünyaya ayak uydurabilmek için artık işe yaramayan eski yöntemleri değiştirmek ve yenilik üretebilmek gerekiyor. Teknolojik, ekonomik ve sosyal süreçlerin oluşturduğu bir bütün olarak inovasyon, bireysel ve toplumsal olarak yeniliğe ve değişime açık bir kültür ortamı gerektiriyor. Bu ortamın olmadığı yerde inovasyondan bahsetmek ve inovasyon uygulamaları beklemek imkansız gibi bir şey… İş dünyası temsilcileri krizlerin ancak inovasyonla aşılabileceği noktasında hemfikirler. Ve krizleri fırsata dönüştürmenin en geçerli yolu olarak inovasyonu görmektedirler. Aynı şekilde ülkelerarası rekabette de inovasyona önem veren ülkeler güçlü bir konuma yükseliyor ve halkının refah seviyesi artıyor. Bugün, güçlü bir ekonomi ve yüksek yaşam seviyesine sahip olmak isteyen ülkeler inovasyona sarılıyorlar. Örnek olarak Çin ve Hindistan örneğini gösterebiliriz. Bu 2 ülkenin önümüzdeki 5-10 yıl içinde lider ülke olacağına kuşkumuz yok. Hz. Mevlana’nın dediği gibi “Düne ait şeyler dünde kaldı Darısı ülkemiz Türkiye’nin başına diyelim… asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 Borcunu ödemeyen kişi hakkında infaz aşamasında hapis cezası uygulaması bu kişinin ticari hayatının ciddi şekilde sarsılmasına veya sona ermesine neden olmakta ve borçlarını ödeyebilme ihtimalini neredeyse ortadan kaldırmakta idi. Karşılıksız çek verme durumunda; çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı şeklinde idari nitelikte yaptırım uygulanması uygun bir çözüm olacaktır. Çekte hapis cezasının kaldırılması doğrudur; ancak çekin güvenirliğinin ve itibarının korunması gerekiyordu. İyi niyetlerle hazırlanan yeni çek yasasından maalesef kötü niyetliler yararlanır hale geldi. Hapis cezasının kalkması ile adeta karşılıksız çek yazmada patlama yaşanıyor. Karşılıksız çek oranlarında; 2012 Ocak-Ağustos döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 56,4 artarak 561 bin 702’ye ulaştığı söylenmektedir. Eski yasayla çek mağdurları vardı, yeni yasayla onların mağduriyeti giderildi fakat çek alacaklılarını mağdur eden süreç yaşanıyor. Üreticiler sattıkların ürünlerin alacağını tahsil edemiyor. Üreticiler aldıkları malzemeler için ödeme yapmak zorundalar. Fakat yaşanan süreçte üreticiler malzeme aldıkları tüccarlara ödeme yapmakta zorlanılıyor. İtibarı zedelememek için iki yol var; Burada işletmeler ya kendi öz kaynaklarından dönen çekleri karşılamak zorundalar veya küçülme stratejisi izleyerek borçlanmamak isteyebilirler. Yaşanan bu sorunlar sadece asansör sektöründe değil tüm sektörlerde karşımıza çıkmaktadır. Yeni yasayla çeklerini ödeyemeyenler mağdur sayıldı. İyi de; bir de çek alacaklılarını düşünelim. Bu gün onlar daha çok mağdur durumdalar. Piyasada güven kalmadı. Ticaret yapılmakta zorlanılıyor. Güvenilir çek almak neredeyse bitti. Yaşanılan bu zor durumdan çıkılmasını sağlayacak bir dizi önleme ihtiyacımız var. Yetkililer, çek mağdurlarını kurtaracak, çeke yeniden itibar kazandıracak bir dizi düzenlemeyi en kısa sürede yürürlüğe sokarak, çeki ticarette tekrar güvenli bir araç olarak kullanılır konuma getirmek zorundalar. Aksi takdirde bu anlayışla ticaret yapmak oldukça zor olacaktır. www.asansorvızyon.net 117 Mehmet Nuri KAYA S.T.K. Yönetim Danışmanı Sanayii ve Teknolojide Sivil Toplum Kuruluşlarının İşlevi ve Önemi Mesleki dayanışma kültürü maalesef ülkemizde çok geç başlamıştır. Sanayi devriminin gerçekleştiği Avrupa coğrafyasında mesleki dayanışma kültürü gelişen sanayi ve ticaretle birlikte hızla gelişmiş, bunun sonucunda da kendi ülkelerinde meslekleri ile ilgili konularda iktidarlar üzerinde daha çok yaptırım gücüne ulaşmışlardır. Meydana getirdikleri dernekler, meslek birlikleri ve federatif yapıları ile ülkeleri içerisinde çok ciddi söz ve karar mercii olabilmişlerdir. Ne yazık ki bizim ülkemizde, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, uzun yıllar süren anti-demokratik uygulamalar nedeniyle, sivil toplum kuruluşlarının oluşumu sistematik bir şekilde engellenmiş, sanayici ve girişimcilerin bir araya gelmelerinden korkulmuştur. Bir araya gelerek ortak bir dayanışma tavrı ortaya koymak, örgütlü bir yapı gerektirdiği için ‘ÖRGÜT’ kelimesi bile iktidar sahiplerini korkutmuş, ürkütmüştür. Onun içindir ki, uzun yıllar bu memleketin sanayicisi, ticaret erbabı, girişimcisi iktidarlar tarafından baskıya maruz kalmak ve sistemden tecrit edilmek endişesi ile sivil toplum kuruluşları oluşturamamışlardır. Ancak iktidarlara yakın büyük sermaye sahibi birkaç oluşuma izin verilmiştir. Zira sanayisi ve ticareti gelişen bir Türkiye’nin insanı zenginleşecek, refah düzeyi yükselecek, refah düzeyi yüksek insanlar topluluğu daha çok düşünecek ve iktidar uygulamalarını daha çok sorgulayacaklardır. İktidar sahiplerini endişelendiren bu durum sebebiyledir ki, Türk girişimcisinin örgütlenmesi ve mesleki gelişim göstermesi uzun yıllar boyunca bin bir türlü engellerle geciktirilmiştir. Son yıllarda, ülkemizdeki siyasi ve hukuki iyileştirmelerin etkisiyle gelişen demokratik ortamda, Türkiye’de, sivil toplum kuruluşlarının ve mesleki dayanışma örgütlerinin sayısı hızla 118 asansör vİzyon dergİsİ ocak - şubat ‘13 artmış, buna paralel olarak da sivil inisiyatif geliştirme kültürü geç de olsa oluşmaya başlamıştır. Bir yapı oluşturarak bir araya gelen meslektaşlar, sorunlarına daha hızlı çözümler üretmişler, birlikten aldıkları güçle yüksek moral ve motivasyonla daha rahat yatırım yapma imkanı bulmuşlardır. Bazı meslek gurupları kendi aralarında sermaye birlikteliği yaparak daha hacimli işler başarmışlardır. Netice itibariyle sivil toplum kuruluşlarının iş hayatında ne kadar önemli olduğunun bilincine varılmış, meslek erbapları seslerini daha gür bir şekilde duyurmaya başlamışlardır. Bu bilinç ile uluslararası rekabet ortamında söz sahibi olmaya, kendi sektörlerine itibar ve daha kaliteli iş gücü oluşturma aşamasına gelmeye başlamışlardır. Unutulmamalıdır ki küreselleşme rüzgarlarının da etkisiyle uluslararası ticari faaliyetler artık boyut değiştirmiştir. Yerli sanayi ve üreticiler kendilerini dünyadaki piyasa koşullarını da göz önünde bulundurarak; ürün geliştirmek, teknolojik yenilikleri yakından takip etmek ve alt yapılarını uluslararası rekabet koşullarına uygun hale getirmek zorundadırlar. Aksi durumda aynı sektörde olan yabancı rakipler gelip iç piyasadaki pazar paylarında etkili bir şekilde söz sahibi olmaya başlayacaklardır ki, ülkemizde bunun birçok örneği mevcuttur. Türk sanayici ve girişimcilerinin küresel dalgalanmalardan korunmasının en önemli adımlarından biri kuşkusuz mesleki dayanışma faaliyetlerini sürekli geliştirmek ve işlevsel halde tutmaktır…