15. Ulusal İşletmecilik Kongresi Bildiri Özetleri Kitabı DÜZENLEYEN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ İŞLETME BÖLÜMÜ 26-28 Mayıs 2016 İstanbul 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul ÖNSÖZ Günümüz iş dünyası, her gün farklılaşan ve işletmeleri daha şiddetli rekabete zorlayan yapısıyla, yeni bilimsel yöntem ve uygulamalara gereksinim duymaktadır. Bilimsel kongrelerde, alanında uzman bilim insanları ve uygulayıcılar, mevcut koşulları ve gelecek beklentilerini, araştırmaları doğrultusunda tartışabilmektedirler. Bu tartışmalara imkan tanıyan bir ortam sunarak bilimsel kongreler, bilginin paylaşılmasından fayda sağlayan tüm paydaşlara değer yaratmaktadır. 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi de, “Sürdürülebilir küresel rekabet avantajında öne çıkan farklı, etik, akıllı iş ve stratejiler” temasıyla, günümüz iş dünyasında etkili yöntem ve uygulamalar hakkında bilgiye ihtiyaç duyan tüm kesimlere fayda sağlamayı amaçlamaktadır. Kongreye bu yıl başlangıçta gönderilen 753 bildiri, titiz bir hakem değerlendirmesi sürecinde gözden geçirilmiş ve 302 bildiri kabul edilmiştir. Ulusal İşletmecilik Kongre’lerinde bir ilk olarak, 302 kabul edilen bildirinin 200 tanesi, üç farklı uluslararası derginin hakem sürecine dahil edilerek, uluslararası yayına çevrilmesi sağlanmıştır. Elinizde bulunan bu kitapta üç gün boyunca kongrede sunulacak ve tartışılacak tüm bilimsel çalışmaların özet ve tam metinleri yer almaktadır. 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi’nde, Türkiye’nin her köşesine yayılmış 650 bilim insanı, işletmecilik alanının birbirinden farklı alt dallarında yazdıkları toplam 302 bildiriyi sunacaklardır. Kongre programında bildirilerin yanı sıra, özel sektör, kamu kuruluşları ve yerel yönetimlerden katılan uygulayıcıların, bilim insanlarıyla aynı panelde buluşmaları ve uygulamalara ilişkin deneyimlerini paylaşmaları da mümkün olacaktır. Ulusal İşletmecilik Kongreleri’nin katılım oranını bu denli artırmak, işletmecilik alanında çalışan bilim insanlarımızın ve uygulayıcıların daha fazla ilgisini çekebilmek, bizlerde de memnuniyet uyandırmıştır. İstanbul Üniversitesi temelleri 1453’e dayanan köklü geleneğiyle, ülkemize ve insanlığa yararlı bilgi üretme misyonuyla, bilimsel etkinliklere ev sahipliğini ve desteğini sürdürmektedir. 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi’ne de ev sahipliği yapmaktan onur duymaktayız. Kongrenin kazanımlarının ülkemize ve işletmecilik alanında çalışan herkese faydalı olmasını temenni ederiz. Prof. Dr. Mahmut AK İ.Ü. Rektörü Kongre Onursal Başkanı Prof. Dr. Halim KAZAN İ.Ü. İktisat Fak. İşletme Böl. Başkanı Kongre Başkanı 2 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul KONFERANS YÖNETİM KURULU Konferans Sahibi Prof. Dr. Mahmut AK İstanbul Üniversitesi Rektörü Konferans Onursal Başkanları Prof. Dr. Sedat MURAT İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Başkan Prof.Dr. Halim KAZAN Başkan Yardımcıları Prof.Dr. Muhittin KAPLAN Doç.Dr. Ercan SARIDOĞAN Doç.Dr. Elif HAYKIR HOBİKOĞLU Yrd.Doç.Dr.Muzaffer ERTÜRK 3 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul YAYIN KURULU Baş Editör: Prof.Dr. Halim KAZAN Editörler: Prof.Dr. Muhittin KAPLAN Doç.Dr. Ercan SARIDOĞAN Doç.Dr. Elif HAYKIR HOBİKOĞLU Doç. Dr. Kutluk Kağan SÜMER Editör Yardımcıları: Yrd.Doç.Dr. Arif Saldanlı Yrd.Doç.Dr. Anıl Değermen Erenkol Yrd.Doç.Dr. Ebru Doğan Yrd.Doç.Dr. Sema Yolaç Yrd.Doç.Dr. M.Sabri Topak Yrd.Doç.Dr. Zekeriya Emre Erkal Yrd.Doç.Dr. Duygu Anıl Keskin Yrd.Doç.Dr. İbrahim Zeki Akyurt Yrd.Doç.Dr. Bora YILDIZ Yrd.Doç.Dr.Muzaffer Ertürk Öğr .Gör.Dr Mehmet Baykal 4 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 15. ULUSAL İŞLETMECİLİK KONGRESİ DANIŞMA KURULU Prof.Dr. Halim KAZAN | İstanbul Üniversitesi Prof Dr Ali AKDEMİR | Arel Üniversitesi Prof Dr Ayşen WOLF | Arel Üniversitesi Prof Dr Fatih SEMERCİÖZ | İstanbul Üniversitesi Prof Dr Seyhun DOĞAN | İstanbul Üniversitesi Prof.Dr. A. Asuman AKDOĞAN | Erciyes Üniversitesi Prof.Dr. Abdullah OKUMUŞ | İstanbul Üniversitesi Prof.Dr. Canan AY | Celal Bayar Üniversitesi Prof.Dr. Fatih Coşkun ERTAŞ | Gaziosmanpaşa Üniversitesi Prof.Dr. Güven MURAT | Ordu Üniversitesi Prof.Dr. İrfan ÇAĞLAR | Hitit Üniversitesi Prof.Dr. M. Başaran ÖZTÜRK | Niğde Üniversitesi Prof.Dr. M. Şükrü AKDOĞAN | Erciyes Üniversitesi Prof.Dr. Mahmut PAKSOY | İstanbul Kültür Üniversitesi Prof.Dr. Metin Kamil ERCAN | Gazi Üniversitesi Prof.Dr. Nevin YÖRÜK | Türk Hava Kurumu Üniversitesi Prof.Dr. Ömür ÖZMEN | Dokuz Eylül Üniversitesi Prof.Dr. Ramazan AKTAŞ | TOBB Üniversitesi Prof.Dr. Rasih DEMİRCİ | Gazi Üniversitesi Prof.Dr. Reşat KARCIOĞLU | Atatürk Üniversitesi Prof.Dr. Rıfat YILDIZ | Erciyes Üniversitesi Doç.Dr. Ercan SARIDOĞAN | İstanbul Üniversitesi Doç.Dr. Elif HAYKIR HOBİKOĞLU | İstanbul Üniversitesi 5 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 15. ULUSAL İŞLETMECİLİK BİLİM KURULU Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR Prof. Dr. Ahmet ERGÜLEN Prof. Dr.Abdullah Süreyya ERSOY Prof. Dr.Adem ÖĞÜT Prof. Dr.Adnan ÇELİK Prof. Dr.Ahmet DİKEN Prof. Dr.Ahmet İNCEKARA Prof. Dr.Alaeddin TİLEYLİOĞLU Prof. Dr.Ali AKDEMİR Prof. Dr.Ali ALAGÖZ Prof. Dr.Ali Argun KARACABEY Prof. Dr.Ali DANIŞMAN Prof. Dr.Ali HALICI Prof. Dr.Alptekin ERKOLLAR Prof. Dr.Anıl Kumar BERA Prof. Dr.Arzu WASTİ Prof. Dr.Asım Günal ÖNCE Prof. Dr.Aslı KÜÇÜKASLAN EKMEKÇİ Prof. Dr.Asuman AKDOĞAN Prof. Dr.Atılhan NAKTİYOK Prof. Dr.Atilla ELÇİ Prof. Dr.Aykut TOP Prof. Dr.Aypar USLU Prof. Dr.Aysel ERCİŞ Prof. Dr.Ayşe AKYOL Prof. Dr.Ayşe ANAFARTA KURUÜZÜM Prof. Dr.Ayşe İRMİŞ Prof. Dr.Ayşe Oya ÖZÇELİK Prof. Dr.Ayşe ŞAHİN Prof. Dr.Azim ÖZTÜRK Prof. Dr.Azize ERGENELİ Prof. Dr.Azmi YALÇIN Prof. Dr.Bahadır AKIN Prof. Dr.Bahar TANER Prof. Dr.Barış SİPAHİ Prof. Dr.Başak ATAMAN GÖKÇEN Prof. Dr.Belkıs ÖZKARA Prof. Dr.Beyza OBA Prof. Dr.Bilçin MEYDAN TAK Prof. Dr.Binali DOĞAN Prof. Dr.Birdoğan BAKİ Prof. Dr.Birgül KUTLU BAYRAKTAR Prof. Dr.Bülent GÜLOĞLU Prof. Dr.Canan AY Prof. Dr.Canan ÇETİN Prof. Dr.Canan MADRAN Prof. Dr.Cavide UYARGİL 6 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul Prof. Dr.Celalettin Sencer İMER Prof. Dr.Cemal ÇAKICI Prof. Dr.Cemal İBİŞ Prof. Dr.Cemal YÜKSELEN Prof. Dr.Cemal ZEHİR Prof. Dr.Cengiz YILMAZ Prof. Dr.Cem SAATÇİOĞLU Prof. Dr.Cevat TOSUN Prof. Dr.Ceyhan ALDEMİR Prof. Dr.Coşkun Can AKTAN Prof. Dr.Çiğdem KIREL Prof. Dr.Deniz BÖRÜ Prof. Dr.Deniz TAŞÇI Prof. Dr.Derman KÜÇÜKALTAN Prof. Dr.Doğan ARGUN Prof. Dr.Doğan Nadi LEBLEBİCİ Prof. Dr.Durmuş ACAR Prof. Dr.Durmuş DÜNDAR Prof. Dr.Dursun ARIKBOĞA Prof. Dr.Dursun BİNGÖL Prof. Dr.E. Handan SÜMER GÖĞÜŞ Prof. Dr.Edip ÖRÜCÜ Prof. Dr.Emrah CENGİZ Prof. Dr.Engin YILDIRIM Prof. Dr.Enver AYDOĞAN Prof. Dr.Enver ÖZKALP Prof. Dr.Ercan BALDEMİR Prof. Dr.Ercan GEGEZ Prof. Dr.Erdal TEKARSLAN Prof. Dr.Erman COŞKUN Prof. Dr.Erol YARIZ Prof. Dr.Esen GÜRBÜZ Prof. Dr.Esin CAN Prof. Dr.Eyüp ÇETİN Prof. Dr.Faruk ANDAÇ Prof. Dr.Fatih Coşkun ERTAŞ Prof. Dr.Fatih KARCIOĞLU Prof. Dr.Fatih SEMERCİÖZ Prof. Dr.Fatma Gülay KIRBAŞLAR Prof. Dr.Fatma KÜSKÜ AKDOĞAN Prof. Dr.Ferda ERDEM Prof. Dr.Feyzullah EROĞLU Prof. Dr.Filiz BALTA PELTEKOĞLU Prof. Dr.Fuat ERDAL Prof. Dr.Fulya SARVAN Prof. Dr.Funda Savaş GÜN Prof. Dr.Ganite KURT Prof. Dr.Göksel ATAMAN Prof. Dr.Gönen DÜNDAR Prof. Dr.Gönül BUDAK 7 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul Prof. Dr.Gülay BUDAK Prof. Dr.Gülden CERİT Prof. Dr.Güler ARAS Prof. Dr.Güler İSLAMOĞLU Prof. Dr.Gülruh GÜRBÜZ Prof. Dr.Gürbüz GÖKÇEN Prof. Dr.Güven MURAT Prof. Dr.Güven SAYILGAN Prof. Dr.Hakkı KİŞİ Prof. Dr.Haldun AKPINAR Prof. Dr.Hasan VERGİL Prof. Dr.Halim KAZAN Prof. Dr.Halis Yunus ERSÖZ Prof. Dr.Haluk SÜMER Prof. Dr.Hasan Kürşat GÜLEŞ Prof. Dr.Hasan TUTAR Prof. Dr.Hatice DOĞUKANLI Prof. Dr.Himmet KARADAL Prof. Dr.Hulusi DEMİR Prof. Dr.Hülya TALU Prof. Dr.Hüner ŞENCAN Prof. Dr.Hüseyin AKAY Prof. Dr.Işıl PEKDEMİR Prof. Dr.İ. Atilla DİCLE Prof. Dr.İbrahim ANIL Prof. Dr.İbrahim KIRCOVA Prof. Dr.İhsan ERSAN Prof. Dr.İhsan YÜKSEL Prof. Dr.İlker Cenan BIÇAKCI Prof. Dr.İlker Hüseyin ÇARIKÇI Prof. Dr.İnci ERDEM ARTAN Prof. Dr.İsmail BAKAN Prof. Dr.İsmail Hakkı ARMUTLULU Prof. Dr.İsmail Hakkı BİÇER Prof. Dr.İzzet BOZKURT Prof. Dr.Jale ORAN Prof. Dr.Jülide KESKEN Prof. Dr.Kadir ARDIÇ Prof. Dr.Kadir GÜRDAL Prof. Dr.Kemal BİRDİR Prof. Dr.Kemal DEMİRCİ Prof. Dr.Kenan GÜRSOY Prof. Dr.Kenan ÖZDEN Prof. Dr.Lale TÜZÜNER Prof. Dr.Lütfühak ALPKAN Prof. Dr.M. Başaran ÖZTÜRK Prof. Dr.M. Sema ÜLKER Prof. Dr.M.Şerif ŞİMŞEK Prof. Dr.Mahmut ARSLAN Prof. Dr.Mahmut ÖZDEMİR 8 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul Prof. Dr.Mahmut ÖZDEVECİOĞLU Prof. Dr.Mahmut PAKSOY Prof. Dr.Mahmut TEKİN Prof. Dr.Mehmet ERKAN Prof. Dr.Mehmet BARCA Prof. Dr.Mehmet MARANGOZ Prof. Dr.Mehmet ÖZKAN Prof. Dr.Mehmet TANYAŞ Prof. Dr.Mehmet TIĞLI Prof. Dr.Mehmet TİKİCİ Prof. Dr.Mehmet Yusuf YAHYAGİL Prof. Dr.Metin Kamil ERCAN Prof. Dr.Mina ÖZEVREN Prof. Dr.Muhittin KAPLAN Prof. Dr.Muhsin HALİS Prof. Dr.Murat ÇAK Prof. Dr.Murat DOĞAN Prof. Dr.Murat KASIMOĞLU Prof. Dr.Murat TÜRK Prof. Dr.Mustafa GÜNEŞ Prof. Dr.Mustafa KOYUNCU Prof. Dr.Mustafa ÖZBİLGİN Prof. Dr.Mustafa PAKSOY Prof. Dr.Mustafa TEPECİ Prof. Dr.Müge ASLAN Prof. Dr.Müge İŞERİ Prof. Dr.Nagihan OKTAYER Prof. Dr.Nazmi KOZAK Prof. Dr.Necmi GÜRSAKAL Prof. Dr.Nejat BASIM Prof. Dr.Nejat BOZKURT Prof. Dr.Nermin UYGUÇ Prof. Dr.Nevin DENİZ Prof. Dr.Nevin YÖRÜK Prof. Dr.Nevzat AYPEK Prof. Dr.Nihat ERDOĞMUŞ Prof. Dr.Nimet URAY Prof. Dr.Nuran CÖMERT Prof. Dr.Nuray SAKALLI Prof. Dr.Nurullah GENÇ Prof. Dr.Okan TUNA Prof. Dr.Osman YILDIRIM Prof. Dr.Osman ÇEVİK Prof. Dr.Osman GÜRBÜZ Prof. Dr.Oya AYTEMİZ SEYMEN Prof. Dr.Oya ÖZÇELİK Prof. Dr.Ömer Faruk İŞCAN Prof. Dr.Ömer ÖNALAN Prof. Dr.Ömer TORLAK Prof. Dr.Ömür ÖZMEN 9 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul Prof. Dr.Özlem ATAY Prof. Dr.Pınar Süral ÖZER Prof. Dr.R. İbrahim PINAR Prof. Dr.Raif PARLAKKAYA Prof. Dr.Ramazan AKTAŞ Prof. Dr.Rana Özen KUTANİS Prof. Dr.Rasih DEMİRCİ Prof. Dr.Recai COŞKUN Prof. Dr.Recep KÖK Prof. Dr.Recep PEKDEMİR Prof. Dr.Refika BAKOĞLU Prof. Dr.Remzi ALTUNIŞIK Prof. Dr.Reşat KARCIOĞLU Prof. Dr.Rıfat IRAZ Prof. Dr.S. Burak ARZOVA Prof. Dr.Sabahat BAYRAK KÖK Prof. Dr.Sadık ÇUKUR Prof. Dr.Sahavet GÜRDAL Prof. Dr.Said KINGIR Prof. Dr.Sedat MURAT Prof. Dr.Selim YAZICI Prof. Dr.Selime SEZGİN Prof. Dr.Semra F. AŞCIGİL Prof. Dr.Semra ÖNCÜ Prof. Dr.Senem BESLER Prof. Dr.Serap ÇABUK Prof. Dr.Serdar PİRTİNİ Prof. Dr.Serpil AYTAÇ Prof. Dr.Sevinç KÖSE Prof. Dr.Sevinç ÜRETEN Prof. Dr.Seyhun DOĞAN Prof. Dr.Sibel YAMAK Prof. Dr.Sinan ASLAN Prof. Dr.Suat TEKER Prof. Dr.Südi APAK Prof. Dr.Süleyman ÖZDEMİR Prof. Dr.Şaban UZAY Prof. Dr.Şadi Can SARUHAN Prof. Dr.Şahamet BÜLBÜL Prof. Dr.Şebnem BURNAZ Prof. Dr.Şevki ÖZGENER Prof. Dr.Şükrü AKDOĞAN Prof. Dr.Tahir AKGEMCİ Prof. Dr.Tamer BOLAT Prof. Dr.Tamer KOÇEL Prof. Dr.Targan ÜNAL Prof. Dr.Tuncer ASUNAKUTLU Prof. Dr.Tunçdan BALTACIOĞLU Prof. Dr.Turan KORKMAZ Prof. Dr.Türker BAŞ 10 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul Prof. Dr.Türksel KAYA BENGSHİR Prof. Dr.Ufuk DURNA Prof. Dr.Uğur GÜLLÜLÜ Prof. Dr.Uğur YOZGAT Prof. Dr.Ülkü DİCLE Prof. Dr.Ümit ATAMAN Prof. Dr.Ünal AY Prof. Dr.Üstün ÖZEN Prof. Dr.Vahap TECİM Prof. Dr.Vedat SARIKOVANLIK Prof. Dr.Veysel AĞCA Prof. Dr.Veysel BOZKURT Prof. Dr.Yalçın KARATEPE Prof. Dr.Yaman ÖZTEK Prof. Dr.Yasemin ARBAK Prof. Dr.Yaşar SUCU Prof. Dr.Yavuz ODABAŞI Prof. Dr.Yıldırım Beyazıt ÖNAL Prof. Dr.Yonca GÜROL Prof. Dr.Yunus DURSUN Prof. Dr.Yücel ACER Prof. Dr.Yücel YILMAZ Prof. Dr.Zafer ERDOĞAN Prof. Dr.Zeynep AYCAN Prof. Dr.Zeynep Gürhan CANLI Prof. Dr.Zeyyat SABUNCUOĞLU Doç.Dr. Ercan SARIDOĞAN Doç.Dr. Elif HAYKIR HOBİKOĞLU 11 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 15. ULUSAL İŞLETMECİLİK KONGRESİ DÜZENLEME KURULU Doç. Dr. Kutluk Kağan SÜMER Yrd Doç Dr Arif SALDANLI Yrd Doç Dr Anıl DEĞERMEN ERENKOL Yrd Doç Dr Ebru DOĞAN Yrd Doç Dr Sema YOLAÇ Yrd Doç Dr M Sabri TOPAK Yrd Doç Dr Zekeriya Emre ERKAL Yrd Doç Dr Duygu Anıl KESKİN Yrd Doç Dr Yavuz ILGAZ Yrd Doç Dr İbrahim Zeki AKYURT Yrd Doç Dr Bora YILDIZ Yrd Doç Dr Muzaffer ERTÜRK Dr.Mehmet BAYKAL Emel TÖRE 12 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 15. ULUSAL İŞLETMECİLİK KONGRESİ YÜRÜTME KURULU Dr. Mehmet BAYKAL Yrd Doç Dr Muzaffer ERTÜRK Araş.Gör. Serdar Semih COŞKUN Araş.Gör. Zehra Binnur AVUNDUK Araş.Gör.Dr. Burçay YAŞAR AKÇALI Araş.Gör.Dr. Buket AKDÖL Öğr.Gör. Yaprak Burçak BOYDAK ÖZTAŞ Araş.Gör.Dr. Elçin ŞİŞMANOĞLU Araş.Gör. Yiğit YURDER Araş.Gör. Oğuzhan İRENGÜN Araş.Gör. Ebubekir MOLLAAHMETOĞLU Araş.Gör. Sümeyra UZUN 13 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul İÇİNDEKİLER Önsöz _____________________________________________________________________ 2 Konferans Yönetim Kurulu ____________________________________________________ 3 Yayın Kurulu _______________________________________________________________ 4 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi Danışma Kurulu __________________________________ 5 15. Ulusal İşletmecilik Bilim Kurulu _____________________________________________ 6 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi Düzenleme Kurulu _______________________________ 12 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi Yürütme Kurulu__________________________________ 13 İçindekiler ________________________________________________________________ 14 16.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (Kktc) Muhasebe Meslek Etiği Üzerine Bir Araştırma _________________________________________________________________________ 25 20.İnsan Kaynakları Yönetiminde İş Güvenliği Ve İşçi Sağlığı; Bağcılık İşletmelerinde İşçilerin Karşılaştıkları Risk Ve Kazaların Değerlendirilmesi _________________________ 26 24.İşletmelerin Rekabet Avantajı Sağlamasında Eko-Verimliliğin Rolü ________________ 27 25.Sanal Girişim İle Gerçek Kazanıma Yöneliş: Avapreneurshıp _____________________ 28 27.Öğrencilerin Başarı İçin Akademik Motivasyona Ve Akademik Kaygıya İhtiyaçları Var Mı?______________________________________________________________________ 29 28.Katılım Bankacılığının Yapısı Ve Türkiye’deki Gelişimi __________________________ 30 37.Türkiye’de Devlet Kurumunda Arge’de Çalışan Proje Müdürlerinin Kişisel Özelliklerinin Sınıflandırılması ___________________________________________________________ 31 39.Faizsiz Bankacılık Algısı: Uşak İli Örneği ______________________________________ 32 40.Lisans Düzeyindeki Finans Öğrencilerinin Meslek Algısı Ve Beklentileri _____________ 33 41.Kendilik Kontrolünün Üretim Karşıtı İş Davranışlarına Etkisi _____________________ 34 42.Akademisyenleri Sanayi İle İşbirliği Yapmaya Motive Eden Unsurlar - Nitel Bir Çalışma 35 48.Marka Mirasının Ağızdan Ağıza Pazarlamaya Etkileri: Marka Güveninin Aracılık Rolü 36 50.Organizasyonun İçinde Kültür Ve Dinamiklerin Değerlendirilmesi (Açık Hesap Yönetimi) _________________________________________________________________________ 37 60.Organizasyonlarda Eğitim İhtiyaç Analizi: Veri Toplama Yöntemleri Açısından Değerlendirme ____________________________________________________________ 38 65.Yetenek Yönetimi: Performans Değerleme Ve Yedekleme Planlaması Uygulaması ___ 39 66.Sinemada Kişisel Bir Marka Oluşturmak _____________________________________ 40 74.Lider-Üye Etkileşiminin İş Doyumuna Etkisinde Örgütsel İklimin Rolü ______________ 41 14 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 75.İş Tatmini İle Yaşam Tatmini Arasındaki İlişki: Bayburt Üniversitesinde Bir Uygulama_ 42 76.Finansal Okuryazarlık Ve Para Yönetimi: “Meslek Yüksekokulu Öğrencilerine Yönelik Bir Araştırma”________________________________________________________________ 43 77.Sosyal Medyanın Çalışanın Psikolojik Güçlendirme Algısı Üzerindeki Etkisi __________ 44 78.İşletme Yazınındaki Girişimcilik Çalışmalarının Gelişiminin Bibliyometrik Analiz Ve Bilimsel Haritalama Yöntemleriyle İncelenmesi __________________________________ 45 80.Personel Güçlendirmenin İhbarcılığa Etkisinde Örgütsel Bağlılığın Aracılık Rolü Üzerine Bir Araştırma ______________________________________________________________ 46 83.Türkiye Örneği İnsan Kaynakları Fonksiyonları İçin Bir Değerlendirme Öncülü: Kurumsallaşma ____________________________________________________________ 47 84.Bireyin Benlik Kurgusunun Öz Liderlik Davranışına Etkisi ________________________ 48 85.Yenilik Ve Finansal Performans Arasındaki İlişkiyi Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma _ 49 87.Demografik Özelliklerin Kültürel Zeka Üzerine Etkisi: Çok Kültürlü Bir Araştırma _____ 50 91.Havayolu Sadakat Programlarının Yolcular Üzerinde Güven, Sadakat Ve İlişkiyi Sürdürme Etkisinin İncelenmesi _______________________________________________ 51 93.Çalışanların İş Sağlığı Ve İş Güvenliği Eğitim Ve Uygulamalarına Yönelik Farkındalıkları: Kırsehir İlinde Bir Araştırma __________________________________________________ 52 94.Temsil Kuramı Bakış Açısıyla Yönetim Kurulu Yapısının Finansal Performans Üzerindeki Etkisi ____________________________________________________________________ 53 96.Algılanan Örgüt İklimi İle Çalışanların İş Performansı Arasındaki İlişkide Örgütsel Bağlılığın Düzenleyici Rolünün İncelenmesi: Bankacılık Sektöründe Bir Araştırma_______ 54 105.Duygusal Emeğin, İş Tatmini Ve İşten Ayrılma Niyeti İle İlişkisinde Lider Üye Etkileşiminin Rolüne İlişkin Lojistik Sektöründe Yapılan Bir Araştırma ________________ 55 106.Aras Yöntemi İle Türkiye Ve Ab Ülkelerinin Politik Risk Açısından Karşılaştırılması __ 56 107.Gia Ve Aras Yöntemleriyle Ülkelerin Ekonomik Risk Karşılaştırması ______________ 57 110.Üst Düzey Yöneticilerin Deneyim Sürelerinin Temel Sektörler Ve Demografik Açıdan İncelenmesi: Abd Örneği_____________________________________________________ 58 115.Örgütsel Körlüğün (Örgüt Miyopisi ) Ayrıntılı Kavramsal Analizi Ve Ölçümü: Geliştirilen Bir Ölçek Yardımıyla Değerlendirme ___________________________________________ 59 119.Socıal Entrepreneurshıp And Technologıcal Innovatıon: A Comparatıve Study On The Developed Versus Developıng Countrıes ________________________________________ 60 124.Finansal Performans Üzerinde Finansal Etiğin Etkileri: Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi Üzerinde Bir Uygulama _______________________________________________ 62 126.Mikro, Küçük Ve Orta Boy İşletmelerin Avrupa Birliği Ekonomisi’ndeki Rolü ________ 63 129.Örgüt Kültürünün Pazarlama Yeniliğine Etkisinde Çalışan Yaratıcılığının Aracılık Rolü: Bankacılık Sektörü Üzerine Araştırma __________________________________________ 64 15 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 132.Otantiklik, İlişkisel Benlik Kurgusu Ve Psikolojik Sağlamlığın Psikolojik Uyumsuzluk İle İlişkilerinin İncelenmesi: Kültürel Psikoloji Ve Pozitif Psikoloji Bağlamında Bir Değerlendirme ____________________________________________________________ 65 133.Bartın İlindeki Turizm Sektöründe Faaliyet Gösteren Küçük İşletmelerin Ve Aile İşletmelerinin Kurumsallaşma Düzeyi __________________________________________ 66 139.Örtük Liderlik Kuramı Çerçevesinde Güç Mesafesi İle Dönüşümcü Ve Etkileşimci Liderlik İlişkisi: Sağlık Çalışanları Üzerinde Bir Araştırma _________________________________ 67 140.Pazar Ve Kalite Oryantasyonu İle Firma Performansı Arasındaki İlişkide Örgütsel Öğrenme Yeteneğinin Ara Değişken Rolü _______________________________________ 68 143.Etik İklimin İş Tatmini Ve İşten Ayrılma Niyetine Etkisinde Örgütsel Bağlılığın Aracı Rolü: Bir Holdingin Yöneticilerine Yönelik Bir Araştırma ___________________________ 69 146.Bilgi Manipülasyonu Yapılan Finansal Tabloların Karakteristiklerinin Belirlenmesi: Borsa İstanbul’da Bir Uygulama ______________________________________________ 70 147.İşletmelerde İşgücü Verimliliğini Etkileyen Faktörlerin Analizi: Tarsus Devlet Hastanesi Örneği ___________________________________________________________________ 71 157.Muhasebe Çalışanlarında İşe Yabancılaşma Ve İş Performansı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi _______________________________________________________________ 72 158.Liderin Kullandığı Güç Kaynakları, Bağlamsal Performans Ve Bölgecilik İlişkisi: Beyaz Yakalılar Üzerine Bir Araştırma _______________________________________________ 73 161.Yüksek Teknoloji Odaklı Endüstriyel Ekipmanlar Üretim Organizasyonlarında Ürün Gerçekleştirmedeki Problemler Ve Kök Nedenleri ________________________________ 74 164.Çalışan Sesini Kültürlerarası Bakış İle Anlamak: Toplulukçu Olmanın Önemi Var Mıdır? _________________________________________________________________________ 75 166.Kty: Kanıt Temelli Yalın Uygulama İçin Yapısallaştırılmış Bir Yaklaşım ____________ 76 169.Are We What We Consume? ______________________________________________ 77 170.İnovasyon Yetenekleri İle Girişimci Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişki Üzerine Ampirik Bir Araştırma ______________________________________________________________ 78 171.Girişimcilik Niyeti İle Özyeterlilik İnancı Arasındaki İlişkide Algılanan Stres Ve Tükenmişlik Düzeyinin Rolü __________________________________________________ 79 172.The Effects Of Prıor Professıonal Work Experıences On Generatıng Entrepreneurıal Behavıor _________________________________________________________________ 80 173.Akademik Personel İstihdamında Sosyal Sermayenin Rolü: Türkiye’deki Üniversitelerin İşletme Bölümleri Üzerine Bir İnceleme _________________________________________ 81 175.İnsan Kaynakları Yönetimi Uygulamalarına Ve Örgütsel Adalete Yönelik Algının Örgütsel Bağlılık Davranışına Etkisi: Aksaray İlinde Bir Araştırma ___________________ 82 176.Örgüt İklimi Ve İşyerinde Psikolojik Yıldırma Davranışları Arasındaki İlişki Üzerine Bir Araştırma ________________________________________________________________ 83 16 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 178.Yöneticilerde Hubristik Davranışlara Dair Nitel Bir Araştırma ___________________ 84 179.İslam Çalışma Ahlakının Yabancılaşmaya Etkisi ______________________________ 85 182.Aile Şirketlerinde Çözülmemiş Olan Öldürücü Problemler, Bu Şirketlerde Kurumsallaşmanın Önemi Ve Aile Anayasası ____________________________________ 86 183.The Role Of Unıversıtıes In Innovatıon Ecosystem And Academıc Innovatıon _______ 87 184.Kaynakların Özelliklerinin Ve Türlerinin Stratejik İşbirliği Türleri Üzerindeki Etkileri _ 88 187.Sermaye Amortismanının Şirketlerde Uygulanmasının Ülke Ve Şirket Ekonomisi İçin Sağladığı Etkilerin Değerlendirilmesi ___________________________________________ 89 192.Uluslararası Otel İşletmelerinde Yetenek Yönetiminin Örgütsel Güven Üzerine Etkisinde Örgütsel Desteğin Rolü: Bir Alan Araştırması ____________________________________ 90 194.Sosyal Medya Kullanma Düzeyinin Sanal Tembellik Üzerine Etkisi________________ 91 195.İş İlanlarında Cinsiyet Ayrımcılığı: Türkiye’de İnşaat Mühendisliği İlanları Üzerine Bir Araştırma ________________________________________________________________ 92 196.Perceıved Work Stress And Felt Stress Of Workers: The Moderatıng Role Of Assertıve Conflıct Handlıng Modes ____________________________________________________ 93 197.Finansal Kriz Öncesi Ve Finansal Kriz Boyunca Avrupadaki Büyük Bankaların Kredi Risk Yönetimleri Ve Performansları ________________________________________________ 94 199.Akademik Personelin Cam Tavan Sendromu Üzerine Bir Araştırma: Isparta Meslek Yüksekokulu Kadın Akademisyenler Üzerine Bir Uygulama _________________________ 95 202.Örgüt Kültürünün İnovasyon Üzerine Etkisi Ve Bir Araştırma ____________________ 96 204.Beşiktaş Sen Bizim Her Şeyimizsin: Tüketim Ve Kutsallık Bağlamında Taraftarlık ____ 97 208.Veri Zarflama Analitik Hiyerarşi Prosesi (Vzahp) İle Analitik Hiyerarşi Prosesi(Ahp) Metotlarının Yeni Ürün Geliştirme Sürecinde Uygulanması Ve Sonuçlarının Karşılaştırılması _________________________________________________________________________ 98 209.Örgütsel Adalet Algısının Ve Lidere Güvenin Örgütsel Sessizlik Davranışı Üzerindeki Etkisi: İstanbul İli Emniyet Çalışanlarına Yönelik Bir Uygulama ______________________ 99 211.The Relatıonshıp Between Polıtıcal Skıll And Career Success: The Medıatıng Effect Of Leader-Member Exchange __________________________________________________ 100 218.Lider-Üye Etkileşimi Ve İş Tatmini Arasındaki İlişkide Kontrol Odağının Düzenleyici Etkisi ___________________________________________________________________ 101 221.Günümüz Lojistik İşletmelerinde Örgüt İçi İletişimin Artan Önemi _______________ 102 224.Disconnect! If You Want To Be Connected! _________________________________ 104 225.Türkiye’de Kamu Kurumu Çalışanlarının Tüketim Alanında Etnomerkezci Tutumları 105 226.Yönetim Kurullarındaki Çeşitliliğin Karar Verme Süreçlerine Etkisi: Sağlık Sektörü __ 106 233.Türkiye’de Turizm Sektöründe Kadın İstihdamı: İmkanlar Ve Engeller ____________ 107 17 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 234.Yenilik Yönetimi Ve Yenilik Yönetimini Etkileyen Faktörlerin Yenilik Performansı Açısından İncelenmesi: Yenilik Desteği Alan İşletmeler Üzerinde Bir Araştırma ________ 108 235.Tüketim Aracılığıyla İnsani Kaygılara Karşı Savunma Mekanizması Oluşturma Sürecinde Tüketim Nesnelerinin Rolü _________________________________________ 109 240.Güncel İşletme Yaklaşımlarıyla Keykâvus’un Kabusname’si ____________________ 110 241.Zaman Yönetimiyle Tükenmişlik Sendromu Arasındaki İlişki: Beş Yıldızlı Otel İşletmeleri Çalışanları Üzerine Bir Araştırma _____________________________________________ 111 245.Kobi Finansmanında Alternatif Bir Yaklaşım: Proje Bankacılığı _________________ 112 248.Basel Iıı Kriterlerinin Banka İşletmelerinin Performansı Üzerine Uzun Dönemde Etkisi ________________________________________________________________________ 113 249.Sigorta Dağıtım Kanallarının Dijitalizasyonu ________________________________ 114 251.Opportunıtıes And Rısks In Wınd Energy Fınance: Testıng Volatılıty For Turbıne Manufacturers ___________________________________________________________ 115 252.Konaklama İşletmelerinde Örgütsel Sessizlik Ve İşgören Performansı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi _______________________________________________________ 116 253.Türkiye’de Ham Petrol Fiyatları - Cari Açık İlişkisi Üzerine Ampirik Bir Çalışma _____ 117 254.Teknogirişim Sermayesi Desteğinden Yararlanan Girişimcilerin Programdan Aldıkları Destekleri Değerlendirmesi _________________________________________________ 118 255.Kültürel Zekâ, Girişimcilik Eğilimi Ve İnovatif Davranışlar Arasındaki İlişki ________ 119 256.Sektörel Bazda Hisse Senedi Anormal Getirilerinin Hesaplanması Ve Aşırı Tepki Hipotezinin Farklı Modellerle Test Edilmesi: Borsa İstanbul Üstüne Bir Çalışma ________ 120 258.Cultural Hıstorıcal Actıvıty Theory As A Methodologıcal Tool For Organısatıonal Decısıon Research * _______________________________________________________ 121 259.Görsel Ürün Estetiğinin İçsel Referans Fiyatlara Etkisinin İncelenmesi* ___________ 122 263.Üniversite Öğrencilerinin Girişimci Öz Yeterlilik Düzeyleri İle Toplumsal Cinsiyet Algısı İlişkisinin İncelenmesi ______________________________________________________ 123 265.Psikolojik Sözleşme İhlalinin Lider-Üye Etkileşimi Üzerindeki Etkisi Ve Bir Araştırma 124 268.Kobilerin Banka Kredilerine Erişimini Etkileyen Faktörler: Türkiye Örneği _________ 125 269.The Effects Of Paternalıstıc And Servant Leadershıp Styles On Subordınates' Upward Influence Tactıcs __________________________________________________________ 126 271.Psikolojik Sermayenin Farklılaşan Haftalık İçsel Motivasyona Etkileri Ve İş Performansına İlişkin Sonuçlar: Boylamsal Bir Analiz _____________________________ 127 272.Örgütsel Adalet, Örgütsel Vatandaşlık Ve Örgütsel Güven Algılarının Analizi: Selçuk Üniversitesi Örneği ________________________________________________________ 128 278.Bireysel Düzeyde Uzun Vadeli Yönelimin Katılımcı Liderliğin İşten Ayrılma Niyeti İle Olan İlişkisindeki Aracılık Rolü _______________________________________________ 129 18 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 283.Girişimci İşletmelerde Stres Yönetimi: Acil Servis Örneği ______________________ 130 284.Liderlik Davranışlarının Örgütsel Değişime Etkileri: Çalışan-Örgüt Uyumunun Ara Değişken Rolü ____________________________________________________________ 131 286.Pozitif Bir Çalışan Tutumu Olan Psikolojik Sahipliğin Cinsiyet Değişkenine Göre İncelenmesi: Bilişim Sektörü Çalışanları Üzerine Bir Araştırma _____________________ 132 288.Çalışanların İş Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörlerin Metaforlarla Analizine İlişkin Örnek Bir Olay ____________________________________________________________ 133 290.Mobbingin Örgütsel Adalet Algısına Etkisi __________________________________ 134 293.Türkiye'de Yenilenebilir Enerji Alanında Faaliyet Gösteren İşletmelere Sağlanan Vergi Teşvikleri ________________________________________________________________ 135 300.Bilgi Yönetimi Uygulamaları İle Strateji Formülasyonu Yeteneğinin İlişkisine Yönelik Bir Araştırma _______________________________________________________________ 136 302.Çevresel Determinizmin Stratejik Karar Alma Sürecindeki Rolü _________________ 137 305.Örgütlerde Güç Kavramı: “Gücün Dağılımına Etki Eden Faktörler İle Gücü Elde Etme Ve Koruma Stratejileri” _______________________________________________________ 138 306.Ufrs / Tfrs Uygulamalarının Etkilerine Yönelik Bulgu Ve Öneriler ________________ 139 307.Yapısal Olmayan Veriden Rekabet Avantajı Yaratma: Türkiye Konaklama Sektörü’nde Metin Madenciliği Yaklaşımı ________________________________________________ 140 308.Yükselen Bir Trend: Gösterişsiz Tüketim Olgusunun Kavramsal Açıdan Değerlendirilmesi _________________________________________________________ 141 309.Madalyonun Öteki Yüzü: Zorunlu Vatandaşlık Davranışı ______________________ 142 311.Tükenmişlik Sendromu İle Presenteeısm (İşte Var Ol(Ama)Ma Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: Kars Sgk Örneği ________________________________________________ 143 312.Uluslararası Rekabet Gücü Analizi Ve Türkiyenin Rekabet Gücüne Göre Dış Ticaretinin Geleceği Üzerine Bir Araştırma ______________________________________________ 144 317.Televizyon Dizilerinde Nostalji Rüzgârı: Retro Pazarlama Kapsamında Bir Araştırma 145 326.Gemi İnşa Sürecinde Ekipman Seçimi: Topsıs, Moora, Vıkor Uygulaması __________ 146 329.Psikolojik Sahiplenmenin Örgüte Duygusal Bağlılık Aracılığıyla İş Tatminine Etkisi: Yönetici Olmanın Farklılaştırıcı Rolü __________________________________________ 147 331.İş Özerkliği Ve İşin Karmaşıklığı İş Özelliklerinin Proaktif İş Davranışı Üzerindeki Etkisinde Rol Ötesi Özyeterliliğin Aracı Rolünün Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma __ 148 333.Eğitim Yayıncılığı Sektöründe Tutundurma Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi: Öğretmenler Üzerinde Bir Araştırma __________________________________________ 149 335.Türk Tipi Lider Profili: Akademisyenler Üzerinde Nitel Bir Araştırma _____________ 150 343.İşletmelerin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri İle Tüketicilerin Bu Faaliyetlere İlişkin Tutumları __________________________________________________________ 151 19 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 348.Müşteri Bilgi Yönetimi İle İnovasyon İlişkisine Yönelik Bir Araştırma _____________ 152 351.Etkileşimsel Liderlik Davranışının Yönetim İnovasyonu Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de Ampirik Bir Araştırma ______________________________________________________ 153 354.Kosgeb’de Stratejik Planlama Sürecinin Nitel Olarak Değerlendirilmesi __________ 154 356.Yeni Düzenlemeler Işığında “Sermaye Piyasası Araçları” ______________________ 155 357.Onlıne Marka Yönetimi Ve Bir Örnek Olay İncelemesi _________________________ 156 365.Yeni Bir Pazarlama Yaklaşımı Olarak Ürün Kişiselleştirmesi ____________________ 157 369.“Tek Taşımı Kendim Aldım” Psikolojisi Üzerine Bir Deneme ____________________ 158 370.Üniversite Yönetiminde Büyük Veri Analiziyle İnovasyon Ve Teknoloji Odaklı Yatırımlarda Ve Satın Alımlardaki Verimliliğin Artırılması _________________________ 159 371.Kurumsal Yönetişim Ve İç Halkla İlişkiler ___________________________________ 160 373.X Ve Y Jenerasyonundaki Çalışanların Yöneticiyle Etkileşim Farklılıkları __________ 161 377.Tms 23 Borçlanma Maliyetlerinin Aktifleştirilmesi Ve Finansal Tablolara Etkisi ____ 162 380.Gelecekteki Nakit Akışlarının Tahmininde Nakit Akışlarının Ve Tahakkukların Rolü _ 163 381.Finansal Dolarizasyon Sürecinin Bankacılık Sistemine Olan Etkileri ______________ 164 383.Uluslararası İşletmecilik Ve Uluslararası Ekonomik Entegrasyon İşletmeciliğinde Avrupa Birliği ____________________________________________________________ 165 385.Yeni İş Dünyasında Stratejik Yenişimcilik“Yeniliğin Merkezi Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmeler (Kobi’ler)” ______________________________________________________ 166 389.Yeşil Büyümede Çok Kriterli Karar Verme Uygulamaları: Sistematik Bir Literatür Taraması ________________________________________________________________ 167 390.Örgüt İçi Ahlaki Ortam Ve Ahlaki Liderlik ___________________________________ 168 392.Etik İklimin Çalışanların İş Tatminine Ve Örgütsel Bağlılıklarına Etkisi: Otel İşletmelerinde Bir Uygulama ________________________________________________ 169 393.Kurumsal Sosyal Sosrumluluk Kampanyalarının Genç Tüketicilerin Marka Farkındalığı Üzerindeki Etkisi Uygulamalı Bir Araştırma ____________________________________ 170 394.Gsm Operatörlerinin Sunmuş Olduğu Gençlik Kampanyalarından Gençlerin Beklentilerine Ve Memnuniyetlerine Yönelik Bir Araştırma ________________________ 171 397.Yükseköğretim Kurumlarında İş Stresinin, Sanal Kaytarma Davranışı Üzerindeki Etkisi ________________________________________________________________________ 172 399.Çevre Tutkusu Ve Yeşil Örgütsel Davranışın Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkisi ____ 173 401. İş Yaşamında Olumsuz Durumları İfşa Etme: Whıstleblowıng __________________ 174 404.Algılanan Elektronik Hizmet Kalitesi Unsurlarının İncelenmesi: Sanal Alışveriş Siteleri Üzerinde Bir Uygulama_____________________________________________________ 175 20 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 405. Türkiye’deki Suriyelilerin İstihdamı: Bm İş Hayatı Ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri Çerçevesinde Bir Değerlendirme _____________________________________________ 175 406. İş Dünyasında Uyulması Gereken İnsan Hakları Standartları:Türkiye Örneği ______ 176 408.Büyük Ölçekli Firmalarda Hizmet Üretiminde Oluşan Darboğazların Belirlenmesi, Çözümü Ve Analizi ________________________________________________________ 177 411.Türkiye’de Ambalaj Atıklarının Geri Dönüşüm Potansiyellerinin Bulanık Doğrusal Programlama Yöntemiyle Analizi ____________________________________________ 179 414.Türkiye’de 1992’de Kurulan Devlet Üniversitelerinin, Veri Zarflama Analizi Yöntemiyle, Performans Değerlendirmesi: Coğrafi Bölge Uygulaması _________________________ 180 415.Üniversitelerde Öğrencilerin Aldıkları Eğitimle İlgili Hizmet Kalitesi Algıları İle Memnuniyet Düzeylerinin Ölçülüp Karşılaştırılması ______________________________ 181 418.Makroekonomik Göstergelerin İnşaat Sektörü Maliyetleri Üzerindeki Etkisinin Simetrik Nedensellik Analizi Yardımı İle İncelenmesi ____________________________________ 182 419.Beş Faktör Kişilik Özelliklerinin Örgütsel Adalet Algısı Aracılığıyla Üretkenlik Karşıtı Davranışlar Üzerine Etkisinin İncelenmesine Yönelik Bir Araştırma __________________ 183 420.Yabancı Sermaye Ve İç Yatırım Bağlamında Teknoloji Transferi: Türkiye Üzerine Eşbütünleşme Ve Nedensellik Analizi _________________________________________ 184 423.Umutsuzluk Ve Performans Algısı Arasındaki İlişkide Bilişsel Duygu Düzenlemenin Aracı Etkisi: Bankacılık Sektöründe Karşılaştırmalı Bir Araştırma ________________________ 185 430.Betimleyici Normların Çevrimiçi Perakende Mağazalarının Müşteriler Tarafından Kabulü Üzerindeki Etkileri __________________________________________________ 186 432.Adıyaman İlinde Faaliyet Gösteren Muhasebe Meslek Mensuplarının Meslek Seçimini Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi: Demografik Bir Alan Çalışması _____________ 187 436.Etik Liderliğin Tükenmişlik Davranışları Üzerindeki Etkisi: Kamu Ve Özel Sektör Çalışanlarının Algılama Farklılıkları ___________________________________________ 188 437.Algılanan Lojistik Hizmet Düzeyi İle Marka Sadakati Arasındaki İlişki: E-Ticaret Alanında Bir Araştırma _____________________________________________________ 189 438.Beş Yıldızlı Otel İşletmelerinde Örgütsel Bağlılığın Birey Örgüt Uyumu Ve İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkisi _____________________________________________________ 190 439.Tehdit Etme Ve Gözdağı Taktiğinin Bağlılık Etkileşimine Etkisinde Araççılık İklim Algısının Aracılık Rolü ______________________________________________________ 191 440.Konut İnşaatı Projesi İçin Arsa Seçimi: Ahp Rating Modeli İle Bir Uygulama _______ 192 441.Tfrs 9 Finansal Araçlar Ve Bankacılıkta Muhtemel Kayıp Hesaplaması İçin Örnek Portföy Uygulaması _______________________________________________________ 193 446.Bankacılık Sektöründe Kredi Hacmine Yön Veren Faktörler ____________________ 194 447.Ücret Tatmininin Ve İşin Özelliklerinin İşe Gömülmüşlük Üzerindeki Etkisinde Mutluluğun Rolü __________________________________________________________ 195 21 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 448.İslami Finans Piyasaları İle Gelişmiş Ve Gelişmekte Olan Finansal Piyasalar Arasındaki Oynaklık Yayılmaları_______________________________________________________ 196 450.Sürdürülebilir Tedarik Zincirindeki Üretici Firmanın Risk Yönetimi İçin Bir Konsept Önerisi __________________________________________________________________ 197 452.Ay’da Kayboldunuz ____________________________________________________ 198 455.İnsan Kaynakları Pozisyonlarına Yönelik İş İlanlarında Ayrımcılık Söz Konusu Mu? İstanbul İli Örneği _________________________________________________________ 199 456.Teknoloji Transfer Ofislerin Üniversite Sanayi İşbirliğine Olan Etkileri ____________ 200 457.İş Ahlakının Belirleyicisi Olarak Demografik Faktörlerin Etkisi __________________ 201 459.Liderlik Paradoksu: Gücün Karanlık Yüzü ___________________________________ 202 461.Post Modern Tüketim Ekseninde Çocuk Doğum Günü Kutlamaları: Keşifsel Bir Araştırma _______________________________________________________________ 203 472.Tükenmişlik Düzeylerinin Farklı Çalışma Grupları Açısından İncelenmesine Yönelik Bir Araştırma _______________________________________________________________ 204 476.Türkiye’de Doğrudan Yabancı Yatırımlar Ve Terörizm İlişkisi: Eşbütünleşme Ve Granger Nedensellik Analizi ________________________________________________________ 205 481.The Comparıson Of Turkey And Hungary In Terms Of Fdı Performance And Fdı Potentıal Indıces __________________________________________________________________ 206 482.Açık Ve Kapalı Ekonomilerde Sektörler Arası Girdi-Çıktı Üretim İlişkilerinin Leontief Modeli İle Analizi _________________________________________________________ 207 484.Türk Finans Piyasasında İşlem Gören Bankalar İle Abd Finans Piyasası Arasındaki Volatilite Etkileşiminin Analizi _______________________________________________ 208 486.İnovasyon Araştırmasında Eğilimler: Sscı Dergileri'nde Yayımlanan Makalelerin İçerik Analizi (2013-2015 Dönemi) _________________________________________________ 209 488.Hastane Üst Ve Orta Düzey Yöneticilerin Çalıştıkları Kurumlarda Performans Ölçümü Konusundaki Görüşleri: Antalya İli Örneği _____________________________________ 210 490.Yatırımcı İle Yatırım Kuruluşu Arasında Ortaya Çıkan Uyuşmazlıkların Türk Sermaye Piyasası Sistemi İçinde Çözüm Yolları _________________________________________ 211 494.Kobi’lerde Markalaşmaya Geçiş Stratejisi Ve Bir Uygulama(Nitel Bir Çalışma) _____ 212 495.Türkiye’nin İhracatını Etkileyen Faktörler: Çoklu Regresyon Analizi ______________ 213 497.Tüketicilerin Yaş Kuşaklarına Göre Wom Hakkındaki Değerlendirmeleri __________ 214 500.Yüksek Hızlı Trenlerde Hizmet Kalitesi Açısından Memnuniyet Değerlendirmesi____ 215 501.Muhasebe Sistemlerinin Uyumlaştırılmasında Dilin Önemi ____________________ 216 503.Effect Of Oıl Prıces On Selected Indıces Of Borsa Istanbul ______________________ 217 510.Kadın Girişimcilerin Meslek Mensupları İçindeki Yeri; Isparta İli Örneği __________ 218 22 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 513.Türk Bankacılık Sektörünün Küresel Mali Kriz Ortamında Analizi: Camels Uygulaması ________________________________________________________________________ 219 550.Yeni Bir Finansal Yatırım Aracı: Bitcoin ____________________________________ 220 552.İstanbulda Lisans Öğrencilerine Yönelik Ulaşım Memnuniyet Çalışması __________ 221 571.Örgütlerde Sinizmi Etkileyen Faktörler _____________________________________ 222 572.Stratejik Yönetimde Bsc Uygulamasının Önemi ______________________________ 223 573.Örgütsel Bağlılık Ölçeği, Vesting Öncesi Ve Sonrası Analizi ____________________ 224 575.Dijital Yetkinlik Ve Boyutlarına Üzerine Bir Araştırma ________________________ 225 576.Yükseköğretimde Küresel Etkiler Ve Akreditasyon ___________________________ 226 577.The Relationship Of Time Management To Academic Performance Of Master Level Students: A Comparison Between State And Non-Profit Foundation Universities ______ 227 578.Yükseköğretimde Küresel Etkiler Ve Akreditasyon ___________________________ 228 579.Sinizme İlişkin Eleştirel Bakış _____________________________________________ 229 580.Liderliğin Yönetimdeki Önemi Ve Organizasyonel Sonuçları ____________________ 230 600.Finansal Derinleşmede Bankacılık Sisteminin Rolü ___________________________ 231 605.Makro Ekonomik Göstergelerin Türk Bankacılık Sistemindeki Geri Dönmeyen Krediler Üzerindeki Etkisi __________________________________________________________ 232 606.Turizm Sektöründe E-Ticaret’in Artan Önemi Ve Geleceği _____________________ 233 610.Stres Yönetiminin Kamu Çalışanlarında Hizmet Verimliliği Açısından Önemi ______ 234 620.Hizmet Sektöründe Çalışanların Performanslarının Ölçümü: Bankacılık Uygulaması 235 625. Hizmet Alanında Toplam Kalite Yönetimi __________________________________ 236 626.Lider-Üye Etkileşimi İle Hizmetkar Liderlik Algısı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: Ampirik Bir Araştırma ______________________________________________________ 237 726.Girişimcilik Yönelimi Ve Yenilik Performansı İlişkisi ___________________________ 238 727. Pay Senetlerinin Halka Arzında Satış Yönteminin Talebe Olan Etkisi_____________ 239 777.İstismarcı Yönetim Algısı İle Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişkide Örgüt Temelli Özsaygının Moderator Etkisi ________________________________________________ 240 779.Algılanan Örgütsel Destek İle Bağlamsal Performans Arasındakı İlişkide Kolektif Şükran’ın Moderator Etkisi__________________________________________________ 241 818.Servant Leadership And Organizational Dissent: The Moderator Role Of Organizational Commitment _____________________________________________________________ 242 819.The Divergent Effect Of Knowledge On Financial Risk Taking: Subjective Versus Objective Financial Knowledge ______________________________________________ 243 966.Kuyu Kazma/Sosyal Baltalama Davranışları İle İşe Yabancılaşma Arasındaki İlişki _ 244 23 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 24 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 16.KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE (KKTC) MUHASEBE MESLEK ETİĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Okan Veli ŞAFAKLI European University of Lefke, Faculty of Economics & Administrative Sciences [email protected] Kenan ŞAHİN European University of Lefke, Business Doctoral Student [email protected] ÖZET Bu çalışma ile KKTC’de muhasip ve murakıplık yapmak üzere yetkilendirilmiş kişilerin meslek ahlakına ilişkin tutumları araştırılmıştır. Araştırma 2013 Ocak ayı içerisinde kolayda örnekleme ve yüz yüze anket yöntemiyle toplam 432 muhasip/murakıbın 100’üne yönelik gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Ege et al. (2003) tarafından kullanılan üç boyutlu ölçekten yararlanılmıştır. Bu boyutlar sırasıyla; “Muhasebe meslek mensuplarının ahlaka uygun olmayan davranışlara yönelmesinde etkili olan faktörler”, “Muhasebe meslek mensuplarının ahlaki değerleri” ve “Muhasebecilik meslek ahlaki kurallarının yerleşmesini etkileyen faktörler”dir. Ölçekteki değişken değerlerine ilişkin Likert ölçeği ile hesaplanan ortalamalara “Tek-grup t-testi” uygulanmıştır. Buna göre: 1) Muhasebe meslek mensuplarının ahlaka uygun olmayan davranışlara yönelmesinde en etkili faktörler “Yaptırımların caydırıcı olmaması”, “Denetim mekanizmasının yetersizliği”, “Kamu denetçilerinin tutumu “, “Vergi politikaları”, “Mükelleflerin muhasebecilerden beklentileri”, ve “Mevcut ekonomik koşulları (Yüksek enflasyon, ekonomik kriz vb...)” olarak ifade edilmiş; 2) En fazla öne çıkan ahlaki değerler “Mesleki yeterlilik”, “Doğruluk, dürüstlük ve tarafsızlık” ve “Mesleki özen ve titizlik” olduğu belirtilmiş; ve 3) “Muhasebe alanında ahlak eğitimi (özellikle üniversitelerde)”, “Caydırıcı yasal düzenlemeler, soruşturmalar yürüten yetkililerin ve mahkemelerin tutumu”, “Eğitim kurumlarının iş ahlakı eğimine ilişkin bilinçli çabaların arttırılması”, “Mesleki ahlak standartlarının titizlikle uygulanması” ve “Profesyonelliğin yaygınlaşması” muhasebecilik meslek ahlaki kurallarının yerleşmesini etkileyen en önemli faktörlerin oluğuna işaret edilmiştir. Anahtar Kelimeler: KKTC, İş Etiği, Muhasebe ve Murakabe, Ahlaki Değerleri, Ahlaki Değerlerin Yerleşmesi. 25 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 20.İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI; BAĞCILIK İŞLETMELERİNDE İŞÇİLERİN KARŞILAŞTIKLARI RİSK VE KAZALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Şener UYSAL Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü [email protected]. Selçuk KARABAT Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yüksel SAVAŞ Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü [email protected] yü[email protected] ÖZET İnsan kaynakları yönetimi, işletmede güvenli bir çalışma ortamı sağlanması için iş güvenliği ile işçi sağlığına yönelik gerekli tedbirlerin alınması ve koordinasyonundan sorumludur. Çalışma yaşamında sanayi ve hizmet sektöründe iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin araştırmaları görmek mümkündür. Ancak 6 milyon çalışanın istihdam edildiği tarım sektöründe yer alan bağcılık işletmelerinde, iş güvenliği ve işçi sağlığına yönelik araştırmaların fazla olduğu söylenemez. İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğine göre üzüm yetiştiriciliği, “tehlikeli” işyeri sınıfındadır. Araştırmanın amacı, bağcılık işletmelerinde işçilerin karşılaştıkları risk ve kazaları belirlemek, riskleri azaltmak ve kazaları önlemek için alınması gereken tedbirlerin neler olduğunu tespit etmektir. Araştırma probleminin çözümü için gayeli olarak seçilen Manisa’nın Alaşehir ve Salihli ilçelerinde 72 işletme sahibi ve işçiyle görüşülmüş, anket yoluyla elde edilen bulgulara göre; işçilerin %67’si 15 yıl ve üzeri süredir bağcılık yapmasına rağmen %82’si mesleki hastalık ve kazaları önleme eğitimi almamıştır. Açık alanda çevresel riskler, zirai ilaç ve gübre ile tarım alet ve makineleri riskleriyle karşı karşıya olan bağcılık işçilerinin koruyucu donanım ve malzemeleri yeterince kullanmadığı tespit edilmiştir. İşletme büyüklüğü ile işçilerin çevresel risklere maruz kalması arasında negatif yönde ilişki bulunmuştur. İşletme alanı 100 da üzeri olan işletmeler, daha küçük işletmelere göre daha az çevresel risklere sahiptir. Araştırmaya katılanların 130 kez kazaya maruz kaldığı ve kaza sebebinin ilk sırada tarım alet makineleri olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak insan kaynakları yöneticisi konumdaki işletme sahipleri, is güvenliği ve çalıştırdıkları işçilerin sağlığına yönelik tedbirleri almalıdır. Bağcılık işletmelerindeki risk ve kazaları önlemeye yönelik işçi eğitimleri yapılmalı, koruyucu donanım ve malzeme kullanımının birçok sorunu çözeceği gerçeği tarım işçilerine aktarılmalıdır. Anahtar Kelimeler: İş Güvenliği, İşçi Sağlığı, Risk ve Kazalar, Bağcılık İşletmeleri, Manisa Tarım İşçileri. 26 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 24.İŞLETMELERİN REKABET AVANTAJI SAĞLAMASINDA EKOVERİMLİLİĞİN ROLÜ Derya ÖZTÜRK Ordu Üniversitesi [email protected] Züleyha YILMAZ Ordu Üniversitesi [email protected] ÖZET Özellikle son dönemlerde yaşanan teknolojik alandaki gelişmelere paralel olarak hız kazanan küreselleşme işletmeler arası rekabeti de beraberinde getirmiştir. Artık işletmeler kendilerini sadece ulusal rakiplerinin değil uluslararası rakiplerinin de baskısıyla karşı karşıya bulmuşlardır. Rekabet ortamında rakiplere zamanında karşılık verebilmek, sürekli değişen müşteri beklentilerini karşılayabilmek ve mevcut kaynakları daha etkili bir şekilde kullanabilmek işletmeleri rekabet avantajı yaratmaya zorlamıştır. Rekabet avantajı maliyetlerdeki düşüşlere ve ürünlerin farklılaşmalarına bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Eko-verimlilik ve bunun rekabet avantajı yaratmadaki etkisinin, gerek günümüz işletmecileri ve gerekse araştırmacılarının önemle üzerinde durdukları konular arasında olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, işletmeler açısından eko-verimliliğin rekabet avantajı yaratmadaki önemini inceleyen bir çalışma yaparak, eko-verimlilik uygulamaları ile rekabet avantajı yaratılması konusuna dikkat çekilmesi amaçlanmıştır. Böylece, Türkiye’deki işletmelerin hem ulusal hem de uluslararası pazarda daha güçlü rekabet olanaklarına sahip olmaları hedeflenmiştir. Çalışmada öncelikle; rekabet, rekabet avantajı ve eko-verimlilik kavramları açıklanmış, ardından eko-verimliliğin rekabet avantajı yaratmadaki önemi vurgulanmıştır. Bu çalışmada araştırma metodu olarak nitel veri toplama araçlarından biri olan örnek olay incelemesi metodu kullanılmıştır. Dünya’da ve Türkiye’de eko-verimlilik uygulaması yapan 34 işletmenin web sayfaları 1 Ocak 2016 - 10 Şubat 2016 tarihleri arasında içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Araştırma sonucunda bu şirketlerin eko-verimlilik uygulamaları ile doğal kaynak, su ve elektrik tüketimini azaltarak maliyet avantajı sağladıkları ve atık yönetimi, kirliliğin önlenmesi, CO2 salınımının azaltılması yoluyla farklılaştırma stratejisi ile pazarlama açısından daha rekabetçi oldukları görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Üretim Maliyetleri, Rekabet Avantajı, Eko-Verimlilik. 27 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 25.SANAL GİRİŞİM İLE GERÇEK KAZANIMA YÖNELİŞ: AVAPRENEURSHIP Savaş YILDIZ Murat KAYALAR ÖZET Teknolojide yaşanan gelişmeler sayesinde internet 1990’lı yıllardan itibaren günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Zaman içindeki gelişmelere bağlı olarak internetin kullanım amacı da zaman içinde çeşitlilik kazanmış ve sanal dünyalar da internet kullanımının amaçlarından birisi olarak karşımıza çıkmıştır. Günümüzde dünyanın farklı bölgelerinden milyonlarca insan farklı konseptlere sahip sanal dünyalarda vakit geçirmektedir. İnsanların tercihlerine göre farklılık gösteren bu sanal dünyalarda vakit geçiren insanlar gerçek hayattaki kimliklerine ek olarak sanal dünyada seçtikleri veya kendilerinin yarattıkları “avatar” olarak adlandırılan kimlikler ile varlık göstermektedirler. Gerçek hayatın bir yansıması olarak geliştirilen Second Life gibi sanal dünyalarda vakit geçirenlerin sayılarının artması yeni bir takım gelişmeleri de beraberinde getirmektedir. Dünyanın farklı yerlerinde varlık gösteren büyük şirketler sanal dünyaların artan öneminin farkına vararak sanal dünyalarda yer almaya başlamışlardır. Second Life gibi sanal dünyalarda faaliyet göstermeye başlamışlardır. Çalışmada, Second Life adlı sanal dünyanın özellikle seçilmiştir. Çünkü, diğer sanal dünyalardan farklı olarak kullanıcıların mal veya hizmet üretmesine ve bunların telif haklarını ellerinde bulundurmasına olanak sağlamasının yanı sıra, kullanıcılarına iş kurma fırsatı vermesi ve her şeyden önemlisi elde edilen sanal paranın gerçek paraya dönüştürülebilmesine imkân sağlaması nedeniyle girişimciliğe en uygun sanal dünya olmasıdır. Geniş kapsamlı literatür taraması temelli bu çalışmada gerçek hayatta girişimci olsun veya olmasın, insanların sanal dünyada girişimci olmalarına yönlendiren fırsatların irdelenmesi amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Avapreneurship, Avatar Girişimci, Sanal Girişimci. 28 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 27.ÖĞRENCİLERİN BAŞARI İÇİN AKADEMİK MOTİVASYONA VE AKADEMİK KAYGIYA İHTİYAÇLARI VAR MI? Tahsin AKÇAKANAT Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü [email protected] Ömer Lütfi ANTALYALI Süleyman Demirel Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü [email protected] ÖZET Bu çalışmada, sağlık yönetimi öğrencilerinin akademik motivasyonları ve akademik kaygıları ile okul başarıları arasındaki ilişki araştırılmaktadır. Araştırmanın örneklemi Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümü 1. Sınıfında okuyan 102 öğrenciden oluşmaktadır. Çalışmada öğrencilerin akademik motivasyon düzeylerini ölçmek amacıyla Vallerand ve arkadaşları (1992) tarafından geliştirilen Türkçeye uyarlaması Karagüven (2012) tarafından yapılan “Akademik Motivasyon Ölçeği”; öğrencilerin akademik kaygı düzeylerini ölçmek için ise Büyüköztürk (1997) tarafından geliştirilen "Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeği" kullanılmıştır. Faktör Analizi sonucu Akademik Motivasyonun, iç motivasyon, dış motivasyon, kendini ispat ve motivasyonsuzluk boyutlarından oluştuğu sonucuna varılmıştır. Akademik Kaygı ise tek faktörlü bir yapıda sonuç vermiştir. Katılımcıların akademik kaygıları “düşük” seviyede olup daha ziyade dışsal güdülenmektedirler. Öğrencilerin araştırmaya yönelik kaygıları ile okul başarıları arasında ilişki tespit edilememiştir. Motivasyon kaynaklarından da sadece iç motivasyonun belli ölçüde okul başarısı ile ilişkili olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Akademik Motivasyon, Araştırma Kaygısı, Akademik Başarı. 29 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 28.KATILIM BANKACILIĞININ YAPISI VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ Bahar ŞANLI İstanbul Üniversitesi [email protected] Elif HAYKIR HOBİKOĞLU İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Yapılan ampirik çalışmalar ve literatür incelemesinde geleneksel bankacılığın, finansal gelişme çerçevesinde belirsizlik, risk ve ekonomik kırılganlığın azaltılması için fon arzını reel ve verimli yatırımlara yönlendirmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Katılım Bankacılığı bu noktada, finansal dalgalanmaları önlemede etkin bir rol üstlenmektedir. Çünkü toplanan fonların reel yatırımlara aktarılmasını sağlayan işbirliği gereklidir. Bu nedenledir ki Katılım Bankacılığı’nın gelişmesi, asimetrik enformasyonun azaltılması, piyasa belirsizliğinin giderilmesi ve şeffaflaştırılması ve yatırımların verimli alanlara yönlendirilmesi açısından önem taşımaktadır. Çalışmada Dünya’da son yıllarda gelişen bir trend olan Katılım Bankacılığı’nın yapısı ve Türkiye’deki gelişimi incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Katılım Bankacılığı; Finansal Dalgalanmalar; Geleneksel Bankacılık. 30 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 37.TÜRKİYE’DE DEVLET KURUMUNDA ARGE’DE ÇALIŞAN PROJE MÜDÜRLERİNİN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİNİN SINIFLANDIRILMASI Dağhan DOĞAN TÜBİTAK [email protected] Hayriye Senem GÖL BEŞER Yeditepe Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu araştırmanın amacı Türkiye’de devlet kurumunda araştırma geliştirme sektöründe çalışan proje müdürlerinin kişisel özelliklerinin sınıflandırmasını yapmaktır. Tanımlanan bu karakteristik özellikler yedi farklı beceri ve nitelikte yoğunlaşmış olup bunlar: liderlik yeteneği, iletişim becerisi, karar verme becerisi, idari beceri, baş edebilme yeteneği, analitik düşünme yeteneği ve teknik yetkinliktir. Literatürdeki çalışmalar ağırlıklı olarak proje müdürlerinin seçim kriterleri ve performansları üzerinde durmuştur. Bu çalışma ise literatürdeki çalışmalardan farklı olarak devlet kurumunda araştırma geliştirme sektöründe çalışan proje müdürlerinin karakteristik özelliklerini ortaya koyarak çalışılan kurumla proje müdürünün karakteristiği arasındaki ilişkiyi literatüre katmayı hedeflemektedir. Bu anlamda bu çalışmada proje müdürlerinin hem kişisel özellikleri hem de mesleki özellikleri incelenmiştir. Bu çalışmada nicel bazlı araştırma tasarımlarına öncülük edecek tanımlayıcı bir çalışma yürütülecek olup, devlet kurumunda araştırma geliştirme sektöründe çalışan proje müdürleri arasında örnekleme yapılmıştır. Örneklenen proje müdürlerinden elde edilen cevaplar SPSS 23.0 istatistik yazılımı ile tanımsal istatistik, faktör, güvenilirlik, korelasyon, T-Test ve ANOVA analizlerine konulmuştur ve karakteristik sınıflandırma için sonuçlar elde edilmiştir. Böylece özel bir örnekleme grubu kullanılarak genel bir istatistik sonuç ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmanın bulguları, daha sonra devlet kurumunda araştırma geliştirme sektöründe çalışan proje müdürlerinin karakteristik özelliklerini ortaya çıkarıp özel sektör araştırma geliştirme sektöründe çalışan proje müdürleri ile karşılaştırma olanağı sağlayarak gelecekteki çalışmalara örnek teşkil edecektir. Anahtar Kelimeler: Araştırma Geliştirme, Proje Müdürü, Kişisel Özellikler, Sınıflandırma, Devlet Kurumu. 31 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 39.FAİZSİZ BANKACILIK ALGISI: UŞAK İLİ ÖRNEĞİ Leyla ŞENYILDIZ Uşak Üniversitesi [email protected] Ercan ÖZEN Uşak Üniversitesi [email protected] Kenan AKARBULUT Uşak Üniversitesi [email protected] ÖZET Pek çok akademik çalışma, finansal tasarruflardaki artışın ekonomik büyüme üzerinde olumlu etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde finansal sistemdeki fonların büyümesi daha fazla öneme sahiptir. Ancak, geleneksel finans ve bankacılık sistemi içindeki faiz kavramından dolayı, bazı kesimler dini inançları nedeniyle tasarruflarını sistem içinde değerlendirmemektedir. Bu noktada faizsiz finans sistemleri bu sorun karşısında iyi bir alternatif olabilmektedir. Bu sistemlerin etkin çalışması için hane halkının algılarının ölçülmesi önemlidir. Bunun nedeni, algıların insan davranışını etkileyen en önemli faktörlerden biri olmasıdır. Katılım bankacılığı Türkiye’de faizsiz finans sistemlerinin en önde gelen yapılarından biridir. Bu doğrultuda bu çalışmanın amacı; hane halkının katılım bankaları ile ilgili algılarını ölçmek olarak belirlenmiştir. Çalışmanın veri toplama yöntemi, Uşak il merkezinde 18 yaş üzeri rassal olarak seçilmiş 500 kişi ile yapılacak olan anket uygulaması olacaktır. Bu çalışma sonucunda; hane halkının katılım bankaları hakkındaki algıları üzerinde etkili olan faktörler belirlenecek, hane halkının algısı ile katılım bankacılığı uygulamaları arasındaki ilişkiler analiz edilerek politika önerilerinde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Faizsiz Bankacılık, Faizsiz Finans, Katılım Bankacılığı. 32 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 40.LİSANS DÜZEYİNDEKİ FİNANS ÖĞRENCİLERİNİN MESLEK ALGISI VE BEKLENTİLERİ Sultan ÖZEK Uşak Üniversitesi [email protected] Ercan ÖZEN Uşak Üniversitesi [email protected] ÖZET Finans sektörünün son yılarda gösterdiği büyüme ivmesi ile ekonomik yaşama sağladığı parasal ve bilgi kaynağı sayesinde ekonomik büyümenin önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bu büyüme ivmesi, sektörün her geçen gün daha çok ve daha kaliteli personele duyduğu gereksinimi de arttırmaktadır. Bu gereksinime yanıt verebilmek için mesleğini seven, nitelikli personel yetiştirilmesinde üniversitelere önemli görev düşmektedir. Bu çalışmanın amacı, bankacılık ve finans eğitimi alan lisans öğrencilerinin üniversite ve meslek yaşamına ilişkin algı ve beklenti düzeylerini ölçmektir. Çalışmada veri toplamı yöntemi olarak anket yöntemi seçilmiştir ve 400 üniversite öğrencisi ile anket yapılacaktır. Çalışmanın üç açıdan önemli sonuçları bulunmaktadır: Öğrencilerin finans sektörü ile ilgili algıları ve meslek ile ilgili beklentileri analiz edilerek eğitim kurumlarının eğitim politikalarına katkı yapması beklenmektedir. Çalışma ile eğitim politikalarına sağlanacak katkı sonucunda eğitim ortamının öğrencilerin sektöre hazırlanmalarına ve sektör algılarının daha olumlu olmalarına yardımcı olması beklenmektedir. Bunların sonucunda bankacılık ve finans bölümlerinden mezun öğrencilerin daha nitelikli olması ise sektörün gelişmesi ve uluslararası rekabet gücünün artmasına destek olması beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Finans, Finans Eğitimi, Öğrenci Hedefleri, Beklenti. 33 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 41.KENDİLİK KONTROLÜNÜN ÜRETİM KARŞITI İŞ DAVRANIŞLARINA ETKİSİ Nesli KAHRAMAN Namık Kemal University [email protected] Korhan ARUN Namık Kemal University [email protected] Davuthan GÜNAYDIN Namık Kemal University [email protected] ÖZET Daha önce üretim karşıtı davranışlarda kişisel ve durumsal kontrolün etkisini araştıran çalışmalar çok azdır. Üretim karşıtı davranışlar işletme performans çıktılarıyla doğrudan ilgilidir ve performans da kendilik kontrolüyle ilgilidir. Bu düşünceden yola çıkarak yapılan bu araştırmada kişinin kendilik kontrolü’nün üretim karşıtı iş davranışlarına etkisi ölçülmüştür. Bu çalışmada iki varsayım test edilmiştir: birincisi içsel kontrol beyaz yakalı çalışanlarda dışsal kontrole göre daha önemlidir; ikincisi içsel kontrolün, üretim karşıtı davranışlarla arasında negatif ilgileşim vardır. Anahtar Kelimeler: Kendilik Kontrolü, Üretim Karşıtı İş Davranışları, Tekirdağ. 34 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 42.AKADEMİSYENLERİ SANAYİ İLE İŞBİRLİĞİ YAPMAYA MOTİVE EDEN UNSURLAR - NİTEL BİR ÇALIŞMA Cihan ÇİFLİKLİ KAYA Istanbul Commerce University [email protected] Murat YALÇINTAŞ Istanbul Commerce University [email protected] ÖZET Üniversite-sanayi işbirliğinin bir yanını işletmeler oluştururken, diğer yanda akademisyenler yer almaktadır. Akademisyenler, yeterli bir motivasyon derecesine ulaşmadan söz konusu işbirliği içerisinde beklenen düzeyde bir performans ve başarı gösteremezler. Bu çalışmada akademisyenlerin iş dünyası ile işbirliği yapmasında etkili olan motive edici faktörler incelenmiştir. Bu amaçla nitel bir araştırma yöntemi olan derinlemesine mülakat tekniği kullanılarak görüşmeler yapılmıştır. Görüşme neticesinde elde edilen veriler kapsam teorilerinden biri olan Herzberg’in Çift Faktör Teoremi açısından irdelenmiş ve sonuçlar sınıflandırılmıştır. Böylece akademisyenlerin iş dünyası ile işbirliği ile yapmalarında etkili olan hijyen ve motivasyon faktörler belirlenmiştir. Az ders yükü, bürokrasi ve idari görev ile yönetimin desteği hijyen faktörler olarak öne çıkmıştır. Motivasyon faktörleri ise teorik akademik bilginin uygulamaya geçtiğini görmek, tanınıp sosyal çevre edinmek, akademik bilgileri güncelleme imkanı bulmak, iş dünyasından edinilen bilgilerin derslere ve öğrencilere aktarılabilmesi, öğrencilere burs ve iş imkanı sağlanabilmesi, topluma olan sorumluluğu yerine getirme duygusu ve üniversitenin sağlayamadığı teknik ve sosyal imkanlara erişmek olarak ortaya çıkmıştır. Akademik yükselme kriterlerine iş dünyası ile işbirliğinin eklenmesi ve maddi kazanç olguları ise kimi akademisyenler tarafından hijyen, kimi akademisyenler tarafından ise motivasyon faktör işlevi görmektedir. Çalışmanın sonuç bölümünde ise tespit edilen bu faktörlerden de hareketle iş dünyası ile işbirliğini kolaylaştırmak ve geliştirmek için yapılabilecek çalışmalar belirlenmiş ve bu faktörlerin ağırlıklarının belirlenmesi için nicel bir çalışma yapılıp bir ölçek geliştirilmesi önerilmiştir. Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Motivasyon Kuramları, Üniversite-Sanayi İşbirliği. 35 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 48.MARKA MİRASININ AĞIZDAN AĞIZA PAZARLAMAYA ETKİLERİ: MARKA GÜVENİNİN ARACILIK ROLÜ M.Enis KOÇ Kara Kuvvet Komutanlığı [email protected] Erkan YILDIZ Başkent Üniversitesi [email protected] ÖZET Marka, bir satıcının sattığı mal veya hizmetin, rakiplerinden ayırt edilmesine yarayan bir isim, bir işaret, bir simge veya bütün bunların bileşimi (Kotler, 2000); rakip ürünler karşısında rekabetçi farklılık kazandıran, kimi zaman rasyonel ve somut vaatler, kimi zaman da somut olmayan sembolik ve duygusal mesajlarla eklenen kimlik (Keller, 2003) ve üretici ile tüketici arasındaki iletişimdir (Tosun, 2014). Marka mirası, üretici açısından pazarda rekabet etmek zorunda olduğu birçok rakibinin bulunduğu durumda markanın bazı özellikleriyle öne çıkarak tüketicide duygusal bir bağlılık oluşturması (Aaker, 1990) olarak ifade edilebilir. Ağızdan ağıza pazarlama, bir ürün hakkında hedef alıcılar ile aile üyeleri, arkadaş, iş ortağı vb. arasında gerçekleşen iletişim (Kotler ve Armstrong, 2004); bir ürünün kullanılmasından sonra edinilen bilgi ve deneyimlerin gayri resmi paylaşımı (Chung ve Darke, 2006); tüketicilere sunulan konuşmaya değer bir fikirle ürünler hakkında konuşulması ve bu konuşmanın yayılması (Sernovitz, 2012) şeklinde ifade edilebilir. Marka güveni, ortalama bir tüketicinin markanın bir işi yapabileceğine olan inancı (Jin ve Lee, 2010) ve marka üzerindeki pozitif beklentileri (Luk ve Yip, 2008) olarak belirtilebilir. Bu çalışmanın amacı, marka mirasının ağızdan ağıza pazarlama üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Aynı zamanda söz konusu ilişkide marka güveninin aracılık rolüyle ilgili tespitler yapmaktır. Bu amaçla 500 kişinin katılımıyla beyaz eşya sektörü markalarına yönelik bir çalışma yapılmıştır. Araştırmada veriler kolayda örnekleme metoduyla online anket yöntemiyle toplanmıştır. Hipotezlerin testleri için yapısal eşitlik modellemesi kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Marka Mirası, Ağızdan Ağıza Pazarlama, Marka Güveni. 36 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 50.ORGANİZASYONUN İÇİNDE KÜLTÜR VE DİNAMİKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ (Açık Hesap Yönetimi) Lütfi SAKA Okan Üniversitesi [email protected] ÖZET İnsanlar doğası gereği, mümkün olduğunca az iş yapma, az sorumluluk alma yönünde eğilim gösterirler. Bu durum klasik yönetim anlayışlarında insanın tabi olduğu çalışma sisteminin yarattığı bir sonuçtur. Ancak çağdaş yönetim anlayışlarını benimseyen işletmeler, çalışanlarını bu tarz çalışma şeklinden uzaklaştırıp, onları da işin içine sokarak bilgi ve yetkileri göçermek suretiyle bilgi ve yetkiye sahip olmanın getirisi olan sorumluluğu da onlara yükleyebilirler. Açık bilgi ve açık yetkiyle donatılan çalışanlar, artık bahaneleri bir kenara bırakıp, aldıkları sorumlulukları tam manasıyla yerinde getireceklerdir. İnsan faktörü ve buna bağlı olan performans faktörünün önemli olduğu günümüz iş dünyasında sıkça söz edilen açık hesap yönetimi, çalışanları motive edici, sahip oldukları işe daha ait hissettirici bir yönetim anlayışıdır. Hesaplarla rakamları izlemeyi ve kararların alınmasına yardımcı olmayı öğrenen tüm çalışanlar, işyeri sahibi gibi düşünmeyi ve hareket etmeyi, yani "ücretliler gibi değil, işadamı gibi davranmayı" da öğrenirler. Geleneksel yönetimden farklı olarak işçiler artık hayat pahalılığına göre ücret zammı almayacak; bunun yerine, kârlılığa katkıda bulunanlara daha yüksek gelir sağlayan beceriye dayalı ödeme sistemi uygulanacaktır. Açık Hesap Yönetimi’nin ekip çalışması anlayışıyla getirdiği kazanımların yanında şeffaflıktan doğan bir takım güvenlik problemleri de doğabilir. Şirketin tüm finansal verilerinin herkesle paylaşımı, rakip şirketlere sızmaya yol açabileceğinden bazı kısıtların uygulanması düşünülebilir. Çalışanların kendilerine açılan bazı verileri yanlış anlayıp yorumlamaları bazı karışıklıklara ve yersiz talep ya da endişelere yol açabilir. Kötü mali tablolar moral bozukluğu, işlerini kaybetme endişesi ve başka şirketlere gitmelerine neden olabilir. Açıklanan güzel tablolar ise işçilerin yersiz ücret zammı taleplerine neden olabilecektir. Bu yüzden açık hesap yönetiminin temelini tüm hesapların açık durmasına değil, çalışanlara bu değerlerin neler ifade ettiğini anlatmaya dayandırmak gerekir. Bu çalışmada özetle organizasyonun içinde kültür ve dinamiklerin değerlendirilmesinin öneminden söz edilmektedir, artık her şeyi yönetenler bilir felsefesi yerine, şirketin kurumsallaşmasının ve hesaplarını tüm paydaşlara açarak katılımcı yönetime geçmenin çok daha önemli olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Organizasyon Kültürü, Organizasyon Dinamikleri, Açık Hesap, Saydam Yönetim, Kurum Bağlılığı. 37 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 60.ORGANİZASYONLARDA EĞİTİM İHTİYAÇ ANALİZİ: VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRME İdil IŞIK Istanbul Bilgi University [email protected] Taylan ZEYREK Istanbul Bilgi University [email protected] ÖZET Eğitim ve gelişim fonksiyonu kurumlar içinde gittikçe daha önemli bir konuma yerleşmektedir. Kurum içerisindeki eğitim ve gelişim ihtiyaçlarını tespit etmek için uygulanan eğitim ihtiyaç analizi, gün geçtikçe sayısı artan kurum içi eğitimlerin yapılandırılmasında ve uygulanmasında anahtar rol oynamaktadır. Geçmişten bugüne analiz yaklaşımları incelendiğinde, ihtiyacın konusu ve nedeni, hedef kitle ve raporlama gibi ortak başlıkların birçok yaklaşımda yer aldığı görülmektedir. Analiz için kullanılan veri toplama yöntemleri, benimsenen yaklaşıma göre farklılık göstermektedir. Bu çalışmada, organizasyonlarda gerçekleştirilen eğitim ihtiyaç analizinin iki farklı yöntem açısından incelenmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla iki farklı yaklaşım ile eğitim ihtiyaç analizi gerçekleştirilip sonuçlar katılımcı algısı açısından karşılaştırılmıştır. Organizasyonda farklı görev ve seviyelerde olan çalışanlarla gerçekleştirilen çalışmada mülakat, odak grup çalışması gibi nitel yöntemler ile anket, test gibi nicel yöntemler uygulanmıştır. İlk çalışmada klasik yöntemler olarak tanımlanan anket, görüşme ve odak grup çalışmaları, ikinci çalışmada modern yöntem olarak tanımlanan psikometrik bir test ve anket kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda, iki farklı yöntemle elde edilen eğitim ihtiyaç analizleri paylaşılmıştır. İki yöntemin katılımcı algısı açısından karşılaştırılmasına göre iki yöntem arasında belirgin bir fark bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler: Eğitim İhtiyaç Analizi, Analiz Yöntemleri, Organizasyon Analizi, Görev Analizi, Kişi Analizi, Psikometrik Test, Yetkinlikler. 38 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 65.YETENEK YÖNETİMİ: PERFORMANS DEĞERLEME VE YEDEKLEME PLANLAMASI UYGULAMASI Gürhan UYSAL Ondokuz Mayıs Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Bu araştırmada yetenek yönetimi örnek olay yöntemi ile tartışılmaktadır. İK disiplininde iki önemli olgunun önemli olduğu iddia edilebilir. Bunlar yetenek yönetimi ve bireysel performanstır. İK’nın hedefi personelin verimliliği ve bireysel performansını yükseltmek olabilir. Yetenek Yönetiminde İK departmanı performans değerlendirme ve yedekleme planlaması uygulamalarını uygulayabilir. Ek olarak, performans yönetimi yine işletme tarafından yetenek yönetiminde benimsenebilir. Anahtar Kelimeler: Yıldız Çalışan, Yetenek Yönetimi, İKY. 39 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 66.SİNEMADA KİŞİSEL BİR MARKA OLUŞTURMAK Aşkım Nurdan TÜMBEK TEKEOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi,Ticari Bilimler Akademisi [email protected] ÖZET Toplumda sadece şirketlerin, ürün ve hizmetlerin değil, kişilerin de bir markası vardır. Aslında herkesin bir kişisel markası vardır,fakat kişilerin çoğu kendi kişisel markaları hakkında bilgi sahibi değildir.Bilgi işçiliğinin önem kazandığı ve uzmanlığın her türlü hiyerarşinin önüne geçtiği bir dönemde veriyi iyi kullanan ve profesyonellik açısından çok iyi olan bir kişi, pazarlama ve halkla ilişkiler yöntemlerini etkin kullanarak kendi kişisel markasını yaratabilir. Marka olma seviyesine gelmiş ünlü sinema oyuncuları ve sanat dünyasındaki kişiler genellikle iyi tasarlanmış bir pazarlama,halkla ilişkiler ve eğlence profesyonellerinin stratejik faaliyetlerinin sonucudur. Güven ise kişisel marka olmanın en önemli unsurudur.2014 yılında 100.yılını kutlayan Türk sinemasında aynı kişiler kişisel marka olarak ön plana çıkmaktadır. Yapılan celebrity güven endeksi araştırmalarında veya akademik araştırmalarda hep aynı isimler öne çıkmaktadır: Türkan Şoray,Kemal Sunal,Kadir İnanır,Şener Şen,Tarık Akan,Cem Yılmaz, Kenan İmirzalıoğlu , Kıvanç Tatlıtuğ, Hülya Avşar,Beren Saat,İbrahim Tatlıses. Tom Hanks,Merly Streep,Robert De Niro,Jennifer lawrance,Matt Damon,Sandra Bullock,Robert de Niro gibi isimler de dünya çapındaki güvenilen kişisel markalara sadece birkaç örnektir. Pazarlama açısından bakıldığında aktör ya da aktrisi ürünü ve bu ürünün pazarını da o aktör veya aktrisin fanatikleri oluşturmaktadır. Çalışmada bu alanda yazılmış fazla zengin olmayan akademik literatürden faydalanılarak, kişisel marka oluşturmanın güçlükleri ve etkin kişisel marka yönetimi konusunda öneriler sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Marka,Sinemada Kişisel Marka, Kişisel Marka Yönetmek. 40 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 74.LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİNİN İŞ DOYUMUNA ETKİSİNDE ÖRGÜTSEL İKLİMİN ROLÜ Selva STAUB Işık Üniversitesi [email protected] Tayfun AKKAYA Aras Kargo [email protected] ÖZET Değişen insan ihtiyaçları örgütlerin insan kaynağı yapısını etkileyerek emeğe ait sorunların artmasına neden olmuştur. Yöneticinin liderlik özellikleri yanında çalışanla etkileşimi emeğin sorunlarını azaltarak çalışanların iş doyumunu (ID) arttırmıştır. Üyeler organize edilmiş faaliyetlerle örgütleri hedeflerine ulaştırırlar; üyeler bu faaliyetleri de örgütsel iklim ( OI ) içinde icra ederler . Lider Üye Etkileşimi’nin (LUE) ID’na etkisi bir çok araştırmanın konusunu oluşturmuştur ; ancak bu etkiye örgütsel iklim faktörlerinin ne derecede aracılık ettiği sorusunun cevabına yönelik araştırma tespit edilmemiştir. Lider ile izleyicileri arasında kurdukları kaliteli LUE’nin ID’na etkisine OI’nın ne derecede aracılık ettiğinin sonuçlarının ortaya konması bu araştırmanın amacıdır . Araştırmada Örgütsel İklim (Örgütsel Yapı “OYP”, Sorumluluk Alma “SOR”, Teşvik ve Ödüllendirme “TOD”, Risk Alma Durumu “RAD”, Samimiyet “SAM”, Destek Ortamı “DOR") faktörleri ele alınarak incelenmiştir. Araştırmada; LUE için Scandura ve Graen’in (1984: 430) geliştirdiği LMX7 ölçeği ; ID için , Chen ve arkadaşları (2009)’nın ve Judge ve arkadaşları (2009)’nı referans göstererek hazırladıkları ölçek ; OI için, Litwin ve Stringer (1968) tarafından geliştirilen, Türkçe uyarlaması Doğan ve Üngüren (2009) tarafından yapılan OI ölçeğinin (LSOCQ) Malkoç (2011) tarafından hazırlanmış kısa sürümü kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına ait veriler sektöründe lider bir lojistik firmasının 394 çalışanına uygulanan anketlerden elde edilmiştir . Ölçeklerin geçerliliği LUE ve ID tek faktörlü , OI çok faktörlü yapılarıyla doğrulanmıştır. Ölçeklerin yüksek cronbach alpha (α) değerlerine ( LUE =0,98 , ID= 0,85 , OI= 0,84 ) sahip olmaları güvenilir olduklarını göstermiştir. Yapısal eşitlik modeli ile yapılan hipotez testlerinde ; LUE ile OI faktörleri ve ID arasında olumlu ve doğrudan etkilerin olduğu , OI faktörlerinden .TOD, RAD, SAM ve DOR’ın ID’yi olumlu yönde ve anlamlı olarak etkilediği, OYP ve SOA ile ID arasında ise anlamlı bir ilişkinin bulunmadığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Lider Üye Etkileşimi , İş doyumu , Örgütsel İklim . 41 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 75.İŞ TATMİNİ İLE YAŞAM TATMİNİ ARASINDAKİ İLİŞKİ: BAYBURT ÜNİVERSİTESİNDE BİR UYGULAMA F. Zehra ÖZYILMAZ Bayburt Üniversitesi [email protected] Ömer ÇINAR Bayburt Üniversitesi İ.İ.B.F. [email protected] ÖZET Bir işletmenin veya kuruluşun ayakta kalabilmesi için en önemli unsurları çalışanlarıdır. Bir örgütün rekabet avantajı elde etmesi, öğrenen bir kimliğe kavuşması, çevresine ayak uydurabilmesi hem örgütün çalışanlarına vereceği desteğe hem de çalışanların sadakatine, performansına, bağlılıklarına ve özverisine bağlıdır. Bu bağlamda hem çalışanların kendilerini değerli hissetmesi, işi sahiplenmesi, kalıcı olması ve performanslarını artırması için örgütün desteğini arkasında hissetmesi, hem de işletme çalışanlarının yaşam tatmini ve iş tatmin düzeylerinin iyi olması gerekmektedir. İşinde başarılı olan çalışanlar kendi performansını ve verimliliğini arttırmakla kalmayıp, bulunduğu işletmenin de karlılığını maksimize edecektir. Çalışmada iş tatmini ve yaşam tatmini arasındaki ilişkiyi ölçen bir yapısal eşitlik modeli önerilmektedir. Araştırmada kullanılacak örnekleme yöntemi olarak seçkisiz olmayan örneklemelerden uygun örnekleme seçilmiştir. Alan araştırmasının evreni Türkiye’deki Üniversitelerde çalışan akademisyenler belirlenmiştir. Evrenin bu şekilde seçilmesinin amacı doğru ve nitelikli bilgiye ulaşmanın sağlanabilmesidir. Çalışılan örneklem ise, Bayburt Üniversitesi akademik çalışanlarından seçilmiştir. Anket uygulamasıyla veriler toplanacak olup, araştırma modelinde yer alan “iş tatmini” ve “yaşam tatmini” değişkenlerine ilişkin uluslararası çalışmalarla geçerliliği ve güvenilirliği onaylanmış ölçekler kullanılacaktır. Elde edilen veriler SPSS ve AMOS programları kullanılarak, kurulan araştırma hipotezleri sınanmıştır. Araştırma sonucunda “iş tatmini ile yaşam tatmini arasında”, “iş tatmini ile çalışanların demografik özellikleri arasında” ve “yaşam tatmini ile çalışanların demografik özellikleri arasında” anlamlı ilişkiler aranacaktır. Anahtar Kelimeler: İş Tatmini, Yaşam Tatmini, Yapısal Eşitlik Modellemesi. 42 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 76.FİNANSAL OKURYAZARLIK VE PARA YÖNETİMİ: “MESLEK YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA” Hilal SARI ÖZGÜN Pamukkale Üniversitesi, Bekilli MYO [email protected] Emel SARITAŞ Pamukkale Üniversitesi, Bekilli MYO [email protected] ÖZET Bireylerin finansal ürünler ve hizmetler hakkında bilgi sahibi olmaları için belirli bir düzeyde finansal okuryazarlık becerisine sahip olmaları gerekmektedir. Finansal okuryazarlık becerisi yüksek olan bireylerde para yönetimi, risk, bireysel tasarruf eğilimlerinin farklı olması beklenmektedir. Finansal okuryazarlık becerilerine sahip olmak karşılaşılabilecek finansal problemlerin önceden belirlenip daha kolay çözebilmek ve refah seviyesini yükseltmek açısından son derece önemlidir. Türkiye’de son dönemde yaşanan finansal gelişmeler, üniversite öğrencilerini finansal kararlar almak ve para yönetimi için daha da sorumlu hale getirmiştir. Çalışmamızda Pamukkale Üniversitesi Bekilli Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin finansal okuryazarlık düzeyi ve para yönetimi tutumları belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmamızın sonucunda öğrencilerin kredi kartı kullanımının yüksek düzeyde olduğu ve daha fazla finansal eğitime ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Finansal Okuryazarlık, Para Yönetimi, Meslek Yüksekokul Öğrencileri. 43 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 77.SOSYAL MEDYANIN ÇALIŞANIN PSİKOLOJİK GÜÇLENDİRME ALGISI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ İzzet GÜMÜŞ İstanbul Gelişim Üniversitesi [email protected] Mehmet Sinan TAM TÜBİTAK [email protected] Burcu AYDIN İstanbul Gelişim Üniversitesi [email protected] ÖZET Sosyal medya son dönemlerde hayatımızın odağında yer almayı başaran en yaygın araçlardan biridir. Sosyal medyayla ilgili gerçekleştirilen çalışmalar genellikle bu mecranın yapısı veya buraya konu olan objelerle ilgilidir. Yapılan araştırma; sosyal medya kullanıcılarını tanımlayarak ne tür faaliyetlerde aktif bir şekilde rol aldıklarını, üniversite çalışanları nezdinde irdelemeyi konu edinmektedir. Sosyal medyaya (b)ağlı bireylerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu mecrada yer edinen ferdlerin psikolojik güçlendirme algısının, kurumsal bağlamda aidiyetlerini ortaya koymakta etkin bir rol oynadığı araştırmanın temel hipotezini oluşturmaktadır. Yapılan çalışmanın amacı; sosyal medyanın çalışanın psikolojik güçlendirme algısı üzerinde bir etkisinin olup olmadığını bulgulamaktır. Amaçlı örneklem yoluyla belirlenen İstanbul Gelişim Üniversitesi akademik ve idari personelin psikolojik güçlendirme algısının ilgili boyutları (anlamlılık, yeterlilik, öz farkındalık, etki) üzerindeki sosyal medya etkisi, anket tekniğiyle ölçümlenmiştir. Ortaya çıkan en temel tez ise aktif ve pasif sosyal medya kullanımının psikolojik güçlendirme algısı ile ilişikli olduğu düşüncesidir. Yapılan faktör ve güvenirlilik analiziyle beraber gerçekleştirilen regresyon analizi sonuçlarıyla elde edilen bulgular da ise, teknolojinin gelişmesi, yaygınlaşması ve teknolojik aletlerin sağladığı kolaylıkların bir getirisi olarak sosyal medyanın, bireyler üzerindeki psikolojik güçlendirme algısının ilgili boyutlarında farklı değerlerde etkisinin olduğu görülmektedir. Araştırmada psikolojik güçlendirme algısının ölçülmesi için Spreitzer (1995) tarafından geliştirilen “Psikolojik Güçlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen bulgular SPSS 16.0 sayısal programına aktarılarak literatürün öne sürdüğü tezler çerçevesinde yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Psikolojik Güçlendirme Ölçeği, İstanbul Gelişim Üniversitesi. 44 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 78.İŞLETME YAZININDAKİ GİRİŞİMCİLİK ÇALIŞMALARININ GELİŞİMİNİN BİBLİYOMETRİK ANALİZ VE BİLİMSEL HARİTALAMA YÖNTEMLERİYLE İNCELENMESİ Zafer AYKANAT Ardahan University [email protected] Tayfun YILDIZ Ardahan University [email protected] ÖZET Bu çalışma ile 1970’den günümüze dünyada işletme alanındaki, girişimcilik çalışmalarının gelişimini araştırmak amaçlanmıştır. İşletmede alanında girişimcilik çalışmalarının nasıl değişip gelişim gösterdiğini, bibliyometrik analiz ve bilimsel haritalama yöntemleriyle yapılmış elde edilen sonuçlar yorumlanmıştır. Bibliyometrik analiz, bilimsel yayınların üretildikleri ülkeleri, yazarları, yazarlar arası işbirliğini, atıfları, kaynakları, kurumları, yayın yılları gibi bilgilerden oluşmaktadır. Bilimsel haritalama ise, bir bilimsel alanın sınırlandırılmış araştırma alanları ile ve bu alanların evrimsel gelişimini saptamak için odaklanmış bir yöntemdir. Başka bir deyişle, bilimsel haritalamanın amacı bilimsel araştırmanın yapısal ve dinamik görüntüsünü göstermeyi amaçlamaktadır. İşletmede alanındaki girişimcilik çalışmalarının 1970-2015 döneminde Web of Science (WoS) veri tabanında kaç makale yayımlandığı gösterilmiş ve bu makalelerin, dergi konu başlıklarına göre, anahtar kelimeler esas alınarak konulara göre dağılımlarının ne olduğu ortaya çıkarılmıştır. Böylelikle işletmede alanında girişimcilik çalışmalarının gelişimine etki eden konulardaki farklılıkları ortaya konulabilecektir. Araştırmada 2006 yılı sonrasında yayın sayılarında artış yaşandığı gözlenmiştir. İşletme yazınında ki girişimcilik çalışmalarına ülkeler bazında bakıldığında, en çok yayının 2.637 yayın ile ABD birinci sırada, 1.081 yayın ile İngiltere ikinci sırada iken Çin 566 yayın ile üçüncü sıradadır. Ancak Türkiye toplam 78 yayın ile 26. Sırada ve dünya yayın sayısının %0,97’sini oluşturmaktadır. Farklı iki dönemlere ayrılarak yapılan bilimsel haritalama ile özellikle 20012015 dönemine bakıldığında tematik değişim ortaya çıktığı görülmektedir. Bu tematik değişim, genel olarak birbirleriyle ilişkili çalışma alanlarını bazılarının öne çıkması bazılarının ise gerilemesi suretiyle gerçekleşmektedir. Anahtar Kelimeler: Bibliyometrik Analiz, Bilimsel Haritalama Analizi, İşletme, Girişimcilik. 45 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 80.PERSONEL GÜÇLENDİRMENİN İHBARCILIĞA ETKİSİNDE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN ARACILIK ROLÜ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Himmet KARADAL Aksaray University [email protected] om Turgut Emre AKYAZI Gözde SUNMAN Kübra GÜVENÇ Aksaray University Aksaray University Aksaray University [email protected] du.tr gozdesunman@gmail. com kubraguvenc.kbgv@gmail. com ÖZET Günümüz bilgi toplumunda, insan kaynaklarının öneminin bilincinde olup onu en iyi şekilde y öneten ve geliştiren örgütlerin rakiplerine üstünlük sağlama şansının daha yüksek olacağı açık tır. Personel güçlendirme “güçsüzlük duygusunu besleyen unsurların belirlenmesi ve o unsurla rın yeterlik duygusunu güçlendirmeye yönelik örgütsel uygulamalar yoluyla ortadan kaldırılm ası sonucunda işgörenlerde öz yeterlik duygusunun geliştirilmesi süreci” olarak tanımlanmakt adır (Conger ve Kanungo, 1988: 471). Ayrıca, personel güçlendirme ile işgören görevle ilgili s orumluluk ve yetki üstlenerek, kendi işi ile ilgili kararlar alabilme özgürlüğüne sahip olabilme ktedir. Bu durum örgütte çalışanın etkinliğinin artmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla, örgütsel b ağlılığa sahip olan bir çalışan örgütte daha mutlu ve huzurlu bir çalışma ortamına sahip olacağ ı için örgüt yararına çalışarak, örgütün üyesi olmaktan da gurur duyacaktır (Doğan ve Demiral , 2009: 47). Nitekim örgütsel bağlılık düzeyi yüksek olan işgörenlerin, örgütün çıkarlarını koru mak amacı ile üstlerine etik dışı olayları iletmekten de kaçınmaması gerektiği düşünülmektedi r. Bu bağlamda araştırmanın amacı, personel güçlendirme ve örgütsel bağlılık kavramlarının ç alışanların ihbarcılığı (whistleblowing) üzerinde etkisinin olup olmadığını analiz etmektir. Ya pılan alan yazın taramasında personel güçlendirme ve örgütsel bağlılık kavramları üzerine birç ok çalışma bulunmakla birlikte, bu kavramların ihbar davranışı ile ilişkisini inceleyen çalışmal arın kısıtlı olduğu tespit edilmiştir. Personel güçlendirmenin ihbar davranışına etkisinde, örgüt sel bağlılığın aracılık rolünü ele alan çalışmaya yazında rastlanamamıştır. Dolayısıyla, bu çalış manın ilgili yazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın verileri Nevşehir ili Organi ze Sanayi Bölgesi’nde gıda sektöründe faaliyet gösteren 340 çalışana sahip bir işletmeden elde edilmiştir. Çalışma sonucunda, personel güçlendirmenin ihbar davranışı üzerinde pozitif yönlü ve anlamı bir etkisi olduğu belirlenmiştir (R= 0,403, p= 0,000). Ayrıca, personel güçlendirme i le ihbarcılık arasındaki ilişkide örgütsel bağlılığın kısmi aracılık rolü bulunduğu da çalışma bu lguları arasındadır. Anahtar Kelimeler: Personel Güçlendirme, Örgütsel Bağlılık, İhbarcılık, Aracılık, OSB. 46 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 83.TÜRKİYE ÖRNEĞİ İNSAN KAYNAKLARI FONKSİYONLARI İÇİN BİR DEĞERLENDİRME ÖNCÜLÜ: KURUMSALLAŞMA Işık ÇİÇEK Alanya Alaaddin Keykubat University [email protected] Emine HACIKURA Alanya Alaaddin Keykubat University [email protected] ÖZET Günümüzün artan rekabet koşullarında entelektüel sermayenin önemi daha da belirgin hale gelmiş, çalışanların bulundukları örgüte maksimum değer katmalarının öncülleri örgüt araştırmalarında sıklıkla incelenen bir konu olmuştur. Çalışanları elde tutmanın önem kazanması, insan kaynakları yönetimi fonksiyonları ile örgüte, grup/departmanlara, çalışanlara uygun bir sistem geliştirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, çalışanları elde tutmada örgütsel bağlılığı sağlayacak, performansı yüksek işgörenleri bir araya getirerek yüksek motivasyon düzeyinde performanslarının sürekliliği sağlayacak olan insan kaynakları yönetimi uygulamalarının çalışanlarca etkin olarak değerlendirilmesi önem kazanmaktadır. İnsan kaynakları yönetimi fonksiyonlarının işletmelerde etkin ve çalışanlarca memnun düzeyinde uygulanabilmesi örgütsel hiyerarşide strateji formulasyonunu oluşturan karar düzeyi ve nihayetinde örgütsel yapı ile yakın ilişkide olacaktır. Bu anlamda, örgütteki kurumsallaşma düzeyi ve boyutlarının, etkin insan kaynakları fonksiyonlarını geliştirmede ve uygulamada öncül faktörler arasında yer alabileceğini belirtmek doğru bir ifade olacaktır. Bu araştırmada kurumsallık boyutlarının insan kaynakları fonksiyonları değerlendirmedeki açıklayıcılığı incelenmiştir. 38 işletmeden seçilen 156 kişilik örneklem ile gerçekleştirilen araştırma bulgularına göre, kurumsallık boyutlarından profesyonellik, kültürel güç ve tutarlılık insan kaynakları fonksiyonlarının etkinlik değerlendirmesini olumu yönde etkilemektedir. Her bir iky fonksiyonu için ayrıca açıklayıcılığı olan kurumsallaşma boyutları teşhis edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kurumsallaşma, İnsan Kaynakları Fonksiyonlar, Etkinlik. 47 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 84.BİREYİN BENLİK KURGUSUNUN ÖZ LİDERLİK DAVRANIŞINA ETKİSİ Cem Harun MEYDAN Kara Kuvvetleri Komutanlığı [email protected] Memduh BEGENİRBAŞ Kara Harp Okulu İşletme Bölümü [email protected] Muharrem TUNA Gazi Üniversitesi Turizm Fakültesi [email protected] ÖZET Bu çalışmada, bireyin benlik kurgusunun onun öz liderliğine olan etkisi araştırılmıştır. Bu kapsamda, benlik kurgusunun üç altı boyutu ile öz liderliğin dört alt boyutu arasındaki ilişkiler ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışma, bir üniversitenin turizm fakültesinde öğrenim gören 312 bireyden toplanan veri üzerinden gerçekleştirilmiştir. değişkenler arası ilişkiler korelasyon, etkileri ise regresyon analizleri ile ortaya konurken, değişkenlere ait ölçeklerin doğrulanması esnasında yapısal eşitlik modelinden (AMOS 21) yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular neticesinde, genel olarak bireylerin benlik kurgusunun onların öz liderlikleri üzerinde etkileri olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Benlik Kurgusu, Özerk Benlik, Öz Liderlik. 48 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 85.YENİLİK VE FİNANSAL PERFORMANS ARASINDAKİ İLİŞKİYİ BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Ceyda YERDELEN KAYGIN Kafkas Üniversitesi [email protected] Tuncer YILMAZ Erdoğan KAYGIN Kafkas Üniversitesi [email protected] Kafkas Üniversitesi [email protected] ÖZET İşletmelerin sürdürülebilir bir rekabet avantajı elde etmeleri ve faaliyetlerini yarınlara sağlıklı bir şekilde iletmelerinde, bir fikre ticari bir değer kazandırıp değer yaratan bir olgu olarak ifade edilen yenilik önemli bir rol oynamaktadır. Yenilik büyük-küçük, özel ya da kamu tüm işletmeler için bir yaşam kaynağı niteliğindedir ve işletmelerin finansal performanslarını etkilediği düşünülmektedir. Finansman bakımından işletmelerin iyi düzeyde olması işletmelerin amaçlarını gerçekleştirmeleri için vazgeçilmez konular arasındadır. Araştırma bu düşünce doğrultusunda şekillendirilecek ve yenilik olgusuyla finansal performans arasındaki ilişki tespit edilecektir. Bu amaçla inovasyon performansını en çok etkileyen değişkenlerden bir Ar-Ge harcamaları olduğu için Borsa İstanbul’da (BİST) faaliyet gösteren Metal, Eşya, Makine, ve Gereç Yapı sektöründe faaliyet gösteren şirketler üzerinde araştırma yapılacaktır. Bu sektörü seçmekteki amaç Ar-Ge harcamaları en fazla olan sektörlerden biri olmasıdır. Gerekli analizlerden sonra yorumlara ve önerilere yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Finansal Performans, Yenilik, Ar-Ge. 49 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 87.DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİN KÜLTÜREL ZEKA ÜZERİNE ETKİSİ: ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR ARAŞTIRMA Mazlum ÇELİK Hasan Kalyoncu Üniversitesi, İİSB Fak [email protected] Ümit KÖRCÜK YAPICI Hasan Kalyoncu Üniversitesi, İİSB Fak [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı çok kültürlü ortamlarda çalışanların farklı kültürlere uyumunu kolaylaştıran kültürel zeka ve boyutları (Üst Bilişsel Zekâ, Bilişsel Zekâ, Motivasyonel Zekâ, Davranışsal Zekâ) üzerinde demografik özelliklerin (bilinen yabancı dil sayısı, gidilen ülke sayısı, eğitim seviyesi ve cinsiyet) etkili olup olmadığını araştırmaktır. Bu amaçla farklı kültürel özellikler taşıyan 14 ülkeden toplam 281 kişiden veri toplanmıştır. Veriler normal dağılım göstermediğinden hipotezleri test etmek için parametrik olmayan testler kullanılmıştır. Yapılan Kruskal-Wallis ve Mann Whitney U testleri sonucunda, bilinen yabancı dil sayısı, yurtdışına yapılan seyahat sayısı ve eğitim seviyesine göre kültürel zekânın farklılaştığı, cinsiyete göre farklılaşmadığı görülmüştür. Elde edilen bulgulara dayanılarak araştırmacılara ve uygulayıcılara tavsiyelerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Kültürel Zekâ, Üst Bilişsel Zekâ, Bilişsel Zekâ, Motivasyonel Zekâ, Davranışsal Zekâ. 50 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 91.HAVAYOLU SADAKAT PROGRAMLARININ YOLCULAR ÜZERİNDE GÜVEN, SADAKAT VE İLİŞKİYİ SÜRDÜRME ETKİSİNİN İNCELENMESİ Mustafa YURTTADUR1, Ahmet MERİÇ2, Arife Aygül ÖZÜPEK2, Barış ALNIAÇIK2, Erol ŞAHİN2, Halil İbrahim BAYAZIT2, Melike KUVVET2, Meryem AKIN2, Neşe BİRGÖREN2, Zehra FIRAT2 ÖZET Sivil havacılık sektöründe işletmeler yoğun rekabetin etkilerini azaltabilmek ve mevcut müşterilerini daha iyi tanıyarak kişiselleştirilebilmiş satış stratejileri uygulayabilmek için sık uçan yolcu sadakat programlarını (FFP, Frequent Flyer Program) kullanmaya başlamışlardır. İşletmeler söz konusu programlarla müşterileri ile daha etkin ilişkiler kurabilmektedirler. İlişkisel pazarlamanın bir uzantısı olarak değerlendirilebilecek yolcu sadakat programları havayolları işletmeleri için rekabet avantajı oluşturduğundan pazarlama stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Araştırmada, sık uçan yolcu sadakat programları ile yolcu sadakati arasındaki ilişkiyi görebilmek amacıyla ulusal havayollarının sadakat programları incelenmiştir. Yolcuları ile uzun süreli ilişkiler oluşturmayı amaçlayan havayolları için sadakat programlarının nasıl algılandığının bilinmesi önemlidir. Ayrıca yolcuların havayolu ile ilişkilerini sürdürme istekleri, işletmeye duydukları güven ve sadakat arasındaki ilişkilerin bilinmesi de programların başarısını etkilemektedir. Bu amaçla oluşturulan anket formu ile ulusal havayollarını kullanan yolcular üzerinde araştırma gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler istatistik analizleri ile değerlendirilmiş ve hipotezler test edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda sadakat, güven ve ilişkiyi sürdürme boyutları tespit edilmiştir ve sadakat, ilişkiyi sürdürme ve güven algılarının kendi aralarında doğru orantılı ve anlamlı bir düzeyde ilişki olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Havayolu, Sadakat Programı, Güven, İlişkisel Pazarlama, Rekabet Avantajı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, İngilizce İşletme Bölümü Öğretim Üyesi, İstanbul / Türkiye 2 İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Bölümü, Doktora Öğrencisi, İstanbul / Türkiye 1 51 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 93.ÇALIŞANLARIN İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİM VE UYGULAMALARINA YÖNELİK FARKINDALIKLARI: KIRSEHİR İLİNDE BİR ARAŞTIRMA Fatma TETİK Ahi Evran Üniversitesi [email protected] Adnan AKIN Kırıkkale Üniversitesi [email protected] ÖZET Son yıllarda işletmeler yoğun bir rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmek ve daha ileriye gidebilmek için rekabet avantajı kazanabilme gayreti göstermektedirler. Bu avantajı kazanabilmede en mühim faktörlerden birisi de insan kaynağıdır. Bu kaynaktan en etkili ve en verimli bir şekilde faydalanmak için öncelikle kişinin yapacağı iş ile ilgili ihtiyaç duyulan güç ile eğitime sahip olması önem teşkil emektedir. İş kazası ve meslek hastalıklarının ortaya çıkması ile alakalı olarak yapılan araştırmalar değerlendirildiğinde, iş kazası ve meslek hastalığı sayısının bir hayli yüksek seviyede olduğu göze çarpmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, dolayısıyla işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için yapılabileceklerin başında, probleme insan kaynakları yönetimi bakımından ustaca yaklaşmak gelmektedir. Tüm bu faktörler ışığında araştırmanın amacı şekillenmiştir ve bu doğrultuda çalışanların iş sağlığı ve iş güvenliği eğitim ve uygulamalarına yönelik farkındalıkları ve yaklaşımları aynı zamanda anketin uygulandığı işletmedeki çalışan grupları arasında karsılaştırmalı analiz sonuçları test edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca araştırmadan çıkan sonuçlara göre gerekli önlem ve tedbirlerin alınmasına yönelik çalışmalara yön vermek de bir diğer amaçtır. Araştırmanın evrenini Kırşehir İlinde faaliyet gösteren şeker fabrikasının kadrolu, taşeron ve mevsimlik işçileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise kolayda örnekleme yöntemi ile ulaşılan 500 çalışan oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan veri toplama anketi 20 sorudan oluşmaktadır. Bu anket iş sağlığı ve güvenliği konusunda fabrika çalışanlarının konuya yaklaşımı üzerinedir. Söz konusu anket araştırma grubunu oluşturan şeker fabrikası çalışanları ile yüz yüze iletişim yoluyla doldurulmuştur. Anket uygulaması tamamlandıktan sonra eksik veya yanlış doldurulduğu düşünülen anketler araştırmaya dâhil edilmemiştir. Elde edilen verilerin analizinde SPSS 20.0 for Windows paket programı kullanılmış ve gerekli görülen analiz yöntemleri uygulanmıştır. Anahtar Kelimeler: İş Sağlığı ve Güvenliği, İş Kazası ve Meslek Hastalığı, Farkındalık. 52 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 94.TEMSİL KURAMI BAKIŞ AÇISIYLA YÖNETİM KURULU YAPISININ FİNANSAL PERFORMANS ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Ayşegül ÇARKCI Gümüşhane Üniversitesi, İ.İ.B.F. İşletme Bölümü [email protected] Göksel ATAMAN Marmara Üniversitesi, İşletme Fakültesi [email protected] ÖZET Yönetim kurulu yapısının finansal performans üzerindeki etkisi pek çok araştırmacı için ilgi odağı olmaktadır. Türkiye’de yapılan çalışmalarda yönetim kurulu yapısı ve performans arasındaki ilişki çoğunlukla vekalet kuramı bakış açısı ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu çalışma, literatürden farklı bir bakış açısı sunmak amacıyla yönetim kurulu yapısının finansal performans üzerindeki etkisini temsil kuramı bakış açısıyla incelemektedir. Aynı zamanda, gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye bağlamı dikkate alındığında, temsil kuramı mı yoksa vekalet kuramı mı yönetim kurulu yapısını daha iyi açıklamaktadır sorusu yanıtlanmaya çalışılmaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere temsil kuramı bakış açısıyla geliştirilen araştırma hipotezleri Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda yer alan 236 firmadan elde edilen ikincil veriler ışığında, birtakım kontrol değişkenleri de göz önünde bulundurularak, hiyerarşik regresyon analizi ile test edilmiştir. Kontrol değişkenleri, firma büyüklüğü, firmanın faaliyette bulunduğu sektör, icra kurulu başkanı-CEO’nun şirketteki toplam payı, CEO dışında şirketteki iç yöneticilerin toplam payı, yönetim kurulunda yer alan kadın üye ve aynı soyadlı üye oranı, şirketteki en büyük hissedarın ve kurumsal yatırımcıların payı ve firma yaşından oluşmaktadır. Firma performans göstergeleri olarak muhasebe temelli üç değişken (Aktif kârlılık oranı-ROA, Öz Sermaye Karlılık oranı-ROE ve Satış kârlılık oranı-ROS) kullanılmıştır. Çalışmanın bağımsız değişkenlerini ise iç yönetici oranı, CEO ikiliği, yönetim kurulu büyüklüğü, ortalama yaş ve ortalama görev süresi oluşturmaktadır. Yapılan analiz sonucunda temsil kuramının varsayımlarının Türkiye bağlamı için daha açıklayıcı olduğunu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yönetim Kurulu Yapısı, Temsil Kuramı, Vekalet Kuramı. 53 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 96.ALGILANAN ÖRGÜT İKLİMİ İLE ÇALIŞANLARIN İŞ PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİDE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN DÜZENLEYİCİ ROLÜNÜN İNCELENMESİ: BANKACILIK SEKTÖRÜNDE BİR ARAŞTIRMA Mustafa YURTTADUR1, Ekrem SÜZEN2, Cebrail YAKIŞIR3, Enver KALDIRIM3, Gültekin GÜRÇAY3, Hasan ÖZTURAN3, Mehmet Ömer ÖZÜÇAĞLIYAN3, Münevver BAYAR3, Nadire KANTARCIOĞLU3, Nuran VARIŞLI3, Nurten ADEMOĞLU3 ÖZET Bu çalışmanın amacı, banka kurumlarında görev yapan çalışanların algıladıkları örgütsel iklimin iş performansları ile ilişkisini ve iş performansı üzerindeki etkisini tespit etmek ve örgütsel iklim ile iş performansı arasındaki ilişkide çalışanların algıladıkları örgütsel bağlılığın ara değişken rolünü değerlendirmektir. Bu amaçla, öncelikle çalışmada yer alan kavramlar tanımlanmış, yapılan literatür incelemesi ile kavramlar arasındaki ilişkiler öncül çalışmalar ile desteklenmeye çalışılmıştır. Kuramsal çerçevenin oluşturulması ile araştırmanın hipotezleri geliştirilmiştir. Yapılan analizler neticesinde çalışanların olumlu örgüt iklimi algılamalarının iş performansı düzeyi ile anlamlı ve pozitif yönde ilişkili olduğu ve örgüt ikliminin örgütsel bağlılık algısı ile anlamlı ve pozitif ilişkide olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte, örgüt iklimi ve iş performansı arasındaki ilişkide çalışanların örgütsel bağlılık algılarının düzenleyici değişken rolüne sahip olduğu ve bu ilişkide anlamlı bir düzenleyici etkiye sahip olduğu görülmüştür. Çalışmanın sonucunda öncelikle öne sürülebilecek olan birtakım sınırlılıklardan söz edilmiş ve araştırma bulgularına dayanarak öneriler getirilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Örgüt İklimi, Örgütsel Bağlılık, İş Performansı, Banka Sektörü. _________________________________________________________________________________________ 1 İstanbul Gelişim Üniversitesi, İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, İngilizce İşletme Bölümü Öğretim Üyesi, İstanbul / Türkiye [email protected] 2 İstanbul Gelişim Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi, İstanbul / Türkiye 3 İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Genel İşletme Doktora Programı Öğrencisi 54 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 105.DUYGUSAL EMEĞİN, İŞ TATMİNİ VE İŞTEN AYRILMA NİYETİ İLE İLİŞKİSİNDE LİDER ÜYE ETKİLEŞİMİNİN ROLÜNE İLİŞKİN LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE YAPILAN BİR ARAŞTIRMA Hakan TURGUT Başkent Üniversitesi [email protected] İsmail TOKMAK Milli Savunma Bakanlığı [email protected] Mustafa Fikret ATEŞ Başkent Üniversitesi [email protected] ÖZET Günümüzde işletmeler, çalışanlarından; müşterilerle duygudaşlık kurmalarını, belirlenmiş çeşitli roller üstlenmelerini, kendileri inanmasalar veya çok daha farklı duygular içerisinde olsalar dahi kendilerinden beklenen şekilde davranmalarını yani fiziksel ve entelektüel katkılarının yanı sıra işletme için duygusal emeklerini de sunmalarını istemektedirler. (Hochschild, 1983; Tokmak, 2014). Bu beklentilerin çalışanların iş tatminine ve işten ayrılma niyetlerine etkilerinin olabileğine yönelik ağırlıklı olarak uluslararası yazında yapılan çalışmalar mevcuttur (Morris ve Feldman, 1996; Cote ve Morgan, 2002; Judge vd., 2009; Beğenirbaş ve Çalışkan, 2014). Bunun yanı sıra çalışanlarından örgüt amaçlarıyla uyumlu duygu gösterimlerini ortaya koymalarını bekleyen liderin (Oral ve Köse, 2011) çalışanları ile kurmuş oldukları etkileşimin düzeyinin de bu konuda önemli olduğu değerlendirilmektedir. Liderlerin astları ile kurmuş oldukları etkileşim üzerine odaklanan Lider Üye Etkileşimi teorisine göre liderin astları ile etkileşim düzeyinin farklılaşabileceği, daha yakın çalıştığı astları ile kaliteli bir etkileşim içerisinde olan liderlerin daha uzağında yer alan astları ile daha resmi ve düşük düzeyli bir etkileşim içerisinde bulunacakları ifade edilmiştir. Liderlerin astlarıyla nitelik ve nicelik yönünden birbirinden farklı ikili ilişki kalitesinin bireysel ve örgütsel boyutta arzulanan sonuçları etkilediği (Gerstner ve Day, 1997) varsayılmaktadır. Duygusal emek ile lider üye etkileşimi değişkenlerini bir arada ele alan bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Ancak duygusal emek ile iş tatmini ve işten ayrılma niyeti arasındaki ilişkilerde çalışanların liderleri ile oluşturacakları etkileşiminde rolünün bulunabileceği düşünülerek bu dört değişkenin bir arada ele alınacağı bir çalışma tasarlanmış olup çalışmamızın amacı, duygusal emeğin, ayrı ayrı iş tatmini ve işten ayrılma niyeti üzerindeki etkilerinde lider üye etkileşiminin aracılık rolünün bulunup bulunmadığını belirlemektir. Bu kapsamda, müşteri memnuniyetinin sektörde rekabet için en önemli unsur olduğu lojistik sektörüne yönelik bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada veriler kolayda örnekleme metoduyla e-anket kullanılarak toplanmıştır. Araştırmaya 518 çalışan katılmış olup hipotezlerin testleri için regresyon analizleri yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Duygusal Emek, İşten Ayrılma Niyeti, İş Tatmini, Lider Üye Etkileşimi, Lojistik Sektörü. 55 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 106.ARAS YÖNTEMİ İLE TÜRKİYE VE AB ÜLKELERİNİN POLİTİK RİSK AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI Cihan ÇİFTÇİ İstanbul Üniversitesi [email protected] Serdar Semih COŞKUN İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Ülke kredi derecelendirme notunun belirlenmesinde kullanılan en önemli kriterlerden biri politik risk skorudur. Bu çalışmada ARAS yöntemi ve ICRG (International Country Risk Guide) 2015 yılı politik risk verileri (P1-hükümet istikrarı, P2-sosyo-ekonomik koşullar, P3yatırım profili, P4-içsel çatışmalar, P5-dışşal çatışmalar, P6-yolsuzluk, P7-askeri kanadın siyasetteki rolü, P8-dinsel gerilimler, P9-kanun ve düzen, P10-etnik gerilimler, P11-demokratik hesap verebilirlik, P12-bürokrasi kalitesi) kullanılarak Türkiye ve AB ülkelerinin politik risk açısından karşılaştırılması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre 2015 yılında Türkiye politik risk açısından en riskli ülke olmuştur. Anahtar Kelimeler: Politik risk, Çok Kriterli Karar Verme, ARAS Metodu. 56 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 107.GİA VE ARAS YÖNTEMLERİYLE ÜLKELERİN EKONOMİK RİSK KARŞILAŞTIRMASI Cihan ÇİFTÇİ İstanbul Üniversitesi [email protected] Serdar Semih COŞKUN İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Ekonomik risk, bir ülkenin ekonomisinin güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi sonucu dünya ekonomisinde ülkenin yeri hakkında bilgi elde edilen, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından ülke notu belirlenmesinde kullanılan ve uluslararası yatırımlar için ölçüt olan önemli bir faktördür. Bu çalışmada GİA ve ARAS yöntemleri kullanılarak ülkelerin ekonomik risk değerlendirilmesi yapılmıştır. Elde edilen bulgulara göre Türkiye, ekonomik risk açısından 30 AB ülkesi arasında ARAS yöntemine göre 26.sırada, GİA yöntemine göre ise 30.sırada yer almıştır. Dünya genelinde ise ARAS yöntemine göre 64.sırada, GİA yöntemine göre ise 88.sırada yer almıştır. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Risk, Gri İlişkiler Analizi, ARAS Metodu. 57 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 110.ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİN DENEYİM SÜRELERİNİN TEMEL SEKTÖRLER VE DEMOGRAFİK AÇIDAN İNCELENMESİ: ABD ÖRNEĞİ Zehra Nuray NİŞANCI İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi [email protected] Nezih Metin ÖZMUTAF İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi [email protected] ÖZET Araştırmanın temel amacı, Amerika Birleşik Devletleri Pittsburgh şehri kapsamında gelir düzeyi açısından en büyük 41 işletmedeki üst düzey yöneticilerin deneyim sürelerinin, temel sektörler ve demografik özellikler kapsamında incelenmesidir. Bu bağlamda Amerika Birleşik Devletleri Pittsburgh şehrinde faaliyet gösteren 41 şirketin web sitelerinde, temel sektör, gelir, işletme yaşı ile üst düzey yöneticilerin cinsiyet ve eğitimlerine yönelik bilgiler kapsamında inceleme yapılmıştır. Araştırma sonucunda imalat sektöründeki deneyim süresi/işletmedeki kıdemi beş yıldan fazla olan yöneticilerin, en düşük düzeyde yer aldığı; deneyim süresine göre fen ve sosyal bilimler eğitim alanlarında farksızlık; deneyim süresine göre şirketin kuruluş yılı (yaşı) kapsamında farksızlık ve deneyim süresine göre şirketlerin yıllık gelir düzeylerinde farksızlık belirlenmiştir. Diğer taraftan cinsiyete göre ise üst düzey yöneticilerin oranı erkeklerde kadınlara göre daha fazla olarak tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Üst Düzey Yönetici, Deneyim Süresi, Temel Sektörler, Demografik Özellikler. 58 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 115.ÖRGÜTSEL KÖRLÜĞÜN (ÖRGÜT MİYOPİSİ ) AYRINTILI KAVRAMSAL ANALİZİ VE ÖLÇÜMÜ: GELİŞTİRİLEN BİR ÖLÇEK YARDIMIYLA DEĞERLENDİRME Oya AYTEMİZ SEYMEN Balıkesir Üniversitesi [email protected] Taşkın KILIÇ Gümüşhane Üniversitesi [email protected] Oğuzhan KİNTER Balıkesir Üniversitesi ÖZET Tıbbi bir terim olarak körlük, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, “tüm düzeltmelerle birlikte canlılarda olağan görme gücünün 1/20'ine ya da daha azına sahip olma veya ışığı hiç algılayamama durumu” dur (WHO,2015). Öte yandan, bu tanımla sağlık bilimlerinde “canlılara özgü bedensel bir engel” olarak incelenen körlüğün izlerine örgütsel düzeyde de rastlamak mümkündür. İlgili yazında kuramsal ve görgül açılardan yeterince incelenememiş olan Örgütsel Körlük kavramının tanımlanması, boyutlarının, öncül ve sonuçlarının belirlenmesi ve ölçümüne yönelik Türkçe bir ölçek geliştirilerek kavramın Türkçe yazına kazandırılması bu çalışmanın amaçları olarak ifade edilebilir. Araştırmanın kavramsal bölümü, ilgili yazında ulaşılabilen sınırlı sayıdaki çalışmadan faydalanılarak oluşturulmuştur. Ölçek geliştirme kapsamında, 2013 yılında Örgütsel Miyopi adında kitap yazan Catino (2013)’nun kullandığı üç boyut referans alınarak ve ayrıca örgütsel körlüğü ölçmek için ilgili uzmanlarla görüşme sonucu bir boyut daha eklenerek, pilot çalışmayla geçerliliği kanıtlanmış olan 28 ifade ve dört alt boyuttan oluşan bir anket kullanılmıştır. Anket, enerji sektöründen 231 ve sağlık sektöründen 231 olmak üzere toplam 462 çalışana yüz yüze ve kolayda örneklem yöntemi ile uygulanmıştır. Elde edilen veriler LISREL ve SPSS programlarında analizlere tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda, örgüt yazınında sınırlı sayıdaki çalışmaya konu olan örgütsel körlük olgusunu ölçen bir ölçek geliştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, örgütsel körlüğün “kişilik türü, yapılan işin rutinlik derecesi, örgüt yapısı ve sektör yapısı” olmak üzere dört alt boyuttan oluştuğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, araştırmanın örnekleminde yer alan kurumlar örgütsel körlük bakımından karşılaştırıldığında, sağlık çalışanlarının, enerji sektörü çalışanlarına göre yüksek düzeyde körlük algısına sahip oldukları görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Körlük, Örgütsel Miyopi, İşletme Körlüğü, Dar Vizyon, Silo Sendromu. 59 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 119.SOCIAL ENTREPRENEURSHIP AND TECHNOLOGICAL INNOVATION: A COMPARATIVE STUDY ON THE DEVELOPED VERSUS DEVELOPING COUNTRIES Duygu TÜRKER Yaşar Üniversitesi [email protected] Y. Serkan Özmen Yaşar Üniversitesi [email protected] ÖZET Innovation has stimulated the economic as well as social progress in the societies. Therefore, it is critical to identify the conditions that enable the innovation by considering the embeddedness of innovators to their context. The literature on the National Systems of Innovation (NSI) has focused on this context dependent nature of innovation by referring the interactive and accumulative nature of innovation process. As the focal actors, the innovators must match what it is supplied by the national context with what it is demanded in the same context. However, this innovation process has been diverse and complex in the case of social entrepreneurs, since these actors simultaneously deal with the multiple institutional logics to craft their innovation strategies. The purpose of current study is to reveal this process of technological innovation among the social entrepreneurs. In doing so, the changes in the demand and supply sides of technological innovation within a national context has been built on a model by integrating two viable frameworks of literature. While Pache and Chowdury’s (2012) institutional domains of a social entrepreneur (public sector, commercial, and social-welfare logics) were used to capture the changes in supply side, the changes in demand side (emerging, drifting, widening, and deepening) and technological innovation (incremental, modular, architectural, and discontinuous) were covered from the recent typology of Ho and Lee (2015). Based on this integrative tri-dimensional model, the current study attempts to explore to what extent the social entrepreneurs within a national context generate technological innovation on a two-fold sample of Ashoka Fellow. Following a qualitative methodology, the study provided the comparative nature of technological innovation within a developed and developing country contexts. Anahtar Kelimeler: Institutional Theory, National Systems of Innovation, Social Entrepreneurship, Technological Innovation. 60 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 61 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 124.FİNANSAL PERFORMANS ÜZERİNDE FİNANSAL ETİĞİN ETKİLERİ: BORSA İSTANBUL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ENDEKSİ ÜZERİNDE BİR UYGULAMA Murat ATİK Kara Harp Okulu [email protected] Yaşar KÖSE Kara Harp Okulu [email protected] Bülent YILMAZ Kara Harp Okulu [email protected] Kemal KÖKSAL Kara Harp Okulu [email protected] ÖZET Şirketlerin uzun vadede değerlerini artırabilmeleri için faaliyette bulundukları çevrenin isteklerini göz önüne almaları gerekmektedir. Bu kapsamda şirketler, faaliyetleri hakkında yatırımcıları bilgilendirmek için sürdürebilirlik raporları düzenleyip, yayınlamaktadırlar. Şu an şirketler açısından sürdürebilirlik raporlarının yayınlanmasının bir zorunluluğu bulunmamaktadır. Gelişmiş ülke borsaları, şirketlerin çevresel, sosyal, kurumsal yönetim konularındaki risklerine ilişkin politika oluşturmaları süreçlerinde şirketlere yol gösterici bir faaliyetleri bulunmaktadır. Bu kapsamda sürdürülebilirlik politikalarını benimseyen şirketlerin hisse senetlerinden oluşturulmuş endeksleri finansal piyasalardaki yatırımcılara iletmektedir. Borsa İstanbul’da şirketlerin çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim konularındaki performanslarını belirlemek için farklı endeks hesaplamaları yapmaktadır. Bu endekslerden “BIST Sürdürülebilirlik Endeksi” Borsa İstanbul’da işlem gören ve kurumsal sürdürebilirlik performansı üst düzeyde olan şirketlerden oluşturulan bir endekstir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, şirketlerin etik ve sosyal sorumluluk politikaları ile belirlenen “BİST Sürdürebilirlik Endeks” getirisinin diğer endeks getirilerinden farklı olup olmadığını araştırmaktır. Sonuç olarak BİST Sürdürebilirlik Endeks getirisi ile diğer endeks getiriler arasında anlamlı bir farklılığın olduğu ve sürdürebilirlik politikalarını benimseyen şirketlerden oluşturulmuş endekslerin getirisinin diğer endeks getirilerine göre daha yüksek getiri sağladıkları tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Finansal Etik, Sürdürülebilirlik Endeksi, Sosyal Sorumluluk ve Etik Fonlar. 62 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 126.MİKRO, KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELERİN AVRUPA BİRLİĞİ EKONOMİSİ’NDEKİ ROLÜ Ebru NERGİZ İstanbul Gelişim Üniversitesi [email protected] ABSTRACT In the European Union micro, small and medium-sized enterprises (SMEs) are engines for growth and job creation. They contribute significantly to innovation and competition in many economic sectors. Micro, small and medium-sized enterprises (SMEs) constitute 99% of companies in the EU. They provide two thirds of private sector jobs and contribute to more than half of the total added value created by businesses in the EU. Nine out of ten SMEs are actually micro enterprises with fewer than 10 employees. Given their importance to Europe’s economy, SMEs are a major focus of EU policy. The European Commission aims to promote entrepreneurship and improve the business environment for SMEs, thereby allowing them to realise their full potential in today’s global economy. Various action programmes have been adopted to support SMEs, such as the Small Business Act, which encompasses all of these programmes and aims to create a comprehensive policy framework. The Horizon 2020 and COSME programmes have also been adopted with the aim of increasing the competitiveness of SMEs through research and innovation, and providing better access to finance for SMEs. COSME has a budget of over EUR 1.3 billion to fund the financial instruments that facilitate access to loans and equity finance for SMEs where market gaps have been identified. The aim of this study is to analyze the role of micro, small and medium-sized enterprises in the European economy and their performance especially in the period after the 2008 global financial crisis. Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, KOBİ’ler, KOBİ Politikası. 63 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 129.ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN PAZARLAMA YENİLİĞİNE ETKİSİNDE ÇALIŞAN YARATICILIĞININ ARACILIK ROLÜ: BANKACILIK SEKTÖRÜ ÜZERİNE ARAŞTIRMA Ebru Sönmez Karapınar Erciyes Üniversitesi [email protected] ÖZET Örgüt kültürü, pazarlama yeniliği ve çalışan yaratıcılığı ile ilgili literatür incelendiğinde araştırmacıların daha çok örgüt kültürü ve örgütsel yenilik; yenilikçilik ve yaratıcılık; örgüt kültürü ve çalışanların yaratıcılığı gibi iki konu arasındaki ilişkileri incelediği görülmüştür. Bu boşluktan hareketle, bu çalışmada, üçüncü bir boyut eklenerek, örgüt kültürünün pazarlama yeniliğine etkisinde çalışanların yaratıcılığının aracılık rolü incelenmiştir. Bu amaçla Kayseri ilinde faaliyet gösteren bankaların 330 çalışanından anket yöntemi ile veri toplanmıştır. Hiyerarşik regresyon analizi sonucu, örgüt kültürünün (ÖK) pazarlama yeniliği (PY) üzerine etkisinde çalışan yaratıcılığının (ÇY) aracılık rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır Anahtar Kelimeler: Örgüt Kültürü, Pazarlama Yeniliği, Çalışan Yaratıcılığı, Hiyerarşik Regresyon, Faktör Analizi. 64 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 132.OTANTİKLİK, İLİŞKİSEL BENLİK KURGUSU VE PSİKOLOJİK SAĞLAMLIĞIN PSİKOLOJİK UYUMSUZLUK İLE İLİŞKİLERİNİN İNCELENMESİ: KÜLTÜREL PSİKOLOJİ VE POZİTİF PSİKOLOJİ BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME Seçil BAL TAŞTAN Marmara Üniversitesi, İşletme Fakültesi, İngilizce İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı, depresyon, anksiyete ve stres alt değişkenlerinden oluşan bir üst kavram olarak ele alınmış olan psikolojik uyumsuzluğun ilişkisel benlik kurgusu, otantik olma ve psikolojik sağlamlık ile ilişkilerinin incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini İstanbul’daki devlet ortaokullarında görev yapmakta olan idareci ve öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, bireylerin ilişkisel benlik kurgusunun depresyon, anksiyete ve stres ile negatif yönde ilişkili olduğu, otantik olmanın depresyon ile negatif, anksiyete ve stres ile pozitif yönde ilişkili olduğu belirlenmiştir. Psikolojik sağlamlığın ise depresyon, anksiyete ve stres ile negatif yönde ilişkili olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Psikolojik Uyumsuzluk, Otantiklik, İlişkisel Benlik Kurgusu, Psikolojik Sağlamlık, Kültürel Psikoloji, Pozitif Psikoloji. 65 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 133.BARTIN İLİNDEKİ TURİZM SEKTÖRÜNDE FAALİYET GÖSTEREN KÜÇÜK İŞLETMELERİN VE AİLE İŞLETMELERİNİN KURUMSALLAŞMA DÜZEYİ Ayhan KARAKAŞ Bartın University [email protected] Muhammed Raşit Yıldız Bartın University [email protected] ÖZET Türkiye’de özellikle aile işletmelerinin ve KOBİ’lerin büyüme ve belirsizlik ortamıyla gelen sorunlarının çözümünün ancak kurumsallaşma ile mümkün olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle aile işletmelerinin ne düzeyde kurumsallaştığını tespit etmek için yapılmaktadır. Ülkemizdeki işletmelerin %95 gibi büyük bir çoğunluğu aile şirketlerinden oluşmaktadır. Bu denli yoğunluğa sahip işletmelerin kurumsallaşma ile daha güçlü yapıya ulaşacaklarının düşünüldüğü için bu işletmelerimizin kurumsallaşma düzeylerini belirleyerek, belirsizlik durumları ve kriz durumlarına tepkilerini ölçerek, kurumsallaşmış ve kurumsallaşmamış işletmeler arasındaki farkları göreceğiz. Çalışma Bartın ilindeki küçük ölçekli turizm işletmeleri üzerinde uygulanmaktadır. İşletmelerin kurumsallaşma düzeylerinin faaliyet türü, faaliyet süresi, aile şirketi olup olmadığı gibi değişkenlere göre değişip değişmediğinin tespiti için bağımsız örneklem t testi yapılacaktır. Sonuç olarak aile işletmelerinin ve küçük işletmelerin kurumsallaşma düzeylerinin, kurumsallaşmaktan uzak olan işletmelere fark olup olmadığı ortaya konacaktır. Anahtar Kelimeler: Küçük İşletmeler, Kurumsallaşma Düzeyi, Bartın. 66 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 139.ÖRTÜK LİDERLİK KURAMI ÇERÇEVESİNDE GÜÇ MESAFESİ İLE DÖNÜŞÜMCÜ VE ETKİLEŞİMCİ LİDERLİK İLİŞKİSİ: SAĞLIK ÇALIŞANLARI ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA Oğuzhan KİNTER Balıkesir Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Yönetim ve Organizasyon ABD Oya AYTEMİZ SEYMEN İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Yönetim ve Organizasyon ABD ÖZET Araştırmanın temel amacı; örtük liderlik kuramı çerçevesinde, ulusal kültür boyutlarından güç mesafesi ile etkileşimci ve dönüşümcü liderlik ilişkisini tespit etmektir. Araştırma örneklemi olarak, Balıkesir Üniversitesi Hastanesi, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir Çiğli Devlet Hastanesi, Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi, İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Elazığ Baskil Toplum Sağlığı Merkezi sağlık çalışanları seçilmiştir. Araştırma bulguları, güç mesafesinin, dönüşümcü ve etkileşimci liderlik tarzının arzu edilmesinde etkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca, güç mesafesi ile dönüşümcü liderlik arasında negatif; etkileşimci liderlik ile ise pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Örtük Liderlik, Etkileşimci Liderlik, Dönüşümcü Liderlik, Güç Mesafesi. 67 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 140.PAZAR VE KALİTE ORYANTASYONU İLE FİRMA PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİDE ÖRGÜTSEL ÖĞRENME YETENEĞİNİN ARA DEĞİŞKEN ROLÜ FIRM PERFORMANCE Gülhan KALMUK Yeni Yuzyil University [email protected] A.Zafer ACAR Piri Reis University [email protected] ÖZET Sağlık sektöründe son yıllarda özel yatırımların hızla artması ile oluşan rekabet ortamında özel hastanelerde performanslarını arttırmak için değişen paradigmalar paralelinde bazı stratejik yönelimlere odaklanmaktadırlar. Bu kapsamda bir hizmet kuruluşu olarak işletme stratejilerini kalite ve pazar odaklı olarak geliştirme yönündeki çabalarının hızla artmakta olduğu gözlemlenmektedir. Dolayısıyla pazar oryantasyonunu geliştirmede örgütsel öğrenme yeteneği örgütlerin çevre ve pazar değişikliklerini öngörerek örgüt süreçlerinin riskinin düşürülmesine ve örgütün geliştirilmesine önemli katkıda bulunmaktadır. Yam ve arkadaşları (2005) örgütlerin faaliyetlerinin daha fazla pazar ve kalite odaklı olmasını kapsayan mevcut süreçleri yeniden yapılandırarak ve yeni programlar icat ederek değiştirmelerini önermiştir. Diğer taraftan örgütsel öğrenme yeteneği bulunan işletmelerin dış çevre ile açık etkileşim içinde olan, deneyimleri değerlendiren, yönetimsel bağlılık sağlayan, katılımcı bir politika izleyen, liderleri örgüte bağlı ve personeli güçlendiren bir tutum içinde, amaç ve misyonu açık, bilgi aktarımını tam ve zamanında yaparak firma performanslarını artırdığı çeşitli araştırmalarla tespit edilmiştir (örn. Chiva et al., 2007; Jerez-Gomez et al., 2005; Leonard-Barton, 1992). Bu gibi bulgular pazar ve kalite odaklı işletme stratejilerinin örgütsel öğrenme bağlamında yeniden yapılandırıldığı takdirde işletme performansını daha da artacağı yönünde değerlendirilebilir. Bu varsayımlarımız doğrultusunda İstanbul ilinde yataklı hizmet veren 181 özel hastaneden 95 hastanede elde edilen 148 anketten oluşan bir veri tabanı oluşturulmuştur. Teorik çerçeve kapsamında dile getirilen hipotezler SPSS 19 programı kullanılarak korelasyon ve regresyon analizleri ile test edilmiştir. Analiz sonuçları pazar oryantasyon boyutlarından Rakip Odaklılık ve Departmanlar Arası Koordinasyon boyutlarının Firma Performansını pozitif yönde etkilediği ve Müşteri Odaklılık boyutunun Firma Performansını etkilemediğini göstermiştir. Öğrenme yeteneğinin Firma Performansı alt boyutlarını pozitif yönde etkilediği görülmüştür. Örgütsel Öğrenme Yeteneğinin Rakip OdaklılıkNitel Performans ve Müşteri Odaklılık-Nitel Performans ilişkisi üzerinde tam ara değişken etkisi, Örgütsel öğrenme yeteneğinin Kalite Oryantasyonu –Nicel Performans ve Müşteri Odaklılık- Nicel Performans ilişkisi üzerinde tam ara değişken etkisi bulunmaktadır. Ayrıca Örgütsel öğrenme yeteneğinin Kalite Oryantasyonu - Nitel Performans ilişkisinde düşük düzeyde ara değişken etkisi bulunmaktadır. Teorik çerçevede yer alan faktörler arasındaki karşılıklı ve doğrusal ilişkileri ortaya koyarken, örgütsel öğrenme yeteneğinin bu ilişkiler dahilinde tam ve kısmi ara değişken etkisi yarattığını ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Pazar Oryantasyonu, Kalite Oryantasyonu, Örgütsel Öğrenme Yeteneği. 68 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 143.ETİK İKLİMİN İŞ TATMİNİ VE İŞTEN AYRILMA NİYETİNE ETKİSİNDE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN ARACI ROLÜ: BİR HOLDİNGİN YÖNETİCİLERİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Yunus BIYIK Gazi Üniversitesi, İİBF İşletme Bölümü [email protected] Tuğçe ŞİMŞEK Gazi Üniversitesi, İİBF İşletme Bölümü [email protected] Alptekin SÖKMEN Gazi Üniversitesi, İİBF İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Etik iklim, çalışan davranışlarına yön verebilecek bir yapıya sahip olması ve gerek olumlu, gerekse de olumsuz çalışan çıktılarıyla anlamlı ilişkisi sebebiyle literatürde birçok araştırmaya konu olmuştur. Yapılan çalışmaların önemli bir kısmında etik iklimin; örgütsel performans, entelektüel sermaye, yöneticiye güven, iş tatmini, örgütsel bağlılık, örgütsel güven ve bireysel performans üzerinde anlamlı ve olumlu etkilere sahip olduğu görülmüştür. Öte yandan pozitif etik iklim algısının kişilerarası çatışma, duygusal tükenme, işten ayrılma niyeti, işe devamsızlık ve rol stresi gibi davranışları azalttığına dair bir takım bulgular da ortaya konulmuştur. Görüldüğü gibi etik iklimin pozitif veya negatif anlamda birçok değişkenle ilişkisi incelenmiştir. Bununla birlikte araştırma konumuzu da oluşturan etik iklimin iş tatmini ve işten ayrılma niyetine etkisinde örgütsel bağlılığın aracılık rolünü ele alan çalışma sayısı oldukça kısıtlıdır. Bu araştırmanın diğer bir ayırt edici özelliği ise, doğrudan yöneticilere yönelik olmasıdır. Bilindiği üzere gerçekleştirilen araştırmaların önemli bir kısmı çalışanlara yönelik olmakla birlikte doğrudan yöneticileri hedef alan çalışmalara oldukça az rastlanılmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı da, etik iklimin yöneticilerin iş tatmini ve işten ayrılma niyetine etkisinde örgütsel bağlılığın aracılık rolünü ortaya koymaktır. Bu kapsamda söz konusu etkinin ve ilişkinin ortaya konulması için bir holdingin Ankara’da bulunan merkezindeki yöneticilere yönelik olarak ampirik bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma sonucunda elde edilen bulgulardan etik iklim ile hem örgütsel bağlılık, hem de iş tatmini arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki; etik iklim ile işten ayrılma niyeti arasında ise negatif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca etik iklimin; örgütsel bağlılık, iş tatmini ve işten ayrılma niyetinin önemli bir kısmını açıkladığı da görülmüştür. Örgütsel bağlılığın aracılık rolünü tespit etmek amacıyla çalışmada iki ayrı yapısal eşitlik modeli oluşturulmuştur. Birinci modele göre örgütsel bağlılığın; etik iklimin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde aracılık etkisi bulunmamaktadır. İkinci modele göre ise örgütsel bağlılığın, etik iklimin iş tatmini üzerindeki etkisinde tam bir aracı etkisinin bulunduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Etik İklim, Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini, İşten Ayrılma Niyeti. 69 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 146.BİLGİ MANİPÜLASYONU YAPILAN FİNANSAL TABLOLARIN KARAKTERİSTİKLERİNİN BELİRLENMESİ: BORSA İSTANBUL’DA BİR UYGULAMA Sibel FETTAHOĞLU Kocaeli University [email protected] Metin KARGACI Kocaeli University [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı, ilk aşamada finansal tablolarda bilgi manipülasyonu yapılıp yapılmaması ile finansal değişkenler arasında anlamlı bir ilişkinin var olup olmadığını; ikinci aşamada bilgi manipülasyonu yapılan finansal tablolar ile bilgi manipülasyonu yapılmayan finansal tabloların karakteristiklerinin, belli ortak noktalarının ya da farklılıkların olup olmadığını belirlemektir. Bunu gerçekleştirmek için regresyon ve ayırma analizleri SPSS paket programı ile uygulanmıştır. Borsa İstanbul(BIST)’da Yakın İzleme Pazarı(Gözaltı Pazarı)’nda yer alan işletmelerin finansal tabloları ile Kurumsal Yönetim Endeksi’nde yer alan işletmelerin finansal tabloları karşılaştırılmıştır. BIST Yakın İzleme Pazarı’nda yer alan işletme sayısı 30 tanedir. Söz konusu pazarda yer alan finansal kurum ve üretim işletmesi olmayan holdingler kapsam dışı bırakılmış olup 2013-2015 yılları boyunca tüm finansal tablo ve verilerine ulaşılabilen 14 tane işletmenin verileri, analiz kapsamında değerlendirmiştir. BIST Kurumsal Yönetim Endeksi’nde yer alan işletme sayısı ise 50’dir. Finansal kurum ve üretim işletmesi olmayan holdingler kapsam dışında bırakıldığında toplam 15 tane işletmenin verileri analiz kapsamında değerlendirilmiştir. Analizde kullanılacak değişkenler 2013-2015 yılları için değerlendirilmek üzere: Borçlanma derecesi, aktif kârlılığı, varlık devir hızı, net kâr marjı, Kaldıraç oranı= Toplam borç / Toplam varlık, Net işletme sermayesi / Toplam varlık, stok devir hızı, Z-Skor ve Brüt kâr / Toplam varlık oranlarıdır. Anahtar Kelimeler: Borsa İstanbul, Finansal Tablo, Bilgi Manipülasyonu. 70 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 147.İŞLETMELERDE İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN ANALİZİ: TARSUS DEVLET HASTANESİ ÖRNEĞİ Suat AŞKIN Adıyaman Üniversitesi İİBF, İşletme Bölümü [email protected] Emine Dağlı Tarsus Devlet Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü ÖZET Takip etmenin her geçen gün daha da zorlaştığı ve hızına yetişemediğimiz bilgi, ulaşım, iletişim ve sağlık teknolojilerindeki olağan üstü gelişim ve değişim beraberinde Dünyanın da hızlı bir değişim sürecine girmesine sebep olmuştur. Bu süreçte sınırların hem fiziki hem de sanal alemde kalkmasıyla birlikte globalleşen Dünyada artan uluslararası rekabet ve bilinçlenen müşteriler kurumları, kuruluşları, işletmeleri ve farklı örgütleri geçen süre içerisinde daha fazla yenilikleri ve teknolojiyi izlemeye ve kullanmaya zorlamaktadır. Modern global pazarlama stratejileri ve yoğun rekabet şartlarında işletmelerin ve örgütlerin daha fazla kar elde edebilmeleri ve rekabet avantajı sağlayabilmeleri için ürün ve hizmetlerini rakiplerine göre çok daha hızlı ve en az maliyetle, yüksek kalitede, en verimli şekilde nihai tüketicilerine ulaştırmaları kaçınılmaz olmaktadır. İşletmelerin hizmet ve ürün maliyetini azaltıcı, karı artırıcı, üretim düzeyini ve kaliteyi yükseltici, toplumsal refahı artırıcı, enflasyonu azaltıcı özellikleriyle birlikte müşteri memnuniyetini yükseltici, ücret artışı sağlayıcı, iş güvencesi garantisi gibi etkileri olan verimlilik hem ulusal kalkınmanın anahtarı hem de uluslar arası rekabette tüm sektörler için büyük ölçüde rekabet üstünlüğü sağlayan önemli bir ölçüm aracı haline gelmiştir. Araştırmanın amacı; sağlık sektörü olarak hizmet veren Tarsus Devlet Hastanesi’nde işgücü verimliliğini etkileyen faktörlerin hangi düzeyde olduğunu belirlemektir. Bu kapsamda hastane çalışanlarına yönetimin operasyonel faaliyetlerinin işgücü verimliliklerini etkileyen faktörlerin derecesini ölçmek amacıyla anket uygulaması yapılmış ve problemin çözümüne yönelik nicel yöntem kullanılmıştır. Hastane yönetiminin tutum ve çalışma sisteminin işgücü verimliliğine etkisinin araştırıldığı bu çalışma, farklı görevlere mensup 334 kişilik bir çalışma grubunun katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Mersin ilinin Tarsus ilçesinde bir kamu kurumu olarak faaliyet gösteren Tarsus Devlet Hastanesi çalışanlarının 2015 yılında hastane yönetiminin sürdürdüğü faaliyetlerin ne ölçüde işgücü verimliliğini etkilediği faktörler bazında incelenmiştir. İşgörenlerin beklentileri ve görüşlerinin tespiti doğrultusunda 36 adet sorudan oluşan bir ölçek kullanılmıştır. İşgörenlerin bu sorulara cevapları beşli Likert ölçeğine göre değerlendirilerek araştırma verilerinin toplanması sağlanmıştır. Verimliliğe etki eden faktörlerden yönetim, sistem, teknoloji, ücret, iletişim ve eğitim hastane çalışanlarının cinsiyet ve icra ettikleri görev grubuna göre SPSS 23 programı ile analiz edilip yorumlanmıştır. Yoğun rekabet ortamında işletmelerin en önemli amaçlarından biri de verimliliği artırmaktır. Bu bağlamda karmaşık bir yapıyla hizmet veren hastanelerde verimliliği artırıcı önlemlerin alınması önem arz etmektedir. Üretim faktörleri verimliliği doğrudan etkilerken bu kapsamda verimliliği etkileyen işgücü de önemli bir yere sahiptir. Hastanedeki sağlık personelinin motivasyonu, ücretinin yeterli seviyede olması, fiziki ortamın düzenleme şeklinin çalışanın tercihine bırakılması, işgücü verimliliğinin artırılmasında etkili olmaktadır. Yaptığı işin karşılığını ücret olarak tam alan çalışanların verimliliklerinin daha yüksek olduğu bu çalışmada elde edilen önemli sonuçlardan biridir. İşgücü verimliliğinin yüksek olması diğer unsurların da verimliliğini artırmaktadır. Ayrıca işgücü verimliliği diğer tüm verimlilik sonuçlarını pozitif yönde etkileyecek özelliğe ve öneme sahiptir. Anahtar Kelimeler: Verimlilik, Kalite, Hizmet, Üretim, İşgücü Verimliliği, Sağlık. 71 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 157.MUHASEBE ÇALIŞANLARINDA İŞE YABANCILAŞMA VE İŞ PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ Güler Dinçel YANIK Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi [email protected] Nurcan GÜNCE Kocaeli Üniversitesi Gönül KONAKAY Kocaeli Üniversitesi [email protected] [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı Muhasebe meslek mensuplarında işe yabancılaşma ve iş performansı arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Genel bir görüş işe yabancılaşmanın iş performansını olumsuz etkilediği yönündedir. Muhasebe meslek mensuplarında bu iki değişkenin ilişkisine bakılmak istenmiş, bu doğrultuda; Kocaeli ilinde 424 muhasebe meslek mensubuna ulaşılmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda; muhasebe meslek mensuplarının demografik değişkenleri dikkate alınarak işe yabancılaşma ve iş performansı arasındaki ilişkiler incelenmiştir.Yapılan T-Testi ve ANOVA sonuçlarına göre muhasebe meslek mensuplarında; cinsiyet değişkenine göre işe yabancılaşma açısından ve iş performansları açısından anlamlı bir fark olmadığı saptanmış, hizmet süresi değişkenine göre ise anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Bağımlı ya da bağımsız çalışma ve ünvan değişkenlerine göre, işe yabancılaşma ve iş performansı arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Muhasebe Meslek Mensupları, İşe Yabancılaşma, İş Performansı. 72 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 158.LİDERİN KULLANDIĞI GÜÇ KAYNAKLARI, BAĞLAMSAL PERFORMANS VE BÖLGECİLİK İLİŞKİSİ: BEYAZ YAKALILAR ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Deniz DİRİK Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü [email protected] Lale ORAL ATAÇ Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü [email protected] Hilmiye TÜRESİN TETİK Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Liderin kullandığı güç kaynaklarının çalışan performansını bağlamsal açıdan etkileme mekanizmaları ve bölgecilik tutumlarının bu süreç ile ilişkisi çalışmanın temel sorunsalını oluşturmaktadır. Liderin kullandığı güç kaynaklarına ilişkin algının bağlamsal performans üzerinde etkisi olacağı ve çalışanların örgütsel alanlarına ilişkin geliştirdikleri bölgecilik tutumlarının bu ilişkiyi düzenleyeceği öngörülmüştür. Araştırmanın bulgularına göre, liderin algılanan güç kaynakları, bölgecilik ve bağlamsal performans ölçek ortalamaları arasında demografik değişkenler olan cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve tecrübe açısından anlamlı farklılık gözlenmemiştir. Bağlamsal performanstaki değişkenliği en yüksek oranda açıklayan güç kaynakları karizmatik güç ve yasal güç olarak gerçekleşmiştir. Tekil bir değişken olarak bölgecilik, bağlamsal performans ile pozitif yönde anlamlı korelasyon göstermesine karşın çalışanların bağlamsal performansları üzerinde bölgeciliğin anlamlı etkisi tespit edilememiştir. Hiyerarşik regresyon analizi bulgularına göre bağlamsal performans bağımlı değişken olmak üzere birinci adımda liderin kullandığı güç kaynakları ile bölgeciliğin bağımsız değişkenler olarak ve ikinci adımda liderin kullandığı güç kaynakları ile bölgecilik etkileşimlerinin analize dahil edildiği modeller anlamlı bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Liderin Güç Kaynakları, İş Performansı, Bağlamsal Performans, Bölgecilik. 73 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 161.YÜKSEK TEKNOLOJİ ODAKLI ENDÜSTRİYEL EKİPMANLAR ÜRETİM ORGANİZASYONLARINDA ÜRÜN GERÇEKLEŞTİRMEDEKİ PROBLEMLER VE KÖK NEDENLERİ Çağlar ÜÇLER Özyeğin Üniversitesi [email protected] Özalp VAYVAY Marmara Üniversitesi ÖZET İleri teknoloji alanında sipariş üzerine üretim pazarı hızla büyümektedir. Özellikle proses endüstrisi alanındaki endüstriyel sistemler yüksek düzeydeki karmaşıklık isterine rağmen yatırımcılar tarafından dar zaman kısıtları altında bulunmaktadır. Kendi içinde çelişen bu ikilik, hatalar, yeniden işleme ve karlılık kaybı ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla bu tipte ürün gerçekleştirmesi yapan şirketler değerli zaman kaybının yanı sıra, acele ile çalışmaları sebebiyle bilginin birikiminde ve dolaşımında da zorluklar yaşamaktadırlar. Sonuç olarak inovasyon kapasitesi daralarak, sürdürülebilirlik tehlikeye girmektedir. Bu problemlerin ana sebeplerini izole edebilmek için teknoloji odaklı uluslararası bir organizasyon analiz edilerek, tüm iş süreçleri ağ diyagramı ile modellenmiştir. Daha sonra kritik yol üzerindeki süreçler için hata türleri ve etkileri analizi gerçekleştirilerek, sırası ile %36,1 ile uygun bilgi işlem ve gereksinim yönetimi sistemlerinin eksikliğinin, %32,8 ile tecrübe eksikliğinin, %31,1 ile de yüksek iş yükünün, potansiyel kök nedenler oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca gereksinim yönetim sistemlerinde ve insan kaynaklarında iyileştirme alanları da başarıyla gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ürün Gerçekleştirme, İş Süreçleri Yönetimi, Hata Türleri ve Etkileri Analizi, Kök Neden Analizi. 74 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 164.ÇALIŞAN SESİNİ KÜLTÜRLERARASI BAKIŞ İLE ANLAMAK: TOPLULUKÇU OLMANIN ÖNEMİ VAR MIDIR? Ela ÜNLER Bahçeşehir Üniversitesi [email protected] Sibel ÇALIŞKAN İstanbul Bilgi Üniversitesi [email protected] ÖZET Çalışan sesi çalışmaları, çalışanların ne düşündüğünü açıkça söylemeye uygun olan ortamların arkasındaki nedenler ve yönetsel konular üzerine odaklanmaktadır. Bu kavram ilk kez Hirschman (1970: 70) tarafından “itiraz edilebilir/sakıncalı bir durumdan kaçmak yerine onu değiştirecek herhangi bir girişimde bulunmak” olarak tanımlanmıştır. Çalışmanın amacı, yöneticilerin çalışan sesine karşı tutumunun çalışan sesi üzerindeki etkisini, algılanan psikolojik güven aracılık rolü kapsamında incelemektir. Ayrıca, iş tatmini ve bireycilik/toplulukçuluk özelliklerinin, algılanan psikolojik güvenin çalışan sesi üzerindeki etkisinde şartlı değişken olarak rolleri de incelenmiştir. Araştırma modelinde, Maynes ve Podsakoff’un (2014) tanımladığı dört farklı ses davranışı (destekleyici, yapıcı, savunmacı, yıkıcı) bulunmaktadır. Teknoloji sektöründe çalışan 207 kişiden anket toplanmıştır. Yapılan analizler sonucunda, algılanan psikolojik güven aracılık rolü ile yönetici tutumunun yıkıcı çalışan sesi üzerinde negatif etkisi bulunmuştur. Ayrıca, kolektivist çalışanların psikolojik güven düzeylerinin artması ile yıkıcı seslerinde azalma olduğu görülmüştür. Destekleyici varsayımlar, sosyal takas teorisi ile açıklanacaktır. Anahtar Kelimeler: Çalışan Sesi, Psikolojik Güven, Yönetici Tutumu, İş Tatmini, Bireycilik, Toplulukçuluk. 75 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 166.KTY: KANIT TEMELLİ YALIN UYGULAMA İÇİN YAPISALLAŞTIRILMIŞ BİR YAKLAŞIM Celal Alpay HAVLE Galatasaray Üniversitesi [email protected] Caglar UCLER Özyeğin Üniversitesi Mumtaz ERDEM Anadolu Üniversitesi ÖZET Dayanıklı ev aletleri pazarındaki yüksek rekabetçi koşullar ürün yelpazesinin ve özelliklerinin genişlemesine ve ürün gerekliliklerinde yoğun bir artışa neden olmaktadır. Dolayısıyla bu gerekliliklere uymak için üretim yapılanması ve planlaması giderek karmaşıklaşmıştır. Ayrıca gerekli tüm kısıtlar göz önüne alınmadığı ve yetersiz iyileştirme olduğu durumlarda, üretim planları uyumsuzlukla sonuçlanabilir. Bu sebepten dolayı çevrim zamanları artarak, teslimlerde gecikmelere sebep olmakta ve verim de azalmaktadır. Bu çalışmada, çevik, esnek ve yalın üretim ortamını sağlayabilmek için, değer akış haritalandırması ile ilişkilendirilen, benzetim tabanlı, “work in process” iyileştirmesini kullanan, kanıt temelli bir yaklaşım (KTY) önerilmiştir. Akabinde KTY uygulaması olarak Türkiye’nin önde gelen beyaz eşya üreticilerinden birinde bir vaka çalışması başarıyla tamamlanılarak sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Yalın, “Work-In-Process” (WIP), Değer Akış Haritalama (DAH), Üretim Benzetimi. 76 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 169.ARE WE WHAT WE CONSUME? Pinar YILDIRIM Kadir KOCKIRAN ÖZET Çalışmanın amacı insanların lüks marka tercih etme sebeplerini ve bu tercihlerin altında yatan psikolojik nedenleri anlamaktır. Sonuçlar tüketici benliği ve psikolojik ihtiyaçlar kavramları altında analiz edilmiştir. Ayrıca lüks tüketim marka imajı ve marka algısı da incelenmiştir. Araştırmada kalitatif araştırma metodu uygulanmış ve 19-33 yaş arası kadın ve erkek 13 kişi ile yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Lüks markalara sembolik anlamlar atfedilmesi sonucu, lüks tüketim işlevsellik yerine çoğunlukla psikolojik ihtiyaçlar tarafından tetiklenmektedir. Araştırma sonuçları katılımcıların lüks markaları egolarını tatmin etmek, ideal benliğe ulaşmak ve çevre tarafından saygı görmek sebebiyle tercih ettiğini ortaya koymuştur. Lüks markalar kullanıcıların kendilerini diğerlerinden üstün ve ayrıcalıklı hissetmesi adına araç olarak kullanılmaktadır. Katılımcılar lüks marka sahibi olmaktan haz alır ve mutluluk duyarken, aynı zamanda lüks marka kullanımının kendine güveni arttırarak iş ortamında takdir görme ve başarı elde etme gibi sonuçları olabileceği şeklinde görüş belirtmiştir. Araştırma sonuçları ayrıca katılımcıların lüks marka sahipliğini sosyo-kültürel gelişmişlik ile bağdaştırdığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Pazarlama, Tüketici Davranışları, Lüks Markalama, Marka İmajı, Tüketici Benliği, İdeal Benlik, Psikolojik İhtiyaçlar. 77 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 170.İNOVASYON YETENEKLERİ İLE GİRİŞİMCİ KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR ARAŞTIRMA Himmet KARADAL Aksaray University [email protected] Muhammet SAYGIN Mersin University [email protected] ÖZET Artan rekabet ve teknolojinin hızlı ilerleyişi girişimcilerin kurdukları işletmelerin sürekliliğini sağlamak amacıyla inovasyon yapmak durumunda kalmalarını sağlamaktadır. Buna karşılık, girişimciler büyük idealler ve hedefler ile başladıkları iş kurma yolculuklarında bireysel ve çevresel etkiler nedeniyle rekabet edemeyerek başarısızlığa uğramaktadır. İnovasyon yetenekleri, girişimcilerin rakipleri karşısında varlıklarını sürdürmeleri açısından hayati önem taşımaktadır. Özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin esnek hareket ve tepki kapasiteleri nedeniyle inovasyon yeteneklerine sahip olmaları temel işletme amaçlarına ulaşmalarını sağlama noktasında anahtar rol oynamaktadır. Araştırmanın katılımcılarını Silifke Ticaret ve Sanayi Odası üyeleri oluşturmuştur. Araştırmaya 254 katılımcıdan basit tesadüfi örneklem yöntemiyle elde edilen veriler dahil edilmiştir. Çalışmanın temel amacı girişimci kişilik özellikleri ile inovasyon yetenekleri arasındaki ilişkinin analiz edilmesidir. Araştırmada kullanılan yöntem, nicel verilere ek olarak nitel verilerin destekleyici olarak sunulduğu açıklayıcı karma araştırma yöntemidir. Çalışmada Marvel (2006) tarafından geliştirilen inovasyon yetenekleri ölçeğinden yararlanılmıştır. Sosyodemografik özellikler bağlamında girişimcilerin işe başlama ve iş geliştirme süreçlerini kapsayan fazla sayıda değişkenden yararlanılmıştır. Ayrıca, katılımcılara yöneltilen açık uçlu sorular yardımıyla girişimci kişilik özellikleri üzerine nitel değerlendirmeler yapılmıştır. Katılımcıları girişimciliğe sevk eden unsurlar açık uçlu sorulardan elde edilen söylemler aracılığıyla belirlenmiştir. Araştırmanın yerel kalkınmanın öncüsü olarak düşünülen girişimcilerin ele alınması bakımından işletme literatürüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: İnovasyon Yetenekleri, Girişimci Kişilik Özellikleri, Girişimcilik. 78 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 171.GİRİŞİMCİLİK NİYETİ İLE ÖZYETERLİLİK İNANCI ARASINDAKİ İLİŞKİDE ALGILANAN STRES VE TÜKENMİŞLİK DÜZEYİNİN ROLÜ Meltem YAVUZ İstanbul Üniversitesi [email protected] Gültekin ALTUNTAŞ İstanbul Üniversitesi [email protected] Rıfat KAMAŞAK Yeditepe Üniversitesi [email protected] ÖZET Girişimcilik niyeti, en basit haliyle, bir bireyin kendi işini kurma yönünde bilinçli ve gönüllü biçimde gayret göstermesi, bunun için çaba harcaması olarak tanımlanabilir. Söz konusu gayret ya da çaba, bireyin kendisinin kontrol edemeyeceği ekonomik, kültürel ve politik değişkenler gibi dışsal etmenler ile bireyin görece kendi kontrolü altında bulunan bireysel özellik ve eğilimlerini içeren içsel etmenler tarafından yönlendirilir. Buna karşın, girişimcilik niyetini yönlendiren etmenlerin belirlenmesine yönelik çalışmalarda dışsal etmenlerden çok, içsel etmenlerin daha baskın olduğuna ilişkin genel bir eğilim söz konusudur. İçsel etmenler çerçevesinde, bireyin girişimcilik niyetinin özellikle psikolojik etmenlerden etkilendiği savunulurken, yeni bir iş kurma görevini başarıyla tamamlamaya ilişkin güveni ifade eden girişimsel özyeterlilik inancının, söz konusu psikolojik etmenlerin en başında geldiği ileri sürülmektedir. Öte yandan, özyeterlilik inancı ve girişimcilik niyeti arasındaki doğrudan ilişkiye bakılan çalışmalarda, söz konusu doğrudan ilişkiyi etkileyecek diğer psikolojik etmenlere ilişkin aracı değişken kullanımı görece düşüktür. Bu çalışmanın amacı, özyeterlilik inancı ile etkileşimde bulunabileceği ileri sürülen stres ve tükenmişlik etmenlerinin ele alınarak, girişimcilik niyeti üzerindeki etkilerinin incelenmesidir. Bu amaca dönük olarak, İstanbul Üniversitesi Sürekli Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) işbirliği ile düzenlenen genel katılıma açık “Uygulamalı Girişimcilik” eğitimi alan 173 katılımcı üzerinde bir anket uygulaması yapılmıştır. Araştırma sonucunda, katılımcıların stres ve tükenmişlik düzeyleri ile özyeterlilik inançları arasında negatif bir ilişki bulunurken, katılımcıların stres ve tükenmişlik düzeylerinin, özyeterlilik inançları ile girişimcilik niyetleri arasındaki pozitif yönlü ilişkiyi de anlamlı bir şekilde zayıflattığı ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Özyeterlilik, Algılanan Stres, Tükenmişlik, Girişimcilik Niyeti. 79 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 172.THE EFFECTS OF PRIOR PROFESSIONAL WORK EXPERIENCES ON GENERATING ENTREPRENEURIAL BEHAVIOR Aziz BAKAY ABSTRACT Entrepreneurship is not only one of the important topic of developed countries, but also takes place in the agenda of developing countries. State and government agencies, as well as private sector representatives spend efforts for increasing the number of entrepreneurs in an economy. By these efforts it is expected to decrease unemployment rates, preventing unregistered economy and accelerating innovation capability of a nation. To achieve these goals, it is crucial to understand who the entrepreneur is, how their potential will be brought out, what kind of support they need. However entrepreneurial behavior is of a complicated process which depends on socio-cultural and psychological factors. While entrepreneurship scholars has intensively focused on both, but little attention has been paid to interplay between entrepreneurial process, its psychology and prior work experiences. Employing grounded theory methodology, interviews with 10 entrepreneurs reveal a conceptual map of entrepreneurship showing the importance of the moderating influences of past experiences, network and family support. Emerging psychological dimensions are perseverance, disciplined risk taking. Key words: Entrepreneurship, Psychology of Entrepreneurship, Entrepreneurial Process, Grounded Theory. 80 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 173.AKADEMİK PERSONEL İSTİHDAMINDA SOSYAL SERMAYENİN ROLÜ: TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN İŞLETME BÖLÜMLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME Memduh BEGENİRBAŞ Kara Harp Okulu mbegenirbas@ kho.edu.tr Ercan TURGUT Kara Harp Okulu [email protected] ÖZET Türkiye’deki üniversitelerin İşletme Bölümlerinde akademik personel istihdamında sosyal sermayenin rolünü incelediğimiz bu çalışmada; öncelikle sosyal sermaye kavramı açıklanmış ve sosyal sermayenin iş bulma üzerindeki etkisi üzerine alan yazınına dair bilgi verilmiştir. Daha sonra Türkiye’deki University Ranking by Academic Performance Research Laboratory (URAP) tarafından yayımlanan 2000 Yılından Önce Kurulan Üniversiteler Genel Sıralaması 2015 listesindeki ilk 20 üniversite içinden verilerine ulaşılabilen 12’sinin web siteleri aracılığıyla işletme bölümü akademisyenlerinin lisans mezuniyeti verileri toplanmış ve bir veri seti oluşturulmuştur. Nihai olarak oluşturulan veri seti ki-kare analizi ile incelenmiş ve üniversitelerin akademik personel seçim davranışlarının birbirinden farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca üniversitelerin %59 oranında kendi mezunlarını istihdam ettikleri tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sosyal Sermaye, Akademik Personel Seçimi; Akademik Personel Yapısı. 81 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 175.İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ UYGULAMALARINA VE ÖRGÜTSEL ADALETE YÖNELİK ALGININ ÖRGÜTSEL BAĞLILIK DAVRANIŞINA ETKİSİ: AKSARAY İLİNDE BİR ARAŞTIRMA Yalçın GÜMÜŞSOY Aksaray Üniversitesi [email protected] M. Halit YILDIRIM Aksaray Üniversitesi [email protected] ÖZET Günümüzde işle ilgili olumlu tutum ve davranışlara sahip işgörenleri olan işletmeler, sektörlerinde rekabet üstünlüğü sağlamaktadır (Bayramlık, Çetin, & Yurdakul, 2015). İş hayatının gittikçe karmaşıklaştığı günümüzde, İKY uygulamalarının sonuçlarının, örgütsel bağlılığı arttırıcı bir etkiye sahip olduğu görülmektedir (Shahnawaz & Juyal, 2006). Örgütsel bağlılığı artan çalışanların, etkinliği ve verimliliği de artmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı örgütsel bağlılığın oluşmasında işletmedeki İKY uygulamalarının ve örgütsel adaletin etkisini ortaya koymaktır. Tekstil sektörü çalışanları üzerinde yapılan araştırma sonucunda, İKY uygulamalarından ödüllendirmenin örgütsel bağlılık ve örgütsel adalet üzerinde olumlu yönde ve anlamlı bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Etkileşimsel adaletin örgütsel bağlılık üzerinde olumlu yönde ve anlamlı bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Anahtar Sözcükler: İnsan Kaynakları Yönetimi Uygulamaları, Örgütsel Bağlılık, Örgütsel Adalet. 82 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 176.ÖRGÜT İKLİMİ VE İŞYERİNDE PSİKOLOJİK YILDIRMA DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA F. Gülruh GÜRBÜZ Marmara Üniversitesi, İşletme (İng) Bölümü [email protected] Hazal K. ALAY Nişantaşı Üniversitesi, İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Günümüzde iş dünyası, kültürel ve sosyal değişimlerin hızlı bir şekilde yaşandığı, rekabet duygusunun yoğun olarak algılandığı bir durum sergilemektedir. Yaşanan bu hızlı değişim, örgüt içinde bireysel performansın öne çıkmasına ve çalışanların işlerini koruyabilmek için büyük çabalar harcamasını gerektirmektedir. Çalışanların harcadığı çaba, örgüt içinde rekabet hırsını daha da artırdığı için örgüt içi çatışmalar artmaktadır. Yaşanan bu çatışmalar kimi zaman örgüt performansını artırdığı için olumlu görünürken, kimi zamanda çalışanlar arasında çok ciddi, olumsuz davranışların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çalışma hayatında görülen bu olumsuz davranışların başında yabancı yazında mobbing adı verilen psikolojik yıldırma gelmektedir. Psikolojik yıldırma bir veya birkaç kişi tarafından, diğer kişi veya kişilere, sistematik biçimde düşmanca ve ahlak dışı uygulamalar olarak tanımlanmaktadır (Leymann,1996). Bu şekilde kişinin kendini savunmasız hissedip yalnızlaştırılması amaçlanmaktadır. Özellikle rol çatışmasının yüksek, işle ilgili kararlara katılma düzeyinin düşük, örgütsel bağlılığın zayıf ve örgüt iklimi algısının olumsuz olduğu iş ortamında psikolojik yıldırmanın yoğun olarak yaşandığı düşünülmektedir. Bu doğrultuda ilkokul ve ortaokullar da görev yapmakta olan öğretmenin örgüt iklimi algıları ve psikolojik yıldırma davranışları arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ayrıca psikolojik yıldırma davranışlarının çeşitli değişkenlere göre (cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem, okuldaki görev süresi, eğitim durumu) farklılaşmasına bakılmıştır. Çalışma Batman ve İstanbul İllerinde bulunan ilkokul ve ortaokullar da görev yapmakta olan 361 öğretmenle yürütülmüştür. Verileri toplamak amacı ile kişisel bilgi formu, örgüt iklimi ölçeği (Yahyagil,2003;Litwin and Stringer;1996) ve psikolojik yıldırma ölçeği (Einarsen and Helge,2004) kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS programı ile çözümlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, çalışanların örgütsel iklim algısı ile işyerinde psikolojik yıldırma oluşumu arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Mobbing, İşyerinde Psikolojik Yıldırma, Psikolojik Şiddet, Örgüt İklimi Algısı. 83 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 178.YÖNETİCİLERDE HUBRİSTİK DAVRANIŞLARA DAİR NİTEL BİR ARAŞTIRMA Şerife Alev UYSAL Akdeniz Üniversitesi [email protected] Rukiye ÇELİK Süleyman Demirel Üniversitesi, [email protected] ÖZET Owen tarafından tıbbi bir hastalık olarak değerlendirilen hubris sendromu, gücü elinde bulundurma arzusu ile anormal davranış arasındaki bağlantıya odaklanan bir kavramdır. Tanrısal ego olarak da bilinen bu hastalık liderler ve yöneticilerde de gözlemlenen güç zehirlenmesi ya da kibir sendromudur. Hubris sendromu ile ilgili yapılmış bazı çalışmalar şirket yöneticilerinin hubristik liderliğini değerlendirmiş ve bu tür yöneticilerin hubristik davranışlarının riskli kararlar ve şirket performansı üzerine olumsuz etkileri olduğunu tespit etmiştir. Hubristik davranış sergileyen yöneticilerin örgüt başarısını da etkilediği göz önünde bulundurulduğunda bu tür davranışların örgüt için önemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, hubristik davranışların yöneticiler tarafından ne düzeyde sergilendiğini araştırmak ve bu tür davranışların astları nasıl etkilediğini tespit etmek amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak 31 ast ile amirlerini düşünmeleri istenerek yapılandırılmış görüşmeler yapılmış ve cevaplar içerik analizine tabi tutulmuştur. Katılımcıların ifadelerine göre amirlerin büyük çoğunluğunda “hubris sendromu mevcuttur” şeklinde bir yargıya varabilmek için en az üç hubristik davranış gözlemlenmektedir. Buna ek olarak söz konusu astların kendilerini aşağılanmış hissettikleri, yeteri kadar takdir edilmemeleri sebebiyle özgüvensiz ve sürekli yanlış yapma korkusu taşıdıkları tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Hubris Sendromu, Yöneticilik. 84 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 179.İSLAM ÇALIŞMA AHLAKININ YABANCILAŞMAYA ETKİSİ Adnan AKIN Mahmut ŞAYLIKAY Mesut BİYAN İbrahim BOZACI Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Kırıkkale Üniversitesi Keskin Meslek Yüksek Okulu Yönetim ve Organizasyon Bölümü Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Bölümü Kırıkkale Üniversitesi Keskin Meslek Yüksek Okulu Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü [email protected] m [email protected] m [email protected] m [email protected] m ÖZET Bir toplumsal olgu olarak “din”in özelde ise “İslam”ın sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi yaşamdaki rolü ve etkileri açıktır. Bir “din” olarak “İslam”ın çalışma yaşamındaki etkilerinin gerek demografik gerekse sektörler itibariyle farklı yansımaları olmaktadır. Bu yönüyle, İslam çalışma ahlakı, temelini “Kuran ve Sünnet”ten almaktadır ve bu yönüyle, hem mal ve hizmet üretmeyi hedefleyen ve yönlendiren piyasa işleyişine, hem de bireyin iç kontrolünü sağlamaya hizmet etmesi açısından son derece önemli fonksiyonlar görmektedir. Diğer taraftan, “yabancılaşma” ise, kişinin kendi benliğinden, çevresinden ve sosyal yaşamdan uzaklaşarak bu olguların-kavramların etkisi altına girmek olarak tanımlanabilir. “Scaling an Islamic work ethic” adlı çalışmasıyla, Ali (1988) ve “Examining the Link Between Islamic Work Ethic and Innovation Capability”adlı çalışmasıyla Naresh Kumar ve Raduan Che Rose (2010) ve Blauner’s (1964) “Alienation and freedom: The factory worker and his industry” İslami çalışma ahlakı ve yabancılaşma ilişkisine ilişkin literatüre katkı sağlayan çalışmalardır. Bu çalışmada, M.E. B bünyesinde faaliyet gösteren bu öğretmenlere yönelik olarak söz konusu iki değişken arasındaki ilişki ve ilişkinin boyutunun araştırılması hedeflenmektedir. Bu bağlamda, çalışmanın temel amacı, öğretmenler temelinde, ilişki ve etkiler bakımından İslam çalışma ahlakının yabancılaşma ile ilişkisini ele alıp, öğretmenlerin çalıştıkları kurumda “İslami çalışma ahlakı ve yabancılaşma” davranışında bulunma algılarını, yapılan araştırma bulgularıyla ortaya koymaktır. Araştırmada, birincil veri toplama yöntemlerinden yüz yüze görüşme yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. İslam çalışma ahlakı ölçeği için, A. Ali (1988) tarafından geliştirilen İslam çalışma ahlakı ölçeği kullanılmıştır. Yabancılaşma ölçeği olarak ise Blauner’s (1964) tarafından uyarlanan ve Ölçer (2005) ile Abay (2004) tarafından kullanılan yabancılaşma ölçeği kullanılmıştır. Araştırma verileri, Kırıkkale ve Sivas illerinde çalışmakta olan M.E. B’na bağlı okullarda çalışmakta olan öğretmenlerden elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İslam Çalışma Ahlakı, Çalışma Ahlakı, Yabancılaşma. 85 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 182.AİLE ŞİRKETLERİNDE ÇÖZÜLMEMİŞ OLAN ÖLDÜRÜCÜ PROBLEMLER, BU ŞİRKETLERDE KURUMSALLAŞMANIN ÖNEMİ VE AİLE ANAYASASI Bülent GÜNCELER Okan Üniversitesi [email protected] ÖZET Aile Şirketlerinin geleceğe taşınması konusunda en kritik nokta olduğu düşünülen aile şirketlerinde kurumsallaşma ve aile anayasasının önemi göz önüne alındığı zaman; bu şirketlerin büyüme sürecinde verdikleri uzun ve zorlu mücadeleler sonucunda meydana getirdikleri çok önemli değerlerin sonraki kuşaklarda yok oldukları görülmektedir. Bu tehlikeleri bertaraf ederek şirket faaliyetlerini başarılı ve güvenli bir şekilde yürütebilmek için aile içi kaynaklar (bireyler) devreye girmekte ve çeşitli rol ve sorumluluklar almaktadırlar. Böyle olunca da, şirkette çalışan aile bireyleri arasındaki şirket içi ilişkilerin, kullanabilecekleri yetki ve sorumlulukların tanımlanması, ne kadar ve nereye kadar kullanabilecekleri; ve işleri yürütme şekillerinde belli bir standardın olması ihtiyacını ortaya çıkmakta; hatta bunların yeterli olmaması durumlarında sıklıkla sıkıntılar da başlamaktadır. Bunların sonucunda ortaklar ve aile içinde sorunlar, hatta kavgaların bile yaşanmaya başladığı görülmektedir. İşte bu durumda iyi tasarlanmış bir aile anayasası şirketin devamlılığını sağlayabilir ve aileyi bir arada tutabilme konusunda toparlayıcı bir fonksiyon olabilir.. Türkiye’de ve dünyada bu konuya ilişkin iyi ve kötü çok sayıda örnekler vardır. İyi örneklerde şirketlerin elde ettiği başarının nedenleri olarak kurumsallaşmış şirket yapısı olurken; kötü örnek olarak yok olan şirketlerin bu sonu yaşama sebebi incelendiğinde bunların olmasasının önemli etken olduğu ortaya çıkmıştır. Bu da göstermektedir ki doğru konumlandırılmış bir Aile Anayasası şirketleri geleceğe taşıma konusunda önemli bir basamak taşı olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Aile Şirketleri, Kurumsallaşma, Aile Anayasası. 86 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 183.THE ROLE OF UNIVERSITIES IN INNOVATION ECOSYSTEM AND ACADEMIC INNOVATION Harun GÜMÜŞ Celal Bayar Üniversitesi [email protected] Vedat BAL Celal Bayar Üniversitesi [email protected] ABSTRACT Globalization, which is being felt more and more with the developing technology as days pass, has made institutions from education to trade face a competitive environment which is full of hardships. The most effective concept that stands out in terms of competition is accepted as “Innovation”. This concept defines a reformist, creative, dynamic and effective philosophy which can bring a solution to many fields such as universities, public enterprises, private businesses and NGOs (Non-Governmental Organizations). The aim of the study is to search for an answer to the questions related to the interaction situation between shareholders in innovation ecosystem, the collaboration of shareholders in terms of common purposes, the role and place of the universities in ecosystem, and the reflections of academic innovation in ecosystem. The questions prepared for the study with open-ended questions and Likert scale are sent to the academicians via e-mail who are chosen via cluster sampling method at 20 universities chosen randomly among 193 universities enrolled in YÖK (the Council of Higher Education in Turkey). The findings of this study are as follows; (1) the interaction between shareholders inside the innovation ecosystem is very weak, (2) lack of interdisciplinary studies, (3) the weakness in the formation of innovation culture, and (4) the concept of academic innovation is not sufficiently widespread. The study is limited to the academicians working at 20 universities which are chosen randomly. This study reveals the role of universities in forming innovation ecosystem and academic innovation culture from the perspective of academicians. Lack of an extensive study revealing the role of universities in innovation ecosystem makes this study authentic. Key Words: Innovation Ecosystems, Academic Innovation, Academic Entrepreneurship, 3rd Generation Universities. 87 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 184.KAYNAKLARIN ÖZELLİKLERİNİN VE TÜRLERİNİN STRATEJİK İŞBİRLİĞİ TÜRLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ A.Tuğba KARABULUT İstanbul Ticaret Üniversitesi [email protected] Murat YOLSAL İstanbul Ticaret Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı işletmelerin kaynaklarının özelliklerinin ve türlerinin gerçekleştirecekleri stratejik işbirliği türleri üzerindeki etkilerini incelemek ve bu yönde önermeler sunmaktır. Yakın gelecekte yapılması planlanan ampirik çalışmanın ön hazırlığı mahiyetindeki bu çalışmanın kapsamı, teorik çerçeve ile sınırlı tutulmuştur. Çalışmanın iki önermesi şu şekildedir: (1) İşletmenin kaynaklarının özelliği gerçekleştirdiği stratejik işbirliği türünü etkiler; (2) İşletmenin kaynaklarının türü gerçekleştirdiği stratejik işbirliği türünü etkiler. Çalışmanın ilk bulgusu, stratejik işbirliği yapan işletmelerin kolay hareket ettirilemeyen, kolay taklit edilemeyen ve kolay ikame edilemeyen kaynaklara sahip olup, rakiplerine karşı rekabet avantajı sağlamak istemeleridir. İşletmeler, hem stratejik işbirliğinin avantajlarından faydalanıp hem de kritik kaynaklarını azami düzeyde korumak istiyorlarsa, hisse temelli stratejik işbirliklerini tercih edebilirler. Çalışmanın ikinci bulgusu, stratejik işbirliklerinde bilgi temelli kaynakların, sahiplik temelli kaynaklara göre suistimale daha açık olduğudur. Bundan dolayı, işletmelerin sahiplik temelli ve bilgi temelli kaynakları olması veya bunları edinmek istemeleri halinde, hisse temelli stratejik işbirliklerine yönelmeleri önerilebilir. Çalışmanın son bulgusu ise, işletmelerin stratejik işbirliklerine katılma aşamasında kaynaklarını bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmeleri gerektiğidir. Hem bilgi temelli, hem de sahiplik temelli kaynakları bütünleştirmeleri, işletmelere stratejik işbirliklerinde daha fazla hakimiyet kurma fırsatı doğurabilir. Anahtar Kelimeler: Kaynakların Özellikleri, Kaynakların Türleri, Stratejik Işbirliği. 88 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 187.SERMAYE AMORTİSMANININ ŞİRKETLERDE UYGULANMASININ ÜLKE VE ŞİRKET EKONOMİSİ İÇİN SAĞLADIĞI ETKİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Serkan AKÇAY Artvin Çoruh Üniversitesi, [email protected] ÖZET Amortisman, genel olarak, üretim faaliyetleri sonucunda mal ve hizmetler oluşturulurken geçmiş yıllardan devralınan sermaye mallarında meydana gelen aşınma ve eskimenin parasal değeridir. Sermaye amortismanı ise, 2015 yılı mart ayında torba kanun ile yürürlüğe girmiş bir uygulamadır. Bu yasa ile sermaye amortismanı, anonim şirketler, limited şirketler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde uygulanacaktır. Fakat, finans şirketleri, bankalar ve sigorta şirketleri, kooperatifler, dernek ve vakıf işletmeleri ve şahıs şirketleri kapsam dışında bırakılmıştır. Bu çalışmanın amacı, muhasebe mevzuatında yeni bir uygulama olan ödenmiş sermayenin nakit kısmının şirket karından indirilmesi uygulamasının şirket ve ülke ekonomisi üzerindeki etkilerinin ortaya konulmasıdır. Çalışmada, mevzuat ve belge tarama yöntemi kullanılarak, sermaye amortismanında kullanılması zorunlu olan kıst amortisman yöntemine göre uygulama yapılarak, ilgili muhasebe kayıtlarına yer verilmiştir. Sermaye amortismanı, kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, yeni kurulan şirketlerin kuruluşunda ortaya konan nakit sermayeye ve yine bu tarihten sonra sermaye artışında bulunan yeni ve eski şirketler için ortaya konan nakit sermayeye uygulanacaktır. Uygulamada kullanılacak olan amortisman yöntemi ise kıst amortisman yöntemidir. Sadece nakit olarak ortaya konan ödenmiş sermaye miktarı dikkate alınacaktır. Sermaye amortismanı uygulamasına imkan verilen şirketlerin karlarından indirim olanağı sağlanmıştır. İlgili şirketlere ödenmiş sermayesinin nakit kısmının merkez bankası faiz oranı (bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranı) ile çarpılması ile hesaplanacak olan tutarın yüzde ellisinin düşürülebilmesi olanağı sağlanmıştır. Bu olanaktan sağlanmak için ilgili yıl şirketin kar yapması ve ödenmiş sermayenin nakit olarak ortaya konması şartı koyulmuştur. Eğer şirket ilgili yıl zarar etmişse, ikinci bir olanak daha sağlanmış ve ertesi yıl kar edilirse zarar edilen yılın indirim tutarının ertesi yıla devredilip kullanılabileceği de mevzuatta yer almıştır. Anahtar Kelimeler: Sermaye, Amortisman, Muhasebe, Vergi. 89 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 192.ULUSLARARASI OTEL İŞLETMELERİNDE YETENEK YÖNETİMİNİN ÖRGÜTSEL GÜVEN ÜZERİNE ETKİSİNDE ÖRGÜTSEL DESTEĞİN ROLÜ: BİR ALAN ARAŞTIRMASI Mehmet ALTINÖZ Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu [email protected] Serdar ÇÖP İstanbul Gelişim Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi [email protected] ÖZET İşletmeler arasındaki rekabetin artmasıyla birlikte, insan kaynağı işletmelerin faaliyetlerinin sürdürülmesinde öne çıkan bir kavram olmuştur. İşletmelerin bünyelerinde gerçekleştirdiği yetenek yönetimi uygulamaları insan kaynakları departmanının temel başarı faktörleri arasında yerini almaya başlamıştır. Bu yönüyle, yetenekli çalışanları işletmelerine kazandırmak isteyen yöneticiler arasındaki rekabet, her geçen gün daha da artmaktadır. Gelişmeler, işletmelerin yetenek yönetimi ve bu kapsamda yapacakları çalışmaların önemini giderek artırmıştır. Bu nedenle işletmeler, yüksek potansiyele sahip çalışanları kazanmak, elde tutmak, eğitmek ve işletmeye değer katacak şekilde performans göstermeleri için yetenek yönetimi uygulamalarına ihtiyaç duymakta, yönetici ve çalışanların iş ilişkileri çerçevesinde çeşitli etkileşimler sonucunda, birbirlerine karşı davranışsal tutarlılık boyutu içinde olmaları, örgütsel güvenin etkisini karşımıza getirmektedir. Bu durum, yönetici ve çalışanların sosyo-duygusal beklentilerinin karşılanması, yükselen performansın ödüllendirilmesi ve mutlulukların önemsenmesine yönelik bir anlayışın ortaya konulması ile örgütsel desteğin üstlendiği rolü ortaya koymaktadır. Çalışmanın amacı; söz konusu tartışma sürecine katkı sağlamak, uluslararası otel işletmelerinde yetenek yönetiminin örgütsel güven üzerine etkisini tanımlamaya çalışmak ve böylelikle örgütsel destek kapsamındaki rolünü incelemektir. Bu amaçla, İstanbul’da faaliyet gösteren beş yıldızlı uluslararası otel işletmesi çalışanlarına hazırlanmış olan soru formu uygulanarak, yetenek yönetiminin örgütsel güven üzerine etkisinde örgütsel desteğin rolü ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonunda ortaya çıkan bulgulara dayanılarak; uluslar arası otel işletmelerinin, yetenek yönetimi uygulamalarına, yetenekli çalışanların sorumluluk almaları çerçevesinde bir ortam oluşturulması gerektiği, örgütsel destek kapsamında başarıların ödüllendirilmesi ve çalışanların geleceğe daha fazla güven duyacakları ve örgütsel destek kapsamında neler yapılması gerektiği konusunda öneriler getirilmeye çalışılmıştır. Araştırma; yetenek yönetiminin, örgütsel güven üzerine etkisi dikkate alındığında, örgütsel destek uygulamalarının uluslararası otel işletmelerindeki yerini vurgulaması bakımından önemli görülmektedir. Araştırmanın yetenek yönetimi, örgütsel güven ve örgütsel destek ile ilgili uygulamalara ve söz konusu alandaki çalışmalara katkı sağlayacağı umulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yetenek Yönetimi, Örgütsel Güven, Örgütsel Destek. 90 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 194.SOSYAL MEDYA KULLANMA DÜZEYİNİN SANAL TEMBELLİK ÜZERİNE ETKİSİ S. Gökçe GÖK Gazi Üniversitesi P.Sosyal Bilimler MYO [email protected] ÖZET Bilgi teknolojilerinin ve internet kullanımının yaygınlaşması birçok fayda sunmanın yanı sıra, çeşitli sorunları da beraberinde getirmektedir. Bilgi teknolojilerinin ve internetin iş yerinde kullanımının artması ile birlikte işgörenlerin bu kaynakları amacına uygun kullanıp kullanmadığı sorusu karşımıza çıkmaktadır. Örgütler elektronik kullanım politikaları uygulayarak sanal tembelliği ya da internetin ve mobil teknolojilerin iş dışı amaçlar ile kullanımını azaltmaya çalışmaktadırlar. Kimi işletmeler işgörenlerinin sahip oldukları unvan ile orantılı olarak kısıtlı internet erişimine izin vererek bu probleme karşı önlem almaktadırlar. İnternet erişimi ile birlikte sosyal medya kullanımı da giderek artmakta bu da örgütlerde sapkın davranışlara sebep olmaktadır. İşgörenler, çok yoğun bir şekilde çalışıyormuş gibi görünerek kişisel ihtiyaçları ve amaçları doğrultusunda internette gezinebilmektedirler. Bu durumda hem işgören açısından hem de örgüt açısından olumsuz sonuçlar yaratabilmektedir. Bu araştırmada, sosyal medyanın işgörenler üzerinde yarattığı sanal tembellik etkisi değerlendirilmesi yapılarak aralarındaki ilişkiler ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Bu kapsamda Ankara’da Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir sanayi sitesinde çalışan 118 iş gören üzerinde araştırma yapılacaktır. Çalışma sonucu elde edilmiş olan veriler SPSS 23™ istatistik paket programı ile analiz edilip, elde edilmiş olan bulgular çerçevesinde sosyal medya ile sanal tembellik arasındaki ilişkiler ortaya konulacaktır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Sanal Tembellik, İnternet. 91 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 195.İŞ İLANLARINDA CİNSİYET AYRIMCILIĞI: TÜRKİYE’DE İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ İLANLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Emine ÇETİNEL Çankırı Karatekin Üniversitesi [email protected] Sevdiye ERSOY YILMAZ Çankırı Karatekin Üniversitesi [email protected] ÖZET Kadınlar günümüz çalışma yaşamının önemli bir parçasıdır. Bununla birlikte yapılan araştırmalar çalışma yaşamında cinsiyet ayrımcılığının sıklıkla karşılaşılan bir sorun olduğunu göstermektedir. Ancak elde edilen bu bulgular işletme içinde yaşanan cinsiyet ayrımcılığına odaklanmaktadır. Bir diğer ifadeyle işe girmeden önce işe alma ve yerleştirme aşamasında var olabilecek cinsiyet ayrımcılığı uygulamaları literatürde görece ihmal edilmiş bir konudur. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, Türkiye bağlamında ve inşaat mühendisliği ilanları çerçevesinde işe alım sürecinin ilk aşamasını oluşturan iş ilanlarında cinsiyet ayrımcılığı yapılıp yapılmadığını ortaya koymaktır. Çalışma kapsamında 01-31Ocak 2016 tarihleri arasında www.kariyer.net sitesinde yayınlanan 112 inşaat mühendisliği ilanı içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Çalışma sonucunda incelenen iş ilanlarında doğrudan ve dolaylı cinsiyet ayrımcılığı yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Cinsiyet Ayrımcılığı, İşe Alım, İş İlanları, İnşaat Mühendisliği. 92 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 196.PERCEIVED WORK STRESS AND FELT STRESS OF WORKERS: THE MODERATING ROLE OF ASSERTIVE CONFLICT HANDLING MODES Serkan EREBAK Marmara University [email protected] ABSTRACT In this research, we intend to examine whether high or low assertive conflict handling modes can moderate the relationship between perceived workplace stress factors and felt stress. The sample is consisted of 225 non-medical primary caregiving staff who work in a nursing home. The staff’s conflict handling modes were determined and the scores of perceived and felt stress were obtained. Findings showed that high assertive conflict handling modes, but not the low one, can be a moderator between perceived workplace stress factors and felt stress. Assertiveness trainings may help to cope with stress better. Keywords: Conflict, Stress, Assertiveness. 93 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 197.FİNANSAL KRİZ ÖNCESİ VE FİNANSAL KRİZ BOYUNCA AVRUPADAKİ BÜYÜK BANKALARIN KREDİ RİSK YÖNETİMLERİ VE PERFORMANSLARI Işık AKIN İstanbul Gelişim Üniversitesi, Ekonomi ve Finans Doktora Öğrencisi [email protected] Müjgan Baş MANGA Önder ÖZCAN İstanbul Gelişim Üniversitesi, İstanbul Gelişim Ekonomi ve Finans Üniversitesi, Ekonomi ve Doktora Öğrencisi Finans Doktora Öğrencisi [email protected] [email protected] ÖZET Günümüzde bankalar dünya çapında en büyük finansal kurumlardır. Bankalar yaptıkları işlemler ile bir takım risklerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bankaların temel gelir kaynaklarından bir tanesi kredi vermeleridir. Bundan dolayı kredi riski bankaların karşı karşıya kalabilecekleri en önemli risklerden bir tanesidir. Kredi riski, Basel Committee on Banking Supervision (BCBS) tarafından kredi veren taraf ile alan tarafın anlaştığı şartlarda ve tarihte anlaşma şartlarının yerine getirilmemesi olasılığı olarak tanımlanmıştır (BCBS, 2010, p13). En son yaşanan finansal krizin sonuçları bankaların kredi risk stratejilerini daha iyi hale getirmelerini zorunlu hale getirmiştir. Özellikle etkili kredi risk yönetiminin olmayışı bu krizi meydana getiren faktörlerden biri olarak kabul edilmiştir. Njanike (2009) yaptığı araştırmada da kötü bir şekilde yönetilen kredi riskinin bankacılık krizinin en önemli sebebi olduğunu vurgulamıştır. En son yaşanan finansal kriz ile de kredi risk yönetimi üzerinde daha fazla durulmuştur. Risklerin doğasını daha iyi anlayabilmemiz için özellikle finansal kurumların işlemleri ve karlılığının nasıl etkilendiğini anlamak için var olan kredi risk türlerinden bazılarının önemini bilmemiz gerekir. Henie (2003) üç çeşit büyük riskten bahsetti. Bunlar tüketici riski, kurumsal risk ve ülke riskidir. Horcher (2005) ise beş çeşit kredi risk olduğunu söyler. Bu riskler ödeme riski, yoğunlaşma riski, erken kapama riski, temerrüt riski, ülke riskidir. Son yaşanan finansal krizde kredi risk yönetimlerini güçlü bir şekilde yapan bankalar karlılığını rahatça koruyabilmişlerdir. Önemli nokta şu ki bankaların finansal krizden önceki dönem ile finansal kriz dönemlerinde aynı kredi risk yönetimini uygulamamalarıdır. Anahtar Kelimeler: Kredi Risk, Performans, Kriz Öncesi, Kriz Dönemi, Panel Data. 94 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 199.AKADEMİK PERSONELİN CAM TAVAN SENDROMU ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA: ISPARTA MESLEK YÜKSEKOKULU KADIN AKADEMİSYENLER ÜZERİNE BİR UYGULAMA Pınar GÖKTAŞ Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü [email protected]. Esra ÇETİNCELİ Süleyman Demirel Üniversitesi Isparta Meslek Yüksekokulu Yönetim ve Organizasyon Bölümü [email protected]. ÖZET Günümüzde kadınlar iş hayatında toplumun cinsiyetlerine yüklediği rol ve sorumluluklarından dolayı çeşitli tutum ve önyargılı davranışlarla karşılaşmakta ve kariyerleri açısından pek çok engelle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu kariyer engellerinden bir tanesi de kadınların iş hayatında üst yönetim kademelerine yükselmelerinde cinsiyetlerinden dolayı karşılarına çıkan her türlü görünmez engel olarak tanımlanan “Cam Tavan Sendromu”dur. Kadın çalışanlar iş hayatında karşılarına çıkan cam tavan engeli karşısında çeşitli stratejilere başvurmakta ve bazen de bunu kabullenmek zorunda kalmaktadırlar. Bu çalışmanın amacı, Isparta Meslek Yüksekokulları’nda görev yapan kadın akademik personel açısından bir cam tavan sendromu olup olmadığını tespit etmektir. Çalışmanın evrenini yükseköğretim kurumlarından biri olan Süleyman Demirel Üniversitesi Isparta Meslek Yüksekokulu’nda görev yapan kadın akademik personel oluşturmaktadır. Örneklemden veri toplamak amacı ile odak grup görüşme yöntemi tercih edilmiştir. Nitel araştırmalarda kullanılabilecek veri toplama yöntemlerinden biri olan odak grup görüşmesi yoluyla belirlenen konu çerçevesinde önceden sorular belirlenmiş ve katılımcıların görüşleri doğrultusunda veriler değerlendirilmiştir. Araştırma sonrasında elde edilen bulgulara göre, Süleyman Demirel Üniversitesi Isparta Meslek Yüksekokulu’nda görev yapan kadın akademik personellerin cam tavan sendromu algıları, bireysel, örgütsel ve toplumsal olarak üç ana başlık altında irdelenmiştir. Elde edilen bulgular ışığında meslek yüksekokullarında görev yapmakta olan kadın akademik personelin karşılaştıkları cam tavan engellerine dair kadın akademisyenler tarafından bir takım öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Cam Tavan Sendromu, İnsan Kaynakları Yönetimi, Kadın Akademik Personel. 95 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 202.ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN İNOVASYON ÜZERİNE ETKİSİ VE BİR ARAŞTIRMA Lütfiye ÖZDEMİR İnönü Üniversitesi, İ.İ.B.F. İşletme Bölümü [email protected] R. Vedat SÖNMEZ Şırnak Üniversitesi, Cizre M.Y.O [email protected] ÖZET Her geçen gün şiddeti artan rekabet ortamında, sürdürülebilir bir rekabet gücü elde etmek açısından gittikçe önemi artan inovasyon kavramı, son dönemlerde yönetim alanında da dikkat çeken kavramlardan biri olmuştur. İnovasyon kavramı en kısa tanımı ile elde edilen bir bilginin yeni bir üründe, üretim sürecinde, pazarlama yönteminde ya da yönetim faaliyetlerinde kullanılması sonucu bir katma değer yaratmaktır. İnovasyonun hem örgütler hem de ülkeler için önemi vardır. İşletmelerin esas amacı olan kar elde etmenin yanında bir diğer önemli amacı da rakipleri karşısında rekabet avantajı elde etmektir. İşte bu iki amacı birlikte gerçekleştirecek olan inovasyon faaliyetleridir. İnovasyonun ülkeler için önemi ise; ülkelerin rekabet gücünü artırması ve sahip olunan kaynaklara katma değer yaratma hususundaki gücüdür. Bir örgüte temel bir karakter kazandıran, örgütü diğer örgütlerden ayıran, çalışanların ortak tutum, inanç ve davranışları olarak ifade edebileceğimiz örgüt kültürü ise; organizasyonlardaki inovasyon çalışmalarını teşvik etmesi, uygun bir ortam hazırlaması veya inovatif çalışmaları engellemesi açısından önemlidir. Örgüt kültürü araştırmacılar tarafından çeşitli şekilde sınıflandırmalara tabi tutulmuştur. Bu sınıflandırmalardan biri deDenison tarafından yapılmıştır. Araştırmamızda dikkate aldığımız bu örgüt kültürü sınıflandırılmasında katılım, tutarlılık, uyum yeteneği ve misyondan oluşan dört temel kavramsal boyuta yer verilmiştir. Çalışmamızın amacı örgütlere hakim olan örgüt tipini belirlemek, örgüt kültürünün katılım, tutarlılık, uyum ve misyon boyutlarının, ürün, süreç, strateji ve pazar inovasyonu üzerindeki etkilerini belirlemek, hangi örgüt kültürü boyutlarının inovasyon faaliyetlerini teşvik ettiğini yada engellediğini araştırma sonucunda ortaya çıkarmaktır. Çalışmamız Gaziantep ilinde organize sanayi bölgesinde faaliyette bulunan işletmelerde çalışan yöneticilerle yapılmıştır. Çalışmamızda veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Örgüt, Kültür, Örgüt Kültürü, Örgüt Kültürü Sınıflandırması, İnovasyon. 96 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 204.BEŞİKTAŞ SEN BİZİM HER ŞEYİMİZSİN: TÜKETİM VE KUTSALLIK BAĞLAMINDA TARAFTARLIK Şenay Sabah Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi [email protected] ÖZET Taraftarlık ve bu kapsamda gerçekleştirilen tüketimin temel motivasyonunun rasyonellikten ziyade buna yüklenen sembolik anlamdır. Başka bir ifadeyle taraftarlar için bu bağlamdaki tüketimin gerekçesi “takımın iyiliği”dir. Bu kapsamda taraftarlık ve tüketim konusunun ele alınmasında kutsallık kavramı öne çıkmaktadır. Böylece seküler bir alan olan ve piyasa koşullarına bağlı olan tüketim ve kutsallık gibi iki çelişen kavram taraftarlık bağlamında bir araya getirilmektedir. Çalışmada, Beşiktaş Futbol Kulübü taraftarlığı çerçevesinde taraftarlık, tüketim ve kutsallık düzleminde ele alınmaktadır. Bunun için Beşiktaş’ın en önemli taraftar gurubu olan Çarşı grubunun internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında yer alan yazıların ve girdilerin söylem analizi gerçekleştirilmiştir. Toplanan veriler Miles ve Huberman (1984)’ın nitel veri analizi için geliştirdikleri model kapsamında analiz edilmektedir. Bu çerçevede, futbol-kutsallık bağlamında mekan, zaman, dokunulabilir şeyler, dokunulamayan şeyler, kişiler/diğer canlılar ile deneyim ile alt boyutları ve bu boyutlar ile farklı tüketim biçimlerinin ilişkileri araştırma sonucunda sunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kutsallık, Taraftarlık, Tüketim, Çarşı, Beşiktaş 97 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 208.VERİ ZARFLAMA ANALİTİK HİYERARŞİ PROSESİ (VZAHP) İLE ANALİTİK HİYERARŞİ PROSESİ(AHP) METOTLARININ YENİ ÜRÜN GELİŞTİRME SÜRECİNDE UYGULANMASI VE SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Didem TEZSÜRÜCÜ Adnan Menderes Üniversitesi Söke İşletme Fakültesi [email protected] Algın OKURSOY Adnan Menderes Üniversitesi Söke İşletme Fakültesi [email protected] ÖZET Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP), çok kriterli karar alma problemlerinde, alternatifler arasından en iyisinin seçilebilmesini amaçlayan bir yöntemdir. Belirlenen kriterler için öncelik vektörleri elde etmeyi sağlayan, onları normalize eden ve alternatiflerin karşılaştırılmalarını sağlayan bir yaklaşımdır. Bu nedenle, karar süreçlerinde mühendislikten sosyal bilimlere kadar en fazla kullanılan yöntemdir. AHP’de alternatifler için yerel ağırlıkların elde edilmesinde VZA’nın kullanılabileceğini önerilmiş ve hibrid AHP yaklaşımı geliştirilmiştir. Veri Zarflama Analitik Hiyerarşi Prosesi (VZAHP) , AHP sürecinde ağırlıkların elde edilmesi için VZA’nın uygulanmasıdır. Literatürde VZAHP üzerine sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, AHP ve VZAHP yöntemlerinin sonuçlarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesidir. Bu amaçla, AHP ve VZAHP yöntemleri bir tekstil firmasında yeni ürün geliştirme süreci için uygulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Çok Kriterli Karar Verme, Analitik Hiyerarşi Prosesi, Veri Zarflama Analitik Hiyerarşi Prosesi. 98 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 209.ÖRGÜTSEL ADALET ALGISININ VE LİDERE GÜVENİN ÖRGÜTSEL SESSİZLİK DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: İSTANBUL İLİ EMNİYET ÇALIŞANLARINA YÖNELİK BİR UYGULAMA Meral ELÇİ Gebze Teknik Üniversitesi [email protected] Melisa Erdilek KARABAY Marmara Üniversitesi M.Şebnem ENSARİ Nişantaşı Üniversitesi, [email protected] [email protected] m Ayşe BİLGEN İstanbul Anadolu Yakası PTT Başmüdürlüğü [email protected] ÖZET Bu çalışmada işgörenlerin örgütsel adalet algısı ve lidere güvenin örgütsel sessizlik davranışı üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemi İstanbul ili Emniyet Teşkilatı bünyesinde muhtelif branşlarda ve hiyerarşik kademede görev yapmakta olan 658 emniyet görevlisine uygulanmış olup, veri toplama aracı olarak anket tekniğinden faydalanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, işgörenlerin etkileşimsel adalet algılarının sadece savunmacı sessizlik davranışları üzerine negatif yönlü bir etkisi söz konusu iken, prosedürel adalet algısının ve dağıtımsal adalet algısının ne savunmacı ne de uysal sessizlik davranışları üzerinde anlamlı bir etkisine rastlanmamıştır. Lidere duyulan güven açısından bulgular ele alındığında söz konusu değişkenin sadece savunmacı sessizlik üzerinde etkili olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Adalet, Lidere Güven, Örgütsel Sessizlik, Emniyet Sektörü. 99 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 211.THE RELATIONSHIP BETWEEN POLITICAL SKILL AND CAREER SUCCESS: THE MEDIATING EFFECT OF LEADERMEMBER EXCHANGE Tamer BOLAT Balıkesir University [email protected] Yahya KATI Balıkesir University [email protected] ABSTRACT Political skill which can be described as the ability to understand others in organization by observing them, to influence others effectively, to adjust his/her behaviors to changing situations, to develop networks with people, and to appear to others as being sincere (Blass and Ferris, 2007:9), has drawn considerable attention from scholars in recent years. The purpose of this study is to investigate whether there is a significant effect of the political skill and the quality of leader-member exchange on the career success. The sample of the study is branch banks in Balıkesir and Bursa. The data were collected through questionnaires. In this frame, three hundred twenty five questionnaires were analyzed. The results of the study showed that the political skill has a significantlly positive effect on the quality of leader-member exchange (β = 0.392, p < 0.01) and career success (β = 0.412, p < 0.01). On the other hand, the quality of leader-member exchange influences the employees’ career successes positively (β = 0.149, p < 0.01). Besides, it was found that the quality of leader-member exchange has a mediating effect on the relationship between political skill and career success. It can be said that, those employees who are politically skilled and have high quality relations with their supervisors, have high career successes. Key Words: Political Skill, Leader-Member Exchange, Career Success. 100 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 218.LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİ VE İŞ TATMİNİ ARASINDAKİ İLİŞKİDE KONTROL ODAĞININ DÜZENLEYİCİ ETKİSİ Oya İnci BOLAT Balıkesir Üniversitesi [email protected] Taner ATILMIŞ Milli Savunma Bakanlığı [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı, kontrol odağının, lider-üye etkileşimi ve iş tatmini ilişkisi üzerindeki düzenleyici etkisini açıklamaktır. Çalışmanın örneklemini, Ankara, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İstanbul ve İzmir’deki banka şubeleri oluşturmaktadır. Veriler anketler aracılığıyla toplanmıştır. Bu kapsamda, beş yüz yirmi yedi anket analiz edilmiştir. Çalışmanın bulguları, lider-üye etkileşiminin iş tatmini üzerinde istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir etkisinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca, lider-üye etkileşimi ve kontrol odağı etkileşiminin iş tatmini üzerinde anlamlı ve pozitif bir etkisi söz konusudur. Bu aşamada, lider-üye etkileşiminin iş tatmini üzerindeki etkisinin arttığı görülmüştür. Bu sonuçlara göre, dış kontrol odaklı işgörenlere göre, iç kontrol odaklı işgörenlerde lider-üye etkileşiminin iş tatmini üzerindeki etkisinin daha fazla olduğu söylenebilir. Diğer yandan, kontrol odağının iş tatmini üzerinde anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Gelecek çalışmalara yönelik bazı önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Lider-üye Etkileşimi, Kontrol Odağı, İş Tatmini. 101 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 221.GÜNÜMÜZ LOJİSTİK İŞLETMELERİNDE ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİMİN ARTAN ÖNEMİ Aziz MUSLU İstanbul Gelişim Üniversitesi ÖZET Küreselleşme ile artan ticaret hacmi lojistik ve taşımacılığa olan talebi arttırmıştır. Lojistik işletmelerinin vermiş oldukları hizmet şekilleri değişmiştir. Sanayileşmenin ilk dönemlerinde hammadde taşımacılığı yapılmaktaydı. Sonraki süreçlerde ara mallar ve yarı mamuller taşınmaya başlanmıştır. Günümüze gelindiğinde ise ürünün son çıktısı küresel piyasalarda dolaşmaktadır. Bir çok ürün aracısız veya daha az aracı ile satın alınmaktadır. Bunun en önemli nedeni yaşadığımız iletişim çağının getirdiği enformasyon ile tüketicilerinin ihtiyacı olan ürüne ilk elden ulaşabilmesidir. Bunun sonucu olarak intermodal taşımacılık , çoklu taşımalar, entegre lojistik hizmetleri olarak isimlendirdiğimiz kapıdan kapıya teslim, yeni hizmet şekilleri ortaya çıkmıştır. Bu taşımacılık hizmetleri için emniyet önemli olduğu gibi hız ayrıca bir önem kazanmıştır. Lojistik operasyonların doğru, sorunsuz ve hızlı şekilde işleye bilmesi için iletişimin artan bir önemi söz konusudur. Lojistik işletmelerin amaçlarını gerçekleştirmek için dış çevre ve kurum içi iletişimin güçlendirilmesi gerekmektedir. Lojistik ve taşımacılık hizmetlerinde kalitenin en önemli belirleyicisi sağlıklı örgüt içi iletişimdir. İşbirliği ve iletişimin doğru sağlandığı kurumlarda ürünün ulaşması gerektiği yere emniyetli, gecikmesiz ve sorunsuz şekilde varması sağlanır. Müşteri memnuniyetinin en önemli belirleyicisi ürünün zamanında ve emniyetli şekilde varmasıdır. Karmaşık operasyon süreçlerinden başarılı çıkılması ancak örgüt içi iletişimin geliştirilmesi ile sağlanabilir. Örgüt içi iletişim işletmelere fırsatları yakalama ve kriz dönemlerinden zararsız çıkabilme yeteneği kazandırır. Koordinasyonu güçlendirir ve örgütün amaçlarına ulaşmasında yönetimin başarılı olmasını sağlar. Örgüt içi iletişimin işlevleriyle; bilgi sağlama, eğitim, örgüt kültürünün oluşumu, koordinasyonun sağlanması ile lojistik operasyon süreçlerinin sorunsuz işlemesi sağlanır. Formel ve enformel iletişim biçimlerinin etkili şekilde kurum içinde geliştirilmesi gereklidir. Yatay, çapraz, aşağıdan yukarı, yukarıdan aşığı tüm iletişim kanalları açık olmalıdır. Geliştirilen ve geliştirilecek projelere ilişkin raporlar, operasyonların geliştirilmesiyle ilgili çalışandan gelen yazılı öneriler, broşürler, bültenler, talimatlar, el kitapları, süreli yayınlar, mektup, afiş, duyuru panoları, eğitsel faaliyetler, yönetim bilişim sistemleri, intranet gibi tek yönlü iletişim araçlarından yararlanılmalıdır. Danışma büroları, yöneticiler tarafından periyodik bölüm ziyaretleri, çalışanların aile bireyleri ile temaslar, kurum içi toplantılar, ikili görüşmeler, sosyal faaliyetler ve işletme çalışanlarının hobi kulüpleri çift yönlü iletişim araçları olarak örgüt içi iletişime katkı sağlar. Müşterilerin talep ve beklentilerinin en iyi şekilde karşılanması iletişim kanallarının açık olması ile sağlanacaktır. Günümüzde Lojistik ve taşımacılık işletmeleri için örgüt içi iletişim, firma başarısının anahtarıdır. Anahtar Kelimeler : Lojistik, Yönetim, Çalışma İlişkileri, Örgütsel İletişim, Kalite Yönetimi. 102 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 223.ÇALIŞAN YOKLUĞUNUN YÖNETİMİ: NEDENLERİ VE YOKLUK SORUNLARINA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Mehtap ARACI Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Gülşehir Meslek Yüksekokulu [email protected] ÖZET Çalışanların çeşitli nedenlerle işinin başında fiziken bulunmaması ya da fiziken bulunduğu halde yine çeşitli nedenlerle fiilen iş verimine bir katkısının olmaması durumunda ortaya çıkan çalışan yokluğu durumu, işletmeler tarafından izlenmesi ve önlem alınması gereken önemli bir insan kaynakları yönetimi sorunudur. Çalışanın kendisini fiziken ya da fiilen işten uzaklaştırması, işletmelere sadece üretim ve verimlilik açısından değil, örgütteki diğer çalışanlarla olan ilişkiler açısından da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Çalışanlar, bazen çeşitli unsurların etkisiyle işletmenin amaçlarına hizmet etmeyen ya da amaçlara ulaşılmasını güçleştiren davranışlar sergileyebilirler. Bu davranışlar; mazeretsiz olarak işe gelmeme/ gönüllü devamsızlık (voluntary absenteeism), çalışanın fiziksel ve psikolojik açıdan çalışmaya uygun olmadığı zamanlarda iş başında olması durumu yani işte var ol(ama)ma (presenteeism), çalışanın hasta olmadığı halde hasta gibi davranması/temaruz (malingering) ve fiziken işte olan çalışanın başka bir iş aramakta olması ve bu nedenle kendini mevcut işine verememesi durumunu tanımlayan gizli işsizlik (hidden unemployment) şeklinde ya da benzeri işte bulunmama durumları ile ortaya çıkabilir. Fiziken ya da fiilen çalışan yokluğu olarak nitelendirilebilecek bu türden davranışların nedenleri hem örgütsel hem de bireysel kaynaklı olabilmektedir. İşletmeler, olumsuz etkileri ve maliyeti nedeniyle bu türden olumsuz çalışan davranışlarını kontrol etmek ve en az seviyeye indirmek çabasında olmalıdırlar. Bu çalışmanın öncelikli amacı, fiziken ya da fiilen ortaya çıkan çalışan yokluğu davranışlarının nedenlerini ve yol açtığı verimlilik sorunlarını geçmiş çalışmalar ışığında incelemek, devamında bu sorunların olumsuz etkilerini azaltmak, ortadan kaldırmak ya da önlemek amacını taşıyan çalışan yokluğunun yönetimi sürecinde işletmelerce alınması gereken tedbirleri ortaya koymaktır. Çalışmanın “yokluk davranışlarının yönetilmesi” konusuna yaklaşımının, bu alanda yapılacak diğer çalışmalara ışık tutması beklentisi mevcuttur. Anahtar Kelimeler: Çalışan Yokluğu, Verimsizlik, Çalışan Yokluğunun Yönetimi. 103 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 224.DISCONNECT! IF YOU WANT TO BE CONNECTED! Ömer Erdem KOÇAK Medipol Üniversitesi oekocak@me dipol.edu.tr Hazel AGUN Marmara Üniversitesi hagun@mar mara.edu.tr Sezer C. GÜNAYDIN Arel Üniversitesi sezergunaydin @arel.edu.tr Aydın SOYSAL Marmara Üniversitesi soysal.aydin @gmail.com Serkan EREBAK Marmara Üniversitesi serkan.erebak @gmail.com Hasan KARABAKKAL Tübitak hasankarabakkal @gmail.com ABSTRACT The aim of this study is to explore role of smartphone use on recovery experiences through work-home interference. The research is conducted in Turkish business context, so findings contribute to the literature in such way that how technological transformation has effected employee life and health in emerging economies. It is one of the preliminary studies by which impact of smartphone use for business motivations is measured in emerging economies. We assume that the results of the study may open new perspectives for cross cultural studies and may contribute to the development of new theoretical models in subjective wellbeing literature. Empirical data were collected from employees (n=223) of distinct companies from distinct industries using an online survey by convenience sampling method. According to results of structural model, recovery experiences mediate the association between smartphone use and work-home interference. (x2=158.817, df=99, CMIN/df=1.604, GFI=0.917, CFI=0.965, TLI=0.957, RMSEA=0.054, PCLOSE=0.309). Keywords: Recovery, Work-Life Balance, Smartphone. 104 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 225.TÜRKİYE’DE KAMU KURUMU ÇALIŞANLARININ TÜKETİM ALANINDA ETNOMERKEZCİ TUTUMLARI Nilay ŞAHİN Çankaya Üniversitesi, İşletme Bölümü Doktora Öğrencisi [email protected] Mahir NAKİP Çankaya Üniversitesi, Uluslararası Ticaret Bölümü [email protected] ÖZET Tüketicilerin kendi ülkelerine ait ürünleri satın alma eğilimlerini ifade eden tüketici etnomerkezciliği, küresel dünyada faaliyet gösteren işletmeler açısından önemli bir husustur. Türkiye’de de etnomerkezcilik seviyesinin belirlenmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirilmiştir ancak bu çalışma ile bugüne kadar ölçülmeyen kamuda çalışan tüketicilerin etnomerkezcilik düzeylerinin saptanması hedeflenmektedir. Böylelikle, Türkiye’nin başkenti Ankara’da kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve bu kuruluşlardan emekli olan tüketicilerin etnomerkezcilik eğilimleri belirlenerek bu eğilimlerde söz konusu tüketicilerin kamu kurum ve kuruluşlarında çalışma yılı, yaşı, cinsiyetleri ve eğitim düzeyleri açısından farklılık olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmaktadır. CETSCALE ölçeği kullanılarak çalışmaya iştirak eden 126 katılımcının etnomerkezcilik eğilimleri faktör analizi, korelasyon testi ve t testi ile analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların etnomerkezci eğilimlerinin düşük olduğu saptanmış ve bu eğilimde kamu kurum ve kuruluşlarında çalışma yılı, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi sosyo-demografik faktörlerin etkili olmadığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Etnomerkezcilik, CETSCALE, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Tüketiciler. 105 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 226.YÖNETİM KURULLARINDAKİ ÇEŞİTLİLİĞİN KARAR VERME SÜREÇLERİNE ETKİSİ: SAĞLIK SEKTÖRÜ Aysun DOĞAN Baskent University Abdülkadir VAROĞLU Baskent University ÖZET Yönetim kurullarında cinsiyet çeşitliliği ve bağımsız yönetim kurulu üyesi olması yönetim kurulu yapısını çeşitlendiren ve karar verme süreçlerini etkileyen özelliklerdendir. Özel hastane yönetimlerinde eskiye kıyasla yönetimsel yaklaşımda farklılıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Mal sahipleri ve yöneticiler birbirinden farklılaşmaya başlamıştır. Hastanelerin daha kapsamlı bir hale gelmesiyle kurumsallaşma ihtiyacı doğmaya başlamıştır. Bu gereksinim beraberinde hastane yönetim kurulu yapılarının incelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, sağlık sektöründe yönetim kurullarında cinsiyet çeşitliliği ve bağımsız yönetim kurulu üyelerinin karar verme süreçlerini nasıl etkilediğinin araştırılmasıdır. Araştırmanın evrenini Aralık 2015- Mart 2016 tarihlerinde Sağlık Bakanlığı’na kayıtlı Ankara’daki 30 özel hastane ve vakıf üniversitelerine bağlı 3 özel hastane olmak üzere toplam 33 hastane oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşılması hedeflendiği için örneklem seçimine gidilmemiştir.Veri toplananan 33 hastanenin 19’u yönetim kurulu olmaması nedeniyle araştırmaya dahil edilmemiştir. Örneklem 14 olarak belirlenmiştir.Verilerin toplanmasında “Genel Karar Verme Stilleri Ölçeği” ile “Kurumsal/ Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Veriler SPSS 17.5 paketprogramında, tanımlayıcı istatistikler ve Mann Whitney U –testi ile analiz edilmiştir. Yönetim kurulundaki cinsiyet çeşitliliği ve bağımsız üye olan hastanelerle olmayanlar arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Araştırmanın kısıtlılığı örneklem sayısının yetersiz olmasıdır. Ancak bundan sonra yapılacak çalışmalar için fikir oluşturması açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Yönetim Kurulu, Cinsiyet Çeşitliliği, Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi, Sağlık Sektörü. 106 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 233.TÜRKİYE’DE TURİZM SEKTÖRÜNDE KADIN İSTİHDAMI: İMKANLAR VE ENGELLER Füsun İSTANBULLU DİNÇER İstanbul Üniversitesi [email protected] Orhan AKOVA İstanbul Üniversitesi [email protected] Suna MUĞAN ERTUĞRAL İstanbul Üniversitesi [email protected] Merve AYDOĞAN ÇİFÇİ İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Endüstrileşmeyle birlikte köyden kente yönelik göç olgusunun gelişmeye başlamasıyla kadın işgücü, işgücü piyasasında giderek daha fazla yer almaya başlamıştır. Değişen ekonomik ve sosyal yapı ile birlikte kadın işgücünün işgücü piyasasında konumu da zaman içinde değişim göstermektedir. Özellikle ekonomik kalkınmanın sağlanmasında önemli yeri olan kadın işgücü çalışma süreleri, eğitim düzeyleri, bilgi ve becerilerle donanımları ve istihdamda sektörel dağılım bakımından sürekli bir gelişim içindedir. Gelişmekte olan ülkelerde kırsal alanda ve tarım sektöründe aktif olan kadın işgücü gelişmiş ülkelerde şehirlerde ve hizmetler sektöründe yoğunlaşmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu kalifiye ve kalifiye olmayan istihdam olanakları daha fazla kadın çalışanın bu sektörde yer almasına sebep olmaktadır. Bu çalışmada, kadın çalışanların turizm sektöründe istihdam olanakları ve kadın istihdamında karşılaşılan engeller Türkiye’deki turizm sektörü açısından ele alınacaktır. Çalışmada yıllar itibarıyla turizm sektöründe kadın istihdamı istatistiksel olarak verilecek ve kadınların turizm sektöründe istihdamını cazip kılan imkanlar ve kadınların sektörde istihdamını zorlaştıran nedenler SWOT analizi yoluyla değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Kadın, İstihdam, Turizm Endüstrisi, Türkiye. 107 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 234.YENİLİK YÖNETİMİ VE YENİLİK YÖNETİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN YENİLİK PERFORMANSI AÇISINDAN İNCELENMESİ: YENİLİK DESTEĞİ ALAN İŞLETMELER ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA Ayşe Nur SÖNMEZ Kocaeli Üniversitesi [email protected] Hülya G. ÇEKMECELİOĞLU Kocaeli Üniversitesi [email protected] ÖZET Son yıllarda yenilik yönetimi işletmelerin üzerinde çokça durduğu konuların başında gelmektedir. İşletmeler her geçen gün zorlaşan rekabet koşullarında rakiplerinden bir adım önde olmak için farklılık yaratmalıdırlar. Bunu da yenilikçi bir anlayışla başarabilirler. Bu araştırmanın amacı; yenilik desteği alan işletmelerin yenilik yönetimini etkileyen faktörlerinin yenilik performansı açısından incelenmesidir. Yenilik yönetimini belirleyen faktörler bu çalışmada şu şekilde ele alınmıştır: Yenilik Kaynağı; Müşteriler, Tedarikçiler, Bilimsel Gelişmeler, İşletme Otonomisi, Yenilikçi Örgüt Yapısı ve Kültürü, Katılımcı Liderlik, Risk Alma ve Kaynak Kullanabilme İmkânı. Literatürde KOSGEB ve Kalkınma Ajansları' ndan destek alan işletmeler üzerinde yapılmış çalışmalar vardır. Bu çalışmanın örneklemi özellikle Kocaeli KOSGEB' den ve Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce, Yalova illerinden sorumlu olan Doğu Marmara Kalkınma Ajansı' ndan yenilik desteği alan 45 işletmeden oluşmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yenilik Yönetimi, Yenilik Performansı, İnovasyon. 108 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 235.TÜKETİM ARACILIĞIYLA İNSANİ KAYGILARA KARŞI SAVUNMA MEKANİZMASI OLUŞTURMA SÜRECİNDE TÜKETİM NESNELERİNİN ROLÜ Nevriye ALTUNTUĞ Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF [email protected] ÖZET Bilinmezlik ve belirsizlik, insanlar için sürekli olarak bir kaygı ortamı yaratmıştır. Kaygı ortada onu doğuracak bir olgu olmamasına rağmen, geleceğin ne olacağını bilmemenin yarattığı psikolojik ve fizyolojik bir tepkiselliktir. Normal düzeyde bir kaygı, insanın yaşamını sürdürmesi bağlamında uyumsal bir tepki iken, kontrol edilemediği ölçüde ise bir tehdit unsuru haline gelmektedir. Değişimin giderek hızlanması, insanın alışkın olduğu çevresini yabancı bir hale getirmiş ve sahip olduğu becerilerin içini boşaltarak değersizleştirmiştir. Tüm bu gelişmeler, kişilerin benlik ve kimlik duygularını zedelemiştir. İnsanın varoluşsal kaygılardan ve ölüm korkusundan kaynaklanan ilksel kaygılarına bir de süreksiz ve kopuşlar halinde yaşanan bu değişimin getirdiği “ben kimim”, “bana kimin ihtiyacı var”, “nereye aitim” sorularının yarattığı kaygılar eklenmiştir. Dışsal gerçekler ve içsel baskılardan kaynaklanan kaygılar, kişide denge kaybına yol açmaktadır. Kişi tekrar denge durumuna gelerek, ruhsal ve bedensel sağlığını korumak için bir takım savunma mekanizmalarına sığınmaktadır. Bu ilişki yapısı, insanı kaygılandıran ilişki ve ortamların yerine yapay olanlarını koyduğu için, gerçeklerin yarattığı kaygıları perdeleyerek, insanları geçici de olsa rahatlatmaktadır. Tüketici kimliğine bürünmek, insanın sonlu olan yaşamının, kendisinin ve başkalarının hayatında kalıcı bir iz bırakma isteğinin yarattığı içsel kaygılarını dışsal nesnelere aktararak, tüketim aracılığıyla kendisine kaygılardan arındırılmış yeni bir dünya ve yeni bir kimlik yaratmasını kolaylaştırmaktır. Bu çalışmanın amacı, tüketim aracılığıyla insanların görünen ihtiyaçlarının yanı sıra gizil ihtiyaçlarını da açığa çıkardıkları gerçeğine dikkat çekmektir. Devamında içsel ve dışsal kaygıların yarattığı gerilimin yumuşatılmasında tüketim nesnelerinin kişilere bu tür kaygılara karşı bir tür savunma kalkanı yaratıp yaratmadığı sorgulanmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Kaygı, Savunma Mekanizmaları, Tüketim Nesnesi. 109 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 240.GÜNCEL İŞLETME YAKLAŞIMLARIYLA KEYKÂVUS’UN KABUSNAME’Sİ Oğuzhan İRENGÜN İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Günümüz yönetim düşüncesi tarihin çeşitli dönemlerinde insanlığın hayata yaklaşımlarıyla eş zamanlı olarak evrilmiş ve her yeni gelen düşünce ya eski düşünceye bir antitez oluşturmuş veya eski düşünceleri geliştirerek insanlığı ileriye götürmüştür. Niccolo Machiavelli’ nin “Prens” Sung Tzu’nun “Savaş Sanatı” Platon’un “Devlet” gibi eserler hala daha yönetimle ve yönetim düşüncesiyle ilgilenen kişilerin, akademisyenlerin ve yöneticilerin başucu kitaplarından sayılmaktadırlar. Bu açıdan Türk ve ortadoğunun yönetim düşüncesini anlamak ve gelişimini görmek açısından Siyasetnamelerin önem taşıdıkları söylenebilir. Kabusname, Ziyaroğullarından (928-1077) Emir Unsurü’l – Maali Keykavus tarafından 1082 yılında oğlu Gıylanşah’ a yazılmıştır. Yazar önsözünde kitabını “Nasihatname” olarak genel bir isimle adlandırmış, ama eser ilk zamanlardan beri “Kabusname” adıyla ünlenmiş ve eser günümüzde dahi bu isimle anılmaktadır. Çalışmada, eserde geçen yönetimle alakalı olabilecek, bağlantı kurulabilecek ve günümüz işletme bakış açısıyla açıklanabilecek kısımlar alınarak, değerlendirilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yönetim Düşüncesinin Evrimi. 110 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 241.ZAMAN YÖNETİMİYLE TÜKENMİŞLİK SENDROMU ARASINDAKİ İLİŞKİ: BEŞ YILDIZLI OTEL İŞLETMELERİ ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Ece ZEYBEK İstanbul Arel Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu [email protected] Ayhan BAYRAM Haliç Üniversitesi, İşletme Fakültesi [email protected] ÖZET Zaman yönetimini, bireylerin ve özellikle de yöneticilerin amaç ve hedeflere ulaşmak için zamanlarını etkin ve verimli bir şekilde kullanma çabaları olarak tanımlamak mümkündür. Tükenmişlik sendromu yoğun iş temposu, yıpranma ve başarısız olma sonucu güç, enerji kaybı ve de karşılanamayan istekler nedeniyle kişinin içsel enerjisinde tükenme durumudur. Bu araştırma da beş yıldızlı otel işletmeleri çalışanlarında zaman yönetimi ile tükenmişlik sendromu arasındaki ilişki incelenmiştir. Zaman yönetimini ölçmek amacıyla Britton ve Tesser tarafından (1991) tarafından geliştirilen, Alay ve Koçak tarafından (2002) Türkçeye uyarlanarak, geçerliliği ve güvenilirliği test edilen zaman yönetimi ölçeği kullanılmıştır. Ölçek üç alt boyuttan oluşmaktadır. Ölçekte toplam 27 madde bulunmaktadır. Tükenmişlik sendromunu ölçmek amacıyla Maslach ve Jackson tarafından (1981) tarafından geliştirilen, Çam (1991) ve Ergin (1993,1996) tarafından Türkçeye uyarlanarak, geçerliliği ve güvenilirliği test edilen tükenmişlik ölçeği kullanılmıştır. Ölçek dört alt boyuttan oluşmaktadır. Ölçekte toplam 22 madde bulunmaktadır. Araştırmada yüz yüze anket ve kolayda örnekleme metodu kullanılarak 158 beş yıldızlı otel işletmeleri çalışanı ile görüşülmüştür. Anketler incelendikten sonra hatalı olanlar elenmiş ve toplam 152 anket analize tabii tutulmuştur. Otel işletmeleri çalışanlarına zaman yönetimi ve tükenmişlik sendromu ölçekleri uygulanarak, elde edilen veriler ışığında sonuçlar değerlendirilmiş, zaman yönetimi ve tükenmişlik sendromunun demografik değişkenlere göre farklılık gösterdiği ve alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Planlama, Duyarsızlık, Başarısızlık. 111 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 245.KOBİ FİNANSMANINDA ALTERNATİF BİR YAKLAŞIM: PROJE BANKACILIĞI Erişah ARICAN Marmara Üniversitesi erisaharican@marma ra.edu.tr Başak TANINMIŞ YÜCEMEMİŞ Marmara Üniversitesi basakyuce@marma ra.edu.tr Güçlü OKAY Gökhan IŞIL Marmara Üniversitesi gucluokay@marma ra.edu.tr Marmara Üniversitesi gokhanisil@marma ra.edu.tr ÖZET Ülkelerde ekonominin yapıtaşı rolünü üstlenen KOBİ’ler için de alternatif bir finansman yöntemi olarak değerlendirilen proje finansmanı, yarattığı uzun vadeli ve büyük hacimli finansman olanakları ile ülkelerin gelişme ve kalkınma evrelerinde öneme sahiptir. KOBİ’lerin yeni yatırım projelerine yönelerek, projelerin her bir aşamasını başarı ile sürdürebilmeleri ve tamamlayabilmeleri için arkalarında güçlü ve istikrarlı bir finansman desteğinin bulunması son derece önemlidir. Bu noktada proje finansmanı, tüm geleneksel finansman yöntemlerini kapsayan bir metot olarak, KOBİ’lerin kurumsal çerçevede yatırımlarının yönetimine olanak vermekte ve gerek KOBİ’ler için gerekse de ekonominin geneli açısından sürdürülebilir bir büyüme imkânı sağlayabilmektedir. Günümüzde Türk Bankacılık Sektörü geneli itibariyle ticari bankaların yoğun olduğu bir finansman sistemi olduğundan gerek vade gerekse de hacim olarak KOBİ’lerin ihtiyacı proje finansmanına imkân verememektedir. Gelecekte “Proje Bankacılığı” adı altında hayata geçirilecek finansman yöntemiyle küresel piyasalarda dolaşımda olan yabancı sermayeyi ülkemize çekebilmek, KOBİ’lerin gerçekleştirecekleri projelerin finansmanında önemli bir kaynak oluşturacaktır. Bu amaçla çalışmada KOBİ’ler için daha uzun vadeli, daha uygun şartlarda ve daha büyük hacimde finansman imkânı verecek olan bu metot ile verimli ve gelir yaratıcı projelerden daha fazla yarar sağlanabileceği ortaya konulmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: KOBİ, Proje Finansmanı, Proje Bankacılığı. 112 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 248.BASEL III KRİTERLERİNİN BANKA İŞLETMELERİNİN PERFORMANSI ÜZERİNE UZUN DÖNEMDE ETKİSİ Erişah ARICAN Gökhan IŞIL Güçlü OKAY Marmara Üniversitesi Başak TANINMIŞ YÜCEMEMİŞ Marmara Üniversitesi Marmara Üniversitesi Marmara Üniversitesi [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] ÖZET Finansal sistemdeki gelişmelere bağlı olarak küresel boyutta yeni finansal düzenlemelere gidilmektedir. Bankacılık sisteminin gerek dünyada gerekse ülkemizde finansal sistemdeki yeri ve önemi düşünüldüğünde sisteme yönelik finansal düzenlemelerin her geçen gün öneminin arttığı görülmektedir. Bu çerçevede bankacılık sistemine yönelik Basel (Basel I, Basel II ve Basel III kriterleri) uzlaşılarına gidilmiştir. Özellikle 2008 yılında dünyada yaşanan küresel finans krizi neticesinde finansal aracılık rolünü üstlenen bankaların krize karşı kırılganlıklarını azaltmak amacıyla Basel II uzlaşısı genişletilerek 12 Eylül 2010 tarihinde Basel III kriterleri belirlenmiştir. Basel III uzlaşısının bankacılık sektörünün uzun dönem istikrarında fayda sağlayacağı düşünülmekle birlikte, kısa dönemde bankaların artan sermaye ve likidite gereksinimleri neticesinde uzun dönemde karlılıklarının azalması beklenmektedir. Çalışmada 2004-2014 yıllarını kapsayan dönemde yapılan inceleme neticesinde, Basel III uzlaşısıyla belirlenen kriterlerin Türk bankacılık sektöründe uygulanmaya başlamasıyla banka işletmelerinin karlılıklarının uzun dönemde azalacağı tahmin edilmektedir. Buna rağmen uzun dönemde bankacılık sektörünün yapısının güçleneceği ve finansal kırılganlıklara karşı daha güçlü olacağı beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Basel III, Bankacılık, Finansal Performans. 113 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 249.SİGORTA DAĞITIM KANALLARININ DİJİTALİZASYONU Aycan BUL İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Teknolojik gelişmeler tüm işkollarının olduğu gibi, sigorta endüstrisinin de görünümünü ve iş yapış şeklini değiştiriyor. Sigorta dağıtım kanalı yapısı ise bu etkileşimden en çok pay alan fonksiyonlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Sigorta endüstrisinin dağıtım kanalları çok uzun yıllardan beri acente ve brokerlerden oluşmakta iken, sigorta şirketleri artık mevcut ve yeni müşterilerine dijital teknolojiler üzerinde çalışan direkt ve dolaylı kanallar üzerinden de ulaşabilmek için ciddi yatırımlar gerçekleştiriyorlar. Bu gelişme, acente ve brokerlerin aracı rollerini ortadan kaldırmıyor. Halen karmaşık yapıdaki ve risk bazlı fiyatlandırma ihtiyacı olan, hayat sigortaları, sağlık sigortaları gibi bireysel ürünler ve kurumlara yönelik çözümler, bu kanallar üzerinden sigortalılara ulaşıyor. Ancak, araç ve konut sigortaları gibi, içerikleri ve fiyatları birbirine yakın, basitleştirilmiş ve sigorta şirketlerinin ve aracıların farklılaşmayı sadece sundukları hizmetlerde yakalayabilecekleri ürünler, büyük bir hızla yeni dijital kanallarda yerlerini almaya başladılar bile. Sigorta Şirketleri, internet ve mobil teknolojileri üzerinden, müşterilerine direkt ulaşabiliyorken, sigorta aracıları birden fazla şirketin ürünlerini “karşılaştır ve satın al” modeli ile sunabiliyorlar. Sigorta endüstrisi dijitalleşme ile sadece müşteri yönetim süreçlerinde değil, risk ve operasyon yönetiminde de daha etkin sonuçlar alma şansını bulmuş durumda gibi görünüyor. Müşteriler de yapılan araştırmalarda dijital hizmet alama yönünde taleplerinin arttığını belirtmekte, sigorta şirketleri, farklı aşamalarda olmakla birlikte, dijital dönüşümü en önemli gündem maddeleri haline getirmiş durumdadırlar. Anahtar Kelimeler: Sigorta, Dijitalleşme, Dağıtım Kanalı. 114 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 251.OPPORTUNITIES AND RISKS IN WIND ENERGY FINANCE: TESTING VOLATILITY FOR TURBINE MANUFACTURERS Cem BERK Arel University [email protected] ABSTRACT This paper studies several risks involved in financing wind energy projects and alternatives for financing the projects. Since the projects have high initial costs, they need to be leveraged heavily typically in project finance transaction. The paper includes an empirical analysis of major wind turbine manufacturers which helps to better understand the industry dynamics.The data used in this study is Volatility Index of S&P 500, and major wind turbine manufacturers namely Vestas Wind Systems A/S closing value in the Copenhagen stock exchange, Xinjiang GoldWind Science & Technology Co., Ltd. closing value in the Hong Kong stock exchange, and GAMESA closing value in the Frankfurt stock exchange. The research period is between 8 October 2010 and 6 July 2015. The data is daily and the total number of data is 1193. The long term relationship between the variables is analyzed with Johansen’s Cointegration methodology. This indicates that there is a long-run relationship between the stock exchange volatility and wind turbine manufacturing firms’ performance. For the short run analysis a VECM is developed. Granger causality analysis is also provided. This suggests there is no causality in neither ways between VIX , and firms’ stock market value namely VESTAS, GOLDWIND, and GAMESA. This shows that stock market volatility fail to represent the changes in wind turbine manufacturing firms’ performance in the short run although there is a relationship in the long run. This indicates that wind turbine manufacturing industry shows its own dynamics in the short run as explained in this paper. Knowledge on specific opportunities and threats for the industry especially in the field of finance is required for successful performance of the companies. Key Words: Wind Energy, Project Finance, Cointegration, Granger Causality. 115 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 252.KONAKLAMA İŞLETMELERİNDE ÖRGÜTSEL SESSİZLİK VE İŞGÖREN PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ Serap ŞAHİN Kırıkkale üniversitesi [email protected] Mustafa TECİMEN Çankırı Karatekin Üniversitesi [email protected] ÖZET Son zamanlarda ağır rekabet koşullarında işletmeler için insan gücü çok önemli hale gelmektedir. Örgütsel sessizlik ve işgören performansı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla Ankara ilinde faaliyet gösteren 4 ve 5 yıldızlı otellerde istihdam edilen 403 işgörene anket uygulanmıştır. Çalışmanın sonuçlarını değerlendirmek amacıyla, değişik gruplar arasında istatistiksel anlamda herhangi bir farklılığın olup olmadığını araştırmak için, tek değişkenli analiz teknikleri olan t testi ve ANOVA testi uygulanmıştır. Analizler sonucu elde edilen bulgular ortaya konulan hipotezleri destekler niteliktedir. Araştırmada işgörenlerin demografik özelliklerine göre örgütsel sessizlik düzeyleri arasında cinsiyet, eğitim ve medeni durumlarında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. İşgörenlerin demografik özelliklerine göre işgören performansı düzeyleri analizine göre medeni durum, yaş ve eğitim ile anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Örgütsel sessizlik ile işgören performansı arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre örgütsel sessizlik “ yönetsel ve örgütsel nedenler, işle ilgili konular, tecrübe eksikliği, izolasyon korkusu, ilişkileri zedeleme korkusu” ile işgören performansı “ iş becerisi, görevlerini yerine getirme, kendini geliştirme, işbirliği ve iletişim, kurallara uyma ” alt boyutları arasında karşılıklı negatif yönde bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bir işletmede örgütsel sessizlik arttıkça işgören performansı düştüğü sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre işletmeler için önermelerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Sessizlik, İşgören Performansı, ANOVA, Korelasyon, 116 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 253.TÜRKİYE’DE HAM PETROL FİYATLARI - CARİ AÇIK İLİŞKİSİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR ÇALIŞMA Mithat Zeki DİNÇER Istanbul University [email protected] Umut AKDUĞAN Trakya University [email protected] ÖZET Türkiye gibi net enerji ithalatçısı ülkelerin dış ticaret dengeleri enerji fiyatlarına, özellikle de ham petrol fiyatlarına oldukça duyarlıdır. Son 15-20 yılda petrol fiyatlarındaki yükseliş dikkate alındığında, Türkiye’de cari işlemler dengesinde görülen olumsuzluklarda bu durumun etkisi önem kazanmaktadır. Bunun paralelinde Türkiye’nin enerji açığı nedeniyle petrol ithalatı ve dolayısıyla petrol fiyatlarındaki yükseliş, Türkiye’deki işletmeleri de etkilemektedir. Petrol özellikle sanayi üretimi yapan işletmelerin de doğrudan ve dolaylı olarak üretim faaliyetlerini sürdürebilmeleri için kritik bir öneme sahiptir. Dolayısıyla bu çalışmada, Türkiye ekonomisi üzerinde çeşitli etkileri söz konusu olan petrol fiyatlarındaki oynaklık 1998Q1 – 2015Q3 dönemi itibariyle zaman serisi yöntemleri kullanılarak Türkiye’nin cari işlemler açığına etkisi belirlenmeye gayret edilmiştir. Bu çerçevede Brent türü ham petrol fiyatları ile Türkiye’nin cari açığının GSYİH’na oranı değişkenlerine ait serilerin durağanlıkları Phillips Perron (PP), Kwiatkowski-Phillips-SchmidtShin (KPSS) ve Augmented Dickey Fuller (ADF) birim kök testleri ile incelenmiş ve serilerin fark değerinde durağan olduğu saptanmıştır. Sonrasında aynı mertebeden durağan olduğu belirlenen seriler arasındaki eş-bütünleşme ilişkisi ARDL (Autoregressive Distributed Lag) Sınır Testi yaklaşımıyla incelenmiş, seriler arasında eş-bütünleşme ilişkisi olduğu sonucuna varılmış, uzun dönem ve kısa dönem katsayıları elde edilerek ham petrol fiyatlarındaki değişimin Türkiye’nin cari açığı üzerindeki etkisi sayısal olarak ortaya konmuştur. Son olarak Granger Nedensellik Testi ile ilişkinin yönü saptanmış, ham petrol fiyatlarından Türkiye’nin cari açığına doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Tüm bu sonuçlar dünyadaki ham petrol fiyatlarının, Türkiye’nin cari açığı üzerinde kalıcı ve önemli bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Cari İşlemler Açığı, Ham Petrol Fiyatları, ARDL. 117 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 254.TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİNDEN YARARLANAN GİRİŞİMCİLERİN PROGRAMDAN ALDIKLARI DESTEKLERİ DEĞERLENDİRMESİ Selim DURMUŞ Karabük Üniversitesi [email protected] Mustafa Halid KARAARSLAN Karabük Üniversitesi [email protected] ÖZET Üniversitede lisans ya da yüksek lisans eğitimi almış bireylerin girişimciliğe özendirilmeleri ülkeler için önemlidir. Bu kişiler ülkenin kalkınması ve rekabet gücü edinmesinde ve nitelikli iş gücü istihdamında olumlu katkı sunabilirler. Bu sebeple bu çalışmada girişimcileri destekleyen önemli programlardan biri olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının vermiş olduğu Teknogirişim Sermaye Desteği programı araştırıldı. Devlet bütçesinden ciddi kaynakların aktarıldığı programlardan girişimcilerin aldıkları destekler konusundaki değerlendirmeler programların gelecekte daha iyi kurgulanmasını sağlayacaktır. Bu çalışmada, hibe programının girişimcilere olan katkılarının belirlenmesi ve girişimcilerin zorlandıkları konuların ortaya konulması amaçlandı. Bu nedenle derinlemesine mülakat tekniği kullanılarak Bakanlığın faaliyet raporundan Ankara merkezli yedi girişimin kurucuları ile yüz yüze görüşmeler yapılarak veriler toplandı. Çalışma sonucunda hibe programının sermaye temini için önemli katkılarının olduğu ancak, yönetim, finans, pazarlama, network katkısının sınırlı olduğu, desteğin proje bazlı olmadığı için bazı alanlarda girişimciler için yetersiz olduğu tespit edildi. Anahtar Kelimeler: Tekno Girişim, Girişimci, Hibe. 118 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 255.KÜLTÜREL ZEKÂ, GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ VE İNOVATİF DAVRANIŞLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ Harun YILDIZ Kafkas Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi [email protected] ÖZET Ekonominin can damarı olan girişimcilerin yaptığı girişimcilik faaliyetlerinin temelinde sadece mantıksal karar verme yatmamaktadır. Bunların dışında alanyazında sıklıkla yer alan sosyal ve duygusal bileşenler de tam olarak girişimciliğin başarısını belirleyememektedir. Bu açıdan alanyazında belirmeye başlayan ve kişinin kültürel zenginliğini ifade eden kültürel zekâ sayesinde girişimcilik eğilimi artmakta ve başarılı girişimler gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda yapılan araştırmada alanyazın taraması kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda bireyin kültürel zenginliğinin ve aşina olunmayan yeni kültürlere alışma yeteneğinin göstergesi olan kültürel zekânın, bireyin girişimcilik eğilimini artırabileceği ileri sürülmüştür. Ayrıca kültürel zekâ ve inovatif davranışlar arasındaki pozitif ilişkiye girişimcilik eğiliminin aracılık edebileceği önerilmiştir. Bu nedenle özellikle yönetsel pozisyonlar olmak üzere diğer kademelerdeki çalışanların girişimcilik eğilimlerinin ve inovatif davranışların artırılabilmesi için farklı kültürleri tanıyabileceği fırsatların yaratılması önemlidir. Bununla birlikte işletmeler hem ulusal hem de uluslararası görevler için kültürel zekâ düzeyi yüksek çalışanları tercih/istihdam edebilir. Araştırmada yönetsel ve gelecek araştırmalar için yönlendirmeler tanımlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kültürel Sermaye, CQ, Girişimcilik Eğilimi, İnovatif Davranışlar. 119 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 256.SEKTÖREL BAZDA HİSSE SENEDİ ANORMAL GETİRİLERİNİN HESAPLANMASI VE AŞIRI TEPKİ HİPOTEZİNİN FARKLI MODELLERLE TEST EDİLMESİ: BORSA İSTANBUL ÜSTÜNE BİR ÇALIŞMA Şahnaz KOÇOĞLU Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü [email protected] Yasin Erdem ÇEVİK Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü [email protected] ÖZET De Bondt ve Thaler (1985) Aşırı Tepki Hipotezini, Etkin Piyasalar Hipotezine karşı olarak finansal piyasalarda gözlemlenen bir fiyat anomalisi olarak ortaya koymuşlardır. Yatırımcıların rasyonel davranmadıkları argümanına dayanarak, finansal piyasalarda verilerin objektif değerlendirilmediğini iddia etmişlerdir. Yatırımcıların kazandıran hisse senetlerinin kazandırmaya devam edeceği, ya da kaybettiren hisse senetlerinin kaybettirmeye devam edeceği yanılgısına düştüğünü ve bu davranışın sonucu olarak piyasalarda aşırı bir tepkinin gözlemlendiğini söylemişlerdir. Aşırı Tepki Hipotezine literatürde getirilen en güçlü eleştiri ise, Conrad ve Kaul (1993) tarafından ortaya atılmıştır. Aşırı Tepki Hipotezinin test edilmesinde kullanılan yöntemin zayıf olduğunu ve ortaya çıkan getirinin istatistiksel bir yanılgı olduğunu iddia etmişlerdir. Türkiye'de de Aşırı Tepki Hipotezi değişik dönemlerde araştırmacılar tarafından test edilmiş ve De Bondt ve Thaler (1985) tarafından geliştirilen model kullanılmıştır. Bu çalışmada, daha önce yapılan çalışmalara iki farklı boyutta katkı sunulmaktadır. Öncelikle Borsa İstanbul Ana Pazarı ve Yıldız Pazarı, hem De Bondt ve Thaler (1985) hem de Conrad ve Kaul (1993) tarafından geliştirilen modeller ile test edilmiştir. Böylelikle daha önce yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçların başka modeller ile de desteklenip desteklenmediği araştırılmıştır. Ayrıca aynı analizler sektörel olarak uygulanmış ve tüm analizlerin istatistiksel olarak anlamlılığı incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Aşırı Tepki Hipotezi, Borsa İstanbul, Hisse Senedi Getirisi, Sektörel Analiz. 120 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 258.CULTURAL HISTORICAL ACTIVITY THEORY AS A METHODOLOGICAL TOOL FOR ORGANISATIONAL DECISION RESEARCH * Alperen Mehmet AYDIN Leeds University Business School [email protected] ÖZET Afetler doğaları gereği çoğu zaman tahmin edilemeyen olaylardır. Bu yüzden çevre dinamiktir ve bir çok belirsizlikler barındırır. Afet yönetim kararları zaman ve bilgi bağımlı aktivitelerden oluşur. Aktivite sistemlerinin eylemler ve operasyonlar düzeyinde tekrar kurulumu örgüt üyelerinin karar verme davranışlarının irdelenmesinde kolaylık sağlamaktadır. Zengin terim dağarcığı, kavramsal veri analizi yapma avantajları göz önüne alındığında CHAT çok yönlü ve etkin bir tetkik aracıdır. Örgüt üyeleri, örgüt bölümleri arasındaki etkileşim; ortak karar verme esnasında bilginin paylaşımı/kullanımı CHAT prensipleri ile incelenmektedir. Niteliksel yöntemler kullanılarak veri toplanmış ve analiz edilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKOM, İtfaiye ve İlk Yardim-Kurtarma kurumlarında stratejik ve taktiksel seviye personeli ile mülakat ve sahada gözlem tekniği ile veri toplanmıştır. Afetlerin doğasında olan zaman baskısı ve belirsizliklerin etkisiyle örgüt üyeleri rasyonel karar verme modu kadar sezgisel ve önceyi tanıma karar verme modlarını kullanmaktadırlar; ve dinamik, çok değişkenli ortamda ortak bilgi paylaşımı/kullanımını yoğun şekilde yapmaktadırlar. Keywords: Cultural Historical Activity Theory, Emergency Decision-Making, Intuition, Information Processing. 121 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 259.GÖRSEL ÜRÜN ESTETİĞİNİN İÇSEL REFERANS FİYATLARA ETKİSİNİN İNCELENMESİ* Yiğit MUMCU Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Öğrencisi [email protected] Halil Semih KİMZAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Günümüzde her konuda yaşanan teknolojik yenilikler, değişen ve yenilenen tüketici istekleri ve her sektörde artan rekabet unsuru, yönetici ve pazarlamacıları, tüketicinin dikkatini daha fazla çekmek için yeni stratejiler bulmaya yöneltmiştir. Hizmet ve ürün farklılaştırmasındaki etkili yollardan birisi estetik kullanımıdır. Görsel ürün estetiği, günümüzde tüketicide değer yaratmak için kullanılan en etkili unsurlardan biridir. Bir ürünün görsel estetiği tüketicideki ödeme istekliliğini etkileyen bir kavramdır. Bu yüzden, görsel ürün estetiği içsel referans fiyatlara ve özellikle de tüketicinin fiyat eşiklerine ciddi anlamda etki eden önemli bir faktördür. Görsel ürün estetiği ve tüketicideki fiyat eşikleri kavramı ile ilgili araştırmalar çok sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı, ürünün görsel estetiğinin tüketicilerin içsel referans fiyatlarına olan etkisinin incelenmesidir. İçsel referans fiyatlar olarak tüketicinin ödemek istediği en yüksek fiyat, tüketicinin ödemek istediği en düşük fiyat ve uygun fiyat ele alınmıştır. Araştırma verileri anket vasıtasıyla toplanmıştır. Araştırmanın örnekleme yöntemi olarak kolayda örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırma için hazırlanan anket, Eskişehir ilinde demografik özellikleri farklı 1000 kişiye uygulanmıştır. Araştırma modelini test etmek için regresyon analizi kullanılmıştır. Yapılan araştırma sonuçları ile bir ürünün görsel estetiğinin içsel referans fiyatları ve özellikle tüketicilerdeki fiyat eşiklerini etkileyen önemli faktörlerden birisi olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Görsel Ürün Estetiği, Fiyat, İçsel Referans Fiyat. 122 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 263.ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN GİRİŞİMCİ ÖZ YETERLİLİK DÜZEYLERİ İLE TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISI İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ F. Şule KAYA Istanbul Bilim University [email protected] ÖZET Bu çalışma; İstanbul’da öğrenim gören üniversite öğrencilerinin girişimci öz yeterlilik düzeyi ile toplumsal cinsiyet algıları arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Bir başka ifade ile girişimcilik konusundaki yeterlilik ile kadın ve erkek rollerinden beklenti arasında bir ilişki var mıdır? sorusuna cevap aramaktadır. Araştırmamız genelde gençlerin toplumsal değerleri nasıl algıladıkları, özelde kadın ve erkek rollerini nasıl tanımladıklarını incelemektedir. Bu çalışma ülkenin geleceğini oluşturmada lokomotif rolü olan üniversite gençlerinin girişimciliğini incelemektedir. Ayrıca eğitimli kadınları oluşturacak kız öğrencilerinin kendilerini girişimcilik konusunda nasıl algılandığını değerlendirmemiz açısından önem teşkil etmektedir. Çalışmada; Kickul ve D'Intino (2005) tarafından geliştirilen ve Naktiyok ve arkadaşları tarafından (2009) Türkçeye uyarlanan “Girişimci Öz Yeterlilik” ölçeği ve Zeyneloğlu (2008) tarafından geliştirilen “Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum” ölçeği kullanılmıştır. Örneklemi, İstanbul’da çeşitli üniversitelerde okuyan 264 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Bulgular; cinsiyet, kendi işini kurmak isteyip istemediği ve girişimcilik konusundaki motivasyon kaynakları açısından da değerlendirilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara baktığımızda; erkeklerin ve toplumsal cinsiyet açısından geleneksel bakış açısına sahip olanların girişimcilik ölçeğinin “beklenmedik zorluklarla baş etme” boyutundaki puanları yüksek olup, pozitif yönde ilişki gözlenmiştir. Toplumsal cinsiyet rolleri açısından ise erkeklerin kadınlara göre, bekarların ise evlilere göre evlilikte cinsiyet rolü alt boyutundaki puan ortalamaları istatistiksel açıdan anlamlı derecede yüksektir. Evin reisi kimdir sorusuna yüksek oranda kararlar ortak alınır cevabı verilmiştir. Bu grubun toplumsal cinsiyet rollerinde “eşitlikçi bakış açısı” alt boyutuna ilişkin puanları da yüksektir. Sonuç olarak; toplumsal cinsiyet algısının geleneksel bakış açısına sahip olanların eşitlikçi bakış açısına sahip olanlara göre beklenmedik zorluklarla baş etme becerisinin yüksek çıkması dikkat çekmektedir. Bu durum geleneksel bakış açısının sorunlarla mücadelede olumlu etki yarattığı düşündürebilir. Diğer sonuç ise; erkekler evlilikteki iktidarı elinde tutmak istemektedir. Fakat evlilerde bekarlara göre bu puanın düşmesi yaşam koşullarının ortak karar almayı zorunlu kıldığı söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Toplumsal Cinsiyet Rolleri, Üniversite Öğrencileri. 123 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 265.PSİKOLOJİK SÖZLEŞME İHLALİNİN LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ VE BİR ARAŞTIRMA Bilal ÇANKIR Kırklareli Üniversitesi [email protected] ÖZET Çalışmanın amacı Eskişehir’de çalışmakta olan kamu görevlilerinin yaşadıkları psikolojik sözleşme ihlalinin lider-üye etkileşimi üzerindeki etkisini belirlemektir. Çalışmada psikolojik sözleşme ihlali Robinson ve Rousseau (1994), lider-üye etkileşimi ise Liden ve Maslyn’in (1998) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Gürboyoğlu (2009) tarafından yapılan LMX-MDM ölçeği ile oluşturulan anket formu hazırlanmıştır. Hazırlanan anket formu Eskişehir’de çalışan 159 kamu görevlisi üzerine uygulanmıştır. Araştırma sonucuna göre çalışanların psikolojik sözleşme ihlalinin lider-üye etkileşimlerine olumsuz bir etkisinin olduğu saptanmıştır. Çalışma sonucu yazılı özellikte sözleşme olmayan psikolojik sözleşmenin örgüt içi ilişkilerde kritik rolünü ortaya koyması açısından önemlilik arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Psikolojik Sözleşme, Lider-Üye Etkileşimi, Beklenti Yönetimi, Pozitif Psikoloji, İyi-Oluş. 124 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 268.KOBİLERİN BANKA KREDİLERİNE ERİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER: TÜRKİYE ÖRNEĞİ Aysa İpek ERDOĞAN Bogazici University [email protected] ÖZET Bu çalışma KOBİlerin banka kredisine ulaşımını etkileyen faktörleri incelemektedir. Çalışma için farklı bankalarda görev yapan 10 banka yöneticisiyle yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Yapılan içerik analizi sonucunda bankaların finansal istihbarat sonucunun ve firmaların mali kayıtlarıyla ilgili değerlendirme sonuçlarının banka kredisine ulaşımı etkilediği tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra bankanın KOBİ ile uzun süreli bir ilişkisinin olup olmadığı ve firma yaşı da krediye erişimi etkileyen faktörlerdir. Bankanın risk faktörleriyle ilgili değerlendirmesi de kredi temini kararını etkilemektedir. Anahtar Kelimeler: KOBİ, Banka Kredileri, Finansal Kısıtlar, Küçük İşletmeler, Türkiye. 125 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 269.THE EFFECTS OF PATERNALISTIC AND SERVANT LEADERSHIP STYLES ON SUBORDINATES' UPWARD INFLUENCE TACTICS Oya İnci BOLAT Balıkesir University [email protected] Murad YÜKSEL Ministry of National Defense [email protected] Tamer BOLAT Balıkesir University [email protected] ABSTRACT The purpose of this study examines the effects of paternalistic and servant leadership style on subordinates' upward influence tactics. Thus, it will be identified to which influence tactics are used by subordinates to supervisors who displays two different leadership style to their subordinates, so it is aimed to fill this gap in the literature. The sample of the study was two factories which are a furniture factory in Çorlu/Tekirdağ and an acid-boric factory in Bandırma/Balıkesir. The data were collected by using survey method. In this frame, two hundred and sixty nine questionnaires were analyzed. The findings of the study showed that while there are significantly and positively relations between paternalistic leadership style and upward influence tactics which includes rational persuasion, exchange, inspirational appeal, legitimating, apprising, pressure, collaboration, ingratiation, consultation, personal appeals and coalition tactics; there are significantly and negatively relations between servant leadership style and these influence tactics. According to these findings, it can be said that, while paternalistic leadership style increases the using of upward influence tactics; servant leadership style decreases the using of them. Key Words: Servant Leadership, Paternalistic Leadership, Upward İnfluence Tactics. 126 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 271.PSİKOLOJİK SERMAYENİN FARKLILAŞAN HAFTALIK İÇSEL MOTİVASYONA ETKİLERİ VE İŞ PERFORMANSINA İLİŞKİN SONUÇLAR: BOYLAMSAL BİR ANALİZ Fatih Çetin Niğde Üniversitesi, İşletme Bölümü [email protected] Duysal Aşkun Murat Hüdavendigar Üniversitesi, Psikoloji Bölümü [email protected] H. Nejat Basım Başkent Üniversitesi, İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Çalışmada, pozitif örgütsel davranış bakış açısıyla bireysel performansın açıklanmasında psikolojik sermaye ve içsel motivasyonun rollerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Araştırma, özel bir firmada 65 mavi yakalı çalışandan beş farklı zamanda periyodik toplanan veriler üzerinden boylamsal bir tasarımla yapılmıştır. Veriler örtük gelişim modeli kurularak AMOS 22.0 programıyla analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar psikolojik sermayenin artmasının, başlangıçtaki içsel motivasyonu artırdığını ve zaman içinde azalan içsel motivasyonu da artırıcı yönde etkilediğini göstermiştir. Ayrıca başlangıçtaki içsel motivasyonun iş performansını artırdığı ve zaman içinde azalan içsel motivasyonun ise iş performansını azalttığı ortaya çıkarılmıştır. Anahtar Kelimeler: Psikolojik sermaye, İçsel motivasyon, İş performansı. 127 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 272.ÖRGÜTSEL ADALET, ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK VE ÖRGÜTSEL GÜVEN ALGILARININ ANALİZİ: SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ Himmet KARADAL Aksaray University [email protected] Ahmet Tuncay ERDEM Aksaray University [email protected] ÖZET Eğitim kurumları insanlara öğrenme ve eğitim imkânı sağlamaları nedeniyle önemli örgütlerdir. Bu örgütler sayesinde insanlar topluma uyum sağlarlar. Özellikle üniversiteler, insanların meslek sahibi olmalarında ve toplum içerisinde sosyal statü elde etmelerinde hayati öneme sahiptir. Bu çalışmanın amacı örgütsel adalet, vatandaşlık ve güven düzeylerinin demografik değişkenlere göre analiz edilmesidir. Bu nedenle, Selçuk Üniversitesi’ndeki öğretim görevlilerinden veri toplanmıştır. Selçuk Üniversitesi kampüsünde toplam 433 öğretim görevlisi görev yapmaktadır. Araştırmaya, rastgele seçilen 107 öğretim görevlisi katılmıştır. Elde edilen veriler t-testi, varyans (ANOVA) analizi ve Tukey-HSD yöntemleriyle istatistiki analize tabi tutulmuştur. İstatistiki analizler IBM SPSS Statistics 17.0 programı ile yapılmıştır. Araştırmada Donovan ve diğerleri (1998) tarafından geliştirilen “örgütsel adalet ölçeği”, DiApola ve diğerleri (2005) tarafından geliştirilen “örgütsel vatandaşlık davranışları ölçeği” ve Yılmaz (2005) tarafından geliştirilen “örgütsel güven ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma bulguları analiz edildiğinde; öğretim görevlilerinin cinsiyet değişkenine göre adalet ve güven algılarının farklılaştığı, fakat örgütsel vatandaşlık algılarına göre farklılaşmadığı belirlenmiştir. Ayrıca öğretim görevlilerinin eğitim ve mesleki kıdeme göre her üç ölçekteki algılarının da farklılaşmadığı saptanmıştır. Sadece yaş değişkenine göre öğretim görevlilerinin örgütsel vatandaşlık algılarının farklılaştığı, diğer değişkenlerde farklılaşmadığı bulgular arasında elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Adalet, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı, Örgütsel Güven, Üniversite, Eğitim. 128 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 278.BİREYSEL DÜZEYDE UZUN VADELİ YÖNELİMİN KATILIMCI LİDERLİĞİN İŞTEN AYRILMA NİYETİ İLE OLAN İLİŞKİSİNDEKİ ARACILIK ROLÜ M.Gökhan BİTMİŞ Gazi Üniversitesi [email protected] Alptekin SÖKMEN Gazi Üniversitesi [email protected] ÖZET Uzun vadeli yönelim, alanyazında genellikle ulusal kültür ve örgüt kültürü kapsamında değerlendirilmiş, bireysel düzeyde ise yeterince incelenmemiştir. Bu çalışmada uzun vadeli yönelim, bireysel düzeyde bir değişken olarak ele alınmış ve liderin iş ortamında sergilemiş olduğu katılımcı liderlik tarzının, işgörenlerin zaman algıları ve işten ayrılma niyetleri üzerindeki olası etkileri incelenmiştir. Diğer bir deyişle bu çalışmada; katılımcı liderliğin işgörenlerin işten ayrılma niyetleri üzerindeki etkisi araştırılmış ve katılımcı liderlik ile işten ayrılma niyeti ilişkisinde bireysel düzeyde uzun vadeli yönelimin aracılık etkisi sorgulanmıştır. Çalışmanın verileri anket yöntemi kullanılarak telekomünikasyon sektöründe çalışan 310 işgörenden toplanmıştır. Çalışmada kullanılan ölçeklerin geçerlilik ve güvenilirlik analizleri değerlendirilerek araştırma hipotezlerinin testi için yapısal eşitlik modellemesi kullanılmıştır. Bireysel düzeyde uzun vadeli yönelimin aracılık etkisinin belirlenmesi için Baron ve Kenny (1986) yaklaşımı ile önyükleme yöntemi eş zamanlı olarak kullanılmıştır. Araştırma bulgularında; katılımcı liderliğin işgörenlerin işten ayrılma niyetlerini ters yönlü ve anlamlı bir şekilde etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca bulgularda, bireysel düzeyde uzun vadeli yönelimin bu ilişkide tam aracı bir role sahip olduğu tespit edilmiştir. Gelecekteki araştırmalar için bazı öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Uzun Vadeli Yönelim, Katılımcı Liderlik, İşten Ayrılma Niyeti, Yapısal Eşitlik Modellemesi. 129 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 283.GİRİŞİMCİ İŞLETMELERDE STRES YÖNETİMİ: ACİL SERVİS ÖRNEĞİ Abdullah OĞRAK Ayfer Demir ERDEN Yüzüncü Yıl Üniversitesi,İİBF, İşletme Bölümü Yüzüncü Yıl Üniversitesi,İİBF, İşletme Bölümü,Yüksek lisans Öğrencisi ÖZET Hastanelerin önemli girdilerinden olan Sağlık çalışanlarını etkileyen, işgücü performanslarında değişikliklere sebep olan önemli faktörler arasında stres yer almaktadır. İşletmelerin başarısının doğrudan bağlı olduğu insan kaynaklarının performansı üzerinde stresin yarattığı olumsuz etkileri ortadan kaldırmak; stres nedenlerinin belirlenmesi ve çözüm yollarının bulunması ile mümkün olabilecektir. Bu çalışma ile hastanelerde örgütsel strese neden olan faktörler ele alınarak, bunların sağlık çalışanlarının işgücü performansı üzerine etkilerinin incelenmesi ve çözüm yollarının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamda sağlık çalışanlarında iş stresi ve etkilerini, sağlık hizmetlerine yansımalarını araştırmak ve buna yönelik çözüm önerileri getirmek amaçlanmıştır. Araştırma Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil servisinde çalışan sağlık personelinin çalışma birimlerinde gözlem, görüşme ve anket uygulanması yöntemleriyle yapılmıştır. Bu yöntemlerle hastanede çalışan personelin stres nedenleri araştırılmış çözüm yolları araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Stres, Stres Yönetimi, Hastanelerde Stres Yönetimi, İş Stresi, Stres Nedenleri. 130 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 284.LİDERLİK DAVRANIŞLARININ ÖRGÜTSEL DEĞİŞİME ETKİLERİ: ÇALIŞAN-ÖRGÜT UYUMUNUN ARA DEĞİŞKEN ROLÜ Ercan ERGÜN Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme Bölümü [email protected] Ertuğrul Hamit ARSLANTÜRK Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı, firmalarda gerçekleşen örgütsel değişimin başarısı ile liderlik davranışları (görev odaklı, ilişki odaklı ve değişim odaklı) arasındaki ilişkiyi ve çalışan-örgüt uyumunun liderlik davranışları ile değişimin başarısı arasında ara değişken olması durumunda bu ilişkiye yapacağı etkiyi araştırmaktır. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı olarak planlanan çalışmanın örneklemini, Kocaeli ve civarında faaliyet gösteren ve örgütsel değişimin gerçekleştiği 17 farklı firmada değişim sürecini yaşamış farklı seviyelerdeki 140 çalışan oluşturmaktadır. Çalışmada, veri toplama araçları olarak kullanılan ankette; görev odaklı, ilişki odaklı ve değişim odaklı liderlik davranışları, çalışanın örgüte uyumu ve değişimin başarısı ölçekleri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yöneticilerin değişim sürecinde sergiledikleri liderlik davranışlarının (görev odaklı, ilişki odaklı, değişim odaklı) değişimin başarısını etkilediği ve en güçlü etkiyi ilişki odaklı liderlik davranışının yaptığı görülmüştür. Çalışan-örgüt uyumunun görev odaklı liderlik davranışı ile değişimin başarısı arasında tam ara değişken olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Liderlik, Görev Odaklı Liderlik, İlişki Odaklı Liderlik, Değişim Odaklı Liderlik, Çalışan-Örgüt Uyumu, Örgütsel Değişim. 131 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 286.POZİTİF BİR ÇALIŞAN TUTUMU OLAN PSİKOLOJİK SAHİPLİĞİN CİNSİYET DEĞİŞKENİNE GÖRE İNCELENMESİ: BİLİŞİM SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Harun YILDIZ Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi [email protected] ÖZET Psikolojik sahiplik genellikle örgütsel bağlılık ile karıştırıldığından dolayı, alanyazında bu değişkeninin gelişimi yavaş ilerlemiştir. Bununla birlikte daha önce yapılan araştırmalarda çoğunlukla psikolojik sahiplik değişkeni ile çeşitli değişkenler arasındaki ilişkiler incelenmiş, ancak cinsiyet gibi bireysel farklılıklar ile ilgili çalışmalar ise ulusal ve uluslararası alanyazında oldukça sınırlı kalmıştır. Bu nedenle psikolojik sahiplik ile ilgili yapılacak araştırmaların alanyazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın temel araştırma sorusu, çalışanların psikolojik sahiplik düzeyi cinsiyete göre farklılık göstermekte midir? Bu çalışmada pozitif bir çalışan tutumu olan psikolojik sahiplik ile cinsiyet değişkeni arasındaki ilişki Sosyal Rol Teorisi kapsamında incelenmiştir. Araştırmanın bulguları erkeklerin psikolojik sahiplik düzeyinin kadınlardan daha fazla olduğunu göstermektedir. Araştırmanın yönetsel ve pratikteki uygulamaları sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Cinsiyet, Psikolojik Sahiplik, Bilişim Sektörü Çalışanları, Özel Sektör. 132 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 288.ÇALIŞANLARIN İŞ YAŞAM KALİTESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN METAFORLARLA ANALİZİNE İLİŞKİN ÖRNEK BİR OLAY Ahmet GÜMÜŞ Istanbul Aydın University Institute of Social Sciences [email protected] Tülay ÇELİK Erbaa Vocational School [email protected] ÖZET Bu araştırmada çalışanların iş yaşam kalitesini etkileyen faktörler metaforlar aracılığı ile analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Ankara ilinde yer alan bir kamu kurumunun merkez biriminde çalışan toplam 52 kişi ile yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Hazırlanan standart açık uçlu görüşme formları kullanılarak katılımcılara iş yaşam kalitesini etkileyen unsurları benzetmede hangi metaforları neden tercih ettikleri sorulmuştur. İş şartları ve vakitleri, teknolojiden yararlanma, yönetime katılım, ücret, hizmetiçi eğitim, kariyer, çalışma güvencesi; iş yaşam kalitesi boyutları olarak araştırmaya dâhil edilmiştir. Araştırmada nitel ve nicel yöntem bir arada kullanılmıştır. Çalışmanın nitel kısmında durum çalışması, nicel kısmında betimsel araştırma deseni seçilmiştir. Nitel verilerin analizinde betimsel ve içerik analizi yapılmış; nicel verilerin analizinde ise içerik analizi ile niceleştirilen veriler, SPSS 22.0 paket programı yardımı ile frekans ve yüzde dağılımlarına bakılmıştır. Araştırma sonucunda işyerinde kullanılan teknolojinin performansı artırdığı, işyerinde iş güvencesi olduğu ve iş güvencesinin çalışma performansına olumlu etki yaptığı olumlu metaforlar ile ifade edilirken, işyerinde terfi olanağı bulunmadığı, eğitim düzeyi ve yapılan işin alınan ücreti etkilemediği, işyerinde işten kaynaklı psikolojik rahatsızlık (iş yükü, aşırı yorgunluk, bezginlik vb.) riskinin bulunduğu olumsuz metaforlar ile ifade edilmektedir. Çalışanlar nötr metafor kullanarak işyerinde ücret dağılımında kararsız kalmaktadır. Toplanan verilerin analizi sonucunda kurum çalışanların iş yaşam kalitesini etkileyen faktörlerle ilgili olarak 722 metafor ürettikleri tespit edilmiştir Elde edilen bulgulara göre araştırmada daha çok olumlu metaforlar kullanılmıştır. Metafor analizinin bir yöntem olarak işletmelerde iş yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin analizinde kullanılması ile mevcut işletmelerde çalışma ortamına dair derinlemesine bulgulara ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çalışanlar, İş Yaşam Kalitesi, Metafor. 133 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 290.MOBBİNGİN ÖRGÜTSEL ADALET ALGISINA ETKİSİ Ercan ERGÜN Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme Bölümü Muhsin Kürşat ÖRDEK Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme Bölümü ÖZET Bu çalışmada; hizmet sektöründe çalışanların, mobbing düzeylerinin örgütteki adalet algısına etkileri incelenmiş, çalışanların mobbinge maruz kalma durumları değiştikçe, örgütsel adalet algılarında da değişimler belirlenmeye çalışılmıştır. Kocaeli İli’nde sağlık çalışanlarına yönelik uygulanan araştırmanın temel sorusu şöyledir: Mobbinge maruz kalmak, örgütsel adalet algısında değişime neden olur mu? Bu çalışmada örgütsel adalet algısı bakımından mobbingin etkisi ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemi 190 sağlık çalışanından oluşmaktadır. Araştırma bulgularına göre mobbingin alt boyutlarından kendini göstermeyi etkileme ile yaşam kalitesi ve mesleki duruma saldırıların etkileşimsel adalet algısına negatif etkisinin olduğu görülmüştür. Mobbing alt boyutlarından sosyal ilişkilere ve itibara saldırıların işlemsel (prosedürel) adalet algısına pozitif etkisinin olduğu görülmüştür. Kendini göstermeyi etkileme ile yaşam kalitesi ve mesleki duruma saldırıların negatif etkisinin olduğu, mobbingin alt boyutlarından kendini göstermeyi etkilemenin dağıtımsal adalet algısına negatif yönde etkisi olduğu görülmüştür. Araştırma sonucunda yönetici ve uygulayıcılara çeşitli öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Mobbing, Örgütsel Adalet, Sağlık Sektörü. 134 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 293.TÜRKİYE'DE YENİLENEBİLİR ENERJİ ALANINDA FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERE SAĞLANAN VERGİ TEŞVİKLERİ Ayşe Yiğit Şakar İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] ÖZET Son yıllarda hızla artan nüfus ve gelişen ekonomilerin enerji talepleri, fosil yakıtlara olan bağımlılığı arttırmakta ve bu kaynağı teminde yaşanan gerek siyasi gerek ekonomik sıkıntılar ülkeleri yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmektedir. Bununla birlikte küresel ısınma ve artan çevre sorunlarıyla mücadele, yenilenebilir enerji politikalarını önemli bir araç haline getirmektedir. Doğal süreç içerisinde kendini yenileyebilen enerji olarak tanımlanan yenilebilir enerji kaynakları; hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde edilen gaz (çöp gazı dâhil), dalga, akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil olmayan enerji kaynaklarını ifade etmektedir. Dünyanın 17. ve Avrupa’nın 6. en büyük ekonomisi olan Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Ülkemiz artan enerji talebi karşısında enerji arzında yaşadığı dışa bağımlılığını azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerji politikalarına önem vermek zorundadır. Bu kapsamda hidroelektrik santraller, ısıtma amaçlı biyokütle, termal güneş ve jeotermal enerji kullanımı başvurulan yenilenebilir enerji kaynakları arasında ilk sırada gelmektedir. Son yıllarda ise, jeotermal ve rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretimi gibi teknolojiler de Türkiye’nin enerji sektöründe etkili olmaya başlamıştır. 2013 yılında, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 29, kurulu güç içindeki payı ise yüzde 40 olmuştur. Türkiye'de 2012 tarihinden bu yana yürürlükte olan Yeni Yatırım Teşvik Programı, gerçekleştirilen faaliyetlere bağlı olarak, yenilenebilir enerji tesislerine, Ar-Ge girişimlerine, ekipman geliştirme faaliyetlerine ve yenilenebilir enerji santralleri için ekipman üretimlerine uygulanabilmektedir. Ayrıca yerli hammaddeden üretilen ve dizel yakıt ile karıştırılan biyo-yakıtlar için özel tüketim vergisi teşviki sağlanmaktadır. Bu tebliğin amacı Türkiye'de yenilebilir enerji üreten işletmelere sağlanacak vergi teşviklerini incelemek ve öneriler sunmaktır. Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir Enerji, Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Vergi Teşviki, Hidrolik, Rüzgâr, Güneş, Jeotermal, Biyokütle. 135 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 300.BİLGİ YÖNETİMİ UYGULAMALARI İLE STRATEJİ FORMÜLASYONU YETENEĞİNİN İLİŞKİSİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Bozkurt Kağan AKTÜRK Yalova Üniversitesi Mustafa KURT Yalova Üniversitesi ÖZET Bu makalenin amacı bilgi yönetimi uygulamalarının, strateji formülasyon yeteneği ile ilişkisini ampirik araştırma ile ortaya koymaktır. Literatürde yer alan ölçeklerden yararlanılarak anket formu oluşturulmuş ve kasti örnekleme ile seçilen 36 katılımcıya gönderilerek yanıt alınmıştır. Elde edilen veriler istatistiksel analize tabi tutulmuş ve bulgular, bilgi yönetimi uygulamaları ile strateji formülasyon yeteneği arasında bir korelasyon olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle, işletmelerin stratejik yönetim süreçlerini desteklemek için bilgi yönetimi uygulamalarına önem vermeleri gerekmektedir. Anahtar Kelimeler : Bilgi Yönetimi Uygulamaları, Strateji Formülasyon Yeteneği. 136 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 302.ÇEVRESEL DETERMİNİZMİN STRATEJİK KARAR ALMA SÜRECİNDEKİ ROLÜ F. Oben ÜRÜ SANI İstanbul Arel Üniversitesi, İ.İ.B:F., İngilizce İşletme Bölümü [email protected] R. Ayşen WOLFF Giresun Üniversitesi, İ.İ.B.F., İşletme Bölümü [email protected] Bülent DEMİR DünyaGöz Hastaneler Grubu, İcra Kurulu Üyesi– Operasyonlar (COO [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı, çevresel faktörlerin – çevresel dinamizm ve belirsizlik, çevresel olumsuzluk - ve dış kontrolün stratejik karar alma sürecinin özellikleri – rasyonellik, kapsamlılık, biçimselleşme, hiyerarşik merkezileşme, davranışsal bütünleşme, politik davranış, sezgi - üzerindeki etkisini incelemek ve bütüncül bir model ile Türkiye’deki kamu ve özel hastanelerde test etmektir. Araştırma bulgularına göre, hastane büyüklüğü ve hastane yaşı kontrol edildiğinde çevresel dinamizm en çok biçimsel stratejik karar alma sürecini olumlu yönde etkilemektedir (%25,8). Araştırma sonuçları hastane büyüklüğü ve hastane yaşı kontrol edildiğinde, çevresel belirsizliğin en çok sezgiye dayalı (%31,5) ve hiyerarşik merkezi (%31,2) stratejik karar alma sürecini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Analiz sonuçları, stratejik karar alma sürecinde politik davranış üzerinde çevresel dinamizmin (%4,9) ve çevresel belirsizliğin (%6,9) olumsuz yönde etkisi olduğunu göstermiştir. Araştırma sonuçları hastane büyüklüğü ve hastane yaşı kontrol edildiğinde, çevresel olumsuzluğun rasyonel (%12), kapsamlı (%15,7), biçimsel (%32) ve hiyerarşik merkezi (%33,8) stratejik karar alma sürecini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Ayrıca, hastane büyüklüğü ve hastane yaşı kontrol edildiğinde, çevresel olumsuzluğun stratejik karar alma sürecinde sezgiyi (%20,9) olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. Yapılan analiz sonuçları beklenilenin aksine, dış kontrolün-hissedarlar, ana şirket (holding), tedarikçiler, müşteriler, sendikalar, finans kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, hükümet ve sosyal medya-stratejik karar alma süreci özellikleri üzerinde etkisinin olmadığını göstermiştir. Çalışmanın kuramsal katkısı, çevresel faktörlerin - çevresel dinamizm ve belirsizlik, çevresel olumsuzluk ve dış kontrolün- stratejik karar alma sürecinin özellikleri – rasyonellik, kapsamlılık, biçimselleşme, hiyerarşik merkezileşme, davranışsal bütünleşme, politik davranış, sezgi - üzerindeki etkilerini bütüncül bir modelde incelenmesi ve bu alandaki boşluğu doldurması olarak açıklanabilir. Çalışmanın uygulamadaki katkısı ise, kamu ve özel hastanelerin çevresel faktörleri ve stratejik karar alma süreci özellikleri ilişkisinin bütüncül bir modelde Türkiye’de ilk kez test edilmiş olmasıdır. Anahtar Kelimeler: Çevresel Determinizm, Çevresel Faktörler, Stratejik Karar Alma, Stratejik Karar Alma Sürecinin Özellikleri, Sağlık Sektörü. 137 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 305.ÖRGÜTLERDE GÜÇ KAVRAMI: “GÜCÜN DAĞILIMINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER İLE GÜCÜ ELDE ETME VE KORUMA STRATEJİLERİ” Mehmet Çağrı GÜNDOĞDU İstanbul Gelişim Üniversitesi ÖZET Bu bildiri, işletmeciliğin kalbinde yer alan, örgütlerde güç kavramına, gücün kaynakları ve dağılımına etki eden unsurlar ile gücü elde etme ve koruma stratejilerini irdeleyerek, ışık tutmayı hedeflemektedir. Örgütler, yönetim dünyasının temel yapıtaşları rolünü üstlenmektedir. Güç kavramı ise, örgütlerin içindeki dolaşım sistemi gibidir. Gücün örgüt içindeki akışı, tıpkı bir insan vücudundaki kanın dolaşımı gibi hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, gücün örgüt içindeki dağılımına etki eden faktörleri anlamak; örgütlerde, gücün kaynaklarının da aydınlatılmasıyla sonuçlanacaktır (ve/veya tersi de doğrudur). Bunun yanında, gücü elde etme ve sürdürebilme yönünde geliştirilen stratejileri kavramak da konunun, akademik bir bakış açısıyla ve disiplinlerarası bir çerçevede incelenmesini zorunlu kılmıştır. Yönetim ve stratejinin söz konusu olduğu her durumda, aslında, bu faaliyetlerin gerçekleşmesi için katalizör görevi görecek bir örgüt ve bu örgütün sahip olduğu birtakım güçlerden bahsedilecektir. Dünya’yı yuvarlak bir masa etrafında, periyodik aralıklarla bir araya gelen küçük bir grubun yönettiği varsayımını inandırıcı bulan bir akademisyen ve iş adamı olarak; güç konusuna olan ilgim, aslında sınırları belirli olan bu bildirinin şemsiyesi altında sunulanlardan çok daha fazlasını arzuluyor. Bu motivasyonun altında, belki de gerçekten, o “güç” denilen olguyu elde etme isteği yatıyor olabilir. Başka bir deyişle, “güçlü” olma duygusunu yaşamak, iktidar olmak, iktidarı elinde tutmak… “Güç”, böyle bir şey olsa gerek: İnsanları cezbeden, aklın bittiği yerde başlayan bir şey… Anahtar Kelimeler: Güç, Örgüt, Strateji, Yönetim. 138 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 306.UFRS / TFRS UYGULAMALARININ ETKİLERİNE YÖNELİK BULGU VE ÖNERİLER Ayten ÇETİN Marmara Üniversitesi [email protected] Emrah KELEŞ Marmara Üniversitesi [email protected] ÖZET Finansal raporların şeffaflığını ve karşılaştırılabilirliğini sağlamak, sermaye piyasalarının uyumunu güçlendirmek amacı ile Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) birçok ülkede uygulanmaktadır. Aynı zamanda UFRS uygulamaları ile yüksek kalitede finansal raporlama standartlar setinin oluşturulması amaçlanmaktadır. Avrupa Birliği, 2005 yılından itibaren üye ülkelerin sermaye piyasalarına kote olan firmaların finansal raporlarını UFRS’ye uyumlu olarak hazırlamasını ve sunmasını zorunlu tutmaktadır. Ülkemizde ise, Sermaye Piyasası Kanunu düzenlemelerine tabi olan firmalar ise 2008 yıllından itibaren UFRS ile özdeş Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına (TFRS) uygun raporlama yapmak zorundadır. UFRS’nin zorunlu olarak uygulanmaya başlandığı tarihten daha önce birçok firma finansal raporlarını gönüllü olarak UFRS ile uyumlu hazırlamaya, diğerleri ise zorunlu uygulamalardan sonra standartlara uygun olarak raporlama yapmaya başlamıştır. Bu çalışmada literatüre dayanarak dünyada yerel UFRS’ler ve Türkiye’de TFRS uygulamalarının etkileri üç ana başlıkta incelenmektedir: harmonizasyon, muhasebe kalitesi ve sermaye piyasaları. Gönüllü veya zorunlu uygulamaların karşılaştırılabilirliğe etkisine yönelik bulgular farklı yöndedir. Buna karşın karın şeffaflığı ve kalitesinin arttığı, muhasebe performansının pay senedi fiyatları ve getirilerini daha iyi açıkladığı, zararların zamanında muhasebeleştirildiği, kar yönetimine daha az başvurulduğu gibi sonuçların varlığından bahsetmek mümkündür. Ayrıca pay ve borç piyasalarının etkinliğini olumlu olarak etkilediğine dair de güçlü kanıtlara rastlanmaktadır. UFRS/TFRS uygulamalarının etkilerine yönelik son yıllarda yapılan araştırmalardan yararlanan bu çalışma, yaptığı sınıflandırmanın yanı sıra gelecekteki çalışmaların yönü ve araştırma ihtiyacı olan alanlar hakkında da araştırmacılara fikir vermesi bakımından da literaüte katkı sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: UFRS Uygulamaları, TFRS Uygulamaları, UFRS/TFRS Uygulamalarının Etkileri. 139 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 307.YAPISAL OLMAYAN VERİDEN REKABET AVANTAJI YARATMA: TÜRKİYE KONAKLAMA SEKTÖRÜ’NDE METİN MADENCİLİĞİ YAKLAŞIMI Taşkın DİRSEHAN Marmara Üniversitesi [email protected] ÖZET Son yıllarda, veri patlaması yaşanmış ve web sayfaları, e-postalar, sosyal medya, fotoğraflar ve video içeriklerinin sayısının artışıyla git gide yapısal olmayan veri miktarı artmıştır. Geleneksel veritabanları, artık bu verileri yönetmekte yeterli olamamaktadır. Ancak firmalar, rekabet avantajı kazanmak için bu verileri yönetebilmelidir. Bir diğer ifadeyle, konaklama sektöründeki yöneticiler, tüketicileri dinleyerek onları memnun etmeye odaklanmalıdır. Günümüz bilgi çağında tüketiciler, web sayfalarına bıraktıkları yorumlar vasıtasıyla dinlenebilir, bu yorumlar da büyük veriyi oluşturur. Günümüzde yapısal olmayan veri artıkça firmalar, artık büyük veriyle daha çok karşılaşmaktadır ve kitlesel veriyi bilgiye hatta malumata dönüştürebilen veri madenciliği tekniklerini uygulamalıdır. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki konaklama sektöründeki rekabet unsurlarını bulmak için, pazarlama stratejilerinde kullanılabilecek metin madenciliği yöntemini sunmaktır. Metin madenciliği, yapısal olmayan temel veri kaynağı olan metinlerin analizinde kullanılabilecek güçlü bir araçtır. Bu metinler, daha çok turizm sektöründe turistlerin olumlu ve olumsuz yorumları olarak bulunurlar. Bu çalışmada önce olumlu ve olumsuz yorumlarda en sık tekrarlanan kelimeler bulunmuş, ardından bu kelimelerin tüketicilerin konaklama tesisine verdiği genel puanla ilişkisi incelenmiş ve ortaya çıkan özellikler, Herzberg’in çift-faktör motivasyon teorisiyle paralel olarak tartışılmıştır. Bu özellikler iki kategoride gruplanmıştır: (1) motive ediciler: olumlu yorumlarda toplam yorum sonuçlarıyla korelasyonu olan kelimeler; ve (2) hijyen faktörleri: sadece olumsuz yorumlarda toplam yorum sonuçlarıyla korelasyonu olan kelimeler. Bunlara ek olarak, motivasyon temelli özellikler, Türkiye’nin çeşitli bölgeleri arasındaki farklara dayalı olarak tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Turizm Pazarlaması, Veri Madenciliği, Metin Madenciliği. 140 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 308.YÜKSELEN BİR TREND: GÖSTERİŞSİZ TÜKETİM OLGUSUNUN KAVRAMSAL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Rukiye ÇELİK Süleyman Demirel Üniversitesi [email protected] ÖZET Brooks’a göre eğitimli elitlerin “avam” tabakadan görünmeme ve materyalist bir kişilik sergilememe amacıyla görünür sembolleri olan ürünleri tercih etmemesi ve sade bir tarz tercih etmeleri; Davis’e göre ise varlıklı kişilerin kendilerini “sonradan görme”lerden ayırt etmek istemelerinden ötürüdür. Bourdieu’ nun “burjuvanın kendini alt tabakadan ayrımı” şeklinde ifade ettiği bir çeşit üst tabaka iletişimi, Logosu olmayan ürünlerin tercih edilerek gerçek varlıklı kişilerin birbirlerini bu şekilde tanımaları şeklinde modernize olmuştur. Göze çarpmayan tüketim tercihi eğiliminin farkında olan ve fiyat duyarlılığı düşük olan birçok lüks mal üreten marka, logolarını gizleyerek bu tercihe cevap vermektedir. Örneğin Louis Vuitton, görülebilir ve kolayca tanınan logo yerine ürünlerin içerisindeki desenlerin arasına belli belirsiz “V” harfi yerleştirmektedir. Özelde farklılık arz etmesine rağmen temelde aynı amacı taşıyan gösterişsiz tüketim, olumsuz öykünme anlamına gelen gösterişçi tüketimin alaşağı edilmesi şeklinde kısaca ifade edilebilir. Bu çalışmanın amacı; oldukça yeni bir kavram olan gösterişsiz tüketim kavramını bağlantılı olabileceği ilişkisel kavramlar çerçevesinde açıklamaktır. Bu amaçla söz konusu kavramın, öncelikle tüketici davranışları olmak üzere kimlik ve statü gibi olguları ile ilişkisi sebep-sonuç açısından irdelenmiş ve felsefi bir zeminde tartışılmıştır. Gösterişsiz tüketim kavramının bağlantılı olduğu ilişkileri ve temelinde yatan nedenleri keşfetmeye yönelik olarak desenlenmiş olan bu tanımlayıcı araştırmada, mevcut yazılı dokümanlardan elde edilen veriler derinlemesine analiz edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tüketim, Gösterişçi Tüketim, Gösterişsiz Tüketim. 141 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 309.MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ: ZORUNLU VATANDAŞLIK DAVRANIŞI Bora YILDIZ İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi [email protected] ÖZET Bu çalışmada örgütsel vatandaşlık davranışlarının karanlık yönü olarak bilinen zorunlu vatandaşlık davranışlarına odaklanılmıştır. Zorunlu vatandaşlık davranışları örgütsel vatandaşlık davranışlarının bir illüzyonu olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle zorunlu vatandaşlık davranışları örgütsel vatandaşlık davranışlarının gönüllülük doğasından ziyade bir takım baskı kaynaklarının ürünü olduğunu işaret etmektedir.. İlgili literatürdeki örgütsel vatandaşlık davranışlarının pozitif etkilerini inceleyen çok sayıda çalışma olmasına rağmen, zorunlu vatandaşlık davranışlarının potansiyel öncüllerini inceleyen çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Bu kapsamda bu çalışma zorunlu vatandaşlık davranışları ve bu davranışların örgütsel bağlılık ve işten ayrılma niyeti gibi potansiyel öncüllerine ilişkin teorik bir model sunmaktadır. Bu doğrultuda, bu çalışmanın amacı örgütsel bağlılığın zorunlu vatandaşlık davranışları üzerindeki öngörülen etkisini ve işten ayrılma niyetinin bu ilişkideki moderator (ılımlaştırıcı/düzenleyici) etkisini incelemektir. Yöneticiler ve gelecek araştırmacılar için çeşitli öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: İşten Ayrılma Niyeti, Örgütsel Bağlılık, Zorunlu Vatandaşlık Davranışı. 142 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 311.TÜKENMİŞLİK SENDROMU İLE PRESENTEEISM (İŞTE VAR OL(AMA)MA ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: KARS SGK ÖRNEĞİ Yunus ZENGİN Kafkas Üniversitesi [email protected] Erdoğan KAYGIN Kafkas Üniversitesi [email protected] ÖZET Çalışma hayatındaki ilişkilerin iletişimin gelişmesiyle giderek yoğunlaşması ve karmaşık hale gelmesi, çözülmeyi bekleyen ve hem bireyler hem de işletmeler için olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar arasında duygusal yönden bireyin kendisini güçsüz hissetmesi, yönetici, meslektaş, müşterileri önemsememesi ve kendisinin başarısız olduğuna inanmasını ifade eden tükenmişlik sendromu ile özellikle sağlık sorunları nedeniyle bireylerin işe gelip verimsiz olmalarını ifade eden presenteeism yer almaktadır. İnsan unsurunun işletmeler ve kurumlar için en önemli unsur olması gerçeğinden hareketle ele alınması gereken konular olarak görülmüş ve her iki olgunun da birbirini etkileyebileceği düşünülerek araştırma konusu yapılmıştır. Bu araştırmanın amacı tükenmişlik sendromu ile presenteeism (işte var ol(ama)ma arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda demografik değişkenler açısından farklılıkların olup olmadığını belirlemek çalışmanın diğer bir amacını oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı doğrultusunda veri toplamak amacıyla Kars Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanlarına anket uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda tükenmişlik sendromunun alt boyutu olan duyarsızlaşma ile presenteeism arasında anlamlı ilişkilerin olduğu görülmüştür. Ayrıca demografik değişkenler açısından farklılıkların olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tükenmişlik, Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Presenteeism. 143 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 312.ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ ANALİZİ VE TÜRKİYENİN REKABET GÜCÜNE GÖRE DIŞ TİCARETİNİN GELECEĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Zeynel ŞEN Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi [email protected] ÖZET Ülkeler arasında rekabetçilik uzun yıllar ekonomik araştırma disiplinlerinin araştırma konusu olmuştur.Çağımızda yaşanan teknolojik devrim bilgiyi ekonomik gücün kaynağı durumuna getirdi.Bu gün dünya ticaretinin büyük kısmı gelişmiş ülkeler tarafından yerine getirilmektedir.Bu ülkeler sermaye yoğun üretim tekniği uygulayan ülkelerdir.Çok sayıda göstergeyi barındıran uluslar arası rekabetçilik ülkelerin üretkenlik düzeyini,kurumlarının,politikalarının ve rekabet faktörlerinin birbiriyle uyumlu çalışıp çalışmadığını analiz etmektedir.Çalışmamızda ülkelerin verimlilik düzeylerini belirleyen bu etmenleri ortaya koyup; küresel rekabetçilik bileşenlerini yıllara göre ayırıp ,ülkeleri sıralamaktır.Türkiye’nin uluslar arası rekabet gücü faktörlerine göre daha neler yapması gerektiği açıklanmıştır.Ülkemizin dış ticaretini artırması,dünya ülkeleri arasında rekabette üst sıralarda yer alması için neler yapması gerektiği ortaya konulmuştur.Bunun için geleceğin sektörleri konusunda dünyadaki çalışmalar incelenmiştir.Türkiye için dünya ticaretinde birçok fırsatın bulunduğu belirtilip,neler yapması gerektiği belirtilmiştir Anahtar Kelimeler: Uluslar Arası Rekabetçilik,Rekabet Gücü,Dış Ticaret,Geleceğin Sektörleri. 144 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 317.TELEVİZYON DİZİLERİNDE NOSTALJİ RÜZGÂRI: RETRO PAZARLAMA KAPSAMINDA BİR ARAŞTIRMA Ömer Kürşad TÜFEKCİ Süleyman Demirel Üniversitesi [email protected] Nezihe TÜFEKCİ Ayşe MERT Süleyman Demirel Üniversitesi [email protected] Süleyman Demirel Üniversitesi [email protected] ÖZET Sosyal, kültürel ve toplumsal alanda yaşanan değişimlerle beraber rekabetin küreselleşmesi, pazara yönelik yapılan uygulamaları da farklılaştırmaktadır. Bu yönüyle ele alınan tüketim alışkanlıkları, rekabet üstünlüğü elde etmek için geliştirilen stratejilerle pazar dinamiklerinde de değişimleri kaçınılmaz kılmıştır. Teknoloji ve inovasyona verilen önemin yanı sıra geçmişe duyulan özlem de uygulanan stratejilere yön vermektedir. Özellikle son yıllarda geçmişe yönelik televizyon dizilerinde nostalji vurgularına rastlanmaktadır. Televizyon dizilerinin hedef kitlesini geliştirmeye yönelik uyguladıkları bu strateji nostalji pazarlama olarak da ifade edilebilen retro pazarlamanın gündeme gelmesini sağlamıştır. Retro pazarlama, modern pazarlama anlayışının aksine geçmişe ait çağrışımlarıyla farklı bir pazarlama yaklaşımı sunmaktadır. Retro pazarlama geçmiş deneyimler ve olumlu hatıralar, samimiyet temelli yaklaşımlarla geçmiş deneyimlerini yeniden yaşamak ve/veya geçmişle bağlar kurmak isteyen postmodern bireyleri hedeflemektedir. Retro pazarlamanın televizyon dizilerinde sıklıkla kullanılmaya başlaması, konunun tüm boyutlarıyla ele alınması zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle bu araştırmada retro pazarlama kapsamında televizyon dizilerindeki nostalji rüzgarının genç tüketiciler tarafından nasıl algılandığının araştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda Süleyman Demirel Üniversitesi'nin merkezde bulunan doğu ve batı yerleşkelerinde öğrencilerle yüz yüze yapılan anket formuyla araştırmanın amacına yönelik veri toplanmıştır. Elde edilen veriler istatistiki yöntemlerle analiz edilerek yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda retro markaya olan olumlu algı arttıkça televizyondaki dönem dizisi izlemeye yönelik olumlu algının da pozitif yönde artacağı saptanmıştır. Bununla birlikte retro marka kimliğine olan olumlu algı arttıkça televizyonda dönem dizisi izlemeye yönelik olumlu algının da pozitif yönde artacağı saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Retro Pazarlama, Nostalji Pazarlama, Televizyon Dizisi. 145 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 326.GEMİ İNŞA SÜRECİNDE EKİPMAN SEÇİMİ: TOPSIS, MOORA, VIKOR UYGULAMASI Sümeyra UZUN İstanbul Üniversitesi [email protected] Bahadır Fatih YILDIRIM İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu çalışmada NB25 kodlu balıkçı gemisi projesine göre ekipman seçimi problemi TOPSIS, MOORA ve VIKOR yöntemleri açısından ele alınmıştır. Toplam 10 kritere göre 7 ana makine ve 7 jeneratör karşılaştırılmış ve kullanılan yöntemlere göre tercih durumları belirlenmiştir. Buna göre ana makine seçimi problemi için uygun seçimler, TOPSIS yöntemine göre Daihatsu, VIKOR yöntemine göre Daihatsu ve ABC, MOORA metodu oran uygulamasına göre en uygun makine Wartsila, referans nokta yaklaşımına göre ise en uygun makine ABC ve Daihatsu bulunmuştur. Jeneratör seçim problemi için TOPSIS uygulamasına göre en uygun seçim Cummins, VIKOR yöntemine göre Cummins ve Perkins, Moora metodu oran uygulamasına göre CAT, referans nokta yaklaşımına göre Cummins en uygun jeneratördür. Bunun sonucunda ana makine ve jeneratör seçim problemi için TOPSIS, VIKOR ve MOORA referans nokta yaklaşımı uygulamaları en yakın çözümleri vermiştir. MOORA yöntemi oran yaklaşımı ise faklı yönde sonuçlar vermiştir. Anahtar Kelimeler: Gemi İnşa, TOPSIS, MOORA, VIKOR. 146 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 329.PSİKOLOJİK SAHİPLENMENİN ÖRGÜTE DUYGUSAL BAĞLILIK ARACILIĞIYLA İŞ TATMİNİNE ETKİSİ: YÖNETİCİ OLMANIN FARKLILAŞTIRICI ROLÜ Tuna USLU İstanbul Gedik Üniversitesi [email protected] ÖZET Çalışanlar, yöneticilerin ve kurumun kendilerine değer verdiğini anladığı durumlarda sahiplenme duygusu geliştirir. Güçlenmiş çalışanların da psikolojik olarak işlerini sahiplenmeleriyle örgütlerine duygusal olarak bağlandıkları ve işlerinden tatmin oldukları görülmektedir. Psikolojik sahiplenmenin temelinde sosyal kimlik kuramının olmasından dolayı, sosyal ortamda bireysellik değil çalışanların kendilerini aynı amacın, aynı grubun ve çevrenin ortak paydasında görmesi söz konusudur. Çalışanların işlerini sahiplenmesinin, özerklik ile iş doyumu arasında da kısmi bir ara değişken rolü oynadığı tespit edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, örgüte duygusal bağlılığın psikolojik sahiplenme ile iş tatmini arasındaki aracı rolünün çalışanlara ve yöneticilere göre farklılaşan yapısını araştırmaktır. Anahtar Kelimeler: Psikolojik Sahiplenme, Örgüte Duygusal Bağlılık, İş Tatmini, Yöneticilik. 147 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 331.İŞ ÖZERKLİĞİ VE İŞİN KARMAŞIKLIĞI İŞ ÖZELLİKLERİNİN PROAKTİF İŞ DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİNDE ROL ÖTESİ ÖZYETERLİLİĞİN ARACI ROLÜNÜN BELİRLENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Beynaz UYSAL İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi [email protected] Cavide UYARGİL İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi [email protected] ÖZET Son dönemlerde çalışma yaşamında yaşanan gelişme ve değişimler sonucunda işin doğasında ve çalışanlardan beklenen performansın niteliğinde önemli değişiklikler olmuştur. Günümüzün çalışma yaşamında belirsizlik ve farklı taraflar arasında karşılıklı bağımlılığın artması, işlerin yerine getirilmesinde belirli yöntem ve prosedürleri belirlemeyi zorlaştırmakta ve çalışanların sergilediği iş performansının proaktif özellikler taşımasını zorunlu hale getirmektedir. Çalışanların proaktif iş davranışı, hem çalışanın hem de kurumun başarısına temel teşkil etmektedir. Proaktif iş davranışının ortaya çıkmasında bireysel ve örgütsel faktörler önemlidir ve en önemli örgütsel faktörlerden biri işin özellikleridir. Yapılan araştırmalar proaktif iş davranışının ortaya çıkmasında iş özerkliği ve işin karmaşıklığı iş özelliklerinin önemini vurgulamaktadır. Güncel iş dizaynı yaklaşımları, iş özelliklerinin iş sonuçlarına etkisinde aracı rolü üstlenen farklı değişkenlere dikkat çekmektedir. Günümüzün çalışma yaşamında ihtiyaç duyulan proaktif iş davranışının ortaya çıkmasında etkili olduğu savunulan aracı değişkenlerden biri rol ötesi özyeterliliktir. Belirtilen kapsamda bu araştırmada temel olarak iş özerkliğinin ve işin karmaşıklığının proaktif iş davranışına etkisinde rol ötesi özyeterliliğin aracı rolü incelenirken değişkenler arasındaki ilişkiler de değerlendirilmiştir. Araştırmanın verileri kolayda örnekleme yöntemi kullanılarak 350 beyaz yakalı personelden elde edilmiştir. Veri toplama yöntemi olarak, “Anket Metodu” kullanılmış ve verilerin analizi SPSS 21 paket programı ile gerçekleştirilmiştir. Değişkenler arasındaki ilişkileri saptamak için Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırmada hipotezleri test etmek için tekli regresyon analizi, çoklu regresyon analizi, aracı etki analizi ve sobel testi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda iş özerkliğinin, işin karmaşıklığının ve RÖÖ’nün proaktif iş davranışı üzerindeki etkisi ile iş özerkliğinin ve işin karmaşıklığının RÖÖ üzerindeki etkisi tespit edilmiştir. Ayrıca, iş özerkliğinin ve işin karmaşıklığının proaktif iş davranışı üzerindeki etkisinde RÖÖ’nün aracı rolü belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: İş Özerkliği, İşin Karmaşıklığı, Proaktif İş Davranışı, Rol Ötesi Özyeterlilik. 148 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 333.EĞİTİM YAYINCILIĞI SEKTÖRÜNDE TUTUNDURMA FAALİYETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: ÖĞRETMENLER ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA İsmail ÖZEL Kocaeli Universitesi [email protected] Ümit ALNIAÇIK Kocaeli Universitesi [email protected] ÖZET Eğitim yayıncılığında faaliyet gösteren firmalar diğer sektörlerde olduğu gibi ürettikleri ürünleri çeşitli tanıtım faaliyetleri ile nihai kullanıcılara ulaştırmaktadırlar. Üretici firmalar okullara bayiler aracılığı ile yapılan tanıtım faaliyetlerinde çeşitli zorluklar yaşamaktadırlar. Bunun başlıca sebebi ise okullarda yardımcı kaynakların tanıtımının yasa ile sınırlandırılmış olmasıdır. Bu kısıtlara rağmen öğretmenler kendilerine ulaştırılan örnekleri öğrencilerine tavsiye etmekte ve MEB kitaplarına ilave olarak eğitimi desteklemek amacı ile ilave kitaplara yönlendirmektedirler. Bundan dolayı eğitim yayıncılığı sektöründe faaliyet gösteren firmaların tutundurma çalışmaları önemli olmaktadır. Tutundurma çalışmalarının hedef kitle üzerinde ne derece etkili olduğu üreticiler için önem arz etmektedir. Mevcut koşullarda, bu sektördeki işletmeler reklam ve tanıtım bütçelerini planlarken görgül araştırma sonuçlarından yararlanamamakta ve hangi tutundurma aracının daha etkili olduğunu değerlendirirken çoğunlukla mesleki tecrübelerine dayanmaktadırlar. Eğitim yayıncılığı sektöründe yapılan çeşitli tanıtım ve tutundurma faaliyetlerinin hangisinin hangi koşullarda daha etkili olduğunun ölçülmesi adına Sakarya ve Kocaeli il ve ilçelerinde görevli ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenlerine yönelik bir saha araştırması yapılmıştır. Kolayda örnekleme yoluyla seçilen öğretmenlere yüz yüze anket uygulanmasıyla toplanan veriler ışığında çeşitli tanıtım yöntemlerinin algılanan etki ve yararlılık düzeyi değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Eğitim Yayıncılığı, Tutundurma Faaliyetleri, Pazarlama, Kişisel Satış. 149 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 335.TÜRK TİPİ LİDER PROFİLİ: AKADEMİSYENLER ÜZERİNDE NİTEL BİR ARAŞTIRMA Merve Nur MERT ŞENCAN Süleyman Demirel Üniversitesi [email protected] ÖZET Liderlikle ilgili ilk akademik çalışmalar, liderlik kavramını evrensel olduğu düşünülen boyutlarla değerlendirmiştir. Ancak bu çalışmaların genellikle Amerika kökenli olduğu ve o kültüre göre şekillendiği görülmektedir. Son yıllarda yapılan kültürlerarası liderlik çalışmaları ise farklı bir bakış açısı ortaya koymuştur. Bu çalışmalar, liderden beklenen ve liderin sahip olduğu özellik ve davranışların kültürden kültüre değiştiğini göstermiştir. Bu bağlamda “Kültür yapısının etkisiyle ortaya çıkan davranış boyutları ve beklentileri bir araya getirerek Türk Tipi Liderlik kavramından bahsedilebilir mi?” sorusuna cevap bulmak amacıyla bu araştırma yapılmıştır. Kültür yapısının etkisi önemli görüldüğünden, çalışmada emik bir yaklaşım benimsenmesi uygun görülmüştür. Araştırma kapsamında alanında uzman akademisyenlerle görüşmeler yapılmış ve Türk Tipi Liderin sahip olması gereken kişilik özellikleri ile davranışlar belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca Türk Tipi Liderin gözlenen özellik ve davranışları da incelenmiştir. Veriler nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi kullanılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgulara göre kültürel ve tarihi özelliklerin etkisiyle Türk Tipi Lider kavramından bahsedilebileceği tespit edilmiştir. Türk Tipi Lider, otoriter ve kararlı bir kişiliği olan, astlarının fikrini alan ama son kararı kendisi vererek buna itaat bekleyen, astlarına karşı bir baba ilgisiyle tatlı sert davranan ama belli bir hiyerarşik sınırı koruyan lider tipi olarak tanımlanmıştır. Katılımcılara göre Türk Tipi Lider kavramına en çok uyan lider ise Fatih Sultan Mehmet olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Liderlik, Kültür, Türk Tipi Lider, Fatih Sultan Mehmet. 150 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 343.İŞLETMELERİN KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK FAALİYETLERİ İLE TÜKETİCİLERİN BU FAALİYETLERE İLİŞKİN TUTUMLARI Ebru DOĞAN İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü [email protected] Anıl DEĞERMEN ERENKOL İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Teknolojik yeniliklerle ulaşım ve iletişim alanında meydana gelen gelişmeler sonucunda küreselleşmenin hız kazandığı günümüz dünyasında, kurumsal sosyal sorumluluk kavramı işletmeler tarafından giderek daha fazla önem verilen bir konu haline gelmiştir. Kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları, rekabet üstünlüğü sağlama, itibar kazanma ve örgütsel bağlılığı güçlendirme gibi pek çok alanda işletmelere avantajlar sağlamaktadır. Bu avantajlardan biri de tüm dünyada sosyal sorumluluklarını yerine getiren işletmelere karşı tüketicilerin olumlu tutum ve davranışlar geliştirmesi ve tüketicilerin yaptıkları tercihlerde, giderek artan şekilde toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket eden işletmelere yönelmesidir. Çalışmada kurumsal sosyal sorumluluk kavramı çeşitli boyutlarıyla ele alınarak, tüketicilerin işletmelerin sosyal sorumluluk sosyal faaliyetlerine yönelik tutum ve davranışları incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri, Tüketici Tutumları, Tüketici Davranışları. 151 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 348.MÜŞTERİ BİLGİ YÖNETİMİ İLE İNOVASYON İLİŞKİSİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Özlem ATAN Haliç Üniversitesi [email protected]. tr Serkan DENİZ Yalova Üniversitesi [email protected] du.tr Seyit KAYA Turan ŞİŞMAN Haliç Üniversitesi Haliç Üniversitesi [email protected] [email protected] m m ÖZET Günümüz işletmelerinin ayakta kalabilmesinin ve rekabet edebilmesinin en önemli koşulu müşteri ihtiyaç ve beklentilerini karşılayabilmektir. Bunun için müşterilerin ne istediğinin düzenli bir şekilde öğrenilmesi ve takip edilmesi gerekmektedir. Bu amaçla müşteri bilgisinin yönetilmesi ve elde edilecek bilgilerin işletmenin gelişimine ve yeniliklere referans olması sağlanmalıdır. İşletmeler bu yapıyı kurduğu sürece başarılı olabilecektir; çünkü büyük değişiklikleri ve rakiplerine göre kendini farklı kılabilecek yenilikleri yapamayan işletmelerin varlığını sürdürebilmesi çok zordur. Bu çalışmayla müşteri bilgi yönetimi ile inovasyon arasındaki ilişkinin vurgulanması amaçlanmıştır. Çalışmanın literatür kısmında müşteri bilgi yönetimine ve inovasyon konusuna açıklık getirilmiştir. Çalışmanın araştırma kısmında ise, müşteri bilgi yönetimi ile inovasyon arasındaki ilişkinin yönü ve düzeyi ortaya konulmuştur. Araştırma, Şubat 2016’da İstanbul’da faaliyet gösteren bir çağrı merkezi şirketinde gerçekleştirilmiştir. Veriler şirkette çalışan alt, orta ve üst düzey yöneticilerden toplanmıştır. Araştırmada veri toplamak için anket yöntemi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında 112 adet anket formu toplanmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde SPSS 22.0 istatistik paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde ve bulguların elde edilmesinde, tanımlayıcı istatistiklerden, korelasyon ve regresyon analizlerinden yararlanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda müşteri bilgi yönetimi ile inovasyon arasında pozitif yönlü ve orta düzeyde bir ilişki olduğu; ayrıca müşteri bilgi yönetiminin inovasyonu pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Müşteri Bilgi Yönetimi, İnovasyon 152 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 351.ETKİLEŞİMSEL LİDERLİK DAVRANIŞININ YÖNETİM İNOVASYONU ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TÜRKİYE’DE AMPİRİK BİR ARAŞTIRMA Turgay ÖZTÜRK Kara Kuvvetleri Komutanlığı [email protected] Faruk KALAY Yüzüncü Yıl Üniversitesi [email protected] ÖZET İnovasyonla ilgili akademik araştırmaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Ancak bu araştırmaların daha çok teknolojik değişimlerin ekonomik etkilerine ve teknoloji tabanlı ürün ve süreç inovasyonlarına odaklandığı görülmektedir (Damanpour, 2014). Yönetim inovasyonuyla ilgili araştırma ve akademik yayın sayısı, teknolojik inovasyona nazaran göreceli olarak daha azdır. Ancak, yönetim inovasyonlarının yapılması sonucu oluşacak organizasyonel değişimlerin, aslında çoğu zaman teknolojik inovasyonları yapmanın bir ön koşulu olduğu ifade edilmektedir (Sanidas, 2005). Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, etkileşimsel liderlik davranışı alt boyutları olarak değerlendirilen koşullu ödüllendirme, istisnalarla yönetim aktif liderlik, istisnalarla yönetim pasif liderlik ve kaçınmacı liderlik davranışının yönetim inovasyonu üzerindeki etkisini araştırmaktır. Araştırma Türkiye’de bir kamu kurumunda çalışan 198 yöneticiden alınan verilerle gerçekleştirilmiştir. Analizler sonucunda koşullu ödüllendirme liderlik davranışının yönetim inovasyonu üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte diğer boyutlar olan istisnalarla yönetim aktif liderlik, istisnalarla yönetim pasif liderlik ve kaçınmacı liderlik davranışlarının yönetim inovasyonu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadıkları tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yönetim İnovasyonu, İnovasyon, Etkileşimsel Liderlik. 153 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 354.KOSGEB’DE STRATEJİK PLANLAMA SÜRECİNİN NİTEL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Oğuzhan ER Mersin Universitesi [email protected] Ufuk ORHAN Mersin Universitesi [email protected] ÖZET Stratejik planlama, bir örgütün amaç ve misyonlarında belirtilen durumlara ulaşmak için yapılan uzun süreli planlar olarak tanımlanabilir ve Batıda, esnek ve katılımcı bir yönetim anlayışı ile yönetme kapasitesini artırmanın yolu olarak görülmektedir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise bu sürecin, yasal bir yükümlülük olarak görüldüğü söylenebilir. Bu çalışmanın amacı, Kosgeb’de stratejik planlama sürecinin algılanma biçimlerini ve karşılaşılan sorunları ortaya koymaktır. Çalışmanın örneklemi, Ankara’daki Kosgeb - Küçük ve Orta Ölçekteki İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı bünyesinde çalışan (ikisi üst düzey yönetici olmak üzere) on bir kişidir. Çalışmada, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır ve elde edilen veriler, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan betimsel analiz kullanılarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın ölçeğinde, stratejik planlama sürecine ilişkin yedi boyut ve otuz soru yer almaktadır. Sonuç olarak, Kosgeb’de stratejik planlama sürecinin; kamu kültürünün etkisiyle şekillendiği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Stratejik Planlama Süreci, Nitel Araştırma Yöntemi, Kosgeb. 154 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 356.YENİ DÜZENLEMELER IŞIĞINDA “SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI” Gökhan AYDOĞAN Ankara Üniversitesi [email protected] ÖZET Finansal piyasaların, para piyasası ve sermaye piyasası şeklinde yapılan geleneksel ayrımı içerisinde her iki piyasa arasında kurumların, vadelerin ve kaynak maliyetlerinin farklılığının yanı sıra bu ayrımı yapmaya yarayan kriterlerin biri de “işlem gören araçların farklılığı”dır. Bu noktada, para piyasasının başlıca araçları nakit, döviz, altın ve kambiyo senetleri (bono, poliçe, çek) iken sermaye piyasasında menkul kıymetler, türev araçlar ve diğer sermaye piyasası araçları, “sermaye piyasası araçları” üst kavramıyla karşımıza çıkmaktadır. Sermaye piyasasının önem kazanabilmesi, bu piyasada sağlanması güç ancak kaybedilmesi kolay olan güvenin piyasaya fon arz eden ve piyasadan fon talep eden aktörler tarafından kazanılabilmesine bağlıdır. Sermaye piyasası araçlarına ilişkin hukuki düzenlemelerin oluşturulmasında da bu durum göz önünde bulundurulmuştur. Aynı şekilde, sermaye piyasalarının düzenleyici ve denetleyici otoritesi olan Sermaye Piyasası Kurulu’nun konuyla ilgili görev ve yetkileri, piyasanın güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişmesinin sağlanmasına yöneliktir. Bu bağlamda, söz konusu düzenlemelerin genel çerçevesi ve oluşturulmak istenen hukuki yapının finansal etkilerinin incelenmesi önem taşımaktadır. Bu çalışma ile disiplinler arası bir bakış açısıyla, 6362 sayılı yeni Sermaye Piyasası Kanunu ve 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun alt düzenlemeleri bağlamında, sermaye piyasası araçlarının hukuki çerçevesi, ihraççı ve halka arz eden kavramları ile bu araçların ihracının hukuki ve finansal etkileri ekseninde bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Finansal Piyasalar, Sermaye Piyasası, Sermaye Piyasası Araçları. 155 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 357.ONLINE MARKA YÖNETİMİ VE BİR ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ Gülşah KARSLI Dokuz Eylül Üniversitesi Güler TOZKOPARAN Dokuz Eylül Üniversitesi ÖZET 1950’lerden itibaren marka yönetimi şirketlerde önem kazanmaya başlamıştır. Marka yönetimi, sadece pazarlama departmanının bir görevi olarak algılanmaktan çıkmış; kurumsal iletişim, halkla ilişkiler, pazarlama, insan kaynakları gibi, işletmelerin diğer departmanlarının da bir arada çalışmasıyla yürütülen bir süreç halini almıştır. 2000’li yıllarda ise marka yönetimi, bir markanın itibarının yönetilmesi ve pazarda lider konumunda olması için olmazsa olmaz bir öneme sahip olmaya başlamıştır. Teknolojinin son yıllardaki hızlı ilerleyişi, her şeyi etkilediği gibi marka yönetimini de etkilemiş ve zamanla marka yönetimini online (çevrimiçi) dünyaya taşımıştır. 1994 yılında ilk elektronik ticaretin yapılmasıyla birlikte başlayan bu süreç, hız kazanarak devam etmiş ve ilerlemiştir. Küreselleşme sonucunda küçülen dünya ve pazar, bu hızlı ve devinimi yüksek internet dünyasıyla birlikte tüm sınırları ortadan kaldırmış ve tek bir ekonomik alan ortaya çıkarmıştır. Web 2.0’ın ve sosyal ağların gelişmesi ve artmasıyla birlikte markalar; itibar yönetimi, iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetlerini çevrimiçi dünyaya taşımıştır. Çalışmanın temel amacı; dijital çağ ile birlikte boyut değiştiren itibar ve imaj yönetimi gibi stratejik yönetim şekillerinin işletmelerin marka ve itibar yönetimleri üzerine etkilerinin incelenmesidir. Bu doğrultuda, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren tanınmış bir marka ile 15 sorudan oluşan bir görüşme gerçekleştirilerek, çevrimiçi marka yönetimine geçişleri ve bu sürecin sonunda marka değerinde ve itibarındaki değişimler aktarılmıştır. Anahtar Kelimeler: Online Marka Yönetimi, Online İtibar Yönetimi, Sosyal Ağlar. 156 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 365.YENİ BİR PAZARLAMA YAKLAŞIMI OLARAK ÜRÜN KİŞİSELLEŞTİRMESİ Bengi KURTULUŞ İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi [email protected] ÖZET Müşterilerin tedarikçi-tüketici ilişkileri üzerinde hakimiyetleri arttıkça, diğer bir deyişle müşterilerin kral olduğu bir pazarda, pazarlama yöntemleri de değişim göstermektedir. Bu çalışmanın başında, endüstri devrimini takiben başlayan ve Pazarlama 1.0 olarak adlandırılan kitlesel pazarlama döneminden Pazarlama 3.0 olarak bilinen değer-temelli pazarlama çağına geçişten bahsedilmektedir. Devamında ise, yeni bir pazarlama aracı olarak ürün kişiselleştirmesinin derinliklerine inilmektedir. Kısaca bahsetmek gerekirse; ürün kişiselleştirmesi, firmanın pazarlama karmasının müşterinin bireysel ihtiyaçlarına gore uyarlanmasıdır. Bu çalışmanın amacı, ürün kişiselleştirmesi kavramını; tarihsel gelişimi, faydaları ve dezavantajları, farklı çeşit ve aşamaları, ona atfedilen değer, hediye vermedeki yeri ve son olarak limitleri üzerinden tartışmaktır. Detaylı literatür taramasının ardından, Ocak 2014’te Türkiye’den 100 kişinin online olarak katıldığı araştırma bulguları üzerinden Coca Cola’nın yaptığı bir tutundurma faaliyetinin ürün kişiselleştirnesi çerçevesinde değerlendirilmesine yer verilmiştir. Anket sonuçları doğrultusunda, “Bu Coca Cola senin için” kampanyası adı altında popüler isimler ve duygusal ifadelerle özel olarak üretilmiş Coca Cola teneke ve şişeleri hakkında farkındalık, kampanyaya karşı tüketici tutumu, tüketiciler nezdinde algısı yorumlanmaktadır. Konferansta, saha araştırması bulgularına yer verilerek kampanya ürün kişiselleştirmesi ekseninde tartışılacaktır. Son olarak, ürün kişiselleştirmesi konusunda dikkate alınması gereken unsurlar vurgulanarak pazarlamacılara önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kavramlar: Kitlesel Üretim, Pazarlama 3.0, Değer-temelli Çağ, Ürün Kişiselleştirmesi, Kitlesel Kişiselleştirme, Birebir Pazarlama, Hediye, Coca Cola, Online Anket. 157 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 369.“TEK TAŞIMI KENDİM ALDIM” PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE BİR DENEME Tuğba KILIÇER Gaziosmanpaşa Üniversitesi [email protected] Elif BOYRAZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu araştırmanın amacı tüketicilerin kendilerine hediye alma davranışlarını incelemek ve bu davranışın farklı alışveriş stillerine sahip tüketicilerde farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda internet ortamında ve yüzyüze anket ile yargısal örneklemeyle belirlenen 441 tüketiciden veri toplanmıştır. Elde edilen verilere faktör, kümeleme ve tek yönlü varyans analizi uygulanmıştır. Katılımcılar alışveriş stilleri bağlamında kümelere ayrılmış ve plansızlar, müdavimler, mesafeliler ve müptelalar olmak üzere dört küme elde edilmiştir. Kendine hediye alma davranışı iyiliği sürdürme, terapi, motivasyon, kayıplarla baş etme ve ödüllendirme olmak üzere beş faktör altında toplanmıştır. Bu beş faktör açısından tüketici kümelerinin farklılaşıp farklılaşmadığı tek yönlü varyans analizi ile test edilmiştir. Bulgular kendine hediye alma davranışının en çok müptelalar tarafından sergilendiğini, onları plansızların takip ettiğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Alışveriş Stilleri, Tüketici Stilleri Envanteri, Hediye Satın Alma, Kendine Hediye Alma. 158 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 370.ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNDE BÜYÜK VERİ ANALİZİYLE İNOVASYON VE TEKNOLOJİ ODAKLI YATIRIMLARDA VE SATIN ALIMLARDAKİ VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASI Gamze SART İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi [email protected] ÖZET Üniversitelerin özellikle son zamanlarda inovasyon ve teknoloji alanlarında yaptıkları yatırımların öneminin artması ile birlikte, satın inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımlarda ve satın alımlarda daha stratejik bir yaklaşım içinde olmaları gerekmektedir. Üniversite bütçelerindeki daralmalar ve azalmalar ise bu durumu kaçınılmaz kılmaktadır. Bu nedenle, üniversite yönetimleri büyük veri madenciliği, analizi ve yönetimi genel ihtiyaçların karşılandığı satın alımların kontrolünü sağlarken uzun vadeli getir getirecek stratejik inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımların yapılmasını da mümkün kılabileceklerdir. Bu nedenle bu araştırmada, özellikle Türkiye’de yer alan yüksek öğretim kurumlarında inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımlarda ve satın alımlarda büyük veri madenciliği, analizi ve yönetiminin yapılabilmesini incelemektedir. Bunun için üniversite yönetiminde yer alan önemli kişilerin bu konudaki algılarını, tecrübelerini, karşılaştıkları sorunları ve önerileri ele alınmıştır. Üniversite yönetiminde yer alan yöneticiler (12) özellikle iki devlet üniversitesinden seçilmiştir. Kendileri ile inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımlar ve satın alımlar konusunda mülakatlar yapıldı. Fenomenolojik araştırma yöntemi ile açık uçlu on iki soru sorulmuştur. Elde edilen veri, gruplandırılıp NVivo 10 kullanılarak analiz edilmiştir. Üniversitelerde sürdürülebilir büyüme, başarı ve kalite güvencesi için tüm katılımcılar, veri madenciliği, analizi ve yönetiminin öneminden bahsederken nasıl etkin kullanılabileceği konusunda endişelerini belirtmişlerdir. Katılımcıların çoğu veri madenciliği, analizi ve yönetimi konusunda derin bir bilgi ve deneyimlerinin olmadığını bahsederken, geri kalanları ise veri madenciliği, analizi ve yönetimi konusunda yurtdışı üniversitelerindeki iyi uygulama ve sonuçlardan haberdar olduklarını belirtmişlerdir. Özellikle katılımcıların bahsettiği üzere inovasyon ve teknoloji odaklı satın alımlarda sorunlar olduğundan bahsedilmiştir. Bu nedenle katılımcılar tarafından daha etkin büyük veri madenciliği, analizi ve yönetimi yapılarak takip ve kontrol sistemi sağlanabileceği belirtilmiştir. Katılımcıların bahsettiği bir diğer husus ise inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımlarda ortak bir envanterin veri madenciliği, analizi ve yönetimi ile daha etkin kullanılmasıdır. Sonuç olarak veri madenciliği, analizi ve yönetiminin en kısa zamanda üniversite yönetimlerinde inovasyon ve teknoloji odaklı yatırım ve satın alımlarda vakit kaybedilmeden uygulamaya alınmasıdır. Anahtar Kelimeler: Üniversite Yönetimi, Büyük Veri Madenciliği, Büyük Veri Analizi, Büyük Veri Yönetimi, Satın Alımlar, İnovasyon, Teknoloji, Yatırım, İnovasyon Ekosistemi, Verimlilik. 159 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 371.KURUMSAL YÖNETİŞİM ve İÇ HALKLA İLİŞKİLER Süleyman GÜVEN Bozok Üniversitesi [email protected] ÖZET Son dönemlerde meydana gelen küresel ekonomik krizler, bununla da bağlantılı olan şirket iflasları (Enron, Xerox, Worldcom) ve bunun dışında küresel çaplı şirketlerin üretim hatalarından dolayı yaşadıkları krizler (Toyota, Wolstwagen) gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki özellikle büyük çaplı birçok şirketi olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Bu etkilerin bir sonucu olarak kurumlardaki yönetim yapılarının nitelikleri ve karar alma süreçleri büyük önem kazanmaya başlamıştır. Kurumsal yönetişim de bu dönemde öne çıkan ve resmi ve gayrı resmi platformlarda en çok tartışılan kurumsal yönetim şekillerinden biri olmuştur. Yönetişim kavramı zorunlu olarak kendi içerisinde bir iletişimi de barındırmaktadır. Bu çerçevede çalışmanın amacı küreselleşmenin yoğun olarak yaşandığı 21. Yüzyılda gerek özel sektördeki gerekse kamu sektöründeki kurumların yönetim yapısını incelemek ve yönetim ile kurumun iç hedef kitleleri arasındaki iletişim biçimini halkla ilişkiler açısından ele almaktır. Bu çerçevede çalışmada aşağıdaki varsayımlar oluşturulmuştur: - Kurumsal yönetişim istişare süreçlerinin geniş çaplı uygulandığı ve ortak aklın devreye sokulduğu bir yapıyı gerektirmektedir. Kurumsal yönetişimin kurum içerisinde sağlanması sağlıklı iletişim kanallarının kurulmasını da zorunlu kılmaktadır. Halkla ilişkiler kurum içi iletişimi sağlıklı bir şekilde kurmaya ve devam ettirmeye hizmet eden stratejik bir yönetim aracıdır. Çalışmada yöntem olarak literatür taraması kullanılmıştır. Bu çerçevede ilgili literatür taranarak gerek özel sektörde gerekse de kamu sektöründe kurumsal yönetişim ilkeleri ortaya konularak kurumsal yönetişimin çerçevesi çizilmeye ve kurumlarda iç hedef kitlelerle sağlıklı bir iletişimin olanakları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla çalışmada ilk önce kurumsal yönetişim kavramı ele alınmış ve kurumsal yönetişim kavramının tarihsel gelişimiyle birlikte içinde barındırdığı ilkeler ele alınmıştır. İkinci olarak kurum yapıları içerisinde stratejik bir iletişim aracı olan kurum içi halkla ilişkilerin kurumsal yönetişim açısından önemi ele alınmıştır. Anahtar Kavramlar: Kurumsal Yönetişim, Kurum İçi Halkla İlişkiler, İletişim. 160 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 373.X VE Y JENERASYONUNDAKİ ÇALIŞANLARIN YÖNETİCİYLE ETKİLEŞİM FARKLILIKLARI Buket AKDÖL İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, İşletme Bölümü [email protected] ÖZET 1950’lerden sonra ortalama yaşam süresinin uzaması, hızlı değişim ve dönüşüm ile farklı kuşakların oluşma süresinin kısalması ve bu kuşakların iş yerinde birarada çalışmaya başlamaları ile, işletmecilik alanında X ve Y jenerasyonları arasındaki farklılıkları ele alan çalışmalar hız kazanmıştır. Bu alandaki çalışmalar genellikle, X ve Y jenerasyonuna dahil bireylerin davranış, tutum ve performansları arasındaki farklılıkları ele almakta ve yöneticilere bu farklılıkları daha etkin yönetmelerine ilişkin ipuçları sunmaktadır. Bu çalışmada ise, X ve Y jenerasyonuna dahil bireylerin, iş yerinde yöneticiyle etkileşimleri açısından farklılıklarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışanların yöneticilerini beğenmeleri, profesyonel yetenek ve yetkinliklerini takdir etmeleri, sorumluluk alıp ve ek görevler yüklenerek yöneticileriyle yürüttükleri işlere daha fazla katkı sağlamaya istekli olmaları ve farklı durumlarda yöneticilerinin desteklerini alabileceklerine ilişkin inanç ve güvenleri, yöneticiyle olan etkileşimlerinin düzeyini belirlemektedir. Bu çalışmada anket yöntemiyle veri toplanılarak, yöneticiyle etkileşim açısında kuşaklar arasındaki farklılıklar analiz edilmiştir. Anket formunda ölçme aracı olarak, Liden ve Maslyn’in (1998) dört boyutlu lider üye etkileşimi ölçeği kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: X ve Y Jenerasyonları, Kuşaklar Arası Farklılıklar, Yöneticiyle Etkileşim, Lider Üye Etkileşimi. 161 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 377.TMS 23 BORÇLANMA MALİYETLERİNİN AKTİFLEŞTİRİLMESİ VE FİNANSAL TABLOLARA ETKİSİ Emrah YILDIZ Mersin Üniversitesi [email protected] Murat KURTLAR Mersin Üniversitesi [email protected] ÖZET TMS 23 Borçlanma Maliyetleri, özellikli bir varlığın satın alınması, inşaatı veya üretimi ile doğrudan ilgili olan borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesine izin vermektedir. Diğer borçlanma maliyetleri gider olarak kaydedilmektedir. Borçlanma maliyetleri, işletme tarafından yapılan borçlanmalarla ilgili olarak katlanılan faiz ve diğer giderlerden oluşmaktadır. İşletmeler bu giderlerin muhasebeleştirilmesinde, özellikli varlık kullanımı durumunda aktifleştirme seçeneğini kullanabilecektir. Standartta, amaçlanan kullanıma veya satışa hazır duruma getirilebilmesi zorunlu olarak uzun bir süreyi gerektiren varlıklar özellikli varlık olarak tanımlanmıştır. Bu varlıkların borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesi ile kayıtlı değerinin değişeceği ve böylece işletmelerin dönem kar/zararında, dönem vergi giderinde ve bilançodaki diğer bazı kalemlerde farklılık olacağı görülmektedir. Özellikli varlıklar stoklar, imalat tesisleri, enerji üretim tesisleri, maddi olmayan duran varlıklar ve yatırım amaçlı gayrimenkullerden oluşmaktadır. Stoklar dışındaki varlıklar için faydalı ömürlerine göre hesaplanan amortisman tutarının da bilanço kalemlerindeki değişikliğe etkisi olacaktır. Bu uygulamanın da yine ertelenen geçici vergi üzerinde etkisi olacaktır. Bu çalışma ile özellikli varlığa sahip olan işletmelerin borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesinin nasıl yapıldığının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Borçlanma maliyetlerini aktifleştiren işletmelerin bilançolarında nasıl gösterdikleri ve aktifleştirilmemesi durumunda bilançolarını nasıl etkileyeceği analiz edilmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda işletmelerin kullandığı özellikli varlıkların neler olduğu incelenmiştir. Sonuç olarak da, muhasebeleştirilen borçlanma maliyetleri ile dönem vergilerinin nasıl etkilendiği açıklanmıştır. Anahtar Kelimeler: Muhasebe Standartları, Borçlanma Maliyetleri, Finansal Tablolar. 162 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 380.GELECEKTEKİ NAKİT AKIŞLARININ TAHMİNİNDE NAKİT AKIŞLARININ VE TAHAKKUKLARIN ROLÜ Orhan ÇELİK Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi [email protected] Emrah ERTUGAY Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi [email protected] ÖZET Muhasebede tahakkuk esası, kazançların muhasebeleştirilmesinde nakit akışlarının gerçekleşme zamanını dikkate almadığı için hasılat veya gider unsurunun doğuşu (tahakkuku) yeterli olup tahsil edilmiş veya ödenmiş olması şart değildir. Tahakkukların gelecekte nakde dönüşme beklentisi nedeniyle de her bir tahakkuk bileşiminin gelecekteki nakit akışları hakkında farklı bilgiler içermesi beklenir. Bu nedenle çalışmada, finansal bilgi kullanıcılarının doğru kararlar verebilmeleri için büyük önem taşıyan gelecekteki nakit akışlarının tahmin edilmesinde cari nakit akışlarının ve tahakkukların rolü araştırılmış ve hangisinin daha açıklayıcı bilgi sağladığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak tahakkukların ve sonraki aşamada tahakkuk ayrıştırmasının daha yüksek bir açıklayıcılık düzeyine sahip olduğu ve tahakkuk bileşenlerinin sağladığı bilgi içeriğinin tahminlerle tutarlı olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Tahakkuk Esası, Kazançlar, Tahakkuklar, Tahakkuk Bileşenleri, Nakit Akışları, Nakit Akış Tahmini. 163 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 381.FİNANSAL DOLARİZASYON SÜRECİNİN BANKACILIK SİSTEMİNE OLAN ETKİLERİ Aylin ERDOĞDU İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] ÖZET Ülkemizde 2000 ‘li yıllar ile uygulanmaya başlayan ekonomi programları çerçevesinde enflasyon oranlarındaki düşüş ivmesi, son yıllarda faiz oranlarında da görülmesine, neredeyse sıfıra yakın faiz oranları ve değer kazanmaya devam eden TL’ sına rağmen dolarizasyon sürecinde bir gerileme gözlenmemektedir. Bu gelişmenin doğal sonuçları olarak;TC. Merkez Bankası tarafından uygulanan para politikalarının etkinliği azalmakta, bankacılık sektöründe varlık ve yükümlülükler arasındaki vade farkları sebebiyle likidite problemleri ile karşılaşılmakta ve para talebinde yapısal kırılmalar görülmektedir. Bu çalışmada ekonominin mihenk taşlarından biri olan, finansal istikrarın simgelerinden bankacılık sektörü ile finansal dolarizasyon ilişkisi ele alınmıştır. Sözlük anlamı olarak, ülkede yaşayanların yabancı para cinsinden varlık ve yükümlülükler olarak tanımlanan finansal dolarizasyon, bankacılık sekötür açısından değerlendirildiğinde; akla ilk gelen unsurlar, mevduatlar ve krediler olmaktadır. Bankacılığın iki temel işlemi olan mevduatlar ve krediler, yabancı para cinsinden varlık ve yükümlülüklere tam anlamıyla örnek teşkil eder. Bu vasıfları ile de finansal dolarizasyonun ölçülmesinde aktif rol oynarlar. Çalışmanın amacı Türkiye’deki dolarizasyon süreci ile finansal istikrar arasındaki ilişkiyi bankacılık sektörü vasıtası ile ifade etmektir. Bu sebeple ekonometrik analizlerde E-views 8 programı kullanılmıştır. Özellikle 2006 yılında BDDK’nın faaliyete geçmesi ile birlikte Türk bankacılık sistemi kabuk değiştirmiş, geçen 10 yıllık süreçte dünyada örnek gösterilen bir mertebeye ulaşmıştır.Çalışma sonucunda; finansal sistemin bir parçası olan bankacılık sektörünün istikrarının artmasına bağlı olarak, finansal dolarizasyonda negatif yönlü bir ivme oluştuğu gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bankacılık İşlemleri, Finansal Dolarizasyon, En Küçük Kareler Yöntemi, Regresyon Analizi. 164 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 383.ULUSLARARASI İŞLETMECİLİK VE ULUSLARARASI EKONOMİK ENTEGRASYON İŞLETMECİLİĞİNDE AVRUPA BİRLİĞİ Güney Ferhat BATI İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] ÖZET Uluslararası ticaret tarihsel olarak Çin ve Hindistan’a yapılan seferlerde ipek ve baharat gibi malzemelerin Avrupa’ya ve farklı kıtalara getirilmesi sürecinden, günümüz itibariyle zaman ve mekan olarak ‘’Globalizm’’ kavramına ulaşmış bulunmaktadır. Uluslararası işletmecilik hızla Globalleşen dünyada ticaret hacminin daha fazla büyüdüğü bir sürece gelmiştir. Yirmi Birinci yüzyılın başlangıcıyla dünyada oluşan Globalleşme sürecinin getirdiği ekonomik hacim büyüklüğü çok hızlı bir şekilde büyüyerek sürekliliğine devam etmektedir. Globalleşen süreçte günümüzde artan dünya ticaret hacminin büyüklüğü ve uluslararası rekabet ortamına getirdiği zorluklar düşünüldüğünde, uluslararası ekonomik entegrasyon işletmeciliğinin oluşumu, uluslararası ticaretin daha fazla büyümesini sağladığını göstermektedir. Dünyada gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin çeşitli uluslararası ekonomik entegrasyon oluşumu içerisinde bulunmaları, Globalleşen dünyada ticarette rekabet avantajı üstünlüğü getirmesinin yanında, aynı zamanda ekonomik bütünleşmelerin getirdiği farklı hukuksal prosedürlerin engelleyici olmasını da önlemektedir. Küresel boyutta 1929 yılında yaşanan ekonomik buhran süreci dünyanın büyük bir ekonomik krizi tek başına bir ülkenin kolaylıkla üstesinden gelebilecek bir kriz olmadığını ve tüm dünyayı sarmalayan ekonomik krize dönüştüğü gerçeğiyle yüzleştirmiştir. Bu ekonomik krizin dünyaya getirdiği sonuçlar; üretimin azalması, işsizliğin artması, ülke milli gelirinin gerilemeye başlaması ve uluslararası işletmecilik açısından ticaretin büyük ekonomik dar boğaza girmiş olmasıdır. Yaşanan ekonomik buhran dünyada artık tek başına bir ülkenin ekonomik bir krizle mücadele edemeyeceği gerçeğini göstermektedir. Bu krizin dünya kamuoyuna düşündürdüğü olumsuz izlenimin yanında getirdiği pozitif algı olarak dünyada artık uluslararası ekonomik entegrasyon oluşumlarının gerekliliğini ortaya çıkarmasıdır. Uluslararası ekonomik entegrasyon örneklerinden biri olarak Avrupa Birliği, güçlü büyümesine süreklilik katmaya devam eden önemli bir yere sahiptir. Avrupa Birliği’nin yirmi sekiz üyeden oluşması ve birliğe üye olmak için bekleyen aday ülkelerde hesaba katıldığında, ekonomik ve parasal birlik olması, güçlü ülkelerin ekonomik entegrasyon içerisinde bulunması, birliğin toplam nüfus büyüklüğü değerlendirildiğinde Globalleşen ortamda uluslararası işletmeciliğin ekonomik entegrasyon boyutunun hızlı bir şekilde geldiği gelişimi göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Uluslararası İşletmecilik, Avrupa Birliği Entegrasyonu, Avrupa Birliği. 165 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 385.YENİ İŞ DÜNYASINDA STRATEJİK YENİŞİMCİLİK“YENİLİĞİN MERKEZİ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER (KOBİ’LER)” Mehmet Çağrı GÜNDOĞDU İstanbul Gelişim Üniversitesi ÖZET Bu bildiri, iş dünyasının potansiyel gücü ve yenilik motorları Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ’ler) şemsiyesi altında; girişimcilik, firma içi girişimcilik, yenilik ve yenilikçilik kavramları arasındaki ilişkilere odaklanarak, işletmecilik alanındaki mevcut bilgi birikimine değer katmayı hedeflemektedir. İş yapma usul ve biçimlerinin bütünüyle değiştiği günümüz iş çevresinde, dünyanın tek bir pazar yerine dönüştüğü küresel çerçevede, rekabet en üst derecede yaşanmakta; oyunun kuralları bu anlamda yeniden yazılmakta; ve bu yüzden işletmeler sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlama yolunda giderek daha yenilikçi olma zorunluluğu ile yüzleşmektedirler. KOBİ’ler, esnek yapılarıyla değişime daha açık olmaları, uyum yeteneklerinin gelişmişliği, yenilikleri daha kolay uygulayabilmeleri gibi nedenlerle, ülke ekonomileri, iş dünyası ve dünya ticareti içerisinde kritik öneme sahiptirler. Yeni iş dünyasında, ancak, yenilik temelli girişimler, başka deyişle, yenilikçi iş fikirlerinin ticarileştirilmesiyle kurulan yeni işletmeler, bu yeteneklerini yenilikçi ve iç girişimci faaliyetlerle sürdürerek uzun vadede ortalamanın üzerinde getiri sağlayabilecekler ve rakiplerine üstün gelerek yaşamlarını sürdürebileceklerdir. Bu bakış açısıyla, yeni iş düzeninde başarılı olmak için geleneksel girişimcilik ve/veya iç girişimcilik kavramlarının anlaşılması ve hayata geçirilmesi yeterli olamamakta; bunların ötesinde, yenilikçi girişimcilik ve devamında yeniliğe dönük iç girişimsel çabaların tamamını ifade eden yenişimcilik kavramının özümsenerek uygulanması önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, KOBİ’ler, yenişimciliğin tohumlarının atılıp geliştiği yenilik merkezleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle, çalışma kapsamında ilgili literatür taranmış ve konuya ilişkin olarak, girişimcilik, iç girişimcilik ve yenilik kavramlarının, bütünleşik olarak, yeni ekonominin gerektirdiği stratejik yenişimcilik konseptine dönüştürülerek, sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlanabileceği vurgulanmıştır. Dolayısıyla, bu çalışmanın temel odak noktası şudur: Yeni iş dünyasının yapısal özelliklerinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan yenişimci kavramı nasıl ele alınmalı; ve yenişimcinin özellikleri neler olmalıdır? Bu sorulara verilecek cevaplar ile birlikte proaktif bir tutum içerisinde, yeni fikir ve buluşlara kaynak olunması özendirilerek; bunların ticarileştirerek yeniliğe dönüştürülmesiyle de stratejik avantaj sağlanabilecektir. Böylelikle, KOBİ’ler, ülke ekonomileri içerisinde, katma değer yaratma potansiyelleri ile stratejik yenişimcilerin sıçrama tahtaları olacaktır. Anahtar kelimeler: KOBİ, Girişimcilik, İç Girişimcilik, Yenilik, Yenilikçilik Yenişimcilik, Stratejik Yenişimcilik. 166 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 389.YEŞİL BÜYÜMEDE ÇOK KRİTERLİ KARAR VERME UYGULAMALARI: SİSTEMATİK BİR LİTERATÜR TARAMASI Cemil ÇELİK Kocaeli Üniversitesi cemil.celik@kocaeli .edu.tr Ali İhsan BOYACI Kocaeli Üniversitesi ali.ihsan@kocaeli. edu.tr Tuğçen HATİPOĞLU Murat ÇOLAK Kocaeli Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi tugcen.hatipoglu@koca li.edu.tr murat.colak@kocaeli .edu.tr ÖZET Günümüzde nüfus ve buna bağlı olarak üretim ihtiyacında meydana gelen artış endüstriyel faaliyetlerdeki artışı da beraberinde getirmektedir. Endüstriyel faaliyetlerde meydana gelen artış ise CO2 salınımını yüksek seviyelere çıkarmaktadır. Bu durum çeşitli çevresel ve ekonomik problemlere yol açmaktadır. Son zamanlarda çevresel ve ekonomik problemlerin yaşanmasının bir sonucu olarak yeşil büyüme ve yeşil ekonomi kavramlarına olan ilgi giderek artmaktadır. Yeşil büyüme kavramını çevreye minimum düzeyde zarar verecek ürün ve hizmetlerin kullanımını teşvik eden bir yaklaşım olarak tanımlamak mümkündür. Diğer taraftan, çevresel ve ekonomik problemlerin yeşil büyüme kavramı ile birlikte değerlendirilmesi sonucunda, çevreye minimum zararı verecek üretim sistemlerinin ve tedarik zinciri unsurlarının seçimi problemleri çok kriterli karar verme ihtiyacını doğurmuştur. Bu nedenle çalışma kapsamında, çoklu kriterleri ve alternatifleri dikkate alan çok kriterli karar verme teknikleri yeşil büyümeyle beraber ele alınmıştır. Bu çalışmada literatürde yer alan yeşil büyüme uygulamaları; yeşil üretim, yeşil tedarikçi seçimi ve yeşil enerji olmak üzere üç ana başlık altında incelenmiştir. Bu çalışma ile yeşil büyümenin en önemli ve eksik alanlarını belirleyip araştırmacıların bu alana yönelmesini sağlamak amaçlanmıştır. Bunun yanında her ana başlık altında genel olarak kullanılan kriterler ifade edilerek araştırmacılara yol göstermek hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çok Kriterli Karar Verme, Yeşil Büyüme, Yeşil Üretim, Yeşil Tedarikçi Seçimi, Yeşil Enerji. 167 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 390.ÖRGÜT İÇİ AHLAKİ ORTAM VE AHLAKİ LİDERLİK Oktay YANIK Atatürk Üniversitesi [email protected] Atılhan NAKTİYOK Atatürk Üniversitesi [email protected] Bülent GÜVEN Atatürk Üniversitesi bgü[email protected] ÖZET Bu çalışmada ahlaki liderliğin örgüt içi ahlaki ortamı teşkil eden unsurlar olan ahlaki iklim ve ahlaki kültür üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Ankara ilinde bilgi teknolojileri sektörü üzerine faaliyet gösteren işyerlerinde çalışan işgörenlerden anket yöntemi ile veri toplanarak analize tabi tutulmuştur. Bulgular, ahlaki liderliğin ahlaki iklimi ve ahlaki kültürü doğrudan etkilemekte olduğunu ve ahlaki kültür üzerinde ahlaki iklim aracılığıyla da etkili olduğunu ortaya koymuştur. Sonuçlar, ahlaki liderliğin örgüt içi ahlaki ortamı dönüştürmede –her iki ahlaki ortam faktörü üzerinde etkisinin olması nedeniyle- büyük öneme sahip olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Ahlaki Ortam, Ahlaki İklim, Ahlaki Kültür, Ahlaki Liderlik. 168 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 392.ETİK İKLİMİN ÇALIŞANLARIN İŞ TATMİNİNE VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLARINA ETKİSİ: OTEL İŞLETMELERİNDE BİR UYGULAMA Meral ERDİRENÇELEBİ Necmettin Erbakan Üniversitesi [email protected] Tahsin GEÇKİL Necmettin Erbakan Üniversitesi [email protected] Nezahat KOÇYİĞİT Necmettin Erbakan Üniversitesi [email protected] ÖZET Örgütlerde insan kaynaklı birçok sorunun varlığı bilindiğinden, özellikle konaklama işletmelerinde de, insan kaynağının ön plana çıkması nedeniyle etik iklim atmosferi ve etik davranışlar önem kazanmaktadır. Etik olmayan davranışlar, işletme içinde stresli bir ortama sebep olurken, bu durum iş görenlerin iş tatminini ve örgütsel bağlılığını da negatif yönde etkileyebilmektedir. Bu çalışmada, otel işletmelerindeki etik iklimin, çalışanların iş tatmini ve örgütsel bağlılıkları üzerindeki etkileri incelenecektir. Konya ili merkezinde faaliyet gösteren beş ve dört yıldızlı otellerde 136 orta ve üst düzey yöneticiye anket uygulanarak elde edilen veriler bilgisayar programında analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda yapılan korelasyon analizi ile örgütte etik iklim atmosferi ve örgütsel bağlılık ve iş tatmini arasında pozitif bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmada yapısal eşitlik analizi ile model testi yapılmıştır. YEM sonucuna göre oluşturulan hipotezler kabul edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Etik İklim, Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini. 169 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 393.KURUMSAL SOSYAL SOSRUMLULUK KAMPANYALARININ GENÇ TÜKETİCİLERİN MARKA FARKINDALIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ UYGULAMALI BİR ARAŞTIRMA İlhami Çağrı AKA Gediz Üniversitesi [email protected] Ahmet Hüsrev TEKİN Sedef Çınardan Gediz Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi [email protected] [email protected] ÖZET Küreselleşmenin sonucunda artan rekabette öne geçmek isteyen işletmeler kâr odaklı olmanın yanında sosyal sorumluluk faaliyetlerini de kullanma yoluna gitmişlerdir. İşletmelerin sosyal sorumluluk bilincine sahip olmaları, rekabet avantajı yaratabilmeleri için önemli bir farklılaşma unsuru haline gelmiştir. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte talep ettikleri bilgiye kolayca ulaşabilen tüketiciler, kendilerine sunulan birçok alternatiften dolayı karar verme sürecinde her geçen gün daha da zorlanmaktadırlar. Teknolojinin gelişmesiyle birçok farklı mesaja maruz kalan tüketiciler satın alma kararlarında daha bilinçli ve seçici hale gelmişlerdir. Sosyal konulara karşı tüketicilerin ilgi düzeyinin artması işletmelerin ve markaların kurumsal sosyal sorumluluğa verdikleri önemin de artmasına sebep olmaktadır. Günümüzün tüketicisi, ürün ve hizmetini satın aldığı işletmelerden topluma da katkıda bulunmalarını istemektedir. İşletmeler, sosyal sorumluluğu stratejik bir araç olarak kullanarak müşterilerin tutum ve davranışlarında olumlu bir imaj, güven duygusu ve sadakat oluşturarak kârlılıklarını yükseltebilmektedirler. Küreselleşme olgusu toplumların değer yargılarını değiştirdiği gibi işletmelerin de pazarlama ve yönetim anlayışlarını da değiştirmektedir. Bu durum işletmelerin ekonomik davranmalarını gerektirdiği gibi, aynı zamanda da sosyal bir misyonlarının bulunması gerçeğini de ortaya koymaktadır. İşletmeler varlıklarını korumak, kârlılık düzeylerini arttırmak, kurum ve marka imajını güçlendirmek ve tüketici gözünde marka farkındalığı yaratmak amacıyla sosyal sorumluluk kampanyalarının içinde yer almaktadırlar. Kurumsal sosyal sorumluluk kampanyalarının, samimi olarak gerçekleştirildiği ve reklam amacı taşımadığı durumlarda tüketici tarafından kabul gördüğü ve tüketicilerin satın alma davranışlarını da olumlu yönde etkilediği görülmektedir. Araştırma sonuçlarına göre genç tüketicilerin de kurumsal sosyal sorumluluk kampanyası yürüten markalara karşı güven duyduğu ve kampanya yürüten bir marka satın aldığında destek verdiği için olumlu yönde etkilendiği söylenebilir. Araştırmanın amacı; İzmir ilindeki seçilmiş üniversitelerin işletme bölümde okuyan öğrencilerin, kurumsal sosyal sorumluluk kampanyası uygulayan markalara karşı tutumlarını incelemektir. Kurumsal sosyal sorumluluk kampanyalarının genç tüketiciler üzerindeki olası yansımalarının, gençlerin kampanyalar hakkındaki düşüncelerinin ve kampanyaların marka farkındalığı oluşturma üzerindeki etkisinin incelenmesi ile katılım şekillerinde farklılığa sebep olan unsurların ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kampanyaları, Marka Farkındalığı. 170 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 394.GSM OPERATÖRLERİNİN SUNMUŞ OLDUĞU GENÇLİK KAMPANYALARINDAN GENÇLERİN BEKLENTİLERİNE VE MEMNUNİYETLERİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Mevlüt TÜRK Hulisi BİNBAŞIOĞLU Mustafa DESTE İnönü Üniversitesi İnönü Üniversitesi İnönü Üniversitesi [email protected] [email protected] [email protected] ÖZET Yoğun rekabet ortamında GSM operatörleri, gençlerin teknolojiye olan ilgi ve duyarlılıklarını göz önünde bulundurarak gençlere yönelik özel kampanyalara önem vermektedirler. Bu çerçevede, GSM operatörlerinin uyguladıkları kampanyalar; Genç Turkcell, Vodafone Freezone ve Avea Woops olarak üç ana başlıkta ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada, GSM operatörlerinin sunmuş oldukları gençlik kampanyalarından gençlerin beklentilerini, mevcut gençlik kampanyalarından ve operatör tercihinden duyulan memnuniyeti ölçmeye yönelik bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda gençlerin GSM operatörlerinin sunduğu gençlik kampanyalarından beklentileri ile uygulanan kampanyalardan memnuniyetleri arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir. Yine mevcut kampanyalardan duyulan memnuniyet ile operatör tercihinden duyulan memnuniyet arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Gençlik Kampanyaları, GSM Operatörleri, Mobil Teknoloji 171 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 397.YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA İŞ STRESİNİN, SANAL KAYTARMA DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Erdal ŞEN İstanbul Gelişim Üniversitesi [email protected] Emel TOZLU Gelişim Üniversitesi [email protected] Hülya ATEŞOĞLU Ali ÖZDEMİR İstanbul Gelişim Marmara Üniversitesi Üniversitesi [email protected] [email protected] ÖZET Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ve rekabetin artmasıyla örgütlerin yüksek performans beklentileri ve çalışanların iş ve iş dışındaki sorunlarının artışı nedeniyle iş stresi olgusu sık sık gündeme gelmektedir. İş stresi belirli bir düzeyde çalışanlar üzerinde olumlu bir etkiye sahipken, bu düzeyin üzerine çıktığında olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. İş stresi sonucunda çalışanların kaytarma davranışına yönelebileceğini ve bu davranışların artabileceği düşünülmektedir. Günümüzde bilgi teknolojileri ile hayatımıza giren en sık görülen kaytarma türü sanal kaytarmadır. Sanal Kaytarma mesai saatleri içerisinde çalışanın örgüt amaçları dışında internet kullanmasıdır. Türkiye’de 2014 yılında ilk üç ay içerisinde internet kullanan bireylerin %78,8’i ile sosyal medya ilk sırada yer almaktadır. Gitgide artan internet, bilgisayar ve mobil aygıtların kullanım politikaları belirlenmedikçe sanal kaytarma faaliyetlerini kontrol etmek zorlaşmaktadır. Kontrol edilemeyen bu güç, örgüt politikalarına yönlendirilmedikçe verimlilik kayıplarına neden olacaktır. . Bu çalışmada, mevcut literatürden yola çıkarak iş stresinin sanal kaytarma davranışı üzerindeki etkisini inceleyerek yükseköğretim kurumları bazında önemini ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmada kantitatif yöntem olarak literatür araştırmasına gidilerek, kalitatif veriler değerlendirme altına alınacaktır. Anahtar Kelimeler: İş Stresi, Kaytarma, Sanal Kaytarma, Yükseköğretim. 172 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 399.ÇEVRE TUTKUSU VE YEŞİL ÖRGÜTSEL DAVRANIŞIN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Ali ERBAŞI Selçuk Üniversitesi [email protected] Özer ÖZALP Selçuk Üniversitesi [email protected] ÖZET Yeşil örgütsel davranış, işletme literatürüne son yıllarda girmiş ve çok sınırlı sayıda çalışmaya konu olmuş bir kavramdır. Bu sınırlılıkla beraber literatürde çalışanların işletmedeki yeşil davranışlarının, onların örgütsel tutumları üzerindeki etkisini inceleyen araştırma kurgularına önemli ölçüde ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın varlığından hareketle, bu çalışmada çalışanların çevre tutkularının ve işyerindeki çevre dostu davranışlarının örgütsel bağlılık düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırmanın evreni, Konya il merkezinde bulunan 4 ve 5 yıldızlı 11 oteldeki çalışanlardan (n= 688) oluşmaktadır. Araştırmada evren olarak otellerin seçilmesinin sebebi, çevre ve yeşil kavramları üzerinde son yıllarda en yoğun çalışan sektörün turizm sektörü olması ve böylece çalışmadan elde edilen bulguların daha anlamlı olacağı varsayımıdır. Araştırmada basit tesadüfi örneklem yöntemi kullanılmıştır. Bu doğrultuda araştırmanın örneklemi, evreni temsil edecek nitelikte Konya il merkezinde bulunan 4 ve 5 yıldızlı 9 oteldeki çalışanlar arasından rastlantısal olarak seçilen katılımcılardan oluşmuştur (n= 255). Verilerin toplanmasında anket yöntemi kullanılmış ve anketler yüzyüze görüşme yöntemiyle katılımcılara uygulanmıştır. Araştırmada, katılımcıların orta düzeyde örgütsel bağlılık, yüksek düzeyde çevre tutkusu ve yüksek düzeyde yeşil örgütsel davranış eğilimine sahip oldukları bulgulanmıştır. Araştırmanın sonucunda çalışanların çevre tutku düzeylerinin ve yeşil örgütsel davranış eğilimlerinin örgütsel bağlılık üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca çalışanların çevre tutku düzeyinin işyerinde çevre dostu davranış sergileme eğilimi üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkisinin olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Çevre Tutkusu, Çevre Dostu İşyeri Davranışları, Yeşil Örgütsel Davranış, Örgütsel Bağlılık, Otel İşletmeleri. 173 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 401. İŞ YAŞAMINDA OLUMSUZ DURUMLARI İFŞA ETME: WHISTLEBLOWING Nazlı YÜCEOL Hülya ATEŞOĞLU İstanbul Gelişim İstanbul Gelişim Üniversitesi Üniversitesi [email protected] [email protected] Erdal ŞEN Emel TOZLU İstanbul Gelişim İstanbul Gelişim Üniversitesi Üniversitesi [email protected] [email protected] ÖZET Çalışma hayatında olumsuz durumları ifşa etme (Whistleblowing) genelde ahlaki olmayan durumların duyurulması, sorun bildirme gibi kavramlar ile ifade edilmektedir. Kavram 1963 yılı itibari ile kullanılmaya başlanmıştır. İlk ortaya çıkışı ise ‘güvenlik’ kapsamında gerçekleşmiştir. Genel olarak olumsuz durumları ifşa etme kavramını tanımlamak gerekirse; faaliyet gösterilen kurum içerisinde bir takım ahlaki olmayan ve ahlak dışı davranışların kurumun diğer üyeleri tarafından açıklanmasını ifade etmektedir. Olumsuz durumları ifşa etme kavramı günümüz çalışma hayatında oldukça ilgi çeken bir konu haline gelmiştir. Örgütler için etik dışı veya yasaya uygun olmayan davranış ve eylemler ve örgüt için zararlı olacak davranışları ortaya çıkaran, bu süreçler ile ilgili önlemler alınmasını sağlayan mekanizmalardan birisi de olumsuz durumları ifşa etme mekanizmasıdır. Bu çalışmada kavram ile ilgili yapılan tanımlamalara, kavramın kapsamına, kavramın ortaya çıkmasına neden olan ana başlıklara, gerçekleşme aşamalarına ve ortaya çıkış şekillerine yer verilmiştir. Gelişmiş ülkelerde yönetim çalışma ve uygulamalarında şirket içerisinde oturmuş bir iş ahlakının olması, etik iklimin varlığı ve kurumsallaşması günümüzde artık istenilen ve bilinçli bir çabanın sonucudur. Örgütlerde yasadışı birçok faaliyetin temelinde iletişimde şeffaflığın olmaması ve yapılanmadaki karmaşıklık yatmaktadır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde olumsuz durumları ifşa etme kavramına karşı tutum ise diğerlerine göre biraz daha farklılık göstermektedir. Ülkemiz kapalı toplum yapısına sahiptir ve bu sebeple olumsuz durumları ifşa etme eylemini gerçekleştiren kişilere karşı bakış açısı bu kişilerin “muhbir, ihbarcı, ispiyoncu, ikiyüzlü” kişiler olduğu yönündedir. Olumsuz durumları ifşa etme mekanizmalarının geliştirilmesi, sistemleştirilmesi kamu ve özel sektörde birçok alanda önemli kazanımlar elde etmek mümkündür. Anahtar Kelimeler: Olumsuz durumları ifşa etme, Sorun bildirme, Muhbirlik, Bilgi uçurma 174 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 404.ALGILANAN ELEKTRONİK HİZMET KALİTESİ UNSURLARININ İNCELENMESİ: SANAL ALIŞVERİŞ SİTELERİ ÜZERİNDE BİR UYGULAMA Serap ÇABUK Çukurova Üniversitesi [email protected] Hatice DOĞAN SÜDAŞ Çukurova Üniversitesi [email protected] Buğra TÖGE Çukurova Üniversitesi [email protected] ÖZET Günümüzde, iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve yaygınlaşmasına paralel olarak işletmeler, müşterilerine ulaşmak için internet sitelerini aktif olarak kullanmaya başlamışlardır. Böylece çevrim içi hizmetlerinin kalitesinin ölçümü, işletmeler için hayati bir öneme sahip olmuştur. Geleneksel hizmet kalitesi ölçeği, müşteri ve hizmet işletmesi arasındaki kişiler arası etkileşimin dinamiklerini belirlemek içindir, ancak e-hizmet kalitesi ürün ve hizmetleri satın alma ve teslim edilmesinin, web sitesi tarafından ne kadar etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirildiğidir. Zeithaml, Parasuraman ve Malhotra (2005) tarafından geliştirilen ESERVQUAL ölçeği çevrimiçi hizmet kalitesinin boyutlarının değerlendirilmesini içermektedir. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin sanal alışveriş deneyimlerinden algıladıkları hizmet kalitesinin unsurlarını ve bu unsurların müşteri memnuniyeti ve sadakati üzerine etkisinin olup olmadığını belirlemek amaçlanmaktadır. Veriler 300 üniversite öğrencisinin katılımıyla yüz yüze görüşme tekniği ile yapılandırılmış anket formunun uygulanması ile elde edilmiştir. Araştırmada örnekleme yöntemi olarak, "kolayda örnekleme yöntemi" kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre sanal alışveriş sitelerinin etkinlik, gizlilik, başarım ve ödeme unsurlarının müşteri memnuniyetine anlamlı ve olumlu yönde etkisinin olduğu görülmektedir. “Tüketici yorumlarının bulunması, gizlilik, başarım, ödeme ve karşılıklılık unsurları ise sanal alışveriş sitelerine ilişkin müşteri sadakatini anlamlı ve olumlu yönde etkilemektedir. Ayrıca sanal alışveriş sitelerine ilişkin müşteri memnuniyetinin müşteri sadakatine anlamlı ve olumlu yönde etkisinin olduğu görülmüştür. Elde edilen sonuçlar, gerek teori gerekse uygulamacılar açısından çıkarımlar sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Elektronik Hizmet Kalitesi, Sanal Alışveriş, Müşteri Memnuniyeti. 405. TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLERİN İSTİHDAMI: BM İŞ HAYATI VE İNSAN HAKLARI REHBER İLKELERİ ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME Mehmet Baykal İstanbul Üniversitesi [email protected] [email protected] 175 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul ÖZET 2011 yılında Suriye krizinin ortaya çıkmasından sonra Türkiye’nin izlediği “açık kapı” politikasının sonucunda 3 milyona yakın Suriyeli Türkiye’ye gelmiş ve bunlara “geçici koruma” statüsü verilmiştir. Diğer mülteciler gibi Suriyeli mültecilerin de barınma, sağlık, eğitim ve çalışma hakkı gibi “sosyal ve ekonomik hakları” gündeme gelmiştir. Çalışma hakkı temel bir insan hakkıdır ve bireylerin iş piyasasına erişimi ile ilgilidir. Anayasa’nın 49. maddesine göre çalışma hakkı, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin herkesin hakkı ve ödevidir. Devletlerin, vatandaşları yanında yabancıların da çalışma haklarını düzenleyebilecekleri konusunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Türk mevzuatına göre ikamet izni bulunan yabancıların çalışma hakkı “çalışma izni”ne bağlıdır. Bu çalışmanın amacı “geçici koruma” statüsüne sahip Suriyeli mültecilerin çalışma haklarının BM İş Hayatı ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri çerçevesinde değerlendirilmesidir. Bu amaçla konu rehber ilkeler, uluslararası mevzuat ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Geçici Koruma Yönetmeliği ve Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik gibi ulusal mevzuat hükümleri çerçevesinde ele alınmıştır. . Anahtar Kelimeler: : BM İş Hayatı ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri, Suriye Krizi, Geçici Koruma, İstihdam, Çalışma Hakkı, İnsan Hakları, 406. İŞ DÜNYASINDA UYULMASI GEREKEN İNSAN HAKLARI STANDARTLARI:TÜRKİYE ÖRNEĞİ Mehmet Baykal İstanbul Üniversitesi [email protected] [email protected] ÖZET 176 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul Tarih boyunca insan hakları konusunda sorumluluk sadece devletlere yüklenmiş, şirketlerin ise sadece kanuni zorunlulukları yerine getirmekle sorumlu oldukları düşünülüyordu. Ancak son çeyrek yüzyılda, şirketlerin insan hakları konusundaki sorumlulukları dünya çapında geliştirilerek uluslararası standartlar oluşturulmuştur. Bu standartların birçoğu kanunlarla desteklenmekle beraber bir çoğu da gönüllülük esasına göre geliştirilmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, Fortune Türkiye dergisinin 2015 yılı için listelemiş olduğu ilk 100 Türk şirketinin web sitelerinde insan haklarına saygı içeren açık ve net taahhüt, politika veya mesaj olup olmadığını araştırmaktır.. Listede Türkiye’deki en yüksek ciroya sahip ilk 100 kurum sıralanmıştır. Listede bulunan kamu kuruluşları liste dışı bırakılmıştır. Araştırmada sektör ayrımı yapılmamıştır. Bu çalışma, şirketlerin insan haklarına riayet edip etmediğini ortaya koymamaktadır. Çalışma sonucunda web sitesinde insan haklarına saygı duyduğunu beyan eden bir şirketin insan hakları ihlali yapmadığı sonucu çıkarılamayacağı gibi, web sitesinde insan hakları ile ilgili herhangi bir beyanı olmayan bir şirketin de insan hakları ihlali yaptığı sonucu da çıkarılamaz. Bu çalışma tamamen şirketlerin gönüllü olarak bu konuya verdikleri önemin derecesini ortaya koyma amacı taşımaktadır. Araştırmaya konu şirketlerin %14’ünün web sitelerinde açık ve net olarak “İnsan Haklarına Saygı” ifadesi geçmektedir. Şirketlerin %52’si çevreye duyarlılık konusundaki hassasiyetlerini açık ve net olarak beyan etmişlerdir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda hemen hemen bütün şirketler dikkatli olduklarına dair ifadeleri şirket politikalarında açıklamaktadırlar. Anahtar Kelimeler: İnsan hakları, İş Güvenliği, Uluslararası İnsan Hakları Standartları, Fortune Türkiye 408.BÜYÜK ÖLÇEKLİ FİRMALARDA HİZMET ÜRETİMİNDE OLUŞAN DARBOĞAZLARIN BELİRLENMESİ, ÇÖZÜMÜ VE ANALİZİ Halim KAZAN İstanbul Üniversitesi [email protected] Ahmet ERGÜLEN Necmettin Erbakan Üniversitesi [email protected] ÖZET 177 Bülent ÇOBAN Gebze Teknik Üniversitesi 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul Günümüzde bilgiden yararlanmak için gereken bilgi teknolojilerine olan ihtiyaç sürekli artmaktadır Bilgi ve Bilişim Teknolojisi (BT) kullanımı kurumsal boyutta büyük ölçekli işletmelerde zaman zaman darboğazlar oluşturmaktadır. Bu darboğazların sebebi çeşitli nedenlere dayandırılmakla birlikte, asıl sebebi projelerden yeteri kadar verimin alınamamasıdır. Bu çalışmada, büyük ölçekli işletmelerde hizmet üretimi kapsamına giren yazılım uygulaması geliştirme süreçleri (Talep iletimi, kapsam hazırlığı, analize hazırlık, yazılım gerçekleştirme, test, kullanıcı kabulü ve kısıt ve darboğaz nedenleri) incelenerek, bu süreçlerde yaşanan darboğazların proje başarımını nasıl etkilediği, bilgi, bilgi teknolojisi ve proje yönetim kavramları ve proje yönetimi özelinde yazılım projelerinin yaşam döngüsü ele alınarak araştırma yapılmıştır. Yapılan literatür taramaları ve uygulamalara göre projelerde başarısızlık oranının hala yüksek seviyelerde olduğu tespit edilerek, Bilişim Teknolojisi (BT) projelerinde ve özellikle yazılım uygulamaları geliştirme projelerinde başarısızlık oranının ortalamanın üstünde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, proje başarısını ölçmek için basit doğrusal bir model üzerinde çalışılarak, bu modelde yer alan başarı algoritmasında kullanılan Fizibilite (talep), Analiz, Tasarım, Kodlama, Test, Gerçekleştirme ve Teslim değişkenlerini içeren bir anket büyük bir kamu bankasında BT alanında çalışanlara uygulanmıştır. Bu anket uygulaması sonuçları değerlendirilerek, proje başarımını etkileyen sebepler analiz edilmiş ve bu faktörlerin darboğaz nedenleri ve hangi oranda projenin tamamlanmasına etki ettiği faktör bazında ele alınarak açıklanmaya çalışılmıştır. Uygulamada ilişki testlerinden korelasyon, faktör analizi ve regresyon kullanılarak faktör yüklerinin belirlenmesi ve modelin geçerliliği araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bilgi, Bilgi teknolojisi, Yazılım geliştirme, Proje yönetimi. 178 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 411.TÜRKİYE’DE AMBALAJ ATIKLARININ GERİ DÖNÜŞÜM POTANSİYELLERİNİN BULANIK DOĞRUSAL PROGRAMLAMA YÖNTEMİYLE ANALİZİ Ahmet ERGÜLEN Necmettin Erbakan Üniversitesi [email protected] Halim KAZAN F. Serkan ÖZDEMİR İstanbul Ondokuz Mayıs Üniversitesi Üniversitesi [email protected] [email protected] ÖZET Ürünlerin hammadde ve malzeme aşamasından tüketiciye teslimine kadar geçen süreçteki faaliyetlere odaklanılmasının sebebi uzun zamandır lojistik sözcüğünün yalnızca geleneksel (ileri) lojistik uygulamaları için kullanılmış olmasıdır. Fakat üreticilerin bu ürünlere dair sorumluluklarının satış ile sınırlı değil, tedarik zinciri içinde üretilmiş ürünlerin tüketicilerce kullanımının sonrasında tekrar toplanması ve tekrar kullanılabilir hale getirilmeleri, geri kazanılamayacak olanların da doğaya koşullarına uygun biçimde yok edilmesi, israfın önüne geçilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın altyapısının oluşturulması gibi değişen çevre koşulları, “ters lojistik” kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yani lojistik kavramı, ürünlerin geri kazanımına karşılık gelen ters lojistik uygulamalarını da içeren geniş bir kavram haline gelmiştir. Ters lojistik uygulamaları içinde kullanılmış veya geri dönen ürünlerin toplanması, bunların yeniden işlenmesi ve işleme sonrası yeniden dağıtımları yer alır. İşletmeler ve ürün bakımından hangi geri kazanım biçimi uygun olursa olsun, tüm geri kazanım uygulamalarında bu faaliyetler yerine getirilir. Geri kazanım, ürünlerin geri dönüşümü, tamiri, yeniden üretimi, yenileştirilmesi veya ürünün yamyamlaştırılması gibi çeşitli uygulamalarla yeniden üretime kazandırılması biçiminde olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, bir geri kazanım biçimi olan geri dönüşüm ile sınırlı kalmak kaydıyla, gerçek bir atık toplama tesisinde ters lojistik maliyetlerini bulanık doğrusal programlama modeli kullanmak suretiyle optimize etmektir. Bu kapsamda uygulanan bulanık doğrusal programlama modeli ile ters lojistik maliyetlerinin, %11,8 oranında daha iyi gerçekleştiği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Geri Dönüşüm Maliyetleri, Ters Lojistik, Bulanık Doğrusal Programlama, Optimizasyon. 179 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 414.TÜRKİYE’DE 1992’DE KURULAN DEVLET ÜNİVERSİTELERİNİN, VERİ ZARFLAMA ANALİZİ YÖNTEMİYLE, PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ: COĞRAFİ BÖLGE UYGULAMASI Ahmet ERGÜLEN Necmettin Erbakan Üniversitesi [email protected] Halim KAZAN İstanbul Üniversitesi İbrahim HARMANKAYA Selçuk Üniversitesi [email protected] [email protected] ÖZET Devlet üniversitelerimiz kamu tüzel kişiliğine haiz olarak kanunla kurulmuş, teşkilatlanmış, içyapılarına göre ise mal topluluğu olarak belirli bir sosyal amaca özgülenmiş, birbirinden bağımsız kurumlardır. Birbirlerinden bağımsız ve dolayısıyla ilişkisiz olmalarına rağmen benzer girdiler kullanarak, benzer çıktılar elde etmektedirler. Birbirleriyle ilişkisiz olmaları nedeniyle birbirlerine göre verimlilik karşılaştırması yapmak neredeyse imkânsız hale gelmektedir. Çünkü her yükseköğretim kurumunun akademik personel sayısı, idari personel sayısı, öğrenci sayısı, mezun öğrenci sayısı, akademik birim sayısı, yıllık bütçe miktarı, yıllık harcama miktarı, akademik personel bilimsel faaliyet sayısı, yapılan proje sayısı, patent sayısı, bulunduğu coğrafi konum itibariyle sosyal-demografik etkiler gibi birbirinden çok farklı unsurları vardır. Bu benzer girdilerle, benzer çıktılar elde edilirken birbirlerinden bağımsız olmaları nedeniyle, süreçlerini değerlendirebilmek birbirleriyle karşılaştırmayı mümkün kılmak için bu çalışmada, göreli etkinlik karşılaştırması yapmayı amaçlayan ve doğrusal programlama prensiplerinden yararlanan, yönetsel mekanizmalara iç görü kazandırabilecek parametresiz bir teknik olan veri zarflama analizi kullanılmıştır. Çalışmada, veri olarak 1992’de kurulan devlet üniversitelerinden 7 coğrafi bölgeyi temsilen 7 üniversite seçilmiş ve bu üniversitelerin 2015 yılında kamuoyuna açıkladıkları 2014 yılı resmi faaliyet raporlarındaki bilgiler esas alınmıştır. Araştırmanın amacı, seçilen yükseköğretim kurumlarının veri girdileri kullanarak ulaştığı çıktılarda, birbirlerine kıyasen ne kadar göreli etkin olduğunun değerlendirilmesidir. Üniversitelerin kamuoyuna açıkladıkları resmi faaliyet raporlarının muhteviyat olarak veri birliğini sağlayacak şekilde hazırlanmıyor olması çalışmanın sınırlılıklarını oluşturmaktadır. Bu nedenle seçilen girdi ve çıktı değerlerinin mümkün olduğunca spesifik olmaktan çok, genel veriler olması tercih edilmiştir. Bu seçilen 7 devlet üniversitesinin 2014 yılı göreceli etkinlikleri analiz edilmiş ve etkin olmayan üniversitelerin hangi girdi ve çıktı değerler bağlamında etkin olmadığı, etkin hale gelebilmeleri için izlemeleri gereken yollar ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Veri Zarflama Analizi, Etkinlik Ölçümü, Eğitim, Üniversiteler. 180 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 415.ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRENCİLERİN ALDIKLARI EĞİTİMLE İLGİLİ HİZMET KALİTESİ ALGILARI İLE MEMNUNİYET DÜZEYLERİNİN ÖLÇÜLÜP KARŞILAŞTIRILMASI Ahmet ERGÜLEN Necmettin Erbakan Üniversitesi [email protected] Halim KAZAN İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Eğitim alanında hızla ortaya çıkan gelişmeler eğitim kurumlarının başında yer alan üniversiteleri de etkilemiş olup, üniversitede verilen eğitime daha fazla önem vermek ve buna yönelik olarak yatırım yapma ihtiyacı rekabetsel olarak ortaya çıkmıştır. Eğitimle kazanılan başarıların altındaki gerçek neden eğitimin etkili ve verimli olarak kullanılmasıdır. Eğitim bireysel gelişimiyle birlikte toplumsal olarak ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeyi de sağlamaktadır. Bu çalışmada, Niğde üniversitesindeki öğrencilerin, hizmet kalitesinden duydukları memnuniyetlerinin ölçülmesine yönelik olarak yapılan anket çalışması, bu araştırmanın yönteminde ana kütle ve örneklem seçimi, araştırma hipotezleri (demografik değişkenler arasındaki ilişkileri inceleyen hipotezler, öğrenci memnuniyetiyle ilgili hipotezler, bazı demografik değişkenlerin memnuniyet, hizmet kalitesi, fiziksel özellikler, akademik personel ve uygulanan programlar arasındaki ilişkilerle ilgili hipotezler ile memnuniyet, hizmet kalitesi, fiziksel özellikler, akademik personel ve uygulanan programlar arasındaki ilişkilerle ilgili hipotezler) olarak belirlenmiştir. Ayrıca, veri toplama yöntemi ve bu verilerin analizinde istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Niğde Üniversitesinde okuyan öğrencilere yönelik, hizmet kalitesi algıları ile memnuniyet düzeylerinin ölçülüp karşılaştırılması ve bununla birlikte Niğde Üniversitesinin hizmet kalitesi boyutları ve diğer değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya çıkarılmıştır. Çalışmada, Niğde Üniversitesi bünyesinde yer alan fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokullarında eğitimini sürdürmekte olan ve araştırmanın örneklemini oluşturan 400 öğrencisi üzerinde hizmet kalitesinden duydukları memnuniyetlerinin ölçülmesine yönelik olarak yapılan anket çalışması, 5’li Likert ölçeği kullanılarak hazırlanmış ve öğrencilerin memnuniyetleri, SPSS programı yardımıyla analiz edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Memnuniyet, Hizmet Kalitesi, Hipotez. 181 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 418.MAKROEKONOMİK GÖSTERGELERİN İNŞAAT SEKTÖRÜ MALİYETLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN SİMETRİK NEDENSELLİK ANALİZİ YARDIMI İLE İNCELENMESİ Hakkı FINDIK Kırklareli Üniversitesi [email protected] Erkan ÖZTÜRK Kırklareli Üniversitesi [email protected] ÖZET Gelişmekte olan ekonomilerin temel dinamiklerinden birini oluşturan inşaat sektörü, Türkiye ekonomisi için de lokomotif sektör olma özelliğine sahiptir. Ancak, son yıllarda Türkiye ekonomisinin nispeten önemli makroekonomik göstergelerinden olan istihdam, enflasyon, döviz kuru ve faiz oranında görülen artışlar, sektörün üretim maliyetleri üzerinde olumsuz etki oluşturmaktadır. Bu çalışmada, istihdam, enflasyon, döviz kuru ve faiz oranı değişkenlerinin, inşaat sektörü maliyetleri üzerindeki etkisinin belirlenebilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, söz konusu makroekonomik göstergelerin, Türkiye’deki inşaat sektöründe yer alan firmaların 2005 – 2015 dönemindeki maliyet verileri üzerindeki nedensellik etkisi, R.S. Hacker ve A. Hatemi-J (2010) tarafından geliştirilen ve Bootstrap simülasyon tekniğine dayanan simetrik nedensellik testi yaklaşımı ile test edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İnşaat Maliyeti, Simetrik Nedensellik Testi, Döviz Kuru ve Faiz Oranı. 182 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 419.BEŞ FAKTÖR KİŞİLİK ÖZELLİKLERİNİN ÖRGÜTSEL ADALET ALGISI ARACILIĞIYLA ÜRETKENLİK KARŞITI DAVRANIŞLAR ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Ümit BEHREM İstanbul Üniversitesi [email protected] Serdar BOZKURT Yıldız Teknik Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu çalışmanın temel amacı, iş yaşamında sıklıkla karşılaşılan üretkenlik karşıtı davranışların belirleyicilerini tespit etmektir. Bu çerçevede çalışmada temel belirleyiciler olarak, beş büyük kişilik özelliği ve örgütsel adalet algısı ele alınmıştır. Araştırmanın anakütlesini bir devlet üniversitesinin İşletme Fakültesi’nde görevli akademik personel oluşturmaktadır. Veriler bu anakütleden seçilen 40 akademisyenden elde edilmiştir. Çalışma sonucunda, beş büyük kişilik özelliğinin boyutlarından biri olan değişime açıklık boyutu ile üretkenlik karşıtı davranışlar arasında ters yönlü ve orta seviyede bir ilişki bulunmuştur. Diğer boyutlar ile üretkenlik karşıtı davranışlar arasında ise anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Ayrıca kişiliğin üretkenlik karşıtı davranışlar üzerindeki etkisinde, aracı değişken olarak örgütsel adalet algısı incelenmiş olup anlamlı bir etki bulunamamıştır. Anahtar Kelimeler: Üretkenlik Karşıtı Davranışlar, Beş Faktör Kişilik Modeli, Örgütsel Adalet. 183 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 420.YABANCI SERMAYE VE İÇ YATIRIM BAĞLAMINDA TEKNOLOJİ TRANSFERİ: TÜRKİYE ÜZERİNE EŞBÜTÜNLEŞME VE NEDENSELLİK ANALİZİ Cemal ELİTAŞ Yalova Üniversitesi Ayberk ŞEKER Yalova Üniversitesi Tuğçe DANACI Yalova Üniversitesi ÖZET Bu çalışma ile Türkiye’ye teknoloji transferini sağlayan kanallar ile ülke içinde gerçekleştirilen teknoloji ve sanayi yatırımları kanallarının sanayi üretim endeksi üzerindeki etkisi incelenmektedir. Bu doğrultuda, teknoloji transferini sağlayan dış kanal olarak Türkiye’ye gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımlar ele alınırken, iç kanallar olarak Türkiye’de yapılan sabit sermaye yatırımları, sahip olunan patent sayıları, yurtiçi harcamalar içerisinde Ar-Ge harcamalarının payı ele alınmış ve sanayi üretim endeksi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışmada, 1990 ve 2014 yılları arasındaki dönemi kapsayan Türkiye ekonomisine ilişkin sanayi üretim endeksi, doğrudan yabancı yatırımlar, sabit sermaye yatırımları, patent sayıları ve Ar-Ge harcamaları değişkenleri kullanılarak bu değişkenler arasında eşbütünleşik bir ilişkinin ve nedensellik ilişkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışmada öncelikle sanayi üretim endeksi ile doğrudan yabancı yatırımlar, sabit sermaye yatırımları, patent sayıları ve ArGe harcamaları arasındaki ilişki regresyon analizi vasıtasıyla incelenmiştir. Daha sonra Engle-Granger ve Johensen Eş-bütünleşme testleri ile Granger Nedenselik testi gerçekleştirilmiştir. Regresyon analizi sonucunda, sanayi üretim endeksi ile doğrudan yabancı yatırımlar, sabit sermaye yatırımları, patent sayıları ve Ar-Ge harcamaları arasında istatistiki olarak anlamlı ve pozitif bir ilişki bulunduğu görülmüştür. Uzun dönemli ilişkileri analiz etmek için yapılan Engle-Granger ve Johensen Eşbütünleşme testleri sonucunda seriler arasında uzun dönemli bir ilişki bulunduğu ortaya çıkmıştır. Yapılan Granger nedensellik testi sonucunda ise, sanayi üretim endeksinden ve sabit sermaye yatırımlarından doğrudan yabancı yatırımlara, patent uygulamalarından sanayi üretim endeksine ve ArGe harcamalarına doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Teknoloji Transferi, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, Eş-bütünleşme ve Nedensellik Analizi. 184 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 423.UMUTSUZLUK VE PERFORMANS ALGISI ARASINDAKİ İLİŞKİDE BİLİŞSEL DUYGU DÜZENLEMENİN ARACI ETKİSİ: BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA Abdurrahim EMHAN İnönü Üniversitesi [email protected] Yasin BEZ Marmara Üniversitesi [email protected]. Sinem GÜRAVŞAR GÖKÇE İnönü Üniversitesi [email protected] ÖZET Amaç: Bu çalışmada, bankacılık sektörü çalışanlarının umutsuzluk ve performans algıları arasında ilişki olup olmadığı, varsa bu ilişkide duygu düzenlemenin aracı etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Yöntem: Modeli test etmek amacıyla demografik değişkenler dışında 30 soruluk bir ölçek kullanılmıştır. Bu ölçekler Diyarbakır ilinde faaliyet gösteren bankalardaki personele uygulanmış ve toplamda 221 anket değerlendirilmiştir. Bulgular: Bankacılık sektöründe yapılan analiz sonucunda; 1) umutsuzluk ve performans arasında negatif anlamlı bir ilişki, 2) umutsuzluk ile duygu düzenleme arasında negatif anlamlı bir ilişki 3) umutsuzluk ve performans arasında duygu düzenlemenin aracı etkisi tespit edilmiştir. Tartışma: Bu çıktılara göre umutsuzluk arttıkça performans düşmekte; ancak bu olumsuz etki bireyin umutsuzluğunu duygu düzenleme kabiliyeti ile kontrol altına alması durumunda giderilebilmektedir. Bu nedenle örgütlerin doğru duygu düzenleme stratejilerine yönelik çalışanlarını eğitmesi, yönlendirmesi ve umutsuzluk durumlarında çalışanların duygu düzenleme kabiliyetlerini geliştirme çabaları bireylerin ve dolayısıyla örgütlerin performansı açısından önemli bir yere sahip olabilir. Anahtar Kelimeler: Umutsuzluk, Bilişsel Duygu Düzenleme, Performans, Bankacılık Sektörü. 185 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 430.BETİMLEYİCİ NORMLARIN ÇEVRİMİÇİ PERAKENDE MAĞAZALARININ MÜŞTERİLER TARAFINDAN KABULÜ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Hakan ÇELİK Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi [email protected] Rıdvan KOCAMAN Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi [email protected] ÖZET Araştırmacılar tarafından Birleştirilmiş Teknoloji Kabul ve Kullanım Teorisi (UTAUT), bireysel müşterilerin çevrimiçi mağazalardan alışveriş yapma eğilimlerini ve davranışlarını açıklamak amacıyla kullanılmaktadır. Bilişim sistemleri alanında ve ofis teknolojilerinin zorunlu benimsenmesini incelemek amacıyla ortaya konulmuş olan UTAUT, kişinin çevresindeki önemli insanların teknoloji kullanımı hakkında ne düşündüklerini algılaması ve sosyal yaptırımları/ödülleri düşünerek algıladıklarına uyma davranışı göstermesi olarak sosyal etkileri tanımlamıştır. Baskıcı norm olarak kavramlaştırılan sosyal etki, UTAUT çevrimiçi alışveriş kontekstine uygulandığında sorun yaratmıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, kişinin çevresinde spesifik bir davranışın yaygın olduğu konusundaki algılamaları, kişi nezdinde betimleyici normu meydana getirdiği ve davranışı gerçekleştirme konusunda onu motive ettiği bulunmuştur. Bu çalışmanın amacı, UTAUT modeli çerçevesinde betimleyici normların, çevrimiçi perakende alışveriş mağazalarının kabullenilmesi üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Amaç doğrultusunda gözatım yöntemine başvurulmuş ve düzenlenen anket formu yardımıyla, çevrimiçi perakende mağazası hepsiburada.com'un kullanıcısı 483 kişiden veri toplanmıştır. Örneklemin oluşturulmasında, kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Kavramsal araştırma modeli, araştırma verisi ve Kısmi En Küçük Kareler (PLS) yöntemi kullanılarak test edilmiştir. Analiz sonucunda, baskıcı normlardan ayrı olarak betimleyici normların da, müşterilerin ilgili mağazadan çevrimiçi alışveriş yapma eğilimlerini doğrudan ve pozitif etkilediği bulunmuştur. Söz konusu etki, baskıcı norm etkisinden daha güçlüdür. Ayrıca betimleyici norm ve davranışsal eğilim ilişkisinin, müşterinin yaşı ve deneyimine göre farklılaştığı gözlemlenmiştir. Araştırma sonunda bulguların teori ve uygulama alanına katkıları tartışılmıştır. Son olarak, ilgi konusu alanda gelecekte gerçekleştirilecek çalışmalara yön verecek öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Çevrimiçi Alışveriş, Teknoloji Kabulü, Betimsel Normlar, Kısmi En Küçük Kareler. 186 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 432.ADIYAMAN İLİNDE FAALİYET GÖSTEREN MUHASEBE MESLEK MENSUPLARININ MESLEK SEÇİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: DEMOGRAFİK BİR ALAN ÇALIŞMASI Beyhan KILINÇER Adıyaman Üniversitesi [email protected] Ahmet KARAHAN Adıyaman Üniversitesi [email protected] ÖZET İnsan hayatındaki en önemli yol ayrımlarından biri olan ve insanın yaşamını sürdürebilmek için genellikle belirli bir eğitim ve çalışmayı gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvana meslek denir. Yeryüzünde binlerce meslek bulunmaktadır.Türkiye'de resmi olarak tanımı yapılmış 600 civarında meslek vardır. Yaşam boyu mutluluğu, mutsuzluğu, hatta yaşam tarzını belirleyecek olan mesleği seçme sürecini, içsel ve dışsal birçok faktör etkileyebilmektedir. Bu araştırmanın amacı, muhasebe meslek mensuplarını demografik açıdan ele alarak muhasebecilik mesleğini tercih etme nedenlerini tespit etmektir. Bu amaçla Adıyaman ilinde faaliyet gösteren muhasebe meslek mensuplarına yönelik anket yöntemi uygulanmış ve anketlerle elde edilen veriler SPSS istatistik programıyla analiz edilmiştir. Çalışma sonuçları muhasebe meslek mensuplarının demografik bölümlendirmelerine göre muhasebecilik mesleğini seçmelerinde etkili olan demografik faktörlerin belirlenmesi açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Muhasebe Mesleği, Muhasebe Meslek Mensubu, Meslek Seçimi. 187 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 436.ETİK LİDERLİĞİN TÜKENMİŞLİK DAVRANIŞLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANLARININ ALGILAMA FARKLILIKLARI Melisa ERDİLEK KARABAY Marmara Üniversitesi [email protected] Meral ELÇİ Gebze Teknik Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu araştırmanın amacı etik liderliğin tükenmişlik davranışları üzerindeki etkisi incelemek bunun yanısıra kamu ve özel sektör çalışanlarının bu bağlamda algılama farklılıklarını tetkik etmektir. Bu amaçla İstanbul ve Kocaeli’nde ağırlıkta finans, otomotiv, hizmet, gıda, turizm ve kamu (PTT, Belediye, Polis teşkilatı) sektöründe faaliyet gösteren 51 farklı kurumda görev yapmakta olan 2366 kişiye anket uygulaması yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, etik liderliğin boyutlarından ikisi, bağımlı değişken olan duygusal tükenmişlik duygusuna istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde etki etmektedir. Buna göre adaletsizlik etik liderlik boyutu duygusal tükenmişliği pozitif yönde etkilerken; etik rehberlik duygusal tükenmişliği negatif yönde etkilemektedir. Rol belirleyiciliğinin duygusal tükenmişlik üzerinde etkisine ise rastlanmamıştır. Etik liderliğin bütün alt boyutlarının ise Tükenmişliğin duyarsızlaşma alt boyutu üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Etik rehberlik ve rol belirleyicilik duyarsızlaşmayı negatif yönde etkilerken; adaletsizlik duyarsızlaşmayı pozitif yönde etkilemektedir. Kamu ve özel sektör çalışanlarının algılama farklılıklarını incelemek üzere yapılan T- testi sonuçlarına göre; kamu sektörü çalışanlarının özel sektör çalışanlarına göre liderlerini daha adaletsiz algılayıp daha fazla tükenmişlik duygusu yaşadığı; özel sektör çalışanlarının ise kamu sektör çalışanlarına göre liderlerini daha etik rehber olarak algıladığı ve liderlerinin astlarının rollerini belirlemeye daha çok önem verdiği bulgusuna ulaşılmıştır. Duyarsızlaşma boyutu konusunda her iki sektör arasında ise anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Literatürde, işgörenlerin etik liderlik algısının tükenmişlik davranışları üzerindeki etkisini ortaya koyan bulgu yok denecek kadar azdır. Araştırmanın, bu anlamda öncül bir çalışma olması yönüyle yerel ve uluslararası literatüre katkı sağlaması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Etik Liderlik, Tükenmişlik, Kamu Sektörü, Özel Sektör. 188 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 437.ALGILANAN LOJİSTİK HİZMET DÜZEYİ İLE MARKA SADAKATİ ARASINDAKİ İLİŞKİ: E-TİCARET ALANINDA BİR ARAŞTIRMA Fatma Hilal ERGEN KELEŞ İstanbul Teknik Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı; e-ticarette algılanan lojistik hizmet düzeyini oluşturan faktörlerin tespit edilmesi ve bu faktörlerin marka sadakati üzerindeki etkilerinin ölçülmesidir. İnternet kullanımı, mevcut veya potansiyel müşterilerin ihtiyaç duydukları ürünlere çok sayıda e-ticaret sitesi üzerinden bulma ve karşılaştırma imkanı sunmaktadır. Geleneksel ticarette de farklı mağazalarda aynı ürünleri bulmak ve karşılaştırmak mümkünken, zaman ve fiziksel bir gücün kullanımı söz konusudur. İnternette ise ürünleri bulma ve karşılaştırma eşanlı olarak yapılabilmektedir. Dolayısıyla müşterilerin bir sunucudan diğerine geçme hızı ve ihtimali çok daha yüksektir. E-ticaret siteleri müşterilerini kaybetmemek, aksine arttırabilmek için marka sadakatine daha fazla önem vermektedir. Fakat sadakatin oluşması bu sebeplerden dolayı geleneksel ticaretten daha zordur. Müşterilerin sadık müşteri olmaları için önce memnun müşteri olmaları gerekmektedir, memnuniyetin gelişimi ise bir takım önkoşulların varlığı ile oluşabilmektedir. Özellikle e-ticaret siteleri üzerinden alışveriş yapmak müşterilerin lojistik hizmetler ile karşı karşıya gelmelerine sebep olmuştur. Müşteriler e-ticaret sitelerinden ürünün siparişini verdiği andan ürününü teslim alana kadar lojistik hizmet süreçlerini hissetmektedir. Bu nedenle e-ticaret sitelerinin fark yaratabilmeleri lojistik hizmet düzey seviyelerini yüksek tutmalarına bağlıdır. Müşterilerin siparişlerini takip edebildiği, söz verilen zamanda, eksiksiz, hasarsız siparişlerini teslim alabildiği, her ihtiyaçlarını karşılayabildikleri sistemler müşterileri memnun etmekte, bu da marka sadakatine katkı sağlayamaktadır. Bu doğrultuda, bu çalışmada algılanan lojistik hizmet düzeyinin müşteri memnuniyeti üzerinden marka sadakatine etkisi derinlemesine incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Algılanan Lojistik Hizmet Düzeyi, Marka Sadakati, Müşteri Memnuniyeti, E-ticaret 189 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 438.BEŞ YILDIZLI OTEL İŞLETMELERİNDE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN BİREY ÖRGÜT UYUMU VE İŞTEN AYRILMA NİYETİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Güneş Açelya SİPAHİ Adnan Menderes Üniversitesi [email protected] Mustafa KESEN Adnan Menderes Üniversitesi [email protected] ÖZET Çalışanların kurumlarına farklı şekillerde bağlanmalarının kişi ile örgüt arasındaki benzeşimi arttırması mümkündür. Bu durumda kişi ve kurum arasındaki farklılıklar azalabilecek ve çalışanlar beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılayan kurumlarından ayrılmayı düşünmeyeceklerdir. Bu çerçevede bu çalışmanın amacı, örgütsel bağlılığın birey örgüt uyumu ve işten ayrılma niyetine etkisini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda, Aydın ili Kuşadası ilçesinde faaliyet gösteren beş yıldızlı otel işletmelerinde çalışan 145 kişi üzerinde anket uygulaması yapılmıştır. Örgütsel bağlılık, duygusal bağlılık, zorunlu bağlılık ve normatif bağlılık olmak üzere üç boyut ile ölçülürken birey örgüt uyumu ve işten ayrılma niyeti değişkenleri tek boyut ile ölçülmüştür. Elde edilen veriler güvenirlik analizi, açımlayıcı faktör analizi, korelasyon analizi ve regresyon analizleri vasıtasıyla değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre normatif bağlılık birey örgüt uyumunu olumlu yönde etkilemektedir. Fakat duygusal bağlılık ve zorunlu bağlılığın birey örgüt uyumuna etki etmediği görülmektedir. Bunların yanında duygusal bağlılık ve normatif bağlılık işten ayrılma niyetini olumsuz yönde etkilerken zorunlu bağlılık işten ayrılma niyetini olumlu yönde etkilemektedir. Diğer taraftan işten ayrılma niyetinin birey örgüt uyumunun sağlanmasından olumsuz yönde etkilendiği tespit edilmiştir. Araştırmanın sonuçları, fonksiyonel olmayan işten ayrılmaları azaltmak isteyen işletme yöneticilerinin örgütsel bağlılık ve birey örgüt uyumuna önem vermeleri gerektiğini göstermektedir. Elde edilen araştırma bulguları ve kişisel değerlendirmeler çerçevesinde otel işletmesi yöneticilerine ve araştırmacılara çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Bağlılık, Birey Örgüt Uyumu, İşten Ayrılma Niyeti. 190 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 439.TEHDİT ETME VE GÖZDAĞI TAKTİĞİNİN BAĞLILIK ETKİLEŞİMİNE ETKİSİNDE ARAÇÇILIK İKLİM ALGISININ ARACILIK ROLÜ Tuğrul OĞUZHAN Kara Harp Okulu [email protected] ÖZET Bu çalışma da izlenim yönetimi taktiklerinden tehdit eme ve gözdağı taktiğinin lider ile üye arasında oluşan bağlılık etkileşimine etkisi araştırılmış olup bu etki üzerinde araççılık etik iklim algısının aracılık etkisi olup olmadığı incelenmiştir. Araştırma, model değişkenlerinin aralarındaki ilişkileri ortaya koymayı amaçlayan bir yapıda tasarlanmıştır. Katılımcılara gönderilen anketlerle sağlanan verilerin analizi SPSS18 ve AMOS16 yazılımlarıyla yapılmıştır. Dört yüz elli beş katılımcıdan kolayda anket yöntemi ile toplanan verilerle yapılan bu çalışmada kapsam araştırılmış olup tehdit taktiği kullanımının bağlılık etkileşimini anlamlı ve aynı yönlü olarak etkilediği ve bu etkide araççılık iklimlerinin kısmi aracılık rolü oynadığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tehdit Taktiği, Bağlılık Etkileşimi, Araççılık İklimi. 191 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 440.KONUT İNŞAATI PROJESİ İÇİN ARSA SEÇİMİ: AHP RATİNG MODELİ İLE BİR UYGULAMA Serdar S. COŞKUN Istanbul University [email protected] Cihan ÇİFTÇİ Istanbul University [email protected] ÖZET Konut inşaatı sektörü son yıllarda Türkiye’de en hızlı büyüyen sektörlerden biridir. Yoğun bir rekabetin olduğu konut pazarında, firmalar yaşamlarını sürdürebilmek için müşterilere daha fazla değer sunmak zorundadırlar. Bu çalışmanın amacı, bir inşaat şirketinin bir konut projesi için İstanbul’da bulunan 6 alternatif arasından en iyi arsayı seçmektir. Bunun için önce arsaların sıralanmasında kullanmak üzere 4 ana ölçüt ve 4 alt ölçüt belirlenmiştir. Daha sonra AHS yöntemiyle bu ölçütler önceliklerine göre ağırlıklandırılmıştır. Böylelikle alternatifler ağırlıklandırılmış ölçütler hesaba katılarak sıralanmış ve proje için en uygun arsa seçilmiştir. Anahtar Kelimeler: AHP Rating Modeli, Coğrafi Bilgi Sistemi, Arsa Seçimi, İnşaat Sektörü, KOBİ. 192 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 441.TFRS 9 FİNANSAL ARAÇLAR VE BANKACILIKTA MUHTEMEL KAYIP HESAPLAMASI İÇİN ÖRNEK PORTFÖY UYGULAMASI Burçay YAŞAR AKÇALI İstanbul Üniversitesi [email protected] Elçin ŞİŞMANOĞLU İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET “Türkiye Muhasebe Standardı (TMS) 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme” standardının yerini alacak olan “Türkiye Finansal Raporlama Standardı (TFRS) 9 Finansal Araçlar” standardının amacı, finansal tablo kullanıcılarının işletmenin gelecekteki nakit akışlarının tutarını, zamanlamasını ve belirsizliğini değerlendirmelerinde, ihtiyaca uygun ve faydalı bilgiyi sunacak şekilde finansal araçlara ilişkin finansal raporlama ilkelerini belirlemektir. İlgili tarafların ihtiyacını karşılamak amacıyla bu standardın finansal varlık ve borçların muhasebeleştirilmesi ve ölçümünü ele alan ilk aşamasının yanında riskten korunma muhasebesi ve muhtemel kayıp (değer düşüklüğü) konularını da içeren üç aşamada gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu standart 1 Ocak 2018 veya sonrasında başlayan yıllık hesap dönemlerinde uygulanacak olup, isteyen işletmeler için dipnotlarda açıklama yapılması şartıyla erken uygulanmasına da izin verileceği taslak metinde açıklanmıştır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) şu an için uygulanan muhtemel kayıp hesaplamasını TFRS’ye uygun hale getirme/yaklaştırma çabası içerisindedir. Bu nedenle paralel hesaplamaları etki analizi yapabilmek amacıyla 2017 yılından başlamak kaydıyla bankalardan talep etmektedir. Sayısal Etki Çalışması (QIS-Quantitative Impact Study) rehberinde yer alan metotlarla benzer bir yapıyı ülkemizde hayata geçirerek muhtemel kayıp (değer düşüklüğü) konusunda Türkiye’deki uygulamaların uluslararası finansal raporlama standartlarına benzemesi hedeflenmektedir. Bu çalışmada, henüz yürürlüğe girmemiş olan bu standardın anlaşılabilirliğinin sağlanması için bankacılıkta örnek bir portföy uygulaması yapmak amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: TFRS 9, Muhtemel Kayıp, Bankacılık. 193 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 446.BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KREDİ HACMİNE YÖN VEREN FAKTÖRLER Aylin ERDOĞDU İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] ÖZET Dünyada ve Türkiye’de işletmelerin en önemli finansal kaynaklarından biri banka kredileridir. Bankaların iki temel işlevi vardır; mevduat toplama ve kredi vermek. Diğer işletmelerden farklı olarak, faaliyetleri öz kaynaklarına değil, yabancı kaynaklara dayanmaktadır. Sağladıkları kaynakları, kredi olarak kullandırarak kredi riski üstlenirler. Dolayısıyla, banka risklerin yönetilmesi temeli üzerine kurulmuştur. Bankaların faaliyetlerinin sürdürülebilirliği risklerin etkin yönetimine bağlıdır. Risk yönetimi güçlü olan bankalar, taşıdıkları riskleri değerlendirirler. Alınan risk ile gerçekleşen kazançları karşılaştırmakta ve bu değerlendirmeler neticesinde karar almaktadırlar. Litaretürde; kredi faiz oranları ile mevduat faiz oranları arasındaki farkın kredi arzını etkilemediği , tasfiye olunacak alacaklardaki artışın ise olumsuz etkilediği yönünde çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı, Türk bankacılık sektöründe kredi hacmine yön veren faktörlerin saptanmasıdır. Araştırmada 2003-2016-1 yılları arasındaki aylık veriler kullanılmıştır. Veriler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve TÜİK veri tabanından temin edilmiştir. Araştırmada veri analizi, Eviews 8 paket programı ile yapılmıştır. Çalışmada değişkenler arasındaki ilişkinin tespitinde ise EKKY (En Küçük Kareler Yöntemi) ile model tahmin edilmiştir. Daha sonra, serilerin durağanlık yapılarının belirlenmesi amacıyla birim kök testleri yapılmış ve basit regresyon modeli tahmin edilmiştir. Çalışmada, Toplam Kredi Hacmi(TKRE) ile Takipteki Krediler (TAKR) ve Kredi ve Diğer Faiz Gelir ve Reeskontları Oranı (FO), Zorunlu Karşılıklar (ZOKR) ve Enflasyon (TÜFE) arasında negatif yönlü ve istatistiki olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bankacılık İşlemleri, Krediler, En Küçük Kareler Yöntemi, Regresyon Analizi. 194 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 447.ÜCRET TATMİNİNİN VE İŞİN ÖZELLİKLERİNİN İŞE GÖMÜLMÜŞLÜK ÜZERİNDEKİ ETKİSİNDE MUTLULUĞUN ROLÜ Pelin KANTEN Selahattin KANTEN Gönen DÜNDAR Çanakkale Onsekiz Mart Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Üniversitesi [email protected] [email protected] [email protected] ÖZET Literatürdeki mevcut çalışmalarda, ücret tatmininin ve işin özelliklerinin örgütsel ve toplumsal yaşamda bazı kritik sonuçlar doğurduğu ileri sürülmektedir. Bu çalışmanın kapsamında işe gömülmüşlük ve mutluluk, ücret tatmininin ve işin özelliklerinin kritik sonuçları olarak ele alınmıştır. Bu doğrultuda çalışma, ücret tatminin ve işin özelliklerinin işe gömülmüşlük üzerindeki etkisini, bu etki üzerinde de mutluluğun aracılık rolünü açıklamayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Antalya ve Afyon illerinde beş yıldızlı otel işletmelerinde görev yapan 290 çalışandan anket yolu ile veriler toplanmıştır. Otel çalışanlarından toplanan veriler tanımlayıcı istatistikler, korelasyon ve doğrulayıcı faktör analizleri vasıtası ile değerlendirilmiş, hipotezlerin test edilmesinde ise yapısal eşitlik modelinden yararlanılmıştır. Araştırma bulguları, ücret yapısından tatmin ile işin öneminin işgörenlerin işe gömülmüşlük ve mutluluk düzeyleri üzerinde olumlu ve anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, ek yararlardan tatmin olma ile otonomi boyutlarının işgörenlerin işe gömülmüşlük düzeylerini olumlu yönde etkilediği; mutluluğun da işe gömülmüşlük üzerinde olumlu yönde bir etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, ücret yapısından tatminin ve işin öneminin işe gömülmüşlük üzerindeki etkisinde mutluluğun kısmi aracılık rolüne sahip olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Ücret Tatmini, İşin özellikleri, İşe Gömülmüşlük, Mutluluk. 195 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 448.İSLAMİ FİNANS PİYASALARI İLE GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN FİNANSAL PİYASALAR ARASINDAKİ OYNAKLIK YAYILMALARI Halim KAZAN İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü Hilal GÜLOĞLU İstanbul Üniversitesi [email protected] [email protected] Bülent GÜLOĞLU İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi [email protected] ÖZET İslami finans piyasaları, kendilerine özgü kuralları ve finansal araç ve işlemler yönünden farklı kısıtlamalara sahip olmaları açısından geleneksel finansal piyasalardan ayrılmaktadırlar. Eğer İslami finans piyasaları ile geleneksel finansal piyasalar arasında gerçek anlamda kopukluk (decoupling) mevcutsa, İslami piyasalar riski çeşitlendirme arayışı içindeki yatırımcıları cezbedebilirler. Bu çalışma İslami finans piyasaları ile geleneksel finansal piyasalar arasındaki oynaklık etkileşimlerini, DCC-GARCH(Dynamic Conditional Correlation Generalized Autoregressive Conditional Heteroscedasticity Model) , ADCC-GARCH (Asymetric Dynamic Conditional Correlation Generalized Autoregressive Conditional Heteroscedasticity Model) ve GOGARCH (Generalized Orthogonalized GARCH) ekonometrik teknikleri kullanarak test etmekte ve karşılaştırmaktadır. Her üç teknik de çok değişkenli GARCH modellerinden olup son dönemlerde bu tür analizler için sıkça kullanılmaktadır. Çalışmada kullanılacak GARCH modellerin ortalama denklemleri son yıllarda düşen ve borsalar üzerinde önemli etkileri olan petrol fiyatlarının etkilerini de dikkate almaktadır. Bu sayede elde edilen GARCH modellerinin yanlış biçimde oynaklık kalıcılığını aşırı biçimde tahmin etmelerinin önüne geçilmiş olacaktır. Çalışmada İslami finans piyasalarını temsilen Dow Jones İslamik Finans Endeksi(DJIM), geleneksel finans piyasalarını temsilen de Standard &Poors’un ABD (SP500), Avrupa (SPEU ) ve Asya Borsa SPAS50 endeksleri alınacaktır. Çalışma 2 Şubat 2005- 29 Nisan 2016 dönemini kapsayacaktır. Anahtar Kelimeler : Oynaklık Yayılımı, DCC – GARCH, ADCC- GARCH ,GO-GARCH, Dinamik Korelasyonlar , Faizsiz Finans. 196 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 450.SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ ÜRETİCİ FİRMANIN RİSK YÖNETİMİ İÇİN BİR KONSEPT ÖNERİSİ Halim YURDAKUL Okan Üniversitesi ÖZET Sürdürülebilirlik, son zamanlarda artan bir şekilde önem kazanmakta ve neredeyse tüm sektörlerde, özellikle de tedarik zincirinin tasarımında ön plana çıkmaktadır. Bu zincirin önemli halkalarından biri olan üretim de sürdürülebilirlikten önemli bir pay almakta, firmalar, pazarda tutunabilmek adına sürdürülebilirlik ilkelerini kabullenmekte ve kurum kültürlerini de bu doğrultuda dönüştürmektedirler. Her yeni oluşum ve dönüşümde olduğu gibi bu süreçte ve devamında da yeni riskler ortaya çıkmakta ve bunlarla baş etmek için uygun yöntem ve yönetim şekilleri bulmak üretim yapan şirketler için de hayati bir konuma gelmektedir. Bu araştırma, bu durumdaki bir firmanın risk yönetiminde ne gibi bir dönüşümün gerçekleştirilmesi gerektiği konusuna ışık tutmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın başında, sürdürülebilir bir tedarik zinciri ortamında üretici bir firmanın kabullendiği ve uygulamaya başladığı sürdürülebilirlik şartları ve bunların beraberinde getirdiği yeni muhtemel riskler tanımlanmakta, sonrasında yeni risklerin önceki risk yönetim ilkelerine bir değişiklik getirip getirmeyeceği analiz edilerek risk yönetiminde bir dönüşüme ihtiyaç olup olmadığı araştırılmaktadır. Çalışmanın son bölümünde, eğer gerek varsa dönüşümün ana çerçevesi ortaya konmaktadır. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Üretim Firması, Tedarik Zinciri, Risk Yönetimi. 197 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 452.AY’DA KAYBOLDUNUZ Özlü DOLMA Okan Üniversitesi [email protected] Serkan DOLMA Pamukkale Üniversitesi [email protected] ÖZET Örgütsel grupların işlendiği eğitimlerde, bireysel ve grup karar verme süreçlerinin birbirlerine göre üstünlüklerini ve zayıf yönlerini ortaya koymak ve karmaşık problemleri çözmede grup içi dinamiklerin işleyişini göstermek amacıyla sıklıkla uygulanan ve hayatta kalma simülasyonu/oyunu (survival simulation/games) olarak bilinen sınıf içi simülasyonlardan biri “Ay’da Kayboldunuz” (orijinal adı: NASA Moon Survival Task, Hall, 1963) oyunudur. Bu oyunda önce grup üyelerine, bir arıza nedeniyle uzay mekiklerinin Ay’da bir bölgeye zorunlu iniş yaptığı ve ekiplerinin hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda oldukları hayali bir senaryo okutulur. Katılımcılara daha sonra, mekikte bulunan 15 eşyanın listesi sunulur ve hayatta kalmaları açısında taşıdıkları önemi dikkate alarak bu eşyaları bireysel olarak sıralamaları söylenir. Daha sonra katılımcılar gruplara ayrılır ve aynı eşyaları aralarında tartışarak ve ortak bir grup kararına ulaşarak sıralarlar. Ardından konunun uzmanlarının belirlediği sıralama listesi katılımcılara sunulur. Her bireyin önce kendi başlarına verdikleri yanıtlarla, ardından da grup olarak verdikleri yanıtlarla uzmanların verdiği sıralama karşılaştırılır. Ancak, bireylerin ve grubun doğru yanıtlara ne derecede yaklaştığını belirlemede kullanılan hesaplama yöntemi, sıralama problemleri için kullanılabilecek en uygun yöntem değildir. Bu çalışmada, bu gibi oyunların manuellerinde belirtilen hesaplama yönteminin neden sorunlu olduğu ve bu sorunu ortadan kaldırmak için yapılması gereken oldukça basit bir düzeltmenin ayrıntıları incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Hayatta Kalma Simülasyonu/Oyunu, Gruplarda Karar Verme, Spearman'ın Sıralama Korelasyon Katsayısı. 198 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 455.İNSAN KAYNAKLARI POZİSYONLARINA YÖNELİK İŞ İLANLARINDA AYRIMCILIK SÖZ KONUSU MU? İSTANBUL İLİ ÖRNEĞİ Yasemin ÖZDEMİR Sakarya Üniversitesi [email protected] Kübra HALDIZ Sakarya Üniversitesi [email protected] Samet ÖZDEMİR Sakarya Üniversitesi [email protected] ÖZET Örgütler başarıya ulaşmak için stratejik bir unsur olarak doğru insan kaynağına sahip olmalıdır. Bu nedenle insan kaynağını, örgüte en uygun şekilde seçmek ve doğru pozisyona yerleştirmek insan kaynakları yönetiminin temel fonksiyonlarından biridir. İhtiyaç duyulan pozisyonları doldurabilmek için çok sayıda ve nitelikli adaya ulaşmayı amaçlayan örgütler iş ilanlarından yararlanmaktadır. Bu nedenle insan kaynakları temin ve seçim fonksiyonun esas unsurlarından biri de iş ilanlarıdır. İş ilanlarında genel olarak; işletme ve pozisyon hakkında bilgiler, aranan elemanda bulunması gereken ve tercih edilen nitelikler, çalışma koşulları, başvuru detaylarına ilişkin bilgiler yer alır (Bayraktaroğlu, 2015). Bu bilgiler çoğu zaman standart metinler olsa da insanların doğuştan ya da sonradan edindikleri nitelikler açısından kimi grupları avantajlı kimilerini ise dezavantajlı duruma sokabilir. Bu durumda pozisyonun nitelikleri ve örgütün nitelikleri belirleyici olabilmektedir. Ayrımcılık olarak ifade edilebilecek bu durum sözlük anlamı olarak, “belli insan öbeklerinin ayrımlaşmasını bilinçli bir biçimde gerçekleştirmeyi amaçlayan bir yöneltinin benimsenmesi” olarak ifade edilmektedir (TDK, 2016). Bu çalışmada Türkiye’nin en kalabalık ve en fazla işgücünün olduğu İstanbul ili için yayımlanan insan kaynaklarına ilişkin tüm ilanlar ayrımcılık kapsamında ele alınmıştır. Araştırma kapsamında 16-31 Ocak 2016 tarihleri arasında Kariyer.net’te yayımlanan “insan kaynakları” alanındaki tüm pozisyonlara ilişkin toplam 360 adet ilan incelenmiştir. Çalışmada ilanların nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizine tabi tutulması sonucunda ilanlarda ayrımcılığın daha fazla sağlık (engellilere yönelik), cinsiyet, mezuniyet ve dış görünüş türlerine ilişkin ifadelerin yer aldığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İnsan Kaynakları, İş İlanı, Ayrımcılık. 199 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 456.TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSLERİN ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNE OLAN ETKİLERİ Gamze SART İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Son beş yıl içinde üniversitelerde TÜBİTAK 1513 Projesi kapsamında etkin hale gelen Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) ile birlikte üniversite sanayi işbirliklerinde yeni bir döneme girilmiştir. TTO’ların özellikle var olma sebeplerinin başında üniversitenin genel alt yapısını sanayi ile işbirliğine hazırlamak olarak nitelendirilmektedir. Bu belli bir süreç gerektirirken aynı zamanda sanayinin de üniversite ile olan işbirliğinde yeniden bir davranış değişikliğine ihtiyacı vardır. Bu konuda da TTO’lar sanayinin üniversite ile olan işbirliklerinde köprü görevi üstlenmektedir. Bu araştırma, özellikle son beş yılda gelişen üniversite sanayi işbirliğindeki değişimi irdelemek üzere gerçekleştirilmiştir. TTO açmak üzere destek olan üç devlet üniversitesinin üniversite sanayi işbirliği çalışmaları dikkate alınmıştır. Bunun için üniversite sanayi işbirliğinde yer alan önemli pozisyonlardaki kişiler (12) ile birlikte akademisyenler (27), sivil toplum kuruluşları yetkilileri (4) ve sanayicilerin (14) tecrübelerinden yararlanılarak kritik analizler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar sonucunda karşılaşılan sorunlar ve öneriler tespit edilmiştir. Yarı yapılandırılmış 24 soru araştırma sürecinde yenilenerek katılımcılara sorulmuş ve gerekli gözlemler de dikkate alınarak veri gruplandırılmıştır. Gruplandırılan veri kodlanarak NVivo 10 kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen araştırma sonuçlarına göre katılımcıların tamamı üniversite sanayi işbirliğinin daha hızlandırılması ve daha iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Sanayiden gelen katılımcıların en büyük endişesi üniversitelerle birlikte yapılan projelerdeki hızın artırılması iken, üniversite tarafından gelen katılımcılar ise sanayinin gerektiğinin çok altında yapılan projelere değer verilmesidir. Öte yandan katılımcıların (%89) belirttiği en önemli tespitlerden biri ise TTO’ların devreye girmesi ile daha güvenilir bir ilişkinin oluşmasıdır. Özellikle sanayi ve sivil toplum kuruluşlarından gelen bilgiye göre (%65) TTO’ların üniversite ihtisas alanlarına göre hizmet vermesinde etkin olup süreci hızlandırmakta olduklarıdır. Üniversite tarafından gelene katılımcıların (%98) en çok üzerinde durdukları konu ise ortak yapılan projelerden elde edilen gelirlerden çok fazla kesintinin yapılmasıdır. Sonuç olarak TTO’ların üniversitelerde açılması ile üniversite sanayi işbirliğinde olumlu gelişmeler olmakla birlikte alınması gereken başka kararlar ile bu çalışmaların hızlandırılması ve tekrardan başta finansal konular olmak üzere tekrardan yapılandırılması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Teknoloji Transfer Ofisleri, Üniversite Sanayi İşbirliği, Üniversite Yönetimi, Üniversitelerin Finansmanı. 200 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 457.İŞ AHLAKININ BELİRLEYİCİSİ OLARAK DEMOGRAFİK FAKTÖRLERİN ETKİSİ Tuğrul OĞUZHAN Kara Harp Okulu [email protected] Mustafa Kemal TOPÇU Ankara Sanayi Odası [email protected] ÖZET Günümüz örgütlerinde nitelikli personelin artması ile birlikte iş ortamına dair beklentiler ve işyerindeki etik hususlarla ilgili değerlendirmeler çeşitlenmeye başlamıştır. Bu anlamda işin gereği olarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu ifade eden ve bunu uygun kural ve prosedürlerle gerçekleştirilmesini sağlayan iş ahlakı kavramı önem kazanmaktadır. İş ahlakının genel anlamda iş ile ilgili hususlar neticesinde örgütlerin tutumları, yöneticilerin yaklaşımları ve çalışma arkadaşların işe yönelik tutumları çerçevesinde şekillendiği yazında ifade edilirken ahlaki gelişim anlamında kişisel değerler ve demografik özellikler de bu kapsamda farklılık yaratabilecektir. Çalışmada bu kapsamda demografik değişkenlerden daha önce de yazında ahlak gelişimi ile bağıntısı olduğu belirlenen cinsiyet, yaş, eğitim ve statü değişkenlerinin iş ahlakı algısında farklılık yaratıp yaratmayacağı tespit edilmeye çalışılmış ve iş ahlakı eğitiminin iş ahlakı algısı üzerinde etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Yüz elli dört katılımcıdan anket yöntemiyle elde edilen veriler analiz edildiğinde iş arkadaşlarının tutumu ile şekillenen iş ahlakı kapsamında ön lisans mezunu olanlar ile yüksek lisans yapanlar arasında farklılık oluştuğu; kişisel değerlendirmekleler yönüyle ise çalışanların iş ahlakı algısı ile yöneticilerin ki arasında farklılıklar oluştuğu tespit edilmiştir. İş ahlakının geliştirilmesinde önem arz eden iş ahlakı eğitimlerinin ise anlamlı ve aynı yönlü etkilerin olduğu çalışmada tespit edilen diğer önemli bir bulgudur. Anahtar Kelimeler: İş Ahlakı, İş Ahlakı Eğitimi, Yaş, Cinsiyeti Statü, Eğitim Seviyesi. 201 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 459.LİDERLİK PARADOKSU: GÜCÜN KARANLIK YÜZÜ Engin Deniz ERİŞ Burcu YANAR BAYAM Celal Bayar Üniversitesi [email protected] Dokuz Eylül Üniversitesi [email protected] ÖZET Yönetim yazınında liderliğe yönelik yapılmış olan çalışmaların neredeyse tamamının liderliğin olumlu yönleri üzerinde odaklanması nedeniyle liderliğin kötü/karanlık yüzü göz ardı edildiği konusunda son yıllarda ortak bir kanı oluşmuştur. Liderlerin izleyicileri üzerinde sahip oldukları etkileme gücünü kötü yönde kullanmalarına odaklı karanlık yönleri yazında zaman içerisinde yıkıcı, despotik, caydırıcı, narsistik, zehirli, istismarcı vb. liderlik tiplerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yazında kimi zaman birbirleri yerine ya da eş anlamlı olarak kullanılan bu kavramları esas alan çalışmalara ilişkin bir sınıflama gerçekleştirmek bu çalışmanın amacıdır. Bu amaca yönelik olarak yargısal olarak belirlenen ölçütler doğrultusunda uluslararası ve ulusal yazında yer alan veri tabanları ve dergiler taranmış ve elde edilen 38 yayın özelinde bir genel değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Lider, Karanlık Liderlik, Kötü Liderlik, Yıkıcı Liderlik. 202 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 461.POST MODERN TÜKETİM EKSENİNDE ÇOCUK DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI: KEŞİFSEL BİR ARAŞTIRMA Sezen BOZYİĞİT Mersin University [email protected] Eda YAŞA ÖZELTÜRKAY Çağ University [email protected] ÖZET Günümüzde çocuk doğum günü partilerinin önemi artmakta ve içerikleri değişmektedir. Farklı şekillerde organize edilen yaş günleri artık önemli bir sektör haline gelmiştir. Özellikle konsept çocuk doğum günlerini ev dışında bir mekanda kutlayan ebeveynlerin profillerini belirlemek ve bu durumla ilgili deneyimleri ve öncelikleri gibi hususları ortaya çıkarmak için tasarlanan bu çalışmada, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmış olup veriler derinlemesine görüşme tekniği aracılığıyla toplanmıştır. Adana’da ikamet eden 20 katılımcıya kartopu örneklemi yöntemi ile ulaşılmış, önceki araştırmalara dayalı olarak hazırlanan 12 açık uçlu soru sorulmuş ve verilen cevaplar araştırmacı tarafından not alınmak suretiyle kaydedilmiştir. Amaca uygun olarak belirlenen üç araştırma sorusu, çocuk doğum günü partilerinin dış bir mekânda yapılış tercihinin nedenlerini araştırmak, seçimde öncelikli unsurları ve kutlama içeriklerini belirlemek konularıyla ilişkilidir. Araştırma sonuçları incelendiğinde katılımcıların 29-40 yaş aralığında, kadın ve en az lise eğitim düzeyinde olduğu görülmüştür. Katılımcı annelerin aylık hane gelirleri 5000 TL- 18000TL arasında olup katılımcıların çoğunluğu öğretmen veya ev hanımıdır. Katılımcıların çoğunluğu konukları özellikle daha iyi ağırlamak ve daha az yorucu olduğunu düşündükleri için bu hizmetleri dışarıdan organize olarak satın aldıklarını belirtmişlerdir. Bu mekânlarda aradıkları öncelikli özellikler arasında ise mekânın çocuklara yönelik oyun salonuna sahip olması, bahçesinin olması, yemeklerinin iyi olması, temiz olması gibi kriterlerin önemine dikkat çekmişlerdir. Annelerin özellikle pasta, tema, mekân ve kimlerin davet edileceği konularında çocuklarının fikrini aldıkları da ortaya çıkmıştır. Doğum günü mekânına karar verirken ise özellikle daha önce gidilen bir mekân olması ve-veya arkadaş veya tanıdık tavsiyesinin önemli olduğu belirtilmiştir. Anahtar Kelimeler: Post Modern Pazarlama, Tüketim Kültür, Çocuk Doğum Gün. 203 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 472.TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİNİN FARKLI ÇALIŞMA GRUPLARI AÇISINDAN İNCELENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Burcu Özge ÖZASLAN ÇALIŞKAN İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Çalışanların meslekleriyle ilgili yaşadıkları zorluk ve stresin üstesinden gelememeleri sonucunda fiziksel ve duygusal olarak tükenme hissetmeleri şeklinde ifade edilebilen tükenmişlik, farklı kültürlerde ve farklı çalışma grupları üzerinde çalışılan bir kavramdır. Bu çalışmada, havacılık sektöründe farklı çalışma gruplarını teşkil eden uçuş hizmetleri personeli ile yer hizmetleri personelinin tükenmişlik düzeyleri arasında farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Ayrıca çalışanların tükenmişlik düzeylerinin yaş, cinsiyet, hizmet süresi, maaş gibi çeşitli değişkenler açısından farklılık gösterip göstermediği de belirlenmiştir. Elde edilen veriler Maslach Tükenmişlik Ölçeği ile değerlendirilmiştir. Duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı olmak üzere üç alt boyuta ayrılan tükenmişlik ile ilgili sonuçlara SPSS paket programı kullanılarak ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Havacılık Sektörü Çalışanları, Maslach Tükenmişlik Envanteri, Tükenmişlik. 204 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 476.TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE TERÖRİZM İLİŞKİSİ: EŞBÜTÜNLEŞME VE GRANGER NEDENSELLİK ANALİZİ M. Kemalettin ÇONKAR Afyon Kocatepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü [email protected] Gizem VERGİLİ Afyon Kocatepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, [email protected] ÖZET Bu çalışmada, Türkiye’de terörizm ve doğrudan yabancı yatırımlar arasındaki ilişki 1989-2014 dönemi için zaman serileri analizleri ile incelenmektedir. Bu amaç doğrultusunda ilk olarak değişkenlerin durağanlık süreci Augmented Dickey Fuller (ADF) ve Phillips Perron (PP) birim kök testleri ile incelenmiş ve değişkenlerin farklı düzeylerde durağan olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra değişkenler arasında uzun dönemli ilişkinin varlığını tespit etmek için ARDL sınır testi yöntemi uygulanmış ve eşbütünleşme(koentegrasyon) olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca değişkenler arasında nedensellik ilişkisinin tespiti için ise Toda Yamamoto Granger Nedensellik Testi kullanılmış ve nedensellik ilişkisine rastlanmamıştır. Mevcut veriler ışığında Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımlar ile yaşanan terör olayları arasında bir ilişki bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler: Terörizm, Doğrudan Yabancı Yatırımlar, ARDL Sınır Testi, Toda Yamamoto Granger Nedensellik Testi. 205 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 481.THE COMPARISON OF TURKEY AND HUNGARY IN TERMS OF FDI PERFORMANCE AND FDI POTENTIAL INDICES ALİ ERDOĞAN Halic University [email protected] ABSTRACT Gaining momentum from the 1980s, the Foreign Direct Investments (FDI) are of great importance for developed economies as well as emerging economies and economies in transition. Foreign direct investment inflows bring in technology, national income increase and new manufacturing opportunities. Besides, foreign direct investments play a very significant role in economic development. In addition to this; developing countries subsidise their external debt by means of foreign direct investments. In this study foreign direct investment flows to Turkey and Hungary are reviewed, Performance and Potential indices are addressed, foreign direct investment performances of both countries are compared by means of these indices and Turkey and Hungary’s potential to attract foreign direct investment in the global scale are explained. It was concluded that Turkey’s and Hungary’s performance to attract foreign direct investment is not at the desired level, however in recent years a better environment to make business was prepared for foreign investors. In general, it can be stated that foreign direct investment performance and potential of Hungary is better than Turkey’s. However, both Hungary and Turkey have to support and provide incentives for R&D projects in order to attract fixed capital investments which are one the most important constituents of direct investments. Keywords: Country risk, FDI Performance Index, FDI Potential Index, Gross Domestic Product, Stock. 206 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 482.AÇIK ve KAPALI EKONOMİLERDE SEKTÖRLER ARASI GİRDİÇIKTI ÜRETİM İLİŞKİLERİNİN LEONTİEF MODELİ İLE ANALİZİ Servet YILMAZ İstanbul Gelişim Üniversitesi [email protected] ÖZET Bir ekonomide benzer nitelikli sektörler kendi içlerinden ve birbirlerinden çıktı alarak hem birbirlerine ve hem de kendileri dışındaki sektörlere hizmet sunarlar. Hizmet sunumunda aynı çıktıları kullanan sektörlerle dış sektörlerin birlikteliği açık, dış sektörlerin talebi olmadığında ise kapalı bir ekonomi oluştururlar. Bu çalışmada, Leontief Girdi - Çıktı Modeli göz önüne alınmış ve açık ve kapalı ekonomi koşulunda oluşan veya gelecekte oluşacak olan sonuçlar; denklem sistemi çözümleri, matris kuvvetleri, iterasyonlar, özdeğer/özvektörler ve kümeleme analizi yardımıyla elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Leontief Modeli, Açık ve Kapalı Ekonomi, Denklem Çözümleri, Matris Kuvvetleri, İterasyon, Özdeğer/Özvektörler ve Kümeleme Analizi. 207 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 484.TÜRK FİNANS PİYASASINDA İŞLEM GÖREN BANKALAR İLE ABD FİNANS PİYASASI ARASINDAKİ VOLATİLİTE ETKİLEŞİMİNİN ANALİZİ Aycan HEPSAĞ İstanbul Üniversitesi [email protected] Burçay YAŞAR AKÇALI İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı Türk finans piyasasında işlem gören bankalar ile ABD finans piyasası arasındaki volatilite etkileşimini analiz etmektir. Borsa İstanbul’da işlem gören 10 adet bankaya ait hisse senetleri ile New York Borsası’na ait 02.01.2009-14.03.2016 dönemini kapsayan günlük getiri serilerinin kullanıldığı çalışmada, volatilite etkileşimin araştırılması aşamasında çok değişkenli GARCH modellerinden olan DCC-GARCH modellerinden yararlanılmıştır. Elde edilen ampirik bulgulara göre, New York Borsasında ve Borsa İstanbul’da işlem gören banka hisse senetlerinin birçoğunda volatilitenin sürekli etkilere sahip olduğu ve bu piyasada yoğun şekilde volatilite kümelenmelerinin oluştuğu anlaşılmaktadır. Ayrıca New York Borsasında meydana gelen volatil hareketler, Borsa İstanbul’da işlem gören bankaların hisse senetleri volatilitesini arttırmaktadır. Borsa İstanbul’da işlem gören bankaların getirileri ile New York Borsası getirileri arasında zamana bağlı olarak değişen (dinamik) pozitif yönlü ve çok güçlü bir korelasyon ilişkisi bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Volatilite Etkileşimi, New York Borsası, Borsa İstanbul, DCC-GARCH Modeli. 208 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 486.İNOVASYON ARAŞTIRMASINDA EĞİLİMLER: SSCI DERGİLERİ'NDE YAYIMLANAN MAKALELERİN İÇERİK ANALİZİ (2013-2015 DÖNEMİ) Halim KAZAN İstanbul Üniversitesi [email protected] Zehra Binnur AVUNDUK İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Günümüzün küresel rekabetçi dünyasında inovasyon, işletmelerin büyümesi ve üstün performans kazanması için anahtar bir strateji haline gelmiştir. İnovasyon yeteneği işletmelere güçlü bir rekabet üstünlüğü sağlamanın yanı sıra hızla küreselleşen çevreye uyum sağlama ve değişime ivme kazandırmanın en iyi yollarından biri olarak addedilebilir. Bu nedenle akademik çevrelerde inovasyon alanındaki araştırmalara olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Bu çalışma temel olarak; inovasyon araştırmasının gelişimini, değişimini ve zaman içerisindeki eğilimlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda inovasyon kavramları, süreçleri ve yöntemlerindeki değişimler ve eğilimleri incelemek üzere 2015 yılı SSCI yayın listesinde başlığında “inovasyon” kelimesi bulunan dergilerde yayımlanan makaleler, araştırmanın örneklemi olarak seçilmiştir. 2015 yılı SSCI yayın listesinde bu ölçütle uyumlu olarak yedi derginin bulunduğu tespit edilmiş ve bu dergilerin tamamı araştırma kapsamına dâhil edilmiştir. 2013-2015 döneminde araştırma kapsamında yer alan toplam 815 makale incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: İnovasyon, İnovasyon Araştırması, İçerik Analizi, SSCI Dergileri. 209 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 488.HASTANE ÜST ve ORTA DÜZEY YÖNETİCİLERİN ÇALIŞTIKLARI KURUMLARDA PERFORMANS ÖLÇÜMÜ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİ: ANTALYA İLİ ÖRNEĞİ Nazife ÖZTÜRK Şerife Alev UYSAL Rukiye ÇELİK Antalya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği Akdeniz Üniversitesi, Serik Gülsün-Süleyman Süral MYO Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölümü [email protected] [email protected] [email protected] ÖZET Hastane performansının değerlendirilmesi, çok boyutlu bir kavram ve yapıyı içerdiği için hastanelerin performansını ayrıntılı gösteren tek bir ölçüt bulunmamaktadır. Hastanelerde performans göstergeleri; düzey ve kullanım alanlarına göre göstergeler, performans boyutlarına göre göstergeler, finansal göstergeler ve kaynaklara ilişkin göstergeler olmak üzere toplam 4 grupta sınıflandırılmaktadır. Bu çalışmanın amacı hastane yöneticilerinin hastanelerde kalite performansı, hastane performansı, maliyet performansı ve finansal performans konusundaki görüşlerini değerlendirmektir. Bu amaçla Antalya ilinde bulunan 14 kamu hastanesinde ve 1 üniversite hastanesinde bulunan Başhekim, Başhekim Yardımcısı, Hastane Müdür ve Müdür Yardımcısına anket yapılmıştır. Çalışmanın anketi toplam 20 sorudan ve 4 boyuttan (maliyet, hastane, finansal ve kalite boyutu) oluşmaktadır. Hastane yöneticilerinin performans boyutları arasında puan ortalamaları incelenmiş Kamu Hastane Birliğine bağlı hastanelerde çalışan yöneticilerin kalite performansı boyutunda en yüksek ortalamaya sahip iken; üniversite hastanesinde çalışan yöneticilerin ise hastane performansı boyutunda en yüksek ortalamaya sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca diğer sağlık çalışanı olan yöneticilerin ve 1-3 yıldır görev yapan yöneticilerin diğer yöneticilere nazaran performansı daha çok önemsedikleri görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Performans Ölçümü, Hastane Performansı. 210 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 490.YATIRIMCI İLE YATIRIM KURULUŞU ARASINDA ORTAYA ÇIKAN UYUŞMAZLIKLARIN TÜRK SERMAYE PİYASASI SİSTEMİ İÇİNDE ÇÖZÜM YOLLARI Ramazan DURGUT İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Sermaye piyasasında yatırımcılar ile yatırım kuruluşları (aracı kurum ve bankalar) arasında borsa işleminden veya borsa dışı işlemlerden çeşitli uyuşmazlıklar çıkabilir. Bu uyuşmazlıkların çözülmesi için her zaman adli yargı yoluna başvurmak mümkündür. Adli yargı yolu dışında, genel tahkim ve arabuluculuğa başvurma yanında, Türk sermaye piyasası siteminde özel olarak oluşturulan alternatif çözüm yollarına da gidilebilir. Uyuşmazlık borsa işleminden kaynaklanıyorsa Borsa İstanbul AŞ'ye başvurmak da mümkündür. Borsa işlemi, emrin verildiği andan takasın gerçekleştiği ana kadar olan süreçteki tüm işlemlerdir. Borsa İstanbul A.Ş. yönetim kurulu kararlarına karşı Sermaye Piyasası Kuruluna, Sermaye Piyasası Kurulu Kararlarına karşı da genel mahkemelerde itiraz edilebilir. Borsa işlemleri dışındaki, sermaye piyasası araçlarının saklanması, kaydın tutulması, virman işlemlerinin müşteri talimatına uygun gerçekleşmemesi, rüçhan hakkı kullanımı gibi işlemlerden doğan uyuşmazlıklarda ise Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinde oluşturulan tahkim mekanizmasına başvurmak mümkündür. Çalışmada borsa işlemi ile borsa dışı sermaye piyasası işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Borsa İstanbul AŞ ile Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinde çözümü işlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sermaye Piyasası, Yatırım Kuruluşu, Alternatif Çözüm Yolları. 211 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 494.KOBİ’LERDE MARKALAŞMAYA GEÇİŞ STRATEJİSİ VE BİR UYGULAMA(NİTEL BİR ÇALIŞMA) Özlem GÜLERYÜZ Asım Günal ÖNCE ÖZET Markalaşma günümüzde her alanda önem kazanmıştır. KOBİ’ler de global rekabette ayakta kalmak için markalaşma çalışmalarına hız vermiştir. Fark yaratmak her alanda önemlidir. KOBİ’ler markalaşarak müşterinin gözünde ayrı bir yer edinir ve imaj sağlar. Markalaşmanın bir yararı da fiyat kontrolü sağlamasıdır. Markalaşma, stratejik ve planlanması gereken bir süreçtir. Uzun vadede sonuç alınan ve süreklilik arz eden bu süreç marka vizyonu ve örgüt kültürü ile desteklenmelidir. Süreç iyi yönetilmeli, aşamalar dikkatle takip edilmelidir. Fark yaratmak ve farkı anlatmak bu anlamda kilit rol oynamaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı, KOBİ’ler marka yolculuğuna başlamalı ve hız kesmeden devam edilmelidir. Marka yolculuklarında, KOBİ’lere rehber niteliğinde olan bu çalışmamızın amacı, markalaşma seyahatini akış şeması halinde sunmak ve başarılı bir uygulama örneğinin nasıl sonuçlandırıldığına değinmektir. Anahtar Kelimeler: Marka, Markalaşma, KOBİ. 212 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 495.TÜRKİYE’NİN İHRACATINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER: ÇOKLU REGRESYON ANALİZİ Ali ERDOĞAN Haliç Üniversitesi [email protected] ÖZET İhracat; bir ülke sınırları içerisinde serbest dolaşımda bulunan malların ve hizmetlerin başka ülkelere satılması olarak tanımlanır. İhracat, dış ticaretin ülke çıkarları ve ekonomik dengeler açısından en önemli unsurudur. Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde, ihracatın arttırılması konusunda büyük çabalar harcanmaktadır. Gelişmiş ülkeler pazar paylarını korumak ve yeni pazarlara açılmak; gelişmekte olan ülkeler ise kalkınabilmek için sanayileşmeye önem vermek, bu amaca ulaşabilmek için de ihtiyaç duydukları hammadde ve yatırım malları ithalini, ihracattan elde ettikleri gelirlerle karşılamak durumundadır. Türkiye ekonomisi, henüz ekonomik ve sosyal göstergeleri itibariyle gelişmiş bir ekonomi özelliği kazanamamıştır. Bununla birlikte; son yıllarda ekonominin çeşitli sektörlerinde gelişmeler gözlenmektedir. Bu gelişmeler istikrarlı bir biçimde devam ettiği sürece ve ekonomik kalkınma boyutuna geçildiğinde, Türkiye gelişmiş ekonomiler arasında yerini alacaktır. Bu bağlamda; ihracat sektöründeki gelişmeler büyük önem taşımaktadır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ihracatı; ihracat yapılan ülkelerin milli gelirleri, yabancı paralar karşısında reel döviz kuru, ihracat birim değer endeksi ve o ülkeye ait tüketim malları ithalatı etkilemektedir. Bu çalışmada ele alınan bağımsız değişkenlerin, Türkiye ekonomisi içinde ihracat değerlerini nasıl etkilediği araştırılmıştır. İstatistiksel ve ekonometrik bir yöntem olan regresyon analizi uygulaması ile Avrupa Birliği ülkeleri milli gelirlerinin, reel döviz kurunun, ihracat birim değer endeksinin ve tüketim malları ithalat miktarının En Küçük Kareler Metodu sayesinde çoklu doğrusal regresyon modeli elde edilerek ihracat değişkeni üzerine etkileri incelenmiştir. Zaman serisi regresyon analizi uygulaması için ise; Eviews 5.1 programından faydalanılmıştır. Anahtar Kelimler: Çoklu Doğrusal Bağlantı, Çoklu Regresyon Modeli, F Testi, Standart Normal Dağılım, Varyans Şişirme Faktörü. 213 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 497.TÜKETİCİLERİN YAŞ KUŞAKLARINA GÖRE WOM HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMELERİ Ramazan KURTOĞLU Bozok Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi [email protected] Alperen Timuçin SÖNMEZ Bozok Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu [email protected] Selman TEMİZ Bozok Üniversitesi Sorgun Meslek Yüksekokulu [email protected] ÖZET Aynı tarihsel dönemde doğmuş, aynı sosyal, teknolojik, siyasal, ekonomik gelişmeler ile yetişen insan toplulukları aynı yaş kuşağına mensuptur. Bu kişiler, yetişme tarzları ve ortam değişikliklerinden dolayı aynı karaktere, bakış açısına sahiptir. Aynı yaş kuşağına mensup kişilerin her konuda olduğu gibi tüketim davranışlarında da benzer özellikler gösterdikleri görülmektedir. Ancak ağızdan ağıza iletişim doğası gereği kuşakların tüketim davranışlarındaki farklılıklar konusunda bir istisna oluşturmaktadır. Kişisel iletişim her zaman ve her koşulda kişilerin karar aşamasında başvurduğu en önemli kaynaktır. Çünkü zaman içerisinde değişen iletişimin değeri değil, şeklidir. Bu çalışmanın kapsamını tüketicilerin yaş kuşaklarına göre ağızdan ağıza iletişim değerlendirmelerinde bir farklılık olup olmadığı oluşturmaktadır. Ayrıca çalışma, pazarlama yazınında henüz kendine yer bulamayan yaş kuşaklarını konu edinmesi açısından da pazarlama yazınına katkıda bulunmaktadır. Çalışmada, tüketicilerin yaş kuşaklarına göre ağızdan ağıza iletişim değerlendirmelerinin istatistikî olarak bir farlılık göstermediğini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaçla anket yöntemi ile veriler toplanmış ve gerekli analizler yapılarak tüketicilerin yaş kuşaklarına göre ağızdan ağıza iletişim değerlendirmelerinin farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, her yaş kuşağından tüketicinin ağızdan ağıza iletişim değerlendirmesinin çok olumlu çıkması da bu pazarlama yönteminin her yaştan tüketici için etkili bir yöntem olduğunu ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Yaş Kuşakları, WOM, Ağızdan Ağıza Pazarlama. 214 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 500.YÜKSEK HIZLI TRENLERDE HİZMET KALİTESİ AÇISINDAN MEMNUNİYET DEĞERLENDİRMESİ Hasan GEDİK KTO Karatay Üniversitesi [email protected] ÖZET Dünyanın ve Türkiye’nin de en önemli sorunlarından biri olan ulaşım problemlerine hızlı, ucuz, kaliteli ve uzun dönemli çözümler üretmek amacıyla; en etkili ulaşım araçlarından olan “Yüksek Hızlı Trenlerin” (YHT) yapılması çok önemli hale gelmiştir. Bu araştırma uygulamalı, keşifsel ve nedensel bir araştırmadır. Bu araştırmanın problemleri; YHT’lerde sunulan hizmetlerin hizmet kalitesini ve bu yeni hizmetlerin yolcular tarafından nasıl algılandığını ortaya koymaktır. YHT hizmetlerinden yolcuların beklentileri, algıları, hizmetlerden memnuniyet düzeyleri ve hizmet kalitesini, YHT kullanım sıklığı ile hizmet kalitesi algılamaları arasında nasıl ilişkiler olduğunu ortaya koymaktır. Bu çalışma, Konya merkezde bulunan, 2015 yılında YHT’ni kullanmış 600 yolcu ile yapılan özgün bir anket çalışmadır. Çalışma Konya ile sınırlıdır. Araştırma sonunda beklentiler yüksek, algılamalar nispeten düşük çıkmıştır. YHT’ler konusunda yapılan tanıtımlar, Avrupa ülkelerinde ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde ki hızlı trenlerle kıyaslamalar sonucunda beklentilerin yüksek olduğu görülmektedir. Bu beklentiler ideal olması gereken hizmet kalitesini yansıtmaktadır. Ülkemizde son yıllarda hizmet vermeye başlayan YHT’ler hızlı güvenilir, konforlu ve fiyat uygunluğu ile yolcuların tercihlerinde ön plana çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yüksek Hızlı Tren, Hizmet Kalitesi, Müşteri Memnuniyeti. 215 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 501.MUHASEBE SİSTEMLERİNİN UYUMLAŞTIRILMASINDA DİLİN ÖNEMİ Osman AKIN Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Osman Kürşat ONAT Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Osman Kürşat ONAT Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ÖZET Faaliyet alanı genişleyen işletmelerin gelişmeleri ve yaşamlarını sürdürmeleri, çevrelerine ve uluslararası düzeyde kabul görmüş standartlara uyum sağlama yeteneklerine bağlıdır. Uyum için öncelikle sistemin doğru algılanmış olması, doğru algılamak için de kullanılan dilin ortak ve anlaşılır olması gerekmektedir. Bu çalışmada bir işletme dili olan muhasebenin dil ilişkisi ele alınarak incelenmiş, muhasebe sistemlerinin uyumlaştırılmasındaki önemi açıklanmıştır. Yapılan standartlaştırma çalışmaları, bu çalışmaların yapılma nedenleri ve uyumlaştırma kavramı anlatılmıştır. Anahtar Kelimeler: Uyumlaştırma, Standartlaştırma, Muhasebe-dil İlişkisi. 216 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 503.EFFECT OF OIL PRICES ON SELECTED INDICES OF BORSA ISTANBUL Özge BOLAMAN AVCI Pamukkale University [email protected] ABSTRACT Oil which is defined as lifeblood of modern economies by some authors is highly associated with growth in industrial production. Although there are many studies which examine the relationship between oil prices and macroeconomic activity, there is limited number of study examining the relationship between oil prices and stock markets. This paper attempts to differentiate itself by examining that relation from perspective of sector indices (BISTFinancial, BIST-Technology, BIST-Services and BIST-Industrial) and selected sub-sector indices (BIST-Chemical Petroleum Plastic and BIST-Electricity). Selected sub-sector indices represent industries where oil is used as input. Key Words: Oil Prices, Sector Indices, BIST. 217 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 510.KADIN GİRİŞİMCİLERİN MESLEK MENSUPLARI İÇİNDEKİ YERİ; ISPARTA İLİ ÖRNEĞİ Nesrin TÜRELİ ŞALVARCI Isparta Meslek Yüksekokulu [email protected] Fulya UNCU Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi [email protected] ÖZET Küreselleşme, gelişen teknoloji ve hızla değişen rekabet ortamı ile beraber ekonomik sınırların ortadan kalkmıştır. Ekonomide yaşanan bu gelişmeler dünya pazarında girişimcileri önemli bir şekilde etkilemektedir. Girişimcilerin yeni fikir ve yaratıcı düşünce ile ekonomiye giriş yapmaları ve yön vermeleri, en önemlisi de istihdam sağlayarak ülkelerine katkıda bulunmaları, girişimcilik olgusunun önemini daha da artırmaktadır. Erkek egemenliğinin her alanda olduğu gibi çalışma yaşamında da baskın gelmektedir. Geçmişten beri süregelen bu baskınlık ekonomik dengelerin değişmesiyle birlikte değişime uğramıştır. Bu değişim ile birlikte kadınların, ülkemizde ve dünyada özellikle son yıllarda büyük bir atılım içinde oldukları gözlenmektedir. Son yıllardaki bu değişmeler ile birlikte kadınlar, çalışma hayatındaki ağırlıklarını önemli bir oranda hissettirmektedirler. Kadınlar ve erkekler biyolojik, fizyolojik ve psikolojik olarak birbirinden farklıdırlar. Bu farklılık kadınların daha baskın olduğu bazı özellikleri de vurgulamaktadır. Kadınların sahip oldukları yetenek ve becerilerini kullanabilme, bağımsız olma, yaratıcılık gibi özellikleri kullanabilmek adına kendi işyerlerini açma eğiliminde oldukları görülmektedir. Bu eğilim kadın girişimci kavramını ortaya çıkarmıştır. Anahtar Kelimeler: Kadın girişimciliği, Girişimcilik, Girişimcilik Desteği. 218 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 513.TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN KÜRESEL MALİ KRİZ ORTAMINDA ANALİZİ: CAMELS UYGULAMASI Hakan ALTIN Aksaray Üniversitesi İşletme Bölümü [email protected] Cemil SÜSLÜ İskenderun Teknik Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği Bölümü [email protected] Sevda KUTUCUOĞLU Aksaray Üniversitesi İşletme Bölümü [email protected] ÖZET Bankaların performanslarının ölçümünde birçok yöntem kullanılabilmektedir. Çalışmada ABD’de geliştirilen ve Türk bankacılık sektöründe de uygulanabilirliği çeşitli çalışmalarla test edilmiş bir yöntem olan CAMELS Performans Değerleme Modeli kullanılmıştır. CAMELS analizinin temel prensibi, fon akışının belirli bir risk düzeyinde maksimum getiri veya belirli bir getiri düzeyinde minimum risk seviyesinin koordine edilmesine dayanır. Çalışmada CAMELS analiz yöntemi ile Türk bankacılık sisteminde yer alan kamu, özel ve yabancı sermayeli mevduat bankaları ile kamu, özel ve yabancı sermayeli kalkınma ve yatırım bankalarının küresel ekonomik kriz döneminde mali durumlarını tespit etmek amaçlanmıştır. 2007-2014 dönemine ilişkin verilerin kullanıldığı bu çalışmada banka gruplarının karşılaştırmalı analizi yapılmıştır. Buna göre Türk bankacılık sisteminin güçlü bir yapısının olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Türk Bankacılık Sektörü, CAMELS Yöntemi, Performans Analizi. 219 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 550.YENİ BİR FİNANSAL YATIRIM ARACI: BİTCOİN Hüseyin YILMAZ Bilecik Şeyh Edebali Universitesi [email protected] ÖZET: Bitcoin genellikle geliştiricileri tarafından çıkarılan ve kontrol edilen ve bitcoin toplumu üyeleri arasında kabul edilen ve kullanılan bir dijital para türüdür. Onun merkezi bir ihraç kurumu yoktur. 2008 yılında bir grup programcı tarafından Satoshi Nakamoto adı altında tanıtılmış ve o günden itibaren dünya çapında iş dünyası tarafından kabul görmüştür. Bitcoin belirli düzeyde fiyat volatiletisine sahiptir. Bu durum yeni ortaya çıkan ve gelecekte gelişme potansiyeli bulunan bu para türünün potansiyel yatırımcıları tarafından dikkate alınmalıdır. Bitcoinin iyi dengelenmiş bir yatırım portföyünde bir rolü vardır. Fakat düşük risk toleransı olanlar için bir yatırım değildir. Bitcoin geleneksel finansal sektör regulasyonlarına konu değildir. Bu durum regulatörleri bitcoinin kullanımı ve ilgili faaliyetlerle ilgili yeni kurallar koymaya yöneltebilir. Bitcoinin avantajları düşük işlem maliyetleri, uluslar arası transfer edilebilirliği ve konvertibilitesi,bazı politik risklerden ve enflasyondan koruması,çifte ödeme ve arz artışı problemlerini çözmüş olması ve bankacılık sistemi dışında faaliyet göstermesi nedeniyle bankacılık sisteminin ortaya çıkardığı sorunlardan muaf olmasıdır. Dezavantajları ise volatil bir değeri olması, perakendeciler tarafından sınırlı düzeyde benimsenmesi, diğer donanımlarla kombine olması nedeniyle yasadışı amaçlar için kullanılabilme olasılığı, piyasaya uyum sağlama kapasitesine sahip yeterli aracıkarın olmaması, yetkisiz işlemler ve yolsuzluk potansiyeli, piyasa tarafından bilinme düzeyinin yetersizliği ve mevduat sigortası tarafından korunmamasıdır. Anahtar Kelimeler: Bitcoin, Kripto Paralar, Bitcoine Yatırım. 220 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 552.İSTANBULDA LİSANS ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK ULAŞIM MEMNUNİYET ÇALIŞMASI Mert ÖKSÜZOĞLU İstanbul Üniversitesi Mustafa Tufan KESER İstanbul Üniversitesi ÖZET Bu çalışma metropolde yaşayan öğrencilerin metro ve hafif raylı sistemleri tercih etme nedenlerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın temel motivasyonu geleceğin metro kullanıcıları olan 2.nesil y kuşağının metro kullanım alışkanlıklarını tespit edebilmektir. Araştırma 2016 yılı şubat-mayıs ayları arasında İstanbul’da yapılmıştır. Öncelikle 132 kişiyle ön anket çalışması yapılmış, buradan derlenen sorularla anket soruları oluşturulmuştur. Soru tipleri çoktan seçmeli ve 5’li likert ölçeklidir. Belirlenen noktalarda kolayda örnek yöntemiyle 1018 kişiye anket yapılmıştır. Likert ölçekli soruların güvenilirliğini ölçmek için cronbach alpha güvenilirlik analizi yapılmıştır. Bunların yanı sıra elde edilen verilerle, lojistik regresyon analizi uygulanmıştır. Çapraz tablolar oluşturularak veriler arasındaki ilişkiler ortaya konmuş, çapraz tabloların anlamlılığının sınanması için ki kare testi yapılmıştır. Araştırma içerisindeki bulguların hepsi 0.05 anlamlılık düzeyince anlamlıdır. Araştırma sonuçları metropollerin en büyük sorunu olan trafik problemini çözmeye yardım olabileceği gibi, 2.nesil y kuşağının metro kullanım alışkanlıklarını ortaya koymakta. Ortaya çıkan sonuçlar bundan sonra yapılacak inovasyon çalışmalarına da zemin hazırlamaktadır. Anahtar Kelimeler: İstanbul’da ulaşım memnuniyeti, 2.nesil y kuşağı, metro, istatistik. 221 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 571.ÖRGÜTLERDE SİNİZMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Selçuk ÇAPUK Nişantaşı Üniversitesi [email protected] Habibe GÜNGÖR İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] ÖZET Günümüzde işletmelerde işgörenler, sürekli doyumu erteleyen ve daha fazla kazanmaya odaklanan bir sistemde sinizm gibi direnç alanları üretmektedir. Örgüte karşı negatif tutum içinde olma hali olarak tanımlanabilen örgütsel sinizm, araştırmacıların dikkatini çekmiş ve giderek literatürde sinizmin yönetim sistemleri üzerindeki etkilerine dönük çok sayıda kavramsal analiz ve ampirik çalışmalar yer almıştır. Bu çalışmada, işgören verimliliğini düşüren ve giderek işletme performansını düşüren sinizmin çalışanların işten ayrılma niyeti, işe bağlılığı ve tükenmişliği üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Araştırmada, literatürde daha önce kullanılmış sinizm, işe bağlılık, tükenmişlik ve işten ayrılma niyeti ölçekleri ankette kullanılarak 211 katılımcının görüşleri alınmıştır. Elde edilen anket verileri korelasyon ve regresyon analizine tabi tutularak araştırma hipotezleri test edilmiştir. Araştırmada toplanan anket cevapları SPSS for Windows 22.00 programı kullanılarak analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırmada regresyon ve korelasyon analizleri yapılmıştır. İşgörenlerin endüstriyel yaşamda çok sık karşılaştıkları sinizm, işe bağlılık, tükenmişlik ve işten ayrılma niyeti konularına ışık tutularak literatüre katkı yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Sinizm, Tükenmişlik, Örgütsel Sinizm, İşten Ayrılma, İşe Bağlılık 222 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 572.STRATEJİK YÖNETİMDE BSC UYGULAMASININ ÖNEMİ Reyhan ASLAN KILIÇ İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] Osman YILDIRIM İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı, Balanced Score Card (BSC) olarak bilinen ve Türkçeye Dengeli Kurumsal Karne veya Balans skorkard diye giren bir stratejik hedefleri belirlemeye yarayan bir aracı yükseköğretim sisteminde ortaya koymaktır. Bu araştırma eğitim kurumlarında üst seviye yönetim görevi yapan 36 kişiye açık uçlu anket soruları yöneltilmek suretiyle bir pilot çalışma şeklinde yürütülmüştür. Açık uçlu sorulardan ve ankete verilen yanıtlardan eğitim ortamında kullanılacak BSC oluşturulmuştur. BSC aracı, eğitim kurumunun finansal boyutunu, müşteri boyutunu ortaya koyarken, karar vericiye, eğitim kurumunun içsel süreçlerini, öğrenme ve geliştirme boyutuna ilişkin veriler sunmaktadır. Bu araştırma, yükseköğretim sistemi içinde yer alan üç vakıf üniversitesi üst düzey yöneticilerinin katılımı ile sınırlıdır. Diğer yandan, oluşturulan BSC, eğitim kurumu yöneticilerinin stratejik karar alma konusunda yararlanabilecekleri ve tüm faaliyetleri bir arada görebildikleri stratejik karar verme aracı olarak değerlendirilebilir. BSC, başlangıçta finansal işlemler için ortaya atılan bir araç iken günümüzde eğitim kurumları için de kullanılabilecek orijinal bir araç olmuştur. Anahtar Kelimeler: Balanced Scorecard, BSC, Stratejik Yönetim, Yükseköğretim. 223 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 573.ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÖLÇEĞİ, VESTİNG ÖNCESİ VE SONRASI ANALİZİ Osman YILDIRIM İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] Buket BESEN Nişantaşı Üniversitesi [email protected] Birsen KONUK Beykent Üniversitesi [email protected] ÖZET Kelime anlamı “Hakediş” demek olan vesting son zamanlarda işlenen bir konu olarak literatürde yer almaya başlamıştır. Bu araştırmadaki vesting anlayışına uygun olmasa bile, endüstriyel yaşamda, ödeme sistemi, promosyon ödeme, prim ödeme veya ilave ödemeler olarak isimlendirilebilecek farklı uygulamalara rastlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, örgütsel bağlılık ölçeği kullanarak “vesting öncesi” ve “vesting sonrası” değerlerinin değişiminin incelemesidir. Araştırma için veri toplamak amacıyla 94 deneğe anket uygulanmıştır. Dilsel geçerliliği, güvenirliği ve yapısal geçerliliği daha önce yapılarak Türkçe’ye uyarlanmış anketin, bu çalışmada sadece güvenirlik analizi yapılmıştır. Elde edilen verilere, fark testleri uygulanarak katılımcıların vesting öncesi ve sonrası değerleri arasında fark oluşması araştırılmıştır. Tüm bağlılık faktörlerinde vesting öncesi ve sonrası değerleri değişim göstermiştir. Bu çalışma ile vesting uygulamasının yarattığı değişimin iş yaşamı için önemine dikkat çekilmiştir. Anahtar Kelimeler: Vesting, Teşvikler, Ödeme Sistemi, Pirim. 224 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 575.DİJİTAL YETKİNLİK VE BOYUTLARINA ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Osman YILDIRIM İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] Birsen KONUK Beykent Üniversitesi [email protected] ÖZET Dijital yetkinlik, bilgi teknolojilerinin kullanımından günlük yaşam için sürdürülen faaliyetlere kadar geniş bir yelpazede önemli bir yeri olan yetkinliktir. Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin dijital yetkinliğini araştırmaktır. Wenceslaus, Ifeoma ve Lillian-Rita (2010) tarafından kullanılan 60 soruluk ve dört boyutlu anket veri toplamak amacıyla kullanılmıştır. Anket ifadelerinin dilsel geçerliliği için tercüme ve geri tercüme yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen verilen verilerin güvenirlik ve faktör analizleri yapılmıştır. Ayrıca dijital yetkinlik ölçeğinin özdeğerler grafiği elde edilmiştir. Dijital yetkinlik ölçeğinin özdeğerler grafiğinde ilk 4 faktörden sonraki kırınımların ihmal edilebilir derecede küçük olduğu gösterilmiştir. Dijital yetkinlik ölçeğine ilişkin olarak toplam 528 yükseköğretim öğrencisinin katılımı ile elde edilen verilere korelasyon ve regresyon analizleri uygulanmıştır. Dijital yetkinliği değişkeninin bağımsız değişkenler tarafından % 20’sinin açıklandığı ve olasılık düzeyleri 0,01 (%99) düzeyinde anlamlı çıktığı görülmektedir. Bu çalışma ile dijital yetkinliğe araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Dijital Yetkinlik, Dijital Ölçek, Korelasyon, Regresyon. 225 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 576.YÜKSEKÖĞRETİMDE KÜRESEL ETKİLER VE AKREDİTASYON Osman YILDIRIM İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] Burak YILDIZ İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] ÖZET Türkiye’de Yükseköğretim, küreselleşme nedeniyle yapısal bozukluklarından ayrılma, rekabetçi bir yapıya bürünme ihtiyacını iyiden iyiye hissetmeye başlamıştır. Nitekim, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversiteleri, yapmakta bulundukları lisans eğitimlerinde Akredite olmaya zorlayacak yazılar ile uyarmaya başlamıştır. Başka bir deyişle YÖK, uluslararası tanınırlığı sağlayacak eğitim standartları ve kalitesindeki bir eğitimin uluslararası bağımsız ölçümleme sistemlerin onayı anlamına gelen akreditasyon ile sağlanacağına işaret etmektedir. Bu araştırmada, küreselleşme yolunda uluslararası tanınırlığa etki eden Bologna Süreci, Erasmus Faaliyeti, küreselleşme ve uluslararası akreditasyon algısı araştırılmıştır. Literatürde yer alan ölçeklerden oluşturuan anket, 139 akademisyene uygulandı. Ölçeklerin dilsel geçerliliği, güvenirliği ve yapısal geçerliği sınandıktan sonra, hipotezleri test etmek amacıyla elde edilen verilere korelasyon analizi uygulanmıştır. Sınırlı sayıda anket verilerinden elde edilen sonuçların genele yaygınlaştırılması iddiası yoktur. Ancak çalışma, halen yükseköğretimde yürütülen Erasmus ve Bologna faaliyetlerine ışık tutacak original bir çalışma olacaktır. Anahtar Kelimeler: YÖK, Akreditasyon, Erasmus, Bologna Süreci, Küreselleşme. 226 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 577.THE RELATIONSHIP OF TIME MANAGEMENT TO ACADEMIC PERFORMANCE OF MASTER LEVEL STUDENTS: A COMPARISON BETWEEN STATE AND NON-PROFIT FOUNDATION UNIVERSITIES Ayşe Çiğdem MERCANLIOĞLU İstanbul Bilgi Üniversitesi [email protected] ABSTRACT Time is a priceless source. Time is passing by and never comes back. However, we have so many things we dream to do and so many things that we have to do. Because of the competitive conditions in business life nowadays forcing people and businesses to do so many things simultaneously, the importance of right decision making for the right jobs with the right methods become more and more important. For those who can’t perform the necessities of time management effectively in their private and business lives, through not being able to keep themselves updated, it will result in failure and unhappiness. Time, when once consumed, can never be taken back. Therefore, it should be considered consciously, with good planning, and should be used wisely in order for success to be obtained and productivity to be increased. The purpose of this study is, for those students who give importance to education and therefore having master’s degree education; in order to cope with the constant changes and developments of the business life, to know that the most significant challenge ahead will be, the misuse of their time management. With this thought in mind, for those students from state and foundation universities, who are working in different jobs at different times and ages, and studying in the same time frame; finding out the relationship between time management skills and academic performance/success, through the application of time management survey is critically important. Key Words: Time Management, Academic Performance. 227 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 578.YÜKSEKÖĞRETİMDE KÜRESEL ETKİLER VE AKREDİTASYON Osman YILDIRIM İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] Burak YILDIZ İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] ÖZET Türkiye’de Yükseköğretim, küreselleşme nedeniyle yapısal bozukluklarından ayrılma, rekabetçi bir yapıya bürünme ihtiyacını iyiden iyiye hissetmeye başlamıştır. Nitekim, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversiteleri, yapmakta bulundukları lisans eğitimlerinde Akredite olmaya zorlayacak yazılar ile uyarmaya başlamıştır. Başka bir deyişle YÖK, uluslararası tanınırlığı sağlayacak eğitim standartları ve kalitesindeki bir eğitimin uluslararası bağımsız ölçümleme sistemlerin onayı anlamına gelen akreditasyon ile sağlanacağına işaret etmektedir. Bu araştırmada, küreselleşme yolunda uluslararası tanınırlığa etki eden Bologna Süreci, Erasmus Faaliyeti, küreselleşme ve uluslararası akreditasyon algısı araştırılmıştır. Literatürde yer alan ölçeklerden oluşturuan anket, 139 akademisyene uygulandı. Ölçeklerin dilsel geçerliliği, güvenirliği ve yapısal geçerliği sınandıktan sonra, hipotezleri test etmek amacıyla elde edilen verilere korelasyon analizi uygulanmıştır. Sınırlı sayıda anket verilerinden elde edilen sonuçların genele yaygınlaştırılması iddiası yoktur. Ancak çalışma, halen yükseköğretimde yürütülen Erasmus ve Bologna faaliyetlerine ışık tutacak original bir çalışma olacaktır. Anahtar Kelimeler: YÖK, Akreditasyon, Erasmus, Bologna Süreci, Küreselleşme. 228 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 579.SİNİZME İLİŞKİN ELEŞTİREL BAKIŞ Habibe GÜNGÖR İstanbul Arel Üniversitesi [email protected] Selçuk ÇAPUK Nişantaşı Üniversitesi [email protected] ÖZET Disiplinlerarası bir kavram olan sinizm, esnek, hızlı, uyumlu, hep yenilikçi, rutin olmayan, riskleri içeren ve her an değişebilen modern toplumun vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Geleneksel sinikler, her türlü uygarlık değerlerini ve toplumun kurallarını ret edip erdemli olabilmek için dünya nimetlerinden uzak kalıp sinik olmayı tercih ederlerken; modern sinikler de benzer şekilde içinde bulundukları topluma veya örgüte karşı eleştirel olmaya ve negatif tutum sergilemeye devam etmişlerdir. Modern sinikleri geleneksel siniklerden ayıran en önemli özellik ise; modern siniklerin içinde bulundukları sosyal topluluğa ya da örgüte karşı negatif tutum içinde olmalarına rağmen, onun içinde yer almaya devam etmeleridir. Hatta, geleneksel sinikler doğal ve basit yaşamı açıkça sergilemekten çekinmezken; modern sinik başarısız/öteki olarak nitelendirilmek korkusuyla sinik olduğunu maskelemekte ve içinde bulunduğu toplumla ya da örgütle uyumlu gibi gözükmektedirler. Hayatının çoğunluğu hastane, okul, fabrika gibi örgütlerde geçen modern insan veya çalışan; sürekli doyumu erteleyen ve daha fazla kazanmaya odaklanan bir sistemde sinizm gibi direnç alanları üretmektedir. Bu çalışmada, çoğunlukla yönetimsel araştırmaların sinizmi düzeltilmesi gereken ve verimliliği düşüren bir yanlış olarak görmesinin ötesine geçilerek sinizme eleştirel bir bakış açısı getirmek ve sinizmin modern ötesi bir toplumunda sömürüye karşı bir savunma mekanizması olduğunu tartışmak amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Geleneksel Sinik, Modern Sinik, Direnç, Sinizm. 229 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 580.LİDERLİĞİN YÖNETİMDEKİ ÖNEMİ VE ORGANİZASYONEL SONUÇLARI Meltem YAMAN Nişantaşı Üniversitesi [email protected] Buket BESEN Nişantaşı Üniversitesi [email protected] Birsen KONUK Beykent Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu çalışmanın amacı, liderliğin yönetimdeki önemi ile üst ve orta düzey yönetim görevindeki akademisyenlerin yönetimde liderliğe verdikleri önem ve örgütsel sonuçlarını araştırmaktır. Bu çalışma, 40 orta ve üst düzey yöneticisinin katılımı ile yönetimde liderliğin önemi ve bunun örgütsel sonuçlarını kapsamaktadır. Araştırmada anket yöntemi uygulanmıştır. Bu araştırmada kullanılan ölçekler literatürde daha önceden yer almış iş tatmini, duygusal bağlılık, işten ayrılma, verimlilik karşıtı davranışlar ölçekleridir. Bu araştırmada, liderlik ile bu kavramlar arasındaki ilşkileri istatistiksel olarak ortaya konmuştur. Araştırma, 40 kişilik bir pilot çalışma ile sınırlı tutulmuş olup, liderliğin örgütsel sonuçlarına katkısına ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Liderlik, Devamsızlık, İş Tatmini, Bağlılık, İşten Ayrılma, Verimlilik. 230 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 600.FİNANSAL DERİNLEŞMEDE BANKACILIK SİSTEMİNİN ROLÜ Filiz YETİZ Çukurova Üniversitesi [email protected] Kemal ŞİMŞEK İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Bir ülkede kullanılan finansal araç türlerinin artması ve bu araçların daha yaygın kullanılabilir hale gelmesi anlamına gelen finansal derinleşmeyle ilgili bu makalede ilk olarak Türkiye'de finansal derinleşme süreci ile bankacılık sisteminin finansal derinleşme üzerindeki rolü ele alınmıştır. Bu çerçevede öncelikle finansal derinleşmenin Türkiye'deki oluşum süreci ve sonrasında getirilen finansal yenilikler incelenmiştir. Özellikle 1980’li yıllarda yaşanan ekonomik gelişmelerin, Türkiye’de yaşanan finansal serbestleşme sürecinde finansal derinleşmeye yol açtığı gözlenmiştir. Ancak mali baskınlık sonucu ve finansal derinleşmeyi sağlayan gereçlerin çoğunluğunun kamu yararına kullanılması, finansal derinleşme sürecinin ekonomiye istenilen katkıyı sağlayamamasına neden olmuştur. Anahtar Kelimeler: Finansal Derinleşme, Finansal Serbestleşme, Finansal Yenilikler, Bankacılık Sistemi. 231 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 605.MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELERİN TÜRK BANKACILIK SİSTEMİNDEKİ GERİ DÖNMEYEN KREDİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Melike TORUN İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Bankaların önemli fonksiyonlarından biri kredi vermektir. Kredilerin geri dönmemesi ise ülkenin içinde bulunduğu ekonomik konjonktüre bağlı olarak sıklıkla karşılaşılan önemli bir bankacılık riskidir ve bankaların yaşamlarını devam ettirmelerini tehdit eden bir unsur olarak sebeplerinin incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada da Türk bankacılık sisteminde kriz sonrasındaki dönemde geri dönmeyen kredilerin gelişimi ve kredilerin sorunlu hale gelmesine sebep olan faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır. 2010-2015 yıllarına ait aylık verilerle geri dönmeyen krediler bağımlı değişken olarak, bağımsız değişkenler olarak da makro ekonomik değişkenler (BIST, döviz kuru, TÜFE, Tüketici Güven Endeksi ve Dış Ticaret Hadleri) ve kredilere verilen faiz oranları alınmış ve aralarındaki ilişki VAR analizi ile incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Türk Bankacılık Sektörü, Geri Dönmeyen Krediler, Ticari Bankalar. 232 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 606.TURİZM SEKTÖRÜNDE E-TİCARET’İN ARTAN ÖNEMİ VE GELECEĞİ Simbat NAHİPBEKOVA Ahmet Yesevi Üniversitesi [email protected] Aziza SYZDYKOVA Ahmet Yesevi Üniversitesi [email protected] Aktolkin ABUBAKİROVA Ahmet Yesevi Üniversitesi [email protected] ÖZET Uluslararası bilgisayar ağlarında son yıllarda yaşanan gelişmeler, internet’in kullanımını her alanda kullanılmasına olanak sağlamıştır. Turizm işletmeleri de pazarlama, satış geliştirme, ucuz maliyetle uluslararası bazda tanıtım faaliyetleri gerçekleştirmek için internet ortamından yoğun bir şekilde yararlanmaktadırlar. İnternet, müşterilerle istedikleri zaman kolayca rezervasyon yapma imkanı sağlayarak, müşteri ile turizm işletmesi arasında doğrudan iletişim kurmasını sağlamaktadır. Fakat her teknolojik gelişmenin uygulanmasında olduğu gibi avantajlarının yanı sıra dezavantajlarını da birlikte getirmekte, gerekli uyum sağlayamayan işletmeler sektörde varlıklarını sürdürememektedirler. Bu çalışma e-ticaret ve turizm sektörü arasındaki dünyadaki, Türkiye’deki ve literatürdeki gelişmeleri ortaya koymaktadır. Ayrıca turizm sektöründe bilgi sistemi ve e-turizm uygulamaları ile e-turizm için SWOT analizi teorik çerçevede açıklanmaktadır. Anahtar kelimeler: E-ticaret, Turizm, E-turizm, Bilgi Teknolojileri. 233 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 610.STRES YÖNETİMİNİN KAMU ÇALIŞANLARINDA HİZMET VERİMLİLİĞİ AÇISINDAN ÖNEMİ Abdulsamet YAMAN Ardahan Üniversitesi [email protected] Cihan ARSLAN Ardahan Üniversitesi [email protected] Gökbörü ÖNALP Ardahan Üniversitesi [email protected] ÖZET Stres kavramı basit anlamıyla, vücuda yüklenen bir isteme karşı vücudun verdiği tepkidir. Stresin işyerinde veya çevrede yer alan ve sağlığa zararlı olan olay ve durumlar yüzünden ortaya çıktığı bilinmektedir. Bireysel veya örgütsel olarak gelişen stresin işletme çalışanlarının ya da kamu çalışanlarının üzerindeki etkisi göz ardı edilemeyecek düzeydedir. Bu sebeple stres durumlarının stres yönetimi ile iyi analiz edilip sorunların çözümlenmesi gerekmektedir. Makalemizde bu sebeplerden dolayı tarihsel ve betimsel metotlar kullanılarak, stres kavramı ve stres yönetimi ile ilgili bilgiler verilmiş ve sonuç kısmında ise stres yönetiminin kamu çalışanları için önemi üzerine bir değerlendirme yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Stres, Stres Yönetimi, Bireysel Stres, Örgütsel Stres. 234 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 620.HİZMET SEKTÖRÜNDE ÇALIŞANLARIN PERFORMANSLARININ ÖLÇÜMÜ: BANKACILIK UYGULAMASI Emel TÖRE Beykent Üniversitesi [email protected] Halim KAZAN İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Bu çalışmada, bankacılık örnekleminden yararlanılarak, hizmet sektöründe performans değerlendirme sistemi, sistemin özellikleri ve değerlendirme kriterlerinin çalışanların motivasyonu üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Örneklem olarak seçilen İstanbul ili Göktürk İlçesi’nde bulunan 159 banka çalışanı üzerinde anket uygulaması yapılarak, çalışanların performans değerlendirmeleri, performans değerlendirme kriterleri ve performans değerlendirme sistemlerine olan güvenleri analiz edilmiştir. Bu analiz sonuçlarına göre çalışanlar genel olarak performanslarını ortalamanın üzerinde görmüş, performans değerlendirme kriterlerinde ise hizmet içi eğitim konularının önemli olduğunu ifade etmişlerdir. Performans değerlendirme sistemlerine olan güven incelendiğinde ise torpil ya da adam kayırma konularının, performans değerlendirme sistemlerine olan güveni düşürdüğü ifade edilmiştir. Çalışmada çalışanların demografik özelliklerine göre performans ve ölçek puanları arasındaki farka bakılmış ve erkeklerin performans puanları kadınlardan daha yüksek bulunmuştur. Yöneticiler ile çalışanların performans düzeyleri arasında fark olmamasına rağmen yöneticilerin performans sistemine daha az güvendiği görülmektedir. Çalışanın gelir durumu yükseldikçe buna paralel olarak performansının arttığı, güven düzeyinin ise düştüğü bulgulanmıştır. Diğer taraftan eğitim düzeyleri arttıkça çalışanın performansı düşerken, güven düzeylerinin arttığı tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda ise özel bankalardaki çalışanların, performans değerlendirme sistemine daha çok güvendiği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Hizmet Kalitesi Ölçüm Yöntemi, Çalışan Performansı, Performans Değerlendirme Sistemi, 235 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 625. HİZMET ALANINDA TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ Simbat NAHİPBEKOVA Khoja Akhmet Yassawi International KazakhTurkish University [email protected] Boraş MYRZALİYEV Khoja Akhmet Yassawi International KazakhTurkish University [email protected] Aktolkin ABUBAKİROVA Khoja Akhmet Yassawi International Kazakh-Turkish University [email protected] ÖZET Günümüzde; ürün kalitesi, ticari hayatın her aşamasında ve pazarda üstünlük sağlayan başlıca etkenlerdendir. Kalite, milli zenginliğin artmasındaki yeni bir kaynaktır. Otel Organizasyon ve şirketlerinde, misafirlerin ilgisini çekme, onların isteklerini gerçekleştirme, güvenini kazanma ve çeşitli hizmetlerin iyi koordine edilip birleşmesi çok önemlidir. Bu faaliyetler, misafirlerin memnuniyetini sağlar. Dolayısı ile Otel İşletmeciliği Stratejisi, misafirler ile hizmetlerin ilişkilerini geliştirmeye, müşteri sürekliliği ve bağımlılığına yönlendirilmelidir. İşletmelerin son yıllarda organizasyonlarında önemli değişimlere gitmesi ve çağdaş yönetim şekillerinden, kavram ve yöntemlerinden etkilendiğini göstermektedir. Modern yönetim uygulamalarının arasında en çok ilgi çeken ve göze çarpan yöntem Kalite Yönetim Sistemi’dir. Kalite Yönetim Sistemi, işletmelere birlik içinde ve koordineli çalışma imkânı sağlar. Bu süreçte, çalışanlar müşteriye doğrudan yönlendirildi, böylece her kademede tüm işgörenler hem sorumluluğa hem de kararlara katılma şansına sahip oldular. Kazakistan Cumhuriyetinde yaşam kalitesini yükseltmek, yurttaşların ülke ekonomisine doğrudan katkısını sağlamak ve ekonomiyi büyütmek gibi zor bir görev herkesin üzerine borçtur. Bu sorumlulukları gerçekleştirebilen işletmeciler ve iş adamlarının sayısını arttırarak hem hizmet alanındaki işletmeciliği, hem de turizm alanını kuvvetlendirecek, verimli ve kazançlı yatırımlara yönlendirebilmek ve yönetmek için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Anahtar Kelimeler: Turizm, Hizmet Sektörü, Yatırım, Kazakistan, Teşvik 236 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 626.LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİ İLE HİZMETKAR LİDERLİK ALGISI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: AMPİRİK BİR ARAŞTIRMA Bora YILDIZ İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi [email protected] ÖZET Bu çalışmada çalışanların lider-üye etkileşimi (LMX) algısı ile hizmetkar liderlik algısı arasındaki birlikte değişim ilişkisi incelenmiştir. Bu kapsamda bu araştırmanın amacı kamu sektöründeki izleyicilerin hizmetkar liderlik algısı ile LMX arasında öngörülen korelasyon ilişkisini ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın temel araştırma sorusu, çalışanların LMX algısı ile hizmetkar liderlik algısı arasında hangi yönde bir birlikte değişim ilişkisi vardır? Araştırmanın örneklemini 2016 yılı Şubat-Mart ayları arasında kolayda örnekleme yöntemi ile ulaşılan yönetici olmayan 200 kamu çalışanı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla anket tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma bulguları göstermektedir ki, lider-üye etkileşimi ve hizmetkar liderlik algısı değişkenleri arasında pozitif ve istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki vardır. Araştırma sonucunda yönetici ve uygulayıcılar için çeşitli öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Hizmetkar Liderlik, Lider-Üye Etkileşimi, Astlar. 237 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 726.GİRİŞİMCİLİK YÖNELİMİ VE YENİLİK PERFORMANSI İLİŞKİSİ Cemal ZEHİR Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü [email protected] Gökçe KILIÇKAYA İstanbul Gelişim Üniversitesi ÖZET Araştırmamız girişimcilik yöneliminin, yenilik performansı ile etkilerini incelemek üzere yapılmıştır. Çalışmamızda yerel ve yabancı kaynaklar ile literatür taraması yapıldıktan sonra Marmara bölgesinde bulunan imalat sektöründe faaliyet gösteren orta ve büyük ölçekli işletmeler üzerinde anket yöntemi kullanılmıştır. Günümüz şartlarında girişimcilik ve yenilik kavramları işletmelerin uzun dönem başarı sağlamaları için kritik öneme sahiptir. Girişimcilik yönelimi ve yenilik performansı üzerine etkileri incelemek üzere güvenirlik analizi, faktör analizi, korelasyon analizi ve regresyon analizi SPSS 20.00 İstatistik programı kullanılarak yürütülmüştür. Nitekim yapılan analizler sonucunda girişimcilik yöneliminin yenilik performansını arttırdığı bulgusuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Girişimcilik Yönelimi, Yenilik Performansı, İmalat Sektör. 238 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 727. PAY SENETLERİNİN HALKA ARZINDA SATIŞ YÖNTEMİNİN TALEBE OLAN ETKİSİ İbrahim SIRMA İstanbul Üniversitesi [email protected] Arif SALDANLI İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Sermaye Piyasası araçlarından pay senetlerinin ihraççılar tarafından satışı regülatör olan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından ikincil düzenlemelerle belirlenmiştir. Düzenlemeler kapsamında satış yöntemi olarak üç yöntem belirlenmiştir. Bu yöntemler a) Talep toplama yoluyla satış yöntemi, b) Talep toplanmaksızın satış yöntemi, c) Borsada satış yöntemleridir. Talep toplama yoluyla satış yöntemi de kendi içinde üç farklı yöntemle gerçekleştirilebilmektedir. Bu yöntemler a) Sabit fiyatla talep toplama, b) Fiyat teklifi alarak talep toplama, c) Fiyat aralığı ile talep toplama yöntemleridir. Çalışmada bu yöntemlerin herhangi bir’in talep toplamda öncelikli bir tercih unsuru olup olmadığına bakılmıştır. Ampirik bir olarak Türkiye’de 2006-2015 yılları arasında gerçekleştirilen 121 halka arz incelenmiştir. Bir model çerçevesinde satış yöntemlerinin satışlara olan etkisine bakılmıştır. Sonuç olarak Satış yöntemleri ile talep toplama yöntemi arasında bir ilişki olmadığı sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Halka Arz, Talep Toplama, Sermaye Piyasaları. 239 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 777.İSTİSMARCI YÖNETİM ALGISI İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ARASINDAKİ İLİŞKİDE ÖRGÜT TEMELLİ ÖZSAYGININ MODERATOR ETKİSİ Zehra Binnur AVUNDUK İstanbul Üniversitesi [email protected] Bora YILDIZ İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Örgütler her ne kadar belirli amaçları gerçekleştirmek için bir araya gelmiş insanlardan oluşsa da bu insanlar arasındaki ilişkinin kalitesi de bir o kadar önemlidir. Bu anlamda genellikle en az iki kişiden oluşan örgüt tanımlamasındaki bir izleyici ve bir de yöneticinin olduğu düşünüldüğünde bu iki kişi arasındaki ast-üst ilişkisinin olabildiğince iyi olması hem amaçlara daha etkin bir şekilde ulaşılmasını hem de çalışanların içinde bulundukları örgütte mutlu olmalarını sağlayacaktır. Bu çalışmada istismarcı yönetim algısı ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişki ve bu ilişkide özsaygının moderator etkisi kavramsal ilişkiler bağlamında ele alınmıştır. İlgili yazında istismarcı yönetim algısı ile ilgili pek çok çalışma olmasına rağmen bu çalışmalar çoğunlukla davranışsal çıktılara odaklanmıştır (Zellars vd., 2002; Mitchell ve Ambrose, 2007; Aryee vd., 2007; Hoobler ve Brass, 2006). Ancak tutumsal değişkenler arasındaki ilişkileri inceleyen çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu kapsamda bu çalışmada bir negatif algı değişkeni olan istismarcı yönetim algısının bir tutum değişkeni olan örgütsel bağlılık üzerindeki etkisi incelenmiştir. Dahası özsaygının bu ilişki üzerindeki etkisi Davranışsal Esneklik Teorisi (Theory of Behavioral Plasticity) (Brockner, 1983) kapsamında ele alınmıştır. Bu bağlamda bu araştırmanın amacı ilgili alanyazındaki birçok çalışma tarafından negatif etkileri çalışılmış olan istismarcı yönetimin tutumsal çıktılarını belirlemek ve bu ilişkinin hangi kişilerde daha güçlü olduğunu belirleyerek ilgili alanyazındaki boşluğu doldurmaktır. İstismarcı yönetim algısı, çalışanın yöneticisine yönelik algılamış olduğu fiziksel temas dışındaki sürekli olarak sergilenmiş olan hasmane sözel ve sözel olmayan davranışlar olarak ifade edilmektedir (Tepper, 2000). Örgütsel bağlılık ise kişinin örgütün amaç ve hedeflerine sıkı sıkıya bağlanması, kendisinin örgütün bir parçası olduğuna inanması, örgütün değerlerini benimsemesi ve güçlü bir ailenin üyesi olarak hissetmesi şeklinde tanımlanmaktadır (Steers, 1977). Son olarak, örgüt temelli öz saygı ise bireyin bir örgüt üyesi olarak kendini önemli, yetkin ve dikkate değer olarak görme derecesi yönündeki bireysel inancıdır (Pierce vd., 1989). Davranışsak Esneklik Teorisi (Brockner, 1983) bireylerin davranışlarının çeşitli dışsal ya da sosyal uyarıcılarca etkilendiğine dikkat çekmektedir. Brockner (1983) öz saygısı düşük olan bireylerin dışsal uyarılara karşı daha savunmasız olduğunu bu kişilerin dışsal faktörlerden daha çok etkilendiğini ifade etmektedir. Bu bağlamda istismarcı yönetim algısının negatif etkilerinin öz saygısı düşük olan çalışanlarda daha fazla olacağı dolayısıyla özsaygısı düşük olan çalışanların örgütsel bağlılık düzeylerinin daha düşük olacağı hipotez edilmiştir. Buna göre istismarcı yönetim algısı yüksek olan çalışanların örgütsel bağlılık düzeyleri azalacaktır. Dahası istismarcı yönetim algısı ile örgütsel bağlılık arasındaki öngörülen negatif ilişki örgüt temelli özsaygısı düşük olan çalışanlarda daha yüksek olacaktır. Anahtar Kelimeler: İstismarcı Yönetim Algısı, Örgüt Temelli Özsaygı, Örgütsel Bağlılık. 240 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 779.ALGILANAN ÖRGÜTSEL DESTEK İLE BAĞLAMSAL PERFORMANS ARASINDAKI İLİŞKİDE KOLEKTİF ŞÜKRAN’IN MODERATOR ETKİSİ Neşe ÇAKI İstanbul Üniversitesi [email protected] Bora YILDIZ İstanbul Üniversitesi [email protected] ÖZET Personel yönetim yaklaşımından insan kaynakları yönetimine geçişte her ne kadar insanın örgütteki bir girdiden ziyade bir değer olduğuna vurgu yapılsa da günümüzdeki insan kaynakları yönetimi uygulamaları bir şekilde çalışandan maksimum düzeyde performans beklemekte ve geçmişten farklı olarak bu faaliyetleri insan unsurunu göz önüne alarak gerçekleştirmektedir. Bu çalışmada algılanan örgütsel destek ile bağlamsal performans arasındaki ilişki ve bu ilişkide kolektif şükran’ın moderator etkisi kavramsal ilişkiler bağlamında ele alınmıştır. Araştırmanın orijinalitesi alanyazında oldukça yeni olan kolektif şükran (Müceldili vd., 2015; Akgün vd., 2016) değişkeninin pozitif çalışan algıları ile davranışları arasındaki ilişkide düzenleyici etkisini, Eisenberger ve arkadaşlarının (1990; 2001; 2002) Örgütsel Destek Teorisi kapsamında ele almaktır. Bu bağlamda bu araştırmanın amacı; ilgili alanyazındaki birçok çalışma tarafından pozitif çalışan davranışlarının bir çeşidi olarak kabul edilen bağlamsal performansın algı ve tutum düzeyindeki öncüllerini belirleyerek ilgili alanyazındaki boşluğu doldurmaktır. Algılanan örgütsel destek çalışanların örgüte yapmış oldukları katkının örgüt tarafından değer görmesi ve örgütün çalışanların iyi oluşlarına önem vermesi olarak tanımlanmaktadır (Eisenberger vd., 1986; 1997; 1990; 2001; 2002). İlgili alan yazın incelendiğinde örgütsel desteğin örgütsel bağlılık ve örgütsel vatandaşlık gibi pozitif algı ve tutumlar ile ilişkisinin olduğu gözlenmektedir (Wu ve Liu, 2014). Diğer yandan bağlamsal performans, çalışanın görev tanımında olmayan ancak görev performansını destekleyen, çalışanın kendi isteği ile yapmış olduğu, rol tanımlarında olmayan örgüt yararına davranışlardır (Borman ve Motowidlo, 1993; Conway, 1999). Her ne kadar yapı olarak örgütsel vatandaşlık davranışlarıyla benzerlik gösterse de temelde karşılık beklememe yönünde bir farklılık vardır (Özdevecioğlu ve Kamgür, 2009). Başka bir söylemle performans kişi düzeyinde çeşitli beklenti ya da hedefler oluşmasını sağlarken, örgütsel vatandaşlık davranışları daha pasif bir doğaya sahiptir. Son olarak şükran ise örgütteki çalışanların toplu olarak örgütteki iyi olan şeylere karşı minnettar olması ve bu durumun farkında olması olarak tanımlanmaktadır (Akgün vd., 2016; Emmons, 2003). Başka bir anlatımla kolektif şükran, birey düzeyindeki şükrandan farklı olarak insanların yönetici ya da örgüt içindeki diğer insanlardan bilinçli olarak almış oldukları faydalar doğrultusunda pozitif yönde ortak ve geçici duygusal durumlarını işaret etmektedir (Akgün vd., 2016). Yukarıdaki kavramsal açıklamalar açısından belirtilen değişkenler arasındaki ilişkiler Örgütsel Destek Teorisi kapsamında incelenmiştir. Buna göre çalışanların örgütlerinden algıladıkları destek söz konusu olduğunda çalışanların örgütlerine yönelik aidiyet duyguları gelişecek, pozitif davranışlar sergileme ve örgütlerine bağlanma potansiyelleri ortaya çıkacaktır. Bu doğrultuda desteklendiği örgüte pozitif bir şekilde cevap vermek isteyen çalışanların Blau’nun (1964) Sosyal Mübadele Teorisi’ne göre bağlamsal performans gibi rol ötesi davranışları sergilemeleri muhtemel olacaktır. Özellikle örgüt ya da yöneticileri tarafından desteklenen çalışanlar bu durumu fayda olarak algılayacak ve bu doğrultuda örgütlerine karşı minnet besleyebileceklerdir. Buna göre örgütsel destek ile bağlamsal performans arasındaki ilişkinin kolektif şükran düzeyi yüksek olan çalışanlarda (moderator) daha yüksek olacağı öngörülmektedir. Anahtar Kelimeler: Algılanan Örgütsel Destek, Bağlamsal Performans, Kolektif Şükran. 241 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 818.SERVANT LEADERSHIP AND ORGANIZATIONAL DISSENT: THE MODERATOR ROLE OF ORGANIZATIONAL COMMITMENT Bora YILDIZ Faculty of Economics, Department of Management, Istanbul University, Turkey [email protected] ABSTRACT Employees are key inputs for organizations. Although this sentence could be seen a materialist perspective, it is more than meets the eye. In other words, today, employees are not only an input of organizational system they are also managers of the system. Today’s managers want more than one’s did. Right at this point, given the rapidly changing competitive environment, employees’ perceptions, attitudes, and behaviors have a vital importance for organizational efficiency and effectiveness. Extrarole behaviors are one of the desired employee behaviors in the organizational milieu. These behaviors are defined as “behavior which benefits the organization and/ or is intended to benefit the organization, which is discretionary and which goes beyond existing role expectations” (Vandyne et al., 1995). Although this concept represents a general heading that consists of a set of behaviors such as organizational citizenship behavior, employee voice, whistleblowing, prosocial behaviors, helping behaviors, and organizational dissent, in this study we focused on the organizational dissent. After a comprehensive literature review, we realize that there are plenty of studies that investigate the other types of extra-role behaviors, however, little is known about organizational dissent. Given the rising trend of the topic of managing diversity in the organizational behavior area, listening employee’s feedbacks about the disagreements and adversatives will provide an internal constructive feedback source for organizations. Organizational dissent is defined as the articulation of disagreement or contradictory opinions with related to the organization. On the other hand, servant leadership refers to giving more importance to needs of others rather than his/her self-interests. More clearly, servant leaders see themselves as a servant whose primary purpose is satisfying needs of followers to task accomplishment. Similarly, organizational commitment as an employee attitude refers to the feeling of interest and attachment to an organization in terms of affective, continuance and normative. The purpose of this study is to develop a theoretical model in light of the Social Learning Theory and Social Exchange Theory. In this respect after the literature review on the concept of organizational dissent, this paper provides a theoretical framework on some rarely studied predictors (i.e. servant leadership) of it, where organizational commitment plays a moderator role. Managerial and further research implications are provided. Key Words: Organizational Commitment, Organizational Dissent, Servant Leadership. 242 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 819.THE DIVERGENT EFFECT OF KNOWLEDGE ON FINANCIAL RISK TAKING: SUBJECTIVE VERSUS OBJECTIVE FINANCIAL KNOWLEDGE Sibel DİNÇ AYDEMİR Technology Transfer Office, Gebze Technical University, Turkey [email protected] ABSTRACT Financial knowledge has been recognized as a very interesting and important phenomenon by the researchers since it is seen to be a substantial factor in shaping people’s financial behaviors. Besides, both financial deregulation and also increasing financial self- responsibility with the advent of new social security reforms all over the world have contributed to its popularity. In financial domain, studies have manifested that financial knowledge has impact on various financial decisions. Yet, prior research seems to have a deficiency in explaining the logical connections between them thoroughly. Also, this research body accommodates the contradicting results and more importantly, exploits numerous ways to operationalize the concept. This also makes the comparison and replication of the previous research difficult. The extant research regarding the relationship between financial knowledge and financial behavior needs to be highlighted and extended to overcome these drawbacks. On the other hand, the examination of product knowledge has a long history in marketing literature by the virtue of the attempts to understand the consumer decision making process. In that literature, the product knowledge has been described and distinguished under three categories, all of which are subjective knowledge, objective knowledge and prior experience. These constructs are said to be both distinct and also somewhat related. The knowledge, in general, has been shown to be related to many stages of decision making process such as information search, information processing. However, the studies provided evidence that the category of the knowledge (i.e., subjective or objective) has influenced this process in different ways more. Briefly, the knowledge concept appears to have been described well and articulated thoroughly in marketing domain. Thus, this research attempts to integrate these two disciplines and to develop a theoretical model by tapping into subjective-objective knowledge research in the marketing and communicating it to the behavioral finance domain. In this way, the controversial issues regarding financial knowledge may be highlighted. Key Words: Subjective-Objective Financial Knowledge, Investment Experience, Financial Risk Taking Behavior. 243 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul 966.KUYU KAZMA/SOSYAL BALTALAMA DAVRANIŞLARI İLE İŞE YABANCILAŞMA ARASINDAKİ İLİŞKİ Harun YILDIZ Kafkas Üniversitesi [email protected] ÖZET Çalışanların örgüt içerisindeki negatif davranışları örgütlerin verimliliklerini ve etkinliklerini tehdit etmekte ve çalışanların örgütten ayrılmalarına giden bir sonuca yol açmaktadır. Bu açıdan yapılan birçok araştırmada bu davranışların kaynağı araştırılmaya çalışılmış ve bu davranışların yol açtığı sonuçlara odaklanılmıştır. Bu anlamda alanyazında “social undermining” olarak yer alan ve çeşitli kaynaklarda da “sosyal yıpratma davranışları” (Uymaz, 2013), baltalayıcı yönetici” (Üçok ve Turgut, 2014), “sosyal baltalama” (Ülbeği vd., 2014) gibi kavramlarla tanımlanan bu davranışlar, araştırmada “kuyu kazma” davranışları olarak adlandırılmıştır. Kuyu kazma davranışları davranışları ile yapılan araştırmaların 2002 yılından sonra özellikle Duffy, Ganster ve Pagon (2002) tarafından bu davranışların işyerine genişletilmesi ile hız kazandığı gözlenmektedir. Kuyu kazma davranışları, kişileri engellemek için yapılan ve zamanla da kişinin olumlu kişilerarası ilişkilerini, işle ilgili başarısını ve olumlu itibarını kurma ve devam ettirme yeteneğine dönüşen bir davranıştır (Duffy vd., 2002: 332). Çalışanın aşağılanması, çalışana sessiz tepki verilmesi (sessiz muamele/davranma), iş hakkında yanıltıcı bilgiler verme, çalışanın fikirlerini küçümseme ve çalışan hakkında dedikodular yayma gibi davranışlar bu davranışlara örnek olarak verilebilir (Duffy vd., 2006). Kuyu kazma davranışları iş ortamındaki önemine rağmen alanyazında oldukça sınırlı sayıda araştırmaya konu olmuştur. Ancak bu davranışlar iş ortamında çeşitli negatif sonuçlara yol açmaktadır. Bunlardan birisi de işe yabancılaşmadır. İşe yabancılaşma kişinin işine ilgi göstermemesi ile karakterize bir tutumdur. Yabancılaşan çalışan herhangi bir şeye içten ve derinden bağlanamama, soğuma, ilgisizlik, bütünleşememe, geri çekilme, ilişkilerin kopukluğu ve izole olma gibi duygular yaşamaktadır (Erjem, 2005; Ünsar ve Karahan, 2011; Taştan vd., 2014). Bu durum süreklilik kazandığında ise çalışanın örgütle ilişiğini kesmesine kadar giden bir süreç haline gelmektedir. Bu açıdan kuyu kazma davranışlarının yol açtığı negatif tutumlar çok önemlidir. Bu kapsamda yapılan araştırmanın amacı, iş ortamındaki kuyu kazma davranışlarının işe yabancılaşma üzerindeki etkisini belirlemektir. Araştırmanın sonuçları, kuyu kazma davranışlarının işe yabancılaşmayı pozitif olarak etkilediğini göstermektedir. Yöneticileri ya da çalışma arkadaşları tarafından yapılan kuyu kazma davranışları kişinin işine olan bağlılığını, sadakatini ve tatminini düşürmekte, böylece çalışanın işine yabancılaşmasına yol açmaktadır. Yöneticiler ya da çalışma arkadaşları kendi pozitif ilişkilerini devam ettirmek, iş yerindeki başarısını ve pozisyonunu korumak ve bunu sürdürmek için kuyu kazma davranışlarını sergilemektedir. Ancak bu davranışlarla yüzleşen çalışanlar ise şahıslarına yönelik bu davranışların kendilerini engellemeye yönelik olduklarını algılamaktadırlar. Fikirlerinin küçümsenmesi, sessiz tepki verilmesi gibi davranışlarla karakterize edilen bu davranışların işe yabancılaşmaya yol açmasının temel nedeni çalışanın kendini değersiz hissetmesidir. Kendini değersiz olarak görmenin öngörülen bir sonucu olarak çalışan işine alaka göstermemeye başlamakta ve zamanla işine yabancılaşmaya başlamaktadır. Araştırma sonuçlarının teorik ve uygulamadaki sonuçları ayrıca tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kuyu Kazma, Baltalama, İşe Yabancılaşma, İşe Alaka Göstermeme. 244