1304 - Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

advertisement
T.C.
EGE ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ADLİ TIP ANABİLİM DALI
KİMLİKLENDİRMEDE DİŞLERDEKİ MESLEKİ
DEĞİŞİMLERİN YERİ ve ÖNEMİ
BITIRME TEZI
Stj. Diş Hekimi Edon KUJTIMI
Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Aytaç KOÇAK
İZMİR-2015
ÖNSÖZ
Bitirme tezimi hazırlarken yardımlarını esirgemeyen, desteği, değerli fikir ve
görüşleriyle bana yol gosteren saygı değer hocam Prof. Dr. Aytaç KOÇAK’a, tüm
hayatım boyunca her konuda maddi ve manevi desteğini esirgemeyen aileme sonsuz
teşekkür ederim.
İzmir-2015
Std. Diş Hekimi Edon KUJTIMI
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ ve AMAÇ ..........................................................................................................1
2. GENEL BİLGİLER ....................................................................................................2
2.1. Kimliklendirme .....................................................................................................2
2.1.1. Kimliklendirme Araştırmasının Amaçları ve Uygulamaları .........................4
2.1.2. Kimlik Tespitinde Dikkatli Olunması Gereken Noktalar .............................5
2.2. Adli Odontoloji ve Dişlerle Kimlik Belirlenmesi .................................................6
2.2.1. Dişlerin İsimlendirilmesi Sistemi ..................................................................8
2.2.2. Palmer Numaralandırma Sistemi (Zsigmondy Sistemi – Chevron Sistemi)..9
2.2.3. Haderup Sistemi ...........................................................................................10
2.2.4. FDI (Federation Dentaire International) Numaralandırma Sistemi .............10
2.3. Alışkanlıklara bağlı olarak dişlerde görülen değişiklikler ...................................12
2.3.1. Mekanik Değişiklikler ....................................................................................12
2.3.1.1. Parmak Emme ............................................................................................12
2.3.1.2. Biberon ve Yalancı Meme Kullanımı ........................................................13
2.3.1.3. Dudak Isırma ..............................................................................................14
2.3.1.4. Tırnak Yeme ...............................................................................................15
2.3.1.5. İnfantil Yutkunma ......................................................................................15
2.3.1.6. Dilin Dişler Arasına Sokulması ..................................................................16
2.3.1.7. Dudak Emme ..............................................................................................17
2.3.1.8. Dil Emme.....................................................................................................17
2.3.1.9. Ağızdan Nefes Alma ................................................................................. 17
2.3.1.10. Ağza Yabancı Cisim Sokma ....................................................................18
2.3.1.11. Elini Çeneye Dayama ...............................................................................19
2.3.1.12. Alçak ya da Yüksek Yastıkta Yatma ........................................................19
2.3.1.13. Diş Sıkma ve Gıcırdatma ..........................................................................19
2.3.1.14. Konuşma Bozukluğu ...............................................................................20
2.3.1.15. Dişlerde Renk Değişikliği ........................................................................20
2.3.1.15.1. Eksojen Renklenmeler ........................................................................21
2.3.1.15.2. Endojen Renklenmeler .......................................................................22
2.3.2. Kimyasal Değişiklikler (Erozyon) ..................................................................24
2.3.3. Yumuşak Dokularla İlgili Değişiklikler .........................................................24
2.4. Mesleki Uygulamalara Bağlı Dişlerde Meydana Gelen Değişiklikler ..................24
3. TARTIŞMA ve SONUÇ …........................................................................................26
4. KAYNAKLAR ..........................................................................................................28
5.ÖZGEÇMİŞ ............………………………………………………………………............30
1- GİRİŞ ve AMAÇ
Adli Tıp, adalet sisteminin gereksinimlerine göre tıp bilimi içinde belirmiş özel bir
tıp dalıdır. Büyük ölçüde tıp bilimine dayanmakla birlikte; ceza hukuku, medeni hukuk,
sosyal hukuk, kriminoloji ve antropoloji gibi bilim dallarından da yararlanmaktadır.
İnsan sağlığını ve insan vücudunu ilgilendiren adli olaylarda mutlaka Adli Tıp’ın
yardımını gerektiren sorunlar vardır.
Adli bilimler ise; adli tıp, adli patoloji, adli seroloji, adli psikiyatri, adli odontoloji,
adli hemogenetik, adli antropoloji, adli toksikoloji, adli travmatoloji gibi çok çeşitli
çalışma alanlarına ayrılmıştır (1,2).
Hukuk sistemi, suçlunun eylemine karşı ceza uygular. Suçlunun kasıt ve kusur
derecesine ve işlenen suçtan dolayı doğan zararını ağırlığına göre suçluya ceza verilmesi
bir hukuk kuralıdır. Şahıslara karşı işlenmiş suçlarda önce suçun maddi unsurları
araştırılır, travmatik lezyonların ağırlık dereceleri saptanır. Ölüm olaylarında ölüm
nedeni ve mekanizması, ölümde suçu işleyenkişinin (failin) eyleminden başka
faktörlerin de rolü olup olmadığının araştırılması gerekir. Bir travma ya da
zehirlenmeden sonra ölüme kadar geçen sürenin uzaması halinde dış etki ile ölüm
arasında nedensellik bağı olup olmadığı araştırılır. Suçta kullanılan alet ve araçların
muayenesi, zehirlenme olgularında yapılan toksikolojik analizle suçlunun ruhsal durumu
ve ceza sorumluluğu, çocukların, yaşlıların ve akıl hastalarının medeni haklarını
kullanma yeteneğine sahip olupolmadığının tayini gibi sorunlar Adli Tıp’ın uğraşıları
arasında yer alır (3).
Araştırmada alışkanlıklar ve mesleki uygulamalara bağlı dişlerde meydana gelen
değişikliklerin kimliklendirmede kullanılmasının önemine dikkat çekmek istenmiştir.
1 1- GENEL BİLGİLER
2.1. Kimliklendirme: Adli tıbbın en önemli ve en geniş konularından biri
kimliklendirmedir. Adli tıp çalışma alanlarının pek çoğu kimliklendirme konusunda
yardımcı olmaktadır. Bir kişinin tanınmasına, tanımlanmasına ve diğer insanlardan
ayırt edilebilmesine olanak sağlayan özellikleri kimlik, bu işleme kimliklendirme
(identifikasyon),olay yerinde bulunan bir biyolojik materyalin kime ait olduğunu
belirlemeye ise individualizasyon (kişiselleştirme)adı verilir. Ölülerde, özellikle
birçok cinayet olgusunda ceset parçalandığı, yakıldığı veya post-mortem
değişikliklerin tanınmayı imkansız hale getirinceye kadar saklandığı için, kriminal
veya kuşkulu ölümlerin araştırılmasında kimlik tespiti son derece büyük önem taşır.
Şüpheli olmayan ölümlerde bile, dekompozisyon (iskelet oluşumuna kadar) kimlik
tespitini güçleştirebilir. Kimlik tespitinin hayati önem taşıdığı diğer durumlar ise
uçak, deniz, tren kazaları, depremler, kalabalık binalardaki yangınlar vb. çok sayıda
ölümün gerçekleştiği olaylardır. Kimliklendirmede zorluk yaşanan başka bir durum
ise, savaşlar sonrası ortaya çıkan toplu mezarlar olup, bu mezarlarda yapılan
çalışmalarda, kimliklendirmenin yanı sıra kişilerin ölüm nedenlerine ve öldürme
eyleminin kimler tarafından gerçekleştirildiğinin belirlenmesine yönelik verilere
ulaşılmaya çalışılacaktır. (1,2).
Kimliklendirme iki boyutta yürütülür;
1.Adli Kimliklendirme
2.Tıbbi kimliklendirme
Adli kimliklendirme; Canlı veya ölünün üzerinden çıkan nüfus cüzdanı, sürücü
belgesi, pasaport, öğrenci belgesi gibi çeşitli belgelerden saptanır. Bu belgeler bazen
2 güvenilir olmayabilir.Örneğin, başka birisine ait kimlik kullanılarak haksız kazanç
sağlama, kimliğini saklama gibi amaçlarla sahte kimlikler kullanılabilir.
Tıbbi kimliklendirme: Kişinin görüntüsünün olduğu gibi tanımlanması. Daha
çok ölülerde yapılan bir uygulamadır. Tıbbi kimliğin belirlenmesine, ölünün
üzerindeki elbiselerin incelenmesi ile başlanır. Ayrıca; takılar, gözlük, işitme cihazı,
protez vb. tarif edilerek rapora yazılır. Bunun sonucunda, kişinin sosyal durumu
hakkında da bilgi sağlanır. Ölünün elbiseleri çıkarılarak cinsiyeti ve tahmini yaşı
kaydedilir. Daha sonra da boyu, kilosu, cilt rengi, saç rengi ve saç boyu, varsa sakal
ve bıyığın özellikleri, ağız boşluğu, dişlerin adedi ve özellikleri bir şema halinde
belirtilir. Varsa vücutta diğer iz ve belirtiler (skar dokusu, dövme vb.) yazılır (3,4).
Kimlik tespiti yapılırken ceset üzerinde yapılacak çalışmalar kadar daha önce kişiyle
ilgili tutulmuş kayıtlar da belirleyici konumdadır. Bir kimliklendirme işlemine
başlanmadan önce, aşağıdaki belgelerin elde edilebilmesi, kimliklendirme işlemini
kolaylaşacaktır:
- Kayıp insanların raporları
- Parmak izleri
- Dişlerle ilgili kayıtlar
- Geçirmiş olduğu hastalıklar ve ameliyatların raporlarını kapsayan sağlık ve
hastane kayıtları
- Kan grubunu içeren laboratuar kayıtları (sürücü belgesi, kan grubu kartı, tıbbi
kayıtlar)
- Çekilmiş olan röntgen filmleri
- Çalıştığı iş ile ilgili kayıtlar
- Varsa hakkında tutulmuş polis kayıtları (5)
3 2.1.1. Kimliklendirme Araştırmasının Amaçları ve Uygulamaları: Kimlik
tespitinde yapılacak olan adli araştırmada cevaplanması gereken sorularşunlardır:
- İskelet kalıntılar insana mı aittir?
- Eğer kalıntılar insana ait ise, hangi bulgular yaşını ve genel özelliklerini tespit
etmeye, aynı zamanda cinsiyeti, ırkını ve kalıntıların bireysel karakter özelliklerini
belirlemeye yarar?
- İnceleme ve postmortem bulgulara dayanarak, ölüm zamanının belirlenmesi
ve / veya ölüm ile ilgili kalıntıların bulunması arasındaki sürenin tespit edilmesi olası
mıdır?
- Ölüm nedeni ve orijini nelerdir?
- Ölüm sonrası yaralanmalar (yaralar) korunmuş mudur?
- Saldırganla kurban arasında fiziksel delil değişimini gösteren herhangi bir şey
var mıdır?
Kimliklendirmede
adli
araştırmanın
planlanması
çok
önemlidir.
Adli
araştırmasırasında aşağıda belirtilen çalışmaların yapılması gerekmektedir.
- Olay yerinin incelenmesinde, olay yerinin olduğu gibi korunabilmesi var olan
bulguların saklanabilmesi, olayın geçtiği yerin çevresinde fiziksel delillerin ve
kalıntıların dağılmasını önlemek için koruyucu bir hattın oluşturulabilmesi önemlidir.
- Araştırma sırasında elde edilen tüm fiziksel delillerin çok iyi saklanması ve
muhafaza edilmesi gereklidir. Karışıklığa yol açmamak için tüm buluntular
numaralanarak saklanmalıdır.
- Bu çalışmalar sırasında gerekli olan malzemenin temin edilmesi gerekir.
Öncelikle su geçirmez, bozulmayan etiketler ve kalıntıların bulunduğu yeri
belirlemek için işaret levhaları kullanılmalıdır.
- Taşıma da önemli bir problemdir. Gerekli araçların sağlanması gerekir.
4 - Fiziksel delillerin incelenmesi ve / veya toksikolojik çalışmaların
tamamlanması için laboratuvarlar gereklidir.
- Olay yerinde fotoğraflama ve gerekli olduğu durumlarda radyolojik tetkik
yapabilmenin olanakları olmalıdır.
- Varolan kayıtlarla karşılaştırmak için parmak izlerinin alınması önemlidir.
- Bilinen saç örnekleriyle ve kan grubu ile tipi için önceki çalışmaların
sonuçlarıyla, aile üyelerinin HLA ve DNA karşılaştırmasını yapmak için saç, kan ve
/ veya vücut sıvılarından örnekler elde edilmesi gerekir.
- Araştırma sonucu elde edilmiş tüm bulguları daha önce var olan kayıtlarla
karşılaştırma çalışması yapılmalıdır.
- İskelet, dental ve radyografik bulguların değerlendirilmesini ve yorumunu
yapmak için uzmanların görüşünden yararlanmak gerekir. Adli araştırmanın
uygulanması sırasında olabildiğince çabuk hareket edilmesi gerekmektedir. Doğa
koşulları ve / veya dış etkenler yüzünden bulgularda değişikliğe yol açacak olaylar
olabilir. O yüzden olabildiğince çabuk olay yerinde çalışılmaya başlanmalıdır (5).
2.1.2. Kimlik Tespitinde Dikkatli Olunması Gereken Noktalar: Kimlik tespitinde
dikkatli olunması gereken noktalar şunlardır:
- Olay yerindeki araştırma sırasında çevrenin güvenliği sağlanmalıdır.
- Fiziksel deliller için muhafaza zinciri oluşturulmalı ve devam ettirilmelidir.
- Fizik antropologların, diş hekimlerinin, radyologların ve diğer uzmanlarla
birlikte çalışma koşullarının sağlanması gerekir.
- Kimliklendirme için gerekli fotoğraflar, tüm vücuda ait radyolojik görüntüler
ve diğer özel çalışmalar; notlarla, krokilerle ve diyagramlarla birlikte dokümanlar
elde edilmeye çalışılmalıdır.
5 - Tekrar gözden geçirme, araştırma ve patolojik bulguların ilişkisi için tüm
gerekli kayıtlar bulunmalıdır.
- Bilinen bilgilerle karşılaştırma için araştırma sonuçları incelenmeli,
anlatılmalı, kaydedilmeli ve listelenmelidir.
- Yanmış, çürümüş, sakat veya iskelet kalıntılarını inceleme için işe yaramaz
olarak düşünmemek gerekmektedir.
- Postmortem yaralanmalar ve artefaktların tanımlanması unutulmamalıdır.
- Olgu, giysiler, kişisel özellikler ve çevre arasındaki ilişkileri olayın geçtiği
yerdeki gözlemleri notlar, krokiler, diyagramlar ve fotoğraflarla doküman haline
getirilmeden bozulmamalıdır.
- Birleşik iskelet kalıntılarını kalıntıların şemasını yapmadan incelemeye
kalkmamalı, kemikler ayrılmalı ve anatomik sıraya konulmalıdır.
-
Akrabalar
ya
da
arkadaşlarca
yapılan
kişisel
kimliklendirmeye
güvenilmemelidir.
- Toksikolojik çalışmalar için örnekleri formole koyulmamalıdır.
- Hayvan ve insan kalıntıları karıştırılmamalıdır.
- Olgu tüm vücut ve diş röntgen filmleri çekilmeden, parmak izi alınmadan ve
antropolojik inceleme yapılmadan gömülmemelidir.
- Kimlik tespiti yapılmamış olgular gömülmemelidir.
- Olay yerinde spekülasyona izin verilmemeli, gelişigüzel açıklamalar
yapılmamalıdır (5).
2.2. Adli Odontolojive Dişlerle Kimlik Belirlenmesi: Adli tıp çalışma alanlarından
olan ve özellikle tıbbi kayıtların iyi tutulduğu ülkelerde, tıbbi kimliğin tayininde çok
önemli ipuçları sağlayan bilim dallarından biri de Adli Diş Hekimliğidir. Geçmişi,
6 milattan önceki dönemlere dayanan bu bilim dalı, diş hekimliği sanat ve biliminin
adli meselelere uygulanması olarak tanımlanabilir. Adli diş hekimliğini ilgilendiren
en önemli konulardan biri; kimliği bilinmeyen kişilerin dişlerinden kimlik
belirlenmesinin yapılmasıdır. Dişler, en sert ve en dayanıklı yapılar olduğu için
özellikle
çürümüş
ya
da
parçalanmış
cesetlerde
kimlik
tayininde
önem
kazanmaktadır. Hatta bazen incelemeye uygun tek materyal olabilmektedir. Yine,
dişlerin ölüm sonrası koşullardan ve değişikliklerden etkilenmemesi kimlik
tayinindeki önemini daha da arttırmaktadır (1,2,3).
Adlidiş hekimliği bölümüne ceset kalıntıları ulaştığı zaman ekibin ilk bölümü,
oral incelemeyi yapar, oral kaviteyi görünür hale getirmek için gerekli diseksiyonları
hazırlar ve röntgenleri çeker. Büyük kitle kazalarında zamanın ve koşulların
yetersizliği ve yasal sorunlar nedeniilemaksilla ve mandibulayı çıkarma girişiminde
bulunulmaz. Diseksiyon görülmeyen bölgeleri açığa çıkarmak için yapılan bir otopsi
tekniğidir. Adli diş hekimliğinde dentalröntgenlerinkullanılması bir gerekliliktir.
Ölümden önce ve sonra dental röntgenlerin karşılaştırılması,kişinin pozitif
identifikasyonu için ağız yapılarının anatomisi, mevcut restorasyonlar,patolojiler,
kök kanal tedavileri, önceden yapılmış cerrahi girişimler, kırıklar ve protezler gibi
özelliklerinin görülebilir hale getirilmesini sağlar. Normal dentisyonu olan ve hiçbir
restorasyonun mevcut olmadığı olgularda ise, kişinin dişlerinin yapısı ve
pozisyonunun özellikleri genellikle kimliklendirmeye açıklık getirir. Kişisel
anatomik bir özelliğin mevcut olduğu veya restorasyonu olan tek bir diş bile,
kimliklendirme yapmak için yeterli olabilir. Tüm ağız dental radyografileri
alındıktan sonra cesetler dental incelemeye gönderilir. Dental yapılar seyreltilmiş
çamaşır suyu solüsyonu ile temizlendikten sonra, üç dişhekiminden oluşmuş ekip
olgu üzerinde inceleme yapar ve tüm dental bulguları dahaönceden hazırlanmış olan
7 ölümden sonraki dental kayıt fişine geçirir. Bilgisayara kolaylıklaaktarıla bilinmesi
bakımından uluslararası numaralandırma sistemi kullanılmalıdır. Ekipteki ilk uzman
1 nolu dişi inceler, radyografi ile karşılaştırır ve değerlendirir. İkinci uzman da aynı
inceleme ve değerlendirmeyi yapar. Üçüncü uzman ise, diğer iki uzmanıngörüşünü
onaylayarak kayıt fişine işler. Bu işlem 32 diş için teker teker yapılır.
Uyuşmazlıklarkontrol edilir, hata varsa düzeltilir. Postmortem inceleme sırasında
dentalretorasyonlar, eksik dişler, protezler, patolojiler, anatomik özellikler, yaş,
cinsiyet ve ırk tahminleri gibi bulgularkayda geçirilir. Kaza sırasında meydana gelen
bir travma nedeni ile oluşmuş olan diş eksikliğikesinlikle ayırt edilmeli, çekim veya
konjenital diş eksikliği ile karıştırılmamalıdır (6).
Dişlerden elde edilen bu bilgiler bazen çok küçük ayrıntılar olmasına rağmen
kimlik teşhisinde ve kimi zaman da kaza, intihar, cinayet gibi adli olayların
aydınlatılmasında çözüme giden tek yol olabilmektedir. Dişlerle kimlik belirlenmesi
yapılırken, dişhekimi kullandığı diş numaralandırma sistemini belirtmesi gerekir. Her
dişin uzaydaki konumunu belirtmek için harf veya rakamlar kullanılır. Buna
“dişlerinnumaralandırılması”veya“dişlerin
dişlerini
gerekse
sürekli
dişleri
formüle
tanımlamak
edilmesi”denir.
için
evrensel
Gerek
bir
süt
formül
geliştirilmemiştir. Dişlerin formüle edilmesinde uygulanan sistemlerden biri,
anatomistlerin kullandığı “dişlerin isimlendirilmesi” sistemidir (4).
2.2.1. Dişlerin İsimlendirilmesi Sistemi: Bu sistemde, dişlere fonksiyonlarına ve
görünüşlerine göre insisiv, kanin, premolar, molar gibi Latince isimler verilmiştir.
Üst çenedeki dişler için “superior”, alt çenedeki dişler için “inferior” ifadeleri
kullanılır.Dişhekimleri hastalar üzerindeki çalışmalarını kaydetmek için kartlar
kullanmaya başlayınca kısaltmalara ihtiyaç duyulmuştur. Önce Latince isimlerle
kısaltmalar yapılmış, daha sonra herhangi bir anlaşmazlığa yol açmamak için diş
8 hekimlerinin her dişi açıkça isimlendirmelerine yarayan muhtelif sistemler
geliştirilmiştir (4).
2.2.2.
Palmer
Numaralandırma
Sistemi
(Zsigmondy
Sistemi–Chevron
Sistemi):İlk olarak Macar diş hekimi Adolf Zsigmondy tarafından 1861 yılında
ortaya konmuştur. ABD Ohio'lu diş hekimi CorydonPalmer tarafından ise
geliştirilmiştir.Bu sistemde de numaralandırma 4 yarım çeneye bölünerek
yapılmaktadır. Yine aynı şekilde numaralandırma orta hatta en yakın dişin (santral
diş) 1 ile numaralandırılması ile başlar ve en arka dişin (3.molar diş) 8 ile temsil
edilmesiyle son bulur. Bununla beraber her diş bulunduğu konumu temsilen sayısının
içinde bulunduğu şekilleriyle(┘└ ┐┌) temsil edilir. Zsigmondy 1861 yılında yapmış
olduğu bu sistem ile süt dişleri de romen rakamlarıyla göstermiş, Palmer ise bu
sistemin kullanımı daha kolay olsun diye A, B, C, D, E ile değiştirmiştir.
Şekil 1: Palmer numaralandırma sistemi ( Daimi dişlerde )
Amerikalı
diş
hekimi
CorydonPalmer’de
1870‘te
“AmericanDentalAssociation” toplantısında aynı sistemi sunmuştur. Bu nedenle bu
9 sistem daha çok “Palmer” sistemi olarak bilinir. Palmer numaralandırma sistemi
ülkemizde en çok kullanılan sistemdir.Bu sistemde, çeneler dört çeyreğe bölünür.
Yatay çizgiler okluzal düzlemi, dikey çizgiler orta oksal düzlemi gösterir. Dişler
çeneleri temsil eden çizgiler arasında, daimi dişlerde 1’den 8’e kadar normal
rakamlarla, süt dişleri ise 1‘den 5‘ekadar Romen rakamları ile gösterilir (Şekil 1).
Sistemin en büyük dezavantajı daktiloda veya bilgisayarda bu işaretlerin
kullanılmasının zor olmasıdır. Ancak el yazısı kullanıldığı zaman basit ve kolay bir
sistemdir (4).
2.2.3. Haderup Sistemi:1891 yılında geliştirilmiş olan bu sistem, özellikle
İskandinav ve orta Avrupa ülkelerinde sık kullanılır. Haderup sisteminde, üst çene
için (+), alt çene için (-) işaretleri kullanılır. Bu işaretler ilgili diş numarasının sağ
çenede sağ tarafına, sol çenede ise sol tarafına getirilecek şekilde işaretlenir (Şekil2).
Bunlar örneğin üst sağ üçüncü büyük azı dişi için sekiz artı şeklinde okunur. Palmer
sistemine benzeyen bu sistem pratikte kullanım açısından son derece basittir
(4).Haderup sistemine göre işaretlenen dişlerin karışmalarını önlemek için her dişten
sonra noktalı virgül kullanılması tavsiye edilir (6-; +4,5,6; -2,3 gibi) (4).
Şekil2: Haderup Sistemi ( Daimi ve süt dişlerinde )
2.2.4. FDI ( FederationDentaire International ) Numaralandırma Sistemi: FDI'ın
kabul ettiği bu sistemde dişler çift haneli sayılarla ifade edilir. Diş hekimliğindeki her
branşda kullanılan bu sistemde her yarım çene bir numara ile ifade edilir. Ülkemizde
de kullanılan bu sistemde bilindiği üzere sağ üst çene 1, sol üst çene 2, sol alt çene 3,
10 sağ alt çene 4 rakamlarıyla temsil edilir (Şekil3). Bu yarım çenedeki dişler; santral
dişler 1, üçüncü molar dişler de 8 olacak şekilde temsil edilerek bulunduğu çeneyi
temsil eden rakamın yanına yazılıp çift haneli bir sayı ile belirtilmiş olunur.
Ülkemizde de kullanılan bu sistem uluslararası alanda (Kuzey Amerika hariç) kabul
edilen numaralandırma sistemidir. Ayrıca ISO-3950 numaralandırma sistemi olarak
da bilinmektedir.
Şekil3: FDI Numaralandırma Sistemi ( Daimi ve süt dişlerde )
Diş hekimleri; ekstraoral ve intraoral muayeneler yaparak diş ve çene
yapısındaki değişikliklerle şahısların sosyal yapılarına, davranış biçimlerine
dairveriler elde edebilirler. Bu veriler, kişilerin kimlik teşhis ve tespitinde
kullanılabilir (7).
Dişlerde meydana gelen değişikliklerde kuvvetin şiddetinden çok, uygulama
süresi daha önemli bir faktördür. Düşük şiddette ancak uzun süre etkili olan
kuvvetler dişlerin konumları ya da diş kavsinin formu üzerinde şiddetli ama kısa
süreli kuvvetlere oranla daha etkili olmaktadırlar (3,7).
11 2.3. Alışkanlıklara Bağlı Olarak Dişlerde Görülen Değişiklikler
A. Mekanik değişiklikler
B. Kimyasal değişiklikler
C. Yumuşak dokularla ilgili değişiklikler
2.3.1. Mekanik Değişiklikler
2.3.1.1. Parmak Emme: Parmak emmeye bağlı olarak ortaya çıkan
anomalinin şiddeti, parmak emmenin yoğunluğuna, süresine, emme sırasında
parmağın pozisyonuna ve etki altındaki kemik yapının direncine bağlı olarak değişir.
Genellikle başparmak emilirken farklı parmaklar da tercih edilebilir. Yine, emilen
parmak sayısı ve emme şekli de bireyden bireye farklılık gösterebilir. Doğal olarak,
ortaya çıkan anomali, parmakların hangi bölgeler üzerinde etkili olduğuna
bağlıolarak değişiklik göstermektedir. Ayrıca değişiklik sadece dişler, çene kavsi ve
damak üzerinde olmayıp, emilen parmakta da deformite gözlenebilmektedir.
Parmakların damağa bastırılarak emildiği durumlarda genellikle üst dişler ileri doğru
alt dişler geriye doğru itilir. Bunun sonucunda üst dişler arasında diastemalar, alt
dişlerde çapraşıklık oluşurken, overjet artar. Bazı durumlarda parmakların kesiciler
arasına girmesine bağlı olarak ön açık kapanış da ortaya çıkabilir. Bu bireylerde
overjet genellikle çok belirgindir hatta üst diş kavsi V şeklini alabilir.
Ender olarak görülen bir emme şekli de parmakların damağa doğru değil de, dil
altına yani alt çeneye doğru sokularak emilmesidir. Böyle durumlarda; alt kesici
dişler ileri, üst kesici dişler geriye itilir. Bunun sonucunda da; alt kesiciler arasında
diastemalar, üst kesiciler bölgesinde çapraşıklık oluşurken, anterior çapraz kapanış
ortaya çıkar. Bazı durumlarda, ön açık kapanış da bu tabloyu tamamlayabilir (2,3,7).
12 Resim 1: Baş parmak emme (8)
Resim 2: Parmak emme alışkanlığına sahip hastanın intraoral görüntüsü (9)
2.3.1.2. Biberon ve Yalancı Meme Kullanımı: Emme, doğuştan var olan bir
reflekstir. Çocuk doğduğunda alt çenesi bir miktar geridedir. Anne memesini
emdikçe alt çene öne gelir. Çocuk, anne sütünü alabilmek için ağzının içinde
kuvvetli vakum oluşturmak mecburiyetindedir. Bunu yapabilmek için dilini, alt çene
kaslarını ve ağız çevresi kaslarını belli bir düzen içinde çalıştırır. Biberonla beslenen
çocuklarda, anne memesinde olduğu kadar vakum yapma ihtiyacı olmadığından söz
konusu kaslarda yeterli güçlenmeler olmayacaktır. Bu da diş dizilerinin (içten dildışarıdan yanak-dudak kuvvetleri arasında) dengelenmesini zorlaştıran bir faktör
olacaktır. Hipotonik olan ağız çevresi kasları diş dizilerini dıştan destekleyemeyeceği
için normal düzeydeki dil kuvvetleri bile dişler üzerinde etkili olarak özellikle üst
kesicilerin ileri itimine yol açacaktır (2, 7). Yalancı meme, bebeklik dönemlerinde
çok sık olarak kullanılmaktadır. Yalancı memenin ortodontik sorunlara yol
açabilmesi için, çocuk tarafından uzun yıllar boyunca ve sıklıkla kullanılıyor olması
gerekir. Özellikle 4,5–5 yaşlarına kadarağzında, dişlerinin arasında meme tutan
13 çocuklarda dişsel açık kapanışlar, tablanın ön dişlere uyguladığı basınçlar nedeniyle
kesicilerde linguale ya da palatinale devrilmeler gözlenebilmektedir (2,3).
Resim 3: Çocukta biberon çürüğü ve dişsel açık kapanış (10)
2.3.1.3. Dudak Isırma: Dudak ısırma hem mekanik değişiklikler hem de
yumuşak doku üzerinde değişikliklere neden olabilmektedir. Dudak ısıran bireylerde
de ısırılan dudağa ve uygulanan kuvvetin şiddeti ve süresine bağlı olarak değişik
sonuçlar ortaya çıkar. Alt dudak ısırıldığı takdirde ortaya çıkan kuvvet etkisiyle üst
dişler ileri, alt dişler geriye itilir. Buna bağlı olarak üst dişler arasında diastemalar, alt
dişler bölgesinde çapraşıklık meydana gelir ve overjet artar (2,3). Bu bireylerde
dudak itmesi (lip trap) nedeniyle ortaya çıkan bu tablo iskeletsel ya da fonksiyonel
sınıflı anomalilerle karıştırılabilir. Fonksiyonel alt çene geriliği gösteren bazı
olgularda iskelet yapılar arasında ön-arka yöndeki uyumsuzluk nedeniyle alt çeneyle
beraber alt dudak da geride, üst kesicilerin palatinaline temas edecek şekilde yer alır
(2,7). Üst dudak ısırıldığı takdirde; alt dişler ileri, üst dişler geriye itilir. Buna bağlı
olarak alt dişler arasında diastemalar, üst dişler bölgesinde çapraşıklık meydana gelir
ve çapraz kapanış ortaya çıkar (2,3).
Alt dudağını ısıran kişilerde, dudağın sürekli olarak üst kesicilerin palatinalinde
yer alıp, kuvvet uygulanmasına bağlı olarak üst dişler ileri itilir (7).
14 Resim 4: Dudak ısırma alışkanlığı (11)
2.3.1.4.
Tırnak
Yeme:
Birçok
çocukta
sıklıkla
karşılaşılan
kötü
alışkanlıklardandır. Genellikle bu alışkanlık çocuklarda iki yaşında başlar. Tırnak
yiyen çocukların ön kesici dişlerinde rotasyon, ileri itim, açıklık ve kesici
kenarlarında aşınmaların olduğu göze çarpar (2,3,7).
Resim 5: Tırnak yeme alışkanlığı (11)
2.3.1.5. İnfantil Yutkunma: Dişlerin sürmesiyle birlikte yükselen alveol
kretlerininiçine doğru çekilmesi gereken dilin, yutkunma esnasında bebeklikteki gibi
diş kavisleri arasına serbest şekilde girmeyi sürdürmesi çocukluk yutkunması olarak
adlandırılır. Günde yaklaşık 2400 defa tekrarlanan yutkunma hareketi esnasında dilin
dişler üzerine uyguladığı kuvvetler sonucu genellikle ön dişler bölgesinde açıklık ve
ileri itim meydana gelir (2,3).
15 Şekil 4: A:
A Normal yutkunma.. B: Anorm
mal yutkunm
ma ve dil bbasıncı 1:Y
Yumuşak
damak, 2:Nazofarin
2
nks, 3:Oroffarinks, 4:Tonsilla palatinahiper
p
ertrofisi, 5::Tonsilla
faringia(8))
Resim 6: İnfantil
İ
yutk
kunma alışkkanlığına saahip hastanın
n intraoral ggörünümü (9)
(
2.3.11.6. Dilin Dişler Arrasına Sok
kulması: Özellikle
Ö
düüşen süt dişlerinin
d
bıraktığı boşluklara
b
dilin adappte edilerek
k bu bölgey
yle oynanm
ması, süren
n sürekli
dişlerin yönlerinden sapmasına ve çapraşııklık oluşm
masına nedeen olur. En çok ön
da kesici rotasyonları ggelir (2,3).
dişler bölggesinde gözlenen sorunnların başınd
Resim 7: Dil
D itimi alışkanlığı (111)
16
6 2.3.1.7. Dudak Emme: Dudak emme de dudak ısırma gibi hem dişler üzerinde
mekanik değişikliğe hem de yumuşak doku üzerinde değişikliğe neden olmaktadır.
Parmak emmeye oranla daha az rastlanan bir alışkanlık olmakla birlikte dudak
emmenin de diş dizileri üzerinde deforme edici etkileri bulunmaktadır. Alt dudak
emildiğinde; dudak, üst kesicilerin palatinaline girerek kuvvetli şekilde ağız içine
doğru vakum etkisiyle çekilir. Lip trap olarak adlandırılan buhareket sonucu üst
kesiciler ileri, alt kesiciler geri itilir. Böylece overjet artar, alt kesiciler bölgesinde
çapraşıklık ortaya çıkabilir.
Üst dudak emildiği takdirde; dudak, alt kesicilerin lingualine ya da kesici
kenarlarına kuvvetle bastırılır. Bunun sonucu olarak alt kesiciler ileri, üst kesiciler
geri itilirler. Böylece, kesiciler bölgesinde baş başa kapanış ya da çapraz kapanış, üst
kesiciler bölgesinde çapraşıklık ortaya çıkabilir (2,3).
Resim 8: Dudak emme alışkanlığı (11)
2.3.1.8. Dil Emme: Dilin emilmesi sırasında dil, üst dişlerin palatinaline
kuvvet uyguladığından, dişlerin ileri itilmesine böylece overjet artışına, bazen ön
açık kapanışa neden olur (2,3).
2.3.1.9. Ağızdan Nefes Alma: Ağızdan nefes alma, burun yollarında adenoid
vejetasyon, tonsillerhipertrofi, burun delikleri darlığı, nasalseptumdeviasyonu, kronik
rinit ya da polip gibi oluşumlara bağlı olarak ortaya çıkan darlıklar nedeniyle
meydana gelir. Birey daha rahat nefes almak için doğal olarak ağzını açık tutar.
17 Zamanla bu darlıklar kendiliğinden ya da cerrahi yöntemlerle ortadan kaldırılsa bile
bazı kişilerde ağızdan nefes alma alışkanlık olarak sürebilir.“Ağızdan nefes alma”
terimi ağız yolundan nefes alma ihtiyacı duyanlar ya da alışkanlık olarak ağzı açık
olanlar için kullanılmaktadır. Ortodontik anlamda önemli olan bireyin ağzının açık
kalma sıklığı ya da süresidir. Hangi nedene bağlı olursa olsun ağzın açık kalması,
sürekli gergin kalan ağız çevresi kaslarının çekmesi nedeniyle üst çene darlıklarına
ve üst çene dişlerinde çapraşıklıklara, üst ileri itim ve veya açık kapanış ya da
pseudoprognati gibi ciddi anomalilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır (2,3).
Ağız solunumu yapan kişilerde; çene darlığı, posterior çapraz kapanış, üst ileri
itim, damak derinliğinin artması ve de iskeletsel ve dişsel açık kapanış görülebilir
(2,12).
Resim 9: Ağız solunumu yapan hastanın intraoral görüntüsü (9)
2.3.1.10. Ağza Yabancı Cisim Sokma: Çocukların ağızlarına kalem, silgi gibi
yabancı cisimleri sokmaları sonucu etki altında kalan, özellikle ön dişler bölgesinde
çapraşıklar ve açık kapanışlar gözlenebilir. Bazen, kalemin ön dişler arasına sokulup
ısırılması ve kaldıraç şeklinde kullanılması sonucu bu dişler arasında açıklık
oluşmasının yanı sıra, üst kesiciler ileri, alt kesiciler geri itilir. Böylece overjet artar
(2,7).
18 Resim 10: Ağza yabancı cisim sokma ile oluşan değişiklikler (9)
2.3.1.11. Elini Çeneye Dayama: Elin çeneye dayanmasıyla başın ağırlığı alt
çene vedişler üzerine dik yönde etki yapar. Bunun sonucunda, alt çene geriye doğru
itilir. Uygulanan kuvvetin şiddetine ve süresine bağlı olarak alt yüz yüksekliğinde
azalma meydana gelebilir. Böyle olgularda, bazen alt kesicilerin üst damak
mukozasına temas etmesine neden olacak kadar derin kapanış ortaya çıkabilir (2,3,7).
2.3.1.12. Alçak ya da Yüksek Yastıkta Yatma: Sürekli olarak alçak yastıkta
sırtüstü yatılması sonucu; baş sürekli ekstansiyonda kalacağından alt çeneyi açan
kasların (çene altı kasları) sürekli gergin olması nedeniyle alt çene geriliği ortaya
çıkabilir. Bunun karşıtı, sürekli olarak sırtüstü yüksek yastıkta yatanlarda; baş sürekli
fleksiyonda kalacağından alt çene başla göğüs arasında sıkışır ve ileri doğru itilir.
Böylece alt çene ileriliği ortaya çıkabilir (2,3).
2.3.1.13. Diş Sıkma ve Gıcırdatma: Diş gıcırdatma çoğunlukla psikolojik
kökeni olan bir alışkanlıktır. Anne-baba arasında huzursuzluk olan ailelerde,
çocukların kardeşlerini, arkadaşlarını aşırı kıskanmaları gibi durumlarda, ders veya
sınavların streslerine bağlı olarak özellikle gece uykuda diş sıkma ya da gıcırdatma
alışkanlığı gelişebilmektedir. Yüksek yapılmış dolgu ya da restorasyonların da
geceleri bilinçsizce dişleri gıcırdatmaya neden olduğu bilinmektedir. Diş
gıcırdatmada, dişler kuvvetle birbirleri üzerinde kaydırılırlar. Bunun sonucunda,
dişlerde (özellikle süt dişlerinde) zamanla aşırı aşınmalar ve buna bağlı olarak dikey
boyutta azalma meydana gelebilir. Bu tabloya, etkilenen bölgelerdeki dişlerin yer
değiştirmeleri de katılabilir, ayrıca süt dişlerinin değişmesinde gecikmelere de sebep
19 olabilir. Dişlerin
D
gıccırdatılmasıı etraftakileeri rahatsız edici sesllerin çıkmaasına da
neden oldduğundan ailefertleri
a
tarafından kolaylıkla belirlenir. Diş sıkan
n ya da
gıcırdatann kişiler, sab
bah kalktıklaarında çoğu
unlukla sebeepsiz baş ağğrıları, masseter kası
çevresindee ya da alt çene eklem
mi bölgesind
den başlayıp şakağa, kkulağa ya da
d boyun
bölgesine yayılan rah
hatsız edici ağrılar duy
yabilirler. Bunun yanınnda dişlerde aşınma,
sallanma ve
v hassasiyeet de görüleebilir (2,3,7)).
Şekil 5: Bruksizm, Dikey yönde diş sıkma, Yatay yönd
de diş gıcırddatma (11)
2.3.11.14. Kon
nuşma Boozukluğu: Bazı orto
odontikanom
malilerin konuşma
k
bozukluklarına ya da
d konuşm
ma bozukluk
klarının orttodontik soorunlara yo
ol açtığı
bilinmekteedir. Özelliikle aşırı ooverjetli (iiskeletsel sınıf I), diaastemalı ollgularda,
prognatiinnferiorda, iskeletsel aaçık kapanıış ve dudaak damak yarığı olg
gularında
konuşma bozukluklarrına sık olaarak rastlan
nılmaktadır. Bunun karrşılığında, konuşma
k
d
dişler üzerine aşıırı basınçlar uyguladığ
ğı durumlarrda, etkileneen dişler
sırasında dilin
bölgesindee yer değ
ğiştirmeleree bağlı olarak
o
orto
odontik soorunlar da ortaya
çıkabilir.Ö
Örneğin, İn
ngiliz topllumunda, İngilizce’de
İ
eki “th” ssesinin çık
karılması
sırasında dil ucunun üst kesicillerin palatin
naline sürek
kli basınç uuygulamasıı sonucu
“üst ileri itim” en sık olarak rastllanılmaktad
dır (2,3).
2.3.11.15. Dişleerdeki Ren
nk Değişik
kliği: Dişlerin renklerrini minenin rengi,
saydamlığğı ve kalınllığı belirlem
mektedir. Dişler
D
normalde mavi-b
-beyaz, sarıı ve gribeyaz tonllar arasındaa renk değişşikliği gösteerebilirler. Fizyolojik
F
yyaşlanma ilee dişlerin
20
0 renklerinde bir miktar koyulaşma olabilir. Bunun dışında, dişlerde endojen ve
eksojen faktörlere bağlı olarak patolojik renklenmeler de görülmektedir (3,12).
2.3.1.15.1. Eksojen Renklenmeler: Diş yüzeyinde abrazivlerle kaldırılabilen
renklenmelerdir. Genellikle diyetle alınan maddelerdeki (kahve, tütün, ilaç gibi)
pigmentlerden ya da dental plaktaki kromojenik bakterilerin renkli yan ürünlerinden
kaynaklanır.
- Siyah Renklenme: Gümüş, bakır, kurşun gibi metallerle kontakt sonucu dişlerin
fasial ve lingual yüzeylerinde, gingivalmarjinin 1 mm kadar yukarısında, çizgi
şeklinde görülür. Fırçalama ve abrazivlerle kaldırılabilir ancak bir süre sonra tekrar
oluşabilir. Kadınlarda daha sık karşılaşılmaktadır.
- Yeşil Renklenme: Çocuklarda maksiller kesici dişlerin bukkal yüzeylerinde,
servikal bölgede kalın bir bant şeklinde görülebilir. Erkeklerde daha sık
görülmektedir. Kötü oral hijyenle ilişkilidir. Renklenmenin altındaki mine bazen
demineralizedir. Olası nedenleri kromojenik bakteri ya da mantarların metabolik
ürünleri ya da komşu gingivalenflamasyona ait enflamatuareksuda da yer alan kan
pigmentleri
üzerine
bakterilerin
etkisi
olabilir.
Fırçalama
ve
abrazivlerle
kaldırılabilir.
- Turuncu Renklenme: Ender görülen, kesici dişlerin hem bukkal hem de lingual
yüzeylerinde oluşabilen renklenmelerdir. Kötü oral hijyen ve kromojenik bakterilerle
ilişkili olduğu düşünülmektedir.
- Kahverengi Renklenme: En sık görülen renklenmelerden biridir. Daha çok sigara,
tütün, çay, kahve kullanımı ile oluşmaktadır. Sigaraya bağlı dişlerde görülen
lekeler,dişlerinlinguale bakan ve servikale yakın kısımlarında daha sık olmakla
birlikte yeşilimsi kahve tonunda görülmektedir.
21 Resim 11:: Kahvereng
gi renklenm
me görünüm (13)
Resim 12:: Sigara içm
me alışkanlığğı olan hastaanın intraorral görünüm
mü (14)
Kırm
mızıbiber, safran
s
gibi bbaharatlar, vişne, karaadut gibi m
meyveler de dişlerde
mor-siyahh renklenm
meye yol açmaktadırrlar. Genelllikle alt keserlerin lingual
yüzeylerinnde ve mak
ksiler molarllarınbukkall yüzünde belirgindir.
b
D
Dişin üzerin
nde ince
fakat inatççı bir film oluşur. Gerrçek yapısı tam olarak bilinmemeekle beraberr pelikül
şeklinde bir
b birikim olduğu ve bakteriyel enzimlerin
n etkisiyle ddeğişikliğe uğramış
tükürük müsinlerinde
m
en oluştuğuu düşünülm
mektedir. Fırrça ve abraazivler ile kaldırılır.
k
Ayrıca kllorheksiding
glukanatlı ggargaralar, uzun sürelli kullanım
mda bireylerrin %50
sinde kroonun gingiival 1/3 üünde ara yüzlerde
y
sarı-kahvereengi renkleenmelere
yolaçarlarr. Bu tür renklenmellerde asıl etkenin diiyet olduğuu düşünülm
mektedir
(3,12,15).
2.3.11.15.2. End
dojen Ren
nklenmeler:: Diş gelişşimi sırasınnda sistemik
k olarak
dolaşan maddelerin
m
depozisyonu
d
u ile oluşan renklenmellerdir.
22
2 - Tetrasiklin Renklenmesi: Diş gelişimi sırasında sistemik olarak tetrasiklin
kullanılması endojen renklenmelerin en iyi bilinen nedenidir. Tetrasiklinin dişlere ve
kemiklere
afinitesi
vardır
ve
mine
matriksinin
kalsifikasyonunda
tetrakalsiyumortofosfat oluşturabilir. İlacın rengi daha sonra süren dişlere yansır.
Tetrasiklin; plasentadan geçebildiğinden, hamilelik döneminde alındığında primer
dişlerde, doğum ile 6-7 yaşlar arasında alındığında sürekli dişlerde gri renklenme
yapabilir. Renklenme, ilacın alındığı dönemdeki yaş, ilacın dozu, cinsi ve kullanım
süresi ileilişkilidir (3,12,15).
Resim 13: Tetrasiklin renklenmesi (16)
- Florozis: İçme sularında 1 ppm‘den fazla flor bulunan bölgelerde görülen kusurlu
mine teşekkülüdür. Renklenme opak noktalardan, vakanın şiddetine göre
sarıkahverengi şeritlere kadar değişir. Florozisin şiddeti absorbe edilen flor miktarı
ile direkt ilişkilidir. Dişin erupsiyonundan birkaç sene sonra dış kaynaklı kahverengi
boyama oluşur. Floroziste renklenme tipik olarak simetriktir. Ülkemizde önceden
belirlenmiş floroz bölgeleri Isparta, Havza, Vezirköprü, Samsun ve Doğu BeyazıtAğrı‘dır.Florozis, en çok daimi dişler grubundan premolarları etkiler. Bunu sırasıyla
2. Molarlar, üst çene keserler ve 1. Molarlar takip eder. En az mandibuler keserler
etkilenir. Florozis olguları tipik olarak simetriktir. Simetrik olmayan olgular florozis
olamaz (3,12,15).
23 Resim 14: Florozis olgusu (17)
2.3.2. Kimyasal Değişiklikler (Erozyon)
Dişlerin kimyasal etkenlerle oluşan demineralizasyonudur. Bu erime olayında
en fazla iç ve dış kaynaklı asitler rol oynamaktadır. Dış kaynaklı erozyon daha çok
diyetlerinde aşırı ekşi yiyecekler kullanan kişilerde oluşmaktadır. İç kaynaklı
erozyonda ise, Anoreksia Nevroza hastalarında olduğu gibi üst dişlerin palatinal
yüzeylerinde yaygın kimyasal erozyonlar gerçekleşebilir. Bu tip erozyonlar
perimlolysis olarak isimlendirilir (12,15).
2.3.3. Yumuşak Dokularla İlgili Değişiklikler
Diş hekimliğinde tedavi amaçlı kullanılan restoratif materyaller (amalgam
restorasyonlar)diş etlerinde morumsu siyah, radyolojik tetkikte radyoopak görüntü
veren renklenmeye sebebiyet verebilirler (amalgam tatuaj). Bunun dışında bakır;
yeşil, gümüş ve kurşun; diş ve diş etlerinde siyah, anilin ve bizmut; mavimsi lekeler
oluşturur (2,12).
2.4. Mesleki Uygulamalara Bağlı Dişlerde Meydana GelenDeğişiklikler
Çivi, iğne, iplik kullanan mesleklerde çalışanların ön dişlerinin kesici
yüzeylerinde çentikler oluşur. Terziler prova sırasında iğneleri genellikle dişleri
arasında tutar. İpliği ön dişleri ile koparırlar. Bunun sonucu olarak ön dişlerin kesici
24 kenarlarında zamanla aşınmalar, çentikler meydana gelir. Kadın ve erkek terzilerinde
küçük olan bu çentikler paketleme işlerinde çalışan ve daha kalın sicimleri dişleri ile
koparan kişilerde daha geniş fakat daha az belirgindir. Benzer çentikler çivileri
dişleri arasında tutan; ayakkabıcı, döşemeci, elektrikçi ve marangozlarda da
sıkgörülür.
Müzisyenlerin çaldıkları müzik aletine göre dişlerinde değişiklik oluşur.
Örneğin; klarnetçi ve saksofoncuların alt ve üst kesici dişleri arasında aralık vardır.
Hem üfleme hem de çalgının ağırlığı nedeniyle üst kesiciler labiale, alt kesiciler
linguale doğru eğilir. Üstte diastema, altta çapraşıklık meydana gelir. Bazen dudak
diş ve alet arasına sıkıştığı için zamanla alt dudakta sertlik de oluşabilir (2,3,4).
Cam sanayisinde çalışanlar, cama üflerken üst kesici dişlerden destek alır.
Bunun sonucunda dişlere basınç uygulanır. Bu kişilerde üst kesici dişler palatinale
eğilir. Dişlerin labial yüzlerinde aşınmalar meydana gelir. Alt kesici dişlerde de
rotasyonlar göze çarpar.
Taş ocağı ve madende çalışanlarda fazla toza maruz kalma sebebi ile
kesicilerin labial yüzleri aşınır. Bazı meslek gruplarının dişlerinde çürükler özel şekil
gösterir. Örneğin; fırıncı ve pastacıların diş kolelerinde görülen çürükler. Bazı sirk
çalışanları dişlerinden destek alarak
gösteriler yapar. Bu kişilerde etki yapan kuvvetin yönüne göre alt ve üst kesici
dişlerde tek veya grup halinde yer değiştirmeler görülebilir.
Kimyasal maddelerle uğraşan kişilerde kimyasal sıvı ve buharlara maruz kalma
sonucu dişlerin labial yüzeylerinde değişiklikler oluşur (2,3,4) .
25 2- TARTIŞMA ve SONUÇ
Dişler anatomik ve morfolojik özellikleri nedeni ile vücudumuzda dış etkenlere
karşı en dayanıklı yapılar olduklarından yaş, cinsiyet, ırk, meslek alışkanlıkları gibi
genel bilgilerin tespitinde oldukça faydalı bilgiler verebilirler (1,6,18). Diğer kimlik
belirleyici özelliklere ulaşılamadığı zamanlarda bu bilgiler adli soruşturmaların
açıklığa kavuşturulması için çok önem taşımaktadır.Dişlerin gelişimi açısından kadın
ve erkekler arasında cinsiyete bağlı anlamlı bir fark olmadığı belirtilmektedir.
Alışkanlıklara bağlı diş değişikliklerini cinsiyetle karşılaştırıldığında, erkek ve
kadınlar arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür (6,18).
Tarım toplumlarında besinlerin değirmen taşlarından kaynaklanan kum taneleri
içerdiği dönemlerde, diş abrazyonlarının daha sık görüldüğü belirtilmektedir (6,18).
Günümüzde, çoğunlukla yumuşak gıdalar tüketilmesine rağmen, ay çekirdeği
gibi sert gıdaların uzun süreli tüketimi zamanla, özellikle ön kesicilerde abrazyona
neden olabilmektedir. Johansson yaptığı bir çalışmada, dişlerde abrazyona neden
olan faktörleri incelemiş, büyük miktarlarda ve uzun süreli asitli içeceklerin ve asitli
meyvelerin tüketiminin dişlerde görülen abrazyonlarda belirgin olarak artışa neden
olduğunu tespit etmiştir (2,19). Hung ve arkadaşları da, diyette elma, şeftali ve havuç
gibi meyve alımının kesilmesinin diş kaybına neden olduğu kanısına varmışlardır
(2,20). Vaughn ve arkadaşı yaptıkları bir çalışmada, Avustralya yerlilerini
incelediklerinde yüksek şeker içerikli diyet ve florürden fakir su kullanımı olduğunu
ve bunun; toplumun hem genel vücut sağlığını, hem de ağız sağlığını bozduğunu
tespit etmişlerdir (2,21).Dişlerde değişikliklerin meydana gelebilmesi için uygulanan
kuvvetten çok, uygulanma süresi önemlidir. Uzun süredir terzi, döşemeci,
26 ayakkabıcı, elektrikçi, marangoz, klarnet ve saksofon gibi müzik aletlerini çalan
müzisyenler, işleri sırasında sürekli dişlerini kullandıklarında, pipo, saç tokası gibi
materyallerin sürekli ağızda tutulduğu durumlarda mekanik etki ile zaman içerisinde
dişlerde abrazyonlar görülür (2,22).Ülkemizde diş kayıtlarının yeterli olmaması ve
düzenli arşivlenmemesi nedeni ile adli olaylarda sık kullanılma olanağı bulunmayan
adli odontoloji sahasında yapılacak araştırmalarda, kimliği belirsiz olan cesetlerin
kimlik tespit çalışmalarında alışkanlıklara ve mesleki uygulamalara bağlı
dişlerdegörülen değişikliklerin kimliklendirmede kullanılabileceği çok açıktır.
Sonuç olarak içtiğimiz sudan, yediğimiz yemeğe, yaptığımız işe, hobilerimize,
cinsiyetimize ve yaşımıza kadar dişlere değişik şekillerde etki ederek belirti
oluşturan durumlarda kişilerin yaşam kaliteleri, alışkanlık ve meslekleri gibi önemli
konularda dişlerden bilgi alınabilir.(2, 18).
27 3- KAYNAKLAR
1. Avcı F, Aktaş EÖ; Diş Minelerinden Kan Grubu Tayini, Bitirme Tezi. Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, İzmir, 2002.
2. Keloğlanoğlu M; Dişlerde Alışkanlıklara Bağlı Değişiklikler ve Kimliklendirme,
Bitirme Tezi. Ege Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı, İzmir, 2006.
3. Koçak A, Aktaş EÖ; Diş Hekimleri ve Diş Hekimliği Öğrencileri İçin Adli Tıp,
Ed. Koçak A, İzmir, 2011.
4. Harorlı E; Adli Diş Hekimliği, Erzurum, 2006, 1, s: 17-28.
5. Polat O, İnanıcı MA, Aksoy ME; Adli Tıp Ders Kitabı, Nobel Tıp Kitapevleri,
İstanbul, 1997, 1, s: 48-53.
6. Afşin H, Çağdır AS; Dişlerden Kimlik Tespiti. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu
Yayınları-10 Adli Diş Hekimliği, 2004, 1, s: 1-160.
7. Tosun Y; Serbest Diş Hekimliğinde Ortodonti, Ortodontik Anomaliler, 2003, 4354.
8. Avcı Ü; Alt Çene Büyüme ve Gelişimi ve Bunu Etkileyen Faktörler, Bitirme Tezi.
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, İzmir, 2008.
9. http://dishekdergi.hacettepe.edu.tr/htdergi/makaleler/20073.sayimakale- 05.pdf
( erişim tarihi : 05 / 09 / 2012 ).
10. http://www.guncelpediatri.com/tr/makale/2712/84/Tam-Metin ( erişim tarihi 05 /
09 / 2012 ).
11. Güler S; Kötü Alışkanlıkların Tedavisinde Kullanılan Ortodontik Apareyler,
Bitirme Tezi. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı,
İzmir, 2007.
28 12. Çankaya H; E.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim
Dalı, 2004 Diş Anomalileri Ders Notları.
13. Kabadağ A; Diş Hekimliğinde Estetik Yaklaşımlar, Bitirme Tezi. Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı, İzmir,
2007.
14.http://ssuk.org.tr/eski_site_verileri/brosur_kitap/sigaranin_agiz_ve_dis_saglig
ina_etkisi.pdf ( erişim tarihi : 05 / 09 / 2012 ).
15. Türkün M; E.Ü. Konservatif Diş Tedavisi Anabilim Dalı, 2004 Diş
Renklenmeleri ve Tedavisi Ders Notları.
16. Ergün FÜ; PorcelenLaminateVeneerler, Bitirme Tezi. Ege Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı, İzmir, 2007.
17. http://acikarsiv.ankara.edu.tr/eng/browse/1268/ ( erişim tarihi : 05 / 09 / 2012 ).
18. Aşırdizer M, Yavuz MS; 6.Anadolu Adli Bilimler Kongresi Sözel ve Poster
Bildiriler Kitabı, Manisa, 2007, 1, s: 63-68.
19. Johansson AK; On DentalErosionandAssociatedFactors. SwedDent J Suppl.,
2002, 156, 1-77.
20. HungHC,Willett W, Ascherio A, ET AL.;ToothLossandDietaryİntake. J
AmDentAssoc. 2003, 134, 1185-92.
21.
Vaughn
HS,
Robinson
PG;
The
Oral
Health-RelatedExperiences,
AttitudesandBehaviours of TheCarers of AboriginalChildren of GrooteEylandt.
IntDent J., 2003, 53, 132-40.
22. Ege B, Aktaş EÖ; Diş Hekimliği Öğrencileri İçin Adli Tıp Ders Notları. Ege
Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı, İzmir.
29 4- ÖZGEÇMİŞ
1988 tarihinde Kosova-Prizren'de doğdum. Öğrenim hayatıma Motrat Qiriazi
İlköğretim ve Ortaokul Okulunda başladım. Lise öğretimimi Gjon Buzuku Lisesinde
2006 yılında tamamladım. 2007 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini
kazandım. 30 
Download