DENTAL TRIBUNE 12 Yorum Türkiye Baskısı Diş Hekimliğinin Botoksla İmtihanı! Bülent Manav Evet, şu anda, fokur fokur kaynayan bir kazanın kapağını açtığımın ve sert rüzgarlar esen bir tartışmaya göbeğinden daldığımın farkındayım. Herkesin merak ettiği, kimi tıp dallarının bazen içten içe endişelendiği bazen de açıkça telaffuz, hatta taarruz ettiği bir konuda, kendi fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Çünkü bu adımı atmanın, gerek mensubu bulunduğum meslek grubuna karşı gerekse ülkemize karşı sorumluluğumun bir gereği olduğuna inanıyorum. “Bir diş hekimi olarak, yüz anatomisi ve kas sistemi üzerine çok iyi bir eğitim aldım ve diğer hiçbir doktorun, tecrübeli bir diş hekiminden daha iyi enjeksiyon yapamayacağı kanaatindeyim” diyor Minneapolis’teki “West River Dental Care” kliniğinin sahibi Dr. Michael Skadron. Evet, şu anda, fokur fokur kaynayan bir kazanın kapağını açtığımın ve sert rüzgarlar esen bir tartışmaya göbeğinden daldığımın farkındayım. Herkesin merak ettiği, kimi tıp dallarının bazen içten içe endişelendiği bazen de açıkça telaffuz, hatta taarruz ettiği bir konuda, kendi fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Çünkü bu adımı atmanın, gerek mensubu bulunduğum meslek grubuna karşı gerekse ülkemize karşı sorumluluğumun bir gereği olduğuna inanıyorum. Yağmurlu ve Kasvetli Bir Londra Sabahıydı… Benim açımdan her şey, 2007 yılında, yani bundan yaklaşık 6 sene önce başladı. Yakın dostum, meslektaşım Mustafa Bekerecioğlu ile birlikte, Londra’da, Westminister’da gerçekleştirilen “World Aesthetic Congress” adlı diş hekimliği kongresine katılmıştık ve ilgimizi çeken sunumların olduğu salonları ziyaret edip, konuşmacılara kulak veriyorduk (Yukarıda yazdığıma bakmayın, genel beklentinin aksine, güneşli ve gayet berrak bir gündü…) Programda, bir diş hekiminin botoks ve dermal dolgu üzerine sunumu da vardı. Aynı zamanda sahnede uygulama yapacaktı. Salona gidip ön sıralarda yerimizi aldık. Daha sonraki yıllarda dost olacağımız Dr. Bob Khanna’nın gayet enerjik ve Hollywood-vâri performansını baştan sona izledik. Etkilenmiştik. Bob’dan ziyade, botoks ve benzeri uygulamaların İngiltere’de diş hekimleri tarafından serbestçe yapılabiliyor olmasıydı bizi etkileyen. Sonrasında, VESTA | Vestiyer Akademi çatısı altında, Türkiye’den diş hekimlerinin katıldığı eğitimleri, seminerleri, çoğunlukla Londra’da olmak üzere, düzenlemeye başladık. Tabii bu esnada gerek plastik cerrah gerekse dermatolog dostlarımızın dernekleriyle aramızda küçük çaplı gerilimler de olmadı diyemeyiz. Bu konuya girip kafanızı şişirecek değilim elbette. Zaten sözkonusu hadiseler üzerine kaleme aldığım makale Diş- hekimliği Dergisi’nin 96. sayısında (Kasım 2010) yayınlandı ve halihazırda ‘dentiss.com’ internet sitesinde duruyor. Merak edenler için bahsettiğim makalenin linkini dipnotlar bölümünde verdim. Esas Soruyu Sormadan Önce Konumuz, basit söyleyişle “dişçi botoks yapar mı / yapabilir mi / yapmalı mı?” etrafında dönen tartışmalar. Fakat biz daha kapsamlı ve eskilerin ifadesiyle “vâzıh” bir şekilde ortaya koyalım meseleyi: Dermal dolgu, Botulinum Toksin enjeksiyonu gibi cerrahi olmayan yöntemlerle rahatsızlıkları tedavi etme, düzensizlikleri giderme, gençleştirme, estetiği sağlama ve artırma uygulamalarında diş hekimlerinin konumu nedir, ne olmalıdır? Bu soruyu daha sağlıklı cevaplayabilmek için bazı tespitlerde bulunmamız, bazı bilgileri gözden geçirdikten sonra esas soruyu yeniden sormamız daha doğru olacaktır. Diş hekimi Olmayanlar Botoks Yapabilir mi? Şimdi, bir giriş notu olarak, mevzua tersinden yaklaşalım ve Hekim-hasta arasındaki güven ilişkisinin en zirvede olduğu alanlardan biri diş hekimliğidir. diş hekimliği mesleğine uzak, hemen hemen hiç kimsenin farkında olmadığı bir gerçeği ifade ederek sürdürelim: Bırakınız diş hekimlerinin botoks kullanıp kullanamayacağını, öyle konular vardır ki buralarda botoks kullanımı sadece ve sadece diş hekimliğinin ilgi alanına girmektedir. Örnek mi? Temporomandibular Eklem (TME) düzensizlikleri, TME rahatsızlıkları, dişeti gülüşü (gummy smile), bruksizm, aşırı tükürük ifrazatı (siyalore / sialorrhea)... Hatta bu arada, belki bizim için küçük ama o ağrıyı yaşayan hastalar için gayet büyük bir detaydan bahsetmek isterim. Dudakların hacimlendirilmesi gibi bazı dermal dolgu uygulamalarında, hastayı enjeksiyonun ağrısından korumak amacıyla, önce infiltratif dental anestezi yapılıyor. Bu sayede hasta, dolgu enjeksiyonu esnasında ağrı hissetmiyor. Peki diş hekimi olmayan diğer hekim arkadaşlar bu işi nasıl mı yapıyor? Yapmıyor. Hastalar mı? Onlar, güzelleşmek uğruna bu ağrıya katlanmak zorunda olduklarını zannediyor. Anahtar Kelime: Enjeksiyon Soralım: Meslek hayatı boyunca en fazla enjeksiyon yapan hekim grubu hangisi? Peki, yüz bölgesinde enjeksiyonlar yapan kaç hekim grubu var? Anatomik açıdan en riskli bölgelerde, zaman zaman çok derinlere inerek enjeksiyon yapmak zorunda olanlar kimler? Evet, bildiniz. Ve ayrıca diş hekimliği, hastalar genel anestezi altında değilken, yani bilinçleri açıkken, hatta bazı durumlarda lokal anestezi dahi yapılmamışken; kişisel güvenlik algısının / refleksinin başladığı 25 cm’lik mesafenin içinde, kesici, delici ve aynı zamanda da gürültülü aletlerle çalışmak zorunda olduğunuz bir meslek dalıdır. Hatta bu, kırk yılda bir başa gelen değil, her gün yaşadığınız ve mesleğinizin doğal bir parçası haline gelmiş olan bir durumdur. Bunun bir diğer anlamı da şu: Hekim-hasta arasındaki güven ilişkisinin en zirvede olduğu alanlardan biri diş hekimliğidir. Hastalar, Diş Hekimi Yapsın İstiyor. Niçin? Son yıllarda çokça arkadaşımdan duyduğum, gün geçtikçe de daha sıklıkla işitmeye başla- dığım bir durum. Pek çok meslektaşımız, botoks veya dermal dolgu gibi işlemlerin kendileri tarafından yapılması konusunda hastalarından talepler alıyor. Bu taleplerin, bazen ilk bakışta görülebilen, bazen de pek dikkat çekmeyen önemli sebepleri var elbette. Ben burada, en temel sebepler olduğunu düşündüğüm 5 noktayı kısaca özetleyeceğim. 1. Güven En önemli sebep, hasta ve hekim arasında yaşanan, daha doğrusu tesis edilmiş olan güven ilişkisi. İnsanlar, diş hekimlerine hem tıbben şifa bulmak hem de estetik sonuçlara erişme bakımlarından yüksek bir güven duyuyor. 2. Sırdaşlık Hastalar, elbette insan olmanın doğal bir sonucu olarak, kişisel defektlerinin, yetersizliklerinin veya kusurlarının başkalarınca bilinmesini istemezler. Bu yüzden, zaten söz konusu sırlarını paylaştığı mevcut bir hekim varken, bir başka hekimle daha benzer bir ilişki yaşayıp, sırlarının fazladan bir veya birkaç kişiye daha fâş olmasından hoşlanmazlar. 3. Zaman Özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar açısından çağımızın en kıt bulunan ögesi. Zamanı iyi ve verimli kullanabilmeyi öğrenmek amaçlı kurslara giden şehir insanı, zaten yılda iki kez ziyaret ettiği, etmek durumunda olduğu diş hekiminin dermal dolgu, botoks vb. uygulamaları da bu ziyaret esnasında yapmasını istiyor. DT Sayfa 13 DENTAL TRIBUNE DT Sayfa 12 4. Bütünlük Dişler, dudaklar, çene ve yüz estetiği bir bütün. O yüzden insanlar, bütün bu unsurların mümkün olduğunca tek elden planlanmasını ve gerçekleştirilmesini arzu ediyor. Bunun gayet anlaşılabilir bir başka sebebi de hastaların, farklı hekimlerin kendi başarısızlıklarına bahane olarak diğer hekimi göstermesine fırsat vermek istememeleri. Yani hastalar, muhtemel başarısızlık durumlarında, plastik cerrahın topu diş hekimine, diş hekiminin dermatologa, onun da bir başkasına atıp durmasından hoşlanmıyor; çünkü fatura, gerek estetik gerekse parasal açıdan, her halükârda hastaya çıkıyor. 5. Ulaşılabilirlik Hastalar kendilerini diş hekimlerine yakın hissediyor. Mesela plastik cerrahları daha pahalı ve daha ulaşılması güç hekim grupları olarak görüyorlar. Bunda da pek haksız sayılmazlar zira Türkiye’de bugün aktif çalışmakta olan plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzman sayısı henüz 1000 bile değil. Geometrik Oranlarda Büyüyen Bir Pazar Her ne kadar tıbbi gerekçelerle ve terimlerle konuşmaya çabalasak da konumuzun temel taşlarından biri, hiç şüphesiz “iş/business”tir. Zira sesin yükseldiği, sinirlerin gerildiği nokta, tedavi amaçlı botoks işlemlerinden ziyade, estetik amaçlı uygulamalar. Habertürk’ten Menekşe Ataselim’in 1 Ağustos 2013 tarihli haberinden yaptığım alıntı, ne demek istediğimi daha iyi anlatacaktır: “Şaşılıktan migrene pek çok hastalığın tedavisinde rol alan, en yaygın kullanım alanı ise estetik operasyonlar olan botoks, Türkiye'de çift haneli büyüyor. Ülkede son 7 yılda estetik amaçlı botoks kullananların sayısı 8 kat artışla 200 bine ulaştı. Botox markasıyla botoks ilacının dünyadaki en büyük üreticilerinden olan ABD'li firma Allergan, pazarın hızla büyümesi sonucu 1 yıl önce İstanbul'da kendi ofisini açtı. (…) Allergan'dan aldığımız bilgilere göre, 2006'da estetik amaçlı olarak yılda toplam 25 bin botoks uygulaması yapılırken 2013'te bu rakam 200 bine yükseldi.” Evet, galiba meselenin bam teline vurmuş bulunuyoruz. Bu makalenin giriş kısmına koyduğum alıntının kaynağındaki başlığı da şöyleydi zaten: “Dentists get a piece of the Botox pie / Dişhekimleri botoks pastasından pay alıyor.” Özetle söyleyebiliriz ki aynı tartışma, aynı argümanlarla ve aynı taraflar arasında, bütün dünyada yaşanmış, yaşanıyor. İngiltere, Fransa, İtalya gibi birçok Avrupa ülkesinde yahut ABD’nin birçok eyaletinde bu konu adaletli bir şekilde çözümlenmiş. Diş hekimlerinin botoks, dermal dolgu gibi cerrahi olmayan yöntemler kullanarak yüz estetiği konusunda serbestçe çalışabilmesi yasal güvence altına alınmış. Bazı ülkelerde veya ABD’nin bazı eyaletlerinde ise, aynen biz- Yorum 13 Türkiye Baskısı deki gibi, bu konuya açık bir tanım getirilmediği için tartışma sürüyor. Şimdi, en baştaki sorumuzu yeniden soralım: Dermal dolgu, Botulinum Toksin enjeksiyonu gibi cerrahi olmayan yöntemlerle rahatsızlıkları tedavi etme, düzensizlikleri giderme, gençleştirme, estetiği sağlama ve artırma uygulamalarında diş hekimlerinin konumu nedir, ne olmalıdır? Benim bu konudaki fikirlerimi, konuya dair kısmi cevabımı okumuş bulunuyorsunuz. Yuka- rıda paylaştığım görüşler ışığında, siz de kendi cevabınızı verebilirsiniz. Fakat bitmedi, devam edeceğiz elbette. Bir sonraki makalede, konuyu kanunlar açısından ele alacağız. Mevcut durumu ortaya koyarken, dünyadan örneklerle nasıl bir yöne evrilmesi gerektiğine dair fikirlerimizi tartışacağız. Bu makalenin bir bölümü Dişhekimliği Dergisi’nin 110. sayısında yayınlanmıştır. Notlar 1. Gündelik hayatta “botoks” derken, 3. Yaptığımız eğitimler sebebiyle hakClostridium Botulinum adlı bakteri kımızdaki şikayetlere dair kaleme tarafından üretilen “Botulinum Tokaldığım ve Dişhekimliği Dergisi’nin sin”den bahsederiz. Botox® ise, Al96. sayısında (Kasım 2010) yayınlalergan firmasına ait bir markadır. nan “Ben taşı kuyuya attım gerisi Aynı şekilde, Dysport® da Türkiakıllılara kalmış” başlıklı makaleme ye’de yasal olarak satılmakta olan ulaşmak için link: http://dentiss.com/ Ben-tasi-kuyuya-attim-gediğer Botulinum Toksin markasıdır. 2. Girişteki alıntıyı kaynağında okurisi-akillilara-kalmis-m8.html mak ve haberin tamamını incele- 4. Menekşe Ataselim’in konuyla ilgili mek için şu linki izleyebilirsiniz. HaHabertürk internet sitesinde yayınlanan haberine ulaşmak için link: berin başlığı: “Dentists get a piece of the Botox pie”: http://www. startrihttp://www.haberturk.com/ sagbune.com/lifestyle/117247988.html) lik/haber/865542-7-yilda-8-kat-artti