Untitled - Anadolu Hastanesi

advertisement
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
İmtiyaz Sahibi: Yrd. Doç. Dr. Taner KAYA
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Dr. F. Hülya KURBAN
Reklam ve Tanıtım Müdürü: Derya BATMAZ ÜNEY
Yayın Kurulu
Doç. Dr. M. Vedat KOCA
Uzm. Dr. A. Orhan DENGİZ
Uzm. Dr. Ahmet Seçkin ÇETİNKAYA
Op. Dr. Ali Fuat PAKER
Uzm. Dr. Ali Sait ÇAL
Op. Dr. Bektaş Kemal ASLAN
Op. Dr. Bülent AYMELEK
Uzm. Dr. Caner YILDIZ
Op. Dr. Deniz GÜLERYÜZ ÇAKMAK
Op. Dr. Fatih Volkan TERCAN
Op. Dr. Gürsu ÖZER
Uzm. Dr. İhsan MAĞUNACI
Op. Dr. Meftun ALİCAN
Op. Dr. Murat CERAN
Uzm. Dr. Mustafa ERCAN
Op. Dr. Mustafa SEZEN
Op. Dr. Osman Okan YAMAN
Uzm.Dr.Önder BEKAR
Op. Dr. Ruhi SAYAR
Uzm. Dr. Seyfi KAMBEROĞLU
Op. Dr. S. Sinan KEJANLIOĞLU
Op. Dr. Tevfik ÖNCAN
Op. Dr. Vural AKKOÇ
Op. Dr. Yavuz Selim DAYIOĞLU
Op. Dr. Yasemin Cihan GÜREL
Dr. Göksel DORA
Dr. Hüseyin YILDIZ
Dr. Sabir ZEYVER
Uzm. Ecz. Enver SARAÇOĞLU
Dt. Funda DÖNMEZ
Yrd. Doç. Dr. Taner KAYA
Mesul Müdür / Başhekim
Değerli Okurlarımız,
bahar
coşkusu ile
hastanemizden
herkese
merhaba !
SAYI : 5 YIL: 2 MAYIS - AĞUSTOS 2012
Yazışma Adresi :
Özel Bursa Anadolu Hastanesi
İzmir Yolu No:105 Nilüfer / BURSA
Tel: (0224) 451 09 09 Fax: (0224) 451 53 00
E-mail: [email protected]
www.bursaanadoluhastanesi.com
Görsel Tasarım ve Baskıya Hazırlık:
AERONORM Advanced Creativity
FSM Bulvarı Gazi Sk. Özkaya Apt. No: 8/1 Nilüfer / Bursa
Tel: (0224) 242 22 88 E-mail: [email protected]
www.aeronorm.com
Baskı : Renkvizyon
Matbaa Reklam Tanıtım Hizmetleri
Anadolu Mah. Karlıdağ Cad. No: 32 Yıldırım/Bursa
Tel: (0224) 251 04 14 Fax: (0224) 251 04 15
E-mail: [email protected]
www.renkvizyon.com.tr
Tabiatın yeniden uyandığı, çiçeklerin rengarenk açtığı bahar
aylarında sizlere de bahar coşkusu içinde sağlıklı, başarılı,
mutlu ve umutlu günler diliyorum. Dergimizde sizlere sağlıklı
yaşam ve hastalıklar hakkında bilgiler sunarken yaşam
kalitenizin artmasına katkımız olursa bizlerde mutlu olacağız.
Anadolu Hastanesi olarak sizlere daima güler yüzlü, kaliteli
ve güvenilir sağlık hizmeti sunmaya çalışıyoruz. Sizlerin ilgi ve
desteğiyle büyüyerek ve gelişerek sizlere daha iyi, daha kaliteli
hizmet vermeyi amaçlayarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bizler sağlık çalışanları olarak yüce ulusumuza sağlık hizmeti
sunarken, sağlık çalışanlarına karşı uygulanan şiddeti esefle
kınıyor ve artık yeter diyoruz.
17 Nisan’da sağlık çalışanlarına yönelik şiddete bir halka daha
eklendi. Gaziantep’te Kalp Damar Cerrahisi Uzm. Dr. Ersin
Arslan, 17 yaşındaki hasta yakını tarafından bıçaklanarak
öldürüldü. Bu haber, Türkiye’deki sağlık çalışanlarını bir kez
daha şok etti ve derin bir üzüntüye boğdu. Kamuda ya da özel
sektörde, doktorundan hizmetlisine kadar emek veren sağlık
çalışanlarının, vatandaşların sağlığına katkıda bulunmaktan
başka hiçbir gayesi bulunmuyor. Doktorlar, meslek yeminine
sadık kalmak için, kimi zaman çok uzun saatler çalışarak
eşine ve çocuklarına ayırması gereken zamandan alarak
sağlık hizmeti sunmaya çalışıyor. Türkiye’nin neresinde olursa
olsun, her zaman işlerini en iyi şekilde yapmanın gayreti
içindeki sağlık çalışanlarına hoşgörü, her ferdin bir görevi
olması gerekirken, şiddet haberleriyle karşılaşmak, ülkemize
yakışmayan bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Sağlık Bakanımız
Sn. Recep Akdağ’ın, bu üzücü olaydan sonra yaptığı,
“Sağlık alanında şiddetin dilinin hakim olmasına müsaade
etmemeye kararlıyız, geçmişten bugüne aldığımız tedbirleri
geliştirerek sürdüreceğiz” açıklamasını önemsiyor, sağlık
çalışanlarına yönelik böylesi bir şiddet haberiyle bir kez daha
karşılaşmamayı umuyoruz.
Hayatını kaybeden, arkadaşımız Dr. Ersin Arslan’ın ailesi başta
olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına başsağlığı diliyoruz.
“Gıpta” başlıklı yazısı ile dergimizi onurlandıran değerli
yazarımız Sayın Elif Şafak‘a teşekkür ederiz.
Sağlıklı ve mutlu günler geçirmeniz dileğiyle…
ya
a
K
r
e
n
Ta
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Göz Allerjileri
• Dev papiller konjonktivit
• Yıl boyu süren konjonktivitler (perennial)
• Atopik konjonktivit
Op. Dr. Yavuz Selim DAYIOĞLU
Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı
Gözünüze ve burnunuza temas
eden allerjenlerin çoğu havada
bulunur. Polen, toz, küf, hayvan
tüyleri havadan gelen
allerjenlerdendir.
Bazı kişilerde göz damlaları
içindeki koruyucu maddelere
karşı da allerjik reaksiyonlar
gelişebilir. Yüzde kullanılan
kozmetik ürünlere, göz damlaları
ve içindeki koruyucu maddelere
karşı da allerji meydana gelebilir.
Yiyecekler ya da böcek sokması
gibi diğer allerjik nedenler
genellikle havadan gelen
allerjenler gibi gözleri
etkilemezler.
Akut konjonktivitler ani olarak ortaya çıkar
ve gözde kızarıklık, şişlik ve kaşıntı ile
karakterizedir. Çoğunlukla polen, mantar
ve göz ve göz çevrelerine kullanılan ilaçlar
neden olarak gösterilir. Bu gibi vakalarda
solunum yollarında daralma ve
hipotansiyona yol açan anaflaksi tablosu
ortaya çıkabilir. Acil bir durum olduğu için,
kısa sürede müdahale edilmesi hayati
önem arz eder. Göz allerjilerinin çoğu
mevsimseldir. Genellikle ilkbahar ve
sonbahar mevsiminde bitki polenlerinin
havaya karışması sonucu her iki gözde
kaşıntı, batma, kızarıklık, sulanma ile
kendini gösterir. Gözde allerjik reaksiyon
ortaya çıktığı zaman kaşıntıyı giderme
amacıyla gözü şiddetle ovuşturmak göz
yüzeyinde harabiyete sebep olabilir.
Bundan dolayı erken çocukluk döneminde
allerji mevsimi başlamadan önce de uygun
tedaviye başlanabilir. Dev papiller
konjonktivit çoğunlukla kontakt lens
hastalarında daha az sıklıkla ameliyat
sonrası sütür reaksiyonu ile ve göz protezi
ile alakalıdır. Tedavisinde sebebin ortadan
kaldırılması ve uygun ilaç tedavisi
yeterlidir. Perennial yani yıl boyu süren
konjonktivitlerde genellikle neden ev
tozları, akarlar, mantarlar, evcil hayvan
tüyleri gibi sebeplere dayanmaktadır. Bu
tip hastalarda komplikasyon daha sık
olduğu için uzun süreli takip ve tedavi
önem arz etmektedir. Atopik
konjonktivitler ise genellikle atopik
dermatit ve astımla alakalı kişilerde ortaya
çıkan konjonktivit şeklidir. Diğer allerjik
konjonktivitlerden farklı olarak 18-20 li
yaşlarda ortaya çıkar. Konjonktivaya
ilaveten kornea ve göz kapakları da
etkilenir.
Eğer göz alerjisi olabileceğinizi
düşünüyorsanız;
• Aile hikayesi var mı?
• İlkbahar ve sonbahar aylarında
gözünüzde kaşıntı oluyor mu?
• Evcil hayvanlara karşı allerjiniz var mı?
• Hapşırma, öksürme, burun tıkanıklığı gibi
rahatsılığınız oluyor mu?
• Tozlu ortamlarda gözünüzde kızarma,
kaşıntı oluyor mu?
Eğer bu soruların çoğuna evet diyorsanız,
göz alerjiniz olabilir ve bir göz muayenesi
olmanızda yarar vardır.
Allerjiler toplumda % 20 oranında görülür
ve bunların da % 70’i göz allerjisi olarak
ortaya çıkar. Göz allerjileri, vücuttaki diğer
allerji tipleri ile ilişkili olabileceği gibi
kalıtsal da olabilir. Allerjen maddeye karşı
hassas gözler bu madde ile karşılaştığı
zaman klinik tablo ortaya çıkar.
Göz allerjileri astım ve saman nezlesi gibi
diğer allerjik hastalıklarla beraber
bulunabilir.
Allerjik gözlerde ne gibi
bulgularla karşılaşırız?
• Kızarıklık, şişlik, kaşıntı ve akıntı
• Hapşırma ve öksürme
• Burun, ağız ve boğaz kaşıntısı
• Sinüs tıkanıklığını ve baş ağrısı
Gözdeki allerjik reaksiyonlar
5 grupta toplanabilir;
• Akut
• Mevsimsel (vernal konjonktivit)
3
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
4
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
5
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
bir kentin sorunlarını en iyi o kentte yaşayanlar bilir.
Sorunlara hakim olduğunuzda ise çözüm bulmak daha
kolay hale geliyor. Sizin yaptığınız bir park, anıtsal bir eser
yada açtığımız bir yol, yıllar boyu bu kentte halka hizmet
verecek. Yarın bu koltuklardan ayrıldığımızda, kendi
dönemimizde yaptığımız eserlerle gururlanacak olmak bile
büyük haz veriyor. Yaşamımızın geri kalan kısmını da bu
kentte geçireceğimiz için gelecek kuşaklara en iyi eserleri
bırakmanın gayreti içindeyiz. Bugün kente kazandırdığımız
hizmetleri gelecekte bir vatandaş olarak kullanacak
olmamız da sorumluluklarımızı ikiye katlıyor.
Özel Bursa Anadolu Hastanesi;
Sayın ALTEPE,
Bursa sağlık turizmi açısından ne gibi potansiyellere
sahiptir ve sizler bu konuda hangi çalışmaları
yapmaktasınız?
Sayın Bursa Büyükşehir
Belediye Başkanı
Recep ALTEPE ile Röportaj
Özel Bursa Anadolu Hastanesi;
Sayın ALTEPE,
Öncelikle bizi kabul ettiğiniz ve görüşme imkanı
tanıdığınız için teşekkür ederiz. Göreve geldiğinizden
bu yana Bursamız için yaptığınız çok önemli ve değerli
çalışmalarınızı tüm Bursa kamuoyu gibi bizler de
takdirle izliyoruz. Recep Altepe kimdir?
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
6
Başta sağlık açısından baktığımızda doğal zenginliklerimiz
var. Uludağ bunların başında geliyor. Uludağ’da 20
gün kalan bir kişinin kanı tazeleniyor. Sağlık açısından
baktığımız da bu bile önemli bir değer. Bunun yanında
jeotermal kaynaklarımız başlı başına bir değer. Ancak
bugüne kadar bu alanda küçük pansiyonculuğun ötesine
geçilemedi. Potansiyelimizin yüksek olmasına rağmen
bu alanı bir türlü tam olarak turizm yelpazesi içine
kanalize edemedik. Ancak son zamanlarda valiliğimizin
öncülüğünde bu alanda önemli yatırımlar yapılıyor. Biz de
Büyükşehir Belediyesi olarak turizm sektöründe faaliyet
gösterecek yatırımcılara gerekli kolaylıkları gösteriyoruz.
Özellikle son zamanlarda artan yıldızlı otel inşaatları ne
kadar doğru yolda olduğumuzun göstergesidir.
Özel Bursa Anadolu Hastanesi;
Sayın ALTEPE,
Bursa’mızın dev bir turizm potansiyelini barındıran
Uludağ için neler söylemek isterdiniz?
Ben Makine Mühendisiyim. Isıtma, soğutma ve kazan
sistemleri üzerine çalışıyordum. Ancak siyaset; hayatımın
tüm aşamalarında oldu. Daha çocuk sayılacak yaşlarda
bile siyaseti yakından takip ederdim. 35 yıl önce genel
başkanımızla yurt gezilerine çıkardım. Dolayısıyla
yaşantımda siyaset öncesi ve sonrası diye bir ayrım söz
konusu olmadı. Yıllar önce başlayan siyasi maraton
sonucu bugün bulunduğumuz noktalara ulaştık. Evli ve
üç çocuk babasıyım. Büyük kızım Zeynep Kuzuca, Katar’da
Makine Mühendisi, küçük kızım Ayşegül Hukuk Fakültesi’ni
bitirdi ve küçük oğlumuz Ömer ise İstanbul’da Makine
Mühendisliği’nde okuyor. Bu yoğun çalışma temposu
içerisinde ailemden büyük destek aldığımı söylemeliyim.
Az önce de söylediğimiz gibi Uludağ sadece Bursa’nın
değil Türkiye’nin önemli bir turizm değeri. Kış turizm
merkezi olarak ön plana çıkmasına rağmen, bünyesinde
barındırdığı göller, şelaleler ve manastırlarla tam bir turizm
cenneti. Ancak bugüne kadar bunlara iyi tanıtamadığımız
için sadece kayak turizmi ile öne çıktı. Biz Uludağ’ın sadece
kışın değil, yılın 12 ayı aktif olarak kullanılması ve kent
ekonomisine katkı sağlaması için gerekli çalışmaları
yapıyoruz. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’mızla birlikte başta
altyapı ve otopark sorunu olmak üzere gerekli çalışmaları
başlattı. İçme suyu ve kanalizasyon hatlarını bu yaz
bitirmeyi hedefliyoruz. Bunun akabinde, otopark, spor
alanları, itfaiye birimi, günü birlikte tesisler, yürüyüş yolları
gibi diğer sosyal donatı alanları Uludağ, 4 mevsim canlılığın
olduğu bir merkez haline gelecek.
Özel Bursa Anadolu Hastanesi;
Sayın ALTEPE,
Bursa’nın Belediye Başkanı olmak nasıl bir duygu?
Özel Bursa Anadolu Hastanesi;
Sayın ALTEPE,
Bursa’nın geleceğine dair hedefleriniz nelerdir?
Öncelikle insanın kendi yaşadığı şehirde belediye başkanı
olup, bu kente hizmet etmesi tarifsiz bir duygu. Çünkü
Biz Bursa’yı gelecekte turizm ve hizmet sektörünün öne
çıktığı bir kent olarak görüyoruz. Tüm yatırımlarımız
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
da bu yönde. Kentin sahip olduğu
tarihi ve kültürel birikimin yanında
doğal varlıklarımızı da en iyi şekilde
değerlendirip, öncelikle turizmde
öne çıkmak, buna paralel olarak da
konaklama tesisleriyle de hizmet
sektörünün yaygınlaşmasını
hedefliyoruz. Sanayi kenti kimliğimizi
de teknoloji ve tasarım ağırlıklı
yatırımlarla güçlendirmek istiyoruz.
Bunun en güzel örneğini yerli tramvay
üretimi ile sergiliyoruz. Büyükşehir
Belediye’mizin öncülüğünde Bursa
Sanayi’si tarafından üretilen yerli
tramvaylar sayesinde Bursa yakın bir
gelecekte raylı sistemlerin de merkezi
olacak.
Özel Bursa Anadolu Hastanesi;
Sayın ALTEPE,
Size göre 22-24 Nisan tarihleri
arasında gerçekleştirilen
1.Türk-Arap Turizm buluşmasının
ilimize katkısı nasıl oldu?
Bu hususta beklentileriniz var mı?
Bursa zaten yıllardır Arap
coğrafyasından önemli miktarda
turist alan bir kent. Örneğin yaz
aylarında Uludağ’a çıkmak için
teleferiğe gittiğinizde Arapların ne
kadar yoğun olduğunu görürsünüz.
Arap dünyasının turizm yatırımlarını
Bursa’da ağırlamak gerçekten
önemliydi. Yatırımcılar bizzat gelip,
yatırım alanlarını, turizm potansiyelini
görme fırsatı buldu. Hepsi de
Bursa’dan olumlu izlenimlerle ayrıldı.
Bunun meyvelerini yakın bir zamanda
toplayacağımız inancındayım.
Özel Bursa Anadolu Hastanesi;
Sayın ALTEPE,
Yoğun bir iş temponuz var.
Bu iş temponuzda sağlığınıza
dikkat ediyor musunuz?
Söylediğiniz gibi iş tempomuz
gerçekten çok ağır. Bir günü 24 saate
sığdırmak çoğu zaman mümkün
olmuyor. Hizmet alanımız çok
geniş. Mücavir alan hizmetlerinin
yanında Türkiye Sağlıklı Kentler
Birliği ve Marmara Belediyeler Birliği
Başkanlığı gibi iki önemli görevi daha
yürütmeye çalışıyoruz. Bu da çoğu
zaman şehirlerarası bazen de ülkeler
arası uzun seyahatleri beraberinde
getiriyor. Bu ortam da sağlığa dikkat
ediyorum desem doğru olmaz. Ama
mümkün olduğunda spor yapmaya
çalışıyorum. Tabi sadece Bursa’da
bini aşkın proje üzerinde çalıştığımız
için sadece projeleri incelemek bile
önemli bir spor oluyor bizim için.
Kente kazandırdığımız her hizmeti
bizzat yerinde inceliyorum, Yeri geliyor
3 kilometre yeri geliyor 5 kilometre
yürüyorum.
Özel Bursa Anadolu Hastanesi;
Sayın ALTEPE,
Bu konuda son olarak iletmek
istediğiniz bir husus var mı?
Bu sayfalarda bana da yer ayırdığınız
için öncelikle teşekkür ediyorum. Bursa
kökeni nereli olursa olsun Bursa’da
yaşayan herkesin ortak değeri. Bu
değere sahip çıkmak ise sadece kent
yöneticilerinin değil, tüm halkımızın
görevi. Ben sizin aracılığınızla, özellikle
Bursa’nın değerlerinin sahiplenilmesi
ve tanıtılması konusunda tüm
vatandaşlarımızdan destek
beklediğimizi belirtmek istedim.
Röportaj : Derya BATMAZ ÜNEY
7
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Duodenum Ülseri
(Oniki Parmak Barsağı)
Bulguları Nelerdir?
Bulgular,
• Üst karının ortasında yakıcı,
kemirici ağrı.
• Antiasit almakla ağrı hafifler.
• Yemeklerden birkaç saat sonra ya da
yemeklerde hemen önce ağrının artması
• Gece ağrı nedeniyle uyanma.
Nasıl Tanı Konur?
Doktorunuz sizin şikayetlerinizi gözden
geçirip muayene edecek ve sizden bir
ya da birkaç test isteyecektir.
• Üst sindirim kanalı röntgeni
• H.pilori testi için kan testi
• Gaita(dışkı)da kan testi
• Anemi varlığını (belirgin ya da gizli
kanama) aramak için kan testi
• Endoskopi; ülserin varlığını göstermek
için endoskopi aletiyle (ucunda ışık olan
kameralı uzun bükülebilen ince bir tüp)
doktor ağızınızdan midenize inerek
inceleme yapar.
• Biyopsi; Bu endoskopi aletiyle alınır,
alınan örnek dokuda H.Pilori adlı
bakteride araştırılır.
Eğer ülser kanıyorsa;
• Kusmada kırmızı parlak renkli ya da
kahve telvesi gibi kan gelmesi ya da
siyah, katran renkli dışkılama
Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavinin amacı ağrının geçmesi, ülserin
iyileşmesi ve komplikasyonlarının
önlenmesidir.
ani psikolojik stresler ve kazaları takiben
(beyin kanaması vs.gibi) gözlenir.
Nikotin, alkol, kafeinin ülser yapıcı
değişiklikleri hızlandırdığı biliniyor.
Ailesinde ülser hikayesi olan kişilerde
ülser gelişme ihtimali yüksektir.
Erkeklerde, kadınlara oranla 4 misli
fazladır.
Uzm. Dr. Mustafa ERCAN
İç Hastalıkları Uzmanı
Mide asidi ve sindirim
enzimleri tarafından
oniki parmak barsağı
tabakalarının tahrip
edilmesiyle gelişir. Normalde
duodenumun tabakaları
asidinin etkilerinden
korunmaktadır. Bazı
durumlarda bu koruma
yeterli olmaz ve ülser gelişir.
Duodenum ülseri (oniki parmak barsak)
üst ince barsağın mideye komşu olan
yerinde gelişen yaralardır.
Nasıl Oluşur?
En sık rastlanan ülserler Helikobakter
Pilori adı verilen bir bakteri türü
tarafından oluşturulur. Bu bakteriler
duodenal ülserlerin yaklaşık %90’nın
sebebidir. Diğer en sık ülser yapıcı sebep
antiflamatuar ilaçlardır. Bu grup ilaçlar
aspirin, ibobrufen, naproksen gibi
romatizma ilaçlarını içerir. Stres ülserleri;
8
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Doktorunuz şu grup ilaçlardan size
reçete edebilir,
• H. Pilori yi tedavi etmesi için
antibiyotikler
• Antiasitler
• Midenin yaptığı asidi azaltan ilaçlar
• Sucralfate, ülser bölgesindeki asidin
yakıcı etkisini engelleyen korucu bir
tabaka oluşturur.
Antibiyotikleri 1-2 hafta kadar
kullanmanız gereklidir. Asit salgısını
azaltan ilaçları 6 hafta kullanmanız
gerekebilir. Bazen ilaçların yeni ülser
gelişimini engellemesi için 6-12 ay
kadar devam edilmesi gereklidir. Ülserin
gelişimine stresinde katkısı da olduğu
için hayat biçimi değişikliğine
gereksiminiz olabilir. Duodenal ülser
tedaviye iyi cevap verir.
Duodenal ülserlilerin %25’inde
komplikasyonlar gelişir;
• Massif kanamalar
• Perforasyon
• Obstrüksiyon
Şikayetleri önlemek için ne yapmalıyız?
• Doktorunuzun önerdiği tedaviye
uyunuz.
• Sigaradan uzak durunuz.
• Alkol kullanmayınız.
• Kafeinli ve kafeinsiz kahveler, kola ve
çaydan uzak durunuz.
• Midede irritasyon yapabilen
antienflamatuar ilaçları (Aspirin,
naproksen, İbobrufen vs.gibi)
kullanmayınız.
• 2-3 büyük öğün yemek yerine daha
sık öğün yemek yeyiniz.
Duodenum Ülseri ilaç tedavisiyle %95
oranında tamamen tedavi edilebilen
ülserlerdir.
9
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Akut Pankreatit
Op. Dr. Ruhi SAYAR
Genel Cerrahi Uzmanı
Akut pankreatit, ani
başlayan bir pankreas
inflamasyonudur (yangı).
Olay bir anlamda
pankreasın değişik
derecelerde hasar görmesi
olarak da özetlenebilir.
Bu hasar bazen pankreas
hücrelerinin ölümüne neden
olabildiği gibi, ortaya çıkan
bazı kimyasal maddelere
bağlı olarak gelişen
olaylar vücudun tamamını
ilgilendiren genel bir felaket
haline de dönebilir.
Kelimeler ile ifade etmek gerekirse;
pankreas hem iç salgı (endokrin: Örn.
insülin) hem de dış salgı (ekzokrin: Örn.
amilaz, lipaz, tripsin...) yani sindirime
yardımcı maddeler salgılar. Bu dış salgı
içindeki maddeler inaktif formda olup,
barsakta aktif hale geçerler ve yağ, şeker
ile proteinlerin parçalanmasını sağlarlar.
İşte akut pankreatitte bu maddeler bir
şekilde daha pankreas içindeyken veya
bir nedenle çevre dokulara ulaşarak
aktif hale geçip dokuları parçalamaya
başlarlar. Akut pankreatit bu kontrol dışı
dokuların parçalanması olayına karşı
vücudun ortaya koyduğu savunmanın ve
sonuçlarına verilen isimdir.
Akut pankreatit ne sıklıkta görülür?
Nüfusta ortalama 3,000 kişiden birinde
akut pankreatit görülür. Bu olguların
yaklaşık % 20’si şiddetli tiptedir.
10
Akut Pankreatit’in Nedenleri
Akut pankretitin bir çok nedeni vardır. En
sık rastlanılanı ise safra kesesi taşlarıdır.
Safra kesesindeki taşlar kesenin kasılması
ile ana safra kanalına dökülebilirler ve
tıkanma sarılığın nedeni olabilir. Safra
kanalına düşen taş ya da kanal çıkışını
tıkayarak çıkıştan zorla da olsa geçip
bağırsağa düşerken yarattığı olaylara
bağlı olarak pankreas kanalında da değişik
derecelerde tıkanıklık, basınç artması,
hasar ve kanaldakilerin çevreye sızmasına
neden olabilir. Aktif hale geçen enzimler
çevredeki sağlıklı dokuları parçalamaya
başlayabilir. Akut pankreatitin safra
taşından sonra ikinci sırada gelen nedeni
ise yoğun alkol kullanımıdır. Alkol de direkt
ve indirekt yollardan benzer zincirleme
reaksiyonları başlatabilir. Bu en sık iki
neden dışında, çocuklarda kabakulak,
erişkinde hiperlipidemi (kan yağlarının
yüksekliği), kanal darlığı, pankreasın bazı
doğmalık anomalileri, travma, nadiren
de olsa hamilelik, veya hiçbir neden
olmaksızın da akut pankreatit gelişebilir.
Akut Pankreatit Tipleri
Günümüzde hastalığın ağırlığını gösteren
2 tip akut pankreatitten bahsedilir;
• Akut ödematöz pankreatit
• Akut nekrotizan pankreatit.
Akut Ödematöz Pankreatit
Akut pankreatitlerin dörtte üçünü
oluşturur. Hafif akut pankreatit de denir.
Pankreasta minimal hasar olur. Ancak
ciddi sorunlar yaratmadan, cerrahi tedavi
gerektirmeden tamamen iyileşir ve geride
kalıcı bir pankreas hasarı kalmaz.
Akut Nekrotizan Pankreatit
Akut pankreatitin yaklaşık dörtte birlik
kısmını oluşturur. Ağır akut pankreatit
de denir. Pankreas dokusunda ve hatta
çevre dokularda ağır hasar, doku ölümü
ile seyreder. Olayın ağırlığı ve tetiklediği
değişik mekanizmalar nedeni ile solunum
sistemi, böbrekler ve dolaşım sistemi
de ciddi şekilde etkilenebilir. Dolayısı ile
hayatı ciddi tehdit eden bir durumdur.
Yoğun bakım gerektirir. Çok sayıda
cerrahi müdahale gerektirebilir. Her türlü
desteğe ve tedaviye rağmen vakaların
%30’u kaybedilebilir. İyileşme olsa bile
pankreas değişik derecede hasar görmüş
ve fonksiyon kaybına uğramıştır. Bunun
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
derecesine göre pankreas yetersizlik
bulguları oluşabilir.
Akut pankreatit bulguları nelerdir?
Bulgular ani başlar. En belirgin bulgu
karın ağrısıdır. Karın üst bölümünde künt
vasıflı, özellikle sırta ve kuşak tarzında bele
yayılan şiddetli bir ağrıdır. Bulantı kusma
ve ateş tabloya eşlik edebilir. Hastaneye
müracaatı zorunlu kılan bir tablo gelişir.
Tanı
Bu konuda deneyimli bir cerrah ya da
gastroenteroloji uzmanı klinik tablo ve
bazı laboratuar testleri (özellikle kan
amilaz ve lipazının çok yüksek olması, idrar
tripsinojeni amiloid proteini yüksekliği)
tanıya yardımcı olur. Özellikle çekilen ilaçlı
bilgisayarlı tomografide pankreasın hasarı
hakkında fikir edinilebilir. Ultrsonografi ile
de ayırıcı tanısı yapılır.
Komplikasyonlar
Hafif form genellikle komplikasyonsuz
iyileşir. Ancak sık görülen komplikasyonlar
psödokist gelişimi, pankreas apsesi ve
fistüldür (pankreas sıvılarının dışarıya
akması).
Tedavi
En kritik sorun akut pankreatitin tipini
belirlemek ve nedeni ortaya koymaktır.
Eğer ortadan kaldırılabilir bir neden ise
(Ör.: kanalı tıkamış bir safra taşı) nedenin
süratle ortadan kaldırılması tablonun
süratle düzelmesine neden olur. Hangi
tip olursa olsun tedavi genel prensipler
doğrultusunda pankreası dinlendirmek
yani ağızdan gıda alımını kesmek,
damardan beslemek ve pankreastaki
hasarın seviyesini bilgisayarlı tomografi ile
takip etmek olarak başlar. Hafif formda,
görüntülemede doku kaybı olmaksızın
olayın 3-5 gün içerisinde gerilediği klinik
bulguların (şikayetlerin) süratle gerilediği
gözlenir ve ilave tedavi gerekmez. Ancak,
değişik derecede doku ölümü (nekroz)
saptanması ağır form ile karşı karşıya
kalındığını gösterir ki bu özellikle uzman
bakımı gerektirir.
Doku kaybının seviyesinin takibi, bu
ölü dokuları ölümcül bir komplikasyon
olan infeksiyondan koruma, bozulan
diğer sistemler ile mücadele, ameliyat
zamanının planlanması (en önemli
faktörlerden biri) gibi hamleler iyi
hesaplanarak ve zamanında yapılmalıdır.
Yanlış strateji ölüm ile sonuçlanabilir. Bu
nedenle deneyim çok önemlidir.
Akut pankreatit
atağı sonrası ne yapılmalı?
Akut atak atlatılır atlatılmaz, altta yatan
neden ortadan kaldırılmalıdır. Aksi halde
tekrarı kaçınılmaz olur. Neden safra
kesesindeki taşlar ise, safra kesesi alınmalı
veya ercp ile kanaldaki taş alınmalı,
alkol ise alkol alımına son verilmeli
gibi. Eğer değişik derecelerde pankreas
yetersizliği gelişir ise (sindirim bozukluğu,
şeker hastalığı gibi) bunlar ile de ayrıca
mücadele edilmelidir.
11
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Vitaminler
Uzm. Dr. Seyfi KAMBEROĞLU
İç Hastalıkları Uzmanı
Vitaminler uzun zamandır
yağda (A,D,E,K) ve suda
(diğerleri) çözünenler olarak
sınıflandırılmışlardır.
Bazıları yapısına katılarak
koenzim olarak görev
alırken bazıları hormon
(Vitamin D) olarak görev
yapmaktadır. Vitaminler
mikrobesinler sınıfındadır.
Normal şartlarda günlük
alınan vitamin miktarı mg
veya daha küçük düşük
birimle gösterilir. Fizyolojik
fonksiyonların sürmesi için
yeterli miktarda alınmaları
gerekmektedir.
Yağda Çözülen Vitaminler
A Vitamini; Gözün retina dokusundaki
ışığa hassas proteinlerin iç parçasıdır.
Bu nedenle A vitamini eksikliğinin erken
göstergesi gece körlüğüdür. Bazı
dokularda hücresel farklılıkların
başlatılması embiriyonun gelişimin
bağışıklık sisteminin devamı için
gereklidir. A vitamininin meyve ve
sebzelerde bulunan öncül maddesi Beta
karotendir. Özellikle sigara dumanı ozon
ve hava kirliliğinin zararlı etkilerine karşı
koruyucudur. Cildi ultraviole ışınlarına
karşı bronzlaşmayı hızlandırarak ve
kalıcılığını sağlayarak korur. Bağışıklık
sistemini güçlendirir. Solunum sistemini
ve göz sağlığını korumada yardımcı olur.
Yüksek dozda A vitamini ihtiyacı
olduğunda karaciğerde hasar
oluşmaması için beta karoten daha
güvenlidir.
D vitamini; Vücutta aktif formuna
dönüşerek büyüme, gelişme, kemik ve diş
sağlığının devamlılığına destek olur.
Yetersizliği çocuklarda raşitizm, erişkinde
osteomolozi denilen kemik hastalığına
yol açar. Kemik düzeni bozulur ve kolay
kırılır. Aynı zamanda doğal bağışıklığın
güçlendirilmesinde yardımcı olur.
Tansiyon şeker hastalığı ve kalp damar
hastalığının oluşumunu önlemede öncü
rol oynamaktadır.
E vitamini; Doku hasarı oluşturan
maddelere karşı koruyucudur.(Anti
oksidan) eksikliğinde kansızlık ve
sinirlerde harabiyet gelişir. Eğer
yetersizlik erken düzeltilmezse nörolojik
hastalık sıklıkla geri dönüşümsüzdür.
Selenyum ile birlikte alınmalıdır.
12
K vitamini; Kan pıhtılaşmasında rol
oynayan ve kalsiyumun kemik yapısına
katılmasında önemli rol oynayan
proteinlerin üretimini sağlar. Anne sütü
ile beslenen yeni doğanlarda, yağ
emilimi bozulan erişkinlerde ve K
vitamini ile etkileşen ilaç kullananlarda
(kumarin) yetersizliği görülebilir.
Yetersizliği aşırı kanamaya yol açar.
Suda Çözünen Vitaminler
B vitaminleri beslenmemizin en önemli
bileşenlerindendir ve besinler enerjiye
dönüştüğünde hayati rolleri vardır.
Vitamin B1 (Tiamin) emzinlerin işlevinde
koenzim olarak görev alır. Klasik
yetersizlik sendromu “beriberi” hastalığı
olarak tanımlanmıştır. Yüksek
karbonhidratlı diyet B1 vitaminin
ihtiyacını artırır. Hafif yetersizlik, sinirlilik,
yorgunluk ve baş ağrısına yol açar.
Vitamin B2 (Ribofilavin) yetersizliği
genelde diğer vitamin B eksiklikleriyle
birlikte görülür. Tek başına eksikliğinde
yutakta kızarıklık ve şişlik, dilde yanma
ciltte yağlanma ve kansızlığa yol açar.
Vitamin B3 (niasin) klasik eksiklik
sendromu pellagra ve sıklıkla mısırın ana
enerji kaynağı olduğu toplumlarda
görülür. Nikotinik asit eşdeğerdir. Yüksek
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
doz nikotinik asit (1,5-3,0 gün) Ldl
kolesterolü düşürür. Hdl kolesterolu
artırır.
Vitamin B6; Orta derecede eksiklikte
sinirlilik, dudak kenarlarında çatlama,
kansızlık görülür.
Vitamin B12; B komplex ailesinin en
önemli üyelerinde biri olan B12 vitamini
kandeğerleri için büyük önem taşıyan bir
vitamindir. Hücre oluşumunda büyük
önem taşır. Ayrıca sinirleri çevreleyen
koruyucu kılıfı oluşumunu destekler ve
besinlerin enerjiye dönüşmesini sağlar.
50 yaşın üzerinde, besinlerden vitamin
B12 emilimi azalır. Vücutta B12 eksikliği
kalp hastalıkları, depresyon ve alzheimer
hastalığı gibi önemli sağlık sorunlarına
yakalanma riskini artırabilir. Hızlı emilen
dil altı tabletleri sindirim sistemine
uğramadan direk dolaşıma geçer. Bu
sayede B12 vitamini eksikliğinde gelişen
kansızlıkta kısa sürede etkisini gösterir.
C vitamini; Klasik eksiklik sendromu
yorgunluk depresyon ve yaygın bağ
dokusu anormallikleri ile karakterize
“skorbüttür.” Diş eti iltihabı, küçük
kanamalar, yara iyileşmesinde gecikme
görülür. Bebeklerde kemik büyümesinde
gerilik oluşur. Sigara, C vitamini
düzeylerini azaltır. C vitamini bağışıklık
sistemi koruyucusu olarak soğuk
algınlığı başta olmak üzere,
enfeksiyonları yakalanma sıklığı ve
enfeksiyon süresini azaltmaya yardımcı
olur.
Biotin vitamini; Besinlerin vücudumuzda
enerjiye dönüşmesinde önemli rol
oynayan biotin yağ, karbonhidrat ve
proteinlerin parçalanmasında önemli
görevler alır. Biotin özellikle zayıf saç ve
tırnaklar için kullanılır. Çiğ yumurta
beyazının fazla miktarda tüketilmesinde
de eksikliğine yol açar. Kaslarda ağrı
karıncalanma ciddi iştahsızlık deri
iltihabı ve kelliğe yol açar. Yüksek doz
biotin kan şekeri kontrolünde
yardımcıdır.
Vitamin Pontotenik Asit; Kolesterol
cinsiyet hormonları A ve D , B12
vitaminleri eksikliği önemlidir.
Yorgunluk karın agrısı kusma
uykusuzluk ve karıncalanmalara yol
açar. Yaşamın değişik zamanlarında
farklı vitamin ihtiyacı vardir. Hamilelikte
folik asit, emziren kadınlarda D, E ve C
vitamini ihtiyacında aşırı artış olur.
Bebeklerde doğum sırasında K vitamini
ve ilk bir yıl boyunca D vitamini tedavisi
uygulanmalıdır. Yaşlıların 3’te birinde
belirgin B12 vitamini eksikliği riski
mevcuttur. Yaşlılarda vitamin D
emiliminin bozulması nedeni ile yaşlılar
gençlere göre 2 katı oranda D vitamini
almalıdır. (400 ıu) Sigara içenlerde folat
C ve E vitamini miktarlarında azalma
görülür. Günlük ihitiyaç 400 ıu E vitamini
en zengin şekilde bulunduğu bademden
almak istersek hergün 46 avuç dolusu
yani yaklaşık 1000 tane badem yemesi
gereklidir.
Yüksek tempolu yaşam tarzı
vücudumuzun ihtiyaç duydugu vitamin
miktarlarını değiştirmiştir. Günümüzde
kalp sağlığı, enerji üretimi ve yaşlanma
etkilerine karşı güçlü koruyucu olan
vitamin, eser elementler, probiotikler,
minareller, esansiyel yağ asitleri, protein
ve amino asitlerin birlikte kullanımı ideal
tedaviyi oluşturmaktadır.
Vitamin Folat; En sık çocuk doğurma
yaşındaki kadınlarda görülür.
Hamilelikte doğuştan gelen kusura bağlı
omurganın arka kısmı üzerinde açıklık
ve sinirle ilgili tüm kusurları önler.
Hamileliğin ilk 3 ayında kadınların
günde 400 mcg folik asit kullanılması
konusunda teşvik edilmelidir.
Folik asit ihtiyacının arttığı dönemler ;
• Hamilelik, emzirme
• Alkol sigara tüketimi
• Doğum kontrol hapı kullanımı
• İdrar söktürücü ve iltihap önleyici ilaç
kullanımı
• Eksikliğinde kansızlığa yol açar. (B 12
ile birlikte) kalp hastalıklarına karşı
önemli ölçüde koruma sağlar.
13
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Genital Hijyen
mikroplar vajinaya doğru taşınabilir. Bu
mikroorganizmalardan en önemlisi E.Coli
isimli bakteridir ve vajinal enfeksiyonların
sık görülen nedenlerindendir
Op. Dr. Deniz Güleryüz ÇAKMAK
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Vajinal enfeksiyonlar, her
kadının hayatının belli bir
döneminde karşılaştığı,
bazen son derecede basit
bazende ciddi sorunlara
yol açabilecek sağlık
sorunudurlar. Vajinal
enfeksiyonların sıklığı
genellikle cinsel hayatın
başlaması ile birlikte artar.
Alınacak basit önlemlerle
bu enfeksiyonların sık
oluşmasını önleyebiliriz.
Vajinal duş yapılmamalıdır; Sanılanın
aksine vajina içini basınçlı su ile
yıkamak ortamın asit-baz dengesini
değiştireceğinden içeride bulunan
mikroorganizmalarında ortamını
değiştirir. Bu dengenin bozulması bazı
mikroorganizmaların olması gerekenden
daha fazla oranda ortamda bulunmasına
neden olarak enfeksiyona yol açar.
Nemden korunmak gereklidir; Genital
bölgenin nemli kalması mantar başta
olmak üzere genital enfeksiyonlara zemin
hazırlar. Cinsel bölgenin temizliğinde
bu bölge için üretilmiş yıkama jelleri
tercih edilmelidir. Genital bölge kuru ve
temiz tutulmalıdır. İç çamaşırları hergün
değiştirilmelidir.
önlem alın. Bu hastalıklardan korunmanın
tek ve en etkili yoludur.
Dar giysilerden kaçınmak gerekir; Dar
pantolonlar, özellikle zayıf kadınların
tercih ettiği kıyafetlerdendir. Uzun süre
dar kıyafetlerin giyilmesi bölgedeki nem
oranının artmasına yol açar.
Genital hijyenin kadının özgüveni ve
sağlıklı cinsel hayatı için ne kadar önemli
olduğunu göz önünde bulundurursak, bu
enfeksiyonlardan korunmanın ne kadar
önemli olduğunu anlayabiliriz.
14
Pamuklu çamaşır tercih edilmelidir;
Sentetik iç çamaşıları ortamın hava
dolaşımını engeller ve nemi emmedikleri
için de vajinal enfeksiyonlara zemin
hazırlar. İç çamaşırları ütülenmeli ve
mümkün olduğunca çamaşır suyu
kullanılmamalıdır.
Sağlıklı bir cinsel yaşam ve genital hijyen
için dikkat edilecek önemli noktalar:
Tahriş edici maddelerden
uzak durulmalıdır; Renkli tuvalet
kağıtları,parfümler, kokulu kişisel hijyen
ürünleri ve sabun genital bölgenin
düşmanlarıdır. Bu ürünler mümkün
olduğunca kullanılmamalıdır.
Tuvalette temizlik önemlidir; Tuvalet
sonrası mutlaka önden arkaya temizlik
yapılmalıdır. Arkadan öne doğru yapılan
temizlikte makat bölgesinde olan
Güvenli olmayan cinsel ilişkide
prezervatif kullanılmalıdır; Uzun süreli
tek eşli ilişkiniz yoksa mutlaka cinsel yolla
bulaşan hastalıklara karşı prezevatif ile
Adet kanaması döneminde dikkat
edilmesi gereken hususlar; Adet kanaması
döneminde hareket serbestliği sağlayan
vajinal tamponların kullanımında dikkat
edilmesi gereken en önemli nokta sık
değiştirilmeleri gerektiğidir. Bu tamponlar
uzun süre vajen içinde kaldığında ağır
enfeksiyonlara yol açabilecekleri gibi
toksik şok sendromu gibi ağır tablolara
bile yol açarlar. Adet kanaması döneminde
cinsel ilişkiyi yasaklayan yeterli tıbbi
bilgi elimizde bulunmamakla birlikte,üst
genital sistem enfeksiyonu daha
önceden geçirmiş olan bayanların ilişkiye
girmemeleri gerektiği bilinmektedir.
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Enfeksiyon belirtisi varsa, hemen
doktorunuzla temasa geçin. Her 6 ayda
bir şikayetiniz olmasa bile jinekolojik
muayene olun.
Vajinal Akıntı
Kadınların jinekoloğa başvurma
nedenlerinden başta geleni vajinal
akıntılardır. Akıntıların özellikle bekar
genç kızlarda ve menopozdaki kadınlarda
başta olmak üzere herhangi bir sebebi
yoktur. Bunlar doğal akıntı olarak bilinir.
Bir enfeksiyon veya altta yatan bir
neden varsa bu akıntılar doğal olmayan
akıntılardır.
Doğal akıntılar; Berrak yapıda olup,
sıvı yumurta akını andırır. Genellikle
kokusuzdur, fakat bazı kadınlar ekşi bir
kokudan şikayet ederler. Genellikle kaşıntı
yoktur ve cinsel ilişkide ağrı olmaz. Bu
akıntıların en büyük özelliği aynı şiddette
uzun süre devam etmesidir. Bazen bu
akıntı miktarı çok fazla miktarda olup,
endişeye kapılabilirler. İç çamaşırları
ve günlük pedleri devamlı ıslaktır. Bu
ıslaklığın kıvamı yumurtlama döneminde
biraz sıvılaşabilir. Bunun amacı döllenmeyi
kolaylaştırmak içindir. Adet dönemine
yaklaştıkça bazı hanımlarda akıntının
renginde koyulaşma ve koku olabilir.Bu
adet kanamasını oluşturan hormonların
etkisir. Eğer akıntı normale göre artmış ise,
görüntü ve yapısında değişiklik oluşmuş
ise vajinal enfeksiyon teşhisi konulabilmesi
için mutlaka jinekolog muayenesi
gerekmektedir.
Doğal olmayan akıntılar;
En sık görülen nedenleri:
• Vajen enfeksiyonları
• Rahim ağzı yaraları
• Cinsel ilişki ile bulaşan enfeksiyonlar
• Rahim ağzı kanseri
• Spiralin ipine bağlı akıntı
• Rahim ağzında olan poliplere bağlı akıntı
En sık görülen belirtileri:
Akıntı
Kaşıntı ve tahriş
Cinsel ilişki sırasında ağrı
Kasıklarda rahatsızlık hissi veren ağrı
Dış bölgede şişme, ödem
•
•
•
•
•
Bu belirtileri gördüğünüzde mutlaka en
yakın zamanda tedavi için doktorunuza
başvurun.
15
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
16
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
17
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Organ Bağışı ve Önemi
Dr. F. Hülya KURBAN
Başhekim Yardımcısı
[email protected]
Organ ve doku bağışı,
kişinin hayatta iken
serbest iradesi ile tıbben
yaşamı sona erdikten
sonra doku ve organlarının
başka hastaların tedavisi
için kullanılmasına izin
vermesidir.
Organ bağışı son yıllarda ülkemizde de
sıklıkla yapılan yüz ve kompozit doku
nakilleri ile oldukça güncel bir konu haline
gelmiştir.
18
Organ ve Doku Bağışı Nedir?
Organ Nakli
Organ ve doku bağışı, kişinin hayatta
iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona
erdikten sonra doku ve organlarının başka
hastaların tedavisi için kullanılmasına izin
vermesidir. Bunun için şahsın 18 yaşını
doldurmuş olması ve akli dengesinin
yerinde olması gereklidir.
• Canlıdan ve
• Beyin ölümü gerçekleşmiş(kadavra)
Şahsın yaşının ileri olması ve kronik
bir hastalığının olması organ bağışına
engel değildir. Organ bağışı için Sağlık
Müdürlükleri, Kamu ve Özel Hastaneler
ile Organ Nakli yapan merkezler başta
olmak üzere birçok sağlık kuruluşuna
başvurularak organ bağış kartı alınabilir.
Ülkemizde organ bağışı ve nakli hizmetleri
1979 yılında yürürlüğe giren ve 1982
yılında ilaveler yapılan 2238 sayılı Organ
ve Doku alınması, aşılanması, saklanması
ve nakli hakkındaki kanun sınırları içinde
yürütülür. Ancak Türkiye de kişinin organ
bağışı kartı olması bağış için yeterli
değildir. Beyin ölümü gerçekleşen kişinin
organlarının alınması ailesinin yazılı onayı
ile mümkün olmaktadır. Bu kanuni bir
zorunluluk olmayıp toplumun hassasiyeti
ve etik kurallar göz önüne alınmaktadır.
Organ bağış kartının bir başkasının
eline geçmesinin kişiye hiçbir zararı
olmayacaktır.
Toplumda yerleşmiş bazı yanlış inanışlarla
‘’Organ Bağışı yaptığımı organ mafyası
öğrenir de peşime düşerse’’ gibi gerçek dışı
endişeler taşıyanların oranı da az değildir.
Bilgi eksikliği ve bazı yayın organlarının
etkisi (özellikle internet ortamında çıkan
haberler) bu endişeleri doğurmaktadır,
oysa ki organ mafyası diye bahsedilen
kişilerin bağış kartına ihtiyacı yoktur.
Türkiye’de organ ve doku nakli ameliyatı
yapan merkezlerin ve uzmanların sayısı
bellidir. Organ ve doku nakli Ulusal
Koordinasyon Sistemi, hastanelerdeki
organ nakli koordinatörlerinden
başlayarak, Bölge Koordinasyon Merkezi
ve Ulusal Koordinasyon Merkezi olarak
yapılanır.
kişilerden olmak üzere iki şekilde
mümkündür.
Canlıdan nakil, akrabalardan yapılmakta
olup, karaciğer, akciğer, böbrek gibi
organların naklinde mümkündür.
Kadavradan (beyin ölümü gerçekleşmiş
kişi) organ nakli, yoğun bakımlarda
solunum cihazına bağlı yatan, beyin
ölümü gelişmiş kişilerden yapılır.
Hastanelerde, Nöroloji Uzmanı, Beyin ve
Sinir Cerrahisi Uzmanı, Kardiyoloji Uzmanı
ile Anestezi ve Reanimasyon Uzmanından
oluşan ‘’beyin ölümü’’ tespit kurulları
vardır. Bu kuruldaki dört uzman doktor
tarafından yapılan muayene ve tetkiklerle
kişinin beyin ölümünün gerçekleştiği
tespit edilebilir. Beyin ölümünde beyin
fonksiyonları (beynin tüm kan akımı ve
oksijenlenmesi) geri dönmemek üzere
durmuştur.
Beyin ölümünde kişi ventilatöre (solunum
cihazı) bağlı olduğu için kalp ve diğer
organlar bir süre daha çalışırlar. Ancak bir
süre sonra diğer organlarda işlevini yitirir.
Bu kişiler tıbben ölüdürler. Bitkisel hayatta
ise hastanın solunumu devam eder. Bu
kişiler makina desteği ile aylar ve yıllarca
yaşayabilirler. Bazı hallerde iyileşebilirler.
Bu kişilerden organ nakli yapılamaz.
Ülkemizde organ bağışının önünde
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
yanlış inanışlar ve bilgi eksikliği hala
önemli bir engeldir. Bu engelleri
ortadan kaldırmak için Organ Nakli
Koordinatörleri sürekli halka yönelik
eğitimler düzenlemektedirler. Bu
konuda sivil toplum kuruluşlarından da
zaman zaman destekler alınmaktadır.
İlkokuldan itibaren okullarda verilen
eğitimler oldukça etkili olmaktadır.
Ülkemizde beyin ölümlerinde ailelerin
%30-35 ‘i organ bağışını kabul
etmektedir. Nakillerde daha çok
canlıdan olmaktadır. Organ bağışında
hedef yılda milyon nüfus başına en
az 25 kadavra donördür. Kadavradan
nakillerde yıllık ortalamanın çok
altındayız. Her yıl 6-7 bin kişi organ
nakli beklerken hayatını kaybediyor.
Bunların önemli bir kısmını çocuklar
oluşturuyor. Organ nakilinin gelişmiş
olduğu ülkelerle aramızda 15-20 kat
fark vardır. Ülkemizde organ bağışlarını
%70’i canlıdan %30 kadarı kadavradan
yapılmaktadır. Bekleme listelerine her
yıl 4-5 bin kişi eklenirken yılda 2-3 bin
kişiye organ nakli yapılabilmektedir.
Şunu unutmamalıyız ki, hepimizin
kendimiz ve yakınlarımız hasta
konumuna gelebiliriz. Olmamasını
dilerken bu konuda duyarlı olmalıyız.
Çok zorda olsa organ bağışı, yakınını
kaybeden kişinin acısını bir derece
hafifletebilir.
Dünyada ve özellikle ülkemizde son
yıllarda gerçekleştirilen başarılı organ
ve doku nakilleri hayat kurtarıcı, yaşamı
uzatan, yaşamın niteliğini artırıcı
özellikledir.
Organ bağışı bekleyen hastalar her
sabah bir organ bulma ümidi ile
uyanmaktadırlar. Yeni bir yaşam
beklemektedirler. Bu gerçekleri görerek
gelin organ bağışlayalım. Bir hayat
biterken başka hayatlar başlatalım...
Hepinize sağlıklı bir yaşam dilerim...
19
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Deri Mantar Hastalıkları
b. Kronik hiperkeratotik (kepekli);
Hafif eritemli (kızarık) bir zemin üzerinde
özellikle ayağın dış yan yüzeyinde ve
topuklarda ince beyaz çizgilenmelerle
karakterizedir.
c. Veziküler tip; İçi sıvı dolu küçük
kabarcıklar ile karakterizedir. Bazen bu
lezyonlar ilerleyip daha büyük büllere
neden olur, bu büllerin patlamasıyla da
erozyonlar ortaya çıkar.
Uzm. Dr. A. Sait ÇAL
Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı
Yüzeyel mantar hastalıkları
havaların da ısınmasıyla
birlikte nem oranlarının
artmasıyla dermatoloji
polikliniklerinde ve
1. Basamak sağlık
kuruluşlarında en sık
karşılaşılan dermatolojik
rahatsızlıklar arasındadır.
Bu nedenle tanı ve tedavisi
kişi ve toplum sağlığı
açısından önem arz
etmektedir. Hastalıkları tek
tek incelemeye geçmeden
kişisel hijyen kurallarına
dikkat edilmesi mantar
hastalıklarının oluşmaması
için son derece gereklidir.
Başta diabet (şeker) olmak üzere bazı
hastalıklarda mantar hastalıkları daha
fazla görülebilmektedir. Atopi, topik ve
sistemik steroid kullananlarda, ihtiyozis,
kollojen vasküler hastalıkları olanlarda
da yüzeyel mantar infeksiyonları daha sık
görülmektedir.
Mantar Hastalıkları
1. Tinea pedis (ayak); Atlet ayağı da
denilen ve ayaklarda görülen mantar
infeksiyonudur. 3 ana klinik görünümü
vardır.
a. İnterdigital tip (Parmak arası); En
sık görülen tiptir. Parmak aralarında
çatlaklar, kızarıklıklar, kaşıntı bazen de
akıntı ile karakterizedir. Bu tipin biraz
daha dermise doğru ilerlemesi ile ülseratif
tip oluşabilir. Ayrıca parmak aralarına
mantar hastalığının üzerinde bakteriyel
infeksiyon oluşması İnfekte Tinea pedis
adı verilen oldukça ağır bir klinik tabloya
neden olur.
20
3. Tinea Cruris(kıvrım yerleri);
Kasıkların subakut yada kronik mantar
infeksiyonudur. Genellikle kasıkların her iki
tarafında kenarları hafif kabarık olabilen,
koyu kırmızı, kahverengi renkte üzeri
kabuklu olabilen geniş ise ortadan iyileşme
gösterebilen oldukça kaşıntılı bir klinik
görünüm arz eder.
Önlemler
Genel olarak iyi hijyen önemlidir.
Banyodan sonra kurulanmak gerekir.
Sürtünmeyi önlemeye çalışmak önemlidir.
İç çamaşırlar sıkı ve havasız olmamalıdır.
4. Tinea Corporis(gövde); Gövde, kol ve
bacakların yüzeyel mantar infeksiyonudur.
Tek yada çok sayıda, küçükten-büyüğe
ortadan iyileşme gösterebilen, kenarları
hafif kabarık, dışa doğru ilerleyen kırmızıkahverengi üzeri pullanmış alanlarla
karakterizedir.
2. Tinea manum (avuç içleri); Avuç içlerinin
kronik mantar infeksiyonudur, genellikle
tek elde (daha çok kullanılan elde) ve tinea
pedis ile birlikte görülür. Dishidrotik tip
olarak adlandırılan ve nadir görülen küçük
papül ve veziküllerle karakterize bir tipi
de vardır. Sıklıkla iyi sınırlı, hiperkeratotik,
avuç içi çizgilerinde daha belirgin beyaz
pullanmalarla karakterize hiperkeratotik
tip olarak görülür.
5. Tinea Versikolor (göğüs/sırt/omuz);
Samyeli denilen cildin üst tabakasının
mantar enfeksiyonudur.Bu durum cilt
renginde kepekli ve gözle görülmeyecek
şekilde olabilir. Bazı kişilerde şiddetli
kaşıntı ile birlikte döküntü şeklinde olur.
Enfeksiyon normalde deride yaşayan
mayalardan oluşur. (Malessesia Furfur)
Sırtta, üst göğüste ve boyun gibi yağlı
bölgelerde gelişen hastalık etkenidir. Çok
yaşlılarda ve çocuklarda nadiren görülür.
Bazı insanların neden samyeli olup
diğerlerinin olmadığı anlaşılamamıştır
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
çünkü, az miktarda maya herkeste
bulunabileceğinden herkes enfeksiyona
yakalanabilir. Yaz aylarında nem ve
sıcaklığın fazla oluşundan dolayı daha sık
görülür.
8. Tinea Barbae (sakal); Bıyık ve sakal
bölgesinin kabarıklık, sivilce ve çıbanlarla
karakterize mantar infeksiyonudur.
6. Tinea Facialis (yüz); Yüzde görülen iyi
sınırlı yama tarzı yada plak tarzı kızarık ve
pullu bir lezyondur. Genellikle asimetriktir.
7. Tinea Capitis (baş); Saçlı derinin
çocuklarda görülen mantar
enfeksiyonudur.
a. Tinea capitis süperficialis; Genellikle
yuvarlak, üzeri beyaz pullarla kaplı,
hiperkeratotik, saçların kırılması ve
dökülmesine bağlı açık bir alanla
karakterizedir.
b. Kerion; Üzerinde çok sayıda sivilcemsi
kabarık olabilen, saç kaybı ile karakterize,
büyük, oldukça ağrılı şişliğin varlığıyla
karakterizedir. İyileşme skatris bırakarak
olur. Saç kaybı olur.
c. Favus; Sarı, kalın, yapışık kepekler
(Skutula) ile karakterize, uzun süreli,
yaygın saç kaybına yol açan, saçlı deride
incelmeye yol açan tipidir.
9. Onikomikoz (tırnak); El ve ayak
tırnaklarının genellikle kronik mantar
infeksiyonudur. Çeşitli tipleri mevcuttur.
İnfeksiyonun yerleşim yerine ve
oluşturduğu beyazlık, kalınlaşma,
şekil bozukluğuna yol açabilen
özelliklerine göre isimlendirilir. Mantar
infeksiyonlarının tedavisi için burada
sayılan özelliklerde şikayetleri olan kişilerin
sağlık kuruluşlarına başvurmaları uygun
olur.
Önlemler
• Ayak temiz ve kuru tutulmalıdır.
• Pamuklu, yün veya bunlar gibi
emici maddelerden yapılmış çoraplar
giyilmelidir.
• Ayakkabılar ayağa tam olmalı ve
böylece ayağa ya da tırnaklara travma
azaltılmalıdır. Dar burunlu, yüksek
topuklu, eski, yıpranmış ayakkabılar,
çorapsız giyilen ayakkabılar veya
başkasının ayakkabısı giyilmemelidir
• Yüksek yoğunlukta mantar sporları
içerebilecek yüzeylerde yalın ayak
yürümekten kaçınılmalı (halı döşeli
zeminler, banyo yerleri, duşlar, jimnastik
salonları, soyunma odaları, yüzme havuzu
salonları, hamamlar gibi.)
• Ayak tırnakları kısa ve düz kesilmelidir.
Kenarları yuvarlak kesilmemelidir.
Vücudun diğer kısımlarında olan tinea
pedis ve yüzeysel mantar infeksiyonları
tedavi ettirilmeli, normal ve anormal
tırnakları kesmek için farklı tırnak
makasları kullanılmalıdır.
Genel olarak iyi temizlik şartları
infeksiyonu önlemeye yardımcıdır.
Mantarlar bulaşıcı olduğu için elbise, saç fırçası veya kişisel kullanılan
gereçler risk grubunda olan veya mantar
geçiren insanlarla paylaşılmamalıdır.
21
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Kalp Krizi
Doç. Dr. Vedat KOCA
Kardiyoloji Uzmanı
Kalp krizi (miyokard
infarktüsü), kalbi besleyen
damarların kan akımının
çeşitli nedenlerle ani
azalmasına veya kesilmesine
bağlı olarak gelişen ve o
damarın beslediği kalp
kasında çeşitli derecede
hücre ölümü ile sonuçlanan
bir hastalıktır.
Kalp krizlerinin çoğu koroner arterlerde
(kalp kasına kan ve oksijen taşıyan
atardamarlar) oluşan pıhtılar (trombüs)
sebebiyle meydana gelir. Pıhtılar genelde
ateroskleroz (damar sertleşmesi) sonucu
meydana gelen değişiklikler yüzünden
daralmış koroner arterlerde oluşur.
Damar duvarının içindeki aterosklerotik
plak bazen çatlar ve bu da pıhtı
oluşumunu tetikler. Koroner arterlerdeki
pıhtılar kalp kasına kan ve oksijen
akışını engeller, bu da o bölgedeki kalp
hücrelerinin ölümüne sebep olur.
Kalp krizi riski iki başlık altında
toplanabilir. Bunlardan birincisi
“değiştirilemeyen riskler” olarak bilinir.
22
Genetik faktörler, yaş ve erkek cinsiyet
sayılabilir. İkincisi ise “değiştirilebilen
riskler” olarak bilinir. Bu risk faktörlerini
azaltmak kişinin çabalarına bağlıdır.
Sigara kullanımı, yüksek kan basıncı
(hipertansiyon), diyabet hastalığı, kan
yağlarının yüksek olması ve yüksek vücut
ağırlığı, yani obezite, değiştirilebilir gruba
girer. Bu risk faktörlerinin tamamına
sahip biri, en üst düzeyde kalp krizi
riskini de beraberinde taşıyor demektir.
Bu nedenlerle kalp krizi geçirme riskini
önceden öğrenmek ve gerekli tedbirleri
almak önemlidir.
Belirtilerine gelecek olursak temel şikayet
göğüs ağrısıdır. Klasik hastada 20
dakikadan uzun süren bu göğüs ağrısı
şiddetli, baskı ya da basınç tarzında,
ezici, sıkıştırıcı bir ağrı ve göğsün sol
yarısında ya da göğüs kemiğinin altında
hissedilir. Ağrı sol kola, alt çeneye, sırta
da yayılabilir. Bazen ağrı sadece bu
bölgelerden birinde de hissedilebilir.
Fakat, özellikle diyabet hastalarında ve
yaşlılarda, bu ağrı çok belirsiz olabilir yada
hiç hissedilmeyebilir (sessiz kalp krizi) Bu
kişiler halsizlik, bayılma, nefes darlığı gibi
belirtileri hissedebilir ve bu durumlarda
da akıllarına kalp krizinin gelmesi gerekir.
Tüm hastalarda sıklıkla soğuk ter dökme,
bulantı, kusma,sıkıntı hissi gibi belirtiler de
olabilir.
Kalp krizi tanısı için en önemli iki bilgi,
hastanın yakınmaları ve EKG’sinin
değerlendirilmesiyle sağlanır. EKG
bulguları tipik olarak kalp kriziyle
uyumluysa ve hastanın yakınmaları da
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
kalp krizine uyuyorsa, tanı konulur ve
derhal tedaviye başlanır. Bazı durumlarda
EKG bulguları belirgin olmayabilir. Bu
durumda kalp kasının zarar görmesi
sonucu kanda yükselen bazı enzimler
ölçülür. Bu kan tahlilleri tanı koymada
yardımcı olsa da, ancak belirli bir süre
geçtikten sonra yükselmesi gibi bir
dezavantajları da bulunur.
Kalp krizi acil bir durumdur. Hastaneye
yatmayı ve yoğun bakımda tedaviyi
gerektirir. Kalp krizinin geçirilmekte
olduğunun farkına varılmış ise ilk
yapılacak şey hemen tam donanımlı
bir ambulans ile mümkünse “Kalp Krizi
Merkezi” olan bir hastaneye süratle
ulaşmaktır. Ambulans beklenirken bir
adet aspirin (160-325 mg dozunda)
alınmalı. Eğer kalp krizi hastada ani kalp
durmasına´ yol açmış ise o zaman derhal
suni solunum ve kalp masajı başlatılıp,
ambulans çağrılmalıdır. Kalp krizi geçiren
kişiler ambulans dışında bir taşıt ile (taksi,
özel oto gibi) hastaneye taşınması, son
derece tehlikelidir ve başkalarının hayatı
için de risk oluşturur.
Tedavide tıkanan kalp damarının açılması
iki yöntemle olabiliyor. Bunlardan birincisi,
pıhtı eritici ilaçların damar yoluyla
verilmesi. Bu işlem koroner yoğun bakım
ünitesinde uygulanıyor. Başarı şansı,
tıkanan damarın anjiyoplasti ve stentle
açılması yöntemine göre daha düşük
olduğu için, acil anjiyo laboratuvarı ve
ekibine ulaşmanın mümkün olmadığı
durumlarda yapılıyor. İkinci ve daha
etkin yöntem ise hastanemizde de 7/24
uygulabilen tıkanan damarın acil kalp
anjiyosuyla belirlenip anjiyoplasti ve
stentle açılması tedavisidir. Bu tedavi
yöntemi yüksek başarı oranına sahip
giriş yapılıp damar içerisinden kalbe
ulaştırılan bir tel geçirildikten sonra bir
balon yardımıyla gideriliyor ve tekrar
tıkanmaması için stent denilen kafes
benzeri bir materyal yerleştiriliyor. Bu
şekilde damarın açılması, kalp işlevinin
uzun vadede bozulması riskini önemli
ölçüde azaltıyor.
olsa da deneyimli ve hemen müdahale
edebilecek bir ekip ve gerekli ekipmanlara
ihtiyaç duyuluyor. Bu yöntemde kalp
damarındaki tıkanıklık, kasık damarından
Kalp krizinde erken tanı çok önemlidir.
Zaman geçtikçe ritim bozukluklarından
yaşamı yitirme ihtimali ve harap olan
kalp kası miktarı artacaktır. Harap olan
kalp kasının telafisi yoktur. Kalp krizinde
“ZAMAN=KALP KASI” demektir. Bu nedenle
ilk tedaviye kadar geçen süre ne kadar kısa
olursa hastalarımıza faydamızda o kadar
yüksek olur.
Hastanın yaşam tahmini, krizde kalpte
hasar gören dokunun büyüklüğü ve yeriyle
ilgili olarak değişiklik gösterir. Vakaların
yaklaşık üçte biri ölüm ile sonlanır.
Komplikasyon olmayan durumlarda
tamamen iyileşme görülebilir; Kalp krizi
tedavisi, hastanede 3-7 gün yatarak
tedaviyi gerektirir. Bu tedavi bitiminden
sonra kişi eve dönüp, günlük 5-10 dk´lık
yürüyüşlere hemen başlayarak bu süreyi
1-2 hafta içinde iş hayatı ve cinsel yaşam
dahil tamamen normal yaşama dönebilir.
Bir kalp krizinden sonra dikkatli
bakım, ikinci bir kalp krizi riskini
azaltmak açısından önem taşımaktadır
Doktorunuzun önerdiği egzersiz, beslenme
ve ilaç tedavisini düzenli uygulamaya özen
gösterin.
23
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Yaz İshalleri
Yaz İshalleri Nasıl Ortaya Çıkar?
Bazen insanlar ishal olup mikropları
dışkıları ile çevreye yayabilir. Dışkıyla
bulaşmış ellerin ağıza götürülmesi sonucu
da ishal olabilir. Her zaman kullanılan
suların sağlıklı olup olmadığını bilmek
mümkün olmaz. Doğada, özellikle insan
ve hayvan dışkılarıyla kirlenmiş sularda
yaşayan, ishal nedeni olabilecek çeşitli
mikroplar bulunmaktadır. Bunlar özellikle
Uzm. Dr. Önder BEKAR
İç Hastalıkları Uzmanı
Doğadaki sıcaklık artışıyla
tüm canlıların su ihtiyaçları
da buna paralel olarak
artar.Dolayısıyla insanlar,
yaz aylarında daha fazla
su tüketir. Böylece, bu
tüketimin beklenmeyen bir
sonucu olan yaz ishalleri,
çoğunlukla mikroplu suların
içilmesi veya bu sularla
yıkanmış meyve ve sebzelerin
yenilmesi ile ortaya çıkar.
İshal, dışkılama sayısında artışla beraber,
dışkının şekilsiz bir hal alması olarak
tariflenir. Normalde dışkı kuru ve şekilli
iken, ishal durumunda içerdiği su miktarı
artarak şekilsiz olur. İshal nedeniyle
barsak hareketleri artar, normal süreden
daha kısa aralıklarla dışkılama ortaya
çıkar. Örneğin, günde bir kez katı, şekilli
dışkılaması olan bir kişi, günde 3-4 kez
veya çok daha fazla dışkılıyorsa veya dışkı
cıvıklaşmış, su gibiyse ya da sümüksü
olmuşsa ishalden bahsedebiliriz.
İshale neden olan pek çok durum
mevcutttur. İshal nedenlerinin başında
mikrobik ishaller gelmektedir ki,
konumuz olan yaz ishalleri de bu
gruptandır. Mikroplar dışında başta
antibiyotikler olmak üzere çeşitli ilaçlar,
çeşitli mide barsak hastalıkları,bazı
hormonal hastalıklar, barsak ve barsak
komşuluğunda ortaya çıkan tümöral
durumlar, aşırı ve ani ısı değişimleri de
ishale neden olabilir.
Heyecanlanma, üzüntü, korku, stres gibi
durumlar da ishale neden olabilir.
Yaz İshallerinin Nedenleri Nelerdir?
Yaz ishaline neden olan mikroplar,
bakteriler ile protozoon denilen gözle
görülmeyen parazitlerdir.
24
durgun sularda, kanalizasyonun karıştığı
sularda, iyi ilaçlanmamış içme ve kullanma
sularında, özellikle yaz aylarında uzun
süre canlı kalarak çoğalır. Bu suların
içilmesi veya böyle sularla bulaşık, sıcak
ortamda beklemiş gıdaların, örneğin
çiğ sebzelerle hazırlanmış salataların
ve meyvaların tüketilmesi sonucu ishal
yapan mikroplar, ağız yoluyla alınarak
insanların barsaklarına ulaşır. Bunların bir
kısmı barsak duvarında iltihap oluşturarak
hem barsak hareketlerini arttırır,hem
debarsağa su ve iltihabi hücrelerin geçişine
neden olur. Bir kısmıda barsakta iltihap
yapmadan, salgıladıkları toksin denilen
zehirli maddelerin etkisiyle su ve tuz
geçişini arttırmak suretiyle ishale neden
olur.
Yaz İshallerinin Belirtileri Nelerdir?
En önemli belirti, dışkılama sayısının
artması ve dışkı vasfının değişmesidir.
Dışkı, cıvık, patates püresi görünümünde
olabileceği gibi, sümüksü ve iltihaplı
veya su gibi olabilir. Dışkı miktarı ve su
içeriği, ince barsaklarda hastalık yapan
parazit ve bakterilerin ishallerinde fazladır.
Kalın barsakta hastalık yapanlarınkinde
ise azdır. Ayrıca bunlarda dışkılama
sayısı diğerlerine oranla daha fazladır.
Su gibi tariflenen ishallerin çoğunluğu
paraziter nedenlidir. En sık giardia denilen
protozoon neden olur. Bu tip ishallerin en
ciddisi ve hayatı tehtit edeni ise dışkının
pirinç suyu görüntüsü olarak tariflendiği,
kolera bakterisinin yaptığı ishaldir. İltihaplı
dışkılamaya neden olan bakterilere ise
tifo ve tifo benzeri hastalıklara neden
olan salmonella bakterilerini örnek
verebiliriz. Kalın barsakta ishale neden
olan bakterilerin bir kısmı ve bazı parazitler
dışkının iltihaplı, sümüksü görünmesine,
aynı zamanda barsak duvarını da
zedeleyerek damarların kanamasına
neden oldukları için ,kanlı olmasına da
neden olurlar. Dışkının böyle kanlı ve
iltihaplı olması dizanteri olarak adlandırılır.
Nedenlerinden birisi şigella denilen
bakteri, bir diğeri, bir diğeri amip denilen
protozoondur. İshalle birlikte bulunan
belirtiler karın ağrısı, karında buruntu hissi,
bazen bulantı, iltihabi durumlarda bunlara
ilaveten ateş olarak karşımıza çıkar.
Dışkılamadan sonra tam rahatlayamama
da bir diğer belirti olabilir. Örneğin kalın
barsak ishallerinde ağrı ve rahatlayamama
sıktır. Aşırı su ve tuz kaybına bağlı olarak
kalp damar sistemine,böbreklere sinir
sistemine ait kalp ritm bozuklukları, böbrek
yetmezliği, şuur bozuklukları gibi belirtiler
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
de olabilir. Dilin kuruması, cildin parlaklık,
nem ve yumuşaklığını kaybetmesi, gözlerin
göz çukuruna çökmesi gibi belirtiler, su
kaybının işaretleridir.
İshal Olunca Ne Yapmalıyız?
İlk tedbir olarak kaybedilen su ve tuzu geri
koymak için pratik olarak hazırlayacağımız
şu solusyonu içebiliriz: Bir litre kaynatılmış
soğutulmuş suya 1 çorba kaşığı şeker,1 tatlı
kaşığı sofra tuzu ve 1 çay kaşığı karbonat
konularak karıştırılır, içilebildiği kadar sık
aralıklarla içilir. Ancak mikrobik ishallerin
hemen hepsi 24 saatten fazla devam eder
ve hemen hepsi ilaç tedavisi almadan
düzelmez. Bu nedenle, 24 saatten fazla
süren ishallerde en yakın sağlık merkezine
başvurarak muayene ve tetkik olunması
gerekir. Çünkü farkında olmadan dışkımız
yoluyla çevreye mikrop bulaştırabilir,
ayrıca ishalin tedavisiz kalarak daha ciddi
sağlık problemlerine yol açmasına neden
olabiliriz.
Sağlık Kuruluşunda Neler Yapılacaktır?
Sağlık kuruluşunda,şüphelenilen
gıdaların ve suyun olup olmadığı ve
ne zaman tüketildiği,ishalin ne zaman
başladığı,karın ağrısı,ateş,dışkıda iltihap
ve/veya kan olup olmadığı,yakınımızda
başka hasta insanların olup olmadığı
sorulacak;muayenelerin ardından dışkı
tahlili ve kültürü,kan sayımı ve gerekirse
diğer kan tetkikleri istenecektir.Tüm verilere
göre hekim tedaviye karar verecektir.
Nasıl Tedavi Edilir?
Sıvı ve tuz kaybının az olduğu, ishalin
hastanın konforunu çok bozmadığı
durumlarda, hastaneye yatırılmadan
genellikle sadece uygun bir diyetle hasta
ayaktan tedavi edilir. Aşırı su ve tuz kaybı,
ağır dizanteri halleri, kolera şüphesi olan
durumlarda hasta mutlaka hastaneye
yatırılarak öncelikle kaybedilen su ve tuzun
yerine konması amacıyla serum verilir,
daha sonra uygun ilaçlara başlanır.
hepsinde iyileşme tamdır. Ancak mikroplu
ortamla temas devam ediyorsa, gerekli
tedbirler alınmadıysa ishalin tekrarlama
şansı her zaman vardır.
Yaz İshalleri Nasıl Önlenebilir?
Bu ishallerin önlenmesinin en önemli yolu,
menşei bilinmeyen suların tüketilmemesi
ve kişisel temizliğe dikkat edilmesi, özellikle
ellerin her yemekten önce ve sonra
yıkanmasıdır. Kullanılan ve içilen suların
klorlanması pekçok mikrobun yaşamasını
önler. Şüpheli suların, şüpheli olmasa bile
salgın olduğu bilinen yerlerdeki suların
kaynatılarak kullanılması gerekmektedir.
İshal Diyeti Nasıldır?
İshali olan kimselerin düzelene kadar
posasız ve yağsız gıdalar alması gerekir.
Yani sebze ve meyvalar, kuru yemiş,
çikolata, kızartmalar gibi gıdalar
alınmamalıdır. Yağsız makarna, pirinç
pilavı, haşlanmış patates-patates püresi,
haşlanmış yağsız et ve tavuk, yağsız ızgara
köfte yenebilir. Ayrıca bol miktarda içecek
alınmalıdır.
İyileşme Şansı Nedir?
Uygun tedaviyle yaz ishallerinin tedavisi
oldukça yüz güldürücüdür; hemen
25
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Çocuklarda Ağız ve Diş Sağlığı
olukların üzeri kapatılıp, o bölgeye mikrop,
yemek artığı vs.nin sızması engellenerek
çürük başlaması önlenir. Bu işlem, 6
yaşından itibaren çıkan kalıcı azı ve küçük
azı dişlerinde de uygulanabilir. Çürüğü
engellemenin başka bir yolu da dişlerin
çürüğe karşı direncini artırmaktır.Dişlere
yüzeysel florür uygulanması suretiyle bu
direnç kazandırılır.
Dt. A. Funda DÖNMEZ
Diş Hekimi
Süt dişleri normal dişlere
oranla daha çok organik
madde içerirler, bu
nedenle çürümeye daha
yatkınlardır, daha kolay
ve hızlı çürürler. Çocuklar,
çürüğün erken döneminde
görülebilen soğuk sıcak
hassasiyeti ve hafif ağrı
gibi sinyalleri zamanında
yorumlayamazlar. Olayı
ancak dayanılamayacak
kadar ağrı olmasında fark
ederler ki bu durumda çok
geç kalınmış olabilir.
Çocukların dişleri niye çürüyor?
Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar
dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi,
merakı ve ebeveynin tutumu diş fırçalama
alışkanlığını belirler. Özellikle annelerin
sıklıkla yaptığı bir hata da emzik ya da
biberonu şeker, reçel vb. gibi gıdalara
batırarak çocuklara vermeleri veya
uyku aralarında şekerli süt, meyva suyu
gibi gıdalara alıştırmalarıdır. Böylece
beslenme düzensizliğinden dolayı dişler
çürümeye yatkın hale gelir.
Çürük oluşumu engellenebilir mi?
Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir
aşı ya da ilaç henüz geliştirlmedi.Ancak,
çürük sayısını azaltmaya yönelik bazı
malzemeler günümüzde kullanılmaktadır,
bunlardan birisi; ‘’fissür örtücü’’dediğimiz
malzemedir. Diş çürükleri, genellikle azı
ve küçükazı dişlerinin, çiğneyici yüzlerinde
bulunan ’’fissür’’ adı verilen oluklarda
başlar. Bahsettiğimiz malzemeyle
26
Süt dişlerinin önemi nedir?
Süt dişlerinin birinci görevi çocuğun
düzgün beslenmesini sağlamaktır. Ayrıca
konuşmanın düzgün gelişimi de süt
dişlerinin varlığına bağlıdır. Süt dişleri
kapladıkları alanı kendilerinin yerine
gelecek olan kalıcı diş için korumakta
ve kalıcı dişler sürerken ona rehberlik
yapmaktadır. Süt dişi erken çekildiği
zaman bu doğal yer tutuculuk fonksiyonu
da ortadan kalkmaktadır.
Süt dişlerindeki çürükler
tedavi edilmeli mi?
Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı,
kötü koku, çiğneme zorluğu, beslenme
bozukluğu ve çirkin görüntüye yol açar.
Bu dönemdeki tedavi edilmeyen diş
bozuklukları, ileride diş çarpıklığı, çene
gelişiminde bozukluk ve genel sağlık
problemlerine (romatizmadan kalp
rahatsızlıklarına kadar) sebep olabilecektir.
Dolayısıyla süt dişlerindeki çürükler, ‘’nasıl
olsa yerine yenileri gelecek’’ yanılgısına
düşmeden tedavi edilmelidir. Süt
dişlerindeki çürükler, ağrı ile çocuğun çok
küçük yaşlarda tanışmasına ve gelecekte
bazı fobileri olmasına neden olabilir. Ayrıca
bu çürükler süt dişlerinin çok erken kaybına
neden olabilir.
Çocuklarda Diş Yaralanmaları
Çocuklarda dişlerin zarar gördüğü
kazalarda zaman kaybetmeden
müdahalede bulunulmalıdır. Doğru
tanı konması çok önemlidir. Bunun için
hekiminiz size, kazanın ne zaman ve
nerede olduğunu, darbenin ne taraftan
geldiğini, kaza sonrası baygınlık, kusma,
hafıza kaybı vb.olup olmadığını soracaktır.
Verilen bilgiler doğrultusunda en doğru
tedavi uygulanabilecektir. Çocuklardaki
diş yaralanmaları, bazen kalıcı dişin
tamamıyla yuvasından ayrılmasına sebep
olabilir. Bu durumda çıkan diş ile birlikte
acilen diş hekiminize gitmelisiniz.Bu
esnada diş, bir bardak sütün içinde,eğer
süt mevcut değilse, temiz bir su içinde
muhafaza edilmelidir.
Bebeklerde Ağız Bakımı
Bebeklerin, en azından ilk dört ay anne
sütü ile beslenmeleri ağız çevresindeki
yumuşak doku ve kas fonksiyonlarının
normal gelişimi sağlayacaktır.Anne
sütünün yetersiz olduğu durumlarda
fizyolojik balıklı (damaklı,kesik uçlu)
biberon kullanımı gerekir. Bebekler 1
yaşından itibaren bardak ve kaşıkla
beslenmeye alıştırılmalıdır. Biberonla
beslenme en fazla 2 yaşına kadar devam
edebilir. Parmak emme, yalancı emzik
kullanma gibi alışkanlıklara 2-2,5 yaşına
kadar izin verilebilir. Eğer parmak emme
alışkanlığı mevcutsa, bunun sebebi
araştırılarak 3-6 yaş arasında bu alışkanlık
mutlaka giderilmelidir.
Solunum problemleri, çene gelişmesi
üzerine olumsuz etki eder. Burundan
değil de, sadece ağızdan soluma durumu
mevcutsa (bu durum uykuda daha iyi
anlaşılır) muhakkak Kulak Burun Boğaz
Uzmanı’na danışılmalıdır.
Çocuklarda diş fırçalama
ne zaman başlamalıdır?
Bebek 6-8 aylıkken (yani ilk dişler ağızda
göründüğünde) temizleme işlemi
başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
gece yatmadan önce dişleri (en azından
çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent Ya
da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek
yerinde olur. Diş fırçası kullanımına ise
çocuğun arka dişerinin çıkmasından sonra
(ortalama 2,5-3 yaşında) başlanması
uygundur.
Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama
için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu
yaşlarda önemli olan çocuğa diş fırçalama
alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş
fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen
ya da kolay ulaşılan yüzleri ve çiğneyici
yüzeylerini çok daha iyi temizlemek
gerekir. Bu nedenle fırçalamadan anne ve
babanın kontrolü olur.
Çocuklar için nasıl bir diş fırçası
seçilmelidir?
Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun,
yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş
fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri
aşındıracağı için kullanımı uygun değildir.
Eskimiş bir süpürgeyle süpürme işlemi
nasıl yapılamazsa, eski bir fırçayla da dişler
fırçalanamaz. Fırça kılları aşınır aşınmaz
(ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.
Çocuğuma dişlerini günde kaç gün
fırçalatmalıyım?
Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan
önce, sadece üçer dakikalık etkili bir
fırçalama işlemi yeterlidir. Her iyi alışkanlık
gibi diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk
döneminde kazanılacaktır.
Çocuklarda bazı ağız ve diş
problemleri?
• Diş Gıcırdatma
Stress,agresif,takıntı veya sıkılgan kişilik
yapıları,anne-babası diş gıcırdatan
çocuklar bu alışkanlığa daha eğilimlidir.
Belirtileri
Dişlerde aşınma, uyurken çıkarılan
gıcırdatma sesleri, yüz kaslarında ağrı,
çene ekleminde problemler, baş ağrısı,
dişlerde sallanma ve hassasiyet.
Tedavisi
Öncelikle psikolojik açıdan diş
gıcırdatmaya yol açan faktörler ortadan
kaldırılmaya çalışılır. Bu başarılamaz ise
hastaya takip çıkartılabilen bir gece plağı
yapılır.
• Parmak Emme
Parmak emme küçük yaşlarda sık
görülen bir alışkanlıktır. Genellikle dört
yaşına kadar kendiliğinden ortadan
kalkar. Alışkanlığın sürekli olup dişlerin
çıktığı yaşlarda sürmesi, bu dişlerde ve
damakta yapısal bozukluklara yol açar. Bu
bozuklukların nedeni parmağın ön dişlere
ve damağa uyguladığı basınçtır. Ortaya
27
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
çıkan bozukluğun derecesi emmenin
süresine, sıklığına, şiddetine ve emme
sırasında parmağın pozisyonuna bağlıdır.
Tedavisi
Parmak emmeyi önlemenin en etkili yolu
parmak emmeye eğilim gösteren çocuğu
emziğe alıştırmaktır. Emziğin hem verdiği
zarar azdır, hemde daha kolay bırakılabilir.
Tedavinin zamanlaması çok önemlidir.
Çocuğun kendisi bu alışkanlıktan
kurtulmayı istemedikçe, tedavinin başarıya
ulaşması imkansızdır. Çocuğun çevre
baskısına uğramaması ve alay edilmemesi
için okul çağından önce bırakılması
psikolojik yönden çok faydalıdır.
Çocuk baskı altına alınmadan
cesaretlendirilerek, ödüllendirilerek pozitif
yönlendirilmelidir. Eğer herşeye rağmen 6
yaşına kadar alışkanlık kırılamamışsa diş
hekimine başvurularak profesyonel yardım
alınması gerekmektedir.
28
• Emzik
Bebekler için emmek rahatlamanın
ve güven içinde hissetmenin en doğal
yoludur. Eğer bebek parmak emme
eğilimi gösteriyorsa, derhal emziğe
yönlendirilmelidir. Emzik parmak emmeye
göre hem daha az zararlıdır; hem de
sonraki yaşlarda daha kolay bırakılabilir.
Emzik günün büyük bir bölümünde değil
sadece gerekli olduğunda verilmelidir.
Yapısal bozukluklara yol açmamak için,
mümkün olduğu kadar doğal meme
yapısındaki emzikler seçilmelidir. Emziğin
yapısının sağlamlığı hergün kontrol
edilmelidir. Emziğin büyüklüğü ağzın
yapısına uygun olmalıdır.
• Biberon Çürüğü
Bebeğimin dişleri sürer sürmez çürüdü.
nedeni ne olabilir?
Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer
sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya
da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir.
Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler
de çürük nedeniyle kırılır. Bu kadar erken
bir dönemde çürük oluşmasının nedeni
de biberon çürüğü adı verilen çürüklerdir.
Bebek beslenmesinde en önemli besin
olan anne sütü ya da inek sütü doğal
olarak şeker içerir. Gece yatmadan
önce ya da uyku sırasında bebek anne
sütü veya biberon emerse süt ağızda
birikerek mikropların dişleri çürütmesi için
elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle
özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin
temizliğine özen gösterilmelidir.
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
bize benzeyenlere şükran duymak kolay.
Sevmediklerimize, tepki duyduklarımıza,
gıcık olduklarımıza, sabrımızı zorlayanlara,
hele hele rakip olarak gördüklerimize
teşekkür etmek ise nasıl da imkânsız
geliyor kulağa. Halbuki onlardan çok şey
öğreniyoruz, farkında bile olmadan.
Gıpta
Hayli varlıklı ve kudretli bir adam, bir
bilgenin kapısını çalar günün birinde.
“Namını işittim. Hakikaten keramet sahibi
misin merak ediyorum” der. “Bilmediğim iki
şey öğret bana. İkisini de aynı günde, aynı
anda göster. Sana ayıracak fazla zamanım
yok, bir an evvel dönmem lazım işimin
gücümün başına.” Bilgenin yanındaki
öğrenciler böyle bir küstahlık karşısında
sinirlenir, adamı kovmaya yeltenirler.
Lakin hocaları gülümseyerek teklifi kabul,
misafiri buyur eder.
“Öyleyse bana hangi alanda mahirsin,
evvela onu söyle” der. “Satranç” diye
cevaplar beriki. “Ben çok iyi satranç
oynarım. Hayatta, evlilikte, işte, her yerde,
rakiplerimi alt etmişimdir hep.” Sedeften ve
abanozdan yapma muhteşem bir satranç
tahtası getirilir, ortaya yerleştirilir.Muktedir
bir tarafa kurulur, tam karşısına da süklüm
püklüm bir yeniyetme oturur: Belli ki
daha toy, bıyıkları bile terlememiş. Bilge
der ki: “Hadi oynayın o zaman. Yalnız bir
şartım var. Her kim bu oyunu kaybederse
kellesini verecek bize, kabul mü?” Muktedir
tereddütsüz “Evet” der. Kendinden emindir.
Cılız bir delikanlıya yenilecek hali yoktur ya.
Başlarlar oynamaya. Bizimki zorlanmaz
hamlelerini tasarlamakta, üstünlük bariz
biçimde ondadır. Lakin giderek içinde,
Sanat ve edebiyat âlemi rekabetten muaf
değildir. Dünya kuruldu kurulalı didişir
yazar taifesi. Bir sanatçı çıkıp da bir başka
sanatçıyı methetmez orta yerde. Romancılar
birbirlerinin eserlerini okumaz. Ne de şairler
birbirlerinin şiirlerini. Dört kelime var bir
duyguyu anlatan. Gıpta farklı, kıskançlık
farklı, haset farklı, rekabet farklı. Gıpta
etmek insana has, hepimize.
Elif ŞAFAK / Yazar
Âdemoğlu Havva kızı sadece etten ve
kemikten değil, bir de gıptadan müteşekkil.
Aslında saklı bir takdir barındırır gıpta.
yüreğinin bir yerinde kıymık gibi bir sızı
Özeniriz bir başka insana. Onun yerinde
başlar: “Bu delikanlı benim yüzümden
olmak isteriz. Kıskançlık farklıdır ama.
ölecek mi şimdi?” Giderek kazanmak
Zehirdir damla damla. Kanımıza karışır,
önemini yitirir. Hatta kazanmak istemez
ruhumuza. Bir başkasını kıskanmak ağır bir
artık. Ne var ki kaybetmek de istemez. En
yüktür, kalbimiz tökezler, nefesimiz daralır
iyisi berabere kalmaktır. Bir yolunu bulup
bunca ağırlık altında. Kıskanç insan bir
bu oyunu eşit bitirmelerini sağlamaya
başkasının yerinde olmak istemez, o başkası
karar verir. Ama nasıl? Sürekli yenmeye
konumundan olsun ister. Yukarıdaki aşağı
alışkın biri için hata yapmayı hedeflemek
insin, kazanan kaybetsin, kartlar tersine
çok zordur.
dönsün. Gene de yetmez. Kıskanç insan
mutlu olmayı bilmez. Haset ise katmerli
Üstelik vahim bir hata yaparsa bu sefer de zehirdir. Sadece kötü düşünmekle, fesat
hem oyunu hem hayatını kaybedecektir.
konuşmakla yetinmez burada kişi, bir de
Nasıl yapmalı da arada kalmalı? Ne
tutar başkalarıyla uğraşır. Vaktini, enerjisini
kazanmalı, ne kaybetmeli, bir eşikte sakin hep başkalarını zedelemeye harcar, geçip
ve mutmain durabilmeli? Nasıl yapmalı da gider yıllar.
kimseyi incitmeden ve kimse tarafından
incinmeden yola devam etmeli? Başlar
Ve rekabet en beteridir. Rakip zannetmek
bizimki boncuk boncuk terlemeye. Ne
bir başkasını. Dört kelime var aynı duyguyu
zor ikilemdir. Bir süre sonra bilge yaklaşır,
anlatan. Dördü de birbirinden farklı.
satranç tahtasını tutup havaya kaldırıverir. Yüreklerimiz ceviz kabuğu, bata çıka ilerleriz
Oyun bitmiştir. “Bugün iki şey öğrendin”
sularda. Kâh gıpta eder kâh kıskançlık
der adama. “Şefkat duymak ve arafta
duyarız. Sonra gelir bir bilge, tutar satranç
durmak. Bir başkasını korumak, kollamak tahtasını, kaldırıverir. Bir bakmışız ki her
nasıl bir his onu anladın; aynı zamanda
şey boşmuş. Bunca yük, bunca ağırlık. Bir
kimseyle yarışmaksızın var olmak nedir,
bakmışız ki kimsenin kimseyle yarıştığı
onu kavradın. Bunları sana bu delikanlı
yokmuş aslında, kâinat sonsuzmuş. Farklı
gösterdi, onun sayesinde. Sana çok şey
zannettiğimde benim gibiymiş, o da meğer
öğreten rakibine teşekkür et.” Bizimkisi
bir başkasına gıpta edermiş. Bir bitimsiz
yorgun, biraz da sersemlemiş bir halde
çekişme, boşu boşuna... En iyisi, en sadesi,
teşekkür eder yeniyetmeye. Sevdiklerimize, şefkat duymak ve arafta durmak!!!
Ebru Bilun / Fotoğraf
29
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Çocuklarda Burun Tıkanıklığı
ebevenylerin uzun süre ilgisine muhtaç
olabilmektedir.
Bademcik ameliyatları için günümüzde
farklı seçenekler vardır;
Klasik Yöntem: Bisturi ve makas gibi keskin
aletler ve bademciği alttaki kas tabakasından
ayırmaya yarayan mekanik aletlerle yapılan
ameliyat, yüzyılı aşkın süredir
uygulanmaktadır.
Op. Dr. Bülent AYMELEK
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Bademcikler ağzımızın arka
tarafında dil kökünün her iki
yanına yerleşmiş lenf
bezleridir. Bulunduğu yer
nedeniyle irileşmesi halinde
boğazı daraltarak horlamaya
ve daha ileri durumlarda
uykuda nefes tıkanmalarına
neden olabilir. Uyku sırasında
gevşeyen boğaz etrafındaki
kaslar bademcik nedeniyle
zaten dar olan hava yolunun
tamamen kapanmasına
neden olur.
Çocuklarda horlama, yatakta sık yer
değiştirme, huzursuz ve yetersiz uyku, gece
terlemeleri gibi belirtilerle ortaya çıkan bu
durum, büyüme ve gelişmede geri kalmaya,
saldırganlık, huysuzluk gibi kişilik
değişikliklerine, öğrenme güçlüklerine neden
olabilmektedir. Bu istenmeyen durumlar
daralan nefes yolundan havanın
geçememesi, akciğerden kana karışan
oksijenin azalmasına bağlı olarak dokulara
ve beyne yeterli düzeylerde ulaşamaması
nedeniyle olmaktadır. Uykuda nefes alma
güçlüğü yaşayan çocuklarda bademcik
dokusunun alınması veya çeşitli teknolojik
yöntemlerle küçültülmesi dünyada yaygın
olarak kabul gören tedavi yaklaşımıdır.
Çocuklarda ameliyat sonrasında erken
dönemde uykuda rahatlama gözlenmekte;
ilk altı aylık süreç sonunda gelişme ve
büyümelerinde olumlu değişiklikler
görülebilmektedir. Bu ameliyatla hava yolu
önemli ölçüde genişletilmektedir, ancak
ağrılı bir ameliyat olması nedeniyle çocuklar
ve ebeveynler için zorluk çıkabilmektedir.
Ağrı nedeniyle çocuğun ameliyat sonrası ilk
10 günde gıda alımı azalabilmekte,
30
Avantajları: Eskiden beri kullanılan ve
alışılmış yöntem olması ve bademcikleri tam
olarak çıkarmasıdır.
Dezavantajları: Zaman zaman kanama ve
sıklıkla yemek yerken ağrıya yol açmasıdır.
Hem kronik bademcik iltihaplarının hem de
uykuda nefes durması ve horlama
tedavisinde kullanılır.
Elektrokoter Yöntemi: Bu yöntemde keskin
aletler yerine elektrik akımı kullanılmaktadır.
Bu yöntem ile bademcikler tam olarak
çıkarılmaktadır. Ancak ameliyat sonrası
yutkunurken ağrı olabilmektedir. Hem kronik
bademcik iltihaplarının hem de uykuda nefes
durması ve horlamanın tedavisinde
kullanılabilir.
Coblator Yöntemi: Coblator radyo frekans
enerjisi ile dokuları buharlaştırabilen cihazdır.
Bu cihaz ile bademciklerin büyük bir kısmı
alınabilir.
Avantajları: Kanama ve ağrının neredeyse hiç
görülmemesi ve iyileşmenin çok çabuk
olmasıdır. Özellikle tıkayıcı büyüklükteki
bademciklerin küçültülmesi, kronik bademcik
ilktihaplarında hastalıklı dokunun büyük
ölçüde ortadan kaldırılması amacıyla
kullanılabilmektedir. Ayrıca bademciklere
bağlı ağız kokusu şikayetlerinde erişkinlerde
de koku yapan dokunun ortadan kaldırılması
da kullanım alanları arasındadır.
Radyo Frekans Yöntemi: Radyo frekans
yöntemi klasik ameliyatın dezavantajlarını
ortadan kaldırmaktadır. Havayolunda
genişlemeyi sağlarken, bu işi ağrısız
başarmaktadır. Radyo frekans enerjisi veren
cihaza bağlı iğne bademciklere
batırılmaktadır. Bu iğne yoluyla verilen radyo
frekans enerjisi bademciklerin büzüşmesine
ve boyut olarak küçülmesine neden olur.
Araştırmalar bu yöntemle hava yolunda
%70-80 genişleme sağlanabildiğini
göstermiştir. Erişkinlerde ve büyük
çocuklarda bu yöntem genel anestezi
verilmeden de uygulanabilmektedir.
Uygulama sonrasında ağrı olmamaktadır. Bu
da normal yemek alışkanlıklarına dönmeyi
kolaylaştırmakta, çocuklarda ve ailede
ameliyat sonrası oluşan huzursuzlukları
önlemektedir. Hastalıklı olmayan ancak
büyük olan bademciklerin çıkarılmayıp
sadece küçültülmesi amaca uygun tedavi
sağlamaktadır.
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Termal Welding Sistemi (TWS): Bu sistemde
bademcik ameliyatı dokudaki protein
moleküllerini doğal halini bozan (denatüre)
eden bir ısıtıcı sistem kullanılarak
gerçekleştirilir.
Avantajları: Ameliyat sırasında kanamanın
az olması, normal diyete dönüş süresinin kısa
olması ve ameliyat sonrası ağrının daha az
olmasıdır.
Bademcik ameliyatı ne zaman gereklidir?
Bademcik ameliyatı şu durumların herhangi
birisinin olması durumunda gereklidir:
• Sık bademcik iltihabı geçiriyorsa (senede 5
veya daha fazla sayıda).
• Uykuda horlama ve nefes kesilmesine
sebep olacak kadar sorun çıkaran büyük
bademciklerin varlığında.
• Çocuğun havale geçirmesine sebep olan sık
bademcik iltihapları oluşuyorsa.
• Beslenme bozukluğu ve kilo kaybına yol
açıp büyüme gelişmeyi bozacak kadar büyük
bademciklerin varlığında.
• Erişkinlerde tüm tedavilere rağmen
geçmeyen bademcik taşı ve ağız kokusu
varlığında.
• Geçirilen bademcik iltihapları kalp, eklem
romatizmasına ve böbrek yetmezliğine yol
açmışsa (hastanın bu aşamaya gelmesini hiç
arzu etmiyoruz).
Geniz Eti ve Tedavisi
Burun eti yani konka sağlıklı her insanda
bulunan burun sağlığı için gerekli dokulardır.
Yerleşim olarak burnun içindedirler. Geniz eti
ise burnun çıkış deliğinde bulunup vücut için
faydası olmayan lenf dokulardır. Genellikle
çocuklarda bulunurlar. Burun etleri burnun
girişinden görülebilirler. Geniz etleri ise ancak
özel aletler yardımı ile (endoskop)
görülebilirler. Geniz eti çok büyükse
burundan nefes alıp vermeyi engeller.
Buna bağlı olarak;
• Gece ağzı açık uyuma, horlama, uykuda
nefes durması, gündüz gürültülü solunum
oluşur.
• Çocuklarda büyüme gelişme geriliği
yapabilir.
• Sık üst solunum yolları enfeksiyonu geçirme
sebebi olabilir.
• Diş ve çene gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Diş ve çene ile ilgili sorunlar sebebiyle
ortodontik tedavi gerektiren çocuklarda bu
sorunların sebebi geniz eti olabilir. Geniz eti
problemi çözülmeden ortodontik tedavi
başarılı olmayacaktır.
Büyük geniz eti orta kulak havalanmasını
bozabilir. Böyle bir durumda;
• Tekrarlayan orta kulak enfeksiyonlarına yol
açabilir.
• Bazen orta kulakta sıvı birikmesine yol
açarak işitme kaybına sebep olur (seröz otit).
• Gece altını ıslatma sebebi de geniz eti ne
bağlı burun tıkanıklığından kaynaklanabilir.
• Geniz eti olan çocukların sesleri de olması
gerektiğinden farklıdır. Dolu dolu kalın tonda
konuşurlar.
Çocuğunuzda geniz eti olduğunu
(adenoid vejetasyon hipertrofisi)
nasıl anlarsınız?
Her hangi bir üst solunum yolu rahatsızlığı
geçirmemesine rağmen her gece burnu tıkalı
oluyor ve horluyorsa geniz eti olma ihtimali
düşünmelisiniz. Bir KBB uzmanına
başvurmanız doğru olur.
Geniz etinin tedavisi nasıldır?
Tedavi cerrahidir. Genel anestezi altında
tıkayıcı geniz eti ameliyatla alınmalıdır.
Geniz eti ameliyatı nasıl yapılır?
Ameliyat tam donanımlı hastanelerde genel
anestezi altında yapılmalıdır. Ameliyat günü
hastaneye aç ve susuz gidilmelidir. İşlem
öncesi bazı tetkikler yapılarak ameliyata
engel bir durum olup olmadığı araştırılır. Her
şey normalse ameliyata alınır. Geniz eti
ameliyatı yaklaşık 15 dakika sürer. Hasta
açısından kolay bir ameliyattır.
Geniz eti ameliyatı sonrası nelere
dikkat edilmelidir?
Ameliyat sonrası 3 gün kadar katı, kuru, sıcak
yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Sulu
yumuşak gıdalar tercih edilmelidir. Aşırı
efordan sakınılmalıdır. Aksi takdirde nadir
görülmekle beraber ameliyat sonrası
kanama olabilir. Kanamanın olmaması için
ameliyat öncesi aspirin benzeri ilaçları
kesmekte dikkat edilmesi gereken bir
noktadır.
Geniz eti ameliyatı kaç yaşından
itibaren yapılabilir?
Geniz eti ameliyatı 1,5 yaşından itibaren
yapılabilir.
31
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Kepçe Kulak
Kulağın Anatomisi ve Gelişimi
Op. Dr. Murat CERAN
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak kenarlarının öne
doğru açılması ve kulak
kıvrımlarının oluşmaması ile
kendini gösteren doğumsal
kulak şekil bozukluğuna
kepçe kulak deformitesi
denir. İşitme fonksiyonu
normaldir. Bu deformiteyi
düzeltmek amacıyla
yapılan işleme kepçe kulak
düzeltilmesi ameliyatı denir.
32
Yetişkin bir kişinin kulağının yüksekliği
5,5-6,5 cm, genişliği ise 3-4,5 cm’dir. Kulak
kepçesi kenarının kafadan uzaklığı 1,5-2
cm’dir. Kafa ile kulak kepçesinin kenarı
arasındaki bu mesafe, kulağın üst ucunda
en yakınken kulak memesi ile birleştiği
kısımda ise en uzaktır. Kulak kepçesi ile
kafa arasında bir açı vardır. Bu açının
kadınlarda en fazla 20°, erkeklerde en
fazla 25° olması gerekir. Kulak yukarı
doğru dik bir hatta olmayıp aşağıdan
yukarı doğru yaklaşık 20°’lik açıyla arkaya
doğru yatıktır. 3 yaşında kulak olması
gereken büyüklüğün %85’ine ulaşır. Kulak
gelişimini 6-15 yaşları arasında tamamlar.
Kepçe Kulak Deformitesindeki
Anatomik Farklılıklar
Kepçe kulak doğuştan itibaren bulunur.
Kulağın kıkırdak yapısının anatomik
özelliklerinde farklılıklar vardır. Kulak
kepçesinin boyutları genellikle normaldir.
Yani herhangi bir boyut farkı yoktur.
Ancak kulak kepçesi ile kafa arasındaki açı
25°’den daha fazladır. Özellikle arkadan
görüntülerde bu açının fazlalığı çok
net olarak gözükür. Bazı kişilerde kulak
memesi veya kulak üst ucunda da şekil
ve açı deformasyonları olabilir. Bunun
dışında bazı kişilerde kulak kepçesi içindeki
kıvrımlar yeterince oluşmamış olabilir.
Ayrıca her iki kulakta farklı düzeylerde
kepçe kulak deformitesi olabilir.
Ameliyatsız Kepçe Kulak Düzeltilmesi
Yenidoğanda kepçe kulak saptanırsa
ilk 72 saat içinde cerrahi yapılmaksızın
düzeltilme şansı vardır. Anneden bebeğe
geçen yüksek seviyedeki östrojenin
etkisi ile kıkırdak elastikiyeti fazladır. Bu
olağandışı yumuşaklıktan dolayı kulak
kıkırdakları şekillendirilebilir. 72 saatten
sonra anneden geçen hormonun seviyesi
düşer ve kıkırdaklar sertleşir. Bu nedenle
doğumdan sonraki birkaç gün içinde
kulağı arkaya yatırmak için özel bantlar
veya plastik kaplı özel teller kullanılmaya
başlanıp 1-2 ay devam edilerek kepçe
kulak düzeltilebilir.
Kepçe Kulak Deformitesinde
Cerrahi Tedavi
Kepçe kulak ameliyatı en küçük yaşta
yapılan estetik amaçlı ameliyatlardandır.
Çok ileri derecedeki kepçe kulakta tedavi 3
yaşından itibaren yapılabilir. Bunun nedeni
ise okul çağından önce bu problemin
çözümlenip çocuğun psikolojik olarak
etkilenmemesini sağlamaktır. Ancak
küçük yaştaki hastaların pansuman, dikiş
alınması ve ağrı gibi durumlara toleransı
ve uyumu maalesef çok fazla değildir. Bu
nedenle ilkokula başlamadan veya ilkokul
çağında ameliyat yapılması için ailenin
değil hastanın istekli olması çok önemlidir.
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
ameliyat izi olmaz. Tedavide kulak
kepçesinde saptanan problemler düzeltilir.
Kulak kepçesi ile kafa arasındaki açı
kıkırdağa dikişler atılarak olması gereken
düzeye çekilir. Özellikle kulak kepçesinin
üst bölümünün yakınlaştırılmasına dikkat
edilmelidir. Çünkü kulak kepçesinin orta
bölümü geri çekilirken üst kısmı geri
çekilmezse gene hoş gözükmeyen bir
görüntü ortaya çıkar. Eğer kulak kepçesi
üstündeki kıvrımlar yetersiz oluşmuşsa
özel dikişler yardımı ile bu kıvrımlar
tekrar belirginleştirilir. Kulak arkasından
bir miktar cilt çıkartılır. Böylece ameliyat
sonrası fazlalık cildin kulak arkası
oluğunda birikmesi engellenir. Ancak bu
işlem yapılırken kulak arkası oluğu yok
edilmemeli veya deforme edilmemelidir.
Ülkemizde hastanın isteği ile ameliyat için
en erken 12-13 yaşlarında gelinmektedir.
3-6 yaş arasında ameliyat genel anestezi
ile yapılırken 12-13 yaşlarından itibaren
lokal anestezi ile yapılabilir. Kepçe kulak
ameliyatı 1-2 saat kadar sürer. Kepçe kulak
düzeltilmesinde sadece cilt çıkartılmasının
yeterli olmadığı en az 150 yıldır bilinen
bir gerçektir. Operasyon kulağın arka
tarafından yapıldığı için görünen bir
Kulak kepçesi kıkırdağına yapılan
müdahaleler sonrası kıkırdağın yüzeyi
düzgün ve düzenli olmalı, kulak kepçesinin
kenarında tırtıklanmış gibi görüntüler
oluşmamasına dikkat edilmelidir.
Kıkırdak şekillendirmede kullanılan
dikişler, kalıcı olduğundan mutlaka cilt
altından görünmeyecek kadar derinden
geçilmelidir.
Kulak kepçesi kafaya aşırı derecede
yaklaştırılmamalıdır, çünkü bu kafaya
yapışmış gibi duran görünüm de göze en
az kepçe kulak kadar kötü gözükecektir.
Eğer her iki kulakta farklı düzeylerde kepçe
kulak deformitesi var ise her iki kulağın
eşit oranda kafaya yaklaştırılması ile bu
sorun simetri sağlanarak çözümlenir. Fakat
amaçlanan mükemmel bir simetri değil
eski görünümden daha iyi ve olağan kulak
yapısıdır.
Operasyon sonrası
Operasyon sonrası kulak kepçesini içine
alan ve 1 hafta kadar süren bir bandaj
yapılır. Bu bandajın çok titiz yapılması
gerekir. Bandaj sayesinde kulakta
oluşabilecek kan birikimini engellenirken
ve ameliyat sonrası şişlik ise en az düzeye
inecektir. Ameliyat sonrası hastanede
kalmak gerekmez. Bandajla da olsa 2.-3.
günde normal hayata dönülebilir. Dikişler
10 gün içinde alınır. Kulaktaki şişliklerin
geçip şeklin tam olarak ortaya çıkması 2-3
ayı alacaktır.
Komplikasyonlar
Kepçe kulak ameliyatları sonrası
enfeksiyon, kan birikimi gibi istenmeyen
durumlar nadiren görülebilir.
33
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Damar Hastalıkları
Op. Dr. Ali Fuat PAKER
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Ateroskleroz,
atardamarlarda meydana
gelen en yaygın
hastalıklardan biridir.
Atardamarların, belirli bir
sebeple daralması veya
tıkanmasına Ateroskleroz
denir. Genelde damar
çeperlerine yağ birikmesi
sonucu meydana gelir.
Biriken bu yağ aynı
zamanda damarların
esnekliğini bozar ve
sertleşmelerine neden olur.
Genelde orta yaşlı
erişkinlerde ve erkeklerde
daha sık görülen tedavi
edilmezse ölümcül olacak
kadar tehlikeli bir
rahatsızlıktır. Kadınlarda
menapoz sonrası risk hızla
artar.
Periferik Damar Hastalıkları
(Damar Tıkanıklıkları)
Damar Tıkanıklığının
Belirtileri Nelerdir?
Arteriyosklerozda belirti, damarda olan
tıkanıklığın veya arızanın yeri ile ilgilidir.
Damar tıkanıklığı nedeni ile dokulara
yeterli kan, dolayısıyla oksijen gidemez,
sonucunda ilgili bölgede hasar
meydana gelir. Lezyon şah damarında
ve beyinde ise; görme ve konuşma
bozuklukları, hafıza kaybı, kısa süreli
bilinç kaybı, yer ve zaman kaybı, kol
34
veya bacaklarda kas gücünün ani ve
geçici olarak zayıflaması ve daha kötüsü
inme yada felç olarak karşımıza çıkabilir.
Lezyon kalpte ise; kalp kasının kasılma
gücü zayıflar. Kalpte ritim düzensizlikleri,
göğüs ağrıları ve sonunda ise kalp krizi
oluşur. Lezyonlar bacakta ise; yürürken
kramp ağrıları, ısı kaybı, kramplar, deride
kalınlaşma ve koyulaşması oluşur.
Böbrekte ise; kan basıncının artması,
böbrek fonksiyonlarında işlev kaybı
meydana gelebilir.
Kimler Daha Fazla Risk Altında
Sigara; Özellikle 10 yılın üstünde ve
günde 1 paketten fazla sigara tüketen
kişilerin hastalığa yakalanma oranı çok
artmaktadır. Sigara tüketimi arttıkça risk
katlanarak artar.
Yaş; Hastalık 40 yaş ve üstü daha fazla
gözlenmektedir. Yaş ilerledikçe risk artar.
Şeker Hastalığı; Şeker hastalığı olan
kişilerde damar yapısında daha hızlı
bozulma olduğu için tıkanma da daha
hızlı gerçekleşecektir. O nedenle şeker
hastalarının çok dikkatli olması ve
tedavilerini aksatmamaları, diyetine
uygun beslenip hayat tarzlarını bu yönde
değiştirmeleri riskin azalmasına katkıda
bulunacaktır.
Kan Yağlarında Yükseklik; Hastalardaki
kan LDL kolesterol ve trigliserid
seviyelerindeki yükseklik damar yapısını
bozarak, tıkanıklığı şeker hastalığı gibi
hızlandırmaktadır. Aynı şekilde iyi huylu
kolesterol (HDL kolesterol) düzeyinin
düşük olması riski artırabilir.
Hipertansiyon; Kan basıncı yüksekliği de
damar sertliğine gidişi hızlandırarak
tıkanıklığın oluşmasında rol
oynamaktadır. Obezite (şişmanlık)
önemli risk faktörlerinden biridir.
Hareketsizlik egzersiz yapmamak ve
sedanter yaşam aterosklerozu artırır.
Stres aterosklerozu kolaylaştırır ve
hızlandırır. Aile hikayesi olan ve anne
baba ve yakın akrabalarda aterosklerozu
ve buna bağlı damar tıkanıklığı
olanlarda hastalık daha fazla görülür.
Şah Damarı Hastalıkları
Karotis Arter Hastalığı; Şah damarı beyni
besleyen ana damardır ve kalpten çıkan
ana atardamar olan aortadan köken
alır. Ayrıca beynin arka tarafından gelen
atardamarlarda beyin dolaşımına
katkıda bulunur. Son derece hassas bir
kan basıncı ile düzenlenen dengeli ve
herhangi bir darlık durumunda diğer
damarlardan beslenmenin sağlandığı
bir sistem vardır. Kalp damar
hastalıklarının genel gelişimine paralel
olarak diğer bölgelerde oluşan darlıklar
gibi şah damarlarında da darlıklar
oluşur. Bazen bir kaç bölgedeki darlıklara
şah damarındaki darlıklarda
katılabileceği gibi tek başına şah damarı
tıkanıklığı da görülebilir. Temel olarak
aterosklerotik (damar kireçlenmesi) risk
faktörleri burada da geçerlidir.
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Şah damarlarında ani bir tıkanma
olması inme (felç) ile sonuçlanır. Şah
damarının tamamen tıkanması ya da bu
aterosklerotik daralmaya neden olan
plaktan kopan küçük kireç parçacıkları
veya kalpten ya da bu bölgeden gelen
küçük pıhtılar beyinin içindeki küçük
damarları tıkayarak felç yapabilir. Beyin
kanaması diye adlandırılan durum
bundan farklıdır. Bu durumda genelde
beyin içindeki küçük damarlardan beyin
dokusu içine olan kanama
sözkonusudur. Darlık ya da tıkanıklığın
olduğu damarın beslediği bölgelerin
fonksiyonlarının kaybına bağlı kalıcı ya
da geçici bir inme oluşur. Bu tabloda en
hafifinden en ağırına kadar geçici görme
kaybı, bayılma, his, motor ve konuşma
kayıpları oluşur. Bu durum geçici olabilir
ve genelde 24 saat içinde düzelir. Bu
tabloya ‘’Geçici felç’’ adı verilir. Bu tablo
tek başına şah damarlarında ya da beyin
içindeki damarlarda bir sorun olduğunu
akla getirir. Arkadan gelecek daha ağır
bir atağın habercisi olabilir. Nadiren bu
düzelme uzun süre alabilir.
Zaman içerisinde düzelme olmayan
olgularda oluşan nörolojik felç tablosu
kalıcı hale gelebilir ya da haftalar ve
aylar içerisinde tamamen ya da geride
bazı hasarlar bırakarak düzelebilir.
Her iki tabloda da hastaların hem şah
damarı tıkanıklığı hem de genel kalp
damar hastalıkları açısından
incelenmesi gerekir . Hekime
başvurulduğunda basit olarak steteskop
ile şah damarı üzerinde üfürüm
duyulması tanı için ilk basamak işlemdir.
Sonrasında doppler ultrasonografi ve
şah damarı anjiyografisi ile tanı konulur.
Ultrasonografide saptanan darlık ile tek
başına ameliyat yapılabilir. Hastanın
özellikle kalp açısından değerlendirilmesi
gereken ve risk faktörleri taşıyan
olgularda ek olarak koroner (kalp)
anjiyosu ile birlikte şah damarlarına
yönelik anjiyo da planlanabilir.
Önemli bir nokta kişilerde yukarıdaki
belirtiler olmaksızın tesadüfen de bu
darlıklar saptanabilir. Olağan
kontrollerin dışında koroner bypass
ameliyatları sırasında yapılan tarama
testlerinde de saptanabilir. Bu durumda
patolojinin şiddetine göre aynı anda ya
da önce şah damarına müdahele
edilebilir.
Tedavi
Darlığın belirli oranın altında olması ve
belirti görülmemesi durumunda ilaç
tedavisi ve izlem ilk tedavi aşamasıdır.
Sonraki aşamada uygun darlıklarda
stent uygulaması yapılabilir. Stentlerde
ileri de yeniden darlık ya da tıkanıklık
oluşabileceği düşünülmelidir.
Belirli koşullarda en sık uygulanan
cerrahi yöntem karotid
endarterektomisidir. Bu işlem ile damar
için tıkayan aterosklerotik plak damar
duvarından soyularak çıkartılır. Bu teknik
ile inme ve inme sonrasında gelişen
komplikasyonlarda azalma sağlanır. Bu
cerrahi işlemde düşük de olsa inme riski
de bulunmaktadır.
35
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Çocuklarda Kabızlık
kadar dışkılaması normal
karşılanmalıdır. Haftada üçten daha az
dışkılaması, dışkılanırken zorlanması,
ağrı çekmesi ve sert dışkılaması
durumunda kabızlık söz konusu olur.
Eğer kabızlık iki haftadan uzun sürecek
olursa bu durumda kronik(uzun süreli)
kabızlıktan söz edilir.
Uzm. Dr. A. Orhan DENGİZ
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Çocuklarda kabızlığın en
önemli nedeni yeterli sıvı ve
lifli besin tüketmemeleridir.
Diğer bir önemli neden de
dışkı yapmak için tuvalete
gitmemeleri ve dışkılamayı
ertelemeleridir.Çocuklar
sıklıkla kaka yapma
ihtiyaçları geldiğinde oyuna
ara vermemek veya ailenin
bulunduğu ortamdan
ayrılmamak için kakalarını
tutarlar ve bu dışkılama
hissinin geçmesini beklerler.
Hangi durumlarda
kabızlıktan söz edilir?
Yaş grubu ve kullanılan besinin
özellikleri günlük dışkı sayısını değiştirir.
Bebekler anne sütü aldıkları dönemde
günde 6-8 defa yumuşak dışkı
yapabilirler. Bu durum ishal olarak
algılanmamalıdır. Önemli olan bebeğin
bu koşullarda büyümesini uygun
ölçülerde sürdürmesidir. Ancak yine
anne sütü alan bebeklerin günde bir
defa veya iki günde bir defa
dışkıladıklarını da biliyoruz. Bu nedenle
kabızlık tanımında da dikkatli olmak
gerekir. Bebeğin alışılmıştan daha sert
ve/veya ağrılı ve/veya seyrek dışkılaması
kabızlık olarak düşünülebilir. Bebekler
büyüdükçe tükettikleri besinler de
değişkenlik göstererek artar. Genellikle
günde bir veya iki günde bir
dışkılamaları beklenir. Günde üç defaya
36
Çocuklarda Kabızlığın
Nedenleri Nelerdir?
Bazı çocuklar daha önce dışkı yaparken
zorlandıkları durumda canlarının
yandığını veya rahatsız olduklarını
bilerek bekletirler. Bu durumda dışkı
daha da su kaybederek sertleşir ve
çıkarılmaları sırasında daha çok sıkıntı
yaratırlar. Eğer kabızlık tuvalet eğitimi
sırasında başlarsa bunun çocuğun
yaşadığı baskı ve strese tepki olarak
geliştiği düşünülür.
Ayrıca kabızlığa neden olan hastalıkların
varlığı da akıldan çıkarılmamalı,uzun
süre kabızlık durumunda hekime bu
nedenle danışılmalıdır.
Kabızlık neden tedavi edilmelidir?
Kabızlık tedavi edilmezse dışkılama
gittikçe zorlaşır ve ağrılı olur. Sebepsonuç ilişkisi içinde çocuk dışkı
yapmaktan daha çok kaçınır ve kabızlık
sorunu giderek önemli bir sorun olmaya
başlar. Karnın alt yarısında ağrı ve
dışkılama sırasında oluşan çatlaklara
bağlı ağrı/acı ve kanamalar ortaya çıkar.
Kabızlığın başka sonucu ise, çocuğun
zaman zaman dışkı kaçırmasıdır. Bu
durum çocuk için daha da çok stres
kaynağı olur. Kabızlık uzun süreli
olduğunda bazı çocuklar altlarını
ıslatmaya başlarlar. Bu durum kalın
barsakların son kısmında bekletilen dışkı
kitlesinin mesaneye baskı yapmasından
kaynaklanır. Bu nedenle bu çocuklarda
idrar yolu enfeksiyonu da daha sıktır.
Bazen de kabızlık çocukta iştahsızlık
nedeni olur. Büyümesini olumsuz etkiler.
Kabızlık Nasıl Tedavi Edilir?
Tuvalet disiplinin geliştirilmesi önemli bir
başlangıçtır. Dışkılama duygusu olsun ya
da olmasın çocuk mutlaka günde iki
defa aynı saatlerde tuvalete oturmalı ve
en az on dakika gibi makul bir süre
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
dışkılama için gayret etmelidir.
Çocuklarda tuvalet eğitimi için en uygun
zaman çocuktan çocuğa farklılık
gösterir. İki yaşından önce söz konusu
olmamalıdır. Üç yaşından sonra
nörolojik olarak dışkıyı tutmayı
öğrenebilecek hale gelirler. Bu durum
dört yaşına kadar gecikebilir. Acele
edilmesi ve baskı yapılması kabızlıkla
sonuçlanabilir.
Erken yaş gruplarında eğitim
kurumlarında tüm gün vakit geçiren
çocuklarda kabızlık daha sık görülebilir.
Bu durum tuvaletin fiziki koşullarından
kaynaklanabilir. Temiz olmaması,
tuvalet kağıdının olmaması gibi
nedenler çok sık olarak dile gelir.
Üzerinde durulması gereken bir diğer
konu da çocuğun beslenmesidir.
Tükettiği besinlerin liftenzengin olması
önemlidir. Sebze ve meyveler liften
zengin besin gruplarıdır. Ancak çocuklar
genellikle bunları sevmezler. Günde iki
porsiyon meyve, üç porsiyon sebze
yenilmesi ideal uygulamadır. Ancak
çocuklarda bu miktarlarda sebze-meyve
tüketimini sağlamak gerçekten çok
zordur. Makul ölçülerde ve baskı
yaratmadan tüketmeleri için gayret
edilmelidir. Ayrıca normal ekmek yerine
kara ekmek tercih edilmeli, çocuk bol su
içmelidir. Bu önerilerin de işe yaramadığı
sorunun bir hekim tarafından
değerlendirilmesi çok yerinde olur.
• Ağrılı dışkılamayı gidermek için dışkıyı
yumuşatıcı ilaçlar, gerekirse lavman ve
sıcak oturma banyosu doktor tarafından
önerilecektir. Anüs çevresinde ağrıyı
azaltıcı kremler önerilir. Çocuğun ağrı
kaygısı ile dışkıyı tutma davranışını
kırmak gerekir.
• Yeterli lif tüketimi sağlanmalıdır.(20-25
gr/gün)
• Çocuğun yeterli sıvı tükettiğinden emin
olmak gerekir. 1 yaşın üzerinde kilo
başına 100 ml. olarak kabaca
hesaplanabilir.
• Aşırı süt tüketimi (günde 500 cc den
fazla) engellenmelidir. Kola, gazlı
içecekler, çay verilmemelidir.
• Rafine beyaz un yerine kepeği
alınmamış un, çavdar unu, yulaf unu
veya mısır unu tercih edilmelidir.
• Günlük 1-2 tatlı kaşığı zeytinyağının
yemeklere eklenmesi yarar sağlayabilir.
• Çocuk her yemekten sonra tuvalete
oturtularak, acele ettirilmeden kakasını
yapması teşvik edilmelidir.
• Çocukların her gün yaşlarına uygun
fiziksel aktivite yapmaları sağlanmalıdır.
Tedavi Ne Kadar Sürer?
Tedavi aylarca sürebilir. Sabırla ve
anlayışla çocuğa yaklaşılmalıdır. Aksi
halde çocukta ömür boyu sürebilecek
sorunlar ile karşılaşırız.
Lifli Gıdalar
• Meyveler: Armut, üzüm, erik, kavun,
kayısı, incir, hurma gibi meyveler günde
en az 2 porsiyon verilmelidir. Mevsimine
göre yaş veya kuru olabilir. Çocuğun ağız
tadına göre komposto veya meyve suyu
şeklinde verilebilir. Kompostonun
taneleri de yedirilmelidir. Meyve suyunu
hazırlarken posasının içinde kalması
gerekir.
• Sebzeler: Lahana, kereviz, pırasa,
bamya, enginar, brokoli, karnıbahar,
fasulye, kabak gibi sebzelerden bir veya
iki porsiyon yedirilmelidir. Sebze
yememekte direnen çocuklar salatalık
veya haşlanmış mısır yiyebilirler.
Baklagiller (kurufasulye, mercimek,
bezelye, nohut) de iyi posa kaynağıdırlar.
Mercimek çorbası içine kereviz gibi
sebzeler katılıp ezilerek verilebilir. Patates
ve unlu gıdalardan mümkün olduğunca
kaçınılmalıdır.
37
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Endülüs
Endülüs, bugün İspanyolca’da
“Andalucia” olarak telaffuz
edilen ve ülkenin güneyindeki
Granada, Kordoba, Jaen,
Almeria, Sevilla, Huelva,
Malaga ve Cadiz illerini
kapsayan bölgenin ismidir.
Elhamra, Endülüs İslam
sanatının zirvesi olarak kabul
ediliyor. Ana mekânlardaki
İslami etki hiç bozulmamış.
Çevresine daha sonraları
Hıristiyan mimari özelliğinde
yapılar ve eklemeler yapılmış.
Bunlardan en önemlisi, bir
arenayı andıran V. Karlos
Sarayı.
Genel Cerrahi Uzmanımız
Op. Dr.Gürsu ÖZER’in Objektifinden
Yıl 711: Sonradan adını taşıyacak
Cebelitarık Boğazından peşinde
ordusuyla İber Yarımadasına çıkartma
yapar Tarık bin Ziyad. Akabinde gemileri
yakar; artık geriye dönüş yoktur.
Geriye dönmedikleri gibi sekiz yüzyıl
kalır Araplar. Bölge 1492’ye kadar
Müslümanların elinde kalmış, bu tarihte
Katolik kralları Granada şehrini de
ele geçirerek Müslümanları bölgeden
uzaklaştırmışlardır.
1
38
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Elhamra, Endülüs İslam sanatının zirvesi
olarak kabul ediliyor. Ana mekânlardaki
İslami etki hiç bozulmamış. Çevresine daha
sonraları Hıristiyan mimari özelliğinde
yapılar ve eklemeler yapılmış. Bunlardan
en önemlisi, bir arenayı andıran V. Karlos
Sarayı.Resim1
5
2
Granada kentinin en yüksek tepesinde
Magrip yapısı Elhamra Sarayı ve kalesi
yükselir. Kalenin surlarından Granada
manzarası. Resim2
3
1500’lü yıllardan sonra dönemin Hıristiyan
yöneticilerince büyük değişiklikler
yapılarak 55 küçük şapel ve Kral Ferdinand
tarafından bir büyük katedral inşa ettirilen
La Gran Mezquita’da 25.000 kişi eşzamanlı
olarak ibadet edebiliyor. Resim5
Tarihte ilk katarakt ameliyatı Muhammed
El Gafaki tarafından Kordoba’da
yapılmıştır. Resim6
Kordoba’da doğan 12. yüzyıl Arap
düşünürü İbn-i Rüşd, akıl ve mantığın,
doğru düşünme, yanlıştan kurtulma,
gerçek bilgiye ulaşma konusunda tek
geçerli araç olduğunu savunmuştur.
6
Ronda kenti, kireçtaşı bir koyağın iki
tarafında, büyük bir kayalığın üzerinde
kurulmuş. Şehrin tarihi kısmı, 100 metre
aşağıda akan Tajo Nehriyle anakaradan
ayrılmış bir ada gibi. Resim3
7
4
Guadalquivir Nehrinin ardında La Gran
Mezquita, yani Kordoba Büyük Camii yer
alır. Resim4
39
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Düşünceleri hem İslam hem de Batı
dünyasında büyük ilgi görmüş ve eserleri
Latince’ye çevrilerek Avrupa’da uzun yıllar
okunmuştur. Bununla birlikte kendisinden
üç yüzyıl sonra yaşamış Hollandalı
Herman van Rijswijk’in, onun düşüncelerini
savunduğu için yakılması ilginçtir. Resim7
Guadalquivir Nehri kıyısında on köşeli
Torre del Oro (Altın Kule). Resim9
11
10
8
Rivayete göre, döneminin İspanyol
otoriteleriyle arası açılan Kristof Kolomb
İspanyol toprağına gömülmemeyi vasiyet
ettiği için, Sevilla Katedrali’nde yerle temas
etmeyen bir katafalka defnedilmiştir. Resim11
Sevilla’nın en etkileyici yerlerinden biri
yarım ay şeklinde tasarlanmış olan
İspanyol Meydanı. Resim8
“Büyük Perhiz”in son, Paskalya’nın ise
önceki haftası olan ve nisan ayının ikinci
haftasına tekabül eden Semana Santa’da
(Kutsal Hafta) bir kutlama. Resim10
12
9
Ronda kentindeki Plaza de Toros,
İspanya’nın en eski ve en saygın boğa
güreşi alanlarından biri. Resim12
40
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Ayak Cerrahisi
Ayak bileği burkulması sonrası ayak
bileğinde;
• Ağrı
• Şişme
• Kızarıklık, birkaç gün sonra morarma
• Dokununca hassasiyet
• Ağırlık verirken ağrı ve üzerine
basamama
Op. Dr. Fatih Volkan TERCAN
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı
Ayak bileği üst üste iki
eklem ve bunları çevreleyen
bağlardan oluşan karmaşık
bir eklemdir. Gerçek ayak
bileği eklemi ,üstte tibianın
ve üst dıştan fibulanın
oluşturdukları yatakla kubbe
kemiğinin(talusun) yuvarlak
tavanı arasındaki eklemdir.
Ayak bileğinin yukarı ve aşağı
hareketlerine izin verir.
Ayak bileğinin ikinci eklemi birincinin
altında bulunan topuk kemiği (kalkaneus)
ile kubbe kemiği(talus) arasındaki subtalar
eklemdir. Hareketi son derece kısıtlıdır ve
ayağın yanlara hareketine izin verir.
Bunların dışında ayak bileğinin
sağlamlığını sağlayan ve eklemi
destekleyen bağlar vardır. İç yandan
destekleyen 5 parçadan oluşan deltoid
bağ ve dış yandan destekleyen 3 bağ
vardır. Bu bağlar sayesinde ayak bileği
burkulmalardan korunur.
Tedavi
En sık görülen yaralanma dış bağ
yırtılmalarıdır. Çok hafif olanları (grade
I) dışında büyük çoğunluğuna alçı
uygulanması gerekir. Alçı uygulanmayan
vakalarda bağlar tam formunda iyileşemez
ve ayak bileğinde sürekli burkulmalar
olur. Ayak bileğinin fizyolojik öne-arkaya
hareketine yuvarlak bir hareket eklenir. Bu
da zamanla kireçlenmeye neden olur.
Günümüzde üzerine kolaylıkla basılabilen,
banyo yapılabilen, üzerine ayakkabı
giyilebilen alçı teknolojileri nedeniyle
risk almak son derece anlamsız hale
gelmektedir. Alçı süresi yaralanmanın
ağırlığına göre 3-6 haftadır.
Eklem seviyesinin hemen üzerinde tibia
ile fibula birbirlerine syndesmoz denilen
bir bağla bağlıdır ve bu bağ iki kemiğin
birbirinden açılmasını engeller. Ayrıca ayak
bileğinin dört bir yanından geçerek onu
kuşatan tendonlar ayak bileğine ayrı bir
destek görevi görürler.
Ayak Bileği Burkulmaları ve
Bağ Yaralanmaları
Geçtiğimiz 10 yılda tedavi yaklaşımı
en fazla değişen bölgelerden biri ayak
bileğidir. Ayak bileği tibianın ana
eklem yüzeyinin dış kısımdan fibulanın
desteklediği yuva ile talus kemiğinin eklem
yapmasıyla oluşur. Bu eklemdeki yapıyı ve
kazalarındaki tedaviyi karmaşıklaştıran
faktör ise içteki 5, dıştaki 3 ve üstte tibia ve
fibulayı bağlayan 1 (syndesmos) bağdır.
Bu çok sayıdaki bağ yapısı, eklemin
kusursuz hareketinin kontrollü olmasını
sağlar.
Çok ciddi olanlarda ameliyat gerekebilir.
İç bağlar nadiren yırtılır ve büyük kısmına
cerrahi müdahale gerekir. Aksi halde bağ
iyileşmez ve dış bağ yırtıklarına benzer
biçimde öğütücü bir hareket gelişir ve kısa
süre (1-3 yıl) ciddi kireçlenmeler oluşur.
41
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Fatsa
Fatsa- Ordu ilinin ve Karadeniz Bölgesi’nin ilçesidir. Konumu itibariyle, Samsun’un 110 km kuzeyindedir.
Ordu ilçe merkezinin de 55 km kuzeyinde bulunmaktadır. Bölge ekonomisine yön veren şehirlerin
başında gelir. Fındık üretiminin yaygın olması ile tanınan ilçe, bu özelliği ile Türkiye’nin dünyada en
fazla organik üretim alanına sahip 30. ülke olmasına önemli derecede katkıda bulunmuştur.
M.Ö. 400 yılında Fatsa ve çevresinde
Kolhlar, Driller, Halipler, Mossinoikler ve
Tibarenler gibi Yunan asıllı olmayan yerli
kabileler yaşamıştır. Döneme ait önemli
buluntulara Yapraklı köyü mevkisinde
Çıngırt Kaya ve çevresinde rastlanmıştır.
M.Ö. 675 yılından itibaren sırası ile
Kimmerler, Persler, M.Ö. 547 yılında,
Makedonyalı imparator Büyük İskender,
M.Ö. 334 yılında, komutanları ise M.Ö.
312 - 208 yılları arasında, Fatsa ve
42
çevresine hakim olmuştur. Fatsa’da ilk çağ
dönemlerinden en dikkat çekeni ise Pontus
devridir. Pontus, M.Ö. 280 - M.S. 263 yılları
arasında Fatsa’da egemen olmuştur. Pont
hakimiyeti dönemi, Side olarak anılan
yörenin daha da güçlenmesine neden
olmuştur.
Fatsa’nın tarih sahnesinde önemli bir
yer alması M.S. 1. yüzyılda başlamıştır.
Mitridatın ölümünden sonra II. Farnak,
M.Ö. 65-42 yılları arasında Roma’ya bağlı
bir krallık olan Pont Devleti’nin başına
geçmiştir. Farnak, bugünkü Fatsa’nın
bulunduğu yerde hükümdarlığını
sürdürürken, Roma’nın iç karışıklıklarından
faydalanarak hem bağımsızlığını
kazanmak hem de idaresini genişletmek
için çalışmış fakat başarılı olamamıştır.
II.Farnak, Fatsa’nın eski hükümet binasının
bulunduğu alandır. Kızı Fanizan adına
bir şato inşa ettirmiştir. Bu şatodan dolayı
kasabaya Fanizan adı verilmiştir. Sonraki
yüzyıllarda Fanise, Phadsane, Pytane ve
Faça adları ile anılan kasaba son olarak
Fatsa adını almıştır.
Pont Devleti’nin sınırları içerisinde Fatsa
yer almaktaydı. Kasaba, Şarl Teksiye’de,
Fatizan şatosu, vilayet yıllıklarında ise
Vadisane olarak adlandırılmaktadır.
II.Farnak’tan sonra bölgeye ayrı bir
sülaleden gelen Polemen hükümdarlık
yapmıştır. M.S. 63 yılında Pont devri ,
Roma İmparatorluğu tarafından ortadan
kaldırılmış, M.S. 395 yılında ise bu topraklar
Roma İmparatorluğu tarafından, Bizans
İmparatorluğu’na devredilmiştir.
M.S. 391 yılından itibaren Anadolu’ya giren
Peçenek ve Kuman Türklerinin akınları
sonucu, Fatsa’ya ilk Türkler giriş yapmıştır.
Türklerin Fatsa yöresine kesin olarak
yerleşmeleri, 1071 Malazgirt Savaşı sonrası
meydana gelen akınlar sonucu sağlamıştır.
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Danişmend Gazi’nin beylerinden Sevli Bey,
Ladik yöresinden harekete geçerek kısa
sürede; Samsun, Ünye, Fatsa ve Giresun
bölgelerini fethedip, Trabzon’a kadar
ilerlemeyi başarmıştır. Bu olaylardan sonra
yerleşen oymaklar sayesinde Türkleşme
ve İslamlaşma süreci başlamıştır. Bu
oymaklardan en önemlisi Çepni’lerdir.
Çepniler bu alt yapıyı sağladıktan sonra
1380 yılında Hacı Emiroğulları adlı bir Türk
Beyliğinin hakimiyet dönemi başlamıştır.
1427-1428 yılları arasında Yörgüç
Paşa’nın Canik seferi ile Fatsa, Osmanlı
İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde
dahil edilmiştir. Hacı Emiroğulları dönemi
Fatsa’daki Türk nüfusunun temelini
oluşturmuştur.
İlçenin ekonomisi tarım ve balıkçılığa
dayalıdır. Balıkçılık, ilçenin 2. önemli
geçim kaynağıdır. 4 adet üretim tesisinde
alabalık üretimi yapılmakta olup, üretilen
balık ilçede oldukça yüksek seviyede
tüketilmektedir. İlçenin ekonomik
yapısında balıkçılığında önemli bir yeri
vardır. Özellikle sahilde yaşayan halkın
önemli bir kısmı direk veya dolaylı olarak
bu sektörün içinde yer almaktadır. Balığın
denizde avlanmasından tüketimine kadar
geçen süreçte pek çok kişiye iş imkânı
sağlanmaktadır.
Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında
fındık, çay, mısır gelmektedir. Temel olarak
tarıma dayanmaktadır. Ekonominin
can damarı olan fındık sosyal yaşamı
da belirlemektedir. Fındığın hasat
zamanı olan temmuz sonu ve ağustos
aylarında ilçenin boşaldığı, insanların
köylere gittikleri gözlenmektedir.
Gerek fındık tarımı ile uğraşan aileler,
gerek fındık ticareti ile uğraşan
ticarethaneler ve gerekse de fındık
kırma tesisleri ekonominin can damarını
oluşturmaktadır. İlçe yerleşkesinin büyük
kısmını fındık bahçeleri kaplamaktadır.
Fındık dışındaki ürünler ekonomik hayatta
büyük bir yer kaplamayan, ailelerin
genelde kendi ihtiyaçları için yetiştirdikleri
ya da köylülerin pazarda sattıkları
ürünlerdir. Ünye hurması, mısır, pancar
diye bilinen kara lahana da yetiştirilmekte,
son yıllarda iklimin elverişliliği
nedeniyle kivi üretimi artmaktadır.
Tarım dışında ilçenin en büyük sanayi
kuruluşu Ünye Çimento fabrikasıdır.
Ünye limanı beklenen canlılığa bir türlü
kavuşamamıştır.Fakat içerisinde kurulan
Ünye Tersanesi sayesinde gemi onarım
ve yapım çalışmalarıyla daha aktif bir rol
üstlenmiştir. Ünye un fabrikası ÜNSAN
orta çaplı bir un fabrikasıdır. Son yıllarda
tekstil atölyeleri sayısında bir canlanma
gözükmektedir. Esnaf işletmeleri tarımdan
sonraki en önemli geçim kaynağıdır.
Fatsa coğrafi konumu nedeniyle tarih
boyunca idari ve ticari bir merkez
olmuştur. Özellikle ekonomisinin tarıma
dayalı olması, bu özelliği kazandıran
emellerden biridir. 2010 TÜİK verilerine
göre ilçe nüfusu 65.384’dir. Tarihte Fanise,
Phadsane, Pytane ve Facha olarak
adlandırılan bölgelerde bulunmaktadır.
Türkler tarafından kesin olarak 1380
yılında alınmıştır. Osmanlı İmparatorluğu
döneminde, ilçedeki ticaretin hareketli
olması, imparatorluğun ekonomi
bakımından ilerleme kaydetmesini
sağlamıştı. İpek Yolu’nun ilçeye yakın
olması, Fatsa’ya uzunca bir süre parasal
bakımdan kazanç sağlamıştır. Fakat,
coğrafi keşifler sonucunda, bu yolun fazla
işlev görmemesi nedeniyle, ekonomik
hareketlilikte duraklamalar meydana
gelmiştir. Şehrin ilk çağ tarihi ile ilgili
bilgiler yeteri kadar bulunmamaktadır.
Tarihi eserlerinin tahribi, o dönemlere
ait kaynak yetersizliği, arkeolojik
araştırmalara yeteri kadar önem
verilmemesi, şehir hakkında az bilgilere
ulaşılmasına neden olmuştur.
Gaga Gölü
Fatsa İlçesi’nin 10 km, güney doğusunda ve
Örencik köyünün sınırları içinde bulunan
Gaga Gölü 15000 m2 lik bir yer kaplar.
43
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
ANADOLU’DAN HABERLER
Bursa Emniyet Müdürümüze Ziyaret...
Bursa Emniyet Müdürümüz Ali Osman KAHYA’yı Polis Haftası vesilesiyle ziyaret ettik.
Emniyet Teşkilatımızın 167.Kuruluş Yıldönümünde Emniyet Müdürümüz Ali Osman Kahya’yı makamında ziyaret ettik.
Halkın huzuru,genel güvenlik, asayişin sağlanması ve devletimizin bütünlüğü için fedakarca hizmet veren Emniyet
Teşkilatımızın 167. yıldönümünü Emniyet Müdürümüze ziyaretimizle kutladık. Emniyet Müdürümüz ziyaretimizden
ötürü memnuniyetlerini ifade edip teşekkür ettiler...
“Bir İyilik Yap” Projesine Destek
“Liselerde İyilik Zamanı’’ projesiyle Özel Bursa Anadolu
Hastanesi’nden projelerine destek isteyen öğrencilere
yardımcı olduk.Tarafımıza gelen lise öğrencilerinin seçmiş
olduğu yardıma muhtaç olan öğrencilere göz muayenelerini
Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanımız Op.Dr.Meftun
44
Alican, Diş muayenelerini de Diş Hekimimiz A.Funda Dönmez
yaptı. Muayeneler sonucunda çocukların çok sağlıklı olması
sevindiriciydi. Böylelikle bir iyilikte siz yapın diyen öğrencilerin
projelerine destek olduk.
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Hemşirelere Kutlama
Hemşirelik insan sevgisiyle dolu, şefkatle, sabırla yapılan
kutsal ve onurlu bir meslektir. 1964 yılından itibaren de
ülkemizde 12 -18 Mayıs Haftası Hemşireler Haftası olarak
kutlanmaktadır.Bu vesile ile hastane bünyesinde çalışan
hemşirelere Meşhur Tavacı Recep Usta’da yemek daveti
düzenleyen Özel Bursa Anadolu Hastanesi hemşirelerini
bu güzel günde unutmadı. Özel Bursa Anadolu Hastanesi
Başhemşiresi Sebahat Altun da yapmış olduğu konuşmada’’
İnsanı yaşatmayı ve insanın acısını azaltmayı,insanlığa
nitelikli bir yaşam sunmayı amaç edinen kutsal, saygın
ve onurlu mesleği büyük özveriyle yerine getiren sağlık
çalışanlarımızın insan yaşamına saygıyı ifade eden,
hemşirelik haftamızı canı gönülden kutlar, başarılarınızın
devamını dilerim’’ dedi. Yemek davetinde Yönetim Kurulu
Başkanı Sabahattin Toprak ve Başhekim Yrd. Doç. Dr. Taner
Kaya da tüm hemşirelerin hemşireler gününü kutladılar.
45
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Tıp Bayramı Kutlaması
Özel Bursa Anadolu Hastanesi, Tıp Bayramını Meşhur Tavacı Recep Usta’da verilen yemekle kutladı.
Yönetim Kurulu Başkanı Sabahattin Toprak’ın da katıldığı bu yemekte Başhekim Taner Kaya da bir konuşma yaptı.
Taner Kaya konuşmasında, ‘’İlk tıp bayramı 14 Mart 1919’da, işgal altındaki İstanbul’da kutlanmıştır. Tıp mensuplarının
bu işgal hareketine karşı verdikleri mücadele ve tepkiler, ülke tarihinde tıbbiyelilerin yurt savunma hareketi olarak yer
edinmiştir. 1919 yılında tıbbiyelilerin yurt savunmasındaki hassasiyetini gösteren bu önemli hareket, daha sonraki
yıllarda Türk bilim adamlarının tıp bilimine yaptıkları katkıların teşvik edildiği, buluşların ödüllendirildiği, hizmet
sorunlarının tartışıldığı bir gün olarak her yıl 14 Mart’ta düzenli bir şekilde tıp bayramı olarak kutlanmaktadır. Bir
yurt savunma hareketi ile başlayan 14 Mart Tıp Bayramı kutlamaları; temel özü fedakarlık olan tıp mesleği çalışanları
tarafından sahip çıkılması gereken en önemli bir gündür.’’ dedi.
Bursa Anadolu Hastanesi’nden Çocuklara Özel
Özel Bursa Anadolu Hastanesinde tedavi gören çocuklar
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladı.
Özel Bursa Anadolu Hastanesi’nde çocuk polikliniğindeki
çocuklara hastanede eğlenceli dakikalar yaşatıldı.Çocuklara
dağıtılan hediyeler ve balonların verdiği mutluluk,çocukların
gözlerinde net bir şekilde görünebiliyordu.Çocuklara
hediyelerini Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm.
Dr.Orhan Dengiz verdi ve ‘’Çocuklarımıza biraz olsun moral
verebildiysek ne mutlu bize’’ dedi.Bayramlarını neşe içinde
kutlayan çocuklarla aileleri,hastane yönetiminin düşündüğü
incelikten dolayı teşekkür ettiler.Başhekim Yrd.Doç.
Dr.Taner Kaya, hasta çocuklara moral vermek istediklerini
belirterek ‘’23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını,
hastanemizde tedavi gören çocuklarında yaşama hakkı
var.Bizlerde hastane yönetimi olarak çocuk bölümüzü
süsleyip,fikirlerimizi gerçeğe dönüştürmek istedik.’’dedi.
46
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Yemen Türk Okulu Öğrencilerine Özel Davet
Yemen’de Uluslararası Türk Okulunda okuyan Yemenli
öğrencilere Bursa ziyaretleri sırasında Özel Bursa Anadolu
Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Sabahattin Toprak
özel bir yemek daveti verdi.Sabahattin Toprak davetli
öğrencilerle tek tek ilgilendi.Türk okulunda okumaktan
oldukça mutlu olduklarını söyleyen öğrenciler,gecenin
ilerleyen saatlerinde Yemen Marşı ve İstiklal Marşını söylediler.
Davette yer alan öğretmenler de düzenlenen organizasyonun
çok güzel olduğunu ve öğrencilerin bu güzel geceyi asla
unutmayacaklarını söyleyerek memnuniyetlerini ifade ettiler.
47
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
Özel B
ursa A
48
nadol
u Hast
anesi
Basınd
a
ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ
49
Download