Bir Sosyal Kontrol Aracı Olarak Beddualar ve Internet

advertisement
BİR SOSYAL KONTROL ARACI OLARAK
BEDDUALAR VE İNTERNET
Curse and Internet as a Means of Social Control
Sibel KOCAER*
ÖZET
Teknoloji ile birlikte toplum hayatına birçok yenilikler girmiş ve bu yeniliklerden bazıları yeni kültür
alanları yaratmışlardır. İnternet de kültür kodlarının üretilmeye ve tüketilmeye devam ettiği bu yeni kültür
alanlarından bir tanesi haline gelmiştir. İnternet aracılığıyla sanal ortamda mevcut bulunan gazetelerde okuyucu forumları adı verilen sosyal alanlar oluşmuştur. Bu okuyucu köşelerinde insanlar tanımadıkları kişilere
hitaben yorumlar yazmakta, hiç tanımadıkları kişilerin yazılarını okumakta ve hatta onlara cevaben yeni
yazılar da yazmaktadırlar. Öyleyse, bu alanların kültür kodlarının paylaşıldığı ve yeni kültür kodlarının oluşturulduğu sosyal alanlar haline geldiği açıktır. Toplumda ciddi bir yere sahip olan beddua olgusunun da bu
sanal alanlarda varlığını sürdürdüğü gözlemlenmektedir. Beddua sözlük anlamı itibariyle dini çağrışımları
olan bir kelimedir. Fakat bedduanın toplumda başka işlevleri yok mudur? Sosyal kontrol teorisi açısından
beddualar incelendiğinde toplumda psikolojik ve sosyolojik işlevleri olduğu görülmektedir. Bu çalışmada beddua olgusu incelenecek ve sosyal kontrol teorisi bağlamında bedduanın toplumdaki işlevleri tartışılacaktır.
Ayrıca, kırdan kente değişim ve dönüşüm sürecinde yeni bir sosyal alan haline gelmiş olan internet ortamı
ele alınacak ve bu yeni sosyal ortamda toplumdaki beddua olgusunun ne şekilde varlığını sürdürmeye devam
ettiğinden bahsedilecektir.
Anah­tar Ke­li­me­ler
Beddua, sosyal kontrol, internet, okuyucu forumları.
ABST­RACT
Many innovations have come to the life of society by technology and some of these innovations have
created new cultural areas. Internet has become one of these new cultural areas where cultural codes are
produced and consumed. By internet, “reader forums” named social spaces are made up in the virtual newspapers. In these reader forums people address to other people that they do not know and write their own
interpretations about the news and read the unknown people’s interpretations and even they write responses
to those unknown people. Therefore, it is very clear that these internet spaces have become social areas where
cultural codes are shared and new codes are produced. It is observed that the concept of curse which has an
important place in society carries on its being in these virtual areas. The word “curse” literally has religious
connotations. But, does curse have other functions in society? When curses are analyzed according to the social
control theory it is observed that curses have psychological and social functions in society. In this article the
concept of curse will be analyzed and the function of curse in society will be discussed according to the social
control theory. In addition to these, the virtual internet space, which has become a new social area during the
changing and conversion period from rural to urban, will be discussed and the place of curse in this new social
space will be argued out.
Key Words
Curse, social control, internet, reader forums.
Son yıllarda hızla hayatımıza giren
teknolojik yenilikler hizmet amaçlarının
çok ötesinde bir işlevle gündelik hayatın
bir parçası olarak varlıklarını sürdürmekteler. Örneğin, sabit bir yerde bulunmayan kişilerle görüşme sağlama amacıyla
piyasaya sürülen cep telefonlarının ve
bilgi aktarımı ve haberleşme amacıyla hayatımıza giren internetin şu anda geldiği
konuma bir bakalım: Günümüzde birçok
kişinin olmazsa olmazları olan cep telefonu ve internet kendi kültür kodlarını çoktan yaratmışlar bile! Öyleyse, kendi kültür kodlarını yaratarak kültürü yeniden
üreten ve yaşatan bu alanlar da folklor
araştırmaları için oldukça önemli kaynaklardır. Bu çalışmada, Türk-İslam kültürünün hâkim olduğu toplumlarda hayatın
önemli bir parçasını teşkil eden beddualar
ele alınacak ve günümüzün önemli kül-
* Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi ([email protected])
http://www.millifolklor.com
30
http://www.millifolklor.com
30
Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75
tür üretim ve tüketim alanlarından birisi haline gelmiş olan internet ortamında
bedduaların varlıklarını ne şekilde devam
ettirdikleri incelenecektir.
Bir insan neden beddua eder? Bu soruya hemen çoğunluğun hemfikir olduğu
bir cevap verilir: Haksızlığa uğradığı ve
elinden yapacak başka bir şey gelmediği
zaman, yani, olanlar karşısında güçsüz,
yetersiz kaldığı zaman. Burada bedduanın işlevi, gücün tükendiği noktada arzu
edilen eylemin gerçekleşmesinin ilahi bir
güce havale edilmesidir. Peki, bedduanın
işlevi sadece bu kadar mıdır yoksa bedduanın bir toplumun sosyal mekanizmasının
işleyişinde yeri var mıdır?
Sosyoloji çalışmalarında kullanılan
“sosyal kontrol” kuramı açısından beddualar incelendiğinde bedduaların toplumun
işleyiş çarkında önemli bir role sahip oldukları gözlemlemektedir. Zahir Kızmaz,
“Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu Açıklama Potansiyelleri Üzerine Bir
Değerlendirme” başlıklı makalesinde “sosyal kontrol” terimini şu şekilde açıklar:
Sosyal kontrol teorisi suç olgusunu,
bireylerin toplumsal değer ve normlara
olan bağlılık düzeyleri açısından ele almaktadır. Bu teoriye göre bireylerin; aile,
okul, din ve arkadaş gibi geleneksel kurum veya unsurlara bağlılık düzeylerinin
güçlü olması, suçlulukta engelleyici bir
işlev görmektedir. Benzer biçimde; söz konusu geleneksel kurumlara olan bağlılık
düzeylerinin zayıflığı ölçüsünde de, bireylerin suç işleme olasılıkları artmaktadır.
(17)
Bu tanım doğrultusunda, İslam dininin folklor hayatında önemli bir yere sahip olduğu Anadolu coğrafyasında beddualar, “sosyal kontrol” teorisi bakımından
değerlendirilmeye uygundurlar. “Sosyal
kontrol” ile ilgili diğer bir tanım da şu şekildedir:
Sosyal kontrol, bir toplum tarafından, eleştiri, onaylamama, suç ve utanç
gibi resmî hukukta olmayan yaptırımlar
aracılığıyla, normlar, gelenekler ve töre
http://www.millifolklor.com
üzerinden uygulanır. Uç örneklerde, sosyal ayırımcılık ve dışlama gibi yaptırımlar
bile uygulanır. Bu örtük sosyal kontrolün
etkisi birey üzerinde çok daha fazladır,
çünkü kişiliğinde yer etmiş, köklenmiş
önyargılar mevcuttur. Geleneksel toplum,
genellikle, sosyal yapıyı kurmak için geleneksel kültüründe var olan gayri-resmî sosyal kontrolü kullanır. Yapısı daha
kemikleşmiş olan toplumlarda ise resmî
mekanizmalara karşı giderek artan bir
güven gayri resmî sosyal kontrolün yerini alır (http://en.wikipedia.org/wiki/Social_control).
“Sosyal kontrol” kavramının beddualar aracılığıyla internet ortamında nasıl
var olduğunu görmek için, 1–2–3 Kasım
2006 tarihli gazetelerin ilk sayfalarında
önemli yer tutan, İzmir’in Menderes ilçesindeki 1,5 yaşındaki N.N.B adlı bebek
hakkındaki haberleri ele alalım. Bu haberlerde, annesi tarafından hasta olduğu
gerekçesiyle sağlık ocağına getirilen bebeğin defalarca dövüldüğünün ve annesinin
birlikte yaşadığı 40, 41 ve 69 yaşlarındaki
kişiler tarafından insanlık dışı davranışlara maruz bırakıldığının ortaya çıktığı
yazıyordu. Hem toplumun ahlaki değerlerince hem de dini değerlerce kabul edilemez olan bu vaka halktan oldukça şiddetli
tepkiler aldı. Bu tepkilerin büyük bir kısmı da internetteki sanal gazete sayfalarından okunan haberlerin altına yazılan
okuyucu yorumlarında yer aldı. Kimliği
bilinmeyen kişilerce yazılan bu yorumlardan bazı örnekler şu şekildedir:
1 Kasım 2006-Milliyet:
“Allah(c.c.) onların hakkını verecektir. Allah(c.c.)tan başka yardımcısı olmayana zulmedene Allah(c.c.)ın intikamı çok
şiddetli olur”
“Allah belalarını versin bu tür insanların”
“Allah bunların bin türlü cezasını
versin”
“Allah kahretsin böyle insanları”
“Allahımdan bu değersiz varlıklara
dermansız dertler vermesini bütün kal-
31
Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75
bimle diliyorum”
3 Kasım 2006-Sabah:
“Allah belasını versin böyle annenin
ve böyle insanların”
“Allah belalarını versin”
Bu haberin yer aldığı sanal ortamdaki tüm okuyucu yorumları bölümlerinde
bunlara benzer çok sayıda beddua örneği
mevcuttur. Bu yorum bölümlerinin ortak
özelliği, hem yazan kişilerin hem de okurların kimliklerinin bilinmemesine, kimsenin birbirini tanımamasına rağmen,
insanların bu yorum alanlarına rağbet
ederek düşüncelerini yazmaları ve başkalarının yazdıklarını da takip etmeleridir.
Üstelik alt alta dizilen bu yorumlar incelendiğinde insanların birbirlerine cevaben
yeni yorumlar yazdıkları da görülmektedir. Kısacası, sanal ortamdaki bu okuyucu
yorumları alanları aslında var olan kültür
kodlarının sosyal bir kitle tarafından paylaşıldığı, aktarıldığı ve yeniden üretildiği
alanlardır. Yazanlar, karşılarında aynı
kodlarla konuştuklarından emin oldukları bir kitleye hitaben yazılar yazmaktadırlar. Bu da, var olan gündelik hayat
ve sözlü kültür ortamının internet ortamında yaşamaya aynen devam etmesi demektir. Bu nedenle de, sosyal ve kültürel
bir oluşum olan okuyucu forumları folklor
araştırmaları arasında yerini mutlaka almalıdır.
Sosyal kontrol teorisine göre toplumun reddettiği davranışlara yine toplum
tarafından oluşturulan kodlarla cevap verilir ki, bu konuda en sık verilen örnekler,
bu davranışlarda bulunan kişilerin adını
sürekli kötü anma, onlar hakkında dedikodu yaparak sürekli onların kötü yanlarını vurgulama, onları aşağılama ve dışlama gibi örneklerdir. Beddualar incelendiğinde onların da aynı işleve sahip olduğu
görülür. Toplumda birisi için yapılan beddua doğrudan o kişiyi toplumdan dışlama
işlevi görür ki, bu da, o kişinin yaptığı
davranışın kötülüğünü vurgulayarak, her
ne kadar bilinçsiz bir şekilde olsa da geride kalan bireylerin o davranışı yapmasını
engellemeye ve böylece toplumu koruma-
32
ya yönelik bir amaca hizmet eder.
Bireysel ya da kitlesel bir tepki olan
bedduaların, sosyal kontrol mekanizması
ile birlikte işleyen bir boyutu daha vardır
ki o da psikolojik temellidir. 4 Kasım 2006
tarihli Milliyet gazetesindeki yazısında
Can Dündar, bahsedilen bebek vakası ile
ilgili şöyle bir yorumda bulunmuştur:
“Biliyorum öfkelisiniz. Bu vahşeti
almıyor beyniniz... Daha ne olduğu kesinleşmeden yolladığınız mesajlarınız
beddua dolu: Sapıkların yargılanmadan
asılmasını, ibreti âlem için ortaya bırakılmasını istiyorsunuz. Onlar yaptıklarının
cezasını çekse, acılar içinde darağacına
gitse bir nebze rahatlayacak, “Belalarını
buldular” diye teskin olacaksınız.Ben olamıyorum[…] “Canavarlar” diye kükremek,
sizi saplandığımız balçıktan kurtarıyor,
vicdanınızı rahatlatıyorsa deyin, rahatlayın[…] Kuru pastalı günlerde olaya lanet
okurken günde 1 saatini bir yuvada yetim
kulağına ninni söylemeye, bir öksüzün başını okşamaya ayırmayan, sokağa düşmüş
kadınlara barınak, kundaksız çocuklara
kucak, işsiz yığınlara umut kapısı açamamışken bu naçarlığın sonuçları karşısında
afallayan, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik
üçgenine dayalı sosyal devlet harcanırken
kılını kıpırdatmayan, televizyonda eğitimi
gömüp teşhiri alkışlayan koca bir suçlular
ordusuyuz”
Bu yazısında Can Dündar, beddua
etmekten başka bir şey yapmayan toplumu sorumluluklarını yerine getirmiş gibi
rahatça yaşamaya devam etmekle suçlamaktadır. Aslında, toplum, insanlık dışı
gördüğü bir suçu şiddetle kınamış, aklına
gelen en ağır cezaları olayın suçlularına
uygun görerek, yapılanları onaylamadığını açıkça ortaya koymuştur. Fakat Can
Dündar’ın da dikkat çekmek istediği nokta
şudur ki, bedduaların, toplumun vicdanını rahatlatan, insanlara sorumlulukların
yerine getirildiği hissini veren psikolojik
bir arka planı vardır. Bu durum sosyal
kontrol teorisi ile birlikte okunduğunda
varılan nokta şu şekildedir: Gündelik yaşamlarında dinin ağırlığı fazla olan top-
http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75
lumlarda sosyal kontrol mekanizmaları
daha etkindir ve bu mekanizma suçluları
dışlayarak, aşağılayarak ve lanetleyerek
kendi yapısını korurken aynı zamanda
toplum vicdanında da bir rahatlama sağlamaktadır.
Bedduanın İslami kaynaklardaki tanımına bakıldığında, zulme uğrayanların
bedduasının geri çevrilmeyeceğinin kesin olarak bildirilmesi ile beraber doğru
olanın affetmek olduğunun vurgulandığı
görülür. Mutasavvıf ahlakçılar bedduanın tasavvufi edeple bağdaşmadığını belirtmişler, İslam’ın kaynaklarında sürekli olarak beddua yerine affetmek tavsiye
edilmiş ve hatta İslam âlimlerinin belirttiğine göre, Uhud Savaşı’nda müşriklere
beddua etmemesini ikaz etmek için Hz.
Muhammed’e ayet indirilmiştir (İslam
Ansiklopedisi, 297–298). İslam’da bedduanın hoş karşılanmadığı oldukça açıkken
Anadolu coğrafyasında insanların her an
beddua etmeye hazır oldukları, kendi kültür kodları içerisinde kötü kabul ettikleri
durumlara karşı hiç tereddütsüz beddua
ile karşılık verdikleri görülmektedir. Bu
durum ise, toplumda beddua etmenin dini
bir bilinçten çok sosyolojik bir olguyu temsil ettiğine işaret etmektedir.
Din ile meşrulaştırılan bedduanın
toplumların yönetim mekanizmasında nasıl bir yere sahip olduğu ile ilgili Osmanlı
dönemi belgelerinde ilginç örnekler vardır.
11–20 Aralık 1417 tarihli Çelebi Sultan
Mehmed’in Temliknamesi’nde şöyle bir
beddua bölümü vardır: “Her kim ki tebdil u tagyir edecek olursa lanet-i Huda ve
resul ve melaike anun üzerine ola”(Tekin,
I-9). Bu cümlede sultan, kendi emrinden
dışarı çıkanlara açıkça beddua etmektedir
ve Osmanlı sultanları tarafından yazılan
belgelerde bunun çokça örneği mevcuttur.
Osmanlı yönetiminin din temelli bir düzene sahip olduğu ve Osmanlı kültür hayatında din unsurunun merkezi bir konumu
olduğu bilinmektedir. Bu durum da sosyal
kontrol teorisini desteklemektedir. Yönetimi, toplum yapısı ve oluşturduğu kültür kodları ile din temelli bir devlet olan
http://www.millifolklor.com
Osmanlı’da sultan dahi beddua etmekte
ve bu tehdit ile istediği toplum düzenini
sağlamayı, otoritesini korumayı amaçlamaktadır.
L. Sami Akalın’ın Türk Dilek Sözlerinden Alkışlar, Kargışlar adlı kitabına
bakıldığında da geçmişten günümüze tarihsel süreçte Türk-İslam kültüründe üretilen ve kullanılan bedduaların çok sayıda
örneğini bulmak mümkündür.
Sonuç olarak, kırsal hayattan kentsel hayata değişim ve dönüşüm sürecinde beddualar ve İnternet ortamı ile ilgili
şunları söylemek mümkündür: Bedduaların toplum yapısı içerisinde sosyal ve
psikolojik işlevleri vardır ve sosyal kontrol
kuramını destekler biçimde, gündelik hayatta dinin varlığının önemli olduğu toplumlarda kullanımları çok daha fazladır.
Kırsal hayattan kentsel hayata geçerken
ise değişen bedduaların işlevleri değil,
kullanım alanları olmuştur. Fakat yine
de, dinin toplumsal hayattaki varlığının
azaldığı kültürlerde bedduanın değişimi
ve dönüşümü incelenmeden kesin bir yargıya varılmamalıdır. Teknoloji ile birlikte
internetteki okuyucu yorumları bölümleri
toplumun sosyal yapısının varlığının sanal ortamda da devam etmesine olanak
vermiştir. Böylelikle, kültürün üretildiği
ve tüketildiği folklorik alanlar olan internetteki yorum bölümleri bedduaların
modern hayattaki yeni üretim ve tüketim
yerleri konumuna gelmişlerdir.
KAYNAKLAR
Akalın, L. Sami. Türk Dilek Sözlerinden Alkışlar, Kargışlar. Ankara: Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu, 1990.
Kızmaz, Zahir. “Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu Açıklama Potansiyelleri Üzerine
Bir Değerlendirme”. C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi,
Cilt:29 No:2 (Aralık 2005): 149-174.
Tekin, Şinasi. Ottoman Manual I. Cambridge:
The Department of Near Eastern Languages and Civilizations, 2002.
<http://en.wikipedia.org/wiki/Social_control>
<http://www.milliyet.com.tr/2006/11/01/son/
sontur47.asp>
<http://www.sabah.com.tr/2006/11/03/siy98.
html>
33
Download